-
İçerik Sayısı
158 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
i'tezele tarafından postalanan herşey
-
sevgili Salanat, Seyyid Kutub, yoldaki işaretler isimli kitabında bizlerin görevinin inzivaya çekilip, rüzgarın estiği yöne eğilmek olmadığını; o insanlarla her alanda birlikte hareket edip ancak her alandaki bilgimizle de onlardan bir adım önde olup örnek teşkil etmemizin ve iyiliği emredip kötülükten sakındırana kadar (Emr-i bi'l ma'rûf nehy-i anil münker) asıl görevimizin bu olduğunu en iyi şekilde aktarmıştır. Onlar bizleri anlayamıyorlarsa bu bizlerin sorunudur, hata bizdedir. Onlar yanlış yolda ilerledikçe benim en iyi, en doğru yolda başım dik yürümem mümkün olmayacaktır. Zira cennet, tüm insanlığı alacak kadar büyük değilse hiçbirimize yetmez. Yeryüzünde bile her zerrenin bütün için şart olacağını görüyorsak, cenneti eksik düşünmek kusursuzluğu kusurlu düşünmekle eş olacaktır. Cennet, cennet yolunu ''bilerek'' ya da ''bilmeyerek'' açan insanların ta kendisidir. Bilerek aşanlar ise evreni aşanlardır. Daha önce de belirttiğim gibi; onların yürüyüşü muhakkak güzel olur. Saygılar
-
Hani diyorsunuz ya, ilahi kaynaklı diye kayıtsız şartsız herşeyi kabul etmek uyuşturcu zihniyete sebep olur; sizin yaptığınız da aynı bunun gibi, ilahi kaynaklı olmadığını düşünerek muhteviyatı doğru düzgün irdelemeden ''değildir'' diye hüküm vererek, kör zihniyetin sadece reddeden kolonlarına sarılmaktır. Bir teoriye tek bir bakış açısı ile yaklaşılamaz. Yazımı okursanınz bir bardağa bile aynı anlayışla bakamayız demiştim. Din ki bundan çok daha karmaşık bir düzenektir. Elbetteki görüşler olacaktır. Ve siz sn. yarasa, görüşü hiçe sayarak nasıl olsa yalan dolan diye inancın kendisine saygzılık ettiğiniz gibi, bu inanç ile ilgili bir ekole ve bu ekolün sağlam mayası olan bir konuya da saygızızlık ediyorsunuz. Üstelik anlamadan. Din felsefesi de bir düşünce alanıdır ve tanrıya inamasanız da yürütülen her fikri tanrı yok zaten diye baştan değilleyemezsiniz. Bunu yapabilmek için, o emeği sizin de vermeniz gerekir. Onun dışında -endişe ile yazıyorum- mecazlar zaten sembolik anlatımlardır. Ancak semboller daha kapsamlıdır. Saygılar
-
Ölmek mecazi, cennet ve cehennem kavramları ise -tıpkı adem'in dünyaya gönderilişi gibi- insanın gördüğü ve yaşadığı alanın dışında düşünememesi ya da ''dışarıda'' ve ''dışında'' bir alan tasavvur edememesi sebebiyle, algı ve idrak kapasitesi baz alınarak açıklanılımış sembollerdir. Ancak, sembolik anlatımlar olması onların olmadığı anlamına gelmez. Şöyle açıklanabilir, bir bardağa bile o zamana kadar gördüğümüz tüm bardakların önyargısı dışında bakamazken, cehennem düşüncesi de o zamana kadar kabul ettiğimiz cehennemin dışına çıkamaz. Bu durumda birden fazla cehennem olcaktır; ki bu cehennemin aslında dünya olabileceğine kadar bir çok düşünce açılımına sebebiyet verebilecek bir kabul olur. Bu durumda tasvir edilen bir tane cehennem olmalıdır ve ancak bunun açılımları olabilir; örneğin vicdan azabı, huzursuzluk, güvensizlik, sahipsizlik vs. Tüm bu mekanizmaların tüm insanlar için aynı ehemmiyeti taşımadığı da düşünüldüğünde, cehennemin insanları ''bir''leştireceği bir alan olabileceği düşüncesi doğar. Bu ''bir''leşme ile cehennem aslında oradaki insanların ta kendisi olcaktır. Ancak yine inaca göre, cehemmenden çıkıp cennete gideleceği de kabul edilir. Bu durumda cennet ve cehennem de özünde bir kavramlardır. Cennet de cehennem de insan'dır. Cennet ve cehhennem insanın açılımlarının sembolüdür. Cehennem insan düşüncesidir ve dediğim gibi düşüncenin miracının bir aşamasıdır. Saygılar
-
''kur'an insana, insan olması münasebetiyle hitap eder.'' seyyid Kutub. Kur'an da geçen cennet ve cehennem imgeleri belli aşamalarda belli bir sınavı geçmiş insanları muhatap alan, kendi içinde farklı bir aşama türüdür. Örneğin cehennem dünyada varlığın anlamlandırılamaması ile anlamlandırılması arasındaki ince bir çizgiden ibaret olabilir. Cehennem bir sembol olarak, benim aklımda nasıl varolageldiyse vardır ve varoluşyla ''ceza'' olarak alıgalanır. Cehennemin algılanışı aklın aşamalarına göre mahiyet farkı gösterir. Yani cehennem, düşüncecinin miracının uğrak bir aşamasıdır. Ölünce beden vb. tüm sanal sistemler yok olacağından, bu sistemlerin yanması, kaynaması vs. de sembolden öteye gidemez. Cehennem, öznesine ya da nesnesine göre anlam farklılıları gösteren bir düşünce oraganizması olarak düşünülebilir. Ezcümle; cehennem, cehennem olması sebebiyle cezadır. Cehenneme cehennem olma vasfını yükleyen insan algısıdır.
-
Ali Şeriati ile liseye giderken tanışmıştım; İnsanın dört zindanı ile. Kitabı okuduğum gün yağışlıydı hava, ama ben bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında elimde kitabımla boş boş seyretmiştim kaçışan insanları. Kitabın ışığınından bir süre dünyayı seçemedim. O kitaptan sonra düşüncelerim öyle hızlı yörünge değiştirdi ki ne ben ne de çevremdeki kimse beni tanıyamadı. Hala onun konuşma metinleriyle hayatın sanallığından kurtulup, aslolana dönerim. Yüzyılın en sağlam dehası ve devrimcisi olarak tehlike arz edince, cia'e bağlı savak faşistleri tarfından katledildiğinde henüz yapabileceklernin yarısındaydı. Mücadelesinde her zaman samimi ve sağlam bir kültür gerillasıydı. Kürsüsü hala biz öğrencilerine yol göstermeye devam etmektedir. Saygılar
-
Oyuna gelmeyelim. Akp sermaye egemeliğinin ülkemize armağanıdır. Sermaye ise en ufak bir sarsıntısında yoluna çıkan ne varsa yalanla dolanla yıkandır. Sermayeden bağımsız ne iktidar ne muhalefet ne de cunta olur. Hepsi önünde elpençe divan durur, mecburlardır. Bizler varolduğunu sandığımız sistemi korumak için kendi kendimize insiyatif alarak, dimdik ayakta beklemeliyiz. İllegal yollarla alınmış paranın, legal yolla alınan borcuna sadık kalalım, yoksa ülke kalmaz diyen zihniyetin aksine 'hayır' demeyi bilip, kendi hakkımızı böylece aramalıyız. Borç dedikleri ise, boğazından ekmek geçmeyen çocukların çalınan aşıdır. Ben o açlığın vergisini ödemeyceğim!
-
DÜNYANIN DELİLİKLERİ ve DÜNYANIN DELİLERİ
i'tezele şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Bana da; ortada ülke var sanıp bir de onu paylaşamayanlar inanılmaz geliyor. Onun dışında,yıllardır süregelen sermaye egemeliğinin cisimleşmiş hali olan akp'nin,zamanında anayasayı masaya fırlatıp sözümona ekonomik kriz bahanesi yaratıp, çocukların bile inanmadığı -net hatırlıyorum..- yapay bir gündem oluşturuluşunun üzerine, buna benzer bir şekilde ''parti kapanacak, ona göre krize hazırlıklı olun..'' balonuyla bahene üretmesi ve buna sanki iki ayrı cephe var da ortalık kızışıyor gözüyle bakılmasını sağlayabilmesi beni ''delice'' yapıyor. Bu işleri bırakıp kendimi felsefeye vereyim diyorum olmuyor. Nice bahanelere efendim.. -
sevgili ekim nil, aramıza hoşgeldiiiiiiin... İşte sana, turkish media/dini konular klasiği.. Bizde anlaşılmak böylesine zordur. Ancak zamanla alışacağına inanıyorum. Saygılar
-
'Aklı ve fikri sömürülen' demişsiniz yazınızın bir bölümünde, burada akıl ve fikir kavramlarının kendiyle çelişen bir ifadeye yer verilmiştir. Hani, akıl ve fikriyatı kuvvetli olan bireyler de kapsanıyor olamaz... Eğer onlar da kapsamındaysa ne olcak bizim halimiz?.. Onun dışında yazınız -şayet size aitse- fena değil.
-
Kelimelerin bir kelime bir de terim anlamları vardır. Örneğin bizler dinin genellikle sadece terim anlamını biliriz. Oysa dinin kelime anlamı yol, itaat, hüküm,hesap, kanun, düzen, ceza, mükafat, ibadet gibi anlamları vardır. Bizim bildiğimiz terim anlamı ise din, bir insan ya da toplumun inançları ve uyduğu kurallar bütünüdür. Şimdi; dinin kelime anlamlarının arasında ''ceza'' da var diye, din insanlar için allah tarafından belirlenmiş bir cezadır diyebilir miyiz? Üstelik bugün bu tür anlam kaymalarından ziyade şunlara dikkat etmeli, faşizme insan hakları (kim kimin haklarını belirleyip, maddeleyip, sınırlayabilir?..), asimilasona moda, köleliğe ekonomik özgürlük, adaletsizliğe demokrasi, cehalete branşlaşma... Bunca anlam ve/veya anlamsızlık bölünmesi dururken, bırakalım artık bunları.. Saygılar
-
Sn Yarasa.. Neden milletin hevesini kırıyorsun?!.. Ayrımcılık yapma!.. Elektrik çarpar sonra seni.. Üç iyidir, güzel rakamdır.. Saygılar
-
Saygıdeğer Mehdi hazretleri, Nietzsche'nin böyle buyurdu zerdüşt ya da Zerdüşt böyle dedi ismiyle çevrilen kitabından taklidi kerestelerle yapılmış ve düşünce gücüyle kendinin efendisi olmaya çalışırken alabanda olan cin gemisinde ne arıyordu? Bu kesin teminatı oradan mı aldı? Kendisi imajını kime borçlu? Mehdi yazıyor, forum ahalisi bakıyor...
-
Ve Mehdi 'Türk Sol İslâm Hareketi'ni kuruyor...
i'tezele şurada cevap verdi: Mehdî başlık Politika Bilimi
Sizden önce bu ekolü sahiplenen çok oldu sn. Mehdi. Şimdi hepsi benim himayemdeler. Dikkatli olun.. i'tezele geldi mi, Mehdi iz olur.. -
Durup düzeltmek, hatalı metnin daha okuma aşamasında düzeltilmesiyle köprü kuran bir ilahi kudrettir. Hatalı metin okunur, tartışılır, eleştirilir ve düzeltilir. Metine dökülmüş hata ise ne okunur ne de düzeltilir. Şüphesiz fıkhi meselelerden ayrılıp, itikadi mesellere kendini kaptırmış akıl öncesi akılcılarının anlayamayacağı: imanın büyüğü imamın büyüğündendir savsözlerine cephe alırken dev aynalarının önünde ''tarafım ben! Taraf!'' diye çığlık atıp, aslında varoluşsal anlam arayışının dış kapısının dış anahtarı olma vasfına bile eremeyip, bizim gibi gerçek veli'leri de bu vasfa sıkıştırıp kendi görüş sahalarının darlığını bizim inancımıza sıkıştırmalarıyla beklenen fraksiyon kavgalarına sebep olup; dahlettikleri şeytanın görevini üstlenmektedirler. Kolay gelsin ehl-i safsataya..
-
Dilediğiniz hergün oruç tutabilirsiniz. Ogün de dilerseniz tutun elbet, ancak peygamberin ''doğum zamanı'' yerine kandil olarak kutlamak niyetindeyseniz bolca kandil yakın ki adet yerini bulsun... Yalnız gerekliliği belirleyen etmenler Asr-ı Saadet ve Dört Halife Döneminde cereyan etmediği için net bir tanı koyamayacağız. Tüm bunlar bir yana, geleneklerin devamı değerleri sağlamşaştırır. Bu sebeple soruyu sormanızın yerinde olduğu kanısındayım. Sevgiler
-
Saygılar..
-
Çizgileri tamamen farklı ama Can Yücel ne derdi bu kritiğe bilemiyorum.. Çok sokak ağzını, az sokak ağzını bir yana bıraksak da muhteviyata baksak.
-
Kur'an son ve ebedi geçerli evrensel kitaptır iddiası
i'tezele şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Sayın Muki, düşlemeden nasıl düşünebilirim bir yöntem analizi yapar mısınız? Birçok filozof veya düşünür düşünemiyor sanrım. Örneğin ideal düzenin mümkün olduğunu savunan birçok düşünür, sundukları ütopyalarda dadece düş ürünü, asla gerçekleşemeycek saçmalıklar yazıp, topluma faydalı olamamış ve düşlemiş ancak düşünememiştir o halde. Ya da topluma faydalı olmak için hayallerle yola çıkan nesiller, kendilerine zarar vererek çevrelerindekilerinde hasar görmelerine sebep olarak düşünceden nasibini alamaşlardır. İnsanın toplumdan önce kendine faydası olmalıdır elbet. Kendi aydınlığını yakalayamamış insan nasıl toplumu aydınlatır? Üstelik kimse kimsenin bilinç düzeyini tartamaz, değerlendiremez. Ekleyeyim, vicdan rahatlığı da en büyük bireyci yararcılıktır. -
Elleriniz dert görmesin... Sevgiler
-
Çevremizde olup bitenler, düşünce yapımızdan ziyade önyargılarımızı oluşturur. Önyargılar dolaylı olarak düşünce yapımızın taşlarıdır. Ancak düşünce yapımızı yani duruşumuzu sadece çevremizde olup bitenler belirliyorsa durum kötü demektir. Burada çevre ile kastettiğim, en kapsamlı olarak tüm çevresel etmenlerdir; yani tekdüze bir çevresel etmen anlayışıyla yazmıyorum. İlkolulda okutulan kitaptan, karşılaştığımız insanlardan, dinlediğimiz müzikten, yaşadığımız toplumun dini, dili, kültürüne kadar her türlü etmen bizim önyargılarımızı oluşturur. Bu yargılam bizim düşünce ve/veya fikir sistemlerimizi oluşturacaktır. Ancak bu aldatıcılıktan, sanal görüngüden uzak, arınmış fikirler gayesiyle insanın kendine dönmesi için doğaya dönmesi gerktiğine inanıyorum. Bugün komünler halinde yaşayan kabileler, yaşam bilgeliğine ulaşmış birer insan topluluklarıdır. Bu yüzden çevrede olup bitenler, ya da mekanda konum kavramlarından ziyade ben kendi içimde neredeyim demek aslolan amacımız olmalıdır; sizin de belirttiğiniz gibi. Onun dışında yapı -cami sembolünde- ile kastteğim yer Yaratıcı inancıyıdı. Size bu inancın bir parçası olarak, o caminin içinde kıbleye dönükseniz varlığınız şüphesiz o'nun da bütünlüğündedir dediğimde; siz caminin kendisi olduğunuzu beyan ettiniz. Kusuruma bakmayın, bu aralar kafam çok dağınık ve çok düşünüyorum; burada aktarmak istediğiniz konuyu net olarak seçemedim sanırım. Geri dönüp tekrar açıklamak durumunda değilsiniz; zaten bu aralar ben de anlayacak durumda değilim.. :) sevgiler
-
NAMAZ KILMAYANDAN HAYVANLAR BİLE KAÇAR !
i'tezele şurada cevap verdi: godzilla başlık Dini Konular - Din - Dinler
Efsanlerden sembollerden bahsediyoryz konu dönüp dolaşıp yine amprizme, dedüksiyona varıyor. Karışmasın şu elmayla armutlar.. Siz yatsısanız da efsaneler de, mitoloji de, dinler tarihi de birer araştırma alanıdır. Müsadenizle bilim konusunu ayrıca tartışalım. Saygılar sn. Maraba -
NAMAZ KILMAYANDAN HAYVANLAR BİLE KAÇAR !
i'tezele şurada cevap verdi: godzilla başlık Dini Konular - Din - Dinler
Eh.. Akıllı olamsa da akılcı olabilir.. Ben efsaneler ve efsane içindeki sembolleri baz alarak rasyoneldir dedim. Ancak sen konuyu yine kavram bütünlüğündeki sembollere getirmişsin. Ama olsun, fark etmez.. Saygılar -
Sevgili dayı Bir de şu perspektiften bakalım. Bir yapıya çok yakınından, belki de yanıbaşından bakarsak sadece belli bir bölümünü görürüz. Ancak bu yapıya uzaktan bakarsak, bu yapının tamamını daha net görür ve biliriz. Bu yapıya dediğiniz kadar yakın dursaydık, örneğin bir camiye, bu yapının tamamını ancak bir bölümüne göre kıyasla hayal edebiliriz ve bu imgelem inanç boyutunu geçmez. Bu yapyı görmek ve anlamak istiyorsak mesafeyi koruyup, çevremizde olup bitenleri de gözeterek bakışaçımızı geniş tutmalıyız. Şayet baktığım yer bu yapıdır, ben bu camiin içinde kıbleye bakıyorum diyorsanız eyvallah.. Yolunuz bellidir.. O yolda yürüyenlerin yürüyüşü elbet güzel olacaktır. Aynı yolda karşılaşmamamz dileğiyle. Saygılar
-
Kızıp da acısını başka forumlarda çıkarnma olur mu? Olmamış... ...Determinist savın kendisine maledilemez dedim, neye maledilir, demişsin. Anlaman için bir de şu şekilde soralım: bir bardağı fırlattığın zaman bir süre sonra yere düşecektir; bu fiziğin kendisine maledilebilir mi? Bu fiziği olumlu ya da olumsuz eleştirdiğim bir açı olamaz. Değil mi? neden-olay dedim çünkü determinizmde her sonuç bir nedendir. neyle ilişkisi var, diye bir soru gelmiş.. Es geçiyorum.. Konumuz bu değil. Bir de , A anlamında kategorize etmek determinizmi parçalar mı demişsin, yahu bu kategorizeyi ben değil determinizm yapıyor.. :) Gücünü topraktan alan bir ağaca su vermek ağacın bütünlüğünü parçalar mı demek bu.. Sevgili yarasa.. hepsinin yanıtı iletimde var elbet. Ama önceliğin determinizm konusunu -yoğun olduğunu biliyorum ama..- en azından genel hatlarıyla okuman. Felsefe, belli bir şablonun dışında tartışabileceğim bir alan değil. İşimi çok seviyorum ve tüm felsefe disiplinlerine saygı duyuyorum. Eğer sen de bana saygı duyuyorsan bu tür günlük ağızlı sohbetlere bu alanda mahal vermek istemememi anlayışala karlışıla. Sanki emeğe saygısılık gibi geliyor. Bağışla.. Sevgiler
- 52 cevap
-
- Determinizm
- Nedensellik
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: