Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Ne kadar ****** bir tavır, durum ve anlayış...

İnsan beyni bu kadar aciz mi, yoksa organlar mı yer değiştiriyor?

Kıldan tüyden tahrik oluyorlar diye biz kadınları resmen paketlenmiş şeylere döndürmek istiyorlar...

Niyeti bozuk olanın sorunudur o... Medeniyeti neresinden takip ediyorlar bilmiyorum!

 

sevgili arkadaşım göze bant çekilmekle kalsa..

 

Metin Uca'nın TÜH! adlı otur anla rahatla kitabından bir örnek vermek isterim..

 

ılımlı biçimde Cidde'ye uzanalım ve benzer bir paranoyanın izlerini bulmaya çalışalım diyor ve soruyor..''acaba,Cidde'de kadın dükkan sahipleri çarşıdaki lokantalarda erkeklerin oturduğu sandalyelere oturarak neden iftar yapamıyor???''

 

cevap:erkeğin kalkarken bıraktığı sıcaklık kadının aklını bozarmış...

 

daha ötesi var mı? evet ne yazık ki var!!!

Gönderi tarihi:
5 yaşındaki bir çocuğu annesi örtülü olduğu için tedavi etmediği iddia edilen Zeynep Kamil Hastanesi Çocuk Kliniği Şefi Doç. Dr. Aysu Say hakkında İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldı.

 

İstanbul Tıp Fakültesi'ne getirilen kanser hastası Medine Bircan sağlık raporunda "başörtülü fotoğrafı" olduğu için tedavi edilmedi ve önceki akşam hastane hastane gezerken vefat etti.

 

 

Bahçelievler Kumport İlköğretim Okulu tarafından geçtiğimiz günlerde Yunus Emre Kültür Merkezi?nde tertiplenen yıl sonu etkinliğinde utanç sahneleri sergilendi. Etkinlik çerçevesinde dansöz kıyafeti giydirilen 9-10 yaşlarındaki üç öğrenci, sahneye çıkıp yarı çıplak dakikalarca göbek attı. Üst kısımlarında sadece göğüslerini kapatan bir parça altlarında ise şeffaf tül ve iç çamaşırı olan körpecik öğrenciler öğretmenler ve bazı velilerin önünde dans müziği eşliğinde dansöz gibi oynatıldı. Öğretmen ve bazı veliler bu rezilliği kıyasıya alkışladı

 

laik ve çağdaş düzen ! sorun yok !

 

saygılar

Gönderi tarihi:
laik ve çağdaş düzen ! sorun yok !

 

saygılar

 

Çok değil yakın zamanda öbür düzenide görürsün hiç merak etme...

Gönderi tarihi:
sevgili politika öncelikle o insanlar bütün paşaları temsil etmiyorlar, mhp içerisinde birçok emekli paşa ve asker bulunmaktadır,üstelik ister emekli paşa olsun isteremekli kral olsun hiç kimse bu hakkı kendinde göermez özellikle böyle kritik bir ortamda tansiyonun arttığı zamanda.

o derneklerin amaçları açıkca bellidir Tahrik etmek....

Ee ne oldu bak şimdi mhp paşaları dövdü(kovdu)yapılmak istenilende buydu zaten...

o dernek üyeleri mhp den tepki alırız ,onları bu ortam içinde tahrik ederiz diye hiçmi düşünmediler....bunlar bilinçli yapılan propagandalardır...bu oyunları artık yemezler O dernek üyeleri paşa olmuşlar daha öğrenememişlermi mhp gibi bir partinin baş örtüsüne karşı olmadığını...Eğer biliyorlarsa bu anlamsız protesto çelenginin ne anlamı var?

Ne alakasi var sayin kaplan-200 tahrikle falan. Emekli veya baska vatandaslar demokratik haklarini kullanarak meclisteki davranislarini protosto etmek icin MHP'nin binasina yürürmüsler ve birde siyah celenk birakmislar. Buna cevap olarakta onlara saldiriliyor. Buna tahamülsüzlükten baska bir sey denilemez. MHP genelde kendilerine karsi yapilan her türlü protestolara her dönemde böyle cevap vermistir. Partiler dogal olarak toiplum tarafindan demokratik bir sekilde her zaman her dönem elestirilebilmelidir, ama bunlara tahammül gösterebilmek ergenliktir. Buda MHP'de bugüne kadar hicmi hic gözükmemistir.

Saygilar

Gönderi tarihi:

Tek sorunumuz ‘türban’dı değilmi...

Değiştirin Anayasa’daki ilgili maddeleri.

Çözdüğünüzü sanın bu yapay sorunu.

Aşındırın Cumhuriyet’in temel ilkelerini ve kazanımlarını.

Bölün insanları ‘türbancılar-antitürbancılar’ diye.

İlerde çıkacak sorunları bakalım neyle örteceksiniz?

Bundan sonra bakalım neyi siyasetinize malzeme yapacaksınız?

Örtün üstünü bundan sonra ‘türban’ın da görelim…

Gönderi tarihi:

Türbanlı diye tedavi edilmedi, öldü haberleri yalandır. İnanmıyorum. Bu düzenbazlar, bu ******* ayak oyunlarına girdiklerine ve insanların hassasiyetlerini böyle ranta çevirmeye uğraştıklarına göre, böyle yalan haberleri su içer gibi yaparlar.

 

Sağlık sistemimizin sorunları var, evet. Hastane kapısında çeşitli nedenlerle ilgisizlikten ölen hastalar var. Rüşvet ve suistimal de var. Önlenemeyen bazı olumsuzluklar, özellikle "zıtlaşmak" için inadına hareketler var.

 

Bunları önlemek için, başörtüsünü serbest bırakacağız ve ortalık güllük gülistanlık olacak öyle mi? Sanırsınız her gece öğretmenler toplanıp çocuk dansöz oynatıyor, devlet de teşvik etmek için prim dağıtıyor. Birileri bir hata yapmış. Yüzyıl boyunca mı başımıza kakılacak bu hata? 22. Yüzyıl geldiğinde bu olay unutulur mu acaba?

 

Para kazanmak, belli telefon hatlarını yeniyetme sübyanlara veya aklı büyümemiş embesillere arattırmak için kadın vücudu kullanıldığını görmek beni de rahatsız ediyor. Böyle şeyleri tam olarak önleyemiyorsunuz, saklanan, gizlenen, yasaklananın daha fazla ilgi çekmesi ve gizli kapaklı yapılması gibi sorunlar var. Belli ölçülerde emniyet süpaplı belli serbestliklere mecbur kalınıyor.

 

Nasıl plajda gözünüz alışıyor, üstsüzlere bile bakmaz hale geliyorsanız, belli bir normalleşmeye, belli bir göz alışmasına gereksinim var. Aksi halde her şeyin örtülüp gizlendiği ortamlarda bir kadın çamur bulaşmasın diye eteğini çekip ayak bileği bile görünse erotik olarak karşılanıp sonunda kadın eve hapsedilir.

 

İnsan demek sorun demektir. Sorunsuz bir dünya yaratamazsınız. Kaç kere söyledim, bu dünyayı böyle biz yaratmadık. Biz doğanın hatalarını düzeltmeye uğraşıyoruz. Milyarlarca yıllık evrimi de bir anda başka yöne çevirmek öyle kolay değil...

Gönderi tarihi:
Türbanlı diye tedavi edilmedi, öldü haberleri yalandır. İnanmıyorum. Bu düzenbazlar, bu ****** ayak oyunlarına girdiklerine ve insanların hassasiyetlerini böyle ranta çevirmeye uğraştıklarına göre, böyle yalan haberleri su içer gibi yaparlar.

 

Medine Bircan , rahim ve mesane kanseri tedavisi gören 71 yaşındaki bir `teyze` idi. Böbrek yetmezliğinden de mustaripti ve günlerden bir gün, diyaliz makinesine bağlanması gerekti; fakat İstanbul Üniversitesi Emekli Sandığı `nın verdiği sağlık karnesindeki başörtülü fotoğrafı kabul etmedi. Çünkü İstanbul Ünv . Personel Dairesi Başkanlığı 10.05 2002 tarihinde, sağlık karnesi alacak üniversite personeli `yakınlarına` başı açık fotoğraf verme zorunluluğu getirmişti. Medine Bircan `dan da sağlık kurulu raporu ve diğer işlemlerin tamamlanabilmesi için başı açık fotoğraf istendi. Fakat Medine Bircan `ın saçı yoktu. Malum kanser tedavisi, yaşı genç olan insanlarda bile saç dökülmesine neden oluyordu. Üstelik 71 yaşındaki bu ağır hasta kadın, ayağa kalkıp yürüyecek ve fotoğrafçıya gidecek halde de değildi. Bircan `ın oğlu, kabul edilmeyen fotoğraf ile birlikte fotoğrafçıya giderek annesinin resmine photoshopla saç ekletti. Medine Bircan , 71 yaş çizgilerine gürül gürül eşlik eden kes-yapıştır saç telleri sayesinde sağlık karnesi almaya hak kazandı. Ancak yeni sağlık karnesinin çıktığı gün öldü.

 

 

Ölümün gazetelere yansıması nedeniyle üniversite, personel yakınlarına uyguladığı söz konusu yasağı kaldırdı. Ancak bu durum başörtüsü yasaklarının en keyfi, en dramatik, en absürt ve en ürkütücü boyutunun Medine Bircan hikayesinde tecessüm ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Çok bilinen bu hikayeyi, tam da bu nedenle hatırlatmak istedim.

 

 

 

 

 

 

Hastalığı çok ilerlemiş` `Hastalığın ilerlediği son dönemlerinden (10 Haziran `dan) itibaren hasta yatarak tedavi altına alınmış, hastalığın ilerlemesi sonucu dolaşım fonksiyonu bozularak ölümüne kadar geçen sürede (26 Haziran ) hastaya beş kez diyaliz yapılmış, tüm tetkik ve tedavileri eksiksiz uygulanarak, sağlık hizmeti sürdürülmüştür. Araştırmamızda meslektaşlarımızın etik değerlere aykırı ve ayrımcılık içeren herhangi bir tutumu olmadığı görülmüş, ancak hastalığın önlenemeyen yükselişi nedeniyle hasta kaybedilmiştir.` Hasta yakınına ait şikayet dilekçesinde hekimleri suçlayıcı bir ifade olmadığı da kaydedilen açıklamada, `Suçlamalar arasında sağlık raporu düzenlenmesi işleminde başörtülü fotoğraf kullanılmayacağı ifadesinden söz edilmişse de, İÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı `nca tarafımıza ulaştırılan çok sayıda sağlık raporu örneğinde, hastaların başörtülü fotoğraflarının da yer aldığı görülmüştür` denildi. Kılık Kıyafet Yönetmeliği `ne uygun fotoğraf talebinin sadece üniversite personeli ve yakınlarını kapsadığının belirtildi. Tanınabilir fotoğraf Tabip odası `Üniversite tarafından `sahteciliklere engel olmak amacıyla` yapıldığı ileri sürülmekle birlikte uygulama odamızca uygun görülmemiş ve fotoğrafların `Kılık Kıyafet Yönetmeliği `ne uygun olması yerine, `tanınabilir nitelikte olması` ifadesinin yeteceği vurgulanmıştır` dedi.

 

Bu haberi bir siteden aktardım. İki farklı yaklaşım. Benzerlikler içermekle birlikte, raporda baş açıklık istediği aşikar. İlerlemiş bir kanser hastalığının 1-2 günlük bir çabayla kurtulmasının mümkün olmadığını bilebiliriz. Ancak, burada önem arzeden sağlık durumu bozuk olan birinden sağlık raporunda baş açık fotograf istenilmesidir. Tabip Odasınında önemle vurguladığı gibi tanınma esas olduğunda baş açıklık teferruattır ve daha da garibi kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar zaten kelliğe neden olur ve başında saçta yoktur bu kadının. Bir genelge ile kanser hastalarına istisna getirmeyi hastane düşünemeyebilir lakin çalışan hasta yakınlarından da başı açık resim istemek akla ziyandır. Acil tedaviye ihtiyaç gösteren hastalarda da (Medine Bircan bunlardan biridir ancak kurtarılması zor görülmektedir ve yine de bir gecikme mevcuttur) aynı işlem tekrarlanırsa bu en önemli hak olan yaşam hakkının başı açık bir resme kurban edilmesi anlamına gelir ki gerisinin de önemi yok...

 

Gelelim haberin yalan olup olmadığına...Habere pat diye inanmıyorum yalandır diye yaklaşırsanız, karşı mahvil de kendi görüşlerine ters gelen, kendi düşüncelerine mensupların gerçekleştirdikleri kötü eylemlere yok böyle birşey, yalan, inanmıyorum yaklaşımıyla yaklaşabilirler ki o nokta da hiçbir orta nokta bulunamaz...İnanmadığınız vakıayı ispata yönelik bir takım faraziyeler üretmeniz elzemdir...

 

Gelelim çocuk bedenleri hadisesine. Biryerlerde 8-10 tane çocuk başı örtülü=türbanlı giyindi diye laiklik elden gidiyor deniyor, bu çocukların özgürlüklerine, kişiliklerine müdahale edildiği söyleniyor veryansın ediliyor, ancak Cumhuriyet Mitingleri, türbanın yasak olması için Anıtkabir yürüyüşünde bayrak taşıyan, Atatürk posteri taşıyan çocuklar bunu bilinçli yapıyor gibi sunuluyor. Birine zorla yaptırıldı biri ise seve seve orada. Burada saçma bir karmaşıklık yok mu? Dolayısıyla herkes kendi baktığı noktadan doğruyu kavrıyor. Veya hasmına yüklenecek bir nokta bulduğu için tebessüm içerisine gizil bir sahtekarlıkla gözlerine garip bir ifade bürünüyor.

 

Birbirimizi hasım bellediğimiz müddetçe bunlar olacak. Ve savunduğumuz, sevdiğimiz düşüncenin uç versiyonları her zaman çıkacak ve biz bundan nasıl kurtuluruz, şimdi ne diyeceğiz sorununun yollarını arayacağız...

 

O halde kavrayacağımız ilk şey; bir düşünce dostane de hasımane de, iyi ve de kötü de olabiliyorsa biz o düşünce içerisinden iyi olanlara bakacağız kötüleri ise bunlar radikaldir, bu düşüncenin dışındadır, yanlıştır diyerek işimize bakacağız...

 

Selam ve saygılarla...

 

 

 

Bu yazıyı da bir yerden alıntıladım...

 

Olayın aslını tarihe not düşmek için kaydediyorum: Medine Bircan kansere yakalanınca 10 Haziran 2002?de İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi?ne kaldırılır. Günleri sayılı hastanın böbrek problemi olduğu da anlaşılır ve diyalize bağlanması için nefroloji bölümüne sevk edilir Medine nine. Nefroloji, sağlık karnesindeki başörtülü fotoğrafı problem haline getirir. Bereket ki çocuklarının maddi durumu iyidir ve ilaçlar, oğullarının ceplerinden ödenerek tedavinin devamı sağlanır. İleri derecede kansere müptela olan Medine ninenin taburcu olmasını ister kanser bölümündeki doktorlar. Taburcu olmak için nefrolojiden heyet raporu gelmesi gerekmektedir. Acil ve onkoloji servislerinde geçerli olan sağlık karnesi, her ne hikmetse, nefroloji bölümünde geçmez. ?İlle de başı açık fotoğraf? diye tutturur bazı yetkililer. Olay, medyaya haber verilir ve gizli kamerayla başörtüsüz fotoğraf talebi kaydedilir. Olay azıcık araştırılınca anlaşılır ki hastane yakınlarındaki fotoğrafçılar, her gün onlarca başörtülü fotoğrafı montajlayarak ?isteğe uygun? hale getiriyor. İşin doğrusu, sağlık karnesinde başörtülü fotoğrafı bulunan vatandaşlar, baskı sonucu ara bir formül bulmak zorunda kalmıştır...

 

Kemoterapi tedavisi gördüğü için saçları zaten dökülmüş 71?lik ninenin başörtüsüz fotoğrafı montajla üretilir. Maksat, onkolojiden taburcu olmak. Montajlanan resim 20 Haziran?da nefrolojiye ulaşır, bu bölümün heyet raporu 26?sında saat 16.00?da teslim edilir; fakat Medine nine o gece vefat eder, taburcu olacağı sabaha eremez...

 

İşte basını ilgilendiren kavga bu noktada başlıyor. Başörtüsü konusunda duyarlı bir kısım medya kuruluşları, olayı öyle aktarıyor ki sanki merhum Bircan, hastaneye hiç sokulmamış, tedavi edilmemiş; çünkü sağlık karnesinde başörtülü fotoğraf varmış. Doğru mu? Kısmen doğru, fakat haberler eksik bilgi içeriyor...

 

Hadiseye bir de tersinden yaklaşan gazeteler var. Onlara göre Çapa Tıp?ta asla böyle bir sıkıntı yok ve Medine Bircan hiçbir zorluk yaşatılmadan tedavi edildi. Kısmen doğru, fakat haberler eksik bilgi içeriyor...

 

Ayrıca hadise, merhum Bircan ile sınırlı değil. Mesela Zaman 4 Temmuz?da bir haber yapmış. Habere göre Prof. Dr. Şefik Dursun, eşini tedavi ettiremediğini; çünkü sağlık karnesinde hanımının başörtülü fotoğrafının olduğunu açıkça beyan ediyor. Sebebi çok açık, malum genelge başörtülü üniversite çalışanlarına ya da onların örtülü yakınlarına tedavi imkanı vermiyordu. Genelgenin altında Alemdaroğlu?nun ve Nur Serter? in imzası vardı. Yaklaşık bir ay önce Zaman bunu haber yapmıştı.

 

Düşünebiliyor musunuz, ortada hayati bir sorun var, sağlık gibi hassas bir mevzuda ayrımcılık söz konusu ve herkes ?eksik? bilgilerin arkasına sığınarak gazetecilik yapıyor. Böylece ?yandaşlar?ına sahip çıkıyor, ?hasımlar?ına göz dağı veriyorlar güya!

 

Bir cephe, hastanın 15?26 Haziran?da tedavi gördüğünü, beş defa diyalize girdiğini, hastanın yakınları tarafından 700 milyon lira ödeme yapıldığını okuruna söylemiyor. Diğer cephe de sormuyor: Arkadaş, acil servis ve onkolojide gösterilen müsamahayı nefrolojide neden göstermediniz, ölüm döşeğindeki bir nineyi neden taciz ettiniz?

 

İşte buraya tarihe bir not düşmek için yazıyorum: Medine Bircan olayını en dürüst ve objektif aktaran Zaman oldu. İlk anda haber kaynaklarının iddiasına göre ?çünkü başka bir bilgi yoktu o dönemde? haberi işlese de; haberin birinci el kaynaklarına bizzat ulaşır ulaşmaz hadiseyi bütün çıplaklığıyla yazdık. 3 Temmuz?da ?Sağlık karnesini dahiliye kabul etti, nefroloji etmedi? başlığıyla sundu Zaman. İbrahim Balta, objektif ve araştırmacı gazeteciliğe güzel bir örnek sunmuş ve editörler de bunu aynen yayınlama cesareti göstermişti. Denebilir ki ?Yazarlardan bazıları çok sert eleştiriler yöneltti.? Doğrudur. Haberin aslına ulaşmak ve onu bunca gürültünün arasında duyurmak kolay olmuyor. Eksik bilgilerin faturasını hemen herkes ödemiş oluyor böylece...

 

Siz ne derseniz deyin, ben hâlâ, yılların gazetecisi İlhan Selçuk?a bu kadar önyargılı olmayı yakıştıramıyorum. Keşke bu yaklaşım sadece bir kişiye mahsus olsaydı. Heyhat! Her cephenin ?İlhan abi?si var. Onlara göre her şey ya siyahtır ya da beyaz. Hayatın, gri tonlarında buluşmaya asla razı olmazlar ve gerçeğin tamamına bakmaya asla tahammül edemezler...

 

İdeolojik kavgaların koynunda büyüyen bir nesil için ?kutsal mücadele? sürüp gidiyor olabilir; ama geldiğimiz noktada insanımızın bu tür boğuşmalara tahammülü kalmamıştır. Gerçeğin sadece bir bölümünü aktaran basın, sadece okuruna ihanet etmiyor; aynı zamanda tarihe yanlış notlar düşüyor. Sanırım bu ayıp ?çağdışı? gazetecilik için yeter, artar bile...

Gönderi tarihi:

gördüğünüze inanıyorsanız

 

hastanelere gidin bir ayrım yapılıyormu görün

 

başörtülülere hiçbir ayrım yapılmıyor kimseye çıkar kafandan başörtünü denmiyor

 

kiiiii kimse de bunu diyemez zaten sıkıysa bir desinn !!!!?????? (kadrooo)

 

bunu yalanlarla dolanlarla kullanan AKP yandaşı medya yapıyor.

 

Gönderi tarihi:
gördüğünüze inanıyorsanız

 

hastanelere gidin bir ayrım yapılıyormu görün

 

başörtülülere hiçbir ayrım yapılmıyor kimseye çıkar kafandan başörtünü denmiyor

 

kiiiii kimse de bunu diyemez zaten sıkıysa bir desinn !!!!?????? (kadrooo)

 

bunu yalanlarla dolanlarla kullanan AKP yandaşı medya yapıyor.

 

 

Evet böyle bir şey mümkün değildir.Olsa olsa kapalılar ben erkek doktor istemem der.Ama yaşadığım şehrin bir çok yerinde kapalı doktorların ******* ****** açık hastalara yaptıkları muamelelere yakınen şahidim.

Gönderi tarihi:
sevgili arkadaşım göze bant çekilmekle kalsa..

 

Metin Uca'nın TÜH! adlı otur anla rahatla kitabından bir örnek vermek isterim..

 

ılımlı biçimde Cidde'ye uzanalım ve benzer bir paranoyanın izlerini bulmaya çalışalım diyor ve soruyor..''acaba,Cidde'de kadın dükkan sahipleri çarşıdaki lokantalarda erkeklerin oturduğu sandalyelere oturarak neden iftar yapamıyor???''

 

cevap:erkeğin kalkarken bıraktığı sıcaklık kadının aklını bozarmış...

 

daha ötesi var mı? evet ne yazık ki var!!!

 

Canım dostum,

 

Şimdi bu kafalar kadının saçı başı tahrik unsurudur diyorlar ya, senin verdiğin örnekte gösteriyor ki, sürekli bir tahrik olma halindeler... (böyle programlanmışlar dikkat ediyorsan o yüzden sürekli bir tedirginlik içindeler ) eğer bütün insanlar kadın saçından tahrik olma durumunda olsaydılar dünyanın 4/3'ünde kadınların başı açık, ve Arabların anlayışının dışında bunu bir tahrik olma unsuru olarak algıladıklarını hiç sanmıyorum...

 

Buda gösteriyor ki, daha çocukluktan ne aşılarsan nasıl eğitirsen hayatı boyunca öyle devam ediyor... Kadın erkek sürekli bu moddaysa bişeylerle örtmekte yetmiyor anlaşılan o zaman kadınlara ayrı oturma yeri, erkeklere ayrı yapmalarının nedeni daha iyi anlaşılıyor... Haremlik/selamlık yapıyorlar ki bir elektiriklenme ve tahrik olma meydana gelmesin, olurda biri diğerinin sandalyesine oturur sıcaklık etkiler... :P

 

Ya aslında acınası bir durum kendisini kontrol etmesi ve eğitmesi imkansızsa yapacak bişey yok zaten...

 

Bu durumda Afrika'lı ve Amazon'lu kabilelerin yarı çıplak halleriyle durumlarını düşünemiyorum... :D Ama o kadar olağanlaşmışki orada bu durum acaba kim daha ilkel diye düşünmeden duramıyor insan? :unsure:

 

Uzakdoğu'da Budist insanların insana yaklaşımı, doğaya bakışı, empati yetenekleri ve samimiyetleri ve oradaki suç oranları ile Müslüman ama eğitimsiz insanların yaşadığı ülkelere bakalım... Manzara çok net tarafsız değerlendirebilirlerse gerçeği görürler... Eğer İslam dini gelişimin önünde engel değilse (ki ben öyle olduğunu düşünmüyorum) o zaman İslam ülkelerinde bu hoşgörü, bu kültürel ve sosyal gelişim, bu zihinsel gelişim, yakınlaşma ve kaynaşma neden yok? Buna kim nasıl engel oluyor? düşünen var mı acaba?

 

Demek ki bir kısım ulema geçinen ve insanların zihinlerine darbe vuran sömürücüler kendi algı seviyelerine bütün insanları çekmek istiyorlar... Hayatları günah ve sevap arasında mekik dokumakla geçiyor... Günah olan kadının varlığı... Erkeğin zayıflığı, sevap dedikleri ibadetler, belli günlerde toplanıp Arabça Kuran okumalar, Kuran Kurslarına bağışta bulunmak, türban takmak...v.s... Zaten herkes biliyordur ne olduğunu, dikkat ediyorsak bu sevapların içinde başkaları için yapılan hiçbişey yok... Zaten kendilerinden görmedikleri kimseler için gayret etmezler...

 

5/8 yaşında kız çocuklarının çocukluk heveslerini yaşayamadan türbana alıştırılması okullardan alınıp Kuran Kurslarına gönderilmesi bizim gibi ülkelerin dünyayı neresinden takip ettiğini çok net gösteriyor... O yaşta tesettür kültürüne alışanların ölene kadar o zihniyetten kurtulamayacağıda malum...

 

Televizyonlarda dinle alakalı bilgi veren programlara dikkat ettin mi, birazı 1400 yıl öncesinin yaşantısını övüyor, bir kısmı öteki alemden cennet cehenem haberi veriyor...

 

Ondan sonra dünya bilimde teknolojide tıpta yüzyıl ileride gider diğerleri vay anasını adamlar ne yapmış be diyerek seviyelerini gösterirler... Bilimsel araştırmalara yapılan yatırım bizim gibi ülkelerde nedir, İran teknolojiden nükleer silahlanmayı anlıyor, çünkü hepsi mücahit, hepsi dünyaya İslamı yayacaklar, ama o anladıkları İslam'ın ne kendilerine ne de insanlığa hiç bir FAYDASI yok... Bu kafayla bişeyin değişeceğide yok...

 

Bizim gibiler kılla, temasla, sıcaklıkla ilgilenirken adamlar doğayı didik didik araştırıyor, yetmiyor uzay araştırmalarına milyonlarca dolar yatırıyorlar... KALDIĞINIZ YERDEN DEVAM... Öteki alemde gelişirsiniz!!!

Gönderi tarihi:

Tuhaf...

Bası orutulu diye bir hastaya bakılmamıs ve hasta ölmüş... Sene 2002.. ilk defa burda okudugum icin dogrudur yada yanlıstır diyemem ama bir kac basit soru sormak istiyorum....

 

Bası ortulu diye okuma hakkı elinden alınanlar icin bazı vakıflar seferber olup gosteriler duzenlyorlar, bu cocuklar magdur oluyor diye bazıları yurt dısına buslu gonderiliyor. Ama gelin görun ki bası ortulu diye bir kadın ölüyor bu vakıflar yada kurumlar yada turban savunucu arkadaslar kılını bile kımıldatmıyor...

 

Evet belkide dogrudur bazıları kişisel insiyatifini kullanmıstır bu olayda ve hata yapmıstır buda bir insan canına mal olmustur, dun gece boyunca akpli vekiller turban konusunda bası acık kadınlara karsı zorlama olursa bu ulkenin yasaları var gerekeni yaparlar dedi.. Eger bu kadın bası ortulu oldugu icin hayatını kaybetmişse bu yasaları devreye sokmak kimin işidir? Akp hukumete geldigi zaman sorusturma acabilirdi... Neden acmadı?

 

Evet belkide dogrudur bu olay 2002 senesinden beri bası ortulu oldugu icin saglık hizmeti alamayan kac kadın var bu ulkede? Sayın arkadaslar nerde yasıyorsunuz bilmiyorum, sglık hizmetlerinizi hangi hastanelerden alıyorsunuz bilmiyorum ama ben devlet hastanelerinden oldukca uzun zaman gecirmiş biri olarak cok önemli sosyal duzenlemelerden sonra kuyruklarda tedavi olmayı bekleyen kadın hastaların yuzde 80ininin basının ortulu oldugunu goruyorum. Lutfen bi zahmet kalkın ve en yakın devlet hastanesine gidin... Bunların hangisi bası kapalı diye tedavi edilmiyor yada bakılmıyor?

 

Sanırım ellerinde tek bir olay tek bir haber var ki 2002 senesinden beri hangi turban savunucusu cıksa bu haberi soyluyor... Kendisine namahrem diye erkek eline dokunmayı rededen bası ortulu saglık hizmeti veren personel haberlerini hicbir gazetede okuyamıyorsunuz artık, cunku biz onları hastanelere gittigmizde basımıza geldiginde goruyoruz artık....

 

Artık yuksek okullarda turban serbest bırakıldı. Cok önemli bir ihtiyactı bu... Şİmdi arkadaslara sormak istiyorum bir insanın hayatımı daha önemlidir? yoksa egitim alma özgurlugumu?

 

Acıkca soyleyin arkadaslar sizin derdiniz insan hayatımı, yoksa turban ustunden din simsarlıgı yapmakmı?

 

Hukumet acıkca dedi bizi sadece yuksek ogrenim ilgilendirir baska heryerde yasak olacak dedi...

Ee simdi kendinize sorun bu soruyu, mademki hastanelerde turbanlı hastalara bakılmıyor ve bu hastalar oluyor okullardan once neden bu konu duzeltilmedi?

 

 

Hala kalkıp yuksek ogrenimde turbanın serbest kalmasını savunuyorsunuz... Savunma bicimleriniz bile savunduklarınızı curutmeye yetiyor...

 

 

Dun geceki meclis konusmalarını izleseydiniz keske cunku ayrıntıları meyda yazmıyor baska tv kanalıda gostermiyecek...

Sayın Bakan Nİmet Çubukcuya cok basit bir soru soruldu... Yuksek ogrenim hakkı elde eden bası turbanlı bir genc kız, calısmak istediginde yasaklarsanız bu ozgurlugu kısıtlamak olmuyormu? Dogacak bu catısmaları ortadan nasıl kaldıracaksınız?

 

Sayın bakan cok basit bir cevap verdi:

 

-Bu bizim sorunumuz değil, eger Chpnin boyle bir sorunu varsa cözüm uretsin..!!!!!!!

 

Zihniyet budur, amac sorun cözmek değil, amac bu sorunu sömürebildikleri kadar sömürmektir...

 

Bunu bu kadar alenen yapıyorlar ve hala arkadaslar cıkıp dini inanc özgurlugu diyorlar :)

 

Selametler dilerim sayın arkadaslar....

 

Durmak Yok Yola Devam...!!!!!

Gönderi tarihi:
sevgili politika öncelikle o insanlar bütün paşaları temsil etmiyorlar, mhp içerisinde birçok emekli paşa ve asker bulunmaktadır,üstelik ister emekli paşa olsun isteremekli kral olsun hiç kimse bu hakkı kendinde göermez özellikle böyle kritik bir ortamda tansiyonun arttığı zamanda.

o derneklerin amaçları açıkca bellidir Tahrik etmek....

Ee ne oldu bak şimdi mhp paşaları dövdü(kovdu)yapılmak istenilende buydu zaten...

o dernek üyeleri mhp den tepki alırız ,onları bu ortam içinde tahrik ederiz diye hiçmi düşünmediler....bunlar bilinçli yapılan propagandalardır...bu oyunları artık yemezler O dernek üyeleri paşa olmuşlar daha öğrenememişlermi mhp gibi bir partinin baş örtüsüne karşı olmadığını...Eğer biliyorlarsa bu anlamsız protesto çelenginin ne anlamı var?

Sayin Kaplan bu konuda maalesef sizinle ayni görüsü paylasamiyorum,tabiiki herkesin bir diger görüsü kabullenmek mecburiyeti yoktur.Ben sizin dediginizden esinlenip sunu örnek versem acaba nasil olur.DTP Sirnak kirsalinda operasyonlarin durdurulmasi icin bir eylem yapti,simdi o eyleme nedense pasalara tepki koyanlar citlarini bile cikartamadilar,yoksa öylemi emir almislaedi bir yerlerden,birakin onlar askere karsi eylem yapsinlar bizde burada türbani götürelim.Diger yanda egber<sizin dediginizi dogru olarak kabul edersek o zaman askerinde DTP ye saldirmasi gerekmezmiydi,yoksa yanlismi yorumluyorum olaylari.Dünkü Türban oylamasinda seriat rehimini kimlerin istedikleri resmen ortaya cikmis ve MHP nin tüm Atatürkcü veya milliyetci söylemlerininde sahte oldugu ortaya cikmis oldu.Sün türbani üniversitde serbest biraktiranlar yarin türbani bayrak yaparlar hic merak etmeyin.Bu ülke cok hainler görmüstür bunlar yeni degil.AKP ve MHP yarininTürkiye'sinin basagrilaridir.MHP nin zaten amaclarinin ne oldugunu bilmekteyiz,buda yeni birsey degildir.MHP nin Atatürkcü olmadigida bilinen bir gercektir,Atatürkcülük MHP nin sadece dilindedir.Eger dilinde olmasaydi Yasarbüyükanit'in PKK mecliste sözüne tepki koymazdiler,yani MHP Atatürkcü bir parti olmamistir ve olamazda,son türban siyasetide olamiyacagini acik ve net olarak ortaya koymustur.MHPbir dahaki secimlerde AKP nin oylarina göz dikmistir ama parsayi yine Erdogan toplayacak eger hala basta kalirsa Bahcelide onun koltuk degnegi olacaktir.

Pasalara karsi verilen tepkiler MHP gencliginin ve MHP nin kendisinin hem Orduya hemde Atatürk'e karsi olduklarinin bir belgesidir.Sayin Kaplan suna emin olunki yarin Türkiye'nin eyalet sistemine gecerek Güneydogu'nun yönetiminin PKK ya birakilmasinada MHP destek verecektir tabiiki gerekce hazirdir,dökülen kanlar dursun kaos önlensin.Iste MHP nin gercegi budur ve bunun disindaki hicibir gerekce MHP yi oldugundan ayri gösteremez.Vakiflar yasasina MHP nin karsi cikmasi sadece AKP ye karsi degilde türbanla yitirdigi yüzünü kurtarma cabasidir yani taktikdir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Yine dun geceki meclis konusmalarında yıllardır susan akpli bayan vekiller turbanı savunurlarken surekli olarak sunu söylediler:

-Avrupanın hicbir ulkesinde kılık kıyafeti dolayısıylar yuksek ogrenim kısıtlanmıyor. Biz bu yasakla geri kalmış ulke goruntusu veriyoruz dediler....

 

Peki o zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi turbanla ilgili yasak kararını dogru bulmasını nasıl acıklayacaklar? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hangi avrupanın dusuncesini gosteriyor?

 

Sayın Erdoğan once anayasa mahkemesi ardından Avrupa İnsan hakları mahkemesi tarafından verilen bu kararları duyunca hemen kafasındakini soyleyiverdi..:

 

-Onlar dinle ilgili konuları nerden bilecekler.. Ulemaya sormak lazım...!!!!

 

Dun gece bu ulkenin meclisi dinle ilgili bir uygulamayı yasa haline getirdi... Mecliste kac tane ulema vardı bilmek istiyorum?

 

Dunya uzerinde hangi ulkelerde dinle ilgili uygulamalar yasalar tarafından duzenlenmiştir? Bu ulkelerin yonetim sekilleri nedir?

 

Nasıl bir kıstasa gore belirlendi bu? Hangi kadınlar baslarını ortebilir hangileri ortmez? Mesela sarısın kadınlarmı daha cok ortmeli yoksa esmerlermi? Mesela 18-25 arasındaki kadınlar ortmeli sonra acabilirler ama 45-70 arası yine ortmeli? Bunu kim neye gore belirler.. biz belirledik... Universiteye gitme hakkı olan bir kadın basını örtebilir..!!!!

 

Ama lisede okuyan ve okulu uzatmıs 18-19 yaslarındaki bir kız basını ortemez... Ama mesela bir devlet hastanesinde calısacak universite mezunu 25 yaslarında bir bayan ortemez...!!!

 

Ozgurluk anlayısınız bumu sizin?

 

Yoksa özleminiz baska birsey mi?

 

Amac turbana özgurluk , dini inancların yasanması değil, amac dini hukumlerin artık yasalarla belirlenmesidir ve bu yoldaki ilk adım atılmıstır....

 

Bundan sonra bazılarının istedikleri ve cıkarlarına uygun olan yasalar hazırlanıp din sekillendirelecektir.

 

İran'da nasıl bugune geldi hic dusundunuz mu? Bugune geldi bazılarının hayallerini susledigni gozardı etmemek gerek sanırım... İran'da dini inancları gereği ozgur olmayan insanların savunuculuğunu yapanlar Şeriatı savunanlardan once ulkenin aydın gecinenleriydi.. Onların bu savunmalarına baslarken kullandıkları en önemli cumle suydu:

-Biz şeriatı savunmuyoruz, biz onlar gibi değiliz ama adamlar haklı....

Son bes yıldır akp iktidarını savunan kalmeler gazeteciler aydınların hatta sitemizdeki arkadasların ilk cumlelerini hatırlayın....

 

İranda bu Şeriat yanlısı olmayan ama Şeriat yanlılarının savunduklarını haklı bulan aydınlar vardı ya şeriat ilan edildikten sonra ilk idam edilenlerde onlardı...

 

basit bir sorum daha var sayın turbansever arkadaslara.. Dun gece meclisin etrafında guvenlik kordonu olusturuldu... Meclise kimse yaklastırılmadı ve icerdeki vekillerin dısarı cıkmaları yasaklandı....

 

Kimden ve neden korkuyorlardı bu kadar? Hani bu ulkenin yuzde 90'ı turbana özgurluk istiyordu ve bunlarda onların istediklerin yapıyordu.. Bu korku nerden geliyor? YOksa birileri bizimle kafamı buluyor...

 

 

Durmak yok yola devam...!!!!!

Gönderi tarihi:

lostsoul :clover::clover::clover:

 

daha çok çiçek vermek isterdim ama idare et... :)

 

Akp kadın vekillerin başka birşey söylemek gibi bir lüksleri olmadığını sende biliyorsun hem söyleyemezler, hem söylemezler çünkü anlayış aynı, söyleyemezler çünkü partiiçinde özgürlük yok, söylemezler çünkü amaçları dürüstlük değil, siyasi rant... :)

 

Tabi bilmiyormusun meclisin yarısından fazlası ulema, dün Chp, Kırklareli milletvekili sordu vekillere anadolu kadınının baş bağlama şeklini getirdik diyorsunuz kaçınızın hanımı o şekilde bağlıyor dedi... Yuhlandı... :)

 

Korkuyorlar çünkü amaçları özgürlük ve demokrasi değil amaçları kaos yaratmak ve laik ilkenin temelini sarsmak... Yazık İslam Cumhuriyeti kurmak adına o türbanlı kızları kurban ediyorlar... O kızlarda sanıyor bize engel olunuyor, başlarına takıp bayraklaştırdıkları bez parçası (bunada çok kızıyorlar bayrakta bez parçası diyorlar ama bayrak bir milletin özgürlük ve bağımsızlık sembolüdür ya türban neyin sembolü) bu ülkede suni bir sancı yaratmak için ithal edilmiştir...

 

70'lerde annelerimiz başını bağlardı ve icap ederse çıkartırlardı, bu anlayış nereden geldi? Saçının telini gösterme diye bir ayet var mı?

 

Avrupa'da yakındır türbanın yasaklanması merak etmesinler şimdilik yok çünkü bu oyunun bir parçasıda onlar... Osmanlıyı kimlerin nasıl işgal ettiğinide ne çabuk unutuyorlar, Avrupa'nın şimdilik siyasal islamla derdi yok sponsorluk etmesi dışında...

 

Durmak yok canım kaldıkları yerden devam... :P

Gönderi tarihi:

4144manset5.jpg

 

Eski Tahran Büyükelçisi Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan uyarı var:

"İran'da örtü okula sinsice girdi; 3 yılda herkes örtündü"

 

Önceki gece NTV'de akademisyenlerle türbanı tartışıyorduk, ki internet adresimize bir mektup düştü.

Tahran'da yaşamış, "adının açıklanmasını istemeyen" bir diplomat eşi, İran'daki örtünme konusundaki deneyimini aktarıyor, Türk kadınlarını uyanık olmaya çağırıyordu. İsmi kontrol ettik; doğruydu.

Mektup, 1991-94 yılları arasında Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği'ni yapan Korkmaz Haktanır'ın eşi Handan Haktanır'dan geliyordu.Yayında isim vermeden, mektuptan bölümler okudum.

Yayından sonra da kendisine ulaşıp mektubun tamamına bu köşede yer vermek için iznini istedim.

İşte Handan Haktanır'ın "türban uyarısı":

 

"Ruj süreni sopaladılar"

"Tahran'da görev yapmış bir diplomatın eşi olarak, türban konusunda düşündüklerimi bir iki cümleyle ifade etmek isterim:

Tayin yerimiz olan Tahran'a uçağımız inerken 'hicab'ımı başıma geçirdiğimde kendimi şöyle teselli ediyordum:

'Nasıl olsa burası benim ülkem değil. Birkaç yıl dişimi sıkar katlanırım. Çok şükür ki biz Atatürk kızlarıyız ve böyle şeyler bizim başımıza gelmez.'

Tahran'daki görev süremiz boyunca (gayrimüslimler de dahil olmak üzere) 'hicab'sız dolaşan tek bir kadın görmedim. Bir yabancı diplomatın eşi, şapka takarak bu yasağı delmeyi denedi, ancak devrim polisleri kendisini derhal ikaz ettiler.

Bir başkasının eşi ruj sürdüğü için karakola alındı ve ellerine sopalarla vuruldu. Bu hanım bir keresinde 'Eğer Müslümanlık buysa, Hıristiyan olduğum için çok şanslıyım' demişti.

 

"Süreç 3 yılda tamamlandı"

"Tayinimizin ilk günlerinde İranlı hanım dostlarım bana sürekli olarak Türk kadınlarının dikkatli olmalarını ve erkeklerin bilinçaltındaki güvensizlik duygularından ve endişelerden kaynaklanan bu uygulamanın, sinsice ve adım adım geldiğini söylüyorlardı.

Bir gün okullarına gittiklerinde kapıda 'Bundan böyle hicabsız derslere giremeyeceklerine' dair bir kâğıt bulmuşlardı.

Dedikleri kadarıyla, sürecin tamamlanması üç yıl almıştı. Ondan sonra ise çok geç olmuştu.

İtiraz edenlerin sayısı giderek azalmış, sonuçta yıllar sonra bu ortam içine doğan kızlar için 'hicab'lı olmak son derece doğal ve yerine getirilmesi gereken bir şart olarak algılanmaya başlanmıştı.

Bu uyarıları ben o zaman masal dinler gibi dinlemiştim. Evet, ben de onlar gibi giyiniyordum, ama bu benim değil onların sorunuydu. Bizim ülkemizde böyle şeyler olmazdı.

 

"Rüyamda korkuyordum"

Ancak, bir süre sonra vestiyerden 'hicab'ımı alıp taktığımı, ancak sokağa çıktıktan sonra fark ettiğimin ayırdına vardım. 'Hicab', benim için de artık bir refleks haline gelmişti.

Öyle ki, bazen rüyalarımda bile kendimi başı açık olarak gördüğümde korkuyla uyanıyor 'Devrim polisleri geliyor, ben ise hicabımı takmamışım' diye paniğe kapılıyordum. İşte o zaman, 'hicab'ın aslında buzdağının görünen parçası olduğunu; asıl amacın, kadının ezilmesi, kontrol altına alınması ve korku altında yaşayan, ikinci sınıf insanlar olduklarına inandırılması olduğunu anladım.

O nedenle Türk kadınlarının çok dikkatli olması ve son derece masumane bir şekilde, özgürlük adı altında gelen bazı uygulamaların, ileride çok daha baskıcı bir rejimin ayak sesleri olabileceğini asla akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.

En içten saygılarımla..."

Gönderi tarihi:
gördüğünüze inanıyorsanız

 

hastanelere gidin bir ayrım yapılıyormu görün

 

başörtülülere hiçbir ayrım yapılmıyor kimseye çıkar kafandan başörtünü denmiyor

 

kiiiii kimse de bunu diyemez zaten sıkıysa bir desinn !!!!?????? (kadrooo)

 

bunu yalanlarla dolanlarla kullanan AKP yandaşı medya yapıyor.

 

 

 

Evet böyle bir şey mümkün değildir.Olsa olsa kapalılar ben erkek doktor istemem der.Ama yaşadığım şehrin bir çok yerinde kapalı doktorların ********* ********* açık hastalara yaptıkları muamelelere yakınen şahidim.

 

 

Tuhaf...

Bası orutulu diye bir hastaya bakılmamıs ve hasta ölmüş... Sene 2002.. ilk defa burda okudugum icin dogrudur yada yanlıstır diyemem ama bir kac basit soru sormak istiyorum....

 

Bası ortulu diye okuma hakkı elinden alınanlar icin bazı vakıflar seferber olup gosteriler duzenlyorlar, bu cocuklar magdur oluyor diye bazıları yurt dısına buslu gonderiliyor. Ama gelin görun ki bası ortulu diye bir kadın ölüyor bu vakıflar yada kurumlar yada turban savunucu arkadaslar kılını bile kımıldatmıyor...

 

Evet belkide dogrudur bazıları kişisel insiyatifini kullanmıstır bu olayda ve hata yapmıstır buda bir insan canına mal olmustur, dun gece boyunca akpli vekiller turban konusunda bası acık kadınlara karsı zorlama olursa bu ulkenin yasaları var gerekeni yaparlar dedi.. Eger bu kadın bası ortulu oldugu icin hayatını kaybetmişse bu yasaları devreye sokmak kimin işidir? Akp hukumete geldigi zaman sorusturma acabilirdi... Neden acmadı?

 

Evet belkide dogrudur bu olay 2002 senesinden beri bası ortulu oldugu icin saglık hizmeti alamayan kac kadın var bu ulkede? Sayın arkadaslar nerde yasıyorsunuz bilmiyorum, sglık hizmetlerinizi hangi hastanelerden alıyorsunuz bilmiyorum ama ben devlet hastanelerinden oldukca uzun zaman gecirmiş biri olarak cok önemli sosyal duzenlemelerden sonra kuyruklarda tedavi olmayı bekleyen kadın hastaların yuzde 80ininin basının ortulu oldugunu goruyorum. Lutfen bi zahmet kalkın ve en yakın devlet hastanesine gidin... Bunların hangisi bası kapalı diye tedavi edilmiyor yada bakılmıyor?

 

Sanırım ellerinde tek bir olay tek bir haber var ki 2002 senesinden beri hangi turban savunucusu cıksa bu haberi soyluyor... Kendisine namahrem diye erkek eline dokunmayı rededen bası ortulu saglık hizmeti veren personel haberlerini hicbir gazetede okuyamıyorsunuz artık, cunku biz onları hastanelere gittigmizde basımıza geldiginde goruyoruz artık....

 

 

Durmak Yok Yola Devam...!!!!!

 

1.si Medine Bircan olayı çok tartışılmıştır. Bugün baktımda bu bayan 28 Haziran 2002'de hakka yürümüş. Yani iktidarda henüz AKP yok hatta yanlış bilmiyorsam kurulmuş bile değil...

 

İkinci husus başıörtülü olduğu için sağlık hizmeti alamamayı belirtmiyor Medine Bircan vakıası. Sağlık Kurulu raporunda başaçık olmak zorunluluğunu imliyor ki, sonra yanlıştan dönülmüş. Ancak, 2. alıntıda başka bir yerde başka bir uygulamadan bahsediliyor...Kaldı ki, bu konuda soruşturma açılmıştır daha önce...

 

Kalkıp birçok olay söylenebilir. Sadece ikna odalarını anlatsak bile yeter...Ama önemli olan bunlar değil. Bazı islamcıların veya laikçilerin (bir konumlarda yapmıyorum ve belli bir adresi göstermiyorum) yaptığı bir yanlış bütün herkese teşmil edilmemelidir. Böyle yapmaya çalışırsak daha önce de söylediğim gibi kimsenin geçmişi tozpembe değil.

 

Doktorlara da özel olarak değinmekte fayda var. Aram bir türlü doktorlarla iyi olmadı. Başı açığı da, kapalısı da (başı açık doktor nadiren görülebilecek bir hadisedir ama vakidir), sakallısı da sakalsızıda, bıyıklısı da bıyıksızı da hep yukardan bakan, samimiyetsiz, aşırı ciddi, herkesi emireri olarak gören varlıklar olarak zihnimde yer edinmiştir. Geçenlerde Ruh Sağlığı Hastanesine gidip geç çıkan 20'lik dişimin icabına baktırmaya gittiğimde hastaları dışarda karşılayan, gülen, konuşan bir doktor görünce dumura uğradım. Olması gereken oydu ancak bana bir türlü denk gelmemişti...Dolayısıyla (ne çok kullanıyorum bu kelimeyi) başıörtülü doktor ne kadar kötüydü demeden evvel iyi doktor bulmamız gerekiyor.

 

Örneği biraz abartılı bir hale getirelim. Irak'ı işgal eden Amerikan askerlerinden birkaç tanesinin vahşiliklerine şahit oldunuz ve veryansın ediyorsunuz o birkaç kişiye...Gıpta edecek değildiniz herhalde doğrusunu yapıyorsunuz ancak sorunlu olan sadece birkaç tane askerin kendisi değildir. Oradaki işgal güclerinin hemen tamamı o minvaldedir ve içlerinde tek-tük istisnalar (tek-tük olan zaten istisnadır demeyin derseniz anlamın derinliği kayboluyor çünkü) mevcut...

 

NOT: Bir dönem 71 yaşındaki yeşilkartındaki resmi başıörtülü bir kadın siyasi simgeden ne anlardı da hastane önünde ölüme terkedildi diye yazmıştım. Yazımın tarihi 2006 vakıa ise 2002 yılında gerçekleşmişti. Hatırlamada bir takım eksiklikler olduğu için yanlış bir anlatım olmuş ancak benim o yazımda 71 yaşındaki kadına değinmemdeki özel önem siyasi simge meselesi idi. Yani ki, başörtüsü yasağının uygulanmasının sadece belli bir tarzda örtünenleri kapsamadığına işaret içindi.

 

 

BU ARADA OLAYDAN SONRA NİYE BİR TON TANTANA ÇIKMADIĞINI SORGULAYANLAR GOOGLE'YE MEDİNE BİRCAN OLAYI DİYE YAZSINLAR NELER ÇIKIYOR BİR BAKSINLAR...

Gönderi tarihi:

Anamın örtüsü kavramı gitti;

 

Siyasi simge kavramı gitti;

 

Dini sembol kavramını ayakta tutmaya çalışıyorlar;

 

Sıra başı örtmenin gerekliliğini tartışmada; tartış tartış ama önce serbesti olsun ki bu tartışma baskıyı barındırmasın... :D

 

Diğer bir başlıkta bahsettim Gallowayin yorumundan, tekrarlıyorum da:

 

"Galloway İngiltere'de peçe karşıtlarıyla tartıştı; biz Türkiye'de türban yasağına karşı adam gibi tavır alamıyoruz" derim ben ve;

 

Bir İngiliz sosyalisti peçe karşıtı kampanyayı başlatan medya sahiplerinin açık yayınların da sahipleri olması tezatını dile getirebilir ama siz Türkiye'de böyle bir şey dillendirirseniz sosyalist görünümlü aydınlarca irtica odağı olarak gösterilirsiniz...

 

Sayın, durmayın; çünkü saydıkça yukarda maddelediğim gibi esas niyetler çıkıyor ortaya ve esas önemli olan kamuoyu somut gerçekler karşısında oluşuyor artık, artık "anamın örtüsüne karşı değilim", "siyasi olarak kullanılıyor" masalları tutmuyor böylece!!!

 

Birileri de cinsellik olayına kafayı takmış; tüm açıklamalara rağmen de saçın üzerine gidiyor, halbuki her şey çok açık:

 

-Örtünme bir giyim kültürüdür ve sadece başı örtmeye indirgenemez; ancak bu kültür doğal olarak farklı anlayışlarda farklı görünümler kazanacaktır...

 

-İnsanın gerçekliği göz ardı edilemez, gerçeklerin üstü forum ortamlarında ezbere yazılan pembe hayallerle örtülemez; ütopyacılar bile kendilerince bu gerçeklikleri ele almak durumunda kalmıştır...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Bugunku bazı gazetelerde lise mezunu kızların universiteye gitmeme nedenleri sıralanmıs...

 

Turban kacıncı sırada? Birinci sırada ne var?

 

2002 senesinde henuz akp iktidarda değil demişsinz dogrudur.. Akpnin derdi gercekten turban yuzunden magdur olan insanlarımız olsaydı kendisinden onceki yapılmıs olan uygulamlaarın uzerine gider yargılanmasını saglardı.. Ama neden yapsın? CUnku o zaman akp iktidarda değildi.. Akp nedense kendinden once yapılmıs olan bazı uygulamalarla ilgilenir bazılarıyla ilgilenmez.. Bunu neye gore belirler?

 

Sanırım bazı konuları birbirimize anlatamıyoruz...

 

basit soruyorum arkadaslar neden soruma karsılık almak yerine tuhaf anlatımlarla karsılasıyorum:

 

Amaç dini inancları geregi egitim alamayan insanlara egitim hakkı vermekse bunu neden liselere yapmazlar? neden kamu kurumlarındaki insanların baslarını acmalarına izin vermezler?

 

Soru bu kadar basit bana akp agzıyla değil samimi dusuncenizle cevap verin....

Size ezberletilenlerle değil siz olarak cevap verin...

 

Bu ulkede okutulmayan kızların okuyamama nedenlerinin basında turban mı geliyor yoksa sefaletmi yoksa ailelerin kız okuyacakta ne olacak dusuncesimi yoksa evlenen kadın calısmaz dusuncesiyle okumasınada gerek yoktur mu geliyor...

 

Samimi olun bunlar arasında bir sıralama yapın turbanı nereye koyacaksınız?

 

Yukardaki yazımda dedimki madem bası ortulu diye saglık hizmeti alamayan insanlarımız var once bu sorunu cozelim.

 

Simdi nolur samimi olarak cevap verin sizin icin saglık hizmetimi birinci sırada egitim hizmetimi birinci sırada?

 

Ama siz bana verilen tepkilerin coklugunu buyuklugunu anlatıyorsunuz. Benim sorum neden tepki verilmedi birsey yapılmadı değildi... mademki boyle bir sorunumuz daha var bence insanların yaşama hakkı egitim hakkından once gelir...

 

Sizce insanların egitim hakkı yasama hakkından once geliyorsa soyleyecek baska sözüm kalmaz....

 

Ama yok saglık hakkı yasama hakkı daha onemliyse once bunu çözsünler.... Ama amaç gercekten özgurlukmudur?

Gönderi tarihi:
Bugunku bazı gazetelerde lise mezunu kızların universiteye gitmeme nedenleri sıralanmıs...

 

Turban kacıncı sırada? Birinci sırada ne var?

 

2002 senesinde henuz akp iktidarda değil demişsinz dogrudur.. Akpnin derdi gercekten turban yuzunden magdur olan insanlarımız olsaydı kendisinden onceki yapılmıs olan uygulamlaarın uzerine gider yargılanmasını saglardı.. Ama neden yapsın? CUnku o zaman akp iktidarda değildi.. Akp nedense kendinden once yapılmıs olan bazı uygulamalarla ilgilenir bazılarıyla ilgilenmez.. Bunu neye gore belirler?

 

Sanırım bazı konuları birbirimize anlatamıyoruz...

 

basit soruyorum arkadaslar neden soruma karsılık almak yerine tuhaf anlatımlarla karsılasıyorum:

 

Amaç dini inancları geregi egitim alamayan insanlara egitim hakkı vermekse bunu neden liselere yapmazlar? neden kamu kurumlarındaki insanların baslarını acmalarına izin vermezler?

 

Soru bu kadar basit bana akp agzıyla değil samimi dusuncenizle cevap verin....

Size ezberletilenlerle değil siz olarak cevap verin...

 

Bu ulkede okutulmayan kızların okuyamama nedenlerinin basında turban mı geliyor yoksa sefaletmi yoksa ailelerin kız okuyacakta ne olacak dusuncesimi yoksa evlenen kadın calısmaz dusuncesiyle okumasınada gerek yoktur mu geliyor...

 

Samimi olun bunlar arasında bir sıralama yapın turbanı nereye koyacaksınız?

 

Yukardaki yazımda dedimki madem bası ortulu diye saglık hizmeti alamayan insanlarımız var once bu sorunu cozelim.

 

Simdi nolur samimi olarak cevap verin sizin icin saglık hizmetimi birinci sırada egitim hizmetimi birinci sırada?

 

Ama siz bana verilen tepkilerin coklugunu buyuklugunu anlatıyorsunuz. Benim sorum neden tepki verilmedi birsey yapılmadı değildi... mademki boyle bir sorunumuz daha var bence insanların yaşama hakkı egitim hakkından once gelir...

 

Sizce insanların egitim hakkı yasama hakkından once geliyorsa soyleyecek baska sözüm kalmaz....

 

Ama yok saglık hakkı yasama hakkı daha onemliyse once bunu çözsünler.... Ama amaç gercekten özgurlukmudur?

 

Soruları bana sorduğunuz hiç mi hiç aklıma gelmemişti. AKP ağzıyla cevap vermek gibi bir tabir kullanmışsınız, uygun olmamış...

 

Sorduğunuz soruların bir kısmı tam olarak anlaşılamadığından veya birbirleriyle anlam alakası kurulamadığından cevaplanmamıştır.

 

1-Başı örtülü diye sağlık hizmeti alamayanlar var mı?

 

Cevap: Bugün (buraya dikkat edilsin) bu noktada bir sorun görünmüyor. Geçmişte 28 Şubat'ın gazıyla olmuş mudur?Olmuştur. O halde, bugün başörtüsü nedeniyle sağlık alamayanlar varsa önce bunu çözelim demek fiili olarak mümkün değildir.

 

 

2- 2002 senesindeki olaydan sonra AKP neden yargılanma sağlamamış.

 

Cevap: Burada 2 sorun ortaya çıkar. 1, buna yetkiniz var mıdır 2, zaten bu konuda bir soruşturma açılmış ve sonuçlanmışsa gerek var mıdır?Bu iki soruyu cevap sayalım. Ama zaten olaydan sonra yapılan açıklamalarda sağlık raporunda başörtüsüz resim istedik bunun da nedeni tanınmayı sağlamak içindi ve Medine Bircan'ın bütün tedavileri yapılmıştır denilmiştir. Dolayısıyla olayda bir ihmalkarlık yoksa da olmaması gereken bir istek vardır.

 

3. Neden kamu kurumu veya liselerde başörtüsü serbestliğini savunmazsınız?

 

Cevap: Bugünkü laiklik anlayışıyla bu mümkün değil. Bu anlayış değişir mi değişmez mi bilmiyorum. Benim her zaman savunusunu yaptığım şey; bir inanca bağlı olmak veya onu göstermek tarafsızlığa neden olmaz. Tarafsızlığı kişinin davranışları belirler. Hal böyle olunca rahibe kıyafeti giymiş bir devlet memuru ile top sakallı bir devlet memurunun tarafsızlığı konusunda bir endişem olmaz dolayısıyla bana kalırsa kıyafet konusunda tutuculuğa mahal yoktur. Ancak, Devletle=Memur arasındaki ilişki bir sözleşmeye dayanır. Memurun yaptığı işe karşılık istekte bulunmasıyla Devletin o işin nasıl yapılacağına dair belirlemeleri olabilir. Bir kişi o işi yapmak isterse o iş için konulmuş şartlara da riayet etmek mecburiyetindedir. Bugün darbe dönemi hazırlanmış 657 sayılı yasa ve yasanın yönetmeliğe açmış olduğu yol neticesinde Memurların belli bir tip giyinmeleri mecburiyeti vardır. Hatta bu öyle bir mecburiyettir ki, bıyık boylarına kadar belirlenmiştir. Kişi türbanla memurluk yapamayacağı gibi bıyıkları da dudak hizasını geçemez. Favorileri uzun olamaz...Vs.Vs...

 

Gelelim lise meselesine; dini ancak ve ancak ayırt etme gücüne sahip olduğunuzda kabul edilebilecek bir nosyon halinde düşünür, onu öyle konumlandırırsanız tabii ki liselerde veya daha altında başörtüsü serbestliğini savunamazsınız. Yani ki bu durum 28 Şubat sürecinin bir sonucudur. Okullarda din eğitimin ne zaman verileceğine dair bir sürü metin vardır. Burada sorulacak sorulardan biri şu olabilir. Bir lise öğrencisi 18 yaşını aştığında o halde başörtüsü takması serbest olabilir mi?

Burasının Türkiye olduğunu hatırdan çıkarmayalım. Bugün başörtüsü savunusunda çok önemli bir veri var. Nedir o veri.

 

Laikliğin çıktığı ve en sert şekliyle uygulandığı Fransa'da dahi üniversitelerde başörtüsü yasağı yoktur liselerde ise devlet liselerinde bu yasak vardır. O halde başörtüsünü savunacak olan kişilerin elinde Golyod'u yere indiren taş vardır. Fransa'daki uygulama. Başörtüsü özgürlüğünü savunanlar bundan daha fazlasını isteyemeceklerini biliyorlar.

 

Toparlarsak: Başörtüsü özgürlüğünü savunanlar imkan olsa lisede, kamuda başörtüsünün serbest bırakılmasını isterler. Bugünkü anlayışla üniversite de dahi başörtüsünün serbestçe derslere girmesine dahi karşı çıkıldığı durumda kimse de daha fazla birşeyi isteyemez bu iki.

 

Üniversiteye gid/e/meyen kızlar bunu niye yapamazlar sorusuna gelirsek;

 

Sebep birden çoktur. Türban belki 2.3. sırada yer alıyordur. Diyelim ki en önemli neden maddiyat. Devlet olarak bunu düzeltecek bir reçete var mıdır? Öğrenim kredisi, katkı kredisi, burs gibi imkanlar vardır ancak yeterli değildir. Lakin bundan daha fazlası da zor görülmektedir. Burada önemli olan türban meselesinin birinci sırada olup olmaması değildir. Bundan etkilenen insanların olup olmamasıdır. Ben tıp fakültesinin 5. sınıfındayken okulu bırakan öğrenci biliyorum. Hergün o garip metin tarafından ruhuna nakış nakış işlenen zorlama duygusunu hisseden kızlar biliyorum. Birinci sorun bu değil ama niye çözülmeye uğraşılıyor diye sorulur mu? Sorulmamalı. 1. sorun ekonomi olabilir, özelleştirme olabilir, PKK olabilir herşey olabilir. O alanlarda da çözüm aranıyordur belki de sorun aranıyordur. Ancak, bu vakıadan muzdarip kimseler var ve bu sorun çözülmeye çalışılıyor. Niye çözmeye uğraşıyorsunuz demek mantıksızdır.

 

4.Sağlık hizmeti mi eğitim hizmeti mi birinci sırada?

 

Cevap: Bu sorunun dayanağı Medine Bircan vakıasıysa sağlık veya eğitim arasında bir kolerasyon yok, zira Medine Bircan eğitim almaya giden bir insan değil. İşin garip tarafı sağlıkla eğitimi biraya getirip kıyas yapmayı gerektirecek de bir kolerasyon maalesef yok. Aslında iyi ki de yok. Eğer sorunuz; iki hizmetten birini tercih etmek zorunda kalsaydınız eğitimi mi yoksa sağlığı mı ise; bu soru ıssız bir adaya monica bellucci ile birlikte düşme ihtimalim gibidir. Hem muhteşem, hem imkansız, hem de garip...Sizin kafanıza muhteşemliği de nereden çıktı diye geliyorsa; iki haktan birini tercih etme hakkım olması ne güzel.

 

 

 

soru yok ama başka bir CEVAP:

 

Bu cevaptan önceki cevabım (hani şu alio'nun cevabından önceki) sadece size verilmiş değildir üç metne ortak verilmiş bir cevaptır. Cevabıma biraz alındığınızı düşünüyorum ve bu sebeple yukardaki cevabımla o cevap içerisinde geçen yazıların üçünü birden incelemenizi rica ediyorum.

 

Selam va saygılarla...(AKP ağzı gibi yaklaşımlardan da uzak durursak memnun olacağım.)

Gönderi tarihi:

oncelikle Akp agzı yaklasımımın nedeni akpli vekiller basta olmak uzere , yazarlar ve onların dusuncelerini savunanların nerdeyse kalıplar halinde aynı cumleleri kullanıyor olmasıydı. Sizin bazı sozlerinizden de bunu hissettim ama yanılmıs olabilirm o yuzden haddimi astıysam şahsınızdan özur dilerim.

 

Anladıgım kadarıyla turbanı nedeniyle saglık hizmeti alamamıs bir durum sözkonusu değil. O halde bu örnekleme nerden cıktı?

Demekki bugun oyle bir sorunumuz yok. O halde bu konuda yapmıs oldugum saglık-egitim karsılastırma tamamen havada kalmıs oluyor.. O halde neden boyle bir karsılastırmaya gerek duydum diye düşünmedim değil...

 

Sorunların öncelikli cözumlerinden bahsediyoruz. Benim özellikle anlayamadıgım konua buydu zaten..

 

Mesela Türk elektrik kurumunun özellestirilmesi sorunu var, mesela yapılan son zamlarla birlikte katlanan faturalar var... mesela yolsuzluklar var... Mesela bir pkk sorunu var, mesela okulsuz köyler var... bugun universite mezunu olupta iş bulamayan milyonlarca genc var.. Ama hicbiri konusunda elle tutulur bir calısma yapılıyormu?

 

Bu durum suna benziyor. Sizin evinizin duvarları yıkılmıs acıkta oturuyorsunuz kalkmıssınız kapının kilidi bozuk diye ugrasıyorsunuz... Once duvarlarınızı saglamlastırmanız gerekmez mi?

 

40 yıllık bir sorundan bahsediyorlar... 40 yıldır bekleyen bir sorun.. Sournlarla ilgilenmek icin devlet hangi kriterlere gore oncelik belirler?

 

Din ulemalarına goremi yapıyor bunu merak eidyorum... Cunku son bir kac yıldır devletimzin en cok ilgilendigi konular genelde dinle ilgili konulardır...

 

Cok basit bir örnek vermeliyim sanırım. yasadıgım yerde 6 katlı bir Kuran kursu yaptırılıyor... Nerdeyse her sokakta bir cami var. Ama en yakın okul yürüme yoluyla yaklasık 20 dakika... Ben istanbulun göbeginde yasıyorum. Yurume yoluyla 15 dakika ilerde bir Kuran kursu daha vardı... Bu örnegi vermemin nedeni artık bu örnek değil heryerde bu sekilde yapılıyor...

 

Hani karsılastırma yaptım ya saglık-egitim artık bu karsılastırma gecerli değil.. CUnku artık devlet bizzat kendi cıkardıgı yasalar ve yonetmeliklerle bu karsılastırmanın bir tarafına surekli din kavramını koyuyor...

 

diyoruz ki liselerde yada kamu kurumlarında turban serbest olamaz. Cunku mevcut laik duzen buna izin vermez diyoruz...

 

Mevcut laik duzen yuksek ogretim kurumlarında da turbana izin vermiyor du....

 

ama demekki istenince yol alınabiliyor... Benim sorum da buydu zaten.. mademki laik rejimdeki yasaklar kaldırılabilyor dedigniz gibi liselerdeki yasaklarda kaldırıabilir.. yoksa acelemi ediyorum bu duzenleme icin?

 

 

İşte bu durumda yani mademki laik rejimin izin vermedigi bir konuda değişiklik yapabiliyorsak, neden öncelik sadece yuksek ogretime veriliyor diye sormak istiyorum....

Fransa bas ostusu yasagına karsı cıkanlar daha fazlasını isteyemeyeceklerini biliyorlar.. Peki biz?

 

Daha ne istersek alabilirz sonucta elimizde yuzde 47 lik halk destegi ve anayasayı bile değiştirebilecek meclis aritmetiği var...

 

İşte ben ve benim gibi dusunen arkadasların cekindigi nokta budur... Bugun universiteye turbanı soktugumuz zaman, yarın turbansız kızlarımızı sokmak icinde yasa cıkartmamız gerekecektir... Cunku onların guvenciseini ortadan kaldırıyoruz bu uygulamayla..

 

Bugun hukumetin birden ortaya attıgı bu sorunu bu sekilde yarım yamalak cözmeye calısmak insanları az once dedigim sekilde bölmekten oteye gitmeyecektir...

 

Hukumetin sırf siyasi hesapları dogrultusunda bu sekilde bir adım atması ve yanında mhp nin acıkca dile getirdigi gibi bizde hasılattan pay alacagız gibi agzı sulanarak olaylara yaklasmasının bedellerini en agır sekilde bu toplumun butunu ödeyecektir...

 

Bir yola cıkacaksınız dusunun uzun bir yolculuk olacak bu... hazırlık yapmazmısınız?

Mesela yoluk erzak alırsınız, mesela kendi aracınızla cıkacaksanız deposunu doldurursunuz... Mesela yolda basınıza gelebilecekleri goz onune alıp önlem alırsınız... Boylseine basit bir iş icin bile önlem alınır öyle değil mi?

 

Dun geceki konusmalar sırasaında bir vekil sunu sordu ve tabiki yanıt alamadı:

 

-Yuksek ogretim kurumlarında turbanın yaygınlastırılması amacıyla bazı kurumlar, vakıflar ve dernekler maddi durumu iyi olmayan ogrencilere maddi yardımda bulunarak karsılıgında turban takmı sartını kullanırlarsa hukumetimiz konuyla ilgili ne tur önlem ve tedbirler alacaktır?

 

sayın hukumet yetkilileri toplumu derinden etkileyecek bir yasa değişikliğinin sonrasında ortaya cıkabilecekler konusunda tek bir önlem almıyor... tek bir acıklama yapmıyor.. tek sorun turbanın o kapıdan girmesi gibi bakıyorlar...

Bu bile duruma ne kadar ikiyuzluce ve provakatif yaklastıklarını gostermiyor mu?

 

Fransada turbanlı calısanların kamu kurumlarında calısmasına izin veriliyormu?

Fransa bu durumu nasıl cözmüş? bizim hukumetimizin mezun olan bu ogrenciler icin yapacakları neler? neden tek bir acıklama yapılmaz?

 

Kamu kuruluslarında calısmak icin o kurumun bazı kurallarına uymanız gerekiyor. Bu acıklamanız oldukca dogru. Bıyık seklinizden tutunda etek boyunuza kadr yazılı yonetmelikler var... Bunlara uymayı goze alamıyorsanız calısmassınız gider özel sirketlerde calısırsınız. Buda oldukca uygun bir tesbit....

 

Bir universitede egitim alabilmek icin de bazı uymanız gereken kurallar vardır. mesela lise mezunu olmak gibi. Mesela sınava girip yeterli puana sahip olmak gibi, mesela yonetmeliklerce belirlenen kılık kıyafete riayet etmek gibi. BUnlara uymayı goze almaıyorsanız okumazsınız. gider özel bir okulda okursunuz...

 

Simdi kalkıp bu okul yonetmeliklerini değiştirmek icin Anayasayı değiştiryorsunuz... Ama sıradan kamu kurum ve kuruluslarla ilgili yururlukteki yonetmeliklere gucumuz yetmez diyorsunuz...

 

Anayasayı yeniden yazabilecek meclis cogunluguna sahip, arkasında yuzde 47lik bir halkoyu olan bir hukumet isterse istedigni yapar.. Bu konuda yanılıyormuyum?

 

Ama sorun su neden turban? neden simdi?

Gercekten bir cözümmüdür bu yoksa yeni sorunların ve catısmaların ortaya cıkmasına neden olabilecek bir gelişmemidir?

 

Bunu zaman gosterecek ve kısmetse yine gelip burda tartısabilecegiz...

 

Sahi İran'da bu sekilde forum sitelerinde insanların istediklerini yazmalarına izin veriyorlarmı?

 

Bilgisi olan arkadaslar varsa ve paylasırsa sevinirim...

 

 

Son olarak surc-i lisan ederek kalp kırdıysam tum arkadaslardan özur dilerim.

Gönderi tarihi:
-Yuksek ogretim kurumlarında turbanın yaygınlastırılması amacıyla bazı kurumlar, vakıflar ve dernekler maddi durumu iyi olmayan ogrencilere maddi yardımda bulunarak karsılıgında turban takmı sartını kullanırlarsa hukumetimiz konuyla ilgili ne tur önlem ve tedbirler alacaktır?

 

Sadece şu noktada bir iki laf edeceğim ki zaten diğer yakın konularda ortaya atılan sorunlarda da benzer çözümler hukukumuzda mevcuttur...

 

Sözleşme serbestisinin kısıtlandığı durumlardan birisi de kişilik haklarına aykırılık ve bunları tehlikeye sokacak ağırlıkta yükümlülüklere girmektir; burada da anladığım kadarıyla bir aykırılık var...

 

Bu konuda yanlışım varsa düzeltin ama dediğim gibi siz kendi hukukunuza güvenmiyorsanız zaten baştan kaybedersiniz...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
oncelikle Akp agzı yaklasımımın nedeni akpli vekiller basta olmak uzere , yazarlar ve onların dusuncelerini savunanların nerdeyse kalıplar halinde aynı cumleleri kullanıyor olmasıydı. Sizin bazı sozlerinizden de bunu hissettim ama yanılmıs olabilirm o yuzden haddimi astıysam şahsınızdan özur dilerim.

.

.

.

Son olarak surc-i lisan ederek kalp kırdıysam tum arkadaslardan özur dilerim.

AKP Türkiye'nin sorunlari icin degil türbanlilarin sorunlari icin iktidar olmustur.5 yildir yaptiklari calismalarin incelenmesi durumunda görülecektirki AKP nin tek amacinin Atatürk ilke ve inkilaplarinin sulandirilmasi Lozan'in delinmesi ve Islami kesime hizmet vermek oldugu gayet net olarak görülür.AB.ABD güdümünde siyaset yapmanin anlami ülkede kaos ortami yaratmaktir.AKP nin ve koltuk degnegi MHP nin görevleri bunlardir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Anamın örtüsü kavramı gitti;

 

Siyasi simge kavramı gitti;

 

Dini sembol kavramını ayakta tutmaya çalışıyorlar;

 

Sıra başı örtmenin gerekliliğini tartışmada; tartış tartış ama önce serbesti olsun ki bu tartışma baskıyı barındırmasın... :D

 

Diğer bir başlıkta bahsettim Gallowayin yorumundan, tekrarlıyorum da:

 

"Galloway İngiltere'de peçe karşıtlarıyla tartıştı; biz Türkiye'de türban yasağına karşı adam gibi tavır alamıyoruz" derim ben ve;

 

Bir İngiliz sosyalisti peçe karşıtı kampanyayı başlatan medya sahiplerinin açık yayınların da sahipleri olması tezatını dile getirebilir ama siz Türkiye'de böyle bir şey dillendirirseniz sosyalist görünümlü aydınlarca irtica odağı olarak gösterilirsiniz...

 

Sayın, durmayın; çünkü saydıkça yukarda maddelediğim gibi esas niyetler çıkıyor ortaya ve esas önemli olan kamuoyu somut gerçekler karşısında oluşuyor artık, artık "anamın örtüsüne karşı değilim", "siyasi olarak kullanılıyor" masalları tutmuyor böylece!!!

 

Birileri de cinsellik olayına kafayı takmış; tüm açıklamalara rağmen de saçın üzerine gidiyor, halbuki her şey çok açık:

 

-Örtünme bir giyim kültürüdür ve sadece başı örtmeye indirgenemez; ancak bu kültür doğal olarak farklı anlayışlarda farklı görünümler kazanacaktır...

 

-İnsanın gerçekliği göz ardı edilemez, gerçeklerin üstü forum ortamlarında ezbere yazılan pembe hayallerle örtülemez; ütopyacılar bile kendilerince bu gerçeklikleri ele almak durumunda kalmıştır...

 

:zorro:

 

 

Eskden dinsel inancı etkin kılmak için birçok mücize anlatırılırdı etkilemek için...

(bir avuş fındık misali...) :lol:

Şimdi durumu şekilciliğe döküp 1m²'lik bez parçasıyla etkinleştermeye, organize etmeye çalışıyorlar (grup psikolojisi)...

Yutturamazlar...

Çünkü insanlar öyle batıl, 1400'lü yıllardan kalma ve günümüz koşullarına hiç uymayan bir inancı sorgulamaya başlayınca...

Etkinliklerini ve Durumu kurtarmak için tabiki...

Bu bez parçasından umut bağlar oldular...

Ama biz yutturamayacaklar...

Öyleki artık o bez parçalarıyla fabrikaların, işletmelerin ve işyerlerinin kapılarını bağlıyorlar...

Benden oyunlarla bugüne kadar getirdiğiniz bu inanca asla saygı göstermem./gösteremem...

Bu tur oyunlarla uyutulmuş ve koyun haline getirilmiş bir toplumun oluşmasında en büyük etken 1400'lü yılları günümüze uyarlamaya çalışan zihniyetin ta kendisi..

Sadece utanç duyuyorum...

 

Kalın sağlacakla...

Gönderi tarihi:

Beğenmediğinizi dillendirmekten öte toplumun geneline yansıyacak bir yasaklama ve dışlama poltikası izlenirse orada olanın durumu sadece temel düzeni korumak amacıyla açıklanamaz...

 

:zorro:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.