-
İçerik Sayısı
694 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
9
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
delifırtına tarafından postalanan herşey
-
Tutmadı...Kardeşim ne diyosun sen, erkek milletine yüz verirsen astarını da ister Çizgi film izliyosun (ben tom ve jerry izliyomda)
-
NASIL BİR EVDE VE NEREDE YAŞAMAK İSTERDİNİZ?
delifırtına şurada cevap verdi: sardunyam başlık Havadan Sudan Konular
Göl kenarında ahşapla taştan yapılmış bir evde... -
Özgürlüğün Resmi Küçük kızın babası İspanya`nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı. Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı... Çok üzülmüştü küçük kız. Babasına söyledi bunu, o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi. Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?" Küçük kız babasına eğilerek, sessizce şöyle dedi : "Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri... Alıntı
-
Taylan Abimiz Evleniyor...
delifırtına şunu cevapladı bir başlık içinde Turkish-Media.Com Forum Ailesi
Vah vahhhhhh.... Düğün tarihine ne kadar kaldı? Hani diyecektim yol yakınken...Neyse canım kafanı karıştırmayayım Sana düğün hediyesi resim hediye etmek isterdim.İki tane arasında kararsız kaldım,artık sen hangini seçersen... ( ) ( ) Herşey gönlüne göre olsun,mutluluklar dilerim -
Resim:Gürbüz Doğan Ekşioğlu Bir Zen ustasına müritlerinden biri yaklaşmış; “Usta, ben çok mutsuzum, mutsuzluğuma bir çare bul!” demiş. Usta, adamın gözlerinin içine bakarak, “Çok mu mutsuzsun? Senden daha mutsuz biri olamaz mı yeryüzünde?” diye sormuş. “Şey, olabilir” diye yanıt vermiş mürit. “İyi öyleyse” demiş usta. “Git, senden daha mutsuz bir kişiyi bul, ona yardım et, mutlu olduğunu göreceksin.” Ustanın önerisinin doğru olduğunu anlamak için bir kez bile denemek yeter. Herkesin halinden şu ya da bu şekilde şikayetçi olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Çünkü yaşamı ve kendimizi çok ciddiye alıyoruz. “Melekler uçarlar, çünkü kendilerini hafife alırlar” diye okumuştum bir yerde. Biz insanlar, yaşamı kendimize zehir etmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Ya geçmişin suçluluk duyguları altında eziliyor ya da gelecek hakkındaki korkularımızla kendimizi yiyip bitiriyoruz. Oysa sahip olduğumuz tek şey, şu an. Anı yaşamak yerine geçmişle gelecek arasında bocalayıp duruyoruz. Geçmişte birçok hata yapmış olabiliriz. Aslında hata diye bir şey de yok. Geçmişteki o an bildiğimiz seçeneklerimiz arasında bize en iyisi, en doğrusu gibi gelmişti bugün hata diye nitelendirdiğimiz şey. Bugünkü bilgimizle ise başka yolların da olduğunu görüyoruz. Hatalarımız bizim en güzel öğretmenlerimiz. Bir insanın mutluluk anlayışı yaşamındaki “keşke”lerin sayısıyla ölçülebilir. Ne kadar çok “keşke”miz varsa o kadar çok geçmişte yaşıyoruz ve mutsuzuz demektir. Ama insanlar hatalarından ders çıkarmak yerine yalnızca pişmanlık duymakla yetiniyor. Bu yüzden de özeleştiri için, objektif bir değerlendirme için gereken zamanı ayırmıyorlar kendilerine. Sanki kendilerini yeterince cezalandırıp yeterince acı çekerlerse mutluluğu hak edeceklermiş gibi. Her olay bize bir şeyler öğretmek, olgunluk kazandırmak için karşımıza çıkıyor. Demir nasıl dövüle dövüle güçlü hale geliyorsa, insan da hatalarından öğrene öğrene güç kazanıyor, olgunluk kazanıyor. Ya gelecek hakkındaki korkularımıza ne demeli? Bu kez, “keşke” sözcüğünün yerini “ya” sözcüğü alıyor. “Ya şöyle olursa”, “Ya böyle olursa, ben ne yaparım?” Korkular genellikle kaybetmek üzerine oluyor: gençliği kaybetmek, güzelliği kaybetmek, maddi güvenceyi kaybetmek, sağlığı kaybetmek, sevilen kişiyi kaybetmek, şanı, şöhreti, iktidarı kaybetmek… Kaybetmek korkusuyla yaşayan kişinin mutlu olmasına olanak var mı? Yitireceğimizden korktuğumuz her şey dışsal güçleri temsil eder, içsel gücümüze, özümüze ait olan şeyleri değil. Sürekli olarak kafamızda geleceğe ait korku senaryoları ürettikçe kendimizi bu senaryolarda başrol oynamaya hazırlamış olmuyor muyuz? Ve insanın başına gelen de korktuğu olmuyor mu? İnsanın kaderini çizen şey kafasındaki düşüncelerdir. Ne düşünüyorsak oyuz. Her şey düşünceden doğar. Düşüncelerimizi denetlemeyi öğrenirsek güzel, olumlu, iyi düşünmeyi seçersek yaşamamızın da mucizevi bir şekilde değiştiğini göreceğiz. İstediğimiz şeyleri gerçekleştirmek sanıldığı gibi zor değil. İstediğimiz şeyin üzerinde yoğun olarak düşünmek ve içten istemek gerekiyor. Hiçbir şekilde “Ya olmazsa?” diye aklımızdan geçirmeyelim ama... Çünkü o zaman farkında olmaksızın olumsuz beklenti içine girmiş oluruz. En önemlisi de istediğimiz şeye kendimizi layık görmemiz. Neye gereksinme duyuyoruz? Sevgiye mi, paraya mı, zaman mı? Bunlara sahip olmamız için bir koşul daha var: önce neyi istiyorsak onu vermemiz gerekiyor. Hiç tohum ekmeden ürün alınır mı? Bizim başkalarına vermekten korktuğumuz şeyi evren bize niye versin ki? Vermekten korkmak, kaybetmekten korkmak demektir. Verince ondan yoksun kalacağımıza inanmaktır. Yokluk bilinciyle bolluk bilincine varılmaz. Bugün gereksinim duyduğunuz şeyi sizden daha çok gereksinimi olan bir kişiye karşılık beklemeden verin. İlgiye gereksinimi olan bir insana ilginizi, zamanınızı verin. Yan apartmandaki yaşlı kadına sevginizi verin. Cebinizdeki paranın suyunu çektiğine bakmadan yüzde onunu sizden daha zor durumda olana verin. Bilin ki geride kalan yüzde doksan, yüzde yüzden daha “bereketli” olacaktır. Ama içinizden gelerek verin. İçinizdeki “kendinizi sevme” ibresinin yükseldiğini göreceksiniz. Yazan:Nil Gün
-
Aşk, elbette ki cinsellikle düşünülecek,yoksa bir ana-babadan olduğumuz gerçeğini inkar etmiş oluruz. Burada söz edilen aşk kadın-erkek ilişkisi, ilahi aşk değil ki... Aşk da bencede yaş önemli değildir ama, amaaaa...Çiftler cinsel yönden eşitse... getirin 20 lik bir genç kızı koyun bir 70 liğin yanına.Olmaz efendim olmaz,ama istisna bi 70'likse o başka
-
Hiçbir liman güvenli değil bu fırtınaya
-
Sorun şu ki Tanrım, gömleğim önden yırtıldı. Gömleğim önden yırtıldı ve artık hiç kimseye masumiyetimi ispat edemiyorum. Bu bir kaza sadece ve sonucu değiştirmiyor Kuyuda saklanıyorum uzun yıllardır. Gelip geçen kervanlardan gizliyorum kendimi. Esir olmak korkusu, pazarlarda satılmak korkusu yapışıyor boğazıma. Kendi karanlığımda boğulmayı seçiyorumDışarı çıktığımda gökyüzünü ciğerlerime çekip, çocukları havasız bırakmak endişesi var üzerimde. Böylesi garip ve bir o kadar saçma endişeler taşıyorum. Oysa ne Meryem’in iffetinden şüphe etmişliğim var ne de Magdalena’ya bir tek taş attım. Gömleğim önden yırtıldı ve artık kimseye anlatamıyorum suçsuzluğumu. Tanrım bu nasıl bir yorgunluktur? Uhud az önce sona ermiş gibi nefes nefese yürüyorum. Sözlerin nasıl da yoruyor bedenimi. Sarsılıyorum, titriyorum, ateş vücudumu sarıyor. Gözleri çalınmış savaşçılar dolduruyor uykularımı. Kadınların çığlıklarıyla uyanıyorum gece yarıları. Yatağımdan ölü çocukların şarkılarını topluyorum sabahlara kadar. Şeytanın kirli tırnak aralarından besleniyor kentliler. Işık, biraz ışık lütfen! Mabedlerin karanlığında günaha el açıyoruz. Biraz inşirah lütfen! İstatistik tablolarında ölümler düşüyor payımıza. Gazete manşetlerinde tüketiyoruz hayatı. Hayata gözlerimi kapıyorum. Hayata kalbimi kapıyorum. Hayata ruhumu kapıyorum. Sesler ve ışık yok artık. Aşk ve merhamet yok. Böylesi yoksuluz işte Tanrım! Kentin büyük ve gösterişli binalarına sıkışmış ruhlarımız. Bir gün uzaklarda düşeceğim. Kimselerin tanımadığı yerlerde düşeceğim ve öylece kalakalacağım. Bedenimden yayılan kokular rahatsız edecek iyi giyimli insanları. Korkarım bir gün uzaklarda düşeceğim. İşte böylesi korkular düşüyor birden üzerime ve ben ne yapacağımı şaşırıyorum. Kiminle konuşacağımı ve nereden başlayacağımı sözlerime. Kelimelerin dişlerimin arasında sıkışacağından ve hep yarım kalacağından cümlelerin. Başlayıp da yarım kalmış aşklarım gibi. Tam söyleyecekken dilimin tutulduğu aşk itirafları gibi. İtiraf edilmemiş aşkların mezarlığına dönüyor kalbim. Ya yağmur bastırıyor o sırada ya da bir yaprağın dansına takılıyor gözlerim. Sık sık uzaklara dalıyorum. Sanırım ben uzaklarda düşeceğim. Otobanda ölmüş kediler tırmalıyor zihnimi. Ben en çok ateş böceklerine kanıyorum. Sorun şu ki Tanrım; gömleğim bir kavgada önden yırtıldı ve ben kimselere anlatamıyorum. Kimseler inanmıyor gözlerimdeki yaraların gerçek olduğuna. Oysa ne Meryem’in iffetinden şüphe ettim ne de Magdalena’ya bir tek taş attım. Kalbime sıkışmış bir hayvan içimden kemiriyor bedenimi. Sık sık uyanmam bundan gece yarıları. Çalan her telefondan ürküyorum. Yastığımla başımı kapatıp kurtulmaya çalışıyorum. Söyleyebileceğim hiçbir şey yok. Artık buradan gitmelerini ve başka kabuslara düşmelerini diliyorum. Bu gecenin hiç bitmeyeceğinden korkuyorum. Yaşlı kadınların hayatlarını çalıyor kargalar. Her sabah evlerin önünde siper tutuyorlar. İşte böylesi endişeler çınlıyor kulaklarımda. Böylesi gereksiz, böylesi saçma. Tanrım biliyorum senden çok şey istiyorum. Ve biliyorsun ki artık bir başkası yok. Ve biliyorsun ki kalbim yarılacak. Biliyorsun ki geceler uzamaya başladı. Biliyorsun ki, “yalnız hüznü vardır, kalbi olanın.” Tarık Tufan/Kentşarkıları
-
21 ARALIK 2012 TARIHINDE KIYAMET KOPACAK MI?
delifırtına şurada cevap verdi: philipglass başlık Bilim Dünyası
Kıyamet koptuktan Sonra Gazetelerdekİ Haberler... Kıyamet koptuktan sonra dünyada neler yaşanırdı diyenlerdenseniz Sabah : Biz Öldük! Anadolu ajansi : Kiyamet koptu ( A.A) Zaman : Biz demistik, böyle olacagi belliydi! Dünya Gazetesi : IMKB' de endeks bir daha yükselmeyecek. Hafta Sonu : Ayhan Isik ile Hülya Avsar gizlice bulustular Erkekçe : Ayin hurisi Fanatik Gazetesi : Bu maçin galibi yok! Cumhuriyet : Sonunda Ata'miza kavustuk. Bilim Teknik : Evren hakkinda bütün bilmediklerimiz... Oyun dergisi : Game Over Elle :Yargi gününde aninda 10 kilo verin! Para : Kiyametten kâr yapmanin 100 yolu Star Gazetesi : Sok! Kandirildik, Seytan aslinda iyiymis! Aktüel : Mahser günü yanininizda olmasi gereken 2 sey: Sevaplar ve Isiya dayanikli elbise Auto Show : Sirat köprüsünde saniyede 100 km ye ulasan son model arabalar Arena Ugur Dündar : Cennete rüsvetle kaçak giren günahkarlarin tüyler ürperten dosyasi Hürriyet Ertugrul Özkök : Iyimserligi elden birakmayalim, hiç olmazsa cehennemde isinmak için yakit parasi yok! Radikal : Yeni dosyayi açiyoruz: Yesil itirafediyor. Aslinda kiyametten Susurluk çetesi sorumlu. Show TV Reha Muhtar : Sayin Zebani, kazanlarin yaninda terlemiyor musunuz? Kanal 6 : Izliyorsunuz sayin seyirciler, kazanlarin içi bir volkan gibi, insanlar bagris çagris yaniyor, kizariyor... Basbakanlik Basin ve Halkla Iliskiler Dairesi Baskanligi : Devletimiz, bütün yaralari saracaktir- 168 cevap
-
- 1
-
-
- 21 Aralık 2012
- 21 12 2012
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Tülay tülayyyyyyyyy sen ne vicdansız bi kadınsın... adam ölii kızzz
-
Fıkralar Sadece Burdan
delifırtına şurada cevap verdi: sardunyam başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
İngilizce dersinde öğretmen çocuğa sormuş: Oğlum,sana Türkçe bir cümle vereceğim,sen bunu İngilizce'ye çevireceksin... Vereceğim cümle şu: ''At koştu koştu suya düştü boğuldu...'' Öğrenci hemen çevirmiş: Horse dıgıdık dıgıdık cumburlop glu glu glu.... -
Sevdiğiniz uzakta mı? Aranızda yollar var ve siz uzun zamandan beri birlikte mi olamıyorsunuz? Dert etmeyin! Japonlar sizin gibi sevgililer için çok özel bir cihaz keşfetti. Moray kentinde kurulu teknoloji laboratuvarı Distance Lab, Japon sanatçı Tomoko Hayashi ile birlikte geliştirdikleri bir cihazı, birbirinden ayrı olan çiftler için tasarladı. Bu cihaza göre araya yollar da girse, sevgilinizle sevişmeniz olası. Birbirlerine kilometrelerce uzaklıkta olan çiftlerin birbirlerinin vücutlarında ışık hüzmesi gezindirmelerini sağlayan Mutsugoto adlı cihazı şimdilik kimse denemedi. Ekip, Mutsugoto'nun başarılı olup olmadığını görmek için üç çift aradığını belirtti. Alt-w Production Fund tarafından da ödüle layık görülen cihazı geliştirenlerden Stefan Aganamolis, gönüllülerin Ağustos'ta düzenlenecek Edinburg Sanat Festivali'nde seçileceğini ve ayrı düşen çiftlerden birinin 800 km ötede olmasını umduklarını belirtti. Cihazın SMS ve e-mail dışında çiftlerin birbirleriyle yakınlaşmak için iletişim kurmalarına olanak tanıyacak şekilde tasarlandığını belirten Aganamolis, eşler kilometrelerce ötede yatakta uzanırken, çiftlerin herbirinin tepelerine yerleştirilen bir kameranın gördüğü dokunma hassasiyetli bir yüzük takıyorlar. Uzaktan sevişme hedefini güden bilgisayarlı görme sistemi, kullanıcının vücudunda gezdirdiği yüzüğün hareketlerini izliyor ve cihaz aynı anda uzaktakinin vücuduna ışık hüzmeleri veriyor.
-
İbni Abbas’a sorarlar: “Ölünce ruhlar nereye gider?” İbni Abbas cevap verir: “Mum söndüğünde ışığı nereye gider?” Nereye gider???
-
Nerden okudum burayı,kadınbudu köfte yapmak şart oldu
-
Annem küçükken; "Kızım pilavını güzelce yemezsen tabağında kalan pirinç sayısı kadar çocuğun olur" derdi... Ben üç taneden başka hayatta pirinç bırakmıyorum hala tabağımda...
-
Sen hiç "fırtınadan önce ki sessizlik" diye bişiy duydun mu odisseus
-
Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki, “Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem.”
-
Şeytanın Fısıltısı
delifırtına şurada yorum gönderdi delifırtına'nın blog başlığı içinde delikızın türküsü
Aminnnn Şarkının sözleri çok güzel -
Şeytanın Fısıltısı
delifırtına şurada yorum gönderdi delifırtına'nın blog başlığı içinde delikızın türküsü
-
Şeytanın Fısıltısı
delifırtına şurada yorum gönderdi delifırtına'nın blog başlığı içinde delikızın türküsü
Yahuuu kafam karıştı minikyıldız Şimdi bu yazıya göre bu şeytan kadınlarla mı daha iyi dost erkeklerle mi ? ama ama şuraya bakarsak; asik erkekler ise melekler gibi dingin ve aptallar gibi bön. Gel şunun kuyruğunu da koparam olsun bitsin -
Şeytanın Fısıltısı
delifırtına şurada yorum gönderdi delifırtına'nın blog başlığı içinde delikızın türküsü
Ah o ne hindir oooooo.Boynuzları kopasıca -
TABİ YAA!!! ELBETTE " ŞEYTANIN FISILTISI"DIR AŞK İŞTE BU YÜZDEN NEREDE BİR AŞIK YÜREK GÖRSE MELEKLER DUAYA ÇIKAR ÜZÜLÜR GÖZYAŞI DÖKERLER ONUN İÇİN SONRA DA O GÖZYAŞLARI YAĞMUR OLUR AKAR GÖKTEN AŞIĞIN TA İÇİNE... ----------------------------------------- GECELERİ UYANIP BAĞIRA BAĞIRA ORTALIĞA KÜFÜRLER SAVURAN BİRİNİ TANIDIM. KÜFÜRLERLE YIKIYORMUŞ MEĞER KİRLENMİŞ RUHUNU! BİR KERESİNDE; KİME DEDİM BU KÜFÜRLER? "NEFSİME" DEDİ BANA. "ŞEYTANIN TA KENDİSİNE"!(df)
-
merhabalar ülkemin güzel insanları
delifırtına şurada cevap verdi: kardelen4595 başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Hoşgeldiniz -
Evet herşeyin özünde Allah var...Ama sevmekle tapmak eş anlamlı değil. Yani;herşeyi yaradandan ötürü sevmek farklı,tapmak farklı!
-
Yedi (ben)lik
delifırtına şurada yorum gönderdi delifırtına'nın blog başlığı içinde delikızın türküsü
Ben Halil Cibranı erkek diye biliyom ama Gel İNSAN diyelim biz gene