İNTERLOCK tarafından postalanan herşey
-
Yorumsuz
.. özde hepsi bir.. gül hepsi.. sözde ise; hepsi ayrı bi renk.. dört ayrı güzel..
-
BAHARİSTAN - MOLLA CAMÎ
.. Yine Cüneyd der ki; "Bir gün Seri'nin evine gitmiştim. Şu beyiti okuyor ve ağlıyordu": BEYİT Benim için ne gece, ne de gündüz ferahlık var. Gecenin uzunluğundan veya kısalığından bana ne! BEYİT Ne gece ne de gündüz inlemediğim, feryad etmediğim boş bir zamanım var. İster gecem uzun, ister kısa olsun. Hallac-ı Mansur'a sordular: "Mürid kimdir?" Cevap verdi: "Mürid o dur ki; İlk baştan yüce Tanrı'nın dergâhına yönelmek dileğini gütsün. O'na ulaşamadıkça hiç bir yerde durmak ve dinlenmek bilmesin, başka hiçbir kimseyle düzen bulmasın" RUBÂî Senin için karalarda, denizlerde koştum, ovalar aştım, dağlar devirdim; önüme gelen her şeyden yüz çevirdim. Ola ki, sana kavuşacak yolu bulayım. Ebu Haşim Sofî' demiştir ki: "Dağı, iğne ucuyla kökünden kazımak; kibir denilen çirkin huyu gönülden çıkarıp atmaktan daha kolaydır." KITA Kibirsizlikten dolayı öğünme: Çünkü, o fena huy, karanlık gecede kara taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak sesinden daha gizlidir. Onu içinden atmayı kolay sanma; dağı iğneyle kazımak ondan daha kolaydır. Mısır'lı Zünnûn, Mağrib diyarı şeyhlerinden birinin katına bir mes'ele danışmaya gitmişti. Şeyh sordu: "Ne iş için geldin? Eğer ilk ve son ilimleri öğrenmek için geldiysen buna imkân yoktur. Çünkü bunların hepsini ancak Yaradan bilir. Eğer Yaradanı aramaya geldinse; O ilk adımı attığın yerdeydi.." RUBÂÎ Bundan önce, O'nu kendimden dışarıda sanırdım. O'nu ancak yolumun son durağında bulableceğimi umud ederdim. Ey Tanrım! Bugün seni bulunca ilk adımımı attığım yere döndüğümü anladım. Herat pirî der ki: "O kendini arayanlarla birliktedir. Ellerinden tutar. Aradıklarının tarafına koşturur." KITA Adını ve izini elde edemediğim O yüce Tanrı ki, elimden tutmuş beni arkasından sürüklüyor. Nereye gitsem elim ayağım O'dur. Arkasından ayak vurarak, el çırparak koşuyorum. """"""""""""" Fuzeyl-İyaz der ki: "Ulu Tanrı'ya ancak sevgi yönünden taparım. Çünkü tapmamaya sabredemem." Bu taifeden (sofilerden) bazıları sordular ki: "Alçak kimdir?" Fuzeyl: "Tanrı'ya korku ve ümid ile tapandır." dedi. "Ya sen nasıl taparsın?" dediler: Tekrar cevap verdi: "Dostluk ve sevgisiyle. Çünkü O'nun dostluğunun aşkı beni hizmet ve kulluk mertebesinde tutar." RUBÂÎ Ey Can; Senin kapından uzaklaşamıyorum, cennete ve hûrîye kanaat edemiyorum. Senin aşkının kapısında ücret sevdasında değilim. Ne yapayım ki bu kapıda sabırlı olmak da elimden gelmiyor. ..
-
ERİŞİLMEZ İKON'UN SAHİFESİ.....
.. BARNABA İNCİLİ - 95/96 BÖLÜMLER Barnaba aslen Kıbrıslı olup yahudi bir aileden doğmuştur. Asıl adı Joseph/Yusuf' tur. Barnaba ismi ise teselli oğlu anlamında ona sonradan verilmiş bir lâkaptır. Barnaba' nın kaleme aldığı İncil, İsa'nın bir şakirdi, yani zamanının çoğunu, mesajını yaydığı üç yıllık süre içinde bizzat İsa'nın yanında geçiren bir kişi tarafından yazılmış ve bugüne kadar gelmiş, bilinen tek İncil'dir. Kabul edilmiş dört İncil'in yazarlarının aksine, O İsa ile doğrudan teması olmuş ve öğretisini doğrudan İsa' dan almış biriydi. Barnaba İncili, MS. 325'e kadar İskenderiye Kiliselerinde kanonik/gerçek/sahih bir İncil olarak kabul ediliyordu. Tevhid inancı lehinde yazan Iraneus'dan (MS.130/200) bu İncil'in İsa'nın doğumundan sonraki birinci ve ikinci yüzyıllarda elden ele dolaştığı anlaşılmaktadır. Roma'nın paganizmi ve Eflâtun'un felsefesinin İsa'nın aslî öğretileri içerisine girmesinden sorumlu olmakla suçladığı Pavlus'a karşı çıkan İraneus, savunduğu fikirlerini desteklemek için Barnabas İncili'nden geniş alıntılarda bulunmuştur. Ancak, MS.325 de toplanan İznik Konsülü, yüzlerce İncil yorumu yazımla birlikte, Barnaba İncili'ni de yasaklıyor ve sadece seçilen dört tanesini gerçek kabul ediyordu. Konsül ayrıca teslis/üçleme'yi, Pavlus Kilisesinin resmî inancı olarak ilân etmişti. Seçilen ve resmî olarak kabul edilen İnciller; Matta, Luka, Markos ve Yuhanna/john'un yazdıkları kitaplardır. Bunların dışındaki tüm İncillerin imhâ edilmesi, ayrıca geçerliliği tanınmamış Inciller'den birini yanında bulunduranın öldürüleceğine dair emirler çıkarıldı. M.S. 366'da papa olan Damasus'un (304-384), Barnaba İncili'nin okunmaması hakkında buyrultu yayınlandığı kaydedilir. Buyruk, M.S. 395'te ölen Sezarya piskoposu Gelasus tarafından desteklenmiştir. Bu piskopos İncil'i Apoler; fal kitaplar listesine almıştır. Apokrifa/apocrypha basitçe 'halktan gizlenen' demektir. Böylece, daha bu aşamada İncil kimsenin eline geçmez olmuştur. Aşağıya aldığım yazılar, Barnaba İncili'nin 95. ve 96. bölümlerine aittir: ** ** Ardından, vali, başkâhin ve kral, İsa'dan halkı susturması için, yüksek bir yere çıkıp halka konuşmasını rica ettiler. O zaman İsa, tüm İsrailîler kuru ayakkabılarla geçerlerken Yuşa'nın Ürdün'ün orta yerinden on iki kabileye aldırttığı oniki taştan birinin üzerine çıktı ve yüksek sesle dedi: "Kâhinimiz yüksek bir yere çıksın da, oradan benim sözlerimi tasdik etsin." Bunun üzerine, kâhin oraya çıktı; İsa, herkes duysun diye, ona ayrıca dedi: "Allah'ın va'dinde ve ahdinde, Allah'ımızın bir başlangıcı olmadığı ve hiç bir zaman sonunun da olmayacağı yazılıdır." Kâhin, karşılık verdi: "Aynen böyle yazılıdır orada." İsa dedi: "Allah'ımızın yalnızca Kendi Sözü'yle her şeyi yaratmış olduğu yazılıdır." "Aynen öyledir." dedi kâhin. İsa dedi: "Allah'ın değişmeyen, cisimsiz ve hiç bir şeyden oluşmamış olması nedeniyle görünmez ve insan zihninden gizli olduğu yazılıdır." "Öyledir, gerçekten» dedi kâhin. İsa dedi: "Allah'ımız sınırsız ve sonsuz olduğundan, gökler göğünün onu ihata edemiyeceği yazılıdır." "Süleyman Peygamber de böyle söyledi ey İsa» dedi kâhin. İsa dedi : "Allah'ın yemediğinden, uyumadığından ve her hangi bir eksiklikle ma'lûl olmadığından, hiç bir şeye ihtiyaç duymadığı yazılıdır. "Öyledir." dedi kâhin. İsa dedi: "Allah'ımızın her yerde olduğu ve vurup düşüren ve bütünleştiren ve razı olduğu her şeyi yapan O'ndan başka hiç bir ilâh olmadığı yazılıdır.» "Öyle yazılıdır." diye karşılık verdi kâhin. O zaman İsa ellerini yukarı kaldırarak dedi: "Allah'ımız Rabb, tersine inanacak herkese karşı şahit olarak, senin hükmüne getireceğim inancım budur." Ve, halka dönerek dedi: "Kâhinin, 'Allah'ın ebediyete kadar ahdi olan Musa'nın kitabında yazılıdır,' dediği şeylere bakarak tevbe edin ki günahınızı idrak edebilesiniz; çünkü ben görünen bir insan, yeryüzünde yürüyen diğer insanlar gibi ölümlü bir çiğnem çamurum. Benim bir başlangıcım oldu, sonum da olacak ve ben bir sineği bile yeniden yaratamayan biriyim." Bunun üzerine, halk sesli sesli ağlayıp dedi: "Günah işledik sana karşı Allah'ımız Rabb; bize merhamet et." Sonra kutsal şehrin güvenliği ve Allah'ın kızarak onu milletlerin ayaklarının altına teslim etmemesi için İsa'ya dua et diye hepsi de yalvardılar. Bu durum karşısında, İsa ellerini kaldırarak, kutsal şehir ve Allah'ın insanları için dua etti. Herkes bağrışıyordu: "Amin, amin!." Dua bitince kâhin yüksek bir sesle dedi: "Dur İsa, çünkü, milletimizi sakinleştirmek için senin kim olduğunu bilmemiz gerekiyor." İsa karşılık verdi: "Ben, Davud soyundan Meryem oğlu İsa, ölümlüyüm ve Allah'tan korkan bir insanım ve şan, şeref ve azametin Allah'a verilmesine çalışıyorum." Kâhin cevap verdi: "Musa'nın kitabında, Allah'ın ne dilediğini bize ilân edecek ve dünyaya Allah'ın rahmetini getirecek olan Mesih'i, Allah'ın bize herhalde göndereceği yazılıdır. Bu bakımdan, senden rica ediyorum, bize gerçeği söyle, sen beklediğimiz Allah'ın Mesihi misin?" İsa cevap verdi: "Allah'ın böyle va'd ettiği doğrudur. Fakat ben kuşkusuz o değilim, çünkü o benden önce yaratılmıştır ve benden sonra gelecektir." Kâhin karşılık verdi: "Sözlerin ve alâmetlerinden ne olursa olsun inanıyoruz ki, sen Allah'ın peygamberi ve bir mukaddesisin. Bu nedenle, Yahudiye ve İsrail adına senden rica ediyorum ki, Allah aşkına bize Mesih'in ne şekilde geleceğini anlatasın." İsa cevap verdi: "Ruhumun huzurunda durduğu Allah sağ ve diridir ki, Allah, babamız İbrahim'e; 'Senin soyundan yeryüzünün tüm kabilelerini kutsayacağım.' diye va'd etmişse de, ben yeryüzünün tüm kabilelerinin beklediği Mesih değilim. Fakat, Allah beni dünyadan çekip alınca, şeytan dinsizleri benim Allah ve Allah'ın oğlu olduğuma inandırarak, bu lânetli fitneyi yeniden çıkaracak, bu şekilde sözlerim ve akidem öylesine tahrif edilecek ki, ortada otuz mü'min ya kalacak, ya kalmayacak. Bunun üzerine Allah dünyaya acıyacak ve herşeyi kendisi için yaratmış olduğu Elçisi'ni gönderecek; O güneyden kuvvetle gelecek, putatapıcılarla birlikte putları yok edecek; şeytan'dan insanlar üzerindeki egemenliğini alacak. Yanında, kendisine inanacak olanların kurtuluşu için Allah'ın merhametini getirecektir. Onun sözlerine inanacak olanlara ne mutlu." "Muhammed; O'nun kutlu adıdır." ..
-
THE GULLIVER'S SHIP..
.. Türkçe'mizde kuşku uyandıran noktalar: fiillerimizdeki hususiyyetler dikkate alacak kadar ehemmiyyetlidir sayın blogcularımız şühudî mazi dediğimiz fiilî zamirlerle tasrif olunuyor da diğer sigalar niçin cevherî fiile müracaat ediyor? müteakıben "muzarî" olarak ifade ettiğimiz siga niçin muttarit bir kaideye tabî değildir? gel'den; gelir oluyor da, geç'ten; geçer, yat'tan; yatar oluyor da, al'dan; alır oluyor? hele; muzarîin menfisi hiçbir kaide tanımıyor! Gelir-gelmez; gelirim-gelmem. "yor" hâl edatı niçin aheng kaidesine isyan etmektedir? Sonra da istanbul'da "yor" söylenirken, başka yerlerde; "yo", "yı", "yıy" gibi biçimler alıyor? İktidarî fiili, müsbette; "bilmek" ile yapılıyor da, menfisinde başka türlü oluyor? İşte canım Türkish-Media mensublarım; bu mes'eleler aranacak, tesbit edilecek hususlardır ve dil konusunda uzman olduğunu iddia eden ferdlerimiz bunlar ile uğraşacak ve böyle olmakla bütün fiillerin hususiyyetleri dilimizi gayet yumuşak, akıcı, güzel ve zengin bir hale koyacaktır inşaallah, ummaktayım efendim.. füsun'lu bir dil konuşmak dileklerim ile.. hâmiş: "ek" mes'elesini bi-l-ahire el'e alacağım efendim.. ..
-
GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
- GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
- Lütfen ''Hayvan'' Deyip Geçmeyelim!
- Yorumsuz
- Ben güldüm, siz de gülün madem :)
- En Son Duymak İstediğin Söz
seni anlamıyorum- Ayrılmaz İkililer..!
- son harfle yemek/yiyecek türetme oyunu
şimdi bak.. aslında bu sözün üzerine içimden "armutlu elbasan tava" demek geliyor ama demiyeceğim.. ıspanak kökü (zeytinyağlı)- Ayrılmaz İkililer..!
- üsteki üyeye ot , çiçek veya ağaç ismi ver...
mimoza- Ayrılmaz İkililer..!
- En Son Duymak İstediğin Söz
bende anlamıyorum zati.. hep azar işitiyorım.. gevezelikten işte..- Ayrılmaz İkililer..!
- En Son Duymak İstediğin Söz
- Ayrılmaz İkililer..!
eh.. @@Tinkerbell and zuhurat bey- son harfle yemek/yiyecek türetme oyunu
elbasan tava- Harften isim bulmaca
- son harfle yemek/yiyecek türetme oyunu
ıspanaklı elbasan tavası- THE GULLIVER'S SHIP..
.. bağzı müdavimlerim soruyorlar: "cidar" 'ne dimehtir ey ulu ikon'umuz? açıkla bize..' diyorlar.. tevazu ile acıklı bi yorum yapıyorum.. bi güfte ile: the Animals'dan şöyle ki: "don't let me be misunderstood/ Lütfen beni yanlış anlama ve yanlış anlaşılmama da izin verme.. omaç mı? ve de baby do you understand me now if sometimes you see that I'm mad.." by ..- Bugünlerde en çok kullandığım cümle
peki- En Son Duymak İstediğin Söz
İnterlock bu oyunları mahvetmek zorunda mısınız merak ediyorum? Özel bir çaba harcıyor olmalısınız... - GÜNÜN KARİKATÜRÜ... (Kendi dilini oluşturmak için, karikatür, metafor yaparak kendine has bir anlatım dili oluşturuyor... :). :(. :|...)
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.