Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    5.190
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    13

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. Şimdi buradayız demenin tam zamanı dedik;yine önyargılarda,korkularda yalnız kalmanın soğukluğunu hissettik. ....! Ben artık "ben bunu söyledim,sen şunu yaptın" kavgasına girmeyeceğim.Forumdaşlarımın bana bakışını çok iyi biliyorum.Tüm forumdaşlarım benim için düşünceleri ile değerli,kimseyi bu düşüncelerinden dolayı kırmak,suçlamak istemem. Beni ilgilendiren,ben buradayım derken yanımda olanlardı.Burada çok sevdiğim,değer verdiğim insanlar var.Onlar beni çok iyi tanıyorlar.Söylemlerin arkasında duran mavinin ne demek istediğini çok iyi anlıyorlar. Bunun yanında,söz konusu politika ve güncel konular olduğunda,yazdıkları ile beni anladıklarını düşündüğüm,onlar sayesinde düşünürken çok daha dikkatli olduğum forumdaşların varlığı da davetimizin ne kadar da haklı olduğunu bir daha bana gösterdi.Özellikle Sayın Alio_1 ve Fuzuli.Farklı düşünsek de,birbirimizi çok iyi dinlediğimizi düşünüyorum.Kendilerine teşekkür ederim. Farklı düşünmek,kesinlikle farklı tavırlar almayı gerektirmez.Düşünceleriniz de birazcık da olsa vicdan varsa,karşınızdakinin düşündüklerinden zaten kendinizi de bulursunuz. ...
  2. Sevgili Hrant, Bugün 15 Eylül... Senin doğduğun gün. Doğum gününün ilk saatleri... Birkez olsun konuşmadığım,çok da iyi tanımadığım bir insana içinden geçenleri yazmak;adresi bilmediğim duygulara tanıklık etmek;inan ki hiç basit değil. Basit olan neydi peki...? Dinlememek mi,anlamamak mı,nefret etmek mi,öfke duymak mı...arkasına bile bakmadan bir insanı sırtından vurmak mı...? Evet,basit olan neydi...? ... Köprü trafiğine takılmıştı servisimiz.Günün yorgunluğunu taşıyorduk hepimiz.Derken arkadaşlarımızdan biri,"Hrant Dink'e suikast yapılmış.Ölmüş" dedi.Hepimiz sustuk.Suskunluğumuzu aynı arkadaşımız bozdu;"aman,adam zaten vatan hainiydi,iyi ki öldürmüşler" ... Sevgili Hrant, Bugün 15 Eylül... Senin doğduğun gün. Doğum günün ilk saatleri... Sana ölümü biçtikleri tarih 19 Ocak 2007'ydi.Ölüm haberini aldığım gün düşünmeye başladım seni.İstanbul'da güneş batıyordu.Ölümün adresi Agos'u gösteriyordu. 19 Ocak 2007.... Yaşamının çalındığı tarihti.Tanımıyordum seni.Bir kez olsn dinlememiştim.Okumamıştım üstelik.Bildiğim yazar olduğundu,yargılandığındı. Bildiklerim düşünmediklerimden ibaretti... Vatan hainiydin,gerekçelendirilmiştin.Celladın bir çocuktu,elindeki silahı taçlandıranlar için ölümün gurur oldu...tek suçun Ermeni olmaktı,masum olan vatanseverlerin medyasında! ... Eve kendimi atar atmaz,kumandaya koştum.Ogün Samast diyordu bütün kanallar.Dün Hrant'ı günahkar yapan medya timsah gözyaşları döküyordu.Şaşırmıştım.Herkes konuşuyordu,herkes biliyordu...Açıklamalar,basın toplantıları,yorumlar,görüntüler... ... Sevgili Hrant, Bugün 15 Eylül... Senin doğum günün. Bugün senin doğduğun gün... Günler,aylar değil;yıllar geçti aradan.Hala biz "sırtından vurulan bir Ermeni" için adaleti bekliyoruz."Hepimiz Ermeni'yiz" dedik olmadı,"Hepimiz insanız" dedik olmadı... Bıraktık hukukun dilini,o hukuk seni yargılarken. Bıraktık hukukun dilini,o hukuk senin ölümünü yargılayamazken... Sarıldık sıkıca vicdanlı yüreklere; "Yiğitlik,sırtından vurmak değildir.Yiğitlik bir cana kıymak değildir.Yapmayın,yazıktır.." yine olmadı,olmadı işte... Sevgili Hrant, Bugün 15 Eylül... Bugün senin doğum günün. Bugün doğduğun gün... Biricik kızın Delal,usulca kulaklarımıza fısıldıyor; “Babam hâlâ o kaldırımda yatıyor, bir el verin de kalksın” Gözlerinde ki hüzne takılı kalıyorum.Canım acıyor,Delal'e kulak veriyorum.Kendime kızıyorum,sonra seni anlamayanlara...sonra lanet okuyorum sana kuşunu sıkana. ... Bugün 15 Eylül... Biliyorum,ölesiye sevdiğin güvercinlerin coğrafyasında alındı bedenin.Biliyorum,kırgınsın hepimize...biliyorum,biliyorum... Birazdan güneş doğacak ve ben,bütün bildiklerime rağmen,sana güvercinlerimizi uçuracağım.Barış diyeceğim,barış olsun artık coğrafyamızda...bıraktığın gibi! İYİ Kİ DOĞDUN HRANT;İYİ Kİ YAŞADIN;İYİ Kİ SAVAŞTIN!!! DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN BEYAZ GÜVERCİNİM...
  3. Fuzuli, Ne zaman o dizileri izlesem,"yav abi insan bu kadar kötü mü olur,off ya" havalarına giriyorum. Bir insan tümüyle iyi yada kötü olamazken,keskn sınırlarla çizilen roller bana"Kırmızı başlıklı kız ve Kurt" masalları dışında pek bişey anlatmıyor! Annem bir ara "Sır Kapısı" nı izler,ertesi gün komşulara "ya kardeş,Allah verir işte böle cezanı" diye fetva çekerdi Annem duymasın,ondan bahsettiğimi.Gücenir valla
  4. Duygulara seslenmek... Bizler birbirimizi dinlemiyoruz.Birbirimizi anlamıyoruz. Aynı dili konuşmuyoruz. Yaşananlar mı...? Siz sanıyor musunuz ki "mavi olmayan gökyüzü" hiçbirşey yaşamadı, Siz sanıyor musunuz ki "sadece barış istiyorum" diyenin ödediği hiçbir bedel yoktur... Barışı en çok isteyenler,barışa en çok ihtiyaçı olandır. Beyaz güvercini yere göğe sığdıramayanlar,beyaz güvercinin özleminden yananlardır. Silaha en büyük nefreti kusan,silahta sevdiğini kaybedendir. Yaşananlar mı...? Çok şey yaşandı doğru.Gencecik çocuklar elindeki silahla toprağa düştü.Ölüm her zaman can acıtır.Ateş düştüğü yaktı,külü hepimizin gözlerini dumanlandırdı. Sadece bu mu...? Faiiler de can acıttı.Dağa çıkan bizim için teröristti,ama onun da annesi onun için yandı. Yaşanan da taraf olmadı hiçbirzaman;taraflar vardı. ... Bugün çok değerli bir arkadaşıma şunu dedim; "Biliyor musun boşuna çırpınıyor barış diyenler" Bunun üzerine arkadaşım; "Benim etrafımda ki insanları bir bilsen.Benim babamın söylemlerini bir duysan...İnan ki çok kırılırsın.Ama onlarda suçlu değil.Çünkü ne kaybettiklerini bilmiyorlar hala.Bilseler,onlarda kaybetmemek için yanımızda olur..." ... Bakın,şu cümleleri beraber okuyalım. ".... Türkiye Irak Kürdistanı'nda temsilcilik açmış olsa. Selahaddin, Süleymaniye üniversitelerinden Türkiye'ye değişim programlarıyla öğrenciler geliyor olsa. Devletin bütün günahları için Başbakan çıkıp özür dilemiş, Jitem denen suç şebekesinin kendilerini bağlamadığını ama onların devlet adına yaptıkları adına özür dilediğini beyan etmiş olsa. Duyduğumuz tek patlama sesi havai fişeklerin sesleri olsa. Dağda bir tek silahlı insan kalmamış olsa, herkes çocukları için güzel gelecek planları yapsa, Dünya'da Kürt Edebiyatı'nın en eski örnekleri Rusya'da, Fransa'da değil de Mardin'de Kürt Edebiyatı Enstitüsünde toplanmış olsa. Öyle bir anayasa yapmış olsak ki Avrupa'nın ağzı bir karış açık kalsa, Ve Türkler hariç bütün dünya buna inansa. Gerçekten o zaman hayat Kürtler için bayram olur mu? Yanı başındaki kardeşi yukarıda okuduğu her bir cümle için binbir beddua ediyorsa, "Kargalar gözünüzü oysun ki Kürtçe tabelaları göremeyesiniz, kulaklarınızın zarını karıncalar kemirsin ki Şivan'ın Diyarbakır'da vereceği konseri dinleyemeyesiniz, dilinizi kuduz köpekler yesin ki okullarda öğrendiğiniz Kürtçe'yi konuşamayasınız" diyorsa neye yarar bütün bunlar? En kadim dostların çocukları birbirlerine düşman olacaklarsa, halklar birbirlerine haklarını helal etmeyeceklerse neye yarar? ...."(Tansel Parlak) Lütfen,düşünelim bir daha!
  5. tabi ki URUC İnsanı insan yapan erdemlerden biri de ağzından çıkan sözlerdir.Bazı insanlar gerçekten konuşurken,neyi,nasıl konuştuklarını bilmezler.Sadece kırıcı olmakla kalmaz bu ağızdan çıkanlar,aynı zamanda sinirizi altüst eder. Dilinizden dökülenler,bir duyuldu mu dönüşü olmaz.Tahribatının derecesi ne olursa olsun telafisi olmaz. Bunun için konuşurken,önce tartmalıyız kendimizi. Ahlak,tek kelimeyle muhteşem bir kavram.Yaratıcının insana sunduğu en güzel nimetlerden biri. Sadece düşünce değildir ahlak;düşüncelerin eylemi,dile gelişidir aynı zamanda. Gönül ister ki,sadece Ramazan ile değil,tüm ömürle iyi ahlakı konuşalım. Ama Ramazan da bile bunu beceremiyorsak,tüm ömür demek sadece ütopya! ... Çok da derinlere kaçmaya gerek yok.Asabi olmayalım dostlar,her zaman birbirimiz dinleyelim.Annemizi,eşimizi,komşumuzu,sokaktaki yaşlı amcayı vs...herkesi dinleyelim ki;kızmanın ne kadar da yersiz olduğunu görelim Cidden,benim gibi gereğinden fazla gülen adama bile bağırıp çağırılyorlar,abi bi dinle diyorum;"ne dinleyecem,yav dndsshmjshsms" işte öle Dayı Yemek yerken,mutlaka bişey izlemeliyim.Açarım TV'yi...Reklamlar vardır genelde,bakarım STV'de "ikinci boyut..."Hepsinde aynı mesaj;sonuç hidayete ermek. İşin aslı,ben magazin programlarına,entrika dizilere inat yine de STV derim. Ama,bir yerden sonra bu abartılar,bu diğerleri vurgusu...gerçekten sinir bozuyor. (bu arada sürekli benim gibi adam cümlelerine rastlarsanız şaşırmayın.Sadece bu tarz konuşmaları severim,yoksa bayanım)
  6. Ben doğduğum gün,bana Kürtçe isim verildi. Annem,sadece Kürtçe biliyordu,benimle ilgili duygularında Kürtçe vardı. İlk konuştuğum dil Kürtçe oldu. Daha sonra ki Kürtçemin yanına bir de Türkçem eklendi. Ne mutlu ki,ben hem anadilimi hem de ülkemin ortak olan dilini konuşabiliyorum. Ben Kürtçe'yi dilim olarak kabul ettim,kabul edin demiyorum. Ben size Kürtçeyi dayatmıyorum. ...Bunun için beni bağlamaz. Ben herhangi bir dilin varlığı yada yokluğu ile ilgili yorum yapmadım.Sadece bu tür soruların benim için çok da önemli olmadığını belirttim. Hayır,kesinlikle. Benim ne söylediğim çok açık.Siz kabul edersiniz yada etmezsiniz,ben kabul etmişim.Neyin çabası...? Bilim,eğitim ciddi bir iştir.Çok haklısınız.Ciddi olan eğitim ve bilimdir,kullanılan dil değil.Dil,calıdır.Değişir,anlamını kaybeder,yeni anlamlalar kazanır,başka dillerden kendini karşılar...ama bir şekilde kendisini ifade eder. Biz değiliz dili yaratan;o insanlık tarihinde kendi kendini yaratıyor. Kürtçe bilen biri olarak,duygulara ve düşüncelere Kürtçe de tercümanlık eden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; Kürtçe çok zengin bir dil. Dill benim için gerçekten özel.Türkçe düşünürken,Kürtçe ifade edemiyorum.Aksisi de geçerli.Ve dili dil yapan da budur. Bugün K Irak'ta ki üniversitelerde Kürtçe var.Bunun yanında Arapça ve İngilizce şartı var. Dediğiniz bir durum,yani sadece Kürtçe eğitim verilen bir üniversirte;çok da olası değil. Velev ki(bunu da başkakanımızdan çaldım) olasılıklar gerçek olsun; Kürtçeye değer;yani gider o üniversiteye yazılırım.
  7. Forumdaşım, İslam'ın beş şartı var.Zekat vermek,hacca gitmek vs bir mecburiyet değil,olanaklarla ilgili.Bunun yanında,zekat vermek yada kurban kesmek;eğer gerçek anlamda amacından hareketle yerine getirilirse;fakire hizmet edecektir . Bunun yanında İslam'da ki sosyal adalet anlayışı benim mantığıma uygun.Zengin,varlığı ile yargılanıyor. Sorduğunuz sorunun mantığı ise yok. Bırakalım,insanlar kendi kutsiyetini yaşasın. Bize var mı zararı!!!(?) Mekke sadece kutsal bir yer,bunu bilim ile açıklamak bence de yersiz.
  8. Kürt'ler var mıdır,yok mudur, Kürt Dili var mıdır,yok mudur...? Ben bir Kürt'üm,dilim Kürtçe...bunun için bu tür tartışmalara girmeye gerek bile duymuyorum. Sonuç itibariyle benim annemin konuştuğu dil,benim duygularım,düşüncelerim. Kim olduğum değil,olduğum kim'in tahammül sınırları beni ilgilendiriyor. İnsani temel haklardır benim derdim;gerisi beni bağlamaz.
  9. Fatih SSK artık yok,o şahsın nerede olduğunu çok merak ettim Kamu Kurumlarında yaşananlar,cidden komedi.Hele şu personellerin mevzuat takıntıları yok mu Bir de buna takıntılı olan vatandaşları ekleyin
  10. bozun oruçları ha Geçen günlerde,eve geç geldiğimden dolayı dışardan birşeyler siipariş vermek zorunda kaldım.Ezan okundu,bizim lahmacunlardan ses seda yok.Beş on dakka dolandım,yine yok.Ekmek arası yapıyordum ki,kapı çalındı.Ben,"biraz geciktik sanırım" demeye kalmadan,siparişi getiren arkadaş;"abla,sus haline şükret.Bak,ben daha bi sürü yere gideceğim.Of ya daha açız." demedi mi? Ben güldüm,ama kendisi çok ciddi ve patronlarına oldukça sinirliydi Oruç bozulmaz ama zanımca sinirimiz acayip bozuluyor Asabi millettiz ya
  11. Ramazan bitince en azından gerekçe bulamıyorlar Şaka bir yana,çok değişik insanlar var.Aklım almıyor artık Neyse,yarın yine harp var...iyi geceler
  12. Fuzuli, Sizin,özellikle bu cümlelerinizi bir daha yazmakta büyük bir fayda var.Aslında sorunun kendisi de çözümü de bunun gibi tespitlerden geçer. Bakınız,diyorsunuz ki; "Gönül isterdiki PKK'yı meşru görmeyen,sıkıntılarını,taleplerini salt demokrasi üzerinden dile getiren bu bağlamda karşısındakinin hassayitlerini de bilen bir Kürt temsiliyeti de sesini duyursun, PKK yanlısı olmayan bir tavır ortaya koyan bir parti olsun.Yok. Gönül şunu da isterdiki Kürtlerin kurduğu bir parti meydana sadece ben Kürtleri temsil ediyorum gibi ırkçı bir söylemle çıkmasın bütün Türkiye'ye seslenebilsin.Diger taraftan bir Türk partisi çıksın Kürtleri de temsil edebilsin, maalesef başaramadık bunu. DTP devletin tutumundan,uygulamalrından dolayı PKK'yı meşru görüyor,göstermeye çalışıyor,bağ kuruyor; CHP,MHP de PKK'ya verilen destek olayısıyla devletin tutumunu meşru görüyor, göstermeye çalışıyor. AKP kendince bir adım attı arada duruyor.Bu sorunda 72 milyonu muhatap alıyoruz demekle beraber şu an 72 milyonu temsilen CHP-MHP ve DTP'yi muhatap almak zorunda." Genel itibari ile haklı cümleler.Akan kanın çözümü siyasetten geçer. Ama nasıl bir siyaset...? Bireyin çıkarı mı,halkın çıkarı mı;despot mu,temsili mi;yıkıcı mı ,yapıcı mı...? ... "Komünüzmi,anarşizmden ibaret sayan bir toplumun siyasi anlayışını sorgulamak",gerçekten zor olsa gerek Diğer başlıklarda uzun bir kafa karışıklığına neden olan "oyunu bir kilo mercimek(başka birşey de olabilir,hatırlayamadım neye satıldığını) ile takas eden bir toplumumuz var karşımızda" gerçeğini,nedenlerini ve sonuçları üzerine çok yazdık. Yazmaya da devam edeceğiz galiba... Siyaset demiştik değil mi,dağıtmadan hemen döneyim konumuza Gönül isterdi ki DTP,PKK olmadan kendini ifade etseydi.Gönül isterdi ki DTP dışında ki partiler de Kürt'lere sahip çıkabilseydi. Ama böyle değil. DTP,söylemleri ile gittikçe marjinaleleşiyor.DTP dışında kimseler Kürt sorununa sahip çıkmıyor.Ne zaman ki bombalar patlayacak,o zaman oturup konuşacağız.Konuşmak mı dedim,hayır biz konuşmayı beceremedik.Karaladık,suçladık birbirimizi. Kürt temsiliyeti derken,ben bunu dedim.DTP,Kürt temsilcisi oldu;çünkü DTP ve öncesi DEHAP,HADEP dışında kimse Kürt Sorunu konuşmadı. Ve CHP,MHP... Diyecek tek kelime yok. Onlar,şimdi silahı dayatanlar,onlar kendi çıkarları için bu ülkeyi yok sayanlar. Sayın Baykal'ı dinlemiyorum artık,MHP'nin söylemlerini ömensemiyorum artık;çünkü nefret aşılıyor bana. .... Siyasetin dilini konuştuğum da bana kalan umutsuzluk oluyor. Çözüm yine biziz! (kısa kesmek zorunda kaldım,üzgünüm.Ama galiba yorgunluktan dağıldım.Herkese iyi geceler)
  13. Birşey itiraf edeyim mi,ben Ramazan'ın hemen bitmesini istiyorum.Aslında severek,mutlulukla oruç tutuyorum.Ama galiba açlık özellikle sinirli insanlarımızı daha bi çekilmez kılıyor.İşim gereği akşama kadar insanlarla uğraşmak zorundayım.Birşey demeden,kendimi savaş alanında buluyorum Her kızan da "yav adamın ağzını bozmayın,bu mübarek ayda.." diye ağzını alasından bozuyor.
  14. O kadar çok şey yazdıktan sonra... Çok sevdiğim iki sesten; Gurbette ömrüm geçecek,bir daracık yerim de yok... Gurbeti tüm yüreğimle hisseden kendime ve tüm gurbetçilere... sevgiyle kalın. http://video.google....aya&emb=0&aq=f#
  15. Ramazan ayı son günlerinde.İnanan tuttu,inanmayan tutmadı.(Tabi tüm tutmayanlar inanmayanlar değil) Bizler inandıklarımızı,bir şekilde haklı ve gerekli çıkarmak için uğraşırız. Ben de inanırım(sadece inanç değil tüm inandıklarınız için) ve ben de inandıklarımı haklılaştırırım. gibi gibi gibi... Umuyorum ki;inanan yada inanmayanı bu ayda buluşturan saygı ve tahammül olmuştur. Şimdiden iyi bayramlar.
  16. ...! (avukatım olmadan konuşmayacağım)
  17. Cevapladım. Çok özür dilerim,zamanım olmadığımdan geç cevaplıyorum. Çok üzgünüm.Tüm yazılanları okuyor,aklımın bir köşesine yazıyorum.Tüm düşünceler çok özel ve cevaplanacak kadar değerli. saygılar. Dostum, Geçen günlerde,işte alalecele okuduğum bu düşüncelerinize helal demiştim. Teşekkür ederim. Her cümleniz samimiyetinizi,çabanızı gösteriyor. İnanıyorum ki;gün gelecek emperyalizm ve onunla şahlanan kapitalizm bu coğrafyalarda alması gereken cevabı alacak. Diliyorum ki;benim ben olduğum,hepimizin biz olduğu bir ülkeyi yarına bırakabilelim. Başım gözüm üstüne,tüm yapılması gerekenleriniz. Teşekkür ederim.
  18. Çok ilginç,ikinci defa aynı şeyi düşünüyoruz Darbeyi yapanlar suçlu,darbeyi yapanlar kadar;darbeye taşıyanlar ve darbeye susanlarda suçlu. Evet,riyakarlık bir ahlaki erozyondur.Ve maalesef,tek amaç çıkar olunca...riyakarlık meslek haline gelinebiliyor.
  19. Asıl mücadale zemini "Katılımcı Demokrasi"nin temin edilmesi diyorsunuz forumdaşım. Dün de demiştim,bugün de diyeceğim;haklısınız. Anladım ben sizi,anlamaya çalışıyorum hala. Yok sayılmanın ölçütü;temel olan haklarınzıdan men edileminizdir.Bu haklarınıza şu veya bu gerekçelerle el uzatılmasıdır. Yok sayılmanın ölçütü Kürt olmak değil;insan olmak. Laz,Ermeni,Arnavut...Alevi,Sünni...İnanan,inanmayan...kim olursa olsun;benim için herkes tüm haklarıyla özeldir. Yok sayılanın kim olduğu değil;yok sayılandır benim derdim. Yok sayılanların hadsiz hesapsız olduğu bir tarihte;yok sayılanlardan sadece birini yazmak neden yadırganır ki PKK'nın tüm yaşananlarda rolü sıfır mı;tabi ki hayır.Tepki tepkiyi doğurur. Ben DTP'nin politikasını tasvip etmiyorum demiştim,dediğime sadece DTP,siyasi arenada olması gereken tepkiyi versin;tutarlı olsun ve lütfen çözüm için siyasetin araçlarını kullansın;şiddetti değil. JİTEM,yasaklar,yanlışlar...bunlar küçümsenemez. Beni çok iyi anlamışsınız,teşekkür ederim. Bugün devlet tarafından atılan adımlar çok ciddi adımlardır.Ben bu adımlara sahip çıkıyorum,olumlu buluyorum. Bu adımların yeterli olup olmadığı çok farklı...Bunu yazmayacağım. Ama Kürt'ler ve Türk'ler beraber bu adımlara sahip çıkmalı. Ve bu adımlar,yasalarla desteklenmeli. Yani iktidarla değeşecek çözümler yada adımlar değil;yerleşen ve sahplenen adımlar. Biz herşeyimiz ile,olması gerekeni yazıyoruz.Ama maalesef herkes bizim gibi düşünmüyor.Çandar başta Eruh olmak üzere,şiddettin en yoğun yaşadığı yerlerde halkı dinliyor ve yazıyor. Halkın isteklerini doğru okumalıyız. Onları da anlamalıyız. Tabi onlarda çözüm için çaba sarfetmeli. Özellikle dağa çıkan yakınları olanlar,onlar için çözüm diyor.Bana sorarsanız,yaşananlardan sonra kolay değil affetmek.Hassas herkes. Siyaset bilimcisi değilim,çok da fazla önerim olmayacak. Ama madem denilen bu;PKK silah bıraksın.PKK üke sınırlarından çekilsin;ama bu süreçte tüm silahlar sussun. Muhattab siyasettir;silahlar değil. Benim aklıma gelen bu...varsa sizin önerileriniz
  20. Sevgili Rua, Neden be hemşom diye soracaktım ki;daha sonraki iletiniz de bunu açıklamışsınız. Kaplan'nın Kürtçe eğitimin sonuçları üzerine tasarladığı korkkuları teker teker okudum da! Aslında çok farklı değil dostum. Korkabiliriz de,telaşlanabiliriz.Dünya tarihinde,ülke gerçeğinde not olarak düşenler bizi haklı kılar. Ama insani hak olarak,hiçbir korku insanın giydiğine,konuştuğu dile sınır koyamaz. İyi niyeti artık geçtim;özgürlüklerin sınırını hepimiz kendimiz için istediklerimizin,başkaları için de olabileceğini düşünerek yeniden çizmeliyiz. Bu arada Fuzuli,her yazdığınız okunmaya değer.Teşekkürler düşünen herkese karşı olan hassasiyetiniz için.
  21. Doğrucudavut, Darbe sonrası başlatılan dil yasağının 1984 yılı itibari ile yasalardaki yerinden edildiğini okumuş ve öylece beynime kazımıştım.Şimdi sizinle bu yasağın,1983-1991 yılları arasında uygulandığını öğrendim.Bunu araştıracağım, çok teşekkür ederim. Maalesef,alıntılamayı beceremediğimden tüm eleştirilerinize maddeler şeklinde cevap vereceğim. Öncelikle Evren'in açıklamalarına dönmekte büyük yarar var.Kürtçe dil yasağı gerçekten çok büyük bir hata.Böyle bir yasağın meşrulaştırmak,insana yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Bunun yanında Evren'in gerekçelerini temellendiren kaygıların,Evren ile açıklanmayacak kadar büyük taraflarını düşünerek,hep beraber gözden geçirelim. Bugün durum biraz farklı olsa da,dün bölgede Türkçe konuşamayanların sayısı bir hayli fazlaydı.Aslında böyle olması dönemin şartlarını düşündüğünüz de,çok da anormal değil.Bir kere,Latin alfebesi ile olan bir dil devrimi;Atatürk'ün vefatıyla beraber yarım kalmıştı.Bölgede yaşayan insanlar Arapça biliyorlardı;Kürtçe biliyorlardı.Türkçe'yi değil.Bölgenin şartları;dağlık ve uzak olması...bir de buna yanlış politiları eklerseniz o zaman mantığınız da bazı şeyleri daha kolayca oturtabilirsiniz. Burası Türkiye Cumhuriyeti;tabi ki bu ülkenin resmi olan dili Türkçe bilinmeliydi.Ortak olan dil buydu.Ama bu kesinlikle diğer bir dilin olmaması demek değil.Bana politik yaklaşan bazı arkadaşlarım,Türkçe'yi iyi kullanmalıyız dediğim de;"nasıl olur,bunun anlamı ne?" şeklinde ki cümlelerle bana saldırırlar. İşin aslı,benim dediğim çok basittir.Herkes anadilini bilecek,özgürce konuşacak.Ama anadilini çok iyi bilen bu birey,aynı zamanda Türkçe'yi çok iyi bilecek.Ki ortak çıkarlarda buluşmanın yolu ortak olan bir dildir. Olaya siyasi yaklaşanlar,Kürt yada Türk farketmeksizin,herhangi bir dili yasaklamakla,yok saymakla kendi dilini konuştuğunu zannederler.Halbu ki,dili seven ve dilin gücüne inanan birey,dilin nefrete yer vermediğini ve her dilin kendisiyle çok özel olduğunu bilir. Evren,büyük hata yapmıştır.Türkçe bilmeyen,Kürtçe dışında kendini ifade edemeyenlere;Kürtçe yasaktır demiştir.Daha sonra Fransa ve diğer ülkelerle açıklamaya çalışırken kendisini,çok daha büyük bir çelişkiye düşmüştür. Radikal Gazetesi okurları mutlaka bilir.Baskın Oran tarafından Fransa ile ilgili çok önemli ayrıntılar,yazı dizisi şeklinde okurlara veriliyor. O yazı dizisinde Fransa'nın özellikle bazı bölgelerinde ki uygulamalar,aslında kafa karışıklığına gerek olmadığını gösteriyor. Nasıl bir ülke,nasıl bir Laiklik;nasıl diğer diller? Kimse bir dile ambargo koyamaz.Yasaklar dil ve dinler için çözüm değil.Siz Kürtçe'yi yasaklayabilirsiniz,ama yok edemezsiniz.Bu bir realitedir.Bize düşen bu realiteden hareket ederek,diğer bir realite olan resmi dilin gerekliliğini uygun bir dille anlatmak,şiddet ile aktarılanlardan kendimizi soyutlamaktır. ... PKK'nın yada herhangi bir dayatmanın propagandası olan bir "Türk-Kürt" ilişkisini açıklamak değildi amacım;sadece kendi adıma düşündüklerim. Siyasetin,ideolojilerin dili ne olursa olsun;Kürt-Türk olmak ortak olmaktır.Hatalarımız ve doğrularımız hepimizin. ... Maksist olan PKK,yine Marksist olan bir Kürdistan için kolları sıvamıştır.Doğrudur.Hatta daha sonra PKK,kendini farklı tanımlama yoluna gider;çünkü Kürt'ler için din çok önemli bir olgudur. Yine dediğiniz gibi cezaevlerinde işkence görenler,genel anlamda sol görüşlü insanlarımızdır.Ama bu işkencelerin yanına bir de kimlik ile adlandırılan işkenceler eklenmiştir. İnsanlar,cezaevinde aileleri ile Kürtçe konuşamamış,pis Kürt şeklinde hakaretlere maruz kalmış,Kürt olamın bedelini fazlasıyla ödemiştir. Daha sonra ki dönemlerde o kadar farklı boyutlara taşınmıştır ki bu tür yaklaşımlar,insanlar için Kürt olmak günah ve ayıp olmuştur. Ve maalesef hala böyle düşünenlerin sayısı çok. PKK,bundan en çıkarlı çıkandır.Çünkü şiddetin olduğu bir yerde,o hak savunuculuğuna soyunmuştur.İnsanlara,ben senin için varım denmiş,kitleler onun ardından gitmiştir. Siz,eğer doğrunuzu sahiplenmezseniz,birileri sahiplenir. Siz,eğer güveni verememeşseniz,birileri güveni kazanır. Peki ya Kürt'ler? Şiddet mağduru olan insanlara şiddet yakışmaz.Öldürülmemek için de olsa insana ölüm yakıştırılamaz.Kürt'lerde şiddet ile varolmaya çalıştılar.Çözüm bu değildi. Silah,dağ çözüm değil.Şiddetin dili kati sonuçlar vermez kimseye...bakın 1984 Eruh meydanında sıkılan kurşunlara...sonuç;sıfır!!!!!!!!! ... Bazı gerçekler vardır insan hayatında forumdaşım.Mesela siz,şiddeti sevmezsiniz.İnsana değer verirsiniz vs.Ama herkes siz değil. Bakın,benim ailemden kimse sokakta taş atmamıştır. Babam bana nefreti aşılamamıştır. Bunun için ben farklı düşünürüm. Benim için PKK çözümn değil,hatta adını bile çözümde kullanmam. Ama ailesinden herhangi biri dağa çıkmış olan biri benim gibi düşünmez,düşünemez. ... Sokakta taş atmak yanlıştır;ama sokakta taş atan çocuğu mahkum etmek de yanlıştır. Alanlarda şiddetti savunmak yanlıştır,ama her sokağa çıkanı panzerle ezmek de yanlıştır. ... PKK,derhal silahı bırakmalı.DTP,PKK ile kendini ifade etmekten vazgeçmeli,siyasi çözümün önünü tıkamamalıdır. Ve devlet;herşeyi ile bölge halkını güven vermeli... Bölge halkı da,güvene güven ile karşılık vermelidir. ... Hiçbir çözüm basit değil;kendimizden ödün de vermeliyiz.Bunu yapmalıyız,başka çıkarımız yok.Yoksa yazık olan geçmişin ülkesine,gelecekte de yazık olur.Günahtır;hesabını ödeyemeyiz. Ve Yarasa, Kürtler masum edebiyatına girmedim,çünkü masum değiller.Ama tek günahkar da onlar değil.Umarım anlaşılmıştır. saygılar.
  22. Yarasa,yine anlamak istediğinizi anlamışsınız. Benim cümlelerimi okursanız,PKK ile var etmeye çalışılan sorunların öncesinin de olduğunu görürsünüz. Hemen çıkmam gerek,lütfen siz de bir daha yazdıklarımı okuyun. saygılar efendim.
  23. Kürt Sorununu PKK ve PKK'nın argümanlarından ibaret görmek,sizi yanılatabilir.Çünkü Kürt Sorunu,PKK değildir.Bir dil yasağı diyelim;1980-1984 yılları.Bu dönemlerde PKK yok. Şimdi beylik cümleleri kurmanın hiçbir anlamı yok.Türkler şunu yaptı,Kürtler bunu yaptı demenin bir anlamı yok.Kaldı ki Kürtler ve Türkler arasında bir sorun yok.Sorun sadece yasalarda,uygulanışlarda...yani devletin mekanizmasında. PKK,onaylamıyorsunuz.Ben de onaylamıyorum.Yalnız şunun farkında olmalıyız ki;PKK'yı besleyen sistematik yanlışlardır. Bakınız bugün 12 Eylül sonrası tarihe dipnot olarak geçen Diyarbakır Cezaevleri.İnsanlar şu veya bu nedenlerden dolayı gözaltına alınıyor,kimlikleri ile yargılanıyor. Kimlikleri ile yargılanan bu insanlar,nefret duyuyor.Öfkeliler.Ve buyrun bir daha PKK. Bunu yazmak PKK'yı meşrulaştırmak değil.PKK madem var,neden var sorularını herkes cesaretle kendisine sormalı.Sormalı ki;PKK bitsin. İnsan yaşadıkları ile tüm olayları tartar,taraflarda yer alır.Diyelim ki;asker aramaya geldiği evde,kurmaması gereken bir cümleyi kurar yada yapmaması gereken bir davranışta bulunur.Evin toy çocuğu kalkar,buna haklı yada haksız tepki gösterir,PKK'nın varlığından haberdardır.PKK,söylemleri ile "bak bu sana şunu yaptı,ben bunun için burdayım" demektedir üstelik.Alır silahı.Tarafı artık PKK.Bakınız bu kadar basit. Bu kadar basit dediğim sadece bir örnekti.Tüm yaşananlar bu kadar basit değil.Bu bölgede yaşamayan bilmez burada ki insanların neler yaşadığını. Bakın,ben 1990'lar da tatilde yaylalara giden akrabalarıma gitmiştim.Gecenin bir yarısı önce PKK basardı,sonra askerler.Denilenleri,ahkam kesmeleri bırakıyorum.Gelen,söylemlerden sonra çekip gitmesini çok iyi bilirdi.Kalan,yine orada çok kaybeden halk olurdu. Ben,PKK'yı meşrulaştırmıyorum.Silahı sevmiyorum.Benim abim de asker oldu.Kimse silahı sevmez,kimse ölümü istemez. PKK meşru değil dostum,ama yasaklarda,ölümlerde basit değil. Ve özür dilerim ama "her zulüm gören silahı alıp dağa çıkar mı?" deyipte ahkam kesenleri hiç samimi bulmuyorum.Orada hak gaspları yaşanırken,faillerden insanlar ölürken,silah ve çatışma olağanken;susan ve seyirci kalan da dağa çıkan kadar suçludur. ... Demokrasiyi konuşmadan önce,buyrun benim argümanları tartışmaya.saygılar.
  24. Hayli bir zamandır bu kadar şaşırmamıştım.İşin aslı,Cyrano tarafından kalınlaştırılmış cümleleri okurken,metnin tamamını görmek gerek diye düşündüm.Ali0_1 tarafından verilen bağlantıyı tıkladıktan sonra,Cyrano'ya hak verdim.Şaşırdım ve üzüldüm. Sızıntı dergisini takip etmiyorum.Misyonu ve içeriği hakkında pek de bilgi sahibi değilim.Ama bu dergiyi takip etmesem de,okumuşluğum var.Çok önceki dönemlere,daha açık bir ifadeyle ilköğretim aşamalarında bu dergi ile olan tanışıklığımdan aklımda kalan;bu derginin, edebi bir dergi olmasaydı.Düşünceler de vardı,ama düşüncelerin anlatımı da edebi bir çizgideydi. İnsanlar neden darbeyi gerekli görür,darbe hangi koşullarda,nasıl haklı kılınır?İnanın aklım bunu almıyor. Bayramoğlu tarafından kaleme alınan yazıda ki;"ülke kaos içindeydi...insanlar birbirini öldürüyordu...." şeklinde ki meşrulaştırma çabaları bana çok komik geliyor.Madem,asker bu kanı darbe ile durdurma gücüne sahipti,neden bu kanı darbesiz çözemedi! ... Verilen bağlantılarda ki yazılarda dikkatimi çeken bir diğer nokta da;"Mehlika Sultana Aşk şiirlerini okuyan gençler artık bir piyondu" şeklinde ki düşüncelerdi. Osmanlı Devleti'nin "sorunsuz bir imparatorluk" olarak gören bir yaklaşımdan haraketle yaratılan bir hayal dünyası.Mehlika Sultan'a aşık yedi genç vardır,tek dertleri aşk.,Divan Edebiyatının da bundan farkı yok(teknik açıdan Divan Edebiyatıbenim için oldukça değerli,ancak içeriği bana çok da samimi gelmiyor) Mesela Nevruziyeler...Efendim,okurken sanırsınız imparatorluk güllük gülistanlık.Kimse vergilerin altında ezilen halkı,iskan politikasında kaybeden insanları görmez. ... Bize Mehlika Sultana aşık yedi genç çok gerekli değil.Duygularımız da hayallerimiz de olsun.Olsun da gerçekleri görmememiz de bir kara perde olmasın. Tarihi egemenler yazar,egemenlerin dilindeki tarihte yanlış yoktur.Halk yazarsa o tarihi,bir bakmışsınız zulümdür tek yazılan. Sanılmasın ki bu Osmanlı Devleti ile açıkalanacak kadar basittir.Değil efendim,dünyanın düzenidir bize dayatılanlar. Sızıntı dergisi,ta Osmanlı Devleti ile açıklamış aydınlığı.12 Eylül öncesi kargaşası,sadece 12 Eylül darbesi ile sona erecekmiş gibi bir havaya yakalandım.12 Eylül,karanlığı getirdi bu ülkeye aydınlığı değil. Bakın,bir noktada haklıydılar.Mehlika Sultana aşık gençlerimiz yine sahnede ki yerlerini aldılar.Darbe bize korkmayı,sinmeyi öğretti.Hepimiz mecnun olduk. .... Bugün 12 Eylül.İşkencelere,sürgünlere,yasaklara yeniden merhaba dediğimiz tarih. Bu tarihin dün ki tarafları bugün başka bir tarafta yer alıyor olabilir.Samimi yada değil.İnsanlar değişebilir.Çıkarlar da.Bir A siyasetçisi yada B cemaati.Adlar çok da önemli değil.Bir 12 Eylül'den dem vurduğumuz bugün de taraflar değişiyor,çıkarlar yerine göre tarafınızı belirliyor.12 Eylül;bize "hükümetlerle değişen yasaların ve insanların olduğu bir ülke de" herşeyi olağan görmeyi öğretti. 12 Eylül...ne seni,ne sana hizmet edenleri ne de sana seyirci kalanları affetmeyeceğim.
  25. Değerli forumdaşım, Şimdi başka bir başlıkta yazdıklarınızı okudum.Benim ne demek istediğimi çok iyi anlamışsınız,treşekkür ederim.Yarın sabah işe gitmek zorunda olduğum için şimdi cevap veremedim.Ama yarın mutlaka tüm samimiyetimle ne düşündüğümü yazacağım. Kalıplar sizi taraf olmaya zorlar.Taraf olmak da gerekir belki.En çok leştiri aldığım nokta bu.Taraf olmamam tüm tarafları mübah kılıyor sanki.Benim tarafım insan demek yetmiyor bazen:( Sevgi,saygı,anlayış,beraberlik...ideoloji,parti vs sadece araçtır;amaç insan. Dilerim ki insanın ortak olan dilinde biz kazanırız.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.