Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    4.540
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    21

İletiler gönderen: Tengeriin boşig

  1. Batı Trakya'daki Türkler göç etme fırsatı bulamadı. O halde yarından tezi yok, füzeleri, intihar bombacılarını hazırlayalım.

     

    "Yunanistan 1821 öncesi sınırlarına" sloganı ile terör faaliyetlerini başlatalım o halde...

     

    Kürdistan taleplerine son vermek için de karşı terör başlatalım. Türkmen kardeşlerimizin özgürlüğü için. Kuzey Irak bağımsız Türkmen devleti kuruluncaya kadar yaşasın terör

     

    Aslına bakarsan, Mustafa Kemal'in kafasında hep bir Selanik vardı.

    En azından Batı Trakya'nın dahi elimizde tutulması için ne gerekiyorsa yapılması kanaatindeydi.

    Fakat o günün tablosu, Doğu Trakya'yı bizde tutabilecek biçimdeydi.

    Nasıl?

    Tam anlamı ile yedi düvele karşı durarak...

    Ama şunu demedi Mustafa Kemal:

    "İzmir'i aldık, boğazlara da yaklaştık ama artık bu kadarla yetinelim, oralar artık onların elinde!" demedi...

    Orduyu hazırladılar, beklettiler.

    Lozan'da bunu kullanıp aldık...

     

    Lozan'a rağmen Musul ve Kerkük'ü almak için de oedu hazırladık...

    "Aman yaa, kaptırdık nasılsa, burada kalalım, geri dönelim" de demedi Mustafa Kemal...

     

    Hatay konusunda Mustafa Kemal'in kararlılığı konusunda bilinmeyen yoktur.

    Cumhur-u Reisliği bırakıp, üniformalarını giymekten vazgeçirdikleri bilinir.

    Yani demedi ki "Ya hu orası artık gitti, salla!"

     

    Yani zamanında, alınması pek muhtemel görünmeyen yerler için bile Mustafa Kemal tam bir kararlılıkla atılım yaptı.

    Bugüne uyarlarsak eğer;

    Bomba da salladı, füze de hazırladı...

     

    Yunanlılar'ın top sesleri Ankara'yı inletirken;

    Mustafa Kemal "haydi ya, gidelim bari!" demedi...

    Hazırladı Tekalif-i Milliye Emirlerini, halkı birebir çekti savaşın içine...

    Dişi ile tırnağı ile savaştı; kadını, erkeği, genci, yaşlısı...

    O zaman Atatürk de terörist başı!

    O zaman o halk da birebir terörist!

     

    Balkanlar'da yaşayanlar kadar Balkanlı;

    Kafkaslar'da yaşayanlar kadar Kafkaslı;

    Irak-İran'da yaşayanlar kadar Kürt, Arap, Fars;

    Asya'da yaşayanlar kadar Türk var bu ülkede...

    Onlar da en az kendi halkımız kadar üzerlerinde sorumluluk sahibi olmamız gereken kitleler...

    Onlara kendimizi model olarak ortaya koyabilmemiz gereken kitleler...

    Özgür değiller ise, biz elbette ki onların eli-ayağı olmalıyız;

    Zamanında öyleydik; öyle olmayı amaçlıyorduk...

    Kimsenin eski sınırına dönmesi gerekmiyor;

    Karşılıklı hakları eşit olarak tanısınlar; yeter...

    Ama bunun için de senin yaptırım gücünün olması gerekir;

    Sen buna ister terör dersin, ister psikolojik harb, ister fiili harb, ister soğuk savaş, ister silahlanma yarışı...

    Bu türlü politikalarda;

    İsrail gibi bir devlet ile, Türkiye'yi bir tutamazsın...

     

    Kimse "Haydin, geri gidelim" demeyecek...

    Filistinliler de demeyecek...

    Pontus'ta Rumlar kalkışsa, Biz de demeyeceğiz...

    Kürtçüler 100 yıl daha kalkışsa, tek bir toprak dahi vermeyeceğiz...

  2. Ülke kusulusundan günümüze kadar bir kaostan kurtulamadi cünki konses olmadan ve toplumun büyük kesmi ikna olmadan yapildi.

     

    Prof. Dr. Şerafettin Turan'ın dı sanıyorum, çok güzel bir lafı vardır:

    "Ya hu referandum ile Devrim mi yapılır?"

     

    Kim ikna edilecek a canım efendim?

    Bir kesimi padişah tarafından yönetilmeyi,

    Diğer kesimi Ağalar-Beyler tarafından sömürülmeyi

    "Kader" ve "Değiştirilemez" olarak benimsemiş halkı mı ikna edecekti?

    Ve nasıl?

     

    Ve yeryüzünde hangi devrim böyle yapılmış?

     

    Ya hu bana tek bir örneğini verin, yeter...

    Verin bakalım, hangi örneği vereceksiniz...

     

    Türk Devrimi, henüz doğmuş bir çocuktur.

    80 yıllık yaşamının 60 yılı, o çocuğu öldürmekle uğraşanlarla didişerek geçmiştir.

    Buna rağmen hala ayaktadır...

     

    Pardon ama bu nasıl çürük bir devrimdir ki;

    Herşeye rağmen ayaktadır?

     

    Bugün yaşadığımız sorunların tek nedeni;

    O kendi devrimine sahip çıkabilmek sorumluluğunu gösteremeyenlerdir...

  3. Gelinen nokta ile celme sadece ufak dokunulmus bir celme olamayi gecememis malesef. Dostum olaylari kendi egomuz icerisinde degerlendirmeyelim. Bende cumhuriyet karsitlarina karsiyim, ama ortada yanlisliklar varsa bunuda görmemezlikten gelemeyiz. Atatürk kendi acisindan bazi seyleri yapmaya calismis ama ben bu yapilanlari yeterli bulmadigim gibi sisitem olarakta yanlis buluyorum. Netice olarak bügün geldigimiz nokta ile gecmiste yapilanlarin ne kadar yanlis oldugu netcegözüküyor. Ülke kusulusundan günümüze kadar bir kaostan kurtulamadi cünki konses olmadan ve toplumun büyük kesmi ikna olmadan yapildi.

     

    Istediginiz kadar övün , yüceltin,.... ama gercekler asla degismez.

     

    Dominik, her konuda bu türlü ifadeler kuruyorsunuz.

    Açıkçası bu ifadelerinizle çeliştiğiniz ve Atatürkçülük oynadığınız iletileriniz de var...

     

    Bunlar bir yana ama ben, siz her böyle bir yaklaşım gerçekleştirdiğinizde,

    Size, şimdiye kadar hiç yanıtlamadığınız ve yanıtlamaktan kaçındığınız bir soru soruyorum...

    Ve yine aynı soruyu soruyorum:

     

    Lütfen, ne olur, inanıyorsanız eğer Allah Aşkına;

    Bana, Atatürk'ün yapıp da, yanlış, geçersiz olan ve gerçekçi olmayan tek bir uygulamasını, devrimini yazar mısınız?

     

    Defalarca sordum bu soruyu,

    Ve defalarca daha soracağım...

     

    Bana bir tane tutarlı açıklama yapın bu doğrultuda,

    Tek bir tane geçerli açıklama yapın,

    Şu iddianızı tek bir örnekle geçerli kılın...

     

    Yapın yaa...

    Madem bu kadar iddialısınız ve her defasında söylüyorsunuz...

    Bir kere de yanıt verin;

    Atatürk hangi göle hangi mayayı çalmıştır da,

    Tutmamıştır?

     

    Madem çok biliyorsunuz,

    Öğretin bize paşam yaaa...

    Öğrenelim biz de...

  4. Rasyonalize etmek (Akla/Mantığa Bürümek), popüler kılar her haksız ve ilkel düşünceyi bile.

    Ve sonra da tatmin edersiniz en aç hırslarınızı...

     

    Yazık;

    Dersim'de ya da Şeyh Sait isyanında öldürülen o insanların hesabını,

    Onları, kendi hesaplarına ölüme gönderen ağalara-beylere soramamak...

     

    Sırf onlara soramadıkları için bu hesabı;

    "İnsan Yaşamı" üzerinden duygu sömürüsü yapmak...

     

    Hep komik gelmiştir bana;

    Tarihe mal olmuş bir olayın savunusunun, tarihsel verilerden çok duygu sömürüsü ile yapılması.

    Haksız travmaları yok edemeyen bilinçlerin, bilinçaltlarını tatmin yöntemi bu olsa gerek.

     

    Oysa tartıştık biz bu konuları.

    Türk Devrimini suçlayan hiç kimse, duygu sömürüsü yapmaktan başka;

    O öldürülen insanların cesetleri üzerinden politika ve sömürü yapmaktan başka;

    Onları katlettiren ağaların-beylerin yaptıklarından başka

    Hiçbir şey yapamadılardı.

  5. Doğrusun Tengeriin dostum, toprak reformunun gerçekleşmeyişi, feodalitenin yıkılmasının başarısızlığa uğraması, cumhuriyetin çağdaşlaşma atılımının hızını tamamen kesmiştir.

     

    Bir daha da o fırsat ele geçmedi, aşiret ağaları şeyhler meclise doluştu...

     

    Ayrıca Atatürk ölür ölmez işler sarpa sarmıştır ne yazık. Bu bir gerçek.

     

    Atatürk bize çok fazla numara büyük geldi. Keşke ondan önce onun hazırlayıcısı, öncüsü bir devrimci gelseymiş de bu kadar numara büyük gelmeseymiş...

     

    Türk Devrimi; forumda bu konu hakkında çoooooooooook derin bilgilere sahip arkadaşlar kabul etmek istemeseler ve hatta devrim olarak görmeseler bile;

    Amerikan Devrimi; Fransız Devrimi; Rus Devrimi kadar önemli bir yere sahiptir.

    Atatürk, mazlum milletlere örnek olacağı öngörüsünde bulunmuştu ve aynen katılıyorum; olmuştu da...

    Fakat Devrimlerin kaçınılmaz bir gerçeğidir;

    Devrimler, ona sahip çıkanlarca yaşatılırlar...

     

    Biz kendi devrimimize sahip çıkmadık.

    Hatta küçük gördük.

     

    Oysa Monarşiyi'de biz yıktık Rusya'da ve Fransa'daki gibi;

    Emperyalizm'e karşı da biz savaştık ve yendik;

    İlkel yaşam tarzına sahip kendi toplumumuzu, çağdaş seviyeye de biz çektik...

    Ama sahip çıkmadık...

     

    Ben çok açık bir biçimde söylerim;

    1920lere kadar bu toplum belki iyi niyetliydi...

    Fakat ilkeldi...

    Kafa yapısı ile, yaşam tarzı ile, insan hak ve hürriyetlerine bakışı ile...

    Öyle olmasaydı zaten yenileşmenin, devrimin anlamı olmazdı;

    Gereği olmazdı...

     

    O dönemde Mustafa Kemal çıkıp, kendi toplumu için;

    "Evet, benim toplumum geridedir; değişmelidir" diyebilmiştir, bunu kabul edebilecek cesareti göstermiştir.

     

    Bugün Kürtlerden en azından birinin çıkıp bunu diyebilmesi gerekir.

    Gerekir gerekir de;

    Bir tane de mi bunu diyebilecek adam yetişmez ya hu bu toplumda?

     

    Herneyse;

    Bu konu uzar...

     

    Biz "İsrail Katliamı"na geri dönelim ve bu konuyu bari "Kürt Sorunu" ile katletmeyelim...

     

    Özür dilerim...

  6. E, öneri? Orada var kalmasın mı?

     

    Türkler de geldikleri gibi yallah Orta Asya'ya dönmedikçe barış olamaz.

    Ne yapacağız şimdi?

    Hadi herkes tası tarağı toplasın, evli evine köylü köyüne, yallah... Dünya barışını sağlamanın başka yolu yok!

     

    Bu arada İsrail dünyada bilinen en güçlü silahlardan ABD'ye sipariş etti, güvenliğinin zayıfladığını öne sürerek. Herhalde Hüseyin Obama'nın savaş endüstrisine "olur mu canım, Filistinli kardeşlerimiz ölür" diyeceğini ummuyorsunuz.

    Mavi Marmara barışa büyük katkı sağladı!!!

     

    Aslında onu demek de istemiyorum;

    Sadece bir yargıydı benimkisi...

     

    İsrail'in genişleme politikasından ve yaptırımlarından vazgeçmesi iyi bir başlangıç olabilir.

    Ve yarattığı terörü de sonlandırması elbette...

     

    Kanımca Hamas'ı var eden İsrail'dir...

    Buradan başlayabilir işe...

     

    Daha sonraki aşamada Yahudiler ile Müslümanların birlikte yaşadıkları bir devlet olarak yeniden örgütlenebilir;

    Tabii bu sefer bir "Yahudi Devleti" olmayı bir kenarı bırakması gerekiyor.

     

    Bölgece, salt güce dayalı bir anlayışla varlığını sürdürmeye çalışıyor.

    Yakınından geçerken esinti yaratana bile saldırıyor aslında İsrail.

    Bu şahinlikten vazgeçmesi lazım.

     

    Hamas bir füze atıp üç asker öldürünce;

    Misli ile gidip onlarca sivil katlediyor...

    Hem de Hamas'ın nerede ne yaptığını çok iyi bildiği halde...

  7. İsrail Gazze'ye çikolata, hindistan cevizi gibi ürünlerin girişini yasaklıyor gibi söylemler duyuyorum.

     

    Elbette yasaklıyor. Her allahın günü üzerine, okullarına, çocuklarına füzeler fırlatılan bir bölgeye teşekkür etmek için pasta mı gönderecekti? "Fırlattığınız füze çok estetikti, helezonlar çizerek sanatsal göz zevkimizi okşadı, tebrikler" deyip kutlama notu iliştirerek?

     

    İsrail Gazze işgalini zaten kaldırmış. Bölgeden istediği bir şey, bir beklentisi yok. Gelirinizin kırkta birini İsrail bütçesine vereceksiniz filan diye bir şey istemiyor.

     

    Beklediği şu: Füze fırlatmayın, terörist göndermeyin, bombalamayın, intihar eylemi yapmayın.

     

    Yaptığı da şu: Bu terörist faaliyetler sürdükçe bombalarım, ambargo uygularım. Kendi toprağı değil ki polis gönderip teröristleri yakalasın. Böyle bir olanağı yok. Kandil gibi bir halktan tecrit edilmiş yer değil ki sadece üslerini bombalasın.

     

    Terör olmazsa Gazze'ye giren çikolata kimin derdinde, hindistan cevizi kimin? İsrail'in gözü mü kalacak, canı mı çekecek?

     

    Tüh yaa, bugün okuduğum makalede bir filozoftu sanırım bir sözü vardı, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlar ile ilgili...

    "Bir savaştan yenilgi ile çıkan bir toplum, her zaman yeni bir savaşta yenmek için yaşamına devam eder..." kabilinden bir sözdü...

    Belki Cyrano biliyordur kim olduğunu...

     

    Orta Doğu'da barış olmaz, orada İsrail var kaldıkça...

    Ne yazık ki olmaz...

    Bu kadar kan aktıktan sonra, imkansız...

     

    Hani Yılan ile Çiftçi hikayesindeki gibi...

    Çiftçiye altın verirmiş yılan; süt karşılığında.

    Çiftçinin oğlu gelmiş, daha fazla altın vermesi için yılanın kuyruğunu koparmış.

    Yılan da oğlanı sokmuş.

    Çiftçi, oğlunun yaptığı için özür dilese de yılan demiş ki;

    "Bende bu kuyruk acısı, sende bu evlat acısı oldukça; eskisi gibi dost olamayız!"

     

    Bu yüzden biz de direniyoruz;

    Kürtler, bu coğrafyada İsrail'in konumuna düşüp her toplumun düşmanlığını kumbarada biriktirmesinler diye...

    Bakalım...

     

    Kumbara önemlidir...

    Artı değer biriktirirseniz, size dönüşü muhteşem olur...

    Ama içine çer çöp atarsanız; ileride kokar, hastalık yapar...

    Düşmanlık biriktirirseniz, olacağı da budur ne yazık ki...

  8. Kürtler feodal yapıya şiddetle sahip çıkıp "yıktırtmayız" diye sarılınca, devlet de "madem öyle" deyip devlet yandaşı feodalleri desteklemekten başka çare bulamamış demek ki.

    Benzer...

    Ama tam olarak öyle değil DemirEfe, sen de biliyorsundur mutlaka.

    Adnan Menderes dönem, Türkiye'de meydanlarda "Allah allah" propagandalarının başladığı dönemdir artık.

    Bunun yanında bu dönemden yani 1950lerden itibaren, Toprak Reformu ve Halkın Topraklandırılması ve Bilinçlendirilmesi sürecinin kesin olarak son bulduğu dönemdir.

    Adnan Menderes, kendisi de bir toprak ağası olarak, CHP'nin tek parti döneminin bu uygulamalarından rahatsız olan Aşiret Reislerini arkasına almıştır.

    Ve bundan sonra artık Türkiye'de, bugüne kadar hep siyasette ağaların sözü geçer olmuştur.

    CHP'de bu süreçten nasibini alıp, ağalara karşı ağaları kullanma politikasına gitmiştir.

    Ve 1950lerden beridir Türkiye'de siyaset, ağalar tarafından yütürülür;

    Bucaklardan tutun Kancolara kadar...

    İktidar olsun, Muhalefet olsun, Bağımsız olsun...

     

    Feodalleri desteklemekten ziyade,

    Feodaller başa gelip kendi sistemlerini kurmuşlar artık...

     

    Ve bugünde güya demokrasi martavalları ile feodalizm ve feodal kültür savunuluyor...

     

     

    Devlet yandaşı veya devlet karşıtı, farketmez... Feodaliteyi yıkacak halkın kendisinden başka güç yoktur. Devlet yıkmaya kalkışırsa "asimilasyon, antidemokratik baskılar" diye bağırırsınız.

     

    Aynen...

    Doğrudan katılıyorum bu söylediğine ve önceki iletimde de belirttim;

    Hiçbir kapalı toplum yapısı, tümden yokedilmeyecekse, dışarıdan bir güç ile değiştirilemez.

    Kendi iç dinamikleri ile değiştirilir.

    Dışarıdan etkiler olumlu/olumsuz olsun, önce bir direnç yaratır.

    Çünkü herşeyden önce "yabancı/başkası" olarak algılanır.

     

    Fakat biz bakıyoruz bugün;

    Kürtçülüğe soyunan arkadaşlar, Ortaçağdan daha da katı bir biçimde savunuyorlar Feodalizmi...

    Onun kalkmasını, kültürel yok oluş olarak algılıyorlar.

    Biz 80 yıl önce Batı'yı örnek alarak, çok daha fazlasını değiştirdik; yenilendik, aydınlandık.

    Değiştiremeyenler de bugün Türkiye'nin karanlık yüzünü temsil etmektedirler;

    Feodalizm'i, Şeriatçılığı temsil etmektedirler.

    Ve bunu "Demokrasi" adını kullana kullana yapmaktadırlar.

     

    Kürt Kültürü evşirilmelidir...

    Geliştirilmelidir...

    Yenilenmelidir...

     

    Yoksa kendi halkınız hala OrtaÇağ kültürü ile sürüdürüp gidecek, sömürülecek hep...

    Uyanmak lazım, uyandırmak lazım...

    Ama zor, anlatmak zor işte.

    Kompleksler giriyor devreye, alınganlıklar giriyor;

    Sağ duyu yitip gidiyor o zaman...

    Kabile şefi-büyücü ikilisi gibi ağa-şeyh sarmalı ne yazık ki Kürt halkını sımsıkı sarmalamıştır. Buna dışardan müdahale hem zor, hem de sonuçsuz kalıyor. İş o sarmalda olanlardan bitmek zorunda, en azından bu yapıyı parçalayacak girişimlere karşı çıkmamalarına bağlı.

     

    Devlet feodaliteyi her parçalamak istedikçe, o sarmalın içinde olan ve asıl kurtulmak istemesi gereken halktan tepki görünce yılmış biraz da, tek sorunu Kürt sorunu değil yani devletin... O arada başka sorunlar da ön plana çıkınca ihmal söz konusu olmuş elbet. Her zaman bir numaralı gündem maddesi olmayı da bekleyemezsiniz...

     

    Açıkçası ben Kürtlerin, aydınlanmaya dair umut vaadettiklerini hiç sanmıyorum.

    80 yıldır bir eğilim yok çünkü.

    Kaç Kürt çıkıp da Feodal Kültürlerini eleştirebildi bugüne kadar?

    Gerek bu forumda, gerek gerçek hayatta hiç görmedim...

    Kaç tanesi, Kürtlerin çağdışı değerlerinin değişmesi, yenilenmesi gerektiğini kabul etti?

    Ya hu bu forumda Berdel'i, Başlık parasını bile eleştiren Kürt çok çok aza gördüm;

    O da yarım ağızla...

     

    Eleştirmek yerine ne yapıldı peki?

    Paşamın biri çıkıp "Ee Samsun'da da biri kızını öküz ile takas etmiş!" diye meşrulaştırdı!

    Oysa Samsun'daki olay bireysel; çünkü bir kültür örüntüsü yada gelenek değil...

    Oysa Kürtlerde bu bir gelenek ve katı bir gelenek...

    Hakkari'de kızını öküze takas eden biri ile

    Samsun'da kızını öküze takas eden birisi arasında dağlar kadar fark vardır...

    Birisi gelenek öyle uygun gördüğü için takas etmiştir;

    Diğeri ise cahallıktan...

     

    Ama anlatamıyoruz...

    Devrimler, o toplumların kendi fertleri tarafından yapılır.

    Ne ne son 10 yıllık, ne önceki 20 yıllık, ne de ondan önceki 50 yıllık süreçte

    Kürtlerin içerisinden, Kürtleri aydınlatabilecek tek bir ele avuca sığar eğilim çıkmamıştır.

    Tek bir elle tutulur akım gerçekleşmemiştir.

    Tüm eğilimler sadece ve sadece yıkıcı olmaktan öte gidememiştir.

    Bunları yine "Irkçı" olarak niteleyecek arkadaşlar ama buyrun, araştıralım birlikte.

    Bunlar gerçekler.

     

    Kardeşim, o ilkel yapının yok edilmesi gerekiyor...

    Bunun lamı cimi yok...

  9. Aslında sizinde söylediğiniz bu ayrıntının özü şudur,Kürdüm Diyen ama Kürtçe Bilmeyen,çocuklarına Kürtçe isim vermeyen,Kürtçe öğretmeyen,Kürt gelenek ve göreneklerinin,Kültürel yapısının yok olmasını umursamayan,''ben Kürdüm'' demekten imtina eden,bir Kürt toplumu yani kendi Kürtlerini yaratmak isteyenlerin Şark ıslahat raporunun bir bölümünde geçen şekli ile,''Siirt ilindeki arapların Türk'lüğe hevesli oldukları,onların çeşitli şekillerde üstün kılınmaları ile Kürtlerin onlara özendirilmek sureti ile Türk'leştirilebileceği'' düşüncesinin devamıdır buda,Korucular ve devlete yakınlığı ile bilinen ağalar iyi ağadırlar,korucu olup silah almayan ve Kürt Halkının Toplumsal Kurtuluşu üzerine düşünce besleyenler ise Kötüdür....

    "Kürt Halkının Toplumsal Kurtuluşu" dediğiniz, bu ülkenin bir parçasını koparıp, Kürt Irkına Dayalı Bir Devlet kurmak ise

    Ya da bu ülkedeki bir etnik unsura, diğerlerinden başka ayrıcalıklar vermek ise;

    Hiç kuşkunuz olmasın ki kesinlikle Kötüdürler...

     

    Eğer ki "Kürt Halkının Toplumsal Kurtuluşu" dediğiniz;

    Feodalizme sessiz sedasız boyun eğmiş bir halk ise,

    O halkı güden ağaları ise...

    Hiç kuşkunuz olmasın ki kesinlikle Kötüdürler...

     

    Koruculara, şuna buna iyi demiyorum...

    Fakat Feodalizm ve onu besleyen arka bahçeleri kötüdürler...

     

    Ne bela imiş şu Şark Islahat Raporu...

    İnceleriz ayrı başlıkta ama o raporlar sadece Doğu için hazırlanmadı beyim!

    O dönemde oluşturulan müfettişlikler, her bölge için de ıslahat raporları hazırladılar.

    Şark Islahat Raporu'da Feodalizmin yıkılmasına yönelik bir rapordur.

     

    Kürt Feodalizm'i, herşeyden önce her toplumsal örgütlenme gibi Kültürel bir yapıdadır.

    Ve o feodal yapıyı, o kültürü düzenlemeden, evşirmeden ortadan kaldıramazsınız.

    Taa Selçuklular bile bunun farkına varmıştı 1000 yıl önce

    ve Oğuzlar yerleşik yaşama geçsin diye benzer düzenlemelere geçmişlerdi.

    Osmanlı bile 500 yıl önce kavramış haldeydi de, Türkmenlere benzer yaptırımlar uyguladı...

    1000 yıl sonra biz hala kavratamadık ya hu!

     

    Şark Islahat Raporu'nu istediğiniz kadar Irkçı, Faşist olarak nitelendirin;

    Feodalizm'in ne olduğunu;

    toplumsal ve kültürel özelliklerini bilen her aklı başında sosyoloğu gönderin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya;

    Size sunacağı raporda, Şark Islahat Raporu'ndaki maddelerin bugünkü formundan başkasını göremezsiniz...

     

    Feodal yapının;

    Eğitimden tut, evliliğe kadar,

    Miras hakkından tut, suç karşısındaki yaptırımlara ve ceza algısına kadar,

    Dilden tut, inanca ve bireysellik anlayışına kadar,

    Ekonomik yapıdan tut, yaşam biçimine kadar

    Her şeye etkisi vardır...

    Her şeye özgü bir yaptırımı vardır...

    Ve bunlar kaçınılmaz olarak o kültürün bir parçasıdır elbette;

    Gökten inmiş olmayacağıdı ya?

     

    Feodal yapıyı yok etmek için;

    O ilkel kültürü de değiştirecek ve bu çağa uyduracaksınız elbette...

    O feodal toplumun en yakın çağdaş örneği kimler ise,

    Elbette ki onları model olarak göstereceksiniz...

     

    Biz, binlerce yıldır içimize işlemiş Veraset sistemini kaldırırken;

    Batıyı örnek almadık mı?

    1000 yıl İslam ile biçimlenirken, Laikliği benimserken;

    Batıyı örnek almadık mı?

    Tarım toplumu iken 1000 yıldır, sanayileşmek için;

    Batıyı örnek almadık mı?

    1000 yıldır medrese eğitimi alırken;

    Laik eğitim için Batıyı örnek almadık mı?

    Yüzlerce yıldır Arapça ve Farsça etkisi ile yazıp çizerken, Dil Devrimi'nde Orta Asya'yı değil de;

    Batıyı örnek almadık mı?

     

    Araplar da, ister kabul edin ister etmeyin;

    Kürtlere model olabilecek en yakın toplumsal örnekti...

    Çünkü Anadolu'daki Araplar, Kürtler gibi katı bir feodal yapı sürdürmüyorlardı ve uyum sağlayabiliyorlardı.

    Size gidip, Afrika'daki bir kabileyi örnek verecek değillerdi ya?

     

    Derdiniz çağdaşlaşmak mı?

    İlkel kalmak mıdır?

    Önemli olan budur ve o çerçevede düşünürsünüz...

    Bizim derdimiz çağdaşlaşmaktı ve modellerimizi oluşturduk;

    Toplum o modele uyum, modernleşirken;

    O modellere direnç gösteren Kürtler, yine ilkelleştiler...

    Olan biten budur canım kardeşim...

    Feodal yapınız kutlu olsun; o yüzden yaşıyor hala...

    O yüzden kendi halkınız sömürülüyor;

    Ve sizde dahil, Kürtler, bu gerçeği göremediğiniz için karşı çıkmanıza rağmen Feodalizmi yaşatıyorsunuz...

     

    Sizin kaygınız Feodalizm'i mi kaldırmak?

    Yoksa Feodalizm'i koşulsuz var eden, onun nedeni olan kültürü mü evşirmek, çağa uydurmak?

     

    O kültürü evşirmedikçe, çağa uydurmadıkça, ıslah etmedikçe

    Feodalizmi ortadan kaldırmayı nasıl düşünüyorsunuz?

    Hayır yer yüzünde varsa bir örneği, gösterin de bende bileyim ya hu!

    O kadar ilgiliyim bu konu ile, bir örneğini göremedim ben!

     

    Takmışsınız Şark Islahat Raporu'na...

    O metnin maddelerinde geçen kavramların anlamlarını ve mantığını biliyor musunuz çok merak ediyorum.

  10. Peki bu iş ne derece dürüstçe olurdu?

    Adam din yolunda Allah için şehit olmaya gittiğini söylemiş işte. "Din yolunda değil, sol şeritte şehit oldu" diye mi propaganda yapacaksınız?

    Adam Allahına kavuşmuş, beşinci boyutta Marx ile buluşmaya gitti mi diyeceksiniz?

    Biraz da komik olmamayı deneseniz?

    Eski solun bir haysiyeti, bir şerefi vardı. Dogmalar karşısında asla eğilmez, yamulmazdı.

    Yeni solcuların bir kısmı paranın karşısında eğiliyor, bir kısmı da dogmalar karşısında yerlere yapışıyor.

    Mevzu bunlar değil. Mevzu, dinin asla ve hiç bir şekilde politik malzeme yapılamayacağı gerçeğini ne pahasına olursa olsun halkımıza anlatabilmektir.

    Taşlanacaksak da, dokuz köyden kovulacaksak da gerçek en yalın şekliyle budur.

    Ben taşlanarak dokuz köyden kovularak öldürüleceğimi bilsem yine bu gerçeği haykıracağım.

     

    Ben, Şeriatçılar gibi üzerlerinde yamalı don gibi duran bir duruştan söz etmiyorum DemirEfe...

    Ben, zaten sahiplenmek durumunda olduğumuz birşeyden söz ediyorum...

    Sizin üzerinizde iğreti durabilir, bilemem...

    Fakat bizim üzerimizde öyle bir sorun olmaz, merak etmeyin...

     

    O değil de;

    Birkaç ileti önce, Filistin'i sahipleniyordunuz, oradaki acılara ortak oluyordunuz!

    Hayırdır?

    Neden sahiplenmek komik geldi size tekrar?

     

    Neyse,

    Ben yine de sizi yargılamıyorum...

    Öyle farklı düşünülen ilk konuya bakıp da, sizin yaptığınız gibi sizi giyotine vermem...

     

    Ancak şunu hatırlatmak isterim:

    Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti'nin O'nun ve davası hakkında verdiği Dini Fetvalara,

    Yine aynı biçimde karşılık vermişti...

     

    Ne yapmadı peki Mustafa Kemal?

    "Tamam İstanbul böyel bir dini fetva verdi ama biz hiç istifimizi bozmayıp, 5inci boyuta çıkıp Mark'a, Engels'e selam duracağız" mı dedi?

     

    Ha ben Mustafa Kemal'i bu açıdan elbette ki olumsuzlamam ve elbette ki yapılması gereken idi;

    Fakat size göre öyle görünüyor ki Mustafa Kemal,

    Dini politik araç olarak kullanmış ve alet etmiş...

    Bundan da öte sırf bu yüzden onursuz, haysiyetsiz!

  11. Dostum bu yaklaşım bu yüzden tehlikeli. İlerici, sol kesim kendi bıraktığı boşluğu başkaları doldurunca eksikliğini farkedip daha fazla çaba göstermek yerine, boşluğa ve başkaları tarafından doldurulmaya konu olan olguya karşı tavır alırsa her zaman kaybeder. Bu evrensel bir yasadır. Hem Filistin'in kendi siyasi dengeleri, hem Türkiye'nin kendi siyasi dengeleri, hem de Ortadoğu'nun kendi iç siyasi dengeleri açısından bu yasa geçerlidir.

     

    Hiç kusura bakma dostum. Bu ülkede islamcılık sol söylemlerle zirveye ulaştı 90'larda. Ve kimi başlıklarda islamcılar bu söylemlere sarıldıkça garip bir şekilde söylemlerin gerçek sahibi solun en kitlesel kesimi bu söylemlerden uzaklaştı ve hatta tavır almaya başladı. Kraldan çok kralcı rağbet görüyorsa orada eksiklik halkın değil kralındır.

     

    Ve ne tuhaf bir tablodur ki o organizasyona katılan Avrupalı aktivistlerin, milletvekillerinin tamamı sol ilerici partilere ve kuruluşlara mensup iken Türkiye'den sadece islamcı bir hareket katılıyor. Burada sorgulanması gereken ne ?

     

    Filistin halkı aynı halk. İsrail aynı İsrail. İşgal aynı işgal. Zulüm aynı zulüm. Peki 20-30 yıl önce Türk solunun en duyarlı olduğu konulardan birisi olan Filistin Davası (Ortadoğu'da emperyalizme karşı mücadelenin sembolü) nasıl şimdi islamcılar ilgileniyor diye burun kıvrılan, ilgilenilmeyen bir meseleye dönüştüyse en kitlesel sol çevreler için ilericiliğin Türkiye'de neden güç kaybettiğinin sebeplerini anlamamıza yardımcı olarak faktörlerden biriside buradadır.

    Mükemmel bir yanıt Cyrano...

    Tebrik ederim;

    Daha da fazla söze gerek yok aslında;

    İşin özü bu...

     

    İslamcı kesim, zamanında Sol'un savunularını üstlenmekten şüphe duymadı;

    Çünkü, sürü psikolojisini haklı söylemler üzerine oturttuğunuzda, çok daha fazla destek elde edersiniz.

    Aynen Kürtçü ve Dinci kesimin yaptığı gibi;

    Şeriatçılığınızdan ya da Etnik Milliyetçiliğinizden/Irkçılığınızdan vazgeçmeden,

    Demokrasi, özgürlük, hak-hukuk savunucusu olursunuz

    Ve böylece sizi desteklemekte çekinik duran kesimin de içini ferahlatmış olur,

    Savunularınızı meşrulaştırırsınız...

     

    Sol, elindeki haklı kaleleri kaybederken, böyle kaybetti...

    Kürtçü ve Şeriatçı kesim o kaleleri kazanırken, böyle kazandı...

     

    Ve bugün Sol (gerçi artık ne Sol'u ise bu!) kendi söylemlerine bile sahip çıkmıyor...

     

    Şimdi ben şunu görüyorum toplumda;

    "Ya hu bak görüyor musun; Filistin'de insanlar katlediliyor, ona insanlar yardım gönderiyor; bizim ülkenin insanları bile onlara karşı çıkıyorlar!"

     

    Toplum, en hassas duygularla hareket eder:

    Tayyip Erdoğan çıkıp dese ki;

    "Evet kardeşim, biz planladık bu işi! ama ölümleri hesaba katmadık, yine olsa yine göndeririz Müslüman kardeşlerimize!" diye...

    Ardından iki tane de şiir ve hadis okusa,

    Emin olun çok daha fazla destek sağlar...

     

    Sonuçta oraya giden, insani yardımdır...

    Ambargo'yu delmeyi amaçlamıştır...

    O ambargo'da delinmelidir...

    Bunu İslamcıların eline bırakırsanız, sonra çıkıp "yok şu komplo var! aman aman bu komplo var! olmadı şurada da komplo var!" diye yakınmaktan fazlası gelmez elinizden...

     

    Bugün orada öldürülen insanların cenazelerinin Din, Şeriat sloganları ile gelmesine izin vermeseydiniz;

    Sahiplenip, Devrimci ve Anti-Emperyalist söylemler ile o cenazeleri karşılasaydınız,

    Sesinizi bu çerçevede yükseltseydiniz,

    Gazetelerde boy boy o insanların Din-Allah yoluna şehit olduklarını provake eden gösterilerin manşet manşet gösterilmesi yerine,

    Sizin resimleriniz gösterilirdi...

     

    Henüz kendi toplumunuzun insanına karşı bir bütünlük duygusu besleyemiyorsunuz;

    Ki İslamcılar, ne yazık ki bunu yapmanın gerekliliğini ve yapmazlarsa güçlü olamayacaklarını anlamış durumdalar...

  12. Umarim öyledir. Öyle ise neden feodal yapiyamson vermek icin adimlar atilmiyor? En azindan devleti destekleyen kesim cagdaslasmakta bir adim atmasi gerekmezmi? Bu koruculöarinda hala feodal yapida israr etmesini ve devleti ile iliskisini nasil degerlendirecegiz?

    Herhalde bu cikar iliskisi gibi.

     

    Feodal yapı, hiçbir kapalı toplumda, dışarıdan etkilerle yıkılamaz.

    Çünkü Feodal yapıdaki kapalı toplumlar, dışarıdan gelen olumlu/olumsuz her etkiye direnç göstermek eğilimindedirler.

    O yüzden feodal yapılar, o yapının parçası olarak yetişmiş fakat aydınlanmış insanların, o kendi toplumlarını yönlendirmeleri ve öncülük etmeleri ile yıkılır.

    Kürtler, kendilerini bu toplumun tümünden soyutlayan ve kendilerini toplumun bütününe, toplumun bütününü de kendilerine ötekileştiren bir kültürel yapıya ve algıya sahiptirler.

    Ve ne yazık ki Kürtler arasından, o yapıyı kırabilecek ya da kırılması yönünde kuram üretebilecek aydın insanlar da çıkmamıştır; çıkmamaktadır.

    Abdullah Öcalan bile feodalizm eleştirisinde tutarlı olamamış, feodalizm ile kola kola, koyun koyuna bir halde var kalabilmiştir.

     

    "Devlet Feodalizmi yok etsin" diyorsunuz.

    Ama devletin zamanında feodalizmi yok etmek için gerçekleştirdiği eğilimleri de Faşizm ve Irkçılık olarak niteliyorsunuz?

    Bu ne perhiz;

    Bu ne lahana turşusu Dominik?

     

    Beni haklı çıkarmaktan vazgeçin artık:

    Onlarca kere söyledim;

    Siz, devleti, bazı uygulamalarından dolayı eleştirip duruyorsunuz...

    Fakat devlet, sizin kafanızda tasarladığını bir şeyi yapsa bile size yaranamıyor...

    Dolayısı ile tek derdiniz;

    Ne olursa olsun devleti yargılamak...

     

    Alın işte, en güzel örneklerinden birisi yine bu iletiniz:

    Demişsiniz ki;

     

    Umarim öyledir. Öyle ise neden feodal yapiyamson vermek icin adimlar atilmiyor? En azindan devleti destekleyen kesim cagdaslasmakta bir adim atmasi gerekmezmi?

    Zamanında, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Kürtlerin yaşadıkları bölgelere yönelik eğilimler, uygulamalar Feodalizmi yıkmaya yönelik değil miydi?

    Dersim'de Feodalizm ile mücadele edilmedi mi?

    Koçgiri'de kimlerle mücadele edildi; Feodalizm ile değil mi?

    Şeyh Sait kimdi, neydi, neciydi?

    Bunlar açısından nasıl yargılayabildiniz Türkiye Cumhuriyetini?

     

    1930 Ağrı İsyanlarını çıkaran, civar Kürtlerin topraklarına el koyup sömüren ve kan davalarına yol açan aşiretlerin aileleri bu sorun ortadan kalksin diye Batıya gönderildi;

    Bunu asimilasyon politikası olarak nitelemediniz mi?

    Oysa orada kalıp, kan davasından birbirlerini kırsalar diye mi tercih ederdiniz?

    Bugün bile Bilge Köyü katliamı sonrasında, o kültürün artıkları, o katliamı yapanların aileleri, göç ettirilmek için kendileri devlete başvurmadı mı?

    Katledilenlerin aileleri kan davası güdecekler diye?

    1930da devlet bunu öngörüp yaptığında, göç ettirdiğinde neden yargıladınız o zaman?

    Nasıl bağdaştırabildiniz asimilasyonla?

    Bilge Köyü katliamını yapanların göç eden ailelerini neden asimilasyona maruz kalmakla tanımlamıyorsunuz?

    İç yüzünü bilmediğinizden mi olayların?

     

    Toprak Reformu, Toprak Ağalarını ortadan kaldırmak için yapılmadı mı?

    Köy Enstitüleri bu yüzden kurulmadı mı?

    O reforma son veren Adnan Menderes ve Toprak Ağalarının eğilimlerini, Atatürk'ten bilmediniz mi siz?

    İnönü'yü Faşist ilan etmediniz mi?

     

    Yapmayın ya hu, rica ederim!

    Bu kadar da çelişmeyin artık!

     

    Devlete "yere tükür" diyorsunuz;

    Bakıyoruz ki devlet öyle yapmış zaten...

    Bu sefer diyorsunuz ki "yok efendim niye göğe tükürmemiş devlet!"

    Ee bakıyoruz, devlet onu da yapmış zaten...

    Bu sefer de "Aman efendim; yukarınızda bıyık, aşağınızda sakal var! ne kadar ayıp!"

    Ya hu ne yapsın bu devlet sizi memnun etmek için?

    Amuda kalkıp, iki de takla mı atsın?

     

    Feodalizmi yıkmak için Türkiye'nin 1950lere kadar atmadığı adım kalmadı...

    Hepsi de yerinde ve gerçekçi adımlardı.

    Ama hepsini Irkçılık ve Faşizm ile nitelediniz.

    Bugün çıkıp "Devlet neden feodalizmi yıkmak için adım atmadı" diye sormanız tutarsızlıktır ya da bilmezliktir.

     

    Feodalizmin Türkiye'de yıkılamamasının nedeni devletin yıkmak istememesi değil;

    Kürtlerin, modernizme, çağdaşlığa, yenileşmeye, ilericiliğe karşı direnmeleridir...

    İlkel Feodali Yapıyı savunmalarıdır.

    Toprak reformuna, çağdaş egemenlik anlayışına, toplumsal sözleşmelere direnmeleridir.

    1950den sonra da o toprak ağalarının, devlet içerisinde kümelenmeleri ve siyasetin aktif kolu haline gelmeleridir.

     

    Tamam, sorgulayın...

    Ama bilerek sorgulayın...

  13. Sayin biji, haklarini arayan Kürt insanlarini kolayca topyekün cagdisi ve feodal yapiyi savunan olarak niteliyorlar. Ama ne hikmetse Kürt vatandaslarinin bir kismida devlet taraftari mesela korucular. Ehh bu korucular cagdasmi, feodal yapiyi savunmuyorlarmi? Cevap evet ise, nasil oluyorda devlet bunlari cagdaslastiramamis ve feodalliktan kurtaramamis? Hadi diger Kürt'leri anliyoruz, hani onlar "cagdas degil ve feodal yapinin savunuculariya", ya devletin sadik korucularina ve diger düzen partilerinin secmenlerine ne derler acaba?

     

    O bölgenin bu tür sorunlari oldugunu ne inkar eden var nede cözülmesin diyen. Feodal yapi hala günümüzde o bölgede devam ediyorsa bunun en büyük sorumlusu bu feodal yapidan en fazla yararlanan devlet dir. Secimlerde görüyoruz, koruculuk sisteminde daha net görüyoruz. Yani A asireti devlet ile yakin iliskide ise tesadüfen bu asirete bagli her köy korucu oluyor. Ama buna kimse cag disi ve feodal yapi demiyor. Diyarbakir'da yürüyen cocuklarin ailesi hemen cagdaslik karsiti ve feodal yapiyi savunan oluyor.

     

    Feodal yapıdan devlet değil; o feodal yapının devletteki uzantıları ve o feodal yapının önderleri yararlanır Dominik...

     

    O Diyarbakır'da yürüyen çocukların aileleri de, o feodal yapıyı eleştirmekten ve yargılamaktan aciz; o yapıyı kader olarak benimsemiş insan kitlesidir ne yazık ki ve onlar da sömürülmektedirler o yapı tarafından.

     

    Ve evet, eğer feodal bir yaşam sürüyorsanız; ilkel bir yaşam sürüyorsunuzdur. Bu, onları itham etmek değil, sizin de söylediğiniz gibi nitelemektir. Yani ne olduklarını dile getirmektir.

     

    Toplumun büyük kısmı, birisi birisini öldürdüğünde, o suun bireysel olduğunu düşünüp ona göre yargılıyor; diğer kısmı da o suçun, o suçu işleyenin ailesine ait olduğunu düşünüp kan davası güdüyorsa, kan davası güden kesim ilkeldir.

     

    Toplumun büyük kısmı başlık parasını geleneksel olarak kaldırıp, evliliği toplumsal sözleşmeye bağlamış; diğer kısmı berdel, levirat, başlık parası gibi uygulamaları geleneksel olarak sürdürüyosa, o kesim ilkeldir.

     

    Toplumun büyük kısmı toplumsal sözleşmelerle hareket edip; Dinci olsun, Kürtçü Etnik Milliyetçi ya da Kürt olsun, yaşamını bu sözleşmelerin dışında sürdürmeye çalışıyor ve çağa ayak uyduramıyorsa; o kesim ilkeldir.

     

    İstediğiniz kadar kötülemeye çalışabilirsiniz Dominik;

    Bunları ben değil, Toplum Bilimler söylüyor...

     

    Ayrıca ben gitmişim Feodal Yapıyı eleştiriyorum;

    Siz çıkmış "ee ama korucular ne ayak?" diye karşılık veriyorsunuz...

     

    Yani ben size;

    "Kuru fasulye yapmak için fasulyeleri akşamdan suya koymalısınız" diyorum,

    Siz bana çıkıp;

    "Ee zaten pirinç suda yetişir" diyorsunuz!

     

    Alakaya maydanoz..!

  14. Kimse Araplardan veya başka bir ırktan etnik kökeninden dolayı nefret etmiyor, geçmişte yapılan ihanetlerden dolayı bir sevgisizlik olabilir. Bununla beraber birde duyduğum ( gerçekten sahih olup olmadığını bilmiyorum ama araştırıyorum) hadis e dayanarak, Araplardan nefret etmem söz konusu olamaz dedim. Yani insan olduğundan başaka bir de hadisle kuvvetlendirdim.

     

    Araştırmana gerek yok; sahih değil.

    Ve sahih olmaması senin inancının kârınadır, emin olabilirsin.

    Çünkü eğer sahih olduğunu ispatlarsan, Muhammed Peygamber'in evrensel düşünemediğini

    ve ne yazık ki biraz da Irkçı bir eğilime sahip olduğunu ortaya koymuş olursun.

     

    Hiç aklın, tüm insanlığa gönderilmiş evrensel bir peygamberin,

    Sırf onunla aynı soydan geliyorlar diye bir ırkın sevilmesini emrettiğini alıyor mu?

    Tüm insanlığa gönderilmiş bir peygamber, tüm insanların ne olursa olsun sevilmelerini emretmez miydi?

    Yahudi Peygamberi olsa neyse; onlar zaten Yaratıcı ile anlaşma yapabilen bir ırk!

    Ama Muhammed peygamber de Arapları kayırıyor mu ne!?

     

    Ama sen bir araştır;

    Ve sonucu mutlaka bana bildir...

    Ona göre duruşumu netleştireyim...

  15. Sayın CYRANO, ben bilakis Peygamber sav Arap olduğu için ve onun Araplara kızmayın diye hadisi şerifinden dolayı Araplardan nefret etmem.

     

    Muhammed Peygamber söylediği için değil;

    Hiç bir insan kitlesinden, etnik kökenlerinden dolayı nefret edilmemesi gerektiği için nefret etmemelisiniz...

     

    Ayrıca Muhammed Peygamber'in böyle bir tavrı varsa;

    O da bir Peygamber açısından düşündürücüdür yani...

    (ki öyle bir hadisin varlığı son derece şüphelidir)

  16. 1-) O çocukları sokağa düşüren devletin görevlilerinin,babalarına,annelerine ailelerine yaptığı zulüm ve kendi öz nitelikleri ile varolmalarının önündeki anayasal engellerdir,siz buna ırkçılık diyeceğinize Türkiye Cumhuriyeti anayasasındaki Türk ırkçılığı yapan maddelerin ırkçılığını sorgulayın bence.

     

    O çocuklara Ortaçağın ilkel aşiret kültürünü ve kafa yapısını dikte eden o kültürü sorgulayın öncelikle.

    Bu ülkenin Kürt Olmayan bütün halkları çağdaş yasalara ve toplumsal sözleşmelere uyum sağlayabilirken,

    Bu çağdaş toplumsal bağlara uyum sağlayamayan, ilkel kültürü sorgulayın öncelikle.

    Toplumun bir tarafı "Birey" olmanın farkına varabilmişken, hala "Sürü" olarak yaşamını sürdüren kafa yapısını sorgulayın önce.

    Toplumun büyük kısmı, bir bütün olmayı başarabilmişken, hala Ortaçağın bile gerisinde kabilecilik anlayışını sürdüren o kültürü sorgulayın önce.

    Büyük Şehire göçen her insan topluluğu, bulunduğu mekana uyum sağlayabilirken, büyük şehire göçtüğünde evinin altına ahır kuran o uyumsuz kültürü sorgulayın önce.

     

    "Bizim Öz Niteliklerimiz" dediğimiz ve bizi bir arada tutan çağdaş değerleri sorgulamak yerine,

    Sizi bizden ayırmaya yönelik tanımladığını "Kendi Öz Niteliklerimiz" olarak adlandırdığınız, ayrıştırıcı kimlik edinimi eğilimini sorgulayın önce...

     

    Hem ayrımclık yapıp,

    "Bizi ayrımcılığa tabi tutuyorlar" diyerek ajitasyon yapmayın...

    2-) Bu ülkede asla halkın egemenliği söz konusu olmadı,Cumhuriyet ilan edilidği günden bugüne hep halk sömürüldü,ezildi,kendi halkı aç iken gidip yurt dışında ev ve arsa karşılığı kendine bağlı bir kitle yaratma amacıyla insanlar getirildi,peki hiç düşünmedilermi,ev ve arsa karşılığında Türk'üm diyen o göçmenler başkası fazlasını verirse bizede arkasını döner diye.

    Bu ne acımasızlıktır?

    Yurt Dışından getirilenler kimler?

     

    Yunanistan'da, Bulgaristan'da; Balkanlar'da Soykırıma tabi tutulan Türkmenler getirildi bu ülkeye...

    Ne yapılmasını bekliyordunuz?

    Katledilmelerine göz mü yumulsaydı?

     

    Bu ülkeye 90larda, Saddam'dan kaçan Kürtler'de kabul edildi?

    Onları neden eleştirmiyorsunuz?

    Kürt oldukları için mi?

     

    1930da Ağrı Dağı isyanlarını çıkaranlar,

    İran'dan Türkiye'ye sığınan ve Türkiye'nin kabul ettiği Kürtlerdi...

    Bunu neden görmezden geliyorsunuz?

    Kürt oldukları için mi?

     

    Bu ülkede;

    Irak'ta yaşayandan fazla Kürt,

    Balkanlarda yaşayanlar kadar Balkanlı,

    Kafkaslarda yaşayanlar kadar Kafkaslı halk vardır.

    Hepsi ile ortak bağlarımız var.

    Hepsine sahip çıkacağız elbette.

     

    Kim getirilmiş yurt dışından bunun başkasında!?

    3-) Her peygamber kendi ümmetine dua eder derler,sizin gibi düşünenlerin yaptığıda budur işte,bir asker öldüğünde içim ne kadar yanıyorsa,bir Pkk'lide öldüğünde içim aynı derecede yanıyor diyebiliyorum ben,peki siz diyebilirmisiniz,serap öldüğünde içim ne kadar yanıyorsa,Uğur Kaymaz'ın vücuduna 12 yaşında 13 kurşun isabet ettiğindede içim yanıyor diye,Ergenekon sanıklarını her fırsatta savunan,haksız yere içerde tutulduklarını söyleyen sizler,sözde Kck operasyonları ile içeri alınan ve 15 aydır haklarında bir iddaname bile hazırlanmamış olan,halkın seçtiği belediye başkanları için aynı şeyleri söyleyebiliyormusunuz acaba.

    Bakın işte Biji...

    Size söyleye söyleye dilimde tüy bitti;

    Muhatabınızla tartışırken, avatarına ve adına bakınız; Tengeriin Boşig...

    Tengeriin Boşig'in bütün iletilerini inceleyin;

    "İyi ki PKK'lı ölmüş, iyi oldu da öldü; ölmeyi hak ediyorlar; öldüklerine hiç üzülmüyorum" imasından bile bulunan tek bir iletisine bile rastlayamazsınız.

     

    Hatta Tengeriin Boşig'in;

    "PKK'lı da dağa çıkmış bile olsa, bu ülkenin vatandaşıdır. Onu oraya çıkaran sistem de suçludur, onu oraya çıkaran kültür de suçludur. Onu oraya yollayan ailesi varsa, biz de bu sorumluluğun bir parçasını taşıyoruz" kabilinde onlarca yazısına rastlarsınız.

     

    Eğer karşınızdaki ile anlaşabilmek kaygısında olsaydınız;

    Benim nasıl bir anlayışa sahip olduğumu bilir ve bana bu iletiyi yazmaya eliniz gitmezdi.

     

    Fakat ben şunu çok iyi biliyorum ki;

    Siz, bir kere bile çıkıp da kendi o Aşiret Kültürünüzü, o kafa yapısını, o uyumsuz anlayışı eleştirmediniz.

     

    İddia ediyorum;

    Bundan sonra da eleştiremezsiniz...

     

    Size buradan onlarca kere çağrıda bulundum:

    "Hiçbir toplumsal sorunda, tek taraf sorumlu ve suçlu değildir;

    Her iki taraf da sorumlu ve suçludur.

    Gelin, Kürtleri de eleştirelim;

    Türkiye Cumhuriyeti'ni de eleştirelim..." diye...

     

    Bir kere bile Kürtlere yönelik tek bir eleştiri getirmediniz.

    İddia ediyorum;

    Eleştirmeye yönelik tek bir ima'da dahi bulunmadınız.

     

    Şimdi de çıkmış beni sorguluyorsunuz.

    Kusura bakmayın ama bu konularda beni sorgulayabilecek durumda değilsiniz...

     

     

    Yaspma sevgili kardeşim,Kürt deyince Irkçı,Türk deyince gururlu olunur fikriyatı yanlıştır,bu ülkede halen Kürtçe Tv açmak,Gazete kurmak vs yasak,daha 1 ay önce Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat gazetesi genel yayın müdürüne 166 yıl hapis cezası verildi,suçu ne peki? Mahkemede Kürtçe savunma yapmak istemesi,Trt-6'iaçtım diyor Sayın Başbakan,Akp'ye yoruyor bunu,ama başka bir konuşmasındada açılımın devlet politikası olduğunu söylüyor,işin dahada ilginç olanı Trt-6 hala kanunlara aykırı yayın yapıyor,kanbunen hiçbir dayanağı yok ama her seferinde Kürtlerin kafasına kakılıyor,sanki çok istemişiz gibi.

     

    Kürtlere yönelik iktidarın güttüğü politikalar tümden yanlış olduğu gibi;

    Kürtçü kesimin bu konuya yaklaşımı da kökten yanlıştır.

     

    Bunun yanında o cezaların haklılığına ya da haksızlığına değinmiyorum bile;

    Yanlış yaklaşımlar, yanlış sonuçları doğurur...

    Ceza görenlerin, cezayı verenlerden daha aşağı kalır bir yanı yok ne yazık ki Biji...

     

    Bütün toplumsal sorunlar ekonomik ilişkilere ve mülkiyet hakkına dayanır.

    Türkiye 1950lerden beridir Ağalarla yönetilmektedir ve hiçbir ağa da toprak reformuna yönelik siyaset uygulamamaktadır.

     

    Siz Feodal yapıya bir eleştiri getirin;

    Hele onu yıkın...

    Halka üretim ve gelir şansını verin;

    Çözülemeyecek tek bir sorun bile yoktur...

     

    Kürtçe televizyon, gazete falan fistan

    O sorunun yanında devede kulak kalır ve asıl sorunu ötelemek, görünmez kılmak için yaratılmış sorunlardır.

    Sen ülkede Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu kalkındır;

    O halkın ne dilinden korkulur, ne üretiminden.

    Öncelikle sizin o eleştiremediğiniz, eleştirmekten korktuğunuz o Feodal Kültür ve onun siyasi odaklarıdır bu sorunun temelinde yatan unsur.

    Siz, bir Kürt olarak bunu eleştiremedikçe, yok edemedikçe, dışarıdan kimse yok edemez.

    Kapalı toplumsal yapılar, dışarıda etki ile değil;

    İçeriden bilinçlenme ile değişir ve gelişirler...

    Oysa siz, o yapıyı canınız pahasına savunuyorsunuz...

     

     

    Sonuç Şu ki sevgili arkadaşım,Bu ülke kendi içindeki farklılıklara tahammül etmeyi öğrenmeden ne Almanya'daki Türkler,ne İsrail'deki Filistin'lilerle ilgili yorum hakkına sahip değildir.

     

    Başbakan çıkıp hamas halkın seçtiği bir partidir diyor,buna saygı duymak lazım diyor,kendi ülkesini bir bölgesindeki nerdeyse her şehirde yüzde 60'ın üzerinde oy alan partiye şunu demessen senle görüşmem,sen Kürt halkının temsilcisi değilsin falan diyor,bunun adı aymazlık değildirde nedir Allah aşkına....

     

    Ya hu Biji, sen neyden söz ediyorsun?

    Ne demek "Kürt Halkının Temsilcisi" demek?

    Demokrasilerde, bir ırkın siyaseten temsil edilmesi gibi bir yaklaşım olabilir mi?

    Ya hu sen değil misin MHP'yi Irkçı ilan eden?

    Birde çıkıp diyorsun ki "Kürt halkının temsilcisi!"

     

    Abicim senin ne farkın kaldı eleştirdiğin MHP'den,

    Ne farkın kaldı Nazi Partisi'nden?

     

    Demokrasilerde Etnik Unsurlar ya da Dini Unsurlar temsil edilmez;

    İnsanlık Onuru temsil edilir...

    Ve Etnik Unsur ya da Dini Unsur olmaya ait kimlikler,

    İnsanlık Onurundan çooook çok alt basamaklarda bulunurlar...

     

    Şu yorumlarınızı başından sonuna kadar tek tek okuyun...

    Kusura bakmayın ama eleştirdiğiniz halde, buram buram Etnik Milliyetçilik kokuyor yazınız...

    Şu halde bana çıkıp da, demokrasi naraları atmayın lütfen.

    Çok belli ki Demokrasinin ne demek olduğunu, sizden daha iyi biliyorum...

     

     

     

    Biji, size tekrar soruyorum:

    Bir özeleştiri yaparak yanıtlar mısınız lütfen;

     

    Siz, bir Kürt Etnik Milliyetçisi misiniz?

     

    Ve;

    Kendisi Etnik Milliyetçilik/Irkçılık yapan birisinin,

    Başkasının dini ya da etnik ayrımcılık yapmasına laf söylemeye hakkı olabilir mi acaba Biji?

  17. Niye gülüyorum biliyor musunuz arkadaşlar? İsrail ordusunun operasyon brifingi ve gemidekilerin ifadeleri ilk önce iki zodiac geminin pervanesine müdahele edip gemiyi durduruyor ve İsrail askerleri gemiye çıkıyor. Yani hem İsrail ordusunun hem aktivistlerin hem de gemide görev yapan muhabirlerin operasyonun seyrine ilişkin açıkladıkları bu.

     

    Ancak Demirefe arkadaşımız orada bulunan dördüncü kişi olarak hem İsrail ordusunu hem de gemidekileri yalanlıyor ve İsrail'li komandoların gemi durdukdan sonra pervaneye müdahele ettiklerini iddia ediyor.

     

    Niye öyle diyorsun ki Cyrano?

    Belki de İsrail Ordusu, Aktivistler ve Gemide Görev Yapan Muhabirler;

    Bizim algılamadığımız bir işbirliği içerisindedirler!?

     

    Komplo Teorisi bu ya! olur mu olur!

  18. O çocuklar Kürt oldukları için içeride tutuluyorlar ve 10'larca yıl hapis istemleri ile yargılanıyorlar

     

    O çocuklar "Kürt Oldukları" için değil;

    Kürt Irkçılığı peşinde olanların, onları kullanmalarından, sömürmelerinden ve onların kucağına düşmelerinden dolayı içeride tutuluyorlar...

     

    Aynı Dersim mantığı işte...

    Hırsızın hiç suçu yok bilader!

     

    Dersim'de ağalar;

    "devlete vergi vermezük, asker göndermezük, egemenliği halka teslim etmezük, gelen yatırımları istemezük" diye isyan eder;

    Halkı, kendi feodal çıkarları uğruna kandırıp, kendi uğruma ölmeye koşullar.

    Halk da buna kanar.

    Ama sonra o halkı kandıran, sömüren ağalar suçlu olmaz da;

    Devlet suçlu olur...

     

    Birgün gelir yine aynı kafa yapısı, kendi yapmaya cesaret edemediği şeyleri yapması için çocukları sokaklara salar.

    Kendi yapamadıklarını çocuklara yaptırırlar.

    Devlet müdahale ettiğinde ise,

    O çocukları sokaklara salanın, kullananın, sömürenin suçu olmaz da;

    Devletin suçu olur!

     

    İşin komiği ise, birileri çıkar

    Ve o çocuklarını haklarını savunmak adına,

    O çocukları sömüren, kullanan, hayatlarını karartanları korur, kollar...

    Ve bunu hak, adalet, eşitlik adına yapar...

     

    O çocuklar Kürt oldukları için içeride tutulmuyorlar.

    Benim onlarca Kürt arkadaşım var, hepsi ile de çocuktuk;

    Hiçbirisi de Kürt oldukları için içeride tutulmadı!

    Demek ki içeride tutulmaların başka nedeni var değil mi?

    Kürtlükle ilgisi yok yani...

     

    Devlet onları içerde tutmak meraklısı olduğu için içeride tutmuyor.

    O çocuklar, onları sömüren kendi halkı tarafından içeride tutuluyor.

    Kürt çocuklarını içeride tutan, yine Kürtlerin kendisidir.

    Biraz bu sorumluluğu alın artık üzerinize.

     

    Aynen bugün Kürtleri feodal yaşama mahkum edenlerin,

    Kürtlerin kendisi olması gibi...

     

    bu yüzdendirki diyorum sayın Başbakan Filistinli çocuklar için timsah gözyaşları dökmeyi bırak, senin ülkende, senin polisin kameralar önünde bir çocuğun kolunu çevirip çatır çutur kırarken vicdanın neredeydi?

     

    Tayyip Erdoğan konusunda haklısınız elbette.

     

    Her zaman dediğim gibi:

    Türkiye'deki Kürtler, Çerkezler, Boşnaklar, Araplar;

    Asya'daki Kazaklardan, Özbeklerden, Türkmenlerden daha çok bizdendir.

    Bu bilinci yakalamak lazım elbette...

     

    Fakat sizin de aslen Tayyip Erdoğan'dan çok farkınız yok ne yazık ki.

    Tayyip Erdoğan, Filistinlileri, onunla aynı inançtan oldukları

    Ve belli ki Hamas'ı da onunla benzer kafa yapısına sahip olduğundan dolayı destekliyor.

    Siz de Türkiye'de hapsedilen çocukları, haksız yere kullanıldıkları ve hapsedildikleri için değil;

    Kürt oldukları için umursuyorsunuz.

     

    Zaten öyle olmasaydı;

    Devletten hesap sormakla birlikte,

    Onları sokaklara ve suça iten Kürtçü kafa yapısına da hesap sorardınız.

     

     

    "Aga ben ne ediyom!" diye...

     

    Daha Dün Haberlerde izledik,şırnak'ta bir çocuk zırhlı aracın altında kalarak can verdi,sordumu acaba o araç kaç km hızla geziniyordu şehirde,arayıp o çocuğun ailesine başsağlığı diledimi?

    O Şırnak'ta ölen çocuğu Kürt olduğu için mi umursuyorsunuz;

    Yoksa "İnsan" olduğu için mi?

     

    Önce buna bir karar verin;

    Ardından, bu ülkede benzer biçimde ölen diğer insanların sizi ilgilendirip ilgilendirmediğine karar verin;

    Sonra da ona göre hesap sorun...

     

    Alimallah birisi çıkar da sonra,

    Sizin bunların hesabını sormaya hakkınızın olmadığını,

    Çünkü en az hesap sorduğunuz kişiler kadar Etnik Milliyetçi olduğunuzu yüzünüze vuruverir...

     

    Kendi Kapını Süpermeyenin,Başkasının Kapısındaki pisliğe laf söylemeye hakkı olabilirmi acaba?

     

    Aynen, cuk diye oturmuş, mükemmel bir söz...

    Bende bu soruyu size soruyorum aynen:

     

    Kendisi Etnik Milliyetçilik/Irkçılık yapan birisinin,

    Başkasının dini ya da etnik ayrımcılık yapmasına laf söylemeye hakkı olabilir mi acaba Biji?

     

    Şöyle oturup, bir düşün istersen!

  19. .

    Anlamamakta ısrar ediyor olabilirsiniz...

     

    Çok açık ve net bir biçimde yazıyorum:

    Türkiye'de, o gemiyi siyasi rant için gönderen bir eğilim ve yaptırım var ise

    Ve o gemideki insanlar bu doğrultuda gönderilmişler ise

    Bunu sorgulayın, ortaya koyun, tutarlı ise arkanızda durayım...

     

    En baştan beri söylüyorum;

    Bu kanıtlanmış birşey değildir,

    Fakat olmayacak birşey de değildir...

    Ucu açık; Belli olmaz...

     

    Fakat İsrail'in yaptığı şey, çok açık ve net olarak haksızdır.

    Öncelikli olan budur.

    Ve bizim de siyasi iktidardan beklentimiz

    Buna oldukça ciddi bir karşı yaptırım uygulamasıdır.

     

    Ha iktidar bizim talebimiz karşısında ezilir,

    Ya da sizin iddianız karşısında...

     

    Siz daha, kendi toplumunuza yapılan bir saldırıda, bir bütünlük oluşturamıyorsanız;

    Hiçbir şey demiyorum size.

     

    1974te Ecevit, Kıbrıs'a barış harekatı düzenlemek için toplantı yaptığında,

    Bütün siyasi önderleri çağırıp, fikirlerini almıştı.

    Ve Atatürk'ten sonra böyle bir bütünlük sağlayabilen ilk kişi idi...

     

    Ha Tayyip Erdoğan'ın böyle birşey yapabilecek ne karizması vardır,

    Ne yeteneği vardır, ne vasfı vardır, ne de kişiliği vardır.

    Fakat buna rağmen siz çıkıp:

    "Ya hu bunlar AKP'li değiller mi? Köküne kibrit suyu" derseniz,

    Ben sizin Ulusal Birlik anlayışınızı sorgularım...

     

    Tekrar ediyorum:

    Siyasi iktidarın, bu olayda etken bir parmağı olabilir;

    Bu sorgulanırdır ve sorgulanmalıdır elbette...

    Sorumlusu olanlara da bir yaptırım uygulanabilir;

    Elbette ki halk tarafından...

    Fakat bundan önce önemli olan şey;

    İsrail, sizin halkınıza, hukuki olmayan haksız bir saldırı düzenlemiştir...

  20. Yazık!, bu polemiği size hiç yakıştıramadım, bunu siz bari yapmayın. Kendi toprağımızla Filistin i kıyaslarsanız olmaz.!

    "İsrail uyarmış sen illa gideceğim demişsin" ifadenize karşılık olarak yazdım o ifadeyi...

     

    Her uyaranın suyuna mı gidilmeli?

    Niye diğer uluslardan insanlar da oradaydı?

  21. Hala görülmemekte ısrar ediliyor, İsrail uyarmış sen illa gideceğim demişsin, birileri buna izin vermiş; sen mani olsan bu olay yaşanmayacak, onun için bu geminin gitmesine sebep olan, izin veren herkes bana göre cinayete sebebiyet vermiştir, bu basit bir mesele değildir. O nedenle öncelikli konu bu olmalıdır, nitekim Kılıçdaroğlu da bunlara değinmeye başladı; bakalım sonunda ne çıkacak?

    Yine tekrar ediyorum, İsrail in silahsız insanları öldürmesi hiçbir şekilde haklı gösterilemez; koca ordu kan dökmeden silahsız kişileri etkisiz hale getiremez miydi?

    Tamam işte;

    PKK'da "buraya asker göndermeyin, öldürürüz" diyor, uyarıyor...

    Tavırları açık ve net...

    Göndermeyelim!...

     

    Gönderen Ordu ve komutanlar ile aileler suçludur o zaman;

    Hepsini içeri atalım!

     

    İsrail'den söz ediyoruz!

    Orta Doğu'da halkların kanını emen devletten...

  22. İsrail'de 1740 filistin'li çocuk tutuklu! Türkiye'de 3000 kürt çocuğu tutuklu! Filistin'e müslüman, Kürtlere Haçlı olan “çocuk da olsa, kadın da olsa güvenlik kuvvetleri gerekenleri yapacaktır” diyen Başbakan Erdoğan’ın Filistin davasının gerçek bir savunucusu olamaz.

     

    Tayyip Erdoğan elbette ki gerçek savunucusu olamaz da:

    Siz de bu düşüncelerle özgürlüğün ve eşitliğin savunucusu olamazsınız...

     

    Çocukların; etnik kaygılarla ya da siyasi nedenlerle hapsedilmesi;

    İnsanlık dışıdır...

     

    Zaten o çocuklar ırklarına ve siyasi güdülmüşlüklerine bakılarak insanlık dışı bir tavırla hapsedilirken,

    "Şu ülkede şu kadar şu ırktan hapis çocuk var, ötekinden bu kadar bu ırktan hapsedilmiş çocuk var" diyerek kıyaslama yapmak

    Ve işin Etnik Kaygılara dayanan boyutunu, İnsani Kaygılardan üstün tutmaktır...

     

    Etnik kökenleri ne olursa olsun

    Siyaseten kullanılarak ve etnik kökenlerine göre yargılanarak hapsedilmiş bir çocuk;

    "Hapsedilmiş Çocuk"tan öte değildir...

     

    "Hapsedilmiş Arap çocuk", "Hapsedilmiş Kürt çocuk" diye bir ayrımı neye dayanarak yapıyorsunuz?

    Aynı nedenlere dayanılarak, aynı ülkelerde farklı etnik kökenden çocuklar hapsedildiğinde nasıl adlandıracaksınız?

    "Hapsedilmiş Çerkez çocuk", "Hapsedilmiş Zenci Çocuk" mu diyeceksiniz?

    Etnik kökenleri farklı diye, farklı farklı adlandırıp, farklı yargılanmalarını mı isteyeceksiniz?

     

    Ya da böyle bir ayrım gerçekleştirmenin mantığı nedir?

    Tutarlı yanı nedir?

     

    Söylediğim gibi;

    Yeryüzündeki en esnek tavır,

    "Haklı" söylemlerin ardına sığınıp, Irkçı ve Faşizan düşüncelerin propagandasını yapmaktır...

     

    Çocukların haksız yere hapsedilmelerine gösterilen haklı tepkinin propagandasını yapıp,

    Esas olarak Kürt Etnik Milliyetçiliği yapmak da buna benzer...

  23. Siz inkar etmeye devam edin, ve sanki Sudan, Darfur katliamlarina Tuk Gemileri gidip onlara yardim etmis gibide kendi kendinizi teselli edin.

     

    Doğru söze sadece saygı duyulur... Saygılar Süheyla...

     

    Bu böyle olmaz hocam...

     

    Cyrano'nun geçmiş iletilerini inceleyin;

    Türkiye'nin, Fransa'nın Cezayir'e yaptıkları konusundaki duruşunu da eleştiren yazılar görürsünüz...

     

    Ha, Türkiye neden Cezayir'de, Sudan'da, Darfur'da hatta Rwanda'da tepkisiz kaldı;

    Neden görmedi?

    Bu kusurlu, hatalı, eleştirilmesi gereken birşeydir elbette...

    Fakat siz buna dayanarak, doğru bir eylemi yanlışlayamazsınız...

    O gemide sadece Türkler yoktu çünkü...

     

    Adamın birisi, mahallenin çocuklarının başka mahalle çocukları tarafından dövülmesine tepki göstermiyor.

    Fakat en sonunda bir bakıyor ki, onun da çocuklarını dövmüşler.

    Ayıkıyor artık, diyor ki;

    "Ha demek ki bu olay böyleymiş!"

    Mahalleli diyor ki;

    Ee gidip bunun bir hesabını soralım, konuşalım, edelim...

    Ve o adam da onların arasında gidiyor...

     

    "Sen gelme kardeşim" diyemezsiniz...

     

    Bu topraklarda Ulusal Bütünlük bilincine en son ulan toplum bizdik zamanında.

    Kürt halkımız hala ulaşabilmiş değil.

    Hatta belirli bir kısmı, kendi ırkçı düşünceleri çerçevesinde eğilim gösteriyorlar.

    Vazgeçip, bu bütünlüğe katılmak isteseler,

    "Yok efendim, sen zamanında isyan ettin, iş işten geçti, gelme" diyemezsiniz.

     

    Diyelim ki Türkiye iktidarları, zamanında o hataları, eksiklikleri gerçekleştirdiler.

    Kardeşim, Gazze'ye yardım;

    Haklı doğru ve yerinde bir eylemdir.

    Bir tek de Türkiye yapmamıştır bu yardımı,

    Birçok halk olumlu bakmıştır...

     

    Türkiye'nin eski hatalarına bakıp, bunu yanlışlamaya çalışmak;

    Bana doğrudan sizin Müslüman-Filistin halkına katı bir karşıtlık beslediğinizi anımsatıyor...

    Çünkü "nedeni ne olabilir" dediğimde,

    Başka bir neden bulamıyorum...

     

     

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.