Efendi Türkler tarafından postalanan herşey
-
Sosyal demokrasinin ekonomik politikası ve CHP'nin vizyonu Adaletsiz paylaşıma son vermenin ilk duragi CHP’nin ‘aile yardımı’ 1250 lirayı bulacak.
Sayin y.yılmaz, Bir baslik altinda hic yapamazsam ordunun bütcesinden keserim demiştiniz zannedersem.. Kılıçdaroğlu canlı yayında Aile Sigortası ile ilgili kaynağı Milli Savunma Bakanlığı bütçesinden kısıntıya giderek sağlayabileceklerini belirtti. Bunun üzerine Ahmet Hakan 'Tabi ordu hemen bir bildiri yayınlayabilir' diyerek araya girdi. Kılıçdaroğlu da 'Ne yapabilirse yapsınlar' diyerek karşılık verdi
-
Büyük bir Türkiye olacak biz de onun altında yaşayacağız. Türkiyeli değil Türk olacağız. Bizim resmi kimliğimiz Türk'tür.
Büyük bir Türkiye olacak biz de onun altında yaşayacağız. Türkiyeli değil Türk olacağız. Bizim resmi kimliğimiz Türk'tür. BDP'LİLER ÇOK TECRÜBESİZ - Biraz da Kürtlerden konuşalım. Sanki Kürtlerle bir mesafeniz var gibi doğru mu? Benim Kürtlerle mesafem yok. - Ya BDP'lilerle var mı? Yok ama onları çok tecrübesiz buluyorum. Leyla Zana'yı milletvekili adayı olarak ben çıkardım. Kürtler bilir ki Yalçın Küçük onları hiç yalnız bırakmaz. Elbette ki görüş farkı olacak. Büyük bir Türkiye olacak biz de onun altında yaşayacağız. Türkiyeli değil Türk olacağız. Bizim resmi kimliğimiz Türk'tür. Bir tek gün 'Bekaa'ya gitmedim' dedim mi? Hepsi benim kitaplarımda var. Ben şiddetin en yoğun olduğu zamanda Kürtlere 'kardeşim' dedim. Hiç inkar etmedim ki... Yalçın Küçük kurye iddiasına ne dedi? Soner Yalçın'la görüşmek için kurye kullandıkları iddiasını reddeden Prof. Küçük: 'İki yıldır yüz yüze görüşmüyoruz. Silivri'den çıkışıma denk gelir, biz çok korkak olduk. Soner'le Efendi ve Beyaz Müslümanlar'ı yazarken tanıştık. Biz başkalarına benzemeyiz. Birbirimizi çok severiz. Ama birimiz bir yoldan, diğerimiz başka yoldan gidebilir. Yazgımız Soner'le beni bir türlü ayıramıyor.' Ergenekon'un son dalgasında gözaltına alınarak tutuklanan Oda TV'nin sahibi gazeteci Soner Yalçın'ın Savcı Zekeriya Öz'e verdiği ifadesinde sık sık adı geçen Prof. Yalçın Küçük, tanıdığı Soner Yalçın'ı, çalışmalarını ve ilişkilerini anlattı. İşte Prof. Küçük'ün ağzından Soner Yalçın ve 10 yıllık dostluğun hikayesi.... - Soner Yalçın'la haberleşmek için kurye kullandığınız iddiaları var. Yalçın'la görüşüyor muydunuz, ilişkiniz ne durumdaydı? Yazgımız Soner'le beni bir türlü ayıramıyor. Soner'in avukatları benim de hem sevgili arkadaşlarım hem de avukatlarım. Hasan Fehmi Demir Hukuk Bürosu. İkimizin müdafaasını da onlar yapıyor. Şu anda Sabih Ka nadoğlu, İbrahim Paşa Hazretleri ( İbrahim Fırtına- Hava Kuvvetleri eski Komutanı) ben ve bir takım teğmenlerin savunması onlarda. İŞADAMLARI TAKİP ETTİRİYOR - Peki bu tercih mi, tesadüf mü? Soner'ler gözaltına alınınca Barış Terkoğlu büronun genç üyesi Yiğit'e telefon etmiş, Yiğit de Hasan Fehmi üstadımıza haber vermek için beni aradı. En sonunda da Soner'in isteğiyle büro savunmayı üstlendi. İşte Soner'in avukatlarına söylediği, 'Biz 1.5-2 yıldır Yalçın Hoca'yla görüşmedik' diyor ki; çok doğru. Benim Silivri'den çıktığım döneme denk gelir. Silivri'den sonra biz çok korkak olduk. Mesela ben sokakta görünmez oldum. - Neden korkuyorsunuz? Bizi büyük işadamları da takip ettiriyor mafyaya. Adlarını söyleyemem ama kesin. - Neden böyle bir şey yapsınlar ki? Kitaplarımla vs. çok zarar veriyorum büyük işadamlarına da o yüzden... - Bunu nasıl anladınız peki? Takip edenlerden, içeriden ihbar geldi. İçlerinde beni çok sevenler var. Birisi geldi ve takip ettirenin adını da vererek, 'Sizi takip ettiriyorlar' dedi. Ve bu doğrudur. Ayrıca bu 'Kollama' dizisi (Samanyolu TV'de yayınlanıyor) bizim hakkımızda müthiş bir husumet yayıyor. İçişleri Bakanlığı'na avukatımız başvuruda bulundu. Artık çok dikkatli yaşıyorum. OTOBÜSE ARTIK BİNMİYORUM - Nasıl tedbirler alıyorsunuz? Mesela Ankara-İstanbul arası uçak yolculuğunu hiç sevmem. Otobüste kitap okuyarak gitmeyi seviyorum. Ama otobüs yolculuğunu bıraktım. Çünkü terminallerde hedef olmak istemiyorum. Hiçbir arkadaşımı görmüyorum. Zaten bekliyorduk ama Silivri'den sonra daha sık bekler olduk. Çocukluğumdan beri Beyoğlu'nun arka sokaklarında gezmeyi severim. İki yıldır uğramıyorum. Tek nedeni de bu aslında. - Soner Yalçın'la ilişkinize dönersek... Soner'in söylediği doğru. Yaklaşık iki yıldır yüz yüze görüşmedik. - Yüz yüze görüşmediniz ama farklı iletişim yöntemleri kullandınız mı? İddia da sizin kurye aracılığıyla haberleştiğiniz... Ne kuryesi, olur mu öyle şey, saçmalık. Soner'i 2000'e Doğru Dergisi'nden biliyorum. O zaman da çok mantıklı yazıyordu. Tanışmak istiyordum ama tanışmamız yakınlarda oldu. Efendi ve Beyaz Müslümanlar'ı yazarken tanıştık. Sık sık birlikte çalıştık. Hatta en yakın arkadaşlarından Enis Berberoğlu bile kitapları Soner'in yazdığına inanmıyor. Bu kitapları benim yazıdığıma dair bir inanç var. Bu gerçekdışı. Soner'le her gün 5 saat çalışırdık. Ben bazı şeyleri bulurum ama yazmam. Ortağım Soner'e veririm. 'Ortak' benim lafım değil. - Soner Yalçın'a ortağım dediniz. Bu tartışmayı alevlendirmeyecek mi? Hayır efendim. Oda TV kurulduğundan beri 'o basın', 'o matbuat', önce 'Oda TV Yalçın Küçük'ün', ardından da 'ortaklar' dedi. Zaten onlar Soner Yalçın ya da Yalçın Küçük demiyor ki... 'Yalçınlar' diyorlar. - Sizinki tırnak içinde bir ortaklık yani... Ben ortağımı çok severim. Hem dalga geçerim hem ortak lafını çok severim. Benim kullandığım 'ortak' kelimesinin anlamı da şudur: Adnan Bey'in soyadının Menderes olmadığını buldum. Ailesinin gerçek soyadını da ben buldum. Bu çok önemli bir bilgiydi. Ama, 27 Mayıs'ı yapan bir insan, dolayısıyla bunun sonucunda istememekle birlikte bu aileye büyük acılar vermiş bir insan olarak, yeni bir acı daha vermek istemedim. Aydın Bey benim çok iyi bir dostumdu. Yakın zamana kadar da sık sık görüşürdük. - Şimdi görüşüyor musunuz? Hayır, uzak duruyor. Sanırım milletvekili adayı olabileceğini düşündüğü için. Tayyip Bey ziyaret ettiğinden beri ben de aramıyorum. Mesela bulduğum soyadını ilk defa Aydın Bey'e söyledim. Kullanmadım, çok sevdiğim arkadaşım Soner'e verdim. Soner, 'Ertekin' soyadını bağımsız da bulmuş olabilir onun kitaplarında çıktı. Biz başka insanlara benzemeyiz. Sevgili arkadaşlarımızla, asistanlarımızla çok paylaşımlarımız olur. Soner'in tutuklanmasının en önemli sebepleri kitaplarıdır. Nitekim bakarsanız Soner'e yapılan bütün hakaretler, tecavüzler bu kitap üzerinden. Televizyonuna almak istediği Nuray Mert de bu kitaptan dolayı Soner hakkında müthiş ağır sözler yazdı. CİHANGİR BULUŞMALARI - Antisemitik suçlamaları var Soner Yalçın ve sizin için... Biz öyle değerlendirmiyoruz. Antisemitizmi kabul etmeyiz. Bir yol açtığımızı düşünüyoruz. Bu dünyada bilim haline geldi. Hürriyet Gazetesi bana da sebatayist dedi. Hiç rahatsız olmadım. Bu cumhuriyeti kuranların çoğunluğunun sebatayist olduğunu da biz yazıyoruz. Bizim İsrail'e bağlılık noktasında bir itirazımız var. Bir de AKP döneminde İbrani asıllılar dışında kimsenin yükselmediğini söylüyoruz. Bunları çıkardığımızda en büyük destekçimiz Vakit, Yeni Şafak'tı. Ne zaman ki biz tarikat şeyhlerinin, şeriat yanlılarının İbrani asıllı olduklarını ortaya çıkardık o zaman işler değişti. Sabahattin Zaim'le Nevzat Yalçıntaş'ın İbrani asıllı olduklarını, 'bu dinciler o Müslümanlara benzemiyor'da yazdı. Müthiş bir husumet çekti. Soner çok başarılıdır. Ve bu idare başarılı adamları yaşatmak istemiyor. Buluşmalarımız merak ediliyorsa, daha önce de buluşur, dünyayı, Türkiye'yi konuşurduk. Asıl buluşmalarımız Cihangir Smyrna'na cafede olurdu. Büyük kahvaltı yapardık. - Kimler katılırdı? Cüneyt, Soner, Oray. Onun dışında 2 demirbaş kızı vardı masanın. Biri Ahu Özyurt, diğeri de Saba Tümer. İstanbul'a geldiğim pazarları hoş vakit geçirirdik. Sonra dağıldı. Soner'ler, Ahmet Hakan ve Hıncal'ın olduğu başka yemek grubu kurdu. Ben gidemedim.Saba; Neriman Köksal'dan sonra ülkede şuh kadın ihtiyacı olduğunu fark edip orayı doldurdu. Ahu da yurtdışına gitti, sonrasında da CHP'li oldu. Grup da dağıldı gitti. İSTİHBARATA BİLGİ VERMEZ - Oray Eğin telefon görüşmelerinizde sizin Soner Yalçın ve Oda TV'yi kötülediğinizi yazdı. Hayır öyle bir şey yok. Oray yanılıyor. Aramızda hiçbir anlaşmazlık yok. Ben başka bir iş yapıyorum. Birimiz başka yoldan diğerimiz başka yoldan gidebilir. Ama anlaşmazlığımız yok. Ayrıca benim öyle bir hakkım yok ki Soner üzerinde. Yakın arkadaşlığımız 10 yıla yakın. Üstelik Soner, çok iyi dengeler tutabilen bir gazetecidir.Şunu açık söylemeliyim ki Hakan Aygün'le bir gün Nişantaşı'nda karşılaştık, 'Senin de içinde olacağın yeni bir televizyon kuracağız' dedi. Şunu açıkça söyleyebilirim ki aşırı Kemalci bir televizyonda hiçbir başarı görmem, eğer o liste doğruysa, Soner'in işbilirliğine hiç yakıştıramadım. O listeden televizyon olmaz. - Bu kadar yakın iki insan nasıl bu kadar uzun süre görüşmez? Siz görüşmemeyi yanlış anlıyorsunuz. Oda TV çıktığında ben haftada 3 mülakat veriyordu. Oda TV oturuncaya kadar destek verdim kimi zaman telefon,kimi zaman da internetle... Ki bunların hepsi iş görüşmeleridir, kayıtlarda da zaten vardır. - Peki bir gazeteci, Soner Yalçın'ın gazeteci değil istihbaratçı olduğunu söyledi. Bunun için söyleyeceğiniz bir şey var mı? Her büyük gazeteci istihbaratla iş yapar. Bu çok normaldir. Ancak Soner'in bir tek bilgiyi bile istihbarata verdiğine inandıramazsınız beni. Soner çok akıllı çocuktur. Her yerde Soner'i istisnasız savunurum. BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR - Asker eşlerinin Anıtkabir'e yürüyüşüne Devlet Bahçeli'nin tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Devlet Bey gitmesin ben gidiyorum. MHP'de şöyle bir algı var. Ne yaparsan AKP'nin ekmeğine yağ sürüyorsun. CHP'nin 70'li yıllarda geleneği vardı. 'MHP gelecek beni destekle ' derdi. Şimdi de 'AKP gelecek beni destekle' diyor. Biz bunları çok gördük. Yaşam bir direnç meselesidir. Ben bugün Engin Alan kararından ötürü teşekkür için Devlet Bey'i arayacaktım. Çok yorgun olduğum için yarın arayacağım. Bizim yapmak istediğimiz işte çok büyük bir mesafedir bu. BDP'LİLER ÇOK TECRÜBESİZ - Biraz da Kürtlerden konuşalım. Sanki Kürtlerle bir mesafeniz var gibi doğru mu? Benim Kürtlerle mesafem yok. - Ya BDP'lilerle var mı? Yok ama onları çok tecrübesiz buluyorum. Leyla Zana'yı milletvekili adayı olarak ben çıkardım. Kürtler bilir ki Yalçın Küçük onları hiç yalnız bırakmaz. Elbette ki görüş farkı olacak. Büyük bir Türkiye olacak biz de onun altında yaşayacağız. Türkiyeli değil Türk olacağız. Bizim resmi kimliğimiz Türk'tür. Bir tek gün 'Bekaa'ya gitmedim' dedim mi? Hepsi benim kitaplarımda var. Ben şiddetin en yoğun olduğu zamanda Kürtlere 'kardeşim' dedim. Hiç inkar etmedim ki... - Öcalan'a hala kardeşim diyebiliyorsunuz. Tepki almıyor musunuz birlikte yargılandığınız birlikte yargılandığınız insanlardan ve ailelerinden? Kesinlikle, hiçbirinden bir tepki almıyorum. Subaylar, paşalar, aileleri hiçbiri. Sonra benim başka söylediklerim de var. Bas bas bağırıyorum '92-93'te ver kurtul programını başlatanlara karşı ben hayır vermeyeceğiz' dedim. Bunu bir Kürt gazetesinde yayımladım. Ne Apo ne başka bir Kürt sesini çıkarmadı. Ben bunları yaptığım zamanlarda Türkiye'de üniversite hocasıydım. Hiç değişmedim. Bana kim ne diyebilir ki? MHP'LİER ARAMIZDA SOLCU OLUYOR BUGÜN içeride olan, benim cürüm arkadaşım subayların hepsi MHP tandanslı. Ben bunu televizyonlarda Devlet Bahçeli'ye söyledim. 'Bak' dedim, 'aslan gibi bir albay Atilla Uğur. MHP'li. Onlar bizim aramızda solcu oluyor. Onu da aday yapın' dedim. Hakim Turgut Okyay bana 1 günde 3 ceza veriyordu. Ve sonra İlhan Cihaner davasında karşılaştık. Birbirimize sarıldık. O bir görev yapıyordu ben başka görev. Onlar o zaman bizi bölücü görüyorlardı. Şimdi kişiliğimizi. Oğuzhan Müftüoğlu, ben ve Doğu Perinçek, askeri mahkemelerden cezaevlerine girdik. Asker gelse şimdi yine bizi içeri atar diyemem... (AKŞAM)
-
İLAHIYATÇI KADIN YAZARDAN ŞOK SÖZLER; "KADIN HAC'DA BİLE TACİZE UĞRUYOR!"
Türk insaninin kafasini kariştirmak, Basörtüsü Türkiye´nin hic sorunu olmamistir hic bir dönem, bir kere bunu bilmekte yarar var. 12 Eylül 1980 tarihinde Amerikanci darbe sonucunda gericiligin ve bölücülügün önü acildiginda darbeyle gelen Türban, Türbanla gelen yapay ´´türban sorun´´olusturulmus buda esarp la es anlamli tutmakla seriat siyasetinin aktif önü acilmistir. Esarp, yazma ve tülbent takan kadinlar haber olmazken kimsenin ilgisine cekmezken.. Türban daima haber tartisma konusu olmustur buna dikkat cekmekde yarar var.. Türban dinin geregidir diyenler Ninelerimizin daima ve Annelerimizin belli yasta kullandigi Esarp, yazma ve tülbenti dinin geregi diyememislerdir. Bunu bireysel özgürlük diye sunmaya calisip bir bez parcasindan kriz yaratmayin diyen kesim bunu tek bir sinif yaratma idolojisi icinde militanca bir mücadele icine girmislerdir. Artik adi siyasi bir kutuplasma savasi icinde savascilari olmuslardir.. Türbancilik militanlikla es anlamlidir bu bir sinif savasinin simgesinde yer alacak kadar acik oynanmakta. Bu konuda kimsenin cocuk olacagi beklenmemeli.. Medeni toplumlarda hicbir dini simge kamusal alanda bulunamazken.. Bizde bulunmasi icin verilen savas ortadadir.. Savasin mimarlarida ortada darbeyle gelen mimarlar! Bu mimarlarin hepsi esleri karilari genclik dönemlerde baslari acik olsada, okumus olsalarda. Karilarin hepsini evlendikten sonra eve kapatip baslarina da türbani gecirmislerdir. Bu mimarlar haleflik seleflik olmazsa asla kadinlarini kamusal alanda izin verilse dahi bulundurmazlar.. Bugün bazilarinin darbeyle gelenlerin kadini erkek gördümü kilimlerin altina saklanip erkeklerden korundugu bilinmekte, bu magara kanunda bile yok. Böyle bir kadin nerde yetisebilir ilk önce o sorgulanmali! Bu tür insanlarin bizlere hukuk dersi vermesi birilerin hosuna gitsede. Insan olan kimsenin hosuna gitmeyecegini herkesinde bilmesi gerekir. Cagdaslik insanligin gelisiminde bir ilkedir..
-
HALKIN SAGLIYLA OYNAYAN AKP´ Peynirde kireç, Biberde kiremit, Fıstık yerine bezelye, Balın içine şeker şurubu,Bayat tavuklarda çamaşır suyu!
HALKIN SAGLIYLA OYNAYAN AKP´ Peynirde kireç, Biberde kiremit, Fıstık yerine bezelye, Balın içine şeker şurubu,Bayat tavuklarda çamaşır suyu! Ülkemizde denetimsiz üretilen gıdalar resmen zehir saçıyor. Asiri sismanliga neden olan ABD’nin misirdan elde edilen nişasta bazli şekerinin ithalat kotasi neden yükseltildi? Bizim cifcimizin ürettigi cok daha saglikli olan pancar sekeri üretimimizin neden düsürüldügünü üreticisi iscisi neden magdur birakildii derseniz? Tekel iscileri neden havuz sularinda neden gazlandi derken.. simdi biliyoruz ki ingiliz sirketleri milyarlari götürüyorlar. Gıda terörü ülkemizde ciddi anlamda halkin sagligini vede etrafina ölüm sactigini okuyoruz. İlgili bakanlarin bugüne kadar ciddi anlamda bu tür konularda alakasiz kaldiklarini görmek düsündürücü. Heykelde nasil ise kültür bakani dut yemis bülbüle döndüyse,, AB'nin actigi konulardan biriside gida güvenligi oldugunu düsünürsek ülkemizde AB´kitalarinin sessiz durusu bu tür konularda ilginc degil mi? AB´ye aldiniz almadiniz diye etrafa balyoz sallayanlar gida teröründe sessiz kalmalari evet!!! Tarim bakanin yada saglik bakanin denetimlerle ilgili birimlerin sessiz kalmasi Bizim cifcimizin ürettigi cok daha saglikli olan pancar sekeri üretimimizin neden bu duruma düsürüldügünü. Üreticisi iscisi neden sadaka cifcisine dönüstürmenin de bir anlami olmali... Gıda Güvenliği Derneği Başkanı .. Samim Saner, yakında çıkacak kanun ile denetlemelerin özelleştirileceğini ve böylece daha çok kontrol yapılacağından gıdada kaçak ve sahteciliğin azalmasını beklediklerini kaydetmesi olayin simdiye kadar ne kadar hafife alindigini ve ve cikacak yasayla özellistirdikten sonra ciddi denetimin saglanacagini söylemesi ise isin ciddiyetsizligin ikinci boyutunu tasimakta.. Basinda gecen hafta cikan hilenin boyutu.. İŞTE HİLELER Sucuğun, salamın içine et yerine soya konuluyor. Balın içine şeker şurubu katılıyor. Fıstık yerine bezelye kullanılıyor. Zeytinyağına pamuk yağı karıştırılıyor. Küf tutmuş ve bayatlamış peynirler, eritilerek eritme peynir haline getiriliyor. Bayat tavuklar çamaşır suyu ile beyazlatılarak piyasaya sunuluyor. Tereyağına patates karıştırılıyor. Salam ve sosise tavuk derisi, bağırsağı ve taşlık ekleniyor. Yoğurdu katı hale getirmek için toz halindeki jelatin kullanılıyor. Dönerin içine tavuk sakatatı ve öğütülmüş tavuk bacağı katılıyor. Son kullanma tarihi geçmiş sucuklar, yeni yapılan sucukların içine karıştırılarak yeniden imal ediliyor. Kırmızı biberin içerisine kiremit tozu karıştırılıyor. Beyaz peynire kireç katılarak parlak beyaz olması sağlanıyor.
-
DÜNYAYI YÖNETEN DERİN DÜNYA DEVLETİ
Degerli kardesim politika, Don Kisot yel degirmenlerine karsi sövalyelik yapan bir Ispanyoldur.. Almanya´nin Adina takar mi kimbilir Fransanin adina takar mi kimbilir bu örnekleri cogaltabiliriz oralarin etnik kökenlerin coklugu yaninda Irklarin coklugu da ayrica bir önem tasir.
-
İLAHIYATÇI KADIN YAZARDAN ŞOK SÖZLER; "KADIN HAC'DA BİLE TACİZE UĞRUYOR!"
Sayin sevgi-bjk, Unutmayalim bu olayin baski ve siyasi yönünü bu karektirsizlikle ölcülmeyecek boyutta. Bunu hissetmek degil var olan bir gercek.. Bugün dünyanin hangi kösesine gidersen git giyim tarzi hep elestiri alir bu boyut ayri. Bugün bir hiristiyan anne de kizi mini mininin minisi etek giydigi zaman cikar sunu ayagindan diye tepkisini ortaya koyar. Günümüz Avrupa´sinda... Insan giyimi hangi tarz olursa olsun insanlarin bakis acisi degismez. Bugün esarpli kizina karacarsaf giydigi zaman anne onuda cikar diyebilir.. Günümüz Türkiye´sinde.. Insanlarin bir elestiri yani hep vardir... Bakmak istedigini istedigi boyutda bakar. Buna yasak koysan ne yazar.. Tabiiki Tecavüzün boyutu ayri Tacizin boyutu ayri bu karekterin disina tasan bir olay. Hepsinin disinda... Baski boyutu..Ahlaksizligin boyutundan örnek verelim, Bizzat benim yasadigim.. Türkiye yolunda Avusturya´ya gectik herkesin yapmis olduklari bir olayi bende yasadim dinlenme yerinde bir benzinci parkin da yanimiza baba ogul geldi burdan sonra beraber yol alalim diye daha güvenli olmasi icin. Tamam dedik arabalarinin icinde basörtülü bayanlarin oldugu slüet sekilde görüküyordu fazlasi degil neyse üc araba olduk nasil olduysa üc araba Türkiye´ye girdik bir iki mola oldu hic dikkate cekmedi bizim bayanlarimiz disarda temiz hava olsun ihtiyaclar olsun o tek araba baba ogul disinda görünmeyeler dikkatden öteydi.. Türkiye gümrügünde dedik ki veda olsun diye birliktelik canakkale yolu ayrilmadan orda tecrübelerden dayali bir hep beraber yemek yiyelim tamam üc araba geldik yanyana ilk defa bayanlari yandan net görünüyordu onlar tekrar cikmayinca tabiiki sormak bize düstü Aileniz birlikte bulunmayacak mi verilen cevap onlar böyle ortamda bulunumaz.. Benim ailemin tepkisi arabimiza tekrar bindik yola devam ettik arkamizdan öbür arabaninda devam ettigini gördük baba ogul ne yaptilar o saatden sonra bilmiyorum belkide bayanlarin dolan ciş torbalarini atmislardir..Iki gün yol alip arabadan disariya cikmayan kisiler nasil ihtiyaclarini giderir.. Ahlaksizca baskiya gelirsek bir yerde ögrenim arasi bir isyerinde ise basladim alti haftaligina orda bir bölümde sadece bayanlarin calistigi bir bölüm vardi orda bütün bayanlar tesettürlüydü..devamini bir yazida anlatirim. Kadinlara kimler tacize sürüklüyor..
-
İLAHIYATÇI KADIN YAZARDAN ŞOK SÖZLER; "KADIN HAC'DA BİLE TACİZE UĞRUYOR!"
- BİRİKTİRDİĞİM HAYIR!(LAR)
Sevgili Radya,- İLAHIYATÇI KADIN YAZARDAN ŞOK SÖZLER; "KADIN HAC'DA BİLE TACİZE UĞRUYOR!"
Yetermi ! Bir şey yapmali..Uyandirmali.Bir şey yapmali..- Almanya'nın Köln kentindeki bir okulda Türk kızına 'garip' ceza!
Eger bu olay bizde olsaydi (Bir Alman kizimiza) Avrupa´ Tarihe gömülürdü.- KARTONDAN PROF. DARBECİ SÜHEYL BATUM
Haklisin Sayin politika Millete dayatma ile Anayasa kabul ettirmeye calisanlarin en büyük kozu neydi. 12 Eylül degilmiydi ki..ne oldu yargiladi mi bütün komutanlar iceri alirken disarda kalmis tescillenmis bir komutan neden yargilanmaz.. Tek disarda kalmis birisini mi almak da zorlaniyor dersin.. Diyorduk ki İktidar yargiyi tamamen ele gecirmek istiyor.. AKP´ onun gibilerin demokrasi diye bir sorunlari olmaz derken. Onlar asla 12 Eylül´ü yargilamaz derken bosuna demiyorduk.. 12 Eylül´ün sahip cikilmasi gerekir derken o dönem bosuna demiyordum.. Dünde bugünde demokrasi diye diye derdi olmayanlarin sözde demokrasiye sahip cikanlarin her daim AKP nin yaninda degilmiydi. Her alanda AKP´nin yaptiklari yanlislari ortaya koymamiz firsat verilmezken arka cikilirken.. Söylenecek fazla bir sey yok aslinda. Aslinda herkes kendi rolünü oynamaya calisiyor AKP gibi baska ondan güzel bir bölücü masa kimse kuramadi kuramaz bu ülkede.. Asker 12 Eylül´de terörle bas basa birakilarak ABD oyununla güzel bir calim atilarak bugünlere gelinmistir.. ABD, AKP´ Terör bölücü terör bugün iktidardadir, bugün yapilan iktidarda uzun bir dönem daha kalabilmesi icin bu üclünün.. Birlikte yürütülen yogun progandasi vardir. Kimsenin Türkiye cumhuriyetinin ne özgürlügünü nede memurunu düsündügü var tek burunlarina diktileri bir yön var altlarinda ki toprak nasil olurda bu topraktan kendime pay bicerim.- AKP NEYİ MUHAFAZA EDİYOR
AKP´liler bu konuda daha özgürler birak iki kisiyi, iki bile az geliyor bakin yönetim onlarda iletin arzunuzu onun icinde bir yasa cikarsinlar aciktan iliski diye.. Ya arkadasim burda erotik film cevrilmesi icin ugrasiyorsan yaniliyorsun takmayalim bu kadar üzmez gibi öyle asiri cinsel iliskiye kafayi.. O islerinde bir ahlak kurali var herkes kendisi belirler kurallar icinde.- Almanya'nın Köln kentindeki bir okulda Türk kızına 'garip' ceza!
- 'GÜNEYDOĞU'DAN İKİNCİ EŞ ALALIM' SÖZÜ 'DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ' SAYILDI
- Allah rahatlık versin.
- Tayipe ´´insan hakları ödülü´´ veren adaşı Kaddafi’nin ülkesi Libya'da kan gövdeyi götürüyor: şeriatci faşist diktatör zor durumda.
Libya'dan Türkler zor durumda.. Libya'dan gelen Türkler dehşeti anlattı Libya’daki olaylar nedeniyle Libya Havayolları’nın tarifeli uçağıyla 170 yolcu Trablus’tan İstanbul’a geldi. Libya Havayolları’na ait LN 192 sefer sayılı yolcu uçağı, aralarında Fas ve Tunusluların da bulunduğu 170 yolcusuyla saat 15.45’de İstanbul Atatürk Havalimanı’na indi. İstanbul’a ulaştıkları için buruk bir sevinç yaşadıklarını söyleyen yolculardan mimar Erkan Uzunlar, kendisinin Trablus’a 250 kilometre uzaktaki bir kentte çalıştığını belirterek, "Bütün Libya’da sıkıntı yaşanıyor. Bizim olduğumuz yerde de bütün Türk şantiyeleri yakılıp yağmalanıyor. Biz canımızı zor kurtardık" dedi. Şu anda Trablus Havalimanı’nın insanlarla dolu olduğunu ifade eden Uzunlar, dün akşam havalimanına gelmelerine rağmen uçağa bugün öğlen bindiklerini söyledi. Uzunlar, Bingazi’deki bir arkadaşıyla telefonla görüştüğünü de anlatarak, "Arkadaşım Bingazi Havalimanı’nın yakıldığını söyledi. Havalimanında bulunan yolcuların da bir hangara kapatıldığını belirtti" dedi. Libya’da demirci kalfası olarak çalışan Erol Çakmaktepe de Libya’da çok büyük karışıklıklar yaşandığını, çatışmaların olduğunu ve aldıkları duyumlara göre Trablus’ta 84 kişinin öldüğünü söyledi. Çalıştıkları şantiyenin tamamen boşaltıldığını ifade eden Çakmaktepe, kendi şantiyelerine bir saldırı olmadığını ancak kentte yağma ve kundaklama olaylarının yaşandığını anlattı. Çakmaktepe, havalimanında binin üzerinde Türk yolcunun dönmek için beklediğini de belirterek, "Olayların durması durumunda şirketimiz isterse geri dönebiliriz" dedi. İsmail Karabela adlı bir işçi de çalıştıkları şantiyenin basıldığını ve iş makinelerine el konulduğunu belirterek, "Canımızı kurtarmaya çalıştık. Biz kimseye karşı koymadık bu nedenle bize saldırı olmadı" diye konuştu. İşçi Ünsal Topal da Libya lideri Kaddafi yanlıları ile karşıtları arasında çatışmalar yaşandığını ifade derek, "Arada ezilen Türkler oldu. Kaddafi karşıtları Türkleri hedef alıyor, Türklerin mallarını yağmalıyor" dedi. Bu arada, Ümit Karadağ adlı mimar da "Libyalı bir yetkili Trablus’ta çatışmalarda bir Türk vatandaşının öldüğünü söyledi" dedi. Yaralı olduğu için tekerlekli sandalye ile Türkiye’ye gelen Bahri Parlak adlı beton işçisi de ameliyat olmak için hastanede beklerken, olaylar çıkması üzerine hastaneden ameliyat olmadan ayrıldığını, hastanenin daha sonra yağmacılar tarafından basıldığını anlattı. LİBYA’DAN DÖNEN MİMAR NİLAY MUTLU: TELEFONLA ULAŞTIĞIMIZ ARKADAŞLARDAN ÖĞRENDİĞİMİZE GÖRE, SABAHA KARŞI HAVAALANINDAKİ BÜTÜN İNSANLARI BİNGAZİ HAVAALANI YAKINLARINDA BİR STADYUMA NAKLETTİLER Libya’nın Bingazi kentinden dün Türkiye’ye dönen Mimar Nilay Mutlu, geride kalan arkadaşlarının binlerce kişiyle birlikte havaalanı yakınlarında bir stadyuma doldurulduğunu ve artık bu kişilerle telefon irtibatlarının kesildiğini söyledi. AA muhabirine telefonla açıklama yapan Mutlu, Bingazi’de bir inşaat şirketinde mimar olarak çalıştığını, Cuma günü saat 15.00 sıralarında Bingazi havaalanına ulaştıklarını kaydetti. Havaalanında ikiyüz-üçyüz kişilik salonlarda binlerce insanla birlikte geceyi geçirmek zorunda kaldıklarını belirten Mutlu, "Çok kötü şartlar altındaydık. Ertesi gün gelen tek THY uçağıyla şans eseri yurda dönebildik. Kalan arkadaşlarımızla sürekli iletişim kurmaya devam ettik. Birkaç saat öncesine kadar da ulaşabiliyorduk kendilerine. Ama artık ulaşamıyoruz" dedi. Dün gece çalıştığı şirketteki arkadaşlarıyla konuştuğunu ve kendisine, şantiyede yağma başladığı bilgisini verdiklerini anlatan Mutlu, şunları söyledi: "15-20 kişilik şantiye çalışanının bir şekilde havaalanına kaçabildiklerini öğrendik. Bu arada dün akşam havaalanında çatışma başladığını duyduk. İsyancıların açıklama yaptığını ve ’sizinle bir derdimiz yok, size zarar vermeyeceğiz’ dediklerini söyledi oradaki arkadaşlar. Yine telefonla ulaştığımız arkadaşlardan öğrendiğimize göre, sabaha karşı havaalanındaki bütün insanları Bingazi havaalanı yakınlarında bir stadyuma naklettiler. Bu insanlar bütün gün ağızlarına bir lokma yiyecek koyamamışlar. Suları tükenmiş. En son sabah konuştuğumuz da tuvaletlerin kilitlediğini söylediler. ’Artık iyice insani şartlardan çıktı burası’ diyorlardı. En son saat 10.00’da biriyle görüşebildim. Artık tüm umutlar tükenmiş durumda." Türkiye’den yola çıkan geminin 30 saat sonra Libya’ya ulaşabileceği bilgisini aldıklarını belirten Mutlu, havaalanından aktarılan Türk ve Alman vatandaşlarının daha ne kadar dayanabileceklerini bilemediklerini ve artık irtibat sağlayamadıklarını kaydetti. Medyada yer alan haberlerde "Libya’da abartılacak bir durum yok gibi" gösterildiğini ancak geride kalan insanların çok zor şartlar altında olduğunu kaydederek, "Bu insanlara bir şekilde ulaşılması gerekiyor" dedi. Kızılay tarafından yardım gönderildiği bilgilerinin medyada yer aldığını da anlatan Mutlu, kendilerine ve diğer arkadaşlarına hiçbir yardımın ulaşmadığını belirtti. Mutlu, Seyfülislam Kaddafi’nin açıklamalarının da Libya’da mahsur kalan vatandaşların ailelerini tedirgin ettiğini belirtti. LİBYA’DA MAHSUR KALAN TÜRK VATANDAŞLARI OĞLU MAHSUR KALAN ANNE SAY: "OĞLUMA KAVUŞMAK İÇİN DEVLET BÜYÜKLERİNDEN YARDIM İSTİYORUM" Çıkan iç kargaşa nedeniyle oğulları Libya’da mahsur kalan Mersinli aile, çocuklarına kavuşmak için yardım istedi. Silifke ilçesindeki Mukaddem Mahallesi’nde yaşayan baba Bayram Say, gazetecilere yaptığı açıklamada, oğlu Mesut Say’ın (28) 2 ay önce çalışmak üzere Libya’nın Bingazi kentine gittiğini söyledi. Adana’da çalıştığı firma tarafından Libya’ya gönderilen oğlunun bir an önce Türkiye’ye getirilmesini isteyen Say, yetkililerden yardım talep etti. Anne Sakine Say da ev alabilme ve ardından da kendi yuvasını kurabilme hayalleriyle oğlunun Libya’ya gittiğini anlatarak, "Şimdi oğlumun hayatından endişe duyuyoruz. Bir an önce kavuşmak için tedirgin bir şekilde bekliyoruz. Oğluma kavuşmak için devlet büyüklerinden yardım istiyorum" dedi. Ağabey Şaban Say ise, kardeşiyle son olarak önceki gün görüştüğünü belirterek, şöyle konuştu: "Kardeşimle yaptığımız son telefon görüşmesinde orada çalışan yaklaşık bin 500 işçiyle bir arada olduklarını söyledi. Tedirgin bir şekilde beklediklerini, iki defa da şantiyelerinin basıldığını, ancak baskını yapanların az olması nedeniyle bir zarar görmediklerini anlattı. Ayrıca kardeşim, kaldıkları yiyeceklerinin de kısıtlı olduğunu söylüyor. İnşallah kardeşimiz ve oradaki Türk vatandaşlarımız sağ salim ülkemize getirilir. Bu konuda da devlet büyüklerimizin desteğini bekliyoruz." "KUŞ KANADINDA ALIR YİNE GETİRİR" Bu arada, aileyi MHP Mersin Milletvekili Kadir Ural ile birlikte ziyaret eden MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, ailenin acısını paylaşmak için geldiklerini söyledi. Aileden sabırlı olmalarını isteyen Şandır, anne Sakine Say’ın gözyaşı dökmesi üzerine, "Ağlamayın. Silin gözyaşlarınızı, Türkiye Cumhuriyet Devleti büyük bir devlettir. Bu devletin vatandaşları nerede olurlarsa olsunlar, bu devletin koruması altındalar. Hiç endişelenmeyin, devletimiz onları kuş kanadında alır yine getirir" sözleriyle teselli etmeye çalıştı. LİBYA’DAKİ İZMİRLİ MÜHENDİSİN AİLESİ ENDİŞELİ LİBYA’da artarak süren isyan hareketi, orada çalışan yaklaşık 25 bin Türk’ün yakınlarını tedirgin etti. İzmirli mühendis Esat Çakal’ın Libya’da mahsur kalmasının tedirginliğini yaşayan güzellik uzmanı Serap Çakal, "Ağabeyim çölün ortasındaki bir şantiyede. Etraflarını isyancılar sarmış. Aç, susuzlar ve can güvenlikleri tehlikede. Oradan kurtarılmaları için yardım bekliyoruz" diyerek yetkililere seslendi. Bingazi’ye karayoluyla yaklaşık 6 saat uzaklıkta bulunan Jalu kentindeki, Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi’nin sahibi olduğu villa şantiyesinde, geçen mayıs ayından beri çalışan inşaat mühendisi Esat Çakal’ın ailesi de endişeli bir bekleyişe başladı. Televizyon kanallarını izleyerek durumdan haberdar olmak isteyen, çeşitli kurumları arayarak yardım çağrısında bulunan aileden anne Azimet Çakal, "Oğlum, internet üzerinden oradaki işi bulup çalışmaya gitti. En son 1.5 ay önce ziyaretimize geldi. Her şey normaldi, ancak isyan hareketiyle yaşamları alt üst oldu. Devlet büyüklerimize sesleniyorum, bir an önce onları oradan kurtarsınlar" dedi. Market sahibi baba Nejat Çakal ise, "Oğlumun çalıştığı yerde ayrıca 415 Türk daha bulunuyor. Yiyecekleri çok az kalmış, elektrikleri de kesilmiş. Şu an tam bir sefalet yaşıyorlar. Birileri onların da durumu görüp yardım etmeli" diye konuştu. ‘REHİN ALINANLAR VAR’ Ağabeyiyle zaman zaman telefon irtibatı kuran güzellik uzmanı Serap Çakal da, "Ağabeyim çölün ortasındaki bir şantiyede. Etraflarını isyancılar sarmış. Herşeyi dağıtıp talan etmişler. Proje müdürünü de rehin almışlar. Çalışanlarda panik başlamış. Aç, susuzlar ve can güvenlikleri tehlikede. Orada unutulduklarını söylüyorlar. Libya’nın diğer yerlerinde çalışan Türkler gibi imkanlara sahip değiller. Bulundukları yer çöl olduğu ve dışarı çıkamadıkları için onlara bir şekilde ulaşılması gerekiyor. Eğer helikopter veya uçakla oradan alınıp havalimanına götürülürlerse sorun çözülür. Endişemiz her dakika daha da artıyor. Bir an önce sağ salim eve dönmesini bekliyoruz. Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere her yeri arıyoruz, ancak şu ana kadar bir sonuç alamadık. Kurtarılmaları için yardım bekliyoruz" dedi. CANIMIZI ZOR KURTARDIK Libya’da başlayan olayların ardından ülkede bulunan Türk vatandaşlar dönmeye devam ediyor. Trablus’dan gelen bazı Türk vatandaşları, Bingazi Havalimanı’nın yakıldığını, Türkler’in hangara toplandığını ve uçakların kalkmadığını söyledi. Dönenlerden bir kişi de "Libyalı arkadaşlarımız bize olaylarda bir Türk’ün hayatını kaybettiğini söylediler" dedi. Libya Havayolları’na ait bir uçakla Trablus’dan İstanbul’a gelen Türk vatandaşlar ülkede yaşanılanları anlattı. Libya’da bir Türk şantiyesinde mimar olan Abdurrahim Bayramoğlu yaşananlar için şunları söyledi: "Bizim olduğumuz yer Trablus’a 250 kilometre uzaklıkta. Sıkıntı sadece Trablus’ta değil bütün Libya’da var. Bütün Türk şantiyeleri yıkılıyor yağmalanıyor. Biz kendimizi zor kurtardık. Trablus Havalimanı hınca hınç insan dolu. Dün gece havalimanına ulaştık bu sabah ancak uçağa binip gelebildik. Orada Türk yetkilileri yok yardımcı olacak hiçbir yetkili yok. İnternet çalışmıyor, telefonlarda zorluk var." HASTANEYİ BOŞALTTILAR Libya’nın başkenti Trablus’ta ASKA İnşaat’a ait iki inşaat şantiyesinin yakıldığını ve yağmalandığını belirten İsmail Karabela, "Hiçbir şey buradan görüldüğü gibi değil. Trablus diğer kentlere nazaran olaylar daha az oluyor. Ama diğer bölgeler cehennem gibi yanıyor. Bizim iki şantiyemizi yaktılar yağmaladılar. Bırakın müdahale etmeyi, canımızı zor kurtardık. Eğer onlara karşılık verseydik canımızdan olurduk. Biz sadece canımızı kurtarmayı çalıştık" diye konuştu. Bacağından rahatsızlandığı için Trablus’da bir hastanede yattığını ve ameliyat olmak için beklerken olayların patlak verdiğini belirten Bahri Parlak, "Olayların ardından hastaneyi boşaltmak zorunda kaldılar. Benim yanımda raporlarım olduğu için Libya’dan ayrılmam kolay oldu" dedi. Bu arada gazetecilerin, "Olayların ardından hastaneye yaralılar geldi mi?" sorusu üzerine Parlak, "Ben yaralıları görmedim" dedi. TÜRK İŞÇİLER LİBYA’DA REHİN ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Sekreteri Kadir Karasüleymanoğlu, aralarında eniştesi 53 yaşındaki Sami Balkan’ın da bulunduğu 120 işçinin Libya’nın Bingazi kenti yakınlarındaki Agila Köyü’nde isyancılar tarafından rehin tutulduğunu iddia etti. Çalışmak üzere 6 ay önce Libya’ya giden Ankaralı Sami Balkan, bugün saat 10.00 sıralarında Ankara’daki bir alçı fabrikasında çalışan oğlu Melih Balkan ile yaptığı telefon görüşmede, isyancılar tarafından rehin tutulduklarını bildirdi. Melih Balkan, babası Sami Balkan’ın telefonda kendisine, "Şu an Bingazi’ye 15 kilometre uzaklıktaki Agila Köyü’ndeyiz. Burada 120 işçi olarak bir arada tutuluyoruz. Dışarıdaki isyancılar ellerinde ’pala’ diye bilinen bıçaklarla geziyor. İki gündür, aç- susuz bekliyoruz. Türk makamlarına bildirin bize ulaşsınlar. Durumumuz çok kötü. Adamların niyeti hiç iyi değil" dediğini anlattı. Telefon görüşmesinin ardından konsolosluğu arayıp yardım talep ettiğini belirten Melih Balkan, şöyle dedi: "Konsolosluğa telefon açtım. ’Uçak gönderdik ama inemiyor. Feribot gönderdik. Elçiler görüşmeye gitti’ dediler. Ancak, babam ve beraberinde rehin tutulan 120 işçinin bulunduğu bölgeyi bildiklerini sanmıyorum. Bu yüzden çevresi geniş olan Çanakkale’deki dayım Kadir Karasüleymanoğlu dahil yakınlarımı arayıp yardım istedim. Ayrıca babamla olan telefon irtibatım da kesildi. Şu an kendisine ulaşamıyorum ve hayatından endişe ediyorum." Babası Sami Balkan’ın 6 ay önce Raftanel Zaradej firması bünyesinde hızlı tren inşaatı için Mısır’a çalışmaya gittiğini belirten Melih Balkan, "Babam, Mısır-Libya arasında kurulan hızlı tren hattında torna ustası olarak çalışıyordu. Hızlı trenin Mısır ayağı tamamlanmış. Libya’daki Bingazi şehrine geçmişler. Burada çalışmalar devam ederken isyan başlamış. Babam ve beraberindekiler de Agila Köyü’ne sığınmış. Burada rehin alınmışlar" dedi. ÇOMÜ Tıp Fakültesi Sekreteri Kadir Karasüleymanoğlu ise eniştesi Sami Balkan’dan haber alamadıklarını ve hayatından endişe ettiklerini herkesin yardımını beklediklerini söyledi.AA / DHA- FENERBAHÇEM
. En büyük cimbom baska büyük yok :deli:- KARTONDAN PROF. DARBECİ SÜHEYL BATUM
Hangi krizden bahsediyorsun inan anlamis degilim Türkiye son 25 yilda bütün dünya ülkeleri arasinda en hizli kalkinan ülke durumunda iken Demir, Celik, Cimento temel mallar üretiminde olsun tekstil konfeksiyon vede bir cok sanayi üretiminde olsun ilk 20 den asagiya düsmeyen bir ülkenin hangi krizinden bahsediyor olabiliriz ki biraz aciklik getirirsen.. Eger gelir dagilimi diyorsak bu hükümetle en kötü gelir dagilini yasamakta onu bir kenara koyalim.. Eger bugün AKP nin sattigi degerleri ilerisi icin büyük kriz olarak görmüyor isek bugün cumhuriyet tarihimizin en büyük toprak rantini ek kazancina yazmis bir siyasi partiyi göremiyorsak burda düne göre büyük haksizlik yapiliyor demektir bu ülke dogumuz da bölücük Akdeniz´de bütün amborgolara karsi Kibris degerini 30 senenin üzerinde tutabiliyorsa.. Ben bir kriz görmüyorum var ise bir kriz degerlerimizin satisi ve bu degerlerimizi kazandiran; Türkiye cumhuriyetin kurulusu itibariyle milli iradaye dayanan bir devlet olmasi özelliginden bugün ondan uzaklastirma esasina dayali bir hükümetin basta olmasidir. Bu hükümetin Cumhuriyet´i tahrip edecek girisimlerde demokrasiyi ve insan haklarini zarara ugratacak her zafiyata sahip olmasi ve bunu uygulamaya koymasi asil kriz...benim görebildigim. Dün gibi hatirlarimizda dünyanin en modern demokratik kanunlari kagit üzerinde sovyetlerde ekim devrimin anayasasinla yazilirken. Ama bugüne dek ne yazik ki sovyetler dagilasiya kadar totoliter bir rejimle yönetilmistir. Asil böyle bir krize yakalanmamak önemlidir...diyorum. Kibarca.. Neyin geldigi önemli degil nasil yönetilmek istendigimiz önemli.- KARTONDAN PROF. DARBECİ SÜHEYL BATUM
Bilmiyorum ne düsünüyorsun icimden geldi birbirimize o kadar uzaktayiz ki bu arkadasim ne düsünebilir.. Y.yılmaz, kardesim ben degisik örnekleme yapacagim kaddafi bir özgürlük savascisi gibi libyanin basina gelirken vede o ülkeye cok seyler kazandirsada o dönemin önemine göre bugünde gecerli olsada yalniz birseyi eksik birakti demokrasi.. Demokrasiden yoksun kaldigi icin bugün bir diktadör gibi libyanin basindan gitmemek icin halkini katlediyor. Emperyallerin bunu görmemesinin imkani olur mu günü geldimi kullanirlar.. Demokrasi olan ülkelerde ic savas olmaz. Onun icindir ki ilk önce bir ülkeyi demokrasiden uzak bir lider getir sonra ic savasi davet et.. Bugün AKP´ ABD tarafindan ayni sekilde Bölücüler tarafindan haril haril onun icin beslenmekte.. 10 sene gitti bir bes senesi daha garenti, bir 15 senede ilimli islamla yönetilirsek.. is otomatikmen tamam yillar cabuk geciyor. Onlar pusuda. Ilimli Islama kapaga atmislar..- İbraniler, İsrailoğulları.
- Tayipe ´´insan hakları ödülü´´ veren adaşı Kaddafi’nin ülkesi Libya'da kan gövdeyi götürüyor: şeriatci faşist diktatör zor durumda.
Libya´da ögleden sonra yürütülen katliama, saatler öncesi savas ucaklari da katildi. Katliam sürerken bütün dünya ajanslari savas ucaklariyla sürdürülen bu katliami gecerken bizim basin sessizligini sürdürmekte. Kaddafinin oglu son isyanci ölünceye kadar bu eylemin devam edecegini ilan ettigi belirtilmekte.. Su an babasinin maltaya sigindigi ajanslarda gecmekte olsa da asil ingiliz ajanslarina göre Venezuela yolunda oldugudur.. Kahramansiz ülkelerin kahraman ogullari is basinda..- AKP NEYİ MUHAFAZA EDİYOR
Bak güzel kardesim dünyanin hangi kösesinde yasarsan yasa kadinin cinsellige yaklasimi aynidir bu degismez kadinin cinsiyeti degismiyor. Bir kadin sevmedigi, sevipte artik sevemedigi bir erkekle asla yataga girmez. Isterse bir asir cinsellikten mahkum olsun bir kere bunu cebine koy.. Bunun icin olacak ki gelismis medeni ülkelerde eside olsa yani kocasida olsa razi olmadan kocasi iliskiye kalkmasi durumunda´´Tecavüze gecer,, kadin ruhu o kadar hassasdir cinsellik konusunda..Yani kumbaradan atmiyorum bunu bir kere bil !!! Bunun adina medeni kanun cikmis.. Yani bak ne kadar alimli yürüyor hadi yataga olmuyor.. bu essegin arkasina gecip kadin ruhu seneryosu yazmaktir. Bugün seriat ülkelerinde bir erkek birden fazla kadinla birliktelik yasiyorsa o kadinin raziligindan degil rejimin dayatmasindandir. Bir kadin medeni ülkelerde ancak yasi geldiginde sevdigi evlenebilecegi bir erkekle ilk birlikteligini evlenmeden önce gerekliyse yasayabilir. Iki yüce sevginin birlikteliginden gecen gizemli bir askin verebilecegi en son meyvadir cinsel iliski. Yok öyle üzmez gibi kizim sana elma alacagim bir tutayim ayvani hesabi olmuyor. Hasim kilic´in karisi gibi, bir erkek gördügünde kilimlerin altina kacmakla namus korunmuyor.. O kilimlerin gizemini kimse bilemez !!!- SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
Tamam anlasildi özür dilerim.. GERÇEKLER TUTUKLANDI GERİYE GÖLGELER KALDI Soner Yalçın ve ODA TV hakkında dün akşam TV’lerde yaygaralaştırılan iftiraları izledikçe, geçmiş olsun Türkiye’ye…. Hani ‘büyük resim’ deriz ya.. O’nun ölümü.. Tarihçi, tarihi nasıl anlamamız metodunu da bilmek zorundadır, hani ‘ayrıntılara boğulursa..’ deriz ya.. Diyelim Kanuni sefere çıkarken atı tökezlemiş ya da nezle olmuş.. Atı’nın sakatlanması ya da nezle olması hikayeyi anlatırken zenginlik katar, o kadar.. Ancak atının sakatlanmasını yüzlerce sayfa anlatırsanız, Kanuni’nin niçin sefere çıktığını, nereye sefer yaptığını yani ‘tarihin nasıl olduğunu’ gözden kaçırırsınız. Ki, Kanuni’den önce ve sonra da Osmanlı ‘batıya seferler’ düzenlemiştir ve bu büyük gerçek unutturulmuş olur.. Bizler yaşadığımız topraklarda hangi yazarın yazısı ve konuşmasını beğenmediysek bunları canlı canlı onlar karşımızdayken harbiden yüzlerine karşı söyledik, dostluklarımız arkadaşlarımız pahasına en sevdiklerimizin yüzüne karşı yanlış bulduğumuz her şey, işte kitaplarımızdadır. Ama bir şeyi gözden kaçırmadık, diyelim Türkan Saylan’ın evi basılırken de bir takım iddialar vardı, PKK’yla bağlantılarmış.. Hanefi Avcı da başka ayrıntılar ortaya koyuldu. Doğu Perinçek te başka.. İlhan Selçuk ta başka.. Erol Manisalı da başka.. Kanadoğlu’nun evi basılırken başka, Ulusal Kanal basılırken başka, Avrasya TV basılırken başka ‘ayrıntılar’ başka ‘hikayeler’ uydurulup önümüze koyuldu.. Herkese ve her şeye ‘bahaneler’ uydurmak şimdi çok kolay.. Ülkemizde (artık ülkemiz diyebilir miyiz?) ‘yandaş medya’ ülkemizin kayıtsız şartsız işgalini perdelemek için elli ayrı TV kanalında ‘insanlık suçu’na ortak oluyor.. Büyük resme bakalım. Bu isimler niye alındı? Irak İşgali sırasında ‘büyük mitingler’ yapıldı ve Amerika karşıtlığı ‘başlangıç’ milad oldu. Oysa ‘Savaş’ insanlık suçudur, yandaş medya bu İnsanlık Suçu’na topyekün ortak oldu. Öyle ki hem Amerikan ordusunu öven yüzlerce yazı hem de Türk Ordusu’na niçin Irak’a Amerika’yla kol kola savaşa girmiyorsun diye hakaret yazıları.. Ve sonuç, Irak’ta milyonarca insan öldürüldü.. Amerika’yla ‘at pazarlığı’ yapanlar tarihte eşi benzeri görülmedik ‘savaş pazarlığını’ dünyanın gözleri önünde yaptı, yani bize şu kadar dolar verin biz de savaşa girelim, diye.. Saddam’ın Türkiye elçisi, ki, birkaç gün sonra Irak işgal edilip makamı terk edip kayboldu, at pazarlığı yapıldığı gün, yaşadığımız toprakların tarihinde en ağır hakareti ülkemizle alay ederek yaptı, basın mensuplarına şunları söyledi gülerek ve eğlenerek: ‘AKP’ye Amerika’nın verdiğinden çok parayı biz verelim, savaşa girmesin..’ Savaş insanlık suçu’dur ve savaşa destek verenlerin hepsi bu insanlık suçu’na ortaktır. Ancak AKP’nin medyası ve elindeki ‘dekor’ yazarlarıyla bu insanlık suçu ört bas edilmeye çalışılıyor, üstelik Türkiye’deki Arap medyası da şimdi baş tacı ettikleri Tayyip Erdoğan’ın Irak’ta milyonlarca insanın öldürülmeye başlandığı günlerde Amerika’yla neler konuştuğunu Orta-Doğu’ya göstermiyor.. Milyonlarca Arab’ın öldürülmesine ön ayak olanlar bugün Orta-Doğu’ya ‘ileri demokrasi modeli’ diye takdim ediliyor.. Kim ediyor, yandaş medyanın dekorları.. Dekor nedir? Dış görünüşü süslemektir, nakıştır grafiktir tabeladır örtmektir tanıtımdır… Bu büyük ‘insanlık suçu’nu örtmek için yandaş medyanın yazarları elli ayrı TV’de dekor olarak kullanılıyor..Makamında derdest edilen İlhan Cihaner’den ağrına gidip şakağına kurşun sıkıp intihar edenlere kadar herkese her şeye bir ‘bahane’ uydurdular.. Oysa gerçek bambaşka.. Haiti Adaları reisi İngilizler için söylemişti: ‘İngilizler toprağımızın özünü aldılar, bize gölgeleri kaldı..’ Barışlar, ODA TV, Sonerler, Türkan Saylanlar, hepsi toprağımızın özü, bu toprakların hakiki servetleriydi, şimdi ey Türkiye elinizde yalnız ‘gölgeler’ kaldı.. Fiji Adaları’nda eskiden yerliler krallarının ‘tanrı’ olduğuna inanıyordu, yemeleri içmeleri evleri her şeyleri ‘tanrıları’ içindi, yetmedi.. Sabah kalktıklarında ‘krallarının’ dünyayı yaratmalarını bekleyip kralları dünyayı yaratır sokağa öyle çıkarlardı.. Artık sokağa çıkmak için, TV’yi açmak için, yazı yazmaya başlamak için, ‘kralınızın’ dünyayı yaratmasını bekleyeceksiniz.. Sanat Tarihi’ne pek meraklıyımdır, Dost Kitabevi’nden çıkan Gölgeler’in Tarihi’nde anlatılır, eskiden Azizler sokaktan geçerken duvar diplerinde bekleyen sakatlar kamburlar körler topallar Aziz’in gölgesinin üstlerine vurmasını beklermiş, ki, ‘şifaymış gölge’.. Aziz’in gölgesi kimin üstüne düşerse iyileşir mesela körlerin gözü açılırmış.. Tayyip Erdoğan iktidarının kanatları hepinizin üstüne gölgesini düşürdü, açıldı dilleriniz, açıldı gözleriniz… Unutmayın, gölgesinde yaşamak yalnız şifa getirmez, bir de gölgelerin dölleyici tohumlayıcı gücü vardır, olmayan bir şey nasıl tohumlar, şöyle, (açın İncil’i okuyun, Meryem’e gelip Cebrail söyler..) yüce kudretin gölgesi üstüne vuracak ve Tanrı’nın oğlunu dölleyecek.. Ey dekordan ey gölgeden yazarlar, sayenizde topraklarımızda döllendi mi Tanrı’nın Oğlu.. Nihat Genç Odatv.com- SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
Bugün bakiyoruz düne bakiyoruz bizim gibi yazanlar ölmüs öldürülmüs.. Düne bakiyoruz bugüne bakiyoruz onlarin yazarlari hep tecavüzden tutuklanmis ama yasiyorlar...- SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
Ne oldu ya demirefe nedir bu korku korkmasi gerekenler onlar onlar inan ki bir sanal gibi ülkenin basinda duruyorlar biraz sallasan dökülecekler hic sallamasan armut gibi agacin bu ülkenin demokrasisinin ayaklarinin altina dökülecekler önemli degil sen sen ol sallama. Ama gölge etme - BİRİKTİRDİĞİM HAYIR!(LAR)
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.