Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kaplan-200

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.083
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

kaplan-200 tarafından postalanan herşey

  1. kaplan-200

    "UYGUR KATLİAMI" YALANI

    DOĞU Türkistan’da soykırıma girişen Çin’in uyguladığı şiddet her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Türklerin evlerine baskınlar düzenleniyor, protestocu gençler makineli tüfeklerle avlanıyor, cenazelerin defnine bile müsaade edilmiyor. Nerede insan hakları! BAĞIMSIZ Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdulmecit Avşar, “Binden fazla Türk’ün cenazeleri, yakınlarına teslim edilmedi. Verilenleri de gece gizlice gömebildik. Türk katliamına dünya kamu-oyu seyirci kalıyor” dedi. Batı’ya öfke Çin’in akıl almaz zulmüne isyan eden yaşlı bir Uygur, Türklerin maruz kaldığı katliamı izlemekle yetinen Batı’ya da ateş püskürdü. Dünya vahşete seyirci! Çin yönetiminin Doğu Türkistan’daki soykırımına tüm dünya seyirci. Urumçi’de katledilen Türklerin cenazelerinin defnine bile izin verilmiyor. BM ve AB ülkeleri soykırımını görmüyor Doğu Türkistan’da Çin yönetiminin Uygur Türklerine yönelik uyguladığı şiddet her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Uygur Türklerinin evlerine baskınlar düzenlenmeye devam ediyor. Uygurlu protestocu gençler ise Çin polisi tarafından makinalı tüfeklerle avlanıyor. Katledilen Türklerin cenazeleri ise ortada kalıyor. İnsanlık dışı uygulama Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdulmecit Avşar, protestolar sırasında öldürülen binden fazla Türk’ün cenazelerinin yakınlarına teslim edilmediğini, verilen cenazelerin belli bir kısmının da geceleyin gizlice gömülebildiğini kaydetti. Türk katliamına dünya komuoyunun seyirci kaldığını ve katliam sonrasında ölülere reva görülen insanlık dışı uygulamalara dikkat çeken Avşar, “ Çin polisi Türkleri başına kurşun sıkarak katletti. Ölenlerin çoğu sokak ortasında bırakılıyor. Cenazelerin defini sırasında sözde güvenlik gerekçesiyle hiçbir şekilde katılıma izin verilmiyor” dedi. Soykırımına tepki çığ gibi Londra, Paris, Berlin ve Washington merkezli protestolar dün de devam etti. Çin katliamını protesto eden, insan hakları örgütlerinin duyarsızlığına tepki gösteren Uygur Türkleri elçilik binalarınıa siyah çelenk bıraktı. Protestolarda Pekin yönetimi “ Medeni dünya nerede”, “Çin katliamını durdurun” sloganlarıyla kınanırken dünyanın Uygur Türklerinin katliamına seyirci kalması lanetlendi. Haziran ayında yapılan seçimlerin ardından oluşan yeni Avrupa Parlamentosu ise Çarşamba günü, tüm dünyanın tepkisini çeken Çin’in Doğu Türkistan’da Türklere yönelik şiddet eylemlerini gündeme alacak. Katliama dur deyin! Birleşmiş Milletler (BM) ve Beyaz Saray önünde önceki gün protestoda bulunan Uygur Türkleri, dün de eylemini sürdürdü. Japonya’nın başkenti Tokyo’da sokaklara dökülen binlerce genç “Katliama seyirci kalmayın” sloganları atarak Pekin’e lanet yağdırdı. Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne Avrupa tepkisiz Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin Çin yönetiminin Doğu Türkistan’daki soykırımına sessizliği devam ediyor.BM bünyesinde Güvenlik Konseyi kanalıyla katliama dikkat çekmek isteyen Türkiye’nin önündeki en büyük engel ise Çin’in birim veto sistemine sahip olması. Veto hakkını elinde tutan Pekin’in aleyhine alınacak kararlara karşı çıkmasını ise uluslararası ilişkiler uzmanları, kurumun ikilemi olarak yorumluyor. Avrupa ülkelerinde yaşayan Uygur Türkleri, Türkler ve Azerbaycanlıların desteği ile Doğu Türkistan’daki katliama tepki gösterirken, uluslararası insan hakları örgütlerinin ve sivil toplum örgütlerinin bölgede yaşanan vahşeti görmezden gelmesi dikkat çekti. Gözleri kör kulakları sağır Medeni dünyanın gözleri önünde soykırımın görmezden gelindiğine dikkat çeken Doğu Türkistanlı sivil toplum örgütleri ve dernekler ise Türkiye başta olmlak üzere bölge ülkelerinden ve Türk dünyasından destek beklediklerini belirtti. Dün de başkent Urumçi, Kaşkar, İli ve Aksu kentlerinde protestosunu sürdüren Uygur Türkleri Çin vahşetinin durdurulması amacıyla eylem yaptı. Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin zulmüne tepki gösteren Uygur Türkleri sokaklara çıkarak protestosunu sürdürdü. Pekin’e lanet yağdırılan eylemde Avrupa ülkelerinin katliam karşısında harekete geçmemesi kınandı. Türk kardeşlerimiz bize sahip çıkıyor Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir, dün yaptığı açıklamada, “Bütün Uygur Türklerinin ve kendisinin yaşamının trajedilerle dolu olduğunu” söyledi. “Türk halkı, ataları aynı olan Doğu Türkistanlı kardeşlerini bağrına bastı. Bunun için çok minnettarım ve ben bu trajedinin zaferle biteceğine inanıyorum.” diyen Kadir şöyle devam etti: ”Liderlerimiz sürekli öldürüldüğü için oradaki insanları ve dışarıdaki Türkleri bir araya toplayıp sesimizi bütün dünyaya duyuran bir kişi çıkamamıştır. Liderlerimiz çıkmışsa da Türkiye ile sınırlı kalmıştır. Bütün dünya halkı şimdi ’Uygur Türklerinin liderleri kimdir’ diye sormaya başladı. “Hayatımda bu tür katliamlarla en az 10 kez karşılaştım” diyen Kadir, “Çinliler 1951-1954 yılları arasında yaklaşık 60 bin aydın ve tarihçimizi katlettiler.Bunlar arasında Özbek, Kırgız, Kazak kardeşlerimiz de vardı.” yorumunda bulunarak, 11 Eylül saldırıları sonrası da Müslüman oldukları için işkencelere maruz kaldıklarını kaydetti. ‘Soykırımı politikası uyguluyorlar’ Dünya Uygur Kongresi Kurucu Başkanı Erkin Alptekin de Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine karşı 60 yıldır gerçek anlamda bir soykırım yürütüldüğünü söyledi. Olayların nedeni olarak, 26 Haziran’da Guangdong eyaletine bağlı Shaoguan şehrindeki bir fabrikadan çıkan Uygurların hiçbir sebep yokken saldırıya uğramasını gösteren Alptekin, resmi kaynaklara göre 12 kişinin öldüğü olayda saldırganlar hakkında bir işlem yapılmamasının Uygurları sokağa döktüğünü söyledi.Alptekin, o gün yüzde 90 civarında Çinli’nin yaşadığı bölgede Çinlilerin ellerine kılıç, bıçak, balta gibi ne varsa geçirip, önlerine gelen Uygura saldırdıklarını söyledi. -Son görüntüler -http://www.youtube.com/watch?v=kCpFzBtoleY- -http://www.youtube.com/watch?v=zxy9w4xtQ78-
  2. kaplan-200

    "UYGUR KATLİAMI" YALANI

    Bu haberde olayların nasıl başladığını gösteriyor...DEiğerlerinde ise yaptıkları zulumleri gösteriyor. Sopalarla ve taşlarla nasılda vahşice öldürdüğü görüntüden hiç bahs etmiyorsun. İşine gelmediği için görmüyorsun,yok efendim açmıyormuş vs. Size gelincemi bu görüntü açılmıyor hayret. -ttp://www.youtube.com/watch?v=l7FGHqxl87s - birdaha deneyin.
  3. kaplan-200

    "UYGUR KATLİAMI" YALANI

    Yok dediğiniz video var,birdaha bakın görürsünüz. Özellikle bu vahşete bakın. -http://www.youtube.com/watch?v=l7FGHqxl87s - Ayrıca -http://www.youtube.com/watch?v=ZSLmp8a_bkk&feature=related- fotoğraflardan ibaret değildir ,resimden sonra video görüntüleride içermektedir ayrıca dış işleri bakanı açıklama yaparak çin ile irtibata geçeğini söylüyor. -http://www.youtube.com/watch?v=PWHz3cdoj5M&feature=related - 5 Temmuz günü, Urumçi'de öldürülen ve yaralanan Çin'lilere ait görüntülerin yer aldığı haber bülteninden alınmış. Ve yine bize "uygur katliamının görüntüleri" diye sunulmuş. Birdaha bakın, öldürülen ve yaralanalar çinlileremi ait diyor...Haberin neresinde çinliler öldürülmüş diyor...Bu kadarınada Harbiden pes.... Olayın çıkış nedenini ve gelişen olayları açıklıyor ve daha sonrasını zaten biliyoruz..... Masum çin nasılda iftira atıyoruz çin'e. Biz çin aleyhine propaganda yapalımki AB/D pirim alsın ! yahu ne zihniyet vallahi pes.
  4. İşinize gelmediği için anlamıyorsunuzdur. Sn suhedaya yazdığım çok açık konu hakkında ilk yazılanlara bakın 2 sivas katliamı gibi anlatılımış. Böylesi biruma ise yobazlık denir deim. Oysa olay burada yazılan ve yapılan yorumlar gibi olmadığını daha sonra takip ettiğim haberlerde gördüm.Yine söylüyorum öylesi bir durumda 2. sivas yapmak isteyen yobazdır. Bunun aksine sıradan bir demokraratik tepkiyi yobaz gösterip niteleyende yobazdır ! Konunun başlığını okursanız idda ... Alperen Ocakları üyesi olduğu söylenen gruplar yeni bir provokasyonla sahneye çıktılar! Habere göre: Alperen Ocakları'na üye oldukları iddia edilen yaklaşık 50 kişilik Biret'in konser verdiği Topkapı Sarayı'nın önüne gelerek içeride şarap içildiğini öne sürüp konsere tepki gösterdi. Bu yazıya istinadaden miş-mışlarla yazılmıştır dedim. şimdi anlayabildinizmi. !
  5. Yahu güldürmeyin adamı. Pkk teröristleri ateşkes ilan etmiş diye,döşedikleri mayınları toplayarak temizlemişmi? nasıl mantık bu ? döşemşse olay bitmiştir kime kısmet olursa ona patlar belki asker belki köylü,belkide 3-5 yaşında çocuk. Her zaman söylediğim bir söz vardır.Kendi namusuna sahip olamayan hiç birşeye sahip olamaz.bunlarda böyledir.
  6. Gerçeği görüpte Bunların hiçbirine alkışlamasn olmazmı? Alkışlamak kaderinizdemi var !
  7. SAYIN BAKAN, BÖYLE AYAKÜSTÜ, OLUR OLMAZ YERLERDE, OLUR OLMAZ LAFLAR EDİYOR" Genel Başkanımız Yalçın Topçu, İdil Biret'in Topkapı Sarayı'ndaki konseri öncesinde, Alperen Ocakları üyesi bir grubun saldırı girişimine tepki gösteren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın açıklamalarına sert tepki gösterdi ve sözlerine şöyle devam etti: “Kötü söz sahibine aittir”, “Sayın Bakan böyle ayaküstü, olur olmaz yerlerde, olur olmaz laflar ediyor. Bu, kendisinin köksüz ve sığ siyasetçi olduğu kanaatini hepten güçlendiriyor. Toplumda öyle bir kanaat var. Şimdi toplum diyor ki, 'Bunun kökü yok, sığ, dün bir partide genel sekreterdi, bugün ise bir partide bakan. Zaten bu söylediği sözler de, toplumun bu tespitini doğruluyor. "35 KİŞİLİK BİR GRUP GENCİN MİLLİ, MANEVİ DEĞERLERE GÖSTERDİKLERİ DUYARLILIKTAN ÖTÜRÜ SAVAŞ BALTALARI ÇIKTI" Gençler aslında, Doğu Türkistan'daki zulmü kınamak için bir faaliyetten dönerken, orada organizatörün işgüzarlığı veya ticari kaygısıyla hazırladığı bir pankart görüyorlar. Topkapı Sarayı'nın kapısındaki pankartta diyor ki, "Minderini kap, şarabını kap, İdil Biret'i dinlemeye Topkapı Sarayı'na gel." Nerede dinleyecek? Birinci avluda. Ne o birinci avlu? Osmanlı orduları sefere çıkarken, dua avlusu olarak bilinen bir avlu. Peki, onun yanında ne var? 50 metre ilerisinde kutsal emanetlerin bulunduğu yerler var. Kutsal emanetlerin olduğu yerde de 24 saat kesintisiz Kur'an okunuyor. Gençlerin kızdığı durum bu. Yani asıl maksat orası değil, bu planlanmamış, kurgulanmamış bir olay. Bunun üzerinden, 35 kişilik bir grup gencin milli, manevi değerlere gösterdikleri duyarlılıktan ötürü savaş baltaları çıktı. Zaten bu memlekette kim ezan derse, kim vatan derse, kim bayrak, devlet, millet derse; şahıs olsun, siyasi parti olsun, insaf ölçülerini bir tarafa bırakarak yüklenirler, şimdi onu yapıyorlar" “GENEL BAŞKANIMIZ YALÇIN TOPÇU, ABDULLAH ÇATLI'NIN MEZARINI ZİYARET EDEREK ÇİÇEK BIRAKTI. Genel Başkanımız Yalçın Topçu, Abdullah Çatlı'nın kardeşi Zeki Çatlı ile birlikte, Nevşehir Asri Mezarlığı'na giderek, Abdullah Çatlı'nın mezarına çiçek bıraktı. Yalçın Topçu, daha sonra Abdullah Çatlı'nın annesini ziyaret etmek üzere mezarlıktan ayrıldı.
  8. Sevgili suheda Bu konuyu ilk defa bu forumda gördüm ve aynı zihniyetlerin danışıklı yazılarına istinaden yazdım. Olayın içeriğini araştırmadım....Burada yazılanlara göre 2. sivas katlimı gibi ....O nedenle Anlattıkları abartıları doğru düşünürsek gericilik ve yobazlık olur diye düşündüm. Bakasınıza yukarıdaki yazılara.. Aslında düşünmeliydim.... bunca danışıklı yazının içinde bir bit yeniği ,bir sebi vardır diye !
  9. kaplan-200

    "UYGUR KATLİAMI" YALANI

    Kimsenin beni tutmaya gücü yetmez . İşinize gelince sessiz kalmayalım''susma sustukça sıra sana gelecek'' diyen sizlersiniz, ortalığı yayagaraya verenler şimdi bizim sözlerimizi slogan diye nitelnediriyor. Belki çin'de birşey değişmeyecek ama buradaki zihniyetler değişecek ... Evet verdiğim linkleri ktunnelden verdim dikkat etmedim o nedenle yeniden veriyorum.tarihide yazıyor zaten. -http://www.youtube.com/watch?v=l7FGHqxl87s -Temmuz 09, 2009 -http://www.youtube.com/watch?v=SyiS0hgqeGU&feature=related -Temmuz 09-2009 -http://www.youtube.com/watch?v=ZSLmp8a_bkk&feature=related -Temmuz-08-2009 -http://www.youtube.com/watch?v=PWHz3cdoj5M&feature=related -Temmuz-07-2009 Olay Rabia Kadir falan değil bu zulmü göstwermemek için bu oyuna Rabia Kadir gibi birini başrol oyuncusu gösterip olayı onun üzerinden baside indirgemeyin .fayda getirmez. Bu bugün yapılan bir uygulama değildir ne kadar anlamazdan görmezde gelseniz bu gerçeği değiştiremesiniz. Ben sizin gibi bilmişlik yapmıyorum... Milerle, mışlarla''idda ediliyor''larla yazmıyorumda. 2001 yılında Doğu Türkistanda arştırma yapan bir araştırmacı ile tanıştım ve yaklaşık 3-5 ay yazıştık orada olan bitenleri hatta resimleri benimle paylaştı...Hormon bozukluğu nedeni ile kulağı büyüyen,ensesinde mantar oluşan,doğduğunda sakat dünyaya gelen çocuklar vs. Asıl sağdan soldan duydularını mişleri mışları doğru kabul edip kendi ideolijisine uyarlayarak bilgi sahibi olmadan yalan yanlış haberleri gerçekmiş gibi gösremeye çalışanlar ,dünyanın gördüğünü telvizyonların,gazetelerin açık açık gösterdiği ,sağır sultanın duyduğu bildiğini bile buradan yalanlamaya çalışıyorsunuz...daha ne diyelim. Sizede pes'mi desek.
  10. kaplan-200

    "UYGUR KATLİAMI" YALANI

    Mişleri mışları yazarak kendimizi kanırmayalım diyoruz bizde.
  11. Sayin Rauf TAMER'İN yazısını bu konu ile alakası ne diye düşünmeyin.... Gemide 25 kişilik mürettebat var.Ama 5 tane Somalili korsan gemiyi zaptediyor. Kaçıncı olay bu. Aden Körfezi'nin belalı bir yer olduğu belli. 25 personelin yanına profesyonel cinsten 10 tane de koruma alsana. Hayır. Koskoca Türk gemisi, 5 tane korsana teslim. Üstelik o sularda devriye gezen 2 tane de Türk fırkateyni var. (Ne iş yapıyorlarsa) *** Her tarafımız birden çöktü. Kafamıza çuval geçiren mi istersiniz, askerlerimizi rehin alıp kaçıran mı, yoksa AB yolunda bizi sürekli istiskal eden mi, ne isterseniz var. Bir aşağılanma dönemi yaşıyoruz. Karşımızdakiler mi....... yoksa biz mi iyice havlu attık? *** Somalili korsanlar canımı pek sıktı. Gerçi adı üstünde korsandır. Nereden nasıl saldıracağı ve denizin ortasında ne halt edeceği hiç belli olmaz. Ama korsan bile Türk deyince durup iki kere düşünürdü. Son yıllarda hiç düşünmüyor. Hatta Türk Avı'na çıkmayı daha kolay görüyor. Fransız'ın bize karşı kullandığı üslup, Danimarkalı'nın sergilediği terbiyesizlik, hatta zaman zaman Barzani'den gelen ...... olmasaydı, Somalili korsanları fazla dert etmezdim ama hepsi üst üste gelince kendimi şamaroğlanı hissetmeye başladım. Rauf TAMER-HÜRRİYET.
  12. Yine anlamazdan geliyorsunuz. Evet bu eylemi yapanlar'' çağdışı yobazdır'' bu eylemi yapanların Alperen ocaklarından olduğu belli bile olmadan mişlerle mışlarla asılsız iddalarla yapıştırma yapıyorsunuz. Sizin zihniyetinizi az çok biliyoruz sizin bu şekilde asılsız iddaları gerçekmiş gibi göstermenizde bu haberin doğruluğunu bile çelişkiye düşürüyor. Bendeki çelişki ne onu anlamadım. Olayı yapan kim siz biliyormusunuz...!mış-miş ile cevap vermeyin.Sayenizde Alperenci olacağım bu gidişle.
  13. kaplan-200

    "UYGUR KATLİAMI" YALANI

    Sn cyrano' Halüsinasyon görüyorsunuz. Gerçekte var olmayan bazı olayları yanlış ama gerçekmiş gibi algılıyor yada bilinçli olarak sözde birilerine empoze etmeye çalışıyorsunuz. Olmayan şeye varlık katıp Kızıl kominist Çin ve rusya'yı hoş göstermek amacıyla oluşturulan bu olgu ancak kendi zihniyetini peşinden sürükleyebilir ve inandırabilir.Bu demek değildirki Kızıl kominist çin ve Rus'u kötü gösterip Emperyalist AB/D'yi hoş göstermektir. Biz ne kızıl kominist nede Emperyalistlere aldanmayız.Biz TÜRK'ÜZ, MÜSLÜMANIZ . Bize Bu zihniyetlerden zarar gelmedikçe bizim onlarlada işimiz olmaz. Bu günün dünyasında ,örneklerini gördüğümüz Türk Düşmanlığı olduğu sürece Bu MİLLİYETÇİLİK ruhumuzda var olacaktır.Çünkü güçlü olmak zorundayız.Ne kızıl kominist Çin-rus nede Sömürgeci haçlı emperyalist güç AB/D bizi yok edemeyecektir. Bunların oyununada gelmeyeceğiz...Çin soy kırım yapmadı demek basitliktir...Yok efendim ABD nin oyunuymuş bilmem kimin neyiyimiş. Bu teknoloşide neden görüntü yokmuş! Görüntü var fakat, yapılan bu katliamları görmeyenlerin teknolojinin neresinde olduğunu öğrenmek gerek. Görmek istedikten sonra bu olay ile ilgili görüntü istemediğin kadar çok fazla . İsterseniz bu konuda zahmet etmeyin ve aşağıdaki linkleri tıklayın...Belki görüntülerden ve öldürülen uygur türklerinin cesetlerinin üzerine işediği görüntüleri vediğer haberleride görmüş olursunuz. Vahşet hörüntüsü.... - -http://www.ktunnel.com/index.php/1010110A/0cb592aae3edf7993b7d185fb028cad29ababf8c81613a0a3851e6e0bb91ecc4fd6f21554bba9dd7 15965- -http://www.ktunnel.com/index.php/1010110A/0cb592aae3edf7993b7d185fb028cad29ababf8c81613a0a3851e6e0bbb3ddc3e02f640025bad38c 15965- -http://www.ktunnel.com/index.php/1010110A/0cb592aae3edf7993b7d185fb028cad29ababf8c81613a0a3851e6e0bb94d3bef47c1275158dddf5 15965- Bu insanlık dışı uygulamalar bugün oladı yıllardan beri doğu Türkistandaki insanların üzerinde çin baskısı var ve bu insanların üzerinde nükleer denemeler yapılıyor. Bu gün olduğu gibi Dünya hem kör hemde sağır. Çin'in daha öncen uyguladığı insanlık dışı uygulamalardan bazıları.. Çin hükümeti , Doğu Türkistan'da Müslüman Türk nüfusunun artmasına engel omak için , "doğum kontrolu kanunu"nu acımasızca uygulamıştır. Bu kanuna göre sehirlerde oturanların 2 köylerde oturanların 3 ten fazla cocuk sahibi olmaları yasaklanmıştır. Bu yasağa uymuyanlar çok ağır cezalara çarptırılmaktadır. Geniş kırsal kesimlerde yasağa uymuyan kadınlara; hiçbir tedbir alınmadan toplu kürtaj operasyonları yapılmaktadır. Hamile kadınların çocukları karınlarında çocukları zorla çıkarılarak öldürülmektedir. Kural dışı doğan çocuklara isim verilmemekte , vatandaşlık hakkı tanınmamaktadır. Dini inaçları gereğ , yönetimin bu konusaki yasaklarına karşı gelenler ise hapsedilmektedir. 1991 yılına Hoten vilayetinin Karakaş ilçesinde zorunlu kürtaja tabi tutulan annelerin sayısı 18.765'tir. Bu rakam ilçede anne adaylarının %49'unu teşkil etmektedir. Doğum yasağını tam kontrol edebilmek için 1992'de bu bölgeye 432 Çinli memur tayin edilmiştir. Çin'in en büyük nükleer merkezi ve deneme alanı Doğu Türkistan'dadır .Hükümet hiçbir koruyucu tedbir almaksızın, bölgede nükleer denemeler yapmaktadır. Halk çeşitli hastalıklara yakalanmakta, çocuklar ise sakat doğmakta yada ölmektedir... vucutlarının farklı yerlerinde hormon bozukluğundan dolayı şekil bozukluğu yaralar vs çıkmaktadır. Bu tehlike ve tehdit karşısında halk tamamemn savunmasız ve korunmasızdır.Sebze ve meyve çeşitlerinde azalma ve radyoaktif etkiler görülmektedir. bu nedenle batı ülkelerinin Çin'den ithal ettikleri Doğu Türkistan'da üretilen kuru yemişlerde radyasyon tespit etmeleri üzerine Doğu Türkistan kaynalklı ürünlerin ithalini yasaklamaları, bunu bir kanıtıdır. Bunca zulüm ve insanlık dışı olaylardan sonra sonra, Yok efendim Çin masummuş,bu Amerikan prpogansaıymış demek gerçekten çok komik bir durum BİZE SADECE ÖZÜMÜZE DÖNMEK,DEĞERLERİMİZE SAHİP OLMAK YARAŞIR….BAŞBUĞ ATAÜRK’ÜN DEDİĞİ GİBİ ” BİZ HER ŞEYDEN ÖNCE VATANPERVER TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ” MİLLETİMİZİN VE DEVLETİMİZİN BEKASI İÇİN BÖYLE OLMALIYIZ… ''GÜÇLÜ OLMALIYIZ,GÜÇ BİRLİKDEN DOĞAR.''
  14. Son zamanlarda Aynı zihniyetteki insanların,Alperen ocaklarını hedef alan bu propagandaların bir geçerli gerçek sebebi olmalıdır sanırım. Bakıyoruz hep aynı zihniyetteki insanların saldırısına uğruyor....O nedenle biraz daha düşünmek lazım !
  15. Onlar işini bilir siz merak etmeyin....! Onların hepsi bu vatan için gönül vermiştir, her birininin ayrı,ayrı hikayeleri var.Her biri kucağında arkadaşını şehit vermiştir,gazi vermiştir her biri onlarca askeri emir komuta etmektedir kimseninde nasihatına ihtiyaçları yoktur. Onların hepsi bu vatan için var. Bu tartıştığımız konu ise onların aile mesleleridir umarım istedikleri gibide olur.
  16. Asker dışarıda istihbarat bilgileri yada devlet sırrını açıklamıyor. en az 3-5 astsubay -uzman arkadaşım var yeterlimi?
  17. Yine yapacağınızı yapıyorsunuz sayin dünyahepimizin. Burada milliyetçiyim diyen vatan severim diyenlerden bu konuya hak veren oldumu? Bu yapılan Elbette çağdışı ve yobazlıktır. Sizin milliyetçilere saldırma amacı ne, ideoloji ! Yine kimin ne olduğu belli olmayan provakatörlerin milliyetçi olduğunu söylüyorsunuz ''olduğu söyleniyor,idda ediliyor ,miş,mış vs. Gerçeklerden haberiniz yok işinize ve ideolojinize nasıl geliyorsa mişleri,mışları doğru kabul edip milliyetçilere ve vatan severlere ülkenin gerçek sahiplerine saldırıyorsunuz. Eğer her fırsatta pkk'ya dtp'ye sözde demokratlara ve her şehit haberi geldiğinde sus pus olan,Cumhuriyet elden gidiyor diye ortalığı yaygaraya verenlere karşı olmak vatan severlikse ve vatanın gerçek sahibi ise bende onlardanım....
  18. Sizden zor birşey istemiyorum... Çıkın ve sokakta gördüğünüz astsubay ve uzmanlara sorun bakalım nasıl bir cevap alacaksınız! Araştırmayı kendiniz yapın ,Siz sorun,istediğiniz kişilere sorun,Sivil yargıyı istiyormusun diye sorun ve cevabını kendiniz alın bizimle paylaşın. Bu kadar basit. Askeri kendine kalkan olarak kullanarak uzuz politika yapmaya gerek yok. Asker hepimizin Askeridir. Askeri savunuyormuş gibi gözüküp karşı görüşü taraf olarak göstermenizde ucuz politikadı.Eğer bu sistem yanlız subaylar için işliyorsa ve bu teşkilatta 4/3 oluşturan ast'lar rahatsızlık duyuorsa bu yanlışı kabul etmek Asker düşmanlığı değildir...
  19. Bayrağını kap Çağlayan'a koş.. Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı soykırım, bugün saat 17.00’de İstanbul’da dev miting... “DOĞU Türkistan ile Dayanışma ve Zulmü Tel’in Mitingi”ne aralarında Beşiktaş Çarşı Grubu, Genç Fenerbahçeliler ve Ultra Aslanlar’ın da olduğu yaklaşık 250 sivil toplum kuruluşu destek veriyor.
  20. Bakın dostum Sivil hiyerarşide sorgulama-yargılama-cezalandırma konumuz değil. Bu konu dikkatimi yıllardan beri çekiyordu gündem oluncada yazmak istedim...Bu gerçeğe istediğiniz kadar politik yön verin fark etmez . Söylüyorum size yoldan geçen askere yada varsa akrablarınız sorun ne diyorlar. Zaten her yerde her durumda problem var demiyoruz. İyi bir yönetici olmayan amirin astına, botun boyasız,geç kaldın,düzgün selam vermedin gibi keyifi ceza verebileceğini-verdiğini düşünün.Her komutan iyi bir yönetici değildir-olmaya bilir. Sivil hiyerarşide başka bir kurumda böyle hürriyeti kısıtlayıcı ( 2-7-21 gün oda hapsi diyebiliyorlarmı?) ceza varmı bilmiyorum duymadım. Sorgulama ve yargılamalarda her kurumun kendi hakimi savcısı'da yoktur. Hukuk tek'dir.Herkes için geşerlidir. Bu sivilde olsa Askerde olsa fark etmez. Bu gün polis teşkilatı kendi yargılamasını neden yapamıyor ,yada öğretmenler,işçiler vs? Yapmasıda doğru olmaz zaten. Biz hukuk devletinde yaşıyoruz ve her ne sebeple olursa olsun yaptırımlar hukuksal ehliyeti olan insanlar tarafından ve insan haklarına uygun şekilde verilmelidir. Bu insanlar terörist değildir,katil değildir . Şimdi o cezayı veren kişi nedir hakimmidir savcımdır ,ceza alan kişiyi kim savunmuştur savunmasını kendimi yapmıştır savunma yapması için imkan verilmişdir. Yoksa Savunmanız yetersiz görülmüz 7 gün göz hapsi uygun görülmümü denilmiştir. Yoksa bu cezayı veren makam bütün bunların hepsi midir, hem hakim hem savcımıdır. Unutmayın hukuk olmazsa hiçbir şey olmaz hukukun ilkelerini kabul edersek sorunların altından en kolay şekilde kalkarız. yıl 2009 garip bir uygulama değilmi. AYRICA BU GERÇEĞİ GÖRMEK ''TARAF'CI OLMAK DEĞİLDİR. TAM AKSİ BEN ''YENİÇAĞ''CIYIM
  21. Ceza verme yetkisinin kişilerde olduğunu Askeri ceza kanunu söylüyor.ben yada başkası değil. Sudan bahanelerle Astsubaylar 2 yürbaşı rütbesindekiler 7 albay seviyesindekilerde 21 gün ceza verebiliyor. Buna nasıl hüküm getirdiğimi ise ACK. DİSİPLİN CEZALARI: Madde 19 - Disiplin yoluyla aşağıda yazılı olan hapis cezalarından başka hürriyeti tahdit eden hiç bir ceza verilemez. Göz ve oda hapsi olarak dört hafta, (...) olarak üç hafta ceza verilebilir Madde 162 - 1 - Aşağıdaki yazılı fiilleri işleyenler amirleri tarafından salahiyet dairesinde cezalandırılabilirler. A: Disiplin tecavüzü: Askeri terbiyeyi, disiplini bozan ve hiç bir Ceza Kanununun maddelerine uymayan fiiller ve tekasüller; B: Kabahatler: Askeri Ceza Kanununun 18 inci maddesinde yazılı olan fiillerin hafif halleri; 2 - B fıkrasında gösterilen bir kabahatin disiplin cezasiyle cezalandırılması veya mahkemeye tevdii disiplin amirinin reyine ve takdirine bağlıdır. DİSİPLİN CEZALARININ VERİLMESİ : Madde 163 - 1 - Disiplin cezaları fiilin kast veya kayıtsızlıkla vukuu halinde verilebilir. 2 - Disiplin tecavüzlerinde, disiplin amiri ceza verip vermemekte salahiyeti dahilinde takdir hakkını haizdir.(Bu tecavüz kişiye göre değişebilir iyi bir yönetici olmayan keyfiyete sebebiyet verebilir. vs.) 3 - Disiplin kabahatlerinde ceza mutlaka verilecektir DİSİPLİN CEZALARININ NEVİLERİ : Madde 165 - (Değişik madde: 22/03/2000 - 4551 S.K./32 md.) Askeri şahıslar hakkında verilebilecek disiplin cezaları şunlardır: A) Subaylar, astsubaylar, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarmalar ve uzman erbaşlar hakkında: 1. Uyarı. 2. Aylık Kesilmesi: Ek göstergeler dahil, cezalının brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır. 3. Göz Hapsi: Dört haftaya kadar. 4. Oda Hapsi: Dört haftaya kadar ------------------------------------------------------- 1 - ÖZETİ:Bir yıl içerisinde disiplin amirlerince toplam 30 günden fazla disiplin cezası alan uzman erbaşın sözleşmesinin feshedilmesi işlemi hukuka uygundur. Dergi No:9 Karar Dairesi:AYİM.1.D. Karar Tarihi:12.04.1994 Karar No: E.1993/837 Karar No: K.1994/516 ÖRNEK MAHK KARARI: ÖZETİ:Özlük savunma ve disiplin ceza kararının bulunmaması karşısında, hükümsüz olan bu ceza da dikkate alınarak, 30 günden fazla disiplin cezası olduğu gerekçesiyle tesis edilen sözleşme feshi işlemi hukuka aykırılıkla sakatlanmıştır. Davacı vekili 20.8.1998 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16.9.1996 tarihinde Tunceli 4.Komd.Tug.K.lığı ile 2 yıllık uzman erbaşlık sözleşmesi yaparak, P.uzm.çvş. olarak aynı Tugay 4.Tb.10.Bl.K.lığı emrinde göreve başladığını ve 5.7.1998 tarihinde bir yıl içinde 30 günden fazla (toplam 35 gün) oda hapsi cezası aldığı gerekçesiyle sözleşmesinin feshedildiğini, oysa davacının sözleşmesinin ilk yılı içinde hiçbir ceza almadığı gibi, tam sicil ve olumlu kanaat aldığını, 7 adet takdirname ile taltif edildiğini, gönderildiği iki kursu derece ile bitirdiğini, Ağustos 1997 atamalarında davacının her iki sicil üstünün de değiştiğini, telsizini bir operasyonda düşürdüğü gerekçesiyle Bl.K.ca 26.2.1998 tarihinde verilen 7 gün oda hapsi cezasının isabetli olmadığını, çünkü davacının aynı gün kısa bir süre sonra telsizini karlı arazide arayıp bulduğunu, 4.3.1998 tarihinde bu cezanın infazının sona ermesini takiben bölüğün arazi görevine çıkması ve kışlada bırakılan bir teğmenin de o esnada dışarıya çıkması nedeniyle, ailesine telefon etmek ve para göndermek amacıyla kimseden izin alamayarak Tunceli PTT’sine gitmek amacıyla çarşıya çıktığını ve aynı gün 11.00 - 13.00 sıralarındaki bu çıkışını takiben, durumun Bl.K.na iletilmesi sonucu, bu fiilinden dolayı da Bl.K.ca 7 gün oda hapsi cezasiyle tecziye edildiğini, güvenlik operasyonları nedeniyle taburun Bingöl’e intikalinden sonra 10.5.1998 gecesi davacının banyo yapma ihtiyacı duyduğunu ve saat 05.00 sıralarında banyonun bulunduğu yolun sağındaki kışla kesimine geçip banyosunu yapıp kendi yattığı koğuşa dönerken, uzaktan tabur komutanı tarafından görüldüğünü ve mazeretini beyan etmesine rağmen Tabur Komutanınca usulen savunmasının alınarak 21 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığını, verilen disiplin cezalarının hepsinde de ortada ceza verilmesini gerektirecek herhangi bir disiplinsizlik mevcut değilken ceza tayini karşısında, bu cezaların yok hükmünde sayılması gerektiğini, bu nedenle sözleşmenin feshi işleminin sebep unsuru açısından hukuka aykırı düştüğünü, sözleşmesinin ilk yılında son derece başarılı olduğu aldığı siciller ve takdirlerle sabit olan davacının, sözleşmesinin ikinci yılında sicil üstlerinin değişmesi ve bu şahısların özellikle uzman erbaş personele şartlanmış şekilde karşı olması nedeniyle kısa bir süre içinde harcandığını, nitekim bu sicil üstlerinin tabura gelmesinden sonra 47 uzman erbaştan 34 ünün ya sözleşmelerini yenilemeyerek ya da feshedilerek kısa bir süre içinde TSK’den ayrıldıklarını, dolayısıyla sudan bahanelerle ve arka arkaya verilen cezalarla davacının sözleşmesinin feshinin aynı zamanda amaç unsuru yönünden de hukuka aykırılıkla sakatlandığını belirterek; söz konusu menfi işlemin iptalini talep ve dava etmiştir.Biran için, sebep ikamesi yoluyla 14 gün oda hapsi cezasının davacının Uzman Erbaş Yönetmeliğinin 13 ncü maddesinde öngörülen görevde başarısızlığını ya da kendisinden istifade edilemeyeceğini ortaya koyduğu düşünülerek, sözleşmenin feshine ilişkin işlemin sonuçta hukuka uygun olduğu düşüncesi akla gelebilirse de; davacının kısa bir süreye sıkıştırılmış söz konusu disiplin cezaları dışındaki hizmet safahatının çok parlak bir düzeyde olduğu, OHAL bölgesindeki operasyonlardaki başarıları, üstün cesaret ve feragatı, eğitim ve atıştaki üstün performansı nedeniyle toplam 7 adet yazılı takdirle taltif edildiği, sözleşmesinin ilk yılında her üç sicil üstünce mükemmel düzeyde davacıya sicil verildiği maddi vakıaları karşısında, davacının görevde başarısız olduğunu söylemek ya da kendisinden istifade edilemeyeceğini kabul etmek yaşamın olağan gerçeklerine ters düşer. Dolayısiyle, bu yönden de işleme hukukilik atfetmek mümkün bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının sözleşmesinin feshine ilişkin işlem sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka aykırı görüldüğünden, İŞLEMİN İPTALİNE Dergi No:14 Karar Dairesi:AYİM.1.D. Karar Tarihi:12.01.1999 Karar No: E. 1998/641 Karar No: K. 1999/44 -------------------------------- DİĞER BİR ÖRNEK İSE 22 Aralık 2005 tarihli karara konu olan dava, 1967 doğumlu bir astsubay üstçavuşun görev yaptığı kıtada yarbay Ö.Ç. tarafından 14 Ekim 1994'te emre itaatsizlikle suçlanması üzerine gelişti. Yarbay, astsubayı Askeri Ceza Kanunu'nun (ACK) 171. maddesi gereğince emre itaatsizlikten 21 gün oda hapsi ile cezalandırdı. Astsubay bu cezasını subay cezaevinde çekti. Astsubay ilk olarak tabur komutanlığına başvurdu ve yarbayın ceza yetkisine itiraz etti. Tabur komutanlığı 'oda hapsi Askeri Ceza Kanunu'na uygundur' gerekçesiyle itirazı reddedince astsubay, konuyu Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne (AYİM) götürdü. Bu başvuru da reddedilince Ocak 1996'da AİHM'ye başvuran astsubay Türkiye'den 400 bin avro tazminat istedi. Bunu ne ben nede başkası söylüyor.
  22. Ölüm getiren rütbe ayrımcılığı Meclis gündeminde Uzman Çavuş Ali Uçar'ın 16 yaşındaki oğlu Emrah, babasının rütbesi yetmediği için astsubay ailelerinin yararlandığı askerî tesise alınmadı. Bunun üzerine tesise gizlice girmeye çalışan Uçar, elektriğe kapılarak hayatını kaybetti. Çorlu'yu yasa boğan olay dün Meclis gündemine taşındı. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün cevaplaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde, ölüm getiren rütbe ayrımının ne zaman kaldırılacağını sordu. İddiaya göre Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 5. Kolordu Komutanlığı'nda görevli Uzman Çavuş Ali Uçar'ın 16 yaşındaki oğlu Emrah Uçar, arkadaşlarıyla birlikte Marmara Ereğli'sinde bulunan subay ve astsubay ailelerinin yararlandığı askerî tesislere gitti. Babaları astsubay olan üç genç tesise girerken Uçar, babasının 'uzman çavuş' olması nedeniyle alınmadı. Bunun üzerine Uçar, tesisin tel örgülerinden atlayarak içeri girmek istedi. Lise öğrencisi, elektrik direğindeki akıma kapılarak hayatını kaybetti. Tesisteki rütbe ayrımı, Meclis gündemine geldi. Sevigen, Gönül'ün cevaplaması istemiyle verdiği önergede şu soruları yöneltti: "Rütbe gerekçe gösterilerek sınıf ayrımının eşlere, çocuklara yansıtılmasını ne kadar doğru buluyorsunuz? Aynı devlete hizmet eden, aynı kurum çatısı altında çalışan, aynı lojmanda oturan insanların sosyal tesislerde ayrıştırılmasını hangi sebeple açıklıyorsunuz? Henüz rütme ayrımını kavrayacak yaşta olmayan bir gencin ölümüne sebep olan bu uygulamayı kaldırmayı düşünüyor musunuz?" ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ Emrah'ın öleceğini söylemiştim size! Ben size bir dört yıldır hiç olmazsa işte bunu da anlatmak istedim. Kimse anlatmak istemediği için daha çok anlatmak istedim. Hamaset paçalardan aktığı, hakikatler asla görülmediği, görülmek istenmediği, gizlendiği için daha da çok anlatmak istedim. Şanlı derken, onbinlerce, mevcudun neredeyse yüzde 90'ının nasıl acılar çektiğini öğrendiğim, duyduğum, dinlediğim, binlerce mektuplu, elektronik postalı, sms'li, telefonda canlı sesli tanığım ve tanışım olduğu için çok çok anlatmak istedim. Pohpohlanan ama hep kol kırıp yen içinde bırakıldığı için, insan acıları asla fark edilmek istenmeyen, şehitlerine devlet ve millet törenleri düzenlenirken, onbinlerce görevlisi sık sık yerin dibine sokulan bir kurum, bir durum kavranılsın diye sık anlatmak istedim. Bunalımları, intiharları, acı çeken aileleri, ayrımcılığa uğrayan çocukları, aşağılamaları, yasakları, onca kıdeme iki dudak arasında hakaret veya cezaları bilmezsiniz diye durup durup anlatmak istedim. Bunun da demokrasi, insan hakları, adalet, hukuk meselesi olduğu hiç akıllara gelmiyor diye bir daha anlatmak istedim. Ve esasta... En cumhuriyetçi kurumun... Bize en çok cumhuriyet dersi veren kurumun... Cumhuriyeti en çok koruyup kolladığını iddia eden kurumun... Cumhuriyetin adalet, eşitlik, kardeşlik ilkeleriyle nasıl derinden çeliştiğini... Cumhuriyetin zümre egemenliğine, imtiyazlara, ayrımcılığa karşı idealleriyle nasıl çatıştığını, bizzat kurumun içindeki yüz binlerce insanın tanıklığıyla belki nihayet anlarsınız diye anlatmak istedim. *** Şimdi, birçoğuyla aynı siyasi görüşleri paylaşmıyor olsak da, aynı insani hislerde buluştuğumuz, şu dört yılda birbirimize fikir ve duygu kattığımız onbinlerce asker dostum var. Bazen tehdit, bazen dava, bazen küfürlere, bazen alaylara, bazen sivil ve askeri büyük vaatlere, yalanlara ve dolanlara, ama ille de Meclis'teki, siyasetteki, hükümetteki, medyadaki sessizliğe, tabutlara ve tabulara karşı ısrar ve inatla işte bu yüzden de anlatmak istedim. *** Şimdi siz de düşünün: Liseli genç... Babası profesyonel asker... Asker çocuğu arkadaşlarıyla askeri kamptan denize girmek istiyor... Onu içeri almıyorlar... Çünkü babası uzman çavuş... Çünkü babası şehit düşerse, duruma göre, tabutu başına koşuşuyor komutanlar, bakanlar, başbakanlar... Ama canlı ise, ne eşin dostun sokulduğu orduevi kapısına bir öğün yemek için yanaştırılıyor, ne eş, dost dolu askeri kampın kumuna, denizine kavuşturuluyor... 22 yıllık asker çocuğu gizlice girmek, arkadaşlarının yanına gidebilmek istiyor... Orada elektrik var... Elektrik de biliyor, kim girer, kim giremez... Bedenine çarpıveriyor 16 yaşındaki Emrah'ın... Yere cansız seriveriyor! Kimine göre, derler ya, Emrah zayiat... Lakin ille de Emrah artık askeri kamp şehididir! *** İşe bakın ki ey ahali... Ey hükümet... Ey Genelkurmay... O duvar, o duvarınız, o cumhuriyet, demokrasi karşıtı yasaklarınız... Aynı şehit töreninin sessiz tabutlarında olduğu gibi... Cansız Emrah'a artık vız geliyor... Canlı, hayat dolu, umutlu bir çocuk, bir genç olarak sokmadığınız o kıymetli askeri kampınızın hudutları dahiline, handiyse inadına, ceset olup düşüyor... Hadi kovun o cesedi de oradan... Misal olmasın, emsal olmasın, kuralları, töreleri bozmasın... Rütbeleri çiğnemesin, yerini, haddini, nizamını, babasını bilsin. Hadi bir oda hapsi sallayın 16 yaşında bir cesede. *** Ya da... Yapıyorsunuz ya arada... İşte Ey Türk Gençliği... Şimdi, bu kez utanmadan değil, utanarak, sıkılarak da olsa gidin... Cenazesinde saf tutun... Başı açık ya da kapalı, hiç fark etmiyor ya o anda, annesine, ninesine sarılın... Söz verin millete... Ayrımcılığın, cumhuriyet ve demokrasi ve de insan hakları ihlallerinin bu kadarı da artık yetecek, artık bitecek diye! *** İşte bunları anlatmak istedim en az bir dört yıldır. Yaşayanlar zaten hemen bildi... Ölenler zaten yaşayarak gitti. Günahı... Anlamak, görmek, bilmek istemeyenlerin; saklamak, gizlemek, bastırmak, susturmak, bu düzen böyle gider diye kusmak, kusturmak isteyenlerin boynuna! Sözde yok ama... Bu da bir nevi bedelli askerlik işte! Bedeli evladının canıyla ödeneni. Umur TALU-SABAH
  23. Tebrik ettiğiniz Ahmet Türk zihniyeti.
  24. Türk'üm ve ne mutlu Türk'üm diyeceğim elbette ben Türk topraklarında yaşıyorum Bayrağımda Türk bayrağı. Kendilerimizin ait olduğu toplumlarda Türk toplumudur...Farklı kökenlere sahip olsalarda Türk toplumudur çünkü Türkiye Cumhuriyeti toprağında ve Türk bayrağı altında yaşıyoruz. Bunu farklı düşünerek nifak sokmakta, Zihniyet sorunudur.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.