Zıplanacak içerik

hakanaytac

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

hakanaytac tarafından postalanan herşey

  1. peki sizce inanç sahibi olmayan kişilerin ağıza alınmayacak küfürlere maruz kalması, olmadık hakaretler ve aşağılamalarla karşılaşmasından kaçınılması gerekmez mi !! ayrıca dinin hayat gayesi olması demek ne demektir !! hayatlarında başka amaç ve ümitler yok mudur inananların !!! inanç bir hayat gayesi değildir !!! hayatı doğru ve istenilen biçimde yaşamak için bir araçtır sadece !!!
  2. hakanaytac şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    kemalizme ve Atatürk'e saldırılan, Ahmedinejad örneği verilen ve onu öven, din özgürlüğünden kasıt din devleti olduğu belirtilen bu makalenin kullanılması , artık gerçekten de insanların şeriat devleti özlemi içinde olduklarını kanıtlıyor. bu makaleden bile bize BOP ve GOP'ta islam devleti rolünün çizildiğini göremeyecek kadar körleştik mi !! bu ülkede müslümanlara ne yapılmış ki din özgürlüğü ortadan kalkmıştır. hangi müslüman ne konuda engellenmiştir. eğer Türkiye'de islam özgürlüğü yok diyor ve buna kanıt olarak Türbanın kamu alanına sokulmadığı örneğini veriyorsanız yanılıyorsunuz.. çünkü kamusal alana sadece islamın değil hiçbir dinin simgesi giremez. ayrıca bu sadece bizde değil birçok ülkede yasaktyır da. avrupa birliğine üye bir ülkenin mensubu aihm'sinin kararına muhalefet ediyorsa kendisiyle çelişiyordur. diyelim ki doğruyu söylüyor, bu durum kendi ülkesinde nasıl bunu söylesin de bilelim... türkiye nin karıştırılması , bölünmesi için oynanan oyunlardan biridir bu... aksini söylemekse körlük veya aşırı iyimserlik demektir...
  3. hakanaytac şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Türkiye'de islama karşı savaş varmış... yok daha neler !! kim islama karşı savaşıyor yahu !!! isteyen namazını kılmıyor mu , isteyen oruç tutmuyor mu , isteyen dinini istediği biçimde yaşamıyor mu !!! ee daha nasıl islama karşı bir savaş olduğundan bahsedebilirz !!! tam tersi türkiyede gayrimüslimlere karşı bir savaş var... eğer sokaktaki insanlar oruç tutmadığı için salıdırıya uğruyorlarsa, incil bastıkları için boğazları kesiliyorsa, musevi oldukları için küfür işitiyorlarsa,, sizce islam mı baskı altında yoksa diğer dinler ve onlara mensup olan kişiler mi !!!
  4. fidel castro'nun kesinlikle böyle birşey dediğine inanmıyorum. demiş olsa bile bunu Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı kürtler hakkında değil, kuzey ırak'ta Amerika ile işbirliği içinde olan peşmerge ve kuzey ırak kürt yöneticileri hakkında söylemiştir. ırak savaşından önce söylemişse de yine de Talaban ve Barzani gibi Amerikan ajanları hakkında söylemiştir. yoksa bu ülkenin kendi kürt vatandaşıyla hiçbir problemi yoktur. ABD'nin petrolünün bekçisi olan kürtler türkiye cumhuryiyeti içinde yaşayan türkler değildir...
  5. Servetin üzerinde oturuyoruz - MİLLİYET Türkiye maden rezervi açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alırken, adeta büyük bir servetin üzerinde yaşıyoruz. A.A muhabirinin MTA verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye’nin karmaşık jeolojik yapısı çok çeşitli madenlerin ülkede bulunmasına olanak sağlıyor. Türkiye yer altı kaynakları yönünden dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında toplam üretim değeri itibariyle 28’inci, maden çeşitliliği itibariyle 10’uncu sırada yer alıyor. Türkiye başta endüstriyel ham maddeler olmak üzere, metalik madenler, enerji ham maddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından zengin bir konumda bulunuyor. Türkiye’de günümüzde dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77’sinin varlığı Türkiye’de saptanırken, halen 60 civarında farklı maden ve mineral üretimi yapılıyor. Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,4’ü, endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5’i, kömür rezervlerinin yüzde 1’i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8’i Türkiye’de bulunuyor. Zengin olunan madenler arasında ilk sırayı, 3,066 milyar ton ile dünya rezervlerinin yüzde 72’ini oluşturan, bor mineralleri alıyor. ALTIN POTANSİYELİ Türkiye’nin teorik altın potansiyelinin 6 bin 500 ton olduğu tahmin ediliyor. Türkiye, bu potansiyelle dünyada ikinci potansiyel durumunda bulunuyor. Şu ana kadar yapılan çalışmalarla 600 ton altın varlığı görünür hale getirilirken, mevcut potansiyelin yüzde 10’u bulundu ve altın yataklarından şu ana kadar 50 ton civarında altın üretildi. Takı, mücevher tasarımında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de yılda 300 ton altın ithal ediliyor. İthal edilen altının 100-150 tonu Türkiye’de işlendikten sonra ihraç ediliyor, kalanı ise yurt içinde tüketiliyor. JEOTERMALDE AVRUPA BİRİNCİSİYİZ Teorik jeotermal enerji potansiyeli 31 bin 500 MWt (megavat termal) olan Türkiye, bu potansiyeli ile dünyada 7’inci, Avrupa da ise birinci konumda bulunuyor. Türkiye’nin bugün jeotermal enerjiyi doğrudan kullanım kapasitesi bin 229 MWt. Doğrudan kullanım açısından ise Türkiye dünya sıralamasında 5’inci konumda. -KÖMÜR- Enerji ihtiyacının yerli kaynaklardan karşılanması politikası kapsamında da son 3 yılda yapılan kömür arama projeleri kapsamında (özellikle derin sondajlar yaparak) 20-25 yıldır değişmeyen 8,3 milyar ton kömür rezervi, 300 bin metre sondaj yapılarak ve 2,3 milyar ton yeni kömür rezervi bulunarak yüzde 28 oranında arttı. Toplam linyit rezervi de 10,6 milyar tona yükseltildi. YILDA 5-6 MİLYAR DOLAR KATMA DEĞER Türkiye’de yılda 150 milyon ton seviyelerinde üretilen maden ürünleri, inşaat sektöründe ve sanayide ham madde olarak tüketilirken, yılda Türkiye’ye 5-6 milyar dolar katma değer kazandırıyor. Endüstriyel ham madde potansiyeli açısından Türkiye dünya rezervinin yüzde 2,5’ine sahip. Bazı endüstriyel ham madde mineralleri açısından ise çok daha fazla oranlarda rezerve sahip olan Türkiye’de maden ihracatının en büyük kısmını (yüzde 70-80’ini) endüstriyel ham maddeler oluşturuyor. Özellikle de 1 milyar doları aşan ihracatla mermer, 400 milyon dolar ihracatla bor önemli yer tutuyor. DERİN MADEN ARAMACILIĞININ ÖNEMİ Türkiye’nin zengin kaynaklara sahip olduğu madenler arasında bor, linyit, mermer, perlit, pomza, feldspat, bentonit, barit, manyezit, sodyumsülfat, kayatuzu, trona, jips, stronsiyum tuzları, zeolit, olivin, asbest, lületaşı, sepiyolit, profilit, dolomit, kalsit, fluorit, kuvars-kuvarsit, siliskumu, zımpara, diyatomit, kireçtaşı, yer alıyor. Söz konusu madenler ile daha çok kömür rezervi bulmak için derin maden aramacılığı ve işletmeciliğine geçmek önem taşıyor. 2010 MADEN İHRACAT HEDEFİ 10 MİLYAR DOLAR Türkiye’nin 2004 yılında yaklaşık 1,3 milyar dolar olan maden ürünleri ihracatı, 2005 yılında 1,5 milyar dolara çıktı. 2006 yılında yaklaşık 2 milyar dolara ulaşan maden ihracatı, geçen sene 2 milyar 715 milyon dolara yükseldi. Bu yılın ilk 6 aylık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 arttı. Maden ihracatında doğal taşlar 1 milyar 250 milyon dolar ile ilk sırada yer alıyor. Doğal taşlar ürün grubunu 544,3 milyon dolar ile metalik madenler, 491 milyon dolar ile endüstriyel ham maddeler takip ediyor. Maden ihracatında bor, krom, selestit, manyezit, barit, mermer, ponza, feldspat gibi madenlerin ilk sırada yer aldığını ifade eden yetkililer, Türkiye’de yılda yaklaşık 60 milyon ton kadar üretilen kömürün ise büyük çoğunluğunun termik santrallerde olmak üzere yurt içinde tüketildiğini belirttiler. Madencilikle yeniden yapılanma ve planlama dönemine geçildiğine dikkat çeken yetkililer, 2010 yılında da maden ihracatının 10 Milyar dolar olarak hedeflendiğini kaydettiler. Diğer önemli maden rezervleri şöyle: Çinko-kurşun: Türkiye’nin metal içeriği olarak 860 bin ton kurşun, 2,3milyon ton çinko rezervi bulunuyor. Demir: Ortalama yüzde 50-55 tenörlü işletilebilir demir rezervi toplamı 113 milyon ton dolayında bulunuyor. Krom cevheri:Türkiye’nin krom rezervi 26 milyon ton civarında. Bor: Türkiye 3 milyar 66 milyon ton olan bor rezervleri ile dünya bor potansiyelinin yüzde 72’sini elinde bulunduruyor. Alüminyum: Alüminyum üretimine uygun boksit rezervi 87 milyon ton civarında bulunuyor. Bakır:Türkiye’de toplam bakır rezervi, metal içeriği olarak 1,5 milyon ton bakır düzeyinde bulunuyor. Ekonomik olarak değerlendirilmeyen düşük tenörlü bakır kaynakları dahil edildiğinde toplam bakır kaynağı metal içeriği olarak 3,5 milyon tonu buluyor. Trona:Türkiye’nin Beypazarı ve Kazan yataklarıyla beraber toplam trona rezervi 836 milyon ton düzeyinde. Alçıtaşı: Büyük alçıtaşı potansiyeline sahip olan Türkiye’nin rezervleri tam olarak belirlenmedi. Yıllık alçı taşı üretimi 3 milyon ton civarında. Mermer ve doğal taşlar: Türkiye’nin 80 bölgesinde 150’den fazla değişik renk, desen, ve kalitede mermer rezervleri bulunuyor. Türkiye’nin mermer potansiyelinin 5,1 milyar metreküp civarında olduğu tahmin ediliyor. Seramik ve cam ham maddeleri: Sektörün ana ham maddesini kuvars, kuvarsit, kuvars kumu, feldspat, kil ve kaolen oluşturuyor. Türkiye’de 89 milyon ton kaolen, 354 milyon ton seramik ve refrakter kil, 239 milyon ton feldspat, 1,3 milyar ton kuvars kumu, 2,3 milyar ton kuvars-kuvarsit potansiyeli bulunuyor. Çimento ve diğer yapı malzemeleri:İnşaat sektöründe büyük oranda hafif yapı elemanı ve beton agregası olarak da kullanılan ponza potansiyeli 1,5 milyar metreküp, perlit potansiyeli ise 5,7 milyar ton düzeyinde. -Bentonit: Türkiye’de Ankara Çankırı, Tokat, Edirne ve Ordu illerinde yoğunlaşan değişik alanlarda kullanılabilir 250 milyon ton bentonit rezervi bulunuyor. Manyezit: 41-48 manyezit içerikli 111 milyon ton manyezit rezervi bulunuyor.
  6. [email protected] ’Yeni Türkiye...’ DOĞRUSUNU isterseniz tam da yanıt bulamıyordum ve açıkçası çoktandır kendi kendime sorup duruyordum: "Bu ne?.." Başta kırmızı saten türban, altta dar etek... Saçın ucunu gözükmüyor ama kalça hatları öyle iyi gözüküyor ki, zaten insan kafaya bakmaya vakit bulamıyor. Öyle gidiyordu. Ve ben sormuştum: "Bu nedir?.." Onun erkek olanını bizim plajda görmüştüm; haşemalı... Dizin altına kadar uzanan beyaz haşema denizden çıktığında ve suyu yiyip vücuda yapıştığında manzara inanılmazdı ve ben yine kendi kendime soruyordum: "Bu nedir?.." Sonunda dünkü Hürriyet’in manşeti aradığım yanıtı verdi: "Yeni Türkiye..." * "Yeni Türkiye" böyle a dostlar... Baba; imam hatip mezunu, emlak işleri yapıyor, çok zengin, ipek gömleği ve ipek kravatı İtalyan... Anne; pembe farlar ile tepeden tırnağa daracık beyaz tesettür tuvaleti giymiş, abla narçiçeği gümüş işlemeli sıkmabaşın altında narçiçeği tuvaletle... Düğüne helikopterle iniyorlar. Altınlar, pırlantalar, dolarlar uçuşuyor... Daha çok imara açılmamış yerleri alıp imar geçtikten sonra satarak geçinip giden baba "Hamdolsun" diyor: "Hamdolsun, Cenab-ı Hakk’ın izniyle yaptık, Allah herkesten razı olsun..." Baba ayrıca, evlenirken oğlunu F-16’ya bindireceğini, kendisinin de milletvekili olacağını (ya da tersi, ne bilelim biz) söylüyor... * İşte size: "Yeni Türkiye..." AKP ile birlikte değişen Türkiye’nin yeni yüzüdür bu; türban ile pembe farların, tesettür ile sallanan kalçaların, haşema ile plajın, din ile ticaretin, ibadet ile arsa işlerinin, iman ile siyasetin birbirine karıştığı... Dinci iktidarın kendi sınıfını belirginleştirdiği... Giderek daha çok Arabistan’a benzeyen Yeni Türkiye... Ben ise türbanlı kızın sallanan görkemli kalçasına ve plajdaki haşemalının belirginleşen malafatına bakarken soruyordum: "Bu nedir?.." Yanıt geldi: "Yeni Türkiye..."
  7. ben kimseyi ilah olarak görmem bu Atatürk olsa bile... o ülkemizi emperyalizmn pençelerinden kurtarmış ve birçok teslimiyetçi mandacıyı yenerek bağımsız ve laik türkiye cumhuriyetini kurmuştur. bu büyük bir olaydır. zira emperyalizme karşı kazanılmış ilk zaferdir. ayrıca birçok devletin de, halkın da emperyalizme boyun eğmekten vazgeçmesine neden olmuştur. eğer bunları yapmak bir ilahi güçse (!) ki inanmıyorum o bir ilahtır. ancak bu bir ilahi güç sayesinde olmamıştır... ayrıca Allah Atatürk'e şeriat devletini yıkıp laik devlet kurması için ilahi güç mü verecekti çok komik !!! ancak eğer Atatürk bu şeriat devletini devam ettirip halife ve padişah olarak hükmetseydi zamanında padişahların Allah tarafından görevlendirildiklerini, yani birer ilah olduklarını düşünenler vardıysa onu da ilah olarak görenler, ona tapanlar olacaktı. fettullah gülen'e tapan, onu yeni bir peygamber olarak gören, konuşmalarında gözyaşlarına boğulanlar yani onu ilah kabul edenler böyle bir dini bütün şahsiyeti de ilah sayarlardı....
  8. siz şehit asker ve polislerin cenazelerine neden katılım gösterilmediğinden yakınıyorsunuz. oysa ki halkımız şehitlerine o kadar iyi sahip çıkıyor bağırlarına basıyor ki bunu televizyonlardan görüyoruz. ancak 1 mayıslara katılanların şehit cenazelerine katılmadığını söylüyorsunuz. evet katılmıyorlar, ben de katılmıyorum.. neden ?? şehitlerimize saygısızlığımızdan dolayı mı ?? hayır !!! nasıl siz 1mayısların pkk propogsandası haline getirildiğini söylüyorsanız (ki bu kesimin sayısı son derece azdır )şehit cenazeleri de maalesef ırkçı faşist düşüncedeki insanların gövde gösterisine dönüşüyor. orada kürtler lanetleniyor, dışlanıyorlar.. bunu siz yapmayabilirsiniz, akrabanız yapmayabilir ancak yapanlar çoğunlukta.. ayrıca o gencecik şehitlerimzin cenaze törenleri bu kafatasçı kişiler tarafından o kadar kullanılıyor ki, kendi icatları olan türk-islam sentezi propogandası yapıyor," yallah bismillah allahu ekber " sloganları atılıyor. bir dini diğerinden üstün görmek de bir ırkı diğerinden üstün görmek gibi ırkçılığa, faşizme girer. bu gibi insanlarla yanyana olarak o mitinglere katılmaktansa ben de birçok kişi de katılmazlar. diyeceksiniz ki 1mayıslarda komunizm propogandası yapılıyor. ee herhalde yapılacak... ancak bu eskiden olduğu gibi artık suç değil !!! ancak kimsenin ırkçılık yapma hakkı yoktur. bu da yasalarla suçtur... biz biliyoruz sırf komunist olduüu için ülkemizde işkence edilen, tecavüe uğrayan, öldürülen, kişilerin bulunduğunu... peki kim faşist olduğu için , ırkçılık yaptığı için cezalandırılmış ? kimse !!! evet polislerin ve askerlerin son derece ağır ve üstesinden gelmesi zor sorumlulukları vardır. ancak askerlik zorunludur ve polisler de maaşlarını hakkıyla almaktadırlar. memurlar arasında en fazla maaş alanlardan biri de polislerdir. maaşlara her zam yapılacağı sırada polislere en yüksek zam yapılmaktadır. buna itiraz etmiyorum haklarıdır ve alacaklardır. ancak iktidarlarımız polislere gösterdikleri bu maaşlardaki hassasiyette diğer memurlarda, asgari ücretlilerde, işçilerde, çiftçilerde göstermiyorlar..itirazımız bunadır... şu çin meselesini de ya bir türlü anlamıyorsunuz ya da anlamazlıktan geliyorsunuz... siz çinde ezilen işçilerden bahsettiğimde, " aa işte komunizmin gerçek yüzü" dediniz. ancak bu işçilerin ezilmesi durumu komunist devrimden önce olmuştur.. yani komunizmden önceki olaylar için komunizmi mi suçlayacağız ayrıca ben burada komunist devletleri değil, komunist sistemi savunuyorum. her ne kadar tam anlamıyla komunist olmasamda. çünkü her sistemin eksiklleri yanlışları var. ben sadece komunizmin diğerlerine göre daha az yanlışa sahip olduğu kanısındayım.. her devlette olabileceği gibi komunist devletlerde de dikdatörler, ırkçılar, savaş yanlıları, emperyalistler olabilmekte. bu üzücü bir durum olmakla birlikte mümkün olabiliyor... ancak bana komunizmle yönetilen ülkelerdeki dikdatörlüklerin, ırkçılıkların, insanlık kıyımlarının tarihinden bahseder misiniz ?? hangi insanlık dışı olay hangi ülkede hangi tarihte gerçekleşmiştir. bunlara yanıt vermemiz ezbere konuşmamızı engelleyecektir. bu tarihlerde zaten bütün dünya devletleri sömürü emperyalizm, ırkçılık peşinde değiller miydi ?? komunist bir ülkede her ne kadar kendi fikriyle çelişse de bunların yaşanması o sistemin suçu mudur ?? siz gerçek anlamda komunizmi yaşayan ülkelerde bunu görebilir misiniz ?? zaten asıl amacı emperyalizmden, sömürüden kurtulmak bunu yok etmek olan ülkelerde bu etik midir ? amerikan emperyalizminden kurtulan küba sizce bunu kendisi uyguladı mı, ve bundan sonra uygular mı ?? bu gibi utandıran olaylar ancak güce tapaların lider oldukları kapitalist sistemin suçudur.. peki dünyaya hakim olmaya çalışan kapitalist ülkelere karşı sosyalist ülkeler ne yapacaklardı ?? oturup kendilerini yok etmelerini mi bekleyeceklerdi ?? evet kabul ediyorum. birçok komunistin reddetmesin rağmen sovyetleri birliği, en azından rusya emperyalizme bulaşmışlardır. bunu bazı komunistlerin kabullenememesi de komunist sistemde bunun yerinin olmamasıdır. kendisiyle çelişmesidir.... !!!
  9. hakanaytac şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    1-) Hz. Muhammed Peygamberimiz gayet sade yaşar, gayet sade giyinir, gayet sade yemekler yerdi. Zevkler içinde yaşamaktan hoşlanmazdı. Kendisinin devamlı olarak giydiği, keçi kılından örme elbiseydi. Hz. Aişe diyor ki: "Peygamberin vefatı zamanı, evimizde yiyecek olarak bir miktar yulaftan başka bir şey yoktu" Hz. Ebu Zer der ki: "Uhud Dağı altına çevrilse de benim olsa, onun bir dinarını bile üç gece yanımda tutmazdım. Yalnız borcumu ödeyecek kadar ayırırdım" Hicretin 9. yılında elde edilen ganimetler sayesinde refah artmıştı. fakat peygamberin evi eskisi gibi idi. Bir yatak, bir hasır, su ibriği. Birçok geceleri yemeksiz geçirir, günlerce bacası tütmez. Hurma ve su ile geçinirdi. Hz. Ömer anlatıyor: "Çıplak bir sedir, deriden bir yatak, bir avuç yulaf, bir su tulumu gördüm ve ağladım. Rasul-ü Ekrem sebebini sordu: "Kayserler ve kisralar dünyanın bütün zevklerini sürdükleri halde siz böyle bie hayat geçiriyorsunuz" dedim. Bana cevaben: "Ey hattaboğlu! İstemez misin ki, bu dünya onların olsun, ahiret nimeti de bizim olsun" buyurmuştu. Şehbenderzade Ahmed Hilmi, Tarih-i İslam, Cilt 1 Sayfa 367 +++++++++++++++++++++++++++++ 2-) Atatürk "Milletvekilleri bilirler ki, iktidar mevkiine saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir." Medeni Bilgiler, sayfa 414 +++++++++++++++++++++++++++++ 3-) İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad Albümü dağıtıldı; onlarca fotoğrafı var, hepsinde aynı gömlek, aynı ceket, babasının nalbant olduğunu unutmuyor, sade, mütevazı, Batı'ya inat kravat takmıyor... "Halk çocuğuyuz" ayaklarına yatıp, bir giydiğini bir daha giymeyen, ne oldum delisi, yatla-uçakla fink atan, Batı ******** kravatlı mollalara kızın. Yılmaz Özdil, Hürriyet, 16 Ağustos 2008 ++++++++++++++++++++++++++++++++ Tayyip Erdoğanlar Tayyip Erdoğan 45,000 YTL lik Cintree Curvex Chronograph saat takıyor. Dünyanın en zengin 8. lideri Brunei Sultanı 30 milyar dolarla en zengin lider. İkinci, 21 milyar dolarla Suudi Kralı Abdullah 3. ve 4. sırada Birleşik Arap Emirlikleri başkanı ve Başbakanı 5. sırada Lüksemburg Büyük Dükü 6. sırada Hollanda Kraliçesi 7, sırada Lihtenştayn Prensi 8, sırada ise 2 milyar dolar nakit varlığı ile Tayyip Erdoğan (Bu rakamlara gayrımenkuller dahil değil) Hayrünisa Gül: "Renkleri zevkime uymuyor" dedi, köşkteki tarihi halılar çöpe atıldı. 450 Euroluk Fransız Lubotin marka ayakkabıları tercih ediyor. 65,000 YTL değerinde "Sultanahmet" adlı yüzüğü takıyor. Kübra Gül Adile Sultan Yalısı'ndaki düğün yemeği 107,000 YTL tuttu. Deri Show'da dikilen gelinliği giydi. Skyboard tekniği ile ışık şelalesi yaratıldı. Gül Ailesi Çankaya Köşkünün aylık gideri 4 milyon 583 bin YTL'ye yükseldi. 2007'ye kıyasla %64 artış oldu... AKP Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol Pijan ve Haltan aşiretlerinin düğünleri Şanlıurfa'da 3 gün 3 gece sürdü. İlk gece köyde, 2. gece 5 yıldızlı El Ruha Otelinde, 3. gece 5 yıldızlı Dedeman Oteli'nde... Gelin ve damat dans ederken dolarlar havaya saçıldı. İzol ve Ayseli türkü söylerken davetliler ikilinin başından aşağı dolarlar saçtı. AKP Milletvekili, Başbakanlık Siyasi Danışmanı Ömer Çelik Ayşe Arman: "Gömleğiniz Zegna, takım elbiseniz Gucci, motosikletiniz Harley Davidson. Pahalı zevkleriniz var." Çelik: "Üç motosikletim var. Harley Davidson, BMW Cruiser, bir de arazi için Dakar. Çok da pahalı değilller. Size de bir tane alalım mı?" Arman: "Cohiba purosu içiyorsunuz. Hedonist misiniz?" Çelik: "Benimki meşakkatlerle çerçevelenmiş bir hedonizm" Oğullar Başbakana ve Ulaştırma Bakanı'na özenen Bakan Pepe, iki oğluna da 9 trilyonluk devlet kredisi ile gemi aldı. Unakıtan'ın oğlunun başlattığı mısır ticareti, bayındırlık Bakanı'nın ve İstanbul Belediye Başkanı'nın oğullarına ilham verdi. Gül, Erdoğan ve Unakıtan'ın çocukları 5 yılda parladılar Damat 2 milyar dolarlık holdingin CEO'luğunu 29 yaşındaki damat yapacak. Dangır Dungur Fırat Nişantaşı'nın sosyetik merkezi City's'deki Pal Zileri mağazasında ..... Portakal kamyonunda eroin çıktı. +++++++++++++++++++++++++++++++ Hz. Muhammed'in Rüşvet tarifi Vergi toplamakla görevli bir yetkili hasılatı getirip devlet hazinesine teslim ederken, bayağı servet sayılacak miktardaki bazı malları bir kenara ayırmıştı. Hz. Resulullah "Bunlar nedir?" diye sorunca, "Bunlar bazı zenginlerin kendi rızaları ile bana verdikleri hediyelerdir" dedi. Bunun üzerine Paygamber Efendimiz: "Peki, sen vergi toplayan yetkili bir memur olmasaydın, bu adamlar şu hediye dediğin şeyleri sana verecekler miydi?" diyerek onların tamamını hazineye katmış, bu tür imkan ve ikramların esasında RÜŞVET SAYILDIĞINI VE KARŞILIĞINDA MUTLAKA BAZI ÇIKARLAR SAĞLANDIĞINI vurgulamıştı. "Mücahit"likten "mütahit"liğe sıçrayanlar ve Milli Görüş gömleğini çıkarıp "Tayyo 2" pelerini kuşananlar, aslında haysiyet ölümlerinin kefen bezini giydiklerini anladıklarında, iş işten geçmiş olacaktır. AKP kurmayları: "Bizim aile fertlerimizin, dünürlerimizin, yeğenlerimizin ve yakın çevremizin iktidarımız döneminde kazandıkları katrilyonlar, vurgun ve soygun değildir; içerideki ve dışarıdaki sermayedar dostlarımızın sağladığı imkan ve fırsatlar neticesinde elde edilmiştir" diyebilirler. Onlara yukarıda Asrı Saadetten verdiğim örneği hatırlatırım. Ahmet Akgül, Milli Çözüm Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ++++++++++++++++++++++++++++++++++++++ Para, para, para...felaketlerin ayak sesleri Hiçbir şeye yanmam, Müslüman kesimin bir kısmının çok bozulmuş olduğuna çok yanarım. Toplum hırsızlığa, soyguna, talana, yolsuzluğa kanıksamıştır. Toplumda temizlenme ve şefaflaşma konusunda yeterliniyet ve irade yoktur. Malı götürenler "Artık yükü tuttuk, bu kadarı yeter" demesini bilmiyorlar. Nerden çıktı bu öldürücü keneler? Dün tarhana çorbası ile geçinenler, bugün en pahalı restoranlarda isimleri acayip nadide yemekler yiyorlar. Pahalı mı pahalı. Çeteler, çeteler, çeteler. Altın ve gümüş, dolar ve euro. Para, para, para... Felaketlerin ayak sesleri duyuluyor, onların kulakları tıkalı, gözleri görmüyor, kalpleri ve vicdanları mühürlü. Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete, 17 Haziran 2008 EY, MALA ,YOOLSUZLUĞA,HIRSIZLIĞA,TALANA,SATILMIŞLIĞA,ADAMSENDECİLİĞE,MİLLİYETSİZLİĞE, KAYIRMACILIĞA,KÜRTÇÜLÜĞE,HİZİPÇİLİĞE,DİNCİLİĞE,SAHTEKARLIĞA,TAKİYYECİLİĞE,TÜRK'E KABADAYILIĞA,GAVURA *********,YAHUDİYE AŞIKLIĞA,MAKAMA TAPINMAĞA,PARAYA KÖLELİĞE,BEŞERİ TAĞUTLUĞA,FİTNE VE FİRAVUNLUĞA HALA SAF SAF VE DE ******** BİR MASUMİYETLE İNANAN AKP Lİ ZAVALLILAR SUÇ SEÇTİKLERİNİZDE DEĞİL SİZİN ***************.BU ************ TÜRK MİLLETİNE ÇOK PAHALIYA MAL OLACAK...
  10. hakanaytac şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    ADD İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER DE VAR... Mumcu Cinayetinin gerçek yüzü.... Avukat kardeşinin söyledikleri...ve atılan iftiralar vede bunlara inanlar..... ------------------- Ceyhan Mumcu: Ergenekon bağlantısına inanmıyorum Herkes Atatürk'ü sansürlüyor ve kendi çıkarlarına hizmet eder hale getiriyor Uğur Mumcu'nun namaz kıldığı da oldu. Uğur'un camiden ayakkabısı çalındı 1 yıl İran'dan bahsetmedi. Ama İran dediler. Yen Şşafak'taki Mehmet Gündem'in ropartajına göre İP Genel Başkan Yardımcısı Ceyhan Mumcu; "Uğur Mumcu suikastı ne Türkiye'nin ne de benim gündemimden hiç düşmedi. Bu acıyı her gün ve taze yaşamak çok zor. Ailecek hayatımız kaydı. Tetikçiler bulunsa da karar vericilere ulaşılmadığı müddetçe cinayet çözüldü sayılmaz. Üzerimde ağır bir baskı var. Ergenekon'da ilginç iddialar dile getiriliyor. Belki de savcı bir de buralar bakın diyor ama aklım almıyor" diyen Mumcu'nun avukat kardeşi Muammer Aksoy'un avukatıydınız, Bahriye Üçok'un dostu, Mumcu'nun kardeşiydiniz. Kışlalı okul arkadaşınız, Hablemitoğlu ise dostunuz ve komşunuz. Katledildiler ve Türkiye bu cinayetlerle sarsıldı. Sizi nasıl etkiledi bu kayıplar? İnsanın hayatını perişan ediyor. Sadece Uğur'un ölümü bile farklı. İnsan şokları, travmaları yaşar ama Allah insanı öyle yaratmış ki, bir unutma süreci var. Acı normalleşir, hayat devam eder. Uğur'un ölümünde böyle olmadı. O hiç gündemden düşmedi. Benim yaşamımda Mumcu suikastı dün olmuş gibi hep taze. Sadece Mumcu değil, Aksoy, Üçok, Kışlalı cinayetleriyle de ilgileniyorsunuz. Büyük fotoğrafı nasıl görüyorsunuz? Tabiî ki bu cinayetler çok planlı yapılmış. Umut operasyonunda tutuklanıp suikastlardan sorumlu görülen ve cezaevinde infazı süren üç kişi var. "İslamcı terör" söylemi sizi tatmin etti mi? Hayır. Bu davadaki sanıklar Uğur'u tanımıyorlar, yani kişisel bir husumetleri yok. Aksoy ve Kışlalı da öyle... Fakat bu kişileri tetikçi olarak kullanmışlar. Karar vericiye ulaşılmadığı müddetçe bu cinayetler aydınlatılmış olamazlar. UĞUR SON BİR YILDA İRAN'I HİÇ YAZMADI Siz karar vericilere ulaştınız mı? Bütün bu cinayetlerde Amerika ve İsrail aracılığı ile bir yol izlendiği kanısındayım. Nereden bu kanıya vardınız? Uğur'un son bir yıllık yazılarını ayrıntılı inceledim. Yüzde 64'ü ABD'nin Körfez Savaşı'na şiddetle karşı olduğu yazılardı. İsrail'in bölge ile ilgilenmesine dikkat çekiyordu. Son yıl içinde İran, türban ve laiklikle ilgili yazısı da hiç yok. Ergenekon iddianamesinde Mumcu'nun bölgeye gönderilen yüz bin silahın peşine düştüğü için öldürüldüğü söyleniyor. Astsubay Hüseyin Oğuz, Hüseyin Kıvrık isimli albayın Uğur'a böyle bir dosya verdiği iddiasında bulundu. Uğur'un dosyanın içeriğini doğrulamak için üst düzey Genelkurmay kademesiyle görüşmesinin hata olduğunu söyledi. Kim vardı o dönem Genelkurmay'ın üst kademesinde? Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'ti, Genel Sekreteri Büyükanıt'tı, Ahmet Çörekçi etkindi, Hurşit Tolon Kurmay Başkanı'ydı ve Güreş'in yaveriydi. Bu işin üzerine ciddiyetle gidilecekse bence bu isimlerin ifadelerine başvurulmalı. Hatta dönemin MİT Müsteşarı Köksal Sönmez'in de. Silah iddiasının üzerine gittiniz mi? Genelkurmay'a hem biz hem de Meclis Araştırma Komisyonu yazı yazdı. Yok böyle bir şey diye cevap geldi. Şimdi bu senaryoya Perinçek'i eklediler. Genelkurmay'a sorduk yine aslı yok dediler. Bu cevaba inanmaya temayülünüz varmış... Perinçek'in de avukatıyım, iddia ortaya çıkınca Genelkurmay'a tekrar sordum; hayır, Makine Kimya'dan silah almadık, Barzani ve Talabani'ye de götürmedik ve dolayısıyla Perihçek'i de bu konuda kullanmadık diyorlar. Böyle bir şey olmuşsa bile Perinçek'i kullanacaklarını ihtimal vermiyorum, çünkü Perinçek'in o günkü konumu buna hiç de müsait değil, akredite bile değil. İSRAİL BÜYÜKELÇİSİ RANDEVU VERMEDİ Siz Mumcu ve diğer suikastları dış kaynaklı değerlendiriyorsunuz? Güçlü şekilde İsrail bağlantısı görüyorum. İsrail, Barzani ve Talabani'ye Körfez Savaşı'nda 50 milyon dolar vermiş. Bunu sadece Uğur yazdı. İsrail Büyükelçiliği ısrarla Uğur'u davet etmiş ve görüşmeden birkaç sonra öldürülmüştü. Ne konuşmuşlar? Sorma fırsatım olmadı. İsrail Büyükelçiliği'nden randevu istedim vermediler. ABD karar verir, İsrail taşeronluğunu üstlenir ve işi İslamcı görünümlü bir örgüte yaptırır. Bence Danıştay saldırısı da öyle. Bu suikastlar neden çözülemiyor? Bu konuda devletin de zaafı var ama asıl olarak cinayetlere Türkler karar vermiş olsaydı mutlaka çözülürdü. Mumcu cinayeti tıpkı Dink cinayeti gibi göstere göstere mi geldi? Bence öyle oldu. Son 25 yıl boyunca herkes ona "aman kendine dikkat et" diyordu. Son zamanlarda "sana İslamcı görünümlü bir suikast yapılacak" diyenler artmıştı. BİZ DEVLETİN ÜVEY EVLADIYIZ Danıştay'ı önceden bildiğinizi söylediniz. Evet, o mahfillerde konuşulmuş. 14. dereceden mason biri haber verdi. Saldırı olacak demedi ama ima etti. Seni de öldürecekler ve sonra da 'Ya Allah Bismillah Allahuekber' diyecekler. Kutuplaşmalar hedefleniyor, Mossad 'ABD kötüdür de, İran da kötüdür'ü organize ediyor dedi. İki gün sonra Danıştay olayı gerçekleşti. Kimdi o kişi? Adının yazılmayacağına söz verdim, size söylerim ama yazılmamak şartıyla... Neyse Yeniçağ'a, Ulusal Kanal'a ve Cumhuriyet'e haber verdim ama saldırıdan önce ilgilenmediler. Bu önemli iddiayı Cumhuriyet neden yayınlamadı? Taşrada yayınladıklarını söylüyorlar ama görmedim. Komplo deyip ciddiye almamışlardır. Sizi tanımıyorlar mı, onlara göre bu konularda boş konuşan birisi misiniz ki? Hayır İbrahim Yıldız o işe değer vermemiştir. Gazetelerin Ankara muhabirlerini çok seviyorum ama İstanbul başka bir alem. Mustafa Kemal'in dediği gibi İstanbul'un çürümüş ve ahlaksız muhitinde hiçbir şey yapamazsın... Bu bilgi niye size geldi? Bilmiyorum, MİT Müsteşarı Emre Taner benim sınıf arkadaşımdı. Emre'nin selamı var dedi. MİT'ten mi bilmiyorum, bana mason kimliğini gösterdi. Danıştay saldırısı ile Mumcu cinayeti arasında kurgusal benzerlik görebiliyor musunuz? Birbirine benziyorlar. Mumcu öldürüldüğünde "Mollalar İran"a, "Türkiye laiktir laik kalacak" sloganları atılıyordu, Danıştay olayında da hükümet ve İran suçlandı, katile de türban davası için yaptım dedirtip, dini içerikli slogan attırdılar. Devlet size hiç sordu mu, elinde ne var, nelere ulaştın?... Hayır, devlet bizi hep üvey evlat saydı. Türkiye'de partizanlık, kadroculuk çok baskın durumda. 43 yıl CHP'de üyelik yaptım, gördüğüm şu ki, burada sürekli operasyon yapılıyor. Uyanık olmak lazım. Uğur, "bu tür suikastlarla kargaşa çıkartmak ve ülkeyi iç savaya götürmek isterler, tepkilere çok dikkat etmek lazım" derdi. Ben de bunu bir vasiyet olarak aldım, mollalar İran'a, Türkiye laiktir laik kalacak, Kasımpaşa imamı, biz kaç kişiyiz gibi çıkışlara hep karşı çıktım. Çünkü hep gizli amaçları bu tür şeylerle örtülüyordu. Uğur'un camiden ayakkabısı çalındı Uğur Mumcu'nun İslam'a bakışı nasıldı? Bence iyiydi. Bizim aileden kalma bir adetimiz vardı. Her Ramazan camide mevlit okuturduk, Uğur da hepsine gelir, o vaktin namazını kılar ve dua ederdi. Hatta bir defasında ayakkabısı çalındı. İnançlı mıydı? İnançlı olmasa camiden kaldırmazdık. Maltepe Camii'nde mukabele okuttum. Güldal'ı, Uğur'un mücadelesinden taviz veriliyor diye kışkırtmak istediler. Kimse bilmez ama Uğur pekçok caminin yapılmasına yardım etmiştir. Uğur'un hiçbir zaman dinsel değerlere saygısızlığı yoktu. Uğur'la bizim anlaşamadığımız ilk olay babamızın vefatından sonra kütüphanesindeki Abdulbaki Gölpınarlı'nın Kur'an tefsirini kimin alacağı konusu oldu, tefsir onda kaldı. Nasıl bir evde büyüdünüz, Uğur'la birlikte? Dedem Mehmet Akif'in arkadaşıydı. Onun dergahına gittiği için 90 gün hapis yatmış. Babam hafızdı, Saadetin Kaynak'la çok iyi arkadaşlardı, sık sık bize gelirlerdi. Ramazan'da bizde iftar yaparlardı. Ben de Uğur da iyi bir dini terbiye ve kültür aldık. Ramazanlarda birlikte Hacıbayram'a giderdik. Büyük baskı altındayım Ergenekon'a nasıl bakıyorsunuz? Karışık... 99'dan sonraki eylemler diyor araya Mumcu'yu da koyuyor, Eşref Bitlis'i de. Bu tabloya göre ben Ergenekonculardan yana bir durumdayım ve hiçbir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı şimdi benim kadar ağır bir baskı altında değil. Bizimkilerin orada sanık olarak yer almasını iftira olarak nitelendiriyorum. Selçuk'un, Perinçek'in ne işi olabilir... Bavsavcının iddianamesine göre büyük faili meçhul cinayetlerde Ergenekon'un parmağı var. Perinçek'e yönelik suçlamalar da var. Uğur ile Perinçek çok yakındılar, beraber okudular, beraber hapis yattılar. Uğur her zaman Perinçek'i savunan yazılar yazdı. Bizim Perinçek'e bir sempati sebebimiz de, her darbede o yurt dışındadır, gelir ve hapis yatar. Uğur'a yönelik bir tezgahın içinde asla olamaz. İddialar sizde hiç mi kuşku oluşturmuyor? Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Veli Küçük, bu işleri yapmış, inanamıyorum... Eğer bunlar örgütse biz ADD'de Eruygur ile ters düştük, hiçbir İP'li delege ona oy vermedi, eğer örgüt olsaydılar Perinçek bize "oy verin" derdi. Örgüt üyeleri içinde de ihtilaf olmaz mı? Hayır orada yoktu, hatta beni de kendi listelerine almak istediler. Fakat bizim önerilerimiz onlara marjinal geliyordu. Bakın Ergekon sayesinde bir daha darbe olmaz deniyor, halbuki derin devlet yerinde duruyor ve birileri birilerini tasfiye ediyor. İki konuda Fehmi Koru'yu mahkemede tanık göstereceğiz; Birincisi Koru köşesinde; Beyaz Saray'daki Erdoğan-Bush görüşmesinde Bush'un Ergenekon operasyonunun genişletilmesini istediğini yazdı. İkincisi de, Veli Küçük'te olan Ergenekon belgesinde kimin yazdığı karalanmış, fotokopisi Perinçek'te de var. Perinçek nereden aldığını söylüyor. Fehmi Koru'da asıl isim bende diyor, demek ki onda da var bir tane. ADD CHP'nin arka bahçesi oldu Atatürkçü Düşünce Derneği Atatürk'ün anlaşılması için ne yaptı? Üzülerek söyleyeyim kalıcı anlamda hiçbir şey yapılmadı. Salon toplantılarında, kongre-lerde grupların hamaseti var, başka bir şey yok. Bugün ADD olmasa Atatürkçülük adına ne kaybedilir? Hiçbir şey kaybedilmez. Yönetim kurullarına geliyorlar aradan siyasete atılıyorlar. Bakın Nur Serter yönetime girdi ve milletvekili yapıldı ya, başkaları da oraya gelirsek Baykal bizi de görür mesajını aldılar. Bence Serter'in milletvekili yapılması çok yanlıştı. ADD bir siyasi rant uğruna kullanıldı. ADD, CHP'nin arka bahçesi mi oldu? Öyle niyetler var. Onlar bize biz onlara ADD'yi arka bahçeniz yaptınız diyoruz. İlk yönetim kurulunda 25 kişiden üçü İP'liydi. Sonra ikiye düştük. "ADD partiler üstü kalacak diyorlar" ama durmadan Baykal'a aday oluyorlar. Muammer Aksoy'un ölümünden sonra bu dernek böyle gitti. Sol dine dönük husumetini halletmeden bir çözüm siyaseti üretebilir mi? Asla yapamaz. Halkın değerleriyle ters düşen halkın dostu olamaz. Halkımız İslam dinini sevmiştir, benimsemiştir ve yaymıştır. Bugün Türkler İslam'ın yüz akıdır. Biz bunu keşfettik ama ne CHP ne de ADD bu gerçeği göremedi. CHP Atatürk'ü sansürledi 43 yıllık CHP'li iken neden parti mi, dernek mi olduğu belli olmayan, İP'ye geçtiniz? İP, teşkilatları olan bir partidir. CHP iktidar rüyası görebiliyor. İP'nin böyle bir rüyası da yok... İP'yi fikir bazında önemsiyorum. Rant beklentileri de yok. Bu şartlarda isteseler de olmaz ki... Tercihimin asıl nedenini söyleyeyim. Herkes Atatürk'ü sansürlüyor ve kendi çıkarlarına hizmet eder hale getiriyor. Bunu İnönü de yaptı, CHP de yapıyor. İP Atatürk'ün eserlerini ilk defa sansürsüz olarak yayınladı. CHP topluma Atatürk'ü hiç anlatmadı, ama hep onun arkasına sığındı. Mumcu soyadını taşımak zor mu? Çok zor. Güldal Mumcu onu CHP'de taşıyor. CHP iktidar olursa cinayetlerin üzerine gidebilir diye bir beklentiyle orada duruyor olabilir. Ben CHP'nin bu siyasetle adam olacağına inanmıyorum. 18 Ağustos 2008, Pazartesi --
  11. inanın ki bölgedeki sorunun tek sorumlusu ABD'dir. gürcistanı başına kendi adamlarını getirip uydusu ve hatta sömürgesi haline getiren ABD, Rusya'yı zayfılatmak adına türlü oyunlar oynamaktadır. Rusya da buna karşı mücadele vermektedir. kesinlikle Rusya'nın savunulacak bir tarafı yoktur sivillerin öldürülmesi konusunda. ancak her yere hakim olmak ve herkesi sömürmek isteyen ABD'ye karşı kendilerini savunmak durumundadırlar. bu da soğuk savaşın yeninden yaşanacağını gösteriyor bize. zayıflamaya başlayan ve artık kaynakları yavaş yavaş azalan ABD, kana susamış ve nereye saldıracağını bilemeyen bir vampir gibi gözükmekte. ancak bu durumdan rusya ne kadar sorumluysa ABD ondan on kat daha fazla sorumludur...
  12. Pamukoğlu Parti Kuruyor‏ 31 Temmuz 2008 23:34 Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu Hak ve Eşitlik Partisi adıyla siyasete adım atıyor. Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, Sinop Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. ''Bir ay içinde yeni kuracağımız parti için İçişleri Bakanlığı'na müracaat edeceğiz'' şeklinde konuşan Pamukoğlu, yeni bir parti kurma hazırlığında olduklarını belirterek, partilerinin isminin Hak ve Eşitlik Partisi olacağını kaydetti. Pamukoğlu, parti ambleminin ise kırmızı zemin üzerinde, sarı güneşin içinden kanatları güneşin dışına taşan, özgürlüğü simgeleyen siyah Anadolu Kartalı olacağını belirtti. Hak ve eşitliğin olmadığı yerde başka hiç bir şeyden bahsedilemeyeceğini ifade eden Pamukoğlu, partinin temel misyonunun insan ve insanların huzuru ve güvenliği olduğunu vurguladı. -------------------------------------------------------------------------------- Anadolu Ve Trakya'da Yaşayan Türk Halkı Bu Çağrı Size! --------------------------------------------------------------------------------- Artık sızlanma, şikâyet etme, ağlama zamanı geçti. Her yerde çöküntü, gayesizlik ve yanılgı havası hâkim. Bu gidiş nereye diye sormaya kalkışmak ise aymazlıktır. Artık yolun ötesi görünmüştür. Siyaset, ekonomi ve güvenlik meseleleri diz boyu olup bunları ortadan kaldırmak için cesur ve erdemli bir siyasi mücadele şarttır. İnsanların yeryüzünde görüldüğü ilk zamanlardan bu güne dek, kavgaları, çekişmeleri, ayrışmaları, savaşları, akla gelebilecek her türlü çatışma, mücadele, doktrin ve rejimlerin iki ana sebebi vardır, bunlar; " Hak ve eşitlik" tir. Kuruluş sürecinde olan ve kısa bir süre sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin siyasi sahasına çıkacak olan "HAK VE EŞİTLİK" Partisinin değişmez ilkeleri, gerçekleştireceği hizmetler aşağıda sunulmuştur: 1. Milletvekili, üst bürokrat ve memur dokunulmazlığı kaldırılacak, herkes adalet önünde hesap verecektir. 2. Ülkenin baş düşmanları olan fakirlik ve cehalete, bütün kaynaklar seferber edilerek savaş açılacaktır. 3. Siyasi partiler ve seçim yasaları tam bir demokratik düzene sokulacaktır. 4. Yargıya bütün dünyada olabildiğinden de daha üst bir bağımsızlık sistemi getirilecektir. 5. Halkın aç gezdiği bu memlekette halkın parası olan hazineden, partilere yardım yapmak akıl dışıdır, kaldırılacaktır. 6. Bölücüler ve teokratik devlet peşinde koşanların önü tamamen kesilecek, Güneydoğudaki halk teröristlerden soyutlanarak dağlar silahlı eşkıyalardan temizlenecektir. Bu milletin, evlatlarının canı bu kadar ucuz değildir. 25 yıldır süre gelen kanın akışı daha fazla devam edemez. 7. Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet denilen rezilliğe hiç kimsenin tevessül edemeyeceği yasal düzenlemeler yapılacak ve tam tatbik edilecektir. 8. Vergi sisteminde adil ve dürüst şekilde uygulanacak düzenlemeler yapılacaktır. Emek ve alın teri her şeydir. 9. Ulusal kaynakların kullanımında öncelik sosyal güvenlik sistemi, eğitim ve sağlıkta olacaktır. Sosyal güvenlik sistemine dâhil edilmeyen tek kişi kalmayacaktır. 10. Bütün keyfi harcamalara, saltanatlıklara, ayrıcalıklara, lüks yaşama, kamu ve mahalli yönetimlerde son verilecektir. Yağma sofrası ortadan kaldırılacaktır. 11. Dış siyasette tek ilke olacaktır; "Başı dik devlet, onurlu millet". Her tavır, her görüşme, her protokol, her tutanak, her antlaşmada esas budur. 12. 1960'dan başlaayrak, gerçekleşmiş veya yarım kalmış teşebbüsler halinde Ordunun siyasi sürece müdahaleleri vardır. Ordu, direkt veya dolaylı hayatı boyunca fiilen siyaset dışı kalacaktır. 13. Tam bağımsızlık (Tam İstiklal) ve ulusal egemenlik (Kayıtsız Şartsız Milli Hâkimiyet) bütün faaliyet ve çalışmaların temel fikridir. 14. Bu gün dünyada dolaşan paranın %50 si yiyecek alanında bulunmaktadır. Petrol için geri kalan paradan sadece 1/3 kullanılmaktadır. Dünyanın geleceği kıymetli tarım alanları ve suya bağlıdır. Topraklarımıza, sularımıza, ormanlarımıza sahip çıkmak çocuklarımıza yapılacak en büyük hizmet olacaktır. 15. Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şartlardan biri sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf tutmak kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında; "Selamün Aleyküm" diyen de, "Merhaba" diyen de bu toprağın ve bu Kültürün çocuklarıdır. 16. Söze, yazıya, fikre ve düşünceye hiçbir sebep ve gerekçeyle gem vurulamaz, sansür uygulanamaz. 17. Devletin sahibi ve efendisi millettir ve devlet millete hizmet için vardır. Devletin asli işi de, adaleti ve güvenliği sağlamaktır. Bu işini de en hızlı, en sağlam, en güven verici şekilde yapacak tarzda gerekli düzenlemeler yapılacaktır. 18. Ülkedeki tüm eğitim ve öğretimin, müfredat konu ve kapsamları akılcı, çağdaş sistemlere uygun olacak şekilde değiştirilecektir. 19. Milletin kendi haklarını savunması lazımdır. Yarı bağımlı bir ülkede yaşayan bir insan, yürüyen ıztırapdır. Bir millet bağımsızlığını kaybedince, O millette herkes hiç olur. 20. Özgürlük her şeydir. Özgür olmayan insan cesur olamaz. Özgür olmadığından cesarette gösteremeyen insanın, başka yetenekleri olsa bile onların hakkını veremez. Demokrasi de ancak özgür birey ve toplumlar sayesinde gerçek niteliklerini ortaya koyabilir. Halkın hükümetleri denetleyemediği yerde demokrasiden bahsedilemez. "HAK VE EŞİTLİK" HAREKETİNDE YER ALACAKLARIN DOĞASI VE FELSEFELERİ: 1. Türkiye çürük bir düzene doğru yol almaktadır. Aşırı derecede dayanıklı ve iddialı vatanperver insanlara ihtiyaç vardır. 2. Bu dönemde az çok okuyan, düşünen, dinamik bir insanın politika dışında kalması imkânsızdır. 3. Cumhuriyet ve demokrasi gözü pek muhafızlara ihtiyaç duymaktadır. 4. Kadın ve erkekler bu yolda müşterek mücadele etmek zorundadır. Şahsi karar ve teşebbüsün tam ve kesin damgasının vurulması gerekir. Böyle bir siyasi hareket, mizaç, ruh yapısı, mücadele metot ve alışkanlıkları bakımından farklı bir insan ister. 5. Her faaliyet halka dayalı, halkın içinde, halkın kültür ve ihtiyaçlarına dönük olarak ve mutlaka onu huzurlu kılmak, mutlu etmek için yapılacaktır. Millete bahane anlatılmaz! 6. Kitleler ateşlenmeli, coşturulmalı, fakat bu; halk kitlelerinden alınacak ateşle yapılmalı, ruhları tutuşturulmalıdır. Bunun için açık fikirli konuşmalarla hayata ait konular işlenmelidir. 7. Hasım kazanmanız kaçınılmazdır. Savaşçı bir karaktere sahip olmalısınız ve haklı olduğunuzu bildiğiniz zaman, asla uzlaşmaya gitmemelisiniz. Hak verilmez. 8. Sabırsızlık ve cesaret kaybı insanı daha kolay bir yola sapması için ayartır. Bu kestirme yollar asla işe yaramaz. Onu seçtiğiniz için de duyacağınız pişmanlık, umutsuzluk duygularınızı daha da artırır. 9. Halkımızın dertleri kendi derdimizdir. Duygu, düşünce ve hayallerinizi ustalıkla kaynaştırırsanız, dağlar bile eğilir. 10. Halk, toplumsal ve ulusal meselelere meraklı hale getirilmelidir. İnsanlarımız şahsi sorumluluklarının farkına varmadığı sürece ülkenin yenilenmesi ve gelişmesi olmayacaktır. Halkın kendi gücünün ve olanaklarının farkına varması sağlanmalıdır. 11. Gençliğin yakıcı ateşini söndürmek, bir millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Yolları açılacak. 12. Bir milletin kendisini unutması en büyük kusurdur. Kendi benliğini kanıtlamayan toplumlara dünya saygı duymaz. 13. Daha fazla geç kalınırsa, görülen o dur ki, geçmişteki birkaç neslin ortak zaaflarını gelecekteki bir nesil ödeyecektir. 14. Halkın bir bölümü dert küpü, bir bölümü de kan uykudadır. Aldatılmaya ve avutulmaya son verilecektir. 15. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN Cumhuriyetin kuruluşunda öngördüğü: "İmtiyazsız, sınıfsız, bir kitleyiz" hedefi üzerine yorulmadan, bıkmadan yürümek esastır. Yüreği ve ruhu özgür insanlar kendi türlerinin en kıymetli örnekleridir. Titreyen ve korkan zaten yaşayamaz… Ölümün avcılık yaptığı bu dünya da özgürlük dışında hiçbir şeyin önemi yoktur. Dünya üzerinde yamyamlık devam ediyor, sadece insanları yeni usullerle yiyorlar. Dünya siyasi tarihinden çıkan sonuç, toplumlar "Ya emir alıyorlar ya da emir veriyorlar". Yani ya efendi ya da hizmetli durumdalar. Böyle giderse, bizim de geleceğimiz kusursuz hizmetli görünümündedir. Halkın aklı, halkın iradesi, halkın enerjisi ile halkın fikrinin ve vicdanının uyandırılması lazımdır. Moral çöküntüsünün sonu buhrandır. Hatıralar da dal ister, kuşlar gibi konacak! İşte size tarihsel ve toplumsal bir dal teklif ediliyor. Ve bir milletin göğsü nefes almak için rüzgâr bekliyor. Hüküm sizin, karar sizin, vicdan sizindir ve her insan kendi hayatının mimarıdır. Bir insanın en kıymetli en son sarılacağı şeyi onurudur. Onu kaybettikten sonra geriye ne kalır ki? Yaşasın Vatan Yaşasın Türk Milleti! Osman Pamukoğlu "Hak ve Eşitlik" kuruluşu adına 28 Temmuz 2008
  13. evet marksizm ve din taban tabana zıttır düşünce olarak ancak marksizm dindar kişiler baskı yapmaz, onları inanmamaya zorlamaz. bu konuda islam demokrasisi veya şeriatla yönetilen ülkelerden farklıdır. çünkü şeriatla yönetilen ülkelerde siz inanmak zorundasınız. yoksa cezanız büyük olur, idam da edilebilirsiniz. ancak her ne kadar dinle zıt bir düşünce de olsa marx ın söylemine göre dindar insanlar da toplumun bir parçasıdır ve onların da desteği söz konusudur. bu da onları ayırmadığının bir göstergesi. marksizm ve komunizm dinle taban tabana zıttır doğru ama, aynı şekilde laik devlet de dinle taban tabana zıttır. neden çünkü bu iki düşünceye göre devletin dinş olmaz bireylerin dini olur. bunlara bakarak laik ve komunist devletlerin veya bu düşüncelerin dine düşman oldukları söylenemez.... sizin dini özgürlüğünüz komunizmde de laisizm de marksizm de söz konusudur. işte dinle yönetilen ülkelerden farkı da budur....
  14. siz eğer bu konuya biraz eğlirseniz devletlerin para babası patronlarla işbirliği yaparak işçileri gerçekten ezdiklerini görebilirsiniz. sonuçta işçinin ezilmesinden kastımız onların yorulması, emek harcaması değildir. harcadıkları büyük emeğe karşılık kötü ve ağır şartlar altında çalışmaları, bununla birlikte aldıkları paranın da insan gibi yaşamaya yetmemesi. işçilerin ezilmediğini, bunun sadece çeşitli çıkar amaçlarıyla bu şekilde gösterildiğini söylemek ya bilmemezlikten gelmek ya cehalet olur ki ben bilmezlikten geldiğinizi düşünüyorum... en basit tarih kitaplarında bile işçi sınıfının çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle bir umut olarak komunizmin ortaya çıktığı anlatılır. komunizmin doğuş nedeni de zaten işçilerin bu koşullarda olması. yoksa belki de komunizm diye bir yönetim biçimi hiç olmayacaktı. nerelisiniz bilmiyorum ama çifçinin, köylünün şu anda kan ağladığını, hasadını sattıktan sonra elinde hiçbirşey kalmadığını bilmek için illa anadolulu olmak gerekmiyor. zaten kuraklığın vurduğu tarım devletin çiftçiye az ödenek ayırması, sahip çıkmaması sebebiyle köylüyü kan ağlatıyor. tuzladaki tersanedeki işçilerin ölümlerini "her işte risk vardır " şeklinde geçiştiremeyiz. evet her işte risk vardır ancak siz hiçbir güvenlik önlemi almazsanız o iş daha da tehlikeli hale gelir. zira patronların işçilerden intikam almak gibi bir düşünceleri yoktur. neden olsun ki ? ancak onlar kazandıkları büyük paralara rağmen işçiye çok daha az para verip güvenlik için harcanacak paraları "israf" etmekten kaçındıklarından dolayı servetlerine servet katmaktadırlar. burada tabi ki bütün patronlar bazalınmamıştır. hiçbiri işçiyi önemsemiyor değildir ?? çünkü benim ailemde de patronlar var ancak işçiye elinden geldiği kadar yardım ederler !! hatta işçisiye omuz omuza onun hakkını aramak için 1mayıslara gidenleri de gözlerimle gördüm... burdan da anlaşılacağı üzere bütün patronlar "kan emici" değillerdir. ancak tuzladaki patronlar için galiba bu nitelendirme kullanmak durumundayız... hiç düşünmediniz mi neden hemen her gün işçilerin öldüğünü ?? bu kadar mı normal gelebilir ?? bu kadar mı önemli bir durum değilmiş gibi gösterilir ? türkiyede sadece tuzla tersanesi yok.. geçen gün gazetede, (hangi şehirde olduğunu hatırlamadığım) bir tersane haber olmuştu ?? orada hiçbir işçi ölmüyordu ? ve gazete soruyordu ?? bu tersanede neden ölen yok ?? bir tarafta yüzlerce ölü varken diğerinde bir tane bile yok... bunun sebebi tabi ki alınan güvenlik önlemleri olarak gözükmektedir... **** ben demişim ki işçinin köylünün en fazla ezildiği ülke çin diye. sizce komunizmle yönetilen bir ülkede bu mümkün olur mu ?? aklınız sıra yakalamış gibi "aa bak işte komunizmin gerçek yüzü "diyorsunuz... halbuki hemen yakaladığınızı düşünüp üzerine atladığınız bu konu hiç de sandığınız gibi değil... çünkü işçinin ve köylünün ezilmesi, işkence görmesi, sokaklarda katledilemleri çin komunist devriminden önce olmuştur !!! bunu da size söyleyeyim de, komunist bir ülkede işçinin ve köylünün asla kötü şartlar altında çalışamayacağını, hakkının yenemeyeceğini, kaledilemeyeceklerini öğrenin !!!!
  15. rusyanın Gürcistan'a yaptığı saldırıda amacın işgal olduğu konusunda haklısınız. ancak öldürülen Rus askerleri özerk Osetya bölgesinde öldürüldüler. yoksa yanlış mı biliyorum ?? sonuçta Gürcistan kendi içinde özerk olan Osetyaya saldırmıştır. buna da hakkı yoktur. peki Gürcistan'ın o bölgedeki faaliyetleri Amerikan'ın işgalci, sömürgeci politikası değil mi ? büyük ortadoğu projesinin bir ayağı olarak görülen bu bölgedeki olaylar emperyalizmin göstergesi değil mi ?? peki diyelim ki komşularımızdan biri bu bizim aleyhimizde olan bir politikayla, yabancı güçlerle işbirliği yaparak farklı bir nüfusun yaşadığı bölgeye saldırdı. daha net anlaşılması için şöyle bir örnek vereyim... diyelim ki bizim güneydoğu anadolumuz ve kuzey ırak'ın bir bölümü özerk bir toprak parçası. ıiran da, bu bölgede yaşayan türk ve kürt halka amerikanın desteğiyle saldırdı.. bu durumda biz ne yapacağız ?? izlemekle mi yetineceğiz ?? yoksa iran'a mı saldıracağız ?? yanlış anlaşılmasın ki ben her türlü savaşa ve her türlü işgale karşıyım.. ancak biz böyle bir örnekle karşılaşırsak tepkimiz ne olur ve ne kadar haklı olmuş oluruz ?
  16. bir kere herkes nasıl inandığı veya inanmadığı konusunda özgürdür. siz kimseyi inanmasıyla veya inanmamasıyla yargılayamazsınız, suçlayamazsınız. siz yalnızca kendiniz inanırsınız ve diğerlerine de saygı duyarsınız. eğer saygı duymuyor ve o kişilere saldırıyorsanız, demokrat değilsinizdir, eşitlikçi değilsinizdir, özgürlükçü değilsinizdir, hatta laik değilsinizdir. çünkü laik devletin en önemli özelliği bütün dinlere ve inananlarla inanmayanlara eşit uzaklıkta olmasıdır. bu durum tabi ki devlet adamları için geçerlidir... ancak siz de birey olarak bu şekilde düşünmek zorudasınızdır. ikinci olarak materyalist düşünceye değinmişsiniz. bir kere materyalist düşünce derken herhalde komunizmi ve komunistleri kastediyorsunuz ki herkes bunu yapıyor. bütün komunistlerin " dinsiz "olduklarını sanıyorlar. işin komik tarafı da her dindar olmayan kişiyi de komunist sanıyorlar. komunizmin ve komunistlerin dini engellediğini, inananlara zulmettiğini sanıyorlar... oysa ki komunizmin devletin dine ve dindarlara karışmaması gerektiğini düşünür. bir nevi laik devlet gibi... sanıldığı gibi inananlara hiçbir baskı söz konusu değildir. hatta karl marx inananlar konusunda, onlar da komunizmin yurttaşları olacağından onlar da bizdendirler. onların da desteği bizim için değerlidir şeklinde inanan-inanmayan ayırmadan kucaklayıcı bir politika izmeliştir. sonuç olarak komunizm dinsizlik değil, dindarları dışlamak hiç değildir!!!
  17. chp dindarlardan neden özür dilesin ? chp dindarlara ne yapmış ki ?? inandığı için dışlamış mı ?? "oruç tutma " mı demiş ? " namaz kılma " mı demiş ? " hacca gitme " mi demiş ? inanan veya inanmayan yurttaşlar arasında ayrımcılık mı yapmış ?? ne yapmış da dindarlardan özür dileyecek ?? abd ile chp arasında nasıl bir benzerlik olabilir ?? dindar geçinenlerin partisi akp abd'ye yaranmak için kendi dininden insanların öldürülmesi için tezkere çıkarmaya çalıştı.. ne çabuk da unutuyoruz ?? kimin özür dilemesi gerekiyor ?? akpnin mi chpnin mi ?? masum insanlar ve müslümanlar ölmesin diye, abd emperyalizmine karşı çıkmak için tezkereyi reddeden chp ile mi akp arasında benzerlik var ?? yoksa milyonlarca din kardeşine sırtını dönüp onları ölüm terk eden, hatta kendisi de öldürmek için asker göndermeye çalışan akp mi benziyor abd'ye ? müslümanların ölümünü seyreden akp mi özür dilemeli yoksa başkası mı ?? abd'nin her dayatması karşısında el pençe divan duran akp mi, yoksa bu duruşu teslimiyet olarak nitelendiren chp mi ?? biraz düşünün bakalım !!!
  18. bu konuda evet haklısın da şu anda açtığım başlıkla Gürcistan meselesini gündeme getirmen son derece yanlış... ancak şurdan bakmak gerekir ki Rusya hiçbir zaman ABD kadar sömürgeci olmamıştır. Gürcistan'ı işgal etmesinin sebebi de ABD'nin uydusu haline gelen ve Rusya'nın dış politikasına uymayan, onu tehdit eden bir komuşu olmasıdır.. bununla birlikte Saakaşvili'nin bu saldırılardan önce 12 Rus askerini öldürtmesi bu işgalin başlangıcını hazırlamıştır. peki burda soruyorum. siz kendi askerlerinizi öldüren komşunuza nasıl yaklaşırsınız ?? en basit örneği kuzey ırak'a düzenlediğimiz sınır ötesi operasyondan vermek istiyorum... tabi ki rusya'nın yaptığının asla savunulacak tarafı yok... sonuçta siviller öldürülmüştür... masum insanlar can vermiştir... ancak şöyle düşünmek gerekiyor ki, eğer bizim askerlerimiz öldüğü zaman biz dış topraklara saldırıyorsak ve bu meşruysa, başka bir ülkenin de askerlerini öldüren bölgeye saldırması meşru olur.... bir güvenlik ve asayiş meselesidir bu... ancak rusya sivilleri öldürmüş suç işlemiştir.... eğer sivillere dokunmayıp da sadece kendisini tehdit eden askeri bölgeleri vurmuş olsaydı, şahsen ben bunun gerekli olduğunu düşünecektim... şimdi gelelim konuya.... benim bu başlığı açmaktaki sebebim Gürcistan işgali değildi. kahin olduğunu söyleyen ve daha önceki kehanetleri tutan bir kadın ve onun söyledikleriydi. ben rusyanın küresel ısınma ve iklim değişiklikleri nedeniyle tarım yapılabilecek tek bölge olabileceğinden bahsetmiş, bilimadamlarının da bunun mümkünlüğüyle ilgili söylemleri karşısında bunun olabileceğini aktarmak istemiştim... böyle bir durumda eğer rusya da isterse sömürmek yerine dünyaya sosyalizmi yaymak ister ve her insanın eşit bir şekilde yaşayarak dünyanın var olabileceğini insanlara kavratabilirse dünyanın muhtaç olduğu gerçek anlaşılmış olacaktır demiştim.. ancak eğer rusya dünyaya hakim bir süper güç olmak ve sömürerek, aynı ABD gibi işgal ederek yapacak ve masum insanları öldürecekse bunun adı emperyalizmdir ve hangi düşünce yapısına sahip olursa olsun karşısında durulması gereken bir durumdur....
  19. şimdi burda küfre girmiş olarak müslümanlık dışındaki dinleri seçmiş musevi ve hristiyanlardan mı bahsedilmiş, yoksa onlara herhangi bir şey söylenmiyor ve gayrimüslim olduğu kabul edilip islamiyeti, öyle bir din ve öyle bir peygamber olmadığını iddia edenlerden mi ?? biraz karışık oldu ama umarım anlaşılmıştır....
  20. hayatı amaçsızlığını kim düşünüyor acaba. sadece kendisine verilen emirlerle ibadet etmek ve başka herşeye kulağını tıkamak mı hayatı amaçlı hale getirmek.. İslamı ve onun değerleri kimsenin tekelinde değildir. o herkes için gönderilmiştir. inanmayanlar da onlardan bahsedebilir. düşüncesine ters gelen yerleri de eleştirerek bunu çürütmeye çalışabilir. o zaman da islamiyeti ve Kuranı iyi bilen arkadaşlarımız da bunu açıklamaya, doğrusunu anlatmaya çalışır. " size ne ? " tarzı cümleler kurmaz ve onları dışlamazlar. ama ne yazık ki bunu yapanlar birhayli fazla !!!!
  21. komunizm konusunda çeşitli iddialarda bulunduktan sonra benim sorularıma neden yanıt vermedi merak ediyorum ? görmedi mi soru maiyetindeki cevaplarımı yoksa gördü de cevaplamak mı istemedi ? ben beklemeyee devam edeceğim...
  22. eğer yazının tamamını okursanız ki okudunuz mu bilmiyorum madalya alamayan atletlerimize edilen herhangi olumsuz bir söz yok. onların başarısız olması konusunda onları suçlamak ise hiç yok.. tam tersine reha muhtar burada medyanın ve toplumun madalya alamadığı için sporcularımızı eleştiren, yerden yere vura tavrımı sert bir dille eleştirmiş. son derece de haklı. ne zaman olimpiyatçılarımıza sahip çıkıldı. ne zaman bu spor dallarıyla ilgili tam donanımlı, gerçek anlamda profesyonel tesisler, kurslar açılmış, gençlerin bu sporlarla ilgilenmeleri teşvik edilmiş. varsa yoksa futbol, ondan arta kalan zamanda da basketbol. yanlış anlaşılmasın bu iki sporu da çok severim ancak yalnızca bu spora yönlendirilen bir toplum ve daha sonra da "niye diğer branşlarda başarılı olamıyoruz " dövünmeleri. sporcularımızı suçlayanlar en büyük sorumluluğa sahipken bunu kendi üzerinden atmaya çalışanlardır. sporcularımızın bu konuda hiçbir suçu yoktur. onlara imkan sağlamayan, destek olmayan bir spor kültürü ve politikası bu başarıyı bile mucize olarak kılar. ben de eğer atıcılık, atletizm, yüzme gibi sporları yapsam ve ülkemin insanları buna hiç önem vermez, bana da destek olmazken bir kere baştan psikolojik olarak 1-0 yenik başlarım. ne kadar başarı kazansanız da önemsenmeyecek, konuşulmayacak, övülmeyecekseniz başarılı olmayı gerçekten istemez ve buna motive olamazsınız....
  23. " aaa canım hiç öyle şey olur mu ? çıksın savaş çıksın. biz de bizim topraklarımızı işgal edenlerden intikamımızı alalım. ırak'taki toprakları işgal edelim. musul 82, kerkük 83. vilayetlerimiz olsun. ermenistan'ı yok edelim, azerbaycanla birleştirip kendi topraklarımıza katalım, batıda yunanlıları yenelim onları tarihe gömelim. hatta biraz daha savaşıp eski osmanlı topraklarını yeninden çizelim hatta daha da genişletelim. bütün dünya Türklerden korksun ve hep bu gururla yaşayalım ! dünyaya hakim olalım ve Amerika'dan bir farkımız kalmasın. ancak tüm bunları yaparken Amerika'dan hiçbir farkımız kalmazken biz emperyalizm iddialarını yine reddedelim... !!! " ne dersiniz böyle diyenlerin sayısı bu sefer kaç olur ?? kaç tane aşırı milliyetçimiz yine savaş hayranlığına devam eder ??
  24. ben de kuşkusuz bu dostumuzun suçun her iki tarafta da olduğunu söyleyeceğine inanıyorum...
  25. buradaki tartışma amacından saptı gibi gözüküyor. demokratik bir ülkede her türlü eylem, protesto, gösteri, bayram, tören gibi faaliyetler dolayısıyla insanlar sokaklara dökülür. iktidarlar da eğer gerçekten demokratlarsa bu tepkilere karşı çıkmaz, tam tersine anlamaya çalışır ve ona göre hareket eder. bu gösterilerin nedeni bir bayramın kutlanması da olabilir. ancak bu iktidarın eleştirilmesini engellemez. isteyen istediği tepkiyi "başkasını rencide etmeden" gösterebilir. başkalarından kastım da iktidar değildir. iktidar eğer ülkeyi yönetiyorsa her türlü eleştiriye ve öneriye açık olmalıdır. eğer dikdatörler tarafından yönetilen bir ülkede yaşamıyorsanız sizin için her türlü güvenlik önlemi alınır ve rahat bir şekilde tepkinizi burada gösterirsiniz. sizi dağıtmak için de gaz bombaları,joblar, panzerler kullanılmaz. şimdi gelelim konuya. terör, her kesim tarafından kınanması ve protesto edilmesi gereken bir şeydir. ve bunun protetolarını sadece ülkemizden değil dünyadan gördük. milyonların sokağa dökülerek masum insanların canına kıyılmasına nasıl tepki duyulduğunu... bu tip bir eylem ülkemizde şehit cenazeleri dışında görülmemiştir. artık canımıza tak eden bu terör olayı da artık birşeyler yapmamız gerektiğinin işaretini vermeye başlamıştır. ancak biz her konuda olduğu gibi sinmiş, tepkisiz bir hale gelmiş, getirilmişiz. baykal'ın, halkın bu duruma tepki vermesi için meydanlara dökülmesi fikri aslında art niyeti olmayan bir öneridir. ancak burada önemli olan nokta bu eylem düzenlenirken herhangi bir kürt vatandaşının dışlanmaması, baskı altına alınmaması. bütün kürtleri pkklı olarak görmüyoruz laflarını çok duyduk. oysaki içimizde bütün kürtleri düşman gören, hepsini yok etmek isteyen aşırı milliyetçi insanlar var. bu milliyetçi arkadaşlara bu fırsat verilmemeli.. çünkü bazen kendini bilmez insanlar yaptıklarının nereye varabileceğini bilememektedir. o mitingde ; " kürtlere **** " " bir türk bütün kürtlere bedeldir " " bütün kürtler pkklıdır " şeklinde pankartlar açılırsa işte o zaman oradaki miting amacından sapar.... sonuç olarak herkesin barış istediği bir ortamda, kimsenin dışlanmayacağı bir biçimde sadece terörü ve kardeşliği yok etmeye çalışanların protesto edileceği sevgi ve barış içinde türk-kürt ve diğer yurttaşlarımız omuz omuza bir miting yapılabilir. ancak dediğim gibi aramızdaki aşırı milliyetçileri engelleyerek ve onların seçim malzemesi yaptıkları şehitleri kullandırtmayarak bu olur... bu mitinge de ben de katılırım...!!!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.