Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Canraşit

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Canraşit tarafından postalanan herşey

  1. Emperyalist devlet hem ekonomik hem de sosyal devlet değil mi ? Batida da birey bilincinin insanoglu tursel temeli bu aşamadan sonra gelecekse, yazılanlara göre bizim gibi ülkelerin de önce emperyalist ekonomik devlet olması gerekmiyor mu ?
  2. O zaman neden Karşı devrim nitelik taşımaz denmiş ? Darbe değil, darbe sonrası getirilenin niteliği önemlidir. Ama anlaşılan “ Yöntem yanlışlığı “ ile birlikte. Yani, bugünün çağdaş değerleri ile geçmişi sorgulayıp, yargılamak. Ters düşme bir yana aynı kavramlar bile kullanılmayabilinir. Onun için, Cumhuriyet Osmanlıya göre “ karşı devrim “ değildi. Çünkü, onların Literatüründe Devrim kavramı olmadığı gibi Karşı Devrim kavramı da yoktu. İşte onun için; “ osmanli devrildiginde bu osmanliya gore karsi devrimdir “ denilmesi yanlıştı. Fransa’da Sosyalist devrim yapıldı diyen yok ki. Fransa’da Burjuva devrimi yapılmıştır. Dolayısıyla, O halde neden ‘’ Fransa’da Köylüler, burjuvalar çıkarının bilincinde değil miydi 1789’da ? ‘’ soruma ‘’Mantiken olamaz. Cunku ancak isci sinifi varligi ve bilinci burjuvanin farkinda olur ‘’ diye cevap vermek anlamsızmış. O devrim sonrasındadır. Öncesinde devrime öncülük eden ve o dönemin üst yapısını oluşturan Aristokrasiye karşı devrim yapan Burjuvaydı. Dolayısıyla, “feodalizmi yikan halk degil; sadece burjuvalasan ust yapi idi “ demek anlamsızmış. Burjuva da Aristokrasinin karşısındaydı. Çıkarları çatışıyordu. Proletarya devriminden sonra sınıfsızlık hedeflendiğinden, Proletarya üst sınıf olarak nitelendirilemez denilse tamam da bunu paralellik ile açıklamak terstir. 1789 öncesi Burjuva ile Aristokrasi arasında bir paralellik yoktu. Biat ettiğinin bilinci yoktur ama beğenmesek de bir bilinç vardır. Yalnızca, Ak Partinin nihai hedefi konusunda bir bilinç olmadığından söz edilebilir, bu biattan kaynaklanır.
  3. AK Partiİ’den önce Sol partiler Laik değildi, AK Parti’den sonra Laik oldular, öyle mi ? Tabi, tabii vermez, burası Almanya, BB çünkü. Sivas Katliamına bile mani olamayan devlet, özel dini kuruluşların kitlelere siyasi propogandalarını engelleyebilecek değil mi ? Aynen Fethullah Gülen okullarını denetleyebildiği gibi, tabi, tabi… Konumuz “İktidarlarin farkli kendi politikalarini devlet eliyle halka kabul ettirme ve yonlendirmeleri “ iddiası idi ve 60’dan itibaren yerleşen Askeri vesayeti ve bu askeri yapının NATO doğrultusunda Yeşil Kuşak politikalarının hamisi olmasını göz ardı etmek idi. Yöntem yanlışlığı geçmiş bir olayın bugünün değerleriyle yargılanıp, çağdaş değildi denmesi idi. Yukarıda da Ak Partinin kendi politikalarini devlet eliyle halka kabul ettirme ve yonlendirmelerine bakıp, bu diğer eski hükümet dönemlerine genellenmiş. Aynen, bugün ki çağdaş değerlere göre 30’ları, 40’ları değerlendirmek gibi. Oysa, 70’lerin Ecevit CHP’si ve 90’ların Erbakan RP’si dışında, evet, iktidarların pek farklı olmayan kendi politikalarını devlet eliyle halka kabul ettirme ve yonlendirmeleri olmuştur. Ama bu iktidarların Ak Parti’nin aksine devleti doğrudan kontrol edemediği zamanlara aitti. Ecevit 80’de, Erbakan 98’de müdahale ile karşılaştı.” iktidarların pek farklı olmayan kendi politikalarını devlet eliyle halka kabul ettirme ve yonlendirmeleri olmuştur “ demek askeri vesayetin göz ardı edilmesi demektir. 60’dan itibaren yerleşen Askeri vesayeti ve bu askeri yapının NATO doğrultusunda Yeşil Kuşak politikalarının hamisi olması es geçilemez. Başka değil. “ Dinci “nin gücü olsa, dini politik bir guc olarak devlet/hukumete tasimamis ve bir teokratik otokratik sunni duzen kurmaya girismez miydi AKP Parti’den önceki dönemlerde ? MSP neydi ? Refah partisi neydi ? Askeri vesayet kalkınca herhangi bir engel kalmadı da o nedenle. Bu sayede zaten Demokratik olmayan üst yapıyı tam anlamıyla ele geçiren AK Parti, elbette kuruluş işlevinden epey uzaklaşmış, siyasetin etkisi altına girmiş Diyaneti son bir operasyonla bir fetva makamına dönüştürdü. Fransa’dan mı ? Zira, konumuz Fransa idi. Fransa feodaliteden kurtulmadı mı ? Örnek gerekir mi ? Nitelik olarak gelişmiş İşçi Sınıfı demek zaten İşçi Sınıfı bilinci taşıyan İşçi Sınıfı demektir.
  4. O zaman neden böyle dediniz ?
  5. Bu demek oluyor ki, kısaca; " Cevap veremiyorum. Gösterilen çelişkilerimi algılayamadığım gibi, iddia ettiğim çarpıtmaların neler olduğunu da ortaya koyamıyorum. Ama yine de karşı tarafı suçlayarak haklı gibi görünebilirim. "
  6. Canraşit şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Bilinçle demişim akılcılıkla değil. “ Bilinçle Nötr duyguya da ulaşılabilinir, Nötr akla da “ demişim. Empati zaten bilinçle yapılır. Empati karşıdaki duyguyu anlamak temelli yapılır. O yüzden devrede bilinç vardır. Empati “ vah vah …” demek değildir. Acımak, üzmemek karşıdakini küçük görmek ile alakalıdır, empati ile değil. Buna empati denmez. Memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemek yetecektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil. Çelişki diye ifade edilen bu ikisinin farkını algılayamamaktan dolayı oluşan bir zandır. Birisini antipatik/sempatik bulmak tamamen duygusaldır. Buradaki Nötrlük duygu ile ilgilidir. Empati kurmak için önce karşıdaki ile duygusal özdeşleşmek için bilinçle nötr akla ve bu sayede subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlüğe ulaşmak gerekir. Karşıdakinin söylediğini algılamak mantık temelinde aklı kullanmaktır. Ama bu empati değildir. Yalnızca söyleneni verildiği gibi algılamaktır. Oysa empatide duyumsamak söz konusudur. Bunun için de önce karşıdaki ile duygusal özdeşleşmek için bilinçle nötr akla ve bu sayede subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlüğe ulaşmak gerekir. Ancak bundan sonra karşıdaki ile aynı duygusal durum yakalanarak ne hissettiği algılanabilir ( empati ). Mesela, “ karşıdakini rahatsız etmemek gerekir “ kişinin kendi doğrusu ve bilinci bu yönde iken ve bunu uygularken kendini rahatsız etmemesini akıl sayesinde yapar. Elde edilen bu bilinçle de subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlük elde edilir. . Ancak bundan sonra karşıdaki ile aynı duygusal durum yakalanarak ne hissettiği algılanabilir ( empati ). İşte vicdani değerleri oluşturan subjektif doğruların hayata geçirilmesi empati sayesinde mümkün olur. Fikir başkadır, duygu başka. Aynı fikri paylaşmak ile aynı duyguyu paylaşmanın farkı gibi. Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür. Buna empati denmez. Memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Bu yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece burada empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil. Tam tersi, asıl aklın bilinci yönlendirmesi bireycilik olur.
  7. Canraşit şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Öyledir. Ama bu Nötrlüğün bu iki yanaşımını yanlışlamaz. Bilinçle Nötr duyguya da ulaşılabilinir, Nötr akla da. Onun için değildir demişim ya. Akılsal Nötrlük akılla ilgilidir. Duygusal karşı taraflılık, ya Sempatidir ya da Empatinin ikinci aşamasıdır. Zira, Empati 3 aşamalıdır. 1- Algı 2- Özdeşleşme 3- Özdeşleşmeyi İfade O ya akılsal Nötrlük ya da Subjektif akıldır. Empati duygusal yönelimdir. Duygusal mantık diye bir şey zaten yoktur ki akılsal mantıkla tezat teşkil etsin. Mantık akılla ilgilidir. Birisini antipatik/sempatik bulmak tamamen duygusaldır. Elbette Antipatik ya da sempatik bulmamak ise bilinc isidir ama bu akılsal Nötrlük gerektirir. Ama neticede ulaşılan nokta duygusal Nötrlüktür. Onun için buradaki Nötrlük duygu ile ilgilidir. İşte bu yalnızca akılla sonlandırılır. Empatinin ilk aşaması zaten algı alışverişidir. Bunun söylenmesine gerek yok. Bilinç olmazsa zaten empati de olmaz. Doğrular için zaten subjektif yazmıştım. Bilince klavuzluk eden doğrular akılla gerçekçi zemine oturtulur, oturtulamazsa kişi ya kendini üzer veya karşısındakini. Zaten Empatinin 3 aşamasını yazdım. İlk aşamadan geçilmedikçe zaten empati mümkün olmaz. Empati olmazsa da Vicdandan hiç söz edilemez. Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür. Bu sahte empati olur. Gerçek empatide amaç “ sempatik görünmek “ değil, duygusal olarak anlamadır. Akıl olarak da haklı görme veya haksız görme değildir mevzu bahis. Vicdanda Nötrlük diye bir kavram olamaz zaten. Nötrlük empatinin ikinci aşamasında duygusal Nötrlükten yola çıkıp karşı tarafın subjektif duygularını anlamaya çalışmak, anlamaktır. Bu da empatinin birinci aşamasına bağlıdır. Bilinç olmazsa zaten empati hiç başlamaz. Yani; algılama. Orta yolu bulan yine bilincin yönlendirdiği akıldır.
  8. Aslında Diyanet camilerden siyaseti uzak tutmak ve dinde reformizasyon amacıyla kurulmuştur. Fransa da İhtilalden sonra Katolik kilisesini kontrol altına aldı hatta bu dolaylı yoldan reformizasyona da yol açtı; yani Fransızca ayin yapılabilir oldu. Devrim tamamlanamamış, bugünkü haksız ve garip durum, yani; hizmetse yalnızca sünnilere hizmet veren, sünni siyasetin kullandığı bir kurum olmuş, son dönemde bir fetva makamına dönüşmüştür.
  9. Yok devlet tarafının algısı mı olacak ? Elbette karşı tarafın olacak. Bu durumda şu yazılanlar da güme gitti demektir. BB 150 yıl önce Seküler değildiyse, demek ki sömürü ve emperyalizm sayesinde önce demokrasiye ondan sonra seküler ve sosyal devlete sahip olmuş demektir. Yok, 150 yıl önce Seküler ise, Sekülerliğin veya Sosyalliğin buradaki tanımı yanlış. Etnik dedim, Etik değil. Milli değer etnik değer değildir. Milli değeri öne çıkarmak Laiklikle çelişmez. Demek ki devletin iktidarın politikasından bağımsızlığı varmış. Bu da güme gitmiş: Din dersinde yalnız Sünni değerler verilmesi 80 sonrasıdır. Nüfus cüzdanına din hanesi ve İslam yazılması artık çoktan kaldırılması gereken, önemi kalmamış Lozan temelli bir uygulamadır. Ona bakılırsa isimden de belli olabilir. Devlet, hükümet, medya vs. ‘nin eğer öyleyse, Müslüman olmadığını açıklayamaması toplumsal baskılar yüzündendir. Bu Sünniliği desteklemek değildir. Aziz Nesin açıklayınca olanları devlet değil, halk yapmıştır. Cümle bu :“ Buradaki "kontrol ve revize" dine karisarak degil; dinin getirdigi hak ve ozgurluk ihlalini onlemek icin olabilir. “ dinin getirdigi hak ve ozgurluk ihlalini onlemek için karışmadan “ kontrol ve revize “ nasıl olacak ? Bu arada O.D., TC denilerek konu saptırılmış( BB Milliyetçiliği devreye girmiş ) . Demek ki, BB de o kadar seküler değilmiş.
  10. Korumak da bir karışma çeşitidir. “ Toplumunun her turlu sosyo-etik farkinin farkinda olarak toplumun her bir bireyinin evrensel hukuk ve insan haklari temelindeki sosyo-etik hak ve ozgurlugunu koruyan kollayan bir devlet “ demokrasi ile yönetilen bir devlet değil midir ? Milli değer, etnik değer değildir. Türkiye’de 1960 ile 2001 hatta 2010 bile diyebiliriz, devletin iktidarin politikasindan bagimsizlığı vardı. Çünkü, ASKERİ VESAYET VARDI. TC’de devletin dini 1980’e kadar yoktur. 1980’den sonra fiilen olmaya başlamıştır. Karışmadan o nasıl olacak ? ABD’deki bir köy nüfusu kadar olan Amishlerden söz etmiyoruz. <img data-cke-saved-src="http://www.turkish-media.com/forum//public/style_emoticons/default/original.gif" src="http://www.turkish-media.com/forum//public/style_emoticons/default/original.gif" title=":<img data-cke-saved-src=" http:="" www.turkish-media.com="" forum="" public="" style_emoticons="" default="" original.gif"="" class="bbc_emoticon"> alt="original.gif">
  11. Canraşit şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Sempati ve Antipati duygusaldır, duygusal Nötrlük duygu içermez. Bilakis, akılsal subjektivizm ile değerlendirilse bile yani; karşı taraf haklı veya haksız bulunsa bile burada önemli olan karşıdakinin duygusal penceresinden bakıp, onu, kendi duygusal subjektifliğini bir yana bırakıp anlayabilmektir. Yani; " ben olsam üzülmem " demek veya " senin yerinde olsam şöyle yapardım " demek değildir. Yalnızca anlamak ve bunu ifade etmektir. “ dusunce ve davranisi kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek “ tarafsızlıktır. Çünkü, akılsal Nötrlük akılla ilgilidir. Duyguları kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek ise duygusal Nötrlükle ilgilidir. Empati ise duyguyu anlamakla ilgilidir. Konu duygudur. Çünkü, anlamak için duygunun duygusal nötrlükten hareketle karşıdakinin subjektivizmi çerçevesinde hissedilmesi gereklidir. İnsan birisini antipatik bulduğunun kendi duygusal subjektifliğinin bilincine ve farkındalığına vardığında, mantıken duygusal objektif olmaya çalışır. Antipatik bulmaya devam ederse gerçekten bilincine varamamış demektir. Dolayısıyla, bu duygularından arınmaya çalışır, duygusal Nötr olur. Çünkü, buradaki Nötrlük duyguyla ilgilidir, akılla değil. Ama empati yapması da gerekmez. Kişinin karşısındakine rahatsızlık vermek istemeyişi empati ( onun yerinde ben olsam nasıl hissederim) ile ilgilidir. İlla rahatsız olması gerekmez akılla denetler ve orta yolu bulur, neticede ne karşısındakini ne de kendisini rahatsız eder. Kişi karşısındakinin kendisine rahatsızlık vermesini kendi rahatsızlık vererek önlemeye çalışıyorsa, ne empati yapabiliyor ne de empatiye bağlı akılla bir çözüm üretemiyor demektir. İşte akıl ile denetleme doğrularla ilgilidir. Empati yapılsa bile subjektif doğrular ölçütüne vurularak ya tamamen kendini haklı görme ya da tamamen karşısındakini haklı görme arasında değerler alır. Bu da vicdanın düzeyini belirler. Empati bile yapamayan Sempati ( duygusal özdeşleşme )mi duyacak ?
  12. Demek ki, BB devleti çocukların yetiştirilişine karışıyormuş. Seküler değilse, 3.dünyayı sömürü ve sermaye birikimi sayesinde Seküler olmuşlar demektir. Çünkü, gerçek demokrasi için tam bağımsızlık ve güçlü bir ekonomi ön şartlardır. Seküler ise, işte o zaman yukarıda verilen tanım yanlıştır. Türkiye ve Ortadoğu’nun Seküler olması gerekmiyor şu aşamada zaten, Laik olması gerekiyor. Çünkü, devlet üzerinde hak iddia eden din anlayışları yaygın. O nedenle devlet her dine eşit durmaması gerekir. Bazı din anlayışlarını kontrol ve revize etmeli ki, Seküler devlete hazır olunsun. Anlaşılan ABD de bunu yapamamış.
  13. Canraşit şurada cevap verdi: Canraşit başlık Felsefe
    Sempati ve Antipatide subjektif olan Sempati ve Antipati besleyendir. Empatide ise karşındakinin subjektifliğini algılayabilme vardır. Empati yapanın değil empati yapılanın subjektifliği hissedilir. Nötr olan karşısındakinin davranışını nötr bakışla yargılayabilir ancak duygusunu hissedemez. İnsan birisini antipatik bulduğunun subjektifliğinin farkına varınca onu antipatik bulmamaya başlar, işte o zaman nötr olur, ama empati yapması gerekmez. Yapanın yaptığı davranıştan rahatsızlık duyması, karşısındakinin hissettiği acıyı hissetmesi demektir. Bu da empati ile mümkün olur. Ne kadar empati yapabilirse o kadar vicdanlı olunur. Yapmasını engelleyen de kendi doğrularıdır. Aynı değil. Empati yapmayanın Antipati duyması gerekmez. Empati yapanın Sempati duyması da gerekmez. Çünkü, empatiyi kendi çıkarları için kullananlar da var.
  14. Evet işte, soru Katoliklikle değil, Protestanlıkla ilgiliydi. Seküler olmayışı Evangelizmden kaynaklanıyor herhalde. Hegelci Mantıkla ( !), ABD-BB elele O.D’ya demokrasi getiriyorlar denmiş. Çocuğunu döven ebeveynden devlet zorla almaz mı ? Emperyalist politikalara mazeret bulmak nedir ? Coğrafya seküler olamayacağına göre devlet. Halk olsa sekülerler miydi diye sorulur ? İşte, Sosyo-Etik bilince sahip olamayanların devleti nasıl Sosyo-Etik bilince sahip olsun ve dolayısıyla Seküler olsun ?
  15. Canraşit şurada cevap verdi: Radya başlık Havadan Sudan Konular
    İşte yazmak başka, uygulamak başkaymış.
  16. Canraşit şurada cevap verdi: Radya başlık Havadan Sudan Konular
    Tartışma sürüyor, rahat olunsun.
  17. Canraşit şurada cevap verdi: Radya başlık Havadan Sudan Konular
    Büyük Britanya Milliyetçi Hareket Partisi
  18. Canraşit şurada cevap verdi: Radya başlık Havadan Sudan Konular
    Benimle ne alakası var Karmanın ? İşte bu algılama tarzı var ya gözünü seveyim. Bir şeyin doğrusunu anlatmak neden onu savunuyormuş hissi yaratıyor acaba ? Bir sözden nerelere geldik. Karmanın metafizik yanı ayrıdır, özeti de “Ne ekersen onu biçersin.”dir. Rica ederim, teşekkür bizden. İyi geceler.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.