
dominik
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.844 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
9
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
dominik tarafından postalanan herşey
-
GENEL KURMAY BASKANININ ORUC REIS FIRKATEYNDEKI KONUSMASI
dominik şurada cevap verdi: dominik başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Imraliya cevap TSK'nami düser? Bumu sizin demokrasi anlayisiniz? TSK kendi basina bagimsiz bir organ degildir. Üst kumandani cumhurbaskanidir. Cumhurbaskaninin begeniriz veya bagenmeyiz, ama herkes haddini bilecek. Diktatörlük sistemine heveslisiniz galiba?- 39 cevap
-
- Genel Kurmay Başkanı
- Oruç Reis Fırkateyni
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
dominik şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Dostum Marsal pilani bati ülkeleri icinde uygulandi, ama anlamadigim bu paralarin ülkeyi bölmekle olan iliskileri nedir? Sovyetlerin verdigi paralainda aynen? Yugoslavya ile Türkiye'yi bir tutamazsiniz. Yugoslavya suni sekilde ikinci dünya savasi döneminde olusturulan devlet bicimidir. Bizimkisi gibi kac bin yillik berabercilikleri ve akrabaliliklari yok. Türk ile Kür'dü sadece ölüm ayirir. Isteyen istedigi kadar para versin, ayirmaya calissin, nafile. Ama tehlikeli olani bizim kendimizin bu insanlara davranisimiz ülkeyi bölebilir. Bence siz biraz konulari karistirmisa benziyorsunuz.- 228 cevap
-
- Resmi raporlarda Dersim
- Dersim katliamı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
dominik şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Siz kimden ve neden bahsediyorsunuz dostum? Bu ne bicim sorular, benimle ne alakasi var? Tahminim siz beni birileriyle karistiriyorsunuz. Yoksa?- 228 cevap
-
- Resmi raporlarda Dersim
- Dersim katliamı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
dominik şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Simdi benim anlamadigim, bir taraftan eski sovyetlerbirliginin Türkiye'ye "oluk oluk para akittigi" idda edilirken diger taraftanda benzeri oluk oluk paralarin ABD ve bati ülkelerinde geldigini idda edenlerde var. Mademki bir tarftan Sovyetler diger tarftan ABD ve diger batili ülkeler ülkemize oluk oluk para aktardilarsa nerede bu paralar yaaa? Bahsettigimiz dönemlere baktigimizda Türkiye bir cok alanda cok fakirdi. Öyle paralardan bahsediliyorki aslinda Türkiye'ni neredeyse dünyanin en zengin ülkesi olmasi gerekirdi. Rusya ve basta ABD olmak üzere tüm batili ülkeler ve yandaslarinin 85 yildir islerini güclerini birakip yegane amaclarinin Türkiye'yi bölüp parcalamak oldugunu "biliyoruz". Daha dogrusu bu hikayeyi cok iyi biliyoruz. Ya artik su milleti korku ile yönetmekten vazgecelim desem. Onlar böylek istiyorlarsa bizde ic barisimizi saglayalim, tüm vatandaslarimizi kucaklayalim ve oyunlarini bosa cikartalim. Önümüze geleni vatanhaini ve bölücü diyerek dislayarak ve fisleyerek bahsettigimiz ülkelerin ekmegine yag sürmrüyoruz. Yani ülkeyi bölmeye calisan bizden abskasi degil. Biraz aynaya bakarak konussak derim.- 228 cevap
-
- Resmi raporlarda Dersim
- Dersim katliamı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
dominik şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Bir vatandasin dükkaninda kendisini korumak icin silahlanmasina denilmiyor, o "normal esnafin" tesadafübe bakin bir milise ait olmasi konusuluyor. Mus'ta herhalde o esnaftan baskasi dükkanini onun kadar sevmiyormus. Koskoca Mus'ta sadece bir "esnaf" silahla karsilik veriyor. Demekki digerleri PKK'li esnaf diyebiliriz. Bu kadarda olmaz yaa. Daha ne kadar görmek istedigimiz gibi görecegiz? Nereye kadar- 47 cevap
-
- Muş
- Esnaftan göstericilere ateş
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
GENEL KURMAY BASKANININ ORUC REIS FIRKATEYNDEKI KONUSMASI
dominik şurada cevap verdi: dominik başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Sayin politika, hangi gazetenin yazdigi önemli degil ve olmamasida gerek. Önemli olan icerigi. Yanlissa buyurun söyleyin. Dogru ise ve bazi gazetelerde ona ragmen yazmiyrlarsa o daha da vahim bir olay. Temiz toplum, temiz devlet, seffah devlet istiyorsak hic bir kurumun yanlislara karsi kedisine kalkan yapacak bir durumu olmamasi gerekli ve her kurum yanlsilarindan dolayi elestirilmeli ve kamu oyuna hesap vermeli. Bakin size Almanya örnegi. Onlarinkisi vatan degilde, silahli kuvvetleri degeersizde sadece bizimkisimi vatan? Diger taraftan biraz arastirmis olsaydiniz sadece belirli gazetelerin degil daha bir cok gazete ve diger yayin organlarinin olaya ayni sekilde baktigini göreceksiniz.- 39 cevap
-
- Genel Kurmay Başkanı
- Oruç Reis Fırkateyni
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
dominik şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Yaniliyorsunuz. Sunu iyi bilmek gerek bu ülkenin güvenlik gücleri var, kanunlari var ve kanun disi eylemlere ancak bunlar müdahale edebilirler. Sivil insanlarin hangi sebeb olursa olsun silahla karsilik verme haklari yoktur. diger taraftan normal bir vatandasin elinde pompali silahin isi nedir? Demekki bu normal vatandas degil, ya mafya, ya kacakci, yada ,..... Ve Istanbul'da silah sikan sahisin kim oldugunuda bilmeyen yok. "birileri bana silah verdi ve silah sikmami istedi , bede yaptim" diyen "normal vatandasi" da taniyoruz gazetelerin sayesinde. Ben -http://www.ulusalgazeteler.com/- sayfaya girerim ve bastan baslayip tüm günlük gazeteleri okurum. sizi bilmem, ama ben böyle yapiyorum. Ve hatta o sitenin disinda dahada degisik kaynaklardan diger gazete ve haber sitelerinede girerim. Ama önceki yorumumda söyledigim gibi haberin hangi gazeteden geldigi degil dogrulugu önemli. Nasilki mesela Yeni cag gibi sag görüse sahip bir gazete dogrulari yazabiliyorsa aynen Gündem veya Taraf gibi gazetelerde dogrulari yazabiliyor. Haberin dogrulugunu gazetenn ismine göre teyit etmek kadar yanlis bir tutum olamaz.- 47 cevap
-
- Muş
- Esnaftan göstericilere ateş
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
dominik şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Sayin demirefe, bilirsiniz bir tabir vardir "Amerika'yi yeniden kesf etmemize gerek yok diye". Aynen o acidan baktigimiz zaman Milliyetciligin dünya insanlari arasindaki anlami biliniyor. Bu isim altinda milyonlarca insan gecmiste ve hatta günümüzde iskenceler, horlanmalar ve katliamlar yasadi ve yasiyorlarda. Yani icerigi positif icermeyen bir sözcük. Kimileri bunu iyi göstermek icin Atatürk'ü kendilerine kalkan yaparlar, kimileri "vatan , millet, sakarya" cümlesini kalkan yaparlar, kimileride yok efendim bizim milliyetciligimiz irkcilik icermez ama mesela Alman'larinki iceriir derler, yani celiskili savunmalar. Ben her seyden önce insana deger veririm. Insan olamadan vatan sahibi olmak hic bir ise yaramaz. Ben kenidimi size ifade etmeye calistim. Ülkemdeki yanlisliklara, esitsizliklere, irkci ve asimilasyon politikalarina karsi gelmek eger vatani satmak oluyorsa varsin olayim diyorum. 85 yildir bizleri yönetenler dar bir görüs icerisine alip bizleri bu hala getirdiler. Bakin Osmanli döneminde yapilan isgalleri (fetihleri) dahi bizlere hala iyi göstermeye calisiyorlar. Komsularla ve diger Avrupa ülkelerinin bir kismiyla olan sikintilarimiz 600 yil Osmanlinin bölgede aynen günümüzde ABD'nin yaptigini yapms olmasindandir. Bizler hala Avrupalilari kilicin önünde titrettigimizle övünürüz ve bunuda anlatirken seffah oldugumuzu söylemeyi unutmayiz. "Türkün Türkten baska dostu olmaz" söylemlerimizde aynen kendi yapmis oldugumuz baski ve sömürü siyasetinden kaynaklaniyor. 600 yil insanlari kilic zoruyla baski altinda tutarsan, onlardan vergi toplarsan herhalde senin onlara yaptiklarini unutmazlar. Birde üstelik gecmiste yaptiklarimizla halaa övünürsek baska bir sey olmaz. Ben dirimki benim bildigim hic bir Yurtsever ülkesini satmak gibi bir düsünceye sahip degil. Bunu iddaa edenler belli. Irkci ve fasizan düsünceye sahip olanlar, ülkede özgürlüge ve esit vatandasliga karsi gelenler. Bu 1980 önceside ayniydi günümüzde de. Sadece konjuktur dgisti ve hedefleri farkli oldu. 1980 öncesi ön pilana vatanhaini olarak Kürt'ler degil sol ve CHP ve hatta Alevi vatandaslarimiz geliyordu, simdi ise konjukture göre Kürt vatandaslarimizhedef ouyor. Yarin belkide sen olabilirsin.- 228 cevap
-
- Resmi raporlarda Dersim
- Dersim katliamı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
33 ERIN ÖLÜMÜNDE HATALI OLAN TSK MENSUBLARINDAN KIMSE HESAP SORAMADI
dominik şurada bir başlık gönderdi: Gazete Haberleri Paylaşımı
Alman silahlimkuvvetleri genel kurmayi Afganistanda eylül ayindaki bir hava saldirisinda bilinci olarak Taliban militanlarini öldürmeyi hedefledigi icin görevini kötüye ve yetkis disina ciktigi icin istifa ederken bizim TSK'nin hata yapan yetkilileri aslanlar gibi görevinde kaliyorlar ve birde kamuyounun önüne cikip hic bir suclari yokmus gibi davraniyorlar. 33 erin 1993 te PKK tarafindan kacirilip öldürülmesinde TSK mensuplarini büyük hata yaptiklarini artik kendieride kabul ediyorlar ama kimse kalkipta bunlardan hesap sorma cesaretini bulamiyor. Bizim demokrasimizde böyle, isimize gelirse. Simdi gene birileri hemen savunma kompleksi icerisinde bizleri TSK düsmeni olarak gösterecek. Göstermeseler sasarim zaten. "33 er korkusu orduyu böldü Taraf / MEHMET BARANSU - Istanbul - 18.12.2009 Share/Save/Bookmark Yazı boyutunu küçült Yazı boyutunu büyült Bu haberi yorumla Arkadaşına gönder Yazdır 1993’te OHAL Bölge Komutanı olan Özgen’in ihmalle suçladığı dönemin Malatya Jandarma Komutanı Ercan “Tedbir aldım, asıl sorumlular Bingöl ve Elazığ’da” dedi Bingöl-Elazığ yolunda 16 yıl önce şehit edilen 33 erle ilgili dosyanın Ergenekon kapsamında yeniden açılması tartışmaları da beraberinde getirdi. Olayın gerçekleştiği tarihte bölgeden sorumlu olan Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Necati Özgen, önceki gün katıldığı NTV’de yayınlanan Canlı Gaste programında, 33 erin Malatya İl Jandarma Alay Komutanlığı tarafından eskortsuz yola çıkarıldığını belirterek kendisini savundu. Necati Özgen, 33 erin gönderilmesinden sorumlu olan Malatya Jandarma İl Komutanılığı’nın araçlara eskort sağlamayarak birinci derecede kusurlu olduğunu söyledi. “Acemi eğitimlerini tamamlayan askerler dağıtım için toplanma yerlerinden otobüslere bindirilmiştir” diyen Özgen, o dönem bölgedeki toplanma merkezlerinin Diyarbakır ve Malatya’da bulunduğunu ifade etti. Özgen, “Askerleri Malatya’dan yollayanlar eskort aracı vermemişler. 150 kilometrelik iki, iki buçuk saatlik bir yoldan bahsediyoruz. Havadan takip deniliyor ama dediğim gibi imkanlar kısıtlı. O zamanlar koca Güneydoğu’da 5 Sikorsky ve 2 taarruz” dedi. Askerlerin sevkinde Malatya’da güvenlik boşluğu yaşandığını tekrarlayan Necati Özgen, “Bu yüzden o dönem askerî mahkemede ‘ihmal’den yargılanan subaylar olduğunu ancak beraat ettiklerini” söyledi. ‘Örgüt ateşkes yapmamıştı’ PKK’nın o dönemde ateşkes yapmadığını da savunan Özgen,“Hain saldırıya 300-500 arası terörist katıldı. O bölgede o zamanlar 10 bin terörist vardı. Atekeş de söz konusu değildi” dedi. Şoförlerin de PKK işbirlikçisi olduğunu da ileri süren Özgen, “Dikkatimi çeken bir şey var. Şoförler yolda birkaç kez durup telefonla bir yerleri aramışlar. Demek ki şoförler işbirlikçi” diye konuştu. Can Dündar’ın “Olayın JİTEM ile ilişkisi var mı” sorusu üzerine ise Özgen, “JİTEM dedikleri insanlar da subay. Bizim subaylarımız” diyerek, önemli bir ifşaatta da bulunmuş oldu. Emekli Albay Ercan: Sorumlu Bingöl Necati Özgen’in açıklamalarına yanıt dün Canlı Gaste’ye katılan dönemin Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Yaşar Ercan’dan geldi. Ercan, sorumlu olduğu 50 kilometrelik alanda gerekli güvenlik tedbirlerini aldığını belirterek, “Olayın Bingöl il sınırlarında meydana geldi. Sorumluluk Bingöl’de” dedi. Konuşmasına şehit 33 erin ailelerine başsağlığı dileyerek başlayan Yaşar Ercan, kendisini şöyle savundu: “Konvoy o gün 04.55’te yola çıktı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın direktiflerine göre biz de bir takım tedbirler aldık. Malatya’dan Elazığ’daki Kömürhan Köprüsü’ne kadarki 50 kilometrelik bir mesafe benim sorumluluk sahamdaydı. Bu mesafede iki (Çolaklı ve Kare) karakolumuz bulunmaktadır. Bu karakollardan beşer kişilik motorlu devriyeler yola çıkardık. Kritik yerlerde devriye yapacak beş kişilik birim ile yine beş kişiden oluşan ayrı bir gözetleme devriyesi görevlendirdik. Bu devriyeler güzergahta dolaşarak emniyeti sağlıyorlardı. Yola çıkarılan araçların plaka ve saatleriyle ilgili bilgileri de kriptolu bir mesajla Elazığ ve Bingöl’e geçtik.” Can Dündar’ın, “Araçların içine neden silahlı asker bindirilmedi ve eşlik edecek eskort oluşturulmadı ” sorusu üzerine de emekli Albay Yaşar Ercan, şu yanıtı verdi: “Bizim sorumlu olduğumuz yolun bir kenarında devlet yanlısı İzol Aşireti, diyer yanında da Karakaya Barajı bulunuyordu. Yani alanımız güvenliydi. Benim bölgemde o güne kadar hiç terör hadisesi meydana gelmedi. Yola çıkardığımız araçlar bölgemden çıktıktan sonra, Elazığ’ı da geçip Bingöl sınırlarına girdiği sırada PKK’lılar tarafından önleri kesilip şehit edildi. ” Emekli Orgeneral Necati Özgen’in “Malatya’dan eskortsuz gönderilmişler” sözünü ise “Komutanım yanlış bilgilendirilmiş olabilir. Biz, 1992 yılındaki Jandarma Genel Komutanlığı’nın talimatlarına göre tedbirlerimizi almıştık” dedi. “O boşluğu PKK nasıl biliyordu” 33 er olayının ardından Ankara’dan Bingöl’e giden gazeteci heyetin içinde olan Murat Yetkin de önceki günkü programa telefonla bağlandı. Yetkin, o dönemde askerler tarafından verilen brifingde sorduğu sorunun cevabını alamadığını hatırlatarak sorusunu yeniden Necati Özgen’e sordu. Yetkin, kendisinin askerlerin bir askeri birlikten başka bir askeri birliğe teslimi sırasında yaşanan boşlukta PKK’lıların askerleri kaçırdığını sorduğunu ancak bir cevap alamadığını söyledi. Yetkin’in “sorun mu vardı yoksa istihbarat eksikliğinden mi kaynaklanıyordu” diye sorusunu tekrarlayınca Özgen “Bakın, bu BTR 60’lar var ya. Belli bir yere geliyorlar. Tekrar geri dönüyorlar. Buradan kalkıp oraya gitmiyor. Yolun ortalama yerine geliyor. Tekrar kendi yollarına gidiyorlar. Teröristler bunu görüyorlar. Orada bir boşluk oluşuyor.” Yetkin’in “Bize komutanın anlattığı PKK’nın bu darbeyi bir birliğin diğer birliğe teslimi sırasında doğan boşlukta olduğuydu” açıklamasını hatırlatınca Özgen “Boşluk buydu. Onlar seyretmişler. Yarım saat herhalde fark eder. Bütün bu yolun kontrolüne nasıl asker dizeceğiz. O kadar araç mı var elimizde. Her gün bu olaylar oluyor. Yarım saatten az değildir” dedi. Yetkin’in “Yarım dakikkalık işlerdir bunlar” demesi üzerine Özgen “Doğru orada sivil otobüsler, vatandaşlar da var. Onları ayırıyorlar. İfadeler göre söylüyorum. Bunlar asker. Bu askerleri alıp götürüyorlar” dedi. Yetkin’in “Ben bir sivil olarak bu boşluğun doğal olarak nasılsa olur denilmesini algılayamıyorum” dedi. Askerî yargı: Katliama sebebiyet verdiler Bingöl’deki 33 erin şehit edilmesiyle ilgili askerî yargı sürecinde dile getirilen iddialar olayın ayrıntıları hakkında çok çarpıcı bilgileri ortaya koyuyor. Olayla ilgili açılan soruşturma sonucu 8. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi olayda ihmali olduğu tespit edilen Elazığ İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Hüseyin Yılmaz ve Bingöl İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Özcan Yarat’ın bir buçuk yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Diğer sorumluların ise beraatine hükmetti. Ancak Askerî Yargıtay 4. Dairesi iki Albay hakkındaki hükümleri sübut yönünden bozup, diğerleri hakkındaki beraat kararlarını onadı. Bu gelişme üzerine Askerî Başsavcılık karara itiraz etti. Başsavcılığın itirazını görüşen Askerî Yargıtay Daireler Kurulu iki Albay hakkındaki hapis cezasını bozup, dosyanın tekrar Askerî Mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Dokuz sayfalık karar metninde 33 er olayının meydana geliş şekli ve ihmaller tek tek sıralanmasına rağmen, sorumlular hakkında verilen “büyük zararlar veren emre itaatsizlik suçu” değiştirilerek, daha hafif bir suç olan “görevi ihmal suçundan” iki albayın tekrar yargılanmasını istendi. Ancak tekrar görülmeye başlanan davada 10 Şubat 1999 tarihinde sorumluların tamamının beraat etti ve dosya kapandı. Askerî Yargıtay Daireler Kurulu’nun vermiş olduğu dokuz sayfadan oluşan bozma karar metninde, bugüne kadar kamuoyuna yansımayan çok çarpıcı bilgiler yer alıyor. İşte o karar metninden önemli başlıklar: “Teröristler dört gün önce biliniyordu” Bingöl İl J.K.lığına gelen İsth.Raporlarında 1993 yılı yaz döneminden itibaren terör örgütü tarafından stratejik bir konumda olan Bingöl İli ve çevre illere bağlantıları bulunan karayollarında yoğun eylemler planlandığı, amaçlarının bu yolların üzerinde kontrolü ele geçirmek olduğu... imkanlarına göre eskort vererek ya da araçların içine silahlı personel de yerleştirmek suretiyle bunları gidecekleri yere sevk ettirmesi gerekirken ilave hiç bir tedbir almadığı, bu hususta kendisine bağlı ast birliklerine de herhangi bir emir vermediği, dolayısıyla da yolun teröristlerce kesilip büyük bir katliama sebebiyet verilmesine yol açıldığı kanaatine varılmıştır. “Zırhlı araç isteğine olumsuz yanıt” Diyarbakır J.Asayiş K.lığının 17.3.1993 tarihli mesaj emri ile yol emniyeti için “açık ve zırhlı koruması olmayan araç gönderilmemesi” emri üzerine, İl J. Komutanı Alb.Özcan YARAT tarafından Bingöl İl Güvenlik K.lığından zırhlı araç isteğinde ve yol emniyeti için önerilerde bulunulduğu, bu isteğe, İl Güvenlik K. lığı tarafından olumsuz yanıt verildiği, “Telefon çalışmıyordu, telsizin aküsü bitmişti” Kuruca J.Karakolunun büyük telsizinin aküsü bittiğinden kapalı tutulduğu, küçük el telsizi ile muhabere yapıldığı, tanık beyanlarına göre onun da şarjının bitmek üzere olduğu, başka bir irtibat vasıtası olmadığı gibi, jeneratörünün de bulunmadığı, bu nedenle Malatya’dan en son sevkedilen ve teröristler tarafından yolu kesilen iki araç ile ilgili haberleşmenin sağlıklı bir şekilde yapılamadığı, nitekim, Kuruca J.Krk.komutanı tanık Astsb.Kaya YILMAZ’ın ifadesine göre, saat 17.50 sırasında nöbetçi heyeti tarafından durdurulan iki araçta er sevki yapıldığını öğrenmelerine rağmen durumu il merkez jandarma bölüğüne bildiremedikleri..." -
GENEL KURMAY BASKANININ ORUC REIS FIRKATEYNDEKI KONUSMASI
dominik şurada bir başlık gönderdi: Gazete Haberleri Paylaşımı
Ülkemizde gercek demokrasinin olmadigi, yani sözün milette degil belirli kisilerin elinde oldugu TSK gibi bir kurulusun genelkurmayinin aciklamalarindan belli oluyor. TSK kendi basina devletten ayri abgimsiz bir kurum degildir. TSK' nin komutani anayasaya göre Cumhurbaskanidir, aldigi görevler TBMM tarafindan verilir, siyasete karisamaz. Bakin bir örnek vereyim, son dönemde cogumuzun haberi oldugu kanisindayim, Almanya silahli kuvvetlerinin genel kurmayi ile eski dönemin savunma bakani istifa etmislerdir. Nedenmi? Almanya Afganistanda asker bulundurmaktadir ve bu asekrlerin görev süresi ve cercevesi meclis, yani halkin sectigi milletvekilleri tarafindan belirlenmistir. Eylül ayinda nato güclerinin basinda Alman silahli kuvvetinin genelkurmayi baskanlik yapiyordu ve Taliban tarafindan kacirilan petrol dolu TIR'a karsi havadan eylem yapilmasi pilanlanmisti. Buraya kadar her sey normal. Olay bundan sonra basliyor. Bilindigi üzere tanker havadan bombalaniyor ve Taliban üyelerinin yanisira sivil insanlarda öldürülüyor. Arastirmalar sonucunda Alman silahli kuvvetleri genel kurmayinin yetki disina ciktigi yani özel olarak Taliban militanlarini öldürmeyi hedefledigi, savunma bakanina ve parlemontoya yanlis bilgi verdigi ortaya cikinca hem kendisi hem de savunma bakani istifa etmek zorunda kaldi. Bizimkisi gibi kalkipta biz burada görevimiziyapiyoruz ve Alman silahli kuvvetlerine karsi yipratici söylemlerdulunuyorsunuz diye bir cikis yapmadi, yapamazda cünki, yetkisi yok. Alman silayhi kuvvetlerini genel kurmay baskanininda öyle önüne gelen herkes tanimaz dahi Almanya'da cünki, ön pilana onlar degil parlemonto cikar. Iste bu gercek demokrasinin isledigini gösterir. Türkiye'de ise devletin icerisinde bilmem kac tane güc var, olacak ismi yaaa. Genel kurmayin görevi kurumunu temiz tutmak ve kendisine verilen görevi dogru dürüst uygulamak. Ne bu sanki TBMM'nden üstünmüs gibi saga sola tehditler yapiyor? O önce TSK'i mensuplari hakkindaki suclamalara kamu oyu önünde inandirici bilgiler ve cevaplar versin. TSK devletten bagimsiz bir kurum degildir ve görevi anayasada belirlenmistir. Basbug'un cikislari ülkede demokrasinin olmadigini gözler önüne seriyor. "Sen bize Kafes’i anlat TARAF/ANKARA - Istanbul - 18.12.2009 Share/Save/Bookmark Yazı boyutunu küçült Yazı boyutunu büyült Bu haberi yorumla Arkadaşına gönder Yazdır Oruç Reis Firkateyni’ndeki konuşmasına özel anlam yükleyerek denizdeki cuntaya mesaj veren Başbuğ, yargıyı işbirliğine çağırdı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık ve Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile birlikte Trabzon’a çıkarma yaptı. Trabzon limanına demirleyen TGC Oruçreis Firkateyni’nde basının karşısına çıktı. Geçen yıl Balıkesir’de söylediği sözleri tekrarlayan Başbuğ: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı psikolojik harekât yürütenlere diyorum ki bulunduğunuz yol, bulunduğunuz yer doğru değildir’’ dedi. Konuşmasının başında TSK’ya karşı yürütülmekte olan psikolojik harekâta, asimetrik psikolojik harekâta değinmek istediğini belirten Başbuğ’un bu açıklamayı neden firkateynde yaptığını açıklarken söyledikleri dikkat çekiciydi. Başbuğ ‘’Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduğumuz TCG Oruçreis Firkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır’’ dedi. Başbuğ’un bu sözleri akla en son Kafes planıyla gündem gelen Deniz Kuvvetleri’ndeki cunta örgütlemesini getirdi.Başbuğ’un konuştuğu Oruç Reis Firkateyni ise cunta iddialarıyla gündeme gelen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na bağlı bir firkateyn. Savcılara işbirliği çağrısı Ergenekon savcılarının yürüttüğü cunta soruşturmalarına da değinen Başbuğ savcıları uyardı, bizimle ilgili iddialar olursa bize sorun dedi. “Adlî makamlarımıza da bazı sorumluluklar düşmektedir” diyen Başbuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Adlî makamlar, ihbar mektuplarına, özellikle itirafçıların, gizli tanıkların verdiği ifadelere karşın daha duyarlı ve daha dikkatli olarak hareket etmelidir. Böyle durumlarda TSK ile bilgi teatisi ve işbirliğinde bulunmalıdırlar. Aksi durumlar, kurumlar arası çatışmalara neden olabilir. TSK’nın hiçbir zaman hataları örtme, suçluları koruma durumu olmamıştır. Ancak artık haksız ve mesnetsiz suçlamalara karşı da, TSK kuvvetleri de sessiz kalamaz.’’ Başbuğ’un ikinci hedefinde ise 33 asker olayı ve Reşadiye saldırısı sonrasında gündeme gelen iddialar vardır: “Bizi en çok üzen ve yaralayan noktalardan biri, TSK içinde bizlere canları emanet edilen Mehmetçikler üzerinden kanlı hesaplar yapabilenlerin olduğunun düşünülmesi, ileri sürülmesi konusudur’’ diyen Başbuğ siyasetçilere, medyaya ve akademisyenlere seslenerek şöyle dedi: Yapamazsın, yapmamalısın “Terör olaylarını, TSK ile ilişkilendirmeyi PKK destekleyicileri ve PKK sempatizanları yapabilir. Ancak böyle ilişkilendirmeleri, bu amaca yönelik imalı konuşmaları siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz, yapmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Her şey, yasalara uygun olarak yürütülür. Ciddi hukuk devletinde imalı konuşmalara, dedikodulara yer yoktur. Bu düşüncelerini kapalı ve açık şekilde söyleyen veya ima edenler, bize göre, bu yaptıklarıyla Türk milletine ne kadar zavallı bir durumda olduğunu göstermektedirler. Reşadiye ve 33 er olayındaki askerî ihmal iddialarına da cevap veren Başbuğ “Bunlar görevin icrasında olabilecek ihmalli davranışlardır. Ancak ihmal başka bir şeydir, kasıtlı hareket etmek başka bir şeydir’’ dedi. Daha sonra Tarbzon Valiliği’ni ziyaret eden ve vatandaşlarla sohbet eden Başbuğ ve beraberindekiler THY’ye ait özel bir uçakla Ankara’ya döndü. “Trabzon da anlamlı Herhalde anladınız” Basın toplantısı sırasında bu açıklamaları TCG Oruçreis Firkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır’’ diyen Başbuğ’un Valilik ziyareti sırasında da bu kez basın toplantısı için Trabzon’u seçmesinin özel bir anlamı olduğunu söylemesi dikkat çekti. Valilikte TCG Oruçreis Firkateyni’nde basın mensuplarına yaptığı açıklamaya değinmek istediğini ifade eden Başbuğ, “Basınla olan bu görüşmeyi uzun süredir yapmayı arzu ediyordum. Ama özellikle basınla olan görüşmeyi -ki uzun süreler basınla görüşme yapmamıştık- herhalde niye Trabzon’da yaptığımın da özel bir anlamı var. Onu da sizlerle paylaşmak istedim. Herhalde anladınız. Trabzon çünkü önemli. Bu görüşmeyi, bu ifadeleri Trabzon’da yapmanın en uygun olacağını düşündüğüm için biraz önceki basınla görüşmeyi Trabzon’da yaptım.’’ Neyi konuşacağımızı Başbuğ’a mı soracağız Ufuk Uras (İstanbul Bağımsız Milletvekili): “GenelKurmay Başkanı isterse önce bizlere ‘hangi konuda konuşacağımıza dair bir not versin’ biz de ona göre konuşalım. Bu nasıl bir açıklama. Aydınlar, siyasetçiler ve gazeteciler bu ve diğer konularda konuşmayacak da hangi konularda konuşacak. Genelkurmay bu açıklamasıyla bir kez daha nasıl siyasallaştığının bir örneğidir. Genelkurmay öncelikle bu halka, 33 erin katledilme olayının nasıl hasıraltı edildiğini açıklasın. Genelkurmay suç duyurumuzu ne yaptı Prof Dr. Baskın Oran: Aydınların akademisyenlerin görevi konuşmak, eleştirmektir. Ordunun görevi de yurdu dışarıya karşı korumaktır. Bizler daha önce Genelkurmay Başkanı hakkında siyasi beyanat verdiği için suç duyurusunda bulunmuştuk. Bu duyurumuz Askerî Savcılığa havale edilmişti. Ancak bugüne değin hiçbir yanıt ve sonuç alınmadı. Başbuğ’un bu son beyanatı üzerine bir kez daha gördük ki, bu konu çok hayati. Askeri savcılık’tan başvurumuzun sonucunu soracağız. Bu en tepeden yargıyı etkileme girişimi Avukat Ergin Cinmen: Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ konuşmasında yargıyı tepeden inme bir şekilde etkilemeye çalıştı. Başbuğ’un Ergenekon soruşturması eleştirileri de doğru değil. Hukukta gizli tanık da isimsiz ihbar mektupları da vardır. Bu ihbar mektupları savcılar tarafından değerlendirilir. Delil olup olmayacakları yapılan araştırmadan sonra ortaya çıkar. İlker Başbuğ, konuşmasıyla bu delileri yok sayarak yargıyı etkilemeye çalışıyor. Demokrasi olsaydı Başbuğ konuşmazdı Hasip Kaplan (Şırnak Bağımsız Milletvekili) : “Demokrasilerde Genelkurmay Başkanları konuşmaz. Ne zaman ki asker sivil otoriteye bağlanırsa o zaman demokrasi olur ve bu tuhaf açıklamalar da yapılmaz. Askerî vesayet devam ettikçe bu tür konuşmalar yapılır. Bunun için değişikliğe gitmeyen hükümet birinci dereceden sorumludur. AKP iktidarı bu alanda bir yasa değişikliği yapmadığı sürece bu konuşmalar ve vesayetler de devam edecek.”"- 39 cevap
-
- Genel Kurmay Başkanı
- Oruç Reis Fırkateyni
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
dominik şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Benim nerede yasadigim hic te önemli degil, sizin veya baska birisinin olaylarinoldugu bölgede veya cok yakininda yasamasida o kadar önemli degil. Önemli olan oaylari ve yasananlari görebilmem. Haberi hangi kaynagin verdigide o kadar önemli degil, sedece dogruluguna bakilmali. 75 milyon insan herhalde ayni kaynaktan haber okumuyor, bu yazili basin icinde gecerli, sözlü ve görüntülü basin icinde. Kim karar verecek kimin kaynagini en dogru ve tarafsiz olduguna? Sizmi , benmi? Hayir kimse veremez. Bizlere düsen görev dogru görmedigimiz haberi dogru kaynaklardan yola cikarak okuyuculara göstermemiz. Dolayisiyla Taraf, Gündem,.... deyipte arastirmadan yalan diyecegimize arastiralim. Bahsettiginiz bölgede kimlerin neden ve nasil görev aldiklarini siz kadar bizlerde biliyoruz. Bizim anlatmak istedigimiz bizlere burada korucu veya gönüllü milislerin davranislarini "halk tepkisi" veya "bir esnafin tepkisi" olarak gösterilmeye calisilarak olayin varptirilmasidir. Mus veya baska böylegelerde sadece PKK sempatizanlariyla Korucularmi varda olaya ne hikmetse sadece bunlar karisiyor? Nerede normal vatandas, ne PKK ile ne de Korucularla iliskisi olan, sadece ekmek pesinde olan ve hzur isteyen vatandas? Neden onlardan kimse silahla cevap vermiyorda tesdüfe bakin korucu gibi belirli bir kesime ait insanlardan geliyor tepkiler?- 47 cevap
-
- Muş
- Esnaftan göstericilere ateş
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
dominik şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Miliyetcilik asla yurtseverlikle bir tutulamaz. Milliytcilik sizin olsun, saolun almayacagiz. Ben yurtsever olmayi tercih ederim, ama asla sizin anladiginiz bicimde olmayan bir bir yurtseverlik, yani icerisinde milliyetciligi (irkciligi) almayan bir yurtseverlik.- 228 cevap
-
- Resmi raporlarda Dersim
- Dersim katliamı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sokakta karmasa falan yok, yapanlar aynen "PKK/DTP" nin eylemleri gibi belirli cevrelerin yaptigi pilanli olaylardir, aynen Izmir'de yasadigimiz gibi, Canakkale'de ve Edirne'de yasadigimiz gibi simdi de Mus ta yasadik. PKK ve DTP'ye karsi olammiz digerlerinin benzeri olaylarini bize masum olarak gösterme hakkini vermez. Birde üstüne üstelik tezgahlanmis silahli olaylari halka mal etmek varya.
-
Ne alaka canim. Bakin en azindan haberinkaynagini vermisiz. Haa dersinizki haber yalan. O halde haberin gercekleri yansitmadigini gösteren bir kaynek verirsiniz ve bizde yanlisimizi düzeltiriz. Aksi taktirde sadece sizin söylemleriniz ayni "hep ayni sablon ve kisilemis sözler" olarak kalacak. Buyurun aksini isbatlayan bilgileri bize sunun.
-
Tam 12 Eylülcülerin amacladigi ve basariyla sonuclandirdigi bir nesilin verecegi bir cevap. Bu tür suclamalar bize yabanci gelmiyor. Bir dönemler benzeri suclamalar ülkenin aydin ve demokrat genclerine yapiliyordu. 12 Eylülün yetistirdigi nesil bu yillari böyle bilmezler, onlara sadece kendi dogrulari ögretildi ve yegane amaclari devletci olmalariydi. Büyük basari gösterdikleri yeni nesillerin vermis oldugu tepkiden belli oluyor. Ben hayatimda asla ne Kürt, ne Türk nede baska bir Milliyetciligi savunmusumdur ve hakli göstermiyimdir. 12 Eylülün cocuklari bizler iyi ve kötü millietcilikten bahsedip Türk milliyetciligini iyi ama Kürt milliyetciligini kötü oldugunu anlatmaya caba harciyorlar. Ne Kürt ne de Türk ne de baska bir milliyetcilik positiftir, tümü birbirlerien benzer ve irkcilik icerir. Yarin MHP'yi de bizler en demokratik ve hatta Atatürkcü, devrimci siyasi parti olarak gösterirse 12 Eylülün yetistirdigi nesil hic sasmam dogrusu. Bu nesil CHP'yi nasil olsa MHP'lestirdigine göre neden MHP'yi de yakinda umut partimiz yapmasinki.
-
Arkadasim bayagi sartlanmis bir sekilde yaziyorsunuz ve aslinda kendi görüsünüzle celiskiye düsüyorsunuz ama bunu dahi göremez hale gelmissiniz. Pilanli sekilde yapilanlari "halkin tepkisi olarak göstermek", "etki-tepki meselesidir" demek kadar yalis bir görüs olamaz. Sokak olaylarini tasvipmi ediyoruz? Ama onlara karsilik vermek pilanli sekilde provakasyonlar yaparak normal halkin tepkisi gibimi göstermek gerekli? Bakiniz bir dönemler benzeri saldirilar 80 öncesi vardi hemde kendilerini Atatürkcü olarak niteleyen insanlara karsi yapiliyordu ve bugünkünün kopyasi seklinde yapiliyordu ve dönemin fasitleri de aynen bugün söylenen gibi halkin tepkisi diyorlardi. O dönemde halk böyle bir tepki göstermiyordu bugünde göstermiyor. Ama derin gücler bizlere bunu böyle yutturmaya calisiyorlar ve malesef gecmis dönemde oldugu gibi bu dönemde de basariya ulasmisa benziyor bu derin gücler. Insanlarimizi inandirdiklarina göre basarililar derim. Tekrarlayayim sizin basettiginiz "fitili atesleyenlerde, etnik Milliyetcilerde hic sucmu yokmu?" gibi sorulariniz derin güclerin bizlere kendi pilanli tezgahlarini etki-tepki gibi yutturmalarini hakli cikartmiyor. Sizin sokak olaylarina siddetli sekilde karsi gelmenize bir lafim yok olamazda, ama önümüze sürülen pilanli tezgahlarinida burada halka mal etmelerini görmemeniz tabiiki düsündürücü.
-
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
dominik şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Dogru tesbit etmissiniz. Türkiye'de Milliyetci kesim hic bir dönem baski altinda olmadigi gibi onlar devamli kendisinden olmayanlari baski altinda tutmuslardir. Agzini acani derhal vatanhaini ve Türk düsmanligiyla suclayip susturmaya calismislardir. Onlarin istedigi dogal olarak ülkede sadece kendilerini söz sahibi olmalari ve kedileri gibi düsünmeyenleri sindirmek. Uzunyillardan beri ödül almis her sanatcimiza herhangi bir kuyruk uydurdular. Yilamz Güney'in aldigi ödülerede ayni benzeri kuyrugu taktilar, Yasar Kemal icin gene aynisi ve simdide gözlerini Orhan Pamuk'a takmislar. Madem Türkiye'nin herhangi bir suclamada cekinecek bir durumu yoksa neden rahatsiz oluyorlar anlasilir degil. Ülkemizdeki Milliyetcilik anlayisi her alanda sadece devletci olman, hic sorgulamadan yanlislariyla bile dogru kabul etmen, aynen seriatcilarin dine bakis acilari gibi onlarinda devlete bakis acilari ayni. Yani seriatcilar din tücarligi yaparken milliyetcilerde devlet tüccarligi yapiyorlar. Birde kalkip yok efendim baskiya ugruyorlarmis. Bu bana aynen ülkemizdeki seriaatcilarin dini inanclarini uygulamakta kendilerine baski yapildigini iddaa etmelerine benziyor. Yani anlayacagin bunlar doymak bimezler, ne kadar fazla veririsen ver onlara az geliyor.- 228 cevap
-
- Resmi raporlarda Dersim
- Dersim katliamı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Son günlerde yasanan siddetolaylarini kinaybiliriz ve kiniyorumda ben buradan, yani dogal olani yapiyoruz cünki, sorunun sokakta degil masa basinda cözümlenmesinden yanayiz, ama bu bizlere hic bir zaman karsi siddeti masumlastirma hakki vermez. 1. Izmir'de yasananlar Izmir'in fasistliginden degil Izmir'deki fasist güclerin pilanli olarak uyguladiklari saldiridan ibarettir. Olayi carptmaya hic gerek yok. Kimse Izmir hakini top yekün fasist ilan etmedi ve edemezde. 2. Bulanik'ta halkin tepkisi olarak lanse etmeye calistiginiz olay yakinda aynen Dolapdere'de göstericilere silah SIKAN "normal vatandasin tepkisine" benzemesin? Biraz bekleyelim görecegiz. Bulanik'ta yasananlari iyi incelersek olayi anlayabiliriz.
-
"TSK'YA KARŞIYMIŞIM GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYORUM"
dominik şurada cevap verdi: ilker01 başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Ne zaman kendimizi yanlislari elestirmeyi "vatanhainligi" olarak görme komplexinden kurtarirsak ve vatanin kendi tekelimizde olmadigini anlarsak bir cok sorunlarimizi basit sekilde beraberce cözebilecegiz. Aksi taktirde komplexli bir toplum olarak dünya milletleri arasinda hastalikli olarak yasamimizi devam ettiririz. -
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
dominik şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Basligin ne kadar yanlis oldugu gün isigina cikmaya basladi. "Esnaf" sahis biline kisi, yani kimlerle calistigi bilinen birisi. Bu anlamda gene baslikta yazilan "toplum birbirine girmeye basladi ..." yanlis bir tesbit. Dogru olan gene baris ve kardeslige karsi gelen derin güclerin toplumu kiskirtma cabalari var. Silah sikan toplumdan degil derin güce calisanlardan sadece birisi.- 47 cevap
-
- Muş
- Esnaftan göstericilere ateş
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Muş'ta esnaftan göstericilere ateş: 2 ölü
dominik şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Olaylardan etkilenen "duyarli vatandaslarimizdan" esnaf Turan Bilen'in gercek yüzünü artik bilmeyen yok. Bu tip "duyarli vatandaslarimiz" bana Izmir'deki "duyarli vatandaslarin" satirli ve tasli saldirilarini hatirlatti. Kiskirtilmayan halk hic bir zaman ne Izmir'deki ne de Mus'taki olaylara karisir. Bu tip olalara karisanlar ise herkesin bildigi tanidigi provekatör, belirli siyasilerin ve karanlik güclerin yönlendirdikleri. Kötü olan ise buradan bizler bu tür pilanli saldirilari "halkin kendi iradesiyle gelisen olaylar" olarak yutturmaya calismalari. Bu arkadaslarin cogu kendilerini demokrat olarak lanse ediyorlarya, bunlara artik diyecek sözüm yok, sadece Allah islah etsin derim. Kime hizmet ettiklerini umarim yakinda kendileri anlarlar. "Katil ‘gizli ordu’nun üyesi Taraf / REMZİ BUDANCİR/CEVAT DANİŞ/HELİN ALP - Istanbul - 17.12.2009 Share/Save/Bookmark Yazı boyutunu küçült Yazı boyutunu büyült Bu haberi yorumla Arkadaşına gönder Yazdır Muş’ta iki kişiyi öldüren Turan Bilen, sayıları 23 bini aşan ve gizli orduyu andıran ‘gönüllü korucu’lardan biri. Maaş almayan bu ordu denetlenemiyor Muş’un Bulanık ilçesinde DTP’nin kapatılmasını protesto eden göstericileri Kalaşnikof silahla tarayarak iki kişinin ölümüne, altı kişinin de yaralanmasına yol açan Turan Bilen’in (39) gönüllü köy korucusu olduğu, silahın ise kendisine Bulanık Jandarma Karakolu tarafından 1993’te verildiği anlaşıldı. Doğu ve Güneydoğu’da ‘gizli koruculuk’ olarak adlandırılan bu uygulama kapsamında bugüne kadar 23 bin 274 kişiye silah dağıtıldı. Devlette kadrosu bulunmayan, herhangi bir maaşa bağlı olarak çalışmayan ve adeta gizli bir orduyu andıran 23 bin 274 gönüllü korucunun kayıtları sadece Jandarma’da bulunuyor. Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatmasının ardından Türkiye’nin birçok ilinde protesto gösterileri düzenlendi. Önceki gün Muş’un Bulanık ilçesinde yapılan gösterilerde ise kan döküldü. Bulanık’ın Aslan Paşa Caddesi’nde kardeşiyle birlikte manifaturacı dükkanı işleten 39 yaşındaki Turan Bilen, göstericilerin üzerine Kalaşnikof marka otomatik tüfeğiyle ateş açarak iki kişinin ölümüne, altı kişinin de yaralanmasına yol açtı. Olaydan sonra gözaltına alınan saldırgan Bilen’in korucu olduğu iddia edildi. Valilik kayıtlarında herhangi bir kaydının bulunmadığı ortaya çıkan saldırgan Turan Bilen’in 1993’ten beri “gönüllü köy korucusu” olduğu, silahında kendisine Bulanık Jandarma Karakolu tarafından verildiği açığa çıktı. Vali: ‘Gönüllü korucu’ diyebiliriz Olağan Üstü Hal (OHAL) döneminde Doğu ve Güneydoğu’da, Turan Bilen gibi binlerce kişiye Genel Bilgi Taraması (GBT) yapıldıktan sonra bölgedeki askerî birlikler tarafından ruhsatlandırılarak, Kalaşnikof marka otomatik silahlar dağıtıldı. OHAL döneminde 59 bin kişi düzenli maaş alan köy korucusu olarak görevlendirilirken, 23 bin 274 kişide Turan Bilen gibi maaş almayan ama silahları ruhsatlandırılmış gönüllü köy korucusu oldu. Konuyla ilgili olarak Taraf’a konuşan Muş Valisi Erdoğan Bektaş, “OHAL döneminde sınırlar içerisinde silahı olan ve bunu kayıt altına almak isteyene her vatandaşa OHAL ruhsatı adıyla bu ruhsatlar verildi. OHAL sınırları içerisinde olan hemen hemen her evde bu silahlar bulunur. Vatandaş ölene kadar bu silahlara sahip olabiliyor. Muhtemelen valilik vermiştir, Jandarma bölgesinde Jandarma, polis bölgesinde de polis bu ruhsatları veriyordu” dedi. Vali Bektaş, söz konusu saldırgan için de gönüllü köy korucusu denilebileceğini söyledi. Bektaş, gönüllü köy korucularının devletin kadrolu korucuları olmadığını ve maaş da almadıklarını belirtti. Bektaş yaşanan olayın üzüntü verici olduğunu belirterek, “Farz edelim kadrolu elemanımız bunu yapmış olsun ya da polis, bu işi yapan mahkemede hesabını verecektir” dedi. 59 bini açık, 23 bin 274’ü ise gizli korucu Türkiye’de 22 ilde görev yapan korucuların toplam sayısı 80 binin üzerinde. Resmi verilere göre bunlardan 59 bini düzenli maaş alan geçici köy korucusu, kalan 23 bin 274 kişilik kısmı ise maaş almayan gönüllü korucu. Diyarbakır’da 5 bin 187, Şırnak’ta 6 bin 756, Batman’da 2 bin 887, Bingöl’de 2 bin 511, Bitlis’te 3 bin 730, Mardin’de 3 bin 323, Muş’ta bin 860, Siirt’te 4 bin 661, Hakkari’de 7 bin 614 korucu var. Koruculuk sisteminin uygulanmaya başlandığı 26 Mart 1985 tarihinden bugüne kadar 5 binin üzerinde korucu hakkında ‘terör suçları’, ‘mala karşı işlenen suçlar’, şahsa karşı suçlar, kaçakçılık gibi suçlara karıştığı gerekçesiyle işlem yapıldı. Gönüllü koruculuk ortadan kaldırılsın AKP Milletvekili İhsan Arslan, gönüllü koruculuk sisteminin korucuların özlük hakları korunarak lağvedilmesini istedi. Arslan’ın görüşleri şöyle: “Bu sistem ihtiyaç nedeniyle devreye konuldu. Ancak zaman içinde korucuların kanun dışına çıktıkları, suç işledikleri ve güvenlik açısından fonksiyonlarının azaldığı ortaya çıktı. Dolayısıyla koruculuk sistemi mutlaka ıslah edilmeli. Korucular, özlük hakları korunup silahsızlandırılarak diğer kurumlarda çalıştırılmalıdır. Aksi halde benzer olaylarla karşı karşıya kalabiliriz. Keşke bu kadar asker, Jandarma ve polisin olduğu bir yerde koruculara ihtiyaç duyulmasaydı. Özellikle gönüllü koruculuk derhal lağvedilmeli.”" Kanak: -http://www.taraf.com.tr/haber/45729.htm-- 47 cevap
-
- Muş
- Esnaftan göstericilere ateş
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Asagidaki haberden de anlasilacagi gibi, olaylarin kimler tarafindan yapildigi ve suclularin kim oldugu cok net ve acik. Bu tip provakasyonlar her dönem derin devleti yuguladigi bir taktiktir. "İki fotoğraf arasında garip fark: Silahlı serbest, vurulan tutuklandı ‘Para verdiler, sıktım’ Dolapdere’de kalabalığa silah doğrultan T.G. “Sokakta gezen çöpçüyüm. Ekmeğime bakarım, gerginlik varmış, yokmuş banane... Para verdiler ‘Git sık’ dediler.?Kuru sıkı attım” dedi. T.G tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Vurulan Şevket A. ise tutuklu. FOTOĞRAF: AFP FOTOĞRAF: HALUK ATALAY / DHA 16/12/2009 10:50 Dolapdere'deki olaylarda silah çeken üç kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken olaylarda vurulan ve onu hastaneye götüren bir kişi tutuklandı İSMAİL SAYMAZ (Arşivi) İSTANBUL - Dolapdere’de, DTP’lilere tabanca doğrulturken fotoğrafları çekilen üç saldırgan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken; o esnada açılan bir ateşle ayağından vurulduğu ileri sürülen DTP sempatizanı Şevket A. ile onu hastaneye götüren Nuredin D., yine fotoğrafa dayanılarak ‘terör örgütüne üye olmak ve mala zarar’dan tutuklandı. Avukatları Hasari Yenice’nin verdiği bilgiye göre, iki DTP’linin tutuklanmasına ‘kanıt’ gösterilen iki fotoğraf şöyle: Şevket A.’nın DTP önündeki basın açıklamasına katılan kitlenin içindeyken, Nuredin D.’nin ise Şevket A.’yı hastaneye kaldırırken çekilmiş görüntüleri... Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatması sonrası DTP İstanbul İl Örgütü, 13 Aralık’ta Tarlabaşı’ndaki binası önünde protesto açıklaması yaptı. Eyleme, aralarında 39 yaşındaki esnaf Şevket A. ile 18 yaşındaki işçi Nuredin D.’nin de bulunduğu değişik ilçelerden partililer katıldı. Partililer açıklama sonrası evlerine dönmek üzere Dolapdere’ye yöneldi. DTP’lilerin iddiasına göre, Romanların oturduğu Dilbaz Sokak’ta toplanan grup kendilerine silahla saldırdı. Dilbazlılara göreyse saldıran taraf, DTP’lilerdi. Tanışmıyorlardı Şevket A.’nın savcılık ve mahkeme ifadelerine göre, evine gitmek üzere kitleyle Dolapdere’ye indi. Bu sırada silah sesi duydu, bacağında ağrı hissetti. Yaklaşık 80-100 metre ileride, eli silahlı erkek şahsı gördü. Yaralandığını anlayınca, yanından geçen, öncesinde hiç tanımadığı Nurettin D.’den yardım istedi. Nuredin D. de aynı makamlarda verdiği belirtilen ifadesine göre ara sokaklardan ellerinde tüfekler ve bıçaklar olan grup üzerlerine yürüyordu. Birden silah patladı. Şevket A. yerde yaralı yatıyordu. Nuredin D., Şevket A.’yi araca bindirerek Haseki Hastanesi’ne götürdü. Bu sırada polis, onları gözaltına aldı. Avukatları Yenice’nin iddiasına göre Şevket A., ayağındaki mermi çıkarılmadığı ve tedavisi bitmediği halde doktorun oluruyla hastaneden çıkarılıp sorguya götürüldü. İki kişi ‘terör örgütü üyeliği ve kamu malına zarar vermek’ten savcılığa çıkarıldı. İfadelerinde, ‘kanıt’ olarak iki fotoğraf gösterildi. O iki fotoğraf şunlardı: Şevket A.’nın DTP önündeki açıklamada sırasında kitle içindeyken, Nureddin D.’nin de Şevket A.’yı hastaneye götürmek üzere araca bindirirken çekilmiş anları... Şüpheliler fotoğraflarıı kabul ederken, diğer suçlamaları reddetti. Fakat bu ‘kanıtlara’ dayanılarak tutuklandılar. Tutuklanmayı gerektirecek ‘kanıt’ bulunmadığını savunan Avukat Yenice, şöyle devam etti: “Fotoğraflar dışında ne parmak izi, ne de mala zarar verirken ya da taş atarken video kaydı var. Hukuk eliyle ayrımcılık yapıldı. Kendisi yaralı olduğu halde, vuranlar bırakıldı. Hukuki değerlendirmesini bile yapamıyorum. Neden tutuklandılar, anlamadık.” Bu iki kişinin tutuklandığı saatlerde, DTP’lilere silah doğrulTan üç saldırgan, ‘Panik yaratacak şekilde silah kullanmak’tan tutuksuz yargılanmak üzere bırakılmıştı." Kaynak: -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=969489&Date=16.12.2009&CategoryID=97-
-
"TSK'YA KARŞIYMIŞIM GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYORUM"
dominik şurada cevap verdi: ilker01 başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Bu tür eksik haberler gercegi degistirmeye yetmeyece. Hürriyet gazetesinde askerin kendi agzindan konusmasi var. Evet PKK'nin yaptigin söylüyor ama iiy dinlerseniz sunlari sölüyor Özdemir. Diyorki, 33 askerin silahsiz gönderilmesi büyük hatadir, olay siyasetle PKK tarafindan yapilmistir. Bu cümlesini iyi tedarik etmek gerek. Neden kimse burada 33 askerin kurbanlik koyun gibi gönderilmesini ele almiyor. Bu bence hata degil bilincli yapilan bir pilandir. Buradan devamli söyledik PKK ile bu savasin devamini isteyen gücler ortaklasa calisiyorlar. O gücler devletin icerisinde, TSK'nin icericinde, siyasilerin icerisinde,....... Buyurun dinlemek isteyenler icin: -http://webtv.hurriyet.com.tr/category.aspx?cid=2&vid=2549&bid=1&hid=13228190- Ve Özdemir'in baski altinda olmadigini kim isbatlayabilecek? Bu karanlik gücler her türlü pisligi yapmaya hazirlar. -
'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'
dominik şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Cok dogru cokkkkk. Batinin ajanlari arastiriyormus mus mus. Bu hikayeleri cok duyduk. Hiklayelere kanan millet oldugumuz icin Banu Avar'da dinleyicilerine böyle bir hikaye anlatmis ve bayagida basarili olmusa benziyor. 57. alaylarmis. 85 yil önce yasadiklarimizi hala günümüze getirip vatan savunmasi hikayeleriyle günümüzü gecistiriyoruz.- 228 cevap
-
- Resmi raporlarda Dersim
- Dersim katliamı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bu ayrim degil somut bir gercektir. Siz istiyorsunuz diye herkes Türk olamaz. Türkiye'de Kürt hakida var, Laz, Cerkes halki da var digerleride var, aynen Türk halkinin oldugu gibi. Herkesi razisi olamdan zorla Türk yapmaktan vazgecin artik. Isteyen zaten kendisi oluyor ve söylüyorda. Baskalarinin adina onlarin kimligini belirlemekten vaz gectigimiz andan itibaren güzel günler ülkemi ve tüm icinde yasayan toplumlari bekliyor. Vatandaslik bazinda tümümüz Türkiye cumhuriyeti vatandasiyiz ve burada zaten kimsenin bir itirazida yok. Ama Türk vatandasi olmak Türk halki olmak anlamina da gelmez. 85 yildir diretme ve baskalarinin adina onlarin kimligini tayin etme politikasi bize bu günleri yasatiyor.