Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Tengeriin boşig şurada cevap verdi: karçiçeği_m başlık Şiir Forumu
    Bu da benden "HaYaT"a... Kendim yazamadım ama benden de bi şiir gelsin di mi? - Korkma ilerle - Kaç HaYaT yaşanır Bir ömre, kaç yaşam sığar Aldanıp yaşama Kaç kere doğar yeniden Kaç kere Ölebilir insan Çevir gözlerini içlerine At bir adım daha İlerle Korkma uçurumlardan Alıştırıldığımız yaşam Kendi yaşamımız değil İç savaşlarımızda yenen de Yenilen de biziz Öldürmek için peşine düştüğümüz Kendi yaşamımız Yoluna tuzaklar kurduğumuz avımız Kendimiziz. Korkma Yürü yollarına Salına salına Sarsıla sarsıla Henüz ıslak ve nemliyken Şekillendir Bittiğinde öğrenilen yaşam Neye yarar Kaç HaYaT yaşanır ki Bir ömre Kaç yaşam sığar.. Dionisos... En muhteşem eser Dolu dolu yaşamdır.
  2. Aslında bu konuyu "Felsefe" bölümüne açsanız daha iyi olurdu... Burada ister istemez "Din" konusuna giriliyor... Bölümün adı çünkü "Din"... Saygılarımla...
  3. Düşünüyorum öyleyse Varım... Ya da; Dokunuyorum Öyleyse Var... Descartes; Tanrı'ya inanan biri olarak, Tanrı'nın varlığını ispat için En başta "Varlığı" kabul ederek yola çıkmış... Yani Maddi Varlık "Var"... Bunu tartışmak bile aslında bence pek gerekli değil; ortada çünkü... Ve ben hala kimin ne söylemek istediğini anlamış değilim... Yani; "Madde Yok" ise ne olacak? Tanımlamamız gereken ne? "Madde Var" ise ne olacak? Tanımlamamız gereken ne? Maddenin varlığı Tanrı'yı "Yok" mu kılıyor? Tanrı'nın varlığı Madde'yi "Yok" mu kılıyor? Nedir yani, tartışma nereye varacak? Kim ne demek istiyor? Farkında mısınız bilmiyorum ancak kanımca ilerleyemiyoruz... Not: "Evrenin Algılardan İbaret Olduğu" görüşünü savunan bir Felsefe akımı vardı ancak adını unuttum... Sayın xlark tades'in iddiaları üzerine, bu akımı anımsamak için Sayın BrainSlapper'in tavsiyesi ile "Google"a başvurdum... Arama motoruna "Evren Algılardan İbarettir" yazdım... Karşıma sayfalar dolusu "Kim" çıktı bilin bakalım... Sayın BrainSlapper ve Sayın Xlark Tades... Umarım adınız geçiyor diye beni yanlış anlamazsınız... Kimseyi nitelemek veya itham etmek değil amacım... Sadece rastladığım bişeyi söyledim o kadar... Saygılarımla...
  4. İmla konusunun tartışılacak bir yanı yok, çünkü haklısınız zaten; bu apaçık ortada... "/" Kullanımını yanlış yapmışım... Ancak o kelimelerin "Yakın" anlamlı olduklarını nitelemek istememiştim... Açıkladım. "Madde Yok" diye bir tanımlamaya katılmıyorum. Bu anlam nereden çıkarıldı onu da anlamış değilim aslında... Adı geçen kimselerce asıl ima edilen şey; Maddi varlığın bir araç olduğudur. Hakikat'e ulaşmak için kullanılan bir araçtır... O aracı hakkıyla kullanırsanız, ölmeden önce ölürsünüz, Yani "Maddi Ölüm" artık size bir şey ifade etmez... Cennet, Cehennem size bir şey ifade etmez... "Ödül, Ceza" size bir şey ifade etmez... Siz çünkü bunları aşıp, direkt olarak "Tanrı"yı arzuluyorsunuzdur zaten... Bir reklam vardı ya hani; "Daha Fazlasını İste" diye... Şimdi, bu aşamaya varmanın en temel şartı, öncelikle bir "Bedene" sahip olmaktır... Canlı bir bedende var olmadan, kişi "Hakikat"e ulaşamaz... Yani "Madde" olmadan gerçeği kavrayamazsınız... Çünkü "Madde"nin varlığı anlaşıldıktan sonra, Ve o maddenin ardındaki anlaşıldıktan sonra, Yani kişinin kendi benliğine yönelip, kendi maddi varlığını, Ve buradan dışarıya doğru tüm varlıkların özünü kavradıktan sonra Tanrı'ya ulaşabileceğini niteler o kimseler... Dolayısıyla; "Madde Yoktur" tanımlaması tek başına çok yüzeysel bir tanımlamadır... Eğer "Ciddi ciddi" söyleniyorsa, bir o kadar da "Fantastik" bir tanımlamadır... Kısacası: "Madde Var..."
  5. Hım... O zaman Özür dilerim sizden, Çünkü; Bu söylediğinize kelimesi kelimesine katılıyorum... Benim ailem sünnidir ancak ben bir mezhebe ait göremiyorum kendimi. Çünkü "Mezheplerin", hani uydurma bir tanımlaması vardır: "Dinleri kolaylaştırmak için ortaya çıkmışlardır...". Mezhepler tamamen siyasi olaylar ve olgular sonucunda ortaya çıkmıştır. Avrupa'da Hıristiyanlığın Siyasallaşması ve Kurumsallaşmasının "İslamiyetteki" versiyonudur... O tanımlama çok mantıksız... Mesela şöyle düşünün; İmam Cafer es-Sadık, İmam-ı Azam Ebu Hanifi'nin üvey babası, Hanifi diyor ki; Cafer es-Sadık olmasaydı ben İmam-ı Azam olamazdım"... Ama İmam-ı Azam'ın fikirleri "Hak Mezhep" olarak kabul ediliyor, Cafer es-Sadık'ın fikirleri (Şiilik-Caferilik/Caferiyye) Hak mezhep olamıyor, mantıksızlık burada... "Karagöz ile Hacivat Neden öldürüldü?" filmini izleyin mesela, İlk Müslüman-Türklerin anlayışları çok güzel verilmiştir. O zamanda mezhepçilik yok... Ama ne zaman Sünnilik siyasal bir ivme kazanıyor, tüm diğer anlayışlar yadsınıyor... Ahmed Yesevi Türklerin Atası kabul edilirken, Sünni Osmanlı zamanla bunu görmezden geliyor, Mevlana "Karamanoğullarının" (Selçuklu/Konya) Atası diye görmezden geliniyor vs vs vs... Yani bugün gördüğümüz "Sünnilik" bence Arapçılığın ve Siyasallaşmış bir mevhumun yansımasıdır... Öz kaybedilmiştir... Ben inkarda olmadığımı çok iyi biliyorum Sayın BrainSlapper... Zaten biliyorsunuzdur; Vahdet-i Vücut'a yönelen bir insan, diğer insanların inançlarına karışmaz, kendi inancına da karıştırtmaz... Kendi içinde yaşar ne yaşarsa... Ben özel bir kasıtla yada niyetle "Savunduğum İslamdır" demiyorum... Ben sadece Kur'an-da da görmüyorum bunları; İncil, Tevrat yada Budizm, Osiris inancı, Gök-Tanrı inancı... Bana pekte farklı gelmiyorlar... Zaten sizde söylüyorsunuz İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik Mısır/Osiris inancından sirayet etmiş... Hz. Musa, Osiris rahiplerince yetiştirilmiş... Ancak bunu söylemem; sizde kazandığı gibi bir anlam ifade etmiyor bende... Sonra mesela Bumin Kağan "Gök-Tanrı"cı ama ülkesinde Budizm'in benimsenmesi için bir olumsuz taraf görmüyor, birbirinden pekte farklı görmüyor bu iki inancı ama tabi danışmanlar bunu kabul etmiyorlar yinede... Sonra bu inançlar ortak ve en önemli noktalarını birleştirebiliyorlar ve bu özellikle Anadolu coğrafyasında oluyor; Çünkü tüm inançlar aynı gerçeğe yönelmiş ve farklı farklı ifade etmişler bana göre, bu yüzden kaynaşabiliyorlar kolayca, yani yüzlerce yıl ayrı kalsalar bile birbirlerini tanıyabiliyor o inançlar... Mevlana o yüzden diyor aslında "Ne olursan ol gel" diye... Yani aslında kendime özel olarak "İslam" dememin nedeni, kelime adından kaynaklı "Tanrı'ya Olan Teslimiyet ve Aşk...". Bunu anlattım zamanında aslında; bu isim beni niteliyor, beni anlamlandırıyor... Hz. Muhammed'in de "Tanrı'ya Aşık" kimselerden olduğunu düşünüyorum ve biliyorum... Onu ve Tanrı'yı en iyi anlatan kimselerden birisi de "Mevlana"dır bana göre... En kabataslak niçin "Müslümanım" dediğimi umarım anlatabilmişimdir... Diğer Müslümanların "İslam" dendiğinde ne anladıklarını bilemem... Yanılmıyorsunuz... "Vahdet-i Vücut" adı ile olan bir savaş'ın yapıldığını bende bilmiyorum... Gazali konusunda çok haklısınız; "Yönetimin Sorgulanamaz olması" ve "Teslimiyetçi-İradesiz Kader" (o anlamını tartıştığımız kader) anlayışını yayan "Gazali"dir... İlim ondan sonra durmuştur zaten... Halk yöneticilere "Tanrı'nın Gölgesi" gözü ile bakmaya başlamışlardır... Ama Hz. Muhammed konusunda biliyorsunuz ki farklı düşünüyoruz... Haklısınız... Yanılmışım; beni ilk defa anlamamışsınız, daha önce de anlamışsınız... Saygılarımla...
  6. Unutmayacağım ve hayata inat ağlayacağım sana…. Seni kalbimde taşıyacağım… yarınlarımda saklayacağım… Savrulup gittiğinde ömrüm Son nefesimde seni sayıklayacağım…. Unutmayacağım…. Hayata inat seni…. :clover: Özellikle bu kısmı çok güzel...
  7. Sayın BrainSlapper, Google'a "Evim" yazınca H.Y'de çıkıyor karşımıza, ona'da mı inanalım Google'da çıkıyor diye? Hatta biliyorsunuz, "Evrim"i savunan sağlam sitelerin Dns ayarları bozuluyormuş bu aralar bilmem kimlerce... Yani "Evrim" yazınca hep evrimin yalan olduğunu söyleyen siteler çıkıyor... Yapmayın, rica ederim... Panteizm ile Şamanizm'i tabii ki aynı yada yakın anlamlı tutmuyorun Sayın BrainSlapper. Siz geçmiş iletilerinizden birinde adı geçen kimselerin İslam öğretilerini Şamanizm ile birleştirdiklerini söylemiştiniz hatırlarsanız... Ona vurgu yapmak için o şekilde yazdım... Saygılarımla...
  8. Ne yazık ki enes.34'ünde İslam'ı ve Tasavvuf'u anladığını düşünmüyorum...
  9. Ahiret inancı üzerinde şu yüzden durulmuyor; Herşeyden önce Tanrı Aşkı önemlidir çünkü. Herşeyin özünde O'na olan aşk vardır. Mecnun Leyla'yı bu yüzden sever mesela, Leyla'da Tanrı'yı görür... Kerem ile Aslı gerdek gecelerinde Allah'a olan aşkları yüzünden yanıp tutuşmuşlardır, kül olmuşlardır... Yunus Allah aşkı için tekkeyi terk etmiştir... vs... vs... vs... Yani Cennet ve Cehennem, Ahiret falan hep nitelemedir... Varlığın tek amacı Tanrı'ya ulaşmaktır, Hakk'ta Hakk olmaktır... Hz. Muhammed "Miraç"ta Hakk'ta Hakk olmuş, ancak Kulluğunu ve haddini bilmiştir... Şeytan Adem'in yaratılması ile miraç'ını yaşamış, ancak Kulluğunu bilememiştir... Musa miraç'ı yaşadığını anlayamamış, o yüzden hep Tanrı'yı görmeyi istemiştir... İsa göğe çıkmış ve Hakk'ta Hakk olmuştur... vs... vs... vs... Yani Ahiret falan kimsenin Tanrı'ya ulaşıp ulaşamaması ile ilgilidir... Tanrı'ya ulaşırsanız, bu sizin cennetinizdir... Ulaşamazsanız, bu sizin cehenneminizdir... O yüzden İmanın tek derdi "Allah" ulaşmaktır... Yani "Öz"ü bilmektir... Hakikati görebilmektir... Herşeyin özünde Tanrı'nın olduğunu anlayabilmektir... Sayın BrainSlapper, size çok teşekkür ederim... Zira sanırım, bu sefer ilk defa gerçekten anladınız beni... Sağolun... Saygılarımla...
  10. Ya isterseniz o Müslüman!, ispatı kendinden belli kaynakları vermeyin hı? Aynı alimlerin fikirlerin yüzünde "Kader" inancını Kur'anda geçtiğinden çok çok farklı anlamıyla öğrenmediniz mi? Aynı alimler değil mi Hz. Muhammed'in torununu katleden adamın babasını yerden göğe sığdıramayanlar? Aynı alimler değil mi Hurafeleri "Din" diye yutturanlar? Aynı alimler değil mi Hallac-ı Mansuru, Nesimi'yi katlettiripte, korkudan Ahmed Yesevi'ye, Mevlana'ya dokunamayanlar? Yani Vahdet-i Vücut konusunda referans gösterdiğiniz adamların yada google'da kaynak olarak çıkan adamların ne oldukları kendilerinden bellidir. Oysa diyorum ki, gidin Mevlananın kendisinden öğrenin neymiş kendisi, Yunus'tan öğrenin... Eminim bir kere bile Mesnevi'yi okumadınız... bilginin kaynağı google değil maalesef, kitabın kendisidir. Ben size yollayayım isterseniz Mesnevi'yi yada fih-i ma-fih'i ben yollayayım size e-kitap olarak? Yunus'un Divanını yada Ahmed Yesevi'nin Divan-ı Hikmet'ini göndereyim... Kendiniz okuyun, görürsünüz... Ben size "Güdümlü Alimlerin" dediklerine inanmayın derim... Yemdir onlar... Saygılarımla...
  11. Yapmayın Sayın BrainSlapper... Yani tamam bilmesem bunu inanıcam ama dediğinizin "Vahdet-i Vücut"un mantığıyla yada anlayışıyla alaksı yoktur... Sizinki sadece basit bir mantık yürütme... Vahet-i Vücut ile Panteizm yada Panenteizm'in aralarındaki farkları size önceki yazılarımda defalarca anlattım... Ama görünen o ki "Öğrenme" gerçekleşmemiş... "Ene'l Hakk" düşüncei apaçık ortadadır... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Ahmed Yesevi, Divan-ı Hikmet'ine "Bismillahirrahmanirrahim" diye başlıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Mevlana Fih-i Ma-fih'inde ve Mesnevi'sinde sırf Kur'an-ı anlatıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Yunus Emre referans olarak Mevlana'yı alıyor, Kur'an-ı alıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Muhiyiddin Arabi Kur'an-dan başkasına inanmıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Hallac-ı Mansur öldürülmeden önce namaz kılıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Nesimi "Allah" demekten başını kaldırmıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız İbn-i Sina "Allah'ım aradım, senden başkasını bulamadım" diyor... vs... vs... vs... Defalarca size anlattım Panteizm ile Vahdet-i Vücut arasındaki farkı... Üstelik diyorum, okuyun tüm iletilerimi; "Ben, Şahsen, Bizzat, Kendim Vahdet-i Vücutçuyum..." Bende 2 sene önce "Ben Panteistim" diye dolanırken "Mevlana"yı "Yunus"u çok iyi anladığımı sanıyordum. Panteist sanıyordum onları... Aradaki farkı çözmek zor değil aslında ancak önyargıları ve kalıplarınızı aşmanız zor... Kaç kere okunuz Mesnevi'yi, Fih-i Ma-fih'i, Yunus'u, Muhiyiddin Arabi'yi, Nur'ul Arabi'yi yada kaç kere Vahdet-i Vücut anlayışının yada bu anlayışa sahip insanların arasında bulundunuz bilmiyorum (aslında sanmıyorum) ancak ben bunu yaşıyorum ve; "Son derece emin olarak söyleyebilirim ki adı geçen kimseler kesinlikle ve kesinlikle Panteist değillerdir..." Bunu çokça anlattık, isteyen arayıp bulabilirler... İsterseniz tekrar tekrarda açıklayabilirim ayrıntısı ile... Bakınız, İslam'daki bir çok şey'in "Mısır Kökenli" olduğu iddianız konusunda size karşı çıkmıyorum ama Panteizm ile Vahdet-i Vücut arasındaki fark açıktır ve ortadadır. İkiside aynı şey değildir... Konuyu dağıtmak istemiyorum ancak bu yanlış anlaşılmaya da müsaade edemem... Saygılarımla...
  12. Tabii ki Kadınları anlamak zor... Kadınlar; Sorunların konuşarak halledileceğine inanır... Erkeklerse; Konuşmanın sorun yaratacağına...
  13. Kuranda ahiret olmasa idi inanırmıydınız ? İnanırdım... Belli ki bu cevabı vereceğimi zaten biliyor tüm "Tanrı'ya İnanmayan" arkadaşlar... Lakin ben zaten dine "Ahiret" var diye inanmıyorum ki? Ahiret, Cennet, Cehennem beni ilgilendirmiyor... "Sen İsteyene Cenneti Ver, Bana seni gerek seni..." demiş Yunus Emre... Aynen katılıyorum... Saygılarımla...
  14. Vahdet-i Vücutçular "Tanrı Herşeydedir" derler... "Tanrı Özdedir" derler... "Herşey Tanrıdır" demekten çok farklıdır bu... Dağlar kadar fark vardır... Ben kendim "Vahdet-i Vücut"a inanıyorum, Kimseden iyi bildiğimi iddia etmiyorum ama Panteizm yada Panenteizm veyahut Ateizm olmadığını çok çok iyi biliyorum... Saygılarımla...
  15. Yapmayın Sayın BrainSlapper... Bunları zamanında çok tartıştık, biliyorsunuz... Muhiyiddin Arabi'ye ve Nurul Arabi'ye Mevlana ile beraber Panenteist'te diyorlar... Lakin Panteist yada Panenteist olmadıklarını hatırlarsanız ki çok tartıştık sizinle... Geçmiş iletileri tekrar okumanızı rica edeceğim... Mevlana'nın Mesnevi'si Kur'an-ın açıklamasıdır, kendi söylüyor... Nasıl olurda İslam'ı yadsırlar? Hallac-ı Mansur'un öğrencisi diyor, ölmeden önceki gece namaz kılmış olduğunu... Yunus Emre, açık açık namaz kılmayı öğütlüyor, Müslümandır ki namazıyla bilinir diyor... Neyse, çok yazdık bu konuda zamanında, Ancak görüyorum ki hala aynı yerdeyiz... Bırakın, siz adlandırmayın o adamları... O adamlar kendilerini adlandırsınlar... Ve onların kendilerini nasıl adlandırdıkları ortadadır... ------------------------------- Sayın xlark tades... O isimlerini saydığınız kimseler; Madde Yoktur, Tanrı Vardır dememişlerdir kesinlikle... O kimseler, deyişleriyle her şeyin özünde Tanrı'nın olduğunu söylemişlerdir... Yani Madde'nin özünde... Yani "Hakikatin/Gerçeğin/Özün" "Tanrı" olduğunu söylemişlerdir... Özü nitelemişlerdir... -------------------------------- Bu anlayış öyle "yav bu panteizm... yok beeee panenteizm bu, yok yok bu kesin ateizm" denilecek kadar basit bir anlayış değildir... Ve kesinlikle bu adlandırmalarla adlandırılamazlar... O kimseler ne olduklarını söylemişlerdir çoktan... Açık açık ortadadır... Saygılarımla...
  16. Tanrı Var, Madde Yok... Rene Descartes şöyle gidiyor: "Kesin olan bir şey var. Bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek. Şüphe etmek düşünmektir. Düşünmekse var olmaktır. Öyleyse var olduğum şüphesizdir. Düşünüyorum, o halde varım. İlk bilgim bu sağlam bilgidir. Şimdi bütün öteki bilgileri bu bilgilerden çıkarabilirim." "Puslu Kıtalar Atlası" adlı kitabın arka kapağında şu yazıyor: "...Düşünüyorum, öyleyse varım.. Oldukça makul... Fakat bundan tam tersi bir sonuç, Varolmadığım, Bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum... Düşündüğümü bildiğim için; ben varım... Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamında var olduğunu biliyorum... Böylece o da benim kadar gercek oluyor... Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor... Düşündüğünü düşündüğüm bu adamım beni düşlediğini düşünüyorum... Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor... O gerçek ben ise bir düş oluyorum..." Öyleyse, biz yani madde yok... Oysa ki Kant ne kadar gerçektiyse, bizde o kadar gerçeğiz... Yani sonuçta "Madde" denen şey var... Ama ben inanıyorum ki: Tanrı'da var... Maddenin varlığını ispatlayabilirim herkese ancak, Tanrı'nın varlığını ancak kendime, kendimde ve kendimce ispatlayabilirim... Peki Tanrı'nın varlığı kendime ispatlayabiliyorsam, Ve tüm Tanrı'ya inananlarda kendilerine ispatlayabiliyorlarsa ancak!? Tanrı'ya inanmayanlar da bana yokluğunu ispatlayamıyorlarsa!? Yani ne hissettiğimin tanımını onlarda bilmiyorlarsa, hiç tanımıyorlarsa!? Bildiğimiz Tanrı'yı, bildiğimiz hali ile, Bilmediğini yada bizim kadar bilmediğini düşündüğümüz Bir "Tanrı'ya İnanmayan"a yada "İnanan"a anlatamıyorsak!? Yani "Tanrı"yı sadece herkes kendi içinde yaşayabiliyorsa; Veya "Yaşayamıyorsa"!? Neden "Tanrı" biz olmayalım? Yada, ya Tanrı Bende ise ve her canlıda ise... Yada, sadece her canlı ile yetinmeyip, tüm yarattıklarının özüne yerleşmişse? Yada, tüm yaratılanlar, Tanrı'dan gelmişse? Yada, Tanrı herşeyde ise ve herşey Hakk ise? Tanrı: "Canlı"ya yerleşip; adına "Ruh" demişse? "Doğa"ya yerleşip; adına "Melek" demişse? "Kötülük"e yerleşip; adına "Şeytan" demişse? "İyilik"e yerleşip; adına "Hakk" demişse? "Ölçüler"e yerleşip; adına "Kader" demişse? "Benlik"e yerleşip; adına "İrade" demişse? "Kainat"a yerleşip; adına "Levh-i Mahfuz" demişse? "Hallac-ı Mansur"a yerleşip; "Ene'l Hakk" demişse? "Hz. Muhammed"e yerleşip; "Ben Sonuncuyum" demişse? "yam_yam"a yerleşip; "Ben Yokum" demişse? "BrainSlapper"e yerleşip; "Var mıyım, yok muyum bende bilmiyorum" demişse? "xlark tades"e yerleşip; "Varım Ben" demişse? "Tengeriin boşig"e yerleşip; "Ene'l Hakk" demişse? Yani "Tanrı Herşeyde" ve "Herşey Hakk" ise... Ne olacak? Tanrı vardı, bilinmek istedi... Bilebilenlerin bilmesini istedi... Sır oldu ama ipucu bıraktı... Herşeyi kendisinden var etti, Herşeyin özüne yerleşti... Kimisinde varlığını zevketti, Kimisinde yokluğunu zevketti... Felsefeye mi kaçtı, Tasavvuf'a mı kaçtı, Din'e mi kaçtı bilemiyorum... Belki biraz fantastik bişii oldu... Ama; Düşünüyorum, öyleyse vurun... :lol: Tanrı ve Madde... Hepsi Bir, Hepsi Hakk'tan... Saygılarımla...
  17. Sayın muki, "........" olmam bir yana... Herşeyi bildiğimi iddia etmiyorum ve etmedim hiç bir zaman... Tartışmalarımda insanlara "itham"dan çok, bir şeyler verebilmeyi, bildiklerimi aktarabilmeyi amaçladım ve bunu yapmaya çalışıyorum hala... Kimi zaman kişiselleşsede tartışmalar, karşımdaki kimselerin "Eksiklerini" yada "Hatalarını" göstermekten öteye bir ithamde bulunmuyorum ve bu çerçevede kişiselleştiriyorum en fazla... Yanlış yada Doğru anlamalarım, bunların farkına vardıkça beni bir yere getirecek sonunda ve bunun sonunda verimli bir insan olabilmeyi umuyorum... Şu an bile yaşımın genç olmasına ve hala çok şey öğrenmeye ihtiyaç duymama rağmen sizden daha verimli olduğumu düşünüyorum... Zira laf atıp kaçmıyorum... Bildiklerimi dile getiriyorum ayrıntılayarak... Laf atıp kaçmak bir yana, siz "Battığımı" iddia ettiğiniz halde, niçin battığımı dahi ispat edemiyorsunuz. Yaptığınız çok yakışıksız bir şey... Rica ediyorum Sayın muki; Batıyorsam eğer, beni batıran durumumu izah ediniz, açıklayınız... Bu sizin bana olan ithamınız karşısında boynunuzun borcudur ve istemek te hakkımdır... Aksi halde bende sizi bir çok şekilde itham edip, laf atıp kaçabilirdim... Şimdi size açık açık soruyorum: Kur'an-da geçen "Kader" kelimesinin ve anlayışımın, söylediğim gibi olmadığını, yine Kur'an-dan örnek vererek ispatlayabilir misiniz? *** Saygılarımla Sayın muki... ---------------------- Ve Sayın Tarafsız... Ben elimden geldiğince "Kader"in gerçek manasını açıklamaya çalıştım... Konumuz "Kader"di zira... "Tanrı'nın İnsanların Fiillerini Yazmış Olması" konusu ise ayrı bir konudur... "Tanrı'nın İradesi"de ayrı bir konudur... Burada "Kaza ve Kader" açıklanmalıydı, bende açıkladım... Adı geçen konuya dair ayrı bir konu açılırsa eğer, orada da o konuyu açıklarım kendi bildiğimce... Ha eğer konu burada ona geçecekse, burada da devam edebiliriz, sorun değil... Sadece karşımızdakinin "Battığını" iddia edipte "Verimsiz" olmayalım o bana yeter... Saygılarımla...
  18. Sayın Tarafsız... "Kader"in asıl manasını anlattım... Söylediklerimden öyle bir sonuç çıkmıyor... "Ahmet'in Kaderi Böylemiş" derken zaten yanlış bir tanımlama yapmış oluyoruz... Bu zaten hatalı bir tanımlama... Bakın bir filolog olmanıza gerek yok; "Kader"in türevlerine bakalım, göreceksiniz "Ahmet'in Kaderi Böyleymiş" tanımındaki hatayı: Muktedir: "Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, erkli" demektir. Tanrı'nın adı olarak ise "Kanun(ölçü/yasa) Koyan/Yaratan" anlamına gelir. Ve "KDR" kökünden "Kader" kelimesinin türevidir... Takdir: "Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği, kader." Yine diğer türevlerine ve kök anlamından yola çıkarsak "Takdir" kelimesi de, konulan Kanun/Ölçü/Yasa'ların Tanrı tarafından uygun görülüpte konulmuş olması anlamını içerir... Ayrıca: Beğenme, beğenip belirtme, değer verme. İktidar: "Bir işi yapabilme gücü, erk, °kudret" anlamına gelir... Yine kök kelimesinin anlamına bağlı olarak "Bir Kanun Koyucu Olarak" Tanrı'nın Yetkili olduğunu niteler. Yani "Kanunları/Ölçüleri/Yasaları Koyan Tanrı" anlamındadır... Mikdar: (Miktar) : Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen ya da azalıp çoğalabilen durumu, nicelik. Bakınız "Kader"in tüm türevleri "Ölçü" ve "Kanun/Yasa" ile ilgili... Yani bir "Değer Verme" "Ölçüsünü Koyma" "Kanun Yapma" "Yasalarını Belirleme" gibi anlamları var... Lakin "Ahmet'in Kaderi Böyleymiş" dediğimizde; "Ahmet'in Ölçüsü/Değeri/Pahası/Ederi/Getirisi/Kanunu/Yasası Böyleymiş" gibi bir anlama geliyor... Ha sizin bu anlamda kullanmadığınız aşikar... Siz "Yazılmış Bir Yaşam/Fiil/Eylem" anlamında kullanıyorsunuz... Oysa ki "Kader"in karşılığı bu olmadığı için, tümcedeki "Kader" yerine başka bir kelime koymalıyız... Oraya "İrade"yi de koyamayız... Çünkü sizin söylediğiniz şu idi: Yani belirttim orada özellikle "Sıfat" diye... Söylediğiniz şey; yani Tanrının bilmesi ve insanın yaşaması "Tanrı"nın Sıfatından ileri gelir... Tanrı'nın Bilmesi: Kader değildir... Bir insanın oturduğu yerden kalkıp birine tokat atması, küfretmesi: Kader değildir... Bir kimseye araba çarpması: Kader değildir... Bunların oluşlarının "Tanrı" tarafından bilinmesi Tanrı'nın İradesidir... Yoksa "Ahmet'in Kaderi Böyleymiş" gibi bir tümce zaten mantıksız olduğu gibi, "Ahmet'in İradesi Böyleymiş" tümcesi iyice mantıksız oluyor... Saygılarımla...
  19. Hayat "Acı Çekmek" değildir... Hayat "Var Kalmak"tır... Acı olmasaydı, "Var Kalma"nın değerini bilemezdik... Eski Yunan mitolojisinde, Tanrıların insanları "Ölümlü" oldukları için kıskandıklarına inanılır... Çünkü onlar için "Acı" ve "Ölüm" yok... Hayat "Acı Çekmek" değil ama acı olmasaydı "Yaşam"da olmazdı... Çünkü acı olmasaydı "Mutluluğun" tanımını yapamazdık... Mutluluğun kaynağı acı, acının kaynağı mutluluktur... Biri olmadan, diğeri de olmaz... "Hayat Acı Çekmektir" tanımlamasını şöyle de yapabiliriz: "Hayat Mutlu Olmaktır"... Ne kadar acı varsa, o kadar da mutluluk vardır... "Keşke Yaşamasaydım" dediğiniz acılarınız varken "İyi ki Varım" dediğiniz mutluluklarınız olmadı mı hiç? Bir gün olacaktır...
  20. "Düzen" "Kaos" Bunlar "Yin" ile "Yang"dır... Biri olmadan diğeri de olmaz... Birinin içinde bir miktar diğerinden vardır... Kaos'u çıkarttığınızda, "Düzen"in ne olduğunun anlamı kalmaz... Düzen'i çıkarttığınızda, "Kaos"un ne olduğunun anlamı kalmaz... İkiside birbirlerine muhtaçtır ve biri diğeri olduğu sürece vardır... "Düzen": Şeylerin dengede olmasıdır... "Kaos": Şeylerin dengesizliğidir... Şöyle düşünün: Varlığın en temel amacı "Yaşam"dır yani var olmaktır... Canlı "Ölüm"e mahkum olduğuna göre, ölüm yeni bir yaşamı doğuracaktır ve sürecektir... Yeni yaşam, eski yaşamın "Dengesizliği" yani "Ölümü" ile var olmuştur, Ve kendi varlığını bir "Denge"ye oturtmak amacı güder... Kendi ölümüde, kendisinden sonraki yaşamın dengelenme amacı olur... Ve bu "Gelişimi" getirir... Burada "Var Olmak/Yaşam" Düzen ise eğer, "Yok Olmak/Ölmek"da Kaostur... İkisinin ortak paydası olan "Gelişim" ise "Var Kalma Amacı/Yaşama Amacı" olur... Yani "Gelişim"dir... Kaos olmadan "Gelişim" olmaz... Eğer "Kaos" olmasaydı, "Var Kalma Amacı/İsteği"de olmazdı... Her zaman "Zaten Varkalan" varlık bir gelişime ihtiyaç duymaz... Kısaca "Kaos" ve "Düzen" Yaşamın Gelişmesi için gereklidir... Yin ve Yang... Sadece Düzeni ya da Sadece Kaos'u sevemezsiniz... Eğer öyle olduğunu düşünyorsanız; ölümden korkmanız ve varlığınızın olduğu yerde sayması kaçınılmazdır... Gelişemezsiniz yani... Her iyiliğin içinde bir kötülük... Her kötülüğün içinde bir iyilik... Saygılarımla...
  21. Sayın BrainSlapper; İslam, Hıristiyanlık, Musevilik... Bunların inanç nüvelerinin kökenlerini "Mısır"a bağlamanız konusunda size herhangi bir karşıtlığım olmadı, eğer bu anlamda yazışmalarımızı incelerseniz yazmıştım bir kaç fikir... Hatta; Hz. Musa Osiris rahiplerince yetiştirilmişti firavunla beraber... Hz. İsa'da memleketinden ayrıldığ yıllarda belki oralarda gitmiş olmalı... olmasa bile Yahudilik zaten Hz. Musa ile şekillendi... Kur'an-da zaten İncil2in ve Tevrat'in söylediklerini "Hakk" olarak kabul eder... Bu açıdan farklı bir anlayışta değiliz sanırım... Ancak, "İnanılan Şeyin" sembolleştirilmesi ve kurumsallaştırılması; asıl inanca mal edilmemeli diye düşünüyorum... Saygılarımla...
  22. Bakıni burada kastettiğiniz "İrade" kimin iradesi? Ahmet'in mi? Tanrı'nın mı? "Ahmet'e Araba Çarpıp Ölmesi..." Bakın buradaki tanımlamaları açmalıyız... "Ölüm": Tanrı "Her canlı ölümü tadacaktır/zevk edecektir" diyor... Bunun "Kader" ile olan ilgisi şöyle: Bildiğiniz gibi "Yaşam"ın bir dengesi var. Yani sizin bedeninizin faaileyetleri dengede, düzende olduğu sürece yaşarsınız. Bu denge onarılamaz derecede bozulduğu zaman ölüm muhakkaktır. Bu olmasa bile, yaşayan her canlı için "Ölüm" bir gerçektir. Kaçınılmazdır... İşte "Ölçü" anlamında "Ölüm" gerçeği "Kader"dir... "Kişinin Ölmesi" olayının meydana gelmesi ise "Kaza"dır... "Arabanın Çarpması": Bakın, bu da "Kader" gibi... Yani nasıl ki "Kader"e başka anlam yüklemişsek, arabanın çarpmasına da "Kaza" diyerek yanlış değil pek ama farklı bir anlam yüklemişiz... Burada Arabayı kullanan şahıs, hataları ile bir olaya sebebiyet veriyor... Bu... "Ahmet": Ahmet olayın mağduru... Araba Çarpıyor ve yaşam fonksiyonlarını kaybediyor... Ölüm gerçeğini yaşıyor... İrade bunun neresinde peki? "Kader" (Ölüm) gerçekleşiyor, "Kaza" gerçekleşiyor ve Bunların olacağını Tanrı görüyor... Bunların toplamı Tanrı'nın İrade'sini oluşturuyor... En kısa şekilde böyle anlatabiliyorum... İnsanın iradesi ise farklı... Saygılarımla...
  23. "Tanrı'nın İradesi"nden bahsetmek istemiştim... "Kader" "Kaza" "İrade" "Tanrı" Konunun gidişatına göre söyleyeceğim görüşlerim kişisel anlayışımadayalı olacaktır... Saygılarımla...
  24. İşte sorunda bu zaten Sayın Muki... Her toplumda tek bir sorun var, o da "İnançların" koşullaştırılması, kanunlaştırılması...
  25. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Sinema ve Tiyatro
    Zaman Makinsei - the Time Machine Morlock şöyle der: "Herkesin bir zaman makinesi vardır... Bizi geçmişe götürenleri anılarımız, geleceğe götürenleri ise umutlarımızdır..."

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.