Dogrucudavut tarafından postalanan herşey
-
2009-29 Mart Yerel Seçimleri
Sn.Jön, BOP'a, AKP'ye karşı olması yetmez mi sizce ? ABD, AB hakkında ne düşündüğünü sizin bilmemeniz, onu ABD, AB yanlısı mı yapar ? Sizce içi boş sloganlar mı önemli yoksa icraat mı ? Saygılar.
-
2009-29 Mart Yerel Seçimleri
Sn.Domuzbağı, Baykal'ın liderliği hakkındaki değerlendirmelerinize katılmakla beraber, ''Go Home'' sloganını ben de onun için uygun bulmadım. Bu slogan dediğiniz şekilde ancak ABD'de geçerli olabilir. Saygılar.
-
yaz saati uygulaması kalkıyor
Ben saatlerimi daha yeni geriye almıştım. Şimdi de tekrar ileri mi alacağım ?... Keşke hiç dokunmasaydım. İşin yoksa, 20 tane saati tek tek ileri al, oof of Şuna bir karar verseler artık.
-
CHP’li gence öldüresiye dayak!
Sn.Yakışıklı, Birincisi ben size DHKP-C bölücü mü diye sordum, terör örgütü mü diye sormadım. Ayrıca, bu soruma tepki göstermenize de anlam veremedim. Ben ne tuzak bir soru sordum ne de her teröristi bölücü yaptım. Sorum sadece bu konuda ( DHKP-C bölcü sayılır mı ? ) fikrinizi almaktı. İkincisi, ben o alıntılarla olayın gelişimini anlatmaya çalışmıştım. İki olay da yani, CHPli Soysala saldırı ile ertesi gün büroya molotof atılması bağlantılı olduğu için göstermeye çalışmıştım. Sanırım anlaşılmamış. Üçüncüsü, madem o konular bu başlığa ait değil, siz neden bu başlıkta o konuyu gündeme getirip tartışma başlatmışsınız ? Konuyu açan sizsiniz. Şimdi gelip, beni konuyu başka boyuta çekme ile suçlayan yine sizsiniz
-
CHP’li gence öldüresiye dayak!
Mesele anlaşıldı. Bu durumda bu eylemi yaptıkları iddia edilen DHKP-C'lilerin bölücü olup olmadığını tartışmak gerekir. O zaman bunu tartışalım Sn.Yakışıklı. Sizce, DHKP-C bölücü müdür ?
-
BÖLÜCÜLER CHP'LİLERE SALDIRDI!..
Sn.Mavi, bir arkadaşımız dışında bunu iddia eden yok zaten. Bu olayı '' Gazi Halkının tepkisi'' diye niteleyen biz değiliz... Daha önce de ifade etmiştim. Bu olayı yorumlamak tamamen bakış açısına, yani nerede durduğumuza bağlı. Cumhuriyet mitinglerini tertip edenlerin gözünde Çağlayan'daki mitinge katılanlar, İstanbul halkının duyarlılığı olur ama AKP'lilerin gözünde toplanan kalabalık İstanbul'u temsil etmez. PKK'nın Güneydoğudaki eylemlerinin, Güneydoğudaki Kürt halkın tepkisi olduğunu iddia etmek gibi bir şey bu bakış. Bunu söyleyenler PKK gözlüğü ile olayları değerlendiriyor demektir. Burada da, kim bu olayı ''Gazi halkının tepkisi'' olarak niteliyorsa, DHKP-C gözlüğü ile bakıyor demektir. Ve bu bakış, şiddete dayanan eylemi meşrulaştırma amacı taşır. Tasvip etmiyorum, kınıyorum ama diye başlayan cümleler aslında şunu söylemek istiyordur : '' Ben de bu tepkiyi hissediyorum ancak bunun şiddetle gösterilmesi doğru değildir, yapanlar cahildir, şeytana uymuştur, bir anlık öfkeye yenik düşmüşlerdir, şiddete başvurmadan tepki gösterme bilincinde değillerdir vs. vs...'' Yani, bu tip bir söylemle, siz bir terör örgütünü masumlaştırabilirsiniz. Uluslararası destekli örgütler bu yolla masum halk tepkileri olarak sunulabilir. Oysa, terör terördür, kim yaparsa yapsın, terörün hiç bir haklı tarafı olamaz diyoruz değil mi ?
-
CHP’li gence öldüresiye dayak!
Takılınan mevzu, bu olay için medyanın haber verme tarzı ise, bir bakalım nasılmış : Medyayı savunmak gibi olmasın ama bu olayın aktarılışında ben bir çarpıtma göremiyorum.
-
Abdi ipekçi Cinayetinin İştirakçisi Artık Serbest
Bugün, her görüşten insan, 1970'lerde Bülent Ecevit'în Gladyonun cinayetlerini ortaya çıkarmaya çalıştığını bilir.
-
'Atatürk yaşasaydı yargılanırdı'
Güngören'de ki patlama sonrasında, "Biz kaç kişiyiz" platforumu üyesi yaklaşık 200 kişi ellerinde taşıdıkları, "Teröre Hayır' pankartlarıyla Güngörende bomba patlayan cadde boyunca yürümüştü. O sırada, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz, Güngören vatanına sahip çık, Ne mutlu Türküm diyene" şeklinde slogan atarak yürümüşlerdi. Ve ne gariptir ki, yandaş medyadan bilgilenen esnaf, 'sizin yüzünüzden oldu’ diye bunların üzerine saldırmıştı. Bu adamlara haksızlık yapılması, iftira edilmesi için, iktidar açısından nedenler yok muydu ? İşe bakın, şimdi de Tuncay Özkanı Ergenekon deyip, bir de PKK ile ilişkilendirdiler. Kumpası göremiyormusunuz ? Bu hareketin başarılı olamaması Baykalın kişisel hırsı yüzünden Özkana destek vermemesi nedeniyle değil miydi ? Gerçek Atatürkçülere duyurulur.
-
Dünyada hukukçu olmayan tek anayasa mah başkanı
İşçi Partisi’nin her gün bir başka yetkilisi basın toplantısı düzenleyerek Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yalan söylediğini o yüzden istifa etmesi gerektiğini bildiriyor... Nedir mesele derseniz.. Efendim Aydınlık dergisi bir süre önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın 1975-76 yıllarında yayımlanan İBDA-C’nin yayın organı “Gölge” dergisinin “Ankara temsilcisi” olarak görev yaptığını yazdı. Haşim Kılıç yaptığı açıklamada bu iddiayı yalanladı ve orada geçen H. Kılıç adlı kişinin kendisi değil, Hüsnü Kılıç adlı biri olduğunu söyledi. İşçi Partisi dergi künyelerinin fotokopilerini yayımladı. Künyede açıkça “Haşim Kılıç” yazıyordu... İstanbul’da yayımlanmakta olan İBDA-C’ye yakın Baran dergisinin 1 Mayıs 2008 tarihli sayısında da, Av. Ahmet Arslan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “12 Eylül öncesinde Salih Mirzabeyoğlu’nun başında bulunduğu hareketin yayın organı Gölge dergisinin Ankara sorumlusu” olduğunu yazdı. İşçi Partisi kimsenin geçmişini yargılamadığını ama Kılıç’ın doğruyu söylemediği için istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Haşim Kılıç son iddialara cevap vermiş değil... Ancak İşçi Partisi’nin takibinden çok sıkıldığı muhakkak... Savcıları göreve çağırması da sanılır ki özellikle bu yüzden... Melih Aşık- Milliyet 18 Haziran Çarşamba 2008
-
OSMANLILAR TÜRK DÜŞMANIMIYDI?
Kaplan kardeşim, bu dediğiniz doğru. Zaten kimse sadece buna dayanarak böyle bir iddiada bulunmuyor. Doğrudur, böyle niyetleri olanlar olabilir. Ancak, açık konuşmak gerekirse, ben ne Sn.Cyrano’nun, ne Sn.Mavi’nin, ne de Sn.Politika’nın böyle bir niyeti olduğunu sanmıyorum. Dini konulardaki tartışmalara bakarsanız, bu arkadaşlarımızın İslam karşıtı fikirlerle nasıl mücadele ettiğini görürsünüz. Şimdi, önce şu konuda anlaşalım; Türk milleti tabiri ve anlayışı, Osmanlı topraklarına, çöküş devrine tekabül eden son zamanlarında İttihat ve Terakki döneminde konuşulmaya başlamış, Ziya Gökalp’in ‘Türkçülüğün esasları’ eseri ile dayandırıldığı kavramları oturtulmuştur. Ondan önce, bir Türk milleti kavramı oluşmuş değildi. Çünkü, millet kavramı, imparatorluklarda geçerli ümmet kavramından sonra Fransız devriminin zemininde yeşermeye başlamış bir olgudur. Zaten bu nedenle, yüzyıllardır Osmanlı topraklarında bir arada yaşayan etnik unsurlar, emperyalist devletlerin kışkırtma ve telkinleri ile birer millet haline getirilmiş ve bunun sonucunda Osmanlı imparatorluğu içerisinde yaşayan etnik gruplar ayaklanmalar ile kendi devletlerini kurmuştur( Çünkü her millet için bir devlet gerekir ) Bulgarlar, Yunanlılar, Arnavutlar, Araplar bu yüzden ayaklanmışlardır. Aynı durum Ermeniler ve Kürtler için de gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Biz neden ilgili başlıklarda Kürtler için Millet değildir diyoruz ? Çünkü, eğer millet iseler, bir devlet kurma hakları doğar. Bizim tezimiz nedir ? ‘Kürtler de, aynen Lazlar , Çerkezler, Arnavutlar gibi Türk milletini oluşturan unsurlardan biridir’, değil mi ? Bu durumda, şimdi siz, ‘dönmeler, devşirmeler’( Sabetaycılığı ayrı tutuyorum ) bu millete düşmandır derseniz, Türk ırkından, kavminden olmayan, daha önce Rum, Ermeni olup, gerek evlenmeler yoluyla, gerekse kendi isteğiyle yüzyıllar boyunca önce Hristiyanken sonradan Müslüman olup, Türk kimliğini benimsemiş olan en azından Anadolunun %50’sini Türk milletine düşman görmek durumunda kalırsınız, ki bu doğru olmaz. Devşirmeler konusunda söyledikleriniz doğru olsa, Osmanlının yükselme devrinin en önemli ve başarılı Sadrazamı olan Sırp devşirmesi Sokollu Mehmet Paşa’yı Türk düşmanı olarak görmek gerekir. Eğer öyle olsaydı, Sokollu Mehmet paşa, Osmanlı’nın, Orta Asya’ya açılmak için, meşhur Volga ile Don nehirlerini birleştirme projesi ve uygulamaya geçirmesi ile bugün, Türklüğe en fazla hizmet etmeye çalışan devlet adamlarından biri olarak görülmezdi, değil mi ? Velhasıl, Osmanlı kendi milletine düşman olur mu derken, kendi kavmine demek istiyorsunuz herhalde. Çünkü, Osmanlı milleti diye bir şey yoktu. Osmanlı hanedanı için en önemli şey, devletin bekaası idi. Onun için, Kanuni Süleyman, 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' demiştir. Bu sözü daha önceki taht kavgaları yüzünden, 'bir nefes sıhhat gibi' kısa süreli varolup yıkılmış Türk devletleri misali yüzünden söylemişti. İşte bu yüzden, kardeş boğdurmaya cevaz verilmiştir. Devletin bekaası nedeniyle bu haklı bir sebep olarak görülmüştü. Padişahın kardeşi farklı kavimden miydi ? İşte aynı bunun gibi devlete vergi vermeyen göçebe Türk boylarının üzerine gidilmiş, Türk tipi yaşam tarzı olan göçebelik sona erdirilmeye çalışılmış, Türkmenler yerleşik hayat tarzına zorlanmıştır. Bugün Anadoluda yerleşik Türkmenlere manav denir. 'Kalktı göç eyledi Avşar illeri' türküsü, işte bu sebeple yakılmıştır. Kanuni zamanında Avşar Türkmenleri kıyıma uramıştır. benim sosyolojik dediğim düşmanlık işte budur. Osmanlı, Türklüğü, geri göçebe yaşam tarzı ile özdeşleştirmiştir. O nedenle, kendisini Türk olarak tanımlamaktan kaçınmış, Türkleri 'Etrak-ı Bi İdrak ( İdrakten yoksun Türk ' diye aşağılamıştır. Ben bu cümleyi sizin ‘Bugün kendini atatürkçü diye tanımlayan zihniyet yarın Atatürkünde türk olmadığını söyleyecek.’ cümleniz üzerine söylemiştim. Siz bu cümlede, Atatürkçülerin, Mustafa Kemal ismine bakıp, Atatürk’ün neredeyse Türk olmadığını söyleyeceklerini ima ederek, Atatürkçüleri, İslam karşıtı ve aynı zamanda ırkçı konumuna düşürmüş olmuyormusunuz ? Oysa, biz, ne Atatürk’ün, ne de Osmanlı padişahlarının, sadece isimlerine bakıp karar vermiyoruz. Anlatmaya çalıştığımız şey, Osmanlı’nın, Türklüğe bakışının, Türklerin yaşam tarzı olan göçebelikle ilgili olduğudur. Bu yüzden Osmanlı, kendisini, göçebe Türklerden ayırmak , onlardan daha gelişmiş bir kültürleri olduğunu vurgulamak için, Türk diye tanımlamaktan kaçınmıştır. Size daha çarpıcı bir örnek vereyim: 2.Viyana Kuşatması sırasında, Kırım Hanı Murat Giray, Osmanlı ordusuna son anda desteğini çekmiştir. Bu yüzden, kuşatma başarıya ulaşmamıştır. Sebebi ise, kuşatmanın komutanı Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın, Kırım Tatarlarını aşağılayıcı sözleridir. Merzifonlu, Murat Giray için, ‘at eti yiyen Tatar’ demiştir. İşin ilginç yanı, Kara Mustafa paşa da Müslüman Türktür, Murat Giray han da..Yani, Osmanlı, aslını unutmuştur, eskiden kendisinin de at eti yediğini, kımız içtiğini unutmuş, bunları yemenin aşağılık bir iş olduğunu düşünerek ve bu gibi Türk geleneklerini sürdüren Türkleri aşağılayarak Türklüğü reddetmiştir.
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Sn.Yazgan, söylediklerinize aynen katılıyorum. Kürtçenin eğitim dili olması, Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamen milletten yabancılaşmasına yol açar. Aynen İngilizce, Almanca, Fransızca eğitim alanlar gibi... Türkiyede, zorunlu eğitim dili sadece Türkçe olmalı. Seçmeli olarak Kürtçe gibi dillerin öğretilmesi de gerekir, ancak Sn.Diyarbakırlının dediği gibi zorunlu da olabilir. Tabii bu söylediklerim diğer diller için de geçerli.
-
Tunceli'de AKP'ye oy vermeyenlere esya yardimi da yok
Öncelikle şu ayırımı yapalım; Kömür, makarna, beyaz eşya dağıtmakla, gecekondu izni vaadi falan farklı şeyler. Nedir bunların farkı ? Birisi seçim sonucu beklenmeden verilen şeyler, yani, ‘bunu sana veriyorum, artık oyunu bana verirsin’ şeklinde insanın vicdanını zorlayan bir yöntem. Bunu başlatan Refah partisi idi. İkincisi ise, yani gecekondu imar affı vaadi, adı üstünde vaad…Yani, vaad edilen şey seçim sonucuna göre verilecek. Eğer, ordan oy çıkmaz ise izin verilmeyecek. Birleştikleri nokta ise, ikisinin de kanuna aykırı olması ve insanların çaresizliğinin siyaset için kullanılması… Birincisi için sizin öneriniz Züğürt ağa örneği. Yani, köylülerin Ağalarının kendilerine gösterdikleri partiye oy vermeyip, diğer partinin vaadine kanarak o partiye oy vermeleri…Bu hiç de dürüst bir davramış değil. Oysa, buradaki durum farklı. Bu seçimde, o insanlara başka bir partiden bu türden bir yardım yada vaad yapan yok. Dolayısıyla, olay Züğürt ağa filmindeki gibi değil. Benim itirazım bu noktada idi. Yoksa, söylediğiniz şey mübah olur. Ancak, bizim insanımız saftır, merttir. Kendilerine yapılan iyiliğe karşılık verdikleri sözleri tutarlar. Onlara bunun mübah olduğunu anlatmak da zor. Keşke yapabilseler. İkincisinde ise, böyle bir öneri uygulanamaz. Çünkü, neticede oy vermezlerse, gecekonduları yıkılır.
-
CHP’li gence öldüresiye dayak!
Baykal mı öpmüştü ? Ecevit derseniz, onun kibar kişiliğini böyle kaba bir biçimde değerlendiren insanlar hep olmuştur. Bir ara hatırlarsanız Cem Karaca için de aynı şeyi söylemişlerdi.
-
Abdi ipekçi Cinayetinin İştirakçisi Artık Serbest
Sn.dünyahepimizin, bütün gün bilgisayar başında foruma bakmam mümkün değil herhalde. Sizin sorularınızı kale almadığımı düşünmeyin lütfen. İyi ki söylediniz, gidip cevabınızı hemen vereyim. Susurluğa gelince,ben rapordan bahsettim, Komisyondan değil. Ayrıca, CHP sadece Fikri Sağlardan ibaret değil. Susurluk raporunun dayandığı iddiaların sahipleri CHP’li Algan Hacaloglu ve Mahmut Isik neden ihraç edilmedi o zaman ? Hay allah, yine soru sordum
-
Tunceli'de AKP'ye oy vermeyenlere esya yardimi da yok
Önerdiğiniz şey, dürüstük dışı, sinsice bir davranış. Hani takiyyecilikten şikayet ederdiniz ya ondan dikkatimi çekti
-
Sen kimsin ya?
Türk milletini birarada tutan temel değerlerin gençler arasında espri konusu olması yeni değildir. Bu gibi davranışlar, özellikle, 12 Eylül darbesinin ardından topluma yoğun bir şekilde sunulan, içi boşaltılmış, şekilci, slogancı Atatürkçülüğün, özellikle gençler tarafından bilinçsizce tepki ile karşılanması sonucu gelişen meyvalarıdır. Bunun yanında, bu tip gibi tavırların yaygınlaşması, magazin dünyasının yanı sıra toplumun gözü önündeki yarışma sunucuları, komedi dizisi senaristleri sayesinde olmuştur. Örneğin, M.Ali Erbil gibi, her türlü konuyu espri malzemesi yapan insanlar, içi boşaltılarak sloganlaştırılan Atatürk'ün özdeyişlerini yada Kurtuluş savaşımızla yada Çanakkale savaşları ile ilgili değerleri malzeme etmekten çekinmezler. Hepimizin bildiği, birisi 'Çanakkale' derse diğeri 'Geçilmez' diyerek espri yapar yada Atatürk'ün 'Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim' sözüne esprili gönderme yapan türevleri hemen her ortamda söylenir. Ama M.Ali Erbil gibileri, iş Fethullah hocaya gelince nedense ciddileşiverir. Yani, olay ne K.Çilingiroğluna ait münferit bir durumdur, ne de alkolle ilgili bir şeydir. Bu tip espriler(!), bir çok insan tarafından gayet ayıkken de yapılabilmekte ve bu durum, maalesef toplumumuz tarafından kanıksanmış durumdadır.
-
Abdi ipekçi Cinayetinin İştirakçisi Artık Serbest
Neymiş o CHP'yi şovenist ve gerici yapan şeyler ? Evrensellik kriterleri nelerdir ? Evrenselliğin ölçütü bölücülüğe çanak tutmak mıdır ? Susurluk komisyonunun hazırladığı Susurluk raporuna katkı yapanlar kimlermiş, bir bakın da ondan sonra böyle garip iddialar ortaya atın.
-
Ermeni sorunu
1-Tehcir yasasının olmadığını Türkiye’de resmi kurumlar dahil kimse söylemiyor. Savaş koşullarında Uluslararası savaş hukukuna uygun yapılmış bir uygulamayı soykırım olarak adlandıramazsınız. Koşullar kötü idi, belki zamanlaması doğru değildi diyebiliriz ama tehcir sırasında Filistin cephesinde İngilizlere karşı savaşan Osmanlı askerinin, tehcir yüzünden yeterli destek alamayıp ( Tehciri gerçekleştirmek için 200 bin Osmanlı askeri Filistin cephesine yardıma gidememiştir ), İngilizler tarafından öldürülmesi önemsiz mi ? Olayları koşulları içerisinde değerlendirmek gerekir. Bir şey söylemeden önce bilgi sahibi olmak gerekir. 2-Ermeniler de Kürtler de kardeşimizdir, ancak, Taşnak zihniyetli Ermenilerin, PKK ve DTP zihniyetli Kürtlerin, bize kardeş olabilmesi kendi ellerindedir. Bu bizim olmayan soykırımı kabul etmemize yada teröre boyun eğmemize bağlı olmamalıdır. 3-Tehcir sonrasında görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle Boğazlayan kaymakamı gibi bazı yöneticilerinin tehcir konusunda sorumlu tutulup yargılanıp idam edilmeleri, İstanbul’un İsgali döneminde, İngiliz ve Fransızların baskısı ile olmuştur. Talat paşa ve Cemal paşa ise Ermeni komitacılar tarafından süikastle öldürülmüşlerdir. 4-Son dediklerinizi bir de Ermeni aşırı milliyetçilerine söyleyin bakalım onlar ne diyecekler. 1915 olaylarından Türkiye'yi sorumlu tutuyorlarmıymış, tutmuyorlarmıymış
-
DTP ve demokratik sistem
Karşıysanız zaten konuşacak bir şey yok diyecem ama diyalogu böyle koparmak istemem. Arkadaşım, siz şimdi ‘Türk’ kelimesinden mi rahatsızsınız ? Türkiyeli içerisinde de Türk kelimesi geçmiyor mu ? Ondan niye rahatsız olmuyorsunuz ? Kürtçe, üniter yapıyı zorlamadığı, toplumda gerginliklere malzeme yapılmadığı, bölücülük propogandası yapılmak için kullanılmadığı müddetçe olabildiği kadar serbest olur zaten ancak siz federasyondan bahsederseniz, neredeyse iki resmi dil olmalıya varacak sözler söylerseniz bunu hiç beklemeyin… Gerekirse öğreniriz, kimsenin öyle bir takıntısı yok. Kardeşlik bununla ölçülmez. Türkçe ortak dilimiz dedik ama sen ısrarla Türkçeyi bir grubun bir gruba dayatması olarak algılıyorsun. Türk olmayı bir gruba indirgiyorsun. Arkadaşım, bunu ben 6 ay öncesinden beri söylüyorum. Bu saklanan bir şey değil ki. Bu yasak mitingler, yayınlar için geçerli olmuştu. Bunun da sebebi bölücülük propogandası için kullanılması.Ama sizin olayı lanse ettiğiniz şey, konuşma yasağı. Ben diyorum ki böyle bir yasak yoktur, olsa bile uygulanamaz. Ki olmamıştır. Askeriyede bile yasak değilse dışarıda nasıl yasaklansın ? Bir kere DTP tüm Kürtleri temsil etmiyor. Aldığı oylar bunu gösteriyor. İkincisi, siz Irkçılığın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz. 1944’teki Turancılık davasını bir araştırın, okuyun bakalım. Bu devlet ırkçılık yapanları nasıl cezalandırmış. Yok saymak diyip duruyorsunuz. Kültürel baskı dediğiniz devletin verdiği eğitim mi ? Kürtçe seçmeli eğitim mi istiyorsunuz ? Önce, bunu şimdiye kadar talep edenlerin toplam Kürt nüfusuna oranınının geçmişten bugüne gelişimini ve o dönemlerdeki emsal Avrupa ülkelerinin uygulamaları ile karşılaştırıp inceleyin, ondan sonra fikir bildirin. Ayrıca, Türkiyede tek millet vardır. Sizin ısrarla göstermeye çalıştığınız gibi bir çok değil. Bunu söylüyorsanız asıl ırkçılığı siz yapıyorsunuz demektir. Çünkü, Türk milleti tanımı Anayasada ırktan bağımsız, tüm etnik grupları kapsayıcı bir tanımdır. Önce, etnik grupla milletin arasındaki farkı öğrenmeniz gerekir. Sizin tanımınız, Hitlerin Alman milleti tanımına uyuyor. PKK’nın varlık sebebi, Kürt hakları dediğiniz şeyler ise, demek ki Kürt hakları dediğiniz şeyler : Federasyon ve ardından K.Irak’a katılım yada Kürtçe’nin de resmi dil olması dimi. PKK’nın nihai amaçları bunlar değil mi ? Bunlar olursa tabii ki yok olur, sebep kalmaz terör için… PKK’yı meşrulaştırmaya kalkmayın, DTP gibi…
-
Sen kimsin ya?
Kaya Çilingiroğlu! Kendisi biraz Trabzonlu olur da...
-
Dünyada hukukçu olmayan tek anayasa mah başkanı
1990 senesinde, Sayıştay yasası Anayasaya aykırı şekilde değiştirildikten sonra, Cumhurbaşkanı Özal’ın seçimine sunulacak 3 Anayasa Mahkemesi üye adayın belirlenmesi Sayıştay Genel Kurulunca yapılmamıştır. Ardından, Anayasa Mahkemesi, Haşim Kılıç'ın atanmasına olanak sağlayan yasanın değişikliğini iptal etmesinden sonra " Anayasa Mahkemesi iptal kararları geriye yürümez" denip, HAŞİM KILIÇ' A ANAYASAYA AYKIRI BİR YASA İLE GELDİĞİ ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELİĞİNE DEVAM İZNİ VERİLMİŞTİR. Önce Başkan Vekili sonra Başkan seçilmesi hangi hesap ve pazarlıklarla yada zorunluluklarla oldu onu bilemem. Yasaklardaki boşluklardan yararlandırılmasından rahatsız olma hakkımız, kanunu eleştirme hakkımız yok mu ?
-
Dünyada hukukçu olmayan tek anayasa mah başkanı
Evet, biraz tepeden olmuş. Zira, orada ne demek istendiği anlaşılmamış. Diğer yorumlar da okunmamış: Bakıyorum işinize geldi mi, TC yasaları, Allah’ın emri gibi oluyor, işinize gelmeyince atış serbest! Bu yasalara bağlılığınızı Laiklik konusunda neden göremiyoruz acaba ?Ya yasaları biz eleştirince ‘zinhar olmaz, bak orada yasalar var, ne saçmalıyorsun’ gibisine, bir de ben hukukçuyum diye öğretmenvari tavırlar…olmuyor. Aleyküm selam da, Sayıştay’dan üye seçmenin bir mantığı var dimi ( Siyasi kapatma davalarında mali konulardaki hukuki durumlar konusunda uzmanlık gibi ). Üyelik tamam da, o kadar Yüksek hakim üye varken, hukuk formasyonu olmayan birinin başkan seçilmesindeki mantık nedir ? Var mı diğer ülkelerde emsali ? O linkte öyle bir şey yazmıyor. Bir şeyin mümkün olması başka bir şey, gerçekleşmesi başka… Hadi bunlar da önemli değil, ANAYASADAKİ REJİMİN karşıtı birisinin o rejimin kaynağı ANAYASA’ya göre hüküm veren, denetleyen bir kurumda ne işi var ?
-
OSMANLILAR TÜRK DÜŞMANIMIYDI?
Sn.Politika, burada Osmanlı hanedanının ırkını tartışmıyoruz. Sizle, aynı şeyi savunuyoruz ama çıkış noktamız bunlar değil. Baltacı Ermeni değildi, Çorumluydu. Katerina olayı da geyik konusu olarak bilindiği gibi değildir. Ayrıca, savaşlarda ölenler sadece Tımarlı atlı sipahiler değil, büyük oranda devşirmelerden oluşan Yeniçeri Ocağı piyade askerleri idi.
-
OSMANLILAR TÜRK DÜŞMANIMIYDI?
Sn.Suheda, bu çok çirkin bir ifade olmuş. Birisinin ne söylemeye çalıştığını anlamak ve varsa karşı delilini sunmak yerine onu çirkin ithamlarla ve ideolojik art niyetli olarak göstermeye çalışmak neden ? Kendinizle çelişmeyin. Burada, Türkçe diye söylenenler Osmanlıca oluyor. Ayrıca, Osmanlıca tanımı yanlış olmuş. Doğrusu şöyle olacak: Osmanlıca Türkçe-Arapça-Farsça dilbilgisi, gramer ve Türkçe-Arapça-Farsça-Rumca-Ermenice-Süryanice vs. kökenli sözcükler üzerine inşa edilmiş, Arap harflerinden oluşan Fars alfabesiyle yazılan bir dildir. 2. Murat döneminde Türkçe’nin ön plana çıkarıldığı ve Yazıcızade Ali’nin İbn Bibi’den çevirdiği ve ilaveler yaptığı “Selçukname” isimli eserde Oğuzlar ve Türklük anlatılır. Timur gibi Türklüklerini göstermek amacıyla 2. Murat dönemi ve Fatih dönemi Türk kimliğinin ön plana çıkarıldığı zamanlardır. 2. Murat döneminde dini, edebi, ahlaki, tıbbi, siyasetnameler, sözlük ve ansiklopedik eserler Türkçe’ye çevrilmiştir. Timura karşı,Türkmenleri kendi tarafına çekmek için yapılan siyasi hamleler. Tarihi eserlerden cımbızla bir şeyler çekip, sebebleri irdelenmeden tarihçilik olmaz. Burada, soru, Osmanlıyı Avrupalıların nasıl gördüğü değil, Osmanlının kendisini nasıl gördüğü ve nasıl tanıttığıdır. Osmanlı Kuruluş ve gerileme dönemi dışında kendisini Türk olarak tanıtmamıştır. Osmanlı tarihçileri doğruyu yazmışlardır. Ancak, Avrupa'ya kaçmak zorunda kalan Şehzade Cem Sultan dışında oğullarına bu isimleri koyan sultan yoktur.