Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İslam Ülkeleri "first lady"lerinin başı açıkken TÜRKİYE'NİN Kİ TÜRBANLI... (Ülkemizin imajını gittikçe bozan zihniyet...)


DİPNOT

Önerilen İletiler

İslam ülkelerinin 'first lady'lerinin başı açıkken Türkiye'ninki türbanlı...

 

 

First Lady farkı...

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad 'ın Türkiye ziyareti sırasında, resmi karşılama töreni düzenlenirken Çankaya Köşkü'nde ortaya çıkan tablo, Türkiye'nin imajının "türbana" teslim olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ün türbanlı eşi Hayrünnisa Gül, başı açık Esma Esad ile yan yana geldiğinde Türkiye'nin getirildiği nokta objektiflerden dünyaya yansıdı.

 

İslam ülkelerinin çoğunun liderinin eşi siyasal İslamın simgesi olan türbanı takmazken Türkiye ilk kez dünya kamuoyuna türbanlı bir first lady ile "resmi" görüntü verdi. Çankaya Köşkü'ndeki resmi karşılama töreninde, protokol kuralları çerçevesinde objektiflere poz verilirken Esad'ın türban takmayan ve çağdaş giysileri tercih eden eşi Esma Esad Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ün yanında, türbanlı "first lady" Hayrünnisa Gül de Suriye Devlet Başkanı'nın yanında yer aldı.

 

 

 

TÜRBAN YERİNE ÇAĞDAŞ GİYİMİ TERCİH EDİYOR

Vahabi inancına sahip Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi şeriat ile yönetilen ülkeler dışında Ortadoğu'daki Müslüman kimliği olan ülkelerin çoğunun liderinin eşi türban takmıyor. Esma Esad'ın yanı sıra Ürdün Kralı Abdullah bin Hüseyin 'in Filistin asıllı eşi Kraliçe Reina da ülkesinde İslami kuralların büyük ölçüde günlük yaşamda etkili olmasına karşın türban takmadığını gibi çağdaş giysileri tercih ediyor. Arap dünyasının lideri konumunda olduğunu düşünen Mısır'ın Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek 'in eşi Suzan Mübarek de türban takmayan lider eşleri arasında bulunuyor. Çağdaş giyimi ile Mısır'ın dünyaya tanıtımında önemli rol oynayan Suzan Mübarek'e geçen sene de Almanya'da Barış İçin Uluslararası Kadın Hareketi derneğinin başkanı olarak "Dr. Rainer Hildebrandt Madalyası" adlı Uluslararası İnsan Hakları Ödülü verilmişti.

 

Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin 'in eşleri Sacide Tulfah ve Samira da türban kullanmıyordu. Sacide Tulfah sadece ara sıra başına eşarp takıyordu. Ancak ABD işgalinden sonra Irak Başbakanı olan Şii kökenli Nuri El Maliki, tesettürlü olan eşini protokole sokmadı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani 'nin eşi Hero İbrahim Talabani de ülkesinin ABD tarafından İslam Cumhuriyeti'ne dönüştürülmüş olmasına karşın türban takmıyor, o da diğer çoğu Arap Ortadoğu ülkelerinin lider eşleri gibi yerel giysileri değil, çağdaş Batılı giysileri tercih ediyor.

 

 

 

HALKINA ÖRNEK OLUYOR

Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali 'nin eşi Leyla bin Ali de çağdaş giysilerle halkına örnek oluyor ve türban kullanmıyor. Aynı şekilde Cezayir Devlet Başkanı Abdülaziz Butelfika 'nın 1990 yılında evlendiği eşi Amal Triki de türban kullanmayan "first lady" ler arasında bulunuyor. Nüfusunun tamamına yakını Şii inancına sahip Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan'ın "first lady" si, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 'in eşi Mihriban Aliyev de türban kullanmıyor.

 

İşte onlar ve bizin kiler...

 

Esma Esadesmaesaduu6.jpgmihribanaliyeviq1.jpgMihriban Aliyev suzanmbaretuo5.jpgSuzan Mübarek rdnkraliesireinaue9.jpgÜrdün Kraliçesi Reina

hayrnisaglfa0.jpgVe bizim ki... Hayrünisa Gül... :(

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 113
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Dünyada dengeler değişiyor ülkemiz kaynıyor hergün askerlerimiz şehit düşüyor....Ama bazıları hala ipe sapa gelmez mevzularla ortalıkta dolaşıp duruyor :)

Asıl niyetleri gerçek sıkıntıların üstünü örtmeye çalışan bu kime ve neye hizmet ettiği belli olmayanlar bu trajikomik konularla sözüm ona birilerine birşeyler anlatma derdinde....

Bana göre bu zihniyetler akp ajanlarıdır öyle ya sırf bu başörtüsü için kopartılan yaygaralar son seçimde gördüğümüz gibi akp den başka kimsenin işine yaramadı....

Ya akıllanmadılar yada ajanlığa devam ediyorlar..

Ha bu arada teselli olurmusunuz bilmem ama,şu yukardaki fotoğrafları inceleyince yaşına göre içlerinde en güzel olan Hayrunnisa Gül :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada dengeler değişiyor ülkemiz kaynıyor hergün askerlerimiz şehit düşüyor....Ama bazıları hala ipe sapa gelmez mevzularla ortalıkta dolaşıp duruyor :)

Asıl niyetleri gerçek sıkıntıların üstünü örtmeye çalışan bu kime ve neye hizmet ettiği belli olmayanlar bu trajikomik konularla sözüm ona birilerine birşeyler anlatma derdinde....

Bana göre bu zihniyetler akp ajanlarıdır öyle ya sırf bu başörtüsü için kopartılan yaygaralar son seçimde gördüğümüz gibi akp den başka kimsenin işine yaramadı....

Ya akıllanmadılar yada ajanlığa devam ediyorlar..

Ha bu arada teselli olurmusunuz bilmem ama,şu yukardaki fotoğrafları inceleyince yaşına göre içlerinde en güzel olan Hayrunnisa Gül :)

 

dünya'da dengeler değişirken bazıları da 1000 yıl geriden geliyor. ipe sapa gelmez bu mevzularla gündemi meşgul edenler, türkiye de dini siyasete bulaştıranlardır. bu mevzuları ortaya atan bizler değiliz. türkiyeyi bir yol ayrımına sürükleyen hükümet, hükümetin emir aldığı odaklar ve bu odakları bayıla bayıla destekleyen ve henüz ne istediklerine kendileri bile karar verememiş olanlar bu ülkenin cumhuriyet ve demokrasi geleneklerinin olduğunu ve bu geleneklere saygı duymak zorunda olduklarını ne zaman anlayabilecekler acaba?

kime neye hizmet ettiği belli olmayadığını iddia ettiğiniz insanlar bu ülkenin en şeffaf ve aydınlık tarafıdır. hiç bir karanlık yanları yoktur. bu bilinmezlik ve anlayışsızlık ancak şahsınıza ait bir mesele olabilir.

hayrünisa gül ün yaşına gelince yaşlı değilmiş zaten. 15 yaşında 30 yaşında bir adamla apar topar evlendirilmiş; yaşı çok büyüdüğü zaman gözleri açılmasın diye. hem de bu durum ayrıca bir sevap olarak algılanıyormuş :) ne güzel bir mutluluk değil mi? mutlu aileler, mutlu çocuklar.(!)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dünya'da dengeler değişirken bazıları da 1000 yıl geriden geliyor. ipe sapa gelmez bu mevzularla gündemi meşgul edenler, türkiye de dini siyasete bulaştıranlardır. bu mevzuları ortaya atan bizler değiliz. türkiyeyi bir yol ayrımına sürükleyen hükümet, hükümetin emir aldığı odaklar ve bu odakları bayıla bayıla destekleyen ve henüz ne istediklerine kendileri bile karar verememiş olanlar bu ülkenin cumhuriyet ve demokrasi geleneklerinin olduğunu ve bu geleneklere saygı duymak zorunda olduklarını ne zaman anlayabilecekler acaba?

kime neye hizmet ettiği belli olmayadığını iddia ettiğiniz insanlar bu ülkenin en şeffaf ve aydınlık tarafıdır. hiç bir karanlık yanları yoktur. bu bilinmezlik ve anlayışsızlık ancak şahsınıza ait bir mesele olabilir.

hayrünisa gül ün yaşına gelince yaşlı değilmiş zaten. 15 yaşında 30 yaşında bir adamla apar topar evlendirilmiş; yaşı çok büyüdüğü zaman gözleri açılmasın diye. hem de bu durum ayrıca bir sevap olarak algılanıyormuş :) ne güzel bir mutluluk değil mi? mutlu aileler, mutlu çocuklar.(!)

:clover::clover::clover:

Cevap yazacaktım ama baktım ki siz benden evvel davranmışsınız, bana da ancak sizin yazınıza katılmak düşer.

 

Yalız şunu demeden edemeyeceğim: 42 yaşındaki kadını sanki 70 yaşındaymış gibi algılayıp 'yaşına göre içlerinde en güzel olan Hayrunnisa Gül' demeniz de komik olmuş.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayır en güzeli mihriban aliyev....göz var nizam var :)

 

ya bu güncel konular çok komik oluyooooo

 

Hımm abartıyı sevenler için haklı olabilirsiniz?Ben sadelikten yanayım birde tabi ben bayan gözü ile değerlendiriyorum onunda faktörü var bu arada bir alıntı yapayım ilginizi çekecektir özellikle Mihriban Aliyev için yazılan kısım oldukça ilginç...

 

Nuray Mert/Radikal

 

AKP iktidar olduğundan beri en büyük dert, hükümet erkânının başörtülü eşleri. Başından beri yaşanan krizler bir yana, krize varmayan tacizler hiç eksik olmuyor. 'Başörtülü eşlere ait fotoğraf üstlerine, 'Türkiye'nin, imajı bu mu olmalı' türünden başlıklarla dolu, trajikomik haber ve yorumların yer aldığı, kocaman bir dosyam var, bu konuda yazmaktan usandım, eskileri bir yana bırakıyorum. Ama bu kompleksimizden kurtulmadığımız sürece her yeni olayda, aynı şeyleri, ben de, yeniden hatırlatmak istiyorum.

Türkiye'nin imajı nedir veya ne olmalıdır, konusunu tartışmak faydasız, çünkü Türkiye'de özellikle de, kılık kıyafet konusunda birbirinden oldukça uzak, çeşitli anlayışta insan yaşıyor, yani başörtülü de, başörtüsüz de, tek başına, Türkiye imajını çizmek konusunda iddia sahibi olamaz. Dolayısıyla mevcut hükümet erkânının çoğunun eşinin başörtülü olması, sadece bu hükümet çevresine ilişkin bir imaj. Ama, kendini katıksız Batılı görmek/göstermek isteyenler için bu imaj çok yaralayıcı, asıl mesele bu.

Son olayımız, Başbakan'ın Japonya gezisi sırasında, başörtülü eşlerin geleneksel bir Japon düğünü izlerken çekilmiş bir fotoğrafı. Gerçi, bu fotoğraf öncekiler kadar gürültü koparmadı, ama rahatsız olunduğu belli oldu. Alışıldık gürültü kopmadığı için, tam ben de konuyu geçiştirecektim ki, bir gazetenin (Vatan) pazar ekinde, inanılmaz bir yorum yazısı gördüm. 14 Nisan'da Japonya'da çekilmiş fotoğrafla, aynı tarihte Azerbaycan Başkanı'nın resmi ziyareti dolayısıyla Türkiye'ye gelen 'first lady'nin fotoğrafı yan yana konulmuş, olumlu ve olumsuz iki örnek olarak değerlendirilmiş.

Azerbaycan 'first lady'sinin kılık kıyafeti benim de dikkatimi çekmişti, ama 'çağdaşlık' örneği olarak değil, protokole uygunsuzluk örneği olarak. Üzerine yazı döşenmek bana düşen bir iş değildi, ama olumlu model olarak sunulunca iş değişiyor. Belli ki, ne kadar açık saçık giyinilirse o kadar çağdaş olunur diye düşünüldüğü için, Mihriban Aliyev iyi örnek, bizim AKP'li eşler kötü örnek sayılmış. Oysa, Mihriban Aliyev'in gazetelere yansıyan, dar, iddialı, mini etekli, yüksek topuklu, abartılı güneş gözlüklü, fotoğrafları tam bir protokol faciasıydı. Siyasi gezilerde, toplantılarda, politikacı ve politikacı eşlerinden, şık ama

fazla dikkati çekmeyen ciddi bir şekilde giyinmeleri beklenir, manken özentisi gibi salınmaları değil.

Belli bir dozun üstünde dekolte de sorun teşkil eder, ama mesele sadece açık saçıklık değil, resmiyete uygunluktur. Bu açıdan, son derece kapalı bazı kıyafetler de sorun olabilir, mesela, başbakan mor gömlekle ortalarda dolaşamaz. Nitekim, Afganistan müdahalesi sırasında, Beyaz Saray sözcülerinden yüksek düzeyde görevli bir hanım, son derece önemli bir

açıklama yaparken, fazla alacalı bulacalı bir ceket giymişti. İngiliz basınında, o da tartışma konusu oldu.

Politikacılar veya eşlerinin kılık kıyafeti, magazin konusu olmaz değil, tabii ki olur, şık veya zevkli olup olmadıkları konuşulur, yazılır, çizilir, ama bizim derdimiz başka. Bizim içimize sindiremediğimiz örtülü kadınların ön plana çıkması. Bu yüzden, aklına esen, bu konuda yorum yapabiliyor, en olmayacak örneği karşımıza çıkarabiliyor. Üstelik, açık saçıklıktan medet ummak, bunu Batılı, çağdaş olmanın en önemli simgesi saymak, son derece 'Doğulu' bir tavır. Çaresizce Batılı olmaya çalışırken, işi görgüsüzlüğe vardırmak şeklinde tezahür eden 'alaturka' bir tavır. Ait olmadığı dünyaya uyum sağlamakta aşırılığa, sakilliğe düşenler için güzel bir terimimiz var: 'Kabak çiçeği gibi açılmak'. Müslüman ülkelerde Batılılaşma düşkünlerinin sıklıkla düştüğü durum, bu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hımm abartıyı sevenler için haklı olabilirsiniz?Ben sadelikten yanayım birde tabi ben bayan gözü ile değerlendiriyorum onunda faktörü var bu arada bir alıntı yapayım ilginizi çekecektir özellikle Mihriban Aliyev için yazılan kısım oldukça ilginç...

 

Nuray Mert/Radikal

 

AKP iktidar olduğundan beri en büyük dert, hükümet erkânının başörtülü eşleri. Başından beri yaşanan krizler bir yana, krize varmayan tacizler hiç eksik olmuyor. 'Başörtülü eşlere ait fotoğraf üstlerine, 'Türkiye'nin, imajı bu mu olmalı' türünden başlıklarla dolu, trajikomik haber ve yorumların yer aldığı, kocaman bir dosyam var, bu konuda yazmaktan usandım, eskileri bir yana bırakıyorum. Ama bu kompleksimizden kurtulmadığımız sürece her yeni olayda, aynı şeyleri, ben de, yeniden hatırlatmak istiyorum.

.

.

.

Politikacılar veya eşlerinin kılık kıyafeti, magazin konusu olmaz değil, tabii ki olur, şık veya zevkli olup olmadıkları konuşulur, yazılır, çizilir, ama bizim derdimiz başka. Bizim içimize sindiremediğimiz örtülü kadınların ön plana çıkması. Bu yüzden, aklına esen, bu konuda yorum yapabiliyor, en olmayacak örneği karşımıza çıkarabiliyor. Üstelik, açık saçıklıktan medet ummak, bunu Batılı, çağdaş olmanın en önemli simgesi saymak, son derece 'Doğulu' bir tavır. Çaresizce Batılı olmaya çalışırken, işi görgüsüzlüğe vardırmak şeklinde tezahür eden 'alaturka' bir tavır. Ait olmadığı dünyaya uyum sağlamakta aşırılığa, sakilliğe düşenler için güzel bir terimimiz var: 'Kabak çiçeği gibi açılmak'. Müslüman ülkelerde Batılılaşma düşkünlerinin sıklıkla düştüğü durum, bu.

Öyla ya, sokaklarımız kabak çiçeği gibi açılmış saçılmış kadınlarla dolu. Dekolte mi ararsınız, mini etek mi ararsınız, ne isterseniz var. Siz galiba bizim Türkiye sokaklarını magazin haberleri ile karıştırdınız ki bu yazıyı buraya aktardınız. Azerbeycan First Lady'si bir hata yapmış olabilir kıyafet seçiminde, ama bu sürekli olacak diye de bir kural yok. Belki de onu uyarmışlardır çoktan, kıyafetine dikkat et diye. Bizimkiler de uyarılıyorlar, ama anlayana...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nuray Mert/Radikal

 

AKP iktidar olduğundan beri en büyük dert, hükümet erkânının başörtülü eşleri. Başından beri yaşanan krizler bir yana, krize varmayan tacizler hiç eksik olmuyor. 'Başörtülü eşlere ait fotoğraf üstlerine, 'Türkiye'nin, imajı bu mu olmalı' türünden başlıklarla dolu, trajikomik haber ve yorumların yer aldığı, kocaman bir dosyam var, bu konuda yazmaktan usandım, eskileri bir yana bırakıyorum. Ama bu kompleksimizden kurtulmadığımız sürece her yeni olayda, aynı şeyleri, ben de, yeniden hatırlatmak istiyorum.

.

.

.

 

Politikacılar veya eşlerinin kılık kıyafeti, magazin konusu olmaz değil, tabii ki olur, şık veya zevkli olup olmadıkları konuşulur, yazılır, çizilir, ama bizim derdimiz başka. Bizim içimize sindiremediğimiz örtülü kadınların ön plana çıkması. Bu yüzden, aklına esen, bu konuda yorum yapabiliyor, en olmayacak örneği karşımıza çıkarabiliyor. Üstelik, açık saçıklıktan medet ummak, bunu Batılı, çağdaş olmanın en önemli simgesi saymak, son derece 'Doğulu' bir tavır. Çaresizce Batılı olmaya çalışırken, işi görgüsüzlüğe vardırmak şeklinde tezahür eden 'alaturka' bir tavır. Ait olmadığı dünyaya uyum sağlamakta aşırılığa, sakilliğe düşenler için güzel bir terimimiz var: 'Kabak çiçeği gibi açılmak'. Müslüman ülkelerde Batılılaşma düşkünlerinin sıklıkla düştüğü durum, bu.

bu yazı bana cevap değil herhalde

 

hep aynı noktada takılıyoruz

açııklık deniince "kabak çiçeği"

kapalı denince de "kara çarşaf" örnekleri

bundan dolayıda hiç bir şey çözülemez

 

Hımm abartıyı sevenler için haklı olabilirsiniz?Ben sadelikten yanayım birde tabi ben bayan gözü ile değerlendiriyorum onunda faktörü var bu arada bir alıntı yapayım ilginizi çekecektir özellikle Mihriban Aliyev için yazılan kısım oldukça ilginç...

 

:) Esma Esad nasıl acep ona ne söylenebilir

 

benim aliyev örneğim aynı sizin hayrünisa hanım örneği gibi tek taraflı bakış açısının karartısıdır.....

 

saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu yazı bana cevap değil herhalde

 

hep aynı noktada takılıyoruz

açııklık deniince "kabak çiçeği"

kapalı denince de "kara çarşaf" örnekleri

bundan dolayıda hiç bir şey çözülemez

:) Esma Esad nasıl acep ona ne söylenebilir

 

benim aliyev örneğim aynı sizin hayrünisa hanım örneği gibi tek taraflı bakış açısının karartısıdır.....

 

saygılar.

 

Size cevap değildi aslında kimseye cevap değildi konuyla alakalı bir yazı olduğu için alıntıladım yazar oldukça güzel noktalara değinmiş anlamak isteyene tabi...

 

Esma Esad'a gelince çok hoş ve zarif bir bayan gerçekten,ama onun yaşı oldukça genç sanıyorum...

Hayrunnisa Gül'ünse çok sempatik bir güzelliği var bunun tek taraflı bakışla alakası yok,neden Emine Erdoğan için aynı şeyi düşünmüyorum öyleyse :w00t:

Aman güzellik jurisi gibi ne bu böyle,konuyu dağıtmayalım tartışsın vatandaş.. :whistling:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında tuhaf olan ne biliyormusunuz Emine Erdoğan, Hayrunisa Gül ya da diğer türbanlı bakan eşlerinin gündeme gelecekleri ne bir sosyal aktivite, ne bir kültürel birikim, ne herhangi bir ileri görüşleri yok...

 

Varlıkları kocalarının makamlarına bağlı ve başını örttüğü örtüden ibaret yaşamları... Ve en tuhaf olanda o örtüden dolayı saygı görüyor olmaları bu durumda saygıyı gören örtü oluyor insan değil...

 

zaten o makamlara o örtü sayesinde geldiler başka meziyetleride yok zaten...

 

Hayrunisa Gül'ün kızının nikahında eşi Abdullah Gül'ün arkasında durup kameralara nasıl baktığına dikkat edin tipik ikinci sınıf vatandaş duruşu... Kendinden emin birikimli bir kadın gibi değil eşinin ardına saklanmış ezilmiş bir kadın gibiydi... Asıl budur sorgulanması gereken o kadınların başörtüsünü kullanıp mevki, iktidar ve para kazananlar yine o kadınları başörtülerinin altında ezenlerdir... Bunun dinle imanla alakası yok bu siyasi bir kavganın sembolüdür...

 

Aklı olana din ortada Kuran'da ortada...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayrunnisa Gül'ünse çok sempatik bir güzelliği var bunun tek taraflı bakışla alakası yok,neden Emine Erdoğan için aynı şeyi düşünmüyorum öyleyse :w00t:

Aman güzellik jurisi gibi ne bu böyle,konuyu dağıtmayalım tartışsın vatandaş.. :whistling:

orada emine erdoğan olsaydı siz onunla ilgili birşey söylemeyecektiniz yaniiii......

güzel demeyecektiniz yaniiiii..... :devil::stuart:

 

*********

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında tuhaf olan ne biliyormusunuz Emine Erdoğan, Hayrunisa Gül ya da diğer türbanlı bakan eşlerinin gündeme gelecekleri ne bir sosyal aktivite, ne bir kültürel birikim, ne herhangi bir ileri görüşleri yok...

 

Varlıkları kocalarının makamlarına bağlı ve başını örttüğü örtüden ibaret yaşamları... Ve en tuhaf olanda o örtüden dolayı saygı görüyor olmaları bu durumda saygıyı gören örtü oluyor insan değil...

 

zaten o makamlara o örtü sayesinde geldiler başka meziyetleride yok zaten...

 

Hayrunisa Gül'ün kızının nikahında eşi Abdullah Gül'ün arkasında durup kameralara nasıl baktığına dikkat edin tipik ikinci sınıf vatandaş duruşu... Kendinden emin birikimli bir kadın gibi değil eşinin ardına saklanmış ezilmiş bir kadın gibiydi... Asıl budur sorgulanması gereken o kadınların başörtüsünü kullanıp mevki, iktidar ve para kazananlar yine o kadınları başörtülerinin altında ezenlerdir... Bunun dinle imanla alakası yok bu siyasi bir kavganın sembolüdür...

 

Aklı olana din ortada Kuran'da ortada...

 

 

Artik islam ulkelerine bakip bakip kendimize ornek alma ve first ladylerine ozenme noktasina geldik....

 

Bu kadar rukus, bu kadar zevksiz ve cagdisi da olunmaz ki.... bizim first ladyler misirli mumyalara benziyor.....

 

 

 

:clover:

 

çok doğru konular ve çok doğru saptamalar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Artik islam ulkelerine bakip bakip kendimize ornek alma ve first ladylerine ozenme noktasina geldik....

 

Bu kadar rukus, bu kadar zevksiz ve cagdisi da olunmaz ki.... bizim first ladyler misirli mumyalara benziyor.....

 

 

Normaldir, onlara mumya gibi duracaksiniz diye Osmanli baskisi yaparsaniz onlarda öyle dururlar.Hayatlarinda ummadiklari noktalara getirildiler,sagdan soldan bihaber ancak AIHM yolunu ögrenmis olduklarindan ellerinden farkli birsey gelmiyor.Dikil oraya sirit sadece.Kilik kiyafetle imaj olmaz ama ben Türkiyenin gercek yüzünün böyle görünmesini bir zul olarak görüyorum,Sairin dedigi*Bir hilal ugruna ya Rab ne günesler batiyor*misraina haddim olmadan bir benzetme yapacagim ve*Bir türban ugruna ya Rab bu ülke batiyor*diyecegim.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslam ülkelerinin 'first lady'lerinin başı açıkken Türkiye'ninki türbanlı...

First Lady farkı...

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad 'ın Türkiye ziyareti sırasında, resmi karşılama töreni düzenlenirken Çankaya Köşkü'nde ortaya çıkan tablo, Türkiye'nin imajının "türbana" teslim olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ün türbanlı eşi Hayrünnisa Gül, başı açık Esma Esad ile yan yana geldiğinde Türkiye'nin getirildiği nokta objektiflerden dünyaya yansıdı.

 

İslam ülkelerinin çoğunun liderinin eşi siyasal İslamın simgesi olan türbanı takmazken Türkiye ilk kez dünya kamuoyuna türbanlı bir first lady ile "resmi" görüntü verdi. Çankaya Köşkü'ndeki resmi karşılama töreninde, protokol kuralları çerçevesinde objektiflere poz verilirken Esad'ın türban takmayan ve çağdaş giysileri tercih eden eşi Esma Esad Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ün yanında, türbanlı "first lady" Hayrünnisa Gül de Suriye Devlet Başkanı'nın yanında yer aldı.

TÜRBAN YERİNE ÇAĞDAŞ GİYİMİ TERCİH EDİYOR

Vahabi inancına sahip Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi şeriat ile yönetilen ülkeler dışında Ortadoğu'daki Müslüman kimliği olan ülkelerin çoğunun liderinin eşi türban takmıyor. Esma Esad'ın yanı sıra Ürdün Kralı Abdullah bin Hüseyin 'in Filistin asıllı eşi Kraliçe Reina da ülkesinde İslami kuralların büyük ölçüde günlük yaşamda etkili olmasına karşın türban takmadığını gibi çağdaş giysileri tercih ediyor. Arap dünyasının lideri konumunda olduğunu düşünen Mısır'ın Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek 'in eşi Suzan Mübarek de türban takmayan lider eşleri arasında bulunuyor. Çağdaş giyimi ile Mısır'ın dünyaya tanıtımında önemli rol oynayan Suzan Mübarek'e geçen sene de Almanya'da Barış İçin Uluslararası Kadın Hareketi derneğinin başkanı olarak "Dr. Rainer Hildebrandt Madalyası" adlı Uluslararası İnsan Hakları Ödülü verilmişti.

 

Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin 'in eşleri Sacide Tulfah ve Samira da türban kullanmıyordu. Sacide Tulfah sadece ara sıra başına eşarp takıyordu. Ancak ABD işgalinden sonra Irak Başbakanı olan Şii kökenli Nuri El Maliki, tesettürlü olan eşini protokole sokmadı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani 'nin eşi Hero İbrahim Talabani de ülkesinin ABD tarafından İslam Cumhuriyeti'ne dönüştürülmüş olmasına karşın türban takmıyor, o da diğer çoğu Arap Ortadoğu ülkelerinin lider eşleri gibi yerel giysileri değil, çağdaş Batılı giysileri tercih ediyor.

HALKINA ÖRNEK OLUYOR

Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali 'nin eşi Leyla bin Ali de çağdaş giysilerle halkına örnek oluyor ve türban kullanmıyor. Aynı şekilde Cezayir Devlet Başkanı Abdülaziz Butelfika 'nın 1990 yılında evlendiği eşi Amal Triki de türban kullanmayan "first lady" ler arasında bulunuyor. Nüfusunun tamamına yakını Şii inancına sahip Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan'ın "first lady" si, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 'in eşi Mihriban Aliyev de türban kullanmıyor.

 

İşte onlar ve bizin kiler...

 

Esma Esadesmaesaduu6.jpgmihribanaliyeviq1.jpgMihriban Aliyev suzanmbaretuo5.jpgSuzan Mübarek rdnkraliesireinaue9.jpgÜrdün Kraliçesi Reina

hayrnisaglfa0.jpgVe bizim ki... Hayrünisa Gül... :(

 

Hepside gayet şık ve güzel hanım efendilerdir ...özellikle hayrunisa hanıma'da yakışmış elbiseleri...

Üstelik birileri dini siyasete alet ediyor diye suçlarken başkalarını ,kendileri dini siyastete alet ediyor...Sizene kardeşim KAdının giyiminden kuşamından illa başı açık oluncamı çağdaş olunuyor, yoksa amcanınz dini siyasete alet etmekmi??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Artik islam ulkelerine bakip bakip kendimize ornek alma ve first ladylerine ozenme noktasina geldik....

 

Bu kadar rukus, bu kadar zevksiz ve cagdisi da olunmaz ki.... bizim first ladyler misirli mumyalara benziyor.....

 

Resmen karsı devrim.!

 

cagdisi görüntünün bile farkinda degiller.. hangi degerleri savunduklarini anlamayacak kadar geri simsiyah düsünceler...

 

eger medeniyet parayla gelseydi gelirdi.!

 

eger medeniyet Dinle gelseydi gelirdi.!

 

eger medeniyet soygunla ganimetle gelseydi gelirdi.!

 

eger medeniyet savasla gelseydi gelirdi.!

 

medeniyetten uzak cok uzak sudiarabistana bakmak bile yeterli.!

 

besparmagida bal tutuyor yukardaki saydiklarimdan neyi eksik.?

 

eksik olan ne.? türbanmi ,onuda siz buldunuz,, ekleyin altinci parmak diye

 

icler acisi durumumuzu ortaya koymak sayin DIPNOT gibi vede bunu dürüstce cevaplamak heryigidin harci degil.!

 

basta sayin rua, sardunyam, degerli muki, politika, godzillamiz, sayin mistral,n edebiyatda litaretür,e gececek degerli misralari..

 

bu topraklarda yasiyorsan enaz medeniyetlerin sinmis gururu olmasi gerekir.!

 

evet sizler bunun hakkini veriyorsunuz... sizleri burdan okumak ayri bir zevk.!

 

saygilarimla

 

 

:shuriken: frankfurt

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Artik islam ulkelerine bakip bakip kendimize ornek alma ve first ladylerine ozenme noktasina geldik....

 

Bu kadar rukus, bu kadar zevksiz ve cagdisi da olunmaz ki.... bizim first ladyler misirli mumyalara benziyor.....

 

Evet medeniyetinize hayran kaldım.. gerçekten sizler canım ülkemin sokaklarında dolaşmıyorsunuz heralde... etrafınızda olan ,sizinle birlikte yaşayan insanlarla ilgili ne kadar güzel, ne kadar hoş bir zihniyete sahipsiniz... bu arada mısırlı mumya deyip bir de iltifat etmişsiniz... malum çünkü.. türk tarihinden ziyade bir mısır tarihi,hele hele mumyalar,hayatınızda çok daha önemlidir malum.. gözlerim yaşardı bu iltifata.. aman siz sizden utanmaya devam edin arkadaşlar.. aman yolunuzdan şaşmayın...

hele hele şu ülkenin imajı diye başlık... hayran kaldım ona da... Bir dönemin önümüzde titreyen batısının oyuncağı olduk,imajımız şu halimizden habersiz kalan bi kaç ülkede ,Osmanlı ya duyulan saygıda kaldı,siz daha olmayan imajınızla uğraşın.. yurtdışında bulunan arkadaşlar anlatsınlar,özellikle bizim imajımız nasıl çiziliyor batıda...ekranlarda.. çocukluk yıllarında ,bol bol Türkiye nin köyünü,gecekondularını göstererek tanıtırlardı Almanya da bizi... durum değişti epey heralde de olan imajın bozulmasından kaygılanmaya başlamışsınız.. hemde nasıl bir konu yüzünden..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Maalesef gidişata destek veren ve özlem duyan zihniyette var artık ve bunları olması gereken şeylermiş gibi dayatmaya çalışan ve bu zinciri boyunlarına geçirmekten mutluluk duyanlarda!...

Bu yeterli eğitimden uzak, dünya vatandaşı bilinciyle yoğrulmamış, gerçek yaşamı algılamaktan ziyade özünde modern insan olamayan ve buna tepkisel yaklaşarak sadece inanç ağırlıklı bir yapının ne gösterilmişse büyütülmüş, dayatılmış, şartalndırılmış bir koşullu öğrenimin /öğretilmişliğin bir sonucu olsa gerek...

Ama kırılamaz da değil...

DİNSEL ANLAYIŞ; Dinin, inancın siyasete girmesi, toplumun bunu önlemek yerine aksine bu anlayışta olanları iktidara taşıması iste Türkiye imajını hızla "o görüntüler" dediğimiz "köktendinci", İslamî yönetimli ülkelerin görüntüsüne, imajına çevirdi.

Din alimlerinin, uzmanlarının "Müslümanlıkta, Kur'an'da türban diye bir şey yok. Saçın telini göstermemek diye bir kural yok," açıklamalarına rağmen başörtüsüyle, eşarpla bile yetinmeyip, (Müslüman ülkelerin hemen hepsinin lider eşleri başörtüsü de takmadığı halde) radikal İslâm ülkelerinin tesettürünü taklit edenler sonunda amacına ulaştı...

 

Bugün artık Türk kadınları İran, Suudi Arabistan, Cezayir kadınlarına benzetildi. Üstüne üstlük örtünenler "inançlı", örtünmeyenler "inançsız" anlayışı siyasetçi konuşması destekli olarak topluma enjekte edildi.

 

Arap ülkelerin kadınlarında ne görülmüş ve ne bulunmuş ki biz bizdeki bu zihniyetten birşey bekliyelim....

 

c090100lrz7.jpgbrito7rj0.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Müslümanların çoğunlukta olduğu bütün diğer ülkeler arasında kadın en çok Türkiye'de özgür ifade ve özgür irade hakkına sahip. Yada eskiden öyleydi diyelim yani Atatürk Türkiye'sinde bu böyleydi. Zaten bu hakların hepsini Atatürk sayesinde kazandı bütün kadınlar Türkiye'yi Atatürk ilkelerinden uzaklaştırmayı amaç edinen tarikatçi zihniyet kadınları İran'daki kadınlara benzetme çabasında ve bir çok kadında bundan rahatsızlık duymuyor aksine bu uğurda çaba gösteriyor. Erkeğin iki adım gerisinden yürüyen erkek söz vermeden söz söyleyemeyen kadınlar müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde var. Yani bazı kesimlerinde. Fethullah Gülen hareketinde kadının yeri isimli bir röportaj okumuştum ekliyorum.

 

 

Fethullah Gülen

 

Son yıllarda Amerika'da taban oluşturmaya çalışan Fethullah Gülen ve taraftarları kadına nasıl bakıyor. Indiana Üniversitesi’nde düzenlenen, "İslam ve Politika: Fethullah Gülen Hareketi" konulu konferansta oluşumun kadına bakışıyla ilgili bir konuşma yapan Massachussetts eyaletindeki Hampshire Üniversitesi öğretim üyelerinden Berna Turam, hareketin kadınları kendi özel yaşam alanlarına ittiğini söyledi.

 

Türkiye'deki İslami hareketlerle ilgili çalışmaları bulunan Berna Turam'a göre, Gülen hareketinde kadınların erkek merkezli karar mekanizmalarına girmeleri çok zor görünüyor.

 

Toplantının içeriği ve İslami çevrelerin kadına bakışıyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Turam’la Özge Övün konuştu.

 

Berna Turam ile yaptığımız söyleşiyi yukarıdaki linkten dinleyebilirsiniz.

 

RÖPOTAJIN TAM METNİ

 

Özge Övün: Sizin çalışmalarınız ve deneyimlerinize göre Gülen hareketinde kadının yeri nedir?

 

Berna Turam: Hareketin kamu alanındaki aktivitelerine baktığımızda, birçok çevreden çok sayıda kadın katılımcı oluyor. Kadınları özellikle kamusal alana davet eden bir yönü var cemaatin. Ama aslında bu çok da göz önünde olan kamu alanı biraz yanıltıcı. Çünkü bu alanda yer alan kadınların çoğu cemaatin içinden değil. Toplantılarda, laik çevrelerden, film aktörlerine, akademisyenlere, hatta pop şarkıcılarına kadar farklı farklı kadın katılımcılar oluyor. Ama hareketin gerçek taraftarı kadınlar, mesela erkek taraftarların eşleri ve kızları daha çok arka planda, yani özel alanda kalıyor. Ve özel alana, kadınların özel hayatına baktığımda, kadınlar ve erkeklerin günlük hayatlarının çok kesin hatlarla ayrıldığını gördüm. Kadınlar, kadınlarla sosyalize oluyorlar Gülen hareketinde. Özellikle Türkiye sınırları içerisinde cemaat hala haremlik selamlık şeklinde organize oluyor. Kadın taraftarlar arasında toplum hayatında aktif olanlar yok değil. Ama kadınların bu katılımı, kadınları erkek merkezli güç mekanizmalarının bir parçası yapmaktan çok uzak. Refah ile karşılaştırmak ilginç olabilir bunu. Refah partisinin politik olarak aktif olan kadınlarının tam tersine cemaatin kadınlarının arasında pek bir feminist bilinç, aksiyon falan gelişmiş değil. Bu kadınların büyük çoğunluğu kendi çıkar ve haklarını, hareketin dava ve amaçlarından farklı görmüyorlar.

 

Özge Övün: Kadın hakları ve kadın-erkek eşitliğine daha geniş çerçeveden baktığınızda, kadının toplumda erkeğe oranla geri planda kalmasını ne gibi etkenlere bağlıyorsunuz?

 

Berna Turam: Cemaatin bazı kadın politikaları Türk devletinin kurucularının kadın konusundaki davranışlarını çok anımsatıyor bana. Cumhuriyetin erken dönemlerinde Atatürk ve etrafındaki erkek elit çemberi de bu şekilde kadınları kamu ve poliltik alanda paylaşıma davet etmişlerdi. Halen birçok kesimde bu davranış feminist bir aksiyon olarak yorumlanıyor. Fakat biraz dikkatli bakıldığında, erken Cumhuriyet döneminde bu kadınların çoğunun karar verme mekanizmalarında ve kurumsal politik yapılanmada güçlenmesine imkan verilmediğini görüyoruz. Tıpkı cemaatin kadın taraftarları gibi, Cumhuriyet’in ya da aydınlanmanın kadınları kendi hak, hürriyet ve çıkarlarını millet ve devlet kurma projesinden ayrı görmemişlerdi. Bu nedenle kadınlar konusunda erkeklerinin ön ayak olduğu, reformcu gibi gözüken yaklaşıma eleştirel bakabilmemiz lazım. Yani, Türkiye’deki kadın politikalarının bir uzantısı aslında cemaatin kadın düzeni.

 

Özge Övün: Kadının gerek çalışma hayatında gerekse sosyal yaşamın diğer alanlarında –siyasette örneğin- bir takım sorunlarla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bu sorunları ve temel nedenlerini kısaca açıklayabilir misiniz?

 

Berna Turam: Bence önce sorunun ne olduğuna parmak basmak lazım. Aslında bence yine Türkiye’de kadın arka planda kalıyor demek yanlış. Çünkü, tam tersine, kadınlar stratejik bir şekilde en gözüken ön plana, vitrine çıkarılıyor. Türkiye’de her alanda kadın var. Akademi, Tıp, Finans hatta hukuk alanında bile.. Fakat kadınların bu şatafatlı ön planlardaki görünürlüğü onları güç çevrelerinin içine almaya yetmiyor. Tam tersine kadınlar ne kadar kamusallaşırsalar erkek merkezli güç mekanizmalarının dışına itilmeleri o kadar daha az göze batıyor ya da o kadar kolayca ört pas edilebiliyor.

 

Özge Övün: Her ne kadar kadınlar bu sorunlarla dünyanın her yerinde karşılaşıyor olsalar da, özellikle Müslüman ülkelerde kadının yerinin daha da kötü olduğu, daha kötü muamele gördüğü belirtiliyor. Ve maalesef bunun örneklerini de birçok Arap ülkesinde görebiliyoruz. Müslüman ülkelerde kadının ikinci sınıf vatandaş olarak görülmesi İslamiyete bağlanabilir mi?

 

Berna Turam: Böyle bir kanı var. Ama benim çalışmam buna şüphe getiriyor. İslamın politika ve politik gücün her alanını her ülkede farklı etkilediğini görüyoruz. Türkiye ile İran’ı karşılaştırmak çok zor kadın konusunda. Bazı sosyal bilimciler İslam’ın kadını özgürleştirici, güçlendirici yönlerini vurguladılar, bazıları da kadınlar üzerindeki tam zıttı etkilerini vurguladılar. Ben bu tartışmada iki safta da yer almıyor. Diğer tek tanrılı bütün dinler gibi İslam da kadın hakları ya da kadının toplumdaki yerini savunmak gibi bir amaç gütmüyor. Bu konuda İslam’ın Hıristiyanlık ya da Musevilik’ten çok bir farkı yok. Bu dinlerin feminist olmadıkları aşikar. Fakat kadının durumunu her ülkede farklı olarak etkileyen başka bir faktör var. O da İslam’ın o ülkenin devleti ve politik kurumlarıyla olan ilişkisi. Bu yüzden, bir İslami cemaatteki kadın sorunsalıyla Cumhuriyet’in erken dönemindeki kadınlara ilişkin reformlar arasında bir bağ görmek hiç de şaşırtıcı değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet medeniyetinize hayran kaldım.. gerçekten sizler canım ülkemin sokaklarında dolaşmıyorsunuz heralde... etrafınızda olan ,sizinle birlikte yaşayan insanlarla ilgili ne kadar güzel, ne kadar hoş bir zihniyete sahipsiniz... bu arada mısırlı mumya deyip bir de iltifat etmişsiniz... malum çünkü.. türk tarihinden ziyade bir mısır tarihi,hele hele mumyalar,hayatınızda çok daha önemlidir malum.. gözlerim yaşardı bu iltifata.. aman siz sizden utanmaya devam edin arkadaşlar.. aman yolunuzdan şaşmayın...

hele hele şu ülkenin imajı diye başlık... hayran kaldım ona da... Bir dönemin önümüzde titreyen batısının oyuncağı olduk,imajımız şu halimizden habersiz kalan bi kaç ülkede ,Osmanlı ya duyulan saygıda kaldı,siz daha olmayan imajınızla uğraşın.. yurtdışında bulunan arkadaşlar anlatsınlar,özellikle bizim imajımız nasıl çiziliyor batıda...ekranlarda.. çocukluk yıllarında ,bol bol Türkiye nin köyünü,gecekondularını göstererek tanıtırlardı Almanya da bizi... durum değişti epey heralde de olan imajın bozulmasından kaygılanmaya başlamışsınız.. hemde nasıl bir konu yüzünden..

Sizin gibi düşünenlerin medeniyet algılayışı da kapanmaktan geçiyor öyle mi? Neden kapanıyorsunuz? Muhammed'in Allah'ı erkekleri gözü doymaz varlıklar olarak gördüğü ve onlara karşı kendinizi kapanarak koruyun dediği için mi?

 

Pardon ama... Osmanlıya duyulan saygı yoktu, korku vardı. Yani imajımız o zaman da aynıydı. Saygı ancak Atatürk'le birlikte geldi bu ülkeye. Bakın aşağıda bazı devlet adamlarının Atatürk için söylediği cümleleri aktarıyorum. Bu cümleler hiç bir Osmanlı Padişahı için söylenmemiştir.

 

''yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir.şu talihsizliğimize bakın ki,o büyük dahi çağımızda TÜRK MİLLETİNE nasip oldu.''

D.LlOYD GEORGE

(ingiltere eski basbakanı)

 

''Mustafa Kemal sosyalist degildi fakat görülüyor ki, iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayıslı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdir.''

LENİN

 

''Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten degişiklik pek seyrek gerceklesir. Bu olaganüstü işleri yapanlar hiç kuskusuz kelimenin tam anlamıyla BÜYÜK ADAM niteligini hak kaznmıslardır ve bundan dolayı TÜRKİYE övünebilir.''

VENİZELOS

(yunanistan eski basbakanı)

 

İşte, birkaç liderin ATAMIZ için söyledikleri sözler. Biz bu sözleri haketmek için ne yaptık? İçimizden seçipte politikacı yaptığımız insanlar ülke meselelerine eğileceklerine, milleti refaha taşıyacaklarına kendi ceplerini doldurup Türkiye'yi günden güne siyasi açmazlar içine soktular.

 

Şu an Türkiye anlamsız parçacıklara ayrılmış iradesiz bir yığın durumundadır. Bu durumu aşmakta erdemli, ileriyi görebilen ve buna göre siyaset yapan devlet adamlarına ve aydınlara düşüyor. Millet olarak biz de böyle erdemli insanlara ancak destek çıkabiliriz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İzninizle biçim konusunda bir anımsatma yapmak istiyorum.

Tartışma iletilerini okuyorum,sıklıkla "medeniyet" sözcüğü yeğlenmiş.

Medeniyet,islamın ilk yıllarından bildiğimiz Arap kenti Medine'den türetilmiştir.İslamiyetin çağdaş yönüne vurgu yapılmak için bu kentli olanlar bugünkü anlamıyla çağdaş yada uygar olarak nitelenmiş ve bu yaygınlaştırılmış.

Öte yandan,"uygar" sözcüğü ise şu bizim Uygurlar'dan türeyen bir kavramdır.Tarihin o döneminde en gelişmiş ve çağdaş bir uygarlık olduğu için Uygurlu olmak bir övünç kaynağı olmuş.

 

Önerim;"medeniyet" yerine "uygar" yada "çağdaş" sözcüğünü kullanmanız durumunda,uygar olmayı daha anlamlı ve laik bakış açısından betimlemiş oluruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne Islamim cagdasligi nede Uygurun uygarligi var ülkemizde.Karanlik güclerin elinde oyuncak olmus,dini sermaye olarak kullanan birtakim yobaz beyinliler ve onlarin arkasina takilmis bir topluluk maalesef bugünkü Türkiyemizin imaji olma yolunda cok büyük mesafeler katetmistir.Cumhuriyet Laiklik ve Atatürkcülük sadece lafta kalmistir.80 yildir bu ülke ihanete ugratilmis 80 yildir bu ülkede birileri Atatürkcülügü oynamistir sadece.Eger bugün Atatürk tartisiliyorsa bu Türkiyede gercek anlamda Atatürkcünün kalmamis olmasindandir.

Biz Kurtulus savasindan yüzümüzün aki ile ciktik,kisa zaman icersinde yüzümüze baska seyler bulastirdilar.O savastna basi dik gögsü gururla kabarmis olarak cikan ve yedi düvele bizi esir alamazsiniz,biz Türk ulusuyuz biz ezelden beri hür yasadik ve hür yasayacagiz diye haykiran bu ulus Kurtulus savasindan 27 yil sonrasindan baslayip hergecen gün biraz daha fazla esarete terkedildi,ülke dis güclerce ic odaklarin isbirligi ile isgal edildi,ülke bugün bir sömürge durumunda ise bunun vebali,1950 yilindan itibaren baslayan tarikatlarin dümen suyunda yürüyen ve yöneten yönetimlerindir.Atatürk'ü kirli emelleri ugruna alet ederek dinci siyasetle bu milleti ülkenin gerceklerinden uzaklastirip hep toz pembe gösterdiler.Bugün bile hala böyle gösterilmektedir.Yabanci sermayenin esiri olmus sömürgelesmis bu ülkenin insanlari hala kalkiniyoruz yalanlari ile uyutulmakta,enflasyon spekulasyonlari ile halk aldatilmaktadir.Halkin aldatilmasinin yegane amaci kendi dinci siyasetlerini rahatlikla yürütmek ve ülkeyi yörüngesinden uzaklastirmaktir.Ülkemiz yörüngesinden ciikmistir artik.Sayginligin yitirmis bir ülke konumundadir Türkiye bugün .Eger o yabanci sermaye Türkiyeden cikarsa Türkiye batacaktir,gercek budur.Cankayayi fethedebilirsiniz,ama kimliginizi asla saklayamazsiniz.Bugün Cankayada oturan,on un oturmasi icin hertürlü siyasi oyunu mübah sayan zihhniyetin kimlikleri bilinmektedir.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Efendim,

Bu ülkenin gerçeğinden, gelişme sürecinden, tarihi-politik ve düşünsel geçmişinden, birikimlerinden habersiz insanlar bu ülkenin sokaklarına baktıkları zaman sadece kendi suretini görüyor. Yalnızca kendilerinin bir yaşam hakkı olduğuna inanıyor, kendileri gibi olmayanları din ve gelenek görenek düşmanı ilan edip, demokrasi ilkelerini kendilerine yontarak bu kavramları kendi sığ birikimlerince yorumluyorlar.

Bu insanlar arada bir Osmanlı’dan dem vururlar; ama eminim ki dört padişahı doğru şekilde kronolojik sırada sayamazlar. Bunlar Osmanlı Uygarlığı’nın hangi kaynaklardan beslendiğini, ne tür temeller üzerine kurulu olduğunu, devletinin iç dinamiklerini, halkının yaşayışını, giyinişini, kültürünü uygarlığının altında yatan birikimlerini ve sonralara bıraktığı değerleri, kültürü bilmezler. Böylelerine biri çıkar Osmanlı öyleydi böyleydi diye beş dakikalık bir brifing verir, bunlarda sağda solda akıllarına estikçe bu yarım yanlış şeyleri “bağırıp” dururlar. Bu insanlarımız bütün bu tarihi,düşünsel ve siyasal süreç hakkında bir temel bilgiye sahip olmadıkları için ondan sonra gelen devrimleri, Kemalist düşünce yapısını ve onun getirilerini, laiklik kavramını, demokrasiyi ve tüm bu kavramların altında yatan süreçleri bir türlü anlayamazlar. Onlar sadece arada bir çıkıp Osmanlı ! derler. Evet tüm meziyet budur.

Fakat tehlikeli olan bu bilgi fukaralığı değil. Bu fukaralık beraberinde, 20.10.07 tarihinde sokakta gezinen insanları anlayamama, ülkenin siyasal gelişmelerini kavrayama ve sadece Türkiye’de de değil tüm dünyada yaşayan insanların onunla aynı fikirde olacağı ve olması gerektiği şeklinde bir kanata varması sonucunu getirir. Bu insanlar, geçmişi bilmezler, bu günü de yorumlayamazlar ki asıl sorun burada başlar. Atatürk’ün bir diktatör olduğunu sanırlar örneğin. Ya da laikliğin tanımını çıkıp kürsüden yapmaya çalışan ve yüzüne gözüne bulaştıran başbakanlarla karşılaşırsınız. Bu insanlar, kendi siyasal bulaşıklıklarını bir gelenek, görenek zannederler ve tüm toplumun değeri olduğuna inanırlar. İşte bu örtünüşleri gözlerini öyle bir bağlamıştır ki herkesin gözlerinde yanlıca kendi bakışlarını görürler. Herkesin onlar gibi düşündüğüne, tüm bir toplumun olayları onlar gibi kavraması gerektiğine inanırlar. Arada bir Türk tarihi, Osmanlı Kültürü falan dediklerine bakmayın, bunların ne olduğunu hiç bilmezler. Bilim insanlarının hazırladığı kitaplardan değildir anlattıkları, yalan yanlış boş lafları; onlar, olayları din-siyaset bulamacı haline getiren, sömürgeci artığı yazarların üç satır yazılarının ezberlenmiş halidir. Her fırsatta bu ezber bozuk plak gibi çalınır durur.

 

Şimdi biz kalkmış demokrasinin getirdiklerinden, laiklikten, çağdaşlıktan, uygarlıktan bahsediyoruz. Kime ne anlatıyorsunuz arkadaşlar siz. Allah aşkına bana şunun bir cevabını verir misiniz? Yavaslan arkadaşımız yeni gelmiş, gelir gelmez de medeniyet ve uygarlık kelimelerinin filolojisinden bahsediyor. Arkadaşım, ben burada en basit kavramı bile insanlara açıklayamıyorum, görmüyor musun? Tarih bilgisi geçen haftayla sınırlı olan birine sen hangi filolojik bilgiyi veriyorsun yahu! Ne medeniyeti, ne uygarlığı; adam ikisinin de ne olduğunu bilmiyor ki. Laik demek zor geldi bunlara onu bile karıştırıp literatüre yeni bir kavram eklediler “laikçi”! yeni bu kavram, bir ay önce dünyaya geldi.

 

Okuyun şimdi yukarıda anlatılanları, bakında öğrenin Osmanlı Medeniyeti nasılmış. Türkler nasıl milletmiş. Arada bir sokağa çıkın da halkı tanıyın. Haydi!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.