Efendi Türkler tarafından postalanan herşey
-
FOTO! FOTOĞRAFLAR
- FOTO! FOTOĞRAFLAR
- MINEU Hayranları röportaj yayında!
Gercek manasini o zaman bulmustunuz ben güzel ortamin sürmesi icin sesimi cikarmamistim- merhaba
Efendi Türkler şurada cevap verdi: gilraen başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımMerhaba..... Hosgeldiniz gilraen..- Atatürk'ün Tek Suçu
Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.. Mustafa Kemal Atatürk- DİPNOT'lar...
İnsanlar onu niye alkışlar?.. Kirmizi po polu maymunlar vardir bu latife degil gercektir onlar arkalarina poposuna bakarak alkis yapar.. sebebi poposunu yeterince temizleyememesindendir. insan ogluda öyledir..- Şiir Yazıyoruz
Ön yargili davranma, gün gelir bu iki satir deger verdigimiz bir kisiye cok seyi ifade eder.. ona sakli kalsin Sana ait degilse birak sakli kalsin ( Efendi Türkler )- Okan Bayülgen'i ne kadar severim
Okan Bayülgen'i ne kadar severim Bu nlar... neyi tartışıyorlar? Okan Bayülgen, Atatürk'e yöneltilen 'dinsiz' şeklindeki ithamlara ağır tepki koydu Okan Bayülgen'in NTV'deki 'Senin Hikayen' programının konuğu TEMA Vakfı'nın kurucusu Hayrettin Karaca idi. Hayrettin Karaca, 1999 yılında, arabasına konulan bir bombayla hain bir şekilde öldürülen Öğretim üyesi, Siyasetçi, Yazar Ahmet Taner Kışlalı'nın bir kitabında yazan bir nota işaret etti. Okan Bayülgen, o notu yayında okudu: "Kemalizm'in dine bakışı, Atatürk'ün şu sözlerinde özetlenmiştir. Din gerekli bir kurumdur. Dinsiz ulusların devamına olanak yoktur. Kemalizm'in laiklik anlayışının özü ise, dinin siyasete alet edilmesine engel olunmasıdır." Bayülgen, bu cümlelerden sonra, "Peki bu nlar.. niye tartışıyorlar hala bunu? Atatürk'e nasıl dinsiz denir zaten! Peki bu cehalet neyi tartışıyor Atatürk'le ilgili? Geri ileri zekalı olmak lazım. Bunu yani nasıl şimdi... Yani 'Dinsiz ulusların devamına olanak yoktur' diyen bir adamın nesini tartışıyorlar bu garipler yahu? Çok çok acayip" diye konuştu. Televizyon Gazetesi Okan Bayülgen'i ne kadar severiz- Eşine küstü dağa kaçtı
Eşine küstü dağa kaçtı Bir inat yüzünden araları bozuldu çareyi dağda buldu MUŞ’un Varto İlçesi'ne bağlı Taşçı Köyü’nde, 18 yıl önce 34 yıllık eşiyle tartıştıktan sonra evini terk ederek dağa kaçan ve o tarihten beri yaptığı taştan kulübede ‘Robinson’ hayatı yaşayan 76 yaşındaki Şükrü Akbel inadından vazgeçmiyor. O dönem araya girenlere, eşinin kendisinden özür dilemesi halinde evine döneceğini söyleyen ‘Vartolu Robinson’, aradan bunca yıl geçmesine rağmen halen, şimdi 70 yaşında olan eşi Hacer'in kendisinden özür dilemesini istiyor. Varto’nun Taşçı Köyü'nden Şükrü Akbel, aynı köyden Hacer’le 1957 yılında hayatını birleştirdi. Evliliklerinden 11 çocukları olan ve tümü evlendiren Hacer ve Şükrü Akbel çiftinin arasında daha sonra geçimsizlik başgösterdi. 1991 yılında evliliklerinin 34'üncü yılında yaşanan tartışmanın ardından Şükrü Akbel evini ve köyünü terk ederek dağa kaçtı. Bingöl Dağları'nda kendisine taştan tek odalı bir kulübe yapan Şükrü Akbel burada yaşamaya başladı. Köylüleri, yakınları, eşi ve çocukları Şükrü Akbel’in önce kaybolduğunu sandı. Yapılan araştırmada ise Bingöl Dağları'nda bir kulübede yaşadığı öğrenildi. Çocukları ve köylüler, Şükrü Akbel’i ikna edip evine döndürmek için seferber oldu. Şükrü Akbel de eşinin kendisinden özür dilemesi halinde evine döneceğini söyledi. EŞİ DE İNATÇI ÇIKTI Ancak Hacer Akbel eşinden daha inatçı çıktı ve özür dilemeye yanaşmadı. Ankara, İstanbul gibi değişik kentlerde oturan çocuklarında kalmaya başladı. Bu sürede Şükrü Akbel de dağda kurduğu tek kişilik yaşamını sürdürdü. Geçen yıl felç geçiren ve ziyaretine giden arkadaşları tarafından fark edilen Şükrü Akbel, İstanbul’a giderek uzun bir tedavi süreci yaşadı. Daha sonra bastonlu olarak dağ başındaki kulübesine dönen Şükrü Akbel, özellikle kutsal olduğuna inanılan Hızır Çeşmesi'ne adak kesmek için gelenlerle diyalog kurarak günlerini geçirdi. ‘SEVEREK EVLENDİK’ Eşiyle severek evlendiklerini, incir çekirdeğini doldurmayan bir nedenle tartıştıktan sonra evini terk edip dağa çıktığını belirten Şükrü Akbel şunları anlattı: “Eşimle aramızda şiddetli geçimsizlik vardı. Bir gün kendisi ile tartıştıp evi terk ettim. Geri dönmeyi de gururuma yediremedim. Dağda kendime ev yaptım ve yaşamaya başladım. İlk yıllar çok zorlandım. Aradan 18 yıl geçtiği için şimdi alıştım. Tarlalarımı ortakçılara vererek gelir elde ediyorum. Ayda bir ilçeye inerek, ihtiyaçlarımı karşılamak için alışveriş yapıyorum. Daha çok kuru gıdalar alıyorum. Kışa ise yiyecek stoku yapıyorum. Bazen köydeki arkadaşlarım ziyaretine geliyor. Ben her işten anlar, her işi yaparım. Dağdaki evimi kendi ellerimle ortaya çıkardım. İyi bir bahçıvanım. Evin çevresinde sebze, meyve yetiştiriyorum. Çok güzel yemek yaparım. Evden ayrılınca kendi yağımla kavrulmaya başladım. Dağ taş, kış bana hafif gelir.” HALEN ÖZÜR DİLEMESİNİ BEKLİYOR Eşi Hacer'in 4 yıl önce Ankara’da yaşayan çocuklarının yanına yerleştiğini kaydeden Şükrü Akbel, şöyle devam etti: “Şimdi eşimi ne kadar sevdiğimi daha iyi anlıyorum. Yeniden bir araya gelmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çocukların hepsi kendi düzenini kurdu. Artık biz de yaşlandık. Eşim eğer geri dönüp benden özür dilerse, ben de ayaklarını öperim.” Taşçı Köyü'nden Kemal Dağgün de arkadaşı Şükrü Akbel’i dağdaki kulübesinde sık sık ziyaret ettiğini belirterek, “18 yıldan beri dağ başında yaşamak çok zor. Ancak o hem çok çalışkan hem de çok sabırlı biri. Eşini çok sevdiğini biliyorum. 18 yıl bekar yaşamasına rağmen hala evlenmedi ve yine onu istiyor” diye konuştu. Hızır Çeşmesi'ne piknik yapmak için gelenlerden Sevda Tural ise, “Hayatımda ilk defa böyle bir insanla tanıştım. Kışın kar her tarafı kapatınca ne yapıyor? Nasıl ısınıyor? Hiç evden çıkmıyor mu? Hiç burada tek başına yaşanır mı” diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.- Münevver Karabulut cinayetinde ilginç bir gelişme yaşandı.
Aylardır merak edilen 'Çamaşırdaki sperm kime ait?' sorusu yanıt buldu Münevver cinayetinde, aylardır merak edilen 'çamaşırdaki sperm kime ait' sorusu yanıt buldu '2 katil şüphesi' doğuran ve kafaları karıştıran o iz, iddiaya göre, aynı masada otopsisi yapılan başka bir ölüden bulaştı. İstanbul'da hunharca öldürülen Münevver Karabulut cinayeti, her geçen gün daha karmaşık bir hale geliyor. Katil zanlısı hala aranıyor. Genç kızın iç çamaşırında bulunan sperm izine yönelik Adli Tıp raporu 1 aydır bekleniyor. Bu gecikmeye ilişkin ortaya atılan iddia ise akılalmaz türden: 'Sperm izi, aynı masada otopsisi yapılmış başka bir kişiye ait.' HİÇBİRİNE UYMADI Akşam'ın haberine göre 3 Mart 2009 günü vahşice öldürülen Münevver'in cesedi üzerinde yapılan otopside, boyun, yanak ve göğüs kısmında tükürük salgısı, iç çamaşırında sperm izi bulunmuştu. Hazırlanan rapor doğrultusunda firari zanlı Cem G.'nin babası, arkadaşları, Münevver'in kardeşi ve yakın çevresinden oluşan toplam 10 kişiden kan ile sperm örnekleri alındı. Numuneler DNA testine tabi tutuldu. Geçen ay, 4 kişinin DNA sonucu açıklandı. Örnekler hiçbirine uymadı. Geri kalan 6 kişinin sonuçları ise 1 aydır bekleniyor. ARŞİVDEN BULUNDU Kan örneklerinin sonucunu bekleyen Savcılık ve Emniyet aradan 1 ay geçmesine rağmen sonucu alamadı. İddialara göre, 'kalem ucu' büyüklüğündeki sperm izi, 10 kişiden hiçbirine uymamıştı. Bunun üzerine Adli Tıp görevlileri, hata yapmamak için kendi arşivlerini taradı. Ve iddiaya göre, sperm örneği bir cesede ait çıktı. Yani cinayette ikinci bir kişinin olduğu iddialarını güçlendiren sperm, daha önce aynı yerde otopsisi yapılan bir erkeğe aitti. SAVCI EK RAPOR İSTEDİ Ceset üzerindeki spermin başka bir cesede ait olduğunun anlaşılmasının ardından Adli Tıp Kurumu'nda büyük bir sessizlik hakim. İlk 4 kişinin tahlillerinin 1 haftada çıkmasına rağmen, 6 kişinin sonuçlarının 1 aydır hazırlanmamasının da görevlileri büyük sıkıntıya soktuğu öne sürüldü. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın, Adli Tıp Kurumu'ndan ek bir rapor istediği öğrenildi. Yılmaz'ın Adli Tıp'a arşivlerin taranması için talimat verdiği ileri sürülüyor.- Oyuncak Bebekten Tahrik Olan Zihniyet
Oha ya bu kadarida olmaz..- Oyuncak Bebekten Tahrik Olan Zihniyet
Cüppeli'den şoke eden fetva "Öyle bebekler var ki insanı tahrik ediyor" Nakşibendi Tarikatı’nın İsmailağa Kolu’nun etkili ismi Cüppeli Ahmet Hoca resmi internet sitesinde yayımladığı fetvasında oyuncak bebek kriterlerini açıkladı: "Öyle bebekler yapıyorlar ki, saçlarını tarıyorlar, uzun bacaklı falan, bunlara izin yok. Normal insanı tahrik edecek gibi. Tıpatıp bebekler, üstelik çıplak gibi." NAKŞİBENDİ Tarikatı İsmailağa Kolu’nun önemli isimlerinden ’Cüppeli Ahmet Hoca’ lakaplı Ahmet Ünlü, bir fetvayla cemaatinin ’İslami oyuncak bebek’ standardını belirledi. Ünlü oyuncak bebeklerle ilgili şunları söylüyor: "Öyle bebekler yapıyorlar ki, saçlarını tarıyorlar, uzun bacaklı falan, bunlara izin verilmiyor. Çünkü normal insanı tahrik edecek gibi. Tıpatıp bebekler, tıpa tıp benzetim var, sanki resim gibi, üstelik çıplak gibi." Ahmet Ünlü’nün resmi internet sitesinde yayımladığı fetvasındaki diğer detaylar da şöyle: Fotoğraf caiz heykel haram Vesikalıklar ve boy resmi de olsa caizdir. Çünkü gölgeyi hapsetme, durdurma kabilindendir. Ancak haram olan kısmı; duvara asarsan, oraya doğru namaz kılarsan, penyelere basarsan haramdır. Kesinlikle haram olan kısım, heykel kısmıdır. Yani gölgesi olan suretler haramdır. Ama bir manzara kabartmış; bunda bir sorun yok. Gölgesi olması haram etmez. Ancak hayvanların da heykelleri haramdır. Canlı şekli verdin, ama can veremedin. Canı çıktı Japonya’nın robot yapana kadar. Ufacık bir robot yaptı, o da buradan buraya yürüyemiyor. Çocuk varsa 2’ncisi tüp bebek olamaz 2’nci çocuk için tüp bebek yapması caiz değildir. Allah bir çocuk vermiş, daha ne istiyorsun. Tek çocuğu var ve ikincisi erkek olsun diye yapılan muamele haramdır. Ama hiç çocuğu olmayan için bu ihtiyaçtır. Kadının rahmine işlemi zerk edecek kişinin kadın olması şarttır. Zaruret varsa erkek doktor olur ama... Neden kadının avret yerini erkek görsün? Ancak ölüm döşeğindeyse olur. O zaman erkek doktor, kadını kurtarır. Ama bu işlemi yapan kadın doktor varken, bu işlemi erkeğin yapması haramdır. Erkeğin yapmasından başka yol yoksa; o erkek tek başına kalmayacak. Teke tek kalırsa ’halvet’ denir, haramdır. Zaruretinin gerektirdiği yer dışında fazla yer açılmayacak. Ne kadar gerekliyle o kadar yer açılacak. (Okan KONURALP / Hürriyet)- Şiir Yazıyoruz
ÖLüm Hoş GeLdi Sefa GeLdi... Biraz daha yavas gelse daha iyi olacakti ya.. Bodrumu özleyecegim.. birde kizimi- Başınızdan Geçen İLGİNÇ OLAYLAR...
Anuska diye bir ögretmenimiz vardi? derdiki biz kadinlar dokuz ay sonra dogururuz.. ve doguracagi yeri göstermekten kacinmazdi bes parmaginla birlikte gösterirdi.. Tebesir tahtanin önünde Tipki Michael Jackson gibi..gösterirdi Her seferinde cok mutlu olurduk biyoloji dersiydi zannedersem evet evet.- Tanrı var mıdır ?
Tanrı var mıdır ? Evet vardir. Efendi Türkler- SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Ülkemizde Din Vicdan hürriyetini kimler men ediyor? kitabimizi Arapca okudugunu anladigini sanan yapici ve olumlu seyleri tasvip eden kac kisi var? ÜLKEMIZDE.. Sivas´da otelin önüne dolan üc beskisi degil farkindaysak sivas toplanmis bunlardan hic mi biri kitabi anliyamamis hizir olup önlerini kesememis.. Ne diyor seriatci takimi Arapca okuyacagiz.. Fonograf gramofonlarda Kuran okumayi caiz görüp, onlari radyolara, camilere ve minarelere koydular. diyen seriatci takimi.. yarin kalkip minarelerden gramofonlari indirsen onlarin arzusu icin? yarin kactane sivas cikar! Kitabimizi yüklemiyoruz yüklenenler ortada..- DİNLER TELEVİZYONDA YARIŞACAK..1 imam, 1 papaz, ve
‘Diyanet ‘imam’ vermem diyor ama Vatikan rahip gönderecek’ “Tövbekarlar yarışıyor, ateistler din seçiyor” olay yaratmaya devam ediyor... Sisi lakaplı Seyhan Soylu’nun fikir babası olduğu “Tövbekarlar yarışıyor, ateistler din seçiyor” programı olay yaratmaya devam ediyor. Bardakoğlu’nun “Hiçbir imamın programa katılmasına izin vermeyiz” sözlerine Sisi tepki gösterdi: O vermezse Tunus’tan getirtirim. Kanal T’de Eylül ayında yayınlanacak olan “Tövbekarlar yarışıyor, ateistler din seçiyor” isimli programa tepkiler her geçen gün daha da büyüyor. 10 ateistin (tanrı tanımaz) bir evde toplanacağı programda bir haham, bir rahip, bir Budist rahip ve bir de imam bir araya gelecek. 1 hafta boyunca 10 ateiste Allah sevgisi aşılamaya çalışacaklar. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun gösterdiği sert tepki ve “Hiçbir imam bu programa katılamaz” sözleri üzerine programın yaratıcısı Sisi olarak bilinen Seyhan Soylu’yu aradık. Şimdiden 200’den fazla ateistin başvuru yaptığını açıklayan Sisi, tepkilere anlam veremediğini söyledi: ’El Cezire benimle röportaj yapacak’ “Biz bu yarışmada dinleri yarıştırmıyoruz, insanlara Allah sevgisi aşılıyoruz. Dış basında programımıza çok büyük destek var. ’Türkiye dinle ilgili de demokrasiye ayak uyduruyor’ diyorlar. Hatta kardinalden bir papaz programla ilgili olarak ’Biz Vatikan’dan bir rahip göndereceğiz, Türkiye’deki bu tepkiyi anlayamadık’ dedi. Biz de bu tepkiyi anlamış değiliz. İngiliz The Guardian gazetesiyle bugün (dün) röportaj yapıyorum, yarın (bugün) manşetiz. Salı günü de El Cezire’yle röportajım var.” ’Bence Bardakoğlu günah işliyor’ Sisi Bardakoğlu’nun “Reyting uğruna böyle hokkabazlık olmaz, dinler yarıştırılamaz” açıklamasına da sert çıktı: “Bardakoğlu’na dava açıyorum. Çünkü biz hayırlı bir iş yapıyoruz, dinleri yarıştırmıyoruz ki. Eğer Sayın Bardakoğlu bize imam vermezse Allah katında günah işliyor olacak. Çünkü nefsiyle hareket ediyor. Hz. Muhammed (S.A.V) ne diyor; ’Bir tane kulunu Müslüman et, cennetin kapılarını aç.’ Eğer bize imam vermemekte direnirse imamı gerekirse Tunus’tan getireceğim.” Eylül ayında başlaması planlanan programı Gülgün Feyman sunacak. Yapımcısı ise Ayşe Önal. Seyhan Soylu programın içeriğini şöyle özetledi: “10 ateist, bir haham, bir rahip, bir Budist rahip ve bir de imam olacak. Din adamları 5 gün boyunca tek tek 10 ateistin kaldığı eve girecek ve onlara Allah aşkını aşılayamaya çalışacak. 6’ncı gün ise ateistleri ibadethanelere götürüyoruz. Sonra bir odaya koyup Allah’a inanıp inanmadıklarını soruyoruz. Eğer inanmaya başladım’ diyen varsa onun hangi dini seçtiğini gizli tutuyoruz. Hangi dini seçmişse de hacı olması için gereken yere gönderiyoruz. Türkiye’de Musevi bir işadamı İbraniliği seçenleri ağlama duvarına yollamak istediğini bize iletti. Yunanlı bir işadamı da Ortodoks olanları önce Meryem Ana’ya sonra da Yunanistan’a tatile göndermek istiyor.” DİYANET ZEHİR ZEMBEREK: Şaklabanlık, soytarılık! Programa Diyanet İşleri’nin tepkisi büyük oldu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, program fikri ilk ortaya çıktığında şunları söylemişti: “Bu çok büyük ve vahim hata. Şaklabanlık ve soytarılık. Reyting uğruna yapılmadık şey kalmadı. Hiç olmazsa dini rahat bıraksınlar. Din adamlarını ortaoyuncuları gibi kullanmak büyük saygısızlıktır. Bizim bünyemizde hiçbir din adamının katılmasına izin vermeyiz.” ‘HUZURA DOĞRU’DAN NE FARKI VAR!’ Daha başlamadan olay yaratan reality show’un fikir sahibi Sisi, tepkiler karşısında şaşkına döndüğünü söylüyor: “Bu programın TGRT’de yıllarca yapılan ’Huzura Doğru’ ve Samanyolu TV’de yapılan ’Sırlar Kapısı’ndan hiçbir farkı yok. Bu da tövbe programı, insanlara Allah aşkını aşılayacağız.” PROGRAM DIŞ BASINDA DA OLAY OLDU “Tövbekarlar yarışıyor, ateistler din seçiyor” adlı dini reality show programı yabancı basında olay yarattı. Yarışma BBC, Reuters, AP, AFP, The Guardian, Daily Telegraph, New York Times gibi dünyanın önde gelen yayın organlarına haber oldu. Reuters’a konuşan Seyhan Soylu, “Biz bu şov programı ile insanlara en büyük hediyeyi yani Tanrı inancını hediye ediyoruz” dedi. Reuters’a bilgi veren İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı da, “Bize bağlı herhangi bir imamın programda yer almasına izin vermeyeceğiz. Reyting uğruna dini alet etmek tüm dinlere saygısızlıktır. Din, eğlence programlarının aracı haline getirilemez” ifadesini kullandı. İngiliz Guardian gazetesi de programı, “şaka gibi ama değil” diye yorumlandı. Kazanan hacı oluyor “Tövbekarlar Yarışıyor” yarışma programında 1 imam, 1 papaz, 1 haham ve 1 Budist rahip, 10 ateisti kendi dinlerine yönlendirme mücadelesi verecek. Tövbe edip istediği dine yönelenlerin ödülü ise hacı olmak olacak! Tövbe edip İslamiyet’i seçen ateist Kabe’yi tavaf etmek için Mekke’ye, Hıristiyanlığı seçen Vatikan’a, Museviliği seçen Kudüs’e ve Budizm’i seçen ise Tibet’e gönderilecek. 4 din adamı, 10 kişiye kendi dinlerini kabul ettirmek için mücadele ederken, bilgi ve ikna yeteneklerini de yarıştıracaklar.Burçin DOLMA- SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
İslam´ in parlak Cocuklari bunlar.. bunlara sormak lazim Dinimizi nerelerine takiyorlar.. Ben genede nerelerine taktiklarini degilde? İslam´ın hosgörülü, yobazlarina karsi dinimiz hakkinda düşünmeye devam.. diyorum.. IRAK DA YANGIN CIKMISTI ABD GELDI SÖNDÜRDÜ OLDUMU YOBAZ!- NASIL ÖLMEK İSTERSİNİZ...?
Üzmez kadar günah alma hakkimiz var mi? Gidip biraz günah alsam..- Kölelik
İşçilerle patronlar karşı karşıya İşverene geçici işçi kiralama imkanı veren yasa büyük kavga çıkaracak gibi görünüyor İşçiye göre: Modern kölelik İşçi örgütleri ve CHP, özel istihdam bürolarının hukuki altyapısını oluşturan yasaya şu sebeplerden dolayı karşı çıkıyorlar: - Her isteyen, İŞKUR’dan izin almak koşulu ile 20 bin TL’lik teminatı yatırıp özel istihdam bürosu kurabilir. Ancak kimse büronun mali gücünü denetlemeyecek. Oysa patronlara kiraya verilen işçiler, bu büroların elemanı haline gelecek. Sigorta primi borcu olan büro kapatıp giderse işçi ortada kalacak, mağduriyeti kim ortadan kaldıracak? - Kanun kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenleme de yapmıyor. Yani işçinin kıdem tazminatı hakkı ortadan kaldırılıyor. - Patronlar fabrikalarındaki belirli alanları tasfiye edecek. Şayet orada 1.000 liraya işçi çalıştırıyorsa, aynı işi özel istihdam bürosundan kiralayacağı işçi ile 800 liraya yaptıracak. - Fabrikanın çalışanlarına “Ya sizi çıkarırım, ya da daha düşük maaşla özel istihdam bürosunun elemanı olun, aynı işi yapmaya devam edin” denecek. İşini kaybetmek istemeyen işçiler gelir kaybını göze alıp bu teklifi kabul etmek zorunda kalacak. - İçinde bulunduğumuz dönem gibi kriz dönemlerinde işveren, talep durduğu anda özel istihdam bürosu ile yaptığı anlaşmayı dondurabilecek. O zaman “Biz iyi günlerde beraber kazandık. Zor günlerde birbirimize destek olacağız” diyerek hiç kazanmadığı halde işçisine maaş ödemeye devam eden patronlar azalacak, hatta ortadan kalkacak. - İşler bozulduğu anda, kıdem tazminatı, ihbar gibi sorumlulukları olmayan patron “Nasıl olsa benim işçim değil” diyerek anında, ay sonunu bile beklemeden işçiyi kapının önüne koyacak. - Özel istihdam bürosu da sonuçta kâr etmek isteyen bir kurum. Yani işçi Ahmet’i aylığı 700 liraya çalışmaya zorlayacak. Ahmet’i bir fabrikaya 800 lira maaşla kiralayacak. Aradaki 100 lirayı da işçi Ahmet çalıştıkça özel istihdam bürosu kazanacak. Bu modern kölelik değil de nedir? Patrona göre: Büyük tasarruf Kiralık işçi çalıştırma anlamındaki bu düzenleme özellikle kriz ortamında işverenlerin AKP Hükümeti’nden talep ettiği konuların başında geliyordu: - Özel istihdam büroları ile çalışan şirketler çalışanların maliyetlerinde yüzde 30 hatta yüzde 50’ye varan avantajlar elde edebiliyorlar. Örneğin bir otelde bir oda için housekeeping’in maliyeti işverene 5 TL ise, hizmet şirketleri ve özel istihdam büroları bunu 1 TL’ye yapıyorlar. - Tüm personelin planlaması, malzemeler, yapılacak işle ilgili eğitim, hizmet şirketleri ve özel istihdam büroları tarafından karşılanıyor. - Çalışanların SSK’sını danışmanlık bürosu ödüyor. Hatta işçinin işverene verdiği zararın maliyeti de özel istihdam bürosunun sigortasından karşılanıyor. Yani kiralık işçi çalıştıran kuruluşlar görünen maliyetlerden de kurtuluyor. Örneğin otomotiv şirketinde çalışan bir kişi kendi hatasından dolayı hattın durmasına, üretim kaybı yaşanmasına neden olursa, bu üretim kaybının maliyeti, özel istihdam bürosuna fatura ediliyor. Büro da bu maliyeti sigorta şirketine havale ediyor. Oysa işveren kendi eleman çalıştırdığında işçisinden kaynaklı üretim kayıplarında maliyeti kendisi üstleniyor. - Diyelim ki bir şirket için ayda sadece 10 gün yapılacak bir taşıma işi var. Bu iş için 10 gün çalışan 20 gün iş yapmayan forklift elemanı istihdam etme lüksünden kurtuluyor. Özel istihdam bürosundan sadece o günler için işçi kiralayabiliyor. - Kriz ortamında üretimi düşürüyorsa, kapattığı bantlarda görev yapan ve açığa çıkan işçileri başı ağrımadan işten çıkarabiliyor. KİRALIKLAR YÜZDE 25’İ GEÇEMEYECEK Geçici iş ilişkisi, yasada “özel istihdam bürosunun geçici iş gücü talebinin karşılanması amacıyla iş sözleşmesi düzenlediği işçisine iş görme edimini yerine getirmek üzere ücret karşılığı bir başka işverene devri” şeklinde tanımlanıyor. Bu işi yapmaya da Türkiye İş Kurumu tarafından izin verilmiş özel istihdam büroları yetkili kılınıyor. Şu ana kadar 264 firma İŞKUR’dan özel istihdam bürosu kuruluşu için izin aldı. Ancak bunların 91’inin izinleri çeşitli sebeplerle iptal edildi. Yasaya göre geçici iş ilişkisi sözleşmesine dayalı olarak çalıştırılan işçi sayısı, iş yerinde çalıştırılan işçi sayısının dörtte birini geçemeyecek. Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalıştırmaya dönüştürülecek. Aynı işçi için, aynı işverenle yapılacak geçici iş ilişkisi sözleşmelerinin toplam süresi 18 ayı geçemeyecek. Devredilen iş yerinde grev ve lokavt olması ve özel istihdam bürosunun işçiyi bu süre içinde başka yerde istihdam edememesi durumunda işçinin asgari ücretten az olmamak üzere sözleşmede belirtilen ücretinin yarısı ödenecek. Kiralık işçi uygulaması kamu kurum ve kuruluşlarında geçerli olmayacak, sadece özel firmalar işçi kiralayabilecek.- ZAZADAN MEKTUP
Ben sadece bir iki örnek vereyim kural diyorsunda bakin kural neymis Avrupa kurali eger aksine ispat edersen yanaklarindan öpecegim.. Güzel arkadasim.. Avrupada o ülkenin vatandasligina gecmis olsanda.. örnegin araba sigortani yerlisinden pahali ödersin.. belki buna bahane bulabilirsin! Evet cocugunun aşilarinin bazi aşilari cebinden ödemek zorundasin ama yerlisi zorunda degil.. Yani sen calisirsin ödemelerin muntazamdir.. yerlisi calismaz ödeme tanimaz fakat senin cocugunla onun cocugunun kimligi aynidir onun bütün saglik harcamalari ödenir.. fakat seninkinin hepsi ödenmez, belli kismini kendin karsilamak zorunda kalirsin.. bunlar ufak örnek A Z ye böyledir. Tabii inaniyorum hergün cok muntazam olaylarla karsilasiyorsun.. Birde Avrupaya neden gelinir.. Bir insan kömür madenine neden iner? burdan bir yola cik.- SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
‘Yobazlar öldürmeye gelmişti’ Almanya da bizleri yakmislardi. ‘Yobazlar öldürmeye gelmişti’ inaniyorum bunlar Allahin verdigi güzel nimetleri yakmaya devam edecekler. Türkiye'nin geleceğinden hiç umutlu değilim...Dünyanin gelisimi herhalde yobazlik üzerine kuruluyor.. Sunu cok keskin fark edebiliyoruz kurumlar savas halinde bu savas insana acilmis bir savas yani sen bir müsteri kazanacaksin ve o müsterini yobazliginla ezeceksin.. Ne kadar yobazsan meslek kariyerin o kadar artacak.. Avrupada izlenimlerim bunlar ve bu konuda hizla yol aliyorlar sosyal olmayacaksin yobaz olacaksin.. Bir umut direnecegiz yanasiya kadar..- ÜSTEKİNİN ÖLMEDEN ÖNCEKİ SON SÖZÜ NE OLSUN.......
Bitti diyecek zamanimiz olacak mi- Ben gidiyorum.....
Ah bir uyanabilsen- ZAZADAN MEKTUP
Demokratik oldugunu iddia eden ülkelerde.. 40.sene yasasanda kendini yabancilikdan soyutlayabilirmisin izin verirler mi? dünyahepimizin yasadigi ülkede kendini ne kadar demokratik ortamda yasadigini iddia edebilir? cok merak ediyorum.. hic bir gün kalbinden gecirmismidir benim memleketim bir baska benim milletim bir baska diye.. Bir yabanci avrupada kendini ne kadar hür hisseder? oda benim icin merak konusudur.. Suç işleyene sınır dışı 30 Haziran 2009 / Ahmet KÜLAHÇI/BERLİN Almanya'da CDU/CSU'nun seçim programında Almanya'da suç işleyen bir yıldan fazla hapis cezasına çarptırılan yabancıların sınır dışı edilmelerinin kolaylaştırılması da yer aldı. ALMANYA'da Hıristiyan Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) 27 Eylül'de yapılacak seçim programında, güvenliğe de geniş yer verildi. Programda, “Bizim için şu geçerli: Almanya'da yaşayan bizim kurallarımıza uymalıdır Seçim hakkına hayır CDU/CSU göçmenlere yerel seçim hakkı verilmesine de karşı çıktı. Programda çok açık bir biçimde, “Biz yabancılara yerel seçim hakkı verilmesini reddediyoruz. - FOTO! FOTOĞRAFLAR
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.