Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey
-
sence bekaret önemli mi?, erkekler için çok tuzak bi soru .kıvırın.
Peki sizce ne deniyor buna?
-
La Bamba
Sayın ErdalAktas... Bunu da hatırıma eklerseniz sevinirim... Grease... Ayrıca radyonuzun frekansını verinde dinleyelim değil mi ama!
-
Grease
İşte o muhteşem müzikal...
-
bence...
Ancak şöyle bir çelişki oluyor: "Öyle yaratmıştır ki doğa bunları yapsın" dediğiniz vakit Şeklindeki söyleminiz anlamsızlaşıyor. "Varlığın Tümü O'dur" dediğinizde "Doğa Bunları Yapsın" diyemezsiniz, "Yek Vücut"luğu ayırmış olursunuz. Çünkü "Varlığın Tümü Olmak" ile "Tanrı"da "Oluşa Tabi" değil ancak o oluşun "Kendisi"dir. Yani "Varlığın Tümüdür"... "Ondan Ötürü" demekte "Ondan Başka Bir Şeyin Olmamaklığı"dır. Bu da yine tüm herşeyin "O" olduğunu niteler. Böylece gördüğünüz tüm değişmler ve oluş "O"nun kendisidir. "O" tüm varlığın kendisi olmakla da herşey onun iradesince olmaktadır zaten. Yani herşey "Varlığın" iradesince olmaktadır. Benim üzerinden yürüdüğüm mantık budur... Saygılarımla...
-
Kızlar.Ne.İster
Emin ol ki hepsini istersin Efran...
-
Dikkat: Yeni Fikirler - Yeni Düşünceler - Yeni Arayışlar
"Bu başlıktaki iletiler"de ola ki? Bir başlığa tıklıyorum ve sadece konu ana metni görünüyor. Cevaplar aşağıda uzantı şeklinde çıkıyor. Bu da pratik olarak ulaşımı ve paylaşımı zorlaştırıyor. Her cevabı okumak için aşağı inip tekrar tıklamak zorundasınız... Bence pek bir yararlı değil... Ya da ben ayarlarda bir oynama mı yaptımda böyle oldu? Saygılarımla...
-
yozgat66, İSTİHBARAT, hhh, LilaC ve ewücüm'ün doğum günü...
Ya hu buraya ve doğum günlerine hiç dikkat etmem ki ben Yeni yaşın kutlu olsun Sayın Lil ve diğer arkadaşlar...
-
bence...
Bakın "Tanrı"ya yaptığınız dua hakkında bir şey diyemem. Bu sonuçta sizin inancınızdır ve inanıyorsanız vardır... Bu sizin tercihiniz... Ama bunun konuyla pek bir alakası yoktur. Şöyle ki; "Şu yuvarlak taşlar üst üste konsun" gibi bir dua etmemişsinizdir hiç. Ve etsenizde, öyle bir duanın mantığı ve olacağı yoktur. Ama şu vardır: "Rüzgar, Şiddeti ve Esiş Yönü" "Kayaçların Sertliği, Özelliği ve Uygunluğu" "Toprağın Yapısı" "Güneş ve Mekanik Çözülme Koşullarının Uygun Olması" "Gece ile Gündüz Arasındaki Sıcaklık Farkının Uygunluğu" "Yağış Rejiminin Uygunluğu" Gibi faktörleri bir araya getirdiğinizde, bu türlü kayaçların ortaya çıkması gayet normaldir. Tanrı bunları "Dua" ile yapmamıştır değil mi? Hatta bırakmıştır ki "Doğa" kendisi yapsın... İşte ben burada bir adım daha ileri gidiyorum ve diyorum ki; Varlık, bu oluşu kendisi meydana getirmektedir. Varlığın tümü de "O"dur... İstediği kadar Sonsuz Zaman ve Sonsuz Alan olsun "Rastlantı" ya da "Tesadüf" denen bir şey yoktur. Tesadüfleri yaratan sadece insan zihnidir. Nasıl ki kavrayamadığı yerlerde "Varlıktan Ayrı Bir Tanrı" yaratıyorsa Aynı şekilde "Rastlantı"yı da yaratıyor... Ben İnananların "Varlıktan Ayrı Tanrı" inancı ile İnanmayanların "Rastlantı-Tesadüf" inançları arasında hiç bir farklılık göremiyorum... "Rastlantı"yı savunabilenlerin "Varlıktan Ayrı Olan Tanrı" görüşünü eleştirebilmeleri Ve hatta reddedebilmeleri hep tuhafıma gitmiştir... Saygılarımla...
-
the ShawShank Redemption - Esaretin Bedeli
Demek kütüphanecisiniz hı? Aslında o da gardiyanlık sayılır be, Millete devamlı "Sus" "Sessiz Olun" demek falan... Yok yok kızmayın Sayın Gloria, ne olur... Şaka yapıyorum. Kütüphanecilik ile Öğretmenliği hep aynı görmüşümdür. Kütüphanecilere küçükken hep "Öğretmenim" derdim. Şimdi "Hocam" diyorum. Bende öğretmen adayıyım, ikiside kutsal... Andy'nin o inadı beni inanılmaz etkilemişti doğrusu. Bir tek o konuda değil, her konuda çok inatçıydı. Nasıl bir ruh hali ise, umudunu hiç yitirmeyen bir kişiliği vardı. Ve inatçılığı bundandı... Nasılsa bir şeyler yapabileceğini biliyordu... Ama size şunu söyleyeyim; Bu filmde "Andy Dufreyn" rolünü "Tim Robbins"ten başkası oynasaydı, bu kadar zevk almadım. Düşünsenize; O tavanını ziftledikleri binada arkadaşlarına bira içirmenin huzurunu yaşarken verdiği tebessümü hangi oyuncu verebilirdi ki? Ya da o gardiyan onu aşağı sarkıttığında, o mahkumiyet altındaki soğukkanlılığı kim verebilirdi? Gardiyan onu sarkıtıyor, Andy "Mahkum" olduğu için çaresiz ve yüzünden bu okunuyor... Ama yine de soğukkanlı... Azıcıkta bir korku var... Tim Robbins'e hayramın...
-
Bahis - intacto (2001)
Sayın Vakana, Emin olun ki sırf sizin ve Sayın Cerenimoo için bu filmi tekrar izleyeceğim. Tabi şu "Filmi hengamede izleme" konusunda haklısınız belki... En azından filmi anladığımı sandığım için yorum yaptım, affedin Ama yine de söylemek isterim: Film sanki kişilere "Seçilmişlik" imgesi yüklemiş gibi geldi bana. "Seçilmişlik" denen şeyi pek bir fantastikçe bulduğum için olsa gerek... Ama yine de belki de filmi tam anlamadığım içindir. Saygılarımla...
-
bence...
İzmir'den Muğla'ya giderken yol üzerinde bir yer vardır. Burada seyahat etmiş olan insanlar mutlaka bilirler ve mutlaka görmüşlerdir Marmaris'e giderken. O bölgede taşlar öyle bir haldedir ki; Sanki özel aletlerle pürüzsüz bir şekilde zımparalanmışlar, yuvarlatılmışlar ve özel aletlerle üst üste konulmuşlar. Dersiniz ki "İnsan eli yapamaz bunu..." Hakikaten de insan elinin binlerce yılda oluşan ve inanılmaz bir denge de duran bu taşları bu hale getirebileceğine inanmıyorum. Yapsa bile mutlaka dengesini sağlayamazdı böyle... Peki bu taşları ne bu hale sokmuştur? Cevabını Coğrafya Bilimi veriyor: Rüzgar aşındırması... Ya da ben daha anlaşılır kılayım; Doğadaki bu doğal yapıların nedeni Yine doğanın kendisidir... Kainattaki inanılmaz derecedeki mükemmelliğin nedeni ne midir? Cevap: Yine doğanın kendisidir... Saygılarımla...
-
La Bamba
Bu şarkının filmi beni çok etkilemişti. Bugün gittiğim bir Rock Bar'da bu çalıyordu ve aklıma geldi... Filmini mutlaka izlemenizi tavsiye ederim... Los Lobos - La Bamba
-
sence bekaret önemli mi?, erkekler için çok tuzak bi soru .kıvırın.
Siz sevdiğiniz insanı Kariyerinizle, paranızla ve pulunuzla ve dahi Zarı ile mi ölçüyorsunuz?
-
sence bekaret önemli mi?, erkekler için çok tuzak bi soru .kıvırın.
Emin olun ki "Bekaret" çok önemli değil... Ama yine de kestirip atmamak lazım... Cicada'nın bana verdiği çok güzel bir örnek vardı. Bir kız var mesela, 10 liraya her türlü cinsel birlikteliği yaşıyor ancak kızlığını koruyor. Evlendiğinde o kan akacak yani oradan... Ve kocası huzurlu olacak... Bu kız namuslu mu acaba? Bakire olduğu için namuslu mu? Başka birisi var... Kız nişanlısını çok sevmiş. Evlilik planı yaparken birlikte olmuşlar. Nedir ki nişan atılmış sonra, çocuk bırakmış bunu. Bizim toplum nişan atılınca kötü gözle bakar ya hep, Kimse kıza yanaşmak istemiyor, "Mutlaka bir kusuru var ki ayrıldılar" diyor. Bu kız namussuz mu acaba? Bakire olmadığı halde namussuz mu? Daha çok örnek var... Namus kavramı bir zara ve akacak kana bağlı değildir. Birisini gerçekten sevip, Bir ömrü paylaşmak isteyip, Bunu planlayarak, Birlikte olduğu kişi ile Bu niyetle, Bu masumiyetle cinselliği yaşayan ama Ne yazık ki ayrılan, Bakireliği/Bakirliği kaybetmiş kız/erkek mi namussuzdur? Yoksa Cinselliği yaşamak için birilerini sevgili edinen Ve yaşayan, Ve böylelikle aklınca meşrulaştıran Ama hala Bakire kimse mi namussuzdur? Bakın hiç unutmayın; Namus kavramını "Sevgi" ve "Sorumluluk" olmadan açıklayamazsınız... Namusun anayasası "Sevgi"dir. "Niyet"tir. "Saflık"tır. Kendinizi ait hissedersiniz, Bir ömürlük planlar yaparsınız, Hayatınızı birbirinize adarsınız, Ve yaşarsınız... Sevgi dediğiniz şey Cinselliği meşrulaştıran tek şeydir... Gerçekten sevmediyseniz eğer, Meşru değildir... Gerçek değildir... Ben böyle inanıyorum Ve böyle yaşıyorum... Saygılarımla...
-
Selam, ben geldim.
Tengeriin boşig şurada cevap verdi: cicada başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin. Bende hoşgeldin demekte geç kaldım be... Ama insan açtığı konuyu birde takip eder. O kadar insan "Hoşgeldin" dedi...
-
Maymunlar Cehennemi & Chalton Heston
O zaman ilk film derim bende... Hala o Maymunların Önderinin tepenin arkasından atının üzerinde geldiği sahne gözlerimin önündedir. Aslın küçüktüm o ilk filmi izlediğimde ama beynime kazınmış tüm sahneleri. Belki de bu yüzden ilk film etkiledi beni.
-
........Tengeriin boşig.......
Bana da öyle geliyor... Bazen bazı şeyler matematik gibi bence. Doğasında var insanın. Denk düştüğü zaman eşitlik hiç bozulmuyor bir daha. Aynı anda aynı şeyleri düşünmek gibi... Telepati mi bu?
-
İslamiyetin çöküşü
Bakınız Mustafa Kemal'in çok güzel bir sözü vardır: "Gerçekleri söylemekten korkmayınız..." Başkada bir sözü daha vardır: "Gerçeğe nasıl inanıyorsam, dinime de öyle inanıyorum." Mustafa Kemal'in bu türlü sözleri vardır. Fahrettin Altay anılarında Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşında, cephede Kur'an okuttuğunu söyler. Andrew Mango'da söyler bunu. Lakin bakınız, "-Mustafa Kemal başlarda inanıyordu, sonradan inanmamaklığı seçti"de diyebiliriz... Ancak bazı şeyler var ki O'nun son zamanlarda inançlı haller sergilediğini belirtir. "-Mustafa Kemal hayatında inanç konusunda hep bocaladu"da diyebiliriz... İyi bir siyasi karakter olduğuna göre; "-Mustafa Kemal fırsatları ve mevcut olanakları çok iyi kullandı da" diyebiliriz... Yani bu konuda kim ne söylemek isterse söyleyebilir ve mutlaka kendisine ait kumaşlar bulacaktır. O yüzden en temizi Mustafa Kemal'in iç dünyasını kurcalamamaktır. Zaten "Laik" olmanın temeli de "Dinin Vicdanlara Hapsolmuş Olması"dır. Ve bırakalım bu Mustafa Kemal'de kalsın... Bizi ilgilendiren yönüne gelirsek sadece şunu söyleyebiliriz: Mustafa Kemal Milleti nasıl ve ne şekilde bir arada tutabileceğini çok iyi bilen Ve bunu çok güzel uygulayabilen ender önderlerden birisidir Ve belki de en önemlisidir... İnanıp inanmadığı bizi zerre kadar ilgilendirmez... Saygılarımla...
-
ah şu erkekler...
Lisans okurken arkadaşımın başına gelmişti. Kız buna gelmiş ve demiş ki: "Benimle çıkar mısın?" Arkadaşın gözleri parlamış Ve tam cevap verecekken kız devam etmiş: "Ama ben seninle çıkmak istemiyorum..." Çocuk öylece bakakalmış... ____________________ İnsanları "Güzel" ve "Çirkin" diye ayırmak aslında kötü ama Sınıfımızda pek güzel olmayan bir kız vardı. Bana ingilizce öğretmek meraklısıydı nedense Neyse; Halit diye bir arkadaş vardı ki kendisine "Kadir İnanır" derdik. Hergün aynanın karşısında yarın saat kendisine bakardı. Birgün buna dedik ki Murat ile ben; "Ya hu senin kadar yakışıklı olsak, yemediğimiz halt kalmaz, Bir sana bak, birde bize... Hiçbir şeye benzemiyoruz be... Kahretsin bizi..." Diye gaza getirdik. Sonunda bu lafı koymuştu: "Niye ...., sizde yakışıklı sayılırsınız!" Yani: "Bir ****** benzemiyorsunuz ama, işte neyse işte... İdare edersiniz... Hadi hadi üzülmeyin artık!!!" Demeye getiriyor... Bir yerlerdeyiz tabi gülmekten... Neyse, Bu o kıza demiş ki; "Seninle teneffüste konuşabilir miyiz, Çok önemli bir konu..." Ben duyunca sevinmiştim tabi... Nedenini sormayın... Hakikaten çıkıcaklar sanmıştım... Üç erkek ve o kızla birlikte koyulmuşlar yola. İki erkek önden yürümeye başlamış. Halit mırın kırın ediyormuş tabi... Ama numaradanmış meğer... Kız Halit'i beklemeden lafa girmiş: "Halit, ben seni arkadaştan öte düşünmüyorum, Kusura bakma!" Halit lafı yapıştırmış: "Seninle çıkmak istediğimi mi düşündün yoksa? E yuh artık!!! Ders notlarını sorucaktım ben, İstersen her şeyde böyle umutlanma hı?" Kız tabi artık ağlamış mı, Yoksa nasıl bir ruh hali ile... Oradan hızlı hızlı uzaklaşmış. Bu olayı anlatma küçüklüğünü de gösterince... Kız ertesi sene aramızda yoktu ve İstanbul'a geçiş yapmıştı. Nedeni muhtemelen bu olay değildi tabii ki... Yine de kötü bir şeydi bence yapılan...
-
Cani - Monster (2003)
İngilizcem yok ki benim Sayın Admin...
-
Cani - Monster (2003)
İzlemem mi be Sayın Admin... Hatta bugün tekrar izledim... Ben bir filmi ezberleyene kadar izlemeyi severimde "Hep filmlerde oynamak istedim. Küçükken, bir gün büyük bir yıldız olacağımdan emindim. Güzel olmak istiyordum... Güzel ve zengin; televizyondaki kadınlar gibi. Bir sürü hayalim vardı ve sanırım romantiktim. Çünkü, hayallerimin bir gün gerçekleşeceğine inanıyordum. Saatlerce bunun hayalini kuruyordum. Yıllar geçtikçe, bunu insanlarla paylaşmamayı öğrendim. Hayal görüyorsun diyorlardı, o zaman tüm kalbimle bunlara inandım. Ne zaman kötü hissetsem, zihnime kaçardım... Başka biri olduğum, diğer hayatıma. Tüm bu insanların aslında kim olduğumu bilmediklerini düşünmek beni mutlu ederdi. Ama bir gün hepsi göreceklerdi. Marilyn Monroe'nun bir kafede keşfedildiğini duymuştum. Ve gizlice, kimin beni keşfedeceğini düşünmeye başladım. Bu çocuk olabilir miydi? Ya da bu. Bilemezsin ki. Bana Marilyn gibi davranmasalar da bir şekilde bana inandılar, bu yeterliydi. Olabileceğim insanı gördüler, güzel olduğumu düşünüyorlardı. Bataklıktaki elmas gibi. Beni, her şeyin farklı olduğu yeni hayatıma ve yeni dünyama taşıyabilirlerdi. Evet. Uzun bir süre böyle yaşadım... Bunları hayal ederek. Güzeldi ama, Birden bitti..." Film böyle başlıyor... Aslında kendisini ve hayatını çok güzel özetliyor biliyor musunuz? Herşeyi... Bizde de vardır hani; "Şehire gidip artist olacağım ben!" Bastırılmış ya da küçük görülmüş, Ya da bilinç altındaki sevgi açlığının bir insanı nereye ve nelere sürükleyebileceğinin açık ifadesi... Filmde kıza duyduğu aşk "Lezbiyen" olmasından kaynaklanmıyor biliyor musunuz? Aşkının nedeni, aradığı sevgiyi onda bulmuş olması... Onun bir "Dişi" olması değil önemli olan, Onu "Anlamış" olmasıydı... "Tek istediğim, bir biraydı. Ama Selby'le karşılaştığım günün öğlenini, intihar etmeyi düşünerek geçirdim. Yani anlayabilirsiniz, esnektim. Yani, herkes bir şeye inanmak zorundadır. Benim, benim tek sahip olduğum şey sevgiydi. Ve bir daha bir adamı sevemeyeceğimden emindim. Bunu yapmamın tek sebebi bir beşlikti. Bunun için, birine oral yapmam gerekiyordu. Bu parayı harcamadan kendimi öldürürsem bedavaya emmiş olacaktım. Anlamsızdı. Tanrım, bu beşliği harcamalıyım, dedim. O bittiğinde, ben de bitecektim." Zafer kimin peki? Kim kazandı? Zaferi "Beş papel" kazanmıştı... İhtiyacı olan şey sadece "Sevgi" idi... Kendisini kullandılar oysa... Önceleri "Sevgi" için razıydı bir şeyleri yapmaya, Sonraları yerini "Beş Papel" almıştı... Çünkü gittikçe kullanılmıştı her fırsatta... Ve aslında hep iğrenmişti kendisinden, Sıradanlaştırdığı şeylerin basitliğinden... Güzeldi, güzel olduğuna inanıyordu, Kendisine güveniyordu ama içinde bir yerlerde Kendisinden ve yaşamından iğreniyordu... Filmde beni ve filmi bitiren replik şudur: "Hayat devam eder. Her kötülükte bir iyilik vardır. Her zaman umutlu olmalısınız. Hep bir çıkışı vardır. Her şeyin bir sebebi vardır. Hayat varsa... ...umut da vardır. Bana bakın... ...bir şey söylemem gerekiyor mu?" Alieen hep umut içindeydi... Hep umut etti; Bir gün gerçekten sevilebilmeyi... Cahiilce bir sevişti belkide ardında cesetler bırakarak, Ama tek bir gerçek vardı ki; Aradığı tek şey Sevilebilmekti... İhtiyacı olan... Filmlerin bir ruhu olduğuna inanıyorum; Kendimizi orada hissedebilirsek görebileceğimiz... "Her kötülükte bir iyilik vardır." Bunu ilk girdiğimden beri blog'uma yazmıştım... Saygılarımla...
-
Bahis - intacto (2001)
Bu filmi Sakarya'da, depremden dolayı hasar görmüş ve yarı prefabrik bir sinemada izlemiştik. Ben, 2 adet Murat ve Gamze... Neyse; Filmin ilerleyen dakikalarında Murat seslendi: "-Hay ben böyle şansın!" "-Ne var be!?" "-Fare var be, ne olacak?" "-Hay böyle şansa yaa..." Fare Murat'ın koluna kadar çıkmış ve ti-shirt'üne bir diş atmış bile... Film ile cuk diye oturan bir şanstı hakikaten. Sinemada sadece biz vardık. Kızlar çıktı koltukların tepesinde izlemeye koyuldular filmi. Biz erkekliğe leke kondurmayalım diye koltuklardayız ama içimizden söyleniyoruz: "-Hay ben böyle şansın..." Ama ne yalan söyleyeyim; Bence film gerçekle pek alakalı bir film değil. Çok abartılı bir kurgusu var. Hele o en şanslı bir adam vardı ya? Onu Yahudi yapmaları hakikaten bayağı bir kasıntı ürünüydü. Niye Yahudi olmak zorunda ki? X-Men'de de Magneto Yahudi idi... Yahudilere elbette bir kinim ya da düşmanlığım yok ama her filmde En olmayacak yerde devamlı göze sokulmaları filmlerin tadını kaçırıyor bence... E anladık yani tamam. Hitler onlara soykırım yaptı, biliyoruz... Hala aynı ezik edebiyatı bence... Bu kadarının gereksiz olduğunu ve tadını kaçırdığını düşünüyorum...
-
Maymunlar Cehennemi & Chalton Heston
Bencede ilki çok daha iyiydi Sayın Marcus Ama ikincisi Efektler bakımından daha etkileyiciydi. Ama konusu sanki daha sığdı ilkinden. Açığı "Estella Waren" ile kapatmak istemişler bence...
-
the ShawShank Redemption - Esaretin Bedeli
Teşekkürler Sayın Çözünürlük... Gardiyan mısınız Sayın Gloria? :D
-
Geleceğe Dönüş Serisi (1-2-3)
Sayın Admin... Yıktınız perdeyi eylediniz viran... Videolar bölümüne bu filme ait iki şarkıyı koymuştum... Küçüktüm o zamanlar. Bu film yeni çıkmıştı. Sağolsun Star televizyonu "Parliament Sinema Gecesi"nde bu filmleri pek çok kere yayınlardı. "Geleceğe Dönüş" üçlemesine ben "Jules Verne"ü borçluyum... Bu film sayesinde merak sardım Jules Verne'e. "Denizler altında 20000 fersah" "Arzın merkezine seyahat" "İki yıl okul tatili" "Ay'a seyahat" "Seksen günde devr-i alem" Bu film benim hayal gücümü depreştiren filmdir. O yaşlarda Zaman Makinesi icat etmeye bile koyulmuştum. Dr. Emmet Brown idolümdü. Filmin her repliğini ezberlemiştim nerdeyse. "Gelecek daha yazılmadı, onu siz yazacaksınız..." Mesela hani Marty McFly "Çılgın Köpek Biff"i alt ettiği sahne var ya? Hani karnına bir demir levha koyuyor? O sahne, Marty McFly'ın o filmde takma ismini kullandığı "Client Eastwood"un "Bir Avuç Dolar - Fistful Of Dolars" adlı filminin bir sahnesidir. (yanlış hatırlamıyorsam:)) Hele bu filmin çizgi filimine bayılırdım. Üç filimde vardı bende ama sağolsun kuzenim canına okudu hepsinin. Kaybetti...