Canraşit tarafından postalanan herşey
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Efendim, sayın Erdoğan kısaca gayet net açıklamış zaten ama siz bu soruyu daha önce de sormuştunuz, ben de cevaplamıştım: Saygılar sunarım
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Efendim, bazı tarih hataları yapmış olabilirim ama olayı toparlamam iyi oldu. İşin ayrıntısı faso fiso değil, gayet önemliydi ve hep beraber öğrenmiş olduk. Yalnız, ben ticari hacdan söz ederken, dini ticareti kastetmedim. Zaten, putlar kırıldıktan sonra bunun bir anlamı da kalmamış oluyor. Kastettiğim şey bildiğimiz ticaret maksadıyla çevre müşrik kabillerin Mekkeyi ve Kabe çevresinde kurulan pazarı ziyaret etmesi. Kabilecilikten, Ümmetçiliğe geçişin ileri bir adım olduğunu kabul ederek, bunun bir devrim olduğunu zımnen kabul ettiniz ve dolayısıyla, Tevbe ultimatomunu bu bağlamda ele alırsak, Fransız devriminin mantığından çok farklı olmadığını görürüz. Hatta, Fransız devriminde de, Soylular ve yandaşlarına yönelik meşhur '' Eylül Katliamı '' yalnızca zanla yapılmıştır ki, Mekkede sonuçları itibariyle buna benzer bir durum da yaşanmamış olduğundan hiç de kanlı bir devrim de sayılmaz. Eee, iyi işte! Tevbe 128 ve 129 da Medeni ayetler, ben tersini söylemedim ki. Tam tersine tersini, yani; Mekki ayetler olduklarını siz söylediniz. Zaten Esbabı Nüzul, Kuran’daki ayetlerin iniş nedenlerini anlatan hadislere deniyor. Tefsir girişimi dediğiniz şey de bunların derlenip toparlanmış hali. Başka kronolojik tefsir girişimi olmamış mıdır, bilmiyorum. Olmadıysa neden olmamıştır onu da bilmiyorum. Fakat, daha önce de dediğim gibi, surelerin kronolojik sırası bilinmeyen bir şey değil. Dolayısıyla, herhangi bir tercih ettiğiniz tefsiri kronolojik sıra ile okursanız aynı işlevi görür. Yalnız, bu Esbabı Nüzul hadisleri arasında gerçekten komik çıkarımlar var. Örnek mi ? Buyrun bir tanesi: Buhari 6:209 Bir adam, bir kadını öptü ve Peygamber (sav)’a gelip durumu anlattı. Sonra şu ayet vahyolundu. “Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler, kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır. (11:114) Adam: “Bu sadece benim için mi” diye sordu. Peygamber (sav) da: “Beni izleyen ve aynı sorunu yaşayan herkes için” buyurdu. Bakın, geçersiz derken, başka coğrafyalar ve zamanlar için müşrik öldürme mantığı geçersiz demek istiyorum. Tevbe 128 ve129 da özetle tebliğ edin geçin gidin deniyor. Yoksa, Mescidi Haram yakınına elbette müşrik falan sokulmayacak o ayrı. Çünkü, zaten anlaşma yapılan da, ihtarname çekilen de, haram aylar bitince öldürüleceği söylenen de Mekke ve çevresi Müşrikleri. Ve anlaşma da Peygamberle yapılmış, Azteklerle değil !... 13- Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız. Günümüz modern kozmopolit toplumlarına göre düşünüldüğünde bu kabul edilemez geliyor. Fakat, ümmet birliğine geçiş için bu şart. Millet birliğine geçerken de, ümmet birliğini savunanlar öldürülmüş veya sürülmüş. Bunlar devrim gereği. Yapmazsanız, devrim falan kalamaz. Elbette, Mekkelilerin de, Moğolların yaptıkları da devrim değildir. Çünkü, devrimin ölçütü ne kadar şiddet kullanıldığı falan değildir ki, böyle bir şey söyleyebilelim. Onların yaptıkları şiddet hareketlerinin herhangi bir toplumsal evrilmeye hizmet eder bir yanı olsa deriz ama yok yani. Saygılar sunarım
-
İdam Cezası
Saygılar sunarım
-
İdam Cezası
Biz bir düşünceyi, fikri tartışıyoruz, kişileri değil. Onun için, böyle bir tartışma nedeniyle bir kişiye olağanüstü önem atfedildiği fikrine kapılmak da çok yersiz. Bu ülkedeki herkes aynı derecede önemli ve değerli bana göre. Bir kişinin ebediyen aforoz edilmesi fikri de biraz dogmatik gibi geldi bana, ne dersiniz ? Saygılar sunarım.
-
Tanrı Egoisttir...
Efendim, burada dinin kendi içindeki mantığını sorguluyoruz. Başörtüsü, oruç, namaz gibi kuralların insana yararı olduğu iddiası dinlerin anlattığı Tanrı'ya ait. Aynı Tanrı, bunlar yapılmazsa cezalandıracağını da söylüyor. Öğretmen örneğimize geri dönersek, dersleri öğrenmemenin, okulun kurallarına uymamanın öğrencinin zararına olduğunu söyleyen öğretmen, bunlara uyulmazsa cezalandıracağını da söyler. Notla da cezalandırabilir, disipline de gönderebilir. Bunlardan anlamayanı ise, dövmekle de tehdit edebilir ama döver, dövmez o ayrı konu. Bu tehdittir. Bundan anlayan kendisi için yararlı kurallara korktuğu için uyar, okulu, öğretmeni korktuğu için sevmek zorunda kalır. Ama, öğretmenin tehditleri bir başkası için tehdit olmayabilir. Çünkü; dersleri sevdiği için, kendisine yararının olduğunu anladığı için, okulu, öğretmeni sever, korktuğu için değil. Hiç bir baba, kızına; '' sen başörtüsü takacaksın, bak yapmazsan sana işkence yaparım '' diyemez tabii, fakat, bu aynı şey değil, saçmalamıyalım. İnsanlar arasında zorla güzellik olmaz. İnsan hakları insanlar arasında, insanlar için geçerlidir. Şimdi siz körü körüne insan haklarını savunacağınıza, dinin kendi içindeki mantığını bir düşünün isterseniz, objektif olun, din saçmadır diye hemen ön kabul yapmayın. İnanın veya inanmayın, o ayrı olmak üzere, dinin saçma olduğu bu şekilde öne sürülemez. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Yani...değil mi ama... sayın demirefe... Saygılar sunarım.
-
Tanrı Egoisttir...
Bunu diyen sizsiniz. Çünkü, kişi karşısındakini kendisi gibi bilirmiş diye bir söz vardır. Onun için, Tanrı'yı herkes, kendi anlayışına göre tanımlar, algılar. Tehditler korkutmak için yapılır, sevdirmek için değil. Bir babayı düşünün. Nasıl çocuğunun iyiliği için ne yapmaması gerektiğini, neyin zararlı olduğunu bilir de çocuğun kendisine zararlı davranışlarda bulunmaması için uyarır, korkutur, hata yapınca da cezalandırırsa ve fakat aslında çocuğunu severse, dinlerde anlatılan Tanrı da işte böyledir. Çocuk kurallara isteyerek uyar da, kendine zarar vermeyi gereksiz görme olgunluğuna ulaşmışsa, babasının sevgisini hakedeceğini bildiği için babasından korkmadan onu sever. O olgunluğa ulaşmamış çocuk ise, kurallara istemeyerek uyar, kendine zarar vermeye babasından korktuğu için istemeyerek kalkışmazsa, o da babasını korkmadan değil, korkarak, korktuğu için sever. Saygılar sunarım.
-
Tanrı Egoisttir...
Efendim, sevişmek yerine herkesin ayıp olarak nitelediği diğer kelime, şiddet içerikli, karşı tarafı aşağılama amaçlı bir kelimedir. Önemli olan karşıdakini aşağılamadan düşüncenizi anlatmaktır. Nezaket budur. '' Bu '' kelimesini kullanmak da, belirtilen kişiyi aşağılamak demektir. Çünkü, '' bu '' diye, hayvandan da söz edilebilir, '' bu '' diye hayvan da işaret edilebilir. İşte bu nedenle, bir insanı, hayvandan ayırmak için ''bu hanımefendi '', '' bu beyefendi '' gibi belirtme ifadelerini kullanmak nezaket gereğidir. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Fakat, normallik böyle hesaplanmaz ki. O dönemdeki insancıl mesajların varlığı normalin bu olduğunu anlamak için bir ölçüt değildir. Mesela, Moğollların Anadolu'yu yakıp yıktığı dönemde, biz Mevlana'ya, Yunus Emre'ye bakıp, o dönemin normali budur diyebilir miyiz ? Mevlana, Yunus Emre gibi kişilerin anlayışı, Normal Dağılım eğrisinin yani; '' Çan Eğrisi'' nin sağ tarafında kalır. Sol tarafında ise, Mogolların anlayışı yer alır. Yaygın görülen ise, çan eğrisinin tepesindeki anlayıştır ki, bunun da o dönemde yine bugüne göre aşırı şiddet içerdiğini biliyoruz. Yani, Mevlana dönemindeki normal anlayış da günümüzün normalinin solunda, yani; aşağısında kalıyor. Bunun gibi, Mekke'lilerin ilk Müslümanlara yaptıkları işkenceler, dışlamalar o dönemin normalinin solunda kalmasına rağmen, İslam Devrimindeki ultimatomun mantığının seviyesi o dönemin normalinin solunda olmamıştır. Normaldir. Çünkü, Tevbe ilk 5 ayette bile işkence vs. yok. Ki devrimler de ekstra kanlı olur her zaman, ona rağmen. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Efendim, bilgi çok da sentez yok. Şimdi bakın, alıntı yaptığınız bölümün altındaki bölümü de okuduğumuzda, Mekkelilerin savaşmadan İslamı kabul ettiklerini ve aynı dönemdeymiş gibi anlatılan Hutbe ( Yusuf Suresi ) ile Tevbe Suresi içeriklerinin birbirleriyle çeliştiğini görüyoruz. '' Fetih sonrasında Tevbe Suresinin ilk beş ayeti inmiştir.Ve bu ayetlerde Mekkelilere 4 ay süre verildiği ve bu süre dolduktan sonra Nerde görülürse öldürmeleri(Tevbe 5) emrolmuştur.Böylece İslamın gelişmesi için engel ortadan kalkmıştır. Fetih sonrasında Muhammed Kabe’de ilk hutbesini verdi. Mekkelilerin şüphelerini de gidermek adına hutbesinde şu sözlere de yer verdi: Benim halimle sizin haliniz, Yusuf’un kardeşlerine dediğinin tıpkısı olacaktır. Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi ben de diyorum: “Size bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yok. Allah, sizi bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhamaetlisidir(Yusuf Suresi 92).” Gidiniz; sizler serbestsiniz. Aynı gün öğleden sonra Safa Tepesi’nde tüm Mekkeliler Muhammed ‘e biad ederek İslamı kabul ettiler. '' Kaynak: -http://www.haritametod.net/?p=767- Şimdi, tarihsel bir sıralama yapıp süreci detaylandırırsak, anlaşılması daha kolay olur: 1-628 Hubeydiye Antlaşması 2-629 Mute savaşı 3-630 Mekke'nin fethi Müşriklerin Ticari Hac yapabileceklerine dair Mescidi Haram yakınında yapılan 4 ay sürelik anlaşma ( Peygamberle yapılan ) Feth suresi(48) Kabe Hutbesi Maide suresi (6) Tevbe suresi( 9 ) 28.ayet dahil mekkeli müşriklerle ilgili ayetler Tevbe suresi( 9 ) 28.ayetten 128'e kadarki müşriklerle, kitap verilenlerle, münafıklarla ilgili ayetler 4-630 Fatihlerin Haccı ( Haccı Ekber ) Tevbe Suresi ilk 5 ayetin okunması 5-Ara dönem ( geçiş dönemi ) Mekke müşriklerinin Müslüman olması-Mekke'nin tamamen ele geçirilmesi Tevbe 128 ve 129. ayetler 6-631 Tebuk savaşı 7-632 Veda haccı Tevbe suresinin ilk beş ayeti, Mekke'ye girildikten sonra ama müşrikler müslüman olmadan önceki Fatihlerin Haccı denilen hacda okunmuş. Haram aylar çıkınca savaşın devam edeceği ultimatomu verilmiş ve akabinde, bu tehditten ürken Mekkeli müşrikler, müslüman olmuş. En sondaki 128. ve 129. ayetler ise, artık ilk 5 ayetin mantığının geçersiz olduğununun ilanı oluyor. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Efendim, "Esbabı Nuzül", mantık dışı hadislere dayandırılarak komik çıkarımlar içerdiği için kabul görmemiştir, kronolojik sıra nedeniyle değil. Kronolojik sıra da bilinmeyen bir şey değil yani. Konumuz olan dönemi kapsayan ayetlerin kronolojik dizilişi de şöyle: 110- el-CUM'A (62) 111- el-FETIH (48) 112- el-MAIDE (6) 113- et-TEVBE (9) Son iki ayetin Mekki, yani; başlangıç dönemine ait olduğuna dair bir veriyi de ben göremedim. Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Bu ilintiyi kurmak için belli ki çok zorlanmışsınız. CHP de ulusalcılar tasfiye edilmedi. Yalnızca, siyaset gereği sert mesajlardan vazgeçildi, yeni yüzlerle, eski algı değiştirilmeye çalışılıyor. Süheyl Batum'un o sözünde de daha önce ilgili konuda yazdığım gibi, darbe gibi bir anlamı yok. TSK'nın kendi mensuplarına karşı uygulanan hukuksuzluklar karşısında sessiz kalmasını eleştiren sözler: Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Savaşta aldatmaca esastır ve yalan söylemeden de aldatmaca yapmak mümkündür. Ben yalan söylemek mübah demedim. Siyaset algılar üzerinden yürütüldüğü için, algılarla oynayarak siyaset üretenlerin karşısında, aynı şekilde algılar üzerinden siyaset yapılmalı ki, başarılı olunsun. Bir konuda yalan söylemek başka bir şeydir, imajla algıyı değiştirmeye yönelik çalışma yapmak başka bir şey. Yoksa, elbette yalancının mumu yatsıya kadardır. Oda TV yazarları, doğruları söylerken, bazı hatalar yaptığı için içeridedir. Eleştirdikleri Vakit yazarlarının seviyesinde bir takım haberleri nedeniyle tutuklanmaları meşru gösterilmiştir. Bu yola hiç başvurmamış olsalardı, tutuklanmaları biraz daha zor olurdu. Bunu benim için mi yazdınız, anlayamadım ? Ecevit Pensilvanyaya övgü düzmemiştir. Kendisi nazik bir insan olduğundan, uzatılan eli nezaket gereği sıkmıştır. İşin ilginci, Pensilvanyaya övgü düzen 28 Şubat paşalarını es geçmenizdir. FG okularının, o dönem aşırı akımların panzehiri olarak görüldüğünü unutmayalım. Baykal'a gelirsek, o da Pensilvanyaya övgü düzmemiştir. Komplo için Okyanus Ötesinin sorumluğu olmadığını söylemek, tam tersine bu gerçeği vurgulamak için inceden söylenmiş bir sözdür. Olağan şüpheliyi halka işaret etmektir. Sonra, Ecevit Pensilvanya'ya eğilmiş midir ? ABD'ye bükülmüş müdür? Tam aksine, Tezkereye karşı geldiği için kriz çıkartılarak alaşağı edilmiştir. Baykal'a komplo neden yapıldı ? Saygılar sunarım.
-
İdam Cezası
Biz bir düşünceyi, fikri tartışıyoruz, kişileri değil. Onun için, böyle bir tartışma nedeniyle kişinin, kendisine olağanüstü önem atfedildiği fikrine kapılması da çok yersiz. Bu forumdaki herkes aynı derecede önemli ve değerli bana göre. Bir kişinin ebediyen aforoz edilmesi fikri de biraz dogmatik gibi geldi bana, ne dersiniz ? Saygılar sunarım.
-
İdam Cezası
Rica ederim efendim, asla böyle bir ambargo koymaya ne hakkım ne gücüm var, ne de böyle bir niyetim olabilir. Bu iddianın iler tutar bir tarafı yok. Ayrıca, sevimli olmaya çalışmak gibi bir niyetim de yok. Mantık sınırları dahilinde tartışma yapmamı neden sevimsiz, yakışıksız bulduğunuzu ise anlamadım. Yeni kanıt getirirsiniz, öyle değil de böyle dersiniz tartışma yürür. Yoksa, böyle suçlamalarla, duygusal yaklaşımlarla asla doğruyu bulamayız efendim, yapmayın. Konuya dönersek, suçlunun fitil fitil burnundan getirmemeliyiz diyorsunuz ama idam kesinleşinceye kadar, suçlunun burnundan fitil fitil gelmez mi ? Herhalde idamı evinde beklemeyecek, değil mi? Onun için, hapis cezasını ölümden beter gören sizin, adalet açısından, idamı değil, müebbet hapsi savunmanız gerekir mantıken. İdamın ise, geri dönüşü olmadığı meselesi de, öyle '' iyice bakılacak ona göre, bekletilip emin olunca infaz edilecek '' diye geçiştirilebilecek bir konu değildir. Eğer, bir hata olursa, ortada Ferhan Şensoy'un filmi gibi '' pardon '' denilebilecek bir kimse kalmayacağından, idamın bu açıdan da sıkıntılı bir durumu vardır. Bir masum insanın ölmesi yerine, kırk şuçlunun ölmemesi evla olmalıdır. Bugün avukat tutacak parası olmadığı için, kötü savunma nedeniyle ceza alıp, masum olduğu halde hapiste olanlar yok mudur ? Elbette, bir gün masum olduğu ortaya çıkarsa, hapisten çıkar, hayatına devam eder. Hatta, uygar ülkelerde böyle durumlarda devlet tazminat da öder gerekirse. Ancak, aynı durumu, idamlık bir suç işlediği düşünülerek idam edilen birisi için söyleyebilir miyiz ? Hayır, değil mi ? Saygılar sunarım.
-
Roger Waters & Sinead O'Connor - Mother
ARTIST: Pink Floyd TITLE: Mother Lyrics and Chords [ '=5 beats; "=6 beats; '"=8 beats verse normal=8 beats refrain normal=6 beats ] Mother do you think they'll drop the bomb Mother do you think they'll like this song Mother do you think they'll try to break my balls Oo-ah, Mother should I build a wall / G' C - G - / / C G - / D C" G - / Mother should I run for president Mother should I trust the government Mother will they put me in the firing line Oo-ah, is it just a waste of time Hush now baby, baby don't you cry Mama's gonna make all of your nightmares come true Mama's gonna put all of her fears into you Mama's gonna keep you right here under her wing She won't let you fly but she might let you sing Mama's gonna keep baby cozy and warm Oo, babe, oo babe, oo babe Of course mama's gonna help build the wall / G'" C - / F C / / / / F CG G / D C D C / D C G - / Mother do you think she's good enough for me Mother do you think she's dangerous to me Mother will she tear your little boy apart Oo-ah, Mother will she break my heart Hush now baby, baby don't you cry Mama's gonna check out all your girlfriends for you Mama won't let anyone dirty get through Mama's gonna wait up till you get in Mama will always find out where you've been Mama's gonna keep baby healthy and clean Oo, babe, oo babe oo babe You'll always be a baby to me Mother, did it need to be so high
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Ben dedim, n'olmuş ? Dediğinizin bir slogan olduğunu belirtmem, sizin slogan dediğinizi söylemem anlamına gelmiyor ki. Sloganlar bir mantığı anlatır. Dolayısıyla, o sözün mantığının Sosyalist devrimle alakalı olduğunu söylemiş olmam, bunu sizin söylediğiniz anlamına gelmez ki. Nasıl bir mantık bu şimdi ? Hakça düzen sloganının Fransız ihtilali ile ilgisi bulunmadığını da söylemiştim, o bile yanlış anlaşılmış !!! Biliyoruz efendim bunları. Zaten başka da bir şey dediğiniz yok. Üzgünüm, uzmanlık alanınıza müdahale edip, sizi öfkelendirdim belki ama gerçekler anlattığınız gibi değil. Kabe hutbesini gösterdim. Devrimlerin geçici mantığını da gösterdim. İslam devriminden sonra, ümmet esasına göre bir toplumsal yapı oluştuğunu söyledim. Önceki Kabileci anlayıştan ileri bir aşama olduğunu söyledim. Daha ne diyeyim ? Bana hala İslam Devrimnin, bir Burjuva Devrimi sonuçlarını getirmesi gerektiği argümanını getiriyorsunuz. Yani, Tanrı'nın bugünkü toplumsal düzeni getirmesi gerektiği dogması ile cevap veriyorsunuz ama hala farkında değilsiniz ve bunu söyleyince zorunuza gidiyor. Çağdaş görünümlü feodal mantık bu olsa gerek. Ben hiç bir zaman eleştirmeyin demedim. Belki elli kere söyledim, bu da elli birincisi; '' elbette herkes herşeyi eleştirebilir ''. Verdiğinizi cevabın benim söylediğimle uzaktan yakından alakası yok. Ben diyorum ki, Tevbe suresi ultimatomunu insanlık dışı buluyorsanız, İslam dinini de kötü ve insanlık dışı buluyorsunuz demektir. Var mı buna bir itirazınız ? İslam dini dönemine göre normaldir gibi bir şey duymadım sizden ve aksine bu söylemi de şiddetle reddediyorsunuz. Hakkımdaki suçlamanızın da en küçük bir temeli yok. Niyet okuyarak tartışma yapmak da çok çirkin. Ben bu başlıkta siyasi görüşümü bildirmediğim gibi, üstelik, geleneksel din anlayışına aykırı olarak, Medeni ayetlerin günümüzde geçerli olmadığını savunuyorum. Bu bile geleneksel anlayışa göre İslam dışılık demektir. Ne oyu, ne foyası, ne iktidarı ? Biz burada gerçekleri, doğruları tartışıyoruz. İsteyen mantığını aklını kullanıp ortaya koyduğum doğruları görür, isteyen de dogmasına sıkı sıkı sarılır, dogmanın ne olduğunu bilmeyen çağdaş görünümlü feodaller de dahil. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Ben de, Tevbe suresinin 28. ayetine kadarki bölümü Mekke'nin ele geçirilmesinden önceye, 28. ayetinden sonraki bölümü de Mekke nin ele geçirilmesinden sonraya aittir demiş ve 28. ayetinden sonraki ayetlerde de '' müşrikleri öldürün '' diye bir ifade olmadığını söylemiştim. Varsa gösterirsiniz. Lafla peynir ekmek gemisi yürümez.. Mekke ele geçirilmeden önce ilk 4 ayette geçen Tevbe ültimatomu yazılmıştır ki ondan önce yapılan Büyük Hacda bunlar okunmuştur. Bu gözdağı neticesinde Mekke büyük bir çatışma olmadan ele geçirilmiştir. Mekke'nin Fethi Nedenleri Bir süre önce Müslümanlarla Mekkeli Müşrikler arasında Hudeybiye Antlaşması yapılmıştı. Mekkeli Müşriklerin müttefiki olan Beni Bekir kabilesi bu antlaşmaya aykırı biçimde, Müslümanların himayesindeki Huzaa kabilesine saldırdı.[1][2] Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem Mekke'ye haber göndererek, öldürülenlerin kan bedellerinin ödenmesini veya Beni Bekir kabilesiyle olan ittifakın sonlandırılmasını, aksi halde Hudeybiye Antlaşması'nın bozulmuş sayılacağını ve savaşa mecbur kalacaklarını bildirdi. Mekkeliler, teklifleri reddettiler ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler.[3] Mekkeliler daha sonra fikir değiştirip Ebu Süfyan'ı Müslümanları bir barışa ikna etmesi için Medine'ye gönderdiler. Ancak görüşmelerden hiçbir netice alınamadı... Fetih 11 Ocak 630 sabahı İslam Ordusu savaş pozisyonu aldı. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem orduyu 4 kola ayırdı ve orduya şu emri verdi: "Size karşı konulmadıkça, size saldırılmadıkça, hiç kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz, hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz." Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem, hareket emri verdi ve Fetih Suresi'ni okuyarak Mekke'ye girdi.[4] 3 kol herhangi bir direnişle karşılaşmazken Halid bin Velid'in komutasındaki 4. kol, İkrime bin Ebu Cehil önderliğinindeki küçük bir saldırıyı geri püskürttü.[5] Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem , Mekke'ye girer girmez genel af ilan edildiğini bildirdi ve Ebu Süfyan'a bildirdiği şekilde, kimseye dokunulmayacağını ilan etti. Ardından içerisinde 360 put bulunan Kabe'ye yöneldi. İsra Suresi'nin 81. ayetini okuyarak putları birer birer devirdi. Daha sonra da beraberindeki Müslümanlarla Kabe'yi tavaf etti. Kanıt çok beyefendi ve çırpınanın kim olduğu da ayan beyan ortadadır. Yalnızca, 129. ayet de değil, 28. ayetten sonra da mantığın değişmiş olduğu çok açıktır. Mekke ele geçirildikten sonraki Kabe Hutbe'sinde bile, ilk 4 ayetin mantığının bırakıldığı çok net görülür: Fetih Sonrası Fetih sonrasında Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem Kabe'de ilk hutbesini verdi. Mekkelilerin şüphelerini de gidermek adına hutbesinde şu sözlere de yer verdi: Benim halimle sizin haliniz, Yusuf'un kardeşlerine dediğinin tıpkısı olacaktır. Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi ben de diyorum: "Size bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yok. Allah, sizi bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhamaetlisidir(Yusuf Suresi 92)." Gidiniz; sizler serbestsiniz.[6] Aynı gün öğleden sonra Safa Tepesi'nde tüm Mekkeliler Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem 'e biad ederek İslamı kabul ettiler.[7] Kaynak:-http://tr.wikipedia.org/wiki/Mekke'nin_Fethi- Saygılar sunarım.
-
İdam Cezası
Neyi onaylıyorum efendim ? Bilakis, siz yanlış anladığınızı onaylamıştınız halbuki: Demogojiye başvurulmamış olsaydı, dediğim çok açık bir şekilde anlaşılabilirdi: İdam cezasının yasalarda olması, bireyin bilinçaltına bazı durumlarda öldürerek cezalandırmanın meşru olduğu düşüncesini sokmak demektir. Eğer, insanlar "hukuk ne ceza veriyor bakayım, ben de aynısını verebilirim" diyebilir ve birini kendince cezalandırmak için kafasına göre hapsedebilmeyi de normal görüp de hapsederse bile, bu öldürmekten ağır olmaz. Çünkü; hapisten adam çıkar ama mezardan çıkmaz. Onun için, idam cezası varken, insanlara, birini öldürerek kendince cezalandırmasının yanlış olduğunu anlatmak mümkün olmaz. Bir de, daha önce de söylediğim gibi, '' halbuki özgürlüğünü kısıtlaması da öldürmek kadar ağır bir suçtur. Al tut birini, yıllarca bir yere hapset! Öldürsen bundan iyiydi! '' diyen birinin, adalet açısından, idam cezasını değil, ağırlaştırılmış müebbet cezasını savunması da daha tutarlı bir yaklaşım olurdu. Al birini vur ötekine ! Altaylı'nın ne farkı varmış Bulut''tan da, onu affedemiyorsunuz ? Buyrun bir çelişkiye daha... Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Efendim, öncelikle AKP'nin seçim öncesi yaptığı yardımlarla, Aile Sigortası çok farklıdır. '' AKP ''nin diyorum, çünkü; yardımların Vali ve Kaymakamlıklar yoluyla, özellikle seçim öncesi yapılması, AKP'nin propoganda aracı olarak kullanılıyor. Devletin Vali ve Kaymakamlıklarını, kendi il ve ilçe teşkilatı gibi kullanma garabeti bir yana, bu şekilde '' göstere göstere '' yardım yapmanın ne İslam'da yeri vardır, ne de Sosyal Devlet İlkesinde. Sadaka kültürü derken elbette, İslam'daki ibadet anlamındaki Sadaka verme mantığından değil, sistemin mağduru olan insanları dilenci yerine koymaktan, aşağılamaktan bahsediliyor. Dilencilik yapmanın insan onuruna aykırı olmadığını düşünmüyorsunuzdur herhalde ??? Eylemin, fiilin özü aynı ama uygulanışı farklı. Bankayla gönderilen aylık, herkesin gözü önünde, '' göstere göstere '' verilmiyor, kimin bu aylığı aldığı da kendisi söylemedikçe asla bilinemez. Evet işte, onurunu kırmadan demişsiniz. Kendi mahallesinin gözü önünde, TV'lerde program ve propoganda malzemesi olarak kullanılarak yapılan yardımın İslam'a da aykırı olduğu çok açık. İslam'daki sadaka anlayışıyla devletin sosyal devlet anlayışı arasında hiçbir fark olmamasının tek geçerli olduğu durum '' bir İslam Devlet''inde bu tür bir uygulamanın yapılmasıdır. Onun dışına, Müslümanların, gizlice yaptıkları yardımlarla, devletin yardım yapmasının çok farkı vardır. Biri lütuftur, diğeri görevdir. Bu saydıklarınızın hepsi, vatandaşın doğal hakkıdır. Devletin her vatandaşına sağlık, güvenlik, enerji, iş, barınma gibi bazı temel ihtiyaçların hizmetini ücretsiz sağlaması çağdaş devlet olmasının gereğidir. Devlet vergi alıyorsa, bunları sağlamak zorundadır. Sadaka ise, eğer göstere göstere veriliyorsa, ya bir insanın ya da bir partinin '' bir lütfu '' olarak yapılmış olan, insanlık onuruna aykırı bir uygulamadır. Buzdolabı, Kömür, Makarna vs. meta değil mi ? Sigara, kumar veya başka keyfi işler için kullanılmak üzere, satılıp paraya çevrilemez mi ? Sizce, ülkemizde, genel olarak, kadınlar mı sigara, kumar veya başka keyfi işlere düşkün, erkekler mi ? Onun için, Aile Sigortasının kadınlara verilecek olması gayet isabetli bir karardır. Aile Sigortası bütünlüğü içinde değerlendirilmesi gereken bir projedir. Diğerleriyle hiçbir alakası yoktur. Eğer, seçim öncesi CHP'li belediyeler, halka böyle bir para verip, seçim sonrası kesselerdi, bu oy için denebilir ve Buzdolabı, Ç. Makinası vs. dağıtımıyla alakası vardır denilebilirdi. Bir de işin ilginci; CHP'nin proje üretmediğinden, hep tiraz edip, eleştirip, yapacaklarını söylememesinden şikayet edenlerin, böyle etkili bir projeyi oy için düşünülmüş diye lanse etmeye kalkmaları tam bir çelişkidir. Siyasi partiler elbette oy almak için kurulmuşlardır. Burada önemli olan husus, halkın kandırılıp, kandırılmadığıdır. Kıyaslama ölçütü, üretilen projelerin, çılgın projeler gibi halkın kandırılmasına müsait olup olmadığıdır. Aile Sigortası bütünlüğü içinde değerlendirilmesi gereken bir projedir derken bunları kastetmiştim. Biraz araştırırsanız, projede hem asgari ücretin arttıılması var, hem de fabrikalar açılarak üretimin arttırılması. Dolayısıyla, gelir dağılımının bu kadar adaletsiz hale geldiği, '' Adalet ve Kalkınma '' Partisinin iktidarında, herhangi bir üretim artışı olmadan dünya kapitalist sistemine entegre olunduğunda oluşan tahbibatı kompanze edecek tedbirler alınması için, belli bir zümreye akan paranın çok azı bile bu projenin hayata geçirilebilmesi için yeterli olacaktır. Sürdürülebilirliği için de, geçici '' çılgın projeler '' gibi olmamak kaydıyla üretim şarttır elbette. Benim adım Kemal sloganı da Mustafa Kemal'e bir göndermedir. Meselelerin, Atatürk'ün bakış açısı ve yöntemleriyle çözüleceğinin sinyalini vermektir. Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
ABD nin bu güttüğü siyaset savaş hazırlığı ise, ve savaş hazırlığında aldatmaca esassa, karşıtlarının amiyane tabirle öyle '' mal mal '' oturmaları mı gerekiyor sizce, neden aldatmaca bu durumda onlar için de mübah olmuyor ? Ecevit'in Fethullah Gülen'e övgüler düzdüğünü iddia ederken de mi, '' duruş, tavır, ilke '' den bahsetmiştiniz ? Demek ki, o değilmiş, bildiğimiz bir kısım AKP seçmeninin bakış açısından farklı değil yaklaşımınız. Yani; '' kalıp '' olayı...Ayrıca, ben Kılıçdaroğlu'da '' duruş, tavır, ilke '' konusunda bir sıkıntı görmüyorum. Bu dediğiniz, Kapitalizm son bulunca gerçekleşir ancak. Çünkü, Sosyal Devlet felsefesi, Kaptalizmin, insanlarda yarattığı yozlaşma ve tanribatı azaltmak için geliştirilmiş bir felsefi yaklaşımdır. Özgürlük ile Eşitlik arasında orta yolu bulma olayıdır. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Efendim, temel dini akideler bellidir. İnsan olmanın kavramları da bellidir. Bunlara uyan Müslüman kabul edilmelidir bana göre. Uymayanın kendisine Müslüman demesine saygı duyulması gerekmekle beraber, Müslüman olmadığını düşünmek de bir haktır. Tam Bağımsızlıkçıyım deyip de, tam tersini yaparak ABD'yle derin ilişkiler içinde olup, onun çıkarlarına uygun politikaları hayata geçirenlerin, Tam Bağımsızlıkçı olmadığını düşünmek nasıl bir haksa, bu da öyledir. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Ama bunu ben demedim ki benim böyle bir dogmam olsun. Bakınız; demiştiniz. İnsanlığa aykırı olan bir şey, kötü değil midir, ********* değil midir ? Böyle bir uygulamayı içerdiğini düşündüğünüz bir dini siz nasıl tarif ediyorsunuz ? Sakın normal demeyin, normal demediğinizi biliyorum. Geriye de iyi, harika, mükemmel gibi sıfatlar kalıyor. Bunları da kabul etmeyeceğinizi bildiğime göre...cüretimi normal kabul etmeniz gerekir. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Ben slogan attınız demedim. Böyle dediğim sanrısının kaynağını ise pek anlamadım. Bunun kaynağı da olsa olsa demogoji olmalı. Kaldı ki, sloganlar kötü bir şey olmayıp, bir fikrin, ideolojinin özetini sunan vurucu propoganda cümleleridir. '' Hakça Düzen '' sloganı da Sosyalist devrimlere özgüdür, Fransız devrimi gibi Liberal, Burjuva devrimlerine özgü değil. Eşitlikçi olmanın ise Burjuva devrimindeki anlamı farklıdır, Proleterya devrimindeki anlamı farklıdır. Ama farklı olmasının yazdıklarımı değiştiren bir yanı yoktur. İslam devriminden, Burjuva demokrasisinin değerleri olan eşitlik, adalet, özgürlük ilkelerini beklemek de, Tanrı'nın evrensel değişmez bir toplumsal düzen göndermesi gerektiği dogmasının zihinlerinde yer ettiği insanlarda görülen bir anlayıştır. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Size öyle geliyor olabilir ama bu tür demogojiler bana sökmez. 2 sene önceki Hubeydiye anlaşmasını, 2 sene önceki müşriklerin güçsüzlüğüne delil göstermemin, sonraki 2 sene içerisinde müşriklerin toparlanıp, direnecek güç kazandıklarını iddia etmeme engel olan yanı nedir sizce ? Evet bir '' tık ''ın ucunda ve bunu size her zaman için tavsiye ederim, özellikle bir şey iddia etmeden önce: Tevbe Suresi veya Beraat Suresi, Kur'an'ın Medine'de nazil olan, başında Besmele bulunmayan, 129 ayetlik bir suresi. Kaynak: -http://tr.wikipedia.org/wiki/Tevbe_Suresi- Oysa, ortada olan veriyi anlamak için biraz Türkçe bilgisi ve mantık yeterli: 129- Eğer aldırmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayım ve O, o büyük Arş'ın Rabbidir. Evvelki ayetlerde beraber okunduğunda, peygamberin dediklerine aldırmayanlara, yani İslama inamayanlara, özetle; '' tebliğ edin geçin '' denildiği anlaşılıyor, '' gördüğünüz yerde öldürün '' denildiği değil... Saygılar sunarım.