Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

_asi_

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.917
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

_asi_ tarafından postalanan herşey

  1. _asi_

    Düzce Genel Bilgi

    Düzce Genel Bilgi Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Düzce’nin kuzeyinde Akçakoca, kuzeydoğusunda Yığılca, kuzeybatısında Çilimli ve Cumayeri, batısında Gümüşova ile güneydoğusunda Gölkaya ilçesi bulunmaktadır.Düzce, Bolu ili topraklarının batı ve kuzeyinde, Sakarya ilinin doğusunda ve Zonguldak İlinin güneybatısında yer alır. Kuzeyinde Karadeniz ile sınırdır. Diğer illerle sınırlarını tabii sınırlar oluşturur. Bu sınırlar kuzeybatıda Sakarya ile Melen Çayı, batı ve güneyde dağların üst kısımları oluşturur. İli çeviren dağların ortasında Düzce Ovası yer alır. Düzce Ovasını Büyük ve Küçük Melen çayları, Aksu ve Uğur Suyu sulamaktadır. Efteni Gölü’nün (Melen) kuzeybatısından çıkan Büyük Melen Çayı kuzeyde Karadeniz’e dökülür. Babadağı’nın eteklerinden kaynaklanarak batıya doğru akan Küçük Melen Çayı Efteni Gölü’nü besler. Küçük Melen’in üzerinde Hasanlar Barajı kurulmuştur. Hasanlar Baraj Gölü de ilin en büyük gölüdür. Deniz seviyesinden yüksekliği 160 m. olan Düzce’nin yüzölçümü 2.593 km2 olup, toplam nüfusu 314.266’dır. Düzce’nin jeolojik yapısı, I. Jeolojik (paleozoik) zamanda oluşmuş arazi üzerinde II. Jeolojik (Mezozoik) zamanda biriken tortulların III. Jeolojik (Tersiyer) dönem başlarında, Alp - Himalaya kıvrımları oluşurken ortaya çıkmıştır. Zamanın ortalarındaki aşınmadan sonra bütün halinde tekrar yükselmiştir. Bu yükselme esnasında Kuzey Anadolu Fay Hattı oluşmuştur. Bu hat Düzce ovasının güneyinden geçmektedir. İlin ekonomisi, tarım, hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Düzce Ovasında çeşitli ürünler yetiştirilmektedir. Belli başlı yetiştirilen ürünler; şeker pancarı, patates, buğday, mısır, soğan, fındık, elma ve armuttur. Sanayi bitki ürünleri de son yıllarda artmıştır. Eski yıllarda tarımın temelini oluşturan, kendine özgü kokusu olan ve nikotin oranının düşüklüğü ile ünlü Düzce tütünü önemlidir. Hayvancılık ilde önemli bir yer tutmakta olup, büyükbaş hayvancılık, koyun, keçi ve özellikle kıvırcık koyunu yetiştirilmektedir. Düzce’nin tarihi ile ilgili bilgiler veren kaynak Konuralp’tir. Düzce’nin 7 km. kuzeyindeki Konuralp’in kuruluşunun Helenistik Çağ öncesine dayandığı bilinmektedir. Kieros, Bthynia Kralı I.Prousias yöreyi ele geçirdikten sonra Prousias adını almıştır. Romalılar döneminde, bu isimle anılan diğer kentlerden ayırmak için adına ad Hypium eklenmiştir. Prousias ad Hypium, Hypios’daki Prousias demektir. Hypios, o yöredeki Melen Suyu’nun İlkçağ’daki adıdır. Kentin II.yüzyılda geliştiği ve surlarının dışına kadar yayıldığı günümüze gelebilen kalıntılardan anlaşılmaktadır. Konuralp ve çevresinde Antik Dönemden kalma çok sayıda eser bulunmuştur. Bunlar arasında bronzdan ve pişmiş topraktan kandiller, sikkeler, yüzük taşları, heykelcikler, ünlü Milo Venüs’ünün benzeri bir heykelcik sayılabilir. Bu buluntuların en ilginçlerinden biri Tepecik yöresindeki mezarlıkta bulunan I.yüzyıla tarihlendirilen büyük mermer lahittir. Buluntuların en önemlisi kentin koruyucu tanrıçası Tyche’nin II.yüzyıldan kalma 2,60 m boyundaki heykelidir. Bunların yanı sıra, III.yüzyıldan kalma mermer bir çocuk başı, Sophocles biçimi giyimli bir erkek heykeli sayılabilir. Bu yapıtların bir bölümü İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde, bir bölümü de Üskübü Müzesi’nde sergilenmektedir. Konuralp M.Ö. 74 yılına kadar Bilecik, Bolu, Kocaeli ve Sakarya şehirlerini kaplayan bir alanda hakimiyet süren Bithynia Devleti’nin önemli şehirlerinden birisiydi. Kısa bir süre Pontus istilasına uğrayan şehir, ardından Roma hakimiyetine geçmiştir. Osman Gazi’nin komutanlarından Konuralp Bey, Düzce ve çevresini 1321-1323’te Bizans tekfurları ile yapmış oldukları savaşlar sonrasında Osmanlı topraklarına katmıştır. XIV.yüzyıldan sonra bölgeye Konuralp ili veya Konrapa denilmiştir. Bolu’nun fethinden sonra da Düzce, Bolu sancağına bağlı bir nahiye olmuştur. XVI.yüzyılın ikinci yarısında Düzce, çevredeki köylerin Pazar yeri konumuna gelmiş ve buraya Düzce Pazarı denilmiştir. Ormanlık bir bölgede bulunuşundan ötürü, Osmanlı donanmasının kereste gereksinimi Düzce’den sağlanmış, Anadolu ile İstanbul’un ulaşım yolu üzerinde bulunuşundan dolayı önemi daha da artmıştır. XVIII. Ve XIX.yüzyıllarda Kafkasya’dan, Doğu Karadeniz’den, Doğu Anadolu’dan ve Rumeli’den gelen göçmenler buraya yerleştirilmiş ve onlara ücretsiz toprak verilmiştir. 1869 yılına kadar Düzce nahiye olarak Göynük’e bağlıydı. 1870 yılında kaza oldu ve Kastamonu vilayetinin Bolu Sancağı’na bağlandı. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Fransız askerleri komşu kazalara kadar çıkartma yapmışlardır. Bu dönemde Bulgaristan göçmeni Nuri Bey, Düzce Müdafa-i Hukuk Cemiyetini kurmuştur. Milli Mücadeleye karşı 13 Nisan 1920’de Düzce’de başlayarak kısa sürede Bolu, Gerede, Mudurnu, Beypazarı ve Nallıhan’a yayılan Düzce Ayaklanması İstanbul Hükümetince yaptırılmıştır. Ancak isyancılar Ankara yakınlarına kadar ilerlemişler, Kuvayi Milliye bütün güçleri ile isyana karşı koymuş, 26-27 Mayıs’ta bu isyan bastırılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Düzce Bolu’ya bağlı ilçe konumuna getirilmiş, 1999 yılında da İl statüsüne getirilmiştir. Düzce 1944 Düzce Depremi, 1957 Abant Depremi, 1967 Adapazarı Depremi ve 17 Ağustos Körfez Depremlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. 12 Kasım 1999 Düzce Depremi ise şehri yerle bir etmiştir. Deprem yaralarının daha kolay ve hızlı sarılabilmesi amacıyla Bakanlar Kurulu kararınca Düzce “Türkiye’nin 81. ili” olmuştur. İlde günümüze gelebilen eserler arasında; Prousias ad Hypium kentinden tiyatro, surlar, mozaik döşemeler, su kanalları, mermer köprü, su kemerleri, Bizans dönemi kilisesinin yerine yapılan Konuralp Camisi (1323), Konuralp Hamamı bulunmaktadır.
  2. _asi_

    Eski Bolu Resimleri

  3. _asi_

    Bolu'ya Özgü Ürünler

    BOLU'YA ÖZGÜ ÜRÜNLER Boluya Özgü Ürünlerden bir görüntü BOLU ÇİKOLATASI : Bolu'ya özgü ; içinde krokant kaplı Bolu fındığı bulunan Bolu çikolatası tüm Türkiye'ce tanınmakta ve Bolu'ya gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından rağbet görmektedir. FINDIK ŞEKERİ : Dağ fındığı çevirme ile kaplanır. Çevirme şekerin eritildikten sonra mermerin üzerine dökülüp karıştırılarak beyazlanması şeklinde elde edilir. Kazanda bu malzemenin içine atılan fındıklar çevrile çevrile beyaz renkli fındık şekeri haline getirilir. Bolu ile özdeşleştiği için yerli ve yabancı ziyaretçiler rağbet görmekte olup il ekonomisine katkı sağlamaktadır. MUDURNU SARAY HELVASI ( Depme Helva ) : Mudurnu ilçemize özgü olup ülke çapında tanınan bu ürün, Mudurnu ‘da üretilmekte ve ülke çapında dağıtımı yapılmaktadır. İlçe ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Un yağda kavrularak miyale haline getirilir. Şeker suda kaynatılır. Daha sonra elde çekiştirilerek liflenmesi sağlanır. Biraz dinlendikten sonra tepsiye tepilir. Un ve şeker iyice karıştırılarak yedirilmelidir. Tepsiye tepilen tatlı baklava gibi kesilerek servis yapılır. BOLU PATATESİ : Ülkemizin birçok yöresinde üretilmesine rağmen Bolu Merkez, Dörtdivan ve Gerede ilçelerinde yaygın olarak yetiştirilen Bolu patatesinin yetiştirme teknikleri ve dayanıklılığı, özellikle de lezzeti bakımından ayrı bir yeri vardır. Bolu tarımının büyük bir kısmını patates üretimi sağlamakta ve mutfakta da en çok aranan ürün olması nedeniyle önemli düzeyde tüketilmektedir. Ayrıca işlenmesini sağlayan fabrika da mevcuttur. ( BOL-PAT) KEŞ : Bolu ve çevresinde yapılan bir süt ürünüdür. Yoğurttan yapılan bu ürün yağlı ve yağsız olarak iki şekilde ve çoğunlukla çiftçilerimiz tarafından köy şartlarında üretilmektedir. Keş makarnalara rendelenerek ilave edilmekte, özellikle yağlı olanı da tavada kızartılarak kahvaltıda tüketilmektedir.Keş kömür madeni işleten işletmelerde çalışan işçilerin zehirlenmesine karşı da kullanılmaktadır. Mahalli semt ve pazarlar ile bakkal ve marketlerde de satılmaktadır. Sadece en büyük ilçemiz olan Gerede'de üretim yılda ortalama 35 tonu bulmakta ve ilçe ve il ekonomisine katkı sağlamaktadır. BOLU KÖY EKMEĞİ : Buğdayın ana ingredient olarak kullanıldığı bu ürüne ayrıca patates veya süt de ilave edilmektedir. Ekmek Bolu'da önemli ölçüde üretim ve tüketime sahiptir. KANLICA MANTARI : Bolu iline özgü olan bu ürün Bolu'da doğal olarak yetişmekte ve özellikle yaz aylarında sonbahara doğru toplanarak değişik şekillerde pazarlanmaktadır. Ürün çevre üreticileri için bir geçim kaynağı durumundadır. ACI BAL : Bolu il ve ilçelerinde üretilen acı balın, astım ve bronşit hastalıklarına iyi geldiği inancı halk arasında yaygındır. İlçe ve il ekonomisine katkısı bulunmaktadır. ABANT ALABALIĞI : Latince adı "Salmo trutta abanticus" olan Abant Alabalığı, Abant Gölü ve çevresindeki akarsularda yaşamaktadır.Yıllık ortalama 213 ton civarında üretilmekte ve üretim değeri 2.130.000 YTL' yi bulmakta ve ilimiz ekonomisine katkı sağlamaktadır. BOLU FINDIĞI (KORUCUK FINDIĞI) : Bolu Merkez İlçe ve Seben ilçesinde yetişen fındık, Bolu'ya özgü bir ürün olan "Fındık Şekeri" imalatında kullanılmakta olup il ekonomisine azda olsa katkısı bulunmaktadır. Endüstriyel anlamda değerlendirildiği takdirde ekonomiye katkısı daha da artacaktır. KIBRISCIK PİRİNCİ : Kıbrıscık yöresinde yaklaşık 300 dekarlık alanda yıllık 60 ton civarında yetiştirilen pirinç 1'e 3 su emerek pilava dönüşmektedir. Bu pirinç türü sadece bu yöreye özgü olup başka hiçbir yörede yetişmemektedir. KIZIK KİLİMİ : İlimiz Seben İlçesi Kızık Köyü çevresinde yetişen yünden üretilen bu kilim baklava dilimli olup sadece bu yöreye özgüdür. AB Fonlarından destek görmüştür. NAKIŞ İĞNESİ : İlimiz Seben İlçe Merkezinde ‘Zan' ailesi tarafından üretilen bu makine Türkiye'de sadece Seben ilçemizde üretilmektedir. 400 yıllık geçmişi olan makinenin kalıplarının Çin'den geldiği sanılmaktadır.Üretilen nakış iğneleri ülke genelinde perakende olarak tüketiciye satışa sunularak gelir kaynağına dönüştürülmek suretiyle ilçe ekonomisine katkı sağlamaktadır. SEBEN ELMASI : İlimiz Seben ilçesinde yıllık ortalama 35-40 bin ton civarında elma üretilmekte olup, ilçemizin adı elma ile özdeş hale gelmiştir. BOMBAY FASULYE : Göynük ilçesiyle özdeşleşmiş bir üründür. Tanelerinin iriliği ve pilakilik özelliği nedeniyle turizm sektöründe hizmet veren kuruluşlar tarafından tercih edilmekte ve talepler Göynük ilçesi tarafından karşılanmaktadır. İlçe ve il ekonomisine önemli oranda katkı sağlamaktadır. MENGEN PEYNİRİ : İlimiz Mengen ilçesine özgü olan bu ürün, koyun ve inek sütünden yapılan,taze yada bekletilmiş olarak yenilen bir peynirdir. Tavası veya ızgarası yapıldığında tadı kaşarı andırır. Kahvaltılarda kullanılır. Ev, il ve ilçe ekonomilerine katkı sağlanmaktadır. Yeterli tanıtımın yapılması ve üretimin bireysellikten çıkıp fabrikasyon üretime geçmesi halinde ilçe ekonomisine katkısı önemli oranda artacaktır. ŞAKŞAK HELVA: Şakşak Helva sadece Gerede ilçemizde üretilen bir ürün olup, yılda 20 ton civarında üretilmektedir MADEN SULARI : İlimiz arazisinin tektonik çöküntü ve faylarla parçalanmış olması maden suları bakımından zenginleşmesini sağlamıştır. Akmina ve Çelik isimleriyle tanınan ilimiz maden suları modern tesislerde şişelenmekte ve ilimiz ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. YENİÇAĞA GÖLÜ TURBASI : Yeniçağa Gölü'nün doğu, batı, ve kuzey sınırlarında suyun çekildiği alanlarda meydana gelen ve çürümüş bitki köklerinden oluşan biyolojik gübredir. Yeniçağa ilçemizde turba (Torf) nedeniyle geçimini sağlayan 300-350 aile vardır. Peyzaj, çiçekçilik, mantarcılık ve seracılık gibi alanlarda kullanılmakta ilçe ekonominse önemli katkı sağlamaktadır. MUDURNU EL SANATLARI : Mudurnu ilçemize özgü Bindal işlemeciliği, İğne oyası yapımı, Mudurnu Folklorik Bebeği( Üç etekli ve bindallı), Keçe Ürünleri( Çarık,Heybe,Zil Ve Nal vb.) ve Çulfalık Bezi Dokumacılığı yapılmakta ve bu ürünler ilçe ve il ekonomisine katkı sağlamaktadır. ALABALIK VE MERCAN BALIĞI : Bolu ormanlarında bulunan su kaynaklarında yetişir. Baharın gelmesiyle birlikte avlanmaya başlanır. Ekonomik ve ticari açıdan önemli bir kaynak olmasa da bolu yöresine özgü bir su ürünüdür. Mercan Balığının vücutta ağrı olan bölgelere iyi geldiği, hatta halk arasında canlı yutulduğunda mide hastalıklarına iyi geleceği inancı hakimdir. KÖKEZ SUYU : Bolu ilini çevreleyen dağlar ormanlarca zengin olup, yağışları kolayca sızdırarak yer altı su tabakasının zenginleşmesini sağlamaktadır. Bu sulardan bir kısmı diplere kaymadan yamaçlar boyunca yüzeye çıkarak çeşitli tatlı su kaynakları ve pınarları oluşturur. İlimize özgü olması nedeniyle ‘ Kökez Suyu ‘ bunlardan en önemlisidir. Ayrıca ilimizin hemen her mahallesinde bulunana çeşmelerle halkın kullanımına sunulmaktadır.
  4. _asi_

    Bolu Kaplıcaları ( Termal Turizm )

    TERMAL TURİZM Bolu, jeolojik bakımdan Kuzey Anadolu fay tabakası üzerinde kurulmuş olduğundan çok miktarda jeo-termal su kaynakları ve kaplıcalara sahiptir. BOLU KARACASU KAPLICALARI : Şehir Merkezine 5 km. mesafede, Karacasu Beldesinde bulunan kaplıcalar, Seben Dağları eteklerinde, çevresi ormanlarla kaplı sakin bir dinlenme yeridir. “Termal Turizm Merkezi” olan bölgede Termal Otel ve Büyük Kaplıca, Küçük Kaplıca Özel İdare Tesisleri ve Sağlık Bakanlığı’na ait Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ile aile pansiyonları hizmet vermektedir. Önümüzdeki yıllarda yeni bir fizik tedavi hastanesi ve turistik tesisler hizmete girecektir. Yüzyıllardan beri kullanılan Bolu Kaplıcalarından Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde de beğeniyle bahsedilmiştir. Doğal kaynaklı ve sondaj çıkışlı olan suyun sıcaklığı 42 – 44 ºC, PH değeri ise 6,3’tür. Kaplıca suyu; bikarbonatlı (%51,31 milival), sülfatlı (%46,66 milival), kalsiyumlu (%69,34 milival), magnezyumlu (%19,18 milival), karbondioksitli (251,6 mg/lt.) ve fluorürlü (1,9 mg/lt) bir bileşime sahiptir. Banyo ve içme kürlerine elverişli olan sular, romatizmal hastalıklara, deri, kan dolaşımı ve kalp hastalıklarına, solunum yolu hastalıklarına, kadın hastalıklarına, sindirim sistemi, safra kesesi, böbrek ve idrar yolları hastalıklarına, kemik ve kireçlenme rahatsızlıklarına, metabolizma ve beslenme bozukluklarına, iyi gelmektedir. Büyük Kaplıca suları 1767 mg/lt eriyik mineral değerine sahiptir. Büyük Kaplıca Büyük Kaplıca içi TERMAL OTEL : Termal Otel BOLU KÜÇÜK KAPLICA : Küçük Kaplıca içi Küçük Kaplıca Apart FİZİK TEDAVİ REHABİLİTASYON HASTANESİ : Ülkemizin bu alanda en önemli hastanelerinden olan,Sağlık Bakanlığı’na ait hastane,özellikle romatizmal hastalıklarda,kemik ve kireçlenme hastalıklarında tedavi imkanı sunar.150 yatak kapasitesine sahip hastane tüm uzman kadrosuyla hizmet vermekte ve yoğun bir talep görmektedir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastahanesi BABAS KAPLICASI : Mudurnu'ya 5 km. mesafede, Gürçam Köyü yakınında olan kaplıca suyunun sıcaklığı 40 ºC'dir. Şu anda 20 yataklı bir tesisin bulunduğu kaplıcada 138 yataklı 3 yıldızlı bir otel inşaatı devam etmektedir. Toprak kalevili ve bikarbonatlı olan su metabolizma hastalıkları ile diyabetliler üzerinde olumlu etkiler yapmaktadır. Babas Kaplıcası SAROT KAPLICASI : Sarot Kaplıcası Mudurnu'nun 30 km. kuzeybatısında Taşkesti Beldesi yakınında Ilıca Köyü sınırları içerisindedir. Fiziksel olarak hipertermal hipotonik ve sülfatlı olan suyun sıcaklığı 66ºC’dir. Kaplıca suyu cilt ve romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir. Önümüzdeki yıllarda kaplıca çevresinde çeşitli termal tesisler hizmete girecektir. PAVLU (KESENÖZÜ) KAPLICASI : Pavlu Kaplıcaları Pavlu Kaplıcaları, Seben İlçesinin 14 km. güneyinde, Kesenözü Köyünde bulunur. 78 ºC sıcaklığa sahip olan kaplıca suyu banyo olarak kullanılmaktadır. Yüzyıllardan beri kullanılan kaplıcalar mide, safra kesesi, solunum ve dolaşım bozukluklarına iyi gelmektedir. Kaplıca çevresinde özel şahıslarca işletilen pansiyonlar bulunmaktadır. ÇATAK KAPLICASI : Göynük İlçesinin 30 km. güneydoğusunda dik yamaçlar arasında çok güzel bir vadide, Himmetoğlu Köyü yakınındadır. Kaplıcanın 32 ºC sıcaklıkta olan suyu kalsiyum bi karbonatlıdır ve romatizma, siyatik gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Çevrede bulunan kalıntılardan Romalılardan beri kullanıldığı sanılmaktadır. Tesis bulunmamaktadır.
  5. _asi_

    Bolu Gerede-Esentepe-Arkut Dağı

    GEREDE - ESENTEPE – ARKUT DAĞI : Esentepe Gerede ilçemizin kuzeyinde 1.300 m. yükseklikte kışın kış sporları ve kayak imkanına sahip üç yıldızlı Esentepe Oteli’nin bulunduğu bir yerdir. Tüm ilçeye hakim mükemmel bir manzarası olan Esentepe’nin 4 km. yakınındaki Arkut Dağı’nda bulunan pistlerde kışın kış sporları, yazın da çim kayağı yapmak mümkündür. Asırlık çam ağaçlarının bulunduğu Esentepe’ye bu isim, 17 Temmuz 1934’te bölgeyi ziyaret eden Atatürk tarafından verilmiştir. Arkut Dağı
  6. _asi_

    Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi

    KARTALKAYA KAYAK MERKEZİ : Yeri: Bolu’nun 38 km. güney doğusu. En Yakın Hava Alanı: Ankara – Esenboğa, İstanbul – Atatürk Hava Alanları. Ulaşım : Ankara Esenboğa Hava Alanına 3 saat, İstanbul Atatürk Hava Alanına 4 saat. İklim : Karasal İklim. Hakim Rüzgar Yönü : Batı, Kuzeybatı. Kayak Mevsimi : 4 ay ( 15 Aralık - 15 Nisan ) Kar Kalınlığı : Ortalama 250 cm. Yükseklik : 2200 m. Kayak Alanları : 1850 – 2200 m. yükseklikler arası. Özellikleri : Kartalkaya’da özel teşebbüse ait 3 adet konaklama tesisi mevcuttur. 1 tesisin de yapımı devam etmektedir. Her türlü aktiviteye sahip olan otellerde restaurantlar, yüzme havuzları, diskolar ve barlar vardır. Mekanik tesislerin kapasitesi 7800 kişi / saattir. Her otelin kendi bünyesinde sağlık hizmeti verilmektedir. Kartalkaya Kayak Merkezi 6.9.1982 tarihinde ilan edilen Bolu – Köroğlu Dağı Turizm Alanı içinde yer almaktadır. Kartalkaya'da toplam 28 adet pistin uzunluğu 30 km.yi bulmaktadır. Kartalkaya’da ki 3 adet otelin toplam 1500 yatağı, 14 adet mekanik tesisi mevcuttur.
  7. _asi_

    Bolu Yedigöller Milli Parkı

    YEDİGÖLLER MİLLİ PARKI Yeri: Bolu’nun 42 km. kuzeyi. Ulaşım: Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Bolu’nun 42 km. kuzeyinde yer alan Milli Parka Ankara-İstanbul karayolunun 152. km.’sindeki Yeniçağa ve 190. km.’sindeki Bolu’dan kuzeye ayrılan yollarla ulaşılır. Kışın Bolu-Yedigöller yolu karla kapalı olduğundan ulaşım sadece Yeniçağa – Mengen – Yazıcık üzerinden yapılır. Yedigöller İnce Göl Yedigöller Genel Görünüm Büyükgöl Özellikleri: 1636 Ha. büyüklüğündeki Yedigöller havzası, 1965 yılında "MİLLİ PARK" olarak korunmaya alınmıştır. Havza kayan kütlelerin vadilerin önlerini kapatması sonucu oluşan, yüzeysel ve yer altı akışlarıyla birbirine bağlı, kuzeyden güneye 1500 m. mesafede sıralanmış 7 gölden oluşmuştur. Milli Park içindeki “Köyyeri” mevkiinde yeni Bizans dönemine ait bulunan kalıntılardan, eski dönemlerde bölgenin bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Yedigöller ve çevresinin jeolojik oluşumlar ve buna bağlı olarak jeoturizm açısından da önemli bir bölge olduğu uzmanlarca tespit edilmiştir. Yedigöllerde sonbahar Milli Park içindeki göller; Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl'dür. Bu göller aralarında 100 m. yükselti farkı bulunan iki plato üzerindedir. Ortalama 780 m. yükseklikte olan platodaki göllerin en büyüğü Büyükgöl'dür. Alanı 24895 m², en derin yeri ise 15m.'dir. Büyükgöl'ün güneydoğusundaki Deringöl (15063 m²), 20 m. uzunluğundaki akan bölümü ile Büyükgöl'e bağlıdır. Yedigöller Büyükgöl'ün kuzeyinde ise Seringöl (1758 m²) bulunmaktadır. Diğer platodan 100 m. yükseklikteki platonun en geniş gölü Nazlıgöl'dür (15780 m²). Dibinden sızdırdığı bol miktardaki su, gölün kuzeydoğusunda yüzeye çıkarak bir şelalenin oluşmasına sebep olduğundan "Şelale Gölü" adı da verilir. Aynı platoda Sazlıgöl (5950 m²), İncegöl (1036 m²) ve Küçükgöl (2170 m²) bulunur. Yedigöller Kuzeyden güneye doğru alçalma gösteren bölgede, en yüksek yer 1488 m. ile Eğrikiriş Tepesi, en alçak yer ise 465 m. ile Kirazçatı’dır. Yedigöller Milli Parkı bilimsel inceleme ve araştırmalar için de kuvvetli bir altyapıya sahiptir. Başta zambak, sıklamen, çiğdem ve orkide olmak üzere toplam 236 adet bitki türünü içeren Milli Park, yurdumuzun en güzel karışık doğal ormanlarına da sahiptir. Başlıca ağaç türleri olan kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, yapraklı üvez, keçi söğüdü, yabani kiraz, porsuk, ıhlamur ve dişbudak ağaçları görülebilmektedir. Yaklaşık 40 yıldır Milli Park olarak koruma altında olan Yedigöller Bölgesi, barındırdığı ölü ağaçlar ile biyolojik çeşitliliğin devamını sağlamaktadır. Yedigöller Yaban hayvanlarından ayı, yaban domuzu, kurt, tilki, dağ kedisi, vaşak, porsuk, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan vardır. Milli Park sahasında yabani ördek, yabani güvercin, ağaçkakan, üveyik, bıldırcın, çulluk, sığırcık, alakarga ve keklik gibi 100’ün üzerinde kuş türü tespit edilmiştir. Bu özellikleriyle Yedigöller Milli Parkı, tam bir doğa cenneti durumundadır. Her yıl Mayıs – Eylül dönemlerinde Büyükgöl ve Deringöl’de ücret karşılığı sportif olta balıkçılığı yapılabilmektedir. Göllerde göl alası ve gökkuşağı alabalığı vardır. Yedigöller'de Kamp Görülebilecek Yerler : Yedigöller Milli Parkı’nın güneyinde bulunan 1380 m. yükseltideki Kapankaya Tepesi Manzara Seyir Yerine çıkılarak gölleri ve vadideki eşsiz peyzaj güzelliklerini görmek mümkündür. Bu güzergah üzerinde anıt ağaç ve pisagor ağacı bulunmaktadır. Ayrıca Milli Park içindeki gülen kayalar, şelaleler, dilek çeşmesi ve geyik üretme istasyonu görülebilir. Yedigöller Bungalov Evleri Yedigöller Mevcut Hizmetler ve Konaklama : Sessiz ve sakin bünyesi, güzel manzaraları, değişik arazi şekilleri, yürüyüş yolları, şelaleleri, çeşitli cinste bitki ve ağaçlarla süslü yamaçlarıyla piknik, dinlenme, fotoğraf çekme, spor yapma ve kamp kurma gibi rekreatif faaliyetler yapılırken konaklama ihtiyacı Orman Bakanlığı’na ait 40 yatak kapasiteli bungalov evlerde sağlanabilir. Ayrıca 1 hektarlık alanda çadırla veya karavanla konaklama da yapılabilir. Deringöl yanında bulunan balık üretme istasyonundan ücret karşılığı canlı alabalık alınabilir. Ziyaretçilere yıllık ortalama 40 bin adet balık satışı yapılmaktadır. Parkın ziyarete en uygun zamanı Nisan – Kasım ayları arasıdır.
  8. _asi_

    Bolu Abant Tabiat Parkı

    ABANT TABİAT PARKI Yeri : Abant Gölü Bolu'nun 34 km. güneybatısında Abant Dağları üzerinde tabii bir göldür. Ulaşım: Ankara – İstanbul D-100 Karayolunun ve TEM otoyolunun 203. Km.sinden ayrılan 22 km.lik asfalt yol ile ulaşılmaktadır. Bolu’ya 34 km., Ankara’ya 225 km., İstanbul’a 258 km. uzaklıktadır. Özellikleri : Alanı 125 hektar olan gölün denizden yüksekliği 1325 m.dir. Yeraltı suları ile beslenir. En derin yeri 18 m., ortalama 10-15 m. derinliktedir. Tektonik menşeli Abant Gölü ve çevresinin bitki zenginliği, ayrıca büyük bir açık hava rekreasyon potansiyeline sahip bulunması nedeniyle yörenin 1150 Hektarlık bölümü, 1988 yılında “Tabiat Parkı” olarak koruma altına alınmıştır. Göl çevresi zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Sarı ve karaçam, kayın, meşe, kavak, dişbudak, gürgen, söğüt, ardıç ağaçları ve ormangülü, ılgın, fındık, muşmula, papazkülahı, alıç, çobanpüskülü, kuşburnu, eğrelti, böğürtlen, çilek, nane, ahududu, sarmaşık, ısırgan, atkuyruğu ve çayır otları başlıca ağaç ve ağaççıkları oluşturur. Gölün kenarları çeşitli su bitkileriyle ve nilüferlerle doludur. Abant Gölünün etrafında yükselen yamaçlarda ise Abant Çiğdemi (Crocus Abantensis) endemik olarak bulunmaktadır. Gölde bulunan ve endemik bir tür olan Abant Alabalığı "SALMO TRUTTA FARİO VARYETTE ABANTİCUS" olarak literatüre geçmiştir. Balık meraklıları yılın belirli zamanlarında, ücret ödeyerek olta ile balık avlayabilmektedirler. Göl çevresindeki ormanlarda yabani hayvanlardan ; tavşan, tilki, çakal, kurt, ayı, domuz, geyik, karaca, sincap, gelincik ; su kuşlarından ; yaban kazları, yaban ördekleri, balıkçıl, sakarmeke, karabatak, turna; yırtıcılardan ; şahin, doğan, kara akbaba, kaya kartalı, atmaca, baykuş; diğer kuşlardan; toygar, alakabak, puhu, gökdoğan, ağaçkakan, karatavuk, bülbül, ispinoz ve saka görülmektedir.Yöre ormanları geyikler için en uygun yaşam ortamına sahiptir. Mevcut Hizmetler ve Konaklama : Çevresi 7 km. olan ve yılın her ayı ayrı güzelliklere sahip bulunan gölde; piknik, kamping, sportif olta balıkçılığı, yürüyüş, bisikletle, faytonla, atla gezinti vazgeçilmez aktivitelerdir. Park girişinde bulunan satış reyonlarında ise bölgede doğal olarak üretilen gıdalar ve hediyelik eşyalar satılmaktadır. Göl çevresinde bulunan Abant Palace Otel ve Büyük Abant Otel her türlü konfora ve aktiviteye sahip otellerdir. Ayrıca bungalov evler ve lokantalar mevcuttur. Göle ulaşım, şehir merkezindeki terminalden her iki saatte bir kalkan Abant Birlik dolmuşları ile mümkün olmaktadır.
  9. _asi_

    Bolu Gölcük Orman İçi Dinlenme Yeri

    GÖLCÜK ORMAN İÇİ DİNLENME YERİ Yeri: Bolu'nun 13 km. güneyinde ormanlar arasında suni olarak yapılmış küçük ve şirin bir set gölüdür. Ulaşım: Göle ulaşım şehir merkezinden kalkan Seben ve Kıbrıscık ilçe minibüsleri ile sağlanabilir. Yaz aylarında ise Kaplıca Birlik tarafından seferler düzenlenmektedir. Gölcük'te Kış Özellikleri: Yükseltisi 1206 m. olan gölün alanı 4,5 hektar, çevresi 1.300 metredir. Etrafı sarıçam ve göknar ağaçları ile kaplı gölün her mevsim görüntüsü muhteşemdir. Doğanın olağan üstü güzelliğiyle kaplı olan gölün hemen kenarında Orman Bakanlığı'nın misafirhanesi olan şirin bir ev bulunmaktadır. Gölün etrafında bu tesisten başka kır gazinosu adıyla bir restaurant vardır. Göl ve etrafı “Orman İçi Dinlenme Yeri” olarak Milli Parklarca koruma altındadır. Çok şirin ve küçük olan bu göl çevresine araçla girilmemektedir. Gölde yılın belirli zamanlarında ücret karşılığı sportif olta balıkçılığı yapılabilmektedir. Yılın her mevsiminde bölge halkı ve yurdun her yerinden günübirlik gezmek, görmek, dinlenmek ve piknik yapmak amacıyla bir çok ziyaretçi gelmektedir. Göl çevresinde konaklama imkanı bulunmamaktadır. Ancak yakınlığı nedeniyle Bolu ve Karacasu'daki konaklama tesislerinde kalınabilinir.
  10. _asi_

    Bolu Yeniçağa Gölü

    Yeniçağa Gölü Bolu - Ankara Karayolu üzerinde, Yeniçağa İlçe merkezinde bulunan göl, bir çanak gölüdür. 990 m. yükseltideki göl, 2780 dekarlık bir alanı kaplamaktadır. En derin yeri 12 m.dir. Çeşitli su kuşlarının olduğu göl kıyısında, kuş gözlem kulesi bulunmaktadır. Yeniçağa Gölü, göç döneminde özellikle arı şahini, balık kartalı ve angıt gibi kuş türleri için önemli bir konumdadır. Ayrıca göl çevresinde turna, şah kartal, balıkçıl, balaban, saz delicesi, uzunbacak gibi türler doğal yaşam imkanına sahiptir. Tatlı su balıklarından sazan, karabalık ve kerevit çıkan gölde olta ile balık avlanabilmektedir.
  11. _asi_

    Bolu Gölköy Baraj Gölü

    Gölköy Baraj Gölü Bolu'nun 10 km. batısında, Bolu ovasını sulama amacıyla Büyüksu ve Mudurnu çayları üzerinde yapılmıştır. Su seviyesi yüksek olduğunda alanı 185 hektarı bulmaktadır. Çevresi ormanlarla kaplı olan gölde çeşitli balık türleri vardır. Şehir merkezine yakınlığı ve ulaşım kolaylığı nedeni ile piknik yapmak ve olta ile balık avlamak isteyenler tarafından yaz aylarında çok rağbet görmektedir.
  12. _asi_

    Bolu Karagöl

    Karagöl Kıbrısçık - Beypazarı yolu üzerinde bulunan Karagöl, 1 hektar genişliğinde oldukça derin bir göldür. Çevresi tamamen ormanlık olan göl kenarında, konaklama yapılabilecek bungalov evler vardır.
  13. _asi_

    Bolu Sülüklü Göl

    Sülüklü Göl Mudurnu İlçesine 50 km. uzaklıkta bulunan göl , Mudurnu - Akyazı yoluna 9 km.'dir. Akyokuşkavağı Köyü sınırları içerisindedir. Günümüzden yaklaşık 300 yıl önce heyelan sonucu oluşan göl Milli Parklarca koruma altındadır ve el değmemiş bir güzelliğe sahiptir. Göle adını veren sülükler ise artık gölde bulunmamaktadır. 6 hektar alanı olan göl, özellikle yaz aylarında doğa severlerin akınına uğramaktadır.
  14. _asi_

    Bolu Aladağ Göleti

    Aladağ Göleti Bolu’nun 30 km. güneyinde Aladağ yaylaları ve İzcilik Kampı yanındadır. Göl çevresinde ve yaylalar arasında trekking, piknik ile su sporları ve sportif olta balıkçılığı için ideal olan gölün alanı 8 hektardır. Doğa güzelliği ve temiz havasıyla özellikle yaz aylarında insanların akın ettiği bir yerdir. Aladağ İzcilik Kampı
  15. _asi_

    Bolu Göynük Sünnet Gölü

    Göynük Sünnet Gölü Göynük'ün 27 km. doğusunda, Erenler ve Korudağ Tepeleri arasındaki derin vadinin heyelanla tıkanması sonucu oluşan ve 820 m. yükseltide olan Sünnet Gölünün alanı 18 hektardır. Civarındaki dere ve kaynaklardan beslenir. Derinliği 22 m.yi bulur. Gölde bulunan mercan ve alabalıkların olta ile avlanması serbesttir. Özel sektörce işletilen 45 oda 115 yatak kapasiteli bir konaklama tesisi bulunmaktadır. Çevresinde piknik, yürüyüş ve bisikletle gezinti yapılabilmektedir.
  16. _asi_

    Bolu Orman İçi Dinlenme Yerleri

    Orman İçi Dinlenme Yerleri ALADAĞ GÖLETİ - GÖKSU : Aladağ Göleti Bolu’nun 30 km. güneyinde Aladağ yaylaları ve İzcilik Kampı yanındadır. Göl çevresinde ve yaylalar arasında trekking, piknik ile su sporları ve sportif olta balıkçılığı için ideal olan gölün alanı 8 hektardır. Doğa güzelliği ve temiz havasıyla özellikle yaz aylarında insanların akın ettiği bir yerdir. Aladağ İzcilik Kampı BEŞPINARLAR : Beşpınarlarda Kamping Kampingde Aktiviteler Aladağ Bölgesi Beşpınarlar Mevkiindedir. Özel sektörce Ülkemizin ilk ve tek doğa sporları, kamp ve özgüven geliştirme merkezi olarak işletilmektedir. ÇAKMAKLAR ÇAMLIĞI : Çakmaklar Çamlığı Bolu şehir merkezinin 3 km. kuzeyinde orman içinde bulunmaktadır. Şehir merkezine yakınlığı ve şehre hakim manzarası ile güzel bir mesire yeridir. SÜNNET GÖLÜ Göynük Sünnet Gölü Göynük'ün 27 km. doğusunda, Erenler ve Korudağ Tepeleri arasındaki derin vadinin heyelanla tıkanması sonucu oluşan ve 820 m. yükseltide olan Sünnet Gölünün alanı 18 hektardır. Civarındaki dere ve kaynaklardan beslenir. Derinliği 22 m.yi bulur. Gölde bulunan mercan ve alabalıkların olta ile avlanması serbesttir. Özel sektörce işletilen 45 oda 115 yatak kapasiteli bir konaklama tesisi bulunmaktadır. Çevresinde piknik, yürüyüş ve bisikletle gezinti yapılabilmektedir. KARAGÖL : Karagöl Kıbrısçık - Beypazarı yolu üzerinde bulunan Karagöl, 1 hektar genişliğinde oldukça derin bir göldür. Çevresi tamamen ormanlık olan göl kenarında, konaklama yapılabilecek bungalov evler vardır. ŞİRİNYAZI GÖLETİ : Şirinyazı Göleti Mengen İlçesinin 16 km. kuzeydoğusundaki Bürnük Köyü yakınında bulunmaktadır. Piknik ve kamp yapmak için uygundur. Önceki yıllarda çevresinde gençlik kampları düzenlenmiştir.
  17. _asi_

    Bolu Tabiat Koruma Alanları

    TABİAT KORUMA ALANLARI SÜLÜKLÜ GÖL : Mudurnu İlçesine 50 km. uzaklıkta bulunan göl , Mudurnu - Akyazı yoluna 9 km.'dir. Akyokuşkavağı Köyü sınırları içerisindedir. Günümüzden yaklaşık 300 yıl önce heyelan sonucu oluşan göl Milli Parklarca koruma altındadır ve el değmemiş bir güzelliğe sahiptir. Göle adını veren sülükler ise artık gölde bulunmamaktadır. 6 hektar alanı olan göl, özellikle yaz aylarında doğa severlerin akınına uğramaktadır. KALE BOLU FINDIĞI : Bolu'ya 35 km. mesafede Yedigöller yolu üzerinde 480 hektarlık alanı kapsayan Kale Bölgesi, 1988 yılında Tabiatı Koruma Alanı ilan edilmiştir. Ülkemizde doğal olarak yetişen ve nesli azalmakta olan Bolu Fındığının 30 – 35 metre boy ve 140 cm.ye kadar çaplarda bulunan örnekleri alanın en önemli kaynak değerleridir. Alan ayrıca çok çeşitli flora ve faunaya da sahiptir. Alanda bulunan su kaynakları ise yaban hayatı için önem taşımaktadır. KÖKEZ : Aladağların Bolu Ovasına bakan kuzey yamaçlarındaki Kökez Bölgesi, çok yaşlı göknar ormanlarına sahip olması nedeniyle "Tabiatı Koruma Alanı" kapsamına alınmıştır. 324 hektar alanı kaplayan Kökez Tabiatı Koruma Alanına Bolu – Seben yolunun 18. km'sinden ayrılan orman yolu ile sahaya ulaşılabilinir. Uludağ göknarı, kayın ve gürgen başlıca ağaç türlerini oluşturur. Bolu İl Merkezinin içme suyu da bölgeden çıkan kökez suyu ile karşılanmaktadır. AKDOĞAN RÜZGARLAR EBE ÇAMI : Bolu Merkez Yenigüney köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Ankara–Bolu karayolunun 168. km'sinden itibaren Yenigüney köyüne giden 2.5 km'lik yol ve aynı karayolunun 172. km'sinden ayrılan 1 km'lik yol ile ulaşılmaktadır. Nadir ve nesli tehlikeye düşmüş "Ebe Çamının" dünya üzerinde yegane tabii yayılış alanlarını teşkil etmesi bu sahalara eşsiz bir tabiat parçası özelliği vermektedir. Ebe çamı, karaçam, meşe sahadaki başlıca ağaç türlerini meydana getirmektedir.
  18. _asi_

    Bolu Akkaya Travertenleri

    Akkaya Travertenleri Bolu, Mudurnu karayolunun güneyinde, Çepni Köyü yolunun batısında Akkaya Travertenleri bulunmaktadır. Bolu ve Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki tek örnek olan Akkaya Travertenleri doğal yapısı ile günümüze kadar gelebilmiştir. Akkaya Travertenleri, doğu-batı doğrultusunda 250 m. uzunlukta bir oluşum ve bu oluşumun 100 m. batısında 50 m. ölçülerinde yeni ve daha küçük bir başka oluşumdan meydana gelmektedir. Travarterlerin oluşumunu sağlayan su, travarten üzerinde yer alan bir gölde toplanmakta ve oradan dağılmaktadır. Dinlenmek ve piknik yapmak isteyenler için ideal bir yer olan Akkaya Mevkii, halen özel sektörce işletilmektedir.
  19. _asi_

    Bolu Ormanlar ve Anıt Ağaçlar

    ORMANLAR ve ANIT AĞAÇLAR Bolu, ülkemizin en zengin ağaç ve bitki topluluklarına sahip yörelerindendir. Bolu ve çevresi ülkemizin en güzel ormanlarına sahiptir. İl topraklarının % 59’u ormanlarla kaplıdır. Karadere, Seben ve Aladağ ormanları yurdumuzun en zengin ormanları arasındadır. Bolu ormanları Uludağ göknarı, kayın, sarıçam karaçam ve meşeden oluşmaktadır. Bolu Ormanları Bolu ormanlarında ortalama 1000 metreye kadar kayın, meşe, Uludağ göknarı, karaçam, akçaağaç, karaağaç ve ve kızılağaçlar görülür. 1000 – 2000 metre yükseltiler arasında sarıçam, Uludağ göknarı ve doğu kayınından oluşan ormanlar bulunur. 2000 metreden sonra ise sert iklim nedeniyle bazı bodur ve çalılık tipi ağaççıklar bulunmaktadır. Bolu’nun kuzeyindeki Çele ve Yedigöller’in üst bölgelerinde 1000 metreye kadar karaçam, meşe, kayın ve göknar ormanları, 1000 metreden sonra sarıça, kayın, göknar ve gürgen ormanları bulunmaktadır. Çele Dağlarından Yedigöllere’e inildikçe yapraklı ağaçlar olan gürgen, kızılağaç, akçaağaç, ıhlamur, dişbudak,kızılcık, kiraz, karaağaç, kavak ve söğüt türleri görülmektedir. Seben ve Kıbrıscık yörelerinde İç Anadolu stebine uygun iğne yapraklı göknar, sarıçam, karaçam ve ardıç türleri ile yapraklı ağaçlardan meşe türleri ve yer yer kayın görülür. Göynük ve Mudurnu’da ise genellikle göknar, karaçam, sarıçam, kayın, meşe ve doğal kızılçam ormanları bulunmaktadır. Göynük civarında şimşir ağaçlarına da rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre Bolu’da otsu ve odunsu türlerden toplam 1183 bitki bulunmaktadır. Bu bitkilerden 88 tanesi endemiktir. Soğanlı bitkilerden özellikle mavi çiçekli Abant Çiğdemi ( Crocus Abantensis ) ile sarı çiçekli Ankara Çiğdemi ( Crocus Acyrensis ) Bolu çevresinde görülen endemik bitkilerdendir. Bu özelliklerinin yanı sıra bölgede gerek boyutları, gerekse asırlık yaşları ile çok sayıda anıt ağaç bulunmaktadır. İlimizde (8) adet anıt ağaç tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Bunlardan biri de Bolu merkez Saçcılar Köyünde bulunan meşe ağacıdır. 30 m. yüksekliğinde, 9,60 m. gövde genişliğinde ve yaklaşık 1000 yaşındadır. Ayrıca Mengen İlçesi Mamatlar Köyünde ve Örencik Yaylasında Ülkemizin en yaşlı (1000 yaş) ve en kalın gövdeli meşe ağaçları vardır. Anıt Ağaç İlimiz Çaydurt ve Çakmaklar bölgelerinde bulunan İlimize özgü “ebe karaçamları”nın bulunduğu ormanlık sahalar, “Tabiatı Koruma Alanı” olarak koruma altındadır. Ayrıca Çele bölgesinde de yine İlimize özgü bir ağaç türü olan “Bolu fındığı” nın yoğun ve bir arada bulunduğu ormanlık alan da Milli Parklarca “Tabiatı Koruma Alanı” olarak koruma altındadır. Bölgede Bolu fındığının 140 cm.ye kadar çap ve 30 m.ye kadar boyu olanları bulunmaktadır.
  20. _asi_

    Bolu Yaylaları

    YAYLALAR İlimizde bulunan toplam 383 adet yayla ile Bolu, yaylacılık alanında önemli bir konumdadır. Bolu Yaylaları; Doğu Karadeniz’deki örneklerini aratmayacak nitelikte, ormanlarla kaplı dağlar üzerinde, gür akarsuların geçtiği, yemyeşil ve verimli düzlüklerdir. Aladağ Yaylaları : Bolu'nun 25 - 30 km. güneyindeki dağ yamaçları üzerinde, yer alırlar. Orman alanları arasında, yemyeşil düzlükleri ile piknik için de ideal olan bu yaylaların çevresinde Orman İşletme Tesisleri, Aladağ İzcilik Kampı ve Göleti ile Beşpınarlar Mevkiinde Ülkemizin tek özgüven geliştirme ve doğa sporları merkezi olan Mountrain Kamping bulunmaktadır. Bölgedeki yaylalar arasında trekking ve dağ bisikleti için uygun parkurlar vardır. Sarıalan Yaylaları : Sarıalan Saraycık Yaylası Bolu’nun 20 km. güneydoğusunda Kartalkaya yolu üzerinde, çevresinde 14 yaylanın olduğu bir yayla grubudur. Burada da kamp, piknik, trekking ve konaklamak için uygun yerler vardır. Saraycık yaylası kenarında bulunan gölet ise yöreye ayrı bir güzellik katmaktadır. Kızık Yaylası Kızık Yaylası Bolu’nun 25 km güneyinde Seben yolu üzerinde bulunan Kızık Yaylasının evleri, değişik mimarisiyle dikkati çeker. Bu evler çivi kullanmadan, çam ağaçlarından çatkılı, kenetleme ve birbirine geçme şeklinde yapılmıştır. Bu evlere merdiven yerine kullanılan kertilmiş tahtalarla çıkılır. Geniş ocakları ve kendine özgü eşyaları ile bu evler oldukça değişik özellikler taşırlar. At Yaylası : At Yaylası Bolu'nun 10 km. kuzeyinde 1150-1250 m. yükseltide 1-2 km. aralıklarla 7 adet yayla bulunmaktadır. Özellikle kirazları ile ünlü olan bu yayla grubunun etrafında meyve bahçeleri vardır. Burada her yıl geleneksel kiraz bayramı şenlikleri yapılır. Gerede Yaylaları : Gerede'nin güneyinde 1200 - 1500 m. yüksekliklerde bulunan bu yaylalar, Haşat, Zorpan, Yünlü ve Doğu Köroğlu Dağları üzerinde bulunan Dörtdivan yaylalarıdır. Göynük Yaylaları : 1000-1500 m. yükseltide aynı şeritte sıralanan yaylaların en önemlileri Karabey ve Kaşıkçı yaylalarıdır. Kıbrısçık Yaylaları : Köroğlu Dağlarının güney yamaçlarındaki düzlük alanlarda bulunurlar. Belen, Karaköy, Kökez, Bölücekkaya, Karadoğan ve 1825 m. yükseklikte bulunan Devevira, Tenbel, Ardalan en önemli yaylalardandır. Mengen Yaylaları : Mengen İlçesinin doğusunda yer alan başlıca yaylalar; Sarıklı, Soğucak, Akçakoca, Bürnük, Sepetçiler, Çelebioğlu ve Çiftçatak yaylalarıdır. Mudurnu Yaylaları : İlçenin 12 km. kuzeyi ve Abant Gölü çevresinde yer alırlar. 1550 m. yükseltideki Dedeler, Alpağut, Dodurga ve Dağyolu yaylaları en önemlileridir. Seben Yaylaları : Kiraz Dağı çevresinde toplanmış, ortalama 1400 m. yükseltide olan bu yaylaların en önemlileri Gerenözü ve Kızık yaylalarıdır. Seben yolu üzerinde Taşlıyayla mevkiinde yapımı devam eden ve yaklaşık 845 hektar alanı kaplayacak olan Taşlıyayla Göleti tamamlandığında, göletin bölgeye turistik hareketlilik kazandırması beklenmektedir.
  21. _asi_

    Bolu Müzesi

    BOLU MÜZESİ Bolu ve çevresine ait eserlerin korunması ve sergilenmesini sağlamak üzere 1975 yılında İlimize Müze Memurluğu kurulmuştur. Bir süre eski Güzel Sanatlar Galerisi binası içinde faaliyet gösteren Müze Memurluğu 1976 yılında Bolu Kültür Merkezine taşınmıştır. Müze Memurluğu, 1977 yılında Müze Müdürlüğü haline dönüştürülmüş olup; teşhir - tanzim çalışmaları tamamlanarak 14.11.1981 tarihinde ziyarete açılmıştır. Bolu Müzesi, 12 Kasım 1999 tarihindeki depremde hasar görmüş ve ziyarete kapatılmıştır. 1999-2006 yılları arasında ziyarete kapalı olan Müze, 2006 yılı içersinde teşhir-tanzim çalışmaları tamamlanarak 18 Mayıs 2006 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır. Müze Pazartesi hariç her gün 08:00 ile 17:00 saatleri arasında gezilebilmektedir. Ayrıca her ayın ilk Pazartesi günü ücretsiz olarak Halkımızın ziyaretine açıktır. Kültür Merkezi binasının giriş katında yer alan Müze; arkeoloji salonu ve etnografya salonu olmak üzere 2 bölümden oluşmaktadır. Müzede 2935 adet arkeolojik, 1682 adet etnografik ve 11364 adet de sikke olmak üzere toplam 15981 adet eser bulunmaktadır. Arkeoloji Salonu : Neolitik Dönem, Eski Tunç Çağı, Frig, Urartu, Lidya, Grek eserleri, Roma ve Bizans dönemlerine ait mermer, cam, maden ve pişmiş topraktan yapılmış eserler bulunmaktadır. Kronolojik olarak sergilenen bu eserler arasında özellikle Roma dönemine ait olan mermer heykeller, pişmiş toprak ve cam mezar hediyeleri dikkat çekmektedir. Arkeoloji salonunda; Grek, Roma, Bizans ve İslami kültürlere ait bronz, gümüş ve altın sikkelerin sergilendiği zengin bir sikke bölümü de bulunmaktadır. Ayrıca Bolu İli, Merkez İlçede yapılan kurtarma kazısında açığa çıkarılan ve Roma dönemine ait olan bir tuğla mezar örneği de; iskelet ve orijinal mezar hediyeleri ile birlikte arkeoloji salonunda sergilenmektedir. Etnografya Salonu: 19.yüzyıl ve 20.yüzyılın ilk yarısına tarihlenen, yakın geçmişimize ait eserler sergilenmektedir. Bunlar arasında; mahalli el sanatlarımızdan olan Mudurnu oyaları, Bolu’da kına gecesi, eski Bolu evine ait mutfak ve oturma odalarının canlandırıldığı bölümler, ziynet eşyaları, anahtar koleksiyonu, dini eserler, silah koleksiyonu ve çeşitli dokumalardan oluşan eserler bulunmaktadır.
  22. Bthynium – Cladiopolis (BOLU): Hisartepe, Kargatepe, Fırkatepe ve Uğurluanip tepesini kapsayan alanda kurulmuş olan Bithynium-Claudiopolis şehrinin tarihi 1978 yılı Hisartepe kazısında ortaya çıkan bulgulara göre M.Ö 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Helenistik dönemde Bithynia Kralı Ziaelas’ın (M.Ö.255-235 ?) doğu seferi sırasında ele geçirilerek Bithynia Krallığı’na bağlanan şehir, o dönemde imar edilmiş ve şehre Bithynium ismi verilmiştir.1978 yılı Hisartepe kazısında bulunan Geç Helenistik döneme ait seramik parçaları dışında, Bityhnia dönemi şehrine ilişkin başka bir buluntu şu ana kadar ele geçmemiştir M.Ö. 74 yılında Roma hakimiyetine giren şehrin adı Roma imparatoru Claudius un (M.S.41-54) adına izafeten Claudiopolis olarak değiştirmiştir. Günümüz yerleşiminin, antik şehrin üzerine kurulması nedeniyle ayakta kalmış hiçbir yapı bulunmamaktadır. Ancak,1978 yılı Hisartepe kazısında, Roma imparatoru Hadrian (M.S.117-138) tarafından yaptırılmış olan Antinous Tapınağı’na ait mimari parçalar bulunmuş, Hisartepe ‘nin güney yamaçlarında ise antik tiyatroya ait bazı izler tespit edilmiştir. Antinous Tapınağı’na ait sütun, arşitrav ve friz parçaları ile antik tiyatroya ait kitabeli bir friz parçası halen Bolu Müzesinde sergilenmektedir. Geçmiş yıllarda, şehrin muhtelif yerlerinde yapılan inşaatlara ait temel hafriyatlarında Roma dönemine ait heykeller,mimari parçalar ve mezar stelleri bulunmuştur.1995-2006 yılları arasında Bolu İli, Merkez İlçede Bolu Müzesi Müdürlüğünce yapılan kurtarma kazılarında toplam 72 adet Roma dönemine ait lahit ve tuğla mezar açığa çıkarılmıştır.Mezarlarda bronz sikkeler,pişmiş toprak koku kabı ve kandiller , gözyaşı şişeleri gibi çok sayıda mezar hediyesi ele geçirilmiştir.M.S 2-3.yüzyıllara tarihlendirilen söz konusu mezarların yayılma alanı göz önünde bulundurulduğunda ,Roma dönemi nekropolünün bu kadar geniş bir alanı kapsaması,antik Claudiopolis’in büyüklüğü konusunda da fikir vermektedir. Yine Bolu Müzesi Müdürlüğünce şehir içinde yürütülen çalışmalarda,1995 yılında Belediye Su işleri binası önünde,Claudiopolis kentine ait tek örnek olan mozaik taban döşemesi, 1996 yılında Büyük Cami mahallesi katlı otopark yanında büyük blok taşlarla inşa edilmiş Roma Yolu’nun 15 m.lik bir bölümü, 2004 yılında Atatürk İlköğretim Okulu bahçesinde Roma dönemine ait 2 adet yapı ve yol kalıntısı açığa çıkarılmıştır.Ayrıca Bolu şehir merkezinde, Erken Hristiyanlık dönemine ait, içi fresk süslemeli Hypoge’lere rastlanmıştır.Şehirde Bizans döneminden kalma izler bulunmakta ve bu döneme ait bazı eserler Bolu Müzesinde sergilenmektedir.
  23. _asi_

    Bolu Kaya Evleri

    Bolu Kaya Evleri Bolu, Seben ilçesinde kayalara oyularak yapılmış bir yerleşim birimi bulunmaktadır. Bu kaya evlerinin en önemlileri Alpagut Köyü, Muslar, Çeltikdere, Karca, Karca, Solaklar, Hoçaş ve Kaşbıyıklar köylerindedir. Bu kaya evlerinin bazılarında kırmızı boya ile yapılmış haç işaretleri ile karşılaşılmıştır. Bazılarında da şapel, rolik çukurları bulunmuştur. Çeltikdere ‘deki kaya evleri Bizans Kilisesi karşısındadır. Bu buluntulara dayanılarak Seben Kaya evlerinin erken Hıristiyanlık döneminde kullanılmış olduğu sanılmaktadır. Bolu yöresindeki kayalar Frigler tarafından özenle oyulmuş ve ev olarak kullanılmışlardır. Halkın “Gavur Evleri” dediği bu evler, Muslar, Çeltikdere, Yuva, Karca ve Seylik yörelerinde yoğunlaşmıştır. Bunların ne zaman yapıldıkları kesin olarak bilinmemekle beraber MÖ.1200 yıllarında Anadolu’ya yerleşen Friglere ait olduğu sanılmaktadır. Kayalıklar ve iki derin vadi yamaçlarında yer alan bu evler kare planlı olup, düzgün merdiven ve dehlizlerle birbirlerine bağlanmış ve bazı yerlerde 4-5 katlı yapı konumuna getirilmiştir. Muslar’da 100-150’ye yakın kaya evi bulunmaktadır. Buradaki kayalarda yer alan bu evler diğerlerine göre daha basit olup, üst üste veya yan yana ikili ve üçlü odalar halinde sıralanmışlardır. Bazıları kare veya dikdörtgen şeklinde olup, içlerinden bir tanesi diğerlerinden daha geniş ve vadiye hakim konumdadır. Odaların bazılarında yuvarlak ağızlı, içleri sıvalı büyük kuyular, sarnıçlar bulunmaktadır. Bu kuyuların burada yaşayan insanlara ait erzak deposu oldukları sanılmaktadır. Bu evlerin içerisinde nişler, aydınlatma amaçlı kandil ve meşale delikleri ile de karşılaşılmıştır. Ayrıca evlerin büyük çoğunluğu güneye bakarsa da, bazıları güneşten yararlanmak ve ısınmak amacı ile batıya dönük olarak yapılmışlardır. Bu ev gurubunun batısındaki diğerlerinden ayrı olan kaya evinin ibadet amaçlı olarak kullanıldığı sanılmaktadı
  24. _asi_

    Tarihi Bolu Evleri

    TARİHİ BOLU EVLERİ Bolu Merkezde 32, Göynük’te 114, Kıbrıscık’ta 2, Mengen’de 3, Mudurnu’da 207 ve Yeniçağa’da 2 olmak üzere toplam 360 adet sivil mimari örneği yapı mevcuttur. Göynük ve Mudurnu İlçelerimizde “İpek Yolu Projesi” içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ilgili belediyeler tarafından sokak sağlıklaştırma ve çevre düzenleme çalışmaları yürütülmektedir. Bu kapsamda “Mudurnu Sokak Sağlıklaştırma Projesi” 2006 yılı içinde tamamlanmıştır. Göynük Evleri : Göynük İlçesi eski Türk Evleri bakımından oldukça zengindir. İlçede 114 adet tarihi tescilli yapı bulunmaktadır. Göynük Gürcüler Konağı Burada bulunan evler 20. yüzyıl başlarına aittir. Evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde olup, üzerleri yerli kiremitle örtülüdür. Bazı evlerin oturma odalarında çeşitli motiflerle süslenmiş tavanlar bulunmaktadır. Evler genellikle zemin artı bir veya iki katlı olarak inşa edilmiş olup, içten merdivenlidir. Evlerin önünde genellikle "Hayat" adı verilen avlular da yer almaktadır. Mudurnu Evleri : Mudurnu evleri, eski Türk evleri bakımından önemli bir özelliğe sahiptir. İlçede 207 adet tarihi tescilli yapı bulunmaktadır. Mudurnu Keyvanlar Konağı Sivil mimari özellikleri açısından Göynük evlerine benzerlik gösteren, ilçenin tarihi ve kültürünü yansıtan evler korumaya alınmış ve ilçe "Kentsel Sit Alanı" ilan edilmiştir. Sivil mimari özelliğini en güzel bir biçimde gösteren özel mülkiyete sahip konakların en güzelleri olan Armutçular Konağı, Keyvanlar Konağı, Kazanlar Konağı, Yarışkaşı Konağı, Hacı Abdullahlar Konağı gezilip görülmeye değer yerlerdir. Armutcular Konağı Tavan Süsü
  25. _asi_

    Bolu Kaleleri

    TARİHİ KALE ve SUR DUVARLARI Gerede Asar Kalesi: Gerede'nin 20 km. doğusunda Örencik, Çağış ve Akçaşehir Köylerinin yakınında, her yöne hakim kayalık bir tepe üzerindedir. Çevrede arazi üzerinde bol miktarda Bizans seramiği görülmekte, bu da kalenin Bizans dönemine ait olduğunu göstermektedir. Ayrıca kale üzerinde kuzeye bakan bir mağara da mevcuttur. Gerede Keçi Kalesi : Gerede’nin 5 km. kuzeyinde Arkut Dağında etrafına hakim bir tepededir. Bizanslılar zamanından kalan kale, 1992 yılında restore edilmiştir. Kale hakkındaki rivayete göre şehre saldırı olduğunda halk mal ve hayvanlarıyla beraber kaleye sığınırlar ve kendilerini savunurlarmış. Yine böyle bir durumda kale etrafına yerleşen düşman gündüzleri kaleye saldırmakta fakat başarılı olamamaktaymış. Günlerce saldırılar devam etmiş ve kalede yiyecek sıkıntısı başlamış. Bir gece burada bulunan halk kaledeki tüm keçilerin boynuzlarına mum takarak yakıp, kalenin dışına salmışlar. Bir anda büyük bir ordunun üzerlerine geldiğini sanan düşman oradan kaçıp dağılmış ve Geredeliler keçileri sayesinde düşmandan kurtulmuş. Kalenin ismi de buradan gelmekteymiş. Mudurnu Kalesi Kalıntıları : İlimiz Mudurnu İlçesinde bulunan ve savunma amaçlı kurulan kale kalıntıları, günümüze kadar çok iyi korunamamıştır. Halı Hisarı : Bolu’nun 5 km. kuzeyinde yer alan kale Bizanslılardan günümüze kadar çok iyi korunamamıştır.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.