Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Yayamaz Kayımca

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.576
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

Yayamaz Kayımca tarafından postalanan herşey

  1. Gitme kal diyemedim cunku ben de, kalip da aci cekmeni istemedim sen daha iyisine layiksin dedin ben icimden senden iyisi var mi dedim unut dedin yasanmamis say dedin insan canini nasil unutur dedim... sen arkana bakmadan gittin ama arkanda bir enkaz birakacagini bilemedin simdi yuregimde sen kaniyorsun hayat boyu kanayacaksin hicbir zaman kapanmayacak hic bir saniye unutulamayacaksin orada biyerde ince ve sivri bi aci olup kalacaksin sen beni unutup sevdiklerinle mutluluk sarkilari soylerken ben senden uzak bir mekanda elimde sarap sisesi gözlerimde hayalin yuregimde bıraktigin yara ile beraber olacagim
  2. GİTME KAL SEVGİLİM... Ansızın bastıran yağmur gibiydin. Sırılsıklam ettin aşkınla beni… Şimşekler çakıp ısrarla olmaz bu dedin… Sanki yaptığımız günahtı. Zaman geçtikçe olgunlaşıyor insan, yeni başlayan ilişkilerde işte bu zaman temel taşı oluyor... İlk karşılaştığımız zaman bir merhabayı bile söylerken zorlanıyorduk. Çekimserdik… Acaba hangimiz asabi, hangimiz deli… Ama korktuğumuz olmadı. Şimdiye bakılırsa duygularımızı bastırsak da gönülden gönüle bir yolculuk var. Ben engellerden korkmuyorum. Yeter ki sen engel olma… Pes edecek değilim, bu savaşı bırakmam. Senin gibi bir liderim varken kaçmam söz konusu bile olamaz. Anlam veremediğim nedenlerden dolayı gözlerime bir hüzün doluyor. Durgunlaşıyorum… Her söylediğin cümlelerin açılımını yapıyorum. Kendi payıma güzel şeyler çıkacağını umuyorken, hayal kırıklığı parça parça gerçekleşiyor. Kırılma noktasını araştırdığımda kalbimde ve beynimde bir şey olmadığını göreceksin... Kırılan; seni derinlerden seven ruhumun kendisidir. İşte bunun tedavisi mümkün değildir. Ebedi yolculuğunda bile bu iz kalacak. Ruhumun çıkacak canı da yok ki… Gece uyuyamıyorum. Beni düşündüren nedenler var. Birlikte olamayız, hayal bu diyorsun. Peki, bu dünyada gerçek olan şeyi bana söyler misin sevgilim ? Buğulu bir camın ardında gibiyim. Bir şeyler olduğu kesin… Ama ne olduğunu kestiremiyorum. Aklım karıştı, gerçeklerin doğrultusunda hareket ettiğinden eminsin sevgilim ? O zaman emin olduğun şeyi gerçekleştirmek sana düşüyor… Bende yardım edeceğim ve sadece uzaktan izleyeceğim olacakları. Belki müdahale etmek istemeyeceğim. Çünkü tercihlere son derece saygılıyımdır... Sadece dürüst oldum. Doğruları söyledim… Olmam gerektiği gibi oldum. Nerede olursan ol, nasıl olursan ol; bu durumların sevenlerin kavuşmasına engel olduğu fikrini aklından çıkar at. Bu fikrine katılmıyorum. Zaten bu fikrin çürüyüp gidecek. Seven her ne ve nerde olursa olsun sevdiğine kavuşmak için her şeyi göze alır. Ama sen bunu yapmıyorsun... Aklım karışıyor sevgilim... Sen çok açık ve netsin değil mi ? Bugüne kadar hangi planlarında on iki den vurdun ? Peki, hangi kararlarında tamamdır bu iş dedin ? Bu soruların cevapları hemen verilecek gibi değil. Çünkü tüm hayatını kapsıyor.... Gideceksin bitecek, unutacaksın gidecek… Kapanan kapıları umursamayacaksın. Nasıl olsa biri daha açılacaktır düşüncesindesin. Evet! Bu düşüncene bende katılıyorum. Bir kapı kapanıyor, bin kapı açılıyor. Yaradan ne kadarda güzel yaratmış değil mi ? Ama şunu unutma… Sen bir şeylere gayret göstermeden gelip seni bulmaz. Kapılar açılır ama girebilenler içindir. Giremeyen için açık kapı yoktur... Hayat bir çarkıfelektir. Dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyor. Pas, iflas ve Şans… Dilerim ki birlikte şansı bulur, bir hayat boyu mutlu oluruz... En önemli şey, bana söylediğin sözlerin anlamı çok büyüktü, alışmışsın ve içinden gelerek, '' canım '' demeni, '' Seni Seviyorum Denizim '' demelerini hiç unutmayacağım... Biz nerden başladık ki değil mi ? Ucu bucağı yok. Zaten benim inatçılığım sayesinde bu son perdeyi oynama şerefine ulaştık. Sen istemeyerek de olsa bu oyuna katıldın. Yapman gerekeni yaptın. Teşekkür ederim. Seni seviyorum sevgilim. Bu heyecanı bana yaşattığın için minnettarım sana sevgilim… '' Git madem git de özlet kendini Bir oyunun sahnesi bil benli günleri Gidersin biter unutursun çıkar gider Gülersin geçer unutursan eğer Ardına dönüp bakmadan sil gözlerin '' Sevgimle kal, seni yüreğimle sevdiğimi hiç unutma sevgilim… deniz.........
  3. Dur gitme Önündeki dağları düşün kızgın kumları azgın suları dur gitme birde beni düşün düşün ki sensizim hayallerin arasına gömülmüşüm eşsiz bahçelerde gezerken senle ateşlere düşmüşüm. Sen gidersen eğer bende giderim bu yerlerden nereye gittiğimi bilmeden bir kez oturup düşünmeden arkama bakmadan yalnızlığımı alıp koynuma giderim.. Ne yıldızlar çevirir beni yolumdan nede çok sevdiğim insanlar sensizsem hepten yalnızım zaten sensizsem dünya düşmüş gözümden Artık ölmek her şeyin bittiği yer değil artık ölmek seni terk etmek değil ölmek kurtuluş demek kanayan kalbime. Ve şimdi git direnmem sana bende bulamadığın aşkı başka kollarda ara haydi git acıma bana mutlu ol sen sadece mutlu ol ağlamazsın ama yinede ağlama diyeceğim sana bırakıp onca geçmişi hiç ardına bakma koş uzaklaş hiç dirayetim kalmadı yoksa senide çekmek var içimden yanıma ama sen kaç git hayatını yaşa.. alıntı...
  4. Gitme. Ne olur, gitme...... Git. Yüzüme öyle bakma git. Hiç durma, bir gidenin bir daha asla giremeyeceği kapı orada, git. Hiç bir şey açıklamak zorunda değilsin. Giderken söyleyecek şey bulamaz insanlar. Sen bahanelerin arkasına sığınanlardan olma, git. (Oysa daha doyamadım sana... Kokunu yeterince çekemedim içime... Yapacağımız ne çok şey vardı... Neler planlamıştık... Şimdi ne yapacağım ben? Nasıl duracağım ayakta? "Kal" dersem kalır mısın yar? Nasıl istiyorum yalan bile olsa "Bu gidiş sadece zorunluluktan, bekle beni döneceğim" demeni...) Her aşk biter, sen de git. Hem zaten biteceği daha baştan belli bir aşktı bizimkisi. Sen gitmesen belli ki bir gün ben gidecektim. Herkes kendi tercihini yaşar ve sen tercihini yaptın. Rahat ol, git. Aklın kalmasın burada. Dramatik vedaların kahramanları olmayalım, git. (Benim aklım sende kalacak. Sadece aklım değil yüreğim de... Bitmezdi bizim aşkımız. Asla terk etmezdim seni. Benliğimi, varlığımı, hayatımı adamıştım ben bu aşka. Beni tercih etmeni isterdim, benimle yaşamanı isterdim. Şimdi kimi ya da neyi seçtiğinin ne önemi var artık? Ağlayacağım ardından, kahretsin ağlayacağım...) İstersen dost olabiliriz, haberleşebiliriz birbirimizle. Mutlu olmanı isterim. Sen mutluluğu hakeden bir insansın. Elbette ben de mutlu olacağım, merak etme, git. Hayatımıza başkaları girecek ve biz belki de birlikte yaşadıklarımızı bir süre sonra hatırlamayacağız bile, git. Hangi yara kabuk bağlamamış ki bugüne kadar? Hangi ateş sönmemiş ki? Yapman gerekeni yap,git. (Sensiz mutlu olabilir miyim ben yar? Unutabilir misin bu kadar kolay? Yaşadığımız onca şeyi silebilir miyim? Mümkün değil, seni içimden çıkartıp atmam mümkün değil. Biliyorum, hiç bir ilaç iyileştirmeyecek senin açtığın yarayı. Senin yaktığın sevda ateşi hiç bir zaman sönmeyecek. Senin mutlu olmanı istediğim de yalan. Mutlu olma yar, benim gibi sen de mutlu olma. Belki o zaman yeniden dönersin bana...) Haydi zaman geçiyor artık, git. Hem neden suratın asık? Sevinmelisin gittiğine. Aslında sana teşekkür etmeliyim. Beni bu aşkın yükünü taşımaktan kurtardığın için. Rahatladım biliyor musun? Bende kalan bir kaç parça eşyanı da gönderirim ardından. Fırsat buldukça ararım seni, haydi git. (Gitme benim güzel sevdalım, gitme. Beni bu aptal dünyada bir başıma bırakıp gitme. Gidip de yüreğimi öldürme. İçim acıyor, kalbim sıkışıyor. Ben asıl sensizliğin yükünü taşıyamam, gitme. Ne olur, gitme...) Alıntı..
  5. Gitme bu kez................... Şimdi sen şiir yazıyorsun ya ben parmaklarımınn ucuna basarak kaçıyorum usulca... Ne zaman konuşmalı insan ya da ne zaman susmalı... veya ne zaman haykırmalı. İstanbul İstanbul olalı kaç sevda gördü gerçekten geberiyorum aşkından diyen ne kadar geberdi sahiden Kaç kucak boşluğa dayanabildi Kaç yürek gerçek gözyaşı döktü nerdeyiz biz Sevdaların ortasında mı sevdasızlıkların zamansızlıklarında mı Bitirtmeli miyiz umutları Terketmelimiyiz yüreklerimizi Kapanıp kapılar arkasına görmezden mi gelmeliyiz Mutluluk bu mu? Böyle mi yaşamalıyız Yaşanan "an"... diye bir türkü tutturmuşuz işte peki var mı sence o türküye gönül gözüyle eşlik edip "an"ı "anlayan... Önce bozulan neydi? Ekmekler mi? Yok be güzelim... Ekmeği yapan eller ekmekleri bozanlar! Şimdi sen şiir yazıyorsun ya... ben usulca gidiyorum parmaklarımın ucunda. Sen şiirlerini yaz... İçindeki o boşluğu hiç bir zaman dolduramadım ben. Buna gücüm yetmezdi. Sense bıraktığın yerden, benimle birlikte yeniden yaşamaya devam edebileceğini düşünüp, ömrünü tamamlamaya çalışıyordun. O yarım kalmış, o bir daha tamamlanamayacak olan ömrünü... Ömrünü tamamlamak isterken, yaralarını sarmak istiyordun. O peşini bırakmayan, nereye gitsen seninle birlikte gelen, hiç bir zaman kurtulamadığın yaralarını. Onları tamamen sarıp iyileştirdiğinde bu hayattan kaçıp gitmeyi düşünüyordun. Hani benden önce ölecektin ya... Şımarık bir çocuktu sevgin, seni seven herkesten hayatını isteyen. Yıllardır öyle susuz öyle yalnız bırakmıştın ki onu, yalnızca kendine sevgili olabilmiştin ancak. Kendini sevmekten yorulduğunda başka sevgilere karışmak isterdin. Uzaklara çok uzaklara gitmek isterdin hep... Gittiğin yerlerde seni tanımadan sevsinler, hayatındaki hiç bir ayrıntıyı bilmeden sevsinler diye... Nasıl olsa geri dönecektin yine, evine, kalp ağrısı odana, o sonsuz yalnızlığına... Her zaman yaptığın gibi sevgini şımartacak, ona aldığın hediyeleri gösterecektin. Çünkü; hayat senin için tek başına yaşanılmayacak kadar zor, bir başkasını sevdirmeyecek kadar da acımasız dı. Yaşadıklarını tüketip, heyecanın geçtiğinde beni hatırlardın. Hiç bir şey yaşamamış, hiç sevilmemiş gibi arardın beni. Benim de sevgim senin ki gibi yalnızdı çünkü. Sahipsizdi.. Sana bakarken yüzünün derinliğine batardım. Yüzünden belli belirsiz anılar, yarım kalmış zamanlar, eksik sevdalar geçerdi. İnsanlar benim neden genç kaldığımı bilmiyorlar çünkü ben bir yerde donmuştum, demiştin bana. Kaç gündür deli gibi seni düşündüm durdum hep. Her an... Yokluğuna beş günden fazla dayanamadım, çıktım geldim. İşte şu an yanımdasın, kendimi istediğim herşeye sahip olmuşum gibi hissediyorum. Ama yine gidiyorum... Gitmem gerek... Bilmediğin zorunluluklarım var, sakın yanında olmak istemediğimi sanma. Yanında kalmayı senin beni istediğinden daha çok istiyorum. Ama gitmeliyim. Beni anladığını biliyorum... Çok yakında yine yanında olacağım, belki yarın. Seni çok seviyorum, deyip gittin... Oysa böyle değildi eskiden. Sen gittiğinde arkandan gülümseyerek bakardım. Düşünmezdim bile gittiğini. Sadece giderdin ve nasıl olsa gelirdin bir zaman sonra... Uzun uzun konuşurduk seninle, büyük bir hazla anlatırdın hayatını. Büyük bir acıyla çalkalanırdı için kardeşini özlerken, derin bir yalnızlıkla burkulurdu dudakların annenin ismini anarken... Susar dinlerdim seni, susar gülümserdim, hayatla alay eder gibi birbirimize bakıp gülümserdik...Sonra durduk yerde sarılırdın bana. Bütün sevdiklerine sarılır gibi sarılırdın. Seni böyle susuz bırakan, seni senden koparan, seni sana düşman eden geçmişine sarılır gibi sarılırdın bana... Seni umursamayalara karşı içinde beslediğin umutsuz sevginle sarılırdın... Kısa bir süreliğine bile olsa yaşantınla ilgili bütün bağlarını koparıp sarılırdın bana. Seni böyle anlarda sonsuz bir aşkla sevmek geçerdi içimden, büyük bir tutkuyla sevmek... Beni duymuyor musun, bu aşk için her şeyden vazgeçebileceğimi görmüyor musun? Neden sürekli çok yalnızım diyorsun bana? Neden sürekli bir boşluğa bakar gibi bakıyorsun. Bırak, seni sahip olduğun herşeyin uzağına iten, bilmediğim zorunluluklarını bir kenara bırak... Hem ne olabilir ki onlar? Sana hiç bir faydası dokunmuyorsa neden kurtulmuyorsun ki onlardan? Yanında ben varım artık. Gitme, benimle kal, bu aşkı birlikte yaşayalım, sevgim ikimize de yeter, diye bağırmak geçerdi içimden... Yapamazdım bunu sana... Seni çektiğin acıdan koparamazdım. Yanımda kalmanı istemek, acılarını soluksuz bırakmak demekti benim için. Sevgimi sana belli etmediğim zamanlarda alınganlıklarına kaçardın. Önce yüzünü asardın, donardı gözlerindeki ışık, içten içe kızardın. Şaşırır, yaptığın şeye anlam veremezdim. Ama anlardım; sevgini yurtsuz bir toprak gibi görürdün benimleyken. Onu sürekli şımartmamı, göklere çıkarmamı, senin beni sahiplendiğin gibi benim de seni sonsuz bir istekle sahiplenmemi, yalnızca sana ait olmamı beklerdin. önce öfkelenir sonra öfkeni yatıştırmamı isterdin benden. O an düşündüğüm, uğraştığım ne varsa bir kenara bırakıp seninle ilgilenmemi isterdin. Merak ederdim hep; nerede eksik bırakılmıştın, neyi yarım yaşamıştın. Saplanıp kaldığın bayağılıktan,sıradanlıktan, oynadığın aşk oyunlarından neden kurtulamıyordun. Gittin... Yokluğunu farkettiğim anda hissetim o büyük yalnızlığımı... Hayatın sıkıcılığını... Meğer sensizlikmiş benim bu hayattaki tek eksikliğim. Sensizlikmiş yüreğimi acıtan tek belirsizlik, sensizlikmiş durmadan sigaraya sarılan ellerimideki tedirginliğin nedeni... Gecenin bir yarısı ansızın uyanıp yeter gel artık diye haykırışlarım sanaymış... Gittin... Seni özlemek,kalbin kalbimin yanında çarparken, ellerin avuç içlerimin teriyle ıslanırken, saçlarının o sarhoş edici kokusunu içime çekerken, birbirimize sırılsıklam sarılırken, gideceğim dediğinde gözlerindeki hüzünlü bakışlara daha fazla dayanamayıp, telaşlı ve kaçamak cümlelerle biraz daha yanımda kalmanı sağlamak için senin de bildiğin bahanelerle seni avutmaya çalışmaktı. Seni özlemek, içimi kanata acıta gitmene razı olmaktı. İçimi acıtan tuhaf, akılalmaz düşünceler içinde zor da olsa gitmeye mecbur olduğunu kendime kabullendirmek, çocuksu duygularla Tanrı` dan hayatındaki bütün olumsuzlukları yok etmesini dilenmekti. Beni bir kez öldürdüğün bu hayatta.... Kendini atese atıyorsun ama yanmakta istemiyorsun... Hep gitmelere gidememelere mahkum senin yüreğin... ve gidişlerin döüşlerin oluyor aslında farkında mısın? İçinde ki boşluğu dolduramadım ben. İzin vermedin ki... Gitme bu kez... sadece bir kez... Alıntı.
  6. sevişmelerimizi solerdim sana dem tadında doruğunda zamanın seni yasamak seni hiisetmek isteerdi yürek sana çarpardı sen yüreğe ben zamana carpardım yokluğuu tasvir edemem gel gonlumun nazlı gülü.. uzan yatağıma dısarda boran fırtına çıkar barkamı tenime değsin ellerin sevişelim çılgınca... bağır çağır çığlık çığlığa yakma yüreğimi yakma canımı dokun hisset ama gitme ezme yüreğimi gitme yüreğimden gonul yatağımdan gitme uzaklara... Alıntı..
  7. Ardından... Düşünüyorumda... Bakma öyle... Boğuluyorum gözlerinde!.. Sus lütfen... Eziliyorum kelimelerinde!.. Duyma n'olur... Boğazımda düğümlenen hıçkırıklarımı!.. Ağlıyorum... Gözlerimde sicim gibi yaşlar! Susuyorum... Dilimde söylenmesi gereken binlerce sözcük! Duruyorum... Gittiğinde olduğum yerde hala! Bakıyorum... Uzaklaştığın yollardan dönersin diye! Düşünüyorumda... Ben yaşıyor muyum gerçekten?.. Alıntı....
  8. Gitme........... yokluk barkasını giyinmişim sırtımda ağır yaralar içim anneye ozlemdi sana uzaktı yaralarım dudakların değse değişecek sanardım hayatım ne dudakların değebildi nede değişti hayatım hatırlarmısın zengindi yüreğim eski bir zamanda hani vardır ya bir varmış çok aşkmış diye başlardı aşklar ve tüm sevişmeler sanayadı gonlumde dudaklarım sana kuruydu çatlamıştı susuzdu izlerdin dudaklarımı sana en güzel şiirlerimi okurken öpmek isterdin belki ama susmamamı isterdin aynı zamanda dokunmazdın elimi alır göğsüne koyardın elini göğsüme yüreğim korkardı dokunmaya mesafelerdi aramızdaki ucurum sana aşıktım güle aşıktım derbederdi serseriydi zaman sen gidişleri yaşatmaktan korkardın ben dokunmaya kıyamazdım incinmenden korkardım sana bakardım narin bi beyaz kağıda bakar gibi bakardım dokunurdum yanağına içindeydim ta içinde... en derininde yüreğinin... sevişmelerimizi solerdim sana dem tadında doruğunda zamanın seni yasamak seni hiisetmek isteerdi yürek sana çarpardı sen yüreğe ben zamana carpardım yokluğuu tasvir edemem gel gonlumun nazlı gülü.. uzan yatağıma dısarda boran fırtına çıkar barkamı tenime değsin ellerin sevişelim çılgınca... bağır çağır çığlık çığlığa yakma yüreğimi yakma canımı dokun hisset ama gitme ezme yüreğimi gitme yüreğimden gonul yatağımdan gitme uzaklara... _ByAutocrat___
  9. Git-me… Sen gittiğinde, ...sonbahar tüm hüznü ile çöker omuzlarımın üstüne. Yapraklar sararır birdenbire, dökülür hüzünlü omuzlarımdan kırık kalbimin derinliklerine. Yabancı dilde söylenen bir tangonun anlaşılır hisleri ele geçirir ruhumu, sessizce... Omuzlarıma doğru, uçurumlara kendimi feda ederim. Gözyaşlarımın umutsuz direnişinde, seninle birlikte sensiz, sonsuzluğa düşerim. Pencereler kapatır göz kapaklarımın önünü. Gözlerim duymaz olur. Sesin zaten görülmez... Oysa sen yankılanırsın uzaklardan kopup gelen yüzünün izinde.. Beni bana taşıyan bin bir türlü aşk tarifinde... Bir koku hediye kalır sen gittiğinde... Sensizlik kokusu kaplar evleri, sokakları, bu yalnız, bu terkedilmiş, bu ürkek şehrin şu yalnızlık havasını. Yanımdan geçen her erkeğin kokusu sensizliği taşır bana. Sensizlik ağırdır, sensizlik uzundur,sensizlik zordur. Sokaklar boş, sözler boş, şehir boş, her şey boşalır... Bir sessizlik çöker artık ihtiyar adımlarıma. Gençlik ağır gelir sensizlik sınırlarında. Gemiler vardır sana doğru gelen, trenler, uçaklar, arabalar... Bir de "ah bir çalsa.." dediğim telefonlar. Sesinin o sarı hasreti. Uzaktan kopup gelmesini beklediğim o bir çift sözün hasreti. "Seni seviyorum" dediğin o sessizliklerin hasreti... Ağzından çıkan her kelimenin pastel rengini özlerim, omuzlarının utangaç duruşunu, soğuk havalarda hoyratça ellerimi tutuşunu. ...seni özlerim, sensiz sessizliğimde. Sen gittiğinde, durur zaman. Güneş, ay, bulutlar öylece durur. Dalgalar durur, rüzgârlar durur, insanlar durur. Ben durmam. ...ben seni özlemeye devam ederim. Durmadan, bıkmadan, usanmadan döneceğin günü beklerim. Bulutlara takılırım, güneşle şakalaşır, dolunayda gölgeni ararım. Dalgalar bir türlü yazıp sana atamadığım şişelerin hesabını sorar, rüzgârlar kolumdan tutup beni sana taşımaya kalkar, çok geçmeden insanlar ne olduğunu anlamaya başlar. Sen, acımasız zamanı da beraberinde götürürsün. Tüm saatler, dakikalar, saniyeler saygıyla geleceğin günü bekler. Ben de beklerim. ...sensiz zamanı bensiz geçiririm. Sen gittiğinde uçan bir halı ile düşlerine konuk olurum. Kendi rüyalarımdan seninkilere bir masal perisi olarak patika bir yol bulurum. Uykularımda sana koştuğum için sensizken hep seninle uyurum. Göz kapaklarım sana açılan mağaranın iki serserisi, iki bekçisi, 40 Haramiler'in son ikisidir... Geceleri içine düştüğüm karanlıklar sana açılan aydınlıkların habercisidir. Sensiz, tarih yazılı masallardan ibarettir. Sensizliğin en büyük dostu, geceleri bir masal prensini uçan bir halıyla prensesine taşıyan saliselerdir. Sen gittiğinde kırmızı bir mühür vurulur hayatı(mı)n üzerine. Sen gelene kadar "tadilat nedeni ile kapalı(yız)dır" kalpler. Ruh dünyalarında yıllık sayımlar yapılır. Defterler açık verir ve tüm matematik işlemleri seni gösterir. Yediğim her şey seninle çarpılır, duyduğum her heyecan sana bölünür. Seni düşünmediğim her an benden çıkartılır, beni düşündüğüm her an seninle toplanır. Ve sonuç hep "sen" çıkar. Bir tek "sen"in sağlaması beni "ben" yapar. Yolumu eşkiyalar keser sen gittiğinde. Hayat daha zor geçer. Beyaz yalanlar, maskeli süvariler, boş bedenler sen gelene kadar kapımın dibinde nöbet bekler. İlişkiler ilişilmez olur. Dostluklar ağır bir yüktür. Sana anlatılacak anlamlı anlamsız çok şey vardır. Sözcüklerin içi çok daha çabuk boşalır. Ve kafama düşünülmemesi gereken, bir çöp torbası dolu fuzuli düşünce takılır. Suskunluklar daha bir anlam kazanır. Sen görmezsin, sen bilmezsin, eminim hissetmezsin... Sensizken beni taşımak her zamankinden daha zorlaşır. Sen gittiğinde, Gündüzleri sokak lambaları sanki hiç sönmüyor ve geceler zifiri karanlıkta geçiyor. Nefes alınmıyor, yalnızca veriliyor. Arabalar duruyor, yollar hareket ediyor. Güneş dünyanın etrafında dönüyor, dünya ayın çekim alanına giriyor. Kumlar denizleri kaplıyor, yunuslar toplu intiharlarla kendilerini kumsallara vuruyor. Karada yenilen vurgunlara derin düşüncelerde sıhhat bulunuyor. Sonbaharı yaz takip ediyor, yaz sonrası ilkbahar geliyor. Her kar yağdığında güneş açıyor ve güneşli havalarda beni en çok sensizlik donduruyor. Bir yara açılır içimde, senin her gidişinde. Çaresiz bir hayat mahkumu... Umutsuz bir yalan taciri belirir o derin yaranın içinde. Ruh avcısı olurum, beden simsarı... Sensizlik alıp sensizlik satarım. Başkalarında hep beni ararım. Kaçayım derken yine sana yakalanırım. Kan kaybı değil, sensizlik çektiğim. En çaresiz anlarımda yani sen kaybından ruhumu teslim etmek üzereyken senden gelen bir kart beni yine bana, telefondaki sesin beni yine sana taşır. Bir hayal mahkumunu siyah beyaz flu bir fotoğraf karesi tekrar hayatla tanıştırır. Sen gittiğinde, ben de giderim Gittiğin uzaklıkların tam tersinde sana ulaşmaya çalışır, kendime yenilirim. Utanmak gelmez aklıma, her gördüğüm cansız ruha seni sorarım. Tanımazlar seni. Oysa beni görenler senin de varlığını anlar. Kimlik kartı olarak seni taşırım. Umulmadık çevirmelerde kolluk kuvvetlerine seni takdim eder, iş başvurularında imzayı hep "sen" diye atarım. Doktorlar sıhhatimi öğrenmek için seni dinlerler. Senin adına öksürmemi, ağzımı açtırdıklarında derinliklerimde seni görmek isterler. Tüm tahlil sonuçları sen çıkar. Danışmalara seni rehin bırakırım. Çıkışta seni ceketimin iç cebine koyarım. Kalbimin üzerinde sen durursun. Biliyor musun benim varlığımı bana, en iyi sen kanıtlıyorsun. Sen gittiğinde, söz de bitiyor. ...ve sensizlik, senin kadar ağır geliyor. Alıntı...
  10. Yayamaz Kayımca

    saadet.......

    1 kullanıcı bugün doğum gününü kutluyor! saadet(101) evet nice nice yıllar saglıkla kal
  11. Bakıyorum yahu aman bende bıktım bakmaktan tutmadı degilim....
  12. Balet olamas
  13. Samimi ifadelerini....
  14. Ben kendi adıma öyle bir derdim yok ama bana gelipte gerçekten bu böyledir senin yapman gerek denirse yazık karşımdaki adına çok üzülürüm sen neden hala yatmaya gitmiyorsun bakalım??
  15. Bu güsel işte.... Feridun Düzagaç...düşler sokagı
  16. Hımmmm o olmuyo bu olmuyoo omazan 1.82 boy 77 kg kumral tenli kumral saçlı birisin çıks siyahta tutmadı
  17. sen bu formun oyunlarda olanısın.........
  18. Yok ya olmas para ile saadet...ama parasızda olmas yane neden ilaki hatunlar yemek yapmasını bilmesi lazım diye bir düşünce var...
  19. İçmedigimi bildigi halde hoşuna giden bir konuyu sürdürmesini....
  20. Pasatcı olmas
  21. Hemen herşeye inanan çocuk geliyo
  22. Efettt sen olma....... şiir okumak seni rahatlatıyoo.........
  23. Çıksss sefmiyoyum ben...... Funda Arar....camdan kalp........
  24. Hımmm ciddimi omazan 1.80 boy 75 kg sarı saçlı.....
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.