İNTERLOCK

dünya; bilinemeyen/görülemeyen yöneticilerin ve organizasyonlarının, insan'a yüklediği bir yük: burgen: yoke/boyunduruktur.. öyleyse, bu soruya karşılık olarak ve belki.. bu gece "dönüş ve vuslat gecesi" bu gece "düğün gecesi" diyerek.. heyecanlanır.. Yâr'in beni yanına kabul günü diyerek.. "boyunduruktan kurtuluş günü.." diyerek.. telâşlı bi coşku duyardım.. çok mu üfledim örtmenim? ne dersin? .. ..

.. kelimelerin içeriğine bakalım: bayat: twice-told: bilinen.. Kokuşmuş: taint: çürümüş; çökmüş; ayrışmış: ör: kişilik bozulması gibi.. eh sonuç açıkça ortada değil mi? ..ben bunu biliyom yaw.. yiycem ohş.. .. ..

..

.. "Ramon Fernandez, biliyorsan, söyle bana, neden şarkılar bitip de şehre yöneldiğimiz zaman, söyler misin, neden o donuk ışıklar, oraya demirlemiş balıkçı kayıklarının gece inerken, havada sallanan ışıkları, geceye hakim olup denizi parsellediler armalı bölgeleri ve ışıyan direkleri belirleyerek, düzenleyerek, derinleştirerek, büyüleyerek geceyi. Ah! O kutsal düzen tutkusu, solgun Ramon, yaradanın denizin sözcüklerine düzen verme tutkusu, soluk yıldızlar altındaki güzel kokulu kapıların, bizim ve bizim köklerimizin sözcüklerine, daha belirsiz sınır çizgilerinde, daha keskin seslerde." Wallace Stevens Key West'te Düzen Tutkusu'ndan alıntı.. ..

.. ben ay-ol ay'ım da.. siz geçiniz öğretmenim efendim.. ay ol'ana doğru. ber aber-ce.. pırıl pırıl bu gün nuh'un torunu.. ..

.. Bu çarh-ı felekleyin durmadan dönen benem Işk elünden kadehi içüben kanan benem Arş bizüm seyrânımız kıyâmet bayramımız Can ü gönül din îman şükrâne veren benem Tahtumı yel götürür şöyle muallâk benüm Dîv ü perî hükmümde milke Süleyman benem Miskin Hallâc-ı Mansûr enel-Hak diye çağrur Bile dâra çekilüp ol oda yanan benem Halîfe oldum bindüm çok dürlü hâle döndüm Bühlûl ile sinlerde ol kelle kıran benem Ahmed mi'râca ağdı doksanbin söz söyleşdi Okur nurdan güvercin karşuda duran benem Mûsî'yle koyun gütdüm çok yıl çobanlık etdüm Ol ağaçdan Mûsî'ye anda balkıyan benem Bir zaman kuzı oldum ağu katdılar bana Muhammed'ün önünde durup söyleyen benem Bir zaman Yusuf oldum bazegâna kul oldum Mısr'a hükmeyleyüben ol sultan olan benem Demir boz ata bindim deniz üzre yürüdüm Hızr ile hayat suyun içüben kana benem Bir zaman Halîl oldum Kâ'be'ye bünyad urdum Sonra sofra yayuban ol hânda yenen benem Bir zaman Yunus oldum cümle cihâna doldum Şeyhoğlu Satu olup yine belüren benem ŞEYHOĞLU SATU ** Not: Bir şiiri, Yunus dîvânına girmiş olan bu şair hakkında hiçbir şey bilinmiyor. Yalnız, kendi ifadesinden anlıyoruz ki Yunus'tan sonra yaşamıştır, o'nun mensub olduğu zümredendir; dil bakımından da Yunus'un çağından çok uzak bir çağda yaşamamıştır. Abdülbâki Gölpınarlı Alevî-Bektâşî Nefesleri Remzi Kitabevi-1963 ..

waw.. olağan şikâyetler.. umuma şamil.. pek alâ.. pek güzel örtmenim.. bende-niz de sizinle gülmektedir.. yane bilesiniz diye..

.. pek üskün bi çömez baykuşçuk..

.. örtmenim'e.. ve tüm forum sakinlerine.. komacaan bi merhaba.. not: simine günaydın:((

Suam Habet Fortuna Rationem: Rastlantının nedenleri vardır. Petronius ** O/personel ya da ajan; quantum kuşağında/boyutunda yüklendiği programı/külfet'i/Büyük Önerme'yi uygulayan bi gözlemcidir. (Önceden yüklenmiş olduğu program kapsamında olaylar ile karşılaşacağından; Rastlantı ya da Tesadüf, sanıldığı gibi öylesine ortaya çıkan bi durum değil, bi programın, plân dahilinde göz önüne konmasıdır..) ** post mortem: Suam: Individual: Personage: Şahsiyet/Figure: Misal: It: Model: Habet: it has: O sahiptir; Fortuna: Fortune: Abundance: Bolluk; Çokluk; Genlik; Kevser. (maddî) Servet; Taşkınlık; Zenginlik; Quantum; Kesretten mübâlağa. Çokluğun gayesine varan şey. Gayet çok şey. Mikdar. Rationem: Fıtrat: Enfüs: Can: Natura: Tasarım Yapan; Speculator; Bilinç, yaşam ve inanç oluşturabilen bir bilgisayar; İnsan isimli bir makineye ya da mobil haberleşme aracına yerleştirilmiş ve gerekli bilgileri hard disc'ine yüklenmiş personel; Ajan: Elde ettiği bilgileri deneticisine sürekli gönderen gözlemci: Pan: Döner/Çok geniş bir mekânı tarayan, gözleyen Kamera: Sibernetik Karakter; Sibernetik ahlâk. ..

.. "Her çocuk, islâm fıtratı üzerine doğar. Sonra babaları ve anneleri onları Yahudi, Hıristiyan ve Putperest yaparlar" Cenaiz ** Fıtrat: Natural State: Doğal bir durum. Naturel/Spontaneous/Liberty -Tablet/Tabloid Machine: -Tabloid/Tablet/Levh/Compact Contraption: -Suitable Candidate: Uyumlu bir aday/Namzet/Ajan/Ayn. -Live giving consciousness: -Bilinç ve yaşam ve inanç oluşturabilen. .. İslâm: Misâl: Model/Illustration/Specimen: Örnek Tip: Örnek/Nümune/Model; Figure: Şahsiyet/Personage/It/Kişilik. Spekülatör/Ayı/Bear/Tahmin; Teorisyen. Mesel: Clone: Kopya. Similar/Simulation: Maskeli Kişilik: Taklit. ..

.. 3. Bölüm: Bütün AYNALAR dikey yerleştirilmeli. Yoksa yansıttıkları ışınlar ne büyük zarar verir. Hele önlerinde KOCA KOCA DAĞLAR varsa; Küçük hilelerinizde vermez fayda. Bayırlar hep çamurludur, sevilmezler pek, KRİTİK AÇILAR EN ZARARLILARIDIR. Yüklenmeyen yüzeylerdeki açılar Etrafımızdaki tüm ışınları yansıtır ve kırar O çirkin TÜRBÜLANSLARI oturma odasına, Mutfağa ve hole hemencecik yayar. Bazı tür kapları BAŞ AŞAĞI KOYMAMAK gerek, Eğer ışınları kaldıramıyorsanız. Cam kağıt, selofan, Seramik, plastik porselen, ÇAN ETKİSİ yaratır, Eminim istemezsiniz, sizi uykunuzdan etsinler Balmumundan KANDİLLER, Oluşturur beklenmedik yan etkiler. EL YAPIMI BALMUMLARI daha iyidir Zararsız bir yoludur ışık elde etmenin. İrili ufaklı tüm YEMİŞLERİ, güz yerini kışa bırakırken, hayvanlara bırakın.. Ama bahara kadar uyuyanlara ya da Güneye göç edenlere, değil. El sürmezseniz yemişlere, Siz de sıhhatli olursunuz, hayvanlarınız da. Teke-sakalıyla havucu da; Ne kendiniz yiyin, Ne de hayvanlarınıza verin. ** 4. Bölüm: BİBER TANELERİ kırmızı ve kara Kara ölülere, kırmızı canlılara. Öyleyse sağlığınız için dikkat edin de Kızartırken, haşlarken ve pişirirken KIRMIZI taneleri ekleyin. Evet, BEYAZ ŞEKER daha hoş ama İnanın, daha çok fayda var ESMER OLANDA. Yapraklardaki incecik DAMARLAR ÇİÇEĞİ; IŞIN ÇEKEN BİR ANTEN yapar. Güneşte, karda, çamurda, Maalesef insana kötü ışınları yollarlar. Çiçekleri evinizde tutmayın, bahçenizde bırakın, İşte böyle şiirler yazdığınız yerlerde onlara bakın, Oradan bile size sancı verebileceklerini akıldan çıkarmayın. Bu yüzden: Bırakın kötü, sağlıksız ışınlar çeken ÇİÇEKLER, Evinizden uzaklarda büyüsünler. Şu çiçek özlü ÇAYLARINIZI da metal kaplarda tutun, Mümkün olduğunca onlardan da korunun. POŞET ÇAYLARI ihmal ederseniz saklamayı, sabah yemeye başlamadan önce ilk lokmayı, hissedersiniz ışınları. Ağrıyı ve susuzluğu almak için yapılır en iyi çay, KIRMIZI YONCADAN, hem sade hem de kolay.. 4. Bölüm sonu.. ..

.. sabah oldu n'apim.. şinci ikramınısı alsam omaç mı? @ ..

"Nereye gittiğini bilmiyorsan, her yol seni oraya götürür.."Lewis Carroll ..

.. :-| . ..

.. e walla buruvu.. hârika göslem.. afedinis örtmenim.. (iş yapalım dedik.. notumusu kırar şimdi bu muallim hanımımıs.. meselâ misâl olaraktan örneğin; radyoaktif dejenerasyona duçar olmuş bi muzdarib men.. ..

.. vee.. the best afternoon tea in toronto; sevgili @@Admin'imize.. ..

.. "-Im so glad!." old @İNTERLOCK said.. ..

.. 1. Bölüm: Işınlar ilerliyor,algılayamıyacağımız kadar hızlı Dağılıyorlar her yöne, yolumuzu keserek Negatif bir ışıltıyla dolduruyorlar içimizi Sağlıklı yaşamımızı bizden çalan Bela ve illeti getirerek. Ya düşmanı görmezden gelip kaderimize boyun eğeriz Ya da samimiyetle onunla yüzleşip harekete geçeriz, Işınları uzaklara, çok uzaklara YANSITIP Kötü etkilerden kendimizi koruruz; Engelleyici ile donatılmış bir aydınlatma sistemi Doğru yöne atılacak ilk adımımız. Sonra diğer rahatsızlık unsurlarına geçmeli, Aynalar, tavalar ve diğer pek çok yansıtıcı, Yemişlerle çiçekler, bir de antenler Dirsekle takılmış rafları unutmayın, onlara da hakkını verin. Hepsini teker teker test edin Kazanabilmek için hepsini radyasyondan temizleyin. Ancak radyasyon azalınca hayat yaşanabilir olur, İşte diyeceğimiz budur. ** 2. Bölüm: Yağlar, jelatinler ve sıvılar, EYVAH! O ışınları GÖKLERE YANSITIR, Onları sakın karyolanızın altına koymayın, Divanınızın ya da başınızın altında barındırmayın. Daha akıllıca yerleştirin onları İnsan olmayan yerlere gönderin ışınları. Bir de yattığınız yerin altında olmasın YERYÜZÜNDEN ÇIKMA KÖMÜR, KATRAN, METAL VE BRİKETLER. YÜKLENEBİLEN NESNELER: Mesela antenler gayet etkilidir Kavşaktaki trenler gibi ART ARDA SIRALANDIKLARINDA. Çok uzaklardaki tarlalardan, yuvanıza ışınlar yollarlar, SU KAYNAKLARINDAN, CEVHERLERDEN, KAYALARDAN VE KÖMÜRDEN. DİKKAT EDİN, sakın DEĞERLİ TAŞLARI da toplamayın Güzeldir-hoştur ama, zarar verirler insana. SAZDAN SEPETLER, YILBAŞI AĞAÇLARI, Sivri gereçler, kayak sopaları, Eşyaların anten biçiminde olanları Solucan hariç! Hepsi toplar ışınları. Değerli taşlar ne de güzel parıldar, Üstelik pahalıya mal olurlar, Size hem dert getirirler, hem de evinizde, sokakta; Bütün ışınları üzerinize çekerler. İşte bu yüzden sadece, ÇUBUK ETKİSİ YARATMAYAN TAŞLARI SEÇMEK GEREK.. 2. Bölüm Sonu.. ..

kısaca efendim; "nesh" kelimesinin bir anlamı da.. suspend comment: sizin eksik görüş ve yorumlarınızı eleştirir, geçici olarak askıya alırız.. görmezden geliriz.. olabiliyor.. o takdirde ayet'i şöyle yazabilmek mümkün görülebilir: "Biz, bir ayeti askıya alabiliriz.. Çünki o ayet üzerinde hatalı yorumlamalar yapıyor ve görüş bildiriyorsunuz.. Size görüş değiştirmeniz için süre tanıyoruz.. Fakat bilin ki, bu süreç acı olabilecektir.." Allah en doğrusunu bilir.. merhaba.. ..

.. simpático I hope.. ..