Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

yaşanan acılar ve kader sorgulaması


Misafir 4mevsim

Önerilen İletiler

şimdi biri kötülük işleyince cezalandırılması adalet oluyor da.

kötülük işleyeceği bilinen birinin kötülük işlemesine mukabil ceza neden adalet olmasın. demek ceza; suçun önceden yapılacağının bilinip ya da bilinmemesine göre değil, işlenip işlenmemesine göre verilir . yani insanın suçu olabilir.

 

şimdi sizin arzuladığınız şu ;sadece iyilik yapıp kötülük yapmayacak olanlar dünyaya gönderilseydi. tanrı o zaman tanrı olurdu.

o zaman bu dünya imtihan dünyası olurmuydu? hep kazanacaklar gönderilmiş zaten. szin istediğiniz gibi.

 

 

 

hem sizin istediğiniz tarzda mevcudat var zaten

melekler

bitkiler

hayvanlar

vs.

 

bunlar günah işlemeyip makamları hep sabit olan varlıklar olmakla beraber sizin istediğiniz tarzdalar. şimdi tanrı tanrı oldu mu?

 

insanlar bunlardann farklı olarak cüz-i ihtiyari(irade) sahibi olup belirlenen kötü ile iyi arasında seçim imtihanına tabi tutulmuşlardır.

 

haliyle fırsat verilecek ki iyi ile kötü ayrılsın. imtihan dünyası (bu dünya) bu amaçla yaratılmıştır.

cennete gidecek cehennem gidecek biliniyor yine. hani denilir diye de söyleyeyim. cehennemlikler biliniyorsa gönderilmeseydi bari.

gönderiliyor itiiraz olmasın diye beni dünyaya gönderseydin böyle olmazdım demesin diye... zaten adalet de bunu gerektirir değil mi?

palam kardeş ne yani cehennem için yarattıklarını cennete gidenler cenneti haketsinler diyemi yaratmış oluyor? nerde burda tanrılık? yakıştımı şimdi. iyi ile kötüyü daha yaratmadan kendisi belirliyor bize seçme şansı vermiyor. seçeceğimiz yolu biliyorsa olay bitmiştir bunun öylesi böylesi kıvırması hiçbirşeyi yok biliyorsada olay bitmiştir bilmiyorsada olay bitmiştir 3. bir seçenek yok. hem biliyor hem bilmiyor yok insana bırakmış yok. şansa bırakmış yok bunlar cevap değil bu cevaplara ancak korkanlar kendilerini inandırabilir. birşey aynı anda hem siyah hemde beyaz olamaz bu bahsettiğiniz aynen böyle birşey.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 74
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

sayın pala..sizin ele aldığınız konu için ayrı bir başlık açarak tartışmanızı rica ediyorum...kader konusu merkezinde kalırsak sanırım daha faydalı bir tartışma olur...

 

daha önce de söyledim...amacım kader tartışmaları hakkında genel bir bilgiyle yola çıkmaktır...hangi kitabı açarsanız karşınıza bu bilgiler çıkar kader tartışmaları ile ilgili...bu kitapların yazarları da ben değilim...

kaderle ilgili yorumlarınızla katkılarınız bizi memnun edecektir....

selamlar...

 

ben kader konusundaki tartışmanızı bilmiyordum . o yüzden yazılar içinde yanlış anlaşılmalar olmasın diye müdahele edilmesi gereken yerlere müdahele ettim.

 

inşallah fazla dağıtmadan ben de katıldığım kadaryla yardımcı olmak isterim...

 

 

1-mutezile

2- cebriyye

3- ehli sünnet

 

ilk ikisine birkaç mesaj üstteki müdahelerimle birşeyler söyledim.

 

3. sü için yani ehli sünnet;

 

kader ve cüz-i ihtiyari denilen iki mefhum vardır.bunlar ehli sünnetin kader itikatında asıldırlar. bunları bilmeden ehli sünnet itikadına ait yapılan yorum sıhhatli

olmaz.

 

Kader, nefsi gururdan ve cüz'-i ihtiyârî, adem-i mes'uliyetten (mesuliyetsizlikten ) kurtarmak içindir.

gurur yapılan iyilikleri sahiplenmekle olur . kader der; yaratan sen değilsin sen sadece o iyiliği isteyensin senin hakkın o kadar.

 

cüz-i ihtiyari de; yaptığı kötülüğü ben yaratmadım deyip sorumluluktan kurtulmaması için der , iradenle sen seçtin.

 

insan seyyiatından(kötülüğünden) tamamen mes'uldür. Çünki seyyiatı isteyen odur.Seyyiat tahribat nev'inden olduğu için, insan bir seyyie ile çok tahribat yapabilir. Müdhiş bir cezaya kesb-i istihkak(hak) eder. Bir kibrit ile bir evi yakmak gibi.

Fakat hasenatta iftihara hakkı yoktur. Onda onun hakkı pek azdır. Çünki hasenatı isteyen, iktiza eden rahmet-i İlahiye ve icad eden kudret-i Rabbâniyedir.

 

 

4.sü ama islamiyete ait olmayan bir şık;

bu da allaha de kadere de inanmayanların savunduğu.

 

 

onlar da iradelerinin olduğunu kabul ediyor.. red eden kişi yok bildiğim kadarıyla. cebriyye dışında ki onlar bu grupta değiller.

 

sadece kader denilen bir yazgıyı allahın bilmesini kabul etmiyorlar. o da allahı ya tam tanımadıklarından ya da yanlış tanıdıklarından.

 

saygılar, sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

palam kardeş ne yani cehennem için yarattıklarını cennete gidenler cenneti haketsinler diyemi yaratmış oluyor? nerde burda tanrılık? yakıştımı şimdi. iyi ile kötüyü daha yaratmadan kendisi belirliyor bize seçme şansı vermiyor. seçeceğimiz yolu biliyorsa olay bitmiştir bunun öylesi böylesi kıvırması hiçbirşeyi yok biliyorsada olay bitmiştir bilmiyorsada olay bitmiştir 3. bir seçenek yok. hem biliyor hem bilmiyor yok insana bırakmış yok. şansa bırakmış yok bunlar cevap değil bu cevaplara ancak korkanlar kendilerini inandırabilir. birşey aynı anda hem siyah hemde beyaz olamaz bu bahsettiğiniz aynen böyle birşey.

 

birilerinin cehenneme gitmesinden dolayı diğerleri cennete gitmiyor . ben sizin dediğiniz gibi bir şey demedim.tekrar okursanız göreceksiniz ki iradesi ile seçtiği insana cennet ya da cehenneme gitmesine vesile oluyor .

ve ben yine seçeceğimizi biliyor ve bilmiyor gibi iki şık da vermedim .biliyor dedim. 2 şıkka siz çıkardınız.

ve yine şansa da bırakmış demedim .

bunlar sizin kendi kafanızda oluşturdukarınız gibi geldi bana. kendinizi inanmamak için kandırmak gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah tarafından cennete veya cehenneme gideceği bilindiği halde yaratılan bir insanın, bilinenden aksi bir yere gitme ihtimali yoktur ! örneğin, o insan ne yaparsa yapsın ne kadar özgür irade ederse etsin ne kadar seçim yaparsa yapsın, ne kadar cennetlik işler yaparsa yapsın (ki yapması mümkün değil) her halde cehenneme gidecektir.

 

Yani herşey baştan ayarlanmış olacaktır ve bu duruma göre insan sadece filmdeki rolünü oynamış olacaktır.

 

Bunu hiç kimse anlamak istemiyor, daha basit nasıl anlatılır düşünmekteyim ama bulamamaktayım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

birilerinin cehenneme gitmesinden dolayı diğerleri cennete gitmiyor . ben sizin dediğiniz gibi bir şey demedim.tekrar okursanız göreceksiniz ki iradesi ile seçtiği insana cennet ya da cehenneme gitmesine vesile oluyor .

ve ben yine seçeceğimizi biliyor ve bilmiyor gibi iki şık da vermedim .biliyor dedim. 2 şıkka siz çıkardınız.

ve yine şansa da bırakmış demedim .

bunlar sizin kendi kafanızda oluşturdukarınız gibi geldi bana. kendinizi inanmamak için kandırmak gibi.

biliyorsa sınavın anlamını yitiriyor. tanrının amacı ne öyleyse?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın tarafsız..allahın bilmesi kulların bilmesine benzemez..ama bana şunun cevabını verir misiniz...hava ölçüm raporlarına göre yarın kar yağacağının bilinmesi durumunda biz biliyoruz diye mi kar yağıyor yoksa kar şartları oluştuğu için mi yağıyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında kader mevzusu buyurulduğu üzere gereksizmiş gibi görünse de, sayın Yersoyun ısrarlarının halen sürmesi, konuyu gerektirmiş... Ama gene de konu saptırılmış ve yersoyun istediği yerden çıkıp önce Nişantaşına sonra da Fransa'ya uzanıvermiş...

 

Güzel kardeşim, onu o cebine koy bunu bu cebine koy dersen ve üstüne karıştırma cebini dersen konu uzaya bile çıkar...

 

 

Ama sayın Yersoy, hala sorusuna cevap bulamamış...

 

Neden acaba?

 

 

Aslında sayın Yersoy sorusunu açık ve seçik olarak tekrar izah etmeksizin, ilk bakışta ne anlaşılmasını istiyorsa, sade olarak bir kez daha yazabilir mi ? sonra da kendi fikrini ardından eklese ve dese ki ''ben de aslında şöyle olduğuna inanıyorum'' dese....

 

Peki söyleyelim ve tekrarlayalım. Ama sonra kızmayın aynı şeyi onlarca defa yazıyor diye...

 

Bir insan bir gece içki içiyor ve araba kullanıyor. Kaza yapıyor ve hayatını kaybediyor.

 

Şimdi Sayın demirefenin verdiği örnekten yola çıkalım ve iki türlü açıklayalım:

 

1. Bu adamın ecelidir. Öleceği o saatte ve o şekilde olduğu bellidir. Herşeyi baştan bilen Allah bunu da bilmektedir. Yani kader kuramı doğrudur ve işlemektedir. Adam ne yaparsa yapsın kaderinde o gece içki içmek ve arabaya binmek ve üstüne kaza yapıp ölmesi yazılmış... Umarım buraya kadar sorun yok... Demek ki Allah insanların başına ne geleceğini, seçimlerini, yaşayacaklarını ve savunacaklarını baştan biliyorsa; ve bu şekilde olacağı belli ise insan iradesinin önemi yoktur. Kardeşim sen A yı seçsen de B yi seçsen de bu baştan biliniyor. Bu irademidir? Hayır değildir! Aksini seçemezsin. Çünkü seçsen de zaten o da biliniyor... Demek ki kader var, Allah'ın bilgisi sonsuz ancaaaaaakkkkk, insanın iradesi anlamsız! Zor bir şey değil değil mi? İrade var diyorsanız ve insanlar seçimlerine göre yargılanacak diyorsanız, bu teori çürür! Allah herşeyi baştan biliyorsa, kimin ne zaman ne şekilde öleceği belli ise hangi sevapları işleyeceği ve hangi günahları işleyeceği belli ise, cennete mi yoksa cehenneme mi gideceği zaten bellidir! Öyleyse bizim rolümüz yoktur! Oyuncakmıyız biz? Benim baştan belli olan kaderim yüzünden suçum olur mu? Allah aşkına yaaa?

 

2. Bu karar adamın kendi seçimidir. O gece içki içmeyebilirdi. Ama içti. Kendi seçimi ve iradesi. Ancak bu baştan bilinmiyor. İşte irade budur. Öyleyse Allah bunu baştan bilmiyordu. Bilseydi 1. seçeneğe giderdik. Kaderi belli olmuş olurdu. Eee ama, Allah her şeyi biliyorsa? Bu teori de çürüdü...

 

 

Bana sorarsanız eğer, hayatımızda kendi irademizle seçtiğimiz ve yaşadığımız hiçbirşey baştan belli değildir. Ama determinizm açısından düşünüp tercih sebeplerini araştırırsanız hepsinin bir nedeni vardır. Bir kişi Allah'a inanıyorsa, hayatında geçmişe dönüp baktığında bunun için yeterli sebepleri görecektir. Çevresel koşullar, okuduğu kitaplar, ailesi, arkadaşları, eğitimi, mantık işleyişinin gelişimi gibi... Bunu inkar etmeyelim artık...

 

Bu insan, bu nedenlerden ötürü inanır ya da inkar eder. Ve eğer bu kaderinde zaten yazılı ise (yani baştan biliniyor ise) ne suçlu olur ne de mükafatlandırılır. Çünkü rolünü oynar bir kukla misali. Diğer türlü ise, yani iradesi ile hareket ediyor ise, ve Allah ona akıl ve mantık vermiş ise doğru yolu bulmak için, ve o yine yanlış/doğru yolu seçiyor ise, kusura bakmayın ama Allah herşeyi bilmiyor demektir. Bekleyip görmektedir bizim gibi...

 

Umarım artık anlaşılmıştır sorun.... Dilimde, klavyemde, parmaklarımda tüğler bitti yahu...

 

sayın tarafsız..allahın bilmesi kulların bilmesine benzemez..

 

Neye benzer? Nerden biliyorsun? Bilmek bilmektir!

 

hava ölçüm raporlarına göre yarın kar yağacağının bilinmesi durumunda biz biliyoruz diye mi kar yağıyor yoksa kar şartları oluştuğu için mi yağıyor...

 

4mevsim, bu oılayların hava tahminleri ile alakası yoktur, bunu daha önce de konuşmuştuk...

Açıklamak gerekiyor sanırım...

 

Kar yağışı sen tahmin ettin diye gerçekleşmez! Kar yağışı, kar yağması için gerekli koşulların ortaya çıkması ile gerçeklerşir! Sen ise, kar yağışı için gerekli koşulların ortaya çıktığını gördüğünde "kar yağabilir" dersin! Tahmin budur!

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın yersoy..tahmin yaparsın ..kar yağınca da bilmiş olursun...peki sen ne zaman bilmiş olursun kar yağışını....yağmadan önce mi yağdıktan sonra mı...cevap istiyorum buna...

 

asıl söylemek istediğim sen tahmin de bulunmasan da ve sonunda bilmiş olmasan da o kar yağacaktı değil mi....demek ki olayların meydana gelişindeki iradeyle bilme konusunu ayrı tutmak bu yüzden gerekli....

 

allah biliyor o halde ben buna mecburum dediğimizde iki olayı birbirine karıştırmış olmaz mıyız...

 

bunda bir ortak kelimeye gelelim önce..devam ederiz...

selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

4mevsim

 

"Tahmin etmek" ve "Bilmek" farklı şeylerdir, ikisini aynı anlamda kullanamazsınız.

 

Allah'ın bilmesi ile İnsanın bilmesi farklıdır

 

Allah katında herşey bilinir ama insan herşeyi bilemez

 

sürekli karıştırıyorsunuz mevzuyu

 

şu ana kadar bütün yazdıklarım aynen geçerlidir, ve gayet açık bir şekilde açıkladım.

 

ama yinede mevzu dışında hareket edeceğiniz için ben size şu çok BASİT 2 soruyu sorayım

 

Allah beni yaratmadan önce ya da yaratma aşamasında cehenneme gideceğimi biliyor mu ?

 

Ben neden cehenneme gideceğim belli olduğu halde yaratıldım ?

 

gördüğünüz gibi ne hava tahminini ne de kar yağışının bu soruyla ilgisi yoktur, çünkü ben insanın bilmesinden değil Allah'ın bilmesinden bahsediyorum

 

Bu soruları ve detaylarını sürekli tartışıyoruz ama bugüne kadar konuyla ilgisi olan hiçbir yaklaşım göremedik

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

4mevsim

 

"Tahmin etmek" ve "Bilmek" farklı şeylerdir, ikisini aynı anlamda kullanamazsınız.

 

Allah'ın bilmesi ile İnsanın bilmesi farklıdır

 

Allah katında herşey bilinir ama insan herşeyi bilemez

 

sürekli karıştırıyorsunuz mevzuyu

 

şu ana kadar bütün yazdıklarım aynen geçerlidir, ve gayet açık bir şekilde açıkladım.

 

ama yinede mevzu dışında hareket edeceğiniz için ben size şu çok BASİT 2 soruyu sorayım

 

Allah beni yaratmadan önce ya da yaratma aşamasında cehenneme gideceğimi biliyor mu ?

 

Ben neden cehenneme gideceğim belli olduğu halde yaratıldım ?

 

gördüğünüz gibi ne hava tahminini ne de kar yağışının bu soruyla ilgisi yoktur, çünkü ben insanın bilmesinden değil Allah'ın bilmesinden bahsediyorum

 

Bu soruları ve detaylarını sürekli tartışıyoruz ama bugüne kadar konuyla ilgisi olan hiçbir yaklaşım göremedik

 

saygılar

 

sayın tarafsız...yukarıda okursan allahın bilmesi ile bizim bilmemiz farklıdır cümlesini ben de kullandım..ama sayın yersoy itiraz etti..diyor ki nerden biliyorum..bilme bilmedir...hala allahı insan gibi görüyor sanırım....allah duyar kulağa ve sese ihtiyacı yoktur...allah görür göze ve ışığa ihtiyacı yoktur...

allah bilir...bilmesi şartlara zamana ve mekana bağlı değildir...

 

benim örneğimde söylemeye çalıştığım şey bilmenin olayların meydana elişi ile direk ilişkisi olmadığı yönündedir....kader konusunda konuşacak hemen hemen herkes ..allah biliyorsa cehenneme gideceğimi o zaman benim ne suçum var diyor...allah bilmese haşa o günah işi işlemeyecek....

 

bakın tahmin ve bilme olgusunu karıştırmıyorum.. diyorum ki...kar yağacak dediniz..hızla giden iki araba çarpışacak dediniz..ve dediğiniz gibi oldu..olay olduğu an size diyorum ki...aaaa bak bildin....olay olduktan sonra söylesen bildin der miyim..gördün derim....önceden söylediğin için bildin derim....bu durumda olayın meydana geleceğini ne zaman bilmiş olursun...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

allah bilir...bilmesi şartlara zamana ve mekana bağlı değildir...

Böyle olduğunu siz nereden biliyorsunuz? Hadi bilmesi bir şeylere bağlıysa?

 

Bakın konu bu değil. Bilmek, tahmin etmek... vs. Olmayı zorunlu kılmaz, tamam, bu örneği çarpışan arabalarla ben de verdim, ama sorun bu değil.

 

Sorun şu: Tanrı biliyor ki bu yarattıklarından bir kısmı (her kimse onlar) cehenneme gidecek. Niye böyle bir satrancı oynuyor? Bir yerleri mi soğuyor bu zalim oyunu oynayınca? İnsanlar zaafları, korkuları, tamahlıkları... herneyse bir şeylerden dolayı kötü işler yapıyor. Bunu yapacaklarını da biliyor, o şekilde yaratmış. Bunu bırakın, aslan ceylanı vahşet içinde kan revan parçalayıp mideye indirmeden yaşayamıyor. Suçu yok garibin, midesi otu sindiremiyor. Ayı da ot yemeye çalışıyor, elinden gelse meyve ile idare edecek yani, karnivor ama, sonuçta et yemeye mecbur. Benim gibi...

 

Bunun tek çözümü (illa bir din olacaksa) bu hayatın rüya olduğu ve sonucunda cehennem filan olmadığıdır. "Bakın rüyanızda ne kötü şeyler olabildiğini gördünüz, hadi şimdi hepinizi affettim, kıymetimi de bilin!" demek içindir.

 

Bu da dine dayalı hiç bir yönetim olamayacağını, yaratıcının sadece vicdanlarda gizli olmasını gerektirir. Yaratıcı bize yasa yönetmelik önermez, önerdiğini söyleyenler kendi kafalarındakini yaratıcıya atfetmişler. Yok el kesin yok ayak kesin filan demişler. Kendilerince, yaratanın istemediği ibadetler uydurmuşlar, eh, yaratanın da ibadet edilmesine itirazı yok. İstemez ama yan cebine de alır.

 

Ben böyle mi değil mi bilmem. Ama illa din olacaksa çözüm budur. Din var yok, yine karınca bile kardeşimdir ve acı çekmesinden içim sızlar. Gönül kırmak bana en acı şey gelir. Tüm canlıları sevginin hoşnut ettiğini görebiliyorum. Ama sevginin ancak benzerler arasında ve menfaatler çatışmadıkça geçerli olduğunu da görebiliyorum. Kimseye yaranmak için, cennete gitmek için filan da böyle düşünmüyorum. Böyle olduğum için böyleyim. Ben tanrı olsam da böyle bir dünya yaratmazdım. Çok daha "yaratıcı" fikirlerim olurdu. Bu dünyayı bir yaratıcı yarattıysa burada stajını yapmış ve yüzüne gözüne bulaştırınca, bütün canlılar birbirini yemeye başlayınca yüzüstü bırakıp kaçmış olmalı.

 

Sonuçta "şöyle böyle yapın" diye akıl veren bir tanrı benim son kabul edeceğim şey. Akıl vereceğine doğru dürüst bir dünya yaratsaydı. Biz burda binlerce yıldır uğraşıyoruz, onun abuk yaratımlarını bir düzene koyamadık. Hâla günahsız mini yavrular lenf kanserinin pençesinde kıvranarak can veriyor. Hâla insan kılığında yarattığı psikopatlar günahsız çocuklara ve hayvanlara kıyıyorlar. Siz hiç kanser ağrısı çeken minicik bir çocuk gördünüz mü? Dünyada görebileceğiniz en korkunç şeydir. Sizin içiniz dayanmazken var olduğu söylenen tanrının nasıl olup seyrettiğini düşünürsünüz. Büyüklerin hadi vardır bir günahı der ama o minicik çocuğun kıvranışına dayanamazsınız.

 

Soyuta böyle bir sürü bilinmez atayacağıma, maddi dünyanın gereklerine bakmak, örneğin bilim yapmak daha akıllıca...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın demirefe...allahı bilmesinin bizden çok farklı olduğunu bilmek zor değil....siz evin çatısından iki arabanın çarpışmasıyla ilgili gözlemlediğiniz bilgi ya da bilme olayın meydana geliş zamanından ve olayın meydana geldiği mekandan bağımsız bir bilmedir...daha yüksekten baktığınızda başka iki arabanın çarpışacağını da bilebilirsiniz...görüş açınıza göre karşıdan karşıya geçecek olanları simit almak için hazırlık yapanları vs vs birçok olayı da görüş açınıza göre olaylardan bağımsız olarak bilebilirsiniz....bu durumda allahın bilmesinin zaman ve mekan sınırlamasında olmadığını söylemek zor olmasa gerek...

 

aslında sizin yazınıda bahsettikleriniz felsefenin ve kelamın en temel konularından biri olan ''kötülük problem''dir...dünyada kötülükler var..bunların sebebi nedir ya da kimdir sorusu kötülüklerin kaynağı ya da kime isnat edileceği sorusu ayrı bir tartışma konusu olabilir...

ancak kaderle çakıştıkları nokta kötünün kader olup olmadığı noktasıdır...

 

sizin bir diğer odaklandığınız nokta dinin bir yönetim biçimi olup olamayacağı ya da böyle bir öneri yapıp yapmadığı konusu olarak yine ayrı bir başlık altında seve seve tartışabileceğimiz bir konu....kader konusuyla irtibatlı değil...

 

sizin dile getirdiğiniz ve sayın tarafsızın da defalarca sorduğunu söylediği konu şu....allah cehennemlikleri neden yarattı....

 

bakın allah cehennemlik ya da cennetlik insan yaratmadı....insan yarattı.....insan yani melek değil şeytan da değil....kendisine hiç isyan etmemek itaat etmek üzere kullar yaratmadı mı peki .. yarattı ama ona melek dedi....ama cehennemlik kul yaratmadı....cehennemlik insan yaratmadı...düşünsenize şeytan bile kendi iradesiyle şeytan oldu...

 

ve allah insanı yarattı...cennetteydi....yine de iradesi vardı...insan demek melek olmamak demektir..şeytan olmamak demektir...her ikisinden ayrı birşey olmasaydı ona ayrı bir isim verilir miydi....neden adı insan çünkü iradesi var....cennete gitmeye cehenneme gitmeye iradesi var...cennette dahi iradesiyle yasak meyveden yiyebilen bir kul var...insan....dünyada iradesiz olabilir mi...

 

soyuta atamalardan murad edilene ulaşabiliyorsanız sıkmayın canınızı....bilim yapmak birbaşka şeyin alternatifi değildir ki...bilim herhalukarda olması gereken birşeydir...siz yapmazsanız başkası yapar...ama sizin yerinize kimse düşünemez ... selamlar ve sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın yersoy..tahmin yaparsın ..kar yağınca da bilmiş olursun...peki sen ne zaman bilmiş olursun kar yağışını....yağmadan önce mi yağdıktan sonra mı...cevap istiyorum buna...

 

Tabii ki cevaplarız sayın 4mevsim...

Kar yağışı olana kadar tahmindir yaptığın, olduktan sonra doğru tahminde bulunmuş olursun. Yanlış tahmin de olabilirdi. Buna baştan bilmek demek bence yanlışır.

 

Baştan bilmek, Allah'ın bilmesi gibi bir şeydir. Kaçışı yoktur sonuç baştan bellidir.

 

"14 milyar yıl sonra bir insan 4mevsim takma adı ile burada bir şey yazacaktır". ve yazmıştır da.

 

"Dünyaya gönderdiğim kullardan birisi yersoy takma adı ile insanlara bilim yapmanın önemini anlatmaya çalışacaktır ve beni inkar edecektir" Bu yersoy denen adamın kaçışı yok bunu yapacak. Hava tahmini gibi değil.

 

Allah (sizin anlattığınız biçimi ile) tahminde bulunmaz bilir... Ve bilgisi sonsuzdur. Yoksa yanılıyor muyum? Evet yanılıyorum. Aşağıda sizin iletinizden itibaren yanıldğım ortaya çıkıyor. İzleyin.... Yİne kırmızı ile işaretleyeceğim ters sonucu. Ve bu benim değil sizin öğretinizin çelişkisi olacak...

 

 

görüş açınıza göre karşıdan karşıya geçecek olanları simit almak için hazırlık yapanları vs vs birçok olayı da görüş açınıza göre olaylardan bağımsız olarak bilebilirsiniz....bu durumda allahın bilmesinin zaman ve mekan sınırlamasında olmadığını söylemek zor olmasa gerek...

 

Hayır! Gerçekten ama gerçekten de çok zor.

 

Bence birşeyleri geçiştiriyorsunuz 4mevsim.

Olacak bir olayı Allah baştan biliyorsa biliyordur. Bunun lamı cimi yoktur. Demirefenin dediği gibi soyuta atayarak çözme yoluna girmeyin bu işi. Zira anlamsızdır. Basit bir kaçış yoludur. Lütfen!

 

bakın allah cehennemlik ya da cennetlik insan yaratmadı....insan yarattı

 

Baştan bilmiyormuydu Sayın 4mevsim :) Yarattığı kulun ilerde neler yapacağını bilmiyormuydu? Lütfen anlayın artık yahu!! Lüfen!

 

.....insan yani melek değil şeytan da değil....

 

Bildiğim kadarı ile şeytan da eskiden iyiymiş. Ama insanın yaratılışından sonra sapıtmış, değil mi?

Onun da bir kader olsa gerek. O da iradesiyle hareket edip Allaha baş kaldırmış. Allah onun da bu şekilde başkaldıracağını bilmiyormuydu yoksa? "Aman yarabbi ben ne yaratmıştım ne oldu" mu diyor işler ters gittiğinde?

 

düşünsenize şeytan bile kendi iradesiyle şeytan oldu...

 

Hah işte bunu diyordum...

 

 

Sayın 4mevsim bilgisayarımın karşısında artık takla atarak yazmayı düşünüyorum. Yahu nedir bu çelişli? :)

Nasıl anlatacağımızı şaşırdık...

 

Şimdi de ben sizin yazılarınızdan şunu anladım. İnsan kendi iradesi ile cennet ya da cehennemlk olur. Şeytan gibi değil mi?

Tamam işte bu kadar. Aylardır tartıştığımız şey bu işte. Sonunda sizde karar verdiniz Allah'ın baştan bilmediğine sanırım :P

 

Şimdi tartışmayı yeniden açmayalım bak....

 

Bilseydi irade olmazdı... Bunu kavradık ha?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın yersoy... bilseydi irade olmazdı diyorsunuz hala...bilme ile iradenin bağımsız olduğunu bence size sayın demirefe izah etmeyi denesin bi de ..rica edelim...

 

ya da boşverin.gitsin....bizim kader konusunda bir sorunumuz yok...sizin de olmasın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan davranışlarının kaynağı kendi iradesimi dir, önceden belirlenmiş bir kader midir ? nedenler midir ?

Bu soru daha çok tartışılıp duracak gibi görünüyor... en azından hakikat herkes tarafından aynı ve yakın olarak bilininceye kadar... Daha önceden de belirttiğim gibi insanın bilmesi kendi algılarıyla orantılıdır... Algılayabildiği kadarını bilebilir... Algısının ötesini bilemez... Varlık alemini hayal ederken, göremediklerini gördükleri ile, bilemediklerini bilebildikleri ile kıyaslayarak konumlandırır... Mesala daha önceden hiç görmediğiniz bir şeyi, bir başkasına anlatırken bilinenlerden yola çıkarak, benzeştirerek anlatmaya çalışırsınız... bilinenlerle bunu yapabilirsiniz... Zihninizde de canlandırırken bilinenlere benzeştirirsiniz...

Tanrının nasıl bildiği sorusu aklımızda hemen kendi bilişimize izdüşürülüp anlaşılmaya çalışılır... Oysa insanın bilmesi zaman ve mekanla sınırlıdır... Bütün tanımlamalarında zaman ve mekan sözkonusudur... Tanrı ise zamanı yarattığı halde kendisi zamansızlık boyutunda, mekanı yarattığı halde kendisi mekansızlık boyutundadır...zaman sadece bir algıdır..Zaman bir algı. Tanrı boyutunda zaman yok. Öncesi, sonrası yok. Demek ki bizim bilmemiz rölatif algılarımıza bağlı olduğu halde, Tanrının bilmesi bütün bunlardan bağımsızdır...farklıdır...Örneklendirelim, - Sıcaklık soğukluk hissi vardır. Değil mi? Bu bir algı mesela. Yani termometreden bağımsız. Siz termometreyi istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. İstediğiniz rakamı koyabilirsiniz. Ama sıcaklık, soğukluk hissi değişmez. Yani algılayana bağlıdır. Ama algılayan yoksa, sıcaklık ve soğukluk da yoktur! Zaman da, tıpkı böyle. Yalnızca bir algı ve saatten bağımsız. Evet, zaman geçme hissi var. Ama sizin hafızanız tamamen yok olsa, yani onu kaldırdığınız zaman, zaman mefhumu ortadan kalkıyor. Zaman ve mekan boyutu insan için olan bir şey. Zaman, o kadar rölatif bir şey ki. Hıza bağlı mesela. Yani ışık hızına çıktığınızda, zaman çok yavaşlar. Ya da bir yıldızın yanından geçerken. zaman ve mekan kavramları eğilip bükülür. Ya da kara noktalarda sonsuzluğa doğru gider. Yani tamamen göreceli. Sadece algılayana bağlı. Tanrı ise başlangıcı ve sonu olmayan bir varlık. O zamanı yarattı ama kendisi zamansızlık boyutunda. Yani her şeyi ''Mutlak Olarak Biliyor'' oysa insanın görmesi ışığa (fotonlara) bağlı, dokunma-hissetmesi, elektronların hareketlerine bağlı... Tanrı için öncesi, sonrası yok! Çünkü ??önce?? ve ??sonra?? zaman boyutundaki kavramlar. Klasik kader anlayışından farklı bir şeyden söz ediyorum.

Tanrının bilmesinin, yarattıklarından farklı olduğunu ''O hakkıyla bilendir...'' ayetinden, bilinecek ne varsa hakkıyla tanrı tarafından bilindiğini söylemektedir.. O ne yarattığını iyi bilmeltedir ve yarattıklarından da habersiz değildir... O her şeyi bilendir..

"Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır".(En'am 59)

İnsanın bilemeyeceği her şeyi bilir... gaybı bilir, Sinelerde gizli olanları bilir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki Tanrının bilmesi bizim irademizi ortadan kaldırıyor mu ? Tanrı ilkin ve sonun bilgisine sahip ise, insanın iradesinden bahsedilebilir mi ? bu konuda öne sürülen örnekleri ilginç bulduğumu söylemeliyim... özellikle aynı doğrultuda birbirlerine doğru hareket eden iki otomobilin çarpışmaları örneği....yağmur örneği...

Sayın 4 mevsimi de Demirefeyi de bu örneklemelerinden ötürü kutlamak gerekiyor...

Ama gözönünde bulundurmamız gerken bu fizik gerçeğindeki ''bilmek'' kavramı, Tanrının bilmesi ile aynı değildir... İki otomobilin çarpışmasının bilgisi, insan katında nedenselliklere bağlı olarak öngörülse de, bu çarpışma gerçekleşse de-gerçekleşmese de Tanrının katında oluş şekli ile bilinmektedir ve bu bütün nedenselliklerden bağımsızdır... bu bizim katımızda aslında netice hasıl olduğunda bilinebilse de, Tanrı katında önceden bilinmektedir... bu bizim katımızda olayın oluşundaki sebeplere bağlanırken, Tanrının bilişinde bu nedenlerin hiçbirine ihtiyaç yoktur...

Peki insan cisimleirn hareketlerini ve davranışlarını önceden bilebiliyorsa, insanın davranışları da önceden bilinebilir mi ? Tanrı bildiğine göre biz de bilebilir miyiz ?

örneğin 1926'da kuantum fizikçisi werner heisenberg belirsizlik ilkesini ortaya atarak, "evrendeki bir atomun yerini ve hareketliliğini aynı anda bilmek imkansızdır" dedi. bu özetle şu anlama geliyordu; "eğer aynı anda bir atomun konumu ve hareketleri ölçülemiyorsa, bu atomun gelecekte nerede olacağı ve nasıl hareket edeceği bilinemez." yani heisenberg'e göre atomlardan oluşan kainattaki nesnelerin hareketleri önceden belli değilse, o zaman kader kavramı da bilimsel verilerle açıklanamaz. ancak nobel ödüllü gerard hooft'un geçtiğimiz günlerde sonuçlandırdığı 10 yıllık araştırma, kader kavramına karşı çıkan bilim adamlarının dayanak gösterdiği teoriyi çürüttüğü öne sürülmüştü.

new scientist dergisine kapak olan araştırma kapsamında hooft, "bir parçacığın nerede ve ne hızla hareket ettiğini" aynı anda tespit etme olanağı sağlayan bir model geliştirdi. hooft, bir atomun 43 saniye sonra nasıl hareket edeceğini önceden bilme kapasitesine ulaştı.

araştırma bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. new scientist tarafından dünyanın en iyi matematikçileri arasında gösterilen john conway ile simon kochen, araştırmayı "özgür irade" kavramının ölümü olarak yorumladı. princeton üniversitesi'nde görev yapan conway şöyle konuştu: "eğer hooft gibi bir insan atomun konumu ve hareketini aynı anda tespit edebiliyorsa, üstün bir zekaya sahip olan bir varlık evrendeki tüm parçacıkların etkileşimini takip edebilir. bir başka deyişle özgür irademizle yaptığımız seçimlerin belirsizliğinin ardında belirleyici bir düzen vardır." -new scientist-

 

Aynı üniversite'nin felsefe uzmanı hans halvorson ise "ne olursa olsun, kader ve özgür iradeyi sadece fizikle açıklamaya kalkmak doğru olmayabilir. özgür irade konusunda fiziğin de cevap veremeyeceği sorular var" diyerek konunun zamana bırakılması gerektiğine işaret etmektedir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Klasik kader anlayışından farklı bir şeyden söz ediyorum.

 

Klasik kader anlayışı irdelenince revizyona ihtiyaç duyuluyor ve yine o büyük kurtarıcıya sığınılıyor: soyuta ata ve kurtul...

Demirefenin bu tesbiti daha çok konuşulacak gibi...

 

Neyse hadi öyle olsun. Biz insan aklı ile anlayamaz sorgulayamayız bu işleri. Ne diye tartışıyoruz ki...

Siz anlamadığınız ve anlayamayacağınız şeylere tapmaya devam edin. Ben mantığımla hareket etmeye ve bilime sarılmaya devam edeceğim. Bakalım hangisi insanı kucaklıyor...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama gözönünde bulundurmamız gerken bu fizik gerçeğindeki ''bilmek'' kavramı, Tanrının bilmesi ile aynı değildir...

 

Soyuta atamaya devam...

 

İki otomobilin çarpışmasının bilgisi, insan katında nedenselliklere bağlı olarak öngörülse de, bu çarpışma gerçekleşse de-gerçekleşmese de Tanrının katında oluş şekli ile bilinmektedir ve bu bütün nedenselliklerden bağımsızdır... bu bizim katımızda aslında netice hasıl olduğunda bilinebilse de, Tanrı katında önceden bilinmektedir... bu bizim katımızda olayın oluşundaki sebeplere bağlanırken, Tanrının bilişinde bu nedenlerin hiçbirine ihtiyaç yoktur...

 

Geldik yine tartışmanın başına. Öyleyse insanın özgür iradesi yoktur... Neden mi?

 

 

Peki insan cisimleirn hareketlerini ve davranışlarını önceden bilebiliyorsa, insanın davranışları da önceden bilinebilir mi ? Tanrı bildiğine göre biz de bilebilir miyiz ?

 

Bak şimdi bak. Bilim nasıl alet edilecek dini kurtarmak için...

 

örneğin 1926'da kuantum fizikçisi werner heisenberg belirsizlik ilkesini ortaya atarak, "evrendeki bir atomun yerini ve hareketliliğini aynı anda bilmek imkansızdır" dedi. bu özetle şu anlama geliyordu; "eğer aynı anda bir atomun konumu ve hareketleri ölçülemiyorsa, bu atomun gelecekte nerede olacağı ve nasıl hareket edeceği bilinemez." yani heisenberg'e göre atomlardan oluşan kainattaki nesnelerin hareketleri önceden belli değilse, o zaman kader kavramı da bilimsel verilerle açıklanamaz.

 

Şimdi atomun fiziksel özellikleri ile irade ve kader kavramları nasıl aynı şeyler gibi tartışılır?

 

 

nobel ödüllü gerard hooft'un geçtiğimiz günlerde sonuçlandırdığı 10 yıllık araştırma, kader kavramına karşı çıkan bilim adamlarının dayanak gösterdiği teoriyi çürüttüğü öne sürülmüştü.

 

Ne diyerek? "Kaderi kanıtladım" diyerek değil mi?

 

Buraya bir çok siteden bulunabilecek bir yazıyı copy/paste yaparak aslında çok da iyi ettiniz sayın evaporit...

 

Bu Hollandalı bilim adamı ne diyor? "çikolata yiyeceğiniz önceden belli" diyor değil mi?

 

Yine ikilemin içine sürüklediniz bizi. Tanrının bilmesi ve olayların baştan bilinmesi konularını birbiri içine kattınız ve sözde çözdünüz... Çözdüğünüzü sandınız...

 

Bu Hollandalı fizikçi doğru söylüyor ise ve bilimsel olarak kanıtlandı ise bizim ne yapacağımız baştan belli demektir arkadaşım.

Kalkıp sakın bir daha "yok efendim tanrının bilmesi ayrıdır insanmış gibi düşünmeyin"; "yok efendim tanrının bilmesi ayrı şey onu cebe koyun"; "yok efendim biz irademizle seçimlerimizi yaparız, tanrı bilse de irade bizimdir" demeyin lütfen...

 

Kimin iman edeceği kimin inkar edeceği baştan belli ise ve bunu tanrı biliyorsa hiç sevinmeyin... Kimsenin suçu da yok mükafatı da yok. Oyuncakmıyız biz?

 

Araştırmanızdan ötürü sizi kutlarım. Ancak daha önce yazdığınız görüşllerinize ters düştüğü için, görüşlerinizi tekrar sorgulamanızı tavsiye ederim...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrının bilmesi, insanın iradesini ortadan şüphesiz kaldırmıyor... İnsanın tercihlerini Tanrının bilmesi, bu tercihlerin neticesini oluşturmuyor...

İnsan kendi durumunu ve konumunu kendi tercihleri ile belirliyor... Tanrının bu neticeleri bilmemesi, ona acziyet ve eksiklik atfetmektir.. Tanrı şüphesiz her şeyi hakkıyla bilendir...

Sorun Bütün bunlar Tanrı tarafından biliniyorsa, Tanrı neden hala bizi imtihan ediyor ? şeklinde, edep ve saygı sınırları içerisinde dile getirilmese de burada Tanrının bilmesi değill, İnsanın bilmeyişi belirliyor bu imtihanın nedenini ...

Çünkü Tanrı her şeyin açığa çıkmasını ve itiraz edilmemesi için bunu böyle yaptığını söylüyor... Yaratıcı olarak böyle bir tasarruf hakkına sahip olduğunu düşünüyoruz... Şairin dediği gibi,

''Mal onun, mülk onun gerisi hep angarya,

Yüz üstü çok süründün ayağa kalk sakarya''

Tanrının elbette bizim yaptığımız ibadetlere ihtiyacı yoktur... Ona inanmamız da onu var kılmıyor... Yok olduğunu iddia etmenizin onu yok kılmadığı gibi...

İbadetlere biz yarattıklarının ihtiyacı vardır... Kalpler ancak Allahı anmakla tatmin olur ve huzur bulur...Aksi takdirde insan oğlu rabbine karşı çok nankördür... bildiği üç beş kelime karşılığında Kendisini bile Tanrı zannedecek kadar zavallılaşabilir... hemen ''ben olsaydım...'' kurgusuna sokar kendini...

''Kendi nefsini ilah edineni gördün mü ?....'' diye sorar tanrı da...

Halbuki yeryüzünü fesada veren çok şey bildiğini zanneden insanoğlundan başkası değildir.... Onlar yeryüzünde cennet kurma hayaliyle, bir kısım insanlara cehennem hayatı yaşatırken, yeryüzünü kana ve gözyaşına bularken, bizim aklı evvellerimiz tanrı olup bu fitne ve fesadı durduracaklarını sanıyorlar galiba... Kendi kaderlerinin kendi ellerinde olduğunu göremeyen bu zavallılar, zalimlere karşı ayağa kalkma iradesini gösteremedikleri için, suçu en kolay yolundan (Suheylanın tanımıyla hoooop ) hemen tanrıya yüklemektedirler... çözümü de sadece kendi tanrılıklarında bulacak kadar alçak gönüllüdürler... Oysa irade yeryüzünü fesada uğratan zalimlere karşı ayağa kalkabilmektir... Boyun eğmemektir.. Kemikli olmaktır... Tanrı ölen çocukları da görüyor... Öldürenleri de... Tanrı biliyorsa suçlu tanrıdır diyip suçlulara göz yumanları da...

Eskiler ''Tanrının Parmağı yok ki, gözüne soksun'' derlerdi... ve ilahi mesaj yeryüzündeki tüm kötülük odaklarına karşı, irade sahipleri için geliyor...

''Tanrım bize katından bir yardım eden yolla, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar diyen, zayıflatılmış (hakları ellerinden alınmış kadın erkek ve çocuklar) insanlar için savaşmıyorsunuz ? ''

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir başka deyişle özgür irademizle yaptığımız seçimlerin belirsizliğinin ardında belirleyici bir düzen vardır."

 

alıntısını yapan birisi

 

Tanrının bilmesi, insanın iradesini ortadan şüphesiz kaldırmıyor... İnsanın tercihlerini Tanrının bilmesi, bu tercihlerin neticesini oluşturmuyor...

 

diyorsa ben burada mantık hatası ararım...

 

 

İnsan kendi durumunu ve konumunu kendi tercihleri ile belirliyor...

 

Örnek verdiğiniz bilimsel açıklama bunun tam tersini söyler! İyi okursanız göreceksiniz...

 

 

Sorun Bütün bunlar Tanrı tarafından biliniyorsa, Tanrı neden hala bizi imtihan ediyor ? şeklinde, edep ve saygı sınırları içerisinde dile getirilmese de

 

:angry:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gene okumamışsınız...

Bilimsel çalışmaları kendi düşüncelerimi desteklemek için değil, tam aksine öyle olamayacağını vurgulamak için yazdığımı anlayamamışsın bile...

yazık...

takrar oku desem de bir şey değişmeyecek... çünkü senin kaderin anlamamak...

sen anlamamayı bir yöntem edinmişsin artık...

zaten iradenle sorduğunu da sanmıyorum...

Anlamak iradeyi gerektirir.. İrade koyamadığın için, anlamakla anlamamayı neticede bir kabul ediyorsun... Ama irade olmadığı için de bir adım bile öteye gidemiyorsunuz...

Bilim yapamıyorsanız, takip edin... Ama takip etmekte bir irade gerektiriyor... Bilim yapmakta...

Okuduklarını anlamak ise sadece irade gerektirmiyor... azıcık da başka şeyler gerektiriyor...

 

Şimdi okuduğun o bilimsel çalışmalarda ne yapıldığını görebildiniz mi ?

Kader ve İrade konusu sizin anladığınız gibi fizik çalışmalara konu edilmeye çalışılmıştır... Bizim de eleştirdiğimiz bu zaten... sizin bilim adına yapmaya çalıştığınız da bu değil mi ?

bu verileri siz anlayasınız diye yazmıştım ama, hata ettiğimi anlamam uzun sürmedi...

Bİlim size ait bir alan değildir.... bilim yapıyor olmak demek, bilim yapıyorum demekle olmaz... Bilimin neticelerinden rahatsız olan çevreler kiliseler olmuştur... Bilim yaptığını iddia eden ama aslında filim yapanlar var ya, müslümanların rahatsız oldukları bu kimselerdir.

Bilimin neticesinden önce yöntemini ve konusunu tartışmak gerekiyor...

Bilimin yöntemi ve konusu da bilimsel olmak zorundadır... Bilim kendi alanın dışına çıkarsa, (yukarda örneklediğimiz New scientist dergisinin haberindeki gibi) sonuç ne olursa olsun bilimdışıdır... Fizik-mekanik bilimine ihanettir... bilimin yöntemi de bilimsel olmalıdır... İki olayın birbirine kıyas edilmesinde aynı deneyler aynı şartlar altında tekrarlanabilir olmalıdır...

Siz Su maddesi ile alkolün aynı neticeleri vereceğini düşünüyorsanız, iki maddeye de aynı deneyleri uygulamak zorundasınız... Atomun hareketi gibi insan hareketlerini benzeştirmeye çalışıp, insan kaderini de atomik olarak tayin etmeye kalkışırsanız aynı, ölçüm deneylerini yapmak zorundasınız...

Aksi halde yaptığınız şeyi bilim değil balık tutmak olur... bunları takip etmekten de aciz olduğunuzu düşünüp, ''Zaten tanrı da bilmiyor mu bu deneyin neticesini, ne oturup da uğraşacağım'' diye de düşünebilirsiniz... Bu ülkede bilimadamlarına ne yaptıklarını, ne bulduklarını soran bir mercii de yok...sorumluluğu atıverirsiniz tanrının üzerine...

Zaten sizin neyi bulup bulamayacağınızı da biliyor...

Bence bu ülkenin sorunu bilim yapılması ya da yapılmaması değil ...

düşünsenize, bütün Avrupa Birliğnde aktif profesör sayısı 4500 cıvarında... Bizim ülkemizde, sadece tek başına Türkiyemizde 10 000 i geçgin...

hadi koyalım bakalım bu 10 bin bilim adamımızın yaptıkları bilimsel çalışmaları, o avrupadaki 4500 karşılıları bilim adamlarının çalışmalarının karşısına...

İnsanoğlu gerçekte işini yapamadığı zaman, sembollerle uğraşır, ya dine saldırır, ya dindara, ya düşünürlere, ya düşüncelere... balıkadam mantığı bu...

denizde balık bulamayınca, oturup balık taklidi yaparlarmış... bilim yapamayınca yaparmış gibi davranırlar...öyleymiş gibi davranırlar... yani rol yaparlar... Hani filim yaparken yapıyorlar ya... Bizim insanımız da bundan rahatsız olur elbette... çünkü yıllarca ödediği vergilerle, oralarda bilim yapılsın, hayatımız kolaylaşsın, bişeyler üretilsin derken, bizim bilimadamları balıkadam taklidi yapıyorlar... Niye ?

İradeleri yok ....

Anlamadım ?

Tanrı biliyor ya !!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ortada mantık hatası yok ?

fizik kurallarını irade ve kader mevzusuna uydurup algılamaya çalışırsanız ortaya alıntıladığınız görüş çıkıyor... yani Conway'in dediği gibi ''conway şöyle konuştu: "eğer hooft gibi bir insan atomun konumu ve hareketini aynı anda tespit edebiliyorsa, üstün bir zekaya sahip olan bir varlık evrendeki tüm parçacıkların etkileşimini takip edebilir. bir başka deyişle özgür irademizle yaptığımız seçimlerin belirsizliğinin ardında belirleyici bir düzen vardır."

 

Ama evreni okumakla başlarsanız eğer; kuran penceresinden bakarsanız;

''Tanrının bilmesi, insanın iradesini ortadan şüphesiz kaldırmıyor... İnsanın tercihlerini Tanrının bilmesi, bu tercihlerin neticesini oluşturmuyor'' yargısına varırsınız...

Sayın .Yersoy benim de klavyem de tüy bitirmeye niyetiniz var galiba... hala anlaşılmadı mı ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.