suheda_

Vortekse giren THY uçağını kule düşürdü Deneyimli kaptan pilot Fevzi Altunbulak, Amsterdam'daki facianın asıl suçlusunun Hava Trafik Kontrol (ATC) ile kule olduğunu ileri sürdü. airturkhaber.com'a konuşan Altunbulak, “El ele vererek uçağımızı düşürmüşlerdir. Şimdi de hatalarını örtbas ediyorlar” dedi Böyle çarptı Türk Hava Yolları'na ait Boeing 737-800 tipi Tekirdağ Uçağı, Amsterdam Shipol Havalimanı'na inişi sırasında belirlenemeyen bir nedenden dolayı piste 500 metre mesafedeki tarlaya böyle indi. Sivil havacılık sektörünün deneyimli ismi Kaptan Pilot Fevzi Altunbulak, Hollanda'daki kazaya ilişkin müthiş iddialarda bulundu. Isparta'da dağa çakılan Atlasjet uçağının kaza - kırım raporundan önce düşüş sebebini açıklayan Fevzi Kaptan, “Kule, Tekirdağ uçağını hatalı yönlendirdi. Hollandalılar kusurlarını gizlemek için kule ile pilotlar arasındaki görüşme kayıtlarını da yok etti” diye konuştu. Uçağın düştüğü yer ile pist arasındaki mesafenin yaklaşık bin 500 metre, görüş mesafesinin de 4 bin metre civarında olduğunu ifade eden Altunbulak, airturkhaber.com sitesine yaptığı açıklamada Kule'nin, uçağın Vorteks'e (anafora) girip yalpalayarak yıkıldığını gördüğünü söyledi. Yolcuların, “Ani bir düşme ve yalpalama oldu, ardından gaz açıldı ve düştük” şeklindeki sözlerinin de bunu gözler önüne serdiğini kaydeden Altunbulak, sözlerini şöyle sürdürdü: ANAFOR ŞARTLARI VAR “Hava temiz, sis çökmüş fakat görüş mesafesi 4 bin metre civarında, yani rüzgar yok, türbülans yok, bulutlanma yok. Ne var? THY uçağından iki dakika önce inen North West Havayolları'nın koca 777'si var. Bu şartlar vorteks oluşması için son derece uygun. Anladığımız ve Tahsin Kaptanın tecrübesine güvenerek, pilotlar o anda yapması gerekenlerden fazlasını yapmış. Yani uçağı anormal durumdan çıkarabilmek için gazlar açılmış. İşte yolcuların (bir yalpalanmayla düşüş yaşadık, ardında gazların açıldığını duyduk) dedikleri bu! Fakat muhtemelen ani gaz açılmasıyla, motorlara hava girişi engellendi. Ve uçak olduğu yere yıkıldı. Yıkılırken bile pilotlarımız bunu inişe çevirme becerisini gösterdi. Daha iyisini yapabilecek olan varsa, çıksın ortaya.” KONUŞMALAR GAYET SAKİN Dünya medyasında ve internet ortamında uçak ve ATC (Hava Trafik Kontrol) arasındaki konuşmaların yayınlandığını, uçakta ATC ile konuşanın Tahsin Kaptan olduğunu ifade eden Altunbulak, “Dikkat edin sesi ne kadar sakin, en ufak telaş yok. Eğer ortaya atıldığı gibi motorda bir arıza, yakıt bitmesi veya başka bir teknik sıkıntı olsaydı, bunu konuşmalarda deklare ederlerdi” dedi. Altunbulak sözlerini şöyle sürdürdü: EL ELE VERİP UÇAĞI DÜŞÜRDÜLER “Son derece normal yaklaşıyorlar. ATC ile Tahsin Kaptan arasındaki konuşma; (SPY noktasına gidin (bu 1-8 sağ pistini karşılayın demek) ILS yaklaşmasına serbestsiniz, kule ile temasa geçin) diyor ve bitiyor. E peki kule ile kokpit arasındaki konuşma nerede? Kuleyle konuşmadan, yaklaşmaya giremezler. Neden sadece ATC ve kokpit konuşmaları servis ediliyor? Kule kokpit konuşmaları nerede. Her tarafta araştırdık yok. Belli ki yok etmişler. Hatalarını gizlemeye çalışıyorlar. Hata ise şu; Konuşmalarda North West'in bizim uçağımızın 2 dakika önünde olduğu açık ortada. Bu vorteks'e son derece müsait hava şartlarında bunun en az 4 dakika olması gerekirdi. ATC bunu göremese de, kule görüyor. Hatta kule her şeyi gördü bu kazada. Trafik hemen kesiyor. Bizim uçağımıza; (Neredesiniz? Sizi göremiyoruz cevap verin?) Diye bir konuşma var mı? Yok. İddia ediyorum, bu kazanın sebebi Schiphol ATC ve kuledir. Beraber el ele vererek bu uçağı düşürmüşlerdir.” alıntı

Kim olduğunun ne önemi var? önemli olan söylenen sözdür,neden "babamın ölüm yıldönümünü kutluyorum" diye bir espri yapmayıp espirisine Çanakkale Şehitlerini malzeme yapmıştır..konu bundan ibarettir. birde ya gerçekten şu her olaya siyasi bir süs verip değerlendirme çabasına bir son verilsin ciddi anlamda hem midemi kaldırıyor hemde basitlik geliyor bana bu durum.. Neredeyse her konunun arkasından aynı muhabbet,öyle ki içleri nasıl bir kasvetle kaplanmış ki bu insanların artık değerleri bile senin benim diye ikiye bölmüşler,En azından benim açtığım topicte bana karşı yapılmasın..

Her ikiside haklarında yorum yapılacak değeri arz etmiyorlar.. Ucuz karakterlerin pis ve ucuz showları annemin bir sözü vardır ağır sözler için der "köpek yese kudurur"birbirlerine bunca ağıza alınmadık laf ettiler görün bakın bir kaç aya varmaz sarmaş dolaş gene şarkı söylerler..

İyide canım benim tartıştığımız şey bu değil ki,Ben san kalkıp tüm bunları yapan Atatürk'tü gibi bir cevap yazsam sonrasında gelecek olan tartışmayı söyleyeyim Atatürk Türkmüydü.. Sadece bir kaç yorum yapayım Osmanlıyı Atatürk tek başına devirmedi böyle bir şey iddia edilemez zaten Osmanlının gerilemesi ardından çöküşe başlaması Atatürk'ten çok daha öncelere dayanıyor.İttihat ve teraki sadece kaçınılmaz olan sonu hızlandırmıştır ki amaçları bu yönde olmadığı halde.. Pardon biz ne anlatıyoruz,al aynı soruda sana gelsin bakalım Osmanlı dediğiniz hangi milletti?Yada şöyle söyliyeyim Osmanlı milletmiydi hanedanlıkmıydı?

Peki diğer reklamlar gibi sen kaç para ödüyorsun siteye canım kardeşim sürekli dile getirişinden ve resimlerde görüldüğünün üzere sanıyorum bunu daha öncede başka bir topicte konuşmuştuk ciddi alkol problemin var daha kaç yaşındasın yahu,yazıktır kendine acı hadi kendine acımıyorsun başka insanları özendirmeye çalışmanın mantığı ne??

hadi canım,peki bu soru sanada gelsin Osmanlılar dediğiniz kimdi? Bu arada belirtmeden geçemiyeceğim Türk'lere Türkçe'ye ve Atatürk'e olans saygınızdamı isim baş harflerini özellikle küçük yazmanız

Asıl çirkinlik Osmanlıyı kendi başına apayrı bir milletmiş gibi gösterip Türk düşmanı olduğunu savunmaktır. Konunun açılış sebebi başlı başına bir etnik köken araştırması değilmi zaten neymiş efendim Osmanlı Türk düşmanımıymış,bak sen Osmanlı dediğiniz kimdir? Ben bu yüzden diyorum ya oldu olacak elinize bir mezura alıp kafatası ölçün diye..Bir insan ben Türk'üm diyorsa Türk'tür bunun ötesini berisini aramanın mantığı nedir. Ben Türk'üm arkadaşım sen beni "kızıl değilsin çekik gözlü değilsin o zaman Türk değilsin" gibi ne kadar varsayımla itham etmeye çalışırsan çalış Hiç unutmuyorum,bir keresinde vapur güvertesinde Japon turistlerle bir arada otururken japonun biri beni ve yanımdaki arkadaşımı gösterip "siz Türkler ne kadar çok birbirinize benziyorsunuz"demesiydi,oysaki arkadaşım Boşnaktı.Onların bu sözüne karşılık gülmüştük çünkü bize göre japonlar birbirinin kopyasıydı. Erzurum'a gittiğiniz zaman herkesi birbirine benzetirsiniz bu Urfa'dada böyledir İzmir'dede keza Trabzon'dada.. Genetiksel özellikleri tabiki inkar etmiyorum ama yaşanılan coğrafyanın fiziki görünümüne olan katkısıda inkar edilemez bir gerçektir. Şimdi Erzurum'u Urfa'yı Trabzon'u İzmir'i Denizli'yi Edirne'yi silkeleyelim bakalım içerisinden sizin tarifinize göre kaç tane Türk çıkar.. Eğer olaya böyle bakarsak Eskişehir'deki Tatarlarla Mersin'in dağlarındaki Yörüklerden başka kimse Türk değildir..

Beşlikmi bu bana hakarettir,buyurun

ben ve gürcülük buraya çok sonradan göç eden aslı astarı belli bir aileye mensubum ben.. gürcülerin kimler oldukları bellidir saklamıyorlarki,gürcü köyü,gürcüoğulları diye zaten mevcutlar halen.. oldu olacak birde elinize mezura alıp kafatasımı ölçün bari ben Türküm diyorsam Türküm.. Yok Türkler çekik gözlüymüş kırmızı yüzlüymüş iyide insanlar yaşadıkları coğrafyaya özgü fiziksel özellikler taşımazmı? Ben karadenizli olarak ne kadar beyaz tenliysem güneyli biride o kadar esmerdir.Bunlarmı delil yani?

hahahaaa valla kahkaha attırdın beni ama öyle değil çabuk sinirleniyorum ama aşırı derecede merhamet sahibiyim inanırmısın ben hayatım boyunca kimseye küs kalmadım sadece mesafe koyabiliyorum.. birinden ne kadar nefret edersem edeyim başına üzücü bir olay gelse herkesten önce ben koşarım.. Mesela dilencilere para vermeme kararı alırım her gün ama önüme uzanan hiç bir eli geri çeviremem,bunu bilen çok kişi tarafındadan sömürülüyorum bile bile göz yumuyorum.elimde değil daha katı ve daha az af edebilmeyi çok isterdim.sonuçta en çok benim canım yanıyor

hem merhametimi hem öfkemi,ya tamam biliyorum bende bir tuhaflık olduğunu

tabi canım ona ne şüphe

harika,ama bunları sadece bayanların değil erkeklerinde bilmesi gerekiyor değilmi

beni,niyeki

gelecekteki ben kapımı çalsın..

karadut'un hikayesi‏ "Bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı. Kızın adı Tispe ,delikanlının ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde otururlardı. Birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine karşı ask beslerlerdi. Fakat aileleri görüşmelerini istemezler, birbirlerine uygun olmadıklarını düşünürlerdi. Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı. İki evin arasında gizli bir çatlak vardı aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burda bulusur o aradan birbirlerine seslerini duyurur aşklarını dile getirirlerdi. Bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. Tispe ağaca Piremus dan önce varmıştı. Gittiğinde avını yeni yemiş ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. Korkarak bi mağaraya doğru koşmaya başladı. Farkında olmadan yolda boynundaki eşarbını düşürmüştü. O sırada Piremus geldi gördükleri karşısında donup kalmıştı. Kocaman aslan ağzında kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe nin esarpını parçalıyordu. O an aklına gelen ilk ve tek şey aslanın Tispe yi öldürerek yediğiydi. Tispe siz yaşayamazdı. Aklından geçen sadece aşkı uğruna canına kıymaktı. Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. Kanlar içinde cansız bedeni yere düştü. Tispe ise korkusunu bir kenara atıp bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. Ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzleşti. Piremus un cansız vucudu yerdeydi ve elinde Tispe nin düsürdüğü eşarpını tutuyordu. İlk önce genç kız olanlar karşısında ağlamaktan hiçbir şeyi anlayamamıştı. Ama esarpı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. Bir an ve mağarada düşündüğü o korkunç şey başına gelmisti. Ve onun öldüğünü düşünen Piremus askı uğruna canına kıymıştı. Tispe bir an bile düşünnmeden hançeri aldı ve göğsüne götürdü. Onların aşkı ölesiye bir aşktı ölüm bile onları ayıramazdı. Eğer Piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa o da hiç çekinmeden canına kıyabilirdi ve hançeri sapladı. Birden vücudu Piremusun bendeninin üstüne yığıldı. O anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzlestirmek istediler ve bu ciftin üstünde duran agacı bunların askına adadılar. Piremusun kanını bu ağacın meyvelerine, Tispenin gözyaslarını ise ağacın yapraklarına verdiler. O günden beri kara dut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini, (Piremusun kan lekesini), dut ağacının yaprakları, (Tispenin gözyasları) temizler.. Bilirmisiniz dut agacının meyvesinin lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız lekenin gittiğini göreceksiniz. diye bir mail atmış arkadaşım,klasik mitolojik hikayelerden biri işte... Ama ben karadutu çok severim artık bu mailden sonra yiyebilecekmiyim bilmiyorum(her ne kadar hayal ürünü olsada Piremusun kanı)düşünsenize vampir gibi kan yediğinizi

Pardon burada ne ıspat edilmeye çalışılıyor? Etnik kökeni Türk olmayanların "ha bakın Osmanlıda Türk düşmanıydı"göndermelerimi İnsanın aklına ister istemez şöyle bir soru sormak geliyor Osmanlı bir millet ismimiydi?Hayır Osmanlı hanedanlıktı.. Osmanlının Türk düşmanı olduğu söyletilerinin masonik bir ifade olduğunu söyler bugünkü tarihçiler.. Osmanlı tarihçisi ve Şeyhülislamı Hoca Sadedin, Tacü’t Tevarih adlı eserinde Osmanlı fetihlerini anlatırken “Türk yiğitleri”, “Zaferleri gölge edinmiş Türk askerleri” gibi ifadelerle Osmanlı askerlerini över. 17. yüzyıl tarihçilerinden Solakzade Mehmet Hemdeni de eserlerinde “Konstantiniyeyi feth eden Türk’ün oğlu” gibi deyimler kullanır. 16. yüzyılın en büyük tarihçilerinden Gelibolulu Mustafa Ali ise Kühn-ül Ahbar adlı eserinde “seçkin millet, güzel ümmet, Türk milleti” nitelemesi yapar. Osmanlılar ilk dönemlerinde resmi yazışmalarını Türkçe yaptılar. Edebi ve bilimsel eserlerdeki Arapça ve Farsça etkisi Osmanlı'da giderek azaldı. Arapçanın üstün olarak düşünülebileceği zannından hareket edilerek Astronomi dalında Osmanlı zamanında yazılan eserler üzerinde yapılan dil araştırmasında; Örneğin; Osmanlı Astronomi Literatürü tarihine bakıldığında toplam 2286 astronomi eserinin, % 43'ü Arapça, %46'sı Türkçedir. Astronomi dalında 15. yüzyılda Türkçe verilen eserler %13 iken; 20. yüzyılda % 70'e ulaşmıştır. Matematik sahasında yazılmış kitapların %51'i Türkçedir. Coğrafya kitaplarının % 95'i Türkçedir. Tarih sahasında yazılmış kitapların %90'ı Türkçedir. Osmanlıca Türkçe dilbilgisi ve Türkçe sözcükler üzerine inşa edilmiş, Farsça ve Arapça kelime ve gramerlerin katıştığı Arap harfleriyle yazılan bir dildir. Türk İslam kültürünün en büyük ve son halkasıdır Osmanlı,Osmanlıyı Türk düşmanı diye tanıtmak Osmanlının varlığını inkar etmekten başka ne olabilirki.. Hayret ediyorum ya Türk düşmanlarının yeni bir stratejisimi bu Osmanlı Türk düşmanıymış kargalar güler buna yahu bu nasıl anlamsız bir düşüncedir. Osmanlıyı bir devlet olarak ele aldığımız zaman Osmanlı zaten kendisi Türktü..12.yy İtalyanlar bize Türkiye bize halkın çoğunluğunun Türk olduğu için TURCKİA veya TURCHMENİA gibi isimler koymuşlardır. Ayrıca Osmanlıda aristokrasi yoktur.Aristokrasi olmadığı için her sınıftan her etnik guruptan gelen insanlar bir çok makamda yer dinmişlerdir. 2. Murat döneminde Timurlular gibi kendilerinin de Türk olduğunu göstermek için, paralara ve toplara Kayı Boyu'nun tamgası (damga) vuruldu. 2. Murat döneminde Türkçe’nin ön plana çıkarıldığı ve Yazıcızade Ali’nin İbn Bibi’den çevirdiği ve ilaveler yaptığı “Selçukname” isimli eserde Oğuzlar ve Türklük anlatılır. Timur gibi Türklüklerini göstermek amacıyla 2. Murat dönemi ve Fatih dönemi Türk kimliğinin ön plana çıkarıldığı zamanlardır. 2. Murat döneminde dini, edebi, ahlaki, tıbbi, siyasetnameler, sözlük ve ansiklopedik eserler Türkçe’ye çevrilmiştir. Avrupalıların 11. yüzyıldan bu yana Anadolu için kullanılan Türkiye sözcüğü, Osmanlılar için de kullanıldı. Avrupa haritalarında Osmanlı; Türk İmparatorluğu olarak gösteriliyordu. Padişah’a da Türk sultanı diyorlardı. Osmanlı’ya gelen seyyahlar “Türkiye’ye geldik” deyimini kullanıyorlardı.adı: Türkle 1603 yılında Richard Knolles’in yazdığı eserde Osmanlı anlatılmaktaydı. Kitabının rin Genel Tarihi. Kitabının ilk cümlesi ise: Türklerin muhteşem imparatorluğu çağımızın dehşeti” olarak başlıyordu. Avrupalılar Müslüman olan birisine “Türk oldu” diyorlardı. Uzun süre Osmanlı’da kalan ve kültüründen etkilenen seyyahlar “Türkleştikleri” suçlamasıyla hapse bile atılabiliyordu. 1500'lü yıllarda Avrupa’da “acaba bu sene Türkler ülkemize gelir mi” sorusu hep soruldu. Osmanlı zamanındaki saray tarihçileri Osmanlı Hanedanı'nı Oğuz Han’a ve Orta Asya’ya bağlarlar. Bu eserlerde; Osmanlılar, Oğuz neslinden ve Kayı boyundandır. Osmanlı Tarihi, Türk Tarihinin bir parçası olarak ele alınır. Örneğin; Şehzade Cem Sultan oğluna “Oğuz Han”, 2. Beyazıd oğluna “Korkut” adını vermiştir. Sonuç olarak Osmanlının genel yapısı Türk'tü bunun daha ötesini berisini kurcalamaya gerek yok.. şuda var tabi kendileri farklı etnik guruplardan olanlar Türklerle kendilerini mukayese etme çabasında olduğu içindir bu Osmanlının Türk düşmanlığı hikayelerine inanmaları,ama şunu unutmayınki Osmanlının böyle bir ayrımı yoktu.. dipnot:siyahla belirginleştirdiğim yerler alıntıdır.

ya şimdi kimse çıkıpta burada "evet vakti zamanında karım beni aldatmıştı şöyle anlamıştım falan"diye anlatırmı?Anlatmaz.. sizde şüpheyle hareket etmeyiniz efendim çok rica edeceğim.hiç bir kanıtınız olmadan böyle bir yargıya nasıl vardınız anlamış değilim. karı koca arasına girilmez ama merak ettim nedir sizi böyle düşünmeye iten sebeb

Hayatta en çok özendiğim şeylerden biridir resim yapma yeteneği ama ben alican çizgisinden başka resim yapamam,annene imrendim ne güzel resim öyle..

nedense sizin canınızın bugün bir şeyler çekesi tutmuş yapacağım yorumdan sonra canınızın beni çekeceğini düşünerekten vaz geçtim

sizin canınız sigara çektiği için herşeyi onunla bağdaştırabilirsiniz amaaa bir kerem o sigara dumanı değil beyfendi,o melek figürü lütfen dikkali bakınız..

Şimdi avrupada sıhhı bizdede her zamanki gibi siyasi bir durumdur alkolun mevzu bahsi Efendi Alkol vücudun tüm sistemlerine en çok da kardiovaskular sisteme, sinir sistemine ve karaciğere zarar verir. Az miktarda alındığı zaman bile vücudun kendini onarması belli bir zaman alır.diyor uzmanlar. kişilerin içki içmesi bir diğerine zarar ermediği sürece kimsenin umurunda olmaz tabiki ama burada reklam vari bir özendirme söz konusu.. Yanlış olan budur.

Eeee birileride bundan cesaret alarak meclis kürsülerinde show yapmaya kalkıştı.. Oyunu bozdumu yoksa oyuna yeni bir halkamı ekledi orası tartışılır.

Olayı çarpıtmayalım benim söylemek istediğim apaçık ortada kutsiyet arz eden değerleri kimse kendine espiri malzemesi yapmasın. 250 bin şehit vermişiz adam kalkıyor "çanakkale şehitlerini kutladık"diyor yanındaki ne idüğü belirsizde çatlak kahkahalarla gülüyor.aklına başka bir şey gelmedimi? bumudur o gencecik çocuklara karşı duyulan vefa borcu,yarın çıkar bir diğeride teröre verdiğimiz şehitler için aynısı der.. Bu ne öfkeymiş!!bak sen,sen sahip çıkmayabilirsin ben sonuna kadar sahip çıkarım. Birinin koynundan çıkıp ötekinin koynuna giremediği için değilmi ensestler,taciler,tecavüzler sapıklığın açıklaması yada savunması bumu oldu şimdi? Hüseyin Üzmez denilen şahsın evinde gencecik karısı mevcutken yapmadımı o çirkin eylemleri.. Neyi savunuyorsunuz yada neyle itham etmeye çalışıyorsunuz. Kimsenin içmesi benim umurumda değil ama içipte birine öbürüne zarar verirse dil uzatırsa kimse kusura bakmasın ben sessiz kalamam.. Şimdi adam sarhoştu diye hoş göreceğiz onu bu vatanın hiç bir değeri sarhoş ağızların mezesi değildir. Bir bölücüye nasıl tepki verirsem onada aynı tepkiyi veririm.

Anlamadığım şey burda kim kime neyi özendirmeye çalışıyor.Çok büyük bir marifetmiş gibi basbayağı alkol reklamı yapılıyor.. sarhoş kusmuklarının arasında alkol medeniyeti