Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

dominik

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

dominik tarafından postalanan herşey

  1. Kusura bakmayin ama kacirmis olacagim ve 3000 tane ibadet evlerinden hala haberim yok, sizin yorumunuzu okuduktan sonra en azindan google üzerinden denedim ama gene bulamadim. Siz bu konuda genis bilgi sahibisiniz ve sizden ricam bana bu ibadet evleriyle ilgi haber ve kaynak gösterirseniz sevinecegim. TSK'ne gelince, bir taraftan 1980 darbesini ve ülkemize getirdiklerini dogru teshis yaptiklatn sonra TSK'nin son 10 yilda kendisini yeniledigini ve demokratik gelismelere ayak uydurdugunu söyleyerek devam ediyorsunuz. Bu tabiiki tartisilir ve 1980'e nazaren biraz da olsa bir degisikligin oldugunu görüyoruz. Ama TSK asla 1980 darbesinden ve halkimiza yapilan zulmden, ülkeye gericiligin getirlmesinde büyük rol oynamasindan ne kendisini soyutlamistir ne de özürü bir kenara birakalim öz elestiri dahi yapmamistir. Son dönemlerde yasanan TSK elamanlarinin hukuk disi eylemlerde oldugu iddaasi da baska bir vahim durum. Tabii bu iddaalarin ne kadar gercek oldugunu umarim ilerde yargi sonunda görürüz. TSK'ni A veya B ülksininkilerle karsilastiran yok. Sadece ülkemizde geldigimiz noktaya nasil gelindigini ve burada kimlerin ne kadar payi var bunlari masaya yatiriyoruz. TSK elestirilmeyecek bir mertebe degil. Böyle görmek zaten demokrasi anlayisina ters düser.
  2. Izmir'e dil uzatan yok, Izmir bir sehir ve kendi basina hic bir eylemde bulunamaz. Söylenenler Izmir'de yananlara ve bunu yasatanlarin ise "Kahramadir Izmir" ile yakindan uzaktan alakalari yok. Bayagi duygusal yaklassmissiniz olaya. Izmir'e kimse saldirmiyor Izmir sehrinde saldiriya ugtayanlar var. Olay bu kadar carpitilir.
  3. Resmi ideolojinin kendisini hakli göstermek icin yillardan beri harcadigi bir propaganda, ama kimse yemiyor artik bu hikayeleri. Tarihe bakildiginda saldiran ve isgal eden tüm devletlerin yapmis oldugu resmi ideolojinin propagandasi. Örnegin Ikinci cihan harbini baslatan Hitler'in syölemlerine bakalim "Almanya artik ülkesine saldiranlara karsi karsi karsi ataga gecmistir", Almancasi "Deutschland schießt zurück" Burada Hitler Polonya'ya saldiriken sarfetmisti bu söyzleri. Gercek ise Polonya asla Almanya'ya saldirmamisti. Saddam Kuveyt'e saldirmak icin neler demisti? "Kuveyt Irak topraklaridir" Gercek ise Kuveyt Irak topraklarina ait degil. ABD Irak'i isgal icin neler sarfetmisti? "Saddam kimyasal silaha sahip ve dünya barisini tehdit ediyor" Gercek ise Saddam'in kimyasal silaha sahip olmadigi belgelendi. ABD Afganistan'i isgal etmek iicn neler söylemisti? El-Kaide Amerika'da saldirilar düzenledi ve Taliban El-Kaide liderini ABD'ye teslim etmek istemedi. Gercek ise ABD'de düzenlenen 11 Eylül saldirilarinin büyük ihtimalle CIA ile ortak planlandigi. . . . Herhalde Türkiye Kürt'lere karsi yapmis oldugu imha saldirilarina bir kilif uyduracak. O yüzden silahsiz insanlari magralarda dahi savaslarda dahi kullanilmasi yasak olan gaz bombalariyla katlettiler. kaynak ise Caglayangil'in kendi agzindan söyledikleri.
  4. Avrupaya'da bizdeki islam anlayisini götürmek istiyoruzya ondan dostum. Avrupa ülkelerinde de 100 binlere varan camii yaptirmak, hemde o camiileri gene müslüman olmayan vatandaslarin vergileriyle aynen ülkemizde sünni olmayan vatandaslarin vergileriyle oldugu gibi camiiler yaptirmak istiyoruz. Ben ülkemizin gercektende laik olduguna inanmiyorum, sadece kagit üzerinde laikiz. Cumhuriyetin kurulusundan günümüze kadar laiklige ters düsen devlet dayatmalari var. Mesela herkesin bildigi camiilerin masraflari sadece sünni vatandaslarin degilde alevi ve hatta dinsiz vatandaslarin bile vergileriyle karsilaniyor. Son 30 yildir gene laik devletin bekcisi TSK lerinin atatürkcü ve laik genelkurmayi Evren pasa sayesinde birde zorunlu dindersleri var. Simdi birde kalkiyoruz "Türkiye laiktir laik kalacak" naralari atiyoruz, sanki Türkiye devleti laikte korumaya calisiyoruz. Herhalde bizler laiklik nedir tam olarak anlamiyoruz.
  5. Bundan ne anlayacagiz simdi? Konu gele gele Izmir'in nasil kurtulduguna dayandi. Ve sanki Izmir'i tekrar kurtarmak isteyen varda, zaptetmek kimseye düsmüyormus. Görüyoruz Izmir'de "cagdasca ve demokratik bir özveriyle yapilan tasli sopali" protestolara nasil baktigimizi.
  6. Cumhuriyetin kurulusundan günümüze kadar TSK devlet adina asiretlere ve terörüstlere karsi savas adi altinda Kürt halkina karsi savasmistir. Bu gercegi gümüzde devlet yetkilileri dahi kabul ediyor artik. Hic bir Kürt kendi basvurusu veya arzusu ile korunmak amaciyla köylerini bosaltmamistir, metropollere göc ederek oralarda varoslarda yasamak istememistir, köylerini, kasabalarini terk edip ülkenin bati ve ic anadolu bölgesine yerlesmek istememistir. Bunlarin tümü asimile ve savas politikalarinin sonucu olarak bölge halkina dayatilmistir. Köyler bosunami yakildi dersiniz? Sakin simdi köyleri PKK yakti demeyin. Devlet yetkilileri itiraf ediyor, bosuna onlari savunmaniza gerek kalmadi. Bunun adi Kürt halkina karsi yapilan savas degilde onlari kucaklamakmi acaba?
  7. Caglayangil'in sesli arsivide var, Baskin Orak kaynak olarak göstermis zaten ve girer dinlersiniz. Degisik kaynaklarda var. Ama caglayangil'in kendi sesinden verdigi bilgiler o dönemde insanlara karsi savasta dahi kulanilmasi yasak olan ayni Saddamin bir dönemler Kürt halkina yaptigi katlimi anlatiyor. Ben sizin gercektende kaynaklara konustugunuzdan bayagi süpheliyim. Her yazinizda ayni söylemlerle genel bir savunma görüyorum.
  8. Dogru, 3000 camiiden degilde gayrimüslümlre yapilan ibadet evlerinden bahsediyorsunuz. Ama gene de yanlis anlamayayim diye sormaktanda kendimi geri tutamiyorum. Basbakan ne zaman ve nerelerde 3000 tane ibadet evleri actirdi gayrimüsümler icin? Aydinlatirsaniz minettar olurum. TSK'nin en azindan 1980 dönemindeki tutumunu kabul ettiginize göre, son 30 yila damgasini vuran ve halada günümüzde kanunlari devam eden bu fasist cunta (TSK) neden ülkedeki gericiligin yükselmesinde rol oynamamis oluyor? Rol oynadigini kabul ediyorsunuzda bizmi gene yanlis okuyuyoruz? Benim zihniyetim her türlü gericilige, irkciliga ve fasizan düsünceye karsi olmak ve bu kimden gelirse gelsin hic bir ayrim yapmadan karsi durmaktir. Öyle yok efendim sadece 1980 de yanlislari oldu demekle gecistiren zihniyet degil benimkisi. TSK'nin Türkiye'de gericiligin gelismesindeki rolünü ortaya koymak yürek ister. Dilin kemigi olmadigi icin sadece AKP'ye atar tutariz, ama AKP zihniyetinin temellerini 30 yil önce kim atti acaba demeyiz. Böyle gericilige karsi durus olmaz. Ülkemizdeki tüm sorumlulari masaya yatirmadan gericilikle savas yapilamaz. Bu günlere gelisimizin büyük mimari sanli TSK'nin genel kurmayi Kenan Evren ve dönem arkadaslari hala birer büyük pasa ve Atatürkcü olarak bizlere yutturulmaya calisiliyor,.....
  9. Ha söyle, en sonunda gercegi bulduk. Hay sen cok yasa sayin politika. Gercektende bende iki gün önce cok saglam kaynaklardan aldigim bilgilere göre Izmir'de DTP'nin konvoyuna saldiranlar Yunanistan ajanlariymis. Amaclari denize dükülüslerinin intikamini almakmis. Sizin de böyle bir tesbit degerindeki sorunuzu okuyunca olaya 100% inaniyorum artik. Kalemine saglik!!!
  10. Sonunda Izmir'deki irkci saldirilarida yuvalayip oyup Atatürk'e getirdiniz ya , pes dogrusu. Izmir'li söyleymis, yok efendim "ben Izmir'liyim deyince insanlarin agizlari hayran bir bicimde bakiyorlarmista", yok efendim Izmir'li Kürt'lere degilde "DTP/Kürt irkcilarina" karsiymista,..... Bunu arkadaslar cagdaslik, ilericilik ve demokras adina idaa ediyorlarya artik dünyadaki tüm irkci ve fasizan eylemleri böyle nitelendirecegiz. Her irkci eylem kendine göre Izmir'dekine benzer aciklamasi ve savunmasi oluyor. Ama önceki yorumlarda söylemistik demokrasi, hosgörü bir günbanada gerekli olacak. 1980 öncesi CHP nin konvoyuna yapilanlar nedense fasizan oluyordu. Arkadaslar nedense bu tip benzeri olaylari bilerek görmezlikten geliyorlar. Yarin, umarim olmaz ama, benzeri insanlik disi saldiri Diyarbakir'da CHP veya MHP'ye yapilsa herhalde Izmir'li medeni ve ilerici ama Diyarbakirli barbar ve irkci olarak nitelendirileceginden adim gibi eminim.
  11. Türkiye'deki 3000 den fazla camiinin tek sorumlusu bugünki AKP ve dolaysiyla sisrf Erdogan degildir. Bu gericiligin en büyük suc ortaklari basta CHP olamk üzere Cumhuriyet döneminin tüm siyasi iktidarlari ve birde en kötüsü TSK dir. 1980 den sonra masallah TSK önderliginde ülkede vatanina ve dinine bagli yeni nesiller yetistirildi. Camii ve imamhatip okullari acmakta tüm iktidarlar birbirleriyle yaris icerisindeydiler. Birde buna imamhatiplilere üniversite kapisi acan 1980 fasist dikta yönetimi (TSK nin cuntacilik dönemi) ve devamindaki iktidarlarin yaptiklarini eklersek Erdogan sadece diger büyük Atatürkcülerin yaptiklarina hazirca kondu diyebiliriz. Isvicre konusuna deginecek olursak islam dininin kendisini yanlislardan, gericilerden, seriatcilardan soyutlanmadigi sürece, dini modernlestirmedigi ve reforma kapattigi sürece dünyada her dönem korku veren bir din olarak animsanacak. Türkiye'de gayrimüslümlere kilise acmasinin yolunu kapatanlarin, din egitimi verenleri hunharca katledenlerin bana sorarsaniz susmasi gerekir derim.
  12. Arkadasim cevap verdiginiz yorumu defalarca okudum ama arkadas Dersim'de devrim falan oldu demiyor, tam aksine size soruyor,Devrim nedir diye? Yorumlari irdelemeden ve dogru okumadan hazir cevap vermeye calisirsak tabiiki böyle kaoslar ortaya cikacaktir. Dolayisiyla yukarida sizden alintiladigim yaziniz gercektende dogru bir isabet.
  13. Türkcüler kendileriyle o kadar celiskililerki bir baslita iddaa ettiklerinin tam tersini diger baska bir baslikta söyleyebiliyorlar. Mesela bir baslikta osmanli'dan bahsederken Osmanlinin Türk düsmani oldugunu iddaa ederken baska bir baslikta da Türk olamin irk degil sadece vatandaslik bazinda oldugunu, yani Kürt, Türkmen, Cerkez, Laz, Rum, Arnavut, Ermeni,... , bunlarin tümüne Türk deniliyormus. madem öyle ise Osmanlidan bahsederken "Türk" dediginiz kim? Türkcüler bu cerceveden bakildigi zaman ülkedeki tek inkarci ve sorun yaratanlardir. Kendi yaptiklarina da cok güzel kilif uydurmayi bayagi beceriyorlar.
  14. Hangi kaynaga göre bu kadar kesin bir görüs iletebiliyorsunuz? Kaynak????? Arsiv????
  15. Baskin Oral'i ve Dersim görüslerini elestirebilirsiniz, ama keske bu elestirinizi yaparken en azindan iddalarini cürütecek delilleri göstererek yapsaydiniz daha verimli ve gercekci olurdu. Baskin Oral dikkat ederseniz kendi görüsünün yanisira dönemin olayla direk iliskis olanlarin kendi agizlarindan cikanlarla olayi acikliga kavusturmaya calisiyor. En azindan arsiv kaynagi dahi veriyor. Siz ise her zamanki genel bir görüsünüzü devamli dogru kabul edip kaynak dahi gösteremeden iddaalrin yanlis oldugu kanisinidasiniz. Biraz inandirici olabilmek icin tarihten örnek ve kaynaklarla elestirmek gerekir.
  16. Dersim isyan etmedi 29/11/2009 Dersim'de durum şöyle: Zaza olan halkı, Dımılî olan dili ve Alevi olan diniyle Dersim çok çok özel bir yer. Şapka giyiyorlar mesela. 1915'te 20 bin Ermeni'yi katliamdan kurtarmışlar. Devletle ilişkileri minimumda BASKIN ORAN (Arşivi) Gerçekten, Allah söyletti. Türkiye’de sabırların nasıl taştığını Devlet Partisi’nden Onur Öymen’in (özrü kabahatinden) büyüklüğü sayesinde anladık. Şimdi de iki şey söylüyorlar: 1) “Atatürk hastaydı, olan bitenden haberi yoktu”, 2) “İsyan edeni devlet tabii ki itlaf eder”. Birinciye cevap: Dersim’in “fetih” hazırlığı 1925’te başladı, M. Kemal o tarihten beri mi “hasta”ydı? Koruyacağız diye Atatürk’ü konu mankenine çevirdiler. İkinciye cevap aşağıda, özeti: Cumhuriyet tarihinde Dersim isyanı diye bir olay olmadı. Bu sorun, Ankara’nın Dersim’de ıslahat yerine fütuhat yapmayı tercih ettiği için patladı. Bu fütuhat 12 yıl boyunca santim santim planlandı ve isyan falan yokken uygulandı. Dersim de canlı organizmaların ortak özelliğini sergiledi: Savunma refleksi. “İsyan” sadece iki tane PKK’ya gelene kadar Cumhuriyet tarihinde Kürt sorunu üç farklı türde patladı: 1) 1925 Şeyh Sait İsyanı ve 1930 Ağrı İsyanı. İkisi de Kürt kökenli subaylar tarafından çıkarıldı: Birincisi Azadi örgütü lideri Miralay Cibranlı Halit Bey (Şeyh Sait burada sadece vitrin), ikincisi Yüzbaşı İhsan Nuri “Paşa”. Bunlardan başka “isyan” falan yok. 2) Asayiş olayları. 1925 ve 30 dışındakiler, birkaç gün süren asayiş olayları. Sebepleri muhtelif. Fakr-u zaruretten doğan eşkıyalıktan başlıyor, “belden aşağı”ya kadar iniyor. Mesela, Tertari Badik adlı ağaya misafir olan bir jandarma yüzbaşısı evde kimse yokken geline yaklaşmak istiyor. Kadın bağırıyor. Erkekler koşuyor. Yüzbaşı geriye ateş ederek askerlerinin yanına kaçıyor. Köylüler heyetteki diğer memurları öldürüyor. Harekât emri çıkıyor ve oluyor sana, Genelkurmay’ın E. Albay Reşat Hallı’ya yazdırdığı kitaptaki 18 “isyan” arasında 4. sırada geçen “Sason Ayaklanmaları”ndan bir tanesi. Kaynak: Korgeneral C. Madanoğlu’nun anıları (kitaplarım yanımda yok, ayrıntıları Faik Bulut’tan aldım, sağolsun). Unutmayalım: Bu asayişsizlikler, günümüzdeki Maraş, Çorum, Sivas, Gazi olaylarından bin kere daha masum. Çünkü bu olaylarda egemen ve silahlı çoğunluk, devletin göz yummasıyla, mazlum ve silahsız azınlığa saldırdı. Hallı’nın kitabındaki bazı “isyan”ların ad ve sürelerine dikkat: “Raçkotan ve Raman Tedip [uslandırma] Harekâtı (9-12 Ağustos 1925)”, “Bicar Tenkil [topluca tepeleme] Harekâtı (07 Ekim-17 Kasım 1927)”, “Savur Tenkil Harekâtı (26 Mayıs-09 Haziran 1930). Peki, niye “isyan” deniyor? Çünkü o sırada girişilmiş ulus yaratma (nation building) projesine “isyan” lazım. Hem Şark Islahat Planı’yla Kürtleri asimile etmek hem de Takrir-i Sükun Kanunu’yla herkesi susturmak için. 3) 1937-38 Dersim. Bu olay ne 1925 ve 1930 gibi isyan ne de bir asayiş olayı. Ankara’nın taammüd’en yani planlayarak yarattığı üçüncü bir tür. Dersim’de durum şöyle: Zaza olan halkı, Dımılî olan dili ve Alevi olan diniyle Dersim çok çok özel bir yer. Şapka giyiyorlar mesela. 1915’te 20 bin Ermeni’yi katliamdan kurtardıkları dillerde. Yüksek dağlarla çevrili bu doğal kalede kapıyı yüzyıllardır içeriden kilitlemişler. Devletle ilişkileri minimumda. Zaten hep yarı özerk olmuşlar. Ulus-devlete gelince. Adliye Vekili M. E. Bozkurt konuşuyor: “Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler” (Milliyet, 19.09.1930; “dağlar”a dikkat). Başvekil İsmet Paşa diyor ki: “Bu ülkede sadece Türk ulusu ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur” (Milliyet, 31.08. 1930). Tüm gazeteler alkış. Böyle bir atmosferde, devletin önüne iki farklı öneri geliyor. 1) Islahat yapalım. Okul ve hastane gibi tesisler götürelim, tarımı destekleyelim. Dersimlileri kazanalım (Elazığ Valisi Cemal Bey, “tarihçi” Murat Bardakçı’nın dedesi). 2) Dersim bir çıbanbaşıdır, derhal halledilmesi gerekir (ör. Hamdi ve İbrahim Tali beyler). Bunlar, yöntem de öneriyor: Hamdi Bey “Köylerin uçaklarla yoğun biçimde bombalanması suretiyle hayvan ve ekinlerin telef edilmesi ve köylülerin yüreklerine korku salınması”. Diğer ikisi: “Özellikle sarp tepelerde münferit ev ile mezraların yakılıp yıkılması”. Devletimizin bugüne kadar uygulayacağı reçeteler. Uzun yıllar sonra ABD kuvvetleri de Vietnam’da pirinç tarlalarını bombalayacak. Dört boyutlu planla fütuhat Devletin paşaları ıslahat yerine fütuhat’ı seçmekte pek tereddüt etmiyorlar ve uygulamaya 1925’in hemen ertesinde dört boyutlu bir planla girişiyorlar. 1) Demiryolu politikası: a) 1923-1950 arasında yapılan 3.578 km’lik demiryolunun 3.208 km’si, 1940 yılına kadar tamamlanıyor, b)Cumhuriyet döneminde yapılan tüm demiryollarının yüzde 78,6’sı Ankara’nın doğusuna döşeniyor (http://www.tcdd.gov.tr/ genel/tarihce.htm). Fevkalade ilginç. Çünkü: a) 1929 krizi dünyayı kavururken, Hazine tamtakırken, Düyun-ı Umumiye borçları ödenirken dünyanın en teknik ve pahalı yatırımına girişiliyor, “Düşman yararlanır” gerekçesiyle Mareşal F. Çakmak Antalya’ya bile yol yaptırmamakta, c) En önemlisi, “Bunların cahiliyle baş edemiyoruz, bir de okumuşunu düşünün” diyen Mareşal, Kürtleri “muasır medeniyet”ten tamamen tecrit ettirmiş vaziyette. (Hatta, Tek Parti bile Doğu’da örgüt açmıyor da, Kurultay’da o illeri o illerden gösterilmiş ve o illeri ömründe görmemiş milletvekilleri temsil ediyor). Zaten, TCDD’nin veb sitesi olayı şöyle kodlamış: “Milli güvenlik ve bütünlüğün sağlanması amacına dönük olarak ülkeyi sarması hedeflenmiştir.” Batı’da nâmevcut üretimin, alım gücü nâmevcut Doğu’ya arzı mı olacaktı yani amaç? Amaç, devrimciler kolayca barikat kuruyor diye Paris’in o daracık sokaklarını 70 metrelik bulvarlara dönüştüren III. Napoleon’unkiyle aynı: Ordu sevkiyatı. Demir ağlar Dersim’i batıdan (Sivas 1930, Malatya 1931), güneyden (Elazığ 1934, Diyarbakır 1935) ve kuzeyden (Erzincan 1937) örüyor. Onuncu Yıl Marşı’nda ilan edilen bu durum, fütuhatın maddi altyapı boyutu. 2) 1927 ve 1934 İskân Yasaları: Kürtler perperişan Batı’ya sürülüyor. Yerlerine muhacirler yerleştiriliyor. Dersim’in etrafı boşaltılıyor. Kürtçe konuşma yasaklanıyor. Bu, fütuhatın toplumsal boyutu. 3) 1935 Tunceli (“Tunç Eli”) Kanunu: İlde komple bir askerî diktatörlük kuruyor. Vali, Korgeneral rütbesinde bir asker (“Korkomutan”). İstediği kişiyi ilden sürebilir. Memurların yerine muvazzaf subay atayabilir. İdam cezalarını TBMM’den geçmeden uygular. 12 Eylül dönemindeki OHAL hukuku gibi, artık Dersim bambaşka bir hukuka tâbi. Örneğin iddianame sanığa tebliğ edilmiyor; yani sanık neyle itham edildiğini öğrenemiyor. Tercüme falan da olmadığı için, hükümde mesela “ölüm cezasına...”denmişse, insanlar sehpayı görene kadar “idam”a mahkûm edildiklerini anlamıyorlar. Bu, fütuhatın iç hukuk boyutu. 4) 1937 Sadabad Paktı: Bu antlaşmanın bir tek önemli hükmü var: Kürt aşiretlerine karşı Irak ve İran’la ortak hareket amaçlayan 7. madde. Bu da fütuhatın uluslararası boyutu. Dersim’in fethi (ve direniş) başlıyor Sıra, Dersim’in içine girmeye geldi: Yol açarak, ahşap köprü ve karakolları betonarme yaparak. Yukarıda anlattığım ideolojik ortam bir yana, olay çoktan pratiğe yansımış: “Evde orta direğin dibi paçavralarla beslenir, gaz dökülür” diye, jandarmaya köy yakma talimatnamesi çıkarılmış vaziyette. Bu seferki gelişin farklı olduğunu gören Dersimlilerin ne karar verdiğine ilişkin ilginç bir öykü var: Sözü çok dinlenen yaşlı bir kadına gidiyorlar. “Rum leşkeri [Osmanlı askeri= Türk ordusu] geliyor ana. Direnelim mi direnmeyelim mi?” Kadın şöyle diyor: “Bilemem. Bildiğim şudur ki, bir kümeste iki horoz olmaz!”. Bunun üzerine direnme kararı alınıyor. Çünkü Türk ulus-devletinin gelişi Dersim’in tüm farklılığını bitirecek. Bunun üzerinedir ki, 20-21 Mart 1937 gecesi ahşap Harçik Köprüsü’nü yakma, telefon hatlarını kesme, civardaki karakolu basma vuku buluyor. Gerisi malum. Tunceli Kanunu’nu en sert biçimde uygulamasıyla meşhur Korkomutan Abdullah Alpdoğan karadan iki saldırı yapıp püskürtülünce, Diyarbakır’dan (Sabiha Gökçen’in de dahil olduğu) uçak filoları kaldırılıyor. Kurtulanların durumu: “Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı, mağaraların kapısından. Bunları fare gibi zehirledi. Ve 7’den 70’e o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekât oldu...” Zehirli gazın savaşlarda kullanımı 1889 Lahey Sözleşmesi’nden beri yasak ama, devletin kendi vatandaşına kullanmasına bir yasak yok. “Fare gibi”yi de insanlar Öymen sayesinde duydu, zeval görmesin. Bizzat İ. S. Çağlayangil, bizzat Tuncelili Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiği demeçte söylüyor (ses bandı: -http://desmalasure.de/09/1227066689/index_html#Bild1-). Uzun yıllar sonra Saddam da kendi vatandaşı Kürtleri gazlayacak. Seyit Rıza, Pazar günü açtırılan Adliye’ye evlerinden getirtilen yargıçlarca idama mahkûm edilecek. 75’ini geçkin olduğu için yaşı küçültülerek. Sonuçta 13.160 kişi öldürülecek, 11.818 kişi sürgün edilecek (Resmî Raporlarda Dersim Katliamı, Radikal, 19.11.09). Katledilenlerin kız çocukları da subay ailelerinin yanına evlatlık verilecek. Uzun yıllar önce, 1885’ten itibaren, Avustralya, Aborijin çocuklarını alıp beyaz ailelerin yanına hizmetçi verdi. O kadar uzağa da gitmeye lüzum yok, 1915’te de Ermeni çocukları... Dünden bugüne hisse Dinlediyseniz, “Kanlı bir harekât oldu” dedikten sonra Çağlayangil’in sesi devam ediyor: “... Dersim davası da bitti. Hükümet otoritesi Dersim’e geldi.” Huzur şükür. Çağlayangil bu demecini 1987’de, üçüncü Kürt isyanı (PKK) yeni patlamışken vermişti. Aralık 1993’te vefat ettiğine göre, bu söylediğinin pek de doğrulanmadığını giderayak idrak ettiği tahmin olunur. Diğer yandan, bandın en sonu, Çağlayangil’in de kendini tatmin zevkinden kendini mahrum edemediğini gösteriyor: “... Yalnız, son zamanlarda bilhassa sınırlarda, dış tesirlerle, Kürtlerin bağımsızlık hareketi başlamıştır.” Yanlış yapmışız demiyor da, “dış tesirlerle” diyor. Yine o mukaddes “dış mihraklar” can simidi. “Biz hatasızız, sütten çıkmış kaşığız, suç hep başkalarında” nakaratı. Milli Emniyetçi, vali, bakan ve cumhurbaşkanı vekili Çağlayangil, koca ülkeyi 80 küsur yıldır perişan eden en yanlış stratejinin, yani ıslahat yerine fütuhat’ın seçildiğini ya göremeden ölüyor, yahut itiraf edemeden... Not: Ben İzmir’denim, ama DTP konvoyuna saldıran İzmir benden değil. Düzeltme: Geçen haftaki yazımın resimaltına Arika hanım yerine Zaruk hanım yazılmış, kusura bakmayınız. Alinti:-http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=966666&Date=01.12.2009&CategoryID=42-
  17. Sizi yanlis anladigim icin özür dilerim.
  18. Sayin Gecekusu, bir yoruncunun iletilerine katildigimi belirtmek bir durumu neye dayanarak kabul etmiyorsunuz anlasilir degil. Bu baslikta bazi arkadaslarin basliktaki konu hakkinda ne kadar bilincsiz ve yanlis yazdiklarini illada 10 sefermi aciklayinca dogrulari bulacagiz. Baskasindan beklediginiz aciklamalari malesef kendiniz yapmamissiniz. Bana vermis oldugunuz degerli önerileri lütfen sizden bu baslik altinda görelimki iyi niyetle önerilerde bulundugunuz anlasilsin.
  19. Damat Ferit degil isterseniz Sultan Süleyman geri gelse bu ülke bölünmez cünki, bölünecek bir halk yok. Kürdü Türkten bu dünyada ölümden baska hic bir sey ayiramaz. Korku rejimi üzerinden bizleri yönetmek isteyenlerin senaryolarina kanipta rahatimizi bozmayalim. Türkiye'de islam taraflarinin seriat rejimi kurmasindan bahsediyorsaniz o baska bir konu ve bölünmekle alakasi yok. Seriatci akim 85 yildir caba harciyor ve usanmadanda yoluna devam ediyor. Tabii onlarin günümüzde bu kadar güclü olamsinin sebeblerinin en önemliside son 85 yildir bizleri gene sadece korku senaryolariyla yöneten antidemokratik bir rejim ve onun uygulayicilaridir, siysi partiler ve devletin diger birimleri. Seriatcilar emellerine erismek icin bazi yaralarimizi kasiyacaklardir, aynen dis güclerin yaptigi gibi. Buda gayet normal ve beklenilir bir tutum. Önemli olan bizlerin bu kasimalara karsi uyanik olmamiz gerekli ve kasiyacak yaralarimizi kasimamalari icin tedavi etmemiz gerekli, aslinda tedavisi coktan yapilmaliydi gecmiste ama, yapmadik ve halada yapmaya hazir degiliz. Yaramizi kasimak isteyenlere en iyi firsati gene bizim korkulu senaryocularimiz Izmir'deki irkci davranislariyla cok güzel firsat vermislerdir. Gecmisini irdelemeyen, hatasindan ders cikartmayan halk ve devlet devamli sorunlarla yasamak zorunda kalacaktir.
  20. Damat Ferit degil isterseniz Sultan Süleyman geri gelse bu ülke bölünmez cünki, bölünecek bir halk yok. Kürdü Türkten bu dünyada ölümden baska hic bir sey ayiramaz. Korku rejimi üzerinden bizleri yönetmek isteyenlerin senaryolarina kanipta rahatimizi bozmayalim. Türkiye'de islam taraflarinin seriat rejimi kurmasindan bahsediyorsaniz o baska bir konu ve bölünmekle alakasi yok. Seriatci akim 85 yildir caba harciyor ve usanmadanda yoluna devam ediyor. Tabii onlarin günümüzde bu kadar güclü olamsinin sebeblerinin en önemliside son 85 yildir bizleri gene sadece korku senaryolariyla yöneten antidemokratik bir rejim ve onun uygulayicilaridir, siysi partiler ve devletin diger birimleri. Seriatcilar emellerine erismek icin bazi yaralarimizi kasiyacaklardir, aynen dis güclerin yaptigi gibi. Buda gayet normal ve beklenilir bir tutum. Önemli olan bizlerin bu kasimalara karsi uyanik olmamiz gerekli ve kasiyacak yaralarimizi kasimamalari icin tedavi etmemiz gerekli, aslinda tedavisi coktan yapilmaliydi gecmiste ama, yapmadik ve halada yapmaya hazir degiliz. Yaramizi kasimak isteyenlere en iyi firsati gene bizim korkulu senaryocularimiz Izmir'deki irkci davranislariyla cok güzel firsat vermislerdir. Gecmisini irdelemeyen, hatasindan ders cikartmayan halk ve devlet devamli sorunlarla yasamak zorunda kalacaktir.
  21. Basliktan ne kadarda art niyet arasanizda benim söylemlerimden fazla farkli söylememissiniz. Askerlik yapamamak vatanhainligi falan denilmiyor baslikta. Sadece askerlik yapanlarin sirtindan pirim saglayanlara lafimiz.
  22. Umarim güzel aciklamaniz sayesinde her devrimci tutukluyu PKK'li ve birde bilmem kac kisinin katili olarak lanse etmekten vazgecerler ve konunun özüne dönerler. Ama fazla umudum yok desem yalan olmaz.
  23. "Bizi bölecekler veya bölemeecekler" senaryosu eskidi dostum, dikis tutmuyor artik. baska senaryolar üretsinler korku ile bizleri yönetmek isteyenler. Türkiye'de hic bir ciddi ayrilma potansiyeli olmamistir ve olmayacaktirda. Ha diyeceksinki baska devlet kurmak isteyenler yokmuydu veya yokmu? Tabiiki vardi ve varda, ama bu tip marjinal terörüst ve bölücü egilimdeki insanlar ve kuruluslar devamli olmustur ve olacaktirda, olamyan bir ülkede bana gösteremezsiniz. Bakin Almanya'ya kimisi hala tekrar duvar cekelim der, kimisi hatta bagimsiz Bavyera devleti ister. Ama bunlari ciddiye alipta vatandaslara korku salarak yönetmek isteyen olmadigi icin sadece konusmus oluyorlar. Buna benzer cok örnek gösterebilirm size. Hatta o cok övünülen Laz, Cerkez, Gürcü ve diger etnik kökenli vatandaslarimizin icinde dahi ciddiye alinmayacak azlikta insan var ve bunlar devamli Türkiye'den bagi,siz olarak yasamak istiyorlar. Ama söyledigim gibi bu tip olusumlar olacaktir, önemli olan bizim vatandaslarimizin cogunluguyla barisik yasamamiz. Bu sayede ortaligi karistirmak isteyenler devamli azinlikta kalacak ve cogunluktan soyutlanacaktir. Türkiye'de yasayan her tür azinligin ezici cogunlugunun böyle bir derdi de yok amacida. Bunlari ortaya atanlar sadece bu vatandaslarimizin esit vatandaslik haklarina gasp edenlerdir. onlarin amaci bu tip korku senaryolari ile onlari düsman gtermek ve bu sayede haklarina gasp etmektir. Kür'dü Türk'ten ancak ölüm ayirir bu dünyada. Gerisi sadece hikaye. Gaspcilar artik maske düstü bizleri rahat birakin.
  24. Tabiiki kendi sorunlaridir ama vatanseverlik ve askerlik üzerinden pim yapmiyorlarsa. Ben burada asla kisinin özel düsüncesine karsimam, yani askerlik yapmak isteyenle istemeyen arasinda asla bir ayrim yapmam. Her ikiside kararlarinda hürdürler ve birisi digerinden de üstün degildir. Bu isin birde amasi var, sorun burada. Mesela tv lerde cayir cayir vatandaslari askere gitmeleri icín propaganda yaparsan ve kendinde herhangi bir sekilde askerlik konusunda isin kolayina kacarsan tabiiki elestiririm ve o sahsin düsüncesi sahsilikten cikar. Gen bir türkücü veya sarkici olarak vatanseverlik ve askerlik gibi hassas konulari kendi cikarin icin kullanip para kazanirsan ve diger taraftan askere gitmemek icin her türlü dümeni cevirirsen elestirilirsin. Bunu aynen yüksek rütbeliler ve milletvekilleri icinde söylerim. Onlar bizi koyun yerine koyamazlar. Senin nerede ve nasil askerlik yaptigin beni hic ilgilendirmez. Knediniz icin nasil dogru gördüyseniz yapmaya calismissiniz, kendi karariniz. Sizde 75 milyonu kendiniz üzerinden degerlendirmeyin derim. Türkiye'de askerler ve vatanperverlik üzerinden siyaset yapan, para kazanan, müzik yapan,.... var. Dogal olarak bu insanlarin kendileri ve cevrelerinin bu konularda neler yaptiklari bizleri ilgilendirir ve ilgilendirmeside gerekli. Yoksa mesela bir savunma bakani kendisi asker kacagi olacak veya alevera ve dalevera ile askerlikten kurtulacak ama makaminda sana, bana ve bize askerik icin övütler verecek. Olay bu, biraz gözümüzü acalim.
  25. Arkadasim siz basligi tam olarak anlamamissiniz galiba. Baslikta askerlik ve askere gidenler elestirilmiyor. Masa basi vatanseverlerin halayla gidenlerin sirtindan prim yapmalari elestiriliyor. Baskalarina alet olmamak gerek!!!!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.