İNTERLOCK

.. Kişinin beni anlamasının, hem de zorunlukla anlamasının koşulları, -bunları pek iyi bilirim.. Benim yalnızca içtenliğime, tutkuma dayanabilmek için, düşünsel konularda katılık kertesinde dürüst olması gerekir kişinin.. Dağlarda yaşamaya, alışkın olması gerekir- çağın siyasetinin ve halkların çıkarcılıklarının sefil gevezeliğini kendi altında görmeğe.. Aldırmaz olmuş olması gerekir, hiç sormaması gerekir, "doğruluk yararlı mıdır? diye, bir kötü kader olup çıkar mı diye.. Bugün kimsenin sorma yürekliliğini göstermediği sorulara sertliğin verdiği yatkınlık; yasaklanmış olana yüreklilik; labirente önceden-belirlenmişlik, Yedi yalnızlıkta edinilmiş bir deneyim. Yeni bir müzik için yeni kulaklar. En uzaklar için yeni gözler.. Şimdiye dek sağır kalınmış doğrular için yeni bir vicdan. Ve yüce üslubun iktisat istemi: gücünü, heyecanlanmalarını derli-toplu tutmak.. Kendi kendine saygı; kendi kendine sevgi; kendi kendisi karşısında koşulsuz bir özgürlük.. İşte! Bunlardır benim okurlarım ancak, benim sahici okurlarım, benim önceden belirlenmiş okurlarım! geri kalan neye yarar ki- geri kalan, insanlıktır yalnızca.. Kişinin, gücüyle, ruhunun yüksekliğiyle, insanlığa tepeden bakması gerekir-hor görüşüyle.. ..

.. 5. Bölüm: TUZU yüksek sularla temas KATİLİDİR IŞINLARIN. Bu yüzden ışınsız mekanlar da, uzak durulmadıkça Katilidir insanın, hayvanın ve ağacın. Işınsız oda sağduyunuzu ele geçirmeden İyisi mi siz TUZ serperken dikkatli olun. Naftalin ilaçları, vb spreyler, Karasal ışınları toplarlar, Ağır alkol, alkali metallerle asitler, Sadece çocuklara zarar vermezler, İhtiyacımız olan ışınları da çalarlar, Odalarımızı ışınsız bırakırlar. YANSITMALI AMPULLER, iyi ışık verir ama Düşmanımızdırlar aynı zamanda. SAĞLIKLI IŞINLARI SİZDEN ALIRLAR Sefalet günlerine kapı aralarlar. Öyleyse sadece istenmeyen misafirler geldiğinde Yakın böyle ampulleri! Dostlarınızla ailenize Reva görmeyin bu kaderi. KIRMIZI bu aralar çok moda Hele hele rock grupları arasında. Ama bu doğru bir renk değil aslında. Öyleyse sakının kırmızıdan, Çıplak göze görünmez ama, Çubuklar bulur ışınları kolaylıkla. Eğer kırmızının bir tonu yoluna çıkarsa Disk biçimli bir nesne al eline, Çevir o ışını nötr ve nazik olana 6. Bölüm: Ağaçlar radardır, arabalar transformer, Sınırlarınızın dışında olsalar da Hayalet gibidirler aslında Kucak kucak ışınlar gönderirler yuvanıza. Korkmayın her derde bulunur deva Reflektörler koyun yüksek noktalara Tüm engelleri yerlerine koydunuz Ama hala kendinizi iyi hissetmiyorsunuz. Demek delikler var auranızda Bu yüzden acı ve hüzün duyuyorsunuz. AURA onarılana dek Sağlığınız için ışınların izini sürmek gerek. Birkaç terapi var uygulayabileceğiniz Çekmek için GÖKSEL IŞINLARI. Bunu aklından çıkarmayanlar, Ağrıdan kurtulup mutlu olacaklar. Üstelik ücretsiz bu ferahlama, Tanrı'dan bir armağan size, anahtar onda. Vakit varken yola çıkın, Görüş alanınızda açan çiçekleri toplayın, Kurutma ve stoklama bundan sonraki adım. Ardından daha kuvvetli karışımlar yapın. Eğer bu size göre muammaysa Taç yapraklarını karıştırmadan kullanın. 6. Bölüm sonu.. ..

ben da.. ben da..

eh.. o da mantıklı işte.. iş mantığa matematiğe.. istatistiğe kaldı mı.. "sabah erken ben tarlaya giderken öküzüm torbadan düştü.. gördün mü? manda yuva yapmış söğüt dalına yavrusunu sinek kapmış.. gördün mü? amanın yandım.. tiridine bandım.. bedava mı sandın? para verip aldım.." ..

hah hah ha.. tüm bu dediğin ve tahammül edemediğin.. ve içinde bulunduğun "an" ı.. tanrı olan sen var ettin..@@democrossian ve işte seninle aynı "an" da olamayışımız bu nedenle.. ben tanrı; öyle bi; "tahammül edemediğim.. nefret ettiğim "an" ı yaratmam.. ..

ama şuna inan ki binyamin.. "benim tanrım seninkini döver.. istersen dövüştürelim ha! ne dersin? ..

peki.. öyle düşünüyor ve karar veriyor.. ve yaşamına uyguluyorsan.. peki.. aynı "an" da buluşamaya biliriz.. kim bilebilir.. bu senin çok tabiî hakkın olan bi şey.. ne diyebilirim ki? isyan etmeyen.. kaosa dalmayan.. düzene baş kaldırmayan insana ben; "cahil" diyorum.. ama yine de seninle sohbet güzel.. güzel.. kesme emi.. ..

önce tanrını yarattın..@@pach of neo ve öyle bi tanrı yarattın ki.. (@democrossianın dediği gibi nakiller ile.. nakillerden anladığın kadarı ile..) ve o sana intikal etmiş.. aklına yatmış.. cehennem'in sahibi bi tanrı.. sonra o senin tanrın cehennemi projekte edince.. illizyonî cehennemin içine düştün zati.. bi yere gitmene gerek yok ki.. zaten dibine gadder içine dalmışın be.. sevgili @@pach of neo.. dostum.. ..

.. http://youtu.be/CVHjfQ0JsVQ güliver'in pikarun'una ait bi mesaj panosu türküsü uyanın tayfalar dönün yaşama pikarun şimi dansı yapmakta üç adam boyu olunca dalgalar seferberlik anonsu yaptı güliver haydin cumparaleyli yo ho ho haydin cumparaleyli yo ho ho interact; roma'dan açıldı gemisi denize ve ölü-adam göçtü bilinmeyene yo ho ho yo ho ho engin bi denize açıldı maî cezası belli ölüm nihayeti yo ho ho yo ho ho

.. şehr-i hüzün; mahşer yeri'nin loşluğu'dur ve hayaletleridir.. bi serab'dır.. kara sevda'dır.. böylesi sözcüklerin.. istiğrak halinde ve ard arda.. dökülü vermesi o mekâna dalmış olanın (bilemeden.) olağan işlerindendir.. söyleyenin ya da anlatıp yazanın.. diğer toplum üyelerini etkileme olasılığı vardır.. dikkat derim.., vesselâm.. ....

size katıldığımı söyledim zaten.. de.. tamamen tesdüftür.. açıklamıştım @@democrossian efendim.. tesadüf ya da rast; kişi, kul'un ya da siber varlığın.. etiketidir.. hard-disc içeriğidir.. fıtratıdır.. yük ve külfeti/büyük önerme'sidir.. ancak kul, bu programı uygulamaya bilir ve yunus gibi kaçar.. ya da atatürk gibi tamamen uygular.. Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz. bakara: 286 ..

.. Değer: Geçerlilik; tedavül; para; dolaşım; sirkülasyon; elden ele geçen/dolaşan; ** görülüyor ki sevgili dost @@democrossian değer kavramı; maddi yani gerçek yani elle tutulur, gözle görülür ve her dem kullandığımız şeylerdir.. ve olanlardır.. bilincimizin içeriğidir.. ve bilim de bu anlamda değerler üzerinden araştırma ve gözlemlerini sürdürür.. şu noktada anlaşmamız olası; "ilerledikçe değerler sıfıra doğru yön alırlar.." "nakiller; münakiller; intikaller" konusunda tamamiyle aynı anlayıştayız.. önemli olan "irtical; rical; recûl" boyutudur.. ve bu gün bu noktada olanlar.. konuşmazlar.. rical ehli ya da recûl veya er'; Eflatun'un Devlet'i kapsamında, "Armeios Oğlu Er" in Hikâyesinde bahsi geçen ve ölerek ahirete giden, ve orada yaptığı gözlemlerini, dünyaya dönüş izni aldıktan sonra anlatan kişidir.. Recûl kavramı kur'an'da şöyle geçer: en'am: 6/9 "Ve lev cealnâhu meleken le cealnâhu recûl," "Ve şâyet onu melek yapsaydık, onu mutlaka er kişi/recûl yapardık.. böylece; "konuşanlar bilmez, bilenler susar.." ** not: "değerleri" bilmeyen/liyâkatsiz ellerin kullanması doğru bi şey olamaz.. etik/ahlâk değerlerden yoksun, çıkarcı ve dediğin gibi nakledileni ölçüp-biçmeden alarak ve tuhaf bi akıl-zekâ birlikteliği içinde savunan cahil (okumamış demiyorum dikkat!) taraftar insanların elinde kalan dünya ne haldedir görülüyor.. hele bi de ülke yönetimi ellerine geçerse! merhaba.. ..

..

.. resultant; 1) 2) ben da n'apim? ..

.. böylece gerekli doneleri aktararak.. ve sizlere çıkarım yapmanız için.. ortam açarak.. belirtmiştim ki; "Atatürk; yüklendiği görevini hakkı ile yapan.. ve bu yolda canını seve seve veren.. tam bir müslüman idi.." ve başka şansı da yoktu.. merhaba.. ..

.. sizlere bu gün bayram hemi gün canım furumcularım.. sis; sis olunuz üzerinizde bi kontrolcu govern administrator olduğunu bilinis but bana bişi omas niçün? 'cos bana her gün salsa gulliver amfibi komuta gemisinde lojistik komutanlık bölgesindeki aramalar hakkında tesbih yoluyla haberleşme kanallarını kontrol altına almıştır muhayyelât ve teferruat ummanda bi gecesi vaktı elmo'nun ateşini gördükte o anda beliren mevhum hayaleti ululamaya başlar zencirleme alâkalar kurar saniyen; bayram türkümüs: vıy vıyy hulave oy hulave boynunda hurma gerdanlık söyler mahrû mahurdan kronik muharremde beyin çöker elenginden and yavaştan vıy vıyy salisen; îd-i adhâ sise tolerans getirsin de kendinisi kurban edin inşaallah hep boyun bükün peki deyu.. he mi? ..

.. ..

.. nerden çıktı bu konu yaw.. karıştı işler.. job mahçup mudur? gidi estetikçi mülk sahibi.. hayvanat simsarı seni.. yaralar basmış üstünü- başını zati.. bi de benden bulma he mi? şinci karakütürümüs.. güleyim bare de.. sis de..

.. harikasın@@democrossian.. peki.. ..

.. sevgili@@democrossian esasen "allah" kelimesinin anlamı.. az da olasa anlaşıla-bilinse/çözümlene-bilinse temelde sorun da çözümlenir.. fekat ve dediğiniz gibi.. yorum yapmak ve kelime tahlili/çözümlemesi yasaklanmıştır.. şikâyet etmiyorum.. öyle de olması gerekli.. çok değerli şeyler.. değer bilmeyenlerin, para ve makam için satanların eline geçse idi.. ne kaos!? bi nakil; kur'an bakara: 2/124 Hani Rabbi, İbrahim'i bazı kelimelerle imtihana çekmiş, o da onların hakkını vermişti de Rab şöyle demişti: "Seni insanlara önder yapacağım." maide: 5/41 Onlar; yerlerine oturmuş kelime'lerin yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. ..

.. Limerick; Mizah ögeleri içeren, genellikle saçma çağrışımları olan kaba bir dille yazılmış kısa ve popüler şiir biçimi. 18. yüzyılda İrlandalı askerlerin söylediği bir şarkıda yer alan; "Will You Come Up to Limerick?" "Limerick'e Gelir misin?" nakaratından geldiği sanılır. Şarkıda doğaçlama söylenen, gerçekdışı olaylar ve ince kinayeler ile dolu dizeler bulunuyordu. İngilizcedeki ilk Limerick derlemesi, yaklaşık 1820'den kalmadır. Limercik'lerini resimleyerek, 1945 de Book of nonsense; Saçmalar Kitabı adlı kitabında toplayan Edward Lear, bu şiirlerinde bir çocuk tekerlemesinden esinlendiğini ileri sürmüştür. W.S Gilbert'in yazdığı bir dizi Limerick, Sir Arthur Sullivan tarafından bestelenerek, The Sorcerer (1877; Büyücü) operasının şarkılarını oluşturdu. Lewis Carroll'un, "Alice's Adventures in Wonderland/Alis Harikalar Diyarında" adlı çocuk hikâyeleri, Limerick tarzında yazılmış eserlerdir. ** Alice/Tanıtım ve sahneleme : altın renginde ışıldarken güneş ağır ağır ilerliyoruz öğle vaktinde; o küçücük kollarımızla, ekiyoruz kürekleri beceriksizce, gideceğimiz yere varabilmek için boşuna çabalıyoruz ufacık ellerimizle. ah, hain üç! saat tam üç iken, böylesine eşsiz bir günde, güçsüz bir nefes değil bir masal için yalvarmak kımıldatamaz en hafif tüyü bile! fakat zavallı bir ses karşı koyabilir mi? hem de üç tane dile? haykırdı o gür sesiyle Buyurgan Birinci: "masal başlasın!" sakin bir sesle belirtti dileğini İkinci: "masalın içinde gerçek olmasın!" daha bir dakika bile olmamıştı ki araya girdi üçüncü ansızın. işte, düşlerindeki sessizlik, öktü birden havaya ilerliyor masalımızdaki çocuk bu yeni harikalar diyarında, kuşlarla ve hayvanlarla dostça konuşuyor pek azları inansa da doğruluğuna.. masalın sonuna yaklaşırken düş gücünün kuyuları kurur; sonraya saklamak için masalın gerisini, gittikçe yavaşlar masalcının sesi; "Devamı bir dahaki sefere.. bir dahaki sefere!" ve mutlu seslerin yerini alır gözyaşları.. harikalar diyarının öyküsü işte böyle başladı: yavaş yavaş, bölüm bölüm, tuhaf olaylar birer birer sıraya konuldu ve en sonunda çözüldü düğüm; artık eve dönüyoruz, batan güneşin altında, ve tayfamızda yok hüzün.. Alice! bir çocuk masalının kahramanı, masalın şefkatli kolları ile yerleşti çocukluk düşlerinin saklı olduğu hafızanın gizemli köşelerine; hacıların çiçekleri solmuş çelenkleri gibi gönderildi çok uzak ülkelere! Lewis Carrol -toplama bilgi ve aktarım.. ..

ey @@pach of neo! yaw bıraksana sen onun-bunun tanrısını.. ve dön kendi prodüksiyonun olan tanrı'na de ki; "ey benim özel ve güzel tanrı'm! sen beni acı gerçekler ya da dünya yaşamı dediğimiz bilinç oyunlarından koru.. sen zati göze görünmezsin.. evren/derin ve dalgalı okyanusunun.. derin kıvrımlarında saklanır ve bize bakarsın.. savaşlar.. cennet-cehennem kurguları.. seni bu sifatlar ile yaratanların olsun.. benim tanrım.. beni sever.. ve benim her dediğimi yapar.. o zaman benim dediğim olsun.." sevgili@@pach of neo.. bu ifadeler benim betimlemem idi.. hadi sen de kendi yorum ve kurguların ile kendi özel tanrını tarif et.. ve senin her istediğine peki/lebbeyk diyecek tanrını yarat.. bırak sen onun-bunu tanrısını.. reddet.. merhaba.. ..

evvet ve bu noktada bi not düşelim; şifa, çare ya da arz-ı hâl'e/dua'ya cevap; bilinmeyen/unseen organizasyon'un prodüksiyonu olan birincil ve derin elektronik-deniz kanalı ile ulaşır.. (igo) merhaba @@irinçköl ..