Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

katakuta

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.124
  • Katılım

  • Son Ziyaret

katakuta tarafından postalanan herşey

  1. Ben sizin şahsınızı değil,müslümanların genel kanaatini kastetmiştim.
  2. Ne demek sizin sorununuz değil. Bu kadar beşeri katkılar varken,çünkü kendiniz bile bunu itiraf ediyorsnuz (aslında tamamı beşeri) hangi hakla ve yüzle başka dinler veya sistemler için,beşeri diye çamur atabiliyorsunuz ?
  3. Sevgili BrainSlapper; Şimdiye kadar müslümanlar diğer ayetler hakkında; siz ateist olduğunuz için, islama/kurana düşmansınız onun için ayetleri kendi kafanıza göre çarpıtıyorsunuz diye sürekli bahane üretiyorlardı.Bizim alimler kuranın tefsirini yapmış, biz kuranı anlamada onların dediğine bakarız diyorlardı. Ancak matematiğin sonuçları kesindir, imanlıya göre, ateiste göre değişmez.Matematiğin tefsiri olmaz,sonuç dünyaca aynıdır.Matematik sağa sola çekilemez,mecaz olamaz. Dolayısıyla bu hatalar,kuranın allahtan olmadığına kesin delildir.Bunun başka bir açıklaması yoktur. Bu nasıl bir zihniyettirki;kendileri bile bunun farkında oldukları halde inadına bu arap geleneğini,allahın dini diye asırlardır ısrarla sürdürüler anlamak mümkün değil.
  4. Hani allahın bilgisi sonsuzdu.Peygamberin vefatından sonra değişecek durumlara göre neden gerekli ayetleri indirmemiş ? Kaçamak bir cevap. İster müstakil olsın ister bir yerlere dayansın sonucu değimşiyor.Alimlerin sözde kurana dayanarak yaptığı ek yorumlara allahtan '' ben bu ictihadları onaylıyorum'' diye vahiy gelmediğine göre, ne kadar dini bir havaya bürümeye çalışırsanız çalışın,insan müdahelesi olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. *************************
  5. Uzaklaştırın diyormuş kuran???Bana bir kişi bile bunun ne anlama geldiğini açıklayabilir mi,kesiinlikle hayır.Kuranda boşama/ talak ile onlarca ayet varken,erkeğin karısını boşama hakkı varken,niye acaba allah bu ayette.''talaktumuhunne' onları boşayın dememişte, ''darabtumuhunne'' sözde uzaklaştırın demiş. Eğer maksad kadının uzaklaştırılması ise bunun yolu boşamaktır ve bu kavram kuranda talak olarak geçer daraba olarak değil. Oysaki ordaki darabanın anlamı bal gibi dövün demektir. Eğer kadının aleyhinde olan birisi varsa, her zaman dediğimiz gibi allah değil,kuranı allaha isnaden yazdıran muhammed,dir.
  6. Mirasta eşitsizlikten ziyade,mirasla ilgili ayetlerde metematik yanlışlar var. Nisa Suresi(4)11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Nisa Suresi(4)12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir. Bu ayetlere göre varsayalım ki, bir adam öldü ve geride üç kız evlat, bir ana, bir baba ve eşini bıraktı.. Yukarıdaki ayetlere göre miras paylaşımı şöyle olacaktır: Üç kız evlada mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır. Bu durumu, matematiksel olarak hesaplarsak: (2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur! (1,0 olması gerekirdi!..) Bu sonuç oranların hatalı olduğunu göstermektedir çünkü mirasın %112,5 u mirasçılara dağıtılır. Böyle %100'ün üstünde bir dağıtım yapmak imkansızdır. Yani diyelim ki miras toplamı 180 milyar. 180 milyarâı bölüştürmeye çalıştığınızda; Üç kız = 2/3.180 = 120 her bir kız 40 milyar alacak şekilde toplam 120 milyarı alırlar. Anne = 1/6.180 = 30 milyar Baba = 1/6.180 = 30 milyar Eşi = 1/8.180 = 22,5 milyar Bunları topladığımızda; 120+30+30+22,5 = 202,5 milyar eder. 22,5 milyar hata çıkar. Yani üç kızın ve anne ile babanın hakkı verildikten sonra geriye para kalmaz. Eşine 1 kuruş dahi düşmez. Bu büyük bir hatadır. Bu hatayı düzeltmek için Halife Ömer "avl", "avliye" olarak adlandırılan basit bir yöntem geliştirdi. Bu yöntem allahâın verdiği oranlardan yola çıkıp bir noktada ufak bir değişiklik yaparak oranların tümünü değiştiren ve toplamı %100 olacak yeni oranlar elde eden bir yöntemdir... Günümüzde İslam hukuku miras konusunda bu yöntemi esas alır. Avl yöntemiyle bir anlamda Kurâan ayetlerinin dışına çıkılmakta ve Kurâanâa göre şeriat uyguladıklarını söyleyenler, mecbur kalarak kendi uydurdukları hüküm ve yöntemi kullanmaktadırlar. Avl yöntemi ile şu yol izlenir : 2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8 = 48/72 + 12/72 + 12/72 + 9/72 = 81/72 = 1,125 Burada payda 24âe değil de 72âye yükseltilmiştir. Sonucun 1 çıkması içinse Payda 81 yapılır; 48/81 + 12/81 + 12/81 + 9/81 = 81/81 = 1 Yani matematik olarak yanlış olan ama çaresiz ve zorunlu kalınarak hileli bir yöntemle oranlar değiştirilmek suretiyle paylaşımın sağlanması yoluna gidilmiştir. Böylece yeni oranlar: üç kızın toplam payı= 48/81 annenin payı= 12/81 babanın payı= 12/81 zevcenin payı= 9/81 olacak şekilde değiştirilmiş olur. Tabi elde edilen bu oranlar ayetlerde ifade edilenlerden farklıdır. Ayetlere baktığımızda bu oranları göremeyiz. Bu oranların sadeleştirilmiş şekillerine de bakalım: üç kızın toplam payı = 48/81 = 0,593 ........... Halbuki Kur'an 2/3 = 0,666 demişti babanın payı = 12/81 = 0,148 ....................... Halbuki Kur'an 1/6 = 0,166 demişti annenin payı = 12/81 =0,148 ....................... Halbuki Kur'an 1/6 = 0,166 demişti zevcenin payı = 9/81 = 0,111 ...........................Halbuki Kur'an 1/8 = 0,125 demişti Görüldüğü gibi ayetlerde belirtilen oranların kullanımı mümkün olmadığı için bu oranlar değiştirilmiştir ve başka oranlar kullanılmaktadır. Böyle basit bir dört işlem hatasının Tanrı sözü olduğu bildirilen Kur'an'da yer alması, Tanrı gibi kusursuz bir varlığın hatası olmasa gerek. O halde, bu hatanın sebebi ne olabilir dersiniz? Hiç kimse allahın indirdiğini beğenmiyor.Yok şurası yanlış anlaşıldı, yok burasını düzeltelim *****************************
  7. Biz söyleyince dine saldırmış oluyoruz,ama biz siz yazınca herşey normal oluyor. Biz,müslümanların din anlayışından farklı,eksik veya fazla bir şey demiyoruz ki. Mesela kuran evrensel bir kitap olamaz,her çağa hitap edemez,encak kendi çağının örf ve adetlerini yansıtan bir kitaptır diyoruz. İpek nikli arkadaşı yazdığı gibi,ehli sünnete göre dinin kaynakları 4 tür. Kuran ve sünnet hakkında bir şey demek mümkün değil ama icma ve kıyasa gelelim.Şimdi kendi tarifleri ile ele alalım Üçüncü dini kaynağımız Peygamberimizden sonra herhangi bir çağda yaşayan İslam bilginlerinin kendi zamanlarında dini bir konuda görüş birliğine varmış olmalarıdır. Buna "İcma" denir. İcma (görüş birliği) olduğuna göre ihtilaf da var demektir.Apaçık olan bir kitabın bu kadar ihtilaflar doğurması normal mi? Gelelim 4 üncü kaynağa Dördüncü kaynağımız "Kıyas"tır. Kıyas, belirttiğimiz üç kaynakta hüküm bulunmayan bir dini hükmü başka bir dini hükme benzeterek, benzetme yolu ile sonuca varmaktır. Kuran her çağa hitap eden bir özelliğe sahip ise ,bu alimler din adına neden bir takım kurallar belirlemek zorunda kalıyorlar ki? Dikkat edilirse bu üç kaynakta olmayan deniliyor.Yani, insanlar dine, hoş gibi görünsede açıkça müdahele ediyorlar.Ve bu insanların düşünceleri sanki allahın hükmü gibi algılanıyor. Ehli sünnetin hak diye kabul ettiği dört mezhepte bile yüzlerce farklı hükümler var.Birini haram dediğine, başka mezhep helal diyebiliyor.Bunların tek tek örneeklerini veririm ama gereksiz yere uzatmak istemiyorum. Şimdi bu tür din anlayışını savunanlara sormak istiyorum. Sizler,asıl kaynaklarda olmadığı halde alimlerin görüşlerini dini içine sokmakla allahı/kuranı yetersiz kabul etmiş olmuyormusunuz. Kuran ve sünnet yeterli ise,alimlerin yüzlerce farklılıkları barındıran hükümlerinin, dinin içinde ne işi var?
  8. Modaretor olmadığına göre,abes bir soru değilmi? Bende sana; her soruma niye cevap veriyorsun, niye seni alakadar ediyor desem,nasıl karşılarsın?
  9. Kuran gökten indi ise,neden Allah mekandan münezzehtir,Allah her yerdedir diyorsunuz? Kuran allahtan geldiğine göre,kuran gökten indi demek=allah gökte demek ile aynı değilmi? Neden mesela başka yerden gelmemişte,gökten geliyor?
  10. Kuranda akıl kavramının geçtiği ayetleri tek tek ele alıp yorumlamak uzun sürer. Ama kısa olarak özetleyeyim. Kuran kendine körükörüne inanmayı akıllı olmak olarak niteler.Sorgulayan,araştıran insanlarıda kalpleri,kulakları,gözleri mühürlenmiş akılsızlar olarak.Bununlada yetinmez bir sürü hakaretler yağdırır.Örneğin aslandan kaçan yaban eşekleri gibi. Yani anlayacağın,kuran değer yargılarını altını üstüne getirmiş bir kitaptır.
  11. Bir gün gelecek,haram saydığınız domuz için kuyruklarda sıra bekleyeceksiniz.Altın değerinde olacak.Bilim size bunu oynaya oynaya kabul ettirecek
  12. Aylardır,sayfalar dolusu tasarım üzerine yazan arkadaşlar neden bu soruya cevap vermediniz ?
  13. Haberi aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. Bana tartışma ilginç geldi. http://www.milliyet.com.tr/2007/03/26/guncel/axgun03.html Konu özetle şu şekilde: Meleklerin aklı var mıdır? İşin doğrusu bize göre, şeytan, cin, al-ilah gibi hayali varlıklardır. Cahillikten kalma hikayeler. Muhammed de almış bunları kafasına göre kullanmış. Biri bir kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış derler ya durum aynen ona dönmüş. Bir gazeteci "meleklerin aklı yoktur" diyor, dinleyiciler tepki gösteriyor, ve kendisine profesör doktor diyen din işleri yüksek kurul üyesi, dinleyicileri bilgisizlikle suçluyor. Neyin bilgisiymiş bu? Uydurukçuluğun bilgisi olmaz! Kim bir melek görmüş, kim bir meleği aklı var mıdır diye test etmiş? Hiç kimse! İşte böyle uydurukçuluğun peşine takılırsanız haliniz harap olur. Şimdi gelelim, pek değerli Prof. Dr. Saim Yeprem'in savına: "Meleklerde akıl yoktur". Bu ne profesörü olduğunu belli olmayan şahıs, ( bu tür insanlara Atatürkün ülkesinde prof ünvanı verlimesi ne kadar doğru, okuyucuların yorumuna bırakıyorum) meleklerde akıl olmadığı sonucuna nereden vardı? Melek görmedi, meleklere soru soramadı... eee? Belki de Kuran'dan yola çıkarak bu sonuca vardı. Ben de açıyorum diyanet işleri başkanlığının sitesinden download ettiğim kuranı ve "melek" diyerek arama yaptırıyorum. Bakalım nelerle karşılaşacağız:... Bakara 30. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. Rab meleklere "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demiş. Bir söz vardır, aptallarla konuşma dinleyenler hanginizin aptal olduğunu anlayamaz diye. Hiç yorumsuz inananlara soruyorum: Eğer meleklerde akıl yoksa, akılsız meleklerle konuşmaya çalışan "rab" da akıl var mı? İşin ilginç yanı meleklerin verdiği yanıt hiç de öyle akılsız birilerinin söyleyebileceği cinsten değil: “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.”. Görülen o ki, iddiaya göre melekler konuşabiliyor. Konuşma, aklın bir göstergesi değil midir? "bir halife yaratacağım" sözünü duyunca, onun bozgunculuk yapabileceğini kan dökebileceğini düşünebilmek aklın bi göstergesi değil midir? Bakara 30. meleklerin öyle akılsız olmadığını veya robot gibi sadece denileni yapan bir varlık olmadığını açıkça ifade ediyor. Salim bir kafanın, tek bir ayetten bile rahatça karara varabileceği bu kadar açık bir konu neden böylesine kafa karıştırıcı olabiliyor. Kuran, apaçık değil mi?! Devam edelim: Bakara 32. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler. Melekler, "şüphesiz" kelimesini kullandıklarına göre, "şüphe" kavramından haberdarlar. Yani şüphe nedir biliyorlar. Bir robot, şüphelenebilir mi? Şüphelenebilmek için, bildiğim doğru mudur sorusunu sormak ve yanıtını aramak gerekir. Akılsız bir varlığın yapacağı şey mi bunlar? Değil! Bakara 98. Her kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mîkâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır. Vay be, al-ilah meleklere düşman olan benim düşmanımdır diyor. Robot aşkı bu olsa gerek. Al-i İmran 18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Melekler o kadar akılsızsa neden şahitlik yapıyorlar? Araf 206. Şüphesiz Rabbin katındaki (melek)ler O’na ibadet etmekten büyüklenmezler. O’nu tespih ederler ve yalnız O’na secde ederler. Melekler, ibadet de ediyormuş. Bu akılsız ibadet eder mi? Yoksa sayın prof, ibadet edenlerin akılsız olduğunu söylemeye çalışıyor da dili bir türü varmıyor mu ? Ben kuran'da meleklerin akılsız olduğuna dair birşey görmedim. Meleklerin akılsız olduğu savı da böylece boşa çıkmış oluyor Gelelim asıl soruya. Sayın gazeteci ve prof beyefendi neden meleklerin akılsız olduğunu iddia etme ihtiyacını hissettiler? Bir yerlerde problem var elbette ama nerede?
  14. Pes vallahi sayın sardunyam. Bende doğrusunu gösterdiğim için teşekkür edeceğinizi sanmıştım.Ahmet hulusini,nerde ve nasıl çarpıttığını,ayetlerin bağlamından koparmadan gösterdim. Bu mantıkta olan birisiyle açmış olduğunuz diğer başlıktaki konuları tartışmanın hiç bir anlamı yoktur.Siz yine aynı önyargı ile beni çarpıtmakla suçlayacaksınız. Bende yıllarca kafamda,zihnimde tasarladığım güzellikler dolu,bilime ve mantığa uygun bir din kuranda aradım ama bulamadım.Bende zamanında ayetleri sağa sola çekerek,eğip bükerek kafamdaki islama uyarlamaya çalıştım ama nereye kadar? Yoksa yok, bu kadar zorlamanın mantığıda yok.Peki bu durumda,kuranı lastik gibi sağa sola çekmek,dürüstlükmüdür? Zaten olmadığı için herkesin,her mezhebin kendine göre farklı bir islam anlayışı var.Birileri bunu istediğiniz kadar zenginlik olarak kabul etsin ama,öyle olmadığını,bunun ne kadar pahalıya mal olduğunu görerek şahit oluyoruz. Iraklı müslümanlar işgal altında düşmana karşı savaşacakları yerde mezhep anlayışları yüzünden birbirlerini boğazlıyor,sünni ve şiiier. Hakeza ruslar gittikten sonra afganistanda da aynı şeyler yaşandı. İşte müslümanların yapmaya çalıştıklarıda bu. Kuranda olanı değil,kendi istediklerini kuranda varmış gibi göstermek.Ama ne yaparsanız yapın,zihninizdeki o güzelllikleri asla ve asla kurana bulamayacaksınız. Kıral çıplak,sayın sardunyam,ne acı değilmi ?
  15. Bir kere bile olsun konuyu saptırmadan bir şey yazarsan dişlerimi kıracam yahu. Ben niye yaratıcıyı kabul etmek zorundayım ki ?Yaratıcıyı ve onun tasarımcılığını kabul eden sizlersiniz? Bende sizin bu inancınıza göre soruyorum.Cevap vermek zorunda değilsin ama bana önce yaratıcıyı kabul et diye dayatma hakkın yok.
  16. Sayın sardunyam;alıntı yaptığınız Ahmet hulusi,kuranda geçen bir kavramı,kendi anlayışına göre çarpıtmış.Kurandaki ''Sünnetullah'' kavramının geçtiği ayelteride vermemiş. Peki bu yazıyı okuyan insanlar onun doğru söyleyip söylemediğini nasıl test edecekler? Şimdi ''sünnetullah'' kavramının geçtiği iki ayeti bağlamları içinde görelim bakalım Ahmet hulusinin dediği gibi mi, yoksa başka bir şeyden mi bahsediliyor. Fetih suresi 18- Andolsun o ağacın altında (Hudeybiye'de) sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır. 19- Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 20- Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin. 21- Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah herşeye kâdirdir. 22- Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı. 23- Allah'ın öteden beri gelen kanunu(sünnetullah) budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. Şimdi savaşlardan ve ganimetlerden bahseden bu ayetlerden,doğa kanunları anlamını çıkarmak mümkünmü. Bu olsa olsa doğa değil,dağ kanunu olur. Ahzap suresi 57- Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara *******yıcı bir azab hazırlamıştır. 58- Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir. 59- Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 60- Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar. 61- Melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler. 62- Allah'ın bundan önce geçenler hakkındaki kanunu (sünnetullah) budur. Ve sen Allah'ın kanununu değiştirmeye asla çare bulamazsın. Peki bu ayetlerde varmı doğa kanunları ile bir konu.Peygamberin taraftarlarına eziyet edenlerin öldürülmelerinden bahsediyor değilmi. O zaman bu ayete görede allahın her peygambere, eziyet edenleri öldürün diye emretmiş olduğu anlamı çıkıyor. Size tavsiyem, islamdan bahsedip ayet vermeden yorum yapanlara pek itibar etmeyin.
  17. Sayın Sardunyam kusura bakmayın ama amacınız ne inanın ben anlamadım. İlk iletinizle sonraki iletiler birbirine uyuşmuyor. İlk iletinizde bir takım dini anlayışları sorgulamaya açmışsınız. Tamam güzel ama son iletideki şu cümleniz yine dayatmacı bir uslup içinde Oysaki ilk iletinizde şöyle demiştiniz Eğer ilk iletinize sadık kalacaksanız,ben tartışmaya varım. Çünkü onlar size ait özgün düşüncelerdi.Ama yok sonraki iletilerinizde olduğu gibi Ahmet hulusinin din anlayışını empoze etmeye çalışıyorsanız ki öyle duruyor, ben yokum.
  18. Sayın Tengeriin Boşig,bazen kısaca boşig diyorum bende fırça yemeyeyim diye nikinizi tam yazdım. Neyse. Sizde büyük bir değişim gözlemliyorum,ancak cesaret edip pek açık (gerçi bana göre açık) konuşamıyorsunuz gibime geliyor.Korkmayın yahu,ben sizin yaptığınız gibi bu kadar kısa sürede nasıl olabilir diye sizi sıkıştırmam. Saygılar
  19. Yazdıkların arasında hiç bir belge yok. Anlaşma yapan bu insanlar nasıl oluyorda muhammede böyle kafa tutuyorlar,kendilerini bu kadar güçlü buluyorlar.Niye mülteci durumunda olan muhammedin anlaşmasına sığınsınlar? Varmı bir mantığı?
  20. Tasarımı savunan tüm müslümanlara soruyorum.Size basit bir soru. Tasarımcının müdahil olmayıp,tefeeruatta boş bıraktığı alan varmıdır? Soruyu biraz daha açayım. Allah,canlıların %100 ünümü (tüm nitelikleriyle beraber) tasarlıyor,yoksa rastlantıya bıraktığı % lik oran varmı?
  21. Bu soru,nun cevabı yine doğada. Bilindiği gibi kopan kertenkele kuyruğu yeniden uzuyor. Bu mekanizmanın çözülmemesi için bir neden yok,,insanlara da bir gün uygulanabilir
  22. Sadece Ali Bulaç değil,tüm müslümanların böyle bir senaryoya ihtiyaçları var.Aksi halde yapılan katliamlara nasıl bir gerekçe gösterecekler ? Adamlar kıtır kıtır kesilirken muhammedin peygamber olduğunu kabul etmezken,güzçlü oldukları zamanda MUHAMMEDİN PEYGAMBERLİĞİ temeli üzerine oturan anlaşmaya neden imza atsınlar diye sordum cevabı hala gelmedi.
  23. Sen,kuranda domuzun haram olduğunu bilmiyormusun yoksa ? Kopya dedikse harfi harfine değil tabi.Kötü kopya.
  24. Ali Bulaç,ta vesikayi okumamış anlaşılan.Okusa idi kafasına göre bu senaryoyu uydurmazdı.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.