Φ politika Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2008 Ülkemizde cirit atan dis güclerce beslenen cemaatlerin etkisinde kalan anti laiklestirilmis genc kizlarimizin demokratik bir toplumda yüksekögretim kurumlarında Yasal olarakda dinimin geregi diyerek yüksekögretim kurumlarıni girmelerini, onlarin sirtindan cemaatlerin oralarida zapted mesine kimse göz yumamaz,, her akli basinda olan bu olayi göz yummamalidir,, buna göz yummak toplumu fikirsel olarak bölenler o saatden sonra yani okullara girdikten sonra türban,, deminde belirtigim gibi fikirsel olarak bölünme noktasina getirenler o saatden sonra da catisma noktasini getirmis olacaklardir.. amacda budur,, ülkemizi bölmek parcalamak onun ötesinde teori üretmek cok insafsiz olur!! bu cemaatlerin catisma halinde olan bölücülere verdigi destekde ortadadir ayni sekildebu bölücü mensubu kisilerinde özgürlük adi altinda hatda sol kisvesi altinda türbana verdigi destekde ayni sekilde ortadadir??? inanç özgürlügünün de bir sınırı vardir bu özgürlük bugün pkk yida besliyorsa dis gücler basta ABD olmak üzere? okullara girecek türbani cok iyi analiz etmemiz gerekiyor,, ülkemizden türban ne istiyor.. Efendi Türkler Sayin Efendi Türkler,türban kavgasi veren kizlarin aktivist olanlari disinda kalanlarin hicbirisinin Islami bilgisi yoktur,olmadigi icnde okulunu feda edecek kadar saf düsünmektedirler,eger Islami bilgileri olsaydi Islamda daha dogrusu Kuranda bir türban olayinin var olmadigini bilirlerdi,onlar beyinleri yikanarak vede korkutularak oralara gönderilen kizlardir.Korkutanlar ana, baba, kardes, koca,amca,dayi vs vs.Yani kadin kismini erkegin kontrolünde tutma yanlilari. Bakin 21.asirdayiz,yani insanlar artik dünyaya sigmiyor fezalara gidiyor,calismalar yapiyorlar,bir TV programinda stüdyoda bulunan bir izleyici kadindin adamina soruyor;Hocam ben organ nakline karsiyim,nedeni ise öbür dünyada kalktigimizda uzuvlarimiz eksik olarak kalkacagiz!bilmemek ayip degildir,ama bu kadar basit bir soruyu hala sorabilenler var ise Islamin ne oldugundan bihaber demektir.Organ naklini öbür dünyada bir uzvum noksan olacak diye rededen bir zihniyet Allah sac telinin görünmesini yasakladi diyenlere tabiiki inanacaktir.Bu nedenle türban kavgasi verenleri,veya bu kavgayi verenleri savunanlari fazlada ciddiye almamak gerekir. saygilarla Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, derslerde türban taktıkları gerekçesiyle görevlerinden alınan Sakarya İmam Hatip Lisesi eski öğretmenleri Fatma Karaduman, Sevil Tandoğan’a ilişkin dün açıkladığı kararında “kamuda türbanı” yine haksız buldu. Türkiye’nin düşünce, din ve vicdan özgürlüklerini (AİHS’nin 9. maddesi) ihlal ettiğini ve kendilerine ayrımcılık yapıldığını (AİHS’nin 14. maddesi) iddia eden Türk öğretmenler mahkemeden istediklerini alamadı. Zira AİHM, daha önceki kararları ışığında türbana bir kez daha geçit vermedi. AİHM dünkü kararında ayrıca öğretmenlerin 400 bin euro’luk maddi ve manevi talepleri ile 20 bin euro’luk mahkeme masrafına ilişkin başvurularını da reddetti. Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 benim dikkatimi çeken mesele şu; laikler, avrupanın iç işlerimize karışmasına şiddetle karşı çıkarken, aynı avrupanın İslam ile alakalı olumsuz tavırlar sergilemesini ise alkışlıyorlar.. aynı şey diger tüm kesimler içinde geçerli. ilkesiz bu kadar çok insanın bulundugu bir yerde işlerde ona göre yürür... dindar geçinenide aynı, laik geçinenide aynı a, vb.vb. böyle devam edip gidiyor.... Alıntı
Φ hakanaytac Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 benim dikkatimi çeken mesele şu; laikler, avrupanın iç işlerimize karışmasına şiddetle karşı çıkarken, aynı avrupanın İslam ile alakalı olumsuz tavırlar sergilemesini ise alkışlıyorlar.. aynı şey diger tüm kesimler içinde geçerli. ilkesiz bu kadar çok insanın bulundugu bir yerde işlerde ona göre yürür... dindar geçinenide aynı, laik geçinenide aynı , vb.vb. böyle devam edip gidiyor.... bi kere dindar ve laik ayrımı yapman çok yanlış. bu kutuplaşmadan dolayı bütün sorunlar ortaya çıkıyor. illa ki bir ayrım yapmak istiyorsan din bezirganları ve onlara karşı duranlar şeklinde ayrım yapmalısın. " laik geçinenler" ülkenin iç işlerine karışmasına karşı çıkıyor diyorsun. evet tabi ki karşı çıkıyorlar. ama AİHM de önemli bir kurumdur ve kararları herkesi etkiler. diğer kararlarda itiraz etmemizin çok haklı sebepleri var ancak türban olayı sadece türkiyeyi değil avrupayı da bağlar. müslüman insanlar bütün dünyada olduklarından bu evrensel bir konudur.... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 benim dikkatimi çeken mesele şu; laikler, avrupanın iç işlerimize karışmasına şiddetle karşı çıkarken, aynı avrupanın İslam ile alakalı olumsuz tavırlar sergilemesini ise alkışlıyorlar.. aynı şey diger tüm kesimler içinde geçerli. ilkesiz bu kadar çok insanın bulundugu bir yerde işlerde ona göre yürür... dindar geçinenide aynı, laik geçinenide aynı, vb.vb. böyle devam edip gidiyor.... Aslında çok basit. Avrupanın bizim toplumumuzun çıkarına, faydasına olan desteklerini alkışlamamızdan daha doğru ne olabilir? İnanç ile alakalı olanlara karşı çıkmamızın nedeni de, toplumumuzda ayrı inanca sahip gurupların olması ve o gurupların inancının da kendilerine ait olmasıdır. Bir inanç gurubunun, diğer inanç gurubuna dayatması olamaz. "İşler"i hangi ilkelere göre yürütmemizi isterdin? Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Aslında çok basit. Avrupanın bizim toplumumuzun çıkarına, faydasına olan desteklerini alkışlamamızdan daha doğru ne olabilir? İnanç ile alakalı olanlara karşı çıkmamızın nedeni de, toplumumuzda ayrı inanca sahip gurupların olması ve o gurupların inancının da kendilerine ait olmasıdır. Bir inanç gurubunun, diğer inanç gurubuna dayatması olamaz. "İşler"i hangi ilkelere göre yürütmemizi isterdin? iyide dostum buna sen inandıgın için alkışlıyorsun. senin dogrun alkışlansın istiyorsun daha dogru ifade ile. inanç ile alakalı olana karşı olman başka inanç sahipleri için demek ki??? ''bir inanç grubunun başka inanç grubuna dayatma yapmaması'' için yani.. iki satırdaki çelişkileri görebiliyormusun? Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 "İşler"i hangi ilkelere göre yürütmemizi isterdin? [/b] benim demek istediklerimi anlayamamışsınız aslında çokta açık yazmışdım hele ''işleri şu ilkelere göre yürütelim'' gibi bir anlam çıkarmak hepden alakasız kaçmış.. Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 bi kere dindar ve laik ayrımı yapman çok yanlış. bu kutuplaşmadan dolayı bütün sorunlar ortaya çıkıyor. illa ki bir ayrım yapmak istiyorsan din bezirganları ve onlara karşı duranlar şeklinde ayrım yapmalısın. " laik geçinenler" ülkenin iç işlerine karışmasına karşı çıkıyor diyorsun. evet tabi ki karşı çıkıyorlar. ama AİHM de önemli bir kurumdur ve kararları herkesi etkiler. diğer kararlarda itiraz etmemizin çok haklı sebepleri var ancak türban olayı sadece türkiyeyi değil avrupayı da bağlar. müslüman insanlar bütün dünyada olduklarından bu evrensel bir konudur.... dindar laik ayrımı şöyle; biri dinine özen gösteriyor, biri göstermiyor, dünyanın her yanında bu ayrım vardır ve normaldir, anormal olan biziz...laiklikden sekülerligi anlıyorum..anlatabiliyormuyum.. hem avrupa işimize karışsın, hem karışmasın yani sizin işinize gelen şekilde karışsın demek istiyorsunuz bende ilkesizlikden bunu anlıyorum başörtüsü için avrupaya giden kafa ile avrupadan ret cevabı duyup dans eden kafa neznimde aynıdır. bundan ala ilkesizlikmi olur. ben AİHM tanımıyorum , hangi şartta olursa olsun. (çok degil 80 yıl önce bizi paramparça eden insanlara güvenemem, ben sadece müslümanlara güvenirim) Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 benim dikkatimi çeken mesele şu; laikler, avrupanın iç işlerimize karışmasına şiddetle karşı çıkarken, aynı avrupanın İslam ile alakalı olumsuz tavırlar sergilemesini ise alkışlıyorlar.. aynı şey diger tüm kesimler içinde geçerli. ilkesiz bu kadar çok insanın bulundugu bir yerde işlerde ona göre yürür... dindar geçinenide aynı, laik geçinenide aynı a, vb.vb. böyle devam edip gidiyor.... hele ''işleri şu ilkelere göre yürütelim'' gibi bir anlam çıkarmak hepden alakasız kaçmış.. başörtüsü için avrupaya giden kafa ile avrupadan ret cevabı duyup dans eden kafa neznimde aynıdır. bundan ala ilkesizlikmi olur. ben AİHM tanımıyorum , hangi şartta olursa olsun. (çok degil 80 yıl önce bizi paramparça eden insanlara güvenemem, ben sadece müslümanlara güvenirim) Ben anlamamış olayım. Cümlelerini teker teker irdeleyelim o halde. "laikler, avrupanın iç işlerimize karışmasına şiddetle karşı çıkarken, aynı avrupanın İslam ile alakalı olumsuz tavırlar sergilemesini ise alkışlıyorlar.." Biz laikler Avrupanın iç işlerimize (laik, demokratik hukuk devleti yapımıza) karışmasına karşıyız. Ama laik devlet yapımızı destekleyen tavırlarını da alkışlıyoruz. Bundan daha doğru ne olabilir? "aynı şey diger tüm kesimler içinde geçerli. ilkesiz bu kadar çok insanın bulundugu bir yerde işlerde ona göre yürür..." "Diğer tüm kesimler" dediğin kimlerdir? "İlkesiz kesimler" ithamı ile hangi kesimi kast ediyorsun? Pek açık yazmamışsın. Eğer bizleri kast ediyorsan, bizim ilkelerimiz belli. Atatürk ve demokratik cumhuriyet ilkeleri. Sana göre ilkeler neler olmalıdır? "dindar geçinenide aynı, laik geçinenide aynı a, vb.vb. böyle devam edip gidiyor...." "Aynı", sana ait bir görüş. Bana ait görüş ise dindar, bir topluma ait yerel kültürü, laikler ise insan değerini temsil ediyorlar. "hele ''işleri şu ilkelere göre yürütelim'' gibi bir anlam çıkarmak hepden alakasız kaçmış.." İşler ilkesiz insanlarla yürümez diyorsun. Ben ise "iş" için hangi ilkeyi önerirsin dediğimde anlamamış oluyorum. "başörtüsü için avrupaya giden kafa ile avrupadan ret cevabı duyup dans eden kafa neznimde aynıdır. bundan ala ilkesizlikmi olur." "Aynı" görüşü senin görüşün. Başörtüsü siyasi ve bir inanca ait dayatmadır. Bunun için avrupaya giden kafa yanlış olduğunu görür ve geri çeker. Devletin başı böyle yapmıştır. Laikler ise doğruyu alkışlıyorlar. "ben AİHM tanımıyorum , hangi şartta olursa olsun. (çok degil 80 yıl önce bizi paramparça eden insanlara güvenemem, ben sadece müslümanlara güvenirim)" Türk hukukçularının da bulunduğu evrensel mahkemeyi tanıyıp tanımamak senin kendi tasarrufun. 80 yıl önceki emperyalist işgalci zihniyetle evrensel hukuku ayırabilecek bilgin vardır umarım. Ben ise her hangi bir yerel töreleri savunanlara değil, laik, demokrat insanlara güvenirim. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Avrupa Insan Haklari mahkemesi kendi kendine karismiyor Türkiye'nin islerine,birileri orada dava aciyor ve o mahkemede buna karar veriyor,önce bu yanlisin tespitini yapalim.Yani AIM kendi kendine kamuda türban yasaktir demiyor ve bilimsel olarak bir yargi karari aliyor hepsi bu. Eger o iki ögretmen dava acmasaydi AIM de böyle birseye karismazdi.Hem bu ilk degilki kacinci karar türbana karsi ama birileri saniyorki herkes uyuyor.AIM mahkemesinde oturup karar verenler ULEMA dan olmadiklari icin dogru bulduklari karari veriyorlar.Yani MECELLE'ye göre karar vermiyorlar,onu ancak bizim basbakanimiz yapar,müthis mecellecidir kendisi. AIM kararini Islama karsi göstermek türbanida Islamlastirmak demektir ki türbanin Islamla bir ilgisi yoktur.velevki olsun herkes karsisinda türbanli bir ögretmenin ders anlatmasini sevmeyebilir,ben türbanla derse girecegim demek resmen bir dayatmadir. saygilarla Alıntı
Φ haveran Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 hem avrupa işimize karışsın, hem karışmasınyani sizin işinize gelen şekilde karışsın demek istiyorsunuz bende ilkesizlikden bunu anlıyorum başörtüsü için avrupaya giden kafa ile avrupadan ret cevabı duyup dans eden kafa neznimde aynıdır. bundan ala ilkesizlikmi olur. ben AİHM tanımıyorum , hangi şartta olursa olsun. (çok degil 80 yıl önce bizi paramparça eden insanlara güvenemem, ben sadece müslümanlara güvenirim) Bu nasıl mantıktır ya. Avrupa insan hakları sözleşmesi 20 Mart 1950'de Roma'da imzalandı, 3 Eylül 1952'de yürürlüğe girdi. Türkiye, Sözleşmeyi 18 Mayıs 1954'de onayladı. (R.G. 19 Mart 1954-8662) Şimdi hem bu sözleşmeyi imzala ondan sonra da de ki; " işine geldiğiniz zaman karışsın işinize gelmediğiniz zaman karışmasın." Evrensel hakların kabulü ve bunun korunması için kurulan mahkemenin verdiği kararı tanımıyorum de. Sözleşme ve sözleşmeye ek protokoller şu hakları güvence altına alır: · Bireyin yaşama, özgürlük ve güvenlik hakkı; · Hukuk ve ceza işlerinde adil yargı hakkı; · Seçme ve seçilme hakkı; · Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü; · Medya dahil ifade özgürlüğü hakkı; · Mülkiyet hakkı. Neler Yasaklanmıştır? · İşkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezayı; · Ölüm cezasını; · Sözleşme'nin güvence altına aldığı hak ve özgürlüklerin kullanımında ayırımcılık yapılmasını; · Devletin kendi vatandaşını sınır dışı etmesini veya ülkeye girişinin engellemesini; · Yabancıların toplu halde sınır dışı edilmesini. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabilmek için bazı hususların mutlaka yerine getirilmesi lazımdır. Bunların en önemlileri: - İç hukuk yollarının tüketilmesi. Bundan amaç şikayet olunan husus hakkında ilgili mahkemeye başvurmuş olmak ve temyiz süresinin tamamlanmış olmasıdır. - Konu hakkındaki dilekçe Türkçe olarak da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderilebilir. Ancak bu dilekçenin bir hukukçu tarafından yazılması tercih edilmelidir. - İnsan Hakları ihlalinin, mutlaka Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen bireysel hak ve özgürlüklerden birinin veya birkaçının ihlali olması gerektiği unutulmamalıdır. Yani bazılarınızın dediği gibi adamların içişlerimize karıştığı falan yok.Olayı saptırmayınız. Bu , bu ülke de bir dava görülürken ,bazılarının gidip , ülkemizi avrupaya şikayet etmesi ve onların da gelip , hariçten gazel okumasıyla aynı şey değildir. Bilmem anlayabildiniz mi? Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Bu nasıl mantıktır ya. Avrupa insan hakları sözleşmesi 20 Mart 1950'de Roma'da imzalandı, 3 Eylül 1952'de yürürlüğe girdi. Türkiye, Sözleşmeyi 18 Mayıs 1954'de onayladı. (R.G. 19 Mart 1954-8662) Şimdi hem bu sözleşmeyi imzala ondan sonra da de ki; " banane avrupanın insan hakkı anlayılından, avrupa sadece kendine hak tanır. bunun binlerce örnegini saymak mümkün ben mi imzaladım iş bu sözleşmeyi? niye bana soruyorsunuz ki.? kanlı ellerine beyaz eldiven geçirmiş bir sözde insan hakkını tanımıyorum ki. medeniyet kurmuş bir dinin müntesibi olarak zillet edderim bunu kabul etmeyi.. Alıntı
Φ haveran Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Evet bir de mesele ye şöyle bakalım AB üyesi 25 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, 2009’da yürürlüğe girecek ve Avrupa’nın geleceğini şekillendirecek AB Anayasası’nı İtalya’da imzalamıştı. Conservatori Sarayı’nın Jül Sezar Salonu’nda Papa X. Innocenzıo’nun ayaklarının dibinde düzenlenen törende Türkiye adına Başbakan Tayyip Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de AB’ye teslimiyet imzası atmıştı. İmza töreninin, Türk ve Müslüman düşmanı Papa X. Innocenzio’nun heykelinin önünde yapılması, AB’nin Haçlı zihniyetini belgelemişti. Birisi ilkeli davranışlardan mı bahsediyor , yoksa kanlı ellerin önünde el pençe divan duruşlar unutuluyor mu ? Bu konuda verdikleri söylemlerde halen akıllarda , biraz araştırmak sanırım yeterli. Dini bütün islamcı partilerin yaptıkları ne çabuk unutuluyor . Laiklerin verdiği tepkilerden önce " %47 yi küçümsüyorsunuz demokrasi var bu memelekette " diyenlerin seçtikleri dini bütün partilerin yaptıklarına bakmak gerekiyor. Sanki bu memlekette hiç kimse ibadetini yapamıyor, her şey gizli saklı , zavallılar namaz kılacak bir cami bile bulamıyorlar . Yazıktır ya nerde bu devlet nerde , insan hakları değil mi? Üstelik sizin i neyi kabul edip neyi etmediğinizin ne önemi var. Bu imzalar , devlet olarak atılmış ve hepimizi bağlar. Sadece olayları saptırmayın yeterli. Bir de sadece avrupa değil, müslümanlar da kanlı ellerini temizlemeli. Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Evet bir de mesele ye şöyle bakalım Üstelik sizin i neyi kabul edip neyi etmediğinizin ne önemi var. Bu imzalar , devlet olarak atılmış ve hepimizi bağlar. Sadece olayları saptırmayın yeterli. Bir de sadece avrupa değil, müslümanlar da kanlı ellerini temizlemeli. arkadaşım siz insanların fikirlerini tanımadan toptan bir hüküm veriyorsunuz akp den banane, ben bu yaşıma kadar düzen partilerine oy vermedim, siz önce benim fikirlerimi bir tanıyın, yorumlarınızı ondan sonra yaparsınız benim yazdıklarımdan yola çıksanız iyi olur. ben her sakallıyı dedem sanmıyorum ben Allaha hesap verme bilinci ile yaşarım ve beni baglamaz, sizi baglar. müslümanların kanlı elinden biraz konuşalım, sadece bu konuyu ama, gerekli gereksiz herşeyi degil.. Alıntı
Φ godzilla Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Yüksek yargıdan türbana vize yok 5 Haziran, 2008 17:00:00 Basın mensupları, yüksek mahkeme önünde kamp kurdu ? Bahçeli: "Karar hukuki değil siyasi" ? Erkan Mumcu: "Ağır bir karar" ? "Hukuki süreçtir, bir şey ilave etmek istemiyorum" ? MHP: "Karara saygılıyız, ama katılmıyoruz" ? Zeki Sezer: "Gereksiz bir kutuplaşma" Anayasa Mahkemesi, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal etti ve yürürlüğünü durdurdu. Davayı 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağladı. Yüksek mahkemenin yazılı açıklamasında, iptal kararının kaç üyenin oyuyla alındığına yer verilmedi. Ancak Anayasa'nın 149'uncu maddesinin 1'inci fıkrası Anayasa değişikliklerinin iptaline karar verilebilmesi için 5'te 3 oyçokluğu aranacağını öngörüyor. Bu da en az 7 üyenin iptal yönünde oy kullanmasını gerektiriyor. Anayasa Mahkemesi, CHP ve DSP milletvekillerinin başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin "iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması" istemiyle açtığı davanın sonucunu yazılı açıklamayla duyurdu: "9 Şubat 2008 günlü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1'inci ve 2'nci maddeleri, Anayasa'nın 2, 4'üncü ve 148'inci maddeleri gözetilerek iptal edilmiştir. Ayrıca yürürlüğü de durdurulmuştur." 2'ye karşı 9 üyenin oyuyla Anayasa Mahkemesi'nin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini 2'ye karşı 9 üyenin oyuyla iptal ettiği öğrenildi. Anayasa'nın 149'uncu maddesinin birinci fıkrası Anayasa değişikliklerinin iptaline karar verilebilmesi için beşte üç oy çokluğu aranacağını öngörüyor. Bu nitelikli çoğunluk anlamına geliyor ve iptal kararı verilebilmesi için en az 7 üyenin oyu gerekiyor. Alınan bilgiye göre, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını 2'ye karşı 9 üyenin oyuyla verdiği öğrenildi. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği değişiklikle Anayasa'nın, "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10'uncu maddesinin son fıkrasına, "... ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında" ibaresi eklenmişti. Bu değişiklikle madde, "Devlet organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır" haline gelmişti. Anayasa'nın, "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" başlıklı 42'nci maddesine ise "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir" şeklinde yeni bir fıkra eklenmişti. KARARIN DETAYLARI Anayasa Mahkemesi, iptal kararını, Anayasa'nın 2'nci maddesiyle düzenlenen "laiklik", 148'inci maddesiyle düzenlenen Anayasa Mahkemesi'nin görevleri ve 4'üncü maddesinde ilk 3 maddenin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyeceğine yönelik maddelerine dayandırdı. Anayasa'nın 2'nci maddesi, "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir" hükmünü içeriyor. Anayasa'nın "Değiştirilemeyecek hükümler" başlıklı 4'üncü maddesi ise "Anayasa'nın 1'inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" hükmünü öngörüyor. Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasa'nın 148'inci maddesi ise şöyle: "Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasa'ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi'nde dava açılamaz. Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı, Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanı'nca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz, defi yoluyla da ileri sürülemez. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Yüce Divan'da, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir." TBMM Genel Kurulu'nda, 9 Şubat 2008'de, türbanın yükseköğretimde serbest bırakılmasını öngören Anayasa değişikliği teklifinin tümü 103 ret oyuna karşılık, 411 oyla kabul edilmişti. CNN TURK Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Siyasetin bittigi, bitirildigi çok açıkdır. kimin adına bitirilmişdir siyaset? Siyasetin bittiği yerde, toplumdan bahsedilemez. Toplumsuz bir siyaset tarzının ise ne ismi demokrasidir, ne de kendisi halk iradesidir. Meclisin her türlü anayasal tasarrufunun elinden alınması, sistemi, atanmışların tam denetimine vermekle kalmıyor, toplumsal taleplerin, siyasete taşınmasının yolunu da önemli ölçüde kısıtlıyor. Bu, siyasetin bitmesinden başka bir anlama gelmez. Biz yoksak, toplum olarak yoksak siyaset kimin adına ve ne için bitirilmek istenmektedir? Bu sorunun cevabı başka herşeyden daha önemli hale geldigi vakit, ülkmiz adına ümitlenmek için elimizde birşeyler var demektir.. 3-5 kişiyi mi kontrol etmek kolaydır? milyonları mı? .... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Bekliyorduk... Türk hukuk düzeni içerisinde çözülebilecek değildi serbesti meselesi; yakın çevremle konuyu konuşurken de belirttiğim gibi hukuki yollar tutulmuştu... Bir yorum hatırlıyorum, kaynağı aklımda değil: "Türban sorununu sadece CHP çözebilir" diye... Komünist bir parti bile düzenlese türban serbestisini "laikliğe aykırı olur"; ama CHP ve elitler kabul ederse bırakın serbestiyi zorlama hükmünü bile getirirler isteseler... Yasağın karşısındayım... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Evet başörtüsü sorunu çözüldü.Sorun neydi,rejimin tehdit altında olması.Başörtüsü sorunu toplumu bölmüş,kutuplaştırmıştı.Anayasa Mahkememiz bütün bu sorunları çözecek kararı aldı.Toplum bu ana kadar bölünmüştü,kutuplaşmıştı bundan sonra kutuplar birleşecek,parçalanmalar bütünleşecek.Artık sorunumuz yok.Chp mutlu,halk(!) mutlu.Mutsuz olanlar bu ülkenin düşmanları zaten değil mi? Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Evet başörtüsü sorunu çözüldü.Sorun neydi,rejimin tehdit altında olması.Başörtüsü sorunu toplumu bölmüş,kutuplaştırmıştı.Anayasa Mahkememiz bütün bu sorunları çözecek kararı aldı.Toplum bu ana kadar bölünmüştü,kutuplaşmıştı bundan sonra kutuplar birleşecek,parçalanmalar bütünleşecek.Artık sorunumuz yok.Chp mutlu,halk(!) mutlu.Mutsuz olanlar bu ülkenin düşmanları zaten değil mi? Evet mutluyuz gerçekten. Türban ülkemizin gündemini boş yere işgal ediyor, çıkarcı siyasiler de bundan rant sağlamaya çalışıyordu. Türkiyenin gündemine girmesi gereken acilimiz, ekonomik ve kültürel kalkınmamız olmalıdır. Teşekkürler anayasa mahkemesi. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Evet mutluyuz gerçekten. Türban ülkemizin gündemini boş yere işgal ediyor, çıkarcı siyasiler de bundan rant sağlamaya çalışıyordu. Türkiyenin gündemine girmesi gereken acilimiz, ekonomik ve kültürel kalkınmamız olmalıdır. Teşekkürler anayasa mahkemesi. Düşüncelerine katılıyorum sevgili bilimselci... İnanılmaz mutluluk duydum... Bendende Anayasa Mahmekesine yürekten teşekkürler... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Evet mutluyuz gerçekten. Türban ülkemizin gündemini boş yere işgal ediyor, çıkarcı siyasiler de bundan rant sağlamaya çalışıyordu. Türkiyenin gündemine girmesi gereken acilimiz, ekonomik ve kültürel kalkınmamız olmalıdır. Teşekkürler anayasa mahkemesi. Sayın Bilimselci yazımı ''tariz''sanatıyla yazmıştım belirteyim sizde mi ''tariz'' yaptınız yoksa!Anayasa Mahkeme'miz sizin dediğiniz meselelere de el atsa da biz de teşekkür etsek hep beraber mutlu olsak güzel olmaz mı?Bir soru sorabilir miyim:Gündüz gözlerimizi kapattığımızda gece olur mu?O yaşanılan geceye hakiki gece diyenler ne kadar gerçekçidir?Ya da gecenin ortasında bulunduğumuz yeri aydınlattığımızda bak gündüz dediğimizde hakikaten gündüz mü oluyor?Biz gözümüzü mü kapattık,gecenin ortasında el feneri yakıp gündüzdür deyip kendimizi mi kandırıyoruz Sayın Bilimselci?Benim geceme,gözüme niçin karışıyorlar onu da anlamış değilim... MUHABBETLE... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Sayın Bilimselci yazımı ''tariz''sanatıyla yazmıştım belirteyim sizde mi ''tariz'' yaptınız yoksa!Anayasa Mahkeme'miz sizin dediğiniz meselelere de el atsa da biz de teşekkür etsek hep beraber mutlu olsak güzel olmaz mı?Bir soru sorabilir miyim:Gündüz gözlerimizi kapattığımızda gece olur mu?O yaşanılan geceye hakiki gece diyenler ne kadar gerçekçidir?Ya da gecenin ortasında bulunduğumuz yeri aydınlattığımızda bak gündüz dediğimizde hakikaten gündüz mü oluyor?Biz gözümüzü mü kapattık,gecenin ortasında el feneri yakıp gündüzdür deyip kendimizi mi kandırıyoruz Sayın Bilimselci?Benim geceme,gözüme niçin karışıyorlar onu da anlamış değilim... MUHABBETLE... Gerekmedikçe ironiye fazla takılmıyorum fuzuli kardeş. Aforizma tercihim. Halkla somut kucaklaşma adına basit, az ve özlü iletileri, diyalogları tercih ediyorum. Çevreni olumsuz etkilemediğin sürece, kimse senin gerçek gecene de, sanal gecene de karışmaz. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Hep sevinmeyi, bakin iste ****** yinede türban serbest artik,yasasin Ilimli Islam Cumhuriyeti Türkiye diye sevinc cigliklari atmak icin bugün dakikalari sayanlar hayal sükutuna ugradilar.Inanin ki karardan sonra saldirdiklari hukuka eger istedikleri tarzda bir karar ciksaydi yasasin Anayasa mahkemesi diye alkis tutacaktilar. Anayasa mahkemesinin almis oldugu karari belki malum bir kesim Islama karsi diye yorumlayacaktir ama Anayasa mahkemesi Islama karsi degil Islami kendi siyasetlerine alet edenlere karsi bir karar vermis ve onlara dinle siyaseti bir tutamazsiniz demistir.Ben burada Prof.Burhan ***** saygilarla Alıntı
Φ ahmetsalih Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 en azından üniversite düzeyinde dünyanın tek başörtüsü yasagı bizim ülkemizde. bunu ''bak elin hıristiyanında serbest '' yakınması anlamında söylemiyorum,bunu, Türkiyede, yalnız bu topraklarda, İslamın en önemli emirlerinden birinin yasak olmasının önemini bizden başka herkes biliyor. bu basit bir bez parçasının yasaklanması hadisesi degil, bu yüzyıllara dayalı bir hesaplaşmanın sembolü.. boş bir gündem diyenler, bir bez parçası diyenler ve açar girerim sonra çıkar takarım diyenler aynı yolun yolcuları.. boş bir gündem degil, Türkiyenin biricik sorunu İslamdır zülme razı olmayıp direnenler kazananlardır... neden? çünkü biz tarih bilmiyoruz ve bu toprakların anlamına vakıf degiliz.. avrupada ve türkiyede çok önemli mevkilerdeki insanlarda bu bilgiyi bilinçli olarak kaçırıyorlar bizde, egitim bu amaca hizmet için vardır bu ülkede.. neyse avrupa futbol turnuvası başlıyor, haydi türkiye.. nedir türkiye.... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2008 Hep sevinmeyi, bakin iste ****** yinede türban serbest artik,yasasin Ilimli Islam Cumhuriyeti Türkiye diye sevinc cigliklari atmak icin bugün dakikalari sayanlar hayal sükutuna ugradilar.Inanin ki karardan sonra saldirdiklari hukuka eger istedikleri tarzda bir karar ciksaydi yasasin Anayasa mahkemesi diye alkis tutacaktilar.Anayasa mahkemesinin almis oldugu karari belki malum bir kesim Islama karsi diye yorumlayacaktir ama Anayasa mahkemesi Islama karsi degil Islami kendi siyasetlerine alet edenlere karsi bir karar vermis ve onlara dinle siyaseti bir tutamazsiniz demistir.Ben burada Prof.Burhan ***** saygilarla Tersi bir karar çıksaydı sizin söylediğiniz türde abartılı bir sevinç olmayacaktı ama demokrasi,hukuk adına olması gereken buydu düsturunda bir sevincin olacağını size söyleyebilirim.Bu karara şimdi sevinenler tersi kararda ne düşüneceklerdi sayın Politika?Aynı sevinç gösterisi mi yapılacaktı hukuğa saygı mı duyulacaktı, yoksa dinciler orayı da işgal etmiş deyip yaygara mı koparılacaktı?Vakalara ilkesel bağlamda yaklaşım tarzımız her kesim için aynı diyebilirim.Fikrimizi destekleyen ne olursa olsun alkış,iyi;desteklemeyen için yanlış,kötü değil mi?Bir kesime mi has bu anlayış?Hukuk,demokrasi herkese gerek sayın Politika.Güç kimdeyse onun hukuğu,demokrasisi uygulanıyorsa yarın güç başkasına da geçebilir o savunduğunuz hukuk,demokrasi sizi de üzebilir?Hukuk,demokrasi mi kazandı ideolji mi kazandı vicdanlarda yeri belli olacak.Hayırlısı olsun diyorum ama sevincinize katılmadığımı belirteyim... MUHABBETLE... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.