LostsouL tarafından postalanan herşey
-
İcraatın İçinden...
12 yaşındaki oğluna oruç dayağı! ANTALYA'da Baraj İlköğretim Okulu öğrencisi 12 yaşındaki Sadık Bilgen, orucunu bozduğu için inşaat işçisi babası Mustafa Bilgen tarafından önce dövüldü sonra vücudunun çeşitli yerlerine kalem saplandı. Bir gün sonra topallayarak okula gelen Sadık Bilgen'e öğretmenleri sahip çıktı. Okulu da basan çılgın veli müdüre saldırınca gözaltına alındı. İnşaatlarda sıvacılık yapan Mustafa Bilgen akşam eve geldiğinde, Baraj İlköğretim Okulu 6-A sınıfı öğrencisi oğlu Sadık Bilgen'in dayanamayıp öğle saatlerinde orucunu bozduğunu öğrendi. Öfkelenen baba, Sadık'ı önce tekme tokat dövdü, ardından da vücudunun çeşitli yerlerine kalem sapladı. Geceyi ağlayarak geçiren Sadık Bilgen, dün okula gittiğinde arkadaşları topallamasından şüphelendi. Israr üzerine babasından dayak yediğini anlatan Sadık Bilgen'i, arkadaşları okul müdürü Cemal Gençoğlu'nun yanına götürdü. Olayı gözyaşları içinde anlatan Sadık Bilgen, "Ramazan'ın ilk günü orucumu tuttum. Ancak ikici günü öğleden sonra dayanamayıp bozdum. Bunu eve gittiğimde babama söyleyince çok kızdı. Beni feci şekilde dövdü. Bacaklarımı ve kollarımı morarttı. Eline geçirdiği kalemi bacaklarıma ve kollarıma batırdı. Çok korkmuştum. ağlayarak yattım'' dedi. OKULU BASTI Müdür Gençoğlu, öğrenciyi öğle tatili sırasında evine göndermedi ve yemeğini okulda yemesini sağladı. Öğlende oğlunun eve gelmediğini öğrenen baba Mustafa Bilgen, okula gelerek önce öğretmenleri, ardından da müdür Gençoğlu'nu tehdit etti. Okul müdürüne saldıran baba Bilgen, öğretmenler tarafından etkisiz hale getirildi. Okula gelen polis, Mustafa Bilgen'i gözaltına aldı. Sanayi Polis Merkezi'nde ifade veren Okul müdürü Cemal Gençoğlu, Bilgen'den şikayetçi oldu. 12 yaşındaki Sadık Bilgen Çocuk Şubesi'ne teslim edilirken, baba Mustafa Bilgen'in sorgusu sürüyor. Kaynak:Kanaltürk
-
İcraatın İçinden...
Bu ülkede ibadetimizi yapamıyoruz,dinimizi yaşayamıyoruz, ibadet yaptığımız zaman buna irticai faaliyet deniyor, bize baskı uyguluyorlar, bizi tehlikeli gösteriyorlar diyen arkadaslara sormak istiyorum...: Hangi ulkeden bahsediyoruz? Türkiye cumhuriyetinde son yirmi yıldır kac kişi oruc tuttugu icin ölduruldu? Türkiye cumhuriyetinde son yirmi yıldır kac kadın basını orttugu icin carsaf giydigi icin sokak ortasında tacize ugradı? uzerindekiler yırtıldı? Türkiye Cumhuriyetinde son yirmi yıldır kac kişi camiye giderken önu kesildi? Cuma gunleri sokaklara tasarcasına namaz kılan kalabalıklar dagıtıldı namaza izin verilmedi? Türkiye cumhuriyetinde son yirmi yılda kac kişi Hacca gitmek isteyipte onune engel konuldu gitmemesi icin yasaklar cıkarıldı? Türkiye cumhuriyetinde son yirmi yıldır kac tane cami yıkıldı? Bu ulkede İslam dinini yasamamıza izin verilmiyor deniyor? BU ulke dediğiniz hangisi? Evet bu ulkede yani Türkiye cumhuriyetinde Bas ortusu siyasete alet edildi insanlar kandırıldı dini duyguları sömuruldu..BU ulkenin mevcut iktidardaki partisi ne yaptı? Her fırsatta bu durumu körukledi Avrupada davalar acılmasına yardımcı oldu...avrupadan bekledigi destegi alamayınca Avrupa birligi dusuncesine ikinci plana bıraktı.. İrticai faaliyet olarak kendi ibadetlerinin gosterildigini soyleyen arkadaslar bizden daha iyi biliyorlardırki irticai kelimesinin karsılıgı Belli bir dini yasam tarzının topluma zorla dayatılması, devlet yonetim biciminin dinin gereklerine kurallarına gore duzenlenmesi yolunda gosterilen faaliyetlerin butunudur.. Kimse kimsenin ibadetine engel olmuyor kimse kimseye karısmıyor..irticai faaliyetlerde bulunanlar dısında.. İLkokul cagındaki cocuklar okusun diye dunyaca unlu klasikleri romanları hikayeleri dini motiflerle değiştirip ucretsis olarak dagıtmaktır irticai faaliyet.. Sahip olunan yönetim erkinin propaganda aracı gibi kullanılarak tuhaf dini hurafelerle dolu kitapcıklar bastırıp dagıtmaktır irticai faaliyet.. Cami hocalarını Diyanet işleri bakanlıgının kadrolu imamlarını gorev yaptıkları camilerden alıp bilgisi olsun olamasın devletin butun kadrolarına doldurup, imamsıs kalan 15000 camiyi tarikatların kontrolune bırakmaktır irticai faaliyet.. Devletin sahip oldugu hava yolu sirketine ucak teknisyeni alırken onceligi imam hatip lisesi mezunların vermektir irticai faaliyet.. Devletin televizyonun da gunun 18 saati dini icerikli yayınlar yapıp iktidarın işine gelen haberleri yayınlayıp işine gelmeyenleri gormesden gelmesidir ,irticai faaliyet.. Gecenin yarısı sokakta icki iciyor diye iki genci dövüp kacmak ve emniyet guclerinn bu kacanları bulamamasıdır irticai faaliyet.. Bİr apartmanın bodrum katında sözde mahkemeler kurup insanları yargılayıp Sözde şeriata gore hukumler vermektir irticai faaliyet.. Sözde din adına bu ulkenin hakimlerini katletmek, bu katliamı yapan yaratıgı haklı bulmak, bu asagılık hareketi haklı bulan zihniyeti devletin kadroları icinde koruma altında tutmak zoraki baskıları gorunce emekliligini istemektir irticai faaliyet.. Ulkenin her yanını tarikatlarla, seyhlerle, din tacirleriyle doldurup, bunların elini eteğini öpmektir irticai faaliyet.. Hangi ulkeden bahsediyorsunuz siz? Herkesin ibadetini inandıgı tanrısı kabul etsin..Kimsenin diniyle dusuncesiyle yasam tarzıyla işimi olmaz..Bir baskasının özgurlugunun basladıgı yerde benim özgurlugum biter.. BU ulkenin yönetim şekli budur. Siz ibadetinize bakın.. Benim yasam tarzımı da bana bırakın... Eminim siz benden daha iyi biliyorsunuzdur irticai faaliyet denildigi zaman ne denmek istendigini...
-
İcraatın İçinden...
İftar çadırlarında siyasi rekabet İktidar ve muhalefet arasındaki rekabet, iftar çadırlarına sıçradı. Avcılar'da yan yana kurulan AK Parti ile CHP'ye ait iftar çadırları yüzünden iki partinin yöneticileri karşı karşıya geldi. Avcılar'da, CHP'li belediye, Avcılar Belediye Binası'nın karşısındaki otopark alanını İSKİ'den kiralayarak Ramazan çadırı kurdu. Fakat çok geçmeden bu çadırın yanına bir çadır daha kuruldu. Yeni kurulan bu çadırın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait olduğu açıklandı. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın açıklaması Büyükşehir'in hiçbir yere iftar çadırı kurmayacağı doğrultusunda idi. Avcılar Belediyesi Zabıta Müdürü Mehmet Güven, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına çadır açıldı, fakat daha sonraki gelişmeleri gördük ki, bu çadırlar Büyükşehir adına değil, bir siyasi parti adına açılmış" dedi. Bir gece sonra asılan amblemler çadırın AK Parti'ye ait olduğunu gösterdi. AK Parti Avcılar Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyesi Fevzi Çakmak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin konuyla alakasının olmadığını söyledi. Avcılar Belediyesi'nde Ramazan etkinliğini düzenleyen firmanın sahibi Münir Aydınkaptan ise aksini iddia ederek şöyle konuştu: "İkinci çadır gece Büyükşehir' ait araçlarla geldi. Çadırın Büyükşehir' ait olduğunu, kurulması gerektiğini söylediler. Yemekler Büyükşehir'n araçları ile geliyor." İftarlarını açmak için çadırların önünde kuyruk oluşturan vatandaşlar ise siyasetten uzak karınlarını doyuruyorlar. Kaynak:Kanaltürk Güzel ülkemde din üzerinden yapılan siyaset simsarlıgı son hızıyla devam ediyor.Partinin adı sanı dusuncesi savundugu fikirleri ne olursa olsun, yakaladıkları her fırsatta insanların dini duygularını istismar edip bunu ranta dönüştürmek icin her fırsatı kullanıyorlar. Belki de bu ulkede en cok gelir getiren (maddi ve manevi anlamda) meslek din ticaretidir. Çünkü bir cok insanımız icin Din kelimesi icinde geciyorsa konunun olabilgidince hassas davranıcaktır. Siyasilerimizi bu konuda tebrik etmek gerekiyor basta hükümet partisi olmak üzere muhalefet partileri bunu öyle iyi değerlendiriyorlar ki... Asıl merak ettiğim husus neden hicbir gazeteci yada köşe yazarı yada sesini yukseltebilecek biri çıkıp bu insanlara şöyle demiyor: Millete hizmet etmek demek Ramazan aylarında iftar cadırları kurup bedava yemek dağıtmak demek değildir.Asıl hizmet bu insanları Bir öğün bedava yemeğe muhtac bırakmamaktır... Güzel ulkemin halkını aclıkla terbiye edip sonra yılda bir ay, günde bir övün bedava yemekle kandırmaya calısıyorlar... Halkım bu cadırlarda yemeğini yerken bu adamlara teşekkür etmemeli..aksine o cadırlarda yemek yemeğe mecbur bırakıldıkları icin bunun hesabını secim zamanında sormalıdır...
-
İcraatın İçinden...
Alkollü sevgililere dayak ‘İçki içmeye utanmıyor musunuz’ deyip dövdüler 25.09.2006 Ankara Çankaya’da dün sabah saat 05.15 sıralarında kimlikleri belirlenemeyen iki sevgili, alkollü halde ellerinde bira kutusuyla yürürken bir grup gencin saldırısına uğradı. Tekme tokat dövülen sevgililer bir binanın bahçesine kaçtı. Olayı gören vatandaşlar durumu polise bildirdi. Polisler, aldıkları darbelerle yaralanan çift için ambulans çağırdı. Bu sırada aşırı alkollü sevgililer polislere ve görüntü çeken basın mensuplarına küfür edip saldırdı. Polis ve sağlık ekiplerinin ısrarlarına rağmen tedaviyi kabul etmeyen çift bir taksiye binerek olay yerinden ayrıldı. Kaynak:Vatan Gazetesi
-
İcraatın İçinden...
“Kısaca baş örtüsü takmak daha iyidir. Ama İslâm baş örtüsünden ibaret değildir. Bugün namazını kılan, dinin emirlerine göre yaşayan dürüst her inançlı kadın, Allah katında makbul bir Müslümandır” “Müslümanlık eşarptan ibaret değildir. Eşarbın amacı, kadını erkeklerin sataşmasından korumaktır. O zamanlar eşarp toplumda hür kadınların simgesiydi. Ortadoğu kültürünün de bir parçasıydı (...) Ama gerçeği söylemek gerekirse bugünkü Batı toplumlarında baş örtüsünün pek niteliği kalmamıştır. Artık kadına eşarp takmadığı için kimse sataşamaz. Başı örtmek Kur’an’ın emridir ama Kur’an bunun gerekçesini belirtmiştir: Sataşmayı önlemek.” Kaynak:Eski Diyanet İşleri Başkanı Profesör Doktor Süleyman Ateş Sayın Ateş Bir gazetedeki köşesinde bir okurunun sorusuna karsılık bu cevabı veriyor.Eşarbın aslında arap toplumunda erkek satasmasını önlemek amacıyla takıldıgın ama artık gunumuzde zaten yasalar ve kanunlarla kadınların korundugunu acıklıyor. Merak ediyorum neden bilgi sahibi din alimleri bunu cıkıp acıkca herkese anlatmıyor? Sadece gazetelerdeki köselerinde satır aralarında kucuk harflerle yada kendi kitaplarında yazıyorlar.Neden BU halka acıkca anlatılmıyor? Bunun yerine butun bir toplum Türban adı altında dini sömürüye alet ediliyor? Bu insanlar hala dini siyasete alet etmekten yorulmadılarmı? Halkı daha ne kadar kandıracaklar.Neden bildiklerini bu şeklide cıkıp televizyon kanallarında halkı acık yerlerde yuksek sesle soylemezlerde dini siyasete alet edenlere karsılık vermesler.? Neden dine bu kadar zarar verilir kendi amacları icin kullanırlar? Diyanet işleri baskanımız cıkıp acıklama yaptı 18.000 kişilik imam açığı var. BU yuzden her camide imam gorevlendiremiyoruz. Peki bu kontrol dısındaki camileri kim kontrol ediyor? tarikatlar ve şeyhler... İslam dininin neresinde, Kuran-ı Kerim`in angi ayetinde tarikatlardan şeyhlerden, el etek öpmekten, ibadete tuhaf şekiller vermekten ve Allah`la kul arasında aracılık edilmesinden bahsediliyor? Peki bu şeyhler ve atrikatlar nasıl karar verebilyorlar Allah`a nasıl inanacagımıza nasıl ibadet edecegimize hatta daha ileri gidip tarikata yapılan bagıslar ve el vermeler karsılıgında gunahların afolunacagına..? Neden Din alimleri bunları cıkıp acıklamıyor konusmuyor? Neden korkuyorlar? Kadı Mahkemelerinde yargılanıp Katli vaciptir diyerek haklarında ferman verilmesindenmi? tarikat merkezlerinin bordum katlarında kadı mahkemesine cıkmaktan korktukları icinmi cıkıp haklka gercekleri anlatmazlar? Neden cami hocaları kamu kuruluslarında mudurluklere getirilirler yada belediyelerin yonetim organlarında gorevlendirilip camilerin kontrolleri bu tarikatalara bırakılır? Türk Hava yollarına bir Ucak teknisyeni alınırken oncelikler İmam Hatip lisesi mezunlarına verilir...Meslek Lisesi mezunlarına degil.. neden Yetişmiş Kalifiye işgucunun en temel kaynagı olan meslek liseleri İmam hatip liselilere Üniversite yolu acmak icin harcanır? Bu kadar cok imam ihtiyacı varken neden imamlarımız devlet icinde kadrolara alınır? ve neden kimse cıkıp bunu sormaz? Halkımızı dininiz elden gidiyor öyle yapın boyle yapmayın kalkın direnin diyerek surekli kıskırtanlar sözde din adına işlenen cinayetlere karsı mumkun oldugunca sessis kalıp bu cinayete destek veren bu cinayetin katliamın dogru oldugunu soyleyenlere dokunmazlar? Cocuklarımızı yetiştirsin diye emanet ettimgis ögretmenlerimizi denetlemekle gorevli bir milli egitim bakanlıgı mufettişi cıkıp bu ülkenin hakimlerini katleden oglunun yaptıklarının gerekli oldugunu soylerken neden miili egitim bakanlıgı sadece bir kınama cezası verir? Milli egitim bakanlıgıdamı bu mufettisin sozlerine katılıyor? Oysaki herkes biliyor herhengi bir ögretmen yada devlet memuru cıkıp bir kamera karsısında iki kelime soylerse önce surgun hatta gorevden alınır..bu adam cumhuriyetimizn temellerine saldırıda bulunuyor soyledikleriyle neden kimse cıkıp sesini cıkartmaz? Ben bu insanların samimyetine inanmıyorum..bu insanların İslam dini icin tek bir iyi hareket yaptıgına inanmıyorum. Ben inanmak ve ibadet etmek icin bir tarikat liderine yada bir şeyhe ihtiyacım olduguna inanmıyorum.. Allah`ında biz kullarının ibadetlerini kabul ederken dualarımızı kabul ederken bu tarikat liderlerine danısacagına bunlara ihtiyac duyacagına inanmıyorum... Allah`a yol alırken Allah yolunda hayatımı yasarken bir adamın kalkıp bana ne yapıcagımı ne yapmyacagımı söylemesi gerektigine inanmıyorum. ONumuzdeki secimler bence bu ulkenin son şansı..Cunku bu hukumetin amaclarına ulasmasının onundeki en buyuk engel Cumhurbaskanlıgıydı..yakında onuda ele gecirecekler ve secimlerde gorecegiz neler olucak.. Oy kullanacagınız zaman bunları unutmayın... Herkese hayırlı Ramazanlar dilerim..Umarım tum dunya ve ulkemiz icin hayırlara vesile olur...
-
İcraatın İçinden...
İKtidardaki akpartimizin icraatları icinden secmeler...: Dort yıl boyunca tek basına iktidar olma gucunu elinde bulunduran ve asıl kimligine hic yakısmayan yasaların cıkarılması icin bile, abartılı bir sekilde cıkmasına taraf olan ak partinin samimiyetini merak ediyorum. Tuhaf birsekil de, bitirilmiş olan pkk teröru nasıl olduysa bu dort yıl icinde yeniden buyudu.Tesadufki kafamıza cuval gecirilen dönem yine aynı seneler arasında ortaya cıktı...Mesela 99 depreminin anma torenleri yapılırken sayın baskan antalya da bilmem kacyıldızlı bir otelinde tatilini yaparken otel sahibinin bir devlet iahlesi alması tesaduftu... İktidara gelene kadar her fırsatta Ataturk`un her sozune her dusuncesine karsı insanların iktidara geldikten sonra her fırsatta Söze Atatürk diyerek baslamasını samimyetine inanmıyorum.. Son on yıldır her fırsatta türban icin yuruyup ve gosteri yapanların, din elden gidiyor hakkımız alınıyor inancımız engelleniyor diyenlerin mevcut hukumet iktidara gelince susması; bir anda protestoların bitirilmesi tuhafıma gidiyor.Bas örtusunu siyesete alet etmediklerini soyluyorlardı.simdi ne değişti? hangi yasa değişti? üniversitelerde türbanlı ogrenciler okuyormu? devlet dairelerinde türbanlı memurlar varmı? yasalar değişmedi..peki neden bu protestolar durdu? cunku siyasi amaclarına ulastılar.. dini siyasete acıkca alet ettiler.. dini özgurlukler icin savunma samimiyetine inanmıyorum... her fırsatta soygunları ve hortumları kestiklerini soylediler..oysaki adana il orgutundeki yolsuzlukları ortaya cıkartıcak diye kendi milletvekillerini partilerinden ihrac ettiler.. dokunulmazlıklar kalkıcak dediler, bu dokunulmazlıklar sayesinde maliye bakanlarını temyize cıkardılar... Bir ulkenin gelecegi halkının egitimine baglıdır.Ataturk`un bunu gorup her köye Köy enstituleri kurmasını tehlikeli bulup butun bu enstituleri kapattıran kimdi? Halkın egitilmesi yetişmesi neden işlerine gelmedi? Mevcut iktidarın takiyye yaptıgı; (yani oldugu gib gorunmeyip yada gorundugu gibi olmayıp oyle davranması..) iktidara geldikleri ilk gunlerde avrupa birligi ipine sarıldırlar sımsıkı..taki türban hakkında acılan bir mahkeme onların aleyhinde sonuclanan kadar.. avrupa insan hakları mahkemesi türban konusunda Turkiye Cumhuriyeti devletini haklı buldu...o gunden itibaren ak parti hukumeti avrupa birligine girmeyi ikinci plana aldı..hatta ucüncu plana..cunku once lubnan geliyordu.. bu ulkenin tum sorunlarınınn onunde... son dort yıldır sayın basbakan medyadan yada halktan kendisine yoneltilen her elestiriyi vatana ihanet diyerek tanımlamadımı? osmanlı dönemindeki padisahları bile daha kolay eleştirebilirdiniz... ve ne tuhaftırki aslında bu bir kısım medya bizzat sayın basbakanın işine gelicek haberleri yapmak konusunda yarısmıyorlarmıydı..sozde istihbarat raporlarını manset yaparlarken.. dort yıldır milli egitim bakanlıgındaki kadrolasmalar devlet burslarını ak partini sectigi cocuklara verilmesi, igrenc hatta rezilce kitapların uzerinde milli egitim bakanlıgı onaylıdır ibarelerinin oldugunu gormedikmi? bazı ak partili belediyelerin tuhaf gerekcelerle ickili mekanları kapattıgı hatta icki icmeyi yasakladıklarını gormedikmi? cumhuriyet tarihimizde ilk kez, laikligi savunan danıstay mensubu uyeler suikaste ugramadımı? devlet bunu ortbas etmek icin elimizde onemli bilgiler var diyerek gundemi değiştirmeye calısmadımı? olayı cete olayı gibi gostermeye calısıp asıl cinayetlerin işlenis amaclarını gizlemeye calısmadımı? şehit edilen hakimin cenazesine katılmak yerine bu ulkenin basbakanı kavşak acılısı torenine katılmadımı? sanırım cinayeti işleyen katilin işleme nedeni hakkında olumsus bir fikri yoktu sayın basbakanın yoksa neden katılmasın...? aynı gece cohk mesgul olan sayın basbakan genclik sölenine katılmadımı? o şölende aslında neyi kutladı? bu cinayetlerin sorusturması sırasında sözde Ataturkcu yada milliyetci oldugu soylenen bir cok örgut mensubu yakalanıp serbest bırakılmadımı? sonunda kacıcak yer kalmayınca cinayeti işleyenin ruh saglıgına yuklenmedimi butun sorumluluk? Bazı ak partili belediyelerin dagıttıgı kitaplarda Çanakkale de zafer kazanan Mehmetcigimizin aslında zafer kazanmadıgı bir bulutun gelip dusman askerlerini aldıgı gibi hurafelerin yayınlandıgı, canakkalede ölen onbinlerce şehitimizin kemiklerini sızlatıldıgı yalanmı? apo yakalanmıs, pkk sorunu cozulmus, öldurucu darbeler vurulmus, kürtce yayın serbest bırakılmısken sayın basbakan cıkıp konusmasında kürt sorunu vardır demedimi..bunu takiben her gecen gun artarak pkk terörü canımızı yakmadımı? bazı bassavcılar genel kurmay baskanı olucak askerler icin asılsız iddialarla sorusturmalar acıp aslında sucsus oldugu halde bazı universite dekanlarını hapse attırmadımı? hapse atılan yetkililerden biri intihar edip hayatını kaybetti. ve mahkeme sonucunda sucsus bulunmadılarmı? bu dekan ve yardımcısının bu sekilde yıpratılmasını nedeni universitedeki irticai faaliyetlere izin vermemiş olması deilmiydi? her universitede irticai faaliyetlere karsı cıkan dekan yada professörler icin sorusturmalar acılmadımı? surekli olarak Ataturkculugu, laik devlet anlayısını dinsizlikle bagdastırmaya calısmıyorlarmı? 23 nisan milli egemenlik ve cocuk bayramında 21 yasındaki adamı cocuk diye meclis kursusune cıkartıp kendi istediklerini soyletmedilermi? sözde basbakan danısmanı orda burda basbakan icin ``deliğe supurmeyin kullanın`` demedimi..aynı danısman kimseni haberi olmadan dıs politika konusunda yabancı ulkelerin buyukelcileriyle konusumadımı? samimiyet mi..hizmet mi...? hayırlısı olsun..bu millet secimlerde karar vericek tum bunları hak edip etmedigine.. kaz toplulugumuyuz yohksa Türk milletimiyiz? görucez.. bu maddelere her gun yenileri ekleniyor.. ben yazmaya yetişemiyorum..adamlar eklemekten yorulmuyor...
-
İcraatın İçinden...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Çarşamba'daki İsmailağa Camii'nde işlenen cinayetle ilgili ilk kez değerlendirme yaptı. Cinayeti "provakatif olay" diye nitelendiren Erdoğan, "Burada 2 fakülte mezunu bir hoca öldürülüyor, onunla ilgili ailesine en ufak bir başsağlığı yok. Ama öbür taraftan öldüren hakkında linç girişiminde bulunduğu bulunmadığı henüz belli değil, her türlü iftira, gayri meşru yayın yapılıyor" tepkisini gösterdi. Bu konuların hassas olduğunu ve herkesin bu hassasiyetleri koruması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, ülkenin emniyetinin, yargısının işbaşında olduğunu söyledi. "Temennimiz odur ki, bunlar objektif şekilde değerlendirilsin, netice ortaya çıksın" diyen Erdoğan, medyaya da yüklendi. Erdoğan, şunları söyledi: "Tam sayfa, adeta gazete ilanları verir gibi haberler vererek halkımızın kutlu değerlerine, kutsal bakışına farklı yaklaşımlar getirmenin anlamı yok. Bunları bu noktada tahrik etmenin anlamı yok. Bunlar ülkemizin huzurunu kaçırmaya yönelik girişimlerdir. Ülkede emniyetimiz vardır, yargı makamlarımız vardır, onlar zaten üzerlerine düşeni yapacaklardır. Ama bu noktada kimsenin bu tür gerginliklere fırsat vermemesi gerekir." Kaynak:Ankara İHA Sayın başkan tuhaf bir sekilde gaflar yapmaktadır.İsmailağa Camiinde işlenen cinayet ve hemen ardından yaşanan katilin öldürülmesi olayı için kendince serzenişte bulunuyor. Haberleri takip edenler biliyordur.Yasanan olayın hemen ardından Sayın Eminyet muduru Cerrah hemen bir acıklamada bulundu olay linç değildir.Katil başını minbere vurarak ölmüştür diye. Oysaki daha bir otopsi bile yapılmadan alel acele yapılan bu acıklama kafaları karıştırdı. Cunku aynı eminyet mudurumuz hemen bir iki gun oncesinde Zafer bayramı kutlamaları sırasında yasanan halkımızın linc girişimi icin de oıldukca iyi olmustur diye acıklama yapmıstır. İlerleyen gunlerde Adalet bakanlıgına bağlı Adli Tıp Kurumu yapılan otopsi sonucunda Katilin ölüm nedeninin darp`a bağlı ic kanama oldugunu acıklamıstır.Kaldıki İsmailağa tarikatının uyerleirne ait oldugu soylenen sitede de katilin linç eildigine dair acıklamalar yayınlanmıs hatta cinayet ve linc anında kayıt edilmiş sesler bile yayınlanmıstır. Sanırım sayın baskan haber bultenlerini yada internet sitelerin pek takip etmiyor.Zaten etmeside beklenemez bunun icin gorevli yaklasık 40 kadar danısmanı vardır.Basbakana gerekli bilgileri bu danısmanların vermesi gerekiyor.Ama uzun zamandır sayın baskanın danısmanlarının danısmanlık hizmetlerini sadece kendi işleri icin kullandıklarını Cuneyt Zapsu ve Ordu daki fındık olaylarından sonra ogrenmiş olduk. Sayın Basbakanın konusmasındaki bu durum kendisine bildirildimi merak ediyorum.Yada Adli tıp kurumu otopsi raporlarını Adalet bakanlıgına dolayısıyla Devlete bildirmemiş olabilrmi? Ama sayın başkan her zaman oldugu gibi kendisine ve partisine bir saldırı oldugunu medyanın ve muhalefetin basarılarını cekemedikleri icin asılsıs iddialarla yolarına cıkacaklarını `faul` yapacaklarını partisine hitaben yaptıgı konusmada belirtmiştir.peki sayın baskan devlete baglı kurumlardan bilgi alamıyor olması yanlıs bilgilendirilip yanlıs konusuyor olması hangi medya kurulusunun fauludur merak ediyorum. Sayın baskan öldürülen iki fakulte mezunu hoca icin kimsenin bassaglıgı dilemedigini ama katilin ölmesi olayının abartıldıgını soyluyor.Merak ediyorum sayın basken şehit ailelerini arayıp bassaglıgı dilememesini nedeni ölen genclerimizin fakulte bitirmemiş olmasımıdır? Sayın baskanın yaptıgı konusmalardan birinde artık Recep Tayip Erdoğan değil Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olduğunu soyledi... Sayın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu ülke icin ölen şehitlerin yakınlarını dinlemek ve acılarını paylasmak icin aradığı kriter nedir?
-
İcraatın İçinden...
Son Dakika... Sayın başbakan şu saatlerde istanbulda temaslarda bulunuyor... Bir arkadasımdan az once aldıgım bilgiye göre Eminönündeki nerdeyse tüm yollar kapatılmıs.Aynı şekilde tramway seferleride durdurulmus... Yaklsık SOn kırbeş dakikadır trafikte oldugunu soyleyen arkadasım sayın basbakan en iyi dileklerini iletmemi istedi.. Sayın baskan artık istanbulda temaslarda bulunmak icin geldiginde koruma ordusunun yanı sıra gececegi butun yollarıda kapattırıyor..sanırım oldukca cekiniyor olmalı halkından.. Saatler şu anda 19:00 sayın baskan İstanbul Ticaret odasındaki temaslarını Sürdürüyor. Bu arada Aslında saat 17:00 civarlarında Alibeyköyde bir acılısa katılıcaktı kendisi ama sanırım briaz gecikicek.Alibeykoy semtine basbakan gelicek diye oraya giriş cıkısların tamamı saat 16:00 civarlarında kapatıldı. Zaten trafik işkencesi ceken istanbul halkı bu durum icin ne dusunuyor merak ediyorum. Sayın baskan ne zaman istabulda gelse işkencemiz artıyor.ve sanırım sayın baskan bombos yolları gordukce gurur duyuyordur sayın vali ve sayın belediye baskanıyla... Merak ediyorum sayın baskan kafasını gömdügü kum yıgını icinden ne zaman basını kaldırıp halkına bakıcak... Son bir saattir kapalı olan Eminönü trafigindeki arkadasımın selamları var sayın Basbakanım...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
nerde kalmıstık bu hayatında bi reset dugmesi olsa ya sorunlar karsısında kilitlenip dondugumuzda bir tusa basıp yeniden baslasak yada alt+ctrl+del e basıp yanıt vermeyen programı kapatıp hayata devam etsek yada baslt-donatılar-sistem-sistem geri yuklemeden hayatımızı onceki bir zamana geri alsak unutmak icin geri donusum kutusuna attıklarımsı yeniden geri alabilsek baktıkki duselmiyor hicbirsey hayatımıza format atıp yeniden kurabilsek.. cohk sey istemiyorum dimi açıklarımz olsa ve biz bu acıkları yamalarla kapatıp antivirus programlaarıyla guvenligmisi saglasak silahlarla deil napim abi can sıkıntısı biriktirip biriktirip buraya gelip yağıyorum kelimelerde olmasa alcak basınc gibi.. bulutlar yuklenip yuksek yerlere gidip salıcaklar kendilerini oysaki hala tundra ikliminden bahsediliyor akdeniz bolgesinde ormanlarımızda yandı zaten bu ulkeye bahar gelmez artık ya kış olur donarız yada yaz gelir nefes alamayız ben rahat adamım abi yapıyorum ama hersey dilimin ucunda en buyuk acım altı saat suruyor..oda sarhos olma suresi ayıldıgım zaman kafamdaki agrını gecmesi on iki saat alıyor sonra zaten tövbe ediyorum icmeye bi daha icmem diyorum sonra aksam oluyor hava kararmıs canın sıkkın bir suru abuk subuk olaylar oluyor kimse mantıkla acıklamıyor sen bile kendi hayatına anlam yukeleyemes hale geliyorsun icmeyipte ne halt ediceksin? kısmet.. kısmet die die akıp geciyor zaman ne o bize soruyor akarken nede biz noluyo nereye gidiyos die sormuyorus gonullu bir ırza gecis hukum suruyor..bazen dikkat ediyorumda zevk bile almıyoruz sorgula sorgula nereye kadar sonunda kendine kalıyor insan simdi bunca soru soruyorum bunca yazıyorum bu makinayı kapatınca o yastıga basımı koyup kendime kalan benim dusunsene abi ekmek parası diyoruz siyaset diyoruz ekonomi diyoruz yonetiliyorus yonetmek istiyoruz onu elestiriyorus bunu elestiriyorus bir suru seyi sevmiyorus bazılarını begeniyoruz asık oluyorus hatta bir keman telinin en ince yerinden kopması gibi carpılıyorus bir kıs cocuguna damdan duser gibi sonra uzuluyorus sonra guluyor egleniyoruz dostlar kaybediyoruz dostları kazanıyoruz belki cohk zengin oluyoruz sonra sonrası hic.. insan hep bir yalnızlıga yol alıyor ne yapsan ne tutsan neden nefret etsen yada asık olsan hayatını kutsal amaclara adasan dolu dolu yasasan sanki bunların hepsi ucuz bir hollywood filmi gibi geliyor bana ucuncu sınıf aktristlerle cekilmiş basit bir senaryoya sahip baslarken sonunu kestirebiliyoruz sonrası sıkıntılı bir bekleyis ara verilsinde tuvalate gideyim yuzumu yıkıyayım ayılayım die bekliyoruz sonra geri gelip bitsin istiyoruz nolucakki bir yıkım filmini en on sıradan izliyoruz diye kendimizi sanslı sanıyoruz oysaki yıkımı yasayan biziz..kendimize hayranlıkla bakıp buyuk adam dices ya belkide bu yuzden inadına sahneden inmiyoruz kuliste yarasını saran soytarı gibi her alkıs sesinde sahneye cıkıyoruz sonra öyle işte nerde kalmıstık...
-
İcraatın İçinden...
Maliye kanser hastasını üzecek Maliye Bakanlığı, bir grup obezite ilacını geri ödeme listesine alırken, kemo terapi sırasında kanserli hastaya vücut savunmasını korumak için verilen “Nupogen” isimli ilacı listeden çıkardı. Böylece ödeme listesinden çıkarılan ilaç sayısı 141’e yükseldi. Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, Maliye Bakanlığı 2006 Yılı Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği’nde yaptığı değişikliği ilgili kurumlara bir genelgeyle duyurdu. Buna göre, 35 kalem ilaç daha geri ödeme listesinden çıkarıldı. Son bir kac gündür yazmaya hevesliyim ama yazamıyorum.Her gun sayın yöneticilerimizden basbakanımızdan hukumet yetkililerinden o kadar cok ve sürekli abuk subuk demecler gelmeye basladıki..tek yapabildiğim sakin bir sekilde olan biteni dinlemek. Cokta fazla mantık aramıyorum yada anlam yuklemeye calısmıyorum.Cunku bu soylenenleri yapılanları ciddiye alıcak olursam midem bulanmaya baslıyor... Sağlık bakanı Recep Akdağ bir kac ay once verdigi bir basın acıklamasında halkımza üreyebildiğiniz kadar üreyin demişti...O gunlerde kafama takıldı bu acıklama.Butun dunya butnu avrupa ve gelişmekte olan ulkeler ne kadar zengin olursa olsun bir cok avrupa ulkesi ısrarla doğum kontrolunu teşvik ederken ve biz ülkemizde bunca yoksulluğumuzla ve yaklaşık 70 milyon insanımızla tuhaf bir karmasa icinde yasarken; sayın saglık bakanının acıklaması ilgincti. Dinimizin yayılmaya basladıgı ilk yıllarda Peygamber efendimizin dinin yayılması icin Muslumanlara bu sekilde cagrıda bulundugu bir gercek.Cunku suregelen savaslar neticesinde ciddi bir nufus sorunu yasanıyordu.Bunun onune gecmek icinde nufusun artması gerekiyordu. Ama simdi cok şukurki boyle bir derdimiz olmadıgına gore neden ürememiz gerektigni anlayamadım. Derken bu acıklamanın bir iki hafta sonrası maliye bakanımız cıkıp bir genelge yayınladı.EKim ayından itibaren 2000 kalem ilaç sosyal sigortalar guvencesinden cıkartılacagını acıkladı. Düşünün siz hastalandıgınız zaman yada ihtiyarlayıp calısamayacagınız duruma geldigniz zaman devletiniz size baksın diye her ay bir miktar, hatrı sayılır bir miktar parayı devlete öduyorsunuz.Karsılıgında devlet bu parayla bir sosyal güvenlik kurumu olusturuyor ve bununlada sizin ihtiyaclarınızı karsılıyor.Dünya uzerindeki hemen hemen her ulkede durum budur.Demokrasiyle yonetilmese bile bu sekilde calısan kurumlar mevcuttur. Ancak gelin görünki siz hayatınız boyunca para ödedeginiz devletiniz bir gun bir yasa cıkartıp bazı ilacların artık ödenmeyecegini acıklar. Mesela kanser gibi mesela kolestrol yada tansiyon gibi hastalıkların ilacları guvence kapsamından cıkartılır...Yada verilmesi oldukca zorlastırılır. Ama siz parayı öderken bu ödemeden hicbir zaman kesinti yapamazsınız. Devletlerin birinci gorevleri halklarının saglık ihtiyaclarını karsılamak değilmdir? Ama bizim sayın hukumet yetkilileri saglık harcamalarını devlete zarar verecegini görüp hatta saglık harcamalarının kısıp bir cok ilaci ucretli hale getirip bunlardan vergi alırsak kar bile ederiz anlayısıyla hareket edip dahice fikirler üretmektedirler. Ortalama yasam süresi 65 civarında olan bir ulkede emeklilik yasını 68 e cıkartarak, hayati önem tasıyan ilacların ödemesini durdurarak asıl amaclanan nedir? Basit düşünelim: 68 Yasına kadar prim ödeyen bir insan emekli olursa eger en fazla iki yıl daha yasayacaktır ortalama...Yani devlet emekli maası ve saglık giderlerinden kurtulacaktır. Ölümcül hastalıklara tutulan hastaların yada yasaması bazı ilaclara baglı bulunan hastaların ilaclarının kesilmesi ödenmemesi durumuda bu hastalıklı insanlar ölecektir.Zaten hasta oldugu icin prim ödeyemeyen ve her gun devletin sırtına yük olan bu insanların ölmesi sayesinde bir istihdam olusacak, bu insanların yerine saglıklı prim ödeyebilecek genc insanlar gelicektir.(Saglık bakanının acıklaması işte burda yerine oturuyor) Toplum icinde iyileşmiyecek durumda olan hastalarla ihtiyarları temizlerseniz genc calısan,primini ve vergisini ödeyen yeni nesil ureyecektir.Boylece sayın hukumet yetkililerimiz daha fazla vergi daha az masraf denklemini kurarak ekonomide iyileşme meydana geldigini soyleyecektir. BUtun bunların baska izahı varmı? yoksa ben biraz fazlamı kuruyorum olan bitenleri...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
aklımın ucuna takılan zaman akıp giden çağların bir anlamı olmalı tutsaklıgımın bedelini ödedigmi sanıyordum oysaki hala bir an dolusu sehvetin parmakları ucunda caresisce titriyorum canım sıkılıyor bu gel gitlerden yoruldum hala kime yaklassam beni melek sanıyor aklımın ucunda şeytanca yapılmıs planlar iyi bir insan olmak işime gelmedigi icin bu kadar karamsarım ve ayık gezmek zor oldugu icin bu kadar sarhoş verilipte tutulmayan sozlerin bedelini ödemekten yoruldum yalancıların kralı olmak istyorum kapalı kapıların ardında saklanan baska bir hayatın hukmunu sürmek istiyorum hayali kurdugumun tadını.. yuzyıllardır ertelenen bir batıl inanc gibiyim anlık zevklerin kölesi olmus cıkaramadıgım anlamların altında ezilmişim.. uzaktan bakanlar melek diyor sırtımdaki kamburu kanat sanıp bense zincirleri ayak bileklerinde aşkları cigerlerine yara olmuş bir ayyaştan baska bir sey deilim uzaktan bakanlar adam sanıyor anlık zevklerin şehvetiyle saclarım iki yana ayırmısım hangi kadın beni okusa ulasamadıgı aşkı sanıyor...
-
İcraatın İçinden...
Önce tartısmalı kararlarla Türk telekomu satın aldılar. Lübnan asker gonderme tezkeresinden hemen sonra da MNG bankasını satın alarak Türkiyedeki bankacılık sektörune sessiz bir şeklde giriş yaptılar. Aile büyüklerinden biri kısa süre öncesine kadar Lubnanda devlet baskanalıgı gorevinde bulunmus hatta Sayın basbakanımızla gorusmelerde bulunmuslardı.Bu gorusmelerin hemen ardından Türk Telekomun, Haririn sahibi oldugu Oger Telekoma satısını gerceklesmesi bir tesaduftur sanırım. Aynı sekilde tezkerenin ardından MNG bankasınının yine Oger teleokomun ortakları tafaından satın alınmasıda ilginc bir tesaduf olmalı. Lübnan asker gonderme gerekcelerin bir turlu acıklayamayan papagan gibi aynı söylemlerin etrafında dönüp duran hukumet yetkililerinin Hariri ailesiyle ilgili herhangi bir gorusmeleri oldumu acaba? Bunun yanında asıl basit bir detay var kafama takılan.Hariri ailesi Lubnanın can damarı gibi.En zengin ailesi surekli yatırımlar yaparak LUbnanın kalkınmasına yardımcı olmuslar.Her vatan severin kendi vatanına yapacagı gibi. Peki Bu hariri ailesi ulkesin nerdeyse tamamı yıkılmısken Binlerce insanı hayatını kaybetmişken hic seslerini cıkarmadan olan biteni izleyip, Hatrı sayılır miktarda sermayesini gelip ulkemize yatırıyor. Boyle zengin bir ailenin ulkesinn yaraların sarmak yerine nerdeyse gormezden gelmeleri ve bizim boyle bir ulkeye yardım icin en önde koşa koşa gitmemizin amacları aslında neler. Bu basit sorular kucuk detaylar neden insanlaın gozunden kacıyor bu kadar göz onundeyken neden kimse görmek istemiyor..?
-
İcraatın İçinden...
MNG Bank’ı Hariri aldı Uzun süre MNG Bank için Dubaili şirketlerle görüşen Mehmet Nazif Günal, bankayı Türk Telecom’un sahibi Lübnanlı Hariri Ailesi’ne sattı MNG Holding’in patronu Mehmet Nazif Günal, uzun süredir satış görüşmeleri yaptığı MNG Bank’ı Lübnanlı Hariri Ailesi’ne ait Oger Grubu’na sattı. Bankanın yüzde 91 hissesinin satışı için Oger’nin hissedar olduğu Bankmed ve Arapbank PLC ile görüşmeler tamamlandı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) onay için başvuruldu. BDDK’nın 160 milyon dolara gerçekleştiği belirtilen satışa iki hafta içinde onay vermesi bekleniyor. Günal, satışı “Evet bankayı sattık” sözleriyle doğruladı, ancak daha fazla açıklama yapmamayı tercih etti. Türkiye’ye rekor özelleştirme ile girdi Hariri Ailesi’nin sahip olduğu Saudi Oger Grubu, bugün 27 binin üzerinde kişiye istihdam sağlıyor. Otelcilikten emlakçılığa, sulamadan hastane işletmeciliğine, telekomdan finansa kadar pek çok alanda faaliyet gösteriyor. Group Mediterranee’nin bünyesinde Allied Bank, Banque de la Mediterranee ve Saudi Lebanese Bank var. Üç bankanın toplam sermayesi 500 milyon dolar. Grup, ayrıca Ortadoğu’nun en büyük sigorta şirketlerinden MedGulf’un çoğunluk hisselerine sahip. Grup şirketlerinden Oger Telecom, geçen yıl Türk Telekom’un yüzde 55’ini 6 milyar 550 milyon dolara aldı ve Avea’nın da hakim hissedarı haline geldi. Oger Grubu, telekom alanında önümüzdeki 5-7 yıllık süreçte 3.5 milyar doları Türk Telekom’a, 500 milyon doları Avea’ya olmak üzere 4 milyar dolar daha yatırım planlıyor. Geçen yıl Türkiye’deki yatırımları hakkında bilgi veren Saudi Oger’in Başkan Yardımcısı Muhammed Hariri, “Türkiye’de fırsat çok. Ya Türkiye’de bir banka alacağım ya da sahip olduğum Banque de la Mediterrannee’yi Türkiye’ye getireceğim. Türkiye’de finans alanında yatırım için doğru bir zaman” açıklamasını yapmıştı. Kaynak: Vatan gazetesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 22. Dönem 4. Yasama Yılı 61. Birleşim 09/Şubat /2006 Perşembe ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA TURAN TÜYSÜZ (Şanlıurfa Mİlletvekili) Konuşmasından Alıntıdır: ---''Değerli milletvekilleri, Türk Telekomun devredileceği yıllar öncesinden belli olmasına rağmen ve yüzde 55'inin Oger Telekoma satışının, 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanarak, 2.8.2005 tarih ve 25894 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesine rağmen, o günden bugüne, devlet kurumlarının verilerinin işlendiği ve entegrasyonun sağlandığı e-devlet projelerinin altyapısının devri için çalışma yapan bir kurum halen bulunamamaktadır. Bundan sonrası için yapılacak çalışmaların, Ulaştırma Bakanlığının tespit edeceği bir kurum tarafından yönetileceği açıklanmıştır; fakat, aradan yedi ay geçmesine rağmen, halen yetkili bir kurum bulunamamıştır. Devlet Planlama Teşkilatından aldığımız bilgiye göre, ancak bu hafta içerisinde bir çalışma yapılacağı öngörülmüştür. Değerli milletvekilleri, hükümet etmek ciddiyet ister. Aradan aylar geçmesine rağmen, daha hangi kurumun kamuya internet için gerekli teknik desteği vereceği belli değil. Telekomdan sonra e-devlet hizmetinin Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yerine getirilebileceği söylendi; ama, Devlet Planlama Teşkilatının da veri tabanını devralması bir yılı bulur. Bir de buna içerik, tasarım veri toplanması ve aktif hale getirilmesini eklediğimiz zaman, en az altı ay gibi bir zaman süreci gerekiyor. Bu durumda, toplamda, Türk Telekom özelleştikten sonra iki sene anlamına gelmektedir. Bunu bir sorumsuzluk olarak kabul ediyoruz biz. Sorumlu kimdir belli değil. Peki aradaki sürede kamu hizmetlerinin aksamaması için devreye kim girecek; yani, kamuya ait gizli bilgiler kimin eline geçecek; evet, isterseniz ben bunu söyleyeyim, Oger Telekom. Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, Telekomu satın alan firma, geçtiğimiz aylarda öldürülen Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'ye aittir. Hariri ailesi, başta Lübnan ve Fransa'da yaşayan Ermeniler olmak üzere, Ermenistan'la da çok yakın ilişkiler içinde bulunmaktadır. Hariri'nin, öldürülmesinden önce sık sık Ermenistan'a gittiği de bir gerçektir. İşte, devletin gizli bilgilerinin güvenliği, e-devlet çalışmalarıyla ilgili bir kurum görevlendirilip çalışmalara başlayana kadar bilgiler Hariri'nin Oger Telokomunda bulunacaktır, onların elinde kalacaktır. '' ---''Türk Telekom'da usulsüz ve haksız yapılan işlerle ilgili son olarak belirteceğim husus ise gerçekten de çok önemlidir. Derinliği olmayan borsamızın, yeni halk arzları beklediği şu günlerde, Türk Telekomun Oger Telekoma blok satışı sonrası ilk başta yaklaşık yüzde 15'inin halka arzı söz konusu idi. Daha önce de söylediğim gibi, aradan yedi ay geçmesine rağmen, bu konuda bir ilerleme yoktur. Halka arz gerçekleşmediği gibi, ne zaman olacağı konusunda da bir emare bulunmamaktadır; çünkü, şu aralar borsa yüksektir ve halka arz olursa, Oger Telekom ve onunla birlikte hareket eden Türkiye'deki işbirlikçileri, ucuz fiyattan bu hisseleri toplayamazlar. Bu işleri düzenleyenler, Oger Telekomla gizli ortaklık kuranlar kimler ise, gerçekten ayarlamaları iyi yapıyorlar. Sanmayın ki, kimse bunları görmüyor ve bilmiyor. Bunlar Yüce Divanlık olaylardır değerli arkadaşlarım. Bunların hesabını tek tek vereceksiniz. Onu size söyleyeyim. (AK Parti sıralarından gülüşmeler) Bu oyunun içinde yer alanları biliyoruz biz. Bunlar, daha önce, bütçe görüşmelerinin öncesinde, Kurumlar Vergisi oranlarını 10 puan düşürüp, Türk Telekomun 2006 yılında ödemesi gereken 400 000 000 YTL'yi, yani 400 trilyonu Oger Telekom'a bağışlamışlardır. Peki, tekrar soruyorum: Bu uyanıklığı, neden, daha önce, yani blok satış öncesi ihaleye giren firmalara eşit hak şeklinde yapmadınız? Çünkü; Oger Telekomla yapılan pazarlıklar, o aşamada, erken Kurumlar Vergisi indirmeye müsaade etmiyordu.'' Refik Hariri Kimdir? 1944'te Sidon'da yoksul bir ailenin oğlu olarak doğdu Öğretmenlik eğitimi aldı Suudi Arabistan'da bir inşaat şirketi kurdu Milyarder bir işadamı haline geldi 1992-98 ve 2000-04 yılları arasında başbakanlık yaptı Ve baskanlıgı sırasında suiakste ugrayarak hayatını kaybetti. Son derece zengin bir isim olan eski başbakan Hariri, 15 yıldan sonra 1990'da sona eren iç savaşın ardından, Lübnan'ın yeniden inşasının itici gücü olarak tanınıyordu. Kaynak: BBC
-
İcraatın İçinden...
Elbetteki mail gönderip sorularım ilettigim 350 AKP milletvekilinin hicbirinden tek bir yanıt alamadım..En guzel yanıtı bu aksam yaptıkları oylamada verdiler..Bende anladıklarmı siznle paylasmak istiyorum. Akp hükümeti daha israilin işgalini basladıgı ilk gunden beri gönulluydu asker gondermek icin ve bunu ugrunda herseyi yaptılar. Ama bugun kü meclis oturumunda Akp hukumetine karsı durup sorular sorması gereken tezkerenin cıkmasını engellemek icin halkın tek umudu olan muhalefet partilerinin acizligini gördukce canım biraz daha yandı. Oysa basit sorular sorup basit cevaplar beklemeliydiler. Bunu yapmadılar ucuz yollarla saldırıya gectiler ve bir cocugun bile verebilecegi cevaplarla yetindiler. Yazık.. Umarım tüm bu dusunduklerimde ben yanılıyorumdur.Umarım Akp hukumetini secimi dogrudur. Aksi halde bir ülkenin nasıl peşkeş cekildigini en ön sıralardan zileme sansına sahip olucaz.Ne yazıkki o Ulke bizim ulkemiz... BUgun hukumet sözculerini acıklamalarından aklıma takılanların bazıları sunlardı.Ve muhalefet partisini soramadıgı belkide sormaktan cekindigi sorularıda sormak istiyorum.: Akp sözcusu dediki: -Sizinde kabul ettiğiniz üzre ortadoğuda yeni bir yapılandırma meydana geliyor sınırlar yeniden çiziliyor.Bunun dışında kalmamak için oraya asker göndermek zorundayız.(Bu yapılandırmanın bizzat çizimini yapan Amerika İngiltere Rusya gibi devletler asker göndermiyor.Dış siyasetteki basiretsizliginisi ve beceriksizliginizi bölgeye asker göndererekmi telafi etmeyi umuyorsunuz?...diye sorulmadı...) -Bosna kosova Afganista Somaliye de asker gönderdik kimse sesini cıkarmadı simdi neden Lubnana asker gondermeye karsı cıkıyorsunuz? Amacınız ic siyasette rant elde etmekmi? (Neden bir muhalefet sözcusu cıkıp sayın konusmacıya Somali Afganistan yada bosnada mudahale edilen durumun İç savaslardan kaynaklandıgı ama Lubnanda iki fakrlı ulkenin catıstıgını soylemedi.yada sayın sözcunun işine gelmedimi boyle kucuk bir ayrıntıyı görmek.) -Lübanan yardım etmek bizim gorevimiz tarihten gelen birlik ve beraberligimiz sınır komsulugumuz var.Komsumuzdaki bu yangın bir gun buyur ve bizide icine sarar.Bu yuzden Mudahale etmeliyiz...( Tarihsel gereceklerden bahseden sayın sözcuye Tarihten örnkeler neden verilmedi? Neden Ermeni asala terör örgutune destek veren lubnan hatrlatılmadı? Neden tarihsel baglarımz olan sınır komsumuz olan Lubnan daha düne kadar Pkkyı besledi ve uzerimze saldı? neden Buyukelcimiz Asala saldırısıyla sehit oldu? neden Orda gorevli Devlet yetkililierimis saldırya ugradı? Fransada Buyukelciligimizi basıp 54 turk vatandasın rehin alan, sayın buyuk elciyi agır yaralayan ve koruma gorevlisin şehit eden Lubnanlı teröristler deilmydi? Aynı Lubnanlı teröristler bir arabanın bagajını patlayıcıyla doldurup Topkapı Sarayını havaya ucurmayı denemedimi? allahtan zamanlama hatası oldu ve yanlıs yerde patladı bomba... Dunya uzerinde Sözde Ermeni soykırımnı yasalastıran ilk ulke LUbnan deilmiydi? Kuzey Kıbrıs Turk CUmhuriyetini tanımayan ve tanımayacagını soyleyen LUbnan deilmiydi? Tarihi borcumuz var Lubnana bunlar icin Daha geriye gidin. Yemen Türküsünün Neden yakıldıgnı unuttunuzmu? Evet Ezilen Lubnan halkı Lubnan hukumetine tarihsel borcumuz var bunlardan dolayı yardım etmeliyiz...) -İşgalin basladıgı ilk gunden beri Ulkemiz bolgede aktif oalrak yardım faaliyetleri surdurmektedir.Kızılay aracılıgıyla yardım kurulusları aracılıgıyla hem Lubnan halkına hemde ordaki yabancı ulke vatadanslarına her konuda yardımcı olduk. Simdide yadım etmeye devam edicez.. ( evet nerdeyse her gun biryerlerden yardım toplandı yuruyusler yapıldı kızlay gitti doktorlarımız hatta halktan goullulerimiz gitti.Zaten bunları yapıyorduz biz bu bizim doğamızda var. neden Silahlı güç gonderiyoruz? Tama yine doktorumuzu aşımızı muhendisimizi muteahhitimizi gonderelim neden asker gondiryorus?) -Dunya uzerinde hicbir ulke duruma tepki gostermezken Sayın Dıs İleri bakanımız bölgeye gitmiş bir gun boyunca orda kalmıs ve Lubnan halkıya ilgilenmiştir. Aynı sekilde cocukları hizbullah tarafından kacırılmıs İsrailli aileyide ziyaret etmiş acılarını paylasmıstır...( Sayın dıs işleri bakanı son dort yıldır kac Şehidimizin evni ziyaret etmiş? kac acılı annenın acısın paylasmıs? Pkk teröru konusunda Kac demec vermiş? Evet arabulucu olmak bunu yapabilmek gercekten önemli bir gorev. belkide sayın dıs isleri bakanın yada syın hukumetini önceligi Lubnan ve israil oldugu icin Bizim sehitlerimze sıra gelmiyordur...) -Dünyaın 24 ulkesinden bolgeye asker geliyorken bizim yanıbasımızdaki olaylara kayıtsız kalıp kendi kabugumuza kapanamayız.( haklısınız sayın sözcü mesela Kuzey ırak bize öyle uzakki ordaki pkk varlıgına mudahale etmek gibi en kucuk bir dusunceniz yada boyle bir dusunceye tahammulunuz bile yok.Pkk ya neden bakmıyorsunz dendigi zaman bunu siyasi ic hesaplasma olarak yorumluyorsunuz.Lutfen bana acıklayın tek oglunu pkk terörune sehit veren bir annenin ne gibi bir siyasi hesabı olabilir? Yada bunu nasıl degerlendirebilir? Belkide siz size karsı yoneltilen her elestriyi ic siyasi hesaplasma diye basınısdan atıyorsunuzdur..belkide işinize gelmiyordur bu konuları konusmak.Orta dogu icin lubnana asker gonderelim ama ulkemiz icin ıraka dkunmayalım...emir buyuk yerden geliyor olmalı..) -Türkiyenin bolgede arabulucu uzlastırıcı ve barısı koruyucu yegane guc oldugunu soyluyorsunuz.İsrail ve hizbullah arasında amerika ve iran arasında gorusmeler yaptıdrdıgnızı masya oturttugunuzu istersenis butun bolgedeki devlet ve grupların liderleriyle torurup gorusebileceginizi bu sekilde ordaki barısı elli yıldır kimsenine basaramadıgı barısı saglayabilecegimiz soyluyorsunuz.( Kimbilir belkide pkk konsunda politikanızda budur sizin..masaya oturmak...) -Büyük devlet olmak bunu gerektirir.Bolgeye asker gonderim hakim olmak saglanan barısı korumak ve lubnan halkına yardım etmek... (Buyuk devlet yumrugunu masaya vurmak demek değildir.kaldıki biz 85 yıldır bolgedeki en buyuk devletiz bunu kimse inkar edemez. ve bu ulkenin bu tur kucuk oyunlarla buyuklugunu ispata ihtiyacı yoktur.Biz o bolgeye girmesek bile eger Siyasi irade yeterli dirayete inanca ve cesarete sahipse oraya asker gondermeke kazanmayı dusundugu cıkarları masa uzerinde de cok kolay sekilde alabilir.) Acıklamalar bunlar.Sayın hukumet yetkilileri lubnana asker gondermek yerine pkkyı temizleyelim onerilerini is siyasi manevra olarak nitelendriyor. Ustelikte kalkıp bizim ordumuz lkubnanada gider pkk yı da temizler diyor dalga gecer gibi. Sayın hukumet yetkililerine bir allahın kulu sormadı.Bizim derdimzi ordmuzun gucu deil.Orduya bu gorevi vermesi gerekn hukumetin yani sizin bunu yapmamanız. Siz iktidara gelene kadar nerdeyse temizlenmiş olan pkk sizden sonra hic olmadıgı kadr guclu sekilde geri geldi. Ordumuz daha guclu ama hala devlet ne derse prdu onu yapıyor.Neden bir allahın kulu cıkıp bunu soylemedi. Bu tezkereye evet diyen vekillerin neye evet deikdlerini bildigine inanmak istemiyorum. BM gucunun amaclarının acıklandıgı raporlarda şöyle bir madde var: Bm gucu askeri lubnan ordusunu egitmekle gorevlidir.Ulke icinde Lubnan ordusu dısındaki sivillerin silahsızlandırılması gorevi LUbnan ordusunundur.Lubnan ordusuna bu konuda destek vermek BM milletler gucu askerini gorevidir. Evet diyen sayın milletvekilleri bunu okumadılarmı.yada anlamadılarmı? Lubnanda ordu dısında silahlı tek sivil guc kim? Hİzbullah buna karsı cıkarsa lubnan ordusuna yardım etmekle gorevli olacak olan kim? İsrail bir ay boyunca lubnanı bombaladı kac lubnan askeri öldu? Hic Hİzbullahla israil savastı.Simdi biz kendi ulkesi icin ölmeyen insanların yasadıgı bir ulkeye yardım icin gidyoruz. Orda ölmesi muhtemel askerlerimiz icin ne diyeceksiniz? Bunun vebalini nasıl tasıyacaksınız? Yada umrunuzdamı? Sayın baskan kalkıp -artık sehit cenazesi istemiyorus diyen bir vatandasa askerlik yan geli yatma yeri deil diye cıkıstı... neden tek bir muhalefet partisi uyesi kalkıp basbaana askerligin nerde yaptıgını yada basbakanın oglunun askerligini nerde nasıl yaptıgını sormuyor? BU tezkereye evet diyenlerin tek derdi yaklasan secimlerde aday olduklarında listedeki sıralamaları.. Cunku onların cocukları atese gitmiyor.. Cunku onların canları yanmıyor Cunku onların askeri deil Bizim askerimzi Cunku onlar icin biz harcanması gereken harcanabilir kalabalık bir topluluguz.. Butun anketlerde halkın Yuzde doksanı gibi bir cogunlugu karsı cıkmısken sayın milletvekilleri kimin vekili oldugunu bu tezkerede belli etti. Siz sayın halkım. BOlgenizden secilmesi icin bu adamlara oy verdiniz. Siz sectiniz bu vekilleri. Sizinde bu tezkerede payınız var.. Kimlere gorev verdignizi iyi dusunun.. Ben milletin br ferdi olarak tezkereye hayır dedim.SAnıyorum sizde ahyır dediniz..sizi temsil eden adamlar evet dedi.. Sayın basbakanın vekilleri...hicmi dusunmuyorlar bizi? Sayın milletvekilleri hicmi önemsemiyorlar Türk Mİlletini? Kimse kusura bakmasın ben artık bu meclise ve aldıgı kararlara saygı duyamıyorum...
-
İcraatın İçinden...
Türk halkının büyük çoğunluğu gibi sizde Lübnana asker gönderilmesine karsıysanız sesinizi millet vekillerine duyurun.. Aşağıdaki listede bütün milletvekillerinin mail adresleri var.Kendi düşüncelerinizi taleplerinizi bizzat kendi vekillerinize iletin. Yarın yapılacak olan oylamada Vekiller sizin vekilinizmi yoksa Sayın Basbakanın vekilimi olduklarını göstericeklerdir. Bunu sayın vekillere hatırlatın. En azından tek bir tanesine bile olsa mailinizi gönderin. Ve o sayfayı kaybetmeyin bölge milletvekilllerinizi bilin her sorununuzu paylaşın. Onlar sizin milletvekiliniz. Size hizmet etmek icin oraya geldiler. http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/e_posta.uye_e_posta Sayın vekilim Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım Sizinle aynı siyasi düşünceyi paylasmıyorum.geçen seçimlerde size oy vermedim şu anki dusuncemle onumuzdeki seicmlerde de oy vermeyi düşünmüyorum. Ama size ve vekil olarak yaptıklarınıza saygı duyuyorum. Cünkü kardeslerim arkadaslarım dostlarım size oy verdiler sizi uygun görduler bu yuzden siz secildiniz. İş basına geldiginiz günden beri bana göre doğru veya yanlış bir cok iş yaptınız bir cok işi basardınız.Hepsini takdir ediyorum.Bunları her zaman eleştiririm dogru gorduklerimide her zaman söylerim.Gorevde bulunacagınız süre zarfında size saygı duymaya devam edicem.Bu ülkenin kaderini elinizde tutuyorsunuz. Bugune kadar sizden hicbir konuda hicbir talebim bulunmadı. Muhtemelen bundan sonrada asla sizi düşüncelerimle rahatsıs etmek gibi bir tavır içinede girmicem. Yapılacak olan Lübnana asker gönderme tezkeresinde asıl amacları ve gerekceleri bana acıklamanızı istiyorum.Eğer acıklayamıyorsanız aşağıdaki sorularıma yanıt vermenizi bekliyorum.Vereceğiniz yanıtlara göre sizin bu ulke icin gercekte ne istedginizi sanırım anlayabilrim.Ve kararınıza saygı duyabilrim. -Sözde ermeni soykırımını dunya uzerinde ilk yasalastıran ulke hangisidir? -Ermeni terör örgtü asalaya yardım ve yataklık eden ulkesinde bulundurdugmuz buyukelcimize suiakast yapılmasına yardımcı olan, asala radyosunun yayın yapmasına izin veren ulke hangisidir? -Yıllardan beri canımızı yakan ülkemizi bölmeye calısan pkk terör orgutunun kendine bir üs gibi kullandıgı Bekaa vadisi hangi ülke sınırları icindedir? -Bekaa vadisinde konuslanan pkk ya herturlu lojistik destegi ve yardım yapan ve sınırlarını acarak ulkemize girmeleirni saglayan hangi ulkedir? Lübnana barıs ve yardım amaclı asker göndericez diyorlar. Lübnana neden yardım edelim? Bize yeni pkk sorunları yeni terör örgutleri beslesin diyemi? yada lübnana değilde israile kalkan olalım diyemi? Baska nasıl bir cıkarımız var bizim lutfen bana bunu biri acıklayabilrmi? Aksi halde Siz vekillerimin bu tezkereye evet diyecek olan vekillerimin Lübanana yardım ederek yapılandırmasını saglayıp bize yeni terör orgutleri ihrac etmesine destek vermek istediklerini düşünücem. Asala yada pkk sempatizanı olmak gibi bir fikirde oldugunuza ihtimal bile vermiyorum... Deniyorki askerimiz silahsızlandırma gibi bir gorev ustlenmiyecek. peki oraya giden askerlerin yapcagı gorevler arasında Lubnan ordusu dısındaki sivil guclerin silahsızlandırılması gibi bir madde yokmu? Hizbullah dısında kac silahlı sivil var Lubnanda? Deniyorki gerekiyorsa askerimiz geri cekeriz...neden hic gondermemeyi dusunmuyoruz? Mutlaka insanımızın icine ates mi düşmeli? Mutlaka Bayraga sarılı tabutlarımı görmemiz gerekiyor? Sayın Vekilim Ortadagudaki yüksek cıkarlarımızdan bahsediliyor.Lütfen bana acıklayın hangi cıkarımz var oraya asker gondermekte? Almanya geri adım attı asker gondermiyor. Amerika ve İngiltere rusya Çin de göndermiyor..Demekki ordan cıkar saglamak icin asker göndermeye gerek yok.. Sayın vekilim Diyorlarki Milletvekilleri ikinci dönem yeniden secilebilmek icin asker gondermek istemedikleri halde evet diyecekler.. Bir koltuk icin bu ülke insanını ateşe atmaya değermi ? Sayın vekilim Diyorlarki millet vekilleri kendileri dusunmez dusunselerde karar almazlar alsalarda parti baskanını sözu dısına cıkmazlar. Simdi Siz sayın basbakan öyle dedi diye onun dediğinimi yapıcaksınız? İpleri oynatıcısının elinde olan kukladan farkınız kalırmı o halde? Siz benim vekilimmisniz yoksa Parti liderinin kuklasımı? Sayın vekilim evet sizinle aynı siyasi düsünceyi paylasmıyorum.Size saygı duyuyorum...Ama bence konu siyasi düsünceler değil..Tamam asker gonderelim ama lutfen acıklayın neden gondericez? Bizim askerimiz gidince 50 yıldır suren savas bitecekmi? 50 yıldır bölge bizimi bekliyordu barısmak icin? Sayın vekilim nolur bana acıklayın neden asker gönderiyoruz.. Eğer acıklayamıyorsanız ve kalkıp tezkerede evet derseniz size olan saygımı kaybedicem... Bu sizin için hicbirsey ifade etmiyor olabilir. Ama siz de biliyorsunuzki ben hala milletim sizde benim vekilim. Oylama yaparken benim fikrimi bilin ve bunu bile bile oy kullanın.. Lübnana asker gönderilmesine karsıyım.
-
İcraatın İçinden...
Lübnana asker gönderme kararını alıcak olan vekillere Nazım Hikmet’in, Kore’ye asker gönderen Adnan Menderes hakkında 25 Haziran 1959’da yazdığı şiiri okumalarını öneriyorum. DİYET Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey, iki gözünüzle bakarsınız, iki kurnaz, iki hayın, ve zeytini yağlı iki gözünüzle bakarsınız kürsüden Meclis’e kibirli kibirli ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defterinize. Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey, iki elinizle okşarsınız, iki tombul, iki ak, vıcık vıcık terli iki elinizle okşarsınız pomadlı saçlarınızı, dövizlerinizi, ve memelerini metreslerinizin. İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey, iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı, iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower’in, ve bütün kaygınız iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri halkın tekmesinden korumaktır. Benim gözlerimin ikisi de yok. Benim ellerimin ikisi de yok. Benim bacaklarımın ikisi de yok. Ben yokum. Beni, üniversiteli yedek subayı, Kore’de harcadınız, Adnan Bey. Elleriniz itti beni ölüme, vıcık vıcık terli, tombul elleriniz. Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan ve ben al kan içinde ölürken çığlığımı duymamanız için kaçırdı bacaklarınız sizi arabanıza bindirip. Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey, ölüler otomobilden hızlı gider, kör gözlerim, kopuk ellerim, kesik bacaklarımla peşinizdeyim. Diyetimi istiyorum Adnan Bey, göze göz, ele el, bacağa bacak, diyetimi istiyorum, alacağım da. NAZIM HİKMET
-
İcraatın İçinden...
Türkiye Cumhuriyeti vatandası olarak Lübnan`a asker gonderilmesin karsıyım.. Amacı her ne olursa olsun bizim askerimzin orda işi yok. İnsani yardımda olsa yapılandırmada olsa zaten bu işleri baska ulkelerin askerleride yapabilir..biz<im askerimzin doga ustu guclerimi var? Hic dusundunuzmu Yllardır savasan israil ve araplar tek bir ortak noktada bulustular..iki tarafta türk askerini istiyor..bu kimseye tuhaf gelmiyormu? Oraya asker gonderdigmiz zaman olası bir catısma halinde taraf olmamız gerekmiyecekmi? Yoksa ucuncu bir taraf olarak savasamı giricez? Oraya askerimin gitmesini istemiyorum.Elli yıldır israil ve araplar arasında sıcak catısmalara devam ediyor simdi biz asker gonderince biticekmi bunlar? Bİr ay once israil fuzesiyle birlesmiş millletler burosu vuruldu ve 3 birlesmiş milletler gorevlisi ödlu..Bizim bir askerimzi öldururse israil vatan sagolsunmu dicez? Yada hizbullah musluman turk askarinden yardım bekleyip alamayınca bir askerimizi rehin alıp öldurunce lubnana savasmı ilan edicez? bunlar olasılıklar dahilindeyken neden asker gonderiyoruz? 1 mart teskeresinde amerikaya asker vermicez diyen hukumet neden simdi bu kadar istekli? Daha israil işgalin basladıgı ilk gunden beri asker gondermeyi tartısan hukumetin asıl amacı nedir? kapalı kapılar ardında birilerine sözmu verldi? Sayın cumhurbaskanı asker gondermeye karsıyım diye acıklama yaptı.AKP milletvekili cumhurbaskanı karsıysa ben gonderirim askeri dei..gonderdigi kendi oglu deil bunun icinmi bu kadar rahat asker gonderiyor? Akp iktidarı ordudan rahatsıs oıldugu icinmi olabildignce uzaga gondermeye calısıyor? mademki sınır ötesine mudahale edicez neden kuzey ıraka asker gondermeye calısmıyoruz? Pkk terorunden Akp hukumetinin cıkarımı var hicbir pkk eylemi icin acıklama yapmıyor sesini cıkarmıyor.. Kendi guvenligmiz saglıyaıyorken baska bir ulkenin sorumlulugunu almak ne kadar mantıklı? Kİme yardıma gidiyoruz? Lübnana mı? Bekaa vadisini ne cabuk unuttunuz? Lübnandaki Müslüman din kardeslerim bekaa vadisinde pkkanın kamp kurmasına izin vermedimi? Onlara her turlu lojistik destegi saglamadımı? sınırlarını acarak ulkemize terorist sokulmasına zin vermedimi? bu teroristler benim insanımın canını almadımı? simdi biz lubnana yardım gondericez...yeni bekaa vadileri kursun diyemi? Akp iktidarnın pkkdan cıkarmı var pkk ya yardım eden ulkelere asker gondermeye calısıyor? Osmanlı imparatorlugunu arkasından vuran arap halkı deilmiydi? Suudi arabistanın yada kuveytin yada birleşik arap ermiliklerinin bir gunluk petrol kazancı butun lubnanın zarrını karsıalmaya yeter..neden araplar araplara yardım etmiyor da biz onlara bakıyoruz? Avrupa birligi konusunda her fırsatta atılımlar yapan Akp yonetimi Eylul ayındaki en önemli gorusmelere hazırlanmak yerine Lubnana asker gondermeye calısıyor.. Meclis toplantıya cagrılıyor lubnana asker gondermek icin..Ama Eylul ayında avrupa birligne uyelik icin on gozden gecirme toplantıları var tek bir gozlemci atanmadı...atamıyacak..cunku umurlarında deil avrupa birligi.. Hukumet o kadar hevesliki lubnana asker gondermek icin..merak ediyorum gonderilen askerlerin icinde kac tane milletvekili tanıdıgı yada akrabası yada komsusu olucak? Bu yuzdenmi bu kadar rahatlar...tek bir damla kanı akarsa giden askerin vebalini nasıl verirler? yada verirlermi? Akp iktidara gediginden beri arap ulkelerine verdigi önemin oda birini pkk terorune gostermedi neden? Akp iktidara gelene kadar kökü nerdeyse kazınan teror orgutu nasıl olduda eskisinden daha guclu bir sekilde geri geldi? Amerika koordinator atıycam dedi.Kordinator demek uslastırıcı orta yol bulucu arbulucu demek deilmi? kimle kimin orta yolunu bulucak? pkk ust duzey teroristlerinden kara yılan konusmus amerikanın temasları bizi sevindirdi demiş..Pkk muhattap alınıyor teroristlerle masaya oturuluyor ve dıs isleri bakanlıgı cıkıp durumdan memnunuz diyor.. yarın ulkenin bir kısmını satıncada umarım cohk mutlu olurlar.. kalkıp amerikaya soramıyorlarmı el kaideyle sizn aranıza bir koordinator de biz koyalım diye amerika bunu kabul edermiydi? ama biz kime ne borcumus var simdi herseye eyvallah diyoruz? butun bunlar olmuyormus gibi her gun bir yerlerde bombapatlamıyormus gibi akp hukumeti askeri lubnana gonderip olası bir savasın icine itiyor..neden? Genel Kurmay baskanı acıklama yaptı irticai faaliyetlerin onune gecicez die...hukumet bundanmı rahatsıs oldu? orduyu mumkun oldugunca uzaga gondermeye calısıyor.. Ben Türkiye cumhuriyeti vatandası olarak Askerimin Lubnana gitmesine karsı cıkıyorum. Hukumet buna ragmen askerimi gonderirse bunun iki acıklması varıdr. ya ulkeyi amerikaya satmıstır amerika ne isterse onu yapıyordur yada ap kendi cıkarları dogrultusunda orduyu ayak altından gekmek istiyordur.. Sınır dısına asker gondericeksek Kuzey ıraka gonderelim pkk yı kazısınlar.. lubnan beni ilgilendirmiyor.. akp o kadar meraklıysa kendi cocukalrın kendi askerlerini gondersin.. Bir Türk olarak benim askerimin daha onemli işleri var. Benim guvenligimi saglamak gibi...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
ruhumu sattım..aldıgım parayla telefon faturalarımı ödedim.. o gun bugun ne zaman biri beni cepten arasa seyhtan cıkıyor yanlıs numara demiyor işin kotusu konusanı kendine baglıyor arayan kişi onu ben sanıyor..beni gorunce yıkılan hayallerinin altında kalıyor sonra hızır acile kayıt bırakılıyor ambulans icin uzun zamandır haber kameraları ambulanstan once geliyor ruhumu sattım aldıgım parayla devlete olan borcumu ödedim o gunden beri askere seytan cagrılıyor doguda sehit olan seytana sapka cıkarılıyor geride kalan sevgili ben diye ona aglıyor onu kim gorse sokakta bana kufrediyor... ruhumu sattım aldıgım parayla kendime yeni bir ceket aldım birde yetmesmiş gibi kredi cektim bankadan ceketin icni astarla kaplattım sonra barıs abiyi dinledim rahmetli.. bir gun bir yoksul öldu cenazeyi kaldıramadı buyuk devletlim aldım ceketi yohksulun ustune orttum cenazeyi ben kaldırdım o gun bugun kimden hayır duası alsam seytan cennete yaklasır ben seytana ruhumu sattıgımdan beri ben dunyaya yaklsırım dunya üstüme üstüme gelir inceldigi yerden kopar bu gitarın teli sahnede resil olur bir keman virtiözü.. araya reklAmlar girer kamera arkasında seyirciye verecekleri tepkiler ogretilir bir huysus kaynanayla gelini cıkar kamera önune ardından seyircilerden biri sorar gelininiz ilk defamı kocasını aldatıyor..?? ulke şok olur..cevap beklenir sunucu hayretle sasırmıs gibi yapar ve soruyu tekrarlar kaynana mikrofonu gelininie verir gelin mahcup bi kac kez oldu der.. ertesi bir hafta butun kanallar gaseteler bunu yazar sonra.. ne diyordum ben..? verilen uyusturucların etkisine bazen dayanamıyorum kaptırıyorum kendimi bilincimi yitiryorum.. ruhumu seytana sattıgımdan beri bedenim devletime emanet oda elinden geldigi kadarıyla iyi bakmakta vatandasına.. her sey yolunda...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
sahip oldugun curretkarlıgın baglı oldugun zincirlerin. sendeki asaleti seviyordum ben.. avuclarının kanamasına inat karanlıkların arasında cogaltabildigin kelime yüklü satırlarının arasında gezinmeyi.. seni öldürüp gittigimden beri acınası bir ihtiyar gibi medet umuyorum tuhaf yuzlu insanlardan.. belki de seni bırakıp giderken hesaplayamamıstım.. gidenlerin de yalnız kalabilecegini.. sadece terkedilenlerinmi canı yanar sanıyorsun sen hala? gecmisinin yaraları dikiş tutmadan, kanattıgım icimden akıp gitmeden sen takviyeler alıyorum... radyo anonslarıyla kimde senden biraz bulsam kör bir şırıngayla enjekte ediyorum kangren olmus kollarıma.. seni cıkartmaya calıstıkca aklımdan yerine koyamadıklarımın agırlıgıyla nefes alamıyorum.. yorgunum.. sesini özledim.. seni kaybetmeye basladıgım anda hissettigim acı öyle buyuktu ki.. daha fazla dayanamadım... ne ben yeterince genctim ölebilmek icin.. nede sen yeterince büyümüştün bu yıkımın son sahnesini en ön sıradan izleyebilmek icin.. seni görmek yada duymak istemiyorum.. gittiginden beri ezbere aldıgım sevdanın tekrarlarıyla avunuyorum.. istedigin kadar uzaga git simdi.. sen hala durmadan bana yanıyorsun... görünmek ve duyulmak umrunda bile deil.. sen hala beni bekliyorsun... sana dokunurken en cohk kendimi yaraladım ben.. herhangi bir gecenin kuytusunda caresisce boş bakıslarımdan uzaga kacırıp seni kollarımın ardına saklamaya calıstım icimdeki hayvandan.. ne cohk kırılmıssın.. ne cohk korkmussun benden.. her zafer cıglıgımın ardından ne kadar konusamadım bir bilsen.. goren herkes takdir ediyordu gururumu.. uzerinde iyi duruyor bu sakın cıkarma dediler.. sen gittikten sonra her gece girdigim o evde duvarlarda yankılanan sesimden kacabilmek icin aynı duvarlara vuruyordum basımı.. ertesi gun yine o buyuk kumandan edasıyla yeniden cıkıyordum insan icine.. icimdeki insanı bırakıp o evin en soguk kösesine.. seni bıraktıgım gunden beri blmedigim sehirlerin bilmedigim sokaklarına bakan otel odalarında uyanıyorum kanımda dun geceden kalma alkol birikintileri aklımda yazılamamıs sevda sözleri.. uzerimde bir fahisenin ucuncu sınıf parfumunun kokusu.. sen bıraktıgım gunden beri ben kiminle yatsam icimdeki adam tecavuze ugruyor sanıyorum.. her sabah huysuz bir gune kufrederek uyanıyorum.. yasadıklarımın sorumlulugunu tasıyorum yuzyıllardır.. hangi tarihin hangi kitabında vardım ben hangi dipnotla acıklanmaya calısılmıs pek fazla bilinmeyen bir dilde karsılıgım aranmıs olmamısım hala uyanamamısım bu ölüm uykusundan.. yohklugunun ardından icimde biriktirdiklerim sıgmamıs barajlarıma.. kapakları acmısım kendi köyümü sular altında bırakırken en cohk kendi bedenime aglamısım.. kaybolmus ruhumun pesinden gidiyorum yıllardır.. ne bir beden de ne de bir sahil seridinde kime sorsam -tanıdık ama anımsayamıyorum- diyor.. simdi yıllar sonra komadan cıkarmaya calısma beni.. baglı oldugum makinanın fişini cekmek icin senden onay bekliyor tüm kahrolası baş hekimler seni bırakıp gittiigimden beri senin daha cohk sözun geciyor karanlık hayatımda.. ve ben simdi ne zaman canımı yakmak istesem seni düşünüyor ne zaman yorulsam bu acıdan sana uyuyorum simdi ne sen eski aşkımsın benim ne de ben yeni bir sevdanın ihtiyar şairi.. gittigimden beri hayatımdan cıkardım seninle birlikte sana yazdıgım tüm güzellikleri.. sen öldügün anda yitirdigin cesaretini ben ise yıllardır tasıyorum.. korkak bir fare gibi yaşamanın asaletini.. unut gitsin.. benim senden kazandıgım zaferlerim apoletlerime işlenmiş tören uniformalarını giymiş soytarı gibiyim.. senin ise benden kalan yaraların iyileşmek yerine daha derinlere işlemiş.. en guzel yerinde bir şiirin kırılan kalemi gibisin...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
kalbimin közünde ki kıvılcımlardan geriye kül rengi bulutlar kaldı.. eski aşkların carpıntısıyla erteledigim her kelime simdi dudaklarımın ucunda cığlıga dönuyor.. şimdi dalgalardan yorgun umutsus bir sahil şeridi gibiyim.. kıyılarımda batan yüzlerce geminin yasını tutuyorum.. sen kumsalımda mahsur kalmış martı cıglıgı gibisin.. sesini duyuyorum seni göruyorum biliyorsun... çarptıgın benim yüregimmi..? yohksa sen zaten kendini kıyıya son anda atmış boğulmak üzere olan kazazedemisin? bana yaralarını göster.. sana kelimelerimden pansumanlar yapabileyim.. kalbimin kapısında yerin yohk senin.. ya iceri girmelisin yada dısarda bekle ben neşterlerimi alıp gelirim sana.. kaldırıpıl kapatıldıgın uzerine beyaz bir örtü bırakılan soguk bir odadasın simdi.. yanında soğuk ve morarmıs elleriyle bir dolu insan... sana elimi uzatsam daha mı sıcak olucak sanıyorsun? bir kadavra bile olsan uzandıgın yerde senin farklı bir calışma oldugun öyle bariz ki.. sanatcısının, güzelligini kıskanıp kimseye göstermeden bir dolabın arkasına sakladıgı tablo gibisin.. sana seslenemem.. suskunlugum işlemek isteyipte cesaret edemedigim belki de bu yüzden üstlenmek icin en öne cıktıgım faili mechul bir cinayettir.. sana umut vaat edemem.. yıllar önce cıkarıp astıgımdan beri ruhumu bir rüzgarın kollarına ne bu beden gülümsüyor hayata nede bu ruh isyan etmeden durabiliyor.. ben entellektuel ve sofistike bir kacık deilim.. ne halkının sokaklarından gectim nede burjuvanın teras katlarında yapılan kutlamalardan.. kan bağımlısı bir cerrahım artık.. beni nakledicek hasta bulamadıgımdan beri kendimi kanatıyorum.. söylesene umut arıyorken cıktıgın bu yolda ne kadar göze alabirsin...? bana yazarken ve beni okurken kan kaybından ölebilme ihtimallerini...?
-
İcraatın İçinden...
haklısın..yaşamak katlanmak ve yolunmak okumaktan daha kolay.. sende haklısın.. 17 Ağustos 1999 Saat:03.02 Lütfen birisi sayın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı`na bu tarihi yada bu tarihte neler olduğunu hatırlatabilir mi? Yada siz hatırlıyormusunuz? Dünya yakın tarihinde kaydedilmiş en büyük 9. deprem... Dünya yakın tarihinde kayıtlara geçmiş en fazla mal ve can kaybı yaşanmış 7. büyük depremi yaşadık... 7 yıl önce bugun...Kaç kişi hatırlıyor? Canı yananlar haricinde..bu büyük yıkıma en ön sıradan şahit olanlar haricinde bu ülkede kaç kişi hatırlıyor bu tarihi? Ya bu ülkenin basbakanı? Bu ülkenin ana muhalefet partisi baskanı? Önümüzdeki yıllarda İstanbul ve cevresinde daha büyük çapta bir deprem bekleniyor.. Peki bizi yöneten liderlerimiz bunun icin neler yaptılar? Gecen 7 yıldan sonra nereye geldik? Kac bina güclendirildi? kac bölgenin zemininde arastırma yapıldı? İnsanlar depreme karsı ne kadar bilinclendirildi? Depremin hemen ardında ictigmiz sudan yedigimiz ekmege kadar gecici deprem vergileri konuldu. Açılan yaraların sarılması ve sonraki buyuk felaketlere kaynak yaratılması icin... 7 Yıl sonunda ne kadar para toplandı ve bu para nerelerde kullanıldı? İstanbulda yasıyorum ve deprem icin tek bir yatırım yapıldıgını gormedim..Bİ kac milyon lale dikildi on bes gun sonra hepsi öldu..Deprem icin verdigimiz vergilerle bumu yapıldı? İstiklal caddesinde bilmem kacıncıya taş döseniyor.. Deprem olup beton blokların altında gunlerce kaldıgmız zaman laleleri ve istiklal caddesini düşünüp mutlu olalım diye sanırım.. Deprem icin konulan gecici vergilerin isimleri değiştirilip kalıcı vergi haline getirildi..Hala cep telefonu yada ev telefonu faturalarınızla özel iletişim vergisi olarak para ödemeye devam ediyorsunuz..Bu paralar nerde? Kac tane ülkenin yönetimi Deprem gibi büyük doğal afetleri sırf vergi toplamak için mazeret olarak kullanır? Hicbirsey yapmaz..Kac ulke var dunya uzerinde halkına sadece yolunacak kaz gözuyle bakar..halkı icin calısmaz..? Önümüzdeki 5 yıllık kalkınma planında depremle ilgili tek bir madde yok.. 112 sayfalık planda yapılacak hersey sıralanmıs ama depremi D`si bile yok.. BU kadarmı duyarlıyız depreme karsı.. Ne kadar cabuk unuttuk..? Sayın basbakan Tatiline devam ettigi Rixos Premium yedi yıldızlı otelinden bi zahmet bir mesaj vermeyi bile cok goruyor.. oysaki daha iki gun once tatilini yarıda kesip Akpartisini yıldonumu kutlamalarına katılmak icin özel ucagıyla ankaraya geldi ve sonra geri döndu.. ama sayın basbakan icin Türkiye CUmhuriyetinin ölen 10 binlerce vatandasının degeri bu kadar bile değil.. eger ben kacırdıysam yada okuyamadıysam duymadıysam duzeltin..Sayın basbakan bir acıklama yaptımı bu Anma törenleriyle ilgili..Yada hatırladımı hatırlattımı? Yoksa Dün kimseye söylemeden ucagına atlayıp Gölcüğe Yalovaya yada İzmite yada Sakaryaya gelip Halkın arasında anma törenlerinemi katıldı? Yada Gazetecileri toplayıp kaldıgı otelden bir acıklama yapıp acımızı paylastımı? Halkımız büyük bir acı yasadı... 7 Yıldır yaralarını sarmaya calısıyor enkazın altında cıktık halk olarak..Ama devlet 7 yıldır o enkazdan cıkamadı.. Yarın oy vermeye giderken bunu hatırlayın... Bu insanlar sizi bu kadar önemsiyor.. Aylardır büyük tartışmalara neden olan Lara Kent Parkı ihalesini Rixos Otellerinin sahibi Fettah Tamince kazandı. Gelen tepkiler üzerine ilk ihalesi iptal edilen Lara Temalı Park’ının ikinci ihalesi dün Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirildi. 4 grubun yarıştığı satışı Başbakan Erdoğan’a yakınlığı ile tanınan ve Fethullah Gülen’e sempatisini saklamayan turizmci Fettah Tamince, 22 milyon 720 bin YTL’lik fiyatla kazandı. 49 YILLIĞINA KİRALANDIGeçen Nisan ayında yapılan ve yoğun tepki üzerine iptal edilen ilk açık arttırmada Lara Kent Parkını 49 yıllığına 10.5 milyon dolarla almış olan Limak İnşaat ihaleye girmedi. Limak, böyle bir araziyi metrekaresi 3 YTL’ye almakla eleştirilmişti. Böylece, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin elinden alınarak “temalı park” yapılmak üzere Turizm Bakanlığı tarafından ihaleye çıkılan ince kumu ve endemik bitkileri nedeniyle doğal sit alanı ilan edilmiş olan 3 bin 500 dönümlük Lara Parkı son dönemin yıldızı parlayan turizmcisi Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’ye kaldı. TAMİNCE LARA PARK'I DAHA ÖNCE DE İSTEMİŞTİ Lara Kent Parkı, endemik bitkileri ve sahildeki çok ince kumu nedeniyle 1992 yılında, sit alanı ilan edildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan proje kapsamında Rixos’un sahibi Fettah Tamince, bu alana “Disneyland” yapmak üzere girişimde bulundu, Antalyalılar’ın tepkisi üzerine vazgeçti. Bu gelişmeden sonra devreye giren Turizm Bakanlığı, Lara Kent Parkı’nı, 2004 yılında, “turizm bölgesi” ilan etti. Bakanlık, “temalı park” yapılmak üzere, bölgenin pazarlık usulü 49 yıllığına kiraya vereceğini açıkladı. 28 Nisan 2006’da yapılan ilk açık artırmada Lara Kent Parkı’nın 10.5 milyon YTL’ye Nihat Özdemir’e ait Limak İnşaat firmasına verilmiş olan tahsisini, kamuoyunun tepkisi nedeniyle onaylamayarak iptal etti. Dün yapılan ikinci ihaleyi ise Rixos’un sahibi Fettah Tamince kazandı. Kaynak:Vatan Gazetesi Aslında dunkü yazımda bu konudan bahsettim biraz ama ayrıntısına girmek istemedim. Yedi yıl once depremde hayatını kaybeden vatandaslarımıza saygısızlık olmasın diye. Sayın başbakan halen tatilini Rixos Premium otelinde surdurmektedir. Dunde sosmustum sayın baskanın tatilde olması ulkemiz icin önemli bir konuya değinmesine manimidir diye.. Herkes sayın Basbakanımızın tatillerini yarıda kesip gerekli gordugu onem verdigi her alanda işten kacmayacagını bilir. Nitekim Akpartisinin 5. yıldönümü icin günübirlik Ankara da yapılan kutlamalara katılmıs ve tatiline geri dönmüştür. Elbetteki bu ulkenin onbinlerce vatandasının hayatını kaybettigi bir facianın yıl dönumunde de boyle bir yolculuk yapabilirdi...en azından acımızı paylastıgına dair bir mesaj yayınlayabilirdi.Bugun bu saat itibariyle ben hala Sayın basbakandan öyle bir mesaj duymadım okumadım..lutfen aranızda boyle bir mesajdan haberi olan varsa bana haber versin... Şİmdi asıl konuya gelelim. Sayın Basbakanımız yaklasık bir haftadır Antalya`da ki 7 yıldızlı Rixos Premium otelinde ailesiyle birlikte tatilini gecirmektedir.Umarıs kendisi saglıklı bir sekilde iyice dinlenerek tekrar görevinin basına geri gelir. Kaldığı otelin bir gecelik ucreti yaklasık 7600 Euro civarındaymıs. Yani turk lirasıyla yaklasık 13,500 ytl civarında. Bir cogumuz tatilini bir otelde yada pansiyonda gecirmek istedigimisde ortalama gecelik ucret olarak 200-250 ytl öduyoruzki cogu zaman bu bile asırı geliyor. Sayın basbakanın bir hafta kalacagını dusunursek: 13,500 x 7 = 94,500 Ytl. BU ucrete ulasım ucretleri dahil değil. Bazı akparti uyeleri bu tutarın basbakan tarafından karsılandıgını soylediler. Oysa yanılıyorsam duzletin sayın basbakanın 1 aylık maası yaklasık 7500 Ytl civarında deilmiydi? Yani bu bir haftalık tatil tutarı bir yıllık maasına denk geliyor. (Hatırlayanlar bilir bundan bir kac yıl once sayın basbakan almanya basbakanı Kohl`e aldıgı maasların cok dusuk oldugunu zor gecindiklerini soylemişti.) Bu yıl icinda sayın basbakanın cocuklarından birini sünnet yada evlenme düğünü oldugunu ben duymadım.. Peki bu tutar nasıl karsılandı? Dün Sayın Basbakanın anma törenlerine katılmamasını elestirmiştim. Ama gercekten önemli sebepleri varsa elbetteki katılmayacaktır. Peki bu kadar önemli olan konu ne olabilir? Dün baska ne vardı ulkemizde? Derken bugun gazete sayfalarında Antalya`da yapılan bir ihaleden haberler yer aldı.22 milyon YTL lik bir ihale İş adamlarımızdan Sayın Tamincenin sahip oldugu sirketlerden biri tarafından alındı.Hatta sayın Tamince bizzat katılmıstır bu ihaleye. Peki nereyi satın aldı? 2004 Yılı oncesine kadar koruma altında olan dunya harikası yerlerimizden biri... Peki nasıl olduda bu bölgemiz koruma alanından cıkarılıp imara acıldı ve acılır acılmaz satıldı? Peki bu iş adamımızın işi nedir? DUnyaca unlu Rixos otellerinin sahibi.Antalya`da bulunan sayın basbakanın da halen tatiline devam ettigi Rixos otelinin sahibi.. İLginc bir tesaduf olmalı..Sayın basbakan o otelde kalıyor otelin sahibi bir ihaleye giriyor ve ihaleyi kazanıyor.. Oldukca şeffaf yapılan bir ihale oldugu ve devlet olarak kar ettigimiz soyleniyor dogrudur.Ama zamanlamalar kosullar tuhaf değilmi? Bazı doğa harikaları vardır istedigniz kadar para verin asla satın alamazsınıs kaybederseniz yerine koyamassınız..BU ihaleyle satılan bölge daha once neden satılmadı? Neden simdi satıldı..? Basit sorular..basit cevaplar..ilginc tesadüfler...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
Acımasıslıgım nasır tutmus ellerim gibi.. aşk insandan gidince böyle yapmıyor.. aynı yaranın uzerini aşkla dagladıgın zaman insan bu hale geliyor.. bu mahkemenin aleyhimde sundugu butun delilleri ve suclamaları kabulleniyorum.. Bana yüklemek istedigin tüm sucları ustleniyorum.. gelip adalete teslim oldugumdan beri, konusursam hakkımdaki infaz ömür boyu muebbete cevrilirmiş.. Ölüm karsılıgında konusmayı kabul ettim.. Aşk karsısında susmayı kabul ettigim gibi.. Kalbinden damlayan her kan damlasında, sen kokan her kelimede benim parmak izlerim bulunmus.. Seni bırakıp gittigimden beri anons ediyorlar adımı.. Goruldugum yerde katlim vacipmiş.. Yeni cami imamı fetva cıkarmıs.. Eski camilerin golgesine saklanıyorum gunlerdir.. Gelip adalete teslim olsam.. Tum işlemedigim sucları ustlensem Acın dinermi sanıyorsun? Kaybolan ruhumun yerine seninkini koymayı istedim sadece.. Sana ben naklindeki basarısıslıklarımı `ten uyuşmazlıgı` maskesi altında sakladım yıllar boyu.. Damarlarıma enjekte edemedigim her damlanda seni sucladım.. Seni bırakıp gittigimden beri Kırılmadık kalem bırakmadı icimdeki yargıclar… Gidecegini hissettigim gun Gitmeyi aklıma koydugum gundu.. Gitmene engel olamamak Sönüp gitmektense yanıp yohkolmayı goze almaktı Yolarına serdigim canımın kırıkları Sen kanarken ben aglamamayı ogretiyordum kalbime.. Sen aglarken gulumsemeye basladım Nihayet seni bıraktıgıım gün Ucuz bir yalakalıkla ustlendigim şu hayatın Zehriyle uyuşup uyanmayı ogrendim.. Simdi alkol ikindilerinde Göğün berrak mavisinde Gecenin kör karanlıgında bir kız cocugu teninde Senin yanıyorum dedigin Benim yohkluguna üşümemden baksa bir sey deildi.. Gidecegini hissettigimde gittigim gibi.. Sesine ses verdigimde gelecegini bildigim gibi Gözlerimi kacırdım senden Dedim ya Ne ben o eski sairim artık Nede sen o güclü kız cocugu… Bu tarihi binayı restore işlemleri sırasında kundaklamıslardı yıllar once.. Hala enkazında urkekligim var.. Ne sana seslenebiliyorum Ne gozlerimi gozlerine dikip Yeni bir umuda yelken acabiliyorum Şimdi yorgunlugum ve ihtiyarlıgım icin beni sucluyorsun Kabul.. Bu sucuda ustleniyorum… Bir morg odasında eksi 14 derecede yan yana sedyelerde yatan iki ceset gibiyiz Sen sıcagıma hasret Ben teninin kokusuna.. Ne sen uzanıp dokunabilyorsun bana Nede ben uzanabilmen icin gözlerimi acabiliyorum Anılarımızın gosterdigi yönde eskileri alıp yenileri veriyorus.. Elimisde bunlar mı kaldı simdi.. Gecmiş zaman melankolisi icinde hesaplar soruyoruz.. Biz olmayı bırakıtıgımız andan beri yalnızlık kene gibi yapısmıs kanatlarımıza.. Ne ucabiliyorduk artık Nede ucmayı hayal edebilyorduk.. Beyoglu barlarındaki Cuma geceleri eglencelerimiz.. Teras katındaki esintinin icinde gozlerine takılıp kaldıgım anda Anda.. O an… Gulumsemen ve kahkahanın ardından ilk defa titremiştim bir kadına dokunurken.. Ne o teras katı, ne o esinti.. Bakıslarındaki o yangından ilk kurtarılacaklar listesine birinci sıradan konulması gereken Tüm saflıgınla varlıgın… Ne dogru kelime vardı o an nede dogru zaman, dogru insan.. Tuhaf bir girdabın icinde, İcine dogru akıyordum Sen icime yol alırken.. Senden ayrıldıgımdan beri o yavru kediyi goremiyorum Son anda dort tekerlekli canavardan kurtardgımız.. Gunlerdir canavarların arasında gozlerim kapalı geciyorum Ne bir fren sesi ne bir acı cıglık.. Seni bıraktıgımdan beri yavru kedi beni bıraktı, Ölüm yakamı Hayat ruhumu.. Ben kendimi… Kendi aleyhimde tanıklık yapmayı da kabul ediyorum.. İstedigin oldu işte. Tüm cinayet silahlarına dokundum ben.. Gereken dna testleri de yapılsın Kendi hayatımın ırzına gecen benim.. Ustleniyorum sorumlulugumu Sevmek kavramı sıradan bir edebiyat fiili`nden baska birsey deil artık.. Sana kalbini geri getirdim.. Ayrıldıgımda pamuklara sarıp sakladıgım Yanlıslıkla gorurumde yumusarım diye ucuncu sınf bir emanetciye bıraktıgım Uzerinde eski kırıkların izleri kalmıs kalbini.. Kimi zaman Zamansıs uyanır uykumdan alkol yetmesliginden girdigim krizlerden nefes alamaz pencereyi acar ruzgarı icime cekerdim birlikte oldugumuz gecelerin sabahında sen pencereyi acıp sehrin sokaklarını izlerdin alacakaranlıkta.. rusgar eser kokunla dolardı odanın ici.. başka bir tanrının cocugu gibi hissederdim kendimi.. simdi ise yohklugunda yatagımda ölü bulunmayıp bir gun yasamaya mahkum edildigim icin seytanla pazarlıklara oturuyorum ruhum beş para etmiyormus.. belki de bu yuzden seytan bile istemiyor varlıgımı… ne alkol alkol artık..nede sigaram.. damarlarımdaki kokuşmuşluktan yoruldum… bir gun ansızın gelip seni alsam diyorum yalan deil.. aklımdan bunları gecirmeye cesaretim var hala kollarım ciddiye almasa da.. her yer kan.. her yer karanlık.. yoruldum durup durup seni özlemekten.. benim kör inadım senin görüpte anlayamayısın ne kadar cabuk büyüyen iki cocuktuk biz benim elimde telli arabam seninkinde oyuncak bebeklerin simdi benim seyrimde yalnız bir ölüm kol geziyor seninkinde caresiz bir bekleyiş.. herseyi unut.. sadece beni düşün.. sana gelsem sana kullanılmamış bir düş getirsem.. benimle bu yıkımın son halka acık gösterimini en önden ellerimden tutup izlermisin? Baska bir seans daha olmayacak.. Ya simdi gelmelisin Yada Bu suclu ruhum İkinci bir defa idamla yargılanıp asılmayacak.. Simdi gelmelisin… Cunku sabah hersey icin cohk gec olacak..
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
hey tanrım aklımın sahibi bedenimiin varisi simdi sensin diye yazdıgım kadının yaratıcısı kıskanıyormusun yarattıgını ne zamandır senden daha fazla tutuluyor insan oglu senin yarattıgına senmi diledin bunu benmi isyankar oldum benim her isyanım senin istemin dısındamıydı heyy tanrım ne zamandır senden gucluyum yohksa senden gucluyum diye aldattıgım benim aciz varlıgımmıydı üzgünüm sen tanrısın eşi olmayan ben sıradan kulun senin yarattıgın bir kız cocuguna sırılsıklam tutulan....
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
yoruldum al beni ne gidebiliyorum nede kalıyor her gecen dakika canım yanıyor gecmeyen canımı alıyor uzaklıgın kadar yakınsın bana agladıgım kadar utanıyorum kendimden gelsene simdi... tüm kanun hukmundeki kararnamelere inat demokrasinin canı cehenneme senin diktatorlugune tutuldum ben zullmet bana sectigim senin adaletin kestigin yerde guller acar ac gogsumu kanattıgın yerde yokluguna yazılan karalamalar yeni bir söz bulamadıgım icin sana yazılıyorum artık yazmadıgım her an kabugu soyuluyor hayatın vitamini kabugundamıydı yoksa sen hayatımdasın diyemi bu kadar anlamlıydı ölümün sıradan gunlere paylastırıldıgı gunduz karın agrıları aksamları sevda esintisi...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
tek şiirlik sairdim ben yaralarımı sevgiliye bırakıp sokaga cıktım o gn bugun kagıt toplar topladıklarıma tek satır yazamam tanrım ona acır bana dokunur bana dokunur ona asık olur geldiginden beri giden her anım tuttugum her gunluk sayfası zamanı yazınca durmuyor hayat hayatı yazıyoruz diye adam snıyoruz kendimizi.. hissedliemeyen figurlerin resmini cizemiyorus aslında aklımıza işlenen hayallerin kurgusuna aşinayız biz sahip olamadıgmız bilincin agırlıgına mahkum hala yohksun diye yazılıyor bunlar gelseydin yoklugunla acılmazdı bu karanlık... özledigin ben bekledigin ben aklından cıkarıpta bir dakika uyuyamadıgın ben simdi ben senin baska bir hayata tutunamadıgın senden baska bir kadına tutulsaydım ne sen kalırdın ardımda nede ben bu kafiyesis şiirin nefes alamayan satır aralarında...