Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Kutuplara bölünmüş, sevginin gönüllerde yeşermediği, insani değerlerin değer olmaktan çıktığı, aklı selimin, iyi niyetin idrakine varılamadığı bir toplumda hangi sorunu gerçekten sorun olarak görüp, sorunlara gönül birliğiyle,iyi niyetle yaklaşıp çözebilirsiniz?Hala geçmişte yaşıyoruz şucusuyla bucusuyla.Hesaplaşmalarımız geçmişe dönük ve geçmişten günümüze gelen.Bu hesaplaşmalar her sorunda su yüzüne çıkıyor farklı kılıflarla.Gerçekleri dillendiremiyoruz, üstü kapalı görünürde gerçeklerin kılıfında görünmeyen zihnimizdeki fikirlerin mücadelesini veriyoruz.Ne demokrasiyi tam anlamıyla idrak edebilmişiz ne de yürüdüğümüz yolu.Mücadelesini verdiğimiz fikirlerin farklı farklı kaynak temelleri var.Aynı kaynaktan beslenen; lakin birbiriyle buluşamayacak kadar ayrı düşünen o kadar insanımız var ki!

Şimdi merak ettiğim şu. Gittikçe cemaatleşen toplumumuzda yarın hocaefendiler: "Hırsızların elini kesmek, zinacıları recmetmek, dört kadınla evlenmek, sokakta örtünmeden gezen kadınları hapsetmek, namaz kılmayanı dövmek, dinden döneni öldürmek gibi cezalar da dini inancımızın gereğidir yasalara girmelidir. Biz çoğunluğuz böyle yaşamak istiyoruz böyle yaşamamızı engellemek özgürlüğümüze engel olmaktır. Engelleyenler batıcı azınlıktır tahakküm etmektedirler bize" deseler böyle gizli fetvalar çıkarsalar cevabınız ne olacak?

Gönderi tarihi:
[/size]

1. Ülkemizde kadın sorunlarını en önemliden önemsize doğru sıralayacak olsak acaba türban kaçıncı sırada gelir?

2. Ülkemizde kadınların eğitimiyle ilgili sorunları sıralasak, kadınların eğitiminin önündeki engeller arasında türban kaçıncı sırada yer alır?

 

 

 

Bu memlekette türban konusunu neden hep erkekler tartışır ve savunur? Bir tane kelli felli, türbanlı kadın çıkıp da, hem kendi, hem de türban takmak isteyenlerin haklarını savunmaz? Yoksa bütün türbanlılar 'erkek ne derse o olur' zihniyetindeler mi? Hem ayrıca sayın GeceKuşu'nun yukarıda dediği gibi türbana gelinceye kadar ülkemizde onca sorunlar varken türbana odaklanacağımıza, erkek kadın el ele verip bunları çözelim. Yoksa türban, Türkiye'yi allak bullak eden diğer sorunları gümbürtüye getirmek açısından mı sürekli hortlatılıyor ve millet buna kanalize ediliyor? Bu milletin türbanı değil, aklını başına takmasının gerekliliği çoktan geldi geçiyor, umarım daha da geç kalınmaz.

Gönderi tarihi:
Şimdi merak ettiğim şu. Gittikçe cemaatleşen toplumumuzda yarın hocaefendiler: "Hırsızların elini kesmek, zinacıları recmetmek, dört kadınla evlenmek, sokakta örtünmeden gezen kadınları hapsetmek, namaz kılmayanı dövmek, dinden döneni öldürmek gibi cezalar da dini inancımızın gereğidir yasalara girmelidir. Biz çoğunluğuz böyle yaşamak istiyoruz böyle yaşamamızı engellemek özgürlüğümüze engel olmaktır. Engelleyenler batıcı azınlıktır tahakküm etmektedirler bize" deseler böyle gizli fetvalar çıkarsalar cevabınız ne olacak?

Sayin Huseyinn amac zaten odur,ama yavas yavas ürkütmeden hedefe ulasmak,Konya AKP milletvekilinin dediklerini duymadinizsa ben söyleyeyim,*Türbani üniversiteye soktuk artik devami gelecektir.*Evet bu sözler AKP nin Konya milletvekiline aittir,bakin göreceksiniz böyle devam ettigi sürece birgün gelecek üniversitelerde bir zamanlar yapildigi gibi kizlar ayri erkekler ayri egitim göreceklerdir,yani haremlik selamlik.

Türban özgürlük icin mücadele edilen bir sey degildir,türban icin mücadelenin altinda Atatürk,Laiklik ve Cumhuriyet karsitligi vardir.

Mehmet Sevket Eygi'nin*Her dindar padisahci olmalidir*sözünü sakin yabana atmayin.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

gönüllü köleliği seçip..her ne uğruna hak veriyorlarsa bu akılsızlığa..

 

başlarına taktıklarını sandıkları türbanın.. aslında beyinlerine..gözlerine ..kulaklarına ve ağızlarına taktıkları bir kelepçe olduğunu unutan kadınları kınıyorum asıl..

 

unutmasınlar ki BU ZİHNİYET..BU KADARLA KALMAZ..

 

bıktırdılar artık..

Gönderi tarihi:

1. Ülkemizde kadın sorunlarını en önemliden önemsize doğru sıralayacak olsak acaba türban kaçıncı sırada gelir?

2. Ülkemizde kadınların eğitimiyle ilgili sorunları sıralasak, kadınların eğitiminin önündeki engeller arasında türban kaçıncı sırada yer alır?

 

Aynen katılıyom sana

o halde bunun sorun olmaması için o yasagın kalkması gerekıyo..kalmadıkca hep boyle oldugumuz yerde sayarız

 

Sn.'abdulselaö';

 

Aynı şeylere katılıyor olmamız çok önemli bir gelişme.!

 

Bize önerdiğiniz gibi "Olduğumuz yerde saymamak için" hep birlikte yeni bir adım atmalıyız...

Amacımızın bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olduğunu gösterebilmek için çözümlere yönelik adımlar atabilmeliyiz...

Çözümlere yönelik tutarlı ve doğru adımları atabilmek için tesbitlerimizi objektif yapabilmeliyiz...

 

Sn.'abdulselaö';

Bu başlığı ve "kadın sorunlarını" daha çözüme yönelik öneriniz için sanıyorum ki forumdaşlar size destek ve katkıda bulunacaklardır...

Siz başlangıç adımını atın herkes olumlu yönde katkıda bulunacaklardır...

Bende size bir öneride bulunarak bu iletiyi sonlamak istiyorum...

 

"Kadınlarımızın sorunlarını" ele alırken şu sıralamaya dikkat edersek daha tutarlı çözümlere ulaşabiliriz diye düşünüyorum...

 

***

 

1. Ülkemizde kadın sorunlarını en önemliden önemsize doğru sıralayalım...

2. Ülkemizde kadınların eğitiminin önündeki engelleri önemliden önemsize doğru sıralayalım...

 

Ve çıkan sıralama sonuçlarına göre çözüm önerilerimizi, ardından türbanın kaçıncı sırada yer aldığını belirleyelim?

 

***

Aynı şeylere katılıyor olmamız çok önemli bir gelişme.!

Sizin çözüme yönelik, objektif ve iyi niyetli önerileriniz hepimizi olumlu yerlere götüreceğini bilerek, iyi niyet ve sorumluluğunuzu yerine getireceğinize inanarak...

selamlarımı yolluyorum...

 

*tna

Gönderi tarihi:

Önce bu yasak nasıl geldi onu sorgulamak lazım.

 

Akp'li belediye başkanları, vekiller, bakanlar başka başka açıklamalar yapıyorlar ertesi gün tekzip ediyorlar... Aslında partiden uyarı almadan konuşsalar daha açık ve net olacaklar ama henüz daha kontrollü gidiyorlar... Türban bunca sıkıntının içinde yine geldi gündemin ortasına yerleşti... Peki ne olacak yasak kalkarsa?

 

Önce üniversiteler dediler, şimdi her yerde diyorlar... Oysa Laik devlet yapısında devletin rengi olmaz, dini olmaz, mezhebi olmaz, taraf olmaz... Kimse dini ve siyasi ideolojisini devlet kurumlarına sokamaz... Yasak olduğu halde bu kadar yaygınlaştı ve insanlarımız gittikçe işi abarttı... Şimdi Türkiye'nin manzarası gittikçe İran'a benzemeye başladı... Serbest olduğunda neler olacağını düşünmek istemiyorum...

 

Kadın haklarından ve özgürlükten anladıkları kadınların başını örtmesi... Bunu en çok kimler istiyor tabiki erkekler...

 

Oysa Türkiye'nin hayati sorunları var...

 

Terör olayları ve kayıplarımız, eğitimin milli olmaması, ekonominin milli olmaması, sanatın ve bilimin yaygın olmaması, bilim adamlarının desteklenmemesi, aydınlanmanın yerini karartma ve kapatmanın alması, cumhuriyetin kazanımlarından feragat edilmesi, özellikle kadınlara verilen hakların teker teker geri alınması ve bunun özgürlük olarak gösterilmesi... Kadınlar üzerinden siyaset yapmak ve onları kullanarak çıkar elde etmek, tarikat+mafya+devlet üçgeninin topluma hakim olması... Bu tarikatlerin küresel sermayenin uşakları olması... v.s....

 

ama biz neyi tartışıyoruz türbanı... neden dayatıyorlar çünkü Laik devlet yapısını yıkmanın tek yolu kadınların baçlarına örttükleri örtü... diyecekler ki o örtü o kadar güçlü mü? evet güçlü bu yüzyılda kadınlar hemde yüksek okul mezunu kadınlar bazı şeyleri anlamadıysalar ve dinden anladıkları şey yemek tarifi yapar gibi dua tarifi yapmaksa, bütün gerçekçilikten uzak bilimsel dayanağı olmayan şeylere ve kimselere bağlanmaksa bu eğitim sistemi çökmüş demektir...

 

başbakan ne dedi "türban siyasi simge olsa ne olur" ne demek ne olur? bilmiyor mu? ya biliyorda yan çiziyor ya gerçekten çok saf... ya da bizi saf sanıyor... siyasi simgenin kamusal alanda serbestisine nereye kadar izin verilir?

 

üniversiteler, derken liseler, derken ilköğretim, derken devletin içinde... zaten devletin tepesinde... ya sonra? bu kafalar bizi nereye kadar götürür? gerçekçi olalım bişey olmaz demeyelim demokrasi aynı zamanda kurallar bütünüdür kuralları çiğnemek demokratik bir anlam taşımaz... her devlet kendine özgü yasalar getirir ve şartlara göre ya ağırlaştırır ya hafifletir, Fransızlar 1729'da yasalarında bulunan bazı maddelere hala sahip çıkıyorlar bunlar anayasa yapıyoruz diye bütün kuvvetimizi elimizden alıyorlar...

 

maksat karşı devrimin nihai sonucuna varmak başka hiç bişey değil... kimse masal anlatmasın... uyumayacağım... -_-

Gönderi tarihi:

İnönü Üniversitesi Senatosu, üniversite öğrencilerinden başlayarak zaman içinde orta ve ilköğretim öğrencileri ile tüm kamu çalışanlarını kapsayacağı ifade edilen türban serbestliğinin masum bir özgürlük talebinin ötesinde rejimi değiştirmeye yönelik bir tehdit olduğunu kaydetti.

 

İnönü Üniversitesi Senatosu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin geleceğini ve varlığını ilgilendiren çok önemli ekonomik, sosyal ve siyasal iç ve dış sorunlar varken, türban konusunun, toplumun gündemine yeniden getirildiği ifade edildi. Türbanın Anadolu insanının başörtüsünden çok farklı olduğu ve Türk kültüründe hiçbir zaman yer almadığı vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

 

“Türban, 20-25 yıl kadar önce bazı odaklar tarafından yapay ve kasıtlı bir biçimde, dinsel bir simge olarak üretilmiş ve daha sonra da yine kasıtlı olarak, başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetimizin temel niteliklerine karşıt siyasi bir simgeye dönüştürülmüştür. Bu nedenle, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyetinin temelini oluşturan ‘Devrim Yasalarına’ ve bu bağlamda ‘laiklik’, ‘ulusal birlik’, ‘hukuk devleti’, ‘eşitlik’ ve ‘demokratiklik’ ilkelerine aykırı bulduğundan, üniversitelerde türban yasaklanmıştır. Bu yasaklama, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi tarafından da insan hak ve özgürlüklerine aykırı bulunmamıştır.”

 

"TBMM'DEKİ SAYISAL ÇOĞUNLUK MİLLETİN İRADESİ OLARAK GÖSTERİLEMEZ"

 

Açıklamada, AKP ve MHP’nin türbanın üniversitelerde serbest bırakılması için anayasa değişikliği girişiminde bulunmaları eleştirilerek, “Yasama organının milli iradenin yegane temsilcisi olduğu öne sürülerek son günlerde türbanla ilgili yeni bir karar alma girişimi başlatılmıştır. Anayasamıza göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet bu yetkisini yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır. Bu organlardan birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Bu nedenle TBMM’deki sayısal çoğunluk milli iradenin tek temsilcisi olarak gösterilemez. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve bağımsız yargı milli iradenin diğer önemli bir temsilcisidir. Bu durum çağdaş demokrasi anlayışının da bir gereğidir” denildi.

 

Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama organı dahil her kişi ve kurumu bağladığı vurgulanarak, anayasal veya yasal değişiklik önerilerinin Anayasanın ‘değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez’ hükümlerine aykırı olamayacağına dikkat çekildi. Açıklamada, “Bu nedenlerle, Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasamızın 'değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez' hükümlerine aykırı bularak vermiş olduğu türbanla ilgili kararı ortada iken bu karara aykırı yeni bir Anayasal ve yasal düzenleme yapılamaz” denildi.

 

"TÜRBAN SERBESTLİĞİ ÇATIŞMALARA YOL AÇAR"

 

İnsan hak ve özgürlükleri ile eğitim hakkının, türban serbestliğinin önünü açma girişimlerine gerekçe olarak gösterildiğine dikkat çekilen açıklamada, türbanın serbest bırakılmasının, öğrencilerden başlayarak bütün üniversite personeli arasında ayrışma ve kutuplaşmalara, dini ve siyasi konularda farklı düşünenler arasında çatışmalara yol açacağı vurgulandı. Bu durumun da üniversitelerden başlayarak toplumdaki barış ve huzuru bozacağı ifade edilerek şu görüşlere yer verildi:

 

"ÖĞRENCİLER AÇISINDAN MAĞDURİYET SÖZ KONUSU DEĞİL"

 

“Türbanın yasaklanmadığı 1998 yılından önce, üniversitelerimizden başlayan olayların, dalga dalga bütün toplumu etkilediği unutulmamalıdır. Türban yasağının uygulandığı tarihten itibaren üniversite öğrencileri türbanla ilgili kurallara tamamen uyarak eğitimlerini sorunsuz olarak sürdürmektedirler. Dolayısıyla bir hak ve özgürlüğün engellenmesi ve öğrenciler açısından mağduriyet söz konusu değildir. Bugün üniversitelerimiz, büyük ölçüde barış ve huzurun egemen olduğu özgür kurumlar haline gelmiş ve bunun sonucu her alanda büyük gelişmeler kaydetmişlerdir.Bir siyasi ve dinsel simge olan türbanın üniversitelerde sözde özgürlük adına serbest olması düşünülemez. Anayasamızın ve 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının amir hükümleri gereğince, üniversitelerimizin en temel görevi Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı Cumhuriyetçi kuşaklar yetiştirmektir. Hiçbir ülke, her ne sebeple olursa olsun, kendi kuruluş felsefesine aykırı kuşaklar yetiştiremez. Üniversite öğrencilerinden başlayarak zaman içerisinde orta ve ilk öğretim öğrencilerini ve hatta tüm kamu çalışanlarını da kapsayacağı şimdiden ifade edilen türban serbestliğinin, masum bir özgürlük talebinin ötesinde rejimi değiştirmeye yönelik bir tehdit olduğu açıktır.”

 

ANKA

ANKA

Gönderi tarihi:
"TÜRBAN SERBESTLİĞİ ÇATIŞMALARA YOL AÇAR"

 

İnsan hak ve özgürlükleri ile eğitim hakkının, türban serbestliğinin önünü açma girişimlerine gerekçe olarak gösterildiğine dikkat çekilen açıklamada, türbanın serbest bırakılmasının, öğrencilerden başlayarak bütün üniversite personeli arasında ayrışma ve kutuplaşmalara, dini ve siyasi konularda farklı düşünenler arasında çatışmalara yol açacağı vurgulandı. Bu durumun da üniversitelerden başlayarak toplumdaki barış ve huzuru bozacağı ifade edilerek şu görüşlere yer verildi:

 

"ÖĞRENCİLER AÇISINDAN MAĞDURİYET SÖZ KONUSU DEĞİL"

 

 

Tabi senin okuma hakkın yok ama sırf dini emrettigi için kafasını ortenlerin okuma hakkı yok demi..bırakın bu gerice be cagdısı zihniyetiii

Gönderi tarihi:
Tabi senin okuma hakkın yok ama sırf dini emrettigi için kafasını ortenlerin okuma hakkı yok demi..bırakın bu gerice be cagdısı zihniyetiii

 

Sizin ilerici ve çağdaşlığınız nerede peki...

Sakmabaştamı..

Çember sakaldamı..

Cübbedemi...

Takkedemi...

Çarşaftamı..

Burkadamı...

Kadının saçından korkan zihniyet ne kadar ilerici ve çağdaş olabilir söyleyebilirmisin..

1400 lü yıllarda yaşamıyoruz...

21. yüzyıldayız...

Ezberlediğimiz ve doğru bildiğimiş şeyler insanları ne hale getirdiğini görmüyormusunuz..

Allah adına insan öldürmek...

Din adına insanları aşağılamak ve küçük görmek...

İlkel ve gelişmemiş toplumu sömürüp olmayan dünyalara hapsetmek....

Din adına bölücülük mü yapmak...

Gerçek dini arapça mı öğrenmek..

Bütün dinleri ve peygamberlerimi dışlamak...

Nedir söylermisiniz...

Bütün bunlar karşısında ne kadar ilerici ve çağdaş olabilirsiniz...

Arap, afgan, suriye, libya vb ne kadar çağadaş ise o kadarsınız...

Biz bunu yutmayız, yutmayacağız...

Bugün okullara ve kurumlara türbanı serbest bırakan zihniyet...

Yarın burkaya da, çarşafada, don ile, mayo ile, nazi amlemlerinede göz yumar....

Bunun üniversite gibi bilim misyonluğu üstlenmiş bir öğretim kurumuna ne kada haykırı olabileceğini düşünebiliyormusunuz...

Siz türbanla girin...

Bizde donla geleceğiz o zaman...

Ne olacak peki...

Eğitim mi göreceğiz, kavgamı edeceğiz, birbirimizle bir bez parçasıyla, mayoyla mı yarışacağız..

Tehlikenin farkındamısınız siz..

Gönderi tarihi:
Tabi senin okuma hakkın yok ama sırf dini emrettigi için kafasını ortenlerin okuma hakkı yok demi..bırakın bu gerice be cagdısı zihniyetiii

Yukarıda sordum ama cevap alamadım sayın abdulselaö. Dini emir ve ilericilikten bahsettiğinize göre siz cevap verebilirsiniz belki. Çağdışı zihniyete sahip olarak ben merak ediyorum. Gittikçe cemaatleşen toplumumuzda yarın hocaefendiler: "Hırsızların elini kesmek, zinacıları recmetmek, dört kadınla evlenmek, sokakta örtünmeden gezen kadınları hapsetmek, namaz kılmayanı dövmek, dinden döneni öldürmek gibi cezalar da dini inancımızın gereğidir yasalara girmelidir. Biz çoğunluğuz böyle yaşamak istiyoruz böyle yaşamamızı engellemek özgürlüğümüze engel olmaktır. Engelleyenler batıcı azınlıktır tahakküm etmektedirler bize" deseler böyle gizli fetvalar çıkarsalar cevabınız ne olacak? Bunlar dini emir değil mi diyeceksiniz??? Nedir yani açık açık söyleyin beni de kurtarın bu meraktan.

Gönderi tarihi:
Tabi senin okuma hakkın yok ama sırf dini emrettigi için kafasını ortenlerin okuma hakkı yok demi..bırakın bu gerice be cagdısı zihniyetiii

 

Gelişmiş ülkelerde kurallar vardır örneğin trafik kuralları, bu kurallar trafiğin akışını sağlar ve güvenliğimizin için vardır şimdi siz trafik kuralları gericilik diyebilir misiniz?

 

Bu ülkenin ve gençlerimizin geleceğini sizin ilericilik olarak addettiğiniz şekilde masumane bir tavırmış gibi başını örterek okuma hakkı verilmesi haktan ziyade dayatmadır. Bu ülkenin laik yapısı var onunda kuralları, kurallar kişilere uydurulmaz kişiler kurallara uyar...

 

Kadınlarımızın okuma hakkı elinden böyle alınmıyor pek çok gerici kızlarını okutmuyor ama başörtümle okula girerim diyen bazı laik düzen karşıtları eğitim haklarından daha çok başörtülerini önemsiyorlar... Bu ülkede din devlet işlerine karıştırılmaz ama karıştırmak isteyenler var...

 

Bakalım daha neler dayatılacak... Daha şimdiden liselere kız çocuklarını başörtüsüyle alanlar var... Sırada ne var?

Gönderi tarihi:
Gelişmiş ülkelerde kurallar vardır örneğin trafik kuralları, bu kurallar trafiğin akışını sağlar ve güvenliğimizin için vardır şimdi siz trafik kuralları gericilik diyebilir misiniz?

 

Bu ülkenin ve gençlerimizin geleceğini sizin ilericilik olarak addettiğiniz şekilde masumane bir tavırmış gibi başını örterek okuma hakkı verilmesi haktan ziyade dayatmadır. Bu ülkenin laik yapısı var onunda kuralları, kurallar kişilere uydurulmaz kişiler kurallara uyar...

 

Kadınlarımızın okuma hakkı elinden böyle alınmıyor pek çok gerici kızlarını okutmuyor ama başörtümle okula girerim diyen bazı laik düzen karşıtları eğitim haklarından daha çok başörtülerini önemsiyorlar... Bu ülkede din devlet işlerine karıştırılmaz ama karıştırmak isteyenler var...

 

Bakalım daha neler dayatılacak... Daha şimdiden liselere kız çocuklarını başörtüsüyle alanlar var... Sırada ne var?

Bütün bunları görmek istemeyenlerin bu dünyada ne gibi bir çıkarları olabilir?... hadi diğer dünyayı anladım da!

Gönderi tarihi:
Bütün bunları görmek istemeyenlerin bu dünyada ne gibi bir çıkarları olabilir?... hadi diğer dünyayı anladım da!

 

Tek çıkarları birilerine kul olmaları... Kul oldukları adamlar onları besliyor, bakıyor... Öteki alem deyip geçme orada parsa kapmanın yolu burada bu adamlar için çalışmaktan geçiyor... Hepimizi sevgi ile kucaklayacaklar... :excl:

Gönderi tarihi:
Hepimizi sevgi ile kucaklayacaklar... :excl:

 

daha ne olsun canım..kucaklarını sevgi ile açanlara bu yorumlar yapılır mı ayıp yahu :D

 

şimdi benim kafam karışık doğal olarak

 

kürt sorununu savunanlar dilimizi konuşamıyoruz..çocuklarımıza istediğimiz ismi veremiyoruz diye yapmadıklarını bırakmıyorlar..

 

türbanı savunanlarda..okuma hakkı diye bir türkü tutturmuşlar..kendi seslerinden başka hiçbir sesi duymuyorlar..

 

benzerlik müthiş..ilerleme modeli uyuyor..

 

sevgili hemcinslerim..tabii kadın modeli diye evinde çocuk bakmaya yönlendirilen özendirilen.. çalışan kadın aldatır özlü sözleriyle bizi bir hayli düşündüren..birde üstüne Atatürk ve cumhuriyete dil uzatarak..imparatorluk bakiyesi kadınları överek..cumhuriyet kadını robocop gibi birşey..hiç yaşlanmıyor..kırışmıyor fiziki göndermeleriyle..kafalarındaki ahlaksızlığı şekle şemale büründüren bu zihniyetin ellerine..kendinizi bu kadar gönüllü teslim ederken acaba sonunuzu düşünebilecek boşluğu.. yoğunluğunuz arasında bırakabiliyormusunuz kendinize..önünüzü görmek adına..

 

yani erkeklerin kadın haklarını bu kadar canı gönülden savunduğu tek konu ne ilginçtirki türban konusu..apmül falandamı yanmıyor beyinlerinizin bir köşesinde..

Gönderi tarihi:

Başbakan Erdoğan türban siyasi simge bile olsa bu sorunu çözeceklerini, çünkü, siyasi simgeleri yasaklamanının mümkün olmadığını belirtti. Açıkçası, bu şanssız bir açıklama. Her şeyden önce, AKP'nin de, başlarını örtenlerin de bugüne kadar sürdürdüğü iddiayı başka bir boyuta taşıyor. Bundan böyle türban siyasi simge olarak tanımlanacaktır. Belli yerlerde türban takılmasına hiç karşı çıkmayanların bile işi bundan böyle zorlaşacaktır. Peki türbanın siyasal simge olması ne anlama geliyor?

 

 

Politik alan ve siyasi simge

 

Her şeyden önce eğer türban bir siyasal simge ise, bu, onu takan ve kamusal mekan denilen, benim toplumsal alan demeyi tercih ettiğim, görünür alanda dolaşan, edip eyleyen insanın doğrudan politik tavır içinde olan birisi olduğu anlamına gelecektir. Buradaki " doğrudan politik tavır " kavramını tesadüfen kullanmadım. Tam tersine, o halin görünür hayat içinde kişilerin (tabiriyle söylemek gerekirse siyasal öznelerin ) sürdürmesi gereken politiknötr yaklaşımı bırakıp politikaktif/provokatif bir davranış içine gireceğini belirtmek istedim. Böyle bir ortamda ve böyle algılanacak bir düzlemde, karşıtını da aynı şekilde tahrik edecek bir pozisyon içinden bakan, konuşan bir özneyle nötr bir alan yaratmak olanaksızdır. Bu,sosyal ortamın tek yanlı olarak siyasallaştırılmasıdır . Bunun sonucu açıkça çatışma üretecek bir ortamın kurulmasıdır.

 

Parçalı-atomize toplum

 

Bu ortam mutlaka açık çatışmayı davet etmeyebilir. Ama çok kesin bir biçimde kutuplaşmayı doğurur. Burdan da birbirine kapalı, ters, hatta uzlaşmaz bir tersleşme düzenine geçilir. Bir örnek vereyim: bizim okuduğumuz yıllarda Orta Doğu TeknikÜniversitesi'nin yemekhanesinde farklı sol fraksiyonların her birinin kendine ait bir masası vardı. Bunlar yan yana dururdu. İlk bakışta hoş bir görüntü ve ortamdı. Demokratik bir çoğulculuğu yansıtırdı. Ne var ki, o fraksiyonların hiçbiri diğeriyle bir ilişki veya etkileşim içinde olmazdı. (Aralarında kan dökecek kadar husumet ilişkisine girenleri hiç söz konusu bile etmiyorum.) Tam tersine birbirine alabildiğine uzaktılar. Giderek de atomizeparçalanmış bir sosyal alan meydana getirirlerdi. Ve bu maksatla pasif siyasal çatışma maksadıyla orada bulunurlardı.

 

Yoksa çoğunluk diktatoryası mı?

 

Şimdi türbanın, yani bu derecede yaygın kullanılan ve görünürlük taşıyan bir simgenin siyasal olduğunun kabulü ve biriktidarın kendini onunla özdeşleştirmesi, onun temsil ettiği ideolojiyi benimsememiş olan kitlenin dışlanması, ona sırtçevrilmesidir . Bu da, hiç kimse kuşku duymasın, açık açık siyaset biliminin en tehlikeli kavramlarından biri olan çoğunlukdiktatoryası anlamına gelebilecek bir yaklaşımın içine girmektir.

 

Manevi cebir ve sembol

 

Kaldı ki, Başbakan'ın açıklaması bu konuyla ilgili ulusal ve uluslararası hukukun sınırlarını çizdiği algılamayı da hiçe saymaktadır. İnsan Hakları Mahkemesi türbanı bir " dinsel simge " saydığı için yasaklamıştır. Niye böyle bir yola gitmiştir derseniz ana neden şudur:

Bugün laiklik konusunu tartışırken dünyanın üzerinde durduğu nokta belli bir ideolojinin, dünya görüşünün, politik düşüncenin karşıdakine manevi cebir yoluyla dayatılmasıdır. Hukuktaki en önemli kavramlardan biri budur. Bir konuda karşıdakini doğrudan cebir altına almaz fakat tam da semboller ve diğer dolaylı araçlar kullanarak manevi bir baskı altında tutarsanız bu da çok ciddi bir hak ihlali anlamına gelir. Uluslararası hukukun türbanı "dinsel simgedir" diye nitelendirmesinin altında yatan en önemlikabul noktası budur. Yaratacağı manevi baskı-cebir ortamıdır.

Gönderi tarihi:
Allah adına insan öldürmek...

Din adına insanları aşağılamak ve küçük görmek...

İlkel ve gelişmemiş toplumu sömürüp olmayan dünyalara hapsetmek....

Din adına bölücülük mü yapmak...

Gerçek dini arapça mı öğrenmek..

Bütün dinleri ve peygamberlerimi dışlamak...

Nedir söylermisiniz...

Bütün bunlar karşısında ne kadar ilerici ve çağdaş olabilirsiniz...

Arap, afgan, suriye, libya vb ne kadar çağadaş ise o kadarsınız...

Biz bunu yutmayız, yutmayacağız...

Bugün okullara ve kurumlara türbanı serbest bırakan zihniyet...

Yarın burkaya da, çarşafada, don ile, mayo ile, nazi amlemlerinede göz yumar....

Bunun üniversite gibi bilim misyonluğu üstlenmiş bir öğretim kurumuna ne kada haykırı olabileceğini düşünebiliyormusunuz...

Siz türbanla girin...

Bizde donla geleceğiz o zaman...

Ne olacak peki...

Eğitim mi göreceğiz, kavgamı edeceğiz, birbirimizle bir bez parçasıyla, mayoyla mı yarışacağız..

Tehlikenin farkındamısınız siz..

 

1)mrb belirtmissinki biz(dinini rabbinin emrettigi gibi yasamaya calısanlar) Allah adına adam öldürüyomusuz..oyleyse once bi bakara süresi 190. ayei incelersen ne kadar bilincsiz konustugunun farkına varırsın.

 

2)İslam dini hosgörü dinidir..tarihimizde hiç bir müslüman ülke veya imparatorluk hiç bir ülkeyi sömürmemiştir her gittigi yere huzur mutluluk ve rafah getirmiştir..kimsenin dininede karıslmamıstır..ornek osmanlı imparatorlugu..Kim dinleri ve peygamberleri dıslıyo biz mi?nasılki yenı bi kural geldıgınde eskı kuralı diksallifye edıyo oncekının bi hukmu kalmıyo Allah(c.c.)once gonderdgi dinlerde sapkınlık oldugu icin baska bir din ve kitap onları ogretmesi icinde bi haberci gonderdi..fakat en son din islam en son kitap kuran ve en son habercide peygamberde Hz.Muhammed'dir..yani islam diniyle birlikte onceki dinlerin hukmu kalkmıstır..tek gecerli din islamiyettir..

 

3)şöyle bi hafızanı yokla bakalım..hiç yakın zamanda aklına dunya capında yenılık gelişme gosteren bi türk ilim veya bilim adamları gelıyomu..ama o 14.yy da yasayanlar gelıyo deilmi..ozaman anlarsın gerici dediklerinin ne kadar cagdısı oldugunu...

 

4)Herkes kendine yakısan giyer..............

Gönderi tarihi:
Yukarıda sordum ama cevap alamadım sayın abdulselaö. Dini emir ve ilericilikten bahsettiğinize göre siz cevap verebilirsiniz belki. Çağdışı zihniyete sahip olarak ben merak ediyorum. Gittikçe cemaatleşen toplumumuzda yarın hocaefendiler: "Hırsızların elini kesmek, zinacıları recmetmek, dört kadınla evlenmek, sokakta örtünmeden gezen kadınları hapsetmek, namaz kılmayanı dövmek, dinden döneni öldürmek gibi cezalar da dini inancımızın gereğidir yasalara girmelidir. Biz çoğunluğuz böyle yaşamak istiyoruz böyle yaşamamızı engellemek özgürlüğümüze engel olmaktır. Engelleyenler batıcı azınlıktır tahakküm etmektedirler bize" deseler böyle gizli fetvalar çıkarsalar cevabınız ne olacak? Bunlar dini emir değil mi diyeceksiniz??? Nedir yani açık açık söyleyin beni de kurtarın bu meraktan.

 

 

mrb arkadasım..once sunu belriteyim ben senin kadar karamsar degilim bu konuda..ayrıca bizim din adamlarımız kasap deiller..islam dininin temelinde insan ve hosgoru vardır..ayrıca Kurankı kerimde Kafirun suresiyel acıkca belirtiliyorki:

 

1. De ki: Ey kâfirler!

 

2. Ben sizin ibadet ettiklerinize ibadet etmem.

 

3. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmiyorsunuz.

 

4. Ben sizin ibadet ettiklerinize asla ibadet edecek değilim.

 

5. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz.

 

6. O halde sizin dininiz size, benim dinim bana.

 

Yani kimseyi islamiyet için zorlamak gibi bi fetva olamaz..hersey acık ve net..saygılar,

Gönderi tarihi:
daha ne olsun canım..kucaklarını sevgi ile açanlara bu yorumlar yapılır mı ayıp yahu :D

 

şimdi benim kafam karışık doğal olarak

 

kürt sorununu savunanlar dilimizi konuşamıyoruz..çocuklarımıza istediğimiz ismi veremiyoruz diye yapmadıklarını bırakmıyorlar..

 

türbanı savunanlarda..okuma hakkı diye bir türkü tutturmuşlar..kendi seslerinden başka hiçbir sesi duymuyorlar..

 

benzerlik müthiş..ilerleme modeli uyuyor..

 

sevgili hemcinslerim..tabii kadın modeli diye evinde çocuk bakmaya yönlendirilen özendirilen.. çalışan kadın aldatır özlü sözleriyle bizi bir hayli düşündüren..birde üstüne Atatürk ve cumhuriyete dil uzatarak..imparatorluk bakiyesi kadınları överek..cumhuriyet kadını robocop gibi birşey..hiç yaşlanmıyor..kırışmıyor fiziki göndermeleriyle..kafalarındaki ahlaksızlığı şekle şemale büründüren bu zihniyetin ellerine..kendinizi bu kadar gönüllü teslim ederken acaba sonunuzu düşünebilecek boşluğu.. yoğunluğunuz arasında bırakabiliyormusunuz kendinize..önünüzü görmek adına..

 

yani erkeklerin kadın haklarını bu kadar canı gönülden savunduğu tek konu ne ilginçtirki türban konusu..apmül falandamı yanmıyor beyinlerinizin bir köşesinde..

 

yani erkeklerin kadın haklarını bu kadar canı gönülden savunduğu tek konu ne ilginçtirki türban konusu..

 

Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder.

 

Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları gibi, kadınlarında erkekler üzerinde belli hakları vardır.. Ancak, erkekler kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler.

 

Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebi ile ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.. Onun için saliha kadınlar itaatkârdır..

 

Kadınlar tarlanızdır dilediğiniz gibi ekin..

 

Bunlar bazıları... Ve bunları görmezden gelip, ''Allah'tan olduğu iddia edilen bir din kitabında ''benim kişiliğim ve hakkım neden yarım'' diye sormayı da akıl edemiyorlar mı bu kadınlar?

Gönderi tarihi:
Bunlar bazıları... Ve bunları görmezden gelip, ''Allah'tan olduğu iddia edilen bir din kitabında ''benim kişiliğim ve hakkım neden yarım'' diye sormayı da akıl edemiyorlar mı bu kadınlar?

 

Bilmiyorlar ki sorsunlar. Bu soruları sorabilmeleri için, önce din kitabını okumaları gerekiyor. Çoğu okumadan, kulaktan dolma bilgilerle, vaazlarla öğrendikleri için bilmiyorlar neyin ne olduğunu.

 

Yukarıda saydığın ve benzeri ayetlerin Kuran'da olduğunu söyleyince de şaşırıyorlar. Dinimizde böyle bi şey yok, dinimizin bunlarla alakası yok diyorlar.

Gönderi tarihi:
Bilmiyorlar ki sorsunlar. Bu soruları sorabilmeleri için, önce din kitabını okumaları gerekiyor. Çoğu okumadan, kulaktan dolma bilgilerle, vaazlarla öğrendikleri için bilmiyorlar neyin ne olduğunu.

 

Yukarıda saydığın ve benzeri ayetlerin Kuran'da olduğunu söyleyince de şaşırıyorlar. Dinimizde böyle bi şey yok, dinimizin bunlarla alakası yok diyorlar.

Sayın halkalıyıldız, tahsil görmemiş, görememiş -eline bırakın bir kitabı Kuran bile almamış- kulaktan dolma bilgilerle yetinen kadınlarımızın bunu demesi normal de, ya tahsillilere ne demeli? Bunlar da herhalde okuyorlar ama, okuduklarını anlamıyorlar.

Gönderi tarihi:

Türban tartışması neden başladı?

 

Türban meselesine rejim değişikliği açısından bakmak ve bu yönde önlemler almak, bu yönde mücadele örgütlemek ilk görevimizdir. Türbanın kabulü Şeriat rejiminin kabulüdür. Şeriatçıların dört elle bu meseleye sarılmasının nedeni budur. Türbanlı sayısının artması rejim değişikliğinin birebir göstergesidir. Başta Tayyip Erdoğan, tüm Şeriatçılar yıllardır bunun mücadelesini vermektedirler. Bu mücadele boşuna değildir. Neden çember sakal değil de türban diye de sormak gerekir! Üniversitelere veya kamu kurumlarına cübbeyle, çember sakalla gelmek de yasaktır ama Şeriatçılar bunun değil de türbanın mücadelesini vermektedirler. Kadınların değiştirilmesi Şeriatçılar için çok önemlidir. Şeriatçı rejimlerin ilk yaptığı, kadınların giyimini, kuşamını değiştirmektir. Mesela, çember sakallı, şalvarlı cübbeli bir erkeğin arkasında dört tane mini etekli, askılı elbise giymiş kadın görüntüsü Şeriatı simgelemez. Böyle bir görüntüye sadece gülünür veya sakallıya helal olsun denilir. Ancak modern giyimli bir erkek ve yanında türbanlı bir kadın Şeriatı simgeler. Türbanlı kadın sayısıyla Şeriatçıların gücü doğru orantılıdır.

 

Türban tartışması gündemi değiştirmek için mi başlatıldı?

 

Tayyip Erdoğan, iktidara geldiği ilk günden beri türban meselesini kaşımakta. Türban meselesini gündeme getirme fırsatını hiçbir zaman kaçırmamıştır.

 

Tayyip Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Forum Toplantısı için geldiği İspanya’dan “Türbanın bir siyasi simge olarak takıldığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz? Dünyanın neresinde böyle bir yasak var? Ama halkının yüzde %99’u Müslüman olan ülkemde böyle bir sıkıntı yaşanıyor” sözleriyle türban tartışmasını tekrar başlattı. Bu açıklamadan sonra her kesim içinde yoğun bir türban tartışmasıdır gidiyor.

 

Türban, Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, bugün AKP’lilerin artık rahatlıkla söylediği gibi kuracakları rejimin bayrağıdır.

 

İktidara gelmeden önce, tabanına verdiği en önemli söz türban meselesini çözmek olmuştu. Ancak AKP iktidarının ilk yıllarında Atatürkçü kurumların henüz tasfiye edilememiş olması, AKP’nin türban konusunda biraz yavaş hareket etmesine neden olmuştu. AKP’nin türban konusundaki söylemleri daha yumuşak, daha mazlumca olmuştu.

 

Ancak türban meselesini daha önceden “inanç” ve “insan hakları” çerçevesinde ele alan Tayyip Erdoğan’ın türbanın siyasi bir simge olduğunu söylemesi Türkiye’de bazı şeylerin çok değiştiğinin göstergesi. Son dönem Tayyip Erdoğan’ın başlattığı türban tartışmasını da bu çerçevede ele almak gerekiyor.

 

Son tartışmalarla ortaya çıkan bir gerçek daha var ki, oda şudur: Türban meselesi iki kesim açısından tekrar ele alınmalı. Birincisi Şeriatçı kesim, ikincisi bunun karşısındaki Atatürkçü kesim. Türban konusunda birinci kesimin kafasının net olduğunu, türbanla ilgili sözlerin bilerek, seçilerek söylendiğini görüyoruz. Ancak bu meselede ikinci kesimin kafası biraz karışmış gibi.

 

Geçmiş dönemde AKP’nin Şeriatçılığını kanıtlamak için türbanı kanıt gösterenler bu meseleyi şimdi çok farklı biçimde ele alıyorlar.

 

Şeriatçı kesim Tayyip Erdoğan’ın açıklamasıyla bayram ederken, bunun karşısındaki Atatürkçü kesimler meseleyi bambaşka bir zeminde tartışmaya kalkıyorlar. En çok söylenen şey ise türban tartışmasının gündemi değiştirmek için başlatıldığı.

 

Bunu söyleyenler, Türkiye’nin ABD ile birlikte İran’a müdahale edeceğini ve sürecin sessiz sedasız olması için böyle bir tartışmanın yaratıldığını iddia ediyorlar. Onlara göre AKP’nin gerekçesi de şu: Böyle bir müdahale durumunda AKP çok tepki toplayacak. Bu tepkiyi azaltmak için insanlar “yapay” bir türban tartışması içine sokulmalı. Bu tartışma bunun için çıktı.

 

Böyle düşünenlerin, AKP’yi akladıklarını da düşünmeleri gerekiyor. AKP, sıradan bir işbirlikçi-sağcı bir partiye dönüştürülüyor bu şekilde. Evet şu doğru, AKP ABD işbirlikçisi bir parti, sağcı bir parti ama sıradan değil!

 

AKP laik rejimle hesaplaşabilecek güce erişti

 

Neden sıradan değil? AKP tüm sağcı mirası sahiplenmekle birlikte diğerlerinden faklı olarak Atatürk Cumhuriyeti’yle, laik rejimle hesaplaşabilecek güce erişti. Tayyip Erdoğan’ın bu kadar cesur olmasının nedeni bu. İki yıl önce söylediği, “Yüksekokullardaki türban yasağını hata olarak görüyorum. Bir demokratik ülke din özgürlüğünü sağlamalı. Buna, vatandaşların dinlerini yasalara saygı koşuluyla, semboller vasıtasıyla ifade etmesi de dahildir. Türban yasağı liberal değildir. Bu yasayı yapanlar hedeflerini aşmışlardır” sözlerinin çok tepki çekmesi üzerine bu sözleri söylediğini reddeden Tayyip Erdoğan şimdi cesurca çıkıyor ve türbanı siyasi bir simge olarak sahiplendiklerini açıklıyor. Bununla da yetinmiyor, türbanın Anayasa değişikliğiyle serbest bırakılacağını ilan ediyor.

 

Tayyip Erdoğan’ın bu cesareti AKP’nin geldiği noktayı gösteriyor. Atatürkçü kesimlerin ve kurumların Erdoğan’ın türban açıklamalarından önemli dersler çıkartması gerekiyor.

 

Özgür Erdem arkadaşımız bakın TÜRKSOLU’nun 76. sayısında ne yazmış:

 

AKP, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığını ele geçirmeden, istedikleri yasal ve anayasal düzenlemeleri gerçekleştiremeyeceklerinin farkında. Bu nedenle türban gibi meseleleri mümkün olduğunca ertelemeye çalışıyor... Türban konusundaki duyarlılık devam ettiği sürece de, ertelemeye devam edecek gibi görünüyor.”

 

Tarih 22.02.2005, günümüzden 3 yıl önce.

 

İşte bir sürecin sonu. AKP Cumhurbaşkanlığını ele geçirdi. Daha fazlası, Anayasa Mahkemesi’ni de, YÖK’ü de ele geçirdi. Ve Tayyip Erdoğan’ın türban açıklaması tüm bunlardan sonra, bu kadar cesurca oluyor. Sizce tesadüf mü?

 

Kimi gerçekleri görmezden gelerek, bunlar olumsuz da olsalar, kabullenilmesi zor da olsa doğru tespitler yapmak zorundayız. AKP, Kürt-İslam Cumhuriyeti mücadelesinde önemli mesafe almıştır. En temel devlet kurumlarını ele geçirerek oldukça güçlenmiştir. Bu gerçeklerden kaçarak AKP’yle mücadele etmek, hele hele Türk halkını mücadeleci Atatürkçülük çizgisinde birleştirmek imkânsızdır.

 

Türban tartışmasına gündem değiştiriliyor diye bakmak AKP’nin Şeriatçılığını aklamaktan başka bir şey değildir.

 

Zaten AKP’nin Şeriatçılığıyla, ABD işbirlikçiliği birbirinden bağımsız değildir. AKP Şeriatçı olduğu için, Cumhuriyet rejiminin sonunu getirmek istediği için ABD işbirlikçisidir.

 

Ve ABD İran’a saldırırken en büyük güvencesinin AKP hükümeti olması, AKP’nin Şeriatçılığındandır. AKP’nin Şeriatçı açıklamaları da aynı eksende değerlendirilmelidir.

 

Şeriatçıların tek simgesi türbandır

 

Türban meselesine rejim değişikliği açısından bakmak ve bu yönde önlemler almak, bu yönde mücadele örgütlemek ilk görevimizdir.

 

Türbanın kabulü Şeriat rejiminin kabulüdür. Şeriatçıların dört elle bu meseleye sarılmasının nedeni budur.

 

Türbanlı sayısının artması rejim değişikliğinin birebir göstergesidir.

 

Başta Tayyip Erdoğan, tüm Şeriatçılar yıllardır bunun mücadelesini vermektedirler. Bu mücadele boşuna değildir. Neden çember sakal değil de türban diye de sormak gerekir! Üniversitelere veya kamu kurumlarına cübbeyle, çember sakalla gelmek de yasaktır ama Şeriatçılar bunun değil de türbanın mücadelesini vermektedirler.

 

Kadınların değiştirilmesi Şeriatçılar için çok önemlidir. Şeriatçı rejimlerin ilk yaptığı, kadınların giyimini, kuşamını değiştirmektir. Mesela, çember sakallı, şalvarlı cübbeli bir erkeğin arkasında dört tane mini etekli, askılı elbise giymiş kadın görüntüsü Şeriatı simgelemez. Böyle bir görüntüye sadece gülünür veya sakallıya helal olsun denilir. Ancak modern giyimli bir erkek ve yanında türbanlı bir kadın Şeriatı simgeler. Türbanlı kadın sayısıyla Şeriatçıların gücü doğru orantılıdır.

 

2008 Türkiye manzarası tam da böyle bir manzaradır. Başbakan yanında türbanlı eşi, Cumhurbaşkanı yanında türbanlı eşi, bakanlar yanlarından türbanlı eşleri, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve türbanlı eşi (türbanlı değilse bile takar)... Böyle bir manzara Şeriat manzarası değil de nedir?

 

Yeşil Elmacıların türban ittifakı

 

Türban tartışmaları sırasında kimi partileri AKP’nin safında görmek bizleri şaşırtmadı. MHP’den DTP’ye Kürt-İslamcı dediğimiz kesimler türban meselesinde ittifak içindeler. Tek ayrılık noktaları türbanın nasıl serbest bırakılacağı gibi tali bir meselede. MHP türban konusundaki tavrının AKP’yle aynı olduğunu daha önceden göstermişti. DTP de MHP gibi AKP’nin türban çıkışını destekledi. DTP eski Başkanı, şimdiki grup başkanı Ahmet Türk, “Türban bir inanç özgürlüğüdür. Eğer böyle görüyorsanız, samimi bir şekilde tartışalım. Biz türbanı kadın hakkı, insan hakkı ve özgürlük olarak değerlendiriyoruz’’ diyerek bu desteklerini ortaya koydu.

 

Ne hikmetse Türklük vurgusundan kaygı duyanların, “Türk’ü çok vurgularsak ayrılıkları körükleriz” diyenlerin, mesela “Hepimiz Türk’üz!” diyenleri ayrıklıkçı ilan edenlerin, Kürtleri kazanmaktan bahsedenlerin türban konusundaki tavrı net. Kimse çıkıp da, “Aman türbana çok vurgu yapmayalım, bu laiklerin işine gelir, toplumu laik-antilaik çatışmasına götürür” gibi bir şey demiyor, böyle bir kaygısı yok.

 

Herkes türbanı savunuyor, herkes türbanlıların arkasında! Kimi Atatürkçü çevreler de bu psikolojik savaştan etkileniyor ve türban meselesine Şeriatçı kesimin çizdiği çerçeveden bakıyor. Doğrudan türbana karşı çıkmaktan ziyade, AKP’nin, Tayyip Erdoğan’ın samimi olmadığını kanıtlamaya çalışıyor.

 

Hele hele türban meselesini inancın bir gereği olarak ortaya koymak, Şeriat kuralların en başından kabullenmesi demek. Çünkü Şeriatçılar için her şey inancın gereği. Sakal bırakmak, cübbeyle dolaşmak, mesai saatlerini namaz saatlerine göre belirlemek, evlenmek, boşanmak, suçlulara verilecek kimi cezalar... vs. vs.

 

Listeyi daha da uzatmak mümkün. Tüm bunların anlamı zaten yeni bir rejim demek: Şeriatçı rejim!

 

Türbanla birlikte hayatımızda neler değişecek?

 

Aslında bu türban tartışmasıyla bazı şeyleri yeniden hatırlatmak gerekiyor. Çünkü Türk Milleti onca şeye çok çabuk alıştırılıyor, kimi şeyler çok çabuk normalleştiriliyor.

 

Mesela türbanın, iklime göre, topluma göre, bölgeye göre, çalışma alanlarına göre çeşitleri tartışılıyor şimdi. Dikkat edin, türbanın kendisi değil, türbanın çeşitleri. Yani türban meşrulaşmış, çeşitlerini tartışıyoruz. Hangi yüze ne tür bağlama şekli yakışır, pantolonlu türbanlı olur mu, bir şıklık gereği olarak türban. Kuaförler gibi, türban bağlama merkezleri açılıyor şimdi. İş görüşmesi için, davet için, iş yemekleri için, düğünler, nişanlar için türban bağlama teknikleri geliştiriliyor ve normalleştiriliyor.

 

Şeriatçıların çizdikleri pembe türban tablolarının arkasında nelerin gizli olduğunu tekrar hatırlamakta fayda var diye düşünüyoruz.

 

Türbanın yaygınlaşmasıyla neler olacak?

 

28 Şubat öncesi üniversitelerde yaşadığımız o karanlık günler geri gelecek.

 

28 Şubat öncesinde Şeriatçıların üniversitelerde bırakalım Atatürkçü öğrencileri, sıradan öğrenciler üzerinde nasıl baskı kurduklarını henüz unutmadık. Eğer 28 Şubat öncesinde Marmara Üniversitesi’nde öğrenci bir tanıdığınız varsa Şeriatçıların neler yaptığını size tekrar hatırlatsın. Tüm gerici kadroların yuvalandığı üniversitelerde -hadi girmeyi başardınız- başı açık kızlarımız okuyabilecek mi acaba?

 

Türbansız devlet memurları önce türban takmaya zorlanacak, bir süre sonra devlet dairelerine alınmayacak. Eşleri türbansız olan iş adamları ihalelere giremeyecek, eşleri türbansız olan devlet memurları yükselemeyecek. İşini büyütmek isteyen, para kazanmak isteyen eşine türban takacak.

 

AKP Kütahya Milletvekilinin, “devletten ihale almak isteyen müteahhit eşlerinin kapanmaya başladığı” yönündeki eleştiriye verdiği cevap ortada. “Elbette iş alacaksa, iş verecekse kendisine çeki düzen verecektir” Yani eşini türbana sokacaktır!

 

Mahalle baskısı tartışmalarını hatırlayalım. Türbanlıların sayısı arttıkça, türbansız dolaşanlara kötü gözle bakılmaya başlanacak. Türbansızlara önce psikolojik baskı yapılacak, sindirilmeye çalışılacak; bir süre sonra da türbansız dolaşmak yasaklanacak.

 

Pakistan, Malezya, Afganistan olmak bundan ibaret değil midir zaten?

 

Malezya’da Şeriatçılar nasıl güçlendi? Malezya’da kadınlar nasıl türbana sokulduysa, aynısı Türkiye’de yapılmaya çalışılıyor.

 

Türban AKP için taktiksel bir mesele değil, temel mesele.

 

Türbansız Şeriat olmayacağının AKP farkında.

 

Acaba Atatürkçüler türbanın Şeriat için vazgeçilmezliğinin farkında mı?

 

AKP’nin kuracağı rejim elbette işbirlikçi, elbette Şeriatçı, elbette türbanlı olacak.

 

Alıntıdır/Kuzey Fırat

 

erdem43_Carsaf_ED.gif

Gönderi tarihi:
mrb arkadasım..once sunu belriteyim ben senin kadar karamsar degilim bu konuda..ayrıca bizim din adamlarımız kasap deiller..islam dininin temelinde insan ve hosgoru vardır..ayrıca Kurankı kerimde Kafirun suresiyel acıkca belirtiliyorki:

 

1. De ki: Ey kâfirler!

 

2. Ben sizin ibadet ettiklerinize ibadet etmem.

 

3. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmiyorsunuz.

 

4. Ben sizin ibadet ettiklerinize asla ibadet edecek değilim.

 

5. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz.

 

6. O halde sizin dininiz size, benim dinim bana.

 

Yani kimseyi islamiyet için zorlamak gibi bi fetva olamaz..hersey acık ve net..saygılar,

 

Keşke herşey bu kadar basit olsaydı bir sure ile herşey ayan beyan açık seçik ortaya çıksaydı. Bu sureyi okumamıştım ne büyük yanlışa düşmüşüm.

Biraz İslamda Ceza Hukuku tahsili yapmanızı salık veririm sayın abdulselaö. Ceza hukukunda yer alan ahkama kasaplık demeniz de sizin irtidada meyilli olduğunuzun ifadesidir onu da ifade edeyim.

 

Anlamını bilmediğimiz kelimeler:

ahkam:hükümler

irtidat: dinden dönme

Gönderi tarihi:

Denizli'de haftasonu yapılan açık lise sınavlarında kıyafet "serbest"ti. Türbanlıların yanısıra kara çarşaflı, takke ve şalvarlılar sınav yapılan salonlarda boy gösterdi.

 

Denizli’de geçtiğimiz hafta yapılan, Açık İlköğretim Okulu sınavlarında yaklaşık 40 öğrencinin, ilk etapta türbanlı oldukları gerekçesiyle sınava alınmaması, ardından Sınav Yürütme Komisyonu Başkanı Vali Yardımcısı Halil İbrahim Ertekin tarafından alınan karar ile ikinci oturuma türbanlı girmesi Eğitim-İş Denizli Şubesi’nin tepkisine neden oldu.

 

Bu haftasonu yapılan Açık Lise sınavlarında ise türbanlı öğrencilerin yanı sıra, çarşaflı, takke ve şalvarlı erkek öğrenciler de sınava alındı. Yapılan uygulama ile Anayasa’nın Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nin 2, 4, 10, 14 ve 153. maddelerinin çiğnendiği gerekçesiyle geçtiğimiz hafta Eğitim-İş Sendikası Denizli Şubesi, Sınav Yürütme Komisyonu yetkilileri, Vali Yardımcısı Halil İbrahim Ertekin ve öğrencilerin öğrenci kimlik kartlarına türbanlı fotoğraflarını koyduğunu ileri sürdükleri yetkililer hakkında Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

 

Telefona çıkmadı

Konuyla ilgili bilgi almak istediğimiz İl Sınav Yürütme Kurulu Başkanı Vali Yardımcısı Halil İbrahim Ertekin, gün boyu telefonlara çıkmadı. Bu durum sınavlara yasalara aykırı olduğu halde kılık kıyafet kanununa muhalefet eden kişilerin alınmasının, sadece okul idarecilerinin inisiyatifiyle gerçekleşmediği yönündeki kuşkuların artmasına neden oldu.

 

AKP’nin cüretinden güç alıyorlar

Hafta sonu yapılan Açık Lise Sınavlarında türbanlı öğrencilerin bu kez engelle karşılaşmadan içeri alınması ve bunun yanında iki okulda bazı erkek öğrencilerin şalvar ve takkeli olarak sınava girmesinin suç olduğu söyleyen Eğitim- İş Sendikası Denizli Şube Başkanı Dikmen Onat, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na konuyla ilgili olarak yeniden suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Türbanlı kızların ve şalvar ve takkeli öğrencilerin okullara alınmasının iktidardan alınan bir güç olduğunu açıklayan Onat “Yargı kararı olmasına rağmen böyle olması iktidardan alınan bir güçtür” dedi.

Gönderi tarihi:
Sizin ilerici ve çağdaşlığınız nerede peki...

Sakmabaştamı..

Çember sakaldamı..

Cübbedemi...

Takkedemi...

Çarşaftamı..

Burkadamı...

Kadının saçından korkan zihniyet ne kadar ilerici ve çağdaş olabilir söyleyebilirmisin..

1400 lü yıllarda yaşamıyoruz...

21. yüzyıldayız...

Ezberlediğimiz ve doğru bildiğimiş şeyler insanları ne hale getirdiğini görmüyormusunuz..

Allah adına insan öldürmek...

Din adına insanları aşağılamak ve küçük görmek...

İlkel ve gelişmemiş toplumu sömürüp olmayan dünyalara hapsetmek....

Din adına bölücülük mü yapmak...

Gerçek dini arapça mı öğrenmek..

Bütün dinleri ve peygamberlerimi dışlamak...

Nedir söylermisiniz...

Bütün bunlar karşısında ne kadar ilerici ve çağdaş olabilirsiniz...

Arap, afgan, suriye, libya vb ne kadar çağadaş ise o kadarsınız...

Biz bunu yutmayız, yutmayacağız...

Bugün okullara ve kurumlara türbanı serbest bırakan zihniyet...

Yarın burkaya da, çarşafada, don ile, mayo ile, nazi amlemlerinede göz yumar....

Bunun üniversite gibi bilim misyonluğu üstlenmiş bir öğretim kurumuna ne kada haykırı olabileceğini düşünebiliyormusunuz...

Siz türbanla girin...

Bizde donla geleceğiz o zaman...

Ne olacak peki...

Eğitim mi göreceğiz, kavgamı edeceğiz, birbirimizle bir bez parçasıyla, mayoyla mı yarışacağız..

Tehlikenin farkındamısınız siz..

 

 

1)mrb belirtmissinki biz(dinini rabbinin emrettigi gibi yasamaya calısanlar) Allah adına adam öldürüyomusuz..oyleyse once bi bakara süresi 190. ayei incelersen ne kadar bilincsiz konustugunun farkına varırsın.

 

2)İslam dini hosgörü dinidir..tarihimizde hiç bir müslüman ülke veya imparatorluk hiç bir ülkeyi sömürmemiştir her gittigi yere huzur mutluluk ve rafah getirmiştir..kimsenin dininede karıslmamıstır..ornek osmanlı imparatorlugu..Kim dinleri ve peygamberleri dıslıyo biz mi?nasılki yenı bi kural geldıgınde eskı kuralı diksallifye edıyo oncekının bi hukmu kalmıyo Allah(c.c.)once gonderdgi dinlerde sapkınlık oldugu icin baska bir din ve kitap onları ogretmesi icinde bi haberci gonderdi..fakat en son din islam en son kitap kuran ve en son habercide peygamberde Hz.Muhammed'dir..yani islam diniyle birlikte onceki dinlerin hukmu kalkmıstır..tek gecerli din islamiyettir..

 

3)şöyle bi hafızanı yokla bakalım..hiç yakın zamanda aklına dunya capında yenılık gelişme gosteren bi türk ilim veya bilim adamları gelıyomu..ama o 14.yy da yasayanlar gelıyo deilmi..ozaman anlarsın gerici dediklerinin ne kadar cagdısı oldugunu...

 

4)Herkes kendine yakısan giyer..............

 

İslam dini hoşgörü dinimiş... Peh...

Sen önce sizin din anlayışı ile günümüzde bizlere yaşattığı çıkmazlara bak..

Sen kal bana islam dini hoşgörü dini imiş..

Bu hoşgörüyü MUSTAFA KEMAL İLE KAZANDIK BİZ...

Fethulla Gülen, Aczmendi, Taliban önünde diz çökmüş, suudi kıralın hoteline gidip hala aldığı hediyelerin gizlediği zihniyetlerle, Halifeli ilan eden bilmem alman ******* yetişmiz bitmelerle, Hizbullah gibi elleri kanlılarla değil, Süleymancı, nakşi, kadiri bilmem ne düşünceleyirle değil,

MUSTAFA KEMAL İLE EEEEEY... MUSTAFA KEMAL'LERLE kazandık...

Siz bizlerimi kandıracaksınız...

Burası cami, kuran kursu yuvası ve Arabistan değil...

Çağdaş, laik, demokratik ve bilimi felsefe edinmiş ve yaşam biçimi haline getirmiş ATATÜRK'ÜMÜZÜN CUMHURİYETİ...

Arabın kültürüyle yoğrulmuş doğmaların değil..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.