Zıplanacak içerik

serdar34

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

serdar34 tarafından postalanan herşey

  1. Dünya kamuoyu kominizm öcüsünden korksun diye soguk savaş yalanı yürürlükte kaldıgı sürece sovyetler yeterliligi ve kapasitesi itibarıyle şişirilmişdi... süper olmayan bir sovyetler vardı aslında, süpermiş gibi gösterilen. ortamı dizayn edenler öyle düşünmemizi istiyordu. şimdi de tersinden başka türlü düşünmemizi istiyorlar. biz birbirimizi yerken onlar gene ortamı dizayn ediyorlar.
  2. eger Çin'liler, ortalama bir Amerikan vatandaşının refah seviyesini, gelecek 20 yıllık sürede kendilerine hedef olarak koyarlarsa dünya yanmış demekdir...
  3. sen kendi yorumu söylüyorsun, bende kendi anladıgımı.. illa senin gibi mi anlamalıyım? bizim Kitap şeytan/ların bazı insanlarla muhatap oldugunu söylüyor ve o insanların niteliklerini de veriyor. dileyen diledigini seçer... siz kalkmış hala ''benim gibi anlamalısın'' demeye getiriyorsunuz.. bu olacak iş mi?
  4. serdar34 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Türkiye'de Müslüman kimligine sahip çıkan insanlar aynı zamanda Türkiye'nin kaderi konusunda da sorumluluk alma kapasitesinde insanlar olmak zorundadır. Müslüman vasfımızı itikadımızın hakkını verecek derecelere ulaştırmakla da yükümlü insanlar olmak zorundayız. Öldükten sonra başına ne gelecegini umursamayan insanın iman etmekten bir istifade saglaması düşünülemez. Müslüman görünmeyi dünya hayatında bir kazanca alet edenlerin durumu her bakımdan acıklı... Yüksek bir ahlaka sahip olmak, ferdin sadece kendi hayat yolunda bir mazbut tavır içinde kalmasıyla izah edilecek bir durum degildir İslam'a göre, İslam ahlaklı olana vurdumduymazlıgı yasaklıyor. Müslüman isek çirkinligi ortadan kaldırmaya dönük bir tutumumuz mutlaka olacakdır. Müslüman dünyayı sadece gözlemlemez, olagan işleyişine bırakmaz, müslüman çürkin bir iş karşısında eliyle, diliyle ve imanın en zayıf şekli olan buguz etme ile mücade etmek zorundadır. Müslüman insan çirkin ve güzelin ne olduguna dair bilgiye ulaşmakla mükellefdir, çirkini güzelden ayıracak bir zihni donanıma sahip olmakla sorumludur. İslam, dogrudan dogruya dünyaya müdahale eden insanların benimsedigi bir din'dir. Müslüman bir bireyin güzel-çirkin, dogru-yanlış, haklı-haksız konusunda karar verme seviyesinde olması gerekir. Bu din 'yan gelip yatma yeri' degildir, bir ekstra degildir... Müslümanlar anlayış, zevk, bilgi, yaşama tarzı, hayat kalitesi açısından yüksek bir çizgi tutturmasının hesabını yapmalıdır. Müslüman birey toplum içindeki niteliklerini yüksek düzeyde tutmalıdır. Müslümanların hesaba katılmayacak derecede vasıfsız olmaları kabul edilebilecek bir durum degildir. Kabul edenler müslüman olabilir ama müslüman vasfı taşıyamazlar. '' Ebu Said el Hudri'den(ra), Peygamber(sav) şöyle demiştir; ''Sizden bir kimse, çirkin bir şey görürse onu eliyle degiştirsiz. Eger buna gücü yetmezse diliyle tağyir etsin. Buna da gücü yetmezse kalben nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.'' Müslim, İman, 78.
  5. şeytanlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne iner. kimileri şeytana kulak verir. bende bunun böyle oldugunu, şok ve şaşkınlık yaşanmasına gerek olmadıgını ifade ettim.. insanlar degil inanan-inanmayan(Kur'an'a göre mümin-kafir) şekilde ayrışmaya, en kıytırıkdan konularda bile ayrışıyorlar... şiirsel bir kitap yazana şair denir elbet, ama Kur'an'nın şiirsellikle bir alakası yokdur, mekkenin şiir konusunda otoriter müşrikleri bunu çok iyi anladılar. Kur'an'a ne tür bir yakıştırmada bulunacaklarını şaşırdılar, bir çok yakıştırmalarda bulundular. Kur'an hepsinden beridir ve O alemlerin Rab'bi olan Allah(cc)'dandır. dileyen iman eder mümin olur, dileyende inkar eder kafir olur, seçim serbesttir. ama şeytan/lar da inananlarına vahyeder, işin özü buydu.
  6. İşte ABD bu adam gibi düşünüyor Ermeni Tasarısı'nın ABD'de kabul edilmesini sağlayan şok sözler. Demokrat üye Brad Sherman, Türkiye'den gelen tepkileri hiçe saydıklarını ortaya koydu ve net konuştu: Washington Times, Ermeni tasarısının Başkan Bush’un ve yönetiminin itirazlarına rağmen kabul edildiğini vurguluyor ve Irak’taki Amerikan askerlerinin lojistik desteği açısından Türkiye’nin taşıdığı önemi hatırlatıyor. Gazete, Irak’taki Amerikalı komutanların da gelişmeleri kaygıyla izlediğini belirtiyor. Demokratlar'ın, Türkler'in tehditlerinin boş çıkacağını savundukları ifadelere yer veren gazete, duyulan kaygıyı azaltmaya çalıştı. Gazeteye göre, Kaliforniyalı Demokrat milletvekili Brad Sherman, ‘Birkaç gün boyunca Ankara’dan sert bazı açıklamalar duyacağız ve daha sonra mesele kapanmış olacak’ diye konuştu. Temsilciler Meclisi Çoğunluk lideri Steny Hoyer ise, tasarının başka bir zamandaki başka bir hükümetle ilgili olduğunu belirterek ‘Tasarı şu anki Türk hükümetiyle veya Türk halkıyla ilgili olarak algılanmamalıdır’ dedi.
  7. serdar34 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    “Soykırım” pazarlığı ve ikiyüzlülük ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Amerikan yönetiminin tüm baskılarına ve Türkiye’nin uyarılarına rağmen “Ermeni Soykırımı” tasarısını kabul etti. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Amerikan yönetiminin tüm baskılarına ve Türkiye’nin uyarılarına rağmen “Ermeni Soykırımı” tasarısını kabul etti. Bundan sonraki süreçte tasarı yasalaşmak üzere Kongre’ye gelecek. Şu ana kadar Kongre üyelerinin yaptıkları açıklamalara ve tasarıya koydukları imzalara bakıldığında tasarının Kongre’de yasalaşması muhtemel görünüyor. Her yıl tekrarlanan bir oyun gibi Türkiye-ABD ilişkilerinde büyük bir hararete yol açan “Ermeni Soykırımı” tasarısının tam da Kuzey Irak üzerinden TC-ABD ilişkilerinin gerildiği bir vasatta sonuca doğru gitmesi dikkat çekici. Türk tarafı ısrarlı taleplere, uyarılara, tehditlere rağmen Amerikalıların vurdumduymaz bir tavır içerisine girmesi karşısında hem kızgın hem de şaşkın bir vaziyette. ABD yönetim çevrelerinden yükselen soğukkanlı olma tavsiyeleri pek bir işe yaramıyor. Zaten giderek gerilen ilişkilerin bu adımlarla daha fazla tahribata uğradığı görülüyor. Bundan sonra nasıl bir süreç izlenecek? Türkiye kamuoyunda ciddi bir misilleme havası yaygınlaşıyor. Hükümet adına dillendirilen kozlar, kartlar masaya sürülme aşamasına gelecek mi göreceğiz. Kamuoyunda Türkiye’nin elinde isterse ABD’nin Irak’ta işinin zorlaşmasından İncirlik’e kadar bir dizi koz bulunduğu imajı yaygın. Buna karşın ABD’nin muhtemel karşı adımları ise pek konuşulmuyor. Misillemelerin neler olabileceği, kimin kârlı kimin zararlı çıkacağı tartışmaları polemikten öteye gitmeyen şeyler. Bir biçimde tarafların uzlaşacakları açık, çünkü iki tarafın da birbirine ihtiyacı var. Hele askerin hükümetin tepesinde hazır beklediği bir süreçte hükümetin ABD’yle ilişkileri germeye pek yanaşmayacağını tahmin etmek hiç zor değil. Burada asıl üzerinde durulması gereken konu bizce kimin kime ne kadar bağımlı olduğu ya da zarar verdirebileceğinden öte tarafların tutarsızlığı, ikiyüzlülüğü. ABD bir yandan dünyanın dört bir yanında katliamlarını sürdüren, dünyanın en nefret edilen kişisinin başkanlık koltuğunda oturduğu bir ülke. Tarihi sömürücülükle, vahşetle, insanlık dışı icraatlarla oluşmuş bir güç. En temelde varlığını soykırıma borçlu bir devlet. İşte bu emperyalist katiller devleti hiç utanmadan kalkıp Türkiye’den yüz yıl öncesinin hesabını soruyor. Ne adına insani değerler adına! Amerikan emperyalizminin insanlıkla bir ilişkisinin olabileceğine dünyada kim inanıyor ki? Ermeni halkının yaşadığı acıların hesabını sormaya kalkan haydutların önce kendilerinin işledikleri suçların hesabını vermesi gerekmez mi? Öte yandan Türkiye’nin tavrı ise ayrı bir tutarsızlık. Osmanlı’yı her şeyiyle inkar eden, okullarında çocukların beyinlerine geçmişe ait ne varsa nefret ettirecek şekilde bir tarih “bilinci” kazıyan bir resmi ideolojinin müntesiplerinin, iş Ermeni halkına yapılan zulme gelince bir anda “Osmanlı” müdafii kesilmeleri ne anlama geliyor? Bu panik, bu telaş, bu inkarcılık hangi korkunun ürünü, neyi örtme çabası acaba? Bu arada misilleme adına ortaya atılan sözler, teklifler ise çok daha mide bulandırıcı. Irak’ta ABD’nin işini zorlaştırırlarmış! Bu söz işgale yardım ve yataklığın itirafı değil mi? Aynı şekilde İncirlik pazarlığı da tek kelimeyle utanç vericidir. Madem kapatma yetkiniz, kudretiniz var, bu rezaleti neden bugüne dek sürdürdünüz? Ve hâlâ da belli bir pazarlık karşılığında bu işbirlikçiliği sürdürebileceğiniz teklifinde bulunabiliyorsunuz. Açıkça görülüyor ki, kirli bir pazarlık süreci devam edecek. Kimin ne elde ettiği, kimin ne kaybettiği pazarlık sonucunda şekillenecek. Ama bir konu şimdiden nettir: “Ermeni soykırımı” tartışmaları maskelerin bir kez daha düşmesine vesile olmuştur. Şüphesiz ne emperyalistlerin ne de işbirlikçilerinin onuru yoktur. HAKSÖZ
  8. Türkiye'nin sorunu hala abd yi müttefik ve dahası stratejik bir ortak olarak görmesi. soguk savaş bitti ve yeni bir savaş başladı; enerji bölgesinin yeniden dizaynı... Türkiye ve abd nin çıkarları artık örtüşmüyor -ne zaman örtüşdügüde tartışılır ya- abd nin bölgedeki tek ve degişmez dostu israil'dir başkası degil, olmazda. her ne kadar halkından uzak otoriter yönetimler abd ile 'dost' olsada, bu bir yere kadardır... ne zaman başkasının degerleri için degil, kendi degerlerimiz için yaşamaya başlayacagız..
  9. garibim demek ki şeytanlarında inananlarına vahyettigini hiç duymamış...
  10. iyide kardeşim benim bildigim Alevilik bir din degil sadece bir mezhepdir. davayı açanlar din temelli degil mezhep temelli açmalıydı. davaya bakanlarında bu konulardan anlamadıgı açık! yok eger Aleviler kendi yorumlarını bir Din olarak görüyorlarsa, bu ayrı buna bişi diyemem. o zaman mustakil bir din tanımlarını da yapmak zorundalar. kafalar karışmaması için yani.. yok hıristiyan ya da başka inanç ve din sahibi birileri dava etmiş olsa haklıdır. hadi sıkıntı mezhep de desek. şunuda ilave etmek gerekir. caferi/alevi yorum ile Hanifenin yorumları çogu yerde aynıdır. nede olsa İmam caferin talebesiydi İmam Hanife. önce kafalarımızda ki karışıklıkları gidermek lazımdır, yoksa ne söylersek boş... ben okullarda zorunlu din dersi olsun demiyorum benim mevcut okulların, din dersi açısından tamamen yetersiz ve de gereksiz oldugu noktasında hiç bir şüphem yok zaten. din rıza işidir, insanlar rızaları ugruna bazı fedakarlıklar yapabilir. İslam öyle ekstradan yanında bulundurulacak bir din ise hiç degildir. böyle dinler var, insanlar o dine gidebilir.. benim takıldıgım husus ise; aleviligin bir din mi? yoksa bir yorum mu? oldugu hususundaydı. benim bildigim Alevilik bir din degil sadece bir mezhepdir. ve ekliyorum davayı açanlar din temelli degil mezhep temelli açmalıydı. ve gene davaya bakanlarında bu konulardan anlamadıgı açık! yok eger Aleviler kendi yorumlarını bir Din olarak görüyorlarsa, bu ayrı buna bişi diyemem. bunuda biri çıkar açıklar diye beklerim.. belki mustakil bir din tanımlarını yaparlar diye.. yapılması gereken; önce kafalarımızda ki karışıklıkları gidermek lazımdır, yoksa ne söylersek boş...
  11. şunuda ilave etmek gerekir. caferi/alevi yorum ile Hanifenin yorumları çogu yerde aynıdır. nede olsa İmam caferin talebesiydi İmam Hanife. önce kafalarımızda ki karışıklıkları gidermek lazımdır, yoksa ne söylersek boş...
  12. serdar34 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    İslam düşüncesinin hayatiyetini sürdürebilmesi bakımından atılacak her adım son derece önemlidir. Bağımsız bir İslam düşüncesinin boy vermesi ve insanlarla buluşması sürekli olarak belirsiz bir tarihe ertelenemez. Gündemde bulunanlar hakiki muhalefetin önünü kesiyorlar. Müslümanların bağımsız bir İslam düşüncesi inşa edememesi veya bu dinamiği günümüz insanlığı için bir umut haline getirememesi büyük bir talihsizliktir. Bu tamamen kendi iç dinamiklerimizin bir yetersizliğidir. Kendi irademizin ortaya çıkamaması bu sonucun oluşmasında fazlasıyla etkendir. Küresel saptırmalar, modern anlayışların fiili dayatmalarıyla İslam dünyasında Müslüman zihinleri tutsaklaştırmaya devam etmektedir. Bu bağlamda ılımlı İslam, BOP gibi proje ve çalışmalar hakkında gereği kadar kafa yormak gerekiyor. İslam düşüncesini bulandırmak, onu yatağında boğmak maksatlı bu projeler karşısında ihya hareketlerine öncülük yapmak ya da onların içerisinde çalışkan mü’minler olarak yer almak zorundayız. Müslümanların bireysel huzursuzlukları, toplumsal mağduriyetleri, maruz kaldıkları fiili işgallerin acıları bağımsız İslam düşüncesinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Artık hayatın en küçük boşlukları bile kabul etmediğini kavramak, üzerinde durmamız gereken meseleleri layıkıyla görmek durumundayız. Aksi halde bâtılla harmanlanmış geleneksel ve modern kirler inancımızı bulandırmaya, umut ışıklarımızı karatmaya devam edecektir.
  13. dostum sen bence insanların fikirlerini bilmeden haklarında hüküm veriyorsun, ve bunu sık yapıyorsun. bu şekilde kimseyi anlayamazsınız. ben okullarda zorunlu din dersi olsun demedim, demiyorumda. benim mevcut okulların, din dersi açısından tamamen yetersiz ve de gereksiz oldugu noktasında hiç bir şüphem yok. din rıza işidir, insanlar rızaları ugruna bazı fedakarlıklar yapabilir. İslam öyle ekstradan yanında bulundurulacak bir din ise hiç degildir. böyle dinler var, insanlar o dine gidebilir.. benim takıldıgım husus ise; aleviligin bir din mi? yoksa bir yorum mu? oldugu hususundaydı. benim bildigim Alevilik bir din degil sadece bir mezhepdir. ve ekliyorum davayı açanlar din temelli degil mezhep temelli açmalıydı. ve gene davaya bakanlarında bu konulardan anlamadıgı açık! yok eger Aleviler kendi yorumlarını bir Din olarak görüyorlarsa, bu ayrı buna bişi diyemem. bunuda biri çıkar açıklar diye beklerim.. belki mustakil bir din tanımlarını yaparlar diye.. çok farklı bir yorumda yapabilirdim, ama ben samimi olarak sordum ve sen cevaplamak istersen buyur. lakin önce yaptıgın hatayı ikrar ederek...
  14. sevgili kardeşim. mesele benim ya da sizin veya başka birisinin arzusuna göre cereyan etmez ki. Türkiye ılımlı İslam olur, radikal İslam olur, çok dinsiz bir toplum olur vs.vs. mesele yaşadıgımız çagın anlayışlarını mutlak sayıp saymama meselesi. sana göre bu çagın kimi icapları mükemmel olarak gelebilir, ama herkes sen degil... memnuniyetsizlerin sayısı artınca degişim kaçınılmaz hale gelir, bu degişim iyi yöndede olabilir kötü yöndede olabilir. önemli olan şimdiki -adına ne diyorlarsa- sistemin memnun sayısını artırmaya daha bir hevesli olmasıdır. insanları sloganlarla nereye kadar yönetebilirsin ki, ya da baskıyla...
  15. serdar34 şurada cevap verdi: hasan17 başlık Güncel Konular
    ... Türkiye, sınır ötesi mi berisi mi diye tartışa dursun. Ama benim önceliğim... Yarın şehit düşebilecek askerimizi kurtarmayı da tartışmak oldu. Şehit düşmesini bugünden önlemek mümkün değil mi? Karakol baskını ile ilgili hiç bir açıklama yapılmadı, soruşturma sonuçlarını öğrenemedik. Onu öğrenemeden... Sorulara cevap alamadan... Bu kez de... Bir yarbayımızı... Bir binbaşımızı... Bir erimizi... Uzaktan patlatılan mayın nedeniyle yitirdik. O da gene haziran ayı içindeydi. Askerleri... Subayları... Bunca gelişmiş teknolojiye rağmen... Bu kadar yakıcı ölüm haberlerinde hap aynı soruyu sormaya devam ediyorum: ‘Öncelikle askerlerimizin can güvenliğini nasıl sağlarız? Şehit vermeyi nasıl engelleriz?’ Rahatlıkla basılan karakol... Jammer aleti kullanılmadığı için mayına kurban verdiklerimiz... Pusuya düşen güvenlik timi... Neden bu kadar çok şehit verdiğimizin sorgulamamız gerekmiyor mu? O çocuklar bizi korurken... Biz de o çocukları korumalıyız. Nerede, nasıl hata yaptığımızı artık bulmalıyız. Mehmet Altan
  16. serdar34 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Modern kavramlar bugün neredeyse ilahi kaynaklı imişlercesine İslami çevrelerde kabullenilir olmuştur. İslami siyaset iddiasındaki muhafazakar politik çevrelerin niteliksiz birikimleriyle batılı kavramları takiyye davranışı uzantısı olarak dillerine pelesenk etmeleri Müslüman kitlelerin zaten sıkıntılı din anlayışlarını tamamen dumura uğratmıştır. Bugün Müslüman siyasetçiler ve onlara destek veren kitleler neye nasıl inandıklarının farkına varamayacakları bir aymazlık içindedirler. Kur’an’dan değil de geleneğin yanlış din anlayışı ile modernizmin şirk içeren söylemleriyle beslenmiş –ya da zehirlenmiş– bir zihinsel alt yapıdan İslam düşüncesinin neş’et etmesini beklemek safdillikten başka bir şey olamaz. Okuyup yazmadan, sağlıklı projeler üzerinde kafa yormadan, Kur’an’dan beslenen bir din anlayışını hayatın bütün alanları için üretmeden çıkılacak bir yol İslami çalışmaların yolu değildir, Allah’ın rızasını kazanacak bir tutum da asla değildir. İslam düşüncesinin bugün göstermiş olduğu sefalet tablosu Müslümanlar için tam bir utanç sebebidir. Üzerine alınanlar bu utanç imtihanından geçmek zorundadır. Gündemin ve süregelen zihinsel dayatmaların baskısına teslim olan Müslüman kitle ve anlayışlar bir an önce hayatın bağrına müdahale edecek gayreti kuşanmalıdır. Vakit dar, iş çoktur, durma zamanı değildir. Siyasetten felsefeye, edebiyattan ekonomiye ve başka bütün alanlara kadar bu utanç tablosuna sağlıklı düşünce ve projelerle müdahale etmek zorunluluğu vardır. Rabbe hakiki teslimiyet budur. İnsanlığı, kenarında durduğu uçurumdan kurtaracak irade bu şekilde ortaya çıkacaktır. Tefekkür etmenin hakiki manası bir kenara çekilip hayattan, insanlardan kopup bireysel alemlere yolculuk etmek değil İslam düşüncesinin hayata pratik müdahalelerine zemin oluşturacak çalışmalara omuz vermektir.
  17. serdar34 şurada cevap verdi: hasan17 başlık Güncel Konular
    gene vatan evlatlarını kör teröre şehit verdik. Allah rahmet eylesin ve geride kalan ailelerine, özellikle 'kuzuların' sahibi analara sabırlar versin. peki arkadaşlar bu işte kusuru olan kimler? kimsede bir kusur yok mu? her durumda siviller mi kusurlu? her durumda siyasileri suçlamak bize bir şey kazandırmıyor. bunca şehidden sonra kusurlu davranan çıkmayacak mı? terör askere karşı her eylemini 'kusursuz' mu gerçekleştiriyor? bu hain saldırıda bizim hiç mi ihmalimiz yok? ve daha başka hain saldırılarda.. neden kimse çıkıp, şu şu kusurlarımız bizdendir demiyor ve sorumlulugunu yerine getirmiyor bu ülkede.? Güvenlik konusunda, sivil sorumlu elbette Hükûmettir; ama, askerî konularda hiç mi sorumlu yok? siyasi sorumluları alabildigine sorgulayalım, lakin askeri sorumlusu yok mu bu işin? o halde, bu işin (suçlusu değil) sorumluları kim? mutlaka olmalı... sorgulama tüm boyutlarıyla yapılmalıdır, sivil-askeri....
  18. ...Bir hafta içinde Şırnak'ın Beşağaç köyü yakınında 12 sivil, Gabar Dağı'nda ve Diyarbakır'da 15 cana kıyıldı. Bu ülkede 1984'ten beri anaların yüreği yanıyor. Bayram arifesinde onlarca cenaze bir kere daha yürekleri yaktı. Bayramdan sonra, süren terör ve caniliğin yöneldiği politik hedefler üzerinde durmaya çalışacağım; ama bugün de, bir insanın diğer kardeşini öldürmeye kalkıştığında bunu nasıl yapabildiği konusu üzerinde durmak istiyorum. Olayların politik hedefleri, bizi temel bir hakikatten uzaklaştırmasın: Bu bölgede ve bu ülkede yaşayan insanlar olarak bir geminin yolcularıyız. Kaderlerimiz, çıkarlarımız birbirine bağlıdır. Bizi bir arada tutan ana çerçeve zayıflamış bulunuyor. Derin bir gaflet içinde birbirimize diş biliyor, birbirimizin kanını döküyoruz. Bu sadece düşmanlarımızı sevindirir, bizi onlara karşı zayıf düşürür. Mensup olduğumuz dinin amir hükümlerine göre, bırakın birbirimizi öldürmek, birbirimize soğuk davranmak bile yasaktır. Peygamber Efendimiz (sas)'in şu hadisine bakalım: "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız." (Müslim, İman 93-94) Kardeşine kurşun sıkan bir insan bu ilanın ne kadar bilincinde? Meseleye bu açıdan da yaklaşılması bazılarını rahatsız eder. Yine onlarca mesaj gelecek, milliyetçi-şoven duyguların kalplerini katılaştırdığı, gözlerini perdelediği insanlar "Sakın bize dinden, İslam kardeşliğinden bahsetme" diyecekler. Ama bir şeyin üstünün örtülmesi (setr-i küfr), hakikatini ortadan kaldırmaz. Türk Kürt'ü, Kürt Türk'ü, Arap İranlıyı, Malay Paki'yi, Tacik Peştu'yu, Beluc Azeri'yi, Kazak Özbek'i, Boşnak Arnavut'u, Çerkez Pomak'ı, Gürcü Filistinliyi, Çeçen Hindu'yu, Şii Sünni'yi, Hanefi Şafi'yi, Maliki Hanbelî'yi, Nakşibendî Kadiri'yi, Bektaşi Alevi'yi, beyaz siyahı, Batılı Doğuluyu sevmek zorundadır. Bu sevgi ihtiyari değildir, mecburidir. Bütün bu insan kategorilerinin ilahı birdir ve O da Allah'tır, bunların tümü İslam ümmetinin şerefli üyeleridir. Müslümanlar bir vücut gibidir -öyle olmak zorundadır-, vücudun bir yerine diken battığında tamamı rahatsızlık duyar. Öyle iken nasıl kendi bünyemize bıçak saplarız? Kadın-erkek ilişkilerinde, diğer beşeri münasebetlerde "sevgi siparişi" olmaz, ama "Mü'minler kardeştir (kardeş olmaktan başka seçenekleri yoktur)" (49/Hucurat, 10.) Müslüman topluluklar, halklar (şuub), ırklar ve kavimler birbirlerini "küçümseyemezler, küçük göremezler, birbirlerini küçük gören tutum ve davranışlarda bulunamazlar" (49/Hucurat, 11). Herkes diğerinin derdiyle dertlenmek, sorunlarıyla ilgilenmek zorundadır. Hayat ciddiyet gerektirir, inançlarımız ile hayatımız arasında çatışma olmamalı. İnsan bir şeye ya inanır veya inanmaz. İnanıyorsa inancını ciddiye almak zorundadır. Aksi halde kendi içinde tutarlı olmaz, kendine saygısı kalmaz. Bir Müslüman kendisi için ne istiyorsa kardeşi için de istemeli, neyi istemiyorsa kardeşi için de istememeli. Bir Müslüman hangi nimetlere ve imkânlara sahip ise kardeşi için de bunları dilemeli. Aksi halde inancını, dolayısıyla kendini ciddiye almamış olur. İmanını ve dinini ciddiye almayanların sadece ahirette değil, dünyada da akıbetleri kötüdür, yıkımdır. İslam âlemi bu trajik akıbeti fiilen yaşamaktadır. Nasıl yeterince ibret almıyoruz, bu nasıl bir gaflet Ya Rabbi!.. Ali Bulaç
  19. serdar34 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    bize ülke olarak fayda nereden gelecekse, ya da tersinden, ülke olarak bize zarar kimden gelecekse, öncelik kendi çıkarlarımız dogrultusunda politikalar üretmek ve eylem sahasına koymak zorundayız. bir kuyruga takılmak zorunda da degiliz, gücümüz varsa biz kuyruk oluştururuz. dünyaya sunacak bir degerler manzumesine sahipsek neden olmasın. ortak nokta yakın tehlikedir, en yakın müttefikden durmaksızın kazık yemekdense yeni arayışlar evladır. israilin bölgede ki varlıgı bilinmeden ya da anlamlandırılmadan varacagımız hiç bir liman yokdur. tabi ki çıkarlarımızı savunmak demek adil olma ilkesini yok saymak anlamına gelmez.. gelecek bize "ABD'ye rağmen" siyasetinin bedelini acı bir şekilde ödetir. abd nin amacını anlamadan israilin bölgedeki varlıgını anlamamız mümkün degildir, ya da masallarla avunur dururuz. abd nin kafası içinde ki ortadogu/dünya tanımını anlamadan da bölgemize dönük siyaset etme biçimlerini anlamamız mümkün degildir. hükümetin ya da hükümetlerin tutumları son kertede bu anlamlandırmaya dayalı bakış açılarında gizlidir. buna göre, ister dogru kararlar alır ya da yanlış kararlar, buda Türkiyenin bölgeye dönük siyaseti demek olur... dünya üzerinde tek bir emperyal güç vardır: abd yıllık silah harcamaları bunu çok açık bir biçimde izah ediyor-en gelişmiş 10-15 ülkenin toplamından daha fazla-her kıtada savaş açan o - bunu ister kabul edelim ister kabul etmeyelim, vakıa budur. bu vakıaya uygun politikalar oluşturulmak zorundadır, hassaten bölge ülkeleri. Türkiye, eski halin devamından medet ummak yerine, eskiyi yavaş, yavaş ama geri dönüşsüz şekilde terk etmelidir. gönül ister ki kendisi başat olarak ortaya çıksın, lakin herşeyden önce iç kamuoyumuz buna müsait degildir.-temel siyasetlerinde bu kadar parçalı olmak kötü bir zafiyet- tarihi yapanlar vardır, birde yapılan tarihi yaşayanlar. tarihi yönlendiren güçler öyle alalade güçler degildir. eskiye sıgınmak bugünü kurtarmayabilir, gerçek budur...
  20. serdar34 şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    tüm inananların Ramazan bayramı mubarek olsun.
  21. iyide kardeşim benim bildigim Alevilik bir din degil sadece bir mezhepdir. davayı açanlar din temelli degil mezhep temelli açmalıydı. davaya bakanlarında bu konulardan anlamadıgı açık! yok eger Aleviler kendi yorumlarını bir Din olarak görüyorlarsa, bu ayrı buna bişi diyemem. o zaman mustakil bir din tanımlarını da yapmak zorundalar. kafalar karışmaması için yani.. yok hıristiyan ya da başka inanç ve din sahibi birileri dava etmiş olsa haklıdır.
  22. hiç sanmıyorum çözülsün müslümanların tezini falan bilmemde, DNA bu sorunu çözecegini hiç sanmam... varsayımına göre diyoruz tabi
  23. serdar34 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    İran nükleer silaha sahip olmasın demek, reel olarak hiç bir şey ifade etmez. Türkiye ile İran, aralarında ki ihtilafları öncelemek yerine ortak noktalarını gündeme almak zorundadır. Bölgenin iki asli ülkesi olarak, bölge dışı ve bölgeye zorla sokulmuş emperyal güçlere karşı ortak zeminler yaratmak zorundadır. yaratmak zorundadır çünkü tarih bunu zorunlu kılıyor. Türkiye eger birşeylere karşı olacaksa, bunu en yakın ve faal olan tehlikelere karşı durmakla yapmalıdır. Bazı gerçekler artık bu ülkede kabul görmeye başladı, ya da siyasi olarak tavır konulmaya başladı. belli bir zamana yayılmış ilişkileri kimse birden kesip atamaz, lakin belli kimselerin de artık önceligi, bu ülkenin menfaatleri olmak zorundadır. abd nin bölgeye dönük çıkarlarını saglayan temel etken, bölge ülkeleri arasında durmaksızın çekişmeler yaratmasına dayalıdır. bu gün bölgede yaşayan degişik kültür ve ırktan insanları vuran silah hep abd yapımı olmuştur. bölgedeki israilin mevcut varlıgını tartışmak bizi direk abd nin varlıgını tartışmaya götürecekdir. Irak'ın istenilen anlamda bölünmesi demek amerikan siyasetinin başarısı ve devamı anlamına gelecekdir. ülkemizde koalisyon denilince aklımıza hep çarpık hükümet modelleri gelir, lakin gelecekde kimi ülkeler için bu kaçınılmaz olacakdır. istedigimiz kadar aramızdaki ayrılıkları gündeme alalım, bu sonuca olumlu etki yapmayacakdır.
  24. evet sevgili arkadaşım farklı sözlerle aynı maksada işaret ediyoruz. beşer şaşar demişler... insan bu işte, bazan hata eder, bazan dogru davranır. bu tekerrür devam eder diger, tarihde inişli çıkışlı bir yol tutturur gider.. burada önemli olan hangi neslin ve kimin dogru davrandıgıdır... saygılar
  25. serdar34 şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    tüm forumdaşların Kadir gecesi mubarek ve hayırlı günlere vesile olsun. amin.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.