Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

serdar34

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    204
  • Katılım

  • Son Ziyaret

serdar34 tarafından postalanan herşey

  1. ahim ne diyor; ''zorunlu din dersi'' biz ne diyoruz, kullanılan dil yanlış, açılan dava yanlış anlayışlar üstüne, verilen kararda yanlış argümanlar geçerli. bu kadar bulanıklıgı görüpde susmak olmaz. başında da ifade ettim, isteyen istedigi dini ya da görüşü çocuguna ögretmekde hürdür. lakin dogru işin dogru bir şekilde anlatılması gerekir. zihninizde dogru bir şey hayal edebilirsiniz ama onu ifade edecek kelimelerin yoksa elinde, bunun hiç bir anlamı olmaz, yani insanlar seni anlamaz, yanlış anlamaları kuvvetle muhtemelsir. işin hazin tarafı, ne dava açanların ne de davaya bakanların sünniligi ve okullarda okutulan din ve ahlak kültürünün bir karşılaştırmasını yapacak düzeyde oldugunu sanıyorum. sizin gibi onlarda genel kabullerden yola çıkıyorlar, bu ise dogruyu aramanın bir yolu degildir. bütün bunları iyiniyet temelli olarak düşünüp yazıyorum, olayın siyasi boyutunu hiç katmadan.
  2. sevgili dostum sana bu noktada tavsiyem şudur; mezhep savşalarının ne anlama geldigini iyi araştırman ve Irak'da yaşananları bu açıdan degerlendirmendir. Irakd'a ve bölgede başka faktörler ve aktörler rol oynamaktadır, bunların ne olduklarını doğru bir biçimde teşhis etmek gerekir. İslam tarihini ve bugünkü İslam toplumlarında olup bitenleri anlama gibi bir niyetimiz varsa, Batı toplumlarının tarihindeki çatışma modellerini bir kenara bırakmamız lazım. Bunları söylemek elbetde, insanların birbiriyle güllük gülistanlık içinde geçindiği anlamına gelmez, ama ''mezhep savaşı'' dedigin şey farklı.
  3. sevgili arkadaşım bende diyorum ki, benide o dogrusuna dahil etsin, neden beni mahrum edesin ki? ben sana göre acaba hangi mezhebe göre konuşuyorum? yazdıgım iletilerin hangi mezhebin görüşleri oldugunu çıkarabildin mi? mezheplerden bu kadar bahsettigine göre çıkarabilirsin umarım? benim asıl derdim bana göre sana göre degil, istedigim ortak bir nokta. lakin beni çürütmen için bir önceki iletilerden çürütmen lazım. havaya konuşuyormuşsun gibi ya da seni dinlemeye gelmiş birine konuşuyormuşsun gibi yazıyorsun arkadaşım... herkes tabiki inandıgını dogru sayar, ikide bir bunu ifade etmek gereksiz. önemli olan dogrunun ne oldugudur. yani burada senin elmayı sevmeni ya da benim portakalı sevmemi konuşmuyoruz. not; devlet açısından tartışmıyoruz bunu, Kur'an açısından tartışıyoruz, ya da öyle yapmamız lazımdı, genelde bu tür konuların yapıldıgı gibi.. devlet benimde nasıl inanacagıma karışmaz nihayetinde.
  4. yasalar tüm hakikatleri sunmaz ki. öyle olsaydı ne degişirlerdi zırt pırt, ne de farklılık arzederlerdi yerden yere. bazı ülkeler yasalarında öyle acaip kararları alıyor ki.. yok. bu meşruluk çizgisi bana göre degil.. neyse, dedigim gibi çokda önemli degil bu konu benim açımdan. milyonların geçimi ile alakalı o kadar çok vergisi yüksek şey var ki... her ülke bu tip kararlar alır, hatta her ülke belirli sınırlamalarla mücade ortaya koyar.
  5. yok böyle bir bişi, böyle bir mantıkda olmaz. Kur'an bilimsel bir kitap degil ki. adam Kur'an okumuşdur, sonra bir icat yapmış olabilir, bu ayrı bişi. Kur'an için bu ve benzeri şeyler hedef degil ki. Kur'an, Allah-Evren-İnsan ilişkisini tanzim eden bir kitap'dır. bazı müslümanların duygusal yaklaşımları olabiliyor... birde şu var, her bilimsel buluş hayırlıdır da diyemeyiz...
  6. kusura kalma arkadaşım; bu cevabından sonra, yazdıklarının hiç bir anlamı yok. herkesi kendin gibi görmemelisin, herkes sizin gibi tecrübe etmez hayatı. sadece şu iki yargınız sizin ne kadar da hatalı tanımlar yaptıgınızın delilidir.. şimdi ; evet Kur'an'ı baştan sona okudum. (yemin edeyim mi, inanman için) evet bundan sonrası için ne diyeceksiniz. evet baştan sona okuduk, ne olmalı? selametler size
  7. her geçim aracı meşru olacaksa... ooo çok işimiz var demekdir.. dünya öle bir hale geldiki ayıkları bile kontrol edemiyor...
  8. bu biraz hıristiyan tarihi gerçekleri ile alakalı. İslam'da bu anlamda bir mezhep savaşı olmamışdır. insanlar her zaman birbirleriyle savaşmak için mazaretler bulurlar, bu daha çok güç/iktidar ve onun nimetleri ile alakalı bir durum. yani insanın insan olmasıyla alakalı daha çok...
  9. dogru tekdir, yanlış ise pek çokdur. bu konuda anlaşıyormuyuz? bir alevi namaz kılmaz, oruç tutmayabilir vb. lakin bu inancını İslam'a göre -nihayetinde İslam inancına göre konuşuyoruz- temellendirmelidir, Türkiye'de yapılmayan budur, veya yapıldıgı sanılan. biri çıkar da ''yok arkadaş ben kafama göre takılırım'' derse bu ayrı bişi. yani bizde boşuna nefes tüketmeyiz... her dinin, inancın, sistemin metinlerinin temelleri vardır degil mi?
  10. bu yazdıklarınız hiç bir şey anlatmaz, sadece suyu bulandırmaya daha çok yarar. her dinin-sistemin olmazsa olmazları vardır, olmalıdır, çünkü o din ya da sistem ortadan kalkar. yorum-mezhep denilen şey dinin-sistemin temelleri ile alakalı degil, teferruatla alakalıdır, veya öyle olmalıdır. dini inanç dedigimiz kabul en geniş anlamı ile bir dini tanımlar . musevi inancı vb. toplumun algıladıgından yola çıkarsak isabet ederiz. ben zaten meselenin bu boyutuna gelmesini istiyordum; yorum kısımlar, aynı inanç içinde kalarak; ''Bir sunni neden namaz kılarak ibadet ediyor''? diye soruyorsunuz ve sanki namazın sünni bir eylem oldugunu anımsatır bir soru gibi duruyor. hayır efendim, hemen hemen bütün mezhepler namazı temellerden sayar. biraz daha anlamlı olması ve senin sordugunun ne kadar da anlamsız ve zihni bulanıklıgı yansıttıgına deginmek için; ibadet; namaz bir ibadettir, temel bir eylemsel ibadettir, lakin ibadetlerin bütününü kapsamaz. aslında namaz Farsça bir kelimedir, Arapçası Salat'dır. namaz aslında duanın eylemsel bir karakter kazanmış halidir, dua en geniş anlamında ise Allah'la olmak demekdir. örn; yol üstünde insanlara eziyet veren taşı kaldırmakda bir ibadettir, ama biz bunu namaz ibadetinin karşısına yerleştirmeyiz vs.. bilmem biraz anlaşılır oldu mu?
  11. serdar34

    TÜRK olmak.......

    Türk adına çeşitli kaynak ve araştırmalarda türlü manalar verilmiştir. çin kaynakları Tu-küe (Türk)'ü miğfer olarak , ıslam kaynakları ise ses benzetmesine dayanarak terkedilmiş,olgunlukçağı ve benzeri manalar vererek yeni anlamlar üretmiştir. XIX. asırda A. Vambery'nin ilmi izaha yakın olan fikrine göre ise Türk kelimesi "TÜREMEK"ten gelmektedir. Zira Gökalp bunu "TÜRELİ" yani kanun ve nizam sahibi olarak açıklamıştır. Ancak Türk sözünün cins isim olarak "Güç-KUVVET" manasında olduğu, buradaki Türk kelimesinin milletin adı olan "Türk" kelimesi ile aynı olduğu A.V. Le Coq tarafından ileri sürülmüştür. Bu iddia Kök-Türk kitabelerinin çözücüsü olan V. Thomsen tarafından kabul edilmiş,aynı iddia G. Nemeth'in tetkikleri ile de ispat edilmiştir. Ayrıca Türk kelimesinin cins isim olarak "ALTAYLI" (Ceyhu ötesi Turanlı) kavimlerini ifade etmek üzere 420 yıllarına ait bir Pers metninde,daha sonradan 515 hadiseleri dolayısıyla "Türk-Hun"(Kudretli-Hun) tabirleride geçtiği bilinmektedir. ıran kaynaklarında Türk sözü "Güzel ınsan" karşılığında kullanılırken, XI. yy'da Kaşkarlı Mahmut "Türk adının Türkler'e Tanrı tarafından verildiğini " belirterek,"Gençlik,kuvvet,kudret ve olgunluk çağı" demek olduğunu bir kez daha belirtmiştir. Tarihçiler ise Türk kelimesinin "Güçlü-Kuvvetli" anlamına geldiğini kabul etmektedirler. Türk Soyu Tarihte Türk ırkı hakkında çeşitli tasvirler yapılmıştır. çin,Latin ve Grek kaynaklarında Türkler daha çok Moğol tipinde tasvir edilmişlerdir. Bunun sebebi ise Türkler'in tarih boyunca en çok temasının Mogollar'la olmasıdır. Moğol kitleleri yıllarca Türkler'in idaresinde yaşamış,göçlere,savaşlara Türkler'le beraber katılmışlardır. Bunun sonucunda bu kaynaklar Türk ile Moğol tipini birbirine karıştırmıştır. Son yarım asır içinde yapılan ilmi çalışmalar ve araştırmalar sonucu Türkler'in beyaz ırka mensup bulundukları, yeryüzünde mevcut üç büyük ırk grubundan "Europid" adı verilen grubun "Turanid" tipine mensup bulundukları anlaşılmıştır. Kafa yapıları Brakisfal (yuvarlak kafalı)dır. Türklerin kendilerini başta "Mongolid" Moğollar olmak üzere diğer topluluklardan ayıran antropolik çizgilere sahip oldukları tespit edilmiştir. Türkler'in hakim vasfı beyaz renk,düz burun,değirmi çene,hafif dalgalı saç,orta gürlükte sakal ve bıyıktır. Turan tipine örnek olan Orta Asya, Maveraünehir ve diğer Yakın Doğu Türkleri beyaz tenli ,koyu parlak gözlü, değirmi yüzlü,endamlı,sağlam yapılı erkek ve kadınları ile Ortaçağ kaynaklarında güzelliğin timsali olarak gösterilmiş hatta ıran edebiyatında Türk sözü "Güzel ınsan" manasında kullanılmıştır. Tevrat'ta nakledilen bir rivayette ise Türk soyunun Ham ve Sam'dan değil, Yafes'den türemiş olarak beyaz ırktan geldiği gösterilmiştir. Türk Yurdu Yeryüzünde 350 milyonu aşan sayıları ile çok geniş bir bölegeye yayılan Türkler'in ilk anayurdu'nun tesbiti birçok bilimadmını asırlarca meşkul eden büyük bir konu olmuştur. Bilim adamları ve araştırmacılar yaptıkları çalışmalar sonucu Türkler'in ilk Anayurdu ile ilgili bir çok iddialar ortaya tmışlardır. Tarihiçler , çin kaynaklarına dayanarak Altay Dağlarını, Etnologlar,ıç Asya'nın kuzey bölgelerini, Dil araştırmacılar,Altaylar'ın veya Kingan Dağları'nın doğu ve batısını, Kültür Tarihçileri , Altay-Kırgız Bozkırları arasını, Sanat tarihçileri , Kuzeybatı Asya sahasını, Antropologlar ise Kırgız Bozkırı-Tanrı Dağları arasını ilk Türk Anayırdu olarak iddia etmişlerdir. Bütün bu araştırmalara göre ilk türk yurdunun kesin sınırlarını çizmek mümkün olmamaktadır. Zira Türkler'in ilk zamanlardan itibaren çok geniş bir sahaya yayılmaları bu tesbitte güçlük çıkartmaktadır. Bununla beraber son yıllarda yapılan dil araşturmaları ve yukarıda yapılan çalışmalar göz önüne alındığında , ilk Türk yurdunun "Altay Dağları'ndan, Urallar'a kadar uzanan , Hazar Denizi Kuzeydoğu Bozkırlarından,Tanrı Dağları'nı kapsayan çok geniş bir bölge olduğudur." Tarihi akış içerisinde meydana gelen göçler sonucu Anayurtları'ndan çok uzak mesafelere ve geniş bir coğrafialana yayılan Türkler, bugün Balkanlar'dan doğuya çin Seddi'ne ,Kuzeyde Sibirya Bozkırları'ndan Güneyde Horasan, Afganistan,Tibet'e kadar olan bölgeleri yurt tutmuşlardır. --------------------------------------------------------------------------------
  12. tipik bir Kur'an'ı diger kitaplar gibi algılama meselesi... Kur'an bildigimiz kitaplar gibi okunacak bir kitap degildir, çünkü Kur'an öyle bir kitap gibi bir sefer okundukdan sonra kenara atılacak kitap degildir. Kur'an birden degil peyder pey inmiş bir kitapdır, bunun hikmetini sorgulamak lazım. şiirsel bir dili olsada şiir kitabı degil, geçmişden bahsetsede masal kitabı degil, bilimsel bir takım gerçekleri ifade ediyorsada bilimsel bir makale degildir vs.. Kur'an yaşanmak için inmiş bir kitapdır, hadi Kur'an'ı okuyalımda bitsin denecek bir kitap degildir.Kur'an devamlı okunan bir kitapdır. devamlı derken öyle adam sabah akşam sadece Kur'an okur demek de degildir. şuda varki, Müslümanlar Kur'an'ı terk etmişlerdir, bu genel olarak malesef böyledir. bu tavır içinde olanlar müslüman olarak adlandırılsa bile müslüman vasfı taşımazlar. Kur'an'la mücadele etmek isteyen O'nun ilkelerini söz konusu etsinler. kendi ilkeleri ile Kur'an'ın ilkelerini karşılaştırmalı olarak ele alsınlar. Kur'an'ı bir seferde okuyup atmak fayda vermez, ancak sistematik olarak ve kesintisiz bir okumayla Kur'an sırrını açacakdır. ben şahsen yüzlerce defa baştan sona okudum, parça parça okudum sıkıntı duymadım, uykum gelmiş olabilir, bu ayrı ve insani bir durum... selamlar
  13. siz aksini söylememiş olsanızda ben genede açık şekilde yazmak istedim. mezhep ve kültür tanımınız daha çok genel klasikleşmiş tanımlar. mezhep tanımı sadece dini olanı degil la dini olanıda ifade eder, tutulan yol anlamında. kültürüde bu tanıma uygun düşer. lakin ben bu iki kavramın sözlük anlamından ziyade, önemli olan yaptıgımız yorumlarla İslam arasında ki mesafemizdir. şöyle genel bir cümle kurarsak isabet etmiş oluruz; İslam her kültürü veya her mezhebi-yolu- meşru görecek diye bir ilke yok.. AHİM kararı ise, bir kültürün bir kültürü birebir anlamayacagını ifade eder. AHİM ve benzerlerinin yapması gerek ilk şey şu olsa gerek: evrensel oldugu iddialarını bir kenara bırakmak.. saygılar.
  14. bir takım sorular ve cevaplar, lakin soran kim cevaplayan kim? Mevlana'nın cevabı bir kenarada; 'ümmetine peygamber ol' da ne demek? (bu ancak yahudiler için söz konusu olabilir) bunu kim söylemiş? (peygamberler tabiki ümmetlerinin peygamberleri olacakdır, ama son tahlilde)(ama sizin bu tür bir anlama dayalı açıklamayı kasttetmediginiz açık) böyle bir ifade kendi içinde çelişik zaten. Mevlanayı konuşturmanın ne anlamı var ki. Peygamberin alemlere rahmet olarak gönderilmesini bilmeyen bir kişi, valla bu adamın dünyadan haberi yok derim ben... bunun kutsallıkla bir alakası yok, bunun ancak bilmemezlikle alakası olabilir. ( yaratılmışlarda kutsallık yoktur) neyse.. bizde alakasız suçlamadan önce bekleyelim cevabı : 'ümmetine peygamber ol' da ne demek? bunu kim söylemiş? kim böyle bir din telakkisine sahip
  15. neye göre yazıyorsun? şu sırrı biraz daha faş et! digerlerine sonra bakarız. not; ben yazarım tartışmam dersen, valla sen bilirsin..
  16. ortamı tanzim edenler bize -artık- tek kutuplu, küreselleşmiş bir dünyada yaşadıgımzı söylüyorlardı. söylediklerine inanacak olursak sovyetler dagıldıktan bu yana siyasi gücün artık tek odaklı/tek kutuplu oldugudur. söylediklerine inanırsak ! 'iki sürep güç' söylemi 'tek süper güç' söylemine dönüşecegine, yerini 'tek kutuplu dünya' söylemine bırakdı. yeni olan! bu dönemde 'süper güç' söylemi devam etseydi, bu güce karşı olma fikride geçerlilik kazanacakdı, bu bir hak olacakdı. ama şimdi 'tek kutuplu bir dünya' söylemi geçerli, bununla 'reel' bir dünya tablosu izlenimi uyandırmak mümkün. alttakilerin bu gerçegi kabulü uyum, üstekilere ise denetim saglama olarak tebarüz ettigi bir vakıa. ''yalan ne kadar büyükse o kadar çok insana inanılası geliyor'' ''bir yalanın gücü ona inanan insan sayısı kadar büyüyor''... soguk savaşı bir skandal olarak görenlerin ne kadar haklı oldugu belli... bu soguk savaş yalanına -kapitalist blok/kominist blok- dar bir çevre dışında hepimiz yıllarca kandık, iki züper gücün! dünyayı baskı altında tuttugu yalanına... bu bizim geniş kalabalıklar olarak ufuksuzlugumuzdur; gücün emri altında yaşayanların bir ufku yok, gücü elinde tutan dar zümrelerin ise ufuklarında güçlerini kaybetmemek vardır... güneşin altında degişen pek bir şey yok, at ile otomobili kıyaslamazsanız. iki ayrı sanılan dünya görüşünün ettiklerine bakarmısınız, nasılda farklıymışlar gibi çatışıyorlardı.... masallarla uyumaya devam edenler, iyi uykular....
  17. Enam Suresi(112) İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak. Araf Suresi(30) Allah bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık layık oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı. Araf Suresi(27) Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır. Meryem Suresi(83) Kafirlerin başına, onları durmadan (günaha ve azgınlığa) tahrik eden şeytanları gönderdiğimizi görmedin mi? Enam Suresi(71) De ki: "Allah'ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisin geri (şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları bize gel!' diye doğru yola çağırdıkları halde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?" De ki: "Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah'ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu." ************** Fatiha Suresi (4) Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki allah'a mahsustur. Bakara Suresi (2) Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Bakara Suresi (3) Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de allah yolunda harcarlar. Bakara Suresi (7) allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
  18. İslam'ın hayatla kurdugu ilişkiyi, namaz, oruç, zekat, vb. eylemsel ibadetlerle nasıl açıklamamız gerekir? tabi ki İslam sadece kuru kuruya bir ritüeller bütünü degildir, buna ne şüphe. İslam, kadın erkek ilişkisi, insan-insan ilişkisi degildir sadece, ama bu ilişkilerde yok degildir. yoksa ''hayatın tümünü kapsar'' dememizin ne anlamı kalır? Kur'an, hayatın tümüyle ilgili olacak, insanları karanlıklardan ışıga çıkaracak bir kitap ise, bu sözün altı nasıl dolacak.? Kur'an, ''Allah-insan-evren ilişkisinin nasıl olması gerektigini açıklıyor'' dersek isabet etmiş olurmuyuz? ve nasıl isabet etmiş oluruz.? bunlar açıklanmaya mecbur sözlerdir, biraz konuyu deşmek istedim...
  19. evet sevgili arkadaşım; mezhep ile kültür arasında ben çok fark görmüyorum. önemli olan yaptıgımız yorumlarla İslam arasında ki mesafemizdir. buna binaen; bende zaten Aleviligin bir din degil, bilakis, Dinin içinde -İslam- yorumlardan bir yorum olarak görüyorum. bunun aksini mi ifade ettim bilmeden sevgili arkadaşım? (Alevilik İslam'ı nasıl algılıyor? kendi aralarında bile çok kesin farklar var bu konuda, net bir tutumları yok, eger İslam şöyle anlaşılmalıdır, böyle yaşanmalıdır diyorsanız mesnetsiz konuşmaya hakkınız yokdur. bence Alevi vatandaşlarımız bu tür konularda zihni beraklıga sahip degil.)( sanki sünni denilenler çok berrak!!!)neyse... ve ben bir hakikat olan Din'i degil ama onun tecrübeleri ve birikimlerin yansıması olan yorumları -sen mezhep de-kültürde diyebilirsin- her zaman tartışabilirim, tarışmalıyızda zaten. çünkü yorum demek insan demekdir, ve her insan işi mevzu bahis edilebilir, her ne kadar kaynagı İlahi de olsa durum budur. insan belli bir zamanda donabilir, isabetde edebilir vs. bunu bana inandıgım Kur'an'i ilkeler buyurur herşeyden önce... İsteyeyn çocuguna dini egitim vermeyecek, ben bunun aksini söyledigimi hatırlamıyorum, bilakis Din zaten tamamen rızaya dayalı bir eylemsel bütünlükdür. sahteciligi en başta Kur'an yasaklar. AHİM ya da ülkemizde ki bazı insanların din, daha dogrusu İslam hakkında keyiflerine göre konuşamayacagını düşünürüm. kabul edersen bu böyledir, kabul etmiyorsan da en azından davanı dogru ifadelerle savun. benim asıl derdim çelişik kafa yapılarıdır, insan ne istedigini ve neden istedigini dogru ifadelerle anlatırsa derdini anlatmış olur..
  20. sevgili arkadaşım, kavramlara ve onların dünyasına ait anlamları senin zihninde tam aydınlanmamış olarak görüyorum. hep bu zihni iflasın sonuçları degil mi? anlaşamamamız. Din ve İslam konusunda bile tamamen alakasız ve kendi kafamıza göre konuşuyoruz ya.. ''dini inanç'' la sen neyi anlatmak istiyorsun ? bende bir dini inanca sahibim. ''dini inançlar arası'' da ne demek oluyor.? bunlardan tam olarak neyi kast ediyorsunuz? ben gene iddiamı tekrar edeyim. Alevilik bir dini inanç degildir, Alevilik semavi bir din olan İslam'ın bir yorumudur. eger okullarda kendilerine herhangi bir mezhebin dayatıldıgını iddia ediyorlarsa; bu dayatmaları bir arkadaş çıkar bizede anlatırsa iyi olur. anlamadan başkasını nasıl anlayabilirim ki? ama senin anladıgın manada ''dini inançla'', ''dini inançlar arası'' vb. argümanlarla izah edilecek bir durum yok ortada. Din, bu anlamda tekdir, bizim mevzu bahis edecegimiz ise yorumlardır. evet senin ya da alevi bir arkadaşın bu konu hakkında yorumlarını bekliyorum. not; ben, dini yani İslam'ı bir gelenek olarak, bir miras olarak, anadan-babadan geçen bir ritüeller olarak, topraga dayalı bir şey olarak, toplumla alakalı bir düşünce olarak, dini bir ekstra olarak görmeyen biriyim vs.vs. ben İslam'ı, her insanın aklı başında olarak inanacagı, kabul edecegi bir inanç olarak görüyorum, öyle olsada olur, olmsada olur gibi bir Din telakkim yok. Bu tanımlar altı çizilmeli ki alalade cevaplar yazmayasınız, ya da o tür cevaplar öncelik skalasında çok geride kalır bende.
  21. ya be kardeşim şarabın ÖTV sini tartışacagınıza Benzinin ÖTV sini tartışında hiç olmazsa genele bir faydanız olur. ülke bu kadar reel yüksek faiz dururken abesle iştigal etmenin bir anlamı yok ki. ne yani millet bunları tartışmasın diye daha da mı uyuşturulsun? genelin menfaatine olan konularla gündeme gelmek lazım, azınlıgın zihni dünyasına ait medyanın gündemine degil. bu hükümete karşı aklı başında bir muhalefet edecek kimse yok mu ? etten püften konularla forumu meşgul etmeyelim. kalın saglıcakla
  22. hangi görüşe elini atsanız elinizde kalıyor. biri ''küreselleşen sermaye refahı yaygınlaştıracak'' diyor digeri '' sınıf ve imtiyaz farkınıda ortadan kaldıracak'' diyor. ikinci görüş demek ki refahın yaygınlaşacagına da inanıyor. kaynakların sınırsız oldugu bir dünya olsaydı belki, ya da insanların, gene insanlara dayanarak güçlerini ve servetlerini paylaşacaklarına inanırsak böyle bir dünya mümkün olurdu. birde insanın insanı sınırlayacagı ve başka hiç bir şeyin sınırlayamayacagı bir felsefi/dünyevi inanç baz alınarak. bunlar tamamen kendi içinde çelişik ve insan dogasına aykırı düşünceler, arkadaşlar galiba sayı saymayı bilmiyor...
  23. serdar34

    Herkes bir filmdir

    Her insan bir muamma olarak dogar ve bir bilmece olarak ölür. Birer muamma olarak dogarız: kimin kaç gün yaşayacagı, nasıl bir ömür sürecegi, ne ugruna tükenecegi hiç bir kulun malumu degildir. İnsanogluna muammalık sıfatı yakıştırırken şunu gözden kaçırmasak isabet etmiş oluruz: Her kime muamma demişsek o, muammalı saydıgımız yanını ancak bedeninde can taşıdıgı sürece muhafaza edebilecekdir. Can taşımak imkan taşımak demekdir. İmkan ise istidattan ibaret degildir. İnsanların imkanı dedigimiz şey , o güne kadar ne idiyseler olduklarının ötesine gidebilme, üstüne çıkabilme gücüdür. İnsana sır katan şeyin canlılık oldugunu; ama bu canlılıgın bitkilerde ve hayvanlarda rastlanılan canlılıkdan farklı oldugunu hatırdan çıkarmayalım... İsmet abi..
  24. ben başından beri biliyordum zaten. sadece şaşırmaya gerek yok demek istedim. şeytan kiminle temasa geçecegini iyi bilir.
  25. yüz yıllık tarihi içinde bu hedefine olumlu katkısı nedir.? kapitalizmin küresel planda arzı endam etmesini sormuyorum sordugum, refahı yaygınlaştırma hedefinde ne derece isabet etmişdir? refahda degil, refahı yaygınlaştırma da...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.