Zıplanacak içerik

dünyahepimizin

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

dünyahepimizin tarafından postalanan herşey

  1. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Hangi yorumumda ben sizi o tür söylemleri savunan birisiymis gibi göstermisim de benim samimiyetimi sorguluyorsunuz? Ben ülkemiz de olsun, Ermenistan, Yunanistan ve diger ülkelerde olsun diger uluslar icin irkci söylemlerin hala gecerliligini dile getirdim ve ülkemizden örnekler verdim. Siz ise bu tür söylemleri gayet normalmis ve hic bir art niyet yokmus gibi anlatmaya calistiniz ve halada yapiyorsunuz. Bir sahsin baskasina kizdiginda dahi seni "Yunan'in d....." diyerek köfür etmesi bize bu tür söylemlerin irkci oldugunu gösteremiyorsa daha ne diyeyim.
  2. "Biz bu tür sömürü politikasiyla hem Avrupalidan daha cok calisiriz hemde onlardan daha az maas aliriz. Politikacilarimizda isci ve emekcilerin derdini dinleyip onlarin sorunlarina cözüm arayacagina, ya pasalari ya da mafya ve ceteleri kurtarma hevesindeler." Sayin Dogrucudavut, benim alintiladigim kendi yorumumda hangi kelimesinde CHP'yi hedef almiyim? Ben ülkemizin genel olarak politikacilarindan bahsetmisim. Yoksa Türkiye'de sadece pari olarak CHP'mi varda biz bilmiyoruz? Etmeyin artik, her agzimizdan cikani derhal CHP'ye saldiriyorsunuz demeyi birakin. Baska basliklarda da malesef benzeri gercek disi ithamlar devam ediyor.
  3. Gene konuyu baska yönlere cekmeye calistiginiz gibi sorum sadece arkadas ve arkadasin kendi yyorumuna. O yorumda RAF ve Almanya'dan bahsediyliyor. AB'nin ben avukati da degilim ve her alanda dogru davraniyor diye bir söylemimi bulamazsiniz. Ben sadece arkadasin bahsettigi örgüt ve kiyaslamasi hakkinda yorum yaptim. Kusura bakmayin, ben bazilarimiz gibi AB ya her alanda dogru davraniyor veya hic bir alanda dogru davranmiyor gibi bir sartlanmada degilim. Benim bildigim PKK da AB ülkelerinde yasak ve terörö örgütü olarak listede. DTP kendi ülkemizde yasak degilki AB ülkelerinde yasaklansin. Elma ile armutu ne zaman karistirmaya son verecegiz acaba?
  4. Ben ülkemizde yesile, agaca, dogaya sayginin olmadigina inaniyorum ve dolayisiyla bu tür yanginlar malesef devam edecektir. Inaniyorumki bazi rantcilar bugünlerde ellerini sivazliyordur, bu yanan orman arazisini nasil kapariz diye. Ülkede bana göre dogayi sevme ve koruma seferberligi yapilmali. 7 den 70 e herkesin doga üzerine egitim almalari saglanmali ve insanlar doganin bize degil bizim ona ihtiyacimizin oldugunu idrak etmeleri gerekli. Sehirlerimize bakisyorsunuz, ev, araba ve yol. yesil alan neredeyse sifir. Kat karsiligi sistemniyle tüm kücük evler ve yesil alanlar yok ediliyor, yerlerine beton yigini dikiliyor. Arsa sahibi ve mütahit köseyi dönüyor, ama insanlik büyük kayiplara uygruyor kimsenin umurunda degil. Vatan saolsun, nasil olsa her durumda oldugu gibi bu durmlarda da kurtarma isini Allah'a havale ederiz ve Allah yardimcimiz olsun deriz isin icinden cikariz.
  5. Oldu sayin demirefe, terörö eylemleri devam etsin, karsilikli insanlar öldürülmeye devam etsin. nasil olsa aglayan anneler ne sizin anneniz ne de benim annem. Amac ne bu barsi eylemlerinin ve siz konuyu nereye getirmissiniz. Kiyasladiginiz olaya bakiyorumda ne diyecegime sasiyorum dogrusu.
  6. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Sizin bu örneklerinize dayanarak ülkemizde basörtüsü problemininde olmamasi gerekmezmi? Cogumuzun annesi, teyzesi, esi veya bacisi basörtüsü takar ve asla aklinin ucundan seriat gecmez. Ama ona ragmen ülkemizde belirli cevrelerin olusturdugu siyasi bir bas örtpsü sıkıntısı yasaniyor. Dolayisiyla, konuya annelerimiz, dedelerimiz veya irkin ne oldugunu bilmeyenler bazinda bakamayiz. Olaya bu tür söylemleri ve hatta daha da ileri gidenlerin gercek kaynagini arastirarak bakmak gerek. Nasilki ülkemizde annelerimizin bas örtüsü yobazlarin bas örtüsü maskesi altinda seriat düzenini getirmek istemelirini göz ardi edemiyorsa bahsettiginiz tarzdaki insanlarin Ermeni'ler veya Yunan'lilar hakkindaki söylemleri ülkemizdeki irkci söylemleri ört bas edemez. Türkiye'yi tanimiyormussunuz gibi bir harekete de gecmenize hic gerek yok. O tür söylemlerin genelde neye dayanilarak söylendigini adiniz gibi biliyorsunuz. Ayni söylemler Ermenistan ve Yunanistan cephesinde de süphesiz var. Ögrencilik dönemimde yurtda Yunan'li ögrenciler ile beraber oturdugumuzda bir araya gelip Türkiye'de Yunan'lila hakkinda neler söylendigini Yunanistan'da Türk'ler hakkinda neler söylendigini birbirimize karsilikli anlatirdik ve ne kadar basitce insanlarin hirbirlerini tanimadan düsmanlik yapabildiklerini dostca paylasirdik. ve Yunanli ögrenciler bize Yunanistan'da eger kücük bir cocuk korkutulmak iseniyorsa, derhal susumazsan "Türk cagiririm" denilirmis. Bunlari da Yunaniatan'li anner söylermis. Sizin mantiginiza göre bu syölemde gayet normal ve irkcilik ifade etmiyor. Herhalde Yunan'li anneler zamaninda birilerinden bir seyler yasamis olmaliki böyle bir cümle kurarak cocuklarini korkutuyorlar.
  7. Sonunda Kenan Evren'i tartismayalim diye konuyu buralara kadar tasidinizya hayranim dogrusu sizin bu girisimlerinize. sakin syölemeyin baskalari baslatti diye, baslatana cevap vermeseydiniz veya uyaraydiniz olmadi bu durum.
  8. Yunali'lar haklidir demeye getirilen yorumlari göstersenize lütfen. Olmaya ve söylenmeyen yorumlari buraya tasimakla ne elde edecegizki?
  9. Sayin CYRANO, bende sizin gibi bu tip suclara verilen cezalarin az oldugundan sikayetciyim, ama kusura bakmayinda varsayimlarla ayni sucu "RAF" yapsaydi en azindan 20 yil alirdi gibi gercekleri yansitmayan bilgileri sizden duymayalim lütfen. Siz genelde kanitlarla yazan arkadassiniz ve buna benzer bir olayi taniyorsaniz belgelerle cifte sitandarti gösterirsiniz.
  10. Ülkede barisin saglanmasi icin herkes üzerine düsen görevi yapmali. En azindan kadinlarimiz bugünlerde ön saflarda barsi icin mücadele ediyorlar. Bir 46 bin ölüm daha yasamak istemiyoruz, faili mechulleri yasamak istemiyoruz, genclerimizin terörüstlerin kucagina atilmasini istemiyoruz, daha fazla askerimizin sehit olmasini istemiyoruz. "BARIŞA YOL AÇTILAR 12:45 10 Ağustos 2009 Kadınlar ‘barışa yol açmak’ için Hakkari Berçelan yaylasındaydı. Hepsinin tek bir dileği vardı: Silahlar sussun; anneler ağlamasın; çocuklar ölmesin. Kadınlar eşzamanlı olarak Taksim’de de sabahladı HERKESİN YÜREĞİ BARIŞ İÇİN ATTI Barış İçin Kadın İnisiyatifi’nin çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, Hakkari’nin yasaklı yaylası Berçelan’ı barış türküleri ve halaylarla inletti. Sabaha kadar ‘barış nöbeti’ tutan kadınlar barış yolunun açılması için çağrıda bulundu. Kadınlar, Berçelan Yaylası’yla eşzamanlı olarak İstanbul Taksim Meydanı’nda da barış nöbeti tuttu. Sıfır noktasındaki yaylada nöbet tutan arkadaşlarını selamlayan kadınlar, bir ağızdan barış istediklerini haykırdı. Şimdi barış zamanı »Yıldız Aktaş: Özgür dağlara barış çığlıklarınızı haykırmaya geldiniz. Boşa çıkmayacak. »Şebnem Sönmez: Barış için çalışmaya siz kadınlarla birlikte devam edeceğim. »İlkay Akkaya: Yıllardır yüreğiniz kanıyor. Ancak biz bunu uzaktan izledik, şimdi acıları paylaşma, barışı birlikte getirmenin zamanı. »Yasemin Göksu: Özgürlük uğruna bu topraklarda düşenler şimdi yukarlardan bizi izliyorlar. »Bilge Contepe: Size bu gün için bir fidan getirdim Berçelan’a dikmek için ama bir gün bu savaşı bitirdiğimizde ve barış geldiğinde bu dağları hep beraber ormana döndüreceğiz. »Aysel Doğan: Barış için bir on yıl daha yatarım. »Zeynep Tanbay: Örgütlenmekten, bir araya gelmekten, yan yana olmaktan vazgeçmeyeceğiz. »Esmeray: Biz ülkemiz ve tüm dünya için hiç yaşayamadığımız barışı istiyoruz. Edi bese. »Esra Çifçi: Çocuklarımızı kör kurşunlara kurban gitsin diye doğurmadık. Berçelan’da, Türkiye’deki anaların çığlığını duyması gerekiyor. »Gülseren Yoleri: Biz kadınlar olarak artık ölüm, gözyaşı, yoksulluk, açlık, eğitimsizlik istemiyoruz. Bu sebeple öncellikle barış istiyoruz. »Zelide İnce: Kanlı katliamlara, zulümlere dur demek için, Kürt sorununun barış ve demokratik çözümü için buradayız ve barış istiyoruz. »Jiyan Aydın: Bu bir barış çığlığıdır, artık devlet bu çığlığı duymalıdır. Artık bu gidişata dur deme zamanı geldi de geçti bile. »Saadet Yılmaz: Barış, özgürlük için buradayız. Yıllarca barış çığlığımız duyulmadı ama artık duyulmasını istiyoruz. »Meryem Peçe: Ne gerillanın ne de askerin ölmesini istemiyoruz artık, bu topraklara barışın egemen olmasını istiyoruz. Bu kanın durması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. SEVGİM DENİZALTI - ZEYNEP KURAY Barış İçin Kadın İnisiyatifi'nin çağrısıyla biraraya gelen kadınlar, “Operasyonlar durdurulsun, barışın yolu açılsın” sloganıyla Berçelan Yaylası’yla eşzamanlı olarak İstanbul Taksim Meydanı’nda da barış nöbeti tuttu. Sıfır noktasındaki yaylada nöbet tutan arkadaşlarını selamlayan kadınlar, hep bir ağızdan barış istediklerini haykırdı. Taksim Meydanı’nda bir araya gelen 200 kadın, “İstanbul Taksim’den Hakkâri Berçelan’a Barış İçin Sabahlıyoruz” pankartı açtı. “Jin jiyan azadi”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Kadınlar savaş istemiyor” sloganları atan kadınlar, savaşın en çok kadınları vurduğunu, artık son bulması gerektiğini dile getirdi. ‘YAN YANA OLMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’ Barış İçin Kadın İnisiyatifi adına konuşan Sanatçı Zeynep Tanbay, bu ülkede yaşayan kadınların söylenmeyeni söyleme cesareti olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Bu ülkede yaşayan Kürtler, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Süryaniler, Araplar, Aleviler vardır ve bu halkların hakları gasp edilmiştir. Yıllarca görmezden gelinip varlıkları inkâr edilmiştir. Savaş dolu 25 yılda on binlerce insanımızı kaybettik. Bitip tükenmek bilmeyen şiddet ortamı üretilip binlerce insan katledildi, binlercesi cezaevlerinde ölüme terk edildi, sürgün yiyip olağandışı koşullarda kimliksiz yaşamak zorunda bırakıldı.” Savaştan ve şiddetten en çok kadınların zarar gördüğünü söyleyen Tanbay, şöyle devam etti: “Hep karanlıklar içerisinde, yüreğimizde bir korkuyla yaşamak zorunda bırakıldık. Taciz, tecavüz, göç, işkence ile bedenlerimize, düşüncelerimize saldırılarak irademiz kırılmak istendi. Ama örgütlenmekten, bir araya gelmekten, yan yana olmaktan hiç vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz de.” Eyleme katılan kadınlar, barış taleplerini BirGün’e anlattı: İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri: Biz kadınlar olarak artık ölüm, gözyaşı, yoksulluk, açlık, eğitimsizlik istemiyoruz.Bu sebeple öncellikle barış istiyoruz. Sesimizi tüm devlet yöneticilerine ve tüm duyarlı insanlara duyurmak için buradayız. Kürt sorununa barışçıl bir çözüm istiyoruz. Devletin operasyonları durdurmasını istiyoruz. Demokrasi ve insan hakları ilkelerinin gerektirdiği gibi düzenlenmesini istiyoruz. Genel bir affın çıkarılmasını ve ekonominin savaş için değil barış için düzenlenmesini istiyoruz. Zelide İnce: Senelerdir yapılan kanlı katliamlara, zulümlere dur demek için bugün burada sabahlıyoruz. Gözaltında kaybolan failleri belli olan faili meçhul cinayetlerin sorumlularının cezalandırılması için buradayız.Yakılan köylerin,ormanların, tecavüze uğrayan kadınların, katledilen çocuklarımızın katillerini bulmak için buradayız. Kimlik ve kültürüne sahip çıktıkları ve düşündükleri için zindanlara atılan ve ağır işkencelere maruz kalan tutsakların serbest bırakılması için buradayız. Ve en önemlisi Kürt sorununun barış ve demokratik çözümü için buradayız ve artık barış istiyoruz. Jiyan Aydın: Barış istediği için hapishanelerde ömürlerini geçiren tutuklular için genel bir af istiyorum. Ama ilk önce hasta olan tutukluların serbest bırakılmasını istiyorum. Bu bir barış çığlığıdır, artık devlet bu çığlığı duymalıdır.Yıllarca bölge kana bulandı, insanlar köylerinden oldu, faili meçhul cinayetlere kurban gitti, artık bu gidişata dur deme zamanı geldi de geçti bile. Saadet Yılmaz: Barış, özgürlük için buradayız. Kanların bir daha dökülmemesi için herkesin özgürce yaşayabilmesi için buradayız. Yıllarca barış çığlığımız duyulmadı ama artık duyulmasını istiyoruz. Meryem Peçe: Kürtlerin üzerindeki kimlik baskısının kalkmasını istediğimiz için burada sabahlıyoruz. Herkes kendi dilinde ve kültüründe yaşamalı. Bunu yasaklamak bir halkı inkâr etmektir." Alinti: -http://www.birgun.net/life_index.php?news_code=1249897551&day=10&month=08&year=2009-
  11. Sizin 4 arkadasinizin ölüm sebebi asla Kürt insanlarina nefret duymanizi saglamamanizi gerektirir. Teröre karsi nefret duymak icinde illada 4 arkadasimin sehit olmasi gerekmez. Ben her zaman söylemisimdir ve tekrarliyorum, terör kimden gelirse gelsin nalet bir pisliktir, ister PKK terörü olsun, ister devlet terörü olsun ister devlet adina yapilan terör olsun, ister baska bir terörö gurubundan gelsin fark etmez. Ben ve benim gibi düsünenler hic bir ayrim yapmadan her türlü teröre karsiyiz ve lanetliyoruz, siz ise sayin kaplan-200, bir cok yorumlarinizda acikca devlet terörünü ve hatta devlet adina yapilan terörüst eylemleri "vatan kurtarmak" adina desteklediniz ve halada desteklediginize inaniyorum. Aramizdaki fark bu. Tabii sizin benim PKK terörünü lanetledigime inanmadiginizida biliyorum ama olsun, herkes kendinde sorumlu. Lütfen artik anlayalim. Ne ben ne de benim gibi düsünenler terörün beynini insan olarak veya hakli göstermiyoruz ve göstermeyecegizde. Ama benim ve diger arkadaslarin amaci ve arzusu genclerin terörüst olmamasi icin gerekli tedbirlerin alinmasi. Bu tedbirler 30 yillik uygulamadakiler olamaz, cünki iflas etmistir. 30 yilda kac nesil cocugumuzu kolayca terörün kucagina attik bir bilseniz. Dagda ölenlerin annelerinin terörü kinamadiklarini nereden biliyorsunuz? Sehit anneleriyle dagda ölen genclerin annelerinin küs oldugunuda kim söyledi? Kendi kendinize yorum yapiyorsunuz sonrada genemi celisiyorum diye soruyorsunuz.
  12. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Arkadasim vermis oldugunuz cevaba kendiniz inaniyormusunuz gercekten? Ben size nedenini sormusum, ama sizin cevabiniza bakin. Yani neden Ermeni'ler Türk'leri öldürdü? Sizin anlatimlariniza göre söyle bir mantik yürütebilirmiyiz? Ermeni'ler "Kürt'ler" tarafindan katledildi, yani Türk'lerin bu olayla hic bir alakasi yok, anlayacaginiz aralarinda herhangi bir düsmanlik yok. Ama ona ragmen Ermeni'ler herhalde Kürt'leri öldüremeyince elimiz bos dönmeyelim diye silahsiz ve hatta kendilerine düsman olmayan Türk'leri öldürüyorlar. Mantik bunun neresinde?
  13. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    "Komprador degil ulusal sol" oalarak kendilerini tanimlayan ve her söylemlerinde aynen sizin gibi Atatürk'ün Ulus anlayisindan söz eden bir dergi ve onun siyasi cizgisi tüm gercekleri göz önüne koymaktadir. Asagidaki metni okursaniz nasil etnik Milliyetcilerle irkcilik konusunda yaristigin cok net bir sekilde göreceksiniz. Ben sadece kendilerini "ulusalci" niteleyenlerin siyasi görüslerini dile getiriyorum ve burada kasit aramak yerine ülke gerceklerini göz ardi etmemek gerekir. -http://www.turksolu.org/88/basyazi88.htm-
  14. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Her sahsin Ulusalciligi kendi görüsüne göre aciklamasini tartisacak durumda degiliz. Ben sizden beni umursayin diye rica da etmiyorum. Defalarca söyledim size, umursamiyorsaniz teget gecin ve cevap vermeyin diye. Burada sadece kendi dogrularinizi bizlere kabul ettirmek gibi bir lüksünüz yok. Ulusalcilik tartisilirken Atatürk'ün Ulus kavraminida konusmuyoruz, Ulusalciliktan bahsedilen son dönemlerde piyasaya cikan yeni bir akimdan bahsediyoruz, en azindan ben onlardan bahsediyorum. Sizin icindurum böyle olmayabilir. Ne yapalim yani, siz kabul etmiyorsunuz diye kendilerini "Ulusalcilarin lideri" olarak tanimlayan ve o yönde politika yapan sahislari, partileri ve örgütleri hicemi sayalim? Madem gercek "ulusalcilik" sizin ifade ettiginiz gibiyse, gidin kendilerini Ulusalci niteleyipte etnik Milliyetcilerle irkcilik bazinda yarisa girenlere anlatin.
  15. Sizin gibi düsünenler agirlikta oldugu sürece kan akmaya devam edecek malesef. Nedir bu kin ve nefret? Kim burada terörüstü iyi göstermeye calisiyor? Akan kani durdurmak demek teröre son vermek degilmiki karsi geliyorsunuz? Nasil olsa ölenler biz degiliz, gözleri yasli annelerde biz degiliz, ama onlari hice sayarak konusmak ve onlari para aliyorlar diye suclamak ne kadar etik acisindan dogrudur bunuda herkesin kendi vijdanina birakiyorum. Hic bir anne evladina git terörüst ol ve devlete karsi savas demez. dolayisiyla dagdakinin annesi ile askerin annesinin hic bir düsmanligi yoktur birbiriyle ve öyle oldugu icinde bir araya gelebiliyorlar ve beraberce bu kanin durmasi icin caba harciyorlar. Bizler ne yapiyoruz? Sadece savasin devami icin kin dolu sözler sarfediyoruz.
  16. Sadece ben degil sayin poilitika hepimiz icin gecerli ince düsünmemiz, yani sizin icinde gecerli.
  17. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Sayin Ufuk_efe, birisinin etnik Milliyetci veya insani degerlere önem veren birisi oldugu, benim fikrime katilip katilmamasi ile belirlenmez ve böyle bir iddaamiz olmamistir ve olamazda. O sahsin yorumlarina ve görüslerine göre belirlenir ne oldugu. Siz bana söylemedigim iddaalarda bulunarak sadece konunun özünü degistirmeye calismissiniz.
  18. Sayin jön, yillardan beri anlayamadiginiz herhalde bu sorunuz olmali. Yillardan beri kardeslikten Kürt ve Türk halkindan bahsediliyor. Bu kardeslerin bir bölümü bazi sebeblerden dolayi daga cikiyor bazilarida asker olarak bunlara karsi savasiyor. Kimse kardeslikten bahsederken terörö örgütünün beyin tabakasindan bahsetmiyor, daha kac kez daha tekrarlamamiz gerekliki anlasilsin?
  19. Baz aldiginiz nokta bumu? Cok ilginc bir tesbit dogrusu. Keske sorsaydiniz benim sizi hangi yorumunuza veya görüsünüze dayanarak celisiyorsunuz dememi.
  20. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Sayin CYRANO, affiniza siginarak tartismaniza giriyorum ve sizin sabit düsünceli, etnik-Milliyetcilik bazinda görüs buyuranlardan olaylara insani acidan bakmalarini bekleyemezsiniz. Dolayisyla siz istediginiz kadar tarafsiz olarak olayi anlatmaya calisin onlar icin dogru sadece tektir ve o dogruda kendi bildikleridir.
  21. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Eminimki sizin icin, ne Isci partisi, ne "Türk solu" dergisi, ne Yalcin Kücük, ne Kerincsiz Ulusalci. Ama bu saydiklarimda aynen sizin gibi digerlerini Ulusalci olarak tanimiyor ve sadece kendilerinin gercek Ulusalci olduklarini iddaa ediyorlar. Bu aynen seriatcilarin her alanda seriati savunupta onlara Afganistan, Iran, Suudi Arabistan gibi rejimleri örnek gösterince, hayir efendim gercek seriat düzeni o ülkelerde degil, siz gercek seriati iyi tanimiyorsunuz demelerine benziyor. Kimse burada Roma'yi yeniden feth etmeye calismasin. Gözüken köy klavuz istemez derler. Her sey tüm ciplakligiyla ortada. Etnik -Milliyetciler ile Ulusalcilar etnik-düsmanlik konusunda birbirleriyle yaris icerisindeler.
  22. Sayin Ahmet Ay arkadas, tüm kalbimle söylediklerinize katiliyorum. Kanin akmasi icin ve annelerin gözyaslarinin durmasi icin illada bir "savas"mi olmasi gerek? Kim nasil nitelerse nitelesin, önemli olan bu savasin, terörün ve akan kanin durmasi. 46 bin can yetmiyor bazilarimiza demekki. Birbirimizi anlamamaya devam ettigimiz sürece bu kan devam akacaktir. Sözde degil özde kardeslik diyen herkesin bu kanin durmasi icin elini vijdanina koyup öyle karar vermesi gerekli.
  23. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Benim hangi bölgede hangi milletten vatandasin yasadigi dedigime göremi Ermeni'leri kimin öldürdügünü belirleyebiliyorsunuz? Ermeniler'i Türk'ler degilde Kürt'ler katletti diyen ve Türk'leri de Ermeni'ler öldürdü diyen kim? SIZ diyorsunuz ben degil, yoksa burada dami istedigim gibi anliyorum? Bakin ne demissiniz: Bende size gayet hakli olarak soruyorum ve diyorumki neden Ermeni'ler kendilerini katleden Kürt'leri degilde Türk'leri öldürmüsler? Bu celiskili syölemeler nereye kadar gidecek? Bu celiskiyi görmek icin illada liseyi veya dahada yüksek okulu bitirmek gerekmiyor, iyi niyet yeterli.
  24. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    "Akli basinda olan Ulusalcilar" ve "akli basinda" olmayan Ulusalcilar kimmis? "Türk Etnik-Milliyetçiler iddia etmiştir; o kadar..." diyorsunuz, yani devletimiz bir dönemler etnik-miliyetcilikmi yapiyordu demek istiyorsunuz? Cünki Kürt'lerin Türk oldugunu isbatlamaya calisanlar devlet destekli ve üniversitelerde idi. Disaridaki etnik-millietciler, onlar zaten her dönem üstlerine düsen görevi yapmislardir.
  25. Zonguldak'ta fındık toplayan Güneydoğulu mevsimlik işçiler günde 12 saat çalışmalarının karşılığı olarak kendilerine 18- 20 TL verilmesine tepki gösterdi ZONGULDAK – Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden fındık hasadı mak için Zonguldak'ın Alaplı İlçesi'ne gelen mevsimlik işçiler, sıcak altında günde 12 saat çalışmaları karşılığında kendilerine 18- 20 TL verilmesine tepki gösterdi. Kurdukları çadırlarda güç koşullarda yaşayan, çamaşırlarını leğenlerde yıkayan, sac üzerinde yufka ekmek yapıp, ateşte yemek pişiren işçiler, yevmiye ücretinin arttırılmasını istedi. Güneydoğu illerindeki işsizlik, bölge halkının bir bölümünün yılın 6 ayını dışarıda geçirmesine neden oluyor. Batı illerinde pancar, pamuk ve fındık tarlalarında çalışmak için ailece yollara düşen Güneydoğulu işçilerin bir bölümü 15 gün önce kilometrelerce yol kat ederek Alaplı'ya geldi. Aydınyayla Köyü yakınındaki yeşil alana çadırlarını kuran işçiler, dün başlayan fındık hasadı ile birlikte bahçelerde çalışmaya başladı. İşçiler, Alaplı Kaymakamı Aydın Memük başkanlığındaki komisyonun, 13-16 yaş arası için 18, 16 yaşından büyükler için de 20 lira olarak belirlediği yevmiye ücretine tepki gösterdi. Sıcak altında günde 12 saat çalışan işçiler, karşılığında alacakları ücretin de buna göre fazla olması gerektiğini savundu. Yaklaşık 300 kişinin kaldığı çadır kentte güç koşullardaki yaşam da işçileri zorluyor. Saat 19.30'da fındık bahçesinden gelen kadınlar, hemen kolları sıvayıp çadırların önünde ateş yakıyor. Kadınların bir bölümü sacda yufka ekmek yapıyor, kimisi tencerede yemek pişiriyor. Çamaşırlar kuyudan tulumba ile çekilen su ile leğenlerde yıkanıyor. Fındık bahçelerinde çalışmayan 13 yaşından küçükler çadır kentteki yaşam içinde kendilerine iş buluyor. Kimi çocuklar leğenlerde yıkanan çamaşıra, kimisi ekmek için açılan hamurlara yardım ediyor. Kimisi de, önü balçığa dönen kuyudan bidonlarla çadırlarına su taşıyor. KÖLE OLARAK GELMEDİK Kürt açılımı tartışmalarından uzakta, zor koşullar altında ekmek kavgası veren Güneydoğulu işçiler, memleketlerindeki işsizlik nedeniyle her yıl yollara düştüklerini belirterek, iş olanaklarının attırılmasını istedi. Eşi ve 3 çocuğu ile birlikte Gaziantep'den gelen 43 yaşındaki Hüseyin Altındişli, bu ülke için askerlik yaptığını, gerekirse savaşacağını, Kürt-Türk hep aynı bayrak altında yaşadıklarını, kendilerine verilen 20 TL'nin az olduğunu söyledi. Altındişli, “Buraya çalışmaya geldik ama, köle olarak gelmedik. Sigorta veya Bağ-Kur yok. Bu paraya nasıl geçinilebilir? Yağmurda, çamurda işte bu çadırlardayız. Bizim memlekette iş olsa hiç gelmezdim buraya. Günlük 15 lira kazanacağımı bilsem memlekette hiç gelmeme gerek yok buralara” dedi. Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'nden 15 gün önce Alaplı İlçesi'ne geldiğini belirten İsmail Kaynak ise, “Geçen yıl da 20 TL'ye çalıştık, bu yıl da aynı paraya çalışıyoruz. 3 yıldan bu yana buraya geliyoruz, yevmiye hep 20 TL. Memleketimde iş olsa buraya gelmem. 1200 kilometre yol yaptık. Banyo, tuvalet yok, çadırda yaşıyoruz. İyi, yemek de yok” diye konuştu. Memleketteki iş sorununun çözülmesi için Güneydoğu Anadolu Projesi'nin uygulamaya konulmasını isteyen Mehmet Eker 12 saat çalışma karşılığının 20 TL'den fazla olması gerektiğini söyledi.(dha) Alinti: -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=948947&Date=09.08.2009&CategoryID=80- Biz bu tür sömürü politikasiyla hem Avrupalidan daha cok calisiriz hemde onlardan daha az maas aliriz. Politikacilarimizda isci ve emekcilerin derdini dinleyip onlarin sorunlarina cözüm arayacagina, ya pasalari ya da mafya ve ceteleri kurtarma hevesindeler.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.