sarıgöl tarafından postalanan herşey
-
DİNİN ÖZÜ TASAVVUF
"Her türlü hareketlerimizde dürüst olmalıyız. Çünkü ALLAH doğruları sever." Bakara-2/195. "İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah Yardımcısıdır doğruların Hazreti ALLAH." Ziya Paşa. " Korkma nadandan ki ateş olsa yandırmaz seni, Mustakim ol Hazret-i ALLAH utandırmaz seni" Said Paşa.
-
Din Değiştirmek
Gerçekten mi? Medine Yahudilerine Muhammedin naaptığını bilmiyormusun? BrainSlapper den alıntı. Sayın BrainSlapper ne yapmış acaba eğer biraz bilgi verirseniz çok memnun olurum ve bilgi alış verişinde bulunuruz. Teşekkür ederim ve saygılar. BrainSlapper. Karşılıklı yazışıp öğrenmek çok güzel bir şey ama gel görki öyle şeyler yazıyorsunki insan gayri ihtiyari gülüyor. Şimdi tek İlah lı dinler yerini önce dinsizliğe, deizme, sonra da ateizm e bırakacak ne yapalım demekki müneccimliğinde varmış. Şimdi evvela dinsiz,sonra deizm,sonra ateist peki evvela deist olsalar ne farkeder nasıl olsa dinsiz de bir ateist te öyle değilmi ve yahut evvela ateist,sonra deist,sonra dinsiz neyse. Birde örnek leme yapıp hitit,yunan,roma,pagan,panteist şimdi kafam panteist e takıldı acaba deist,panteist,birde teist i ekleyelim nasıl olsa üç aşağı beş yukarı aynı lar. Bu anadolu ve orta doğu paganislerin den evvel hiç din yokmu idi acaba mesela "ADEM,NUH,İBRAHİM" birden aklıma geldi neden insan var olduğundan beri onlar var acaba "VAHİY DİNİ" ve zamanımızda da artarak gelişmesini sürdürüyor vede kıyamete kadar da sürdürecek.
-
Kuran'ın bir masal kitabından ne farkı var?
Sayın BrainSlapper ben gerçeklere bağlıyım Hz. ALİ efendimizin bir sözü var çok severim "Hayal kur ama hayal perest olma" dolayısı ile böyle. Kara taş ile ilgili bir başlık ben görmedim (bu sitede) görürsem yazarım. Saygılar.
-
Tasavvuf
TASAVVUF BÜYÜKLERİNİN SÖZLERİNDEN ÖRNEKLER. Cüneyd Bağdadî; Bir kimse ki sözünde, hal ve hareketinde kitap ve sünnete uymazsa, ona uyulmaz. Kuşeyri risalesi s. 40. Hoca Bahâeddin Nakşbend; " Bütün hallerinde ayağını emir ve nehiy seccadesi üzerine koyasın. Sünnete bağlanıp, mucibince amel edesin. Taviz ve bid'atlardan uzaklaşıp ,her an Resulullah a.s.v. ın hadislerini rehber kabul edesin. Mevlana Cami a.g.e. s. 177.
-
Kuran'a göre dünya ve ahiret bir bütündür
AL-İ İMRAN SURESİ. 55.Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim." 56."İnkar edenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azapla azaplandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur." 57."İman edip salih amellerde bulunanların ecirleri eksiksiz ödenecektir. Allah, zalim olanları sevmez." Mehmet Akif Ersoy Almanya ya yaptığı seyahatten döndüğünde ona sorarlar Avrupa dolayısı ile Almanya yı nasıl buldun Mehmet Akif cevap verir " İŞLERİ ÇALIŞ- MALARI AYNEN BİZİM DİNİMİZ GİBİ DİNLERİ DE AYNEN BİZİM İŞİMİZ GİBİ."
-
Çelişkiler...
KATAKUTA. Sana latin harfleri ile Arapça bir yazı yazacağım cevabını yazarsan teşekkür edeceğim. SUBHAN ALLAH U VELHAMDULİLLAHİ VE LA İ LAHE İLLELLAHU VALLAHU EKBER VELA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL AZİYM. Şimdi bu yazdığım hangi surenin hangi ayet i dir. bir de mealini verirsen daha iyi olur bir daha teşekkür ederim.
-
DİNİ ADETLERİN KÖKLERİ ve BİLİMSEL TARİHİN ÖNEMİ... (Örn. Peçe çok daha öncelerden Arabistan ve Mezopotamya'da kadınlar tarafından «theristerum» adı.)
ATATÜRK ün din hakkındaki görüşleri. Efendiler, Allah birdir, büyüktür. Kur'an bir Kitab-ı Ekmel'dir. Cenab-ı Peygamber Hatemül Enbiya'dır. (Büyük Nutuk, s. 1241) Ey millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki, Kur'an-ı Azimüşşandaki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, s. 93-94) Bizim dinimiz en makul, en tabii dindir ve ancak bundan dolayı son din olmuştur. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 6, s. 192-195, 2/2/1923, İzmir'de Türkiye'nin geleceği konusunda halkla konuşma) Mazhar-ı nübüvvet ve risalet olan Fahrialem Efendimiz, bu kütle-i Arab içinde Mekke'de dünyaya gelmiş bir vücut-ı mübarek idi. Yüzü nurani, sözü ruhani, reşit ve rüiyette bibedel, sözünde sadık ve halim ve mübüvvetce saire faik olan Muhammed Mustafa, evvela bu evsaf-ı mahsusa ve mutemayizesiyle kabilesi içinde, ‘Muhammed-ül Emin' oldu. O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonsuza kadar o ölümsüzdür. (Prof.Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 208) Atatürk, insanların ahlaklarını güzelleştirebilmek için gönderilen ve en mükemmel insan olan Hz. Muhammed'in ölümü ve sonrası için de düşüncelerini şöyle aktarmıştır: Peygamberimiz vasıtasıyla en son hakayıd-ı diniye ve medeniyeyi verdikten sonra artık beşeriyetle bilvasıta tenevvür ve tekemülü her kulun doğrudan doğruya ilhamat-ı ilahiye ile temas kabiliyetine vasıl olduğunu kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki, Cenab-ı Peygamber, Hatemül Enbiya olmuştur ve kitabı, Kitab-ı Ekmel'dir. Aynı zamanda Atatürk, Peygamberimiz'in yaşam tarzını milletine daha iyi tanıtabilmek için onun hayatını anlatan bir kitabı Türkçe'ye çevirttiğini; "...Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim..." sözleriyle bildirmiştir. (Atatürk'ten Söylev ve Demeçler, cilt 3, Mart 1930) Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri, hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz da. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, s. 66) Büyük Önder, milleti için herşeyden önce, maneviyatın, kalp ve vicdan kuvvetinin yüksek tutulmasının şart olduğuna inanmıştır. Bunun için de; Türk Ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliği ile dindar olmalıdır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum... (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 3, s. 69-70, 29.10.1923, Fransız yazar Maurice Pernot'ya verdiği demeç) Benzer şekilde, Atatürk ünlü "Din vardır ve lazımdır. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur" (Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri, s.116) sözü ile de milletimizin ve Devletimiz'in bekası için dine bağlılığın vazgeçilmez bir unsur olduğunu tartışmasız biçimde ifade etmiştir. Atatürk'ün dinine olan samimi bağlılığını ortaya koyan sözlerinden en anlamlı olanı, kuşkusuz vefatından hemen önceki son sözleridir. Vefatından 15 gün önce Başbakan kanalıyla tüm dünyaya açıkladığı ve Türk Ulusu'na manevi bir vasiyet niteliği taşıyan bu son sözlerinde Ulu Önder İslam Dini'ne ve Hz. Peygamber'e tam anlamıyla inanmanın ve tabi olmanın gereğini şöyle belirtmektedir: Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler. (Nedim Senbai, Atatürk, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., s. 102, 1979) Atatürk'ün, İslam dinini, Kuran-ı Kerim'i, Hz. Muhammed'i ve dini müesseseleri öven tüm bu sözleri, onun dinimize olan içten bağlılığını gösteren somut ve tartışılmaz belgelerdir. Bu bağlılık, sadece sözlerinde değil, uygulamalarında da açıkça görülmektedir.
-
Gökler ve yeryüzü
Yine aynı teraneler brain sana bir yazı yazmıştım "SU hakkında ve Beyin ile bağlantılı" hatırlarmısın rasyonel bir yazı idi anlayamamıştın rasyonal olaraktan soyut olan "AKLIN" ile. Bak bazı yazılarında diyorsunki inananlar biz bir şey cevapladık veya yazdıkmı hakaret,sövme vs yapıyorlar yukarıda alıntıladığım yazın galiba hazımsızlıktan olacak bana tavsiye vereceğine kendine bak mızrak çuval hikayesi galiba.
-
KAFİR HAYVANLARDA VARMIŞ
Kalp ortadoğu kültürleri için kavrama, anlama, düşünme, hissetme organı sanılmış. İslamiyet ortadoğu kaynaklı olduğu için, Ortadoğu'daki hakim inanış da Kuran'a geçmiş. Bazı kültürlerde de başka organlar aynı işi görüyor sanılmış. Mesela Türk kültüründe kalpten ziyade, ciğer ön plana çıkmıştır. Duyuların, duyguların merkezi ciğer sanılmıştır. Mesela, Herkes "yüreğim sızladı" demez. Bazıları "ciğerim yandı" der. Şimdi bu duyguların hissedildiği yer "ciğer" mi oluyor? Vicdansız adama "kapsiz" demezler. "Ciğersiz" derler. Buna göre vicdan "ciğer"de mi oluyor? Cesaretsiz adama "yüreksiz" demezler. "Sende var mı o ciğer" derler. Buna göre cesaret "ciğer"de mi oluyor? Cesaret'in başka organlarda (mesela testislerde, mesela kalçada) olduğunu sanan kültürler de var. BRAİN SLAPPER DEN ALINTI. Yine kusura bakma diyeceğim Brain? Türk kültüründe ciğerin duyuların merkezi olduğunu iyi savurmuşsun. Mesela herkes yüreğim sızladı demezmiş niye sana mı soracaklar cesaretsiz adama yüreksiz demezlermiş sakat atçıda mıyız uydur habire uydur şimdi bir iki misal verelimde konu kapansın. YAŞAMAK İSTİYORSAN BİR UMUDUN OLMALI,KALBİN VARSA BİR SEVDİĞİN OLMALI,SEVDİĞİN VARSA O YALNIZ AMA YALNIZ SENİN OLMALI... Beyaz bir güvercin yolluyorum sana; kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi ve sadakat, karbeyaz tüylerinde umut ve gagasında iyi geceler öpücüğü, yanağını uzat. Seni seviyorum; elini kalbimin üzerinde hissettigim zaman, üzüntülerimi alip onlarin yerine simdiye kadar kimsenin basaramadigi o sicakligi koymayi basardigin için... "gözlerinle değil, kalbinle bak" Şimdi birde YUNUS EMRE den bir dört lük. Yoldaş olalım ikimiz Gel dosta gidelim gönül Haldaş olalım ikimiz Gel dosta gidelim gönül Ciğere rastlamadık.
-
Çelişkiler...
Tarafsız. doğru onlarda sürükleniyor ama? Kıtalar ve dağlar gibi bir plana bağlı olarak değil. Malumunuz kul yapısı her an yıkıla bilir.
-
Çelişkiler...
HUD-SURESİ. 7)O'dur, gökleri ve yeri altı evrede yaratan; Ve [hayatı yarattığı sürece] O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi. [Allah size böylece O'na olan bağımlılığınızı hatırlatıyor] ki sizi sınayıp hanginizin eylem ve davranışca iyi olduğunu ortaya koysun. Şöyle ki: eğer (sen, ey Peygamber,) [insanlara:] "Unutmayın ki, ölümden sonra diriltileceksiniz!" desen, hakkı inkara şartlanmış olanlar hemen,"Açıkçası, bu büyüleyici bir vehimden başka bir şey değil!" diye karşılık verirler. AÇIKLAMA. Eyyâm (lafzen, "günler") sözcüğünü "evre/safha" ve arş (taht) sözcüğünü de "kudret tahtı" olarak aktarmamız hakkında. "O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi" ifadesiyle yapılan atıf, Allah'ın iradesine bağlı olarak hayatın bütünüyle suda başlayıp evrimleştiğini işaret eder gibi gözüküyor ki, bu husus Kur'an tarafından açıkça ortaya konduğu gibi (bkz. 21:30 ve ilgili 39. not) yakın zamanlarda biyoloji alanında yapılan araştırmalarla da doğrulanmıştır. Yine de kesin gözüyle bakılamayacak olan bu yorumun, önceki ayette geçen "yaşayan hiçbir canlı" ifadesiyle de desteklendiği söylenebilir. "Hayatı yarattığı sürece" ifadesiyle yaptığımız parantez içi ilave Reşid Rıza'nın bu ayet hakkındaki uzun yorumunda ileri sürdüğü görüşle bağdaşım içindedir FURKAN-SURESİ. 59)Gökleri, yeri ve bu ikisi arasında var olan her şeyi altı evrede yaratan ve kudret ve hükümranlık tahtına kurulan O'dur, O: Rahmân!/sınırsız Bağış-Kayra Sahibi! O'nu (Kendisinden), O her şeyden Haberdar Olan'dan sor. AÇIKLAMA. Burada, cümlenin başında gelen ve bir bağlaç olan sümme her zaman "sonra" ya da "bundan sonra" anlamına olaylar arası öncelik- sonralık belirten, zamanda sıralamaya delalet etmez; eş-zamanlı ya da paralel ifadeleri bağlamak için kullanıldığı hallerde çoğu zaman basit "ve" bağlacının işlevini görür: 2:29'da "ve göğe yöneldi..." ifadesinde olduğu gibi. Arş terimine gelince (lafzen, "taht" veya "hüküm/iktidar makamı") klasik ve modern, bütün Müslüman müfessirler ittifakla, sözcüğün Kur'an'da geçen bu mecazî kullanımının, Allah'ın, bütün yaratıkları üzerindeki mutlak hüküm ve iktidarını ifade ettiği görüşündedirler. Dikkate değer bir husus da şudur ki, Kur'an'da Allah'ın "kudret ve iktidar makamına" oturduğundan söz edilen yedi yerin hepsinde (7:54, 10:3, 13:2, 20:5 25:59, 32:4 ve 57:4) bu ifade Allah'ın âlemleri yaratmasına ilişkin bir açıklamayla bağlantılı olarak geçmektedir. -Genellikle "gün", ama yukarıda "çağ" (aeon) olarak tercüme edilen yevm sözcüğü, Arapça'da, ister "çağ" (aeon) gibi son derece uzun, ister "an" gibi son derece kısa olsun, her türlü süreyi ya da zaman aralığını ifade etmekte kullanılır; yirmidört saatlik bir güne karşılık olarak kullanılması, onun pek çok çağrışımı içinden sadece biri durumundadır. FUSSİLET-SURESİ. 9)DE Kİ: "Siz, arzı iki evrede yaratmış olan Allah'ı gerçekten inkar mı ediyorsunuz? Ve O'na, âlemlerin Rabbine rakip güçlerin bulunduğunu mu iddia ediyorsunuz? 10)O, [arzı yarattıktan sonra,] üzerine [kuleler gibi] sarsılmaz dağlar yerleştirdi, ona [sayısız] nimetler bağışladı ve oradaki geçim araçlarını onları arayanlar arasında eşit şekilde paylaştırdı: [ve bütün bunları] dört evrede [yarattı]. 11)Ve O, [sadece] duman halinde olan göklere şekil verdi; onlara ve arza, "İkiniz de isteyerek yahut istemeden [varlık alanına] gelin!" diye buyurdu. İkisi birden: "Peki, boyun eğerek geliriz!" dediler. 12)Ve onları iki evrede yedi gök olarak yarattı, her göğe kendi işlevini yükledi. Biz, yere en yakın olan gökleri ışıklarla süsledik. Ve onları emniyetli kıldık: İşte bu, Kudret Sahibi ve Her şeyi Bilen'in takdiridir. AÇIKLAMA. Yevm (lafzen, "gün") teriminin yukarıdaki gibi "evre" olarak çevrilmesi konusunda Kozmik olaylar ile ilgili birçok Kur'an ayetinde olduğu gibi, evrenin yaratıldığı "altı çağ" ya da "altı evre" -bunların "iki"si, yukarıdaki ayete göre, dünya da dahil, inorganik evrenin gelişmesi ile geçmiştir- tam bir temsîlî muhtevaya sahiptir: bu durumda, evrenin "ezelî" olmadığına, zaman içinde belli bir başlangıcının olduğuna ve bu hale gelinceye kadar belli bir zamanın geçmesi gerektiğine işarettir. Hemen hemen bütün klasik müfessirler, bu "dört evre"nin önceki ayette zikredilen "iki"yi de kapsadığında hemfikirdirler: "ve bütün bunları yarattı" şeklindeki parantez içi ifadelerin sebebi budur. 12. ayetteki "iki evre" ile birlikte toplam temsîlî sayı altıya yükselir. Yani, gaz halinde: fizikçilerin, evrenin bütün maddî unsurlarının kaynağını teşkil eden asal bir element olarak gördükleri hidrojen gazı. Semâ' teriminin ("gök" veya "gökler" yahut "cennet") kozmik delaleti için KUR,AN ı okuyun "ANLAYARAK HİSSEDEREK" okuyun ki Yaşam ın gerçeğini anlayın her alanda herkese tavsiye edilir.
-
Gökler ve yeryüzü
Kusura bakma ama sen dökülmeye ve dolayısı ile nereye döküldüğüne takmışsın biraz mantık hadi olacak.
-
Çelişkiler...
Brain Slapper. Kurandaki yanlış bilgileri buraya yazıp duruyoruz. Daha nasıl söyleyebiliyorsun yanlış bilgi yok diye? Muhammed'in bahsettiği şeyin ne olduğunu, dağların nasıl "bulutlar gibi hareket edebildiklerini" senin de karşı çıkmadığın bir şekilde örneklemedim mi? Bir taraftan "sabit dağlar kıldık" diyor, bir taraftan "dağlar bulutlar gibi hareket eder" diyor. Çok anlamlı hakkaten. diyorsun. Bende derim ki anlamak için mantık test i? yapmak lazım nedenmi dağlar kıtalar hareket ettiğinde hem hareket eder hemde yükselir Himalaya larda olduğu gibi hindistan asya kıtasına hareket ettikçe (altına girdikçe) yükselir kıtaların hareketi ile de dağlarda hareket eder yani dağlar aynı zamanda kendi yerinde sabit kıtaların hareketi ile de hareket eder nasıl ama anlamlı değilmi.
-
Gökler ve yeryüzü
Yetmez Brain slapper nedenmi saydığın yıldızların düştüğü,doğup battığı,kaydığı,vs burada neresinde dünyaya düştüğünü söylüyor uydurmalara sende takıl birde evrende bu kadar olay olurken dünya da alt üst olurken (denizler fışkırtıldığı zaman, kabirler deşildiği zaman, dağlar un ufak edildiği zaman) demek ki evrende olanın aynısı dünyada da oluyor mızrak çuvala sığmaz birde boşlukta yer çekimsiz ortamda yıldızlar nereye dökülür diyorsun bilgin o kadar işte güneş mi daha büyük dünya mı dünyanın yer çekimi güneşi çekermi birde dünyanın yer çekiminin kıyamet koptuğunda evrende esamesi okunmaz bilmiyormusun.
-
Çelişkiler...
Şanki bir şey söyledi "ALLAH" kıta demeyi unutmuşmuş haşa sonrada fıkra anlatıp inançsızlığına temel oluşturmuş. Aslında sana yazmamak lazım ama okuyan da bir şey var zanneder. Evvela bir dünya atlasına bak kıtaların nasıl birbirinden ayrıldığını atlasta gör istersen atlas (harita) tan kıtaları makas ile kes bak bakalım nasıl birbirlerine uyuyor. Birde Himalaya ların nasıl oluştuğunu öğren bak elinin altında klavyede var aslında anlayamıyorsunda anlıyor gözüküp şaka da yapıyorsun dağlar kaymaz bunu anla kıtaların kayması ile oluşur hindistan ın kuzeye doğru kayıp himalayaları oluşturması gibi.
-
CENNETTEKİLER VE CEHENNEMDEKİLER...?
Şimdi KEHF Suresinin yine belirli Ayetlerini alıp kafaya göre yorum yapılıyor. Şimdi bende KEHF Suresinden Ayet meal i verip üzerine yorum yapalım bakalım. KEHF. 102.İnkar edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız. 103.De ki: "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?" 104."Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." 105.İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız. 106.İşte, inkar etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir. 107.İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir 'konaklama yeridir.' 108.Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler. 109.De ki: "Rabbimin sözleri(ni yazmak) için deniz mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini (bir o kadarını) dahi getirsek, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi. 110.De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin İlahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın." ŞİMDİ BURADA YANLIŞ OLAN NE VAR İNSANA TAPANA, AYETLERİ İNKAR EDENE, PEYGAMBERLERİ ALAYA ALANLAR NEREYE GİDER CUMBURLOP CEHENNEME "ALLAH" VADİNDE DURUR YOKSA ADALETSİZLİK OLMAZ MI KİŞİ DÜNYADA İSTEDİĞİNİ YAPSIN SONRADA ÖYLE YAĞMA YOK AYNEN CUMBURLOP.
-
KAFİR HAYVANLARDA VARMIŞ
KALB Gönül, yürek, öz her şeyin ortası, özü. Göğsün sol tarafında, konik şekilde kan dolaşımın temin eden organ İnsan ruhunun sevgi ve nefret gibi duyularının merkezi olan yere de kalb denilmiştir. Bu ruhi duyuya kalb denilmesi, teşbih iledir. Bedendeki kalbin beden ivin önemi ne ise ruhun kalbinin de insan için önemi o derecede önemlidir. Kur'an-ı kerim'de Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: "Gerçek mü'minler yanlarında Allah zikredilince kalbleri titreyenlerdir" (en-Enfâl, 8/2). "Şüphesiz maddi gözler köretmez ama göğüslerde olan kalpler körelir" (el-Hacc, 22/46). Bu âyet-i kerimelerde anlatılan manevî kalbtir. Kalb imân merkezi olan duyudur. Nitekim Allah Teâlâ "İnananların kalpleri Allah'ı anmakla yatışır. İyi bilin ki kalpler ancak Allah'ı anmakla yatışır" (er-Râd, 13/28). "Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir" (el-bakara, 2/7). Buyurmuştur. Bu âyet-i kerimeler imanın kalple alâkalı oludğunu anlatmaktadır. Aynı konuda bir başka âyette şöyle buyurulmuştur: "Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler kalplerinin üzerine pas olmuştur" (el-Mutaffifin, 83/4). İslam kültüründe kalb (gönül)'e çok geniş yer verilmiştir. Allah sevgisinin muhafaza edileceği yer, sevgi, muhabbet, kin ve nefretin hissedildiği ruhun ulvî bir özelliği olduğu kabul edilmiştir: "İnsan vücûdunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücud düzelir, o bozuk olduğunda bütün vücud ifsâd olur. İyi bilin ki, işte o et parçası kalbtir" (Buhârî, İmân, 39; Müslim, Musâkât, 107; İbn Mâce, Fiten, 14). Ma'rifet yani Allah'ı bilmek ve tanımak kalbin işidir (bk. Buhârî, İmân, 13). Hased, gazab ve nefret gibi kötü duyular kalpte bulunduğu gibi imân, Allah korkusu, hilm ve takva da kalbe ait fiillerdir (Nesâî, Cihâd, 8; Müslim, İmân, 230; Tirmizi, Fiten, 26; Ahmed b. Hanbel, V, 7.
-
Kuran'ın bir masal kitabından ne farkı var?
BrainSlapper. Mısır dan hareketle (dini) ilahi horos un gözü,dolar daki gözü, birde Hacer i Esved in gümüşten muhafazası nı vererek aralarında ilişki kuruyorsun bir kere hacer i esved muhafazası ilk bakışta gözü andırsa da malumunuz göz değil ve öylede bir amaç yok üstelik "horos gözü,dolar gözü" bildiğimiz göz resmi ama hacer i esved göz resmi ve yahut insanları gözleyen bir gözmü ki ama hakkınızı vermek lazım hayal dünyanız bayağı gelişmiş? buradan hareketle size Mısır daki inançtan bahsetmek istiyorum. Mısır'da halkın inancının yanı sıra ileri gelenlere (havâssa) mahsus olan batın ilmi tamamen Tevhid inancına dayanıyordu. Mısır kahinlerinin büyük mürşidi "Hermes Toth"un şu sözleri bu inancın özelliklerini anlatmak cihetinden faydalı olacaktır; Düşüncelerimizden hiç biri "ALLAH'ı" tasvir edemez. Şekilsiz olan bir varlık duyularımızla idrak edilemez. Zaman dan münezzeh olan, zaman la ölçülemez. Fakat bütün bunlara rağmen, ALLAH Teala bazı şeçkin kullarına, kendi yüksek kemalinden bazı tecellilere mazhar olma kabiliyetini ihsan edebilir. Bu tecellilere mazhar olanlar, gördüklerini ve hissettiklerini avama anlatacak kelime bulamazlar. İnsanlar bu mertebeye uzun ve yorucu bir çile devresinden geçirildikten sonra ulaşırlar. Mehmet Ali Ayni, Tasavvuv tarihi. Demekki İnsan her yerde her zaman da aynı. HAMAN İSMİNİN SIRRI. Firavun dedi ki: "Ey Haman! Benim için yüksek bir kule dik de yollara erişeyim." 40 Mümin Suresi 36 Firavun dedi ki: "Ey ileri gelenler! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Haman! çamurun üzerinde bir ateş yakıp bana yüksek bir kule yap ki Musa'nın tanrısına ulaşayım. Gerçekten de ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." 28 Kasas Suresi 38 Firavun'un tanrılık iddiasında, Hz. Musa'ya karşı çıkışında, yardımcılarından ve destekçilerinden biri olarak Haman'ın ismi, Kuran'da birkaç ayrı surede anılır. Firavun, Haman'a yüksekçe bir kule yaptırıp, Musa'nın varlığını bildirdiği Tanrı'yı insan işi yüksek bir kulenin tepesinde arama cahilliğini ve alaycılığını göstermiştir. Fransız bilim adamı Prof. Dr. Maurice Bucaille yakın zamanlarda "Musa ve Mısır" adlı bir kitap yazdı. Bu kitap Kuran'da Haman isminin kullanılışını, bu ismin kullanılışına tarihte yapılmış olan itirazları ve bulunan eski hiyeroglif yazıların çözümünün, Kuran'ın doğruluğunu onaylamasını anlatmaktadır. Haman ismi Tevrat'ta da geçer ve Kuran'ın işaret ettiği kişiden ayrı bir Pers hükümdarını belirtir. Kuran'da hata bulmaya çalışan hata avcıları Kuran'ın Tevrat'tan yanlış olarak kopyalandığını, Haman isminin kullanılış tarzının buna delil olduğunu söylediler. (Kuran'da Haman ismi 5 kez geçer.) Kuran'ı insan yazması sanan bu kişiler Kuran'ı yazdığını düşündükleri kişinin (Hz. Muhammed) yanlış bir kopyalama yaptığını ileri sürdüler. TAŞ OCAĞI ŞEFİ Bu tartışmalar Fransız Jean François Champollion tarafından çözülen Rosetta Stone adı verilen bir yüzü Yunanca, bir yüzü eski Mısır hiyeroglifi ve bir yüzü de geç dönem hiyeroglifle (Demotik tarz) yazılmış bir yazıtla başka bir boyut kazandı. Artık hiyeroglifler okunuyor ve isim listeleri çıkartılıyordu. Yine Viyana'daki Hof Müzesi'nde Haman'ın Firavun'a yakınlığı anlatılmaktadır (Bakınız Walter Wreszinski, Aegyptische Inschriften aus dem K. K. Hof Museum in Wien, 1906, J. C. Hinriesche Buchhandlung). Yeni Krallık Listeleri sözlüğünde ise "Haman" ismi aynen Kasas suresindeki gibi "Taş ocağı işçilerinin şefi" olarak kayıtlıdır. (Bakınız Herman Renke; Die Aegyptischen Personnennamen, Vierzeischnis der namen, Verlag Von J. J. Augustin in Glückstadt, Band I, 1935) Maurice Bucaille "Haman" ismini bir Fransız Mısır Bilimcisine verir ve bunun 7. yüzyıldaki bir Arap el yazmasından alıntı olduğunu söyler. (Bu ismin Kuran'da geçtiğini söylemeden, 7. yüzyıldaki Arap el yazması diyerek Mısır bilimcisinin tepkisini ölçer.) O da, 7. yüzyıldaki bir Arap el yazmasında hiyerogliflere ait bir bilginin geçirilmiş olmasının mümkün olmadığını, fakat Firavun sarayının isim listelerine bakacağını söyler, Dr. Maurice Bucaille'a ise "Dictionary of Personal Names of the New Kingdom by Ranke" adlı Mısır isimleri sözlüğünü önerir. Bucaille ise Almanca hiyeroglif transliterasyon listesinden Haman'ın, Taş Ocakları İşçilerinin Şefi olduğunu bulur. Dahası Haman ismi Viyana'daki bir anıtta da kazılıdır. Haman'ın isminin yanındaki ayıraç ise Firavun'un yanındaki önemini göstermektedir. (Mısırlılar kelimelerini çok özel bir durum olmadıkça hep bitişik yazarlardı.) Anlaşılıyor ki Kuran'a karşı yapılan her itiraz geçersiz çıkmaktadır. Hatta bu itiraz yapılan nokta araştırılınca, Kuran'ın yeni bir mucizesi daha anlaşılmaktadır. Haman isminin rastgele bir şekilde Kuran'a konması mümkün değildir. Vahiy dışı hiçbir kaynak Kuran'a bu ismi bu şekilde yerleştirmiş, her kelimeyi bu şekilde yerli yerinde, mükemmel bir tarzda kullanmış olamaz. ALINTI.
-
ALLAH VAR
Mantık yürüt ve mantığını test et. "SU" nedir (kimyasal förmülünü bırak) nasıl meydana gelmiştir acaba tesadüfenmi yazımı bir kaç defa daha okuyabilirsin.
-
CENNETTEKİLER VE CEHENNEMDEKİLER...?
Gerçekten akıllı bir soru? Cennet te türban, tekrarı Huri örtünecekmi, madem kötü adam yok herkes çıplak gezsin. Ne kadar kolay soru aklına takılmış şimdi cevabını bir kaç hadis le vereceğim Sure,Ayet e şu an gerek yok bakalım ne olacak. Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz (tükenmez), elbiseleri eskimez. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6] Cennet ehli cennete, otuz ya da otuz üç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecekler. [büyük Hadis Külliyatı-5, s. 411/10109] ... Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
-
Gökler ve yeryüzü
Aslında cevap yok polemik te değil işine gelirse inan işine gelirse inanma laf kalabalığı başka yerde de valla MUHAMMED in a.s.v. neye dayanarak gökler dediği lafı da öyle madem bilmiyorsun niye uyduruyorsun dünyaya yıldız düşeceği lafı hangi ayet te geçiyor göster bakalım gösteremezsin çünkü uydurma da ondan bize vahiy gelmez haşa gelen vahye"KUR,AN" göre konuşuruz çarpıtmadan doğruya doğru diyerek.
-
Gökler ve yeryüzü
Ayet Meal lerini verip uydurma yorum yapmak olmaz birde ben Ayet meali vererek yorum yapayım bakalım nasıl oluyor. ENBİYA. 30.O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? 31.Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar açtık. 32.Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar 33.Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor İNFİTAR. l.Gök, çatlayıp-yarıldığı zaman, 2.Yıldızlar, dağılıp-yayıldığı zaman, 3.Denizler, fışkırtılıp-taşırıldığı zaman, Şimdi yıldızların dünyaya döküleceğini nereden çıkardın zaten Dünya da o an yıldızlar gibi dağılıyor birde Enbiya suresi 30. Ayet e bak ne demek istiyor yıldızları boncuk yapıp başkasının öyle düşündüğünü söylemek abesle iştigaldir birde ENBİYA 33. Ayet bak ne diyor MUHAMMED in a.s.v. teleskopu mu vardı aslında Ayet meallerini "Siyak, Sibak" yaparaktan yorumlamak daha sağlıklı olur bilmeyenler için zaten çarpıtma yorumunu eklemek için bazıları ya cımbızla şeçer gibi Ayet meali verir veya Ayet in tamamını vermez neyse sorun değil olay bu.
-
Evrim kuramı ve olasılık hesapları
Sağ ol agam. Adamı daldan dala atlattın o daha hala miş mış ta. Bilim den hareketle aklıma bir karadeniz fıkrası geldi. Temel sevdiği kızın güzelliğini Dursuna anlatıyormuş? sıra gözleri anlatmaya gelmiş Temel demiş ki ula oğa bir göz varki, bir göz varki, bir göz varki Dursun da yahu Temel kızın bir gözümü vardi. Mutasyonu tamamlanmamış gözmüş demekki fıkra işte.
-
RASLANTI? YARATILIŞ?
O tanrılar şimdi Arkeolojinin ilgi alanına girmiş değilmi taştan kırılmış dökülmüş olarak.Birde "DEMOKRAT" olmak demokrasiye atıf yapmak illa inançsızmı olmayı gerektiriyor isteyen istediğine tapabilir zaten inançsızlıkta inanmak demek değilmi içindeki boşluğu nasıl dolduracak ya taşa,puta tapacak yada inanmıyorum deyip her bulduğuna sarılacak içindeki boşluğu tatmin etmek için.
-
CENNETTEKİLER VE CEHENNEMDEKİLER...?
Şimdi varsayımlardan yola çıkarak şöylede sorabiliriz? şimdi siz öldünüz dünya da da yemediğiniz halt kalmamış ve cehenneme gitiniz kardeşiniz,aileniz cennete gitti acaba onlara kızarmısınız cennete gitiler diye gönlünüz rahat olurmu. Evvela "DİN" i öğrenmek lazım değilmi İnsanları niye cehenneme,cennete gönderiyor birde cehenneme,veya cennete giden akrabalarının oralara gitmesinde kendi payını da hesaba katmak gerekmezmi malumaliniz İnsan toplumsal,vede sosyal bir varlıktır değilmi? soruyu sor kenara çekil bilimsel takıl en doğrusu benim fikrim de varmı kesin bir bilgin cennet ve cehennemim olup olmadığından vede "ADALET" uygulanırsa "ADİL" dir Dünyada bile değilmi.