Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. sayin politika sekilci müslümanlik kelimesi tam isabet ,,her sekile giriyorlar
  2. Harem Mahremdir Ona mı gitmek istiyorsun ? *************** 29-01-2008 02:08 İslam coğrafyasında en ağır basan Müslümanlık göstergesi kadınların örtünmesidir; çünkü din öğesinden çok erkek egemenliğinin güdüleyici tutkusu bu yolda belirleyicidir. Doğrusunu isterseniz, insanın içinde, bükemediği eli öpmek duygusuyla, Amerika'yı alkışlamak itisi uç veriyor... Emperyalizmin uzmanları anasının gözüdürler; Türkiye'yi türban oyununa getirmeleri alkışlanacak bir kurmaylık içeriğini sergiliyor... ** Kadın erkeğin haremidir bizde... Örtünecektir... Erkeğinden başka kimseye saçının telini bile göstermeyecektir... ***********... Ya haremdir ya da harem adayıdır... Peki, harem nedir?.. Hem 'yer' anlamına geliyor harem; evde, konakta, sarayda yabancı erkeğin giremediği 'bölüm, mahal, daire' yi vurguluyor... Hem de kadının ta kendisini dile getiriyor... Karı, zevce, eş, hanım, harem birdir... Eskiden ne derlerdi: - İlk hareminden bir çocuğu var... Harem mahremdir... Müslüman kültüründe erkeğin iliklerine işlemiştir bu tutku, inanç, duygu, eski deyişle 'kadına temellük' (kadını mülk edinme) erkeğin erkekliğinin şanındandır... Erkek kendi zayıflığını kadını cariyeleştirip köleleştirerek örtbas etmeye çabalar... ** Kadına bu eğitim daha çocuk yaştan verilmeye başlanır... El kadar kız çocuğunun başını örtmek neden?.. Genç kızı tesettüre mahkûm etmek neden?.. Öğüt nedir: - Başını açma!.. - Neden?.. - Günahtır!.. Başını tesettüre mahkûm edip kapatanın kafası, özgürlükle bilimselliğe nasıl açılsın?.. Ya sonra?.. İster kral zevcesi ol.. İster cumhurbaşkanı karısı.. İster başbakan eşi.. Haremsin.. Namahremsin.. Erkekle eşit değilsin.. İnsan değilsin.. Kadınsın.. İkinci sınıfsın.. Erkeğine biat etmekteki mükellefiyetini, çocuk yaştan başlayarak başını örten egemen kültür sana aşılıyor... ** Erkekler demokrasisinde kadını dışlamak, türbancıların marifeti... Türbancı, kadın değil.. Erkek.. Türkiye bu yüzden birbirine girdi.. Ve ikiye ayrıldı.. Türbancılar efendi.. Türbanlılar köle.. Ülkeyi avucuna alan emperyalistlerin bu yolda başarıya ulaştıkları kesin... Koskoca Türkiye türbancılarla bölücülerin avucunda kıvranıyor... Ve de vallahi şu Amerika yaman... Ne yapalım?.. Patronumuza teslim mi olalım?.. İlhan Selçuk
  3. NEREYE GIDIYORUZ Bence gidis herseyden önce Dünya barisina darbe ,kendi kültürümüze darbe ,ic huzura darbe,ibadetini bu ülkede huzur icinde yerine getirenlere darbe onlarin inanclarini siyasete yönlendirme darbesi.. onlarin inaclarini bir otoratiye baglama darbesidir Kültürler arası diyalog, Türban aracılıgıylami saglanacak bizim kültürümüzde hangi tarihte Türban yerini almistir,bizler dünya barisini bu sekildemi katkimiz olacak herseyden önce kendi kültürümüze en büyük darbeyi bu sekilde vurmus olmuyormuyuz! yillardir yurdumuzun herkösesinde kendi kültürünle yasayan köylü kadinimiza bu saatten sonra artik atin üzerinizdeki yazmayi ,sali, salvari atin bizler türbanimi tesettürümü sunacagiz diyecegiz!! Bu yerel kültürüde yapilan en büyük darbe degilmidir bu hangi Ahlak kurallarina sigar bu bir nevi kendi kültürümüze siddet uygulamak degilmidir...bu kendi halklarimiza dini kullanarak Asimilasyon yapmak degilmidir ,degilde nedir? halkin inanclari bir kiyafete indirgemek degilmidir kiyafetlerlemi halkimizin Dini yasam tarzi ölcülecek ,,dininde kullanmanin bir noktasi vardir oda birgün isyan eder unun icindirki yeryüzünde bir kitap yoktur? Bireysel girisime ve mücadelecilige önem vermemiz gerekirken ülkemizde ülkemiz ülkemizin sorunlari icin ,,ne yazikki Türbanla Kisilerin toplumda farklı olma egilimlerine ve kisisel özgürlüklerini bir Türban otoretisiyle elinden alinmak istenmektedir hedef budur.. SINIFA GIRERSEN SADECE BU INANCLA GIRERSIN söyleyin bu neyin darbesidir INANCLARADA .. BU MÜSLÜMANLIGADA EN BÜYÜK DARBE DEGILMIDIR... sen müslüman ben müslümanmi olacagiz o saattenden sonra? Efendi Türkler
  4. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Şimdi içim daha rahat Son bir iki haftanın siyasi gelişmeleri kitlelerde çok büyük bir tedirginlik yarattı. Korkular arttı, hükümete tepkiler başladı. Oysa ben altı yıldır ilk kez, olumlu düşünmeye başladım. Çünkü gördüm ki; hiçbir güç Türkiye nin temel direği olan laiklik ilkesini değiştiremez. Buna kimsenin gücü yetmez. Tehlike neredeydi biliyor musunuz: Takiye yapmalarında, gerçek amaçlarını gizlemelerinde. *** Biliyorsunuz altı yıldır Biz değiştik, modern olduk propagandası altında yaşıyoruz. Buna inanan insanların sayısı, tahmin edemeyeceğiniz kadar çoktu. Altı yıldır, hem içeride, hem dışarıda bunun doğru olmadığını, bir taktik olarak söylediklerini anlatmaktan yoruldum, bazen en yakın dostlarımı bile iknada güçlük çektim. Baksana adamlar her şeyi ne güzel götürüyor diyorlardı. Niyet okumayalım diyorlardı. İnsanlar değişir diyorlardı. Ben de durmadan elli yaşına kadar belli bir ideolojinin kamplarında beyinleri yıkanarak yetiştirilen, Deccal dedikleri Atatürk rejiminden intikam almak isteyen, İskilipli Atıf Hoca dan yola çıkarak İstiklal Mahkemeleri nin yüz binlerce Müslüman ı astığı yalanıyla büyüyen ve Tamam inşallah parolasını şiar edinen insanların kolay kolay değişemeyeceğini savunuyordum. Erbakan ın dizinin dibinde yetişen insanların, birdenbire hidayete erdiklerine değil, taktik değiştirdiklerine inanıyordum. Ama bunu anlatmanın ne kadar güç olduğunu bilemezsiniz. İnsanların çoğu bana inanmıyor, ben bu gerçekleri ortaya koyunca umutları ellerinden alınmış gibi üzülüyor, hatta öfkeleniyorlardı. *** Şimdi takke düştü, kel göründü. Özellikle basındaki ve iş çevrelerindeki insanlar pembe gözlüklerini teker teker çıkarmaya başladılar. Bu ortamı AKP ye borçluyuz. Çünkü onlar Velev ki siyasi simge olsun... diye başlayan süreçte, kendilerini bu kadar açık biçimde ortaya koymasalardı, bir takım insanlar yine aynı safiyet içinde onlara inanmaya devam edecekti. *** Benim başından beri söylediğim şudur: Ortalık netleşsin; herkes eteğindeki taşı döksün, niyetini söylesin. Eğer siyasi ortama bu netlik gelirse, korkmayın! Laiklik ilkesini delmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Çünkü laiklik evrensel bir insan hakkıdır. Fazla oy almak, bir partiye evrensel bir ilkeyi ortadan kaldırma hakkı vermez. Mesela; Güneydoğu da bir oylama yapsak ve -olmaz ama- töre cinayeti nin haklı olduğu yolunda bir çoğunluk oyu elde etsek; kızlarımızı öldürmeye mi başlayacağız? Meşru mu olacak bu cinayetler? *** Bu yüzden üzülmeyin. Laiklik ilkesini değiştirmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Yeter ki insanlar kandırılmasın. *** ............................
  5. Avrupa devletlerini yönetenler, hep uluslararasi olmaktan, dünyasal hükümetler kurmaktan bahsederler miting alanlarinda ve basinda.. ama, daima kendi memleketlerinin menfaatini savunur ve ulusalcidirlar milliyetcidirler... bizde ise, nutuk atarken, basinda, miting alanlarinda daima Dini milliyetcilikten yani arab milliyetciliginden bahsederler ama, uygulamada kendi memleketimizin menfaatini korumazlar..illa, dünya islam alemini ezen devletlerinin pesinden giderler ne garip...hemde kendisini doguranlari kafasina üniforma gecirerek!!! Efendi Türkler
  6. Avrupa'nın 49'uncu ülkesi Kosova Bugün 17 Ocak, saat 16.00'da Avrupa 49 ülke oldu. Kosova bağımsızlığını ilan etti. 51 ülke tanıyacağını açıkladı. KOSOVA'DA BAĞIMSIZLIK BAYRAMI.. Ve Kosovalıların rüyası gerçek oldu. Bugün 17 Ocak saat 16.00'dan itibaren Kosova bağımsızlığını ilan etti. Avrupa artık 49 ülke oldu. 51 ülke Kosova'yı tanıyacağını açıkladı. Aralarında Türkiye ve ABD de var. Tanımayacağını resmen açıklayanlar arasında Kıbrıs Rum Kesimi, İspanya ve Romanya yer alıyor. Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesi ve birçok ülke tarafından tanınacağının açıklanması, ister istemez KKTC'yi de akıllara getirdi. Bu konuda en çok Rusya bastırdı. Rusya lideri Vladimir Putin, geçen hafta bu konuda Avrupa ve ABD'ye ağır şekilde yüklendi. "40 yıldır KKTC'yı tanımıyorsunuz. Utanın" diyen Rus lider, Kosova'nın bağımsızlığına karşı çıkıyor. RUSYA İLE GÜRCİSTAN ARASINDA KRİZ Sırbistan ve Rusya bağımsızlığa karşı çıkıyor. Rusya Kosova’nın tanınması halinde, Gürcistan’daki özerk bölgeler Abazya ve Güney Osetya’yı tanıyabileceği imasında bulundu. Moskava’nın bu çıkışına tepki gösteren Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikhail Saakaşvili, Abhazya ve Güney Osetya’yı koruyacaklarını açıkladı ve Rusya'ya nota verdiklerini söyledi. AMERİKAN BAYRAKLI KUTLAMALAR Kosova Başbakanı Haşim Taci, bağımsızlık ilanı için Meclisi, Türkiye saatiyle 16.00’da topladı. Taci "Tarihi bir gün yaşıyoruz" dedi. Bu açıklamanın ardından Priştine’de halk, ellerinde Kosova ve Amerikan bayraklarıyla sokaklara döküldü. SIRPLAR SOKAKLARA DÖKÜLÜP PROTESTO ETTİ Bağımsızlık ilanının ardından, geniş katılımlı kutlamalara geçildi. Sırbistan’da ise Kosova’nın bağımszılığına karşı çıkan yüzlerce kişi, başkent Belgrad’da yürüdü. AB Dönem Başkanlığını yürüten Slovenya’nın Belgrad’daki Büyükelçiliğinin önünde toplanan, Sırp bayrakları taşıyan bin dolayında gösterici, “Kosova Sırbistan’ın kalbidir” diye slogan attı. Göstericilerin liderleri, Slovenya elçiliğine dilekçe vermek istedi. Göstericiler, dilekçede, “Özgür ve demokratik Sırbistan, Sırbistan’ın ve Kosova’nın sözde demokratik Avrupa’da ırzına geçilmesine tanık olmaya hazır değildir” diye yazdı. Dilekçede, Sırp halkından “bu yasa dışı tiranlığa karşı ayaklanması” çağrısında bulunuldu. Polis elçiliği kordon altına aldı, ondan fazla polis aracı elçilik ve kentin tek camisinin çevresinde hazır bekledi. Gösteride olay çıkmadı. AB KOSOVA'YA 2 BİN GÖREVLİ GÖNDERİYOR AB, Kosova Polis ve Yargı Misyonu (EULEX) çerçevesinde bölgeye 2 bin görevli gönderecek. Buna göre, bin 400 polis ve 600 yargıçla savcıdan oluşacak AB Misyonu'nun görevi, Kosova'da asayiş, hukuk, ceza, gümrük düzeninin işleyişini gözetlemek olacak. Kosova basınına göre, EULEX görevlilerinin pazartesi gününden itibaren gelmesi bekleniyor. Bu arada BM yönetimine olduğu gibi, AB misyonuna da karşı olduğunu bildiren "Vetvendosje" (Kendin karar al) Hareketi üyeleri, tüm Kosova'da duvarlara "UNMİK ve EULEX'e Hayır" şeklinde sloganlar yazıyor. "Vetvendosje" hareketi, Kosova'nın kendi kaderini kendisinin belirlemesi gerektiğini savunuyor ve çözüm olarak da referandum yapılmasını öneriyor. DÜNDEN BUGÜNE KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIK YÜRÜYÜŞÜ Kosova 1968'de Yugoslavya Federasyonu'nun eyaletlerden biriyken Kosovalı Arnavutlar, ilk kez bağımsızlık yanlısı gösteriler yaptı. Kosovalı Arnavut ayrılıkçılar ilk gösterilerin üzerinden uzun süre geçtikten sonra Yugoslavya Federasyonu'nun dağılma sürecine girmesiyle birlikte 1991 yılında ayrı bir cumhuriyet olarak bağımsızlığını ilan etti, ancak sadece komşusu Arnavutluk tarafından tanındı. 1996 yılında bağımsızlık yanlısı Kosova Kurtuluş Ordusu-KLA ortaya çıktı ve bazı polis hedeflerinin bombalanması eylemlerini üstlendi. Sırp polisinin 1998 yılının mart ve nisan aylarında ayrılıkçı Kosovalı Arnavutlara yönelik operasyonlarında onlarca kişi öldü. Sırplar yapılan referandumla Kosova konusunda uluslararası arabulucuğu büyük çoğunlukla reddetti. Uluslararası toplum Yugoslavya'ya yeni yaptırımlar uygulamaya başladı. KLA, 1998 yılının temmuz-eylül ayları arasında, Sırpların bozgununa uğramadan önce, Kosova'nın yüzde 40'ında denetimi ele geçirdi. Sırp güçleri köylere saldırdı, Kosova'nın merkezinde 22 Kosovalı Arnavutu öldürdü. 1998 ekiminde NATO müttefiklerine Sırp askeri hedeflerine karşı saldırı yetkisi verildi. 15 Ocak 1999'da Racak bölgesinin dışında 45 Kosovalı Arnavut Sırp güçlerince öldürüldü. Uluslararası yetkililer, sorumlular hakkında savaş suçu soruşturması başlatılmasını istedi. Mart ayında Belgrad yetkilileri, uluslararası toplumun üzerinde mutabakata vardığı barış anlaşmasını reddetti, Arnavutlar ise imzaladı. 24 Mart 1999'da NATO, Yugoslavya'ya karşı 78 gün sürecek hava saldırılarına başladı. Mart-Haziran ayları arasında Sırp güçleri, 800 bin Kosovalı Arnavut'u Makedonya ve Arnavutluk'a sürdü. 10 Haziran 1999'da Yugoslavya lideri Slobodan Miloşeviç, hava harekatının durdurulması karşılığında NATO'nun Kosova'da asker konuşlandırması ve bölgenin BM misyonu tarafından yönetilmesini öngören teklifi kabul etti ve askerlerini Kosova'dan çekmeyi onayladı. NATO önderliğindeki 50 bin kadar barış gücü askeri Kosova'da konuşlanmaya, Sırplardan kaçan Kosovalı Arnavutlar da evlerine dönmeye başladı. 6 Ekim 2000'de seçim yenilgisini kabul etmeyi reddeden Miloşeviç, kitlesel gösterilerin ardından istifa etti. 28 Haziran 2001'de Miloşeviç, savaş suçlarından yargılanmak üzere Hollanda'nın Lahey kentindeki uluslararası savaş suçları mahkemesine teslim edildi, ancak mahkemesi tamamlanamadan öldü. 2002 yılı şubatında Kosova parlamentosunu seçti, İbrahim Rugova başkan oldu. Ekim 2003'te Sırplar ve Kosovalı Arnavutlar 1999 yılından bu yana ilk kez doğrudan görüşmelere başladı. 2004 martında Kosovalı Arnavutlar Sırplara saldırarak, savaştan beri en kötü şiddet olaylarını imza attı. Ocak 2006'da başkan Rugova başkent Priştine'de akciğer kanserinden öldü. Kosova'nın gelecekteki statüsüyle ilgili görüşmeler BM'nin öncülüğünde şubat ayında başladı. Sırbistan'da yapılan referandumda Kosova'nın Sırbistan'ın bölünmez bir parçası olduğu ilan edildi. 26 Ocak 2007'de BM'nin Kosova temsilcisi Martti Ahtisaari, Kosova'ya gözetim altında bağımsızlık verilmesini öngören planını açıkladı. Rusya, Ahtisaari'nin teklifini 2007 nisanında yapılan BM Güvenlik Konseyi toplantısında reddetti. ABD Başkanı George Bush, haziranda Kosova'nın daha fazla gecikmeden bağımsız olması gerektiğini söyledi. Temmuzda Kosova, BM'nin yürüttüğü Kosova sürecinin başarısız olduğunu belirterek, yıl sonuna kadar bağımsızlığın ilan edilmesi çağrısında bulundu. Nihayetinde Kosova Başbakanı Haşim Taçi, 17 Şubat 2008'de bağımsızlık ilan edeceklerini açıkladı. Bugün 17 Ocak, saat 16.00'da Avrupa 49 ülke oldu. Kosova bağımsızlığını ilan etti. 51 ülke tanıyacağını açıkladı.
  7. bu robot´lar aramizda dolassaydi ne olurdu?onlara ilgi duyan askini sevgisini veren olurmuydu dersiniz!
  8. Örnek mi? Al sana örnek Bugünlerde "fikir özgürlüğü" ayaklarıyla Mustafa Kemal'e saldırmak, moda. *** En çok sarıldıkları argüman da şu... "Her yerde Atatürk'ün ismi var... Stadta, havaalanında, üniversitede... Caddeye bile Atatürk ismi konuluyor. Gelişmiş ülkelerde var mı böyle şey?" *** E soralım o halde... *** ABD'nin başkenti nere kardeş? *** Kim o Washington? Portakal mı? *** Başkent kesmemiş, eyalete koymuşlar Washington'ın ismini, eyalete... Washington Köprüsü. Washington Caddesi. Washington Üniversitesi. Washington Lisesi. Washington Enstitüsü. Washington Anıtı. Washington Katedrali. Washington Cemiyeti. Washington Meydanı. Washington Gölü. Washington Dağı. Washington Müzesi. Washington Otoyolu. Washington Kütüphanesi. Washington Hastanesi. Washington Hipodromu. *** Hani dikta? Sayayım mı daha? *** Gazetesi var. Washington Post. Washington Times. Basketbol takımı var. Washington Wizards. Futbol takımı da var. Washington Redskins. *** Parasında var. Pulunda var. Yetmedi mi? *** Washington Locası. Washington Sanat Galerisi. Washington Terminali. Washington Limanı. Washington Parkı. Washington Şarabı. Washington Yat Kulübü. Washington Operası. Washington Denizaltısı. Washington Uçak Gemisi. Washington Bursu. Washington Ormanı. Washington Balesi. Washington Film Festivali. Washington Oteli de var. Washington Restoranı da. *** Çünkü "ahde vefa" diye bir şey var. A ruhsuz. /YILMAZ ÖZDİL
  9. 'Koyun gibiyiz' gerçek çıktı 'Koyun gibiyiz' gerçek çıktı Bilim adamları açıkladı: Kalabalık gruplar halindeki insanlarla koyunlar arasında devranış biçiminde fark yok. Bazen insanlara da "Koyun sürüsü gibi" denilmesine içerleyebiliriz. Ama bu deyim gerçek çıktı. Bilim adamları üşenmedi araştırdı. Sonuç şaşırtıcı çıktı. Çünkü kalabalık gruplar halindeki insanlar gerçekten koyun sürüsü gibi davranış gösterdi. Araştırmacılara göre kalabalık insan grubuyla koyun sürüsü arasında yok denecek kadar az fark var, çünkü her iki durumda da bazı kişiler grubun diğer kısmını yönlendiriyor. Davranışı yüzde 5 belirler yüzde 95 buna uyar Kalabalık grupların davranışlarını anlayabilmek için bazı testler yapan Leeds Üniversitesi’nden bilim insanları, kalabalık bir grup halinde olması durumunda insanların koyun ya da göçmen kuş sürüleriyle arasında pek fark olmadığı sonucuna vardı. Buna göre yüzde 5’lik bir azınlık grubu etkileyebilir, yüzde 95 çoğunluk bunun farkına varmadan azınlığı izler. Bu sonuca varmak için araştırmacılar büyük bir salonda kobay grubunu gelişigüzel yürüttü. Grup içindeki bazı kobaylara yer değiştirme “emri verildi”. Bir süre sonra aralarında iletişim kurmaları engellenen grubun “örgütlendiği” ve tamamının bu kobayları izlediği görüldü. Yönlendirilenler bunun farkında bile değil Farklı büyüklükte, “yönlendirenlerin” sayısının farklı olduğu başka testler de aynı sonucu verdi. Gruptakilerin sayısı arttıkça “motor unsuruna” gereksinim azaldı. Örneğin 200 kişinin bulunduğu bir grup için yüzde 5’lik yönlendiren azınlık yeterli oldu, üstelik bu kişilerin çoğu yönlendirildiklerinin farkına varmadı. "Animal Behaviour" dergisinde yer alan araştırmanın sonuçlarının kalabalık grupların davranışları ve felaket durumunda olay yerinin boşaltılması stratejilerine ışık tutmaya yarayabileceği belirtildi.17 Şubat 2008
  10. Ata konya , Pata konya, Rize konya ,, KONYA KONYA
  11. Sayin muki bunlarin mücadelesi Dinimizi anlamak degil bunlarin hicbiri dini bilmez bildikleri kendilerininde anlamadigi birkac ayet,, anlasalardi Türbanlıların günlük giyimlerini savunarak bizlere Ahlak dersi vermeye kalkmazlardi.. bakin savunmalari gereken !! karacarsafi bile beyaz demeye basladilar.. bunlar kendi ruh hallerinle asilasyon yasiyorlar Efendi Türkler
  12. :clover: evet ya bu kadar basit öyle degilmi sayin demirefe Devletin din karnavalına dönmemesi, tesettür gerçek bir aşk ve sabır mücadelesi veriyormus !!! seriat deseydi daha net olurdu! sanki kadinlari baska erkeklerin yaninda calistiracaklari yürek var !!! hadi okusun hemsire olsun yirmi yasinda hasta bir gencin uzvunu tutup cisini yaptirsin ülkemizde ,ve dünyada ne zamandan beri geleneksel giysiler bir ünüforma haline getirilip onun savasi verildigi görülmüs.. bu topraklar görmüsmü bir ninenin esarpi icin bir aşk ve sabır mücadelesi verdigini? Türbanı taktın mı 'şeriat istiyorum' demektir evet seriat istiyorum demektir hosgörü hosgörü bizden hep hosgörü ülkeyi getirdiginiz nokta bu nokta ... sanki bu ülke kuruldugunda türban vardi !! esarp vardi esarp birde kilikkiyafet devrimi .. seriatcilarla laiklerin bir arada yasamasi mümkün degildir gerekirse bu sefer televizyonlarda agladigimizi sananlara aglamadan tekrar kilik kiyafet devrimini masaya arzuladiklari sekilde ortaya koruz! orasi medeni siniflar orda insanlar bir ünüformanin icinde namuslu namussuzlar diye ayrilamaz orda egitim gören herkes yeri gelince bir hastanin yatalak hastanin her uzvunu tutabilmeli? bu ülke Arabin hergün degisik yansiyan yazisinin gölgesine siginarak vatandaslari bölmeye calisanlara birakilmayacak kadar büyüktür.. Efendi Türkler
  13. İşte ünlü İslamcı masonlar Mason olan ünlü İslamcı mücahitler Dinci basının nakaratı günlerdir sürüyor: "Masonlar düğmeye bastı!" "Laiklik mitinglerinin arkasında mason locaları var!" "Başörtüsü yasağını mason biraderler savunuyor!" Hiçbir belge ve bilgiye dayanmadığı halde bu iddiaları sürekli tekrarlayan dinci basın, bu topraklara masonluğu kimlerin getirdiğini; önde gelen bazı din adamlarının mason olduğunu biliyor mu? Sürekli alıntı yaptıkları, mücadelesinden övgüyle bahsettikleri bazı "İslamcı mücahitlerin" mason localarına kayıtlı olduğundan haberdar mı? Başörtüsü konusunda mason din adamlarıyla aynı görüşte olduklarını tahmin edebiliyorlar mı? Tarihleriyle yüzleşmeye hazırlar mı? İşte soruların yanıtları... BUGÜN Türkiye’de başörtüsü merkezli tartışmaların benzerini tam 100 yıl önce Osmanlı’nın gazete ve dergileri de yaptı. 23 Temmuz 1908 tarihi, kimilerine göre sadece II. Meşrutiyet’in ilanıdır; kimilerine göre ise bir burjuva devrimidir ve Kemalist devrimlerin temelidir. II. Meşrutiyet, Osmanlı’nın siyasal ve kültürel hayatında köklü dönüşümlere neden oldu. En büyük devrim ise kadının toplumsal hayattaki yeri konusunda oldu. Kadın sokağa çıkmaya, çalışmaya, dergi/gazete çıkarmaya, dernekler kurmaya, dükkánlar açmaya, sinemaya-tiyatroya gitmeye başladı. Bu durum tartışmaları da beraberinde getirdi. Dönemin yayın organlarında kadın merkezli tartışmalar oldu. Üç grup vardı: Batıcılar, Türkçüler ve İslamcılar... Musa Kazım Efendi ÖRTÜNMEYİ SAVUNAN MASON DİN ADAMI İslamcılar, kadınların evden çıkmalarından hiç hoşnut değillerdi. Bunlardan biri de, Şeyhülislam Musa Kázım Efendi’ydi: "Şeriatımızda emredilen şeylerden biri de Müslüman kadınların kendilerine mahrem olmayan kimselerden örtünmeleridir ki; o da saçları dahil vücutlarını ziynetten (süsten) arındırılmış bir şeyle, şehveti celp etmeyecek bir elbiseyle örtmekten ibarettir." "Eve ait vazifeleri kadına, ev dışındakileri kocaya yüklemek gerekir. Bunun aksi olamaz." "Bir de kadınların yaratılış gayeleri, onların sırf dünyaya çocuk getirmeleri ve o çocukları terbiye etmelerinden ibarettir." "Çok kadınla evlilikte, insanlığa ve medeniyete aykırı bir şey yoktur." (Sırat-ı Müstakim, sayı 1, 2, 3; yıl 1908; Aktaran İ. Kara, Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi, I) Bu sözlerin sahibi Musa Kázım Efendi (1858-1920) bir Şeyhülislam’dı. Ve aynı zamanda masondu. Osmanlı’nın "ilerici partisi" İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesiydi. Nakşibendi’ydi... Türkiye’nin en büyük mason kuruluşu, "Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Mason Locası" belgelerinde, mason olan ünlü din adamları arasında sadece Şeyhülislam Musa Kázım Efendi yoktu. Üç şeyhülislam vardı... Mustafa Sabri Efendi Osmanlı Devleti’nin 118. Şeyhülislamı Mehmed Ziyaüddin Efendi (1846-1917) de masondu... Mason şeyhülislamlardan biri de Mustafa Sabri Efendi (1869-1954) idi. Kadınların bırakın çalışmasını, tek başına sokağa çıkmasına bile karşıydı. Yani, kadın toplum hayatı içindeki yeri konusunda "mason biraderi" Şeyhülislam Musa Kázım Efendi ile aynı görüşteydi. Ama ayrı oldukları konular da vardı: "Biraderi" Musa Kázım Efendi’nin üyesi olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne muhalifti. Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın üyesiydi. Bu farklılığı yazmamın nedeni var: Dinciler, tüm masonları aynı siyasal görüşte sanıyor! Bunun örneklerini görmeye devam edeceğiz... Bugün birçok masonun, "biraderleri" Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin şu görüşlerini öğrendiklerinde çok şaşıracağına eminim: "Benim elimden gelse Türkleri Arap yaparım, diğer Müslümanları da. Bunların vaktiyle Araplaşmadığına da çok eseflenirim. Arap dili, ne Türk diliyle ne de Çerkez diliyle kıyas kabul etmeyecek derecede üstünlüğe sahip olduğundan, insanın, milliyetin küçüğüne sahip olup da onunla iftihar edeceğine büyüğüne sahip olarak onunla iftihar etmesi daha kárlı ve makul olur." (Yarın Dergisi, 14 Nisan 1930) Bu düşüncede bir din adamının, Kuvayı Milliyecilere karşı fetva vermesine, Sevr Antlaşması’nı savunmasına şaşırmıyorsunuz. Ve dolayısıyla Mustafa Kemal’in, Şeyhülislam Mustafa Sabri’yi 150’likler listesine koyup yurtdışına kovduğunu da anlayabiliyorsunuz. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Türkiye’deki Gümrük ve Tekel Bakanlığı ve Başbakanlık yapmış olan Suat Hayri Ürgüplü’nün babasıydı. Başbakan Ürgüplü de masondu. İşin garip yanı, kardeşi gibi, siyasetle ilgilenen ve Demokrat Parti’den milletvekili olan Münip Hayri Ürgüplü’nün de ağzından İslam, Müslümanlık vb. sözcükler düşmezdi! Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Mason Locası belgelerinde, mason olan din adamları listesi; Müderris Mahmud Esad Efendi, Berlin Sefareti Başimamı Mustafa Hafız Şükrü, Sefaret İmamı Haşim Veli, bir dönem Darülfünun’da rektörlük yapan Babanzade Ahmed Naim Bey dile sıralanıyor. Bu isimler öyle sıradan kişiler değildi. Örneğin; Babanzade Ahmed Naim Bey (1872-1934), siyasal İslamcı düşünürlerin önde gelen isimlerindendi. İslamcı fikir hayatının oluşmasında büyük payı vardı. Milliyetçiliğe karşıydı: ’TÜRKLÜK DEĞİL MÜSLÜMANLIK ÖNEMLİ’ "İrşadlarınız, hizmetleriniz ’Türklük’ adına değil ’Müslümanlık’ adına olsun. ’Türkler’ hitabı yerine daima ’Müslümanlar’ hitabını kullanınız. Cengiz’in yasasını bilmek, İlhan’ın yurdunu tanımak, Altınordu’yu anmak bize lazım değil. Bize Muhammed’in şeriatı, İslam yurdunu, İslam mücahitlerini bilmek, tanımak lazım gelir." (Ahmed Naim, İslam’da Dava-yı Kavmiyet. s. 18) Laikliğe karşıydı: "Hükümeti, dini korumak ve emirlerini yerine getirmekle şeran vazifeli bilen halkımız, hükümetin bu vazifeden imtina ettiğini hoş gördüğü gün, diğer dini vazifelerini de buna bağlı olarak ahlaki davranışlarını da, içtimai vazifelerini de ihmal eder." (Sebilürreşad Dergisi, 1918) Siyasal İslamcı Babanzade Ahmed Naim, son devrin mutasavvıflarından Fatih Türbedarı Ahmed Amiş Efendi’nin de damadıydı. Sebilürreşad Dergisi’nin yazarlarındandı. Sebilürreşad Dergisi deyip geçmeyiniz, bugün yayın hayatını sürdüren dinci gazete ve dergilerin temeli orasıdır! Peki, Sebilürreşad nasıl doğdu? Ve masonlarla ne ilgisi vardı? Dinci basının arkasındaki masonlar Sebilürreşad, "Müslümanların uyandırılması ve yüceltilmesi için" çıkarıldı. Derginin adı konusunda Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa bir teklifte bulundu: "Kuran’dan bir sayfa açalım, ne isim çıkarsa oradan alalım." Besmeleyle bir sayfa açtı. "İttebiuni ehdiküm Sebilürreşad" ayeti çıktı ve isim bulundu: Sebilürreşad. Abbas Halim Paşa Aralıklarla da olsa 1908’den 1965 yılına kadar yayımlanan dinci Sebilürreşad’ın mali kaynağı Kavalalı Ailesi’ydi. Osmanlı’nın son yıllarını okuduğunuzda karşınıza sık sık "Sadrazam Mısırlı Said Halim Paşa"; "Vezir Mısırlı Halim Paşa"; "Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa" gibi "Mısırlı Paşalar" çıkar. Ancak bu aile "Mısırlı" değildir! Kavala Ailesi’nin atası ünlü Osmanlı paşası Selanik/Kavalalı Mehmed Ali Paşa’ydı. Aile Mısır’a hákim olduktan sonra "Kavalalı" adını bırakıp "Mısırlı" adını kullanmaya başladı. Sebilürreşad Dergisi’nin isim babası ve finansörü Abbas Halim Paşa, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu; Abdulhalim’in oğluydu. Said Halim Paşa Abbas Halim Paşa’nın ağabeyi ise ünlü bir isimdi: İttihat ve Terakki döneminde, dört yıl (1913-1917) sadrazamlık yapan Said Halim Paşa. Sadrazamlıktan önceki görevi, İttihat ve Terakki Cemiyeti Genel Sekreteri’ydi; yani öyle sıradan bir İttihatçı değildi. Kardeşi Abbas Halim Paşa ise İttihat ve Terakki döneminde önce Bursa Valisi, sonra Nafia Nazırlığı yaptı! Ne diyor siyasal İslamcılar: "İttihatçıların arkasında masonlar vardır!" Sanki dinci Sebilürreşad’ın arkasında yoklar. İslamcı Sebilürreşad’ın yazarı Sadrazam Said Halim Paşa (solda) aynı zamanda masondu! (İlhami Soysal, Türkiye’de ve Dünyada Masonlar, s. 380.) İngiliz kaynaklara göre iki kardeş de masondu: İngiltere’nin İstanbul Büyükelçisi Sir G. Lowtherin, İngiltere Dışişleri Bakanı Sir C. Harding’e gönderdiği "gizli" mahreçli raporlarda, İttihatçı-Yahudi ve Mason ilişkisini isim isim anlatmaktadır. (Prof. Eli Kidor, "Arabic Political Memories and Other Studies" Londra 1974; Aktaran, Gündüz Gazetesi, 19.5.1998.) Durun bitmedi. Ailece masondular! Abbas Halim Paşa ile Said Halim Paşa’nın babaları Prens Muhammed Abdülhalim Paşa da mason idi. Üstelik Fransız Yüksek Şûra (Büyük Doğu/Grand Orient) üyeliğine kadar yükselmiş önemli bir masondu. Mason olmakla kalmadı; 1861’de Fransa Maşrık-ı Azam’ından patent alarak, "Şûra-yı Ál-i Osmani" adında Osmanlı locasını kurdu!.. Türkiye’deki masonlar aynı zamanda iyi bir Müslüman’dır. Ama gel gör ki dincilere bunları anlatmak zordur. "Mısırlı" ailesinde mason çoktu: 1909’da kurulan Türkiye Büyük Locası’nın kuruluşuyla ilgilenmesi için Avrupalı "büyük üstadlar" kimi görevlendirdi dersiniz: Mısırlı Prens Aziz Hasan Paşa’yı! Yani Abbas Halim Paşa ile Said Halim Paşa’nın amcaoğlunu... Sadrazam Said Halim Paşa, Sebilürreşad’da bakın neler yazdı: "Müslümanların kurtuluşu ve saadeti onların tam olarak İslamlaşmalarındadır." (Aktaran Kara, cilt I s 114) "Osmanlı siyasi birliği, Avrupa Hıristiyan hükümetlerinde olduğu gibi milliyet esasına değil, İslam birliği ve kardeşliği esasına dayanmaktadır. (...) Kanun-u Esasi’mizi seçerken çok aldanmış olduğumuzu itiraf etmemiz lazım gelir." (İbid s. 144-145) Sadece Sebilürreşad’ı desteklemediler. Abbas Halim Paşa, Prof. Ömer Ferit Kam gibi "İslamcı düşünürleri" eğitim öğrenim için Avrupa’ya gönderdi. Mehmet Akif Ersoy’un Mısır’daki finansörüydü. İlginçtir: Her taşın altında mason parmağı arama paranoyaklığı Sebilürreşad ile Türk basınına girdi. Sebilürreşad hem masonlardan para aldı hem de her taşın altında mason aradı! Dün bugünden farklı değil. Dinci gazeteler masonları önce en yakınlarında aramalıdır! Soğuk savaş ürünü İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği ve Aydınlar Ocağı kadrolarına bakmalıdırlar. İşe, İlim Yayma Cemiyeti başkanlığı yapmış, hac ticaretiyle ilgilenmiş ve bu arada 9 Kasım 1967 tarihinde Murad Locası’na kaydolmuş bir dinci kardeşleriyle başlayabilirler. Bu kesmezse, dinci önderlerinin hayatlarını incelesinler. Hadi ikisini biz yazalım. Mason İslamcı lider DİNCİ Sebilürreşad’ın káğıdı ve parasının nereden/kimlerden geldiği ortada. Bunu öğrendik... Peki... Bu derginin düşünce ideoloğu kimdi: Cemaleddin Efgani... Cemaleddin Efgani Said-i Nursi, Mehmet Akif, Eşref Edip, Şemsettin Günaltay, Said Halim Paşa gibi dergi yazarları en çok ondan etkilendi. Cemaleddin Efgani ve öğrencisi Muhammed Abduh’un makaleleri Sebilürreşad’da sık sık yer aldı. Ama nedense "Doğu’nun Çırpınan Şahini" Efgani ve öğrencisinin gizli kimlikleri bu yayınlarında pek geçmedi... Oysa... Cemaleddin Efgani masondu! Kahire’deki Şarkın Yıldızı Locası’na 7 Temmuz 1868’de girmişti. Numarası 1355 idi. "Mısır’da kurulan mason localarının başına Cemaleddin Efgani ve ondan sonra Muhammed Abduh getirildi. Bunlar Müslümanlar arasında masonluğun yayılmasına çok yardım ettiler." (Yahudilik ve Masonluk s. 350) Muhammed Abduh "Efgani’nin talebesi Abduh gibilerin kimler tarafından destek gördüğüne dair zamanında İngiltere’nin Mısır sömürge Valisi Lord Cromer’in söylediği şu söz ibretliktir: Kuşkusuz İslami reformist hareketin geleceği Şeyh Muhammed Abduh’un çizdiği yolda ümit vaat ediyor. Ve o yolun yolcuları Avrupa’nın her türlü yardım ve teşviklerine layıktırlar." (M. Muhammed Hüseyin, Modernizmin İslam Dünyasına Girişi, s. 9192) Mason Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi de, Abduh ile ilgili şunları söyledi: "Üstadi Efgani vasıtasıyla, masonluğu Ezher’e idhal (sokan) eden odur." (M.Sabri Efendi, Mevkıfu’l-Akl ve’l-ilm ve’l-Alem, Beyrut 1314, c. I s. 133)" (21.10.2004) Tarihte sürpriz çok! Cemil Meriç "Umrandan Uygarlığa" kitabında şöyle yazdı: "Zavallı Türk intelijansiyası! Kimlerin peşinden gitmemiş. Düşmanları dost, dostları düşman olarak tanımış. Peygamber’in adını anmaya cesaret edemeyen bir Efgani’yi Peygamber kadar saygıya layık görmüş." Bugün durum farklı mı sanki? Daha ayrıntılı bilgi isteyenler, "Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı/Efendi 2" kitabıma bakabilirler.soner yalcin
  14. Eski Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz: Türban şart değil Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, türbanın siyasal malzeme olarak kullanıldığını kaydederek,"Türban Müslümanlığın olmazsa olmaz şartı değildir. İSTİSMAR ÖNLENMELİ Yılmaz, başörtüsünün müslümanlığın olmazsa olmaz şartlarından biri olmadığını vurgulayarak, “Öyle olsaydı başı açık kadınların müslümanlıkla alakası olmazdı. Bu Kabul edilebilir birşey değil dedi. Türban sorununun ancak sosyal mutabakat ile çözülebileceğini belirten Yılmaz, mutabakatın mümkün görünmediğini ancak bu konunun istismar edilmesinin engellenmesi gerektiğini söyledi. Siyasetçilerin türban sorununu siyasi malzeme olarak kullandığını ve işi daha karmaşık hale getirdiklerini kaydeden Yılmaz, “Özgürlük verilecekse herkese verilmelidir. Diğer dinlere mensup öğrenciler de bu haktan yararlanmalıdır. Sadece türbana serbesti getirilirse sorun çözülmez dedi. ...............
  15. ****** Atatürk inancsiz olsaydi Araplar gibi ülkesini ABD nin cizmeleri altinda gezdirirdi?
  16. Ne oldu saatlerce bunlarimi buldunuz biraz daha gayret dogruyu bulacaksiniz Ziynetinizi, yani gerdanlığınızı örtün'' anlamı yanına 'yerleri' kelimesini nasil ilave ettiklerini bulacaksiniz??? Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, ezanın Türkçe okunmasını ve Kuranın Türkçeye dogru düzgün çevrilmesini boşunami istediler! herhalde birde bunlari düsün.. belki birseyleri yakalayabilirsin!! ,,KILIK VE KIYAFET DEVRİMİ !!!! Bu ayetin nasil saptirildigini ortaya koymuyormu bu devrimi gerceklestiren ezanın Türkçe okunmasını ve Kuranın Türkçeye cevrilmesini neye dayanarak ister??
  17. 100 bin nitelikli işsize Norveç umudu doğdu 100 bin nitelikli işsize Norveç umudu doğdu ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Norveç ile Türkiye arasında çalışma ve sosyal güvenlik konularındaki ilişkilerin devam etmesi halinde Türkiye’den önemli oranda iş gücünün Norveç’e gitme imkanı olabileceğini bildirdi. Norveç’li bakan, "100 bin nitelikli işçiye ihtiyacımız var" dedi. Bakan Çelik de, "6 ay içinde 100 bin nitelikli işgücünü hazırlayabiliriz" karşılığını verdi. Norveç Çalışma ve Sosyal Kapsama Bakanı Bjarne Hakon Hanssen, ülkesinde birçok işletme sahibinin kendisine, "İhtiyacımız olan işgücünü nereden bulabiliriz" diye sorduklarını belirterek, "Türkiye’de nitelikli işsizler var" diye ekledi. Çelik, konuğuyla bakanlık makamında yaptığı görüşmenin ardından özetle şu açıklamayı yaptı: "Norveç ile Türkiye’deki çalışma hayatı ve sosyal güvenlik konularında değerlendirmelerde bulunduk. İki ülke arasında sosyal güvenlik anlaşması var. Bu anlaşmayla ilgili taleplerimizi ilettik, Sayın Bakan da, konuya sıcak yaklaştı. Fert başına milli geliri 50 bin doların üzerinde ve işsizlik sorunu yaşanmıyor. Buna karşılık nüfusu yaşlanıyor ve iş gücü piyasalarının genç işgücüne ihtiyacı var. Türkiye’de ise yoğun bir iş talebi var. Norveç’in bu iş gücü talebine Türkiye’nin ne şekilde cevap vereceği konusunu konuğumla değerlendirdik." ...................................
  18. Almanya'da Türklerin yaşadığı binada yangın! 3 ayrı yerde başlayan yangında kundaklama şüphesi var A.A Ludwigshafen�daki yangının nedeni henüz ortaya çıkmadan, Aldingen kentinde de yine Türklerin oturduğu bir binada yangın çıktı. Bu kez otomobiliyle geçen birinin yangını görüp tüm zilleri çalması üzerine binadaki herkes dışarı çıkarak kurtuldu. Almanya'nın Baden-Württemberg eyaletindeki Aldingen kentinde, çoğunlukla Türklerin oturduğu bir binada yangın çıktı. Polis, yangında ölen ya da yaralanan olmadığını, yangının üç ayrı yerde çıkması nedeniyle kundaklamadan şüphe edildiğini bildirdi. Otomobiliyle yoldan geçen bir kişinin yangını fark ederek, binanın tüm zillerine basması sonucunda burada oturan 9 yetişkin kişinin ve 5 çocuğun dışarıya çıkarak kurtuldukları kaydedildi. Söz konusu binanın, Ludwigshafen kentindeki bina gibi büyük ölçüde ahşap olduğu, bu nedenle yangının giriş katından üst katlara çok hızlı bir şekilde yayıldığı ifade edildi. .......................
  19. Kadir İnanır'ın türban yorumu 'Toplum fena gerildi. Bence hiç hoş olmadı. Bir sanatçı olarak böyle gergin ve tedirgin bir toplumda yaşamaktan dolayı üzünt duyuyorum. Ülkede her şey gayet güzel giderken birdenbire toplumun genelinde bir gerginlik oluştu ve bu hiç hoş değil.' ..........................
  20. Bu ayetin nasil saptirildigini ortaya koymuyormu ,,KILIK VE KIYAFET DEVRİMİ !!!!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.