Zıplanacak içerik

LostsouL

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

LostsouL tarafından postalanan herşey

  1. Sayın basbakanın gecen gunku acıklaması, daha dogrusu anayasa mahkemesini aldıgı karar tepkisi oldukca ilgi cekiciydi: -'Azınlığın baskısıyla cogunlugun aldıgı kararlar iptal oluyor' dedi... O an onu alkıslayan bir avuc şakşakcının yanında olup su soruyu sormak isterdim.. -5 yıldır aldıgınız yuzde yirmi bes oyla cogunlugu yonetirken sorun yok, anayasa mahkemesi sizin hukuksuzlugunu tesbit edince mi sorun oluyor? Bundan rahatsız olmakta haklısınız. ya Türk Milletinin bes yıldır cektigi rahatsızlık sizin için önemlimi? Anayasa mahkemesine toslayan hukumet bir anda hareketlenip, madem öyle, halka gidicez diye acıklamalar yaptı. Sanki elindeki oyuncagı alınmıs bir cocuk gibi mazlum ifadelerle biz halkımıza guveniyoruz, madem bizim dedigimiz olmuyor halkın dediği olacak, hadi halka gidiyoruz dedi... Neden bir Allahın kulu cıkıpta sormadı: -Sayın basbakan madem halka bu kadar guveniyordun son 6 aydır bu sorunların cıkacagını bile bile o guvendigin halka gitmedin de, adeta dalga gecer gibi kendi istedigini dayattın? Cıkıp erken secim yapıcaz, halka gidicez, anayasayı değiştirecegiz diye nutuk atıyorlar... Lutfediyorlar..!!!! Yasalarımza gore onlar secim kararı almasada mecburen secime gidecekler simdi kalkıp kimi kandırıyorlar? Sanki erken secime gitmek onların insiyatifindeymiş gibi cıkıp konusuyorlar.. hadi canım elinzdeyse erken secime gitmeyin... mecbursunuz bunu bildigniz icin simdi kıvırıyorsunuz.. yazık.. Yeterince suyunu cıkarmadınızmı işgal ettigniz makamların.... Bir de Türk halkı salak ya, Türk halkı unutur ya sunu soyluyorlar..: -Cumhurbaskanını halka sectiricez...!!! Be hey gafiller mademki halka sectireceksiniz cumhurbaskanını, pazar gunu neden bir hafta once toplayamadıgıınız sayıya ragmen zorlarsınız secimi? Pazar gunu satın aldıgınız yeni milletvekillerimi var sizin atadagınız cumhurbaskanını sececek? Satın alınan milletvekili oyuyla secilen cumhurbaskanı olurmu? Bu millet bir hafta once meclise girmeyip, alacagı bir karsılık icin vatanını satan bir vekile bunun hesabını sormazmı? Ve akp li vekiller nasıl vekillerdirki, bos kagıtlara imza atıp, fikirlerini tek bir kişinin iradesine teslim eder... Uyan ey halkım, sen iradeni teslim ediyorsun adama, adam kalkıp o iradeyi parti liderine veriyor... O zaman o adamın ne önemi var...? Sayın basbakan cıkıp secim 24 haziran yada 1 temmuz dedi.. sonra oturup tartıstılar konustular secim zamanını 22 temmmuza aldılar... yani Türk insanının, tatilde yada işi nedeniyle baska yerde ikamet ettigi zamanı sectiler. Hatırlayın... Bu adamlar kazandıkları secimde secime katılım oranı ne kadrdı? Siz gidip oy kullanmadgınız icin bunlar basımıza geldi. Simdi de sizin oy kullanmamanız icin, sizden rahatsız oldukları icin bizzat bu tarihi seciyorlar... Sizi temsil etmek icin değil, kendi zihniyetlerini hayata gecirmek icin bu tarihi sectiler. İki eliniz kanda olsa bile 22 temmuzda gidip oyunuzu kullanın.. Bu sizin namusunuzdur, bu sizin vatana borcunuzdur, bu size ragmen sizin yetkinizi ele alıp, sizin özgurlugunuzu pazara cıkaranlara karsı son sansınızdır..!!! Son aylarda milletimiz ne meydanlara cıkan kalabalıgı goruyor, ne ordumuzun yapmıs oldugu acıklamayı anlayabiliyor, nede hukumete karsı tek bir catlak sesi duyuyor... Nerdeyse butun medya borsanın dusmesinden, ekonominin catlayacagından, ab ve abd acıklamalarından bahsediyor. Bizzat basbakanın basın danısmanı tarafında verilen mansetler atılıyor, haberler yayınlanıyor... Dikkat edin, hukumete yalakalık yapan, kalemini satan gazeteciler, medya patronlarının sahibi oldugu yan kuruluslarının vergi borcları siliniyor.. Vergi aflarından yararlanıyorlar. HUkumet sizin paranızla medyayı satın alıyor, satılmıs medya bu para karsılıgında hukumetin gorme dedigini gormuyor... Tmsf elindeki medyadan istifa eden gazetecileri kac kişi duydu? Kac kişi haber yaptı? Neden görmuyorlar? neden duymuyorlar? neden yazmıyorlar? Abd baskanı bushun acıklamalarını kac kişi unuttu? Adam cıkıp haclı seferlerini yeniden baslattıgnı soyledi, İslamiyetin karsısında oldugunu butun muslamanların terörist oldugunu söyledi. Yıllardır ırakta milyonlarca müslümanı katletti, milyonlarcası evsiz kaldı... Ama din eksenli bir parti olan akp yi sonuna kadar destekliyor... Akp ye karsı en kucuk aykırı sesi duyunca hemen acıklama yapıyor. BU ulkede laikligi savunanların sesini duyunca demokrasiye davet ediyor... Hic dusundunuzmu, İslam'a bu kadar karsı bir ulke neden akpye destek olur? Bu ulke toprakları uzerinde, binlerce yıldır her cesit insanın dostca yasadıgı cografyada, dini farklı oldugu icin insanların bogazları kesiliyor artık... Öldürülenler hristiyan... Avrupa Birligi Hristiyan kulubu olarak gosteriliyor.. Bu cinayetler icin tek bir tepki geldimi? Bir tane avrupa ulkesi itiraz ettimi? Ordu cıkıp laiklige vurgu yapıp, malatyadaki cinayetleride örnek gosterip bunların karsısında oldugunu soyluyor, hristiyan kulubu orduya karsı cıkıp akpnin arkasında duruyor... Sizce de bu normal mi? Dikkat edin cumhurbaskanlıgı secim dönemine girdigimizden beri barzani yada talabani tek bir acıklama yapmıyor. pkk eylemlerini azalttı. talabani cumhurbaskanlıgı secim sureci bitene kadar karısmayacagını acıkladı..!!! Dune kadar kapımızda aglayan, bizim sayemizde hayatta kalan, bugun terörist orgutunun yonetimini ustlenenler ulkemize lutfedip izin veriyorlar..!!! Irak' a verilen nota ne oldu? yoksa artık Türkiye Cumhuriyetinin ciddi bir devlet olarak kabul görmediginden dolayı verdigi notalarda havadamı kalıyor? gercekten nota verdikmi biz yoksa sayın dıs işleri bakanının nota vermekten daha önemli gordugu işlermi vardı? Sayın basbakan cıkıp anayasa mahkemesini aldıgı kararın demokrasiye sıkılmıs bir kursun oldugunu soyledi, sonra kıvırdı... Bizimde anlayısımızda sorun varya hemen inandık sayın basbakana... Dikkat ettinizmi son bes yıldır akpnin aldıgı savundugu her karar demokratik, karsısında cıkan her karar ise antidemokratik... Demokrasi akpnin tekeline ne zaman girdi? Yoksa cumhurbaskanını atama gucunu ele gecirip bundan hoslanan basbakan, demokrasinin tanımı yapmak icinde kendini tek yetkilimi goruyor? hakkıdır tabiki butun vekillerinden yetki almıstır. Kendini mehdi ilan etse kim ses cıkartır? Eminimki parti grubunda bunu tezahuratlarla alkıslarlar... Sayın basbakan cıkıp anayasa mahkemesini hedef gostermiştir. Yarın birisi cıkıp danıstay saldırısında oldugu gibi anayasa mahkemesi uyelerine saldırıda bulunursa bunun vebalini alırmı? YOksa anayasa mahkemesi uyelerine saldırılmayacagına kefil olur mu? Sayın Arınc cıkıp butun yasalarda acıkca belirtilmesine ragmen, cumhurbaskanının suresi dolucak yerine ben bakıcam dedi.... Sanki Cumhurbaskanı o gun gorevi bırakmassa gidip döve döve indiricekmiş gibi dalga geciyor... tarafsızlık konusunda bir abide gibi yukselen sayın meclis baskanını kutluyorum. Bizzat akp zihniyetini bu kadar acıkca ortaya koyan bir adam daha gelmemiştir meclise... Adeta bir kene gibi yapıstıkları ulkenin uzerinden ayrılmamak icin surekli yeni taktikler uretip, yasaların en kucuk bosluklarını bile kendi menfaatleri icin kullanmaya calısıyorlar... Bu telaşın nedeni su anda ellerinde tuttukları yetkileri, bir daha asla ele geciremiyeceklerini bilmelerimidir? Onumuzdeki secimlerle birlikte belki de barajı bile asamayacaklarını bildikleri icinmi bu kadar hırsla ne kopartırsak kardır hesabıyla, butun gucleriyle kanını emmek istiyorlar bu ulkenin? Oy'unuz namusunuz ve bizzat bu ulkeye olan borcunuzdur. Oy'unuzu satmayın, bu yapılanları unutmayın, nasıl sizi yok sayıp, sıkısınca size kostuklarını untumayın...Siz oy kullanmayasanız diye herseyi yapacaklar... İki eliniz kanda olsa gidin oyunuzu kullanın... Cunku bir sans daha verirseniz bunlara ve ab'ye ve abd'ye bir daha hickimse size fikrinizi sormayacaktır...
  2. Laiklige sahip cıkması gereken hukumet, olan bitenler karsısında kılını kıpırdatmıyorsa, bizzat canak tutuyorsa, orduda elini kolunu baglayıp seyretmelimidir? Halk ayaklanıp sahip cıkarken, hukumet milyonlara ragmen birsey yokmus gibi davranırken, butun dunya uyanırken, halkın mı dağa cıkması gerekmektedir? Evet cumhurbaskanlıgınıda ele gecirince askerin konusması gerektigni soyleyen yasalarıda değiştirip, ordunun sesini kesip, istedigniz duzeni getirmek icin son engelide ortadan kaldırabilrsiniz... Demokrasi ve hukuk halka rağmen değil, halk icin olmalıdır. Bu demokrasi ve hukukun bizzat temelidir. Milyonlarca insan meydanlara cıkıp, bizzat hukumete karsı duruyorsa, hukumet ya cıkıp halkın dediğini yapmalı, yada o meydanlara cıkan milyonlardan daha fazlasının destegini arkasında bulmak icin referanduma gitmelidir.. Hukumet hangisini yaptı? Bir adamın atadıgı cumhurbaskanını secmeyi zorladı. Sokaktaki milyonları önemsemedi neden? Halk bizim arkamızda dedi.... neden ispat edip o milyonları ve orduyu susturmadı? Hukumet saece kendi arkasındaki bir avuc şakşakcısını uyutmaya devam ediyor... Kucuk kız cocuklarını gecenin biryarısı ilahi okutup, din dusmanlarını öldurmeyi tesvik etmek demek, kucucuk beyinlerin yıkanmasına hizmet etmek demektir. Siz ilkokullarda Din kursları vermeyi normal karsılıyorsanız, onlarca cami varken, siz kalkıp kucuk kız cocukklarının basına turban taktırıp ilahiler okutmayı, kucuk cocukların bile anlamadıklarını onlara zorla yaptırmayı kabulleniyorsanız ve bunun zamanını özellikle bir milli bayramla cakıstırıp, dininize saldırmalarına izin vermeyin diye propaganda yapıyorsanız bu en buyuk tehlikedir... Hukumetin işine gelmedi sanırım ordunun bunu farketmesi..!!! Son dakikaya kadar cumhurbaskanı adayını acıklamayıp, işte aylardır uzerinde dusunduk ve karar verdik adayımız budur diyen, sonra tepkileri gorup biz bir gunde aday belirlemedik geri cekilmeyiz diyen, bir gun sonra aslında cumhurbaskanını halk secmelidir diyen sayın Gülün bu acıklamaları gayet dogaldır ve Türk halkıyla dalga gecmemişlerdir. Cumhurbaskanını halka sectiricez erken secime gidicez diyerek şok acıklamalar yaparken bir yandan da cumhurbaskanlıgı secim surecine devam ediyorlar. İlk turda bulamadıkları sayıyı bu turda bulmak icin kac milletvekilini ne kadr satın aldılar? Hani halka sectireceklerdi neden devam ediyorlar? Butun bunlar normal, butun bunlar demokrasi geregi ama bu absürtlügü ortaya cıkaran ordunun kral cıplak demesi tuhaftır..!!! Bir cok özel medya ve tmsf elindeki medya kurulusları gibi şakşakcılık yapması gerek cunku ordu basbakanın emrindedir..!!! Basbakan kimin emirinde oldugunu neden acıklamıyor? Bu milletin ordusundan rahatsız olanlarında işlerine gelmiyorsa, bizzat o ordu ve millet sayesinde sahip oldukları makamlardan, hoslarına gitmiyorsa ayrılabilecekleri bizzat hatırlatılmalıdır... Türk olmaktan rahatsız olanların, Atatürk Türkiyesinde Atatürk Devrimlerine baglı olmaktan, bizzat Atatürk adından rahatsız olanların, Atatürk'ün sagladıgı imkanlar sayesinde bu durumdan sikayet etmelerini mantıklı bir acıklaması yoktur... Türk olmak bu kadar rahatsız ediyorsa sizi istediginiz herhangi bir ulkeye gitmekte serbestsiniz..'!!! Anlama yollarınızda sorunlarınz varsa anlayabileceginiz yollardan gerektigi sekilde anlatmayı da biliriz... 80 Yıl once butun dunyaya anlattıgmız gibi...
  3. Kaç Milyon gerekli...!!!! 14 Nisan ve 29 Nisan mitinglerinde toplanan milyonlarca insanın sesine kualklarını tıkayan bir hukumetten bahsediyoruz... Butun karalamalara, balcıkla sıvama cabalarına ragmen, satın aldıgı medyanın butun destegine ragmen, kac milyon oldugunu yabancı basından ogrendigmiz bir topluluktan bahsediyoruz.... Arkasında halk destegi kalmadıgını, elindeki cumhurbaskanı atama yetkisi fırsatını bir daha ellerine gecmeyecegini bildikleri icinmi, yangından mal kacırır gibi bir an once herseye ragmen gozlerini karartıp, kulaklarını tıkayıp dikta rejimlerin benzeri usluplarla, yasaların boslugundan kaynaklanan sorunlar nedeniyle sonuna kadar kullanmaya calısıp, halka dayatma zorlamayla kendi menfaatlerine hizmet eden uygulamalardan vazgecmezler...? Diyorlarki ordunun acıklaması demokrasiye zarar verir... Ordunun soylediklerinin dogru olmadıgını, yanlıs oldugunu, amaclarının şeriata dayalı bir devlet sistemi getirmek oldugunu inkar etmiyorlar.... Buna dikkat edin. Onları rahatsız eden bu isteklerini karsısında bir ordunun durmasıdır... Ordumuz bizzat bölünmeye karsı durusunu bu konuda taraf oldugunu soylerken, bölünmeye bizde karsıyız demiyor, hukumetin rahatsız oldugu, şeriat, irtica bölünme değildir... HUkumetin rahatsızlıgı ordunun acıklamasıdır.... Aylardır muhalefet partileri basta olmak uzere, sivil toplum kurulusları, bizzat meydanlara cıkan milyonların istedigi cumhurbaskanlıgını halka sectirin, secime gidin cagrılarına kulak asmayan hukumet, sanki kendi insiyatifindeymişte lutfediyormus gibi erken secime gideceklerini acıklıyorlar. Aday olan sayın Gül sonuna kadar burdayım geri cekilmem hakkımı kullnaıyorum derken nasıl oluda bir anda cumhurbaskanlıgını halk secsin dedi? Bu kadar kaypak, bu kadar yalancı bu kadar iki yuzluyse siyasilerimiz neyi tartısıcaz biz? Aylardır biz burda, halk meydanlarda, ordumuz her konuda demokrasini geregi, halka gidilmesi gerektigni soylerken bize darbeci, bir avuc cata pat, uc bes bin kişi adlarını takan hukumet nasıl oluyorda bir anda, lutfedip halka dönmeyi seciyor...!!! Kac milyon gerekiyor? Bu ulke uzerindeki ellerinizi cekmeniz icin kac milyon gerekiyor? Adını siz koyun biz 10 milyon kişi kapınıza dayanalım.... 20 Milyon kişimi..? Butun dunya sesimzi duydu hukumet neden gormuyor bu halkı? HUkumet son barutunumu kullanıyor bir atımlık... Neden halktan cekinirler? 1 milyonduk uc bin kişi saydınız, 3 milyon olduk 100 bin kişi dediniz... 70 milyon tepenize cıksa siz kalkıp demokrasi treninden bahsedeceksiniz... Demokrasi halk icindir... Halk biziz. Olmayan devlet cihanda bir nefes sıhhat gibidir...!!! Halkını yok sayan hukumet tek basına iktidarda olsa, arkasında abd ab yada borsada olsa bize hesap verecektir..!!!! Türk olmaktan rahatsız olupta bizim verdigmiz yetkiyi bize karsı kullanmaya kalkanların tamamına, milletin verdigi yetkiyi millete efendilik yapmakla kullanan, milletinden aldıgı yetkiyi bos kagıtlara imza atarak bir diktatöre teslim eden acizlere, gunu gelince hesabını soracagız. Demokratik hakkınızın ne oldugu halkın umrunda değil, cunku demokrasi halka ragmen değil halk icin vardır... Yıktıgnız butun temelleri bizzat sizin uzerinize yeniden kurmak icin her zaman burda olacagız..!!!!
  4. sevdanın şiirini yazmaya meyilli bir adamdım ben kafiye kurmaya yetenkli kuramadıgı kafiyeler kadar fakir kabul edilen muhtarlıktan kagıt alabilen ancak bir turlu belediyesine ispat edilemeyn bir yoksulluktu bu her ramazanda erzak torbalarıyla beslenen bir hanenin tek becerisi yazmak olan ve yazmanın bes para etmedigi zamanlarda sokaklardan karton toplayıp satmanın asaletine inanan bir adam.. sokaklarında dilenirken yakalandıgı bir tanıdıgınını goslerini icine bakarken Allah rızası icin derken bogazında dugumlenen Rıza kelimesi nasıl bir rızaydı ki bu avucuna verilecek uc kurus icin duasını satılıga cıkaran nasıl bir tanrıydıki bu sınav adı altında coktan secmeli bu tur soruları sorarken seceneklerin hepsini yanlısa cıkaran... aklımın icinden cıkaramadıgım bu tuhaf hesaplasmaların bu olmuyor diyerek silip yeniden yazmalarım bu beni bekliyorsun diye seni aramayıslarım bu seni arasaydım ne eksilirdim nede cıkardı icimdeki seytan taşlanmaktan korktugumdan değil ya taşlanmassam diye kendi seytanlıgımdan şüpheye dususlerim uzerine dusen gorevi eksiksiz yapan bir fani gibi nasıl bir gorevdiki bu butun faniler arasında eşit degıtılmıs ve tanrı, tanrı oldugu icin tasıyabileceginden fazla yuku reva gormemiş kuluna ruyaysa bu gercekten artık uyanmak istiyorum..!!! şehvetinden eritilmiş demirden daglar değil düşünceden kaleler ele gecmiş surlarımda bir hüznün bayrakları dalgalanmakta gögsümün kafesine saplanan sancagı tutan ellerin ne son fethedilişidir bu benligimin nede son teslimi yıkılrken dizlerimin üzerine yeniden ayaga kalkmak değil o dizlerin uzerinde yeni bir aşka hazırlanısıdır kalbin dindirilemeyen kanamalardan sersefil ne tesellisidir bu gecen zaman nede üstünü kapar yaraların ne ayaga kalkar nede yıkılır boylu boyunca sevda dedigin avucumdaki ates parcası ne söner kapayınca nede alevlenir artık 'seni seviyorum' yalanıyla...
  5. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    Dünya, Çağlayan mitingini konuşuyor LONDRA/MADRID/WASHINGTON (ANKA)- İstanbul Çağlayan meydanında yapılan miting dünya basınının gözünü tekrar Türkiye'ye çevirdi. Uluslararası basın kuruluşları, hafta sonu Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamanın hemen sonrasında gelen yürüyüşe geniş yer ayırdı. TIMES: Yüz binlerce laik Türk sokaklardaydı İngiliz Times gazetesi, yüz binlerce laik Türk'ün, Abdullah Gül'ün "İslami geçmişe sahip ilk Türk Cumhurbaşkanı olmasını engellemek için askerin yaptığı dramatik müdahalenin" ardından sokaklara çıktığını yazdı. Haberde, İstanbul'daki yürüyüşe katılan göstericilerin ellerinde kan kırmızı Türk bayrakları ve Atatürk posterleri taşıdığı vurgulandı. Gül'ün bir zamanlar radikal İslamcı olan Recep Tayyip Erdoğan'a göre daha uzlaşmacı olduğu ve çalışkanlığının içeride ve dışarıda kendisine dostlar kazandırdığı belirtilen haberde ancak Erdoğan ve pek çok AKP üyesi gibi onun eşinin de türbanlı, kendisinin de bir zamanlar yasaklanan İslamcı bir partinin üyesi olduğu ifade edildi. BBC: Yürüyüş dev bir güç gösterisiydi BBC'nin haberinde de Çağlayan'da yapılan mitingin dev bir güç gösterisi olarak değerlendirildiği belirtilen haberde, yüz binlerce kişinin Türkiye'de laikliğe verdikleri desteği göstermek için yürüyüşe geçtiği vurgulandı. Haberde eylemcilerin, Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'ün İslami kökenlerine bağlı olmasından endişe ettiği kaydedildi. BBC ayrıca eylemcilerin milliyetçi şarkılar söyleyerek hükümeti istifaya çağırdığını belirtti. FT: İki haftada ikinci büyük yürüyüş Financial Times gazetesi İstanbul'da yapılan mitingin, iki hafta içinde gerçekleşen ikinci büyük gösteri olduğunu vurguladı. Haberde yorumculara göre bunun, çoğunluğu Müslüman ama resmi olarak laik bir ülkede pek çok kişinin sosyal hayatın İslami ideoloji tarafından ele geçirildiğini düşüncesini gösterdiği ifade edildi. TELEGRAPH: En az yarım milyon kişi vardı Daily Telegraph gazetesi, İstanbul'daki mitinge en az yardım milyon insanın katıldığını ve ellerinde Türk bayraklarıyla hükümet karşıtı sloganlar attığını yazdı. Haberde mitingin İslamcı başbakan ve sert laik ordu arasında tansiyonun yükseldiği bir dönemde gerçekleştiği vurgulandı. Gazete ayrıca eylemde Türkiye laiktir laik kalacak ve ABD'ye, AB'ye hayır, Hükümet istifa sloganları atıldığını kaydetti. GUARDIAN: Türkler islami bir cumhurbaşkanı karşısında yürüdü Guardian gazetesi de 300 bin laik Türk'ün İslamcı bir Cumhurbaşkanı'nı durdurmak için yürüdüğünü yazdı. Haberde, Türk ordusunun Gül'ün adaylığından kaygı duyduğu ve sivil yönetimi "devirmekle tehdit ettiği ifade edildi. Gazete ayrıca AKP'nin iktidara geldiği günden bu yana Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda tartışmaların bulunduğunu belirtti. FİGARO: Laikler islamcılara sokakta meydan okuyor Fransa'nın büyük gazetelerinden Le Figaro da, Türk laikleri, İslamcılara sokakta meydan okuyor başlıklı haberinde bir milyondan fazla Türk laiklik için gösteri yaptığını, gösterinin ana amacının İslamcı sapmayı protesto etmek olduğunu belirtti. LE SOİR: Türkiye'de laiklik için insan denizi Belçika'da yayınlanan Le Soir gazetesi ise, Türkiye'de laiklik için insan denizi başlıklı haberinde ordunun uyarısından iki gün sonra yüz binlerce insanın laiklik ilkelerini savunmak için İstanbul'da toplandığına dikkat çekti. EL PAİS: Ordunun müdahalesine karşı da sesler duyuldu İspanyol El Pais gazetesi ise, yüz binlerce kişinin laik devleti ve Gül'ün adaylığına karşı gösteri yaptığını belirterek Bu kitlesel gösteride, ordunun herhangi bir müdahalesine karşı çıkan sesler de duyuldu diye yazdı. LİBERATİON: Kemalistler islamcı cumhurbaşkanına karşı yürüdü Fransız Liberation gazetesi ise, Askerin baskıları ve Kemalistlerin, bir İslamcı'nın cumhurbaşkanlığına seçilmesine karşı yürüyüşü spotunu kullandı ve sokağın baskısına dikkat çekti. DW: Türkiye'nin islamcı devlete dönüştürülmesinden korkuyorlar Alman yayın kurumu Deutsche Welle de yüz binlerce insanın, ülkenin laik sistemine destek amacıyla İstanbul'da sokaklara döküldüğünü belirterek göstericilerin ülkenin İslamcı bir devlete dönüştürülmesinden korktuklarını yazdı. ABC: Ne ordu koruması ne teokratik baskı isteyenler çoğunluk Diğer İspanyol gazetesi ABD ise, Bir milyon Türk, bir İslamcının cumhurbaşkanlığa getirilmemesini bağırarak talep ediyor başlığını kullandı. Gazete, gösteride hem ordunun korumasına, hem de teokratik baskılara karşı çıkanların azınlıkta olduğunu öne sürdü. LE TEMPS: Hükümet ile ordu arasında açık çatışma ortamı Bir milyon Türk laiklik için yürüdü başlığını atan İsviçreli Le Temps gazetesi'nin haberinde ise, İstanbul'daki gösterinin Ankara mitinginden farklı olarak hükümet ile ordu arasında açık bir çatışma ortamında gerçekleştiğine vurgu yapıldı. NYT: Eylem sadece hükümet politikalarına karşı değildi New York Times gazetesi, İstanbul'daki yüz binlerin sadece hükümetin politikalarına karşı değil daha dinci vatandaşların yaşam biçiminden kaynaklanan bir korku için yürüdüğünü yazdı. Bazı eylemcilerin dinci Türkler eğitimsiz ve fakirler düşüncesinde ve züppe olduğunu ancak eylemcilerin içinde laik yaşam biçimimize ne kadar hoşgörü gösterilecek şeklinde daha kişisel ve daha az elitist kaygılar taşıyanlar da bulunduğu vurgulandı. IHT: Yüz binler yürüdü International Herald Tribune gazetesi, İstanbul'da yüz binlerce kişinin yürüdüğü belirtilen haberinde, laiklerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'ye İslami yasa getirecek gizli bir gündemi bulunmasından endişe ettiklerini yazdı. WT: Bir milyon kişi bayrak denizi altında yürüdü Washington Times gazetesi İstanbul'da 1 milyona yakın kişinin kırmızı bayrakların oluşturduğu bir denizin altında yürüdüğünü yazdı. Haberde, eylemcilerin talebinin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesi olduğu ifade edildi. Gazete miting sırasında Türkiye laiktir laik kalacak, Hükümet istifa ve Köşk imamlara kapalı sloganları atıldığını vurguladı Milyonlara ragmen kulaklarını kapayıp, bizzat elindeki guclerle bu milyonları kucumseyen hukumet, bir ulkenin medyasının yuzde doksanını eline gecirip, istedigi yazara istedigi makaleyi yazdırıp, istedigi gazeteye istedigi mansetleri attırıp, istedigi kanala istedigi sözculerini cıkartıp güneşi balcıkla sıvamaya calısmaktadır. 14 nisanda Tandoğan'da 29 nisanda Çağlayandaki o kalabalıkların üstünü ortmek icin, kendi yandası medyayı, kendisine yalakalık yapan özel medyayı ve bizzat bu vatandasın parasıyla yonettigi devlet televizyonunu bile kullanmaktan cekinmemektedir. Dikta rejimlerinde bile eşine az rastlanır bir durumdur bu.. Elindeki medyayla yetinmeyip bizzat mitingin oldugu saatlerde onlarca buyuk şehir merkezlerinde elektrikler kesilmiştir. Ama içinde bulundugumuz teknoloji cagında, kimse gormesin duymasın diye bu kadar ugras verirken maalesefki dunyanın sayılı basın kurulusklarını satın almayı unutmustur.. Bu ülke tarihinde hicbir dönemde medya bu kadar iktidar yalakası, bu kadar satılmış olmamıstır... Askeri cunta dönemlerinde bile özgur gazeteciler hayatları pahasına gercekleri dile getirmiştir. Basta Trt olmak uzere bu halk hareketlerini gormezden gelip, üstünü örtmeye calısan bu medyaya sahip bir ulke vatandası olmaktan dolayı utanıyorum. Türk olmaktan değil, nasıl oluyorda kimliklerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandası yazanların, kendi kalemlerini, fikirlerini bu kadar ucuz satabildigi icin utanıyorum... Göz göre göre, butun dunya gördüğü ve anladıgı halde, sırf hukumete yalakalık yapmak, hukumetin yaptıklarına ortak olmak, hukumete destek vermek icin, gercekleri carpıtan, Türk Halkını küçük gören, sözde gazeteciyim aydınım demokratım diye gecinen bu tuhaf mahlukatlardan utanıyorum....
  6. Cumhurbaskanlıgı secimine basladık, pardon akp cumhurbaskanı atama sürecine girdi. Sayın basbakan her ne hikmetse son gun adayını acıkladı. Ama bugun ogrendikki sayın GÜL'ün adaylıgı bir gunde karar verilmiş bir aday değilmiş. Bizzat bugunku acıklamalarından ögrendik bunu, merak eden haber bultenlerinden takip edebilir. Mademki bir gunde karar verilmedi neden biz cumhur baskanımızın kim olacagın son gun ogrendik neden saklandı ? Son iki haftadır agırlıklı bir sekilde 367 tartısması suruyor. Ana muhalefet partisi iktidarın 367 milletvekilini bulamayacagını bu yuzden secim yapamayacagını iddia etti. bunuda mahkemeye goturecegini söyledi. Son bir aydır tarafsız sayın meclis baskanımız her televizyon kanalında her gazetede cıkarak boyle bir kural olmadıgını savundu. Sanırım bunu hepimiz gorduk duyduk okuduk. Secimin yapılacagı gunde chp li vekilin itirazına gulerek yanıt verdi -Göz kararıyla yeterli cogunluk vardır, 367 ye gerek yoktur. Daha sonra oylamaya gecildi ama televizyondan izlerken sayın tarafsız meclis baskanı, oylamanın bitmesine yakın bazı iisimler saydı, ve oy kullanması icin bekledigni soyledi. Saydıgı isimler bir kac dakia once kapının onunden gecerken gordugu yada salaona girip cıkan chpli vekillerin ismiydi. Ve tutanaklara gecmesi icin 369 milletvekili salondaydı dedi... Sayın baskanım hani 367 gerekli değildi... Son on dakkada ne olduda siz kapının onunden gecen hatta binaya girmeyen isimleri ordaymıs gibi sayıp 369 u yakalayıp tutanaklara gectiniz? Cocuk oyunu mu bu? Bu komedi oynanırken gecesinde Genel Kurmay Baskanlıgından bir acıklama geldi. Atatürk ilkelerine özde baglı bir aday beklediklerinin ustune basa basa son gunlerde, aslında son 5 yılda yapılan irticai faaliyetlere dikkat cekildi. ve hukumetin bu konuda önlem alması gerektigi belirtildi... Bir cok cevreye göre bu bir muhtıra niteliginde olmakla beraber, ordunun bu acıklmasını 14 nisanda Tandogan meydanında 29 nisanda Çağlayan meydanın da toplanan milyonların istekleriyle dogru orantılı oldugunu kimse yazıp cizmedi... Halk ve ordu aynı cizgide birlesirken hukumetin nerde olucagı bekleniyordu. cevap geldi. -Genel Kurmay baskanlıgı basbakanın emrindedir..!!! neden son bes yıldır hickimse cıkıp basbakanın bu milletin emrinde olması gerektigni söylemedi? Sanki bu millet basbakanlıga hizmet etmek zorundaymıs gibi..!!!! Son bir kac gundur askerin ve milletin bu cıkısından cekinen hukumetin elinde borsa sopası var. Durmadan ekonomik istikrardan bahsediyorlar. Onları irticai faaliyetlerle suclayanlara tek yanıtları bakın ekonomi duzeldi demek oluyor. Ekonominin duzgunulugunun ispatı olarak borsayı gosteriyorlar... Ekonomi egitmi alan arkadaslar varsa, borsanın yukselip alcalmasının tek nedenini para hareketleri oldugunu sanırım iyi biliyrolardır. Yani faiz ve getiri karsısında ekonomiye sıcak paranı girmesi yada cıkması. İstanbul borsasındaki sıcak paranın yuzde yetmişi yabancı sermayeye ait. Hukumet haklı olarak diyorki siyasi istikrarsızlık bu yabancı parayı ulkeden ceker. BU yabancı para ülkeden giderse ne olur? Bir sure once yasadıgımız buyuk ekonomik krize benzer bir durum ortaya cıkabilir... HUkumetin elindeki sopa budur işte. Ben istedigim herseyi yaparım cunku borsa benim elimde, bana dokunan olursa borsa batar, ulke batar diyorlar... Bu bir itiraftır.. Bu acizlik icindeki bir hukumetin itirafıdır. Bir ulkenin ekonomisi yalnızca sıcak paraya sırtın yaslamıssa bu bir balondur. Gelişmiş ulkelerde ulkenin ekonomisi tarıma, üretime ve yerel kaynaklara baglıdır... Yabancı sermaye ulkeye girecegi zman kesin ve katı sartlar konur ki yabancı sermaye ulke ekonomisi uzerinde tehdit unsuru olmasın... Hicbir sekilde tarıma ve uretime yatırım yapmayan, ulkenin yerel kaynaklarını satmaktan geri durmayan hukumet, ihtiyacı olan kaynagı yabancı sermayeden aldıgnı itiraf etmiştir. Son bes yıldır şişirileen balon, ulkenin gelişip buyumesi değil, yuksek faiz ve cazip getiri sayesinde ulkemize gelen sıcak paranın sayesinde sözde olumlu ortamdır. Biz eger kendi tarım ve uretimimize yatırım yapsaydık, kendi kaynaklarımızı kullansaydık bugun yabancı sermayenin agzının icine bakıyor, dolayısıyla mandacılık sömürgecilik zihniyetiyle yönetiliyor olmazdık... bunu bizzat sayın basbakan ve hukumet soylemiştir.. Siz ulkenin gelismesi ve buyumesi icin ulke kaynaklarını satmaktan baska hicbirsey yapmayacaksınız, bu ulkeyi yabancı sermayeye teslim edip, arap sermayesine peşkeş cekeceksiniz sonra cıkıp bize dokunmayın bak ac kalırsınız diyerek bu halkı tehdit edeceksiniz..!!! Halk ayaklanınca duymayacaksınız, halkın ordusu yeter artık deyince demokrasiye darbe diyeceksiniz...!! Uyanan bir milletin tokadını hissedince siyasi magdur konumuna inip her zaman oldugu gibi din sömürüsüyle, halkın acıma duygusunu kullanıp yine planlar yapacaksınız.... Bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandası olarak, butun bu oynanan oyunların farkındayım. Türk ordusunun yayınladıgı bildirini altına bizzat imzamı atar ve sonuna kadar da destekcisi olurum... Bugun Çağlayandaki milyonlardan biri olarak, sonuna kadar bu din sömürücülerin, bu sevr meraklılarının, bu ab-abd işbirlikcilerinin, bu bölücülerin, bu yobazların sonuna kadar karsısındayım... Ne Mutlu Türk'üm Diyene...!!!!!
  7. tüm bildikleri mufredattan cıkarılmıs bir ögrenci gibiyim bir sabah sürpriz bir sınav haberiyle uyanmıs gibi ne yeterince calısmıs yeni konulara nede bir doktor raporu var elinde bir umursamazlık virusudur dolasır kanımda ne kaale alabiliyorum söylediklerini ne de sensiz bir gunu yakıstırabiliyorum yasamak adına bir süredir içimdeki boslugun karsılıgı olarak yoklugunu kullanıyorum dudaklarımdaki tadın gecmesin diye konusmuyorum tenimdeki izlerinin ilahi bir gücü olmalı her gece ısıklarımı kapayınca dokundugun heryer ısıl ısıl giderken almayı unuttugun esyalardan biri olmak canımı yakıyor... geri gelirsin diye umutla bekledigim her umudun bir aldatmaca oldugunu farkettigim bu sıradan gunlere paylastırılması ölümün taze mezarların basında bekleyen elinde su testisiyle cocuk gibi bir yabancının ölümünün telli araba alabilme sansımı arttırıyor olması hangi ilahi adaletin tecellisi hangi adalet bunu ilahi kılabilir hangi ilahi guc adaletli bir kaybı kutsal sayabilir tabi tutuldugu sınavlara girerken bildigi hersey mufredattan cıkarılmıs ögrenci gibiyim bilmediklerinden sorumlu yaşı tutmadıgı icin değil adalette farkında oldugu icin yanlıslıgın insafına sıgınıp yuce hakimin elindeki kalemi kırmasın diye durmadan yazıp cizmelerim...
  8. Bu konuda hassas oldugunu bildigim aradaslara bir soru sormak istiyorum: ....ligimi bagıslayın. Ama ogrenmek istedigim bir husus var. Bu kutlu Dogum Haftası denilen tarih bildigim kadarıyla Peygamberimizin dogum tarihidir. Peygamberimizin dogum tarihi tam olarak nedir? Bilen arkadaslarımız bunu acıklarsa sevinirim. Son bes yıldır özellikle Kutlu Dogum haftası 19-26 nisan tarihleri arasında kutlanmaktadır. Bu konuda yanılmıyorum sanırım. Elbetteki istedignizi kutlamakta serbestsiniz. BUndan rahatsız olmamızı yadırgamıssınız. Eger bana Peygamberimizin dogum tarihini soyleyebilrseniz muhtemelen bu Hicri Takvime gore olucaktır. İşbu halde Hepimizin bildigi gibi Hicri takvimin bir yılındaki gun sayısı Miladi Takvim yani bizim kullandıgmız takvime gore 10 gun kısadır. Bu yuzden Kurban ve Ramazn bayramları ile, Kutlanan mevlutlerimiz, Ve Mubarek Ramazan ayımız surekli 10 gun geriye gelmektedir. Bu konuda haklı olup olmadıgmı soylerseniz sevinirim. Dedigim gibi bu konularda fazla bilgim yok ama Basit bis rou daha sormam gerekiyor. BUtun dini bayramlarımız dini önemli gunlerimiz 10ar gün geri geldignie gore Peygamber Efendimizin dogum gunu son bes yıldır neden sabitlenmektedir? Asıl amac nedir? Aslında hesaplamaya gore bu yıl peygamber efendimizin dogum tarihi bizim takvimizle hangi gune tekabul etmektedir bunuda acıklarsanız sevinirim... Simdi BOylesine dini bir konuyu bile carpıtarak toplumumuza dayatıp, insanları bakın Bizim dini bayramamızı kutlamamıza bile izin vermiyorlar diyerek, kendinizi magdur durumda gostererek amaclanan nedir? Daha da işin kötü yanı bir milli bayramımızla bizzat cakıştırarak amaclanan nedir? Hala bu oyunu gormeyip hayır onlar haklı diyorsanız, bari cocuk bayramında cocukların sırtından dini sömürü yapılmasına bir söz söyleyin... Evet ne guzel dini bayramların kutlanması etkinlikler yapılması. Kimse sesini cıkarmaz bu konularda. Bizzat coskuyla kutlarız, bu ulke uzerinde yasayan her dinden insanla birlikte. Allah aşkına söyleyin, Kutlu Dogum Haftası bundan on yıl once kutlanıyormuydu bugun gordugumuz orneklerle? Bizim aile buyuklerimiz, sokagımızdaki camilermizdeki hocalarımız mevlıtler okurlar, dualar ederlerdi...Hala da aynı sekilde devam edilir buna... Simdi bana nasıl oluyorda bizim takvimize gore Peygamber efendimizin dogum tarihi sabitleniyor acıklarmısınız? Ve nasıl oluyorda bu tam 23 nisan tarihine sabitleniyor... hala tehlike yok normal mi diyorsunuz? Bu mantıkla hareketle Ramazan ayınıda sabitlyelim.... Butun dunyada Ramazan ayı kutlanırken biz, kendi tarihimizde kutlayalım...
  9. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    Gereken cevaplar bugun Çağlayan meydanında verilmiştir. Anlama sorunu olanlar icin yapacak birşey kalmamıstır... Not: Bugunku mitingi devletin televizyonunda, yada atv-kanal d- samanyolu tv- kanal 7- show tv- ntv ve Cnnturk gibi televizyon kanallarında göremezsiniz. Dunyanın en buyuk haber kanalları canlı yayınladırlar... Türkiyenin onlarce sehrinde aynı anda aynı saatlerde geniş kapsamlı elektrik kesintileri yasandı.... bugun İETT miting bolgesine olan otobuslerini calıstırmadı. Acıklamalarda ise pazar gunu oldugu icin sefer sayılarının az oldugu, mevcut otobuslerinde trafige takıldıgı söylendi. Yuzlerce binlerce insan otobus duraklarında bekledi durdu. Sonra aksam acıklama yapmıslar mitingten dönenler icin ucretsiz otobus seferleri koymuslar aksam yedide... İett mitinge gelen milyonlarca kişi icin otobus koymadı, olan otobusleri kaldırdı... Engelleyebildiler mi? BUgun Çağlayan'daki milyonlarca insanımız demokratik bir şekilde bizzat ordumuzunda uzerinde durdugu hassasiyetlerden bahsetti. Butun dunya bugunku miting karsısında sapka cıkardı... Akp nerde? hangi ulkenin hukumeti olduklarını ne zaman farkedecekler? Kaç milyon insan gerekiyor demokratik hakkı, halka geri vermek icin? Bugunku insanları camurlamak icin ne kullanacaklar? Bin Dirilmiş kıtaları bugunde görduk... Türkiye'nin heryerinden, her yaştan, her dusunceden, milyonlarca insan bugun hukumeti sagduyuya cagırdı. Bir hukumet, halkına karsı kulaklarını kaparsa halk baska ne yapabilir?
  10. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    İftar çadırlarında siyasi rekabet İktidar ve muhalefet arasındaki rekabet, iftar çadırlarına sıçradı. Avcılar'da yan yana kurulan AK Parti ile CHP'ye ait iftar çadırları yüzünden iki partinin yöneticileri karşı karşıya geldi. Avcılar'da, CHP'li belediye, Avcılar Belediye Binası'nın karşısındaki otopark alanını İSKİ'den kiralayarak Ramazan çadırı kurdu. Fakat çok geçmeden bu çadırın yanına bir çadır daha kuruldu. Yeni kurulan bu çadırın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait olduğu açıklandı. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın açıklaması Büyükşehir'in hiçbir yere iftar çadırı kurmayacağı doğrultusunda idi. Avcılar Belediyesi Zabıta Müdürü Mehmet Güven, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına çadır açıldı, fakat daha sonraki gelişmeleri gördük ki, bu çadırlar Büyükşehir adına değil, bir siyasi parti adına açılmış" dedi. Bir gece sonra asılan amblemler çadırın AK Parti'ye ait olduğunu gösterdi. AK Parti Avcılar Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyesi Fevzi Çakmak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin konuyla alakasının olmadığını söyledi. Avcılar Belediyesi'nde Ramazan etkinliğini düzenleyen firmanın sahibi Münir Aydınkaptan ise aksini iddia ederek şöyle konuştu: "İkinci çadır gece Büyükşehir' ait araçlarla geldi. Çadırın Büyükşehir' ait olduğunu, kurulması gerektiğini söylediler. Yemekler Büyükşehir'n araçları ile geliyor." İftarlarını açmak için çadırların önünde kuyruk oluşturan vatandaşlar ise siyasetten uzak karınlarını doyuruyorlar. Kaynak:Kanaltürk Güzel ülkemde din üzerinden yapılan siyaset simsarlıgı son hızıyla devam ediyor.Partinin adı sanı dusuncesi savundugu fikirleri ne olursa olsun, yakaladıkları her fırsatta insanların dini duygularını istismar edip bunu ranta dönüştürmek icin her fırsatı kullanıyorlar. Belki de bu ulkede en cok gelir getiren (maddi ve manevi anlamda) meslek din ticaretidir. Çünkü bir cok insanımız icin Din kelimesi icinde geciyorsa konunun olabilgidince hassas davranıcaktır. Siyasilerimizi bu konuda tebrik etmek gerekiyor basta hükümet partisi olmak üzere muhalefet partileri bunu öyle iyi değerlendiriyorlar ki... Asıl merak ettiğim husus neden hicbir gazeteci yada köşe yazarı yada sesini yukseltebilecek biri çıkıp bu insanlara şöyle demiyor: Millete hizmet etmek demek Ramazan aylarında iftar cadırları kurup bedava yemek dağıtmak demek değildir.Asıl hizmet bu insanları Bir öğün bedava yemeğe muhtac bırakmamaktır... Güzel ulkemin halkını aclıkla terbiye edip sonra yılda bir ay, günde bir övün bedava yemekle kandırmaya calısıyorlar... Halkım bu cadırlarda yemeğini yerken bu adamlara teşekkür etmemeli..aksine o cadırlarda yemek yemeğe mecbur bırakıldıkları icin bunun hesabını secim zamanında sormalıdır... 28.09.2006
  11. Bu bildiriyi dabe ve demokrasiyi sabote etme olarak adlandıran arkadasların su basit sorulara cevap vermesini isterdim: Bildiride bahsedilen 23 Nisan törenlerine alternatif olarak yapılan bu tuhaf kutlamaların anlamı nedir? Ve neden bizzat idareciler tarafından, valilikler ve milli eğitim bakanlıgı tarafından desteklenmiştir.? Son bes yıldır bu tipteki irticai faaliyetlerde özellikle kadınlar ve cocukların kullanıldıgı yalanmıdır? Aynı pkk terör örgutunun ve yanlılarının da bu sekilde gösteriler yaptıgı yalanmıdır? Son bir kac aydır butun demokratik tepkilerle adeta dalga gecip, Ankarada toplanan bir milyon insana hakaret edip kulaklarını tıkayan, ben ne dersem o olur kardesim tarzında hareket edip, milletvekilerrinden boş kagıtlara imza alıp, onun istedigni yapmıyor diye muhalefet partisi vekillerini suclayan bu zihniyete Türk halkı sesini baska nasıl duyurabilir? Dunya uzerinde örneklerini gorduk. Tek basına dikata rejimlerinden ne farkımız var? İllaki halkın sokaklara dökülüp ayaklanmasımı gerekir bu mudur demokratiklikten anladıgnız? En düzgün şekilde Ankara tandoğanda toplanan yüzbinlerce vatandası küçük gördünüz, butun basını medyası gormezden geldi. Dunya basını mansetten verirken bu ulkenin devlet televizyonu bile bir dakikalık haberle gecistirdi. Bu halk bu hukumete sesini baska nasıl duyurucak? Bu hukumet kendini oraya getiren halkı ne cabuk unuttu? Dun gece saat 11 de bu bildiri yayınlandıktan sonra ilk tepki ABD'den geldi..!!!! Ordunun bu cıkısı sanırım en cok onların işine gelmedi... Bununda mı bir önemi yok sayın demokrasiye bir tehdittir diyen arkadaslar? Dunya uzerindeki 3. dunya ulkelerinde istedkleri gibi at kosturanların ulkemiz uzerindeki oyunlarınnı bozulması tehklikesini gorunce tutuşmalarının hic önemi yokmu? Demokratiklik halkın temsil edilmesiyse, neden bunca zamandır tek basına yasama gucunu elinde tutan bu parti bu gucu halka verip buyrun halk secsin demez? Bu inat neden? Amaclarına bu kadr yaklasmısken bir an once fırsatı degerlendirelim, birisi ses cıkartırsa Ab yi Abd yi öne cıkartırıs dusuncesimidir?
  12. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    Genel KurmaY başkanlığı sitesinden yapılan yazılı acıklama, benim ve benim gibi düşünen arkadaşlarında son yıllarda tesbit edip yazmış olduğu, her fırsatta ifade ettiği carpıklıkların, bu ülke milli birlik ve beraberliğinin nasıl tehdit edilip, insanların dini duygularının istismarının bu yünde kullanıldığının en son ve kesin bir özeti şeklindedir. Her gecen gün elinde bulunan siyasi gücün, tek başına yasa cıkartıp yuruluge koyma gücünün tamamen kendi siyasi emellerine alet eden bir partinin, tüm devlet ici kadrolasmalarının yanı sıra, ilk ögretim okullarındaki müdür atamalarına kadar yayılma cabaları, yasaların carpıklıları nedeniyle elde ettikleri daha dogrusu ele gecirdikleri fırsatı sonuna kadar degerlendirme kaygısıyla, bütün seslere ve uyarılara kulak tıkayarak, kendi bildiklerini yapıp ülkeyi bir kaos ortamına dogru suruklemekten cekinmeyenlere yapılan en önemli uyarılardan biridir. Bir milyon insanımızın meydanlara cıkıp demokratik bir sekilde kendini ifade etmesiyle bilşe dalga gecebilecek kadar dalalet icine dusmus bir partinin, belkide görmezden gelmek işine geldigi icin yok sayması, güneşin balcıkla sıvanmasına yeterli gelmemektedir. Yıllardır özlemini kurdukları şeriata dayalı devlet duzenini getirme yolundaki en buyuk adımları atarken, sayın basbakanın dediği gibi -' Demokrasi tramway gibidir, istedigin yerde binersin istedigin yerde inersin..!!! ' Bu sözü söylemesinin uzerinden on yıl gecmiş olmasına ragmen fikirlerinde en kucuk değişme olmaksızın aynen devam etmesi kimsenin gözünden kacmamaktadır. Ellerindeki fırsatın kacacagını hissettikleri anda nasıl tavizler verdiklerini, nasıl pazarlıklara oturduklarını artık apacık bir şekilde sergilemekten bile cekinmemektedirler. Tek amacları özlemini kurdukları devlet duzenin getirmek olan bu insanların, bu ulke uzerinde bu kadar dusuncesizce, bu kadar rahat hareket etmelerini demokrasiyle bagdastıranların, bunlardan ne farkı kalıyor? Neden kimse cıkıpta acıkca özlemini kurdugunu söylemiyor da surekli takiyye yapıyorlar, olmadıkları hissetmedikleri gibi konusuyorlar... Bu ulkenin temellerinden biri Laik Devlet sistemidir. Buna karsı bir tavır icinde olanlar, yada bu temelin değişmesini isteyenler, bu temelin olmadıgı devletleri örnek alıpta mı konusuyorlar? Özlem hilafetmidir? Beklentiler bu yondemidir? Halkın istedigi budur diyen hukumet partisi bu kadr guvendigi halka neden sırtını döner de, bir referanduma gitmez? bir secime gitmez? halkı önemsemez? bu mudur onların ardındaki halk destegi? Ben yanılıyorum diyelim, benim gibi dusunenlerde yanılıyorlar diyelim... Sayın cumhurbaskanı ve muhalefet partileride yanılıyrolar diyelim.. Orduda yanılıyor diyelim.. Peki bunu neden ispatlamak geregi duymazlar? neden halka sözü verip bakın halk bunu istiyor demezler? Halktan korkan devlet olur mu? halktan korkunca hangi yasanın arkasında saklanabilir bir devlet? Silah zoruyla esir edilememiş bir halkı, hangi yasayla köleleştirebilirler?
  13. dayan artıkk dayan... boyalı yüzleriyle tasladıgım seytanların gunleri ne cabuk gecti simdi soluk benizli bir seytan gibiyim kucuk bir kız cocugunun avucundaki tasları atmak icin hevesle beklediği... acımın buyuklugune tanıklıgın tutanaklara geciyordur mutlaka hangi anayasal sürecte bu gozardı edilebilir ve ne kadar demokrasisine yarasır bir aşkın ve hangi akli dengesi yerinde bir darbenin hışmından sıyrılıp bir kalp imkansız sevdasının peşinden mürteci bir hayat yasar... acımın buyuklugunden sakınmak icin seni hayatımın butun gölgelerinden uzakta sakladım, cogu zaman rutubetli ve serin yerlerinde bedenimin belkide en cok bu yuzden sancıyordu her nefes aldıgımda bir bıcak gibi göğsüme batan cigerlerim... acımın buyuklugunu ispat etmek icin belkide en yakınımdakini kurban etme hevesim kurban meraklısı bir tanrıyla pazarlıga oturmus gibi en cok sevdigmi verirsem sana sadakatim sınanacakmıs en cok sevdigmi verirsem sevgi karsısında ki basarısızlıklarımın bir kurtarma sınavı olacakmıs gibi... acımın buyuklugune inandırdıgım icimdeki umut cicekleri belki de bu yuzden süslü kafiyelerle renkli cumlelerle gorundugu kadar guzel kokmuyordur parmaklarımın arasından cıkan bu ego tatmini bu kendini beğenmislik bu bir turlu tatmin olamayan saldırdıkca kana susayan belki de en cok senin kanından zevk alan icimdeki hayvan... kurban meraklısı tanrımın benden istedigiydin belki belki de ben seni kabul edebilecegim bir mertebe bulamadıgım icin belki de işledigim gunahların keffareti belki de üzerime aldıgım Ah'ların bir bedeli belki aklımın kendime oynadıgı oyunların en guzeli Sen'le gecen her yıkımın ardından bu toparlanma süreci bu iyileşme belirtileri belki de kacınılmaz bir ölümden önce ölümün, fani bir ruha gösterdigi iyi niyeti...
  14. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    Yorumsuz... Emin ÇÖLAŞAN [email protected] Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş DÜN Mardin’de bir şehit daha verdik. Teğmen Cengiz Evranos, PKK pususunda şehit düştü. Hiç kuşkunuz olmasın, biz daha nice şehitler vereceğiz, nice şehit cenazeleri kaldıracağız. Askerlik yan gelip yatma yeri değil ki! Dünkü Tercüman Gazetesi’nde Faruk Mangırcı’nın manşetten verilen haberi vardı. Okuyunca irkildim, şaşırdım, Türkiye’nin kimlere emanet edildiğini, kimlerin eline bırakıldığını ve bizi "milletin vekili" olarak kimlerin temsil ettiğini bir kez daha utanarak gördüm. Adı İhsan Arslan. AKP Diyarbakır milletvekili. Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakınlarından biri. Oğlu Mücahit Arslan, yine Başbakan’ın en yakın danışmanı. Hatta sağ kolu. Bunlar müteahhit. Kamu kuruluşlarına ve AKP’li belediyelere iş yapıyorlar. Şimdi Kürt Soruşturması isimli kitaba bakalım. AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan görüşlerini açıklıyor! Milletin vekili olan bu şahıs bakınız ne gibi inciler saçıyor: "Doğduğum yer olarak Kürdistan vatanımdır. Halen yaşamakta olduğum yer itibarıyla da Türkiye vatanım durumundadır." "Müslümanların vatanı neresi ise orayı korumak, orayı kurtarmak ve vatan diye orasını isimlendirmek gerekir. Bu manada Türkiye coğrafyasının Misak-ı Milli ile çizilen sınırları hiçbir anlam ifade etmemektedir." "Son İslam devletini (Osmanlı’yı) ve onun müesseselerini (padişahlık ve halifeliği) ortadan kaldıran ve yegáne politikası İslam’a düşmanlık ve onu yok etme esası üzerine kurulan bir zihniyet ve otoriteye (Cumhuriyet rejimine) karşı tüm isyan ve başkaldırıları (Cumhuriyet dönemindeki Kürt isyanları ve PKK olayı) alkışlamak gerekir." Evet, aynen bunları söylüyor! * * * AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, vecize yumurtlamayı sürdürüyor: "Zulme karşı verdiği mücadele sonunda halkın mazlumiyeti yanında onun yegáne koruyucusu ve destekçisi konumuna giren gerilla hareketi (yani PKK!) bölge halkının gözünde muteber (seçkin-saygın) bir kişiliğe sahip olmuştur. Mücadelenin ilk günlerinde bir köye gece gizlice gidebilen gerilla timleri (PKK’lılar) artık gündüzleri gitme imkánını bulmuştur. Halk, ulusal kurtuluş mücadelesi verdiği kabul edilen PKK hareketi yanında yer almaya başladı." "Bölgedeki (Güneydoğu’daki) tüm ilave askeri birlikler geri çekilmeli, özel tim ve koruculuk sistemi kaldırılmalıdır." "Kemalist, laik ve demokratik ilkeler Türkiye’de herkese zorla dayatılmaktadır... (PKK’yı kastederek) Bu inkárcı ve kanlı politikalar karşısında siz olsaydınız ne yapardınız?" "Kısa vadede yegáne çözümün ve önlemin, Türkiye’nin tamamına uygulanacak yeni bir ’EYALET SİSTEMİ’ olduğunu hatırlatmak isterim." Adam PKK’yı gerilla, PKK terörünü ulusal kurtuluş savaşı, Güneydoğu’yu Kürdistan olarak tanımlıyor, bununla da yetinmeyip Cumhuriyet rejimine dil uzatmaya yelteniyor. Bu adam AKP Diyarbakır Milletvekili. Oğluyla birlikte Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı ve akıl hocası. * * * Sevgili okuyucularım, Türkiye’nin bunların elinde nerelere sürüklenmek istendiğini artık hepiniz çok iyi biliyorsunuz. O yüzden, bunları yadırgamayın. İhsan Arslan bu görüşlerinde yalnız değil. Şimdi kendisinin başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan bile geçmişte benzer sözleri söylerdi: "Bize göre demokrasi ancak bir ARAÇTIR. Hangi sisteme (Kürtçülük, İslamcılık) gitmek istiyorsanız, bu düzenin seçiminde bir araçtır." "Türkiye’nin 70 yıllık tarihi boşa harcanmış bir zamandır." "Şu anda Türkiye’de 27 etnik grup yaşamakta. Bunların varlığının tanınması gerekir. TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR gibi tezler yanlıştır." "Örneğin KÜRTLER biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilir. Bu durumda belki OSMANLI EYALETLER SİSTEMİ benzeri bir şey yapılabilir." Başbakan ile milletvekilinin EYALET önerisi nasıl da örtüşüyor! Başbakan sözlerini daha sonra şöyle sürdürüyor: "(Devlet yapısını) Ben İslam’ın devlet planı içinde düşünüyorum. Bizim için en üst belirleyici İSLAM’IN İLKELERİDİR. Her şey ona göre belirlenir. Türkiye’nin yarınında artık KEMALİZME yer yoktur." "Biz Türkiye’yi önemsiyoruz ve TÜRKİYELİLER olarak buna mecburuz... Günümüz Türkiyelileri... Biz Türkiyelilere diyoruz ki..." Dikkat ediniz, söylemlerinde "Türk" yok, "Türkiyeli" var! AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan’la başbakanının söylemleri birbiriyle ne güzel uyuşup örtüşüyor! Ülkemizi şimdi onlar yönetiyor. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. Dün yine bir teğmenimiz şehit edildi, kimin umurunda! Biz onların sözlerine bakalım, teselli bulalım! Elbet vardır bir bildikleri!
  15. Kısaca bu düzenlemenin kısaca açıklaması, bundan sonra herhangi bir okulun müdürünün kim olacağını milli eğitim müdürlükleri yada valiler belirleycektir. Peki Milli egitim mudurlukleri ve valiler kime bağlı? Milli Eğitim Bakanlığı ve İç işleri Bakanlığına... Peki bu bakanlıklar kime bağlı? Hükümete ve meclisteki vekillere... Hukumetteki bakanlar ve hukumet partisinin vekilleride sayın basbakana baglı olduguna göre. Cumhurbaskanını atayan basbakan artık butun Türkiye de ki okulların müdürlerini atama yetkisinede sahip olacaktır. Hükümete gelen her bir partinin devletin kademelerindeki yöneticilerini değiştirip kendi arkadaslarını buralara yerlestirme konusunda bir yere kadar olur diyebiliriz. Sonucta çalısacagı insanları secmesi kendi adamlarıyla daha verimli calısacagını dusunursek gayet mantıklıdır. Peki herhangi bir ilk ögretim okulundaki müdürü secmek, okul müdürlüklerini kendi yakınlarıyla, kendi düşüncelerine uygun yandaslarıyla doldurmasını; Milli Eğitimdeki bu kadrolasmanın mantıklı acıklaması nedir? Geçtigimiz günlerde Denizli'deki bir İlk Ögretim okulunda düzenlenen müsamerede 6-8 yasları arasında küçük kız cocuklarına türban giydirilip ilahiler okutturulmus, ve din düşmanı olarak lanse edilen seytanı öldürtmüşlerdir. Bahsettiğimiz olay küçük cocukların gözleri onunde, bizzat cocukların kendisine yaptırılmıstır. Bir sosyolog yada pedagog eğitimi almadım ama basit mantık yurutecek olursak, o yaşlarda bir cocuga din düşmanlarını öldürmesi gerektiği ögretilirse, bu cocuk aradan on yıl gecince kendi dininden olmayan baska bir insanı öldürmesini beklemek yanlıs mı olur? Yada bu zihniyetle yetişen bir cocugu alıp, ilerleyen yaslarında sözde din adına yasadısı eylemlerde kullanmak cokmu zor olucaktır? Bir ulkenin gelecegi cocuklarıdır. Ulke cocuklarına ne kadar iyi bir egitim verirse, nasıl bir egitim verirse ulkenin gelecegi o yönde sekillenecektir. Sayın hukumetimiz okullarımıza kendi zihniyetinde mudurleri atamakla asıl yapmak istedigi nedir? Bu ülkenin gelecegini teslim edecegimiz cocuklarımızı kendileri gibi yetiştirmek olabilr mi? Kimbilir belki de en buyuk amaclarından biride budur. tam bu esnada aklıma erbakan hocamızın sözü geliyor. -İmam hatipler bizim arka bahcemiz olacaktır... Son bes yıldır ısrarla milli egitimin en buyuk sorunlarınında önunde imam hatip liselerinin mezunlarını universiteye sokabilmek icin binlerce yol deneyen ama hepsinden basarısız olan hukumet, imam hatiplerden gereken verimi alamayınca elinin altındaki butun okullara yönelmiş olabilr mi...? Siyasi bir partinin ilkögretim okullarında kadrolasma cabasının acıklaması nedir? Neden 9 ay önce yurutmesi durdurulmus bir yasa, bugun yeniden duzenlenip yürütmeye sunulmustur? Siyasi proseduru tam olarak bilmiyrum ama bu yasanın sanırım cumhurbaskanı tarafından onaylatılması gerekmektedir... Bugune kadar bu turdeki butun siyasi kadrolasmaların tamamı Sezer tarafından veto edilmiş, yeniden önune gelince de mahkemeye gitmiş ve mahkeme tarafından haklı bulunmustur... Peki simdi bu ilkögretim okullarındaki kadrolasma yasası veto edilecekmi yeni cumhurbaskanı tarafından? Yeni cumhurbaskanı kendisini secen basbakanın onune sundugu yasayı veto etme basiretini gosterecekmi? yoksa artık cumhurbaskanıda basbakan gibi aynı zihniyettemi dusunecektir? Bazıları sabırsızlıkla avuclarını avusturmaktadırlar... Ama bosverin bunları siz piyasalara bakın, borsaya bakın... sizene bunlar kadrolasıyorsa, size ne bunlar kendi zihniyetlerini bagıra bagıra getirmeye calısıyorlarsa... siz işinize bakın size ne bu ülkeyi bölüp, şeriatı getireceklerse... siz borsanıza bakın..!!!!
  16. Atamaları bakan ve vali yapacak Okul müdürleri için mülakat sınavı kalkıyor Danıştay'ın 9 ay önce yürütmesini durdurduğu 'yönetici atamaları yönetmeliği' yeniden düzenlendi. Bakanlık, temel kriter olan mülakat ve sınav uygulamasını kaldırdı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Danıştay'ın 9 ay önce yürütmesini durdurduğu Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atanma ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'ni yeniden düzenledi. Okul müdürlüğünde Danıştay'ın 'kalmalı' dediği uygulamaları değiştiren MEB, müdürlüğe ve müdür yardımcılığına atamada temel kriter olan mülakat ve yazılı sınavları kaldırdı. Atamada, eğitim kurumunun türüne göre yetkili isim bakan ya da vali olarak belirlendi. Yeni düzenleme, "Okul idareciliğine atamada sınavsız dönem başladı" şeklinde yorumlandı. CHP Sinop Milletvekili Engin Altay, yönetmeliği "sinsi kadrolaşma" diye niteledi. 23 maddeye indirildi 34 maddeden 23 maddeye indirilen yeni yönetmelik dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenlemede, müdür atamasında mülakat ile Düzey Belirleme Sınavı; okul müdür yardımcığı atamasında Seçme Sınavı'na son verildi. Düzenlemeye göre atamalar şöyle yapılacak: İlçe milli eğitim müdürü, müdür ve müdür yardımcılarını belirleyip il milli eğitim müdürüne sunacak. Yöneticiler, milli eğitim müdürünün oluru ile vali tarafından atanacak. Anadolu, fen, spor, sosyal bilimler statüsündeki liselerin müdürü, ilçe milli eğitim müdürünce belirlenecek. Müdürler, il milli eğitim müdürünün oluru ile bakan tarafından atanacak. Sınıf mevcutlarına göre kategorisi belirlenen A, B, C tipi eğitim kurumu müdürlüklerine atamada sınav şartı aranmaksızın idarecilikte belirli süre geçirmiş olmak yeterli sayılacak. C tipi eğitim kurumu müdürlüğüne atanacaklarda en az bir; B tipi eğitim kurumu müdürlüğüne atanacaklarda en az iki; A tipi eğitim kurumu müdürlüğüne atanacaklarda en az üç yıl yöneticilik yapmış olmak gerekecek. Müdür başyardımcılığına atanacaklarda en az bir yıl yöneticilik yapmış olmak yeterli görülürken, müdür yardımcılığına atamalar şöyle olacak: C Tipi: Öğretmenlikte adaylığı kaldırılmış olmak, B Tipi: Adaylık dahil en az 3 yıl görev yapmış olmak, A Tipi: Adaylık dahil öğretmenlikte en az 5 yıl görev yapmış olmak. Sınav puanına dayalı olarak atanmayı bekleyen eğitimcilerin hakları saklı tutulacak. Okullar; büyüklüğü, kapasitesi, öğretmen ile öğrenci ve derslik sayısına göre A, B, C tipi eğitim kurumu olarak adlandırılıyor. 15 bin vekil müdür asil olacak Görevini vekâleten sürdüren yaklaşık 15 bin müdür ve müdür yardımcısının asaleten atanmaları için gözler ilçe milli eğitim müdürlüklerine çevrildi. İlçe milli eğitim müdürleri, vekil müdürleri, il milli eğitim müdürünün onayına sunacak. Ardından hiçbir sınav yapılmadan vekil müdürler, vali tarafından asaleten atanacak. Kaynak: Milliyet Gazetesi
  17. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    Durmadan demokrasinin geregini yapıyoruz diyorlar bu gece gorduk. Acıklanan cumhurbaskanı adayını protesto etmek icin Çankaya köşkünün onune giden elinde Türk bayrakları Ve Atatürk posterleriyle vatandaslarımız polis tarafından göz altına alındı. Elinde Türk bayraklarıyla kendilerine dayatılan bir cumhurbaskanını kabul etmek istemeyen bir grup vatandas cıkıp dusuncesini soyledi.Herhangi bir kamu aracına binasına zarar vermediler, herhangi bir devlet buyugune hakaret etmediler, herhangi bir terör örgutu lehine slogan atmadılar, ama göz altına alındılar... Bundan bir kac gun once bir teröristin cenazesine devlet araba tahsis etti. cenazeye katılan yaklasık 3 bin kişi pkk lehine sloganlar atıp apo posterleri actı. bölücü terör örgütü lehine sloganlar atıp gösteri yaptılar. Kac kişi gözaltına alındı? Bu aksam demokratik bir şekilde elinde Türk bayraklarıyla Atatürk posterleriyle tepkilerini dile getiren Türkiye Cumhuriyeti vatandasları gözaltına alındı... Akp ve zihniyetinin en acık göstergesi budur. baska söze ne gerek var?
  18. Bir ülkenin Cumhur baskanı secilecek ve Cumhurbaskanı Adayı secime bir kac gun kala zoraki bir şekilde acıklanıyor... Fransada cumhurbaskanlıgı adayları 1 yıl oncesinden belliydi.Adaylar kendi propagandalarını yaptılar kendilerini tanıttılar. Kampanyalar yaptılar. Ve secime gecildi. İki turlu secimin ilk turunda en yukcek oy alan iki aday ikinci tura kalacak. İkinci turda yarıdan fazla oyu alan cumhurbaskanı secillecek. yani bir halkın cogunlugunun istedigi secilecek. Bu aksam haber bultenlerinde bir cumhurbaskanlıgı secimi haberide Nijeryadan geldi. Halk uzun kuyruklar olusturup cumhurbaskanını secmiş. Yani Nijerya halkı kendi cumhurbaskanını seçmiş... peki bizde durum nedir? Cumhurbaskanını bizde kim seciyor? Yasalara göre milletvekilleri sececek. Peki biz bugunlerde secim olacagını bir yıl oncesinden biliyorken adaylarımızı ne zaman ögrendik? Son gün... Adayımızı ne kadar tanıyoruz? Söylemleri neler? Nasıl bir propaganda yapcak, durusu nasıl olacak? Bu ulkenin temel ilkelerine ne kadar baglı? Ben bilmiyorum cunku daha aday bugun acıklandı... Peki kim acıkladı? Sayın basbakan... Peki kim sececek? Sayın basbakan onu istedi o olacak... Bir cumhurbaskanı onu secene baglıdır. Bu doğanın geregidir... nasıl ki milletvekilleri oturdukları makamı sayın basbakan borclu olduklarını dunsup bos sayfalara imza atıyorlarsa, cumhurbaskanlıgı makamına cıkan kişinin onu oraya cıkarana baglı olmasından daha doğal ne olabilir? Sayın basbakan, vekilleri onun emrinde, meclis baskanı en yakını, cumhurbaskanını o sececek... yani yasa koyma yasaları değiştirme ve yasaları onaylama yetkilerinin mutlak hakimi... Osmanlının son elli yılında padisahların böylesine hakları varmıydı merak ediyorum? Fransanın cumhurbaskanı halkın secimiyle işbasına gelecek, nijeryanın cumhurbaskanıda halkın secimiyle gelecek... 2007 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskanını sayın basbakan atayacak...bu onun en dogal hakkı... Sayın basbakan Türkiye Cumhuriyeti isminide değiştirmek isterse birgun rahatsızlanıp bu da onun en dogal hakkı olmayacak mı?
  19. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    “Kısaca baş örtüsü takmak daha iyidir. Ama İslâm baş örtüsünden ibaret değildir. Bugün namazını kılan, dinin emirlerine göre yaşayan dürüst her inançlı kadın, Allah katında makbul bir Müslümandır” “Müslümanlık eşarptan ibaret değildir. Eşarbın amacı, kadını erkeklerin sataşmasından korumaktır. O zamanlar eşarp toplumda hür kadınların simgesiydi. Ortadoğu kültürünün de bir parçasıydı (...) Ama gerçeği söylemek gerekirse bugünkü Batı toplumlarında baş örtüsünün pek niteliği kalmamıştır. Artık kadına eşarp takmadığı için kimse sataşamaz. Başı örtmek Kur’an’ın emridir ama Kur’an bunun gerekçesini belirtmiştir: Sataşmayı önlemek.” Kaynak:Eski Diyanet İşleri Başkanı Profesör Doktor Süleyman Ateş Sayın Ateş Bir gazetedeki köşesinde bir okurunun sorusuna karsılık bu cevabı veriyor.Eşarbın aslında arap toplumunda erkek satasmasını önlemek amacıyla takıldıgın ama artık gunumuzde zaten yasalar ve kanunlarla kadınların korundugunu acıklıyor. Merak ediyorum neden bilgi sahibi din alimleri bunu cıkıp acıkca herkese anlatmıyor? Sadece gazetelerdeki köselerinde satır aralarında kucuk harflerle yada kendi kitaplarında yazıyorlar.Neden BU halka acıkca anlatılmıyor? Bunun yerine butun bir toplum Türban adı altında dini sömürüye alet ediliyor? Bu insanlar hala dini siyasete alet etmekten yorulmadılarmı? Halkı daha ne kadar kandıracaklar.Neden bildiklerini bu şeklide cıkıp televizyon kanallarında halkı acık yerlerde yuksek sesle soylemezlerde dini siyasete alet edenlere karsılık vermesler.? Neden dine bu kadar zarar verilir kendi amacları icin kullanırlar? Diyanet işleri baskanımız cıkıp acıklama yaptı 18.000 kişilik imam açığı var. BU yuzden her camide imam gorevlendiremiyoruz. Peki bu kontrol dısındaki camileri kim kontrol ediyor? tarikatlar ve şeyhler... İslam dininin neresinde, Kuran-ı Kerim`in hangi ayetinde tarikatlardan şeyhlerden, el etek öpmekten, ibadete tuhaf şekiller vermekten ve Allah`la kul arasında aracılık edilmesinden bahsediliyor? Peki bu şeyhler ve tarikatlar nasıl karar verebilyorlar Allah`a nasıl inanacagımıza nasıl ibadet edecegimize hatta daha ileri gidip tarikata yapılan bagıslar ve el vermeler karsılıgında gunahların afolunacagına..? Neden Din alimleri bunları cıkıp acıklamıyor konusmuyor? Neden korkuyorlar? Kadı Mahkemelerinde yargılanıp Katli vaciptir diyerek haklarında ferman verilmesindenmi? tarikat merkezlerinin bordum katlarında kadı mahkemesine cıkmaktan korktukları icinmi cıkıp hakka gercekleri anlatmazlar? Neden cami hocaları kamu kuruluslarında mudurluklere getirilirler yada belediyelerin yonetim organlarında gorevlendirilip camilerin kontrolleri bu tarikatlara bırakılır? Türk Hava yollarına bir Ucak teknisyeni alınırken oncelikler İmam Hatip lisesi mezunlarına verilir...Meslek Lisesi mezunlarına degil.. neden Yetişmiş Kalifiye işgucunun en temel kaynagı olan meslek liseleri, İmam hatip liselilere Üniversite yolu acmak icin harcanır? Bu kadar cok imam ihtiyacı varken neden imamlarımız devlet icinde kadrolara alınır? ve neden kimse cıkıp bunu sormaz? Halkımızı dininiz elden gidiyor öyle yapın boyle yapmayın kalkın direnin diyerek surekli kıskırtanlar sözde din adına işlenen cinayetlere karsı mumkun oldugunca sessis kalıp bu cinayete destek veren bu cinayetin katliamın dogru oldugunu soyleyenlere dokunmazlar? Cocuklarımızı yetiştirsin diye emanet ettigimis ögretmenlerimizi denetlemekle gorevli bir milli egitim bakanlıgı mufettişi cıkıp bu ülkenin hakimlerini katleden oglunun yaptıklarının gerekli oldugunu soylerken neden miili egitim bakanlıgı sadece bir kınama cezası verir? Milli egitim bakanlıgıdamı bu mufettisin sozlerine katılıyor? Oysaki herkes biliyor herhangi bir ögretmen yada devlet memuru cıkıp bir kamera karsısında iki kelime soylerse önce surgun hatta gorevden alınır..bu adam cumhuriyetimizin temellerine saldırıda bulunuyor soyledikleriyle neden kimse cıkıp sesini cıkartmaz? Ben bu insanların samimyetine inanmıyorum..bu insanların İslam dini icin tek bir iyi hareket yaptıgına inanmıyorum. Ben inanmak ve ibadet etmek icin bir tarikat liderine yada bir şeyhe ihtiyacım olduguna inanmıyorum.. Allah`ında biz kullarının ibadetlerini kabul ederken dualarımızı kabul ederken bu tarikat liderlerine danısacagına bunlara ihtiyac duyacagına inanmıyorum... Allah`a yol alırken Allah yolunda hayatımı yasarken bir adamın kalkıp bana ne yapıcagımı ne yapmayacagımı söylemesi gerektigine inanmıyorum. ONumuzdeki secimler bence bu ulkenin son şansı..Cunku bu hukumetin amaclarına ulasmasının onundeki en buyuk engel Cumhurbaskanlıgıydı..yakında onuda ele gecirecekler ve secimlerde gorecegiz neler olucak.. Oy kullanacagınız zaman bunları unutmayın... 23.09.2006 gectigmiz gunlerde Diyanet işlerine ayrılan butce acıklandı. İçişleri ve savunma bakanlıgına ayrılan butcenin 2 katı, milli egitim bakanlıgına ayrılan butcenin 10 katı kadar bir butcesi vardı. Ulkemizin butun sorunarı bitti sanırım tek derdimi dinimizdi yuce devletimizi butun milletimizi cennete sokmaya kararlı olmalı Allah yollarını acık etsin... sanırım Allah onlara sorucak kimi cennetine alıp almayacagını...
  20. cennet topladıgın bonuslarla altı gun yedi gece tatil yapabilecegin bir belde... cehennem iklim bozuklugu... mürekkebimin kuruması korkumdan değil tanısmıs olmaktan yaşamak tutkusuyla dudaklarımın kenarından suzulen öptüğüm kadının kokusu yazmaya calıstıgım üzerime sinen gunahlardan arınma çabası... cennet gidilmek icin ucuş mili biriken bonus kartım gibi o kadar mil kazanmak icin harcayacak param varsa sanki o bileti gidip satın alamam gibi lütfedip armagan ediyorlar cehennem icin bir karsılık yok zaten hicbir kampanyada duzenlenmiyorlar cehennemdeki safariler icin yada bir belgesel kanalı tarafından cekilmiyor yanan ruhların küllenmesinin tarihi... ne cok, yoklugunla baslayan cumle kurdugum icin belkide alıstırdıgım icin, icimdeki cocugu oyuncakları olmadan da oynayabilecegine ve kırılmıs olsada atlı karıncası acı cekmesin diye vurmak yerine hayal ettigi yere kadar götürebilecegine cennet sabah kusagı programlarında reyting patlaması vaat edildigi yerde tek basına iktidar olmadıgı yer iki ucu karanlık dehlizler gibi kartımda biriken bonuslarla alabileceklerim bu kadar alamayacaklarım icin daha cok harcamalıyım canımı yakan bu denizin mavisi değil mavinin gözlerine kacan buğusu üzerime sinen parfumunun kokusu yıkadıkca cıkmayan parmaklarımdan isminin yazılısı yazdıgım her şiirin altına attıgım imzamın benzerliği bir bagımlının, bagımlılıgından kacısı bu ilk sensiz gecede titremesi bedenimin dudaklarımı ısırırken içime kanayan içime kanarken sana yandıgım bu dönüşü olmayan tek kişilik gidişlerin cehennemi bu sensiz koca bir gunu geceye baglamak icin iskambil kagıtlarına bırakılan rehni gibi ruhun kaybın sorumlusu sensin her kumar masasında kalan benim caresizligim...
  21. Akp merkez yurutme karar kurulu toplanıp bir karar aldı. Bu karara gore sayın basbakan erdogan her konuda tam yetkilidir ve soyledigi her karara uyulacaktır. Bu ne demek? Halkın sectigi 350 milletvekili sayın basbakanın emrindedir. Sayın basbakan ne derse hepsi bastan kabulleniyorlar. yani bos bir sayfanın altına imza atıyorlar. Yani basbakan cumhurbaskanlıgı secimi dahil ki bugune kadar zaten o ne derse o olmustu, her konuda tek ve tam yetkili. Akp yasaları değiştirme gucune sahip bir parti. yani sahip oldukları sayı itibariyle herhangibir yasayı değiştirip cıkartabilir istediklerini koyabilrler. Yani sayın erdogan istedigi herhangi bir yasayı yururlege koyup istemedigni kaldırır. Bugune kadar boyle değilmiydi? Boyleydi ama sayın erdoganın yada akplilerin işine gelen ama milletin cıakrına olmayan bir cok yasa cumhurbaskanlıgından geri döndü. yeniden gonderilince anayasa mahkemesinden geri döndü, peki simdi ne olacak? Sayın basbakan yada onun istedigi biri cumhurbaskanı secilirse bugune akdar akpnin menfaatine ama milletin yararına olmayan yasalar nerden dönecek? Donecekmi? İnsanlık hali ya Allah gostermesin, eger bir gun sayın erdoganın saglıgı bozulurda, bir sabah kalkıp anayasayı yeniden yazıcam derse ve oturup kendine gore yazarsa, kendini tek adam olarak ilan edip butun kurumları kendine baglarsa buna kim engel olacak? 350 vekilimi? tbmm baskanımı? cumhurbaskanımı? Anayasa mahkemesimi? Bugune kadar son 5 yılda değiştiklerini kanıtladılar artık tehlike değiller diyenler bu soruların cevabını verebiliyorlar mı?
  22. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    İKtidardaki akpartimizin icraatları icinden secmeler...: Dort yıl boyunca tek basına iktidar olma gucunu elinde bulunduran ve asıl kimligine hic yakısmayan yasaların cıkarılması icin bile, abartılı bir sekilde cıkmasına taraf olan ak partinin samimiyetini merak ediyorum. Tuhaf birsekilde, bitirilmiş olan pkk teröru nasıl olduysa bu dort yıl icinde yeniden buyudu.Tesaduf ki kafamıza cuval gecirilen dönem yine aynı seneler arasında ortaya cıktı... Mesela 99 depreminin anma torenleri yapılırken sayın baskan antalya da bilmem kacyıldızlı bir otelinde tatilini yaparken otel sahibinin bir devlet ihalesi alması tesaduftu... İktidara gelene kadar her fırsatta Ataturk`un her sozune her dusuncesine karsı insanların, iktidara geldikten sonra her fırsatta Söze Atatürk diyerek baslamasını samimiyetine inanmıyorum.. Son on yıldır her fırsatta türban icin yuruyup ve gosteri yapanların, din elden gidiyor hakkımız alınıyor inancımız engelleniyor diyenlerin mevcut hukumet iktidara gelince susması; bir anda protestoların bitirilmesi tuhafıma gidiyor.Bas örtusunu siyesete alet etmediklerini soyluyorlardı.simdi ne değişti? hangi yasa değişti? üniversitelerde türbanlı ogrenciler okuyormu? devlet dairelerinde türbanlı memurlar varmı? yasalar değişmedi..peki neden bu protestolar durdu? cunku siyasi amaclarına ulastılar.. dini siyasete acıkca alet ettiler.. dini özgurlukler icin savunma samimiyetine inanmıyorum... her fırsatta soygunları ve hortumları kestiklerini soylediler..oysaki adana il orgutundeki yolsuzlukları ortaya cıkartıcak diye kendi milletvekillerini partilerinden ihrac ettiler.. dokunulmazlıklar kalkıcak dediler, bu dokunulmazlıklar sayesinde maliye bakanlarını temyize cıkardılar... Bir ulkenin gelecegi halkının egitimine baglıdır.Ataturk`un bunu gorup her köye Köy enstituleri kurmasını tehlikeli bulup butun bu enstituleri kapattıran kimdi? Halkın egitilmesi, yetişmesi neden işlerine gelmedi? Mevcut iktidarın takiyye yaptıgı; (yani oldugu gib gorunmeyip yada gorundugu gibi olmayıp oyle davranması..) iktidara geldikleri ilk gunlerde avrupa birligi ipine sarıldırlar sımsıkı..taki türban hakkında acılan bir mahkeme onların aleyhinde sonuclanan kadar.. avrupa insan hakları mahkemesi türban konusunda Turkiye Cumhuriyeti devletini haklı buldu...o gunden itibaren ak parti hukumeti avrupa birligine girmeyi ikinci plana aldı..hatta ucüncu plana..cunku once lubnan geliyordu.. bu ulkenin tum sorunlarınınn onunde... son dort yıldır sayın basbakan medyadan yada halktan kendisine yoneltilen her elestiriyi vatana ihanet diyerek tanımlamadı mı? osmanlı dönemindeki padisahları bile daha kolay eleştirebilirdiniz... ve ne tuhaftırki aslında bu bir kısım medya bizzat sayın basbakanın işine gelicek haberleri yapmak konusunda yarısmıyorlarmıydı..sozde istihbarat raporlarını manset yaparlarken.. dort yıldır milli egitim bakanlıgındaki kadrolasmalar devlet burslarını ak partini sectigi cocuklara verilmesi, igrenc hatta rezilce kitapların uzerinde milli egitim bakanlıgı onaylıdır ibarelerinin oldugunu gormedikmi? bazı ak partili belediyelerin tuhaf gerekcelerle ickili mekanları kapattıgı hatta icki icmeyi yasakladıklarını gormedikmi? cumhuriyet tarihimizde ilk kez, laikligi savunan danıstay mensubu uyeler suikaste ugramadımı? devlet bunu ortbas etmek icin elimizde onemli bilgiler var diyerek gundemi değiştirmeye calısmadımı? olayı cete olayı gibi gostermeye calısıp asıl cinayetlerin işlenis amaclarını gizlemeye calısmadımı? şehit edilen hakimin cenazesine katılmak yerine bu ulkenin basbakanı kavşak acılısı torenine katılmadımı? sanırım cinayeti işleyen katilin işleme nedeni hakkında olumsus bir fikri yoktu sayın basbakanın yoksa neden katılmasın...? aynı gece cohk mesgul olan sayın basbakan genclik sölenine katılmadımı? o şölende aslında neyi kutladı? bu cinayetlerin sorusturması sırasında sözde Ataturk'cu yada milliyetci oldugu soylenen bir cok örgut mensubu yakalanıp serbest bırakılmadımı? sonunda kacıcak yer kalmayınca cinayeti işleyenin ruh saglıgına yuklenmedimi butun sorumluluk? Bazı ak partili belediyelerin dagıttıgı kitaplarda Çanakkale de zafer kazanan Mehmetcigimizin aslında zafer kazanmadıgı bir bulutun gelip dusman askerlerini aldıgı gibi hurafelerin yayınlandıgı, canakkalede ölen onbinlerce şehitimizin kemiklerini sızlatıldıgı yalanmı? apo yakalanmıs, pkk sorunu cozulmus, öldurucu darbeler vurulmus, kürtce yayın serbest bırakılmısken sayın basbakan cıkıp konusmasında kürt sorunu vardır demedimi..bunu takiben her gecen gun artarak pkk terörü canımızı yakmadımı? bazı bassavcılar genel kurmay baskanı olucak askerler icin asılsız iddialarla sorusturmalar acıp aslında sucsus oldugu halde bazı universite dekanlarını hapse attırmadımı? hapse atılan yetkililerden biri intihar edip hayatını kaybetti. ve mahkeme sonucunda sucsus bulunmadılarmı? bu dekan ve yardımcısının bu sekilde yıpratılmasını nedeni universitedeki irticai faaliyetlere izin vermemiş olması deilmiydi? her universitede irticai faaliyetlere karsı cıkan dekan yada professörler icin sorusturmalar acılmadımı? surekli olarak Ataturkculugu, laik devlet anlayısını dinsizlikle bagdastırmaya calısmıyorlarmı? 23 nisan milli egemenlik ve cocuk bayramında 21 yasındaki adamı cocuk diye meclis kursusune cıkartıp kendi istediklerini soyletmedilermi? sözde basbakan danısmanı orda burda basbakan icin ``deliğe supurmeyin kullanın`` demedimi..aynı danısman kimseni haberi olmadan dıs politika konusunda yabancı ulkelerin buyukelcileriyle konusmadımı? samimiyet mi..hizmet mi...? hayırlısı olsun..bu millet secimlerde karar vericek tum bunları hak edip etmedigine.. kaz toplulugumuyuz yohksa Türk milletimiyiz? görucez.. bu maddelere her gun yenileri ekleniyor.. ben yazmaya yetişemiyorum..adamlar eklemekten yorulmuyor... 20-09-2006
  23. Herkez inandıgı sekilde , bir baskasının özgurlugunu kıstlamadan yasamalıdır. Hepimiz pardon cogumuz bunu savunuyoruz.Senin ne kadar dindar olman beni ilgilendirmiyorsa, benim de dindarlıgım baska kimseyi ilgilendirmiyor. İnanclarımızı söylememiz gerekiyorsa kendi sözlerimizle, kendi inandıgmız temellerle bunu oturup konusabilriz. birbirimizi ikna etmeye calısabiliriz. Bundan daha dogal bir yol varmıdır? İnanmayan icin senin yada benim zorlamam ne işe yarar? Hangi dinde yapmacık bir iman kabul edilir? yada korku icinde iman ettim diyenin imanı ne kadar makbuldur Allah bilir sanırım bunu. Ama şöyle bir gercek vardır kendi görüşümce; Bir davaya sudan sebeplerle katılanların aynı sudan sebeplerle o davadan vazgecmesinden daha dogal hicbirsey yoktur. Baskı ve dayatma yoluyla, diretmeyle, korkuyla kendi inancını baska birine kabul ettirmek ne kadar mantıklı ve dogrudur? hangi din bunu doğru olarak kabul eder? Sizin korkunuzla iman eden sizden daha guclu baska birnin korkusuyla inkar etmezmi sanıyorsunuz? Dün 3 insanın boğazı kesilerek öldürüldü. Bu haber tv ekranlarında yada radyolarda, gazetelerde aktarılırken kimisi insan dedi, kimisi hristiyan dedi. Sanki hafifletici bir sebep varmıs gibi bunun uzerinde vurgu yapıldı. 3 insanımızın boğazı kesilerek vahşice birer hayvan gibi öldürüldü, 5 insanımızın bu vahşete alet oldukları icin hapse atıldı. Gencecik insanlarımız hayatlarının baharında, belkide daha hayata atılmadan, nasıl bir mantıkla nasıl bir dusunceyle boyle bir vahsete alet olurlar? Bir insan nasıl baska bir insanın elini kolunu bağlayıp defalarca bıcaklayıp bogazını keser? Hangi inanc? hangi milliyetcilik dusuncesi? hangi bahane bu yapılan icin hafifletici bir unsur olabilir? Bir yıl kadar önce trabzonda bir rahip öldürüldü, genc bir insanımız yine bu yuzden hapse atıldı, bir kac ay önce Gazeteci Dink öldürüldü, yine bir kac gencimzin de hayatı karardı. dün 3 insan daha öldürüldü. 5 gencimizin de hayatı karardı. Peki bu kadarmıdır? Bu sucları işleyen sadece bu genc ve körpe beyinlermidir.? Nasıl bir yetiştirilmedir bu nasıl bir beyin yıkama nasıl bir uyusturulma? Aşık olunacak bir sevdaya gönul verecek yaşta nasıl bir canavara dönüsür insan? Butun bu olaylardan sonra failler anında yakalanıp ceza aldılar ve davalar kapandı. Bumudur yani olan biten? Rahip Santori cinayetinden sonra, Dink cinayetinden sonra sadece sucu işleyenler tutuklandı dosyalar kapatıldı. Simdi 3 insanımız daha öldu. Muhtemelen yine dosyalar kapanacak. peki bu insanlar neden öldürülüyor? Apacık ortadayken cinayetler geliyorum derken, onlarca suistimal ve yanlıs varken nasıl oluyroda bu kadar basit bir sekilde kapanır bu davalar? Neden kisme ustune gitmiyor neden kimse soramıyor? Kimin işine gelmiyor soru sorulması arastırılması? Bir kaç gün önce İstanbul Cağaloğlu semtindeki kitapcılardan bir kacına ugradım bir kitap arıyordum. Ama dikkatimi M.E.B onaylı bazı kitaplar cekti. Yani uzerinde Milli Eğitim Bakanlığı onaylı kitaplar. Bunlar yeni okumaya baslayan küçük cocuklarımıza yardımcı olması amacıyla basılmıs alfabe ve heceleme kitaplarıydı. Hepsi kuşe kagıda basılı renkli cıvıl cıvıl kitaplar.Ve de diger aynı kalitedeki kitaplara göre oldukca ucuzdu. Bir tanesini elime alıp inceledigimde bana biraz garip geldi. Her harf tanımlaması icin bir kelime bir resim vardı yanlarında. Ve butun keliemerin dini icerikli olması tuhafıma gitti. Mesela Kabe , Kuran, Müslüman, Muhammed, Ayet, Medine,İman, Cami,Cihat... bunlar gibi yuzlerce dini icerikli kelime kucuk cocukların harfleri ögrenmesi icin örnek verilmiş ve yanarına acıklamalar yazılmıs.. Örnegin C=Cihat= Allah yolunda calısmaktır... İslam'ın 5 Şartına uymayanların yokedilmesi gerekir gibi tuhaf şeyler... Bana tuhaf geldi siz nasıl dusnursunuz emin değilim artık. Bu bahsettim 4-6 yaş arası cocukların okuyabilmesi icin tavsiye edilen bir kitaptan alıntıdır. Bugun kalkıp farklı bir dinden oldukları icin boğazları kesilen 3 insanın haberlerini okuyoruz. Cinayetleri işleyenler gencecik cocuklar. BEnim aklım almıyor nasıl böyle bir vahseti yapabilrler? Sonra gördügüm kitaplar aklıma geliyor.Yıkanan beyinler... Bu haberi ilk duydugmda haberin başını kacırmıstım. Bogazların kesildigni duyunca pakistanda yada ırakta asırı dinci bir örgutun işledigi bir cinayet aklıma geldi. Din adına kameraların karsısında insanları bogazlayan tuhaf yaratıkların işledigi turden cinayetler... Sonra farkettimki bu bizim ulkemizde olmustu... Korktum... tehlikenin farkında olmak ses cıkarmak bir işe yaramıyor mu yoksa diye korktum... Bundan onceki cinayetlerden cesaret bulanlar bundan sonra durmaz diye dusunup korktum... Devletimiz yien sucu işleyen gencecik cocukları hapse atıp olayın ustunu kapatıcak ve biz yeni kurban haberlerini bekliyecegiz diye korktum... Bugun farklı dine mensup, misyonculuk yapıyor diye baska bir insanı bogazlayanlar, yarın aynı din kardesini farklı mezhepte diye bogazlamaz mı? aynı mezhepteki bir insanı farklı tarikatta diye bogazlamaz mı? aynı din aynı mezhep aynı tarikatta bir kardesini sen dindar değilsin diyerek bogazlamaz mı? Dini siyasete alet edip kullanırken, din üzerinden prim saglayıp gemisini yuruturken bu yan etkileri görmezden gelmek mumkun mu? yoksa asıl amac zaten insanları dini kullanarak birbini bogazlatıp asıl gundemden uzaklastırmakmıdır? Son bes yılda din adına işlenen ne cok cinayet oldu dikkat ettinizmi? Hepsinide zanlıları yakalandı adalete teslim edildi. hemde olagan ustu cabuk bir sekilde... peki dikkat ettinizmi butun cinayetler cinayeti işleyenin yakalanmasıyla kapandı... cinayetler bitti mi?
  24. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, Körfez sermayesi için geliştirdikleri stratejide Suudi Arabistan'ın en büyük ve en güçlü aktör olduğunu belirterek, "Yıl içinde Türkiye ziyaretine gelecek Kral'a jest yapalım; kendisine ait Sevda Tepesi'ne ev yapmasına izin verelim. Kendisi tatile giderken 17 uçakla gidiyor ve çok yüklü harcama yapıyor" dedi. İSTANBUL Ticaret Odası (İTO)'nun Körfez Açılım Stratejisi'nde son nokta Suudi Arabistan'da kondu. İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın Türkiye'yi ziyaret edeceğini belirterek, iki ülke arasındaki ilişkilerin zirveye çıkacağını söyledi. Yalçıntaş, "Kral Abdullah, ziyaret ettiği ülkelere maiyetiyle birlikte 17 uçakla gider ve her açıdan gittiği bölgeye canlılık getirir. Kanlıca Sevda Tepesi'nde büyük bir arsası var ancak oraya ev yapamıyor. Eğer bu ziyaret öncesi burada ev yapabilmesi için bir jest yapılabilirse Türkiye açısından önemli bir fırsat yakalanabilir" dedi. İstanbul'un Kral Abdullah'ın destinasyonlarından biri haline getirilmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Yalçıntaş, bütün körfez ülkeleri arasında sanayi, ticaret, turizm alanlarında en güçlü işbirliği imkanlarının Suudi Arabistan'da bulunduğunu kaydetti. Yalçıntaş "Kralın İstanbul'da tatile gelmesini sağlayabilirsek iki ülkenin ticari ve ekonomik ilişkileri açısından çok büyük dönüşüm olur. Birçok Suudi işadamının da Türkiye'ye bakışı değişecek. Buradaki temaslarımızda turizm çok öne çıktı" diye konuştu. Kaynak :Hürriyet Gazetesi "Suudi krala Sevda Tepesi'nde ev" tartışması İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Suudi Arabistan Kralı'nın Sevda Tepesi'nde yaptıracağı evle ilgili tartışmalar konusunda, imar açısından bir problem çıkmayacak şekilde konunun çözülmesi gerektiğini belirterek, "Rahmetli Turgut Özal'ın davet ettiği ve satışını yaptığı böyle bir yer için 'artık yapamazsanız' denildiği zaman bu çok yanlış olur" dedi. "Yapılanma boyutu Boğaziçi imar kanunu ve sit alanında olduğu için Tabiat ve Varlıklarını Koruma Kurulu karaları doğrultusunda düzenlenebilir. O ayrı bir boyut. Böyle bir hakkın iadesi lazımdır. 'Hayır bu kesinlikle yapılamaz' diye bir şey çıkarsa o zaman bizim yine devletimizin ve milletimizin onuru adına bu yerin bedeleni ödeyepi geri almamız gerekir. Bir diğer açı da budur. Ben de konuyla ilgili dosyayı hazırlatıp arkadaşlara talimat verdim. Hukuki yönden bir açılıma imkan var mı, böyle bir yerde yapı izni verilebilir mi bunu öğrenmek istiyorum Bu, ordaki arazide çok büyük bir siteler yapılacak anlamına gelemez. Mütevazı ölçekte o bölgeyi rahatsız etmeyecek, boğazın kendi kanunua uygun bir şey yapılabilir mi, ona bakılacak. Bu konuyla ilgili kraldan bir talep gelmedi". Sayın belediye baskanı Krala karsı gorevlerini yerine getiryor olmalı..Herhangi bir talep gelmedigi halde İstanbul un butun sorunlarını cözdukten sonra sıra krala geldi.. İstanbul`un en güzel yerlerinden biri krala peşkeş cekildi ama yasalar imar yapılmasına izin vermedi.Şimdi belediye baskanı emir verdi danısmanlarınız bir boşluk bulmaları icin kanunlarda.Danısmanlarına bir emir daha verip istanbulun altyapı ve trafik gibi sorunlarına da cözüm uretseler ya.. Kimbilir beklide kralın istanbula gelip yerlesmesinden sonra en azından o bölge trafigi ve altyapısı duzelir..Buna da şükür mü demeliyiz yohksa… 15-09-2006 Son bes yılda ulkemize giren arap sermayesi ne kadar hic dusundunuzmu? yada bu sermaye sahiplerine tanınan ayrıcalıklar? Devletin elindeki en karlı işletmeleri alanlar araplar değilmidir? Neden? Durmadan istikrardan yabancı sermayenin ulkemise gelmesinden bahsedilip bununla gurur duyuluyor. Gelen yabancı sermaye değil arap sermayesidir. BU kadar karlı bir pazar varken neden gelmesinler. Diyorlarki tarihimizde bu kadar refah hic bir zaman olmadı. Elinizdeki butun degerleri satıp gecici duzelmeleri gosterip hizmet ettik diyorlar. peki satacak birsey kalmayınca ne yapcaklar? Neyi satacaklar? Guney doguyu mu? Ulkemizin akarsularını mı? Yeraltı kaynaklarımızı mı? İnanclarımızı mı? Türk halkını saf ve ..... yerine koyuyorlar... haklılar mı?
  25. sayın TBMM baskanı Arınç acıklama yaptı. Dindar bir cumhurbaskanı görmek istiyoruz diye. toplumsal kabul edilmiş kurallar vardır diyorsunuz, her dinin kendine özgü kuralları vardır bunlara uyanlara dindar diyorsunuz. Bu bağlamda kişinin dindarlıgıdan söz ediyorsunuz. Sanırım sayın Arınç ve noun gibi düşünenlerin bazı kriterleri var dindarlıkla ilgili imanla ilgili. Din konusunda fazla bilgi sahibi olmasamda mantıgıma ters gelen ne varsa inancımada ters geldigini ögreneli olduca uzun zaman oluyor. ve hayatımı bu yönde yasıyorum. Sayın Arıncın söyledigi de mantıgıma biraz ters geldi. Ellerinde bir terazimi var acaba? yada kriter nedir? Bir insanın dindardlıgını inancını nasıl ölcersiniz? Diyecejksinizki hayatını dininin gerektirdiklerine göre yasıyorsa dindardır. O halde tarihe bir göz atın. Soğuk savas yıllarında yetiştirilen ajanlara... Devletlerin gizli guvenlik servisleri icine kadar girebilecek, bir ulkenin en atesli milliyetcisi gibi davranabilecek fakat casusluk yada zarar vermek amacında bulunacak insanlar olmamısmıdır? Belki de sayın Arınc ve onun gibi dusunenler cıkıp acıklamalı. Dindar insan nasıl insandır? kendilerinimi tarif ediyorlar? Mesela dindar olmak icin kac saat camide kalmalı? yada kac deve kesmeli? yada kac defa Hac'ca gitmeli? bunun gibi kriterleri acıklasınlar bizde bilelim kim dindar kim değil. Hadi bunu bildik diyelim elimize ne gececek? Cumhurbaskanının dindar olup olmaması, bırakın sokakta yanından yuruyerek yanımızdan gecen insanların dindarlıgı bizi ne acıdan ne kadar baglar? Her koyun kendi bacagından asılır diye bir atasözümüz var. Mesela cumhurbaskanım yada sokaktaki butun insanların hepsi dindar oldugu zaman bu benim dindarlıgımı arttırırmı azaltırmı? benim bildigim kişinin inancı kendi icindedir. haytınıda bu inancına göre yasar. Bir baskasının neye inandıgı, benim özgurluklerimi kısıtlamadıgı surece ne yaptıgı benim umrumda değil. Cunku ben önce kendim inancımı sonuna dek yasamalı ve isnanlara kendimi örnek göstererek dinimin reklamı yapmalıyım diye dusunuyorum. İnsanlar benim ne kadar dogru durust biri oldugumu gorurlerse benim inancımda o denli iyi karsılanır. Ama bugun tuhaf bir sekilde insanlar sorgulanıyor. Sen dindarsın sen değilsin. Sen öylesin sen böylesin diye. NEden kimse kendi yaptıgıyla ilgilenmez de bir baskasının diniyle bu kadar ugrasır? Sayın Arınc cıksın acıklasın elinde ne gibi bir alet var ki dindar bir insanı cumhurbaskanı olarak görmek istiyor. Acıklasın bilelim kim dindar kim değil, kimleri Allah cennetine kabul edecek kimleri etmeyecek. Sayın Arınc bunu da biliyor olmalıki hic dusunmeden boyle bir acıklama yapıyor. İşte sayın Arınc ve zihniyetine sahip olan insanların bu ulke uzerindeki tehditi burdan ileri geliyor. Hala bunu göremiyormusunuz?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.