Canraşit tarafından postalanan herşey
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Kuran'a inanmayan insanlar Kuran'ı yanlış buldukları için eleştirirler. Teokrasiye karşı çıkmak için Teokrasiye karşı çıkmak gerekir, Teokrasi eleştirilir.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Efendim, " Şehitlik " kavramı İslama özel değildir. İslam öncesinde de var olduğu ( yalnızca Orta Doğu'da da değil ) gibi, her ideolojinin " şehit "leri de sevgi ve saygı görür. Demokrasi Şehidi, Cumhuriyet Şehidi, Sosyalizm şehidi ( devrimci şehitler ) vs. gibi.
-
Taksim Halkından Eylemcilere Tepki
O da yapılıyordur elbette ama yakın zamanda muhalefetin alanını bile daraltabilecek kanunlar çıkarılırsa seçimler de yalnızca göstermelik olabilir. Bu kaygıyı giderecek makamdaki şahıs aksine gemi azıya almış koşturuyor, bir yandan da olayları körüklemeye devam ediyor.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
O zaman onlar araştırmalar bitmeden konuşmuşlar.
-
'Hitler seçimle işbaşına gelmedi'
Alman halkı da cahil değildi. Çoğunluk haklarından vazgeçsin diyen kim ? Azınlığın hakları dikkate alınsın deniyor. Katılımcı Demokrasi için şart olan bu. Şimdi karşı olan birçok insan başında destekliyordu bunu da unutmamak gerekir.
-
Taksim Halkından Eylemcilere Tepki
İşte, insanlar katılım hakları da faşizan biçimde engellendiği için, iktidarın kendi haklarını hızla gaspetmesine, dikkate almamasına karşı seçimleri bekleyecek zamanları kalmadığını düşünüyor.
-
KISMETTE NE VARSA
Tam uyanıklıktan bahsetmiştim.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Bunu kim söylemiş o zaman:
-
KISMETTE NE VARSA
Bu nasıl oluyor, beni bilgilendirebilir misiniz ?
-
KISMETTE NE VARSA
Materyal felsefeler derken hangilerini ve neyi kastediyorsunuz ?
-
'Hitler seçimle işbaşına gelmedi'
RTE nasıl seçimle işbaşına geldiyse, Hitler de benzer şekilde seçimle işbaşına geldi. İkisini de başarılı kılan koşullar ekonomik istikrarsızlık, kriz, ABD'nin dolaylı ekonomik ve teknolojik desteği ve sonrasındaki çeşitli hilelerdir. YSK'yı sorgulayabilen / denetleyebilen bir makam var mı ?
-
Taksim Halkından Eylemcilere Tepki
Bu başlıktaki 22 ve 23 Nolu yazılarımı okudunuz mu beyefendi ?
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Ama Çelakıl konuşmuş, değil mi ?
-
KISMETTE NE VARSA
Cevabını vermişim ya efendim:
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Haberde " Araştırmalar sırasında insan yapımı bir yapıya ise rastlanmadı. " diyor. " Atlantis " yakıştırması sansasyon yaratmak için habercilerin yakıştırması. Okyanuslarda batan binlerce Volkanik ada var. Bilim bilimsel kaynaklardan takip edilir. Gazetelerden değil.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Nasıl çelişki yok. Önce bana katılarak onun felsefe dinden öncedir mealindeki sözlerine itiraz etmişsiniz sonra da ona felsefi bilgine itirazım yok demişsiniz.
-
KISMETTE NE VARSA
Evet ne alakası var ? O sözün bunlarla alakası yok. Yani; mucizelerle. Öfke ve Çaresizlik duyguları gelecek hakkında çabuk karar vermekten doğar. Öfke ve Çaresizlik duyguları aynı zamanda saldırı karşısında insanı zayıflatır, iyi mücadele vermesini engeller. Bu anlamda boş bir zihin her zaman üstün gelir. Uzak Doğu dövüş sanatlarının özü de budur. Yani; " Tam Uyanıklık " Böylece hırsıza karşı da uyanık olunur.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Tasavvuf özünü Budizm'den almıştır. Yunus Emre'nin '' ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim...'' Kırkpınar ağalarının manisindeki '' Altta kaldım diye yerinme ! Üste çıktım diye sevinme !...'' gibi..
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Bunların bilimsel dayanağı yoktur.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Ömer Çelakıl'ın çıkarımları bilimsel değil.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Antik çağdan önce de Animizm gibi ilkel dinler vardı.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Bu iki cümle birbiri ile çelişmiş.
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
- İslam neden iddiasını kaybetti?
Hayır herkesin otomobili mi var ? Terbiyesiz olmamak için otomobil sahibi mi olmak gerekir ? Yoksulların suçu ne o zaman ? Otomobili olmayan terbiyesiz mi olur, nedir ? Anlayan beri gelsin.- KISMETTE NE VARSA
@@dennise bey haklı. Bu yazıyı çelişki olarak görmek, ancak Uzak Doğu felsefesinden bihaber olmakla mümkündür. Bakın LAO TZU'dan bir öykü : " Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş. Ama kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. - Bu at bir at değil benim için bir dost,insan dostunu satar mı'' dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış. - Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın, şimdi ne paran var ne de atın. demişler. İhtiyar - Karar vermek için acele etmeyin. Sadece "At kayıp"deyin. Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceği bilinmez. Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden ,at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler. - Babalık, sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil şans oldu adeta başına devlet kuşu kondu. Şimdi bir sürü atın var artık - Karar vermek için gene acele ediyorsunuz. Demiş ihtiyar. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okurken kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz? Köylüler bu defa ihtiyarla açıktan açığa dalga geçmemişler ama, içlerinden "Bu herif sahiden akılsız ya da çok saf" diye geçirmişler. Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler ihtiyara yine gelmişler. - Bir kez daha haklı çıktın ''demişler'' Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir ve daha zavallı olacaksın, demişler. İhtiyar; - Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz galiba diye cevap vermiş. O kadar acele etmeyin.Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar.Ama acaba ne kadar doğru. Hayat küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez. Bir kaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış.Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceği ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler ; - Yine haklı olduğun kanıtlandı, demişler. Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla dönmeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil şansmış meğer. Siz erken karar vermeye devam edin demiş ihtiyar. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şansızlık olduğunu sadece Allah biliyor. LAO TZU, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış. Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Karar verdiniz mi akıl düşünmeyi durdurur, dolayısıyla gelişme durur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaştığınızda daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz. " - İslam neden iddiasını kaybetti?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.