Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

i'tezele

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    158
  • Katılım

  • Son Ziyaret

i'tezele tarafından postalanan herşey

  1. Efsane dediğiniz an rasyon devreye girer sn. Demirefe; efsaneler rasyoneldir. Sembolik olmaları onların akıldışı oldukları anlamına gelmez. Saygılar
  2. i'tezele

    Dost

    Sevgili Evren, şiir yazan ve okuyan insanlara her zaman saygım olmuştur. Şiir yükselen ruhun taşkınlığıdır. Bir aşamadır. Yanlış anlamazsan bir arkadaş tavsiyesi sana; imgeleme ağırlık ver. Şiirin kolonlarıdır onlar. Söylemek istediğini imgelerle süslenmiş dolaylı yollarla anlat biraz da. Düz yazıdan ayıran özelliklerden biri de budur. Paylaşımların için teşekkür ederim.. Saygılar Not: japonya meselesini unutmuş değilim.. Hani vahy gelmediyse onların suçu ne diyodun..
  3. Vasıl mezarında dönmüştür... Aslında sizlerle en iyi eş'ariyye başa çıkar.. Ben gene haklılık payı arıyorum, yeri geldiğinde susuyorum, çoğunlukla gülüyorum, anlayış gösteriyorum.. Ama onlar teşhisi tez koyar, cehennem kütüğü derlerdi... :) ''sömürü zihniyeti'' .. Bugün müslüman ülkelerinin hemen hepsinin halkları sömürülüyor, doğrudur... Acaba bu halkları sömüren, batıda kapitalizmle tekvücut haline gelmiş proleterya mı yoksa Son kitap Kur'an'daki çağın gerisinde kalmış (!) ilkeler mi? Siz, ey bilinçli kişilik.. Siz acaba sömürü oyunlarının işlemekten ışıldadığı net sermayesinde, islamcılarla ''chat''leşeceğinize, şu sömürüye bir dur deyiverseniz..
  4. Hocam yapma ya... ilmi cihatın cizyesi, meydan muharrebesininkiyle bir olur mu? Çok boyutlu düşünmeyi öğrenmelisiniz. Böyle ateist mi olunurmuş canım..
  5. muki.. Cevap yazmadan evvel cevapladığınız iletinin alıntıladığı bölümü dikkatle okumalısınız. O zaman daha baştan merak mıntıkasının geçtiği alanı konuya hakimiyetle atlarsınız. Sevgiler..
  6. Buna benzer bir iletim zaten forumda var. Genişleterek yineleyorum: Muhaceret(göç) - bir hüküm ve bir izin konusudur. Kur'an'da haceru (hicret ediniz) kelimesi daima amenu ''iman ediniz'' kelimesinden sonra ve cehadu (cihat ediniz) kelimesinden önce gelmiştir. Cihat'ın yönünün tayinini öncesindeki hicret belirler. *önce bir ideolojiye iman etmek gerekir. İmani şuur ile sorumluluk duygusuna ulaşıp -ancak,bu sorumluluğa gerçek anlamda (yoksa yarıyolda dönülür) ulaştıktan sonra- hicret edilir. *hicret (daha önce başka bir başlıkta belirttiğim gibi ''hicret''; yani bu benim yeni kavradığım bir sistem değildir, bu sistemi kavramam ile ilk aşamaya geldim.) 1)-sorumlu hicret; Fesat çevresinden göç edip muzaffer biçimde geri dönebilmektir. -özgür/sorumlu olmayan hicret; Siyasi ve çevresel etmenlerle yapılan hicret. -iktisadi hicret; Yukarıdaki iki hicreti de kapsar. Tanıdığımız bütün tarihi medeniyetler göçlerden sonra kurulmuştur. 2)-ilmi hicret; Bu insanın zat'ın ve zatının bilgisinde, aslında tüm evrenin bilgisinin bulunduğunu farkettiği aşamadır. Bu deruni bir yolculuktur. -Ruhi ve insani hicret; Bu aşama, alınan sosyal sorumlulukla ''kirlilikten hicret et''deki gibi ruhi ve deruni bir hicrettir. İnsanın olduğu halden, olması gereken hale geldiği hicrettir. Tanıdığımız tüm ilim adamları, bu göçlerden sonra kendilerine ulaşmışlardır. -iman: Şahsiyet kazanma -hicret: Kişisel oluşum aşaması -cihat: öncesindeki hicrete göre; kişisel ve sosyal mücadele, akınsal ve sosyal mücadele, savaş. İlmi-insani-ruhi cihat, ilmi-insani-ruhi hicretin devam sürecidir. Benim buradaki yanılgım, hicret ve cihat kavramlarının benim içselleştirdiğim gibi asla anlaşılamayacağını atlayışım, bu kavaramın anlaşılmasının Kur'an'daki iman, hicret, cihat aşamalarına paralel olduğunu unutuşumdur. Daha önce de belirttiğim gibi, anlaşılmak işteş bir fiildir. Alınan sonucu, iletenin anlatmak istediği kadar, iletilenin anlamak isteği de belirler. Bu kirletilmiş kavram dağarcığımızdan uzaklaşmak ve tüm bu kavramları alabanda etmek dileğiyle.
  7. i'tezele

    BİLİMSEL DETERMİNİZM

    Sevgili yarasa, sorduğunun soruların cevabının tamamımı iletide mevcut. Saygılar
  8. i'tezele

    BİLİMSEL DETERMİNİZM

    Son iletinizi okuduktan sonra eklemeden edemeyeceğim; belirlenimcilik ilkesi ile determinizmin geçerliliğini kanıtlamaya çalışıyorken fazlaca değinmiş olduğunuz amprizm ile ilgili de en kısa zamanda: 'amprizm ve kavram kargaşası' vb. bir başlıkta tartışma dileğiyle. Saygılar
  9. Alıntı yapılan bölümün bir alt satırında insani-ruhi-ilmi cihattan söz ettim. Elbette o günün şartlarındaki cihat anlayışı bugünkü ile bir olmayacaktır. ''o ayetler o zaman içindi'' gibi bir söylem de olsa olsa bu sebeple dile getirilmiştir. saygılar
  10. Daraltmak da nerden çıktı..''ancak bu benim yaşama alanımı, benim yolumu alaya almana sebep oluyorsa'' yazdığıma eminim oysa. Hem ister ''reel'' yaşantıda ister sanalında, yoldaşlarınızın nidalarıyla istediğiniz müessesede dans edin, eğlenin, alkış tutun benim alanımla uzaktan yakından alakası olamaz. İyi seyirler...
  11. sevgili Hoppa Paranteziçi benim eklemelerim değil, birebir çeviridir...Bazı kelimelerin tam olarak çevirilemdeğini, bir kelimenin bir kaç kelime ile çevrilebildiğini buna ramen tam olarak o anlama yaklaşmanın güç olduğunu da gözardı etmemelisin. ''La ikrahe fid din..'' istediğin karalıkta çözülmeye devam edebilirsin; ancak bu benim yaşama alanımı, benim yolumu alaya almana sebep oluyorsa iman, hicret ve cihat aşamaları ile seninle cizyesini verdirene kadar *******. iman, ilmi-insani-ruhi hicret, ilmi-insani-ruhi cihat ile.. **************** saygılar
  12. i'tezele

    BİLİMSEL DETERMİNİZM

    Güzeldi... Saygılar
  13. tevbe/ 29; [ve] kendilerine [çok önceden] vahy bahşedilmiş olduğu halde [gerçek anlamda] Allah'a da ahiret gününe de inanmayan, Allah'a ve onun elçisinin yasakladığını yasak saymayan ve böylece [ Allah'ın onlar için din olarak seçtiği] hak dini din olarak benimsemeyip ona uymayan kimselerle savaşın; ta ki baş eğdirip kendi elleriyle bağışıklık vergisi ödeyinceye kadar. Öncelikle neyi okuduğumuzu, ya da bizlere neyi okutturduklarını bilelim. Saygılar
  14. i'tezele

    BİLİMSEL DETERMİNİZM

    Neden-olayın bilgisinden yola çıkarak bunun etkisinin yer, zaman, yörünge, hız gibi tüm koşulların bizce belirli olup olmaması, determinist savın kendisine maledilemez. Nedensellik ilkesiyle, yani A anlamındaki determinizmle bu koşulların doğrudan ilişkileri yoktur. Öte yandan, determinizm -hemfikir olduğumuz gibi- geleceğin (ontik olarak) belirli olduğu gibi bir savla karıştırılmamalıdır. Gelecek henüz meydana gelmemişse, yani yoksa, şimdiki olayların da etkisi henüz yoktur, bundan dolayı da belirli değildir. İyice vurgulamalyız; erekselci değilsek, gelecekteki etkilere ilişkin olarak ancak tahminlerden söz edebilmeliyiz. Birer bilinç varlığı olarak tahminlerin kesinliğinin de geleceğin ontik anlamdaki olaylarının belirli olduğunu içermeyeceği açıktır. Belirli olabilmek için önce varolmak gerekir. Ontik anlamdaki olaylar için belirli olmak başkadır, bu olayların, henüz daha varolmamaışken nasıl olacaklarını yasal genellemelere dayanarak düşüncede kestirebilmek yine başkadır. Ontik anlamdaki gelecek olayların belirli olduğunu söylemek geleceğin şimdiden (bir biçimde) var olduğunu söylemeyi içerir. Buysa kaderciliği getirir. Determinizm (belirlenimcilik) ile belirliliği (belirli olmayı); indeterminzm (belirlenemezcilik) ile de belirsizliği (belirsiz olmayı) ayırt etmeliyiz. Doğal olarak önceki olayların sonraki olayları belirlemesi gibi bir düşünceyi, şimdiki olayların gelecekteki olayları belirlemesi biçiminde düşünmek gibi bir zorunluluk da yok. Sonraki olaylar gerçekleşmiş olaylar, yani geçmişteki olaylar olabilirler: bu durumda söylenilen B değil C olacaktır. Belirli olmak; uzay ve zaman içinde belirli niteliklerle gerçekleşmiş olmaksa, C'de söylediği gibi önceki bir olayın sonraki bir olayı belirlemesi, zaten gerçekleşmiş olan iki olayın nedensel genellik içinde bağlanması, yani sonraki olayın nedeninin önceki olay olması (ya da öncekinin etkisinin sonraki olay) anlamına gelir.
  15. Önce indiriliş sırasına göre bir kur'an'ın teminini akabinde islami fıkıhtaki, hicretten sonra ''tearrüp'' kavramının anlaşılıp, ondan sonra dilenirse iddialarının değerlendirilmeye alınmasını tavsiye ederim. Ancak bu değerlendirme bir özyinelemeden ileriye gidemeyecektir. Emeğine sağlık ftoyd, ancak anlaşılmak işdeş fiildir. Sen hangi gerçeği hangi doğrular aracılığıyla anlatırsan anlat, anlatılan seni duymadıkça, dinlemesi karanlığını arttırmaktan ileri gidemeyecektir. Saygılar
  16. i'tezele

    BİLİMSEL DETERMİNİZM

    Felsefe kadar adı farklı kavramlara maledilen başka bir konu, disiplin ya da uğraş alanı azdır. Burada, bir millet vekilinin ya da şirket müdürünün ''felsefemiz şudur'' deyişleri, halkarasında ''kendi halinde olmak'' anlamında olan ''filozof'' deyimi, boş laflar ya da anlaşılması güç düşünceler karşısında söylenilen ''bırak şimdi felsefe yapmayı'' gibi şeylerle ilgilenmeyeceğim. Benim değinmek istediğim aldanma türü, felsefe oldukları kanısısıyla yapılıp ortaya konan felsefe-dışı çabalara ilişkin. Örneğin felsefe yaptığı kanısıyla, kuramsal bilim yapmak, düşünce tarihinden aslınmış kimi görüş ve kavramlarla süslenmiş edebi bir deneme yazmak, bir filozofun yaşamını anlatmak gibi etkinlikler.. Yukarıdaki denemenin, başlangıçta bilimfelsefesiyle ilintili gibi ilerlediğini, ancak sonransında felsefeden kopmuş olan bir bilgi aktarımına dönmüş olduğunu belirtmek zorundayım. Şu halde yazıyı iki bölüme ayırarak ayrı ayrı değerlendirme yapılabilir: Determinizmden (belirlenimcilik), farklı oluşları ötesinde birbirlerini içermeyebilen şeyler anlaşılagelmiştir. Bu anlaşılanların hepsini birlikte gerektirmek, karşılanması olanaksız bir zenginliği amaçlar; ayrıca tutarsızlığa gebedir. Determinizmin ''şemsiyesi'' altında birlikte veya birbirinden ayrı olarak düşünülen bu farklı ilkelere verilen değişik ağırlıklara göre,bu öğretinin farklı yorumları sözkonusu olur; bu birbirini herzaman içermeyen yorumları yadsıyışlarına göre farklı indeterminist ( belirlenemezci) tutumlar ortaya çıkar. Hetorojenlik determinizmi ne ölçüde belirliyorsa, indeterminizmi de aynı ölçüde nitelemke gereğindedir. Çünü determinizm, belirleyici bir sav olarak, indeterminizmin öne sürdüklerine karşı çıkmakla varolan (bir anlamda parazit) bir tutumdur. ''Evrenin şimdiki durumunu, bir önceki durumun etkisi ve bir sonraki durumun nedeni olarak kavramamız gerekir...'' diyen Laplace'ın ontik anlamda hangi farklı savları kapsadığına bakalım. Şöyle bir liste yapabiliriz: A. 1) Her olayın bir nedeni (cause) vardır. 2) Her olayın belirli bir nedeni vardır. 3) Her olayın zorunlu olan belirli bir nedeni vardır. B. 1) Her olayın bir etkisi (effect) vardır. 2) Her olayın belirli bir etkisi vardır. 3) Her olayın zorunlu olan belirli bir etkisi vardır. C. 1)Evrende (dizgede) önceki olaylar sonraki olayları belirler. 2) Evrende önceki belli olaylar sonraki belli olayları belirler. 3) Evrende önceki belli olaylarsonraki belli olayları zorunlu olarak belirler. Laplace'nin kuramında, meydana gelmiş olayların birbirlerini belirleyişine ilşkin savlar yani C'ler yanısıra, şuan meydana gelen herhangi bir olay sözkonusu olduğunda, onun geçmişteki nedeni (nedenleri) ve gelecekteki etkisi (etkileri) açısından giderek daha sıklaşan biçimlerde hem A önermelerini hem de B önermelerini - ya da bunların varsayımlarını- bulabiliyoruz. 3'leri savunmak ' ve 1'leri de savunmak anlamına geliyor. Tabii, aynı şey ters yönde de geçerli değil. Örneğin 1'leri, 2 ve 3'lerin doğruluğunu savunmaya yükümlü olmadan önce sürebilmek olnağı var. Buna karşılık 1'lerin yadsınması 2 ve 3'lerin yadsınması anlamına gelirken, örneğin 3'leri yadsımak daha yumuşak olan 2 ve 1'leri yadsımayı gerktirmiyor. Ancak, bilimsel determinizm burada 3'leri baz alır. 3'ler çok fazla sıkı olarak belirlenmiş evrenler içeriyor. Öyle ki bunlara göre bir olayın nedeninin (ya da etkisinin) belirliliği, olanaklı tüm evrenler için geöerli kılınyor. Bir başka deyişle, bu koşula göre, r olayının bu evrendeki belirli nedeni s olayı ise, r'nin nedenin s olmadığı olanaklı bir evren yoktur!.. Çünkü 3'e göre buna olanak yoktur. Saygılar
  17. Öneri için teşekkürler, ama ben konumu 'uzlaşımsal ve önaşımsal yönletim' olarak -dikkat; gönderme var..- belirledim. Yazdan buyana süregelen sabırlı bekleyişiniz çok etkileyici. Buna saygımdan konuyu değerlendirebilirim. Saygılar
  18. elbette, bu saatler hep böyledir.. Saygılar
  19. :) Bilim felsefesinde görüşürüz. Ama sizi uyarıyorum; bilim felsefesinin derin sularında boğmayayım sizi...
  20. pardon tengerin.. Ama gecenin bu saatinde konuda kavram kargaşası mazur görülür sanırım.. sn. vale profların, dr.ların tezlerinde ispat kaygısında olduğunu beyan etmesi üzerine bu iletiler döngüsü başladı. Bu döngü gecenin bu vaktine kadar ilerleyince neticeleri böyle oluyor... hımm.. Evet bir sürü yazı var demişsiniz; bense Allah'ın varlığının delilleri üzerine çalışanların sayılı olduğunu biliyorum. Bunların çoğu yurtdışında misyonerler ve ilahiyat formasyonları yok. Yine merkeze çalışan bir iki ilahiyat fak. öğretim görevlisi bu konunun üzerinde duruyor olabilir. Ancak bu devede kulak. Sanki ilahiyat'ın yegane amacı Allah'ın varlığını ve vahyin gerçekliğini kanıtlamakmış gibi lanse edilirse, ben buna itiraz ederim. Saygılar..
  21. Saygılar
  22. . Sn. Tangeriin, ilahiyatçılar vahyi ispatlamak zorunda değiller. İnanın hiçbirinin ispat kaygısı yok. Onların vahyi yaşatma kaygılar var. Zaten bilim ahlakını baz alarak hareket etmiyorlar ki bilimdışı irade onların açmazı olsun. saygılar
  23. Nesnel konuları işleyen her türlü disiplinler bilimmiş ve bunun yanında felsefe konusunda parantaziçi bilgiler! Neler de bilirmişşş... Kıssadan hisse, yani maraba için ilahiyatçılar bilim adamı. Bu bilgiyle artık kim tutar kendilerini.. helal... Kendisini ilahiyat bilim değildir diyen ateşli ateist taraftarlara yönlendiriyorum. Ha bu arada, bilim felsefesini incelemeni salıkveririm. Saygılar efendim..
  24. Ah maraba ah.. Ben felsefe öğrencisiyim mesela. Felsefe tarihi anabilimdalı diye geçer.. Felsefe bilim mi yani? ben bilimadamı mı oldum? vesselam...
  25. Sevgili vale.. İşin erbabı vale.. Kim ilahiyatçılar bilim adamıdır dedi? Bu da nerden çıktı? İletimde karşı çıktığım nokta ilahiyatçıların vahyi ispatlamaya çalışmadıklarıdır. Bunun zaten kabulündeler, aksi taktirde ilahiyat Allah'ın delillerinden ibaret olurdu. İlahiyat bu değil.. kelam, fıkıh, hadis, tasavvuf, islam felsefesi.. bunlar sadece bir kolu. Budizm, konfüçyanizm, şintohizm.. bu başka bir konu.. Hat sanatı, islam mimarisi.. bu başka bir konu.. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeliği formasyonu.. bu başka.. Allah'ın ve kur'anda adalet kavramının ispatı diye bir alan yok. Yolun neresinde olduğum ile ilgili görüşlerinizi sabitleyen teğminatı nereden aldığınızı da inanın çok merak ediyorum.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.