-
İçerik Sayısı
694 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
9
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
delifırtına tarafından postalanan herşey
-
Fenerbahçe - Galatasaray
delifırtına şurada cevap verdi: jeune başlık Futbol - Süper Lig - Dünya - Avrupa
Fazla sevinçten sende algılama sorunu oldu galiba hön pardon jönnn...! Görmüyormusun kadıcağaz ağlıyor... Bu arada ben beşiktaş taraftarıyım... -
Şu ikisine gıcığım....bi de jöne... Biri daha vardı sahiiii... ay toptan söyleyeyim herkeseeee gıcığım...
-
ÖPÜCÜK, sonsuzluktur cünkü burada 2”nin böleni yoktur...
delifırtına şurada cevap verdi: Radya başlık Fotoğraf ve Fotoğraf Sanatı
-
İnançla, Umutla Örülü O Şey En Çok O Umurumda
delifırtına şurada bir blog başlığı gönderdi: delikızın türküsü
Umurumda değil derdin bir zamanlar Acı da, aşk da, çocuklar da Yıllar sonra şimdi diyorsun ki Acı değil ama Çocuklarla aşk umurumda Çocuklarla aşk Çünkü bir insanı hayata bağlar Öyleyse umurunda her şey Yani karının baş ağrısı Ve afişlemeye giderken sen Üstelik elinde elması da varken Kızının arkandan ağlaması Eskiden derdin ki Ansızın ölüversem bir kazada Umurunda değildi ölüm de hayat da Gerçi ölüm şimdi de değil ama Yaşamak korkunç umurumda Örneğin kahvaltı dahi Etmezdin eskiden sabahları Ama şimdi içtiğin çayın demi Bile ilgilendiriyor seni Bir kız var evinizin karşısında Yaşı geçkin biraz, evde kalmış Her gün, ama her gün pencere kenarında Oje sürer saatlerce tırnaklarına O kızın o pencereden sızıp Sokağa taşan hüznü umurunda Yeni bir bildiri dağıtılacak değil mi Kolay, bildiğin bir iş Ama hayatının en önemli işini yapıyorsun sanki Ellerinde Onca deneyden sonra hâlâ İlk bildiriyi uzatırkenki acemilik ve sevinç Bu umurunda Umurunda her şey Ama sana hayatı yeniden sevdiren Hayatın küçük, sıradan sevinçlerini Acılarını sevdiren İnançla, umutla örülü o şey İşte en çok O umurunda İsmail Uyaroğlu -
Beden falı ile karşındakini tanı!
delifırtına şurada bir başlık gönderdi: Astroloji - Burçlar - Geleceği Öğrenin
Saçlarınız, kaşlarınız, göz yapınız kısaca bedeninizdeki ufak detaylar, karakteriniz hakkında önemli ipuçları taşıyor… SAÇLAR Sert saçlılar: Akıllı, güvenilir. Fakat çok yufka yürekli olurlar. Yumuşak saçlı erkek: Mantıksız, fettan, patavatsız ve “hep bana” derler. Yumuşak saçlı kadın: Düşüncelerine güvenerek hareket eder. Arzularında ölçülü olur. Aşk konusunda fazla tutkulu olmamakla beraber ilişkilerini sürdürür. Fazla güçlü bir bünyesi yoktur. Siyah, yumuşak omuzlara kadar uzun saçlı erkek: Anlayışlı, kararlıdır. Soğukkanlı dav-ranışlar gösterir. Aşırı eğilimleri yoktur. Karşısındaki ısrarcı olursa tutkulara kapılabilir. Güçlüklerle pek karşılaşmaz. Duygularına bağlıdır. Siyah kıvırcık ve kısa saçlı erkek: Her türlü içkiye aşırı düşkünlüğü vardır. Uyumsuzdur, kavgacı olur. Gönül ilişkilerine başlarken çok isteklidir, sonradan dengesiz davranış¬lar sergiler. Servet edinmeye çok isteklidir fakat hep başarısız olur. Kızıl saçlı erkek: Ölçüsüzdür. Macerayı çok sever, aşk ilişkilerine aşırı düşkün olur. Parayı çok sever fakat hepsini de harcamaktan kaçınmaz. Hiçbir engel dinlemez yorgunluk kelimesinin onda anlamı yoktur. Özünde utangaç ve çekingendir fakat kendini zorlayarak atak ve cesur görünmeye çalışır. Kızıl saçlı kadın: Sabırsızdır, görüşlerini paylaşmayanlardan hoşlanmaz. Gönül ilişkilerinden hoşlanır. Çok konuşur, dedikoduya bayılır. Bünyesi zayıf görünse bile çok dayanıklıdır. Aşırı hareketliliğinden dolayı çabuk yıpranır, uzun ömürlü olmaz. Kumral saçlı kadın: Bünyesi sağlamdır. Emellerinden vazgeçmez. Aşk hayatında tutuk davranır. Dans ve spora çok düşkündür. İltifattan hoşlanır. Genellikle uzun ömürlü olurlar. Sadık olurlar. Güzellikte eşleri yoktur. Kumral saçlı erkek: Nazik, yakışıklı, çevresinde sevilen insanlardır. Sarı saçlılar: Kibirli ve akıllıdırlar, davranışları pervasızcadır. Tartışmayı severler. Gür saçlı insan: Bildiğini okur, anlayış yeteneği gelişmemiştir. KAŞLAR Çatık kaşlılar: Tutucu, batıl inanışlıdırlar. Çevreye uyumda zorlanırlar. Ne zaman ne tavır koya¬cakları belli olmaz. Uzun kaşlılar: Kaşları uzun olan insanlar kendilerini çok beğenmişlerdirler. Çok konuşur ve ceza¬sını çekerler. İçki ve eğlenceye aşırı düşkün olurlar. Her şeye kolayca kanarlar. Değişiklik peşinde koşun¬ca işlerini ihmal ederler. Sık ve uzun kaşlılar: Böyle kaşları olanlar, sevimli insanlardır. Dengeli davranışları vardır. Güvenilir insanlardır. Kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına yapmazlar. Arkadaş ve dostlarına dürüst davranır yardımlarına koşarlar. İş hayatında da başarılı olurlar. Sağlıkları genellikle mükemmeldir, uzun yaşarlar. Ucu ince kaşlılar: Arabozucu fesat olur. Dedikoduyu çok sever. Arası açık kaşlılar: Çevresine iyilik saçmayı sever uyumlu sevecendir. Kavisli kaşlılar: Çekici gönül çelen bir yapısı vardır. Çok can yakar. Arası kapalı kaşlılar: Çok gamlıdır. Çekingen ve kötümserdir. Mutluluk uzağındadır. Düz kaşlılar: Zeki ve başarılı olurlar. GÖZLER Açık renkli, geniş dolgun ve hafif çıkık gözlüler: Anlayışlı olurlar. İnatçı olmamakla beraber bildiklerinden pek şaşmazlar.Aşk konusunda çekingen olurlar. Gizemli hafif içerde gözlüler: Kendilerine hayrandırlar. Övülmeyi severler, zevkleri aşın ve dengesiz olur. Yalandan hoşlanırlar. Başkalarını alt edebilmek için her şeyi göze alırlar. Güvenilmez ve aldatıcı olurlar. Kibirli, fena haindirler. Küçük gözlüler: Hoppa olur. Sözüne güvenilmez. Cimri, sıkılgan, vesveseli olurlar. Büyük gözlüler: Zarif olurlar. Dostları ondan, o dostlarından memnundur. Yumru gözlüler: Oynak karakterli olurlar. Şaşı gözlüler: Hayata bakışlarıda öyledir. Dostluklarına dikkat edilmelidir. Çukur gözlüler: Hain ve merhametsiz olurlar. Bilinmeyeni görmek, esrarlı konuları kurcalamak isterler. İri gözlüler: Her şeyin fazlasını görmek ve bulmak isterler. Merhametli, anlayışlı güvenilir insanlardır. Kendilerine güvenleri tamdır. Çekik gözlüler: Gizemli, zayıf görünümleri altında çok güçlü bir karakterleri vardır. Romantik yönleri ağır basar. Patlak gözlüler: Sevecen, uyumlu ve hayata çok bağlı kişilerdir. Ona yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına yapmaz. İyi bir dostturlar. Renklerine göre; Gök gözlü kadın: Can yakıcıdır. Aşklarında değişkendir. Dilber karakterlidir. Ela göz: Düş dünyası geniştir. Kibar, hesaplı, güçlüdür. Siyah göz: Karakteri sağlam, sevecen saygılı, ele avuca sığmayan bir enerji ve coşku dolu insanlardır. Kahverengi göz: Dürüst, dostlukları güçlü, mantıklı ve iş bitirici insanlardır. Yeşil göz: Altıncı duyulan güçlü, özgür ve dü¬rüst insanlardır. DUDAKLAR Dar dudaklılar: Duygu ve heyecanlarını pek göstermezler. Bencil ve içe kapanıktırlar. Dolgun ve uzun dudaklılar: Her şeye çabuk inanırlar. Aşka düşkün oldukları halde tatminsiz ve değişkendirler. Pek canlı, atak olmazlar. Tavırları dürüsttür. İnce dudaklılar: İnce dudaklı insan keskin zekalı, çalışmaktan korkmaz ve paraya fazla değer vermez. Yorulmadan, usanmadan öğrenmek araştırmak ister. Sağlam temellerde bir sevgi arar. Mutluluğu dalgalıdır. Sarkık dudaklılar: Küçük sorunları büyüten,hayattan zevk alamayan,hırçın ve mutsuzdurlar bu kişiler çevresindekileri de olumsuz etkiler. AĞIZ Küçük ağızlılar: Sakin, az ve öz konuşur. Çevresindeki her şeyin farkındadır. İç ve dış dünyası uyumlu dengeli ve güvenilir insanlardır. Biraz bencil ve cimri olurlar. Büyük ağızlılar: Bildiğini kimseden gizlemez. Dobra, kendine güvenen, kaprisli bir yapısı vardır. Gözü hep yükseklerdedir ve doyumsuzdur. -
Ekonomik özgürlük aşk hayatını bozuyor mu?
delifırtına şurada bir başlık gönderdi: Kadın Erkek İlişkileri
Eyvah! Kadınlar erkekleşiyor mu yoksa? Ekonomik özgürlükle birlikte kadınların aşktan beklentileri de değişti. Bir özgüven geldi hepimize. Ben babasız çocuk yetiştirim, evlensem de boşanırım, istediğimle yatarım havalarına büründük. Acaba ipin ucunu fazla mı kaçırdık? Geçmişten bugüne hayatımızı etkileyen, okuduğumuzda tüylerimizi diken diken eden, keşke biz de yaşasak diye hepimizi hayıflandıran birçok aşk hikâyesi vardır. Ferhat’ın Şirin için dağları delmesi mi dersiniz, Romeo ve Juliet’in hastaneye gitmeyi akıl edemedikleri trajik ölümleri mi dersiniz, Aslı ile Kerem’in yanarak ölmeleri mi dersiniz, Mevlana’nın Şems ile olan aşkı mı dersiniz... Aşk her defasında farklı tasvirlerle karşımıza çıkar. Aşkı yücelten hikâyeler o kadar çoktur ki; biz de kendi masalımızı yaşamak için yanıp tutuşuruz(duk). Fakat son zamanlarda aşk başkalaştı. Issız Adam’lar türedi çevremizde... Kadınların aşktan beklentileri değişti. Bir özgüven geldi hepimize. Ben babasız çocuk yetiştirim, evlensem de boşanırım, istediğimle yatarım havalarına büründük. Tabii bu ‘özgür kız’ havası hayatımıza yeni bir terimi hediye etti. **** Buddy... Nedir bu **** buddy? Hadi, biraz açalım şu **** buddy terimini... Canın sevişmek istediğinde aradığın, normal hayatta arkadaş olarak görüştüğün, sorumsuzca seviştiğin bir partner. Tamam, böyle söyleyince kulağa çok güzel geliyor. Peki, hani nerede bıkmadan, usanmadan aşkı arayan kadınlar, tarih mi oldular... Çevreme bakıyorum da bizim manav Osman’ın bile bir **** buddy’si var. Kimse neden böyle bir şey yapıyorsun diye sormuyor ama! Nasıl yatakta iyi mi bari daha geçerli bir soru şu an... Onu da bu hafta sonu yaşadığım olayla anladım. Pazar günü; yazın son günlerini değerlendirmek, biraz güneşten nasibimizi almak, biraz da dedikodu yapmak için kızlarla buluşup kendimizi müthiş bir brunch’la ödüllendirdik. Tam kahvelerimizi yudumlarken çok sevdiğimiz bir arkadaşımız, birkaç masa öteden bize el salladı ve haylaz adımlarla yanımıza yaklaştı. N’aber, nasılsın faslının ardından arkadaşımızın masasındaki yakışıklıya gözüm takıldı. Hayırdır yeni bir aşk mı diye soruverdim. Cevap gecikmeden geldi; yok canım ne aşkı, **** buddy’im o. Bizim kızlardan biri nasıl yatakta iyi mi bari deyiverdi. Arkadaşımız da; ‘harika’ diye bir kahkaha patlattı. Yüzümde gülümsemeyle kalıverdim. Nedenine gelince; eskiden böyle şeyler yaşansa bile anlatılmazdı, ulu orta konuşulmazdı, en yakın arkadaşına bile ‘nasıl söylesem’ diye düşündürürdü insanı. Şimdi öyle mi, herkese rahatça söyleyebiliyorsun. "O benim **** buddy’im. Sadece yatıyoruz, dışarıda arkadaşız"... Erkeklerin cennet, canına minnet, zaten bütün dünyayı döllemek istiyorlar. Onlarda suç yok, kadın razıysa adam ne yapsın? Ama biz kadınlar, bizlere ne oluyor? Nerede beyaz gelinlik hayalleri, nerede hayatımızın aşkıyla karşılaşma düşleri... Ekonomik özgürlükle birlikte bu hayaller de mi tarih oldu? Rollerin eşitlendiğinin farkındayım. Artık kadın da çalışıyor, ekmek parası kazanıyor, ihtiyaçlarını tek başına karşılayıp çocuğunu tek başına yetiştirebiliyor. Bunlar sevindirici gelişmeler... Peki, sizce erkek rolüne fazla mı soyunmaya başladık? "Amaaan onunla da yatarım, bununla da gezerim, günümü gün ederim" diyen kadınlar olduk çıktık! Biz kadınlar erkekleşiyor muyuz yoksa? Yani demek istiyorum ki, biz kadınlar duygusal yaratıklardık. Tanrı bizi böyle yaratmıştı. Severdik, kendimizden ödün verirdik. Ne zaman erkek gibi düşünmeye, yatakta erkek gibi davranmaya başladık sorarım size? Eğer aramızda varsa ben duygusuz sevişirim, **** buddy’nin alasıyım diyen varsa erkek gibi çıksın ortaya, hodri meydan kızlar... Alıntı -
Otel odalarında unutulan en tuhaf eşyalar
delifırtına şurada cevap verdi: delifırtına başlık Turizm, Gezi ve Seyahat
Dimi.. -
BAYAN ve ERKEK dost olabılırler mi?
delifırtına şurada cevap verdi: afilli başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Onu bilir onu söylerim erkekle kadından dost olmaz.. -
ABD’de tüp bebek operasyonu sırasında yanlış embriyon nakledilen 8 aylık hamile annenin bebeği, doğum yapar yapmaz biyolojik ebeveynine verilecek. Siz bu durumda kalsaydınız ne yapardınız? Bebeği verir miydiniz?
-
En iyi öpüşen burç hangisi?
delifırtına şurada bir başlık gönderdi: Astroloji - Burçlar - Geleceği Öğrenin
En iyi öpüşen burç hangisi? Hassas ve küçük bir öpücük mü? Yoksa aşk dolu ve ateşli bir öpüşme mi? Burcunuza göre öpüşme tarzınız haberimizde… Koç erkeği Öpüşmeye doyamayan Koç erkeği, her zaman en güzel dudaklara sahip seksi kızları aramakla meşguldür. Koç kadını Cesaretli ve deli dolu Koç kadını, ilk adımı kendisi atmaya çekinmez. Öpüşmekten büyük haz duyar. En iyiler: Yay, Akrep, Aslan Riskliler: Oğlak, Yengeç, Boğa Boğa erkeği Onun için öpüşmenin içten olması, fanteziden önemlidir. Eğer gerçekten seviyorsa, o zaman Boğa erkeği tam bir boğaya dönüşür. Boğa kadını Boğa kadını bu burcun erkekleriyle kıyaslandığında öpüşme konusunda daha yaratıcıdır. Bazıları öpüşme durumunu adeta hiç yoktan yaratırlar ve tam hedeflerini tuttururlar. En iyiler: Terazi, Yengeç, Başak Riskliler: Koç, Yay, Aslan İkizler erkeği Genelde çok sakin ve hassas öper, yavaşca dokunur sevgilisinin dudaklarına. Çekici bir havaya bürünmesini çok iyi bilir ve öptüğünde bir kaç gün süren bir etki bırakır. İkizler kadını Öpüşmeleri erkekleri çıldırtacak biçimdedir. Değişik oyunlarla öpüşmeyi daha ateşli yapmaya çalışır. Böyle bir kadını hangi erkek öpmek istemez? En iyiler: Balık, Boğa, Başak, Akrep Riskliler: Kova, İkizler, Yay Yengeç erkeği Hislerini en iyi öperken ifade eder. Sevdiği kadını dudaklarının ve dilinin ateşiyle büyüler. Yengeç kadını Öpüşme maratonu yapılsaydı, o, muhakkak birinci olurdu. Onu öperken can sıkıntısından şikayetçi olamayacaksınız, çünkü Yengeç kadınının öpüşmeleri çok şehvetli olur. En iyiler:Balık, Boğa, Başak, Akrep Riskliler: Kova, İkizler, Yay Aslan erkeği Aslan erkeği, öptü mü tam öper. Yani dudaklarindaki bayan kendini heyecandan tamamen onun kollarına teslim edene kadar bırakmaz. Aslan kadını Aslan kadını tarafından öpülen erkek, zamanı ve mekanı unutur. Öpüşmek ancak bu kadar mükemmel ve bu kadar ateşli olabilir. En iyiler:Kova, Yay, Akrep, Terazi Riskliler: Boğa, Oğlak, Başak Başak erkeği Aşık Romeo gibi davrandığı söylenemez. Ancak azimli ve tuttuğunu koparan Başak erkeği sevgilisinin nelerden hoşlandığını çabuk keşfeder. O zaman öpücükleri, yıldırım gibi yüreğinize saplanir. Başak kadını Bu konuda erkeği tarafından yönlendirilmeye bayılır. Yavaş ve hassas dokunuşlu öpücüklere dayanamaz. Onun için öpüşmek, çok büyük önem taşır. Bu nedenle de hayatında hiç bir öpüşmeyi unutmaz. En iyiler: Oğlak, Boğa, Balık, Yengeç Riskliler: Akrep, Aslan, Terazi Terazi erkeği Kadınları kendine çeken bir büyüye sahip, aynı zamanda bir öpüşme uzmanı. Hassas Terazi erkeği, kendini tamamen öptüğü kadına adar ve onu yaratıcılığıyla her seferinde yeniden şaşırtmayı başarır. Terazi kadını Onun için sevişmek bir nevi sınavdır. Çok seçicidir ve herkese hedefin kapısını açmaz. Çok sık öpüşmesinin nedeni belki de kendine yakışan erkeği belirlemek istediği içindir. En iyiler: Kova, İkizler, Boğa, Aslan Riskliler: Akrep, Oğlak, Başak Akrep erkeği Akrep erkeği tarafından öpülmek ve kendinizden geçmemek mümkün değil. Sevgilisini memnun edebilmek için hiçbir şey esirgemez. Bu arada biraz fazla ileri gittiği de olabilir. Akrep kadını Biraz tedirgindir öperken. Bir bakarsınız çekingen ve utangaç olur, bir bakarsınız dudaklarınıza vampir gibi yapışır. Cazibesine hiç bir erkek dayanamaz. Adeta büyüler. En iyiler: Boğa, Koç, Balık, Aslan Riskliler: İkizler, Terazi, Kova Yay erkeği Öpüşme sanatını onun kadar iyi bilen yoktur. Açık ve dobra tavırlarıyla öptüğü kadının tam kalbine isabet eder. Yay kadını Hep bir öpüşme macerası peşindedir. Hayalindeki erkeği bulduğunda onu şımartmasını çok iyi bilir. En iyiler: Kova, Terazi, İkizler, Aslan Riskliler: Başak, Oğlak, Boğa Oğlak erkeği O, kadınını dayanıklı, hırslı olmasıyla ödüllendirir. Kadının her istediğini yerine getirmek için, elinden geleni yapar. Oğlak kadını Bazen biraz canı sıkılmış gibi davranır, fakat bu sadece kontrolünü kaybetmek istemediği içindir. Eğer erkeğine güveniyorsa tam bir seks fırtınası estirir. En iyiler: Boğa, Balık, Yengeç, Başak Riskliler: Koç, Yay, Aslan, Akrep Kova erkeği Bütün sevişme çesitlerini dener ve en iyi öpüşme şeklini bulmaya çalışır. Çevresinde gördükleri ve duyduklarından çok etkilenir ve herşeyi denemeye hazırdır. Kova erkeğiyle öpüşürken heyecanını kaybetmezsin. Kova kadını Bu konuda oldukça yaratıcı ve adeta bir öpüşme uzmanıdır. Sınırsız fantezi ve fikirlere sahiptir. En iyiler: İkizler, Yay, Koç, Terazi Riskliler: Başak, Boğa, Akrep Balık erkeği Onun için öpücük bir yemindir. Eger aşıksa dudakları adeta romantizm fışkırtır. Bu kadar duygulu olabilmesi için öptügü kişiye sonsuz güvenmesi gerekir. Balık kadını Hayalindeki erkek olunca, kendini tamamen onun dudaklarına bırakır. Başkaları isteklerini kelimelerle ifade ederken, Balık kadınları bunu en iyi şekilde dudaklarıyla yapar. En iyiler: Yengeç, Oğlak, Boğa, Başak Riskliler: Koç, Yay, Kova, Akrep Alıntı -
TEMEL & FADİME... Fıkraları
delifırtına şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
Gazete Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete okumakmış fakat çok da tembel olduğundan ve gazete alabilecegi tek yer, oturduğu dağın eteğindeki bakkal olmasından dolayı bu iş için hep Fadime'yi gönderirmiş. Fadime bir gün bu durumdan sıkılmış ve pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Pazartesi günü bir gazete verip diğerlerini saklamış. Ertesi gün Temel gazete isteyince bir önceki gün aldığı gazetelerden birini ben çıkıyorum deyip işlerini hallettikten sonra çıkarıp vermiş. Bir sonraki gün de aynı şekilde yine Temel gazete istemiş Fadime yine işlerini halledip Temele gazeteyi vermiş. Perşembe günü de yine Temel gazete istemiş Fadime yine vermiş. Akşama doğru Temel Fadimeyi çağırıp: "Fadime," demiş. "Dünyada ne salak insanlar var; dört gündür aynı adam aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor." -
Vücudumuzda bulunan yağla 7 iri sabun kalıbı yapabiliriz. *O kadar çok karbon taşırız ki bunları bîr araya toplayıp kullanmak mümkün olsa; 9000 adet kurşun kalem yapabiliriz.2200 kibrite yetecek kadar fosforumuz, 250 gramdan fazla sürfürümüz, bir kaşık dolusu muz mağnezyummuş, 5 cm boyunda bir çivi yapacak kadar demirimiz vardır. *Vücudumuzda 25 milyar oksijen alıcı kırmızı kan yuvarlakları bulunmaktadır. Bunları bir yüzey üzerine yayacak olursak 2570 metre karelik bir alanı kaplar. *Bebekken 270'den fazla kemiğimiz varken, büyüdükçe bunların bazısı birbiriyle kaynaşarak sonunda sadece 206 kemikle kalırız. *Kalbimiz normal olarak dakikada 70-72 kere atar. Bu atışa göre, 70 yaşındaki insanın kalbi 2500 milyon kere atmış ve bu süre içindede 167561600000 kilo kan, damarlarımıza pompalamıştır *Normal bir vücut ısısı ile, insanın dayanabileceği en sıcak suyun ısısı 110°Cdir. *Normal bir insan vücudunda bulunan elektrik, 25 Wattlık bir lambayı dakikalarca yakabilir. *Esmerlerde 120 bin, sarışınlarda ise 140 bin adet saç teli vardır. Her geçen gün başımızdan 25.000 arasında saç teli kopar ve yerine yine aynı sayıda yenileri çıkar. *Tek bir dakika içerisinde 1025 cm küplük havayı içimize çeker, 4 kilograma yakın kanı vücudumuz içinde devrederiz. *Yapılan araştırmalara göre 6 dakika su altında kalabilir, 20 dakika nefesimizi tutabilir, sıfırın altında 103 derecelik bir soğuğa karşı koyabiliriz. 30 gün aç 110 saat da uykusuzluğa dayanabiliriz. *Tırnaklarımız bir yılda 3,75 metre kadar uzar. *İnsan doğduktan bir kaç gün sonraya kadar, hiç birşey duymayacak kadar sağırdır
-
Otel odalarında unutulan en tuhaf eşyalar
delifırtına şurada bir başlık gönderdi: Turizm, Gezi ve Seyahat
İngiliz Telegraph Gazetesi, otel odalarında unutulan en tuhaf eşyaların listesini yayınladı. Otellerden gelen verilerle hazırlanan listede ilk sırada protez bacak yer alıyor. Porsche 911 anahtarı Bir müşterinin annesine ait küller Kızartma tenceresi Kertenkele Şişme koyun Model helikopter Futbol Kupası Finaline bilet Takma diş Yarış atı Tektaş pırlanta yüzük Röntgen filmi Takma göz Yılan Kamçı Tavşan Tarantula İskelet Ayakkabı İç çamaşırı ve peruk bulunuyor Listenin dışında otel odalarında en çok unutulan eşyalar arasında ise cep telefonu ve peruk bulunuyor. Alıntı -
Akıllanmıyacan mı kızım sen yaaa...!!!
-
Cinsel yaşam hakkında akıla takılan sorular.....
delifırtına şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Cinsel Sağlık
Hadi kırıldı diyelim... Ben tedavisini merak ettim.. Alçıya mı alınıyo acaba.. -
Bir günlüğüne kadın olsaydınız ne yapardınız..? Çok merak ediyorum cevapları..
-
Bir günlüğüne erkek olsaydınız ne yapardınız..? Fırsat bu fırsat üstsüz güneşlenirdim..
-
-Düşünceler içinde- Ben gerçekten varsam, adım da Rafael'se, gerçekse burada olduğum, ve bu bir masaysa, gerçekse ısırganlar arasında kara bir taştan az ayrıksı bir şey olduğum, bir kuyunun dibindeki pürtüklü bir taştan az ayrıksı bir şey; akşamın bu alışılmadık, mor aydınlığı bir gerçekse, bu külrengi, eflâtun şeyler evlerse, bulutlarsa, gerçekse şu sokaktan geçen adamın uyurgezer olmadığı, doğruysa bu sessizliğin inip çıktığı gizemle yaşam arasında, gerçekse var olduğum, adım da Rafael'se, bir ten bitkisinden az ayrıksı bir şeysem; gerçekten varsa nesneler ve ben varsam ve düşüncem varsa; bu manolyalarla kokulu, güzel akşam gerçekse, gerçekse bu içimde çırpındığını sezdiğim sonsuzluğun titreyişi, gerçekse var olduğum, adım Rafael'se, gerçekse düşündüğüm, gerçekten de sonsuz, bilinmedik düşüncelerle ağırlaşmış bir havada yaşıyorsa bu dünya, gerçekten öyleyse, ah, şükür, çok şükür her şeye! Çeviren: Sait Maden
-
http://www.dailymotion.com/video/x9e0no_fikret-kyzylok-bir-harmanym-bu-akya_music
-
İnternette bir mail dolaşıyor son günlerde. Mail, Discovery Channel'ın “Eşref Armağan” ile ilgili bir belgeseli. “Eşref Armağan” bir ressam ve doğuştan bu yana görmemesine rağmen eserleriyle gözleri gören ressamları bile geride bırakıyor. Maile de yorumlar ekleniyor. ” Nasıl da yapmış! , bakın örnek alın… inanılmaz bir başarı… İmkansız!! “ Hayatta imkansız diye bir şey yoktur.. Ancak kişinin imkansızlıkları vardır... İnsan kendi imkanlarını değiştirebilen tek canlıdır. Veya imkanları görmezden gelebilen. İnsanoğlu düşünceyi üretime çevirebilen tek canlıdır. Her şey düşüncede başlar ve davranışa yansır... Düşüncelerde imkanlı olan davranışlarda da imkan bulur... Edison zihninde, elektriğin ampulden ışık saçacağını, Atatürk istiklali imkansız görseydi neler olurdu bir düşünsenize… Ay’a bile gitti insan sonunda… İnançlarımızı zihnimizde düşüncelerimizle oluştururuz. Ve inançlarımız sadece bize aittir aslında. Hepimiz kendi algıladıklarımızı, kendi süzgeçlerimizden geçirir, kendi gördüklerimizle, bildiklerimizle kıyaslar, kendi listelerimizle listeleyip geneller ve inançlarımızı oluştururuz. Buna da gerçek deriz. Oysa herkesin süzgeci farklı, herkesin kıyası başka ve herkesin deneyimleri bambaşkadır. Yani herkesin gerçeği farklıdır. Biri zihninde yaş yetmiş iş bitmiş diye bir gerçek oluştururken, bir diğeri yetmiş yaşında Everest’e tırmanıyor, “Yuichiro Miura” gibi… Bir gün bir matematik dersinde sınıfın iyi öğrencilerinden birisi uyuklar. Birden zilin sesiyle kendine gelir ve telaşla öğretmeninin tahtaya yazdığı ödevleri defterine geçirir. Ertesi gün utanarak öğretmeninin yanına gider ve “ öğretmenim dün verdiğiniz ödevdeki üç sorudan sadece ikisini çözebildim” der. Öğretmeni “ Ben size ödev vermedim ki “ diyince, çocuk durumu itiraf eder ve yaptığı ödevi öğretmenine gösterir. Öğretmeni şaşkınlık içinde çocuğun ödevini alır inceler ve gözlerine inanamaz. Çünkü öğretmen tahtaya “çözümü imkansız sorular “ diye yazmıştır o soruları. Oysa çocuk uyuduğu için bu cümleyi duymamış, onun zihninde çözülmesi gereken bir ödev olmuştur ve iki soruyu da çözmüştür. İnsan kendi gerçeğini kendi zihninde oluşturur. Yani kendi sınırlarını kendi çizer. “ İmkansız” tanımını da kendisi yapar. Ama dış dünyayı, başkalarını hatta tanrıyı sorumlu tutar… Oysa inançlarını kendi zihninde oluşturduğunu fark etmez bile. Kendi gerçeğini kendi yarattığını… Ve gerçeklerini değiştirebileceğini bilmez çoğu zaman… İnsanoğlu kendi zihninde yarattığı kendi gerçekliğinde yaşar. Zihnini değiştirdikçe gerçeklerini değiştirir. Zihnini değiştirdikçe hayatı değişir. Çünkü hiçbir davranış zihnin önüne geçemez. Düşüncede ne varsa davranışta da o vardır. “İmkansız” kişinin kendi zihnindeki sınırların tanımıdır. Asla yapamayacağımıza inanmışsak asla yapamayız. “ Hayat zor” dedikçe her şeyi zorlaştırmaya, “ Erkekler aldatır” dedikçe paranoyaklaşmaya, “ Torpilsiz olmaz” dedikçe işsiz kalmaya, “ sevgi yok” dedikçe nefret duymaya, “ para kirli” dedikçe fakirleşmeye başlarız. Yaşımızı, cinsiyetimizi, doğduğumuz yeri, bildiğimiz dili, soyadımızı, okulumuzu, fiziksel özelliklerimizi ve daha bir çok şeyi kendi sınırlarımızın dikenli telleri haline getiririz… Dünyada imkansızı başarmış insanları da masal kahramanı sınıfına koyar, sanki onların doğa üstü yaratıklar olduğunu, bizden üstün olduklarını ya da talih kuşunun başlarının üzerinde yuva kurduğunu düşünürüz. Zihnimizde kendimizi hapsedip, imkansızlık prangalarını kendimiz takarız. Ve her şeyi iki kelimeyle özetlemeye çalışırız. Bizim için “İmkansız” başkaları için “ şans” deriz. Atatürk bir milleti özgürlüğüne kavuştururken yazı tura atmadı. Stephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edildi ve bütün vücudunu hatta sesini bile kullanamazken kitaplarını şans eseri yazmadı. Davranışlar zihni takip eder. Sadece inanarak bir düşünce gerçeğe, inanmadan da davranışa dönüşmez. Dünyada başarılı olmuş, imkansız sanılanları gerçekleştirmiş insanlar, önce yapabileceklerine inanmışlar daha sonra da bıkmadan usanmadan denemişler ve sonuca ulaşmışlardır. İnançları sayesinde asla vazgeçmemişlerdir. Şanslarına değil kendi becerilerine güvenmişlerdir. Kendi gücünü kullanamayan, kendi yapabileceklerine inanmayanların ise her zaman şansa ihtiyacı olur ama şansları da hiç yaver gitmez. Kendilerini imkansızlıklar ve şanssızlıklardan oluşmuş küçük zindanlarında mutsuz, umutsuz ve çaresiz yaşamaya mahkum edip “Batsın bu dünya” diyerek arabesk tadında yaşamaya, hatta zaman doldurmaya çalışırlar. Zihnimiz değişmeden hayatımız değişmez. Düşüncelerimiz değişmeden inançlarımız değişmez. Ve inançlarımız değişmeden davranışlarımız değişmez. Düşeceğimize inandıkça yürüyemeyiz. Boğulacağımıza inandıkça yüzemeyiz. Başaracağımıza inanmadıkça başaramayız. Dış dünyanın kölesi olarak yaşar, kendi prangalarımızı zihnimizde kendimiz takarız. Zihnimizde özgürleşmeden hayatımızda asla özgürleşemeyiz… Gerçeğimizi değiştirmeden “imkansız”ı gerçekleştiremeyiz. Kendi şansımızı yaratamayız… Şansınız bol olsun…. Fatoş Cömert
- 1 cevap
-
- Fatoş Cömert
- Zihnimizde özgürleşme
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Neşeli ayak sen alttaki..?