Efendi Türkler tarafından postalanan herşey
-
Sevdiklerin
U2 Vertigo, Berlin 2009-07-18 http://www.youtube.com/watch?v=asu8AwwFIj0
-
Yunanistan Ege'de provakasyona hazırlanıyor.
Yunanistan Ege'de provakasyona hazırlanıyor A.A. 2 Ağustos 2009 Yunanistan Kalkınma Bakanı Kostas Hacidakis, ülkesinin Ege Denizi'nde petrol ve doğal gaz araştırma ve çıkarma çalışmaları başlatacağını açıkladı. Hacidakis, Atina'da yayımlanan Elefterotipia gazetesinde yayımlanan demecinde, "Bu konuda yeni bir yasal düzenleme üzerinde çalışıldığını ve bunun yıl sonuna kadar parlamentoya getirileceğini" belirtti. Yeni yasal düzenlemenin, 1990 yılından beri geçerli olan yasal çerçevenin yatırımcılar için daha çekici duruma getirilmesi amacıyla, AB hukuk kurallarına uyumlu ve ve çağdaş çevre hassasiyetleri dikkate alınarak hazırlanacağını ifade eden Hacidakis, "Daha basit şekilde söyleyeyim, son gelişmeleri de göz önüne alarak, 'açık kapı' denilen modeli benimsemek istiyoruz" dedi. Hacidakis, hidrokarbon araştırmalarının Ege'nin hangi bölgelerinde yapılacağı konusunun ise "ilgili tüm parametrelerin dikkate alınması için, bu bölgelerin Ekonomi, Dışişleri, Kalkınma ve Çevre bakanlıklarından oluşan dörtlü bir komisyon tarafından belirleneceğini" söyledi. Türkiye'nin bu konudaki itirazlarıyla ilgili bir soruyu da yanıtlayan Hacidakis, "Yunanistan'ın egemenlik haklarından ve bu konuda açıkça tavır almaktan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini" söyledi. Hacidakis, "Araştırmalar, eldeki veriler ve ülkenin öncelikleri göz önüne alınarak yapılacak. Diğer bir deyimle, araştırmalarda petrol bulma olasılığı, çevrenin korunması ve tabii ki dış politika faktörü dikkate alınacak" diye konuştu.
-
"Unutamadiklarim"
yüksek sadakat-kafile http://www.youtube.com/watch?v=9g-mYB4cfbk
-
"Unutamadiklarim"
Şu Hayatta- Rafet El Roman http://www.youtube.com/watch?v=60WiPownyA0 http://www.youtube.com/watch?v=60WiPownyA0
-
LCD monitör fiyatlarının ucuzlamasıyla birlikte monitör büyüklükleri de artmaya başladı...
Ekran boyutları büyümeye devam ediyor 31.7.2009 LCD monitör fiyatlarının ucuzlamasıyla birlikte monitör büyüklükleri de artmaya başladı... Samsung profesyonel LCD monitör serisine iki yeni monitör daha ekledi. SyncMaster F2080, SyncMaster F2380 adındaki bu iki monitör 20 inç ve 23 inç boyutlarında. 15000:1 kontrast değeri sunan monitörlerin görüntü açısı 178 derece. 15 mm kalınlığındaki monitörler hem yatay hem de dikey kullanılabiliyor. Yükseklik ayarı da yapılabilen monitörler 13 cm yükseltilebiliyor. Ürünlerin Amerika satış fiyatı SyncMaster F2080 için 292 ve SyncMaster F2380 için ise 353 dolar. Ürünlerin Ağustos ayı içersinde Türkiye de olması bekleniyor.
-
Atatürk´ü degilde. Humeyni´yi seven kafalar buyrun?
Atatürk´ü degilde. Humeyni´yi seven kafalar buyrun? Pantolonlu gazeteci istifasını verdi 1 Ağustos 2009 Pantolonlu gazeteci istifasını verdi Atatürk´ü degilde humeyniyi seven kafalar buyrun? Pantolon giydiği gerekçesiyle 40 kez kırbaçlanması istenen Sudanlı gazeteci Lübna, mahkemede verdiği sözü tuttu. Birleşmiş Milletler görevlerinden resmen istifa eden Lübna, 4 Ağustos’taki karar duruşmasını bekliyor. SUDAN’ın başkenti Hartum’da bir lokantaya 3 Temmuz’da yapılan polis baskını sırasında yakalanan ve pantolon giydiği gerekçesiyle kırbaç cezasına çarptırılması istenen Sudanlı gazeteci Lübna Ahmed el Hüseyin, cesur sözlerinden sonra geri adım atmadı. Yargıç, geçen çarşamba yapılan ilk duruşmaya yine pantolonuyla gelen Lübna’ya, “Birleşmiş Milletler Sudan misyonunun medya bölümünde görevlisin. Bu sana dokunulmazlık sağlıyor” demişti. Lübna, dokunulmazlık istemediğini belirtince, mahkeme, BM’den istifa etmesi için Lübna’ya 4 Ağustos’a kadar süre vermişti. Artık sıradan vatandaş Lübna’nın, yazılı olarak da BM’ye istifasını sunduğu ve dün itibarıyla “sıradan bir Sudan vatandaşı” olduğu bildirildi. Lübna’nın avukatı Nebil Edib, BM’nin hemen devreye girdiğini de söyledi. Edib, “BM’ye teşekkür ederiz. Onlar çalışanlarını korumak istiyorlar. Ancak Lübna davanın tamamlanmasında ısrarcı” dedi. Asgari ceza 40 kırbaç DEVLET Başkanı Ömer el Beşir’in darbeyle iktidara el koyduğu 1989’dan beri Sudan’da şeriat uygulanıyor. Pantolon gibi “Batılı” giysilere izin yok. Lübna ile birlikte yakalanan 10 kadın “açık saçık” giyindiklerini” kabul edip 10’ar kırbaç ve 120 dolar para cezasıyla kurtulmuştu. Beşir affetmezse, Lübna’ya salı günü en az 40 kırbaç cezası verilecek. Erkekler kararın ardından hemen halkın önünde, kadınlar ise mahkemede özel bir odada kırbaçlanıyor.
-
Başbakan: Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya gider.
Cinayetin arka bahçesinde kimler var? 'Bu cinayetin arka bahçesinin ne kadar karanlık olduğunu Başbakanımız biliyor' İSTANBUL’da başı kesilerek öldürülen 17 yaşındaki Münevver’in babası Süreyya Karabulut, cinayetin aydınlatılmasının Başbakan Erdoğan’ın elinde olduğunu söyledi: “Başbakanımız, ’Çoluğunuza, çocuğunuza sahip çıkın, çıkmazsanız ya davulcuya ya da zurnacıya’ dedi. Doğru söyledi. Çünkü, bu cinayetin arka bahçesinin ne kadar karanlık olduğunu biliyor. Ankara’ya kadar gittim, tekrar gideceğim. Bu cinayetin aydınlatılması, Başbakanımızın elindedir. İleriki zamanlarda Garipoğlu Ailesi’nin kimlerle yiyip içtiğini, oturup kalktığını teker teker açıklayacağım. Karda yürüyüp izlerini belli etmiyorlar. Ancak benim canım var. Canımı alabilirler. Bu cinayetin arka bahçesi çok iyi biliniyor. Katilleri o akşam yakaladılar. Kim bıraktı, kimler bıraktırdı? Biz aptal değiliz. Benim canım yandı. Meclis’e gittim, bakanlıklara gittim. Katilleri ortaya çıkartacaklar. Devlet kurumlarındaki birileri benim kızımın kanından nemalandı.
-
"Öcalan'ı göz ardı edemeyiz"
Arkadasim yazdiklarim ortada algilamak istedigin gibi algiliyorsun? Türkiye tüm insanlariyla kucaklasip gücünü bosuna silaha ve savasa vermemis olsa, diyorsun konu zipliyor.. bakin madem silaha dayandirdiniz birsey diyecegim belki anlamli olur... Burdanda ders cikar bazen benim agzimdan cikanlar genellikle ilk defa cikar? Hatirliyormuyuz Kipris cikartmasini? Kimler kimlerle ortak karar almisti? Askerle Siyasi karar ortak degil mi.. kime karsi kimlere karsi ortak karar.. Bugün bunuda belirtmeden gecemeyecegim bugün böyle karar alinir mi? AKP ve DTP yle.. hani bunuda yazayim bazi seriatci arkadaslar övünüyor ya simdi dünyaya karsi daha onurlu durus icindeyiz diye.. Arkadasim neyse bunlari anlamakda herzaman zorlaniyoruz? Avrupa ülkelerinde Terörün adina azinlik sorunu demiyorlar.. Avrupa ülkelerini azinliklara bölmeyede calismiyorlar onlar icin kisaca azinlik azinliktir.
-
Forumun en en yeni yüzü de süper...
Bir arkadas bana rep vermis? Ne yazik ki rep´i vereni göremiyorum
-
Forumun en en yeni yüzü de süper...
Bu benimde dikkatimi cekti ama zannediyorum kimbilir iki rumuzlu arkadaslar vardir yoksa böyle sey olmasi imkansiz?
-
FOTO! FOTOĞRAFLAR
- SORU DUVARI... Evet var mı Güncel adına 'Soru Duvarı'na yazılmak üzere sorusu olan...
Sayin politika' Türkiye’nin bir Gücü var öyle bir duygu icinde olmayalim? Bircok ülkelerden farkimiz var? Madem Dünyada her konuda 20.Ülkenin arasina girebiliyoruz sorunlari eksikleride görebiliyoruz.. Türkiye´nin büyüklügünü, gücünü de görüyorsunuz, biz görüyoruz yüksek kültürünü görüyorsunuz biz görüyoruz . Yurt dişindan baktigimiz zaman Türkiye´nin gücü ortada ve övünülecek imrenilecek taraflari da ortada ? sorunlari eksikleride görüyoruz eksik vatandaslari da görüyoruz Atatürk’ün de nicin o ünlü sözünü söyledigini hatirlayalim.´´Türk,öğün ,çalış, güven´´ sözü.. Bu güveni Avrupada ki Türk gencligi fazlasiyla veriyor Avrupalilara ? Saygilar.- "Öcalan'ı göz ardı edemeyiz"
Boş oturmayalim diyorum calisalim diyorum temmelligi bir kenara birakalim diyorum.. Türkiye´nin bir Gücü var o gücle oynamayi bir kenara birakirsak.. daha olumlu gelismelerin olacagi kesin.. burada görmemek olmaz, birde yurt disinda yasiyorsak bunu kesin daha net görebiliyoruz.Türkiyenin gücünü görebiliyoruz.. Bugün her alanda dünyanin ilk yirmi ülke arasina girebiliyorsan. Türkiyenin gücünü görmemek olmaz.. Tabii bu ayri bir konu ama Türkiye Avrupanin calisma standartlarina kavusmasi icin göcmen isciye gerek duymak zorundadir.. Terörle ugrasanlarin büyük cogunlugu calisma rekabetine kayacaktir.. calismanin üretmenin zevkine tadacaktir.. Bakin düne kadar sadece patetes eken avrupa bu rekabetin sayesinde domatesinide ekiyor patlicani da buda göcmen iscilerinin sayesindendir? Bugün Avrupa artik yesil bitkisini kendi üretmektedir. Bugün dag heveslileri neyi üretmistir ürettikleri bir tane mahsül söyle bana? hadi söyle?- Erbakan'dan AKP'yi destekleyenlere sert sözler
Şimdi gelmişiz, gelmişiz gelmişiz, tarih şuuruna sahip olmayan; milletimizi, kimliğini, inancını tanımayan bir takım zihniyetlerin elinde Avrupa´nın kapısında köle gibi bekler hale dönmüşüz. (Efendim, bizi ne olursunuz içinize alın) diyorlar. (Hayır, almayız) diyor. (Belki bir gün vazgeçersiniz de bizi içinize alırsınız, biz burada beklemeye devam edeceğiz) diyorlar. Bu ne zihniyettir, Allah aşkına? Bu hangi millet, biz miyiz, değil miyiz?. Ne işimiz var bizim Avrupa Birliği'nin içerisinde? Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Hıristiyan birliği hiçbir zaman insanlara saadet getirmez. Çünkü hak nedir tanımaz. Saadetin unsurlarının hiç birinden haberi yoktur. Temizlik nedir bilmez.- Erbakan'dan AKP'yi destekleyenlere sert sözler.. "Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur"
Erbakan'dan AKP'yi destekleyenlere sert sözler "Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur" Ahmet ERTAN /EDREMİT, (DHA) ESKİ Başbakanlardan Necmettin Erbakan, AKP'ye destek veren vatandaşları fena haşladı. Erbakan ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi. ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Ben de sizinle beraberim diyorsunuz. Irak savaşında meclisten tezkere geçmeyince `dört bin sortiye müsaade ettik' diyorlar. Türkiye´deki hava üslerinden kalkacaklar gidecekler, Irak´taki Müslüman yavruları, kardeşlerimizi imha edecekler. Bununla iftihar ediyorlar. Amerikan askerine dua ediyorlar. (Ortadoğu´da, barış için en büyük fedakarlığı gösteren Amerika´dır) diyorlar. Bunları duymuyor musunuz yahu? Bu sözleri duyduğunuz halde, bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi. Balıkesir'in Edremit İlçesi'ne bağlı Altınoluk Beldesi'ndeki yazlığında dinlenen Necmettin Erbakan, Ayvalıburun Camii´nde kıldığı Cuma namazı sonrasında, kamelyada oturup geleneksel cuma sohbetini gerçekleştirdi. Türklerin Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğu döneminde dünyaya adil bir nizam getirdiğini söyleyen Erbakan, tarihten örnekler vererek süslediği konuşmasında AKP'ye yüklenmeyi de ihmal etmedi. Erbakan, AKP'nin, Hıristiyan Birliği olarak tanımladığı AB'ye girme ısrarını anlamakta güçlük çektiğini belirtti. AKP hükümetinin Irak savaşı sırasında TBMM´den tezkereyi geçiremeyince, İncirlik'te konuşlanan Amerikan jetlerine dört bin sorti yapma izni verdiğini vurgulayan Erbakan, AKP´ye oy verenlere de yüklendi. Erbakan, ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Ben de sizinle beraberim diyorsunuz. Irak savaşında meclisten tezkere geçmeyince dört bin sortiye müsaade ettik diyorlar. Türkiye´deki hava üslerinden kalkacaklar gidecekler, Irak´taki Müslüman yavruları, kardeşlerimizi imha edecekler. Bununla iftihar ediyorlar. Amerikan askerine dua ediyorlar. (Ortadoğu´da, barış için en büyük fedakarlığı gösteren Amerika´dır) diyorlar. Bunları duymuyor musunuz yahu? Bu sözleri duyduğunuz halde, bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi. Osmanlı'dan örnekler veren Erbakan, ``Osmanlı´nın askerlerinin elbisesiyle dahi dünyaya hakim oluşundan bahsediyorum. İşte böyle bir milletin evlatlarıyız. Şimdi gelmişiz, gelmişiz gelmişiz, tarih şuuruna sahip olmayan; milletimizi, kimliğini, inancını tanımayan bir takım zihniyetlerin elinde Avrupa´nın kapısında köle gibi bekler hale dönmüşüz. (Efendim, bizi ne olursunuz içinize alın) diyorlar. (Hayır, almayız) diyor. (Belki bir gün vazgeçersiniz de bizi içinize alırsınız, biz burada beklemeye devam edeceğiz) diyorlar. Bu ne zihniyettir, Allah aşkına? Bu hangi millet, biz miyiz, değil miyiz?. Ne işimiz var bizim Avrupa Birliği'nin içerisinde? Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Hıristiyan birliği hiçbir zaman insanlara saadet getirmez. Çünkü hak nedir tanımaz. Saadetin unsurlarının hiç birinden haberi yoktur. Temizlik nedir bilmez. Tevhid nedir bilmez. Bunlar olmadan saadet olmaz. Bunların arkasına düşerek saadet bulmak mümkün değildir. Çünkü kendileri zaten çöküyor. Aile kalmamış, toplum kalmamış. Ekonomileri iflas etmiş. Böyle bir toplumun içerisine ille gireceğiz diye ısrar etmek ne büyük bedbahtlık. Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. (Ben de sizinle beraberim) diyorsunuz. Kendini bilmiyor, tarihini bilmiyor. Ne yaptığını bilmiyor. İşte bunlar bizi yok etmek isteyenler istifade etmeye çalışıyorlar' diye konuştu. Erbakan, Türkiye'nin ancak milli diriliş sayesinde, özüne dönerek sıkıntılarından kurtulabileceğini savunarak, şöyle dedi: ``Bir iktidar partisi var, bir de muhalefet partisi var bunların ikisi de IMF'ci. İkisi de faizci kapitalist nizamın temsilcileridir. İkisinin arasındaki fark ne Allah aşkına yav? Bunların iddiaları ne; (Ben siyonizmi, faizi, nizamını sömürü düzenini ben senden daha iyi kullanırım. Sen benden daha iyi kullanırsın). Bu nasıl ülke Allah aşkına? Nereden nereye gelmişiz? Uyanmanın vakti gelmiştir. Nasıl bir baskı altında, nasıl bir ezilme, nasıl bir sömürü içinde bulunduğumuzu bilmek mecburiyetindeyiz. Bunun için de şuurlanmak mecburiyetindeyiz, bunun için de vücudun sağlam hücrelerinin çalıyması lazım. Bir vücutta sağlam hücreler çalışırsa vücut sağlam olur, çürük hücreler çalışırsa vücut çürük olur, hasta olur.' Erbakan, daha sonra dinlenmek için korumaları eşliğinde yazlığına döndü- Erbakan'dan AKP'yi destekleyenlere sert sözler
Erbakan'dan AKP'yi destekleyenlere sert sözler "Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur" Ahmet ERTAN /EDREMİT, (DHA) ESKİ Başbakanlardan Necmettin Erbakan, AKP'ye destek veren vatandaşları fena haşladı. Erbakan ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi. ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Ben de sizinle beraberim diyorsunuz. Irak savaşında meclisten tezkere geçmeyince `dört bin sortiye müsaade ettik' diyorlar. Türkiye´deki hava üslerinden kalkacaklar gidecekler, Irak´taki Müslüman yavruları, kardeşlerimizi imha edecekler. Bununla iftihar ediyorlar. Amerikan askerine dua ediyorlar. (Ortadoğu´da, barış için en büyük fedakarlığı gösteren Amerika´dır) diyorlar. Bunları duymuyor musunuz yahu? Bu sözleri duyduğunuz halde, bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi. Balıkesir'in Edremit İlçesi'ne bağlı Altınoluk Beldesi'ndeki yazlığında dinlenen Necmettin Erbakan, Ayvalıburun Camii´nde kıldığı Cuma namazı sonrasında, kamelyada oturup geleneksel cuma sohbetini gerçekleştirdi. Türklerin Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğu döneminde dünyaya adil bir nizam getirdiğini söyleyen Erbakan, tarihten örnekler vererek süslediği konuşmasında AKP'ye yüklenmeyi de ihmal etmedi. Erbakan, AKP'nin, Hıristiyan Birliği olarak tanımladığı AB'ye girme ısrarını anlamakta güçlük çektiğini belirtti. AKP hükümetinin Irak savaşı sırasında TBMM´den tezkereyi geçiremeyince, İncirlik'te konuşlanan Amerikan jetlerine dört bin sorti yapma izni verdiğini vurgulayan Erbakan, AKP´ye oy verenlere de yüklendi. Erbakan, ``Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. Ben de sizinle beraberim diyorsunuz. Irak savaşında meclisten tezkere geçmeyince dört bin sortiye müsaade ettik diyorlar. Türkiye´deki hava üslerinden kalkacaklar gidecekler, Irak´taki Müslüman yavruları, kardeşlerimizi imha edecekler. Bununla iftihar ediyorlar. Amerikan askerine dua ediyorlar. (Ortadoğu´da, barış için en büyük fedakarlığı gösteren Amerika´dır) diyorlar. Bunları duymuyor musunuz yahu? Bu sözleri duyduğunuz halde, bu sözleri söyleyenlerin arkasından nasıl gidersiniz? Bu ne hayret edilecek bir manzara. Bu ne şuursuzluktur' dedi. Osmanlı'dan örnekler veren Erbakan, ``Osmanlı´nın askerlerinin elbisesiyle dahi dünyaya hakim oluşundan bahsediyorum. İşte böyle bir milletin evlatlarıyız. Şimdi gelmişiz, gelmişiz gelmişiz, tarih şuuruna sahip olmayan; milletimizi, kimliğini, inancını tanımayan bir takım zihniyetlerin elinde Avrupa´nın kapısında köle gibi bekler hale dönmüşüz. (Efendim, bizi ne olursunuz içinize alın) diyorlar. (Hayır, almayız) diyor. (Belki bir gün vazgeçersiniz de bizi içinize alırsınız, biz burada beklemeye devam edeceğiz) diyorlar. Bu ne zihniyettir, Allah aşkına? Bu hangi millet, biz miyiz, değil miyiz?. Ne işimiz var bizim Avrupa Birliği'nin içerisinde? Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Hıristiyan birliği hiçbir zaman insanlara saadet getirmez. Çünkü hak nedir tanımaz. Saadetin unsurlarının hiç birinden haberi yoktur. Temizlik nedir bilmez. Tevhid nedir bilmez. Bunlar olmadan saadet olmaz. Bunların arkasına düşerek saadet bulmak mümkün değildir. Çünkü kendileri zaten çöküyor. Aile kalmamış, toplum kalmamış. Ekonomileri iflas etmiş. Böyle bir toplumun içerisine ille gireceğiz diye ısrar etmek ne büyük bedbahtlık. Bu zihniyetleri nasıl oluyor da destekliyorsunuz arkadaşlar. (Ben de sizinle beraberim) diyorsunuz. Kendini bilmiyor, tarihini bilmiyor. Ne yaptığını bilmiyor. İşte bunlar bizi yok etmek isteyenler istifade etmeye çalışıyorlar' diye konuştu. Erbakan, Türkiye'nin ancak milli diriliş sayesinde, özüne dönerek sıkıntılarından kurtulabileceğini savunarak, şöyle dedi: ``Bir iktidar partisi var, bir de muhalefet partisi var bunların ikisi de IMF'ci. İkisi de faizci kapitalist nizamın temsilcileridir. İkisinin arasındaki fark ne Allah aşkına yav? Bunların iddiaları ne; (Ben siyonizmi, faizi, nizamını sömürü düzenini ben senden daha iyi kullanırım. Sen benden daha iyi kullanırsın). Bu nasıl ülke Allah aşkına? Nereden nereye gelmişiz? Uyanmanın vakti gelmiştir. Nasıl bir baskı altında, nasıl bir ezilme, nasıl bir sömürü içinde bulunduğumuzu bilmek mecburiyetindeyiz. Bunun için de şuurlanmak mecburiyetindeyiz, bunun için de vücudun sağlam hücrelerinin çalıyması lazım. Bir vücutta sağlam hücreler çalışırsa vücut sağlam olur, çürük hücreler çalışırsa vücut çürük olur, hasta olur.' Erbakan, daha sonra dinlenmek için korumaları eşliğinde yazlığına döndü.- SORU DUVARI... Evet var mı Güncel adına 'Soru Duvarı'na yazılmak üzere sorusu olan...
Simdi bunlar Avrupa´da calisan iranlilar mi? Alakasi yok oranin Seriatci takiminin önde gidenleri yani ama öyle ama böyle ön takim.. Alt takim nerde?..- "Öcalan'ı göz ardı edemeyiz"
Doguda ki temmelligi zannediyorum ücüncü dünya ülkelerinden kuru topragi bile hayata geciren göcmen iscileri yerlestireceksin.. Bak ondan sonra rekabete? Demi Sayin dünyahepimizin.. Avrupada öyle hayat bulmadi mi?- İtiraf Ediyorum
itiraflarina alistik.. sakin yakinda deme aslinda ben tek vucutdum- SORU DUVARI... Evet var mı Güncel adına 'Soru Duvarı'na yazılmak üzere sorusu olan...
Bugün Almanya'nın.. Biraz öncede diyebilirim Avrupanin en büyük havaalanindaydim.. Dikkatime ceken o kadar sey oldu ki.. havaalaninda iran giselerin önünden gecerken iran giselerinde bavullarini teslim eden iran lilar arasinda: Türbani birak bir bas örtülü bayan dahi görmedim.. Bu olayi ilk defa yasamiyorum.. Biraz hayiflandim en azindan bizim ninelerimiz bas örtü takardi, onlar ki iran´a gidiyor? bir an düsündüm bir kac saat sonra neler degisecek.. Cünkü iki olayi birlestirmek zorundayim havaalaninda koridorlarda yürürken karsimdan gelen iki görevli polis bana o anda ki duruma göre bir tanesi yan durarak yürümesini devam etdi sirf bana yol acmak icin sirf benim yürürken rahatsiz duruma düsmemem icin.. Özür dileyerek üstüne yoluna devam etdi... E birazdan da cümbül cemaat bizim hacilar karsidan geliyordu ezilmemek icin kendimi son anda kenara atdim heyt be.. Büyük bir Aileydii zannedersem yoksa o anda böyle kaos ortamida yoktu.. zannedersem bes metre yan acilim vardi.. Neyse eskisi gibi reis önde: Arkada bes metre dizilme yok, artik yan dizilme düzenine gectik.. yakinda özürüde cebimize koyduk mu?.. bir yirmi sene daha idare ederiz. Özürü ne zaman kesfederler oda bir soru?- Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
Simdi aklima yazilara bir göz gezdirince ne aşklar.. zevkler aklima geldi.. mezarin basinda aşkını bekleyen, sigarasin´la aşkını söndüren... neler neler HEPSI YALAN izledigim izlenimler Ülkemde? Herkes aşık ama ne aşık.. ya bey´e ya paşa´ya.... Kadına, çalışma´ya, işe aşık olan yok Kadına, Aşık olan var mi?- Çocukluk dönemi karizmalari !
Evet sarı kırmızı deyince aklima geldi.. Cok sarı kırmızı uçurtmalarim oldu su anda nerdeler bilmiyorum- Çocukluk dönemi karizmalari !
Bir ucurtma yapardim boyu beni gecerdi.. Birde havalandi mi indirecek pist bulamazdim.. bunu bildigimden veyahut hava sartlarindan dolayi gökyüzünde birlesip kaybolmasini beklerdim. Anliyacaginiz? ne ucurtmalar yaptim.. Her ucurtdugum bir daha geri dönmezdi..- "Öcalan'ı göz ardı edemeyiz"
"Öcalan'ı göz ardı edemeyiz" DTP'li Ahmet Türk, Öcalan'ın önemsenmesi gerektiğini söyledi. 29 Temmuz 2009 Öcalan'ı göz ardı edemeyiz İçişleri Bakanı Atalay'ın 'Kürt açılımı'yla ilgili açıklamasını değerlendiren DTP'li Türk, silah bırakmadan bahsetti ve Öcalan'ın önemsenmesi gerektiğini söyledi. İşte TÜSİAD heyetinin ziyaretinden sonra yaptığı açıklamadan satırbaşları: Bugün bildiğiniz gibi iki önemli gelişmeye tanık olduk. Daha önce belirlenmiş bir ziyaret gerçekleşti. TÜSİAD ile bir görüşme yapıldı. Bu tamamen bölgedeki kalkınmayla ilgili bir görüşme oldu. Normalleşmenin olmadığı bir yerde ekonomik kalkınmanın zor olacağını söyledik. Bugün çatışmalı sürecin sona ermesi önemli. Sayın İçişleri Bakanı çok dikkatli bir üslup kullandık. Olabildikçe sorunun çözümü konusunda bütün STK’lardan katkı beklediğini söyledi. Bizim de temennimiz ve isteğimiz barış ve demokratik çözümdür. Tabiî ki hepimizi derinden üzen bu çatışmalı sürecin olmasıdır. Mutlaka operasyonların durması gerekiyor. Çünkü operasyonlar durmadığı takdirde, bu devletin ortaya koyduğu açılıma güvenemeyiz. Bu operasyonların durması Türkiye’yi normalleşmeye götürecek. Aklın öne çıkması gerekiyor. Türkiye’nin bütün hassasiyetlerini göz önünde tutarak bu açılımı gerçekleştirmemiz lazım. Ortada proje değil bir niyetin açıklaması var. Tabii ki 2005 yılında sayın Erdoğan Diyarbakır’da bir konuşma yaptı. Çok önemsedik destekledik. Bugün de İçişleri Bakanı konuştu önemsiyoruz. Ama bunun sürece yayılmaması ve halkın beklentilerini kıracak bir davranışın olmamasını umut ediyoruz. Sorun çok boyutludur ancak hızlı şekilde bunu yaymak gerekir. Kardeşlik için demokratik sorumluluk için çabalarımızı gündeme getireceğiz. Provakosyonlar gerçekleşebilir. Ancak hızlı de doğru hareket etmekte yarar var. Öcalan'ın önemini göz ardı edemeyiz.- Hayat oyun değil, tehlikelerden nasıl korunacağını öğreteceksin çocuğuna
Hayat oyun değil, tehlikelerden nasıl korunacağını öğreteceksin çocuğuna Mine Şenocaklı Psikolog Emre Konuk, “Tehlikelerden nasıl korunacağını öğreteceksin çocuğuna” diyor. “Peki ama nasıl?” diye soruyorum endişeyle, şöyle yanıtlıyor: “Araba kullanmayı nasıl öğretiyorsan öyle... Kim ona zarar verir, bunu hangi işaretlerden anlayabilir, uyuşturucudan uzak kalmayı nasıl başarır, öğrenecek. Öğrenmezse başı belada...” Anne babalar çocuklarına nasıl sahip çıkacak? Bakın, iki üç sene önce bir gençlik araştırması yaptık. Orada gördüğümüz bir şey var; çocuk ve genç risk altına girmeğe başladığı zaman problemler de ortaya çıkmaya başlıyor. Yani uyuşturucu, alkol, o, bu, vesaire... Çocuğun risk altına girmesi ne demek? Tanımı şu; ailede kontrol ve denetim var. Bir grup çocuk veya genç, ’Ben bir yere giderken ailemden izin alırım, gelirken saatim bellidir’ diyor. Bir kısmı ise böyle bir şeyden bahsetmiyor. Bir kısmı da aşırı kontrolden bahsediyor. Üç grup var yani... Bu çocukların arasında sigara, alkol, uyuşturucu kullanımına bakıyoruz. Ailesinden, ’Bizde kontrol yok, denetim yok’ diye bahsedenler, uyuşturucu kullanıyor. ’Çok aşırı kontrol var’ diyenler de kullanıyor. Çünkü aşırı kontrol olduğu zaman da isyan ediyor, dinlemiyor çocuk. Ama ’Benim ailemde düzgün bir denetim mekanizması var. Ben bir yere giderken izin alırım’ diyen bir çocukta alkol ve uyuşturucu kullanımı düşük. Böyle bir sürü bulgu bulduk... Risk altındaki çocukları belirledik. Ne zaman çocuk kendisine kötü örnek olacak gruplar ve arkadaşlarla haşır neşir oluyorsa, o zaman risk artıyor. Bu yüzden burada ailenin rolü önemli. Ayrıca aile içinde şiddet, anlaşmazlık, sıkıntı arttığı zaman da çocukların riskleri artıyor. Bunları görüyoruz. Onun için riski artmak demek, çocuğun sokakta ve sen kiminle, nerede, ne yaptığını bilmiyorsun demek. Ha çocuk hiç yanaşmıyordur bir yere, sorun yok. Ama bıraktığın zaman yanaşıyor. Metropol hayatı böyle bir hayat. Niğde’de oturur gibi bir hayat değil. Niğde’de kasabanın ortasından bir cadde geçiyor, bütün kasabalarda olduğu gibi, iki tarafında da insanlar oturuyor. Anne baba kontrolü olmasa da komşu kontrolü oluyor yani? Evet. Kılını kıpırdatamazsın, hava karardığı anda tavuklar dahil herkes evine gidiyor, sokakta da kimse dolaşmıyor. En çok kahvehaneye gidiliyor. Orada da riskli bir şey yok. Metropol hayatı ise hiçbir zaman hallolmayacak sorunlar yumağı demek. Her metropolün bir deli, bir de sapık kotası var. Bunlar her gün icra-i sanat eğliyorlar. Sen onları bilmiyorsun, görmüyorsun. Bunu sıfırlamak mümkün değil. Ama bu sorunlar var diye kafayı bozmanın alemi de yok. Bu sorunlarla beraber yaşayacağız. Ama riskler azaltılabilir. Bir aile bu riskleri nasıl azaltabilir peki? Kontrolü söyledik. Aile dediğimiz zaman bir sistemden bahsediyoruz. Anne, baba, çocuklar, bu sistemin parçaları. Ve her sistemin sınırları var. Sınırlardan anladığımız kurallar. Her ailenin kendi kuralları var. Bazı ailelerde kurallar çok geçirgen, çok esnek. Bazı ailelerde çok katı. Bazı ailelerde de ortada. Şimdi ailelerin bu kuralları yönetmesi gerekiyor. Zaten aileler bunu yapıyor. Yani çocuk doğar, bebektir yanına alırsın. Sonra odanda bir yatak vardır, orada uyutursun. Bir yaşa gelir, o yataktan çıkar, arana gelir, ’Gel çocuğum’ dersin, yer açarsın... Ama çocuk büyüyor. Bir zaman sonra ’Gelme! Burası yatak odası girilmez!’ dersin. Kapıyı da kaparsın. Dinlemiyorsa, kilitlersin. Burada ailenin kuralı çalışıyor. Ama hayati konular söz konusu olduğunda ne yapılacak? Herkes evden sabah çıkıyor. Kimi okula gidiyor, kimi işe... Akşam belli bir saatte bir araya gelinecek. Bu sistem kurulur. Babanın belli bir saatte eve gelmesi lazım. Annenin, çocukların da belli bir saatte gelmesi lazım. Yani bir gün böyle, bir gün böyle olmaz. Herkes bilir, saat kaçta evde olunacağını. Yarım saat gecikince telefonlar işlemeye başlar. ’Nerede, ne oldu?’ diye. Bu sistemi aileler kurar. İşte metropolde bunu iyi dengelemek gerekiyor. Bunun da yolu anne ile baba kurallarda, uygulamada anlaşacaklar. Birbirlerine de engel olmayacaklar. ‘Her çocuğun çişi gelir gibi diskoteği geliyor!’ Yani biri kızarken diğeri müdahale etmeyecek? Evet. ’Annen kızar, baban kızar, sen git, ben seni idare edeyim, arkadaşında kal’ denmeyecek. Anne-baba anlaşacaklar. Çünkü sonra birine fatura çıkıyor. İkincisi, ailelerin ciddi hatalı davrandıkları nokta şu; anne-baba ne kadar korkuyorsa o kadar çok yasak koyar. Onların korkusu, kaygısı tayin eder, yasağın şiddetini... Halbuki anne-babanın bir sürü faktörü hesap edebilmesi lazım. Neyi hesap edecek? Çocuk diyor ki, ’Anne, ben bu yaz diskoya gideceğim.’ Her çocuğun çişi gelir gibi diskoteği geliyor. Yani gidecek. Şimdi senin karar vermen lazım. Kuralları korku üzerine oturtursan, senin yaşadığın kaygı ve korkudan çıkarsan yola, hiç gitmemesi lazım çocuğun. Çünkü hangi yaşta giderse gitsin kızın, içkisine uyuşturucu atabilirler. 20 yaşında da atabilirler, 15 yaşında da... Dolayısıyla kuralların korku üzerine oturmaması lazım. Neyin üzerine oturması lazım? Yaşadığın kültürün üzerine... Eğer kızının sınıfındaki arkadaşlarının büyük bir kısmı diskoteğe gidiyorsa engel olamazsın. Olmaman gerekir. Çünkü, o zaman kaçmalar başlıyor. Geçenlerde bir kız arkadaşlarıyla buluşmak için balkondan kaçmaya kalkarken düşüp ölmüştü... Bu uç bir örnek belki ama... Ama doğru... Yalanlar başlıyor, kavgalar başlıyor. Kızın arkadaşlarıyla diskoteğe gitmek istedi diye. Peki arkadaşlarının anasının babasının canı yok mu? Onların çocukları gidiyorlar, akşam da geliyorlar. Ha, o gidişi kontrol altına alacaksın. Nedir o? Kiminle gidiyor, telefonu kapalı olmayacak, telefon edildiği zaman cevap verecek, birlikte gittiği insanlara anne-baba güvenecek. Kim olduğunu bilecek, mümkünse onların bir tanesine eklemleyecek çocuğunu, ’Sen sorumlusun’ diyecek, telefonlarını alacak, bir şey olursa bulabilsin diye... Kız bunlara ’Hayır’ derse, ’Gitmeyeceksin!’ denecek. O kadar. Bu disiplini kuracaksın. Bakıyorsun, çocuğun balkonda parmaklıkların üzerine çıkmış, denge oyunu oynuyor, beşinci katta! ’Ne yapıyorsun kızım?’ ’Anneciğim cambazlık öğreniyorum.’ ’İyi kızım’ mı diyorsun? Hayır, tutuyorsun kolundan indiriyorsun, ’Oraya çıkamazsın!’ diyorsun. Anne- babanın bu yetkisi hep var. Ama balkonda tehlike var. Onun için makul kolundan tutup indirmek. Oysa o kadar tehlike yoksa, risk yoksa, o zaman yasaklayamıyorsun. Bu yüzden diskoteğe gidip hayatta kalmayı, kendini korumayı öğretmen gerekiyor. Ama nasıl? Şimdi bakın, hayat oyun değil, çocuğuna öğreteceksin nasıl korunacağını. Araba kullanmayı öğretmeyi biliyorsun! Çocuk Tünel’de bir lisede okuyor. Servisi var. Binmiyor servise kız, İstiklal Caddesi’nde arkadaşlarıyla yürüye yürüye Taksim’e geliyor. Otobüse biniyor, eve gidiyor. Bazen de bir kafeteryada oturuyor arkadaşlarıyla. Anne kuduruyor, kızı niye servisle gelmedi diye eve... Çünkü korkuyor, İstiklal Caddesi’nden... Oralarda bir yerlere bulaşacak kızım diye. Bunu konuşuyoruz. Anneye diyorum ki, ’Kusura bakmayın ama bir şey soracağım, kızınız seneye üniversiteye gidecek mi?’ ’Evet’ diyor. ’Nereye gitmeyi düşünüyor?’ ’Vallahi biz Avrupa istiyoruz. İngiltere iyi olur tabii. Türkiye’ye yakın...’ diyor. ’Peki hanımefendiciğim, seneye kızınız Londra’ya gidebilir, orada okuyabilir. Biliyor musunuz, evden çıktığı anda uyuşturucu var. Peki sizin kızınız Tünel’den Taksim’e kadar kendini koruyamıyorsa, Londra’da nasıl koruyacak? Düşündünüz mü hiç?’ Hayır. Diyelim ki seneye Ankara’da bir üniversiteye gitti. ’Ev mi tutacaksınız?’ Hayır, yurtta kalacak. ’Ha, çok güzel. Yurtta kimler var biliyor musunuz? Satanist var, THKP-C var, PKK var, hepsi var. Peki kızınız onlara karşı kendini nasıl koruyacak? Tünel’den Taksim’e yürürken kendini koruyamayan kız... Onun için diyorum ki, aileler kontrolü kendi kaygılarından kalkarak yapıyor. Ben de o zaman anneye diyorum ki, ’Kusura bakmayın hanımefendi, bir seneniz var. Kızınızın da bir şansı var. Tünel’den Taksim’e kadar yürüyecek. Ben destekliyorum. Yürüyecek, gelecek ve kendisini korumayı öğrenecek. Akşamları da diskoteğe gidecek, dans edecek. Kendisini uyuşturucudan, ondan bundan korumayı öğrenecek. Abuk sabuk insanlardan uzak kalmayı öğrenecek. Öğrenmezse başı belada.’ Münevver, Cem’in hastalıklı olduğunu anlayabilirdi Çocuğumu tehlikelerden nasıl korurum kaygısıyla size gelen anne baba çok mu? Çok tabii... Çünkü belli bir yaştan sonra zorluyor sistemi çocuk. Yani çocuğun gelişmesi, olgunlaşması demek, anneden babadan bağımsız karar almayı öğrenmesi demek. Bizim olgunlaşmadan anladığımız bu. Bunu öğrenmesi demek, çocuk sınırı zorlayacak demek. Annenin yasağını falan dinlemeyecek. Ama sen kendi korkundan üretiyorsan stratejini olmaz. Korkudan ürememeli, peki neye bakacak anne baba? Bir sosyal çevreye bakacak, iki çocuğunun zeka durumunda problem var mı, buna bakacak. Yani muhakeme kabiliyeti var mı? Anlayabilir mi karşısındaki iyi mi, kötü mü diye... Evet. Duygusal olgunluğu açısından yaşıtlarıyla aynı seviyede mi? Yoksa bir düşüklük var mı, ona bakacak. Üç, kişiliği açısından bir sıkıntı var mı? Mesela, atıyorum strese dayanıklılığı çok az. Atıyorum, alttan alma eğilimi çok yüksek. Boyun eğme eğilimi çok yüksek. Kolay ikna edilebiliyor mesela. Sonra, çocuğun geçmişinde, sicilinde sıkıntı var mı? Çocuk habire evden kaçıyor mesela, onun normal çocuk muamelesi görmemesi gerekiyor. Ona ’Peki kızım, söz verdin erken geleceğine, hadi git’ diyemezsin. Kız gidiyor gelmiyor. Sicil önemli. İnsanlar geçmişte ne yapıyorlarsa, gelecekte de onu yapıyorlar. Sınırları ona göre koyacaksın. Ve tabii hayatı da biraz anlatmak lazım galiba? Evet. Şu hiç yok mesela, sana zarar verecek erkek arkadaşı, kız arkadaşı veya insanları ayırt etme yeteneği yok. Kim bana zarar verir, nereden anlarım bunun işaretini, böyle bir eğitim hiçbir çocuğa verilmiyor. Bu nereden anlaşılır peki? Mesela Münevver, Cem’in hastalıklı biri olduğunu anlayabilir miydi? Anlardı... Anlaşılır, belli ediyor kendisini. İnsanlar çok basit şeyler yapıyorlar, bunlar doğal karşılanıyor. Mesela, yetişkin hayatından bahsediyorum, erkek arkadaşın üst üste üç işten ayrılıyor. ’Niye ayrılıyorsun Kemalciğim?’ diyorsun. ’Vallahi ben o kadar baskıya gelemem’ diyor. O kadar baskıya gelemem deyip arka arkaya üç iş kaybeden bir erkek arkadaşın var. Kardeşim uzak dur! Ne olduğu belli. Mesela çabuk öfkeleniyor, çabuk hakaret ediyor, şiddet kullanıyor veya dil olarak şiddet kullanıyor. Bunları belli etmeden ilişkiyi sürdürmek, bir zaman sonra zor. Yani bir ilişki varsa bunlar sırıtıyor... Tabii Cem nasıl bir tavır takındı onu bilmiyorum. Ama basit göstergeler var. Yaştan da bağımsız konuşuyorum. Birisi seni durmadan aşağılıyorsa, kötülüyorsa, 35 kere düşünmen lazım. Yani sevgilim dediğin erkek ya da kadın seni ikide bir küçük düşürüyor, kötülüyorsa, böyle bir insanla ilişkini kesmen lazım. Düzelir diye düşünmemen lazım. Başka şeyler düzeliyor, bu düzelmiyor. Ya da çok sinirliyse. Geçici değil bu siniri. Öfke nöbetleri yaşıyor. İkide bir kavga ediyor. İşte ne bileyim, alkolü fazla kaçırıyor, uyuşturucu kullanıyor. Bir defa, iki defa değil. Böyle bir trendi var. Dünyası sınırlı. Bir şeye takmış, onunla uğraşıyor. Demek ki senin hayatına bir zenginlik katamayacak. Bir sürü kriterine bakman lazım. Bunlara bakılmıyor, aşk var ya, bunlara ’okey’ deniyor. Çocuklara, gençlere bunları öğretmek gerekiyor. Aslında çocukların, gençlerin kendilerini nasıl koruyacakları okullara ders olarak girmeli. Yani bir kimden uzak duracaksın... Mesela benim öyle bir yazım var, uzak durulacak kadınlar ve erkekler diye... (Listeyi dün yayınlamıştık) Gençler de faydalanabilir mi bu listeden? Tabii... Fark etmiyor. Bu kişilerden uzak durman lazım. Eğer bu listeden iki tanesi varsa... Sadece iki tanesi mi? Evet. Bunları görünce uzak durman lazım. Yoksa üzülürsün... Halledemezsin, hallolmuyor. O kendi isteyecek de, terapiste gidecek de... Zor! --------------- - SORU DUVARI... Evet var mı Güncel adına 'Soru Duvarı'na yazılmak üzere sorusu olan...
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.