Efendi Türkler

Beni asil sasirtan sevenleri burda tek kelime yazmamalari. Recep Tayip´den önce tek Tanri kimdi desek cihad parmaginla Erbakan isaret edilirdi.. Bugün Tanrilar degismistir yarinda degisecek. Mahsere kadar onlarin Tanri´larinin degisiklik gösterecegini biliyoruz.. Bugün sosyalizmin harflerinle oynayarak cevaplar döseyenler marx dan luther den alintilar yaparak seriat yasalarina döseyenlerin Allah´in izininle Tanrilara gecmeleri beni hic sasirtmiyor... Benim dikkatimi gecen bir konuda Erbakanin naasinin defnedilecegi mezarlik tümüyle hummali bir calismayla temizlendigini ekranlarda görmem. Bütün mezarlik otlara bürünmüs rezalet bir durumdaydi.. 50 kisi cömelmis bütün mezarligin üzerine adeta ölülerin üzerinde tepinerek temizlik yapmalari.. Bunu yazmamin durumu günün birinde bir mezarligin durumundan dolayi oraya birseyler kazandirma cabasinda olurken.. Cihad parmaginla, karsima cikanlarin ölüler rahatsiz edilmez onlari rahat birakin! Tehdit vari onlar rahat birakilmasi gerekir demeleri.. Birakin otu ölüleri ziyarete bile gelmezler düskünler sadece Cihad parmaklarinla hedef bulduklarinda mezarda ortaya cikmalari.. Mezarliginda otlar türemeye baslayinca boyu attikcada kimselerin oranin yakindan dahi gecmedigini sahit olacagiz.. Bin yil Tanrilar degisti bin yil daha degisecek...

İmam Hatipli'ye TSK'nın kapısı tamamen kapandı! Acmayin kapiyi asla bunlar otuz sene evvel gelselerdi bizde ortadoguda bir domina taşi olurduk Onlarin sonu bizlerin sonunu da getirirdi ASLA ACMAYIN.

Başbakan Erdoğan'a çarşaf fırlattı! Başbakan Erdoğan'a çarşaf fırlattı! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'nın Düsseldorf kentinde düzenlenen 'Düsseldorf Buluşması'ndaki konuşması sırasında daha önce bazı sermaye grupları tarafından mağdur edildiğini iddia eden bir vatandaş "mağduriyetimize çözüm bulun" diyerek elindeki beyaz çarşafı kürsüye fırlattı. Başbakan Erdoğan'ın konuşması esnasında yerinden fırlayarak elindeki çarşafı fırlatan protestocu Hanefi Doğan, korumalar tarafından karga tulumda salondan dışarı çıkarıldı. Başbakan'a çarşaflı protesto video için tıklayın -http://videogaleri.gazetevatan.com/14816_Basbakana-carsafli-protesto.html- Başbakan Erdoğan protesto sırasında konuşmasını kesmeden devam ederken Doğan'ın fırlattığı kürsü önüne düşen çarşaf da görevliler tarafında alındı. DHA

Öyle zannediyorum ki Tanri´nin sevdigi kullarindandi.. Son sözleri ´´Devlet ve millet tehlikede, kurtarın ne olur´´ BOP cu AKP´icin sarfettigi bu sözler kulagimizdan silinmiyecek. Sivas´da o dönemin Belediye Baskanı Temel Karamollaoglu Tayip´i arka odalarda kucaklarken isin farkina varmaliydi... Karamollaoglu’nun Madimak Katliami´´ndan sonra ´´Gazaniz mübarek olsun´´ dediginde isin farkina varmaliydi olmadi! Türk ve islam sentezini bir araya getirmeye calismasina Madimak Katliaminla darbe vuranlar bugün nasil rahmet dileyecekler merak ediyorum. Allah rahmet eylesin... Yarin: Allah Allah´´ diye otele saldiranlar onun var olan milli degerleri Arap milliyetciligine dönüsterenler hangi timsah göz yaslarina bogulacagini görecegiz.

Erbakan hayatını kaybetti Eski Başbakanlardan Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan hayatını kaybetti. Bir süredir tedavi gördüğü Güven Hastanesi Erbakan'ın saat 11:40'ta hayatını kaybettiğini açıkladı. Refah Partisi ile 1995 seçimlerinde sandıktan birinci çıkan Erbakan, Doğru Yol Partisi ile kurdukları koalisyon hükümeti ile Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Son kurultayda Saadet Partisi Genel Başkanlığına seçilen Erbakan 85 yaşındaydı.

Fethullah hastalığa inanmayıp “Bu işte bir gatakulli var” demişti. PAŞALAR EYLEMDE Hocaefendi “Gatakulli” demişti Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan bazı paşaların hastalanıp GATA’ya kaldırılmaları üzerine Fethullah Gülen hastalığa inanmayıp “Bu işte bir gatakulli var” demişti. Bu söz üzerine yandaş medya da, çoğu 80 yaşına dayanmış paşalar ile ilgili ağır ithamlarda bulunuldu. Güya hasta değillerdi, numara yapıyorlardı. Şimdi… Balyoz Darbesi’nden tutuklu tüm askerlerin bir karar aldıkları öğrenildi. Hiçbiri ne pahasına olursa olsun hastaneye sevk istemeyeceklerdi. Kararı alan askerler bırakın hastaneyi, Silivri Cezaevi’nin revirine bile çıkmıyorlar. Çoğu yaşlı olan askerlerin hasta olmalarına rağmen revire bile çıkmamaları yolunda cezaevinden kötü haberler gelmesi olasılığı artıyor.

Kabe'de tacize uğradım! Amberin Zaman'dan 'cinsel taciz' itirafı Habertürk yazarı Amberin Zaman, 'dekolte giyen, tecavüze uğrar' sözleriyle başlayan tartışmaya kendi başına gelen bir taciz öyküsüyle katıldı. Dekolte tartışması patladığında Hidayet Şevkat Tuksal, sadece dekolte giyen kadınların değil, tepeden tırnağa kapalı kadınların da tacize uğradığının altını çizerek "Hacca giden kadınlar dahi tacize uğruyor" demişti. Doğruymuş! Kadınlara hacda da taciz varmış. Habertürk yazarı Amberin Zaman böyle bir cinsel tacizin mağduru olmuş. KUTSAL MEKANDA TACİZ Hidayet Şevkat Tuksal'ın sözleri üzerine bugün köşesinden anlattı: "Benim de başıma geldi. Umre için Mekke'ye gitmiştim. Kabe'nin etrafında dönerken birisi bana arkadan yaklaşmak suretiyle net biçimde cinsel tacizde bulunmuştu. Dinimizin en kutsal mekânında... " GÜNLERCE KENDİME GELEMEDİM "O anki yaşadığım şoku tarif etmem mümkün değil. Günlerce kendime gelemedim. (...) Suudi Arabistan'da kol gezen elleri sopalı sözde "ahlak polisleri", koyun muamelesi yaptıkları kadınların başları tam örtülü mü değil mi gibi uğraşlardan zaman ayırıp biraz da şu taciz meselesine eğilseler hiç fena olmaz. 12 YAŞINDA TACİZE UĞRADIM Amberin Zaman "dekolte ve taciz" üzerine kaleme aldığı yazısında bir cesur itirafta daha bulundu. "Kadının tacize uğradığında utanma duygusu ile bunu sakladığına" kendi hayatından bir örnek verdi: "Daha 12 yaşındayken annemle birlikte kemer almaya gitmiştim. Bol geldiğinden, "Arka bölüme ustanın yanına git, o delik açar" dediler. Adam ani bir hareketle göğsüme dokunmuştu. Ağzımı açıp bir şey diyemedim. Öylece dondum kaldım. Korkum ve utancımdan anneme de bir şey söyleyememiştim. Bir şekilde ben suçluymuşum gibi hissetmiştim. "Sorunun odağında kadın var. Bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyük" diyen İlahiyat Profesörü Orhan Çeker'e soruyorum: "12 yaşında bir kız çocuğun dekoltesi mi olur?"

CEMAAT İSTEDİ - PKK’LILAR BİTLENDİ Samanyolu Tv’deki dizilerle ilgili Odatv’de çok bilgi-yorum yer aldı. Örneğin bu cemaat organında neden dizilerin senaryoları ya PKK ya da “derin devlet” ile ilgili? Aslında tüm dizilerin ortak noktası, hep komplo teorilerine dayanması. Dizileri seyredince anlıyoruz ki, cemaatin okyanus ötesinde oturan kişisi de, polisi de, savcısı da hep aynı komplo teorisinden besleniyor. Neyse... Meselemiz bu değil. Komik bir haber vermek istiyorum: Samanyolu Tv’deki dizi oyuncularına “yukarıdan” bir emir gelmiş; “erkek oyuncular uzun saçlı olmayacak!” Peki ne yaptılar? Örneğin “Şefkat Tepe” dizisinde PKK’lılar bir anda bitlendi ve hepsinin saçı kesildi! “Okyanus ötesi” şimdi dizisini keyifle izliyor!

Herkes onu bekliyor o geldiginde Ahlak degerleri yükselecek Tayip´le düstü o toparlayacak. En basta koskoca demokrasi gelecek.

Gelisimi demokrasiyi Hukuku Ahlakta arayanlarin Ahlak´a dayandiranlarin hortumu kalin oluyor enselerinde. Almanya´nin camileri cemaati sahit AKP nin sefleri bizzat nasil Ahlakli elden para topladiklarini. Dincilerle bölücü kürtcülerin isbirligini unuturmu Almanya.

Başbakan Erdoğan'dan Marmaray açıklaması İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçiş Projesinin temeli, Haydarpaşa Limanı'nda düzenlenen törenle atıldı. Törende konuşan Erdoğan, Marmaray ve "çılgın projesi" ile ilgili açıklamalarda bulundu. ÇILGIN PROJEMİ SEÇİM BEYANNAMESİNDE AÇIKLAYACAĞIM Bir yandan açılış yapıyoruz, bir yandan temel atıyoruz Bana gazeteci arkadaşlarım sordu: ‘Başbakan’ım çılgın projeyi ne zaman açıklayacaksınız’ diye Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılına dair hedefleri koyduk önümüze Kutlu doğumlar 9 ay 10 gündür Çocuk büyüyor. Vakti saati geldiğinde 2023’ün seçim beyannamesiyle birlikte o da açıklanacak Hürriyet

Recep Tayyip Erdoğan mı? yoksa Fethullah Gülen mi 2023'te HALİFE olacak?

Bu tür cevaplar inandirici olmuyor bugün degerlerimizi degerlerini satan insanlar her daim sicak parayla bulusmasi cok kolaydir. Hicbir ülkenin vermedigi imtiyazlari bugün AKP sayesinde Türkiye´den istiyorlar. Öyle imtiyazlar istiyorlar ki, Türkiye´de üretilen bütün degerlerimizi yok pahasina kendi borsalarina katmaya calisiyorlar. Bu demek oluyor ki cikarilan bütün degerler onlarin hanesine yazilip ordan gelecek bir gram vergininde onlarin zarar ettikleri üretim araclarina gider vergisine yazilacak sekilde anlastmalara gitmeleri. Bunlar bir despotun yapabilecegi girisimleridir yakinda Rakidan sonra Zeytine gelecekler görecegiz. Zeytin hem insan vucudu icin hemde kömüre altarnatif bir yakittir. Bugün Avrupa´da politikacilar arasinda sinirler gerildiginde sarfettikleri bir söz vardir. Sicak para hayat kadininla ülkesinin,degerlerini hice sayan insanlarin suratlarina savrulan birer altinin yagmurudur derler.. Bugün AB- ABD ülkeleride kredi alirken bütcelerinin ihtiyaci olan onlarin da zorlandiklarini görürüz en dogru sekilde alacaklari yeri belirlemede zorlanmaktalar..Cünkü bütce tartismalarinda yapacaklari hatalar büyük tartismalara neden olur. Bugün birey olarak da bizlerin de kredi alirken o dönem neresi hangi banka cikarlarimiza uygunsa oraya yöneliriz..Eger akilli davranirsan bin lira ödecegin faizi yüz liraya indirebilirsin. O zamanda bu uyanikligin icin banka seni 24.saaatde isini, halletmeyip bunu üc güne kaydirmakta..ödemeyide aninda degil haftaya parayi cikardigidir bilmiyorum bunlari biliyormuyuz. AKP´nin yaptigi cok basit bütceyi tamamen disa bagimli hale getirdi,Bir zahmet ay ay bütce rakamlarina bakarsaniz eger takip ediyorsaniz onu göreceksiniz. Bütcenin bugün artislarina baktigimizda zaten temeli olan ithalatdan alinan katma deger vergisi ve özel tüketim vergisidir.Bugün AKP döneminde bütcenin artmasina neden olan sicak para oldugunu rahatlikla görebiliriz..Gelir vergisi Önceki dönemlere göre net gelir vergisi devletin kasasina net olarak kalan vergi yüzde bir bile artis saglamamistir.. Kisaca... Türkiye. O gün kendi öz degerlerinden giren net vergi ücken bugün bire düsmüstür.Türkiye bugün AKP döneminde AB/ ABD nin alisveris onlara ait olan bir isyeri merkezine cevrilmistir. Icerde satilan bütün mallar onlarindir vitrine koyacaklari mallari onlar belirliyor fiyat listesine kadar..Üretecegin tüketecegin malina kadar hakkina düsen payi net kar payina kadar onlar belirlemekte.. Anliyacagimiz gibi o icerde alisveris magazasinda dönen para onlarin bu sicak parasi oluyor. Bugün Tekeli alanlar bosuna almamistir sicak parayla boganlar bu büyük sermayeyi bedava konmuslardir.Isterlerse yarin Rakiyi hindistanda üretirler.. Zaten AKP döneminde Rakiyi yasaklayan bu molla takiminin, dünyanın en ölümcül endüstrisini bize nasil getirdikleri hatirliyormuyuz.. Zehirli gemi sökümünü bunu dünyada kac ülke söküyor evet Türkiye bictikleri model.. Halk bugün borc ceviriyor bankalar hipoteklenmis neden bahsediyoruz madem bütce yükseldide halkin refahi icin neden kullanilmiyor nerde bu paralar uctu mu ya öbür dünyanin refahi icin mi saklaniyor..Sermaye transferlerini yükseltenlerin refahi ölüme mi saklaniyor..

Kaddafi de Mübarek de TEKELİ böyle satamazdı! KELEPİR şirket alıp, bekletip satanlar. Yeni şirket kurup marka yaratıp iyi fiyat bulunca devredenler. Ekonomi masterı yapmışlar. Doktora vermişler. Sabancı'nın, Koç'un, Doğuş'un CEO'su olmuş olanlar. Sayın Mustafa Koç. Sayın Güler Sabancı. Sayın Ferit Şahenk. TOBB'un, MÜSİAD'ın, TUSKON'un başkanları. Ekonomiden Sorumlu Bakan Ali Babacan. TEKEL'in 17 fabrikasını satan Özelleştirme İdaresi'nin o günkü başkanı Metin Kilci. Gazetelerde "ekonomi yazıları" yazan eski DPT'çiler, Merkez Bankacılar, Hazine'ciler, Özelleştirme idaresi Başkan yardımcılan. Köşesi olan ekonomi profesörleri. Holding ve banka sahiplerinin masalarında şarap içmeyi ve holding başkanının her dediğini büyük gerçekmiş gibi yazmayı gazetecilik görevi haline getirmiş ekonomi servisi müdürleri. Hepiniz şu soruyu sorun: TEKEL Libya'da olsaydı. Kaddafi, böyle satar mıydı? TEKEL Mısır'da olsaydı. Mübarek, böyle yapar mıydı? ••• İlk alıcı yerli 3 müteahhit şirketin (Limak-Nurol-Özaltın) 3 sahibiydi. 17 fabrikayı depolarında 150 milyon dolarlık hammadde ve satışa hazır içki stoklanyla hepsi içinde 292 milyon dolara aldılar. Etiket boyutunu, kapak rengini, şişenin biçimini değiştirme dışında tek kuruş ekstra harcama, yatırım, yenileme yapmadılar ve 2 yıl sonra paradan para kazanan Amerikan fon şirketine (Texas Pasific Group) 810 milyon dolara sattılar. Amerikan fon şirketi de etiket, kapak, şişe biçimi değiştirme dışında hiçbir yenilik yapmadı. 810 milyon dolara aldıklan TEKEL'in içki bölümündeki 17 fabrikayı, İngiliz viski şirketine (Diageo) 2 milyar 100 milyon dolara devretti. İlk alıcılar yerli işadamıydı. Acaba onlar aracı mıydı? Yani TEKEL'in içki bölümünün devletin mülkiyetinden çıkartılıp yabancıya satılması öyle planlandı ki, ilk yerli alıcılar "aracı komisyonlarını kapacaklar" sonra da Amerika merkezli fon şirketine devredeceklerdi. Soruyu yazının başına yazdım. Kaddafi bile bunu yapar mıydı? Mübarek bile böyle satar mıydı? ••• Sorunun cevabını bulabilmeniz için destek çıkayım. Ayrıntılı bilgi yazayım. TEKEL'in o yıllarda üretimden ve yatırımlardan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerim Yanık'ı isteyen gazeteci, isteyen TV kanalı bulabilir. Her türlü ayrıntıyı sorabilir. Özelleştirme İdaresi ile Maliye Bakanlığı, TEKEL'in içki bölümünü 2004 yılında saltığa çıkartmadan önce bütün fabrikaları yenilenmişti. Diyarbakır, Tekirdağ, Bilecik, Nevşehir, Elazığ toplam 17 fabrika en yeni teknoloji ile devletin elindeyken donatılmıştı. Bu yenileme yatırımlarının müteahhitliğini ise, ne ilginç tesadüftür ki, ilk alıcı olan bu 3 müteahhit firma yapmıştı. Fabrikalar gelinlik kız gibi olmuştu. Bir tekini bile (örneğin Bilecik fabrikası) 100 milyon dolara elini öpene satabilecek değerdeydi. 17 fabrika; piyasayı ele geçirmiş, içki sevenin beğenisini kazanmış; Yeni Rakı, Kulüp Rakı, Altınbaş Rakı, Tekirdağ Rakı, Binboğa Votka, Buzbağ Şarap markalarını sorunsuz üretiyor ve müşterisi hazır problemsiz pazarlayıp satıyordu... ••• 2 bin işçi çalışıyordu. Özelleştirme İdaresi, yeni alıcıya yük olmasın diye 2 bin TEKEL işçisinin 2 bininin de kıdem tazminatlarını ödemiş ve tazminat yükü sıfırlanmıştı. Fabrikalar yenilenmiş. Gelinlik kız olmuştu. İşçilerin kıdemi sıfırlanmış. İstediğini işten at. İstediğini çalıştır yapılmıştı. Ayrıca 17 fabrikanın depolarında 100 milyon dolar değerinde; kuru üzüm-üzüm alkolü-şişe-etiket-anason hammaddesi bulunuyor, TEKEL'in 81 ildeki satış depolarında ise 35 milyon dolarlık şişelenmiş içime hazır rakı kolileri vardı. Hepsi 292 milyon dolara satıldı. Müteahhitten para fonu Amerikalı'ya, Amerikalı'dan da viski şirketi İngiliz'e aktarılarak yerli TEKEL özelleştirme adı altında yabancılaştırıldı. Bu viskici şirket, vergi kaçakçılığından mahkum olmuş bir firma. Onu da "Torba Yasa"yla affettiler. Yarın yazacağım. Bugün soruma cevap isterim. Kasap Kaddafi bile böyle satar mıydı? Diktatör Mübarek böyle yapar mıydı? NECATİ DOĞRU / SÖZCÜ

Örgüt Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun yazdı... Odatv soruşturmasını ve Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu’nun suçlarının ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız… Bence yazıyı baştan okumalısınız…

Müsterih olun! “Türkiye farkı...” “İşte bu kadar!” “Dünya bize hayran.” * Nedir bu? Yandaş medya manşetleri. * Libya’daki vatandaşlarımızı tereyağından kıl çeker gibi kurtarmışız, şööyle şahane devletmişiz, böööyle muhteşem hükümetmişiz filan... Onun manşetleri. * Şimdi bakın... Bir mektup, okuyun lütfen. * “Çok saygıdeğer bakan! Ankara’da yerleşik 25 büyükelçi, benim refakatimde, bakanlığınız tarafından organize edilen özel uçak ile Erzurum’daki Universiade açılışına katıldık. Ankara’dan gecikmeli havalandık. Pistin temizlenmesi için havada yarım saat tur attık. Bizi stada götürecek olan otobüs, belli ki, Erzurum’un yabancısıydı, zira yolu uzattı, Başbakan’ın davetine katılamadığımız gibi, açılış törenine de yetişemedik. Stada gelince, yer ayrılmadığını gördük, kalabalığın ortasına bırakıldık, hiçbir güvenlik kontrolüne tabi tutulmayan kalabalıkla birlikte, mücadele ederek, stada girdik, uzak bir köşeye oturduk, hiçbir yetkili bizimle temas kurmadığı gibi, 3.5 saat su bile verilmedi. Dönüş için kargaşayla otobüse bindik, otobüs şoförü büyükelçilerin tamam olup olmadığına bakmadan hareket etmeye kalktı, dışarda kalanlar oldu, zor durduruldu. Özel uçağa geldik, oradaki personelin elinde bize ait olmayan, başka isimlere ait biniş kartları vardı. Hiçbir bagaj, güvenlik veya isim kontrolü yapılmadan, biniş kartı bile istenmeden, isteyen herkes adeta yarışırcasına uçağa bindi. Hatta, TBMM Başkanı da büyükelçilerin özel uçağına binenler arasındaydı. Uçağın içinde 1.5 saat, pistte bekledik.” * Kim bu? Heidemaria Gürer. Avusturya Büyükelçisi. Su gibi Türkçe konuşur. “Milli gelin”imizdir. Eşi Türk. * Sonuna “ünlem” koyarak “çok saygıdeğer” hitabıyla resmi mektup yazdığı kişi ise, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin devlet bakanı. * Yani? * Milli gelinimiz, zarif bir diplomat olduğu için “Yuh be kardeşim!” diyemiyor... “Dost acı söyler” misali “Öngörü ve organizasyon rezaletisiniz” diyor. * Ve, Avusturya Ankara Büyükelçisi’nin bu mektubu yazmasından taaa bir ay önce, Avusturya Dışişleri Bakanlığı, Libya’da yaşayan, aralarında çifte vatandaş Türklerin de bulunduğu tüm vatandaşlarına mektup gönderiyor... “Karışıklık çıkarsa, şunları şunları yapacaksınız, şu şu numaraları arayacaksınız, şu şu noktalarda Trablus Elçiliğimiz’in şu şu yetkilileri ile buluşacaksınız” diyor. Daha Mısır patlamamış, Tunus’ta bile çıt yokken... “Libya’da karışıklığın eli kulağında, haberiniz olsun, pozisyon alın” diyor. * Sonra? Tunus yanıyor. Mısır patlıyor. * 15 Şubat’ta, Libya’nın karışmasına sadece 48 saat kala, Türkiye Cumhuriyeti’nin Trablus Büyükelçiliği, resmi internet sitesinde, “Libya’da yaşayan vatandaşlarımıza” başlığıyla duyuru yayınlıyor. Aynen aktarıyorum... * “Büyükelçiliğimiz ile temasa geçen bazı vatandaşlarımız, bazı Mağrib ülkelerinde yaşanan olaylar sonrasında, Libya’daki asayiş hakkında sorular yöneltmektedir. Libya’da güvenlik ve istikrar bakımından sıkıntı yaşanmamaktadır. Libya’da iş yapan şirketlerimizin endişe duymalarını gerektirecek durum yoktur. Vatandaşlarımızın müsterih olmaları tavsiye olunur.” * Vatandaş diyor ki: “Kaçalım mı?” Büyükelçiliğimiz diyor ki: “Müsterih olun.” Gördük ebemizin müsterihini! NOT: Hükümet, dışişleri ve istihbarat rezaletimiz ortaya çıkınca, sayısını bilmediğimiz kadar vatandaşımız silahların ortasında mahsur kalınca, bazı vatandaşlarımız tutuklanıp, “şimdilik” bir vatandaşımız öldürülünce... Yukarıda anlattığım skandal duyuru, Trablus Büyükelçiliği’nin resmi internet sitesinden apar topar silindi! ANTİ NOT: Niye sildiler? “Böyle bi duyuru yapmadık, yalan söylüyorlar, iftira atıyorlar” demek için sildiler. Ancak... Başbakanlık’a ait olan “müşavirlikler.gov.tr” adresine girin, Libya’yı tıklayın, “Libya’da istikrar var” başlığıyla, kabak gibi, orada duruyor... Onu silmeyi unuttular çünkü! Yılmaz Özdil.

Tabiiki olurdu hazir AKP baskasinin hellalliyla ordumuzu yikma cabasi icindeyken birhassa deniz kuvvetlerini iki kat tokatlarken! Biliyoruz ki deniz kuvvetleri savas gemileri alimini ABD den alma isini son vermisti coktandir bunun acisi bugün onlardan firsat gelmisken iki kat cikartiliyor. Basinda tek bir amiral dahi birakmadilar.. Bakin sayin kilicdaroglunun söyleminde manidarlikta hakimdir gerceklik payida olsa ordan kesilecek miktar hükümetin tutarliginla ilgilidir AB/ ABD ülkelerinden alacaklarimizin bir kismini daha ucuza vede daha yetenekli mühümat ihtiyaclarini ordumuzun baska yerlere yönlendirme imkani saglarsa neden olmasin! Bunda hükümetlerin cok büyük önemi vardir ikili anlasmalarda..Ordunun sirf istemesiyle olmuyor ordumuz her daim bu atilimlarda olmustur ve cok kere hükümetlerin ikili anlasmalari köstebek olmustur bunuda bilelim. AKP Bu söylemi söyleyebilmesi icin en basta AB/ ABD den alinan silahlarin bir kismini Rusya´dan veya Cin den bu saatden sonra alinacak deme becerini gösterebilirse.. Bu söyledikleriniz olmazdi Sayin FUZULİ, Sayin kilicdaroglu her daim dogru yapilanlari takdir etmesini bilen bir sahsiyet.

Bir kere önce sunu söyleyeyim, Askeri rejimlerin savunulabilir bir tarafı yoktur. Fakat ordunun önemi demokrasi ülkelerde onlarin caydirici ve yikici gücü onlarda bir hayli daha fazladir icerde hissetmeyenler disarda hissetmekte bir kere bunun altini cizelim. Ordu demokrasi kadar güctür evet kisaca bu iki gücün birlesimi bu bahsettiginiz oyunu bozar madem bu oyunu kabullendiniz bende kisaca belirtmis olayim. Ordu ve Demokrasi! Ikisinin saglamligi.

Biz bize kandiriyoruz.. Tabiiki onlar bize takdirlerine sunar. Bati ülkelerinde olusan üretim fazlaliklari Türkiye basta olmak cevre ülkelerinde eritilmesi istegidir AKP nin boyun egmesi bu olusumu hazirlamasi tabiiki onlara mutlu edecektir.. ABD/AB ülkelerin olusan cifcilerine verdikleri üstün destek sayesinde, bitkisel ve hayvansal üretim fazlaliklarina bizlerin pazar olmasi AKP´nin öldürdügü Tarim ve Hayvancilik sayesinde tabiiki onlar mutlu olur. Bizler müsteri nimettir deriz onlarda müsteri Kraldir derler.. Kurban bayraminda talebin azligina ragmen önceki dönemlere göre! Kurbanliklari ithal etmemiz bunun en güzel göstergesi..Kirlardan hizli göcün sehirlerin yigilmasi gelisim olarak göstermek, gelismemisligin örnegidir. Kirlardan göc oralarda hayvanciligin bittigini tarimin bittigini. Oralara gitmesi gereken yatirimlarin gitmedigini gösterir.. Park yerleri dolu olmasi bir ülkenin övünc kaynagi olmasi ilginc.. Göcün getirdigi o kadar yigilma bunun üstüne üstlük insanlari tokinin cok katli gecokondularina doldurursan metrakareye düsen insan sayisi cogalirsa lüzümsuz cokluklari sokaklar da görebilirsin..Bu arabalarin luzumsuzlugu da ayni orantidadir. Tabii bati ülkelerinde her calisana bir araba düser bir ailede dört calisan varsa dört araba vardir ama park yerleri yeterli muntazam ve ayni sekilde yaninda bisiklet yolu yaya yolu cocuk arabasi yolu da yaninda mevcuttur..Bati bizi takdir eder biliyorum!!! Müsteri Kraldir.

Bu paradan hangi pay düstü !!! Bundan evelki iktidarlarda, insanlar dügün yapabiliyor yaptiklarinda cocuklarina taki alabiliyordu. O güzel dügünler Türk dügünleri herseyinle eksiksiz muntazam dügünler tarih oldu. Dügünler artik saraylarda oluyor! Bundan evvel Süt, Yogurt, Yumurta düne kadar et balik eve kadar geliyordu bugün denizlerde bile balik kalmadi. Kalanlar kimlere peskes cekildigini arastirdinizmi..bir arastirin, Ilac alma gücü düstü..düstügü gibi yazim gücüde düstü! Manevi güc düstü insanlar Annesini Babasini ekonomik sikintilardan dolayi bunalip kapinin önüne koyabiliyor.. Karisina süpheyle bakan erkekler cogaldigindan AKP döneminde Aile cinayetleri yüzde bin arti. Dikkati tekrar cekiyorum yüzde bin arti yüzde yüz degil..taban delindi üstü yok durum vahim. Haci Hoca´ya olan saygiyi bitirdiler.. Ezanin sesi degisti pazar hopörlerinden pazara düstü bitti. O güzelim ezan okunurken icimin derinliklerine huzur veren uzaklardan gelen minimum da ulassa yeten.. Neleri bitirmediler ki.. Degerlerimiz satildi diyoruz malimiz mülkümüz ona zaten inan yok.. Bunlari biraz degisiklik olsun diye yazdim..Bastan sona yazsan zaten bir deger tasimiyor..Ülkenin lojistik ayaklarina kimsenin inandigi zaten yok onlari artik yazmamin hic geregi yok?

12 Eylül ve onun mutlu AKP si iyi incelendiginde daha ilginc ayrintilari yakalaya biliriz bu Akademik bir konuda diyebiliriz 12 Eylül sadece bir konuyla baglantilayip sonuclanacak bir konu degil..Bütün yorumlar ve o yorumlarin 12 Eylül üzerinde sadece bir hakliklik bir payi olabilir ilerisine gidemez.. Gittigimiz kadar bir o kadar ibrani asillilar karsimiza cikacaktir. Derin devlet, terör, ertesi gün neden sona ermis bunlar teferruattır Naksibendi oldugunu hic saklamayan Nasuhi Güngör.. Sorulmadan söyleyen beyefendilere göre bir inci alintisi yaparsak ´´Nakşibendi'den .. Israil nerede varsa, Fettullah Gülen oradadir ve Gül, hic süphesiz hazir ve nazirdir. Neyin derin neyin derin olmadigi ortadadir, Bugün ki cumhurbaskanimizi hatirlatmak isterim.. Turgut özal dönemine kisaca dönelim.. Rusya´ya karsi ABD nin Orta Asya cumhuriyetlerine Rusya´dan koparma mücadelesi Türkiye gibi batililasma yolunda önemli mesafeler almis ve deger yargilari olusturmus bir ülkeyi model olarak sunmayi hedefliyordu. Turgut özal da 24 ocak kararlari ve özalin, her vesileyle orta dogu haritalarin degisecegini ve Türkiye´nin bu sürecte yerini almasi gerektigini ve almasi gerekeni de almasi gerektigini´´ Turgut özal bu sürecte Amerikanci aktif bir Amerikanci politikasi uygulamistir: biraz tahtasi eksik Akli yerinde olanlar Ecevit dönemleri Ecevitin agzindan cikanlar soykirim uygulaniyor, Ankara sahinleri sasirtmisti, ABD´de Ecevit sonrasi planlaniyor, FT Türkiye, Ecevit ile yola devam edemez The Times Ecevit Avrupa´nin hasta adami Komutanlarin Ecevit´in basbakanligi birakmasini arzu etmeleri.. Arkadan gelenler... Siirt Secimi gayri mesru secimle bir Tayip Erdogan milletvekili meydana getirmistir getirmesinin baslica temelleri neler olabilir. Bugün baktigimizda neden oldugunu görebiliyormuyuz.. Recep Erdogan, Güler Sabancidir Mustafa koc, Tayip Erdogandir Recep Tayip Erdogan, Koc´un ve Sabanci´nin en gelismis halidir. Birbirinden ayirmak imkansizdir ve ayirmaya calismak abesle istigal etmektir... Erbakan´in cocuklari neden Erbakan´dan koparilmistir yukarda basta ki yaziya simdi yazacaklarimla uyuyasacaktir. Hoca ne kadar Islam´in siyasallasmasinda önemli figür olmasinin yaninda milli sanayi politikasi güdüyordu ilk basta Malezya´dan binek otomobil ithaline kapilarina acti. Ucuz otomobil Koc, yerli otomobil montaj sanayicileri zor durumda birakti. Cikarlarini sarstti.. Ve onunla yetinmeyip ithal yoluyla ikinci el, otomobil getirilmesine izin verdi buda ikinci büyük darbe oldu.. Asil büyük darbe buna dikkat edelim ´´Hazine´nin bankalarla iliskileri icin ´´havuz sistemi´´hazirligini duyurdu.. Hazine, parasinin bir kismini özel bankalarda tutuyordu ve ayni zamanda, bütce finansmani icin özel bankalardan borc aliyordu. Kisacasi bankalarda parasi varken bankalardan borc aliyordu.. yalniz parasina düsük faiz, borcuna yüksek faiz uygulaniyordu. Bunu ortadan kaldirmaya vaad etti.. Koc ve Sabancinin degirmenlerine akan suyu kesecegini ilan etmisti günahi büyüktü.. Koclarin danismanlari yahudi danistiklarida Koc un danismani soli ö.: Koc´un özel bir yemekte karanliklar prensi perle yahudi kardesimize söyledikleri Akp, Rp nin kopyasi olmasin lütfu bugün lütüflari ayni köklerle yerine getirildigi gül döktüm yollarina sekliyle getirildigi görülmekte. Bastin mi parmagi üzerlerine direk silivre yoluna düsersin. Yada dolma bahce sarayina dogru direktife.

Bende takip ediyorum; Yalçın Küçük´ün söyledikleri daha akademik oldugu icin onun söylediklerine zaman ayirmak lazim daha dogrusu yaziya dökmek hayli yorucu oluyor. Onun fikirleriyle tartismak..hayli yorucu, bir o kadar da zevkli gercekleri isteyen istedigi sekilde yakalayabilir! Orda bir derin birikim ve derin bir anlatim var vede onun ötesi bilim bilimsellik var. Muhakak derin düsüncelere sahip ama Türkiye icin tutkal olan özelligi olan insana sürekli vurmasi. Birisinden birisine fire var demektir! Bunu cözmekte bize düsüyor.. Ama ikisi de bir deger.

AB, Libya'ya askeri operasyon yapabilir! Avrupa Birliği (AB), 6 bine yakın AB vatandaşının bulunduğu Libya’da insani durumun daha da kötüleşmesi halinde "askeri operasyon" yapabileceğini bildirdi. Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir AB yetkilisi, silahlı müdahale konusunda "Üzerinde çalıştığımız ihtimallerden birisi bu" dedi. Bu tür bir müdahalenin amacını açıklamaktan kaçınan yetkili, "Bir ihtiyat planı hazırladığımızda, bu, BM Güvenlik Konseyi’ni harekete geçireceğimiz anlamına gelmez" ifadesini kullandı. AB Komisyonu’nun insani yardım biriminin, "insani bir askeri operasyonda" ne tür sivil ve askeri kapasitenin kullanılabileceği konusunda üye ülkelerle danışmalarda bulunduğunu anlatan yetkili, henüz silahlı bir operasyon noktasının uzağında olduklarını ve ihtimaller üzerine hazırlık yaptıklarını kaydetti. AB Komisyonu’na göre, Libya’da olaylar başladığından bu yana 5 bin civarında AB vatandaşı ülkeyi terk etti. Hala Libya’da bulunan AB vatandaşlarının sayısı konusunda net bir rakam verilemiyor. AA -------------------- Şu An İtibariyle Alman savas gemilerinin Libya yönüne hareket ettigi bir gercek. Gaddafi ne kadar süreyle halk ayaklamasini bastirabilir. Korkutan senaryo o gittikten sonra nelerin olacagi.. Onun varligi aslinda Avrupaya huzur veriyordu elinden yesil kitabi düsürmeyen Gaddafi.