
Ahmet AY
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
332 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Ahmet AY tarafından postalanan herşey
-
"GÜLER ZERE ÖLÜRSE TÜRKİYE EKSİK KALIR"
Ahmet AY şurada cevap verdi: Ahmet AY başlık Politika Bilimi
İşte o Güler ZERE'ye atfen yazılmış yazım. OKKIR'ın o durumda iken tutuklu kalması son derece vahimdir. Kendisine destek olamamanın vicdani rahatsızlığın sağ olduğum sürece yaşayacağım. Zira zanlı, sanık, suçlu olmakla kanserin mazeret kabul edilmemesi farklıdır.- 266 cevap
-
- GÜLER ZERE
- TÜRKİYE
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Köylerimizin büyük bir kısmını değil tümüne yakınını kahraman! "Yeşil" bordolarımız yaktı. Devlette tıkır tıkır tazminat ödüyor. Hem de trilonlarca. Ama ya yakılan kül edilen kalpler. Sönen ocaklar. Şehirlere göç edip dağılan yuvalar vs.....
- 119 cevap
-
- KÜRTÇE
- Arapça Kurdî
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
"... yanlısıyım demedim" Çünkü bir partiye sığacağıma inanmıyorum, "düşünce olarak yakınım" dedim. Kim iyidir, değildir benim sorunum değil, halk karar verir. Halkın şu ana kadar ki "iyi" tercihi ERDOĞAN'dan yana. Türkiye tarihinde hiç bu kadar uluslararası itibara sahip olamamıştı. Bu da tabi kibana yetmez. Ölüm gemisi konusunda size katılıyorum.
- 24 cevap
-
- Cumhuriyet Halk Partisi
- CHP
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sayın politika, Ne kadar da kolaycısınız. En iyi bildiğiniz birilerine "haindir, faşisttir, iftiradır, düşmandır" yaftasını yapıştırmaktır. Kemal KILIÇDAROĞLU askeri ve yargı vesayetini 12 Eylül referandumunda sahiplenerek adını tarihe "vesayetçi" olarak yazdırdı. Hala "iftira" diyorsunuz. Silivri'de yatanların büyük bir kısmı -yargı kararı olmadan kesin olmamakla beraber- darbeci, faşist, ABD'li Neoconlarla beraber Türkiye'de kaos, ardından da darbe olması için çaba gösterenlerdi. Asıl ABD'ciler onlar. Askeri neden savunuruz ki? Asker kendin de, yurdu da, "demokrasiyi de", cumhuriyeti de savunuyor ya... Ve bu yüzden 3 kanlı darbeye imza attı ya. Siz orduya bağlı olabilirsiniz ama çadaş demokrasilerde "orduya bağlı" olmak totaliter karekter demektir. Ordumuz bize bağlı olmalı halk orduya bağlı olamaz. Kılıçdaroğlu'ndan korkmak! Peh! Biz onun pirlerinden bile korkmadık; Darbeci, m. Şef İ. İNÖNÜ, ECEVİT, BAYKAL, KARAYALÇIN dönemlerinde bile korkmadık da kod adı Gandhi tutmayınca Che ve enson sade Kemal olanın neyinden korkuyoruz. Açık oy gizli tasnifin uygulayıcılarına bie eyvallah demedik, iktidara geleceklerinden kendileri bile umutsuz olan "Türk solu"'nun son umudunun nyinden korkacağız ki. İftira konusuna son değini, İktidarı eleştirmediğimiz iftira. Yazılarımı okumuyorsanız sorun yok, 1. Tekel işçileri ile ilgili yazımız, 2. Gençlerin eylemleri ile ilgili yazım, 3. Füze Kalkanı ile ilgili yazım, 4. Mavi Marmara ile ilgili yazım ve yayından kaldırılan 2. Fatih mi? yazım. Bu yazılarım iltidarı eleştiren ve onlardan tepki aldığım yazılarımdır. Doğru, Ak Parti iktidarına düşünce olarak yakınım. Fakat bu yanlışları kabul ederim anlamına asla gelmez. saygılarla
- 24 cevap
-
- Cumhuriyet Halk Partisi
- CHP
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Gandhi Kemal Tutmadı Che Kemal Verelim CHP Kurultayı pek çok yönüyle oldukça parlak geçti. Bu son Kurultayda kavga ve hizipçiliğin olmamasının yanında ilklere de sahne oldu. 35 yıldır siyaseti yakından takip eden biriyim. Bu süre içinde sürekli kavga ve hizipçiliğe sahne olan CHP Kurultaylarının aksine, geçen cumartesi günü gerçekleşen kurultay en sakin ve en hizipsiz olan kurultaydı. Bunda milletvekili genel seçimlerinin yaklaşmasının önemli rol oynadığını ve bu sükûneti vekillerin kendilerini seçilmeme tehlikesinden uzak tutmalarına bağlıyorum. Zira genel başkanla ters düşen vekilin bir daha aday olma şansı oldukça azalır. Bunu çok doğal karşılıyorum. Ama ben kurultaya damga vurmada yetersiz kalan bir konuyu yorumlamaya çalışacağım. Ancak peşinen güçlü, özgürlükçü, adalet ve hakkaniyete uygun bir CHP bizim en arzu ettiğimiz bir siyasi temennidir. Bunu böyle ifade ettikten sonra asıl söylemek istediklerime geçebilirim. Bildiğiniz gibi Sayın KILIÇDAROĞLU bir önceki seçimde asırlık mücadelenin bir kahramanıyla özdeşleştirildi; GANDHİ… Evet, KILIÇDAROĞLU’nun genel başkan seçildiği son kurultayda CHP’liler çiçeği burnunda genel başkanlarını yeni/çarpıcı bir imajla kamuoyuna sunmak istediler. GANDHİ Kemal… Bu –uysun veya uymasın- nitelendirme ve sloganlarla CHP’ye bir sıçrama kazandıracaklarını düşündüler. Ne var ki bu benzetme çabaları kamuoyunda tutmadı. Tutamazdı çünkü GANDHİ ne kadar özgürlük ve sivil itaatsizlik yanlısı ise Sayın KILIÇDAROĞLU da o kadar statükocu ve de militarist bir anlayışa sahip. Her ne kadar kimi konularda özgürlüklerden yana bir tutum ortaya koymaya çalışsa da, genel/önemli konularda tamamen gerici, devletçi, statüko muhafazakârı gibi duruşunu gizleyemedi. Bu sebeple GANDHİ yakıştırması elbette ki tutmazdı. GANDHİ nazik, azimli ve mücadeleci iken, oysa KILIÇDAROĞLU (Türkiye siyasi arenasında sıkça görülen) kaba, istikrarsız ve çabuk cayabilen bir özelliğe sahip. Unutmayalım ki GANDHİ’yi lider kılan onun saydığımız değişmez meziyetleriydi. GANDHİ özgürlük yanlısı, çatması Silivri yanlısı. Hatta avukatı Silivri’nin. (Tabi, bu rada Silivri’de yatanları suçlu değil zanlı/sanık kabul ediyorum.) GANDHİ sivil mücadeleyi esas alır ancak çatması hala vesayetlerden medet umuyor. (son referandumu unutmadık tabi) CHP’liler GANDHİ KEMAL’in tutmadığını görünce yeni bir isim/sıfat arayışına giriştiler ve sabaha karşı “Arşimet”vari bir heyecenla yataklarından fırlayıp müthiş imajı, kurtuluşu birbirlerine müjdelediler; CHE Kemal… Peh! Ama öncelikle neden GANDHİ gibi bir liderden CHE’ye geçildiğini merak etmek ve merakımızın giderilmesini talep etme hakkımız vardır. Daha da önemlisi CHP’liler neden genel başkanlarının “kendisi” (gibi) olmasını uygun görmüyorlar? Neden Kemal KILIÇDAROĞLU ile yetinmiyorlar? Kişinin kendisi olması, göründüğü gibi olması gerekmez mi? Öyle ya, kim ne/kim ise o dur. Kemal ise Kemal, Tayyip ise Tayyip, Recep ise Recep… Neden benzetiliriz birilerine? Cevap açık ve net; Kişi olarak yetersizliğimizden, eksikliğimizden, yeteneksiz ve niteliksizliğimizden, yoksa ne ola ki? Mesela kendisine ait önemli bir hasleti var ise öyle ve onunla anılsın; Dürüst Kemal, Cesur Tayyip, Fedakâr Ali, korkusuz, yürekli Deniz vs. Koskoca Türkiye’nin en kadim partisinin (veya ATATÜRK’ün partisi) Genel başkanı başkalarına (velev ki Che gibi bir gerilla lideri olsun) benzetilsin, olur şey değil. Kanaatim odur ki birilerine benzetilmesi onu ayrıcalıklı, nitelikli kılmaz; bilakis başkasıyla tanınmasından dolayı “değer”ini düşürürsünüz. Bu yüzden CHP genel başkanının bu tür benzetilmeleri kabul etmesini onun “kendi(si)nden menkul bir sıfatının olmayışına bağlayanlar haksız sayılmazlar. Böyle yorumlayanlardan biri olarak; Benzetilen kim olursa olsun kıymet taşımadığını, Bu benzerliğin de doğru olmadığını, K. KILIÇDAROĞLU’nu kendisi olarak tanıyacağımızı ifade etmek istiyorum. Yoksa GANDHİ tutmadı Che verelim anlayışı “yetersizlik”dir. Yetersiz biri de CHP gibi bir partinin başında bulunmamalıdır.
- 24 cevap
-
- Cumhuriyet Halk Partisi
- CHP
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Çok haklısınız, söylenceler böyle. Daha sonra kimi "dini" eserlere de geçen bu söylencelerin doğruluğuna inanmayan bir müslüman olarak din ile "dini" olan ayrı tutulmalıdır. Kur'an en son din kitabı olduğu halde söz konusu tarih il ilgili hiç bir değinide bulunmuyor. Dogmaların üretkenliği gerçekten de dini geçer boyuttadır.
-
Sayın demirefe, inanın sizi anlıyorum ve bu sebeple ben de sizin gibi polemiğe gerek görmüyorum.
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Çok yerinde bir tespit. Kerbela vak'ası aşura gününe denk geldiği için bütünleşmiş/içiçelik söz konusudur. Birlikte anılmasının diğer bir yönü de sayı olarak aşuranın 10. (on) (gün) anlamına gelişidir saygılarla
-
Karşıt olmanız suç değil, ayıp değil. Ben bir durum tespiti için söyledim Mesela ben de iflah olmaz İP,MHP karşıtıyım. Ama bu halim/karşıtlığım onların doğrularını görmeme engel değil. Onları haksızca itham etmemi de gerektirmez muhalif oluşum. Zaten iktidarlar bütün vatandaşların kabulünü göremezler. Krallıkta görünürde bir tümüyle kabul olur. Bu yüzden karşıtlığınıza son derece saygı duyar ve bu hakkınızı kullanırken karşılaşabileceğiniz engellemelere de karşı dururum. saygılarla
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Hani Türkiye Cumhuriyeti hepimizindi? Evlerin değil 4000 köyün yakıldığını devlette kayıtlı, hem de bir bir... Neyse. saygılarla
- 119 cevap
-
- KÜRTÇE
- Arapça Kurdî
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Tamamen doğru, katılıyorum size. Ancak anane ile birleşen Kerbela faciası işi bu reddeye getirdi.
-
Sizin Ak Partiye olan kızgınlığınızı anlıyorum ve saygı duyuyorum. Bu kinin hiçbir adalet ve hakkaniyeti alıp götürmesini de anlıyorum. Ama sizler kadar duyarlı ve meraklı olmama rağmen sizden farklı düşünüyorum. Bu farklılık Ak Parti hükumetinin yanlışlarını görmeme engel değil. Nitekim Füze Kalkanı, Gençlerin protestosu, Siyasi cinayetler vs konularında gereken muhalefeti, tepkiyi de ortaya koymuşumdur. Hele son cümlenizi okuduktan sonra hükumete iflah olmaz bir karşıt olduğunuzu gördüğüm için bu konuda söylenecek fazla söz bulamıyorum. saygılarla
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
"GÜLER ZERE ÖLÜRSE TÜRKİYE EKSİK KALIR"
Ahmet AY şurada cevap verdi: Ahmet AY başlık Politika Bilimi
Beni Ak Parti'nin kalemi olarak görenlere bu yazımı ithaf ediyorum... Rahmetli Güler ZERE Ak Partili miydi?- 266 cevap
-
- GÜLER ZERE
- TÜRKİYE
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Çok lezzetli... Sizlere de afiyet olsun.
-
"Bugün AŞURA, Bugün insanlık onur ve haysiyetinin zirve günü, Bugün insan olmaktan gurur duyulacak gün, Bugün insanımsıların fırsat bulduklarında ne kadar alçak, ne kadar barbar ve ne kadar cani olabileceklerinin açıkça anlaşıldığı gün. Bugün insanlık ailesinin esenliğine kastedenlerin gerçek yüzlerinin din maskesinden/kisvesinden sıyrılarak ortalığa döküldüğü gün, Bugün gurur ve utanç günü. Ciddi bir çelişki; Hem gurur ve hem de utanç… Evet, Nerede durduğunuza ve nereden baktığınıza bağlı olarak değişir durum; Huseyn’in “insanlık ailesinin esenliği için gerektiğinde candan geçilmeli” şiarını kendi canı üzerinden ispatladığı gündür AŞURA. Kendisi için en sevgili ve en değerli olan ailesinin hayatları üzerinden insanlık ailesine verdiği sözü tuttuğu gündür AŞURA." Pasajı sanırım konuya açıklık kazandıracaktır. Kaldı ki eleştirmek daim sizin/bizim hakkımızdır. Lütfen özellikle beni ve yazılarımı eleştirmekten imtina etmeyiniz. Elbette ki insafla, her zaman ki gibi... saygılarla.
-
Ben (hükümetin değil) Türkiye'nin 60 yıla yakın süredir büyük oranda Amerikaya "mecbur" edildiğini/olduğunu biliyorum. Bundan kurtulmak isteyen yegane iktidar'ın Ak Parti olduğuna da inanıyorum. Ancak bu (60) yıllık mecburiyetten kurtulma öyle 3-5 yıllık iktidarla olacak şey değildir. ABD'de Ak Partiye mecbur olduğu için pazarlık masasına eşite yakın şartlarda oturmak zorunda olduğunu bilip Türkiye'ye buna göre tavır takınır. Oysa eskiden bütün hükümetlere talimatla görev/iş yaptırır pazarlıksız pay alırdı. Hem ABD ve hem de Ak Parti birbirine güvenmiyorlar. Bu istenmeyen ama zorunlu "stratejik ortaklık" nereye kadar varır hep beraber görürüz. saygilarla
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Tadına doyamayacak kadar yedim.
-
Sayın politika, İyi de karşıtırdığım ne ki? "Aşura"nın kendisi (yapılış şekli itibariyle) zaten karışık değil mi? Şaka bir yana ben hangi ifademle bu karışıklığı yaptığımı anlamadım. Tek söylediğim söz, bu gün aşura... Kerbela hadisesi aşura günü oldu, bu kadar... Saygılarla
-
Size katılmıyorum.
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
BİR: Dostum "bilmiyorlardı" dediklerim saf asker olan eğitisiz, bilinçsiz, ganimet derdinde ki "kul"lar. Elbette ki üsttekiler biliyorlardı. İKİ: Küfür etmek işim değil, ancak doğruyu bilmek sizi bilmem amma bana faydası çoktan da öte...
-
Bundan sonrası için çöümü beraber bulalım. Ha Ak Part kendini kullandırtmamak için çok çalıştı ve önemli oranda da başardı. Ne de olsa onlarca yıl yüklenen bir kambur vardı ne yapsın?
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
ABD fırsat bulsa Ak Partiyi bir kaşık suda boğar. Töre ve cinayetler asırlardır var. Ak Partiden de önce, islamdanda önce...
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Geçtiğimiz hafta Türkiye ve dünya gündemi için çok hareketli geçti. Zaten dönmekte olan başımı döndüren gelişmeler oldu. 14 Aralık Salı akşamından itibaren hastanelerden sonraki zamanlarımı evde yatakta geçirdiğim için haftanın iç ve dış siyasi nabzını çok iyi takip ettim. Her ne kadar bazen ağrı ve sancılardan mecalsiz, kendimden geçmelerim olmuşsa da “sebebi bilinmeyen” ve neredeyse “devletlerarası sorun” olan “hastalığım” tartışmaları TV’den, internetten takip etmeme mani değildi. (Bu arada beni ziyaret eden, arayan, face ve mail mesajlarıyla dualarını esirgemediklerini ileten herkese sonsuz teşekkürler ediyor, hastalığın sebebinin doktorlarca daha da tespit edilemediğini de ifade etmek istiyorum. Sayemde dünya tıp literatürüne yeni bir terim eklenebilir) İsrail’in özür dileme konusunu 15 (onbeş) saniyede konuşup red ettiğini, ABD’nin Ermeni hadisesiyle hükümete selam gönderdiğini, DEMİREL, ERBAKAN, ÇİLLER, M. YILMAZ seçim koalisyonu/ittifakı haberlerinin -ki taraflarca yalanlanmadı ya da yalanlandıysa duymamışlığıma verin- fısss çıktığını, “İki dilli” tartışmaların çok dilli sataşmalara vardığını, daha da pişmeyen civcivlik yumurtaların omlete dönüştürüldüğünü, CHP'nin kurultayının iktidara yürüyüşünü! izledim ve takip ettim. (Gerçi bu yazılarla önümüzdeki seçimlerde milletvekilliği ve bilahare bakanlığımı tehlikeye atıyorum ama neyse, vatan sağ olsun, gerçi bunlar furuuat mıydı teferruat mı bilemem) Evet, Önce iç sorunlardan başlamak istiyorum. En tartışma yaratan konu yine Kürt Sorunu bağlamında “dil” diyaloguydu. Öyle ki veren veriştirene… Geçen hafta BDP Genel Başkanlarından Selahattin DEMİRTAŞ “bundan böyle bölgede yasaları beklemeden ‘defacto’ olacak şekilde “iki dilli”liğe geçileceğini ifade ederek fitili ateşledi. Elbette ki tepkiler olacak, yadırganacak, kınanacak ve kimileri de destek çıkacaktı. Ancak biz burada kınamanın da ötesine geçen üç tepkiyi irdeleyip (irdeleyeceğiz yani dalgamızı) geçeceğiz. MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ twe’sinde; “Son günlerde siyaset ve medya kurumlarında yoğunlaşan iki dilli hayat tartışmalarını kaygıyla izliyorum. (Tartışmalardan bile kaygılı olmak ancak bize yakışır. A.AY) İki dilli hayat konusundaki talepler milletimizin parçalanmasına ve kardeşliğimizin bozulmasına giden yolu ardına kadar açar. (Evet, tek millet olunca dil birden fazla olmamalıdır. Çünkü tek milletin kullanmaya heveslendiği dil bir “yabancı dil” olabilir. Bu da tek olan dile zarar verir. Bu sebeple asırlardır hiçbir şekilde İngilizce, Fransızca, Arapça, Farsça sözcük bile kullanmamaya özen gösteriyoruz. Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden olan ve aynı zamanda altıok’u oluşturan maddelerden biri olan laiklik (aslında “layıklık” olacaktı! ama olanın olmuş olmasından dolayı –ne demek istediğimi ben de anlamadımsa da- böyle laik-lik olarak yazılmış olan sözcük dahi Türkçedir. A. AY) Demokrasi ve özgürlük kavramlarının arkasına sığınarak bu tartışmaları körükleyenler akıllarını başına almalıdır. Zira rüzgâr ekenin fırtına biçeceği asla unutulmamalıdır” diye ferman buyurdular. (Bu fırtına bu ülkede 2 şekilde eser; 1. Geçmişte olduğu gibi ortalığı kan gölüne çeviririz ve bunun sonucunda darbemiz gelir hoş gelir -pardon o ‘tren gelir hoş gelirdi- yani darbemizi çağırırız ve o da ısrarlara dayanamayıp vatanı kurtaracak. 2. Zat-ı şahaneleri daha önce söylemişlerdi ya; “50 yıl dağa çıkamaya hazır olun …” Tam da siyasi partinin görevi! Bana inanmıyorsanız Ağustos’09 Bursa kongresi konuşmasını okuyabilirsiniz. A.AY) BBP Genel başkanı da; Türkiye coğrafyasında bin yıldır Kürt, Arnavut, Laz, Çerkez, Alevi ve Sünni'nin birlikte yaşadı, hepsinin adı, yani milletin adı büyük Türk milletidir. Büyük Türk milletinin resmi dili Türkçe'dir. Bunun yanına başka bir şeyler ima etmek, soruşturmak, bununla alakalı hayaller kurmak ihanettir, görülen rüyadır, bu millet görülen rüyaları kâbusa çevirir. Herkes aklını başına toplamalı. Biz tabii ki bu ülkede herkesin anadan getirdiği dilini, örfünü, âdetini yaşamasını isteriz. İleri demokrasi yaşayan ülkelere baktığımızda nerede görülmüş bir milletin resmi dili yanına etnik dilini koymak. Bu hayallerini onlara zindan ederiz. Bu ülke sahipsiz değil. Kandil ve İmralı talimatıyla hareket eden 3–5 eşkıya artığına teslim olacak değildir. İktidar da muhalefet de üstüne düşeni yapacak. İktidar partisine, bölücü sözcüleri ile görüştüğünü söyleyenler, kendilerinin de aynı yoldan geçtiğini unutuyorlar. Kendi sırtlarındaki bagajları görmüyorum. Yapmamız gereken iş, Meclis iç tüzüğünü harekete geçirin. İç tüzük gereği dokunulmazlıkların kaldırılması için bunların ağzını kapatın, üç parti birlikte önerge verin, gereğini yapın. Sonra savcılar harekete geçsin, hukuk işlesin.'' (BAHÇELİ’ye yaptığım değerlendirmeyi bekliyorsanız TOPÇU için yapmayacağım. Zira değerlendirecek bir şey bulamıyorum) İşte böyleee; (MHP ve BBP bugün de K.Maraş katliamının yıl dönümünde de el ele-kol kola-kafa kafaya aynen açıklamalarında söyledikleri dil ve eylemi sergilediler. Anma gösterilerine şiddetli tepki gösteren ülkücü ve Alperen grubu tekbirlerle katliamı bilmem ki ne yaptılar, neyse biz iki dilli konuya dönelim, yoksa bozarım) MHP-BBP’nin tepkileri (tehditleri demeliydim) militarist, buyrukçu, “baba-ağabey”ce, despot ve şiddet içerikliydi. (Hoş TBMM Başkanının tepkisi bunlardan farklı değildi ama onu da –şimdilik- geçiyoruz. Yoksa “aileden sorumlu” bakanlığım sahiden tehlikeye girecek) MHP ve BBP liderleri “akıllı olun” uyarısı yaptıktan sonra “kaygı ve fırtınalar” ilettiler. Bu hız kesmeyince; “…Körükleyenler akıllarını başlarına alsınlar, hepsini adı Türk milletidir, ...kabusa çevirir, …zindan ederiz, ...harekete geçirin, …bunların ağzını kapatın …” (şimdi yumurta atan gençleri anlıyor muyuz? Çocuklar ne kadar da masum eylem yapıyorlar. Netice de yumurta. Tamam, yumurtalar bittikten sonra konuşmacıyı konuştursalar EYVALLAH kocamanından) Bunların nihai olarak yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Bakın ulusalcı kesimin saygıdeğer düşün adamı Nabi YAĞCI’ya yaptıklarına?* Buna destek vermelerin sonucunu siz düşünün. Evet, Bunlar, “iki dil”li tartışmalara iki Türk-İslamcı siyasi partimizin katkıları! Peki, cumhuriyetimizi kuran (evet buna inanıyorum. Çünkü cumhuriyeti askerler kurdu ama halkta benimsemedi değil. Fakat bir türlü halkın cumhuriyeti olmasına izin verilmiyor) ve tarih boyunca da koruyup kollayacağına yemin eden ordumuz ne yapar dersiniz? Derhal e-muhtıravari bir edayla klavyeye geçen asker; “Son günlerde ‘dilimiz’ üzerinde kamuoyunun gündeminde yer alan birtakım tartışmaların, cumhuriyetimizin temel kuruluş felsefesini kökten değiştirecek bir noktaya doğru hızla götürülmeye çalışıldığı endişeyle izlenmektedir. TSK; cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma görevi kapsamında; ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuş ve olmaya devam edecektir” denildi. (Der, çünkü normlar böyle emrediyor. Yasalar ve Kırmızı Kitap’ta koruma-kollama görevi verilirse olacağı bu. Bunu değiştirmediğiniz müddetçe de koruyup kollama TSK’nındır. İlgili-ilgisiz herkese duyurulur) TSK’nın açıklaması (her ne kadar siyasi konularda TSK’nın açıklama yapmasına karşıyım ama) iki siyasi partimizin açıklamalarından daha mutedil. Siyasi partileri –ki uğruna can verip can alacak olan, gözü kara taraftarı/sempatizanı, gençlik kol ve kurulları mevcut, verilecek emri gözünü kırpmadan yerine getirecek militanlara sahip- böyle bir ülke de TSK ve üniversite gençliğinin tepkileri çok da anormal değil. Son ayların “en demokrat” görüntüsü veren CHP lideri kurultayda bence çok anlamlı olan; _ …………….. ifadeleriyle! herkesin anlayacağı tepkisini sergiledi. Neyse söz uzadı, ama ben son derece mutlu olduğum şu anlamlı “iltifatları” da bu iki siyasi partimizden duydum. Eğer yazmazsam haklarını yemiş olurum! İşte o muhteşem sözler: “Bin yıldır birlikte yaşadık, kardeşiz neticede” ve “Elbette ki herkes dilini kullanacak …” Tabi, Dilimizi kullanmadan yemek yiyemeyiz ki, di mi yani? kardeşiz neticede? Hay Allah benim müstehakımı versin e mi? DEVAM EDECEK... Not: Bol vaktimde face’ye epeyce takıldım ve; Doyamadığım bir ses keşfettim. Ben bahan o sesin doyumsuzluğunu dinlemeye devam edeyim. 1.Yandaş Basın ve diğerleri 2.Haber90dakika; 01 Ağustos’09 3.Yandaş Basın ve diğerleri 4. Gnl. Kurmay int. sitesi ve cümle âlem. * Nabi Hoca’ya yapılan saldırıyı çok ciddiye almak gerek. Zira TKP’nin son Başkanıydı. Onu da böyle saldırıyla susturmaya çalıştıklarına göre durum farklı. Sivil inisiyatif geliştirmek gerek diye düşünüyorum.
-
Sizi anlıyorum ancak toplumsal değişim ve dönüşüm çok da kolay olmamaktadır.
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sayın Raif Bostan, Kız/kadın sevgilisi ile cinsel ilişkiye girdiği için değil sevgilisiyle evlendiği için katledildi. Daha hunharcası bu... Ak Partiye olan kin ve nefretiniz her kötülüğün başını ve sonunu ona götürür. 7 yıl önce, 70 yıl önce durum çok mu uygardı?
- 24 cevap
-
- MARDİNLİ SONEY
- Süryani
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: