Canraşit tarafından postalanan herşey
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Efendim, Genel Görelilik’e göre yoğun kütleler zamanı da mekanı da büker. Bu aynı zamanda fenomen olarak madde yoğunluğu çok yüksek şiddette gravitasyon oluşturan karadeliklerde gözlem veren bir olgu artık. Gravitasyonun sonsuza ıraksayacak şekilde çok yoğun kütleden kaynaklı olduğu durumu düşünürsek, zamanın ve mekanın her ikisinin de boyutsuz tek bir nokta haline geleceği Genel Görelik'in gerekirliğindendir. Bu da aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan ( tekillikten ) zaman ve mekan’ın ( 4 boyut - x, y, z, t ) birlikte ortaya çıkabileceğini tutarlı biçimde açıklar. 5., 6., 7.,…boyutlar varsa bunları asla bilemeyiz. Mesela 2 boyutlu bir uzayda yaşayan canlıları düşünün. Örneğin bir kağıdı buruşturup dertop ettiğimizde daha da sıkıştırarak bir noktaya yığabiliriz. Bu kağıt noktasını tekrardan açtığımızda bu kağıt üzerindeki 2 boyutlu canlılar için 2 boyutun ortaya çıkması kağıdın açılmasıyla başlamıştır. Onların evreninin sınırları yalnızca kağıdın eni-boyu kadardır. Dolayısıyla kendi evrenlerinin sınırlarından çıkamayacakları gibi bizim bulunduğumuz 3. boyutu ( yükseklik ) boyutunu da asla anlayamayacaklardır. Teori olduğunu söylüyorsunuz ama teori diye bildiğiniz şeyin kavram karşılığı gerçekte ‘’ Çalışma Hipotezi ‘’. Teori başkadır, Hipotez başkadır. Teori, bir olgunun bilimsel açıklanmasına yönelik doğrulanmış Hipotez’den yola çıkarak geliştirilen tutarlı açıklamalar bütünüdür. Bu açıklamaların tutarlı olması otomatikman onu geçerli yapar. Big Bang bir fenomen ( görüngü ) olmadığı gibi bir olgu da değildir. Yalnızca teorinin öngörüsüdür. Fakat, bu iddia ettiğinizin aksine teoriyi geçersiz yapmaz. Daha iyi anlamanız için Evrim Teorisi ile ilgili örnek vereyim. '' Abiyogenez gözlemlenmediği için Evrim Teorisi geçersizdir '' diyebilir misiniz ?
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Pekala, daha basit cümlelerle ifade edersem sanırım algılayabileceksiniz. Olgunun tarifinde süreç vardır demiştim. ‘’ Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur. ‘’ demiştiniz. Ben de '' zaman bir olgu değildir '' dedim. Çünkü olgu tarifine uymaz. Zaman bir fenomendir. Çünkü ölçülebilir ( gözlem vermek yalnızca gözle görülebilirlik değildir, genel anlamda ölçülebilirlik demektir ). Bunu, size zamanı anlatmak ve benim söylediğim üzerine yürüttüğünüz mantıkla birebir düşünüldüğünde sizin de beni tanımladığınız kategoride olacağınızı belirtmek için yazdım. Çünkü, siz bana ‘’ Doğada zaman var mı ‘’ diye sormuştunuz. Zaman ve Mekan nitelik açısından aynıdır. Her ikisi de 4 boyutu tanımlar. Mekan olmadan doğa yoksa, zaman olmadan da doğa olmaz. Çünkü, doğa sürekli değişen, yenilenen bir şeydir. Efendim, bu mantıkla Dinazorlar devrinde mekan da yoktu demeniz gerekir. Dinazorlar devrinde mekan olduğunun delili nedir ? Bir parça, mekan ve zaman ( x, y, z, t ) ile anılır. Dinazorlar da tüm diğer canlılar gibi belirli bir mekan kısmında, belirli bir zaman sürecinde doğup, büyüyüp bir sebepten dolayı öldüler. Anlık görünüp birden kaybolmadılar ki zaman yoktu diyebilelim. Öyle olsa fosiller de olmazdı ve dinazorların varlığını asla bilemezdik. Bir taşın içindeki atomlar zamana bağlı hareket ederler. Atomlarda zaman algısının var olması veya olmaması bir şeyi değiştirmez. Zamanın olmaması, zamanın akmaması, durması için koşullar ya tam durağanlıktır ya da ışık hızına erişmektir. Zaman yoktur diyebilmemiz için Evrende hiçbir hareket olmaması ya da her hareketin ışık hızında olması gerekir. Evrende zamana bağlı olmayan hareket yoktur. Zamana bağlı olmayan tek şey fizik yasalarıdır. Örneğin yer çekimi etkisi. Bu etki bir hareketi başlattığı anda ise zamansal bir süreç başlamış olur. Çünkü, hareket zamanı doğurur. Evren donuk olmadığına, sürekli hareketli olduğuna göre mekan boyutu gibi zaman boyutu da işin içinde vardır. Mekanın olmaması demek Evrenin hiç var olmaması, zamanın olmaması demek Evrenin mutlak 0 sıcaklığında tamamen donuk olması ( çünkü o sıcaklıkta hareket olmayacaktır ) veya Evrendeki her hareketin ışık hızında gerçekleşmesi ( tüm madde enerjiye dönüşecektir ) demektir. ‘’ Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur ‘’ demiştiniz. Ben ise, her ne şekilde olursa olsun ( fenomenleştirme konusundan bağımsız ) ‘’ Zaman olgu değildir, Çünkü, olgular bir süreç belirtir ‘’ dedim. Önce bir bunda anlaşalım. Sonra da sizin ‘’ Zamanın insanoglunun aklinda yaratılması ve insanoğlu tarafından fenomenlestirilmesi ‘’ iddianızı tartışalım. Bana bir cismin sıcaklığının, ‘’ sıcaklık ‘’ kavramının ‘’ fenomen olup olmadığını söyleyebilir misiniz ? Zaman da bir kavram değil midir ? Bir kavramı Somut / Soyut yapan nedir ? Zamanın algı boyutunda kişiden kişiye değişmesi, onu mesela Sevgi kavramı ile aynı kategoriye sokmaz. Sevgi ölçülemez ama Zaman ölçülebilir. Dedim ya, fenomeni yanlış kullanıyorsunuz. Gözlem vermek illa ki gözle görülebilirlik değildir, ölçü aletleri ile algılanabilirlik de gözlem vermektir. Sıvı yoğunluğu, ışık şiddeti, cismin sıcaklığı gibi kavramlar da zaman kavramından farklı değildir. Bunların hepsi gözlem verir. Mesela Güneş kavramı bir fenomen olduğu gibi Güneşin Sıcaklığı kavramı da bir fenomendir. İnsanoğlu olmasa Güneş yoktur diyemeyeceğimiz gibi, Güneşin Sıcaklığı diye bir şey yoktur da diyemeyiz. Aynı şekilde maddenin hareketi kavramı bir fenomendir ve maddenin hareketinden elde edilen ( türetilen ) zaman kavramı da bir fenomendir. İnsanoğlu olmasa da insan zekasına ait halihazırda olan veya sonradan oluşturulacak her kavram kavramlar dünyasında vardır.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Efendim, elbette siz kelime anlam ve içeriklerin göreceliğinden vs. bahsedebilirsiniz ama konu o değil. Kullanageldiğiniz ‘’ Mantıksal olabilirlik olasılığının var olması‘’ veya ‘’ Mantıksal olabilirlik olasılığının olmuş olması ‘’ ifadesi vermek istediğiniz / verdiğinizi zannettiğiniz anlamları içermeyen ifadelerdir. Çünkü, Mantıksal olabilirlik zaten mantıksal olasılık demektir ve yüzdelik sayı ile ( veya 0’dan 1’e kadar ) ifade olunur. Olasılık 1 ( % 100 ) ise, o şey ( olay ) kesin olacak demektir. Olasılık 1’den küçük ( % 0-% 99 ) 0 ila 1 arasında ise, o şey ( olay ) olacak olma noktasında bir kesinlik bulunmaz. Buna göre, olasılığın var olması; olasılığın yalnızca 1 ( % 100 ) olduğunu ifade etmez. 0’dan 1’e tüm ara değerleri ihtiva eder. Kullandığınız ‘’ olabilirlik olasılığı ‘’ ( olabilirlik olabilirliği / olasılılık olasılığı ) ifadesi ise olasılık hesaplama yöntemimizin var olması ve güvenilirliği ile ilgilidir. O şeyin olasılığının / olabilirliğinin bilinebilmesinin bir ölçütüdür. Eğer bir şeyin olasılığını hesaplama araç ve yöntemimiz tam olarak güvenilir ve doğru ise ( olabilirlik olasılığının 1 olması ), ancak o zaman o şeyin olasılığı tam ve doğru biçimde hesaplanabiliniyor demektir. Aksine bir şeyin olasılığını hesaplama araç ve yöntemimiz tam olarak güvenilir ve doğru değil ise ( olabilirlik olasılığının 0 olması ), o zaman o şeyin olasılığı tam ve doğru biçimde hesaplanılamıyor demektir. Kullandığınız ‘’ olabilirlik olasılığının olmuş olması ‘’ veya ‘’ olabilirlik olasılığının var olması ‘’ ifadesine gelirsek, bu ifade, tam olarak, o şeyin olasılığının tam ve doğru biçimde hesaplanabiliniyor olması demek değildir. Olabilirlik olasılığının var olması / olabilirlik olasılığının olmuş olması, olasılığın 1 ( % 100 ) olduğunu ifade etmeyip, 0’dan 1’e tüm ara değerleri ihtiva ettiği için yalnızca hesaplama araç ve yöntemimizin var olması ve güvenilirliği ile ilgili bilgi verir. Dolayısıyla, bu yukarıdaki ifadeler ile vermek istediğiniz anlamın aksine o şey ‘in ( olay ) kesin olacağı anlamına gelmez. Zira bu olasılık 1 dahil 0 -1 arasını anlatır. Ama kesin olması için hesaplama araç ve yöntemimiz güvenilir ve tam olarak doğru ( olabilirlik olasılığı = 1 ( % 100 ) ) ve doğru biçimde hesapladığımız olasılığın yalnız ve yalnız 1 ( % 100 ) olması gerekir.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Katılıyorum ve zaten bunlar bilinen şeyler. Ama benim söylediğim bu değildi. Bilimsel Metodoloji’nin ( Yöntemsel Naturalizm ) Metafizik Naturalizmi sezdirdiğini, bilimin dilinin ontolojik bir temel ima ettiğini söyledim, alıntıda da bu vardı. Fakat bu söyledikleriniz Yapılandırmacı Epistomolojiye uymuyor. '' According to constructivists the world is independent of human minds, but knowledge of the world is always a human and social construction.[1] Constructivism opposes the philosophy of objectivism, which embraces the belief that a human can come to know the truth about the natural world not mediated by scientific approximations, with different degrees of validity and accuracy. '' ( eng. Wikipedia ) Elbette doğayı ortaya insanoğlu koyar. Ben de bunu savunuyorum. Ayrıldığımız nokta ise bundan sonrasında. Ben insanoğlunun ortaya koyduğunun doğaya ait olup olmadığının bilinemediğini söylüyorum, fakat siz kesin ifadelerle doğaya ait değildir diyorsunu. Klasik Metafizik nedir ? Sizce ? Bilgi nedir? Metafizik üzerine ahkam kesen dini bilimlerden, din felsefesinden elde edilen dinsel Bilgi de bir bilgi çeşiti değil midir ? Kendinizi ifade ederken bu ayırımı da vermeniz gerekir. Ayrıca bu başlıkta savunduğunuz argüman, qua felsefesine tamamen aykırı. Aslında sofizme ( sufizm değil ) yakın. Benim savunduğum ise qua felsefesine daha yakın. O felsefede öyledir, doğruluk bakımından izafiyet felsefi bilgi için geçerlidir. Bilimde nesnel doğrular vardır ve halen farkında olmasanız da ben bilim temelli tartışıyorum. Efendim, Bilim de sonuçta bir felsefe içerir ama bu felsefe yönteme yöneliktir. Yoksa, bilimin bir felsefesi olması demek, bilimsel bilgiyi doğruluk açısından göreceli veya tartışılabilir yapmaz. Bizim tartışmamız da bilimsel bilgiler üzerine, varlık üzerine değil.
-
Hadi Kedime İsim Bulalım :)
Çok tatlı bir şeydi, üzüldüm...
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Tamam o zaman, kendi bildiğim doğruyu savunmayıp, size ‘’ teori ile varsayımı karıştırmıyor, olguyu ise tamamen doğru biliyorsunuz ‘’ diyeyim ve tartışma bitsin. Beyefendi, farkında mısınız bilmiyorum ama tartışmamızın ana damarı bu konular zaten. Sözlerimin suçlama ve polemik yaratmak ile ilgisi yok. Eğer ben, bilerek ( mahsus ) / art niyetle karıştırdığınızı söylemiş olsam, ancak o zaman bu suçlama olur. Yalnızca karşı çıkıp ‘’ öyle değildir ‘’ demiş, neden böyle düşündüğümün nedenlerini ortaya koymasam, ancak o zaman bu polemik olur. Birisine bilmiyorsun / karıştırıyorsun demek suçlamak,polemik yaratmak değildir ki bunu siz de bir çok kereler yaptınız ve yapıyorsunuz ve ben böyle bir niyet okuma yapmadım sizin için.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Efendim, bugün İnsanoğlu olmasa, zaman kavramı da olmayacaktı, sıvı yoğunluğu kavramı da olmayacaktı, ışık şiddeti kavramı da olmayacaktı, cismin sıcaklığı kavramı da olmayacaktı,. Peki bunların zihinlerde olmaması demek, yok oldukları anlamına mı gelir? Genel Görelilik’e göre yoğun kütleler zamanı da mekanı da büker. Bu aynı zamanda fenomen olarak madde yoğunluğu çok yüksek şiddette gravitasyon oluşturan karadeliklerde gözlem veren bir olgu artık. Gravitasyonun sonsuza ıraksayacak şekilde çok yoğun kütleden kaynaklı olduğu durumu düşünürsek, zamanın ve mekanın her ikisinin de boyutsuz tek bir nokta haline geleceği Genel Görelik'in gerekirliğindendir.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Gözlenebilir Evrenin genişlemesi bir olgudur demiştim. Ayrıca, Paralel Evrenler düşüncesi, evrenin boyutlarının bilinmemesi düşüncesinden değil, tamamen Kuantum Fiziğinden yola çıkarak geliştirilmiş bir öneridir. Aynı anda farklı yerlerde olabilmek gibi. Efendim, Dilbilgisi ve Mantık kuralları bellidir. 21. y.y. da değiştiğini iddia edemezsiniz herhalde. O dediğiniz felsefede olur. Biz felsefe tartışmıyoruz ki, bilim tartışıyoruz. Bilimde böyle bir şey var mı efendim ? Valla bilemem, demişsiniz işte, burada : Fakat beyefendi, daha önce itibar edilmemektedir ama geçerlidir demiştiniz. Bakın aşağıda :
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Doğada mekan var dediğiniz için siz de bir Metafizik Naturalist olursunuz o zaman. Tıpkı beni yaptığınız gibi. Ama verdiğim alıntıda, Yöntemsel naturalizm, Metafizik Naturalizmin tek mümkün ontolojik varlığı sunduğu bilimsel metodolojiyi sadece üstü kapalı biçimde anlatır diyor. '' Methodological naturalism, on the other hand,refers exclusively to the methodology of science, for which metaphysical naturalism provides only one possible ontological foundation. '' Yapilandirmaci epistemoloji bilimsel değil, bir felsefi görüştür. Objektizm yerine subjektizmi savunur. Felsefi anlamda Metafizik Naturalizmin tam zıttıdır. Her ikisi de bir inançtan yola çıkar neticede. Bilemiyoruz. Çabuk unutuyorsunuz. ‘’ Ben ise, bilim alanında kalıp, bilimin bana söylediğinin dışına çıkmıyor, gözlenebilen kısım dışındaki ile ilgili herhangi bir şey söyleyemiyorum. ‘’ cümleme yaptığınız ‘’ Klasik metafizik ve varliga dayanan felsefi bilim mi? ‘’ yorumu ‘’ reductio ad absurdum ‘’ girişimi değil mi? Big Bang bir fenomen ( görüngü ) olmadığı gibi bir olgu da değildir. Yalnızca teorinin öngörüsüdür. Fakat, bu iddia ettiğinizin aksine teoriyi geçersiz yapmaz.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Efendim, Cami ölçülemez, zaman ölçülebilir, tıpkı sıvı yoğunluğu, ışık şiddeti, sıcaklık vs. türetilmiş soyutlanarak kavramsallaştırılmış fenomenler gibi. Zaman olgu değildir, Çünkü, olgular bir süreç belirtir. Mesela, zamanın akması bir olgudur. Sütün sudan yoğun olması bir olgudur. Karanlıktan birden aydınlığa geçerken gözün kamaşması bir olgudur. Suyun 100 derecede kaynaması bir olgudur. Temel ayrım somut / soyut noktasında değil ölçülebilirlik / ölçülemezlik noktasındadır. Sevgi, saygı, güzel, çirkin, iyi, kötü gibi kavramlar normatif ( ölçülemeyen, sübjektif ) kavramlardır. Evren, dünya, madde gibi kavramlar pozitif ( ölçülebilen, objektif ) kavramlardır. Zaman da böyledir. Polemiği başlatan sizdiniz, dönün yazdıklarınıza tekrar bakın. Onlar, bunlar : Burada benim nasıl düşüneceğimi tahmin etmeye çalışıp bahane, suçlama üreteceğinize örnek verseydiniz de bir baksaydık. Şimdi de bağlamı unutup ‘’ neye örnek vereyim ‘’ derseniz, tekrar hatırlatayım : ‘’ zaman olmadan harekete ‘’
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
‘’ Zaman ‘’ da, ‘’ cami ‘’ de olgu değildir, süreç belirtmez. : Bakın olgunun tanımını veriyorum : '' Olgu, bilimsel verilere dayalı, kanıtlanabilir özellikteki bilgidir. Olgu; nesnel ve irade dışı olumlardır ve sık sık olay ile karıştırılır. • Tarafsızdır, • Nesneldir, • Yoruma açık değildir, • İstenç (irade) dışıdır, • Bir süreç belirtir, • Herkes tarafından kabul edilmiştir. Karşıt örnekler: • Atatürk 1881 yılında doğmuştur:(Olgu değil olaydır.) • Türklerin ilk sözlüğü Divan-ı Lugat-it Türk'tür:(olgu değil olaydır.) • Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsuna çıkmıştır:(Olgu değil olaydır.) • Türkiye'nin başkenti Ankara'dır:(Olgu değil olaydır.) • Atatürk 10 Kasım 1938'de vefat etmiştir: Olgu değil olaydır.) Uygun örnekler: • Suyun 99 derecede kaynayıp 100 derecede buharlaşması, olgudur ama falancanın kilosu olaydır. • Işığın hızı, olgudur ama falancanın saniyedeki hızı, olaydır. • Yer çekimi, olgudur. • Canlıların üremeleri, olgudur ama falancanın üremesi, olaydır. '' ( tr.wikipedia ) Anlayamadığınız şudur : Ben bu yazdıklarınıza karşı çıkmıyorum, Lamarck’ın evrim olgusuna yaklaşımı elbette bir katkıdır. Ama evrimin mekanizması için öne sürdüğü varsayım geçersizdir. Söz ettiğim alıntınızdaki 2.madde değil. Bir daha bakarsanız, teori kurulma sürecini anlatırken sıraladığım maddelerin 2.si, sizin alıntınızdaki 5.maddeye tekabül ediyor. Yani tutarlı hipotez geliştirmek için kullanılan Bilimsel Yöntem, teoriye giden yolda bir aşamadır. Önce tekraren söylemiş olayım ki, ‘’ Hipotez Teori değildir ‘’ bunu yukarıda açıkladım. İkincisi Mekan zamandan bağımsız değildir. Big Bang teorisi, Euclid Uzayında düşünülürse bu kavranamaz. Uzay-Zaman, 4 boyutlu Minkowsky Uzayında düşünmeniz gerekir. Ayrıca, Genel Görelilik Teorisine göre de gravitasyon mekan ve zamanı büker. Fark etmez. Evrenin daimi olması da inançsaldır. Ayrıca, perpetual sonsuz, ebedi anlamına da gelir. Konumuz zamanın ezeli olduğu inancınızdı ve sizden bunun ispatını istemiştim. O sizin kendi algılamanız. Bunu anlatmaya çalışmıştım. Gözleyebildiğimiz evren küresi sınırlarında sıcak evreye ait kozmik ışıma homojen olduğundan patlama için bir noktadan söz edilemiyor. Bu gözlem, Genel Görelilik’e göre, sonsuz mekanın ve sonsuz zamanın aynı anda ortaya çıktığı sonucunu gerektiriyor. Bunu algılayamayışımızın nedeni belki de alışıldık 3 boyut + Zaman boyutudur. Oysa, bu boyutların dışında başka boyutlar olması da olası. Çünkü, Matematikte çok boyut kavramı '' var '' ve kullanılıyor.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Bakın, teori ile varsayımı karıştırıyor, olguyu ise tamamen yanlış biliyorsunuz. ‘’ TEORİ Bir bilimsel teori, gözlemleri açıklayan ve denenebilir tahminler yapmaya açık, sağlam gerekçelere dayalı olan, birbirine bağlı ifadeler bütünüdür. Bilimsel teoriler, gözlemlenebilir verilerin uyumlu olduğu sağlam bir yapıyı belirtir. "Evrim teorisi" de türlerin zaman içinde gözlemlenen değişimlerini en iyi açıklayan ve evrimsel biyoloji ile ilgili bilimlerde yapılmakta olan yeni gözlemleri en iyi öngören yapıdır. "Teori" kelimesinin bilimsel tanımı günlük dildeki anlamından farklıdır. Günlük dilde "teori", olgulara dayanmak zorunda olmayan veya denenebilir tahminlere açık olması gerekmeyen bir varsayım, bir fikir ya da bir spekülasyon anlamına gelebilir. Bilimde ise teorinin anlamı daha kesindir: Bir teori gözlemlenmiş olgulara dayanmalı ve denenebilir varsayımlara açık olmalıdır. Bilimde mevcut bir teori, aynı derecede veya daha çok kabul edilebilir bir alternatif teorisi olmayan ve yanlışlanamayan bir teoridir. Diğer bir deyişle, bugüne kadar çelişen bir gözlem olmamış ve tabii ki yapılmış olan her gözlem teoriyi ya desteklemiş ya da en azından teoriyle tamamen çelişip, teoriyi yanlışlamamıştır. Eğer yeni gözlemler mevcut teoriyle çelişiyorsa, mevcut bulgular yeni bir açıklamaya gerek duyduğundan(bkz. paradigma değişimi), mevcut teorinin gözden geçirilmesi veya yeni bir teorinin oluşturulması gerekmektedir. Bununla birlikte teorinin yanlışlanması, teorinin dayanmış olduğu olguları yanlışlamaz. '' ( tr.wikipedia ) Bir kez daha söylüyorum. Big Bang bir olgu değildir demiştim. Olgu olan Evrenin genişlemesidir. Ve bu gözlemlerden elde edilen bu olguyu açıklamak için ortaya atılan varsayımların ( hipotez ) testler / deneyler ile tutarlı hale getirilmesi sayesinde kurama ( teori ) gidilir. ‘’ Efendim, ‘’ Mantıksal Olabilirlik Olasılığı ‘’ diye bir kavram yoktur ve mantıklı düşünen bir insan için anlamsız ve dilbilgisi açısından yanlıştır. ‘’ Mantıksal olarak gerçekleşmiş olma olasılığı ‘’ hem dilbilgisi açısından hem de mantık açısından doğrudur. Şöyle bir önyargısız düşünürseniz ne dediğimi anlayacaksınız eminim. Öyle ise, anlatmak istediğinizi benim doğru tercümeme ihtiyaç olmayacak şekilde doğru ifade etmeniz lazım. Big bang anının ‘’ Mantıksal olarak gerçekleşmiş olma Olasılığı ‘’ vardır. Buna karşılık, Big bang teorisi, Big Bang anının gözlemlenmesi üzerine kurulmuş bir teori olmadığı gibi, bizatihi Big Bang anının gözlenmesinin de mümkün olmadığını söyleyen bir teoridir. Big Bang sonrası Sıcak Evre ‘yi güneşe, Mikrodalga Işımasını da güneş ışığına benzetir ve Güneş’in çekirdeği gözlenemeyeceği gibi, Big Bang anının da gözlemlenemeyeceğini söyler.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Literatürde böyle bir ayrım yok. Yapilandirmaci epistemoloji ise Bilim Felsefesi alanında bir felsefi teoridir. ‘’ ancak doğanın bizimle ilişkiye geçtiği daha doğrusu gözlemleyebildiğimiz kadarı hakkında bilgi sahibiyiz ‘’ cümlemden anladığınız bu mu ? Katılıyorum, yazdıklarıma yapılan yorumlar ve verilen cevaplardan ortada bir noncognitivizm olduğu anlaşılıyor. Benim ne yaptığımı algılayamamışsınız. Amacım, sizin bana yaptığınız ‘’ reductio ad absurdum ‘’ girişimine aynı şekilde karşılık vermekti. İsabet olur, çünkü, ben bu şekilde tartışan biri ile tartışmayı sevmem. Başlatan sizsiniz ve bir daha yaparsanız şikayet hakkınız da olmaz.[/size] O halde söyledikleriniz bilimsel değil. Zira, yaygın kabul gören bir teorinin gözlemleri sizi tatmin etmiyor. CERN’de küçük çaplı bir Big Bang gerçekleştirildi ve deney sonuçlarına bakılarak, Big Bang ‘in hemen sonrası koşulların teorinin öngördüğü ile örtüşüp örtüşmediğine bakılacak.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Bakınız beyefendi, benim hiçbir yazımda ‘’ hareket zamandır ve zamana ihtiyacı vardır ‘’gibi bir anlama gelecek ifadem yoktur. Hayalinizde tartıştığınız birisi var ama o ben değilim. Söylediğimi tekrar ediyorum : Hareket / maddedeki değişim insanda zaman algısı oluşturur. Bu algı ölçülebildiği için bir fenomendir. Bu bağlamda, herhangi bir zaman ölçüm aracı ( saat ) ile beynimiz arasındaki tek fark hassasiyet farkıdır. Şu halde, nesnel bir bakış açısıyla, harakete yol açacak bir kuvvet bulunmadığı takdirde zaman da yoktur denilebilinir. ‘’ Bir fenomeni gozlem ve algi ‘’ ile ’’ bir seyden yansi olarak bir alga almak ‘’ arasındaki farkı izah edemezsiniz. Bu bir kelime oyunudur. Zaman doğal bir fenomendir. Zamanı, ‘’Demokrasi, hak, özgürlük, ideolojik değerler ‘’ gibi normatif değerlerle bir tutamazsınız. Zaman pozitif bir değerdir. Göreceliği yalnızca bulunduğumuz eylemsizlik dizgesinin hızı sözkonusu olduğunda ortaya çıkar. Ama göreceli olması onun yok olduğu, doğal bir fenomen olmadığı anlamına gelmez. Ayrıca iddianıza örnek verememenizi bahaneler, suçlamalar arkasına sığınarak savunmaya çalışmayın. Yoğun bir kavram kargaşası görüyorum. Mesela, ‘’ Hiçbir şey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz ‘’ , ‘’ hiçbir etki ışıktan hızlı olamaz ‘’, ‘’ Sıcaklık mutlak sıfıra yaklaştıkça bütün hareketler sıfıra yaklaşır. ‘’ gibi ifadeler nasıl bilimsel değil efendim, yapmayın. Laf kalabalığı ile bir yere varılamaz. Doğada mekan olduğunu söyleyen siz ne oluyorsunuz bu durumda ? Efendim, yalnızca söylediklerimi değil, Natüralizmin ne dediğini de anlayamamışsınız. Zira, bir felsefi görüş olarak Yöntemsel natüralizm, Metafizik natüralizm’i de kapsar. '' Metaphysical naturalism Metaphysical naturalism, also called "ontological naturalism" and "philosophical naturalism", is a philosophical worldview and belief system that holds that there is nothing but natural elements, principles, and relations of the kind studied by the natural sciences, i.e., those required to understand our physical environment by mathematical modeling. Methodological naturalism, on the other hand, refers exclusively to the methodology of science, for which metaphysical naturalism provides only one possible ontological foundation. Metaphysical naturalism holds that all properties related to consciousness and the mind are reducible to, or supervene upon, nature. Broadly, the corresponding theological perspective is religious naturalism or spiritual naturalism. More specifically, metaphysical naturalism rejects the supernatural concepts and explanations that are part of many religions. '' ( en.wikipedia ) Ayrıca, bu başlıkta benim tartışmam felsefe üzerine değil. Çünkü, tartışmamız bu yöne kayarsa nesnel bir sonuca ulaşmaz. Fark edemediğiniz şey, benim bu teoriyi, bilimin alanından çıkmayıp, bilim metodolojisi ile tartışmaya çalıştığım.
-
"Laiklik" yerine "Siyasi tarafsızlık" geliyor
3.Dünya ülkelerinin, ancak evrensel hukuk ve insan haklari temelli hak ve ozgurlukler savaslarının bittiğinde politik değil BATI GİBİ ekonomik birey bilincine sahip olabileceğini söyleyen sizsiniz. Bu ne anlama gelir ? Neden benim böyle bir zorunluluğum olsun ? Ben sizin hayatınızı etüd etmek zorunda mıyım ? Ayrıca buna zamanım da yok. Forumda sizden eskiyim. Siz beni anlamak için daha önceki yazılarımı okudunuz mu ki? Bence siz bu başlıkta tartışırken daha özenli yazarak kendinizi daha iyi ifade etmeye çalışmalısınız ya da uğraşmaya değer bulmuyorsanız tartışmazsınız olur biter. Ruslar ‘’ Nitelik ‘’ Devrimi yapmadıklarından devrimi koruyamamış dine dönmüşler şeklinde sığ bir anlayış bilmek ise, evet bilmiyorum. Unuttunuz yine. Yeni Çağ’dan bahsediyorduk, Yakın Çağ’dan değil. Yeni Çağ diye bir çağ da yoktur dedim tartışmamız bunun üzerineydi. Pekala, biz bunları çok tartıştık zamanında. Şimdi. Atatürk nerede dini övmüş, nerede dine karşı çıkmış, nerede Kürde hak tanımış, nerede Türkleştirmiş vs. vs. onları verin bakalım, size nasıl çarpıtıldığını ispatlayayım. Efendim, beyinleri konuları bağlamında tartışarak anlamak, edilgen durumda okumaktan daha kestirme bir yoldur, benim tercihim de bu. Ha siz karşı fikirlerden hoşlanmıyorsanız, hiç kendinizi yormayıp açtığınız bloglarda fikirlerinizi beyan eder, hoşunuza gitmeyen yorumları da silersiniz.
-
"Laiklik" yerine "Siyasi tarafsızlık" geliyor
Yazdığımı üstünkörü okuyor, bunun üzerinden savunu geliştiriyorsunuz. Ben ‘’ farkında olmadan ‘’ dedim, metafizik ve teolojik bir yer alışınız olduğunu ima etmedim. Efendim,üstünkörü okuyup cevap veriyorsunuz diyorum ya. Ben de to evolve ile to inverse ‘in farklı olduğunu anlatmaya çalıştım anlaşılmamış. Evrim, sonradan türetilmiş bir sözcüktür. ‘’ Evre ( safha ) ‘’ dan - l - yapım eki getirilerek türetilmiştir. evre - l - mek İngilizce sözcüklerin karşılıkları da tam olarak; to evolve - evrilmek, gelişmek, dönüşmek evolution - evirilme / evrilim, gelişme / gelişim, dönüşme / dönüşüm to inverse – evirmek, çevirmek inversion – evirme / evrim to revolve - döndürmek revolution - döndürme / döndürüm Ayrıca bir karar verseniz iyi olur. Bu iki ifade size ait : Efendim, ben bağlantısı olmadığını söylemedim ki. Homo economicus’u Liberalizm ile ilişkilendirdiniz. Ben ise Homo economicus kapitalizmin ekonomi ile ilgili kavramıdır dedim. Kapitalizm olmadan Liberalizmden bahsedemeyiz ama Liberalizm olmadan kapitalizmden bahsedebiliriz. Yani, serbest piyasa olup da, devletin birey için olduğu ( Liberalizm ) anlayışı ile değil, bireyin devlet için olduğu ( Faşizm ) anlayışı ile yönetilen ülkeler yok muydu ya da hali hazırda yok mudur? Dolayısıyla, Homo economicus davranışının, iddianızın aksine yalnızca devletin birey için olduğu bir devlet düzeni anlayışında bulunması şart değildir.
-
"Laiklik" yerine "Siyasi tarafsızlık" geliyor
Nicelik kavramını dar bir anlamda, yani; olaya, duruma göre-etkin çoğunluk anlamında biliyor ve kullanıyorsunuz. Azınlık bir nicelik ifade etmiyor mu sizce ? Nicelik yalnızca kalabalık mıdır, kitle midir ? Nitelik kavramını dar bir anlamda, size göre-olumlu bilinçlilik anlamında biliyor ve kullanıyorsunuz. Size göre olumsuz / geri / sizin fikirleriniz doğrultusunda olmayan bilinçlilik , farkındalık nitelik değil midir ? 70’lerde, Üniversitelerde. Sosyalistten çok Kürt Ulusalcısıydılar. Mevcut dönemine göre. 100 yıl, bilemedin 50 yıl sonraki yeni çağdaşlık değerlerini, insanlığın gelişmişlik düzeyini bilebilir misiniz ? Yine karıştırdınız. İktidar olmamış darbe başarısız darbe girişimi olur. Her devrim darbe içerir. Daha doğrusu darbe de devrim sürecinin bir parçasıdır. Darbe yalnızca iktidar değişimi olarak kalırsa veya nispeten ileri olan iktidara geriye doğru bir yöneliş kazandırırsa darbe olarak kalır. Darbe, ancak ardından ileri doğru bir yöneliş söz konusu olursa Devrim niteliği kazanır. Mesela, İttihatçıların 2. Abdülhamit’e yaptığı darbe değil devrim niteliği taşır. Menderes Hükümetine yapılan darbe sonuçları itibariyle devrim niteliği taşır. Kaddafi’nin Libya Kralı İdris’e yaptığı darbe değil devrim niteliği taşır vs. Evet de ben aksini mi söyledim. Sorunuz Karşı Devrim üzerine idi onu cevapladım. O halde neden ‘’ Fransa’da Köylüler, burjuvalar çıkarının bilincinde değil miydi 1789’da ? ‘’ soruma ‘’Mantiken olamaz. Cunku ancak isci sinifi varligi ve bilinci burjuvanin farkinda olur. Ustelik zaten o devirdeki devrimi yapanlar burjuvaydi. Yani feodalitedeki beylerin yerini aldilar. ‘’ diye cevap verdiniz ? Hani nitelik taşıyordu ? Yine cevaplarken konuyu bu bağlama getiren kendi sorunuzu unuttunuz. Sorunuz ve cevabım Karşı Devrim ile ilgiliydi, devrimle değil. Yani bu mantığınızla sorduğunuza verdiğim cevaba vereceğiniz cevap şu olmalı : ‘’ Nicelik fark etmiyor ki, niceligin cekilebildigi guc ve otorite fark ediyor. Yani carlik ve padisahlik istenmeye bilir, ama bu istenmeme onlarin yeniden getirilmesine engel olma anlamina da gelmez. Burada nitelik farki vardir. ‘’ Şimdi cevabımı veriyorum : Elbette burada söz ettiğim kritik kitle sürü değil, olumlu nitelikli ( neden istemediğinin farkında, bilinçli ). O nedenle itirazınız geçersiz. Kavramın anlam ve içeriği belli zaten. Benim verdiğim bir şey yok. Ama siz kelimeleri galat-ı meşhur yani piyasa anlamları ile kullandığınız için anlaşamıyoruz. AKP’ye oy veren bilinçli seçmenden bahsetmiştim. Bilinç kelimesini kullandığım için itiraz etmiştiniz. Buradaki farkındalık, bilinç illaki sizin idealleriniz doğrultusunda olmayabilir. Önemli olan bireyin neyi, ne için neden yaptığını bilmesi, farkında olmasıdır. Beğenmeseniz bile bu da bir bilinçtir.
-
"Laiklik" yerine "Siyasi tarafsızlık" geliyor
Bakınız problemimiz şu : Mesela ‘’ Sağ ve Sol iktidarların laiklik farkı ‘’ konusunda ben size olması gerekenden bahsederken, siz Türkiye’deki durumu anlatıyorsunuz. Ben Türkiye’den bahsedince, siz olması gerekenden bahsediyorsunuz. Neye cevap verdiğinizi, verdiğimi unuttuğunuz için konu bağlamına bir türlü oturamıyor, karışıyor. O halde, neden ‘’ Ayrica turkiyede devlet sadece iktidar politikalarina hizmet eden bir arac olarak vardir. Bu da saglikli nesillerin degil; her iktidar ile yonlenen kafasi karisik nesillerin yetismesidir ‘’ dediniz ? Öyle bir şey dediğinizi söylemedim. Tarihi değerlendirme yönteminizi biraz egzajere ettim. Anlamsızlığını daha iyi vurgulamak için. O halde bilmeniz gerekir. Laiklik siyasette yoğun biçimde tartışılan bir konu değildi. Sorun zoraki getirme değil, feodalitenin yok edilememesi. Feodallerin işadamı, milletvekili olması. Neden ? Diyanet olduğu için mi ? Tamam işte . Milli olmaktan kasıt zaten bu. Önemli olan savaş sonundaki muhtemel anlaşmaya konu olacak sınırlar için kararı halkın temsilcilerinin almış olması. Çelişkilisiniz. ‘’ Fransa’da Köylüler, burjuvalar çıkarının bilincinde değil miydi 1789’da ? ‘’ soruma ‘’Mantiken olamaz. Cunku ancak isci sinifi varligi ve bilinci burjuvanin farkinda olur. Ustelik zaten o devirdeki devrimi yapanlar burjuvaydi. Yani feodalitedeki beylerin yerini aldilar. ‘’ dediniz buna mukabil ‘’ Fransa netice itibariyle feodaliteye dönmedi değil mi? ‘’ soruma şimdi ‘’ Donemezdi cunku devrim nitelik tasiyordu. ‘’ diyorsunuz. Ben aynı şeydir mi demişim ?
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Hayır efendim ne münasebet ? Türkçe yazdım. Cümlemden çıkacak anlam anladığınızın tersi olmalıydı. Mevsimlerin dönmesi, hayatın akışı, yaşlanmamız sayesinde biz zamanı biliyoruz, algılıyoruz, kavramsallaştırıyoruz. Hem ben sizden ‘’ zamana bağlı olmadan hareket ‘’e örnek istemiştim. Vermediniz. Sizin söylediğiniz zamanın öncelik sorunu değildi, tartıştığımız teorinin zamanda öncelik sorunu olduğu idi. Dönün ne dediğinize bir bakın. Var demiştim ya, hani siz de yukarıda tersinden anlamışsınız yazdıklarımı. Bilimsel felsefe diye bir şey yoktur, Bilim Felsefesi vardır. Elbette ancak doğanın bizimle ilişkiye geçtiği daha doğrusu gözlemleyebildiğimiz kadarı hakkında bilgi sahibiyiz. Sizin başka kaynaklarınız varsa bilemem. Yaptığınız ‘’ reductio ad absurdum ‘’ O halde, siz de ‘’ inanci ideolojisi dogrusu ‘’ olanlardansınız. Anladım. Beğenmeseniz de gözlemler var. Gözlemlerde anlamadığınız nedir ? Sizi ne tatmin eder ? BİG BANG anının gözlemlenmesi mi ? ‘’ The discovery and confirmation of the cosmic microwave background radiation in 1964[60] secured the Big Bang as the best theory of the origin and evolution of the cosmos.’’ ( en.wikipedia ) Şimdi efendim, evvela tamamen dilbilgisi : Mantıksal olabilirlik zaten mantıksal olasılık demektir ve yüzdelik sayı ile ( veya 0’dan 1’e kadar ) ifade olunur. O halde, kullandığınız ‘’ olasılığın olasılığı ‘’ ve ‘’ olasılığın olasılığının olmuş olması ‘’ ifadeleri anlamsız ya da olasılık hesaplama yöntemimizle ilgili diyelim. Buna göre, cümlenizi düzeltip anlaşılabilir hale getirirsek, diyorsunuz ki; ( Büyük Patlama’dan söz ediyorsak ) Mantıksal olarak ( mantıken ), gerçekleşmiş olma olasılığı varsa ( bu olasılık o’dan büyük ise ), gözlemlenmiş demektir. Olasılık olanağının olması ( olasılığın hesaplanabilir olması ) demek te; eldeki bilimsel düşüncenin gözlemlenebileceği düşüncesidir. Bu sizin ifadeniz. Ben de benzer cümleler üzerinden cevap vereyim: Mantıksal olarak ( mantıken ), gerçekleşmiş olma olasılığı %100 bile olsa, ( bu olasılık 1 ise ), halihazırda gözlemlenmiş veya kesin gözlemlenecek demek değildir. Çünkü, Olasılık olanağının olması ( olasılığın hesaplanabilir olması ) demek; eldeki bilimsel düşüncenin gözlemlenebilme olanağının var olduğunu göstermeyebilir.. Ancak, bu olasılık 0 ise otomatikman gözlemlenemez ve zaten teori de bu yok. Buna karşılık, Teorinin Big Bang’in gözlemlenemez olmasını söylüyor olması teorinin kendisini geçersiz kılan bir durum yaratmaz, çünkü;. mantıksal olarak ( mantıken ), gerçekleşmiş olma olasılığı var. Yanıldığınız nokta burası. Çünkü, böyle bir olayın gerçekleşmiş olmasının matematiksel fizikte matematiksel olarak gerekirliği ( kesinliği ) var. Yani mesela, ışık hızının üzerine çıkıldığında zamanın tersine akacağı bilgisinin olması ama bunun gözlemlenemiyor olması veya karadelikler etrafında uzay-zaman’ın eğrileceği bilgisi olması ama bunun gözlemlenemiyor olması Genel İzafiyet Teorisini geçersiz yapmıyor, çünkü, tüm bu öngörülerin Genel İzafiyet Teorisi’nde matematiksel gerekirlikleri var. Tekrar söylüyorum : Teori ‘’ GÖZLENEBİLİR EVREN ‘’ hakkında. Teori’nin başlayıp genişlediğini söylediği Evren; ‘’ GÖZLENEBİLİR EVREN ‘’ Olamaz, çünkü, Big Bang tekilliği zamansal, mekansal değil. Big Bang ‘’ Evren Mekanı ’’ nda belirli bir noktada gerçekleşen bir olay değil. Bu neyi değiştirir ? Lamarck’ın katkısı olması, onun varsayımını geçerli yapmıyor ki. Ya da Varsayımının geçersiz olması Lamarck’ı değersiz yapmıyor ki. Nereden ne alaka kuruyorsunuz. Bilimsel olarak tutarlı hipotez oluşturma yöntemini ( Bilimsel Yöntem ) alıntılamışsınız ve yine Hipotez ile Teori’yi birbirine karıştırmışsınız. Teori, yalnızca hipotez değil, çok daha kapsamlı ve kendi içinde tutarlı açıklamalar bütünlüğüdür. Yani alıntıladığınız aşama benim maddelerimden 2.sine tekabul ediyor. ( Bu arada, alıntı yaptığınız kaynağı vermeden bilgileri kendi cümleleriniz gibi burada kullanmanız etik olmamış. ) Uzay-Zaman tam olarak anlaşılmazsa mantık almayabilir tabii. Gözlemleyebildiğimiz evrenin pek tabii olarak küresel olması ve kozmik mikrodalga ışımasının her doğrultuda homojen olması, mekanın da, zamanla birlikte başladığını düşündürtüyor. Yani, deniz ve geminin birlikte bir itki ile ortaya çıkışı ve aralarındaki etkileşimle birlikte hem denizin genişlemesi hem de gemilerin arasındaki mesafenin artarak büyümesi. Açıklamıştım ama madem anlaşılmamış, tekrar açıklayalım efendim. Tüm evren mekanının ezeli ve sonsuz olduğu inançsaldır. Zamanın ezeli olduğu inançsaldır. Yok değilse, hodri meydan buyurun ‘’ mantıksal olabilirlik olasılığını ‘’ açıklayın. İşte yine aynı şey. Teoriyi okumuş olsanız, Big bang’in ‘’ Evren mekaninin ‘’ belirli bir yerinde olmadığını bilir olurdunuz. Ayrıca, yine tekrarlayayım : Evrenin daimi olduğu nereden belli ? Zamandan bağımsız olduğunu nereden biliyor sunuz ? ‘’ Gözlemlenebilir evren '', Big Bang evrenbiliminde kullanılan bir sözcük olup, gözlemci konumunda merkezli bir yuvar içerisinde kalan bölgeyi tanımlar. Bu bölge içerdiği tüm nesnelerin gözlemci tarafından gözlemlenebilir olacak en küçük boyuttadır. ‘’ ( tr.wikipedia ) Evrenin tümünü dünya gibi bilebiliyor oluşunuzun kaynağı nedir ?
-
"Laiklik" yerine "Siyasi tarafsızlık" geliyor
Demek ki, dönemine göre Türk Devrimi çağdaş ve ilerici bir adımmış, Karşı Devrim süreciyle gelinen nokta bu olsa da. Hangi ikisinin ? Bilakis, bugünün çağdaş değerleri ile geçmiş olayları değerlendirmeye kalkan sizsiniz. Mesela ‘’ Ortaçağda idam cezası vardır, ay ne kadar çağdışı ‘’ demek ne kadar anlamlı ? Gözünü Refah partisiyle açan, bugünün 30 yaş altı gençliği de böyle düşünüyor ama doğru değil. 60’larda ve 70’lerde hatta 80’lerde bile laiklik tartışmaları, sloganları yoktu. Piyasa düzeni tartışılıyordu, sosyal devlet tartışılıyordu, emek-sömürü düzeni tartışılıyordu, sloganlar bunlar üzerindeydi. Kırılma Refah ile başladı ve Erdoğan – Baykal’la siyasetin ekseni kaydı. Bugün de var. Ayrıca, eskiden vardı diyerek beni farkında olmadan teyit ediyorsunuz. Neyi nedir ? ‘’ Normal bir burjuva demokrasinde tüm partiler laiklikten yanadır, feodal zihniyetli laiklik karşıtı bir partiden söz edilmesi bile tuhaftır, normal değildir. ‘’ demişim. Sizce şu an normal bir demokrasi de mi yaşıyoruz ? Biraz mantık lütfen ! " Sag iktidar " ile " Sol iktidar " arasindaki farkın laiklik farkı olduğunu iddia etmiştiniz hani. Osmanlı Mebusan Meclisi Milli düşünmüş olamaz mı ? Neden geriye döndüğünü daha doğrusu devrimin karşı devrim sürecini anlatmıştım. Sonrası yanlızca Stalin tarafından oluşturulan devlet kapitalizminin Kapitalizme döndürülmesi. Rica ederim neye cevap verdiğinizi unutmayın, zira yorucu oluyor Açın bakın efendim nerde nitelik vurgusu yapmışsınız. Bakın, Siz, benim devrim öncesi Rusya’sı için kullandığım ‘’ gelişmemiş işçi sınıfı ‘’ ifademle, ‘’ var olan işçi sınıfı ‘’ ifademin çelişkili olduğunu söylemiştiniz. Ben buna cevap verdim. Az da olsa var olan İşçi sınıfı gelişmemiş değil midir ? Biraz mantık lütfen ! Neymiş ‘’ nicelik ‘’ ? Yoksa, olaya, duruma göre-etkin çoğunluk anlamında mı biliyor ve kullanıyorsunuz ? Neymiş ‘’ nitelik ‘’ ? Yoksa, size göre-olumlu bilinçlilik anlamında mı biliyor ve kullanıyorsunuz ? Korkarım ki öyle ! Bakın, Nicelik kemiyettir, ölçülebilir, sayısal durum belirtir. Nicelik azlık, çokluktur ( kime göre/neye göre az-çok, zayıf-üstün ). Nitelik keyfiyettir, vasıftır, özellik durumunu belirtir. İyi vasıf- kötü vasıf ( kime göre/neye göre iyi-kötü, olumlu-olumsuz ). Devrimci Doğu Kültür Ocaklarını duymadınız mı ? Darbe olmadan devrim olur mu demişim, nerde ? Yalnızca ulusalcilar değil genel olarak solcular 60 darbesini, sonuçları itibariyle yani, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en demokratik anayasası ( 61 Anayasası ) nedeniyle devrimci kabul etmişlerdir. Çağdaş kafalı insanlara, çağdaş değerlere göre. Karıştırmışsınız yine. İktidar mücadelesi ayrı bir şeydir. Bu ya darbe ile olur, ya da ayaklanma ile. Her iktidar mücadelesi, devrim gibi ileri doğru nitelik farkı yaratmaz. Genel olarak. Niceliksel üstünlüğü ele geçiren karşı devrim’ini yapmıştır. Fransa netice itibariyle feodaliteye dönmedi değil mi? Devrimin olduğu gibi Karşı devrimin de bir kritik eşik noktası vardır, ‘’ karşı devrimin karşı devrimi ‘’nin de. Çarlığı yada Padişahlığı isteyenlerin sayısı kritik değerde midir acaba ? Bence değil. Bilinçliliği tek bir anlamıyla kullanmadığım için size ters geliyor olabilir mi ? Bir daha düşünün. E iyi ya beyefendi. Akıllı Tasarım’ı kendiniz söylemişsiniz farkında değilsiniz. to evolve : evrilmek evolution : evrilim to invert : evirmek inversion : evrim Evirim, yani evrim bir özne içeriyor diyorsunuz, bu durumda sizin iddianız : evolution = akıllı tasarım olmuyor mu ? Yanlış. Homo economicus kapitalizmin kavramıdır. Liberalizmin değil. Liberalizm ile Kapitalizmi karıştırmayın. Biri Siyaset felsefesinde bir yaklaşımdır, diğeri Ekonomide. Ayrıca, homo economicus olmak başkadır, belli koşullarda bu davranışı sergilemek başkadır. İnsanlar kimlikleri tehlikeye girmedikçe veya kimliklerine yönelik bir tehdit hissetmedikçe homo economicus davranışı sergilerler. Onun için diktatörler, sömürü ve iktidarlarını sürdürebilmek için hep diğer ülkelerle hüsumet ve savaş çıkarmaya çalışırlar. Efendim, bu anlattıklarınızın benim dediklerimi yanlışlayan tarafı nedir ? Demek ki, Batı’da devrimlerde kitlelerin olumlu niteliklilerinin niceliksel üstünlüğü söz konusu değildi. Olumlu nitelik sahiplerinin niceliksel üstünlüğü ancak büyük savaşlar, mücadelelerle mümkün olabildi. Siz ise, olumlu nitelik sahiplerinin niceliksel üstünlüğü ile devrim yapılmalıdır diyordunuz. Ayrıca, Liberalizm ve Kapitalizm nihai hedeftir diyorsunuz. İspanya İç Savaşını, Yunanistan İç Savaşını, Fransa’da ve tüm Batı’daki 68 olaylarını vs. yok sayıyorsunuz. Demokrasi için ekonomik gelişmişlik ilk şarttır, bu doğru. Ancak, artık Batı ekonomilerinin emperyalizm aracılığıyla sermaye aktarımı sayesinde döndürüldüğünün ve işçi sınıfına sus payı verdiğinin farkında değil misiniz ? Birey, üretim araçları üzerinde ortaklık talep ettiğinde devlet birey için var olabilecek mi ? Ayrıca, evrensel hukuk ve insan hakları temelli hak ve özgürlükler konusundaki çifte standartı göremiyor musunuz gerçekten ? Bu halklar, hem 3. Dünya ülkelerinin sömürü ve işgalinin gerçek sebeplerinin farkında hem de evrensel hukuk ve insan hakları temelli hak ve özgürlükler konusunda bilinçli, öyle mi? İşte size Homo Economicus. Efendim, Karşı devrime bağlamıştım ya. Ne çabuk unuttunuz. Siz ‘’ Yeniçağ ‘’ derken, politik bir çağ değiştiminden bahsetmiştiniz ama. ‘’ Yeni Çağ ‘’ ne ? ‘’ Romantik Çağ Değiştirimi ‘’ mi ? Kurucu önder olarak Atatürk’e, halk tarafından duyulan saygıyı, onun imajını çarpıtıp, siyasi çıkar için kullananlar üzerinden değerlendirme yapmak yanlıştır. Bu yöntemle herkes, her şey kullanılabilir. Bir insanı değerlendirmek kişisel gelişim düzeyine göre farklılaşır. Bu demek değildir ki, her değerlendirme doğrudur veya tarihin belirli bir dönemine ait doğruluk içerir. ‘’ 3 farklı Atatürk ‘’ sizin değerlendirmeniz. Böyle bir değerlendirme de bir şeyleri çarpıtmadan olmaz. Bunları o başlıklarda da, bu başlıkta da, başka başlıkta da sizinle uzuuun uzun tartışabiliriz.
-
Laik-Sekuler Farki Uzerine
Bugünün çağdaş değerleri ile geçmiş olaylar değerlendirilemez. Olaylar bulundukları çağın çağdaşlık seviyesinegöre, çağdaşı örnekler baz alınarak değerlendirilir. Bir devrimin bütüncül değerlendirmesini yapmak, devrimin mantığını anlayabilmek ve buradan hareketle öngörülen nihai hedefin çağdaşı olan örneklerle mukayesesini yapabilmek ile mümkündür. Bunu yapamazsanız, bir bakarsınız düz mantıkla Lenin de kapitalist olur, Birleşik Krallık da Meşruti monarşi olur vs.
-
Hadi Kedime İsim Bulalım :)
Efendim, bence kediye isim vermek bir süreç gerektirir. Yalnızca görünüşüne göre değil, huyunu suyunu öğrenip ona göre de seçmek lazımdır ismi. Resimde çok pırtık görünüyor kendisi. Hemen bir isim gerekiyorsa, '' Pırtık '' benim isim önerim olsun. Kediniz hayırlı olsun.
-
Kale almamak mı, Kaale almamak mı, Gale almamak mı ?
Kale almamak mı, Kaale almamak mı, Gale almamak mı ? Doğru: Kale Almamak Yanlış: Kaale Almamak, Gale Almamak Kelimenin doğru kullanılışı " KALE ALMAMAK " şeklinde olmalıdır. Kaale almamak, Gale almamak yanlış kullanımlardır. kale almamak önem vermemek, hesaba katmamak, ilgisiz kalmak, sözünü etmeye değer bulmamak.
-
Müreffeh mi, Mürebbeh mi ?
Müreffeh mi, Mürebbeh mi ? Kelimenin doğru kullanılışı " MÜREFFEH " şeklinde olmalıdır. Mürebbeh yanlıştır. müreffeh sıfat Arapça Mureffeh sıfat Gönençli "Tam otuz iki sene, müreffeh, bahtiyar bir hayat sürdüm." - R. H. Karay
-
Suistimal mi, Suistimar mı ?
Suistimal mi, Suistimar mı ? Kelimenin doğru kullanılışı " Suistimal " şeklinde olmalıdır. Suistimar yanlıştır. isim (su'istima:li) Arapça isim Görev, yetki vb.ni kötüye kullanma "Hırsızlıkla veya suistimalle elde ettiğini iddia etmek doğru olmaz." - H. E. Adıvar