Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ucansahin

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    307
  • Katılım

  • Son Ziyaret

4 Takip eden

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Belirtmemiş

ucansahin - Başarıları

Düzenli Gelen

Düzenli Gelen (8/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

15

İçerik İtibarınız

  1. Türkiye'de yillardan beri insanlarin kafasini karistiran sorularin cevabi yavas yavas su üzerine cikiyor. Apo'nun yakalanis sekli olsun, ucakta "benim annem de Türk ve ben Türk'leri cok seviyorum" sözleri olsun, daha sonra idam edilmekten kurtulus senaryolari olsun insanlarin kafasinda büyük soru isareti birakmisti ve halada var. Buradan defalarca söylendi, PKK ile ERGENEKONCULAR ve dolayisiyla devlet birimleri ortak calistilar ve halada öyle. Devlet birimler APO'yu kullandilar ve halada kullaniyorlar, ama onlar her defasinda halka yalan söylediler ve söylemeye de devam ediyorlar. Ergenekon davasinin 2. iddanamesine bakarsak süphelerimizin ne kadar dogru oldugunu görüyoruz. "'Öcalan maşaydı, Ergenekon ve diğer örgütler kullandı' 11/11/2009 09:40 Ergenekon'un 2. iddianamesinin 248'inci ek klasöründe PKK ilişkisinin irdelendiği polis raporunda ilginç iddia: Öcalan'ın hiçbir zaman PKK mücadelesi içinde yaşamadığı, Ergenekon, diğer örgütler, yabancı servisler tarafından kullanıldığı değerlendirilmektedir İSTANBUL - 2. Ergenekon davası iddianamesinin 248'inci ek klasöründen çok tartışılacak bir rapor çıktı. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların isteğiyle, terör uzmanı olan, aynı zamanda Ergenekon operasyonlarına katılmış bir emniyet amiri, bir başkomiser ve iki polis memurunun hazırladığı 273 sayfalık raporda ilginç iddialarda bulunuluyor. Akşam gazetesinde Seda Kılıç imzasıyla yer alan habere göre 'Ergenekon ve PKK / Kongra-Gel Terör Örgütü Arasındaki Bağlantı' isimli raporun altında polislerin isimleri yok ama sicil numaraları ve imzaları var. ÖRGÜTLER ÖCALAN'I KULLANDI PKK ile Ergenekon davasından tutuklanan kişiler arasında bağlantı olduğu öne sürülen raporun 272'nci sayfasında, İmralı'da tutuklu bulunan PKK terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili de ilginç bir değerlendirme yer alıyor. Raporun sonuç bölümünde Öcalan'ın yakalandığında ilk olarak 'Benim annem de Türk'tür. Bana hizmet etme şansı verilirse hizmet etmeye hazırım' dediği hatırlatılarak Öcalan ile ilgili, 'Bu tarzdaki söylemlerin, aslında Öcalan'ın hiçbir zaman PKK terör örgütünün mücadelesi içerisinde yaşamadığı' ifadesi kullanıldı. Raporda Öcalan'ın Ergenekon yapılanması, farklı terör örgütleri ve yabancı servislerce kullanıldığı değerlendirmesi yapıldı. Raporda 'Ergenekon' ismiyle tanımlanan yapılanmanın içindeki kişilerin, PKK içinde inisiyatifi ele geçirmeye çalıştıkları, PKK'nın diğer terör örgütleriyle olduğu gibi Ergenekon ile de ilişki ve işbirliğine girdiği öne sürüldü. KANDİL HATIRASI DELİL OLDU Ergenekon davası sanıkları ile PKK arasındaki ilişki raporda İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek ile partinin Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever ve Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün PKK/Kongra-Gel kamplarında Öcalan ile çekilmiş fotoğrafları ile delillendirildi. 'GÜNDEM DEĞİŞTİRİLDİ' Raporda 'PKK ile Ergenekon, amaçlarını yerine getirmek için kaosa başvurmaktadır. Bu noktada PKK terör örgütünün yaptığı ve yapacağı sansasyonel eylem ve suikastlar, Ergenekon'un işleyiş yapısıyla örtüşmektedir' dendi. PKK'nın gerçekleştirdiği eylemlerin zamanlamasına bakıldığında bunların, Ergenekon operasyonlarının yapıldığı tarihlere denk geldiği belirtilen raporda, bu eylemlerin gündemi değiştirme çabasıyla yapıldığı öne sürüldü. Bu bölümde Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan operasyon tarihleriyle PKK'nın yaptığı eylemlerin tarihleri tablo halinde gösterildi. Tabloda 22 Ocak 2008'de yapılan Ergenekon operasyon sonrasında 22-27 Ocak tarihlerinde İstanbul'da 26 aracın yakıldığı belirtildi. KÜÇÜK'ÜN 'PANZEHİR' PLANI Raporda Veli Küçük ile Ümit Oğuztan'dan ele edilen 'Panzehir' isimli belgeye de atıfta bulunuldu. Bu belgede PKK'nın tamamen tasfiye edilmesi yerine Öcalan'la işbirliği yapılıp, kendilerine 'genç subaylar' dedikleri öne sürülen kişilerin PKK'nın üst düzey yönetici kadrolarının yerlerine getirilmesinin planlandığı belirtildi. MİT VE TSK'YA SORULDU PKK'nın önemli ismi Şemdin Sakık da bir gazeteciye yazdığı mektupta PKK ile Ergenekon arasında bağlantı olduğunu öne sürmüştü. Ergenekon soruşturmasının gizli tanıklarından 'İlkadım' da davanın tutuklu sanıklarından Tuğgeneral Levent Ersöz'ün PKK'nın yöneticilerinden Cemil Bayık ile iki kez gizlice buluştuğunu iddia etti. Ankara 2 No'lu DGM 1999'da Öcalan'ı mahkum eden kararında, Abdullah Öcalan'ın PKK'yı emir ve talimatlarla sevk ve idare ettiğini belirtmişti. Ergenekon davalarının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de PKK'nın elebaşı Öcalan'ın, Ergenekon terör örgütü üyesi olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden sorulması kararlaştırmıştı. (akşam)"
  2. Sayin kaplan-200, iyi okursaniz siz de "biz" yazmissiniz. Yani arkadasa kendi adiniza yazin ve bizim adimiza söylemeyin derken ayni yanlisi kenidiniz de yapipip "biz kart kürt diye düsünmedik" diye yaziyorsun. Bizim adimiza konusmak sadece sizinmi hakkiniz?
  3. Türkye'de Kürt vatandaslarimizi haklarini arama konusunda genelde söyle bir görüs hakim sürmekte. Onlarin ülkeyi bölmek icin dis güclerin destegiyle ellerine silah alip daga ciktiklarini ve sehirleride kana buladiklarini söyleniyor. Kürt'lere haklarini neden demokratik yoldan baris yoluyla aramadiklari sorulur. Ve gene Kürt'lere demokratik yoldan bir cok haklarinin verilmis olacagi iddaa edilir. Simdi sormak gerekir. Bakin Osmanli dönemini unutursak, cumhuriyetin kurulusundan günümüze kadar Alevi vatandaslarimiz esit yurttaslik muamelesi talebinde bulunuyorlar ve bunlari yaparkende her zaman demokratik mücadeleyi benimsemislerdir. Ve hatta nem dönem her defasinda devletin önde gelenleri Alevi vatandaslarimizin Cumhuriyet'in teminati ve vazgecilmez destekcileri olarak lanse edilmistir. Diger taraftan bakiyoruz 85 yidir devam eden hak arama mücadelelerinde gözle gürülür bir ilerleme yok. Onlarin en temel ihtiyaclari olan ibadet yerlerini dahi resmen tanimamisiz, cocuklarina zorla sunni inanca göre hazirlanmisn din dersleri veriyoruz gene köylerine zorla camii yaptirildigi gibi bir de sunni mezhebine ait olan imamla tayin ediyoruz. TBMM'de ki hemen hemen her parti Alevi vatandaslarin isteklerinin hakli oldugunu dile getiriyorlar ve ahatta AKP iktidari bir de "Alevi acilimi" adi altinda bazi girisimlerde (göstermelik) bulunuyor. Ama bunca destege ragmen her sey gene eski tas eski hamam. Gecensene Ankara'da bir milyona yakin insanla isteklerini demokratrik yoldan dile getirdiler ve bir yil sonra, yani dün gene bu sefer Istanbul'da ayni isteklerini dile getirdiler. Sonuc olarak bakildiginda Alevi vatandaslarimiz silaha sarilmadan, "bölücülük" yapmadan dogal olan esit vatandaslaik haklari icin mücadele ediyorlar ama halaen her sey daha oldugu yerde. Bu bazdab baktigimiz zaman, Kürt vatandaslarimizin hak arama yöntemlerini yadirgamamak gerekli. Türkiye asla barsicil yönden, ndi iradesiyle haklarini gasp ettigi vatandaslarinin haklarini geri verecek bir ergenlige sahip degil. Bu anlayis bizde Osmanli'dan miras kalmistir. Dünkü büyük yürüyüs ile haberi asagida alintiladim ve bakin Alevi vatandaslarimiz neler söylüyorlar. "'Can'lar Kadıköy'de toplandı FOTOĞRAF: SERKAN OCAK 08/11/2009 01:34 Alevi Bektaşi Fedarasyonu öncülüğünde yapılan 'Ayrımcılığa karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı' mitingine binlerce kişi katıldı Alevi Bektaşi Fedarasyonu öncülüğünde "Ayrımcılığa karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı" adı altında mitinge katılan binlerce kişi Kadıköy'de toplandı. Haydarpaşa Numune hastanesi ve Tepe natılıus alışveriş merkezi önünde saat 11.00 toplanan gruplar mitingin düzenleneceği Kadıköy İskele Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Grubun önünde yürüyen Alevi Bektaşi Fedarasyonu Başkanı Ali Balkız, Kadıköy’de bugün 1 milyon kişi toplanacağını belirterek "Görüyorsunuz mahşeri bir kalabalık var “ diye konuştu. Mitinge katılanlar rıhtım caddesi üzerinde kurulan platformun çevresinde toplandı. Platformdan çalınan müzik eşliğinde mitinge başlandı. Güvenlik güçleri mitingde herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için geniş çaplı güvenlik önlemi aldı. Mitinge katılanlar tek tek aranarak miting alanına girdi.Ayrıca havadan da polis helikopteri mitingi takip etti. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız şunları söyledi: Sevgili Canlar; Varto’dan, Kırklareli’den, Ordu-Gürgentepe’den, Hatay- Samandağı’ndan, Pendik’ten, Alibeyköy, Avcılardan tüm Türkiye’den, tüm İstanbul’dan, buraya bu meydana koşup gelen sevgili canlar; Kuzey Irak’tan, İran’dan, İngiltere, Fransa, Almanya, tüm Avrupa’dan, Kıbrıs’tan buraya, bu meydana koşup gelen sevgili canlar; Buhara, Samerkent, Horasan, Mezepotamya, Dersim, Sulucakarahöyük’ten güvercin olup bu meydana konan sevgili canlar; Siyasi partilerimizin değerli başkanları, temsilcileri, değerli milletvekilleri, belediye başkanları, DİSK’in, KESK’in, TMMOB, TTB, İHD, İHV’nın değerli başkanları, yöneticileri üyeleri; Bizlere, doğayı ve toplumu, evrimi ve devrimi anlatan öğreten değerli bilim insanları, Bizlere doğayı ve toplumu yorumlayıp yeniden yaratan değerli sanatçılar, Fabrikalardan işçiler, okullardan öğrenciler, kahvelerden emekliler, mutfaklardan ev hanımları, Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Erdal Eren’nin ser verip sır vermeyen devrimcilerin yoldaşları, Hepiniz hoş geldiniz. Alevi Bektaşi Federasyonu adına hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Çağrımıza yanıt verdiniz geldiniz, hoş geldiniz. Tam 364 gün sonra yeniden beraberiz. 9 Kasım 2008 tarihinde, Ankara’da yine birlikteydik. O gün orada barışın diliyle konuşmuş, güvercinler uçurmuş, sevgili Ferhat Tunç Kürtçe şarkılar söylerken, Alevi gençleri Türk bayrakları sallayarak halaylar çekmiş semahlar dönmüştü. Böyle bir ortamda temel taleplerimizi sıralamıştık. Demiştik ki; - Diyanet İşleri Başkanlığı Kaldırılsın, - Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın, - Cemevlerimiz Yasal Statüye Kavuşsun, - Alevi Köylerine Cami yapma Politikalarından vazgeçilsin, bu köylere atanmış olan imam ve müezzinler geri çekilsin, - Madımak Müze Olsun ve - Başta Hacıbektaş Dergahı olmak üzere, elimizden alınıp, el konulmuş olan, kendi kutsal mekanlarımız, biz; gerçek sahiplerine iade edilsin. Tam bir yıl önce, “Artık, Dilekçe Devri Bitti, Bundan Böyle Meydanlarda Konuşacağız” tespitini yaparak seslenmiştik. Hâlâ aynı noktada, bıraktığımız yerdeyiz. O sesi herkes duydu. Alevi Bektaşiler, büyük bir moral kazandı. Derneklerimiz ve vakıflarımıza üye olanların sayısı misliyle arttı. Alevilerin kendilerini saklama, sakınma, gizleme, günleri geride kaldı. Dünya cağında övünebilecekleri, gurur ve onur duyabilecekleri, bir inanç, kültür, felsefe ve yaşam anlayışına sahip oldukların sakınmadan ifade edebilecekleri günler başladı. Başka neler oldu? Dileğimiz bu sesi, parlamento’nun da duyması idi. Nitekim; CHP, MHP ve AKP; kendi anlayışları çerçevesinde konuya dair sözler söylediler. Herkes kendince bir söz söyledi. O sözlerin hiçbiri bizim sözümüz değildi. Biz; laiklik, demokrasi, insan hakları, eşit yurttaşlık hakkı, yaşam hakkı, emeğin, emekçinin hakkı, örgütlenme özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü derken onlar kendi anlayışları çerçevesinde sözler söylediler… Boş sözler…. Somuta dair bir anlam ifade etmeyen, hayatta, gerçekte bir karşılığı olmayan boş sözler. Muhalefet partileri bir yana; AKP; temel taleplerimize dair; bu süre içinde başta AİHM olmak üzere, Danıştay ve Bölge İdare Mahkemelerinin kararlarını uygulayamaz mıydı? - Madımak Oteli’ni Müze yapamaz mıydı? - Alevi Köylerine atanmış olan Sünni İmam ve müezzinleri geri çağıramaz mıydı? - Aleviliği ve Alevileri de güya görüyor ve anlıyorum diye başlattığı, TRT Muharrem Ayı Programlarında, hayatlarını Alevileri asimile etmeye adamış devşirme ilahiyatçı ve diyanetçilerin yalakalıklarına bir son veremez miydi? TRT, her dönem bir iktidarın borazanı olmuştur. Şimdi de AKP’nin borazanı. İlaveten Diyanetin sesi oldu. TRT’nin hangi ekranını, hangi programını, hangi gün izlerseniz izleyin; kültür- sanat, magazin, eğlence, spor, siyaset, ekonomi, moda bütün programlarına bakın ; yoğun bir din propagandası göreceksiniz. Muharrem Ayı gelince de Alevileri Sünnileştirme gayreti… TRT ,devletin televizyonu. Bizim paralarımızla kuruldu. Bizim paralarımızla yaşıyor. Tarafsız, bilimsel, gerçekçi, eşitlikçi, çağdaş bir TRT’ye ne zaman kavuşacağız?... Fenerle aydınlatılmış deniz kadar günahı olanlar, RTÜK başında oturmaya daha ne kadar devam edecekler? Daha çokça soru sorabiliriz. AKP bunların hiçbirini yapmadı. Bunları yapmak yerine, kendi Aleviliğini ve Alevilerini yaratma, türetme yoluna gitti. Kendince bir Alevilik tanımı yaparak, bizleri ortadan ikiye yarmaya çalıştı. İşin içine para pul katarak, kimi paragözleri, Hızırpaşa sofrasına davet ederek, evimizin içine ateş düşürmeye çalıştı. Bunlarla yetinmedi bir de; “Alevi Açılımı”, “Alevi Çalıştayı” adı altında bir süreç başlattı. Baştan reddetmek yerine; “ya doğruysa?...” diye değerlendirdik. Ama süreç içerisinde gördük ki; - İpe un seriyorlar, - İşi sulandırıyorlar, - İşi soğutuyorlar; gaz alıyorlar, balans ayarı yapıyorlar, - Direncimizi kırmaya; - Bizleri Alevilik tanımı üzerinde bölmeye çalışıyorlar, - Hızırpaşaları harekete geçirerek 5.kol faaliyeti yürütüyorlar. Sayın Başbakan’a şunu söylemek isteriz; Bu iş kapalı kapılar arkasında çözülmez. Dolmabahçe sarayında hiç çözülmez. İşte meydan, işte Aleviler, işte Alevilerin dostları… Sünni kardeşlerimiz burada, aydınlar burada, işçiler-emekçiler, öğrenciler burada, Sivas, Gazi, Maraş, Çorum, 1 Mayıs Şehitleri burada. Onların huzurunda söz veriyoruz ki; bu işin peşini bırakmayacağız. Katılımcı, çoğulcu demokrasiden bahsedenler, partilerini diktatör mantığıyla yönetiyorlar. Kendi seçtikleri tarafından seçiliyorlar. Kendi evinde demokrat olmayanlar, partilerinde, mecliste demokrat olabilirler mi? Değiştirin bakalım şu Anayasayı, partiler yasasını, seçim yasasını…Barajınızı kaldırın bakalım…Neler oluyor. Bin bir çiçekli bahçe olan bu güzel ülkemizde devlet; Anayasada, kağıt üzerinde yazıldığı biçimiyle değil, evrensel anlamda, bütün kurum ve kurallarıyla, gerçekten demokrat, gerçekten laik, gerçekten sosyal, gerçekten eşitlikçi ve özgürlükçü, gerçekten insan haklarına dayalı bir yapıya kavuşuncaya dek “barış”, “barış”, “barış” sloganlarımızla mücadele etmeye devam edeceğiz. Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin şu sözü herkesçe bilinir: “İncinsen de İncitme…” Bu sözün derin anlamını öncelikle biz Aleviler herkesten çok daha iyi biliriz. Ama be birader; İncitile incitile şamar oğlanına döndük. Bize incitmeyi öğretmeyin. Gelecek yıl okullar açıldığında çocuklarımıza “din dersine girmeyin, boykot edin” çağrısında bulunmaya mecbur etmeyin. Şahkulu, Karacaahmet, Erikli Baba gibi kira ödeyerek iğreti bir biçimde durduğumuz dergahlarımızda kira kontratlarını yırtma zorunda bırakmayın. Bizler hak aramasını pirimiz Pir Sultanımızdan öğrendik. Onun onurlu sonunu kendi sonumuz yaparız, ama bilin ki, ne o çerağın sönmesine izin veririz, ne de o sazı yere bırakırız. Böyle biline. Gerçeğin demine hü… Aşk ile"
  4. Bu örnekler Bahceli'lerin tek olmadigini göstermekte. Asker ve sehitlerin sirtindan politika yapanlarin coguna bakarsaniz genelde cogu masa basi kahramanlaridir. Gercek kaynak Bahceli'nin karsisina aday olan sahsin internet sitesidir. Dolayisiyla "kaynagin zihniyeti önemli" demekle konuyu baska yönlere cekmenize hicte gerek yok. Ana kaynak adayin kendisi.
  5. Buyurun baska bir kaynak daha, hemde dogrudan Ahmet Reyiz Yilmaz'in kendi internet sitesinden. Umarim gene kaynagin zihniyetini arastirirsiniz. Okumak icin kaynagi veriyorum. Kaynak: -http://www.ahmetreyizyilmaz.com/-
  6. Buyurun size baska bir kaynaktan ayni haberi vereyim. Bu kaynagin zihniyeti ne acaba? " Bahçeli'ye 'askerlik yaptın mı' sorusu! MHP Genel Başkan adayı Ahmet Reyiz Yılmaz yazılı açıklama yaptı. 03.11.2009 07:36:23 Yılmaz, "8 Kasım Ankara Türk Meydanı, er meydanı olacak Sayın Bahçeli. Bu meydanın boş olmadığını göreceksiniz. Hakkımda teşkilatlarda İsrail'in adamı diye beyinleri yıkamaya çalışan Sayın Bahçeli, kendisi hakkındaki sorulara cevap vermelidir. Ben şerefi ile Bayrağını da dinini de İsrail'de ikame etmiş bir milliyetçi Muhafazakar Türküm. Cinsim de belli cibilliyetim de. Ya siz kimsiniz? 12 yıldır zorla Milliyetçileri hadım etmeye çalışıyorsunuz. Gılman anlayışı ile milliyetçi olunmaz. İstifa edin artık" dedi. Bahçeli'ye, "MİT ile olan ilişkiniz nedir?" diye soran Ahmet Reyiz Yılmaz, "Askerlik yapmadığınız yönünde bilgiler var doğru mu? İstanbul'da okuduğunuz okulun Ermeni çocuklarının gittiği okullar olduğu biliniyor neden? Milliyetçilikle İslam'ı kopardığınız çok açık. İslam ve Başörtüsüne olan kininiz neden? DTP neden ısrarla sizin orda kalmanızı istiyor. Bahçeli DTP için şanstır. Ne demek? Hangi Milliyetçi? Hangi Erkek onuru? Öcalan'ın televizyon izleyip yanına kadın istemesini kabul edebilir? Ülkücülük, Öcalan'a sabretmek, şehit gelirken orda burada göbek atmak olamaz. Herkes hesap verecek. Göbek atan da ip atan da. Milliyetçileri sindirme, bastırma yok etme, beyinlerini sulandırma, kromozomları ile oynayıp cinsiyetini bozma gayretiniz ne için?" diye konuştu." Kaynak : -http://www.pressturk.com/haber.asp?id=6755-
  7. Dogru yoksa zorla tayin edecek halimizde yok. Kaynagi begenmeyebiliriz ama ya verilen haber dogruysa? Inanmiyorsaniz arastirip gercekleri söylersiniz. Bence Türkiye'de her partinin isleyis bicimi Osmanlidakine benziyor, yani lider saltanati sürüyor. Ama sorarsaniz kötüler icerisinde iyisi hangisi o baska. Benim icin hepside ayni derecede kötü oldugu icin bir secenek yapamayacagim.
  8. Asagida alintiladigim habere göre MHP icerisindeki koltuk kavgasinin artik adaylarin biribirlerine irkcilik düzeyinde suclamalarina kadar ulastigini gösteriyor. MHP'nin de aslinda demokratik bir yapisi olmadigi ve icerisindeki bu derece cirkin suclamalarin ve kavgalarinda gayet normal oldugu cogumuz tarafindan bilinen bir gercek. Kendisini terörün varligindan ve irkci politikalardan besleyen bir parti ve adaylarindan da baska bir tutum beklemek dogru olmaz. "‘BAHÇELİ ASKERLİK YAPTI MI?’ 10:33 03 Kasım 2009 MHP Genel Başkan adayı Ahmet Reyiz Yılmaz, hakkında "İsrail ajanı" dedikodusu çıkarttığını belirttiği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye misilleme yaptı. Hakkında çıktığını söylediği iddiaya paralel bir ırkçılıkla karşı saldırıya geçen Reyiz şunları kaydetti: "Askerlik yapmadığınız yönünde bilgiler var doğru mu? İstanbul'da okuduğunuz okulun Ermeni çocuklarının gittiği okullar olduğu biliniyor neden? Milliyetçilikle İslam'ı kopardığınız çok açık. İslam ve başörtüsüne olan kininiz neden? DTP neden ısrarla sizin orda kalmanızı istiyor?" " -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1257237193&year=2009&month=11&day=03-
  9. Bu görüsünüze katilmakla birlikte birde PKK'yi günümüze kadar getirenlerinde hos görülmesini kimse beklemesin. Burada söylemek istedigim, bir tarafta PKK varken diger taraftada sorunu 30 yili askin bir zaman icerisinde cözmek ve bitirmek yerine yanlis politikalar ve uygulamalar yapan devlet ve sorumlulari var. Bugün geldigimiz noktayi neden 30 yil önce denemedik? 50 bin kisi ölmezdi, 18 bine yakin faili mechuller olmazdi. Ama bazilarai hala kana doymadigi icin olusan ortama dahi razi degiller ve halaa kan istiyorlar. Affedilmemesi gereken hic bir kimseyi unutmayalim.
  10. Resmen cuntaci bir zihniyet gercekten. Yahu Türkiye'de anayasa var, kanunlar var. Madem TSK'ni bitirmek isteyen bir güc var ve bunuda gördü TSK neden dava acmadilarda cuntacilik yapmaya soyundular? Demokrasi, baris ve kardeslik anlayisiniz her defasinda böyle soyut ve hic bir temeli yok. Olmayan bir seyinde temeli olmaz zaten. TSK degilmi, cemaatleri güclendiren, dincileri coltan? Unuttuk herhalde serefli TSK'nin genel Kurmay baskani eski cuntaci Kenan Evren'in ülkeyi bu günlere nasil getirdigini. Önce devrimcilere karsi bu dincileri yücelt, her taraf yay ve sonrada baktinki kendi kuyun kaziliyor en keskin Atatürkcü ve seriat karsiti ol. Fehtullah Gülen'in günümüzdeki gücünün en büyük ayagi 1980 lerde gene TSK tarafindan atilmistir.Atatürkcüyüm demekle, resimlerini asmakla Atatürkcü olunmuyor.
  11. Tesbitlerinize katiliyorum. Kendi söylemlerimle celiskiye düsmemem gerekki karsimdaki benim niyetimin iyiligini anlasin. Türkiye'de yillardan beri süren bir baski ve yasakcilik siyaseti var, bize düsen görev bu siyasete son vermek iken kalkiyoruz yok efendim Kürt'ler nasil bir toplummus, feodalmis, etnik milliyetcilermis,..... Kürt'ler elestirilemez bir toplum degiller, tabiiki hatalarida olacak ve herkes tarafindanda elestirilecekler. Ama bu elestiri o toplumu yillardan beri baski altinda tutan bir zihniyete düsmez, hakkida yok. Sen önce o insanlara verilmesi gereken haklarini vereceksin, yaptiklarindan dolayi özür dileyeceksin ve sonraki gelisme döneminde demokratik cercevede elestirini yapacaksin. Baktilarki artik Kürt halkinin haklarini gasp etmeleri sifir kadar yok oldu, artik saldiri ve camur at izi kalsin misali hareketler etmeye basladilar. Ben hem etnik kökenliler kendi dil ve kültürlerini gelistirebilmeli ve onlara olanak saglanmali diyecegim dger taratanda daha hala verilmemis bu haklari isterken bölücülükle ve etnik milliyetcilikle suclayacagim. Bu resmen inkar ve baskici zihnyetin hala yok olmadigini ve islerine geldikleri gibi konustuklarinin bir göstergesidir.
  12. Her toplumun kendi dilini konusabilnesi ve gelistirebilmesi tarftari olmanin sarti gelismenin ve konusmanin önüne engel koyan devletin hatalarinida görebilmektir. Siz her yazinizda bunu görmezlikten geliyorsunuz, aslinda biliyorsunuzda isinize gelmiyor. Günümüz Türkiye'sinde etniik kökenlilerin dilleri ve kültürleri aciktan inkar edilemedigi icin sizede dogal olarak "taraftariyim" demek düsüyor. Ama nerede o dilin gelismesinin ve konusulmasinin temellerini saglamak? Etniik kökenini kucaklayan ve onlari integre etmeyen bir devlet asla "ben kimsenin dilini gelistirme yükümlülügü üstlenmem" demez. Cok celisiyorsunuz kendi yazi ve görüslerinizle. Söylesenizya devlet ve kurumlar etnik kökenlilerin dillerini konusmasini ve gelistirmesini engellemsinler ve gecmiste yapilan yillarca yasaklarida lütfen kinayinki söylemleriniz inandirici olsun.
  13. Belki de hiç bilmediğiniz bilgileri sindiremediğinizden ve karşılaşmaktan korktuğunuzdandır... :)

  14. Bunlari derken tabiiki ortaminida yaratmak gerektigini üzerine basmaniz gerekmeli. Ehh neymis ben Kürt'lerin kültürlerini ve dillerini unutmalarini istemiyorum, ama diger taraftanda unutmalarini saglayan devletin yillarca uyguladigi politikayida ya görmezlikten geleyim yada destekleyeyim. Bizde inanmistik bu celiskili konusmalara. Birakin devlet destegini dillerini ve kültürlerini kendi kendilerine gelistirebilecekleri görsel ve diger yayin organlarina dahi izin verilmiyordu ve su andahi öyle isteyerek cani gönülden gene verilmiyor. Yasalarla her türlü engeli koy ve bu yasaklari destekle, sonrada gel yok efendim ben Kürt'lerin kültürlerini ve dillerini gelistirmelerini destekliyorum de. Biz de inandik.
  15. Son 85 yilda bizi devlet o kadar böldüki bundan beteri olmaz hic bosuna korkmayalim. Indsanlar sadece gururlu olarak kendi kimliklerini inkar etmeden yasamak istiyorlar. Insanlarin ismini , dilini , kültürünü yillarca yasaklayarak bu günlere geldik. O yasaklar döneminde neden agzimizi acmiyorduk?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.