Zıplanacak içerik

sarıgöl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sarıgöl tarafından postalanan herşey

  1. Mecazi anlamda kalp "duyguları,cesareti,korkuyu" temsil eder. duygu nedir?cesaret nedir?korku? nedir. birde mecaz, müteşabihat. muhkem nedir?. Akıl mı,zeka mı,? Mantık ı üreten düşüncemi? Hangi ayet i örnek veriyorsun. "Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir." (Isra Suresi 85) Ruh; insana hayat veren ve onu düşünen, anlayan, idrak eden bir kişi haline sokan maddi olmayan, ölümsüz varlık. İnsanlık tarihinin belki de ilk dönemlerine kadar uzanan ve insanları üzerinde düşündürmeye sevkeden ruh. Peki İslamdan önce ve hala İslam dışındaki inanışlarla başlayalım ruh hakkında bilinenlere, bilindi sanılanlara. * Eski Mısır ve Çinliler ikili ruh inancına sahiptiler. * Mısırlılar, ölümden sonra bir ruhun cesedin yanında kaldığına, diğerinin ise ölüler diyarına gittiğine inanırlardı. * Çinliler, insanın ölümüyle birlikte kaybolan bir ruhu yanınd ölümden sonrada yaşayan ve kendisine tapınılması gereken üstün bir ruhun (Hun) varlığına inanmaktaydılar. * Yunan felsefesinde ruh kavramının içerdiği anlam, dönmelere ve felsefi akımlara göre değişmiştir. Epikuruscular ruhun beden gibi atomlardan meydana geldiğini ileri sürerlerken, Platoncular ise, ruhu ilahlarla soy birliğine sahip, madde ve cisimden soyut bir tözsel ilke olarak kabul ediyorlardı. * Hristiyanlıktaki ruh anlayışı, antik batının putperest etkisiyle vahiy gerçeğinden farklı bir platforma oturtulmuştur. Mesela, Allah bir ruh olarak telakki edilir ve Ruhul Kudüs (Cebrail), teslis inacının bir unsuru olarak Allah'a şirk koşulur. Öte taraftan, insanlara ait ruhlar konusunda da bir takım gerçek dışı ve mesnetsiz iddialar ortaya atılmıştır. Misal olarak vermek gerekirse, İncil'de "Ruh, rüzgar gibi, istediği yere eser. Rab ile birleşen onunla bir ruh olur" (P.Janet G.Seallies # # Bazı dinlerde, ölümsüz olan ruhların bir beden den başka bir bedene geçtiğine inanılmaktadır. Ruh göçü (Reenkarnasyon) denilen bu inanışa göre, ölen bir kimsenin ruhu tekrar bir bedenle dünyaya döner ve bu sonsuza dek böyle sürer. Hint inançlarında yer etmiş bu düşünce Mısurda da yaygındı. Anmtik Yunan filozoflarından Pyhtagoras, ruj göçüne inanmakta, Platon ise bilginin önceki yaşamdan kalan bir birikim olduğu iddiasını desteklemek için ruh göçünü delil olarak ileri sürmekteydi. # Mutlu olmak istiyorsak, hayatın cisimde değil, ruhta olduğuna inamalıyız. (Tolstoy) # Bizi şartlardan çok, ruh yapımız mutlu kılar. (Voltaire) # Ruhu öldürmek, cismi öldürmekten daha büyük bir cinayettir. (Gerhart Hauptmann) # İnsan ruha bakmalı, güzel bir vücutta güzel bir ruh olmazsa neye yarar. (Euripidies) # Gören, duyan yalnız ruhtur, geri kalan herşey sessiz ve sağırdır. (Epicharm) # Ruhun da vücut gibi ihtiyaçları vardır. (Rousseau) # Basit bir ruh mutluluklarla övünür, felaketlerle de yere serilir. (Epicure) Allah Teala, Hz.Adem'le başlayıp Hz.Muhammed (s.a.s) ile son bulan vahiy süreci içersinde insan oğluna bir çok gaybi meselede bilgilendirmiştir. Madde dışı aleme dair bilgilerden sağlıklı ve güvenilir olanı sadece Allah'ın peygamberleri aracılığıyla insanlara ulaştırmış olduğu bilgilerdir. Kur'an-ı Kerim'de ruh kelimesi değişik bir kaç anlamda kullanılmıştır. 1) Allah Teala, Hz.adem (a.s.)'ın cesedini topraktan şekillendirdikten sonra ona kendi ruhundan üflemiş ve böylece Adem (a.s.) hayat kazanmıştır. Yine insanı ana rahminde yarattıktan sonra, ona kendi ruhundan üflemiş ve onu ruh sahibi bir insan haline getirmiştir. * O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. Sonra onun zürriyetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir... (Secde Suresi 7-9) * Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım." "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın." (Sad Suresi 71-72) 2) Ruh kelimesi Cebrail (a.s.)'ın karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu anlamda "Ruhul-Kudüs" ve "Ruhul-Emin" terkipleri ile geçmektedir. * Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. .....(Bakara Suresi 87) * Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-Emîn (Cebrail) indirdi..Senin kalbine; uyarıcılardan olman için. (Şura Suresi 192-194) 3) Ruh kelimesi ile Allah Teala'nın vahyi yani ayetleri kastedilir. * Allah meleklerini, vahyi (ruh) ile kullarından dilediğine göndererek...(Nahl Suresi 2) ALINTI. İsteyen inanır istemeyen inanmaz ama "SALLAMA,UYDURMA.ÇARPITMA"bize yakışmaz düşüncemizi,inandığımızı olduğu gibi yazar eğer hata yaparsak hatada ısrar etmez hatayı düzeltiriz.
  2. Adi İnsanlık şuçları nedir? bir açıklasan da bilsek. Kendine çok önem atfediyorsun. Kişi sevdiği ile beraberdir hayırlı olsun. "Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer." (İbn Haldun.)
  3. Aslında bu yazıya karşı yazı yazmak? gerekmez nedeni de kendi bi çaresizliğini "ALLAH" a (Haşa) yıkma ve böyle yapmakla olan biten savaşlarda insanların kusuru ve hatasını aramayıp güya "ateist" görüşlerine dayanak yapmak kuru gürültüden ibarettir. Bildiğini bilenin arkasından gidiniz.Bildiğini bilmeyeni uyandırınız,bilmediğini bilene öğretiniz,bilmediğini bilmeyenden kaçınız. "KONFÜÇYUS" Kusuru kendisine söylenmeyen adam ayıbını hüner sanır. "SADİ" HÜCREDEKİ AKIL Bu durumda şunu kabul etmek gerekir ki, midedeki ya da kulaktaki herhangi bir hücre insandan kat kat daha bilgili olduğu ve bu bilgiyi en doğru ve en kusursuz şekilde değerlendirebildiği için insandan çok daha akıllıdır. Peki bu aklın kaynağı nedir? Nasıl olur da insan vücudundaki 100 trilyon hücrenin herbiri ayrı ayrı böylesine inanılmaz bir akla, bilgiye ve beceriye sahip olabilir? Bunlar sonuçta atomlardan oluşmuş ve bilinci olmayan yapılardır. Önümüze tüm elementlerin atomlarını alıp farklı biçimlerde ve sayılarda birbirlerine bağlayarak milyonlarca farklı molekül oluştursak, yine de akıl elde edemeyiz. Bu moleküllerin büyük, küçük, basit ya da karmaşık olması da birşey değiştirmez. Sonuçta, bilinçli olarak bir işi organize edip başaracak bir zihin asla ortaya çıkmaz. O zaman nasıl oluyor da, belli sayıdaki akılsız ve bilinçsiz atomun belli şekillerde dizilmesinden meydana gelen DNA molekülü ve onunla uyumlu olarak çalışan enzimler bilinçli birçok işler yapıp, hücredeki sayısız karmaşık ve farklı işlemleri kusursuz ve mükemmel olarak organize edebiliyorlar? Bunun cevabı çok basittir; akıl, bu moleküllerde ya da bunları içinde barındıran hücrede değil, bu molekülleri bu işleri yapacak şekilde programlanmış olarak var edenin Kendisi'ndedir. Kısaca akıl eserde değil, o eseri yaratanda bulunur. En gelişmiş bilgisayar bile, onu en ince ayrıntısına dek dizayn eden, tasarlayan, onu çalıştıracak programları yazıp ona yükleyen ve kullanan bir akıl ve zekanın ürünüdür. Aynı şekilde, hücre de, içindeki DNA ve RNA'lar da, bu hücrelerden oluşan insan da, kendilerini ve yaptıkları işleri yaratanın eserinden başka birşey değildirler. Eser ne kadar mükemmel, kusursuz ve etkileyici olursa olsun, akıl her zaman o eserin sahibindedir. ALINTI.
  4. İnsan oğlunun ürettiği teknolojik olarak harika buluş olan "bilgisayar" ateist lerin kozu olmuş? yazık geldikleri duruma bakarmısın bilgisayar dan medet uman? insanlar ve inananları tahrik etmek için her çareye başvuran humanst?ilericiler.
  5. Baslangicta kelam vardi kutsal kitap baslangicta eylem vardi Goethe la boheme den alıntı. Başlangıçta kelam vardı. Tamam bunu anladık da. Başlangıçta eylem vardı "Goethe" yi nereden buldun kaynağı ?
  6. Kalbi makinaya bağlı insan nasıl yaşar? bitkisel hayat değilmi Akıl beyinde tamam düşünür fikr eder peki deli ise nasıl yaşar bitkisel hayattan farkı ne birdesoyut olan akıl yani görünmeyen nereden beslenir İnkâr edilemeyecek hakikat şu: hem maddî (beden), hem de maddeötesi (ruh) bir yanımız var. Fizikî bir âlemde yaşıyoruz. Maddeyi inkâr edemeyiz. Maddî birer gerçeklik olan beş duyu ile beyin arasında anatomik ve fizyolojik irtibat var, ve bu duyular ancak fizikî âlemi algılayabilir (ruhun pencereleri). Dışarıdan beş duyu vasıtasıyla aldığımız bilgiler beyinde tâbi tutuldukları fizikî işlemleri takiben, algılayamadığımız şekillerde, şuur, akıl ve irade sahibi ruha iletilir. Bu bilgileri fizikî âlemdeki dar şekil ve mânâlarının ötesinde değerlendirip anlamlandıran, aklî ve iradî olarak cevaplandıran da "ruh" olur; bir miktar su ve hücre değil. Fakat bu değerlendirme neticesindeki tepki, "düşünme" safhasını takiben eğer beden üzerinden çeşitli mimik ve hareketler yoluyla gözükecekse (beden dili), ruh bunu bedene beyin (ve kalb) yoluyla iletir. Yani "ruhun beden ile irtibatı en başta beyin (ve kalb) üzerinden oluyor" denebilir. Sebebler âleminde ise, insan bedeninde maddî bir araistasyonun varlığı gereklidir. İşte bu, beyindir.
  7. De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların malikine, İnsanların (gerçek) ilahına; "Sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran" vesvesecinin şerrinden. Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar); Gerek cinlerden, gerekse insanlardan. (Nas Suresi, 1-6) Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "inkar et" dedi, inkar edince de: "Gerçek şu ki ben senden uzağım, doğrusu ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi. (Haşr Suresi, 16) Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah'ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler. (Hac Suresi, 53)
  8. Bilgisayar ın itiraz edememesi çok dokundu galiba ha birde bilgi sayar hür de değil istersen çanta gibi yanında da taşıya bilirsin bizlerin farkı da yanıtlarınızda gizli ayar bozuldu galiba........?
  9. Aslında bu düşünceler bir şeyi doğruluyor kendi kişisel dünya sının algılamasını büyük gören ve alabildiğince pervasızlaşan insan oğluna da ne yakışır.? Cevizi kırıp özüne inemeyen hepsini kabuk zanneder. İmam Gazali. "Nasıl bir hayat yaşıyorsanız,öyle ölürsünüz. Nasıl öldüyseniz,öylede dirilirsiniz. Hadis.
  10. Bugüne kadar yaşamış, gelmiş geçmiş her canlı türünün bütün özellikleri bilgi olarak DNA'ya yüklense toplam DNA hacmi bir çay kaşığının ancak küçük bir kısmını doldururdu. Dahası geriye şu ana kadar yazılmış bütün kitapları saklayabilecek kadar boşluk kalırdı. Gözle göremediğimiz, çapı milimetrenin milyarda biri büyüklüğünde olan, atomların yanyana dizilmesiyle oluşmuş bir zincir, acaba böyle bir bilgiye ve hafızaya nasıl sahip olabilir? Bu soruya şunu da ekleyin: Vücudunuzdaki 100 trilyon hücreden her biri bir milyon sayfayı ezbere biliyorken, acaba siz zeki ve şuurlu bir insan olarak hayatınız boyunca kaç ansiklopedi sayfası ezberleyebilirsiniz? Daha da önemlisi, hücre bu bilgileri kusursuzca, son derece koordineli ve planlı bir şekilde ve asla hata yapmadan ilgili yerlerde kullanır O zaman nasıl oluyor da, belli sayıdaki akılsız ve bilinçsiz atomun belli şekillerde dizilmesinden meydana gelen DNA molekülü ve onunla uyumlu olarak çalışan enzimler bilinçli birçok işler yapıp, hücredeki sayısız karmaşık ve farklı işlemleri kusursuz ve mükemmel olarak organize edebiliyorlar? Bunun cevabı çok basittir; akıl, bu moleküllerde ya da bunları içinde barındıran hücrede değil, bu molekülleri bu işleri yapacak şekilde programlanmış olarak var edenin Kendisi'ndedir. Kısaca akıl eserde değil, o eseri yaratanda bulunur.İnsanın bedeni ise, bir bina isminden veya "Oyunu ben kazandım" cümlesinden trilyonlarca kez daha kompleks bir yapıya sahiptir ve bu karmaşık yapının kendiliğinden ya da "tesadüfen" oluşmuş olması kesinlikle ve kesinlikle mümkün değildir. Üstelik milyonlarca yıldır, milyarlarca canlının sahip olduğu trilyonlarca DNA, hiçbir kusura sahip olmadan, en mükemmel haliyle yazılmakta, gözle görülmeyecek kadar küçük bir mekana sığdırılmakta ve en akılcı şekilde kullanılmaktadır. Öyleyse insanı da, onun hücresini de, DNA'sını da kusursuz ve mükemmel bir şekilde planlayıp düzenleyen bir Yaratıcı vardır. Bunun aksini iddia etmek, aklın sınırlarının dışına çıkarak, gerçeklere, akla ve mantığa saldırmak demektir. ALINTI.
  11. Canlı canlıdan kopyalınıyor yoktan varedemez klonlanan canlının tasarımcısı doktor olmaz zaten tasarlananın kopyasını başka canlıda oluşmasını sağlıyor onada hayat (can) veren Yaratandır yani "ALLAH" maneviyat bir yük değildir kazanımdır çok bilen çok yanılır her bilenin üstünde bir bilen vardır. Osmanlı da bir alim varmış her şeyi bildiğini zanneden? bir gün yanına bir derviş gelmiş ona demişki gelmiş,geçmiş,geçecek bütün varlıkların bilgisi ALLAH ın bilgisi yanında ne kadardır ?bir bilen demişki çok büyük bir sayfa düşün o sayfaya bir nokta koy işte o nokta kadardır? derviş de bir bilene demişki sen o noktanın neresinde sin çok bilenlere ithaf olunur.
  12. Niye sebebi ne.??????????????????????????????????????????
  13. En büyük günah "ALLAH" a ortak koşmaktır (şirk) Şeytan, Cenâb-ı Allah’ın secde emrine uymamış, baş kaldırmıştı. Cenâb-ı Hak, hemen gazap etmedi, şefkatli bir üslupla sordu: “Sana emrettiğim halde seni secdeden alıkoyan nedir?” Şeytan tövbe etmek, pişmanlık duymak, Allah’ın gazabından yine Allah’a sığınmak ve bağışlanma talebinde bulunmak yerine; büyüklük tasladı ve kibirlendi: “Çamurdan yarattığına mı secde edeceğim? Benden üstün kıldığını görüyor musun?2 Halbuki beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın; ben ondan üstünüm!” dedi. Oysa büyüklük ve Kibriyâ Allah’a mahsustur! Allah’ın emri karşısında hiçbir mahlûkun, hiçbir iddiâda bulunma hakkı yoktur. Cenâb-ı Hak şeytanı rahmetinden kovdu: “Öyleyse Cennetten in! Çünkü orada senin büyüklük taslamaya hakkın yoktur! Oradan çık! Muhakkak sen alçalmışlardansın! Sen artık kovulmuş birisin! Cezâ Gününe kadar lânetim senin üzerinedir!” buyurdu. Şeytan birdenbire yok olma kâbusu yaşadı. “Rabb’im! Beni insanların tekrar dirilecekleri zamana kadar ertele” diye yalvardı. Yüce Allah, şeytanın bu niyâzı karşısında: “Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın!” buyurdu. İblis, bu defa azgın fikirlerinde âdetâ gark oldu: “Madem ki Sen beni rahmetinden uzaklaştırdın; ben de Senin doğru yolunda onların önüne oturup yollarını keseceğim. Sonra önlerinden, arkalarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım. Çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın. Rabb’im! Madem ki Sen beni rahmetinden uzaklaştırdın, ben de yeryüzünde fenâlıkları onlara güzel göstereceğim! Hâlis kıldığın kulların müstesnâ; onların hepsini saptıracağım! dedi; hırçınlığını, haddini bilmezliğini ve adâvetini kustu. Şimdi buradan hareketle ALLAH a karşı yaptığı nedir her şeyi bildiği halde kibirlenmek,isyan hemde ALLAH ın huzurunda sonuç şeytan göre, göre isyan ettiğinden görmeden iman eden veya inkar eden (şirk koşan) insan ile aynı katogoride görülür ha birde insab şeytan vardır hakiki şeytan ondan korkar sebebi şeytan bir kere isyan etti insan şeytan ise devamlı isyanda.
  14. Sayın BrainSlapper size bir forumdaş olarak nacizane bir tavsiyem olacak lütfen biraz dinlenin toparlanın ondan sonra yazışalım saygılar dilerim.
  15. BrainSlapper. Size şimdi yazacağım veda ilahileri dünyada bilinen en eski dini metinlerdir dikkatle okumanızı isterim. "Kimin sayesinde insan eti bir araya geldi? Hangi heykeltraşın parmaklarıyla? Okyanus örtüsünü Dünyanın ortasına yayan kim? Tanı kim tutuşturdu? Dağlara meydan okumak ve işleri göğüslemek, Gücünü İnsan kimden aldı? Kim onun içine öz veriyi koydu Gerçek kim? gerçek olmayan kim? Ölüm kimden geliyor? ve ölümsüzlük kimden" Şimdi yine Upanişadlardan kutsal mesaj. "Bütün varlıklarda bulunan bu tek Tanrı Her şeyin başlangıcı, sonu ve şimdisidir Arzu ettiğim herşeyin Gördüğüm herşeyin Yaptığım her şeyin kaynağı odur Brain Slapper bu yazdıklarım orta doğuda ki putperest dinlerden çok evveldir dikkatinizi çekerim.
  16. Bilgisayar ın özgürlüğü varmı sana itiraz edebilirmi ben tesadüfen oluştum diyebilirmi beyni var ya.
  17. 1.1-T.DURSUN, Hz, Peygamber'in, azl (doğumu önlemek için, boşalmadan önce ayrılma) ile ilgili bir sözünü aktarıyor: Ebu Said el Hudrî anlatıyor: —Peygamberle birlikte Benû Mustalık Gazası'na çıktık. Ve Arap tutsaklarından tutsaklar elde ettik. O sırada kadınlar iştahımızı çekti. Bekârlık çok güç gelmişti bize o günlerde. Ve azil yapmak istedik. İstiyorduk azil yapmayı Ancak, "Peygamber aramızdayken ona sormadan nasıl azil yapacağız?" dedik ve gidip peygambere sorduk. Peygamber de azl yapmamakta sizin için bir sakınca yoktur. (Yapabilirsiniz de. Yapmayabilirsiniz de.) Ama bilin ki, kıyamet gününe değin meydana gelecek bir yavru, ne olursa olsun meydana gelir."(DİN BU I, 34) Bu metinde geçen "yapmamakta sizin için bir sakınca yoktur" cümlesi, “Mâ aleyküm ellâ te’falû"dur. Bunun Türkçe anlamı, "Yapmamakta sizin için bir sakınca yoktur" değil, tam tersine "Yapmamanız için bir gerek yoktur, yapabilirsiniz" demektir. Yani hadiste, yazarın söylediğinin tersi söylenmektedir. Yapmamanızda bir sakınca yoktur değil, yapmanızda bir sakınca yoktur. Hattâ mâ nâfiye (olumsuz edatı) da olabilir ki o zaman "Neden yapmayacaksınız?" anlamını verir. YUKARIDAKİ ALINTI BrainSlapper den. Hadislere iltifat etmeyen kişi delil diye turan dursun un (arapçasına güvenerek) verdiği örneğe inanmak biraz saf lık olmazmı alıntı yaptığın sitenin tam ismini rica edicem zahmet olmaz ise eğer doğru alıntı ise muhakkak bir yerinde çarpıtma vardır.
  18. TÜRKİYE dışındaki insanlar (islam coğrafyası dışında) hakkında bir şey söylemişşin doğru braibslapper bilmiyorlar bilmediklerini de bilmiyorlar "KUR,AN"ı A.B.D. nin eski anayasa mahkemesi başkanı ve kardeşi,eski Rusya baş piskaposu nun öğrendikleri için "MÜSLÜMAN" olduklarını ne kendi milletleri nede islam coğrafyasına yaşayan insanların bilmedikleri de doğru çünkü yapılan muazzam bir yazılı ve görsel kültür emperyalizmi var yani üç maymunu oynuyorlar ve bu kafa TÜRKİYE deki televizyon larda gerçeğin meydana çıkmasını istemiyor siz kimsiniz niye halk oyu ile iktidara gelemiyorsunuz neyi isbat edemiyorsunuz halka yoksa halk sizin nazarınızda sürümü veya ileri sürdüğünüz inandırıcı bir şey yokta insanlar size inanmıyormu. Hadis ler hakkında söylediklerin doğru farkında isen 12 eylül ün lideri kenan evren de bir zamanlar meydanlarda hadis söylüyordu ayıklansın da gerçek meydana çıksın birde hadis din değildir bunu öğrenmek lazım. Aslında bilgiye ulaşmak "teknolojik gelişme ile" gerçekten iyi oldu anında gerçeğe ulaşacağız dışarıda içeride ne olduğunu saklıyamayacağız ki doğrular meydana çıksın bir zamanlar bu ülkede tv. gelsinmi renklimi olsun siyah beyaz mı tartışması yapılıyordu değilmi engelleyenlerin de kimler olduğı belli değilmi egemen çağdaş jakoben ler değilmi idi ama gelişmenin teknoloji nin önünde engel yok gelsin ki içeride dışarıda ne olduğunu herkes bilsin görsün insanlar gerçeği anlasınlar saygılar.
  19. Yazdıklarımı iyi anla iyi oku "polemik" le çözülmez bunlar tartıştığımız konunun dışına çıkarız. Ben sana " yanılıyor olabilirsin" demedim gerçeği görmeye başladığını kast ederek "belki ben kişisel düşüncemde yanılıyor olabilirim" dedim ki haklıymışım daha hala tefsircin deyip evrim ayaklarına takılıyorsun. Birde sayın BrainSlapper siz neyi ne adına savunuyorsunuz hadi ateist siniz dine karşı argümanlarınızı söyleyip en kolay şeyi yapıyorsunuz eleştirmek ve çarpıtıp üzerine yorum yapmak peki sizin taraf olduğunuz ne dünyanın oluşumu (evren),canlıların varoluşu hakkındaki görüşünüz nedir habire en kolay olanı yap eleştir,tenkid et kabul etme peki bu güne kadar şu an taraf olduğun düşünce ve görüşün insanlığa katkısı ne olmuştur (gerçi ne düşündüğünü bilmiyoruz neye inandığını bilmiyoruz ateist gözüküp kutsal olan ne varsa saldırıyorsun özellikle İslam a hıristiyan lara ve museviliğe daha bir reddiyeni görmedik) açıkla da bilelim açık ol sana karşı ne yazarsam hemen polemik ve başka konuya atlıyorsun "su ve beyin" konusunda olduğu gibi cevap yok polemik,ajitasyon,çarpıtma, birde demogoji neyse cevap yaz yazda ciddi olsun ha teker teker de iddia ettiklerini yaz(kopyalarını)paket halinde kopya oldumu cevaplaması uzun oluyor aslında iddia ettikleriniz klasik paket kopyalar olduğu için defalarca yanıtlandığı halde yine de sorulduğundan anlaşılması için en azından kısa,kısa olursa daha iyi olur saygılar.
  20. Bilgi sayar lar muhteşem bir icad. Fakat bilgi sayara gelen enerjiyi kes bakalım hiç bir işlem yapabilecekmi birde bilgi sayarı kim icad etmiş "İNSAN" al insanı bilgi sayarın başında tuşlarına basmasın ne olur kuru gürültü bir makina. Birde televizyon,radyo mesela bilmeyen biri veya ilk gören avam dan biri zannederki içinde birileri var kendinden konuşuyor uretiyor. Ama radyo ve tv. ye gelen elektro manyetik dalgalar olmaz ise hiç bir işlem yapamazlar ve onlarda enerji ile çalışırlar bu durumda hepsini icad eden İnsan ve insan olmaz ise bir hiçler peki insanı kim yaratmış ona beyin vermiş düşünme kabiliyeti vermiş ve en önemlisi "RUH" vermiş ne dersiniz saygılar.
  21. Sayın BrainSlapper. Benim tefsircim senin evrimin polemiği abesle iştigal evrim masalları 21. yüz yıl da ancak ta nerelerde kalmış darvinci leri ilgilendirir.Yaradılış var ve yaratılış ta ilerleme var Big Bang, ı Evrim teorisi ile özdeşleştirme biri teori de kalmış ispatlanamamış iddiacılarını bile terke zorlayan safsata bir görüş (evrim) Big Bang ise 21. yüz yılın uzay biliminin tastiklediği müsbet bir görüş. Sayın BrainSlapper anladığım kadarı ile "yani kişisel düşüncem yanılıyor olabilirim" gerçeği görmeye başladınız sizi tebrik ederim nede olsa gerçekleri kabul etmek zordur olsun umudumuz var saygılar.
  22. Sayın BrainSlapper. Benim tefsircim senin evrimin polemiği abesle iştigal evrim masalları 21. yüz yıl da ancak ta nerelerde kalmış darvinci leri ilgilendirir.Yaradılış var ve yaratılış ta ilerleme var Big Bang, ı Evrim teorisi ile özdeşleştirme biri teori de kalmış ispatlanamamış iddiacılarını bile terke zorlayan safsata bir görüş (evrim) Big Bang ise 21. yüz yılın uzay biliminin tastiklediği müsbet bir görüş. Sayın BrainSlapper anladığım kadarı ile "yani kişisel düşüncem yanılıyor olabilirim" gerçeği görmeye başladınız sizi tebrik ederim nede olsa gerçekleri kabul etmek zordur olsun umudumuz var saygılar.
  23. Klonlamayı da "ALLAH" yaratır. Ey mantık neredesin? nerelerden medet ummaya başladı itirazcılar aslında mantığı üreten "AKIL"a da itiraza başlar yakında ateist ler. Ama haklılar ne yapsalar ne etseler hakikat ten uzaklaşamıyorlar sonuç bu gerçek te.
  24. ENBİYA-30. PEKİ, hakkı inkara şartlanmış olan bu insanlar, göklerin ve yerin [başlangıçta] bir tek bütün olduğunu ve Bizim sonradan onu ikiye ayırdığımızı ve yaşayan her şeyi sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Hâlâ inanmayacaklar mı? AÇIKLAMA. Kural olarak, Kur'ânî ifadeleri, bugün doğru gibi göründüğü halde yarın yeni bir buluş ya da teoriyle pekala yanlışlığı ortaya konabilecek durumda olan "bilimsel buluş ya da teorilerle" açıklamaya, yorumlamaya çalışmak boş ve yararsızdır. Bununla birlikte, Kur'an'da deyimsel olarak "gökler ve yer" diye ifade edilen evrenin başlangıçta bir bütün, tek bir kütle olduğunu dile getiren yukarıdaki yanılmaz atıf, evrenin başlangıçta tek bir elementten, yani hidrojenden meydana gelen bir bütün, tek bir kütle olduğunu ve bu bütünsel kütlenin sonradan merkezî çekim yüzünden büzüşüp muhtelif noktalarda yoğunlaştığını ve böylece zaman içinde münferit nebula, galaksi ve güneş sistemlerine ve bunlardan da giderek yıldızlara, gezegenlere ve onların uydularına dönüştüğü yolundaki bugün hemen hemen bütün astrofizikçilerin paylaştığı görüşü şaşırtıcı bir biçimde doğrulamaktadır.Allah "yaşayan her canlıyı sudan yarattı" ifadesi, bugünün bilim dünyasının evrensel olarak kabul ettiği bir gerçeği son derece özlü bir biçimde dile getirmektedir. Bu Kur'ânî ifade üç boyutlu bir anlam ortaya koymaktadır: (1) Su -ve özellikle, deniz- tüm canlı türlerinin ilk örneğinin (prototype) ortaya çıktığı ortamdır; (2) Var olan ya da tasarlanabilen tüm sıvılar içinde yalnızca su, hayatın ortaya çıkıp tekamül etmesi için uygun ve gerekli özelliklere sahiptir; (3) Hayvansal ya da bitkisel, canlı her hücrenin fiziksel temelini oluşturan ve içinde hayat olgusunun belirebileceği yegane madde ortamı olan protoplazma büyük ölçüde sudan ibarettir ve bütünüyle suya dayanmaktadır. Evrenin başlangıçtaki fiziksel birliğine işaret eden önceki ifadeyle canlı âlemin elementer birliğini işaret eden bu ifadenin birlikte ele alınması, tüm yaratılış olgusunun dayandığı tek bir planın, tek ve tutarlı bir yaratma eyleminin ve buna bağlı olarak da tek bir yaratıcının varlığına götürmektedir. Allah'ın birliğine ve yarattığı âlemin bu anlamdaki insicamına ilişkin vurgu aşağıda 92. ayette yeniden dile getirilmektedir. ZARİYAT-47. EVRENİ [yaratıcı] güc[ümüz] ile inşa eden Biziz: ve, şüphesiz, Biziz onu istikrarlı bir şekilde genişleten. AÇIKLAMA. Lafzen, "göğü" yahut "uzayı", ki Kur'an'da çoğu zaman "evren" veya çoğul kullanımda "kozmik sistemler" anlamına gelmektedir modern düşüncedeki "evrenin genişlemesi" anlayışının ön habercisidir: bu düşünce, evrenin sonlu bir büyüklüğe sahip olmasına rağmen alan olarak sürekli genişlediği gerçeğini ifade eder. HUD-7. O'dur, gökleri ve yeri altı evrede yaratan; Ve [hayatı yarattığı sürece] O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi. [Allah size böylece O'na olan bağımlılığınızı hatırlatıyor] ki sizi sınayıp hanginizin eylem ve davranışca iyi olduğunu ortaya koysun. Şöyle ki: eğer (sen, ey Peygamber,) [insanlara:] "Unutmayın ki, ölümden sonra diriltileceksiniz!" desen, hakkı inkara şartlanmış olanlar hemen,"Açıkçası, bu büyüleyici bir vehimden başka bir şey değil!" diye karşılık verirler. AÇIKLAMA. Eyyâm (lafzen, "günler") sözcüğünü "evre/safha" ve arş (taht) sözcüğünü de "kudret tahtı" olarak aktarmamız hakkında. "O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi" ifadesiyle yapılan atıf, Allah'ın iradesine bağlı olarak hayatın bütünüyle suda başlayıp evrimleştiğini işaret eder gibi gözüküyor ki, bu husus Kur'an tarafından açıkça ortaya konduğu gibi yakın zamanlarda biyoloji alanında yapılan araştırmalarla da doğrulanmıştır.
  25. Dağlar depremle yıkılmaz depremle oluşur (himalaya larda olduğu gibi) Hindistan Asya kıtasına hareket ettikçe oluşan deprem Himalaya ları yükseltir.Erozyon kısaca toprak aşınımı dır dağlar ile bir alakası yoktur kul yapılarıda malum.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.