suheda_

hayatım sen hiçmi annene böyle bir şey söylemedinmi?Bir düşün bakalım hepimiz söylemişizdir mutlaka heleki o ergenliğin getirdiği hırçınlıkla.. ama bu gerçekten annelerimizi sevmediğimizi göstermez değilmi? Şunu unutma istersen kendinden pay biç herkes hayatta en çok annesini sever,bunu inkar etse bile bu bilinç altımıza işlemiş bir durumdur etinden kanında bir parça,onun vucudunda şekil bulmuş onun kanındaki oksijenle hayata tutunmuş.. Her çocuk birazda annesidir aslında..birazda değil en çok..

sizi bilmem ama benimki yerinde şaka bir yana,Erbilin yaptığı seçim arifesinde patronlarına yaranmaktan başka bir şey değildir.Yoksa emin olun onların umurunda bile değil kime ne olduğu zaten farkındaysanız eleştirdiği şeyde feribotta akp otobüsü yüzünden 20 dk bekletilmiş olmasıydı,yani şahsi adına bir eleştiri getirdi toplumsal bir mesaj verdimi?Benim haberlerde izlediğim buydu en azından başka bir şey varmıydı bilmiyorum oturup Erbilin programını izlemiyorum. Onların tek derdi yaptıkları şarlatanlıklarla ceplerine indirdikleri milyarlar... Sorarmısınız Erbil'e ekonomik kriz kendisini ne derece etkiledi acaba? Sorun her ikiside maviciğim Ama Erbil söylenecekleri en son dikkate alınacak kişidir diye düşünüyorum...

teşekkür ederim tabiki inanıyorum samimiyetinize kimse kimseye hissetmediğini söylemez.. bu arada dayının söyledikleride çok hoşuma gitti ve Efendi benim "bazılarının yanında öküz daha delikanlı kalır"sözüm varya şuan harbi tescillenmiş durumda

Şimdi canlı yayında milletin donunu indiren Erbil bu şekilde kaybettiği itibarını gerimi kazanmaya çalışıyor ho hiç itibarı olmuşmuydu oda tartışılırya neyse.. Onu bunu bilmem ama akp ye çatarak bizim forumda epey bir hayran kitlesine artış olacağı malum

Efendi aşkolsun ben genelleme yapmadım... sadece her kadının hayatına mutlak bir kez bir öküz girmiştir onu demek istedim yani bu açıdan bakılınca yukarıdaki söz doğrudur

Öyle bir kadının programınada ancak böyle bir adam yakışır

inşallah bacım inşallah sende sende

Düzelteyim eksik söylemişim hangi kanal olduğundan emin değilim dizi magazin adlı bir programda sanıyorum cine5 teydi orada stv de yanınlanan tek Türkiye adlı dizinin çok kısıtlı bir bütçeyle çekildiği halde en çok izlenen dizilerden biri olduğu söylendi..Ama mevzu bahis olan diziyi ben hiç izlemedim. Ben yukarıdada söyledim "beşinci boyut"rastlarsam özellikle oturup izlerim birde "ölümsüz kahramanlar" var tabi ama onu izleyemiyorum çok kötü hissediyorum sonra kan çanağına dönmüş gözlerle ben tv izlerken kanal falan ayırmam çünkü tv izlemeyi severim fakat ne yazıkki izlemeye vakit ayıramıyorum.gece 22 den sonra ne kalırsa bahtıma..

şöyle bir gerçekte var STV de yayınlanan bir çok program en çok izlenenler listesinde geçen tv de yanılmıyorsam CİNE5 teydi oldukça kısıtlı bir bütçeyle çekilmesine rağmen Tek Türkiye adlı dizi en çok izlenen dizilerden biriymiş... Şimdi her önüne gelen STV denilince "ııyyy mııyyy "yapıyor ya e peki kim izliyor bunları

çok sabır isteyen bir iş hiç bana göre değil,ama şöyle yapabiliriz sen balık tutarken ben sana eşlik ederim kırlara çıksak yalın ayak gezsek desem

yaşlanıyorsun demekki sen onu bırak ben bazı reklam filmlerinde bile ağlıyorum..

olur ederim ama önce kendi işim bitecek, çay getir yanında bisküvide olsun desem

iş yerinde iki müfettiş varken öğleden sonra işi kırsam sinemaya gitsem parklarda dolaşsam ertesi gün hiç birşey olmamış gibi işe gelsem gelebilirmiydim?yok,kesin müdür iş akdimi fesih etmiş olurdu

uçan kıyafetler malum içinde kimse yok denecek kadar zayıf biri olunca

aynen ve o yalnızlığın getirdiği korkuları...

Her dönem değişiyor şimdilerdeyse şekerim

Sırf merağımdan..Bu yıl o sokağa gittim (İsmailağa sokağı) ve o camide (ismailağa Camii)namaz kıldım.Tuhaf bir şekilde ilk önce beni camiye almak istemediler ajan falanmı zannettiler bilmiyorum ama sonra kapılar açıldı içeri girdim.. Her yer lokantalar alışveriş mağazaları dükkanlar aklınıza gelecek her şey orada onların tekelinde hep aynı kadınlar hep aynı erkekler öyle büyük bir güç var ki orada kırılmasıda aşılmasıda çok zor bunu kendi gözlerimle gördüm... Tıpkı Adıyaman Kahta'da gördüğüm gibi Birgün bu merağım başıma bir iş açmaz umarım

Mine bu forumda hep aynı çizgide kalan hanım hanımcık seviyeli son derece sıcak bir dostumuz oldu hep,hiç iniş çıkış yaşamadık bunca yıldır burada yazıp çiziyoruz ve kendisini gerçekten çok seviyorum

bu Admininde espiri yeteneği öldürecek beni bu arada özel mesajla ayak numaramı merak edip soranlara 37 olduğunu söyliyimde

Hadi Suheda filmin 3. versiyonunun vizyona girmesine bir ay kaldı şimdiden alıştır kendini

Bir süre önce bir misafirim vardı. Hani hatırlarsınız yine blogımda bahsetmiştim benim küçük canavarlarım (yeğenlerim) bir kuş alalım diye tutturmuştu ya bende kıramayıp bir yavru muhabbet kuşu almıştım onlara.. Bizim küçüklerin annesi rahatsızlanınca her zaman olduğu gibi ellerinde çantaları bende kalmaya geldiler.Tabi bu sefer yalnız değilllerdi yanlarında kuşları boncuğuda getirdiler. İlk önceleri bayağı bir huzursuz oldum kuşu görünce,kuş besleyenler bilir etrafa yem saçar tüy döker,her kafesten çıkışında olur olmaz yerde kakasını yapar...Tam benlik bir durum yani ,tabi kuşu alırken bende kalma ihtimalini hiç düşünmemiştim.kendi kendime "sanamı kalmıştı kuş almak"diye kızarken birde çocukların annesi arayıp"aman ha sen şimdi o kafesi çamaşır suları ile silmeye kalkarsın ölür bak sakın yapma"telkinleri Her neyse ilk önceleri o uçarken salonun ortasında ben yerlerde sipere yatmış bir şekilde sürünüyorum.eee ne yapiyim korkuyorum.amaaan sende kuştanmı dediğinizi duyar gibiyim sanki elimde olan bir şey,ben her türlü mahlukattan korkarım..Mutfak kapısının arkasında yaşayan minik örümceğim hariçti taki birgün evi süpürürken ki çokta dikkat ediyordum hazin bir şekilde süpürgenin içine kaçışını hatırlamak bile istemiyorum.İnanmayacaksınız isim bile takmıştım ona.. Her neyse bizimmuhabbet kuşu epey bir büyümüş ve nasıl geveze olmuş çenesi hiç susmuyor.. Allahtan hayvancağız her uçuşunda bana ilişmeden bizim ufaklıklardan birinin kafasına konup orda duruyor. Çocukların büyük gayretleri ile sonunda ona parmağımı uzatmayı başarabildim kuş artık benim elimede çıkıyor başını bir yana yatırıp yüzüme bakıyor başarmanın verdiği mutlulukla ve elimden hiç düşürmediğim ıslak mendillerle kuş bana bende ona alıştım.. Artık uçuş molalarında benim kafamı tercih eder oldu,etti ne oldu dakikalarca başımda durunca çocuklar kahkahalardan yerlere yatıp "halaaaa kuş saçına kaka yaptı" her seferinde öğürerek böğürerek önce halihazırdaki ıslak mendille saçımı temizletip ardından banyonun yolunu tutuyorum. Ama tüm bunlara rağmen aramızda acayip bir sevgi bağı oluştu işten eve gider gitmez daha üstümü değiştirmeden önce onu seviyorum sonra işime gücüme bakıyorum.Ne yalan söyleyeyim kuşta beni görünce daha bir heyecanlanıyor evde iş yaparken omuzumda duruyor ordan yüzüme bakıyor küpelerimle oynuyor birde bir omuzumdan diğerine yürürken o cadı tırnaklarını tenime geçirmese daha bir mesut olacağım ya neyse..Koltukta uzanırken ayaklarıma tüneyip üzerimde dolaşıyor artık tamamen içli dışlı durumdayız. Sonra bir baktım ki çocuklar artık kuşu bana vermek istemiyorlar ben dışarı salınca onlar yuvasına kapatıyorlar bana gelmesine izin vermiyorlar ne oluyor demeye kalmadan annem "farkındaysan kuşa alıştıktan sonra çocukların tarafına bakmaz oldun"deyiverdide bende jeton düştü zaten anneleri yanlarında olmayan çocuklar ellerindeki en kıymetli şeyi yani beni kuşa kaptırınca ciddi bir huzursuzluk baş göstermiş.. Gel zaman git zaman annenin sağlık durumu düzeldi.Çocuklarda boncuğu alıp evlerine yollandı arkalarından boynu bükük kalakaldım tabi çocukların değil boncuğun çünkü çocuklar zırt pırt bende.. Arada kafesinin durduğu yere bakıp hüzünleniyorum ve sırf onu görmek için (bunu çocuklar bilmiyor)kalkıp evlerine gidiyorum.. Bir şeyi anladım ki hiç kimse evde hayvan beslememeli yokluğu zor oluyor çünkü.. Birde pisliği Dipnot:fotoğrafta gördüğünüz ayaklar bendenize aittir. Suheda

Ooofff nefisti,muhteşemdi daha ne diyeyim.. Dinlemekle duymak arasındaki o ince çizgiyi bize hatırlatan,müziğin aslında her yerde olduğunu öğreten müthiş bir şölendi.. Ben bu filmi ta en başından en sonuna kadar gözlerim dolu dolu izledim.Her sahnesi etkileyiciydi. Freddie Highmore (August Rush) o yaşta o nasıl bir oyunculuk öyle?hele o müzik çalarken yada dinlerken yüzüne takındığı yarı hüzün yarı mutlu ifade.. Ya kilise korosundaki minik zenci kız aman yarabbi dedim Whitney Houston sesini bunamı emanet etti... İlk doğduğu andaki hastane yatağından müzik sesine uzanan minik eli anne babasının ilk tanıştıkları sahne,doğanın sesini bir melodi şeklinde dinlediği sahneler ve tek arzusunun "bulunmak"olduğunu söylediği.. mutlaka izlemelisiniz.. Dipnot:müzikal filmlerden hoşlanmayanlara,film sandığınız tarzda müzikal bir film değil duygusal yönü ağırlıklı o yüzden gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz.. beğenmezseniz biz burdayız

lütfen çevreyi kirletmeyelim valla beddua ediyorum

doktorum bir çuval antibiyotik yediğim halde 15 gündür geçmeyen öksürüğüme çare bul....

ben,dertleşirdik beni benden başka kimse anlamıyor