katakuta tarafından postalanan herşey
-
CENNETTE HURİ KIYAĞI YOK
Sayın noyedi,eğer yazılanları takip etse idiniz bu soruyu sormanıza gerek kalmazdı. Ama madem somuşsunuz cevaplayayım. Evet ben eski haksöz,üm
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Sevgili La boheme,valla Aslan beyin yazılarından bende bir şey anlamıyorum ki. .....
-
Apaçık
Peki senin tevratı inkar etme sebebin nedir.Kuran o kitapların masal olduğunu söylemiyorki,bilakis onlarında allah kelamı olduğunu söylüyor. Maide 43- İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir. 44- İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. 45- Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. 46- O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik. 47- İncil ehli de Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir. 48- Sana da geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab (Kur'ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir. Sen o kitaplara masal demekle kuranı yalanlamış oluyorsun.
-
TANRIYA "İNANMAMAK" Dünyanın en zor işlerinden birisidir... BU NEDENLE İNSANLAR kolay yolu seçer ve eğilim hep İNANMAK'tan yanadır...
Bu oran,ın kaynağı hani ? Bende diyorum ki tam tersi bahsettiğim kesim % 99
-
TANRIYA "İNANMAMAK" Dünyanın en zor işlerinden birisidir... BU NEDENLE İNSANLAR kolay yolu seçer ve eğilim hep İNANMAK'tan yanadır...
İntihar örneğini vererek konuyu hadım etmeye çalışanın bizaat kendin olduğunu görmezden gelip, hangi hakla beni bu şeklide yargılıyorsun.İntihar örneği verdiğine göre bu şeklide cevap alman gayet normal.
-
Eşek Arısı, Bal Arısı, Japon Bal Arısı
Çok ilginç ve irdelenmesi gereken bir konu.Ben şimdi iğneyi kendimize (dinsizler,ateistler) batırmanın zamanının geldiğini korkmadan söylemek istiyorum. Yani arkadaşlar sesli düşünüyorum. Not;Dinciler bundan kendillerine bir pay çıkarmaya kalkmasın,zira onların açısından ele alınacak hiç bir tarafı yok.Buna yeri geldiğinde değineceğim. Bizlerin yanlış, kötü, kısaca olmusuz olarak tanımladığı herşey doğada ki diğer canlılarda mevcut. Bizler neye dayanarak bazı davranışların kötü veya yanlış olduğunu söyleyebiliyoruz ?Bizlerin olumsuz olarak nitelediği davranışlar,hayvanlar ve bitkiler söz konusu olduğunda, iç güdü veya doğanın yasaları olarak değerlendiriliyor değilmi ? Hiç kimse kalkıpta bu hayvanlar çok *****sız,katil çapulcu filan demiyor değilmi.? İlşkiden sonra eşini yiyen karadul,doğduktan sonra çucuklarını yiyen bazı hayvanlar katilmi ? Peki insanlar için bunları neye dayanarak söylüyoruz.İnsanlarda doğanın bir parçası değilmi ? Bizler istediğimiz kadar erdemli,ahlaklı normlar getirirsek getirelim, bunların tamamının göreceli olduğunu, hatta doğanın bunları tanımadığını yine insanlara kendi kanunlarını istemeselerde dayattığını söylemek istiyorum. Acaba yanılıyormuyum ? Yani bizler ne kadar ahlaklı olmaya çalışssakta doğa bildiğini okuyor. Bildiğim kadarı ile doğadaki her canlı,insanlarda dahil,hayatını devam ettirebilmesi,hayatta kalabilmesi için diğer canlıları yemek zorunda,yani onları öldürmek zorunda. Bundan kaçıp kurtulmak mümkün değil.İşte tam burada dindarların tanrının varlığını isbat için kullandıkları akıllı tasarım argümenı külliyen çöpe gidiyor.Çünkü hem canlılarırı birbilerini yok ederek yaşamak zorunda olarak tasarlayacaksın hemde öldürmenin yasak olduğunu söyleyeceksin ki bu en büyük bir çelişki olur. Eşcinslelliği ele alalım Öncelikle batılı toplumlar eşcinselliği bir hastalık olarak Tıp litaretüründen çıkartmışlardır. Doğaya ters diyenler doğayı yeteri kadar incelemedikleri anlaşılıyor. Eşcinsellik doğada oldukça yaygındır. Eşcinsel kuğu, penguenler hemde uzun süreli birliktelik kuruyorlar... Hiç kurban bayramında satılık koçları görmediniz mi.. Şahsen birbiriyle ilşki kuran koçları ben çok görmüşümdür... Merak eden Bruce Bagemihl'in 10 yıl çalışarak hazırladığı 786 sayfalık ‘Biyolojik Coşku: Hayvanlarda Homoseksüellik ve Doğal Çeşitlilik’ kitabına göz atabilir. Eşcinsellik doğanın kendi içinde denge kurmasının bir sonucudur. Tıpkı kısırlık, düşük gibi. Düşün doğacak olan bebeğin yaşama şansı çok düşük olduğu için olmaktadır. Doğa baştan onu elemine ediyor..Doğa nüfusu dengelemek için böyle bir yola başvurabilir. Doğada ahlak yoktur. Bu iş hormonlarla alakalı değildir. Kime ne hormon verirseniz verin o kişinin sadece cinsel isteği artar yada azalır. Genlerle alakalıdır. Nasıl günümüzde bir çok hastalık genlerle alakalıysa, eşcinsellikte bu şekildedir. Şimdi kalkıp kimse doğuştan(genlerden gelen uyuşmazlıkla) siyam(yapışık) ikizleri, zihinsel özürlü, fiziksel özürlülüleri doğaya aykırıdır diye yargılayamaz. Katletmeyi ele alalım Ölüm!! Karşısına rüzgarı alıp tıpkı otlar arasında sürünerek avına sessizce yaklaşan aslanlar gibi sinsice süzülür. Ölüm, pusuya yatmış avcılar gibi tetikte durur. Ölüm, oltasını, ağlarını denize atmış balıkçılar gibi sabırla bekler. Bir yandan da doğa ölüm için yeni avlar sağlamak üzere insanın kalbine aşk ateşini düşürür. Doğanın tuzağına bir çocuk gibi kanıp, aşkı kendimize mal edip, doğaya hizmet ettiğimizi bilmeden onu bireysel olarak yaşarız. Bizler ölümün dipsiz kuyular gibi sonsuz isteğini doyurmak için büyülü sözler sarf ederek, ateşli öpücüklerle ölümüne sevişiriz. Olan bitene bireysel olarak baktığımız sürece ölümü kader olarak algılarız. Bir bütün olarak baktığımızda ise ölüm bir dengedir. Dünya üzerindeki yaşam bir bütündür ve insanlarda bütünün bir parçasıdır. (Her şeyin özü atomdur). Yaşamak, devimlilik (hareketlilik) demektir. Taşıyla toprağıyla, göğüyle yıldızıyla tüm evren yaşamaktadır. Ama biz insanlar bu deyimi, gözlerimizle görebildiğimiz kımıltılar ölçüsünde kullanmışızdır. Dengeyi biz insanlarla örnek vereyim. Dünya üzerinde yaşayan insan sayısını doğa belirler. En basit denge unsuru besindir, ne kadar besin o kadar insan. Bu denge bozulduğunda ölüm tuzaklarla, bir aslan edasıyla aramıza sızıp, bir balıkçı gibi ağlarını atar. Ölüm zayıflar haricinde Ali yada Fatma olsun, John veya Tina olsun diye seçim yapmaz. Denge kurulması için ne kadar kişi gerekiyorsa aramızdan rast gele seçer. Bizlerse tıpkı ağlara takılacak balıklar, aslandan habersiz otlayan ceylanlar gibi ölüme yol alırız. Bazı zamanlarda yani depremler, tayfunlar, seller gibi doğal afetlerde zayıf olup olmamakta önemli değildir. Hatta çoğu zaman bu dengeyi savaşlar çıkartarak, kitlesel katliamlar yaparak bizler insanoğlu olarak içimizdeki doğanın verdiği ilkel dürtüler doğrultusunda kendi ellerimizle kurarız. Bir bakıma ölüm bizzat kendi amaçları doğrultusunda bizleri kullanır. Sırf bu denge uğruna bizlere çeşit çeşit silahları, atom bombasını icat ettirmiştir. Ölüm kendi acımasızlığını bizlere bulaştırıp bir kenarda bekleyerek kanlı ellerini ovuşturur. Hitleri yaratan da dengedir, 13-14-15 yy larda Avrupa nüfusunun yarısını alıp götüren veba da bir denge. Ah insan aklında ne büyük bir çelişki? Doğanın amacı bir sonraki neslin sağlıklı olarak doğmasını garanti altına almaktır. En güçlü, sağlıklı genlerin bir sonraki nesle aktarılmasını sağlamaktır. Durum böyleyken ortaya çıkan nesil çocuklarının, torunlarının hayatlarını garantiye almak için birbirlerini katletmekteler. Üremek için doğanın tuzağına düşen bizler, yine doğanın verdiği bencillikle kendi kanımızdan, soyumuzdan olacak gelecek kuşaklar için katliamlar yapmaktayız. Evet amaç üremek, çoğalmak ama nasıl? Kendi çocuklarımız, torunlarımız için diğer insanları kurban ederek.. Öyleyse insanoğlunun varoluşu için insan kanının akması gerekiyor. Bir zamanlar İspanyolların insan kurban ettikleri için lanetledikleri Maya Uygarlığından pek bir farkımız yok. Tek farkla bizler kahramanlık, şan, şeref zafer kazanma derdiyle, onlarsa bunu herkesin iyiliği için olduğunu kabul ederek, bilerek gerçekleştiriyorlardı. Hatta çoğu kurban, kendisini bile bile ölümün kucağına atıyordu. Bu zincir sonsuzluğa doğru akıp gitmekte, bizler doğanın bizlere oynadığı oyunun farkında bile olmadan ellerimizi birbirlerimizin kanı ile kirletmekteyiz. Sonuçta her birimiz zamanı geldiğinde kullanılmak üzere yedekte bekleyen ölümün askerleriyiz..... Doğada seçim, doğumdan önce başlamaktadır. Örneğin bir insanın olması için iki yüz yirmi beş milyon erkek tohumu sekiz saat süren bir yarışa girişirler. Kadın yumurtası karanlık bir köşede gizlenmiştir. 225.000.000 yarışçı arasından hangisi amaca daha önce varır, yumurtayı gizlendiği köşede bulabilirse, doğacak çocuğu o meydana getirecektir. Kazanan, en güçlüdür. Çünkü, en iyi koşucu, en iyi bulucu ve en iyi delici olarak üç sınavda da başarıya ulaşmıştır. En güçlü, en iyi, en uygun böylelikle seçilir ve yenilen 224.999.999 (imkan), doğal süpürgenin acımak bilmeyen süpürüşü önünde ölüp giderler. Cinsi yaşatan, sürdüren en güçlülerdir. Bunları öğrenince az evvel ki dediğim büyük çelişki ortadan kalkıyor, bu sefer şu soruyla karşılaşıyoruz daha doğmadan, bilinç kazanmadan rekabete başlayıp 224.999.999 hayatı sonlandırıyorsak ve bilinçli olduğumuzda dahi ellerimizi birbirlerimizin kanı ile kirletiyorsak hala neden bu kadar acımasız ve kanlı bir düzeni yaratana hayranlık duyuyoruz? Oxford Piskoposu Wilberforce, Darwin'i savunan Th. Huxley'e, kendisinin baba yönünden mi, yoksa ana yönünden mi maymundan geldiğini sormaktadır. Huxley, bu kabalığa şu karşılığı veriyor: Bilimsel gerçekleri baltalamak için diller döken bir adamın soyundan gelmektense, alçakgönüllü ve haddini bilen bir maymunun soyundan gelmeyi tercih ederim. Ölüm, topraktan alınan ve artık işe yaramayan bir şeyi ona geri vermek zamanıydı. Ölüm bir son değildi. Ölüm, sonsuzluk dünyasında değişik bir biçimde varolmaktı. Aborijin Sözü İnsanlarda doğanın bir parçası olduğuna göre,yaşamak için öldürme iç güdüsünden kurtulmaları mümkün değil.Ancak insanlar hayvanlardan farklı olarak bu yaptıklarına bir kılıf bulmuşlar.Kılıf bulmalarının nedeni yine insanlar. Çünkü hayvanlardan farklı olarak yapılan bazı şeyleri yargılama gibi bir yetenekleri var insanların.İşte kılıf bulma çabasıda bu yargılanma karşısında bir savunma argümanı olarak işe yarıyor.Kimi arkasına tanrısal güçleri almış,din adına yapmış ,kimi millliyetçlik adına,kimileride başka nedenlerden dolayı. Ama objektif olarak baktığımızda tek nedenin hayatta kalma içüdsüsü olduğunu görmek mümkün. Bizler dinleri eleştiririyoruz,insanlık dışı şeyler yaptıkları için kınarken öne sürdüğümüz bazı değerlerin aslında sanal olduğunu,doğadaki gerçekliğini yansıtmadığını söylemek istiyorum. Ne kadar acımasız görünsede doğanın kuralları böyle işliyor. Kuvvetli olan her zaman zayıfı,güçsüzü yok edecek, zaten ediyorda.Ya avlayan yada avlanan olacaksınız.Ben şahsen doğada üçüncü bir şıkkı göremiyorum.Eğer avlayanları emperyalist olarak değerlendiriyorsak,avlayan hayvanlar neden emperyalist değil. Emperyalist olarak nitelediğmiz insanlar veya toplumlar için nasıl bir çözüm yolu sunulabilir? Barış teklifi yaparak mı ?Barış ve demokrasiyi diline dolayan amerikanın bugün yeryüzünde en büyük katliamları gerçekleştirdiğini göz ardı edebilrimiyiz ? O takdirde emperyalistlere karşı olabilemek veya kendimizi savunabilmek için en azından onların sahip olduğu teknolojik ve askeri gücü elimizde bulundurmaktan başka çare kalmıyor değilmi. ? Peki böyle bir güce ulaştığımızda,kınadığımız şeyleri bizzat kendimizin yapmayacağımızın,yani avcı olmayacağımızın garantisini verebilrimiyiz ? Hiç sanmıyorum.
-
TANRIYA "İNANMAMAK" Dünyanın en zor işlerinden birisidir... BU NEDENLE İNSANLAR kolay yolu seçer ve eğilim hep İNANMAK'tan yanadır...
İntihar etmenin zor olduğunu neye dayanarak söylüyorsun. Yeterki insanlara sonsuz yaşam vaad et, cennette sizi, göğüsleri yeni tomurcuklanmış kızlar bekliyor de bakalım nasıl insanlar nasıl bellerine bombaları koyup kendilerini havaya uçuruyor. İntihar konusunda kimse müslümanların eline su dökemez.Demekki o kadar zor bir şey değil.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Sen bunları kurandamı gördün yoksa birilerininin çarpık yorumlarını kuran mı zannediyorsun ? Herkes işine geldiği gibi ayetleri çevirmiş, Bak bunlarda elmalıdan 17- Geceye ve içinde barındırdığı şeylere, 18- Derlendiği zaman o aya, 19- Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz. 20- Böyleyken onlar neden acaba iman etmezler Bize kızarsınız cımbızlıyorsunuz diye ya peki senin yaptığın ne,Ayetlerin biraz gerisine gidelim bakalaım aya gitmekten mi yoksa başka bir şeyden mi bahsediyor ? 6- Ey insan! Kuşkusuz sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarfetmektesin, nihayet O'na varacaksın. 7- O vakit kitabı sağ eline verilen, 8- Kolay bir hesapla hesaba çekilecek, 9- Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. 10- Ama kitabı arkasından verilen, 11- "Yetiş ey ölüm!" diye bağıracak 12- Ve alevli ateşe girecektir. 13- Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi. 14- Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı. 15- Hayır Rabbi onu görmekte idi. 16- Şimdi, yemin ederim o şafağa, 17- Geceye ve içinde barındırdığı şeylere, 18- Derlendiği zaman o aya, 19- Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz Bu ayetlerde ahiret sahnesi tasvir ediliyor ve cehennemin korkunçluğundan inanmayanların halden hale gireceği anlatılıyor değilmi. Bu kadar açık ve net Şimdi gelelim senin mealine 18. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay 19. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz 20. Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar. 84 İnşikak Suresi 18-20 Bu ne demek şimdi? Ay dolunay haline gelmeden gidilemiyormu ?
-
Yaşasın Ateizm !
Önemli değil sayın boşig,ben çoktan unuttum bile.Bazı sıkı dostluklar çoğunlukla böyle kavgalı başlarmış,umarım öyle olur. Saygılar.
-
Yaşasın Ateizm !
Evet biliyorum,onlara ateist değil,agnostik veya deist denir. Merak etmeyin ben kelimelere veya kişiliklere takılmam, takılmıyorum,sizin bana takıldığınız gibi
-
Yaşasın Ateizm !
Arkadaşım ateizm,den anlamadığın halde hâlâ, ahkam kesmeye devam ediyorsun.Ateizm tanrının varlığnı inkar etmez,daha ddoğrusu var olan bir şeyi inkar etmez,Yani sanki allah var ama ateistlerde gıcıklık olsun diye veya sizin dediğiniz manada isyan olsun diye değildir tanrıya inanmamak.Ateizm, kanıtı olmayan,duyularla algılanamayan,metafizik (tanrı,şeytan,melek, cin,ruh v.s) her olguyu yok bilir. Yani kısaca ateizm, var olan tanrıya inanmamak değil,tanrının olmadığını bilmektir.
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Evet sayın okurlar. Ne ilginç değilmi? ZUHRUF SÛRESİ/ 68,69. (Allah şöyle der:) “Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de 70- Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz. Burdaki eşler kadınlar olmadığına göre,hasan beye göre, demekki başka türlü eşler cennete beraber gidecek.
-
Apaçık
Bir yerden alıntı olması neyi değiştirir?Ateist sitelerde kuran ayetleride var.Bu mantıkla ayetler içinde mi geç babam diyeceksiniz?.Alıntıda olsa, sizin kaynaklardan (ayet ve hadisler) derlenmiş bir yazı. islami sitelerdeki gibi delilsiz kaynaksız vaaz değil. Dişini kırmaya gerek yok becerebiliyorsan çürüt bu iddiları bak ben o zaman dişimi kıracam.
-
Apaçık
Muhammedin 56 yaşından sonra cinsel yetersizliğini neye dayanarak söylüyorsunuz,o zamana kadar hatice ile evli olmasına mı? Muhammed hatice ile evli iken adeta bir besleme gibidir. zaten onunla evliliği de çıkar amaçlıdır. Zira muhammed yetim ve fakir biridir.Hatice otoriter ve zengin bir kadın olduğu için muhammedin onunla evli olduğu sırada başka kadınlara iltifat etmesi söz konusu bile olamaz,zira kendisini kapı dışında bulurdu, muhammed de bunu çok iyi biliyordu. Dünyanın geçici olduğunu söyleyip durması başkaları içindir,muhammed için değil.O sanki hiç ölmeyecekmiş gibi zengin olmaya çalışmış ve başarmıştır. Çok zengin bir kadın olan Hatice'den miras kalanlar *Ebubekir'in sağladığı mallar *Medinelilerin sağladığı mallar *Düşünülemeyecek kadar çok ganimetler: Medine yakınlarındaki Hurmalıklar; Hayber Hurmalıkları; Fedek Hurmalıkları bkz:( Sahih-i Buhari tecrid: 1288 nolu hadis ve Kamil Mirasın açıklamaları) *Humus (savaş ganimetinin beşte bir payı) *Ayetnip (Bazı savaş ganimetlerin tümü. Örnek: Nadiroğullarından Fedek Halkından elde edilen ganimet böyle olmuştur. F.Razi: 29/284; Kurtubi 18/19 ) *Ayet inip hakkında nüzul olan HAŞR SURESİ 6.AYET:6 - Allah'ın, onlardan peygamberine verdiği ganimetlere gelince siz onun üzerine ne at, ne de deve sürmediniz. Fakat Allah peygamberini, dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeye kadirdir. Haşr Suresi 6. ayetin Tefsiri: Elde edilmesinde zorluk olmayan ganimete de fey' adı verilmiştir. Şer'an da fey', kâfirlerin mallarından müslümanlara dönen ganimet ve haraç gibi gelirler demektir. Denilmiştir ki ganimet, harb esnasında kâfirlerden üstünlük ve galibiyyetle alınan şeylerdir. Hükmü, Enfâl Sûresi'nde geçen "Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Resulüne..." (Enfâl, 8/41) âyeti gereğince beşte birdir. Fey' ise harp bittikten ve feth edilen yer Dar-ı İslâm olduktan sonra onlardan alınan mallardır. Hükmü, beşe bölünmeksizin hepsi müslümanların menfaatlarına uygun olan yönlere sarf edilir." âyette geçen zamirinden maksat, yurtlarından sürülen kâfirler, yani Benî Nadir'dir. Onlardan Resulullah (s.a.v)'a ganimet olarak verilenler de, bırakmış oldukları taşınır ve taşınmaz malların ganimet olmak üzere Resulullah'ın eline verilmesi ve tasarrufuna geçirilmesi demektir. SÜNNETE BAKALIM: Nadir Oğulları'nın malları, elde edilmesinde fazla zorluk çekilmeyen ganimet kabilinden bir fey' olarak kalmıştı. Sahâbîler bunun, Bedir'de olduğu gibi Enfâl Sûresi'de bulunan âyetlerin hükmü gereğince beşe bölünerek kalanın taksim edileceğini sanmışlardı. İşte bu âyetle bunun bilhassa Resulullah'a aid bir fey' olduğu beyan edilerek buyuruluyor ki, Allah'ın yurtlarından çıkarmakla perişan ettiği o kâfirlerden fey' olarak Resulü'ne iâde buyurduğu mala gelince siz ona ne at oynattınız ne de deve. HADİSE BAKALIM TEKRAR: Buharî, Müslim Tirmizî, Nesaî ve diğer kaynaklarda rivayet edildiğine göre, Hz.Ömer demiştir ki, "Nadir Oğulları'nın malları, Allah Teâlâ'nın, Resulü'ne ganimet olarak verdiği, elde edilmesi hususunda müslümanların ne at ne de deve sürmediği ganimet malı idi ve Resulullah'a mahsustu. Hz.Peyamber bu maldan ehlinin bir senelik nafakasını ayırdı, kalanını silah ve hayvanat ile Allah yolunda hazırlanmak için sarfetti. Nadir Oğulları'na karşı yapılan kıtal da ehemmiyetsizdir." (sÜNNET VE hADİS DIŞINDA yukarıdaki Ayet tefsiri Elmalılı Hamdi Yazırdan alıntılandı) * "De ki, ganimetler Allah ve Peygambere aittir. (Enfal, 8/1), *Muhammedin şahsi zengiliğinin DİĞER işaretleri: 60'tan fazla kölesi, 20 cariyesi; Karılarından Ayşe'nin bir andını bozması üzerine KENDİSİNE AİT OLANLARDAN 40 köle birden AZAD etmesi (Buhari; tecrid hadis no: 699 ve devamına dair kamil Miras'ın İzahı) *Veda Haccı öncesinde kendi hazinesinden 100 deve kuban kestiren, hatta bir kısmını da kendi kesen; bir kısmını da damadı Ali'ye kestirEBİLECEK bir dünyalığa sahip olması (Buhari ve Müslim'de Kitabu'l-hac'ca bkz). *Rukye: Nefes etme ve okuma sonucu Teda vi ettiği-yani E't-Tıbbün-nebevi'yi uyguladığı vakalarla doludur Kütub-u Sitte. Her defasında Rukye adı altında ücret aldığın: koyun sürüleri, kurutulmuş, yoğurt, et artık 'Şifa bulan'ın gönlünden ne koparsa, gücü ne kadarsa ÜCRET almıştır Muhammed (s.a.v). Uhruc duası ile (''Uhruc adevullah, ene resullullah!'') diyerek Cin çıkaran da bu Muhammed Mustafa'dır * El-Müellefetül Kulüb ve ganimetlerin büyüklüğüne örnek: Hevazin-Huneyn savaşında ganimet olarak elde edilenler Buhari'nin e's-Sahih'inde sayılıp dökülür: 6 bin kadın; 24 bin deve; 40 bin davar; 4 bin okiyye gümüş. Taberi ve Ceziri'ye göre düpedüz RÜŞVET VEREREK kabilenin ileri gelenlerinin Kalplerine İslama Isındıran (Yaşar Nuri terminolojisi ile) da bu Zat. EbuSüfyan'dan-Hars oğlu Ala'ya kadar 15 kişilik putataparlara İslama gelsinler diye 100'ER (YÜZ'ER) deve verende O. Kurana El-Müellefetül Kulüb diye de girmiş bu olay. Sahihi Buhari'de ve İbni İshak'da Cabir b. Abdullah rivayetine göre şunları okuyoruz: ''Benden evvel hiç kimseye (diğer nebilere) verilmedik beş şey, hep birden bana verilmiştir: 1-) Düşmanın kalbine korku salmak 2-) Yeryüzü bana namazgah kılındı 3-) Cihad yolu ile bana ganimet helal edildi (''Ganaim bana helal edildi'' Halbuki benden evvelki Nebilere helal değildi) 4-) Bana Şafaahat verildi 5-) Bütün kavimlerin peygamberi sayılmak (''Benden evvel her nebi hassaten kendi kavmine ba's olunurken; ben umum-ı nasa ba's olundum'') Buhari c.II s. 223 * Enfal suresi: 1 - Sana ganimetlerin bölüştürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz Allah'tan korkun da biribirinizle aranızı düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. (Elmalılı Meali) * De ki; enfâl (ganimet), Allah ve Resulünündür. Yani enfâl hakkında hüküm vermek Allah'a ve Resul'e mahsustur. Bunda kimsenin oyu ve onayı yoktur. Allah nasıl emrederse Resul de onu öylece tebliğ ve icra eder (Elmalılı Tefsiri) * Enfal suresi: 41- Şunu da biliniz ki, ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyden beşte biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara aittir. Eğer siz Allah'a iman etmiş, hak ile batılın ayrıldığı o gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği o (Bedir) günü kulumuza indirdiğimiz âyetlere iman getirmiş iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herşeye kâdirdir. (Elmalılı Meali) Kendi payından 1/5'den fakir fukara & garip gurebayı doyurmakla mükellef iken Seyyid-i Kainat genellikle bunları kendisine ve aile efradına sarfederdi: Örnek 1-) Hayber fetinden sonra hayber arazisinden çıkan bütün meyve, hububat cinsi ürünlerin önemli bir kısmını (Öksüz, yoksul, fakir ve gariplere d e ğ i l) Hane-i saadetine -kadınlarına kullanımlık- için göndertmiştir. Buhari: e's-Sahihlerden Abdullah İbn Ömer rivayetidir C VII Hadis no: 1052 Örnek 2-) Beni Nazır yahudilerindenele geçirdiği malları kendi ailesinin geçimine ayırmıştır. Sahih-i Buhari Cilt VII. S 332. * Cihad etmeden (at sürmeden) ele geçirilen ganimetleri HİÇ PAYLAŞMAZ DI: Haşr suresi: 6 - Allah'ın, onlardan peygamberine verdiği ganimetlere gelince siz onun üzerine ne at, ne de deve sürmediniz. Fakat Allah peygamberini, dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeye kadirdir. (Meali) Haşr 6:. Buharî, Müslim Tirmizî, Nesaî ve diğer kaynaklarda rivayet edildiğine göre, Hz.Ömer demiştir ki, "Nadir Oğulları'nın malları, Allah Teâlâ'nın, Resulü'ne ganimet olarak verdiği, elde edilmesi hususunda müslümanların ne at ne de deve sürmediği ganimet malı idi ve Resulullah'a mahsustu. Hz.Peyamber bu maldan ehlinin b i r s e n e l i k nafakasını ayırdı, kalanını silah ve hayvanat ile Allah yolunda hazırlanmak için sarfetti." (Alusi Tefsiri) * Savaşa katılmış olan k a d ı n l a r a ganimetten (Ganaim) pay ayrılmaz (!). Bu konuda kadınlara hak tanınmamıştır. Buna karşılık savaşa katılan a t l a r a hak tanınmıştır. Örnek: Abdullah İbn-i Ömerden rivayetine göre Muhammed ganimet alınan mallardan her bir süvariye bir ''sehm'' (pay); ve süvarinin sahip bulunduğu ''AT'' için ise 2 ''sehm'' (pay) ayrılmasını öngörmüştür; böylece süvarilere 3 pay üzere ''nasib'' kılınmalarını sağlamıştır. Sahih-i Buhari Hadis no: 1635. C: X. * Bu ganimet konusu çok hassas bir mevzuudur: Bu ''Ganimet Siyaseti'' İslama taraftar ve saha kazandırmak açısından son derece yararlı olmuştur. Muhammed taraftarları Çete saldırıları, baskın, Mukatele ve Kıyımda meşruiyet ve ç ı k a r görerek kılıç sallamışlardır. * Ganimet derken tam olarak ne kastediliyor ve bu savaş ve Kıyımlar sonunda üleştirilen nedir. Bakalım neymiş: _Köle (Kadın ve çocuklar) _Cariye _Hurmalıklar, verimli-verimsiz bütün topraklar _ deve, at, koyun, kuzu ve her türlü davar _ gümüş - altın - gibi tüm mücevheratlar _Ele geçirilen silahlar * ''Hicri 3. yılda Muhayrık adındaki Sahabisi Muhammede vasiyet yoluyla 7 (y e d i ) Hurma bahçesi bağışlar'' (Muhammed Hamidullah; İslam peygamberi Bunları beyt-ül Mal'e (devlet bütçesine katıp fakir fukara-garip gurebayı doyuracak yerde, Kullanımı hane-i saadetine devretmiştir. Kadınları ve ev ahalisi ve kendisi bundan sebeplenmiştir. Bunları okuyan, işitenler ağlarlar camilerde. Veda Haccında 100 deve kişisel servetinden kestiren; Bayramlarda 2şer koç kestiren bir Nebii nerede ise yarı aç-yarı tok yaşar ve karnına ''açlıktan taş basarmış''... E's-Sahihlerden (Buhari hadislerinden) son çarpıcı bir örnek: ''Adamın biri peygambere gelip isstekte, yardım talebinde bulunuyor. Peygamberde o kişiye '' i k i d a ğ ı n'' arasını dolduracak kadar çok koyun verdi'' Bu bonkörlüğün sebebi: 'ganaim'. Haydan gelen (mal-mülk); Huy'a gider
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
Eğer ben ve eşim,allaha iman eden müslümanlar olduğumuz halde,eşim günahı fazla olduğu için cehenneme gidecekse bu ayet bal gibi havada kalır. ZUHRUF SÛRESİ/ 68,69. (Allah şöyle der:) “Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de 70- Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz."
-
Yaşasın Ateizm !
Sen dünya üzerindeki tüm dinleri araştırarak mı müslüman oldun?Ya onlardan biri hak din ise ? Öyle değilmi yani? Ateizm;tanrının/ tanrıların varlığına inanmaz.İlahi dinler zaten bir tanrıya nisbet edildiğine göre zaten otomatikmen çöpe gitmiş olur.Tanrının olmadığı düşüncede, ona nisbet edilen dinlerde de olamaz.Ateizm,in, hangi din daha doğrudur diye bir düşüncesi yokki böle bir araştırmaya girsin. Rekabet yarışında üstün gelmek isteyen şirket , en iyi malı piyasaya sürebilmek için nasıl diğer şirketlerin ürettiklerini bilmesi,incelemesi gerekiyorsa, aynı şeklide dünya üzerindeki tüm dinleri bilmek,müslümanlara düşen bir külfettir. Çünkü yüzlerce dinin içinde hak olduğunu iddia eden onlardır.
-
ALLAH YOKTUR!
Çok haklısın arkadaşım.Muhammed bilgi sahibi olmadığı konularda bol kesden habire konuşmuş.Kendi konuşsa yine eyvallah diyeceğiz ama keyfine göre Allahı konuşturmuş. Bizde bunu eleştiriyoruz zaten.
-
Kuranda ahiret olmasa idi inanırmıydınız ?
Evet müslümanların kurana sıkı sıkıya bağlı kalmalarının temel nedeni budur.Cehennem korkusu cennet ümiidi. Hernekadar bazıları allah emrettiği için,kurana inanıırdık deseler bile bu sözler gerçeği yansıtmamaktadır. Şimdi düşünmek lazım. Bir insanın kendi kişisel menfaatleri için,bu şeklide bir yöntem kullanarak,milyarlarca insana korku salması,şiddet empoze etmesi, bence modern kanunlara göre suç sayılması gerekir. Hayır efendim,isteyen inanır istemeyen inanmaz şeklidne bir savunmanın yersiz olduğunu hatırlatmak isterim. Çünkü bugün biliyoruz ki insan sağlığı ile uğraşan uzmanlar görsel şidetinde ne kadar zararlı olduğunu bilimsel olarak ortaya koymaktadırlar. Çocukların psikolojik sağlıkları açısından,şiddet içren filimler, po*nografik yayınlar rtük tarafından ya sansürlenmkete yada hiç yayına konulmamaktadır.Aynı itirazı,bu tür yayınlar için hiç bir kimse itiraz olarak ileri süreceğini zannetmiyorum,müslümanlarda dahil, yani isteyen bakar istemeyen bakmaz şeklinde. *************************************
-
1 cennet bileti alana 1 bilet de bedava!
ZUHRUF SÛRESİ/ 68,69. (Allah şöyle der:) “Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de.” Varsayalımki bu ayetler bir koşul. Farzedelimki bir erkek ve eşi,ikside müslüman ikiside ayetlere iman ediyor. Müminun 101 Sura üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar. Müminun 102 Artık kimlerin (sevap) tartılan ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Müminun 103 Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedi cehennemdedirler. Hiç bir insan dünyada iken ne kadar iylik ve kötülük yaptığının hesabını tutamaz.Dolayısıyla bir erkek ve eşi isteselerde aynı miktarda iyilik ve kötülük yapmış olamazlar,yani bu insan iradesinin dışındadır Tartı/hesap yapıldı.Diyelim ki erkek,in iylikleri % 55, kötülükleri ise %45 çıktı,cenneti hak etti.Eşinin ise % 60 kötülükleri çıktı,% 40 ise iyilikleri.Eşide cehennemi boyladı. Olamaz demeyin,trilyonlarca insanın içinde mutlaka hesapları böyle çıkan olabilir. Bu duruma göre erkek ve eşi cennete beraber giremiyor,velevki müslüman olup ayetlere inansınlar. Zuhruf 70- Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz." Dolayısıyla bu ayet havada kalıyor.
-
ALLAH YOKTUR!
Birde berber ateist ve ayı ile ateist hikayesi var.Onlarıda yazsaydınız tam olurdu. Bellimi olur belki birileri inama gelebilirdi.Tüm islami sitelerde bu üç hikayeden başka bir şey bilmez,bilemez sayın müslümanlar.
-
Yaşasın Ateizm !
Bende bir ara müslüman olacaktım baktımki dünya üzerinde yüzlerce dinler var.Hepsi kendisinin haklı olduğunu iddia ediyor.O kadar dinleri araştırmak için seneler lazım. Bende kestirmeden gidip hepsini inkar ettim. Sadece islamı bilmekle insan doğru dini bilmiş olamaz. Tüm dinleri en ince dataylarıyla araştırıp birbirleriyle kıyas yaptıktan sonra karar verebilir. Bu yapılmadan çevre, islam olduğu için müslüman olmuş olur ki, buna körükörüne bilmeden inanmak denir
-
Görmediğimiz şeylere nasıl inanacağız?
Allaha kibirlenmeden iman edip, teslim olanların içlerinde ne kadar insan sevgisi beslediklerini, ona buna savaş açıp, dünyayı nasıl kan gölüne çevirdikerini, sayfalarca belgeleriyle açıkladık. Hâlâ tüm bunlara rağmen kendi hayalinizde ürettiğiniz masalları islam diye anlatmaktan bıkmadınız.
-
Hristiyanlık
Aslında bu ayetleri '' allah zamandan ve mekandan münezzehmidir'' balıklı kısma asmak istiyordum ama buraya nasipmiş Kurana göre allahın mekanı vardır.Allah gökte tahtında oturmaktadır Bakara Onlar, bulut gölgeleri içinde, Allah'ın azabının ve meleklerin tepelerine inip işin bitmesini mi bekliyorlar? Bütün işler Allah'a dönecektir Mülk 16 Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır. Mülk 17- Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Tehdidim nasılmış bileceksiniz Araf 54 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra tahta oturan, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir! Yunus 3 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek tahta oturan Allah'dır. Onun izni olmadan hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte O Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hala düşünmüyor musunuz! Kırmızı işaretlediğim yerler mealllerin tamamında tercüme edilmeden olduğu gibi '' arş,a istiva'' şeklinde bırakılmıştır. Müslümanlar yeni her zaman yaptıkları gibi bu ayetlerin mecaz oldupunu ileri sürüp, başka anlamlara çekeceklerdir.Oysaki kuranda '' ey iman edenler dikkat edin bu ayetler mecazi anlamdadır'' şeklinde bir uyarı yoktur.
-
Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası
Düşündümde ben niye misyoner olmaktan çekiniyorum,ne gereği var. Evet itiraf ediyorum ben misyonerim. Hatta bu forumda aktif katılımcı olan herkes misyoner.Misyoner değilim diyenler yalan söylüyor.Misyonerliği sadece hıristiyanlara özgü kılmak gerçekle ilgisi saçma bir tanımlama. Misyon;görev Misyoner;görevli demek. kelime anlamları bu. İstilah anlamı, bir dini yaymak olduğuna göre, bunu sadece hıristiyanlar değil,müslümanlarda ''tebliğ'' adı altında dinlerini yayıyorlar.Dinsiz ve atesitler,de tüm dinlerin,insan ürünü hurafe olduğunu yaymaya çalıştıklarına göre, onlarda bunu kendilerinie görev biliyorlar demektir.Öyleyse onlara birer misyonerdir.
-
Hristiyanlık
Yaw ne zor şeymiş bu Allahı bulmak. Kimi aklıyla bulur,kimi ilahi kitaplarla bulur,kimi akıllı tasarımla bulur/bulduğunu sanır.Ne gerek var bütün bunlara.Yüce allah kullarını bu kadar uğraştıracağına ortaya çıkıp işte ben varım dese, insanlarda binlerce seneden beri allahı aramaktan kurtulsa yahu. **************