
BrainSlapper
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
2.691 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
Sana mantıksız gelen cümlelerim neler? Gökten düşen şişenin Tanrı'dan olamayacağını söylemem mi? Yoksa mantıksız olan "bu şişe kesin Tanrı'dandır" demek mi? Hangi teorinin doğru olduğunu bilmiyorum, ama şundan eminim: senin teorin yanlış, çünkü yanlış olduğunu senin teorinin kendisi söylüyor, içindeki çelişkilerle. Saygılar.
-
Kutsala saygı problemi!
BrainSlapper şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayıh boşig, Başka bir kon altında yürütülen tartışma da "kutsala saygı" tartışmasına dönüşmesin diye, oradaki yazınızın "saygı" konusuyla ilgili bölümüne burada cevap vereceğim. Yani diyorsun ki; Birileri "bu kola şişesini Tanrı gönderdi" desin dursun, ama benim "Tanrı göndermiş olamaz, bu kola şişesini Tanrı gönderdi demek saçmalakamaktır" deme hakkım olmasın, bunun adı da saygı olsun, eğer dersem bu yaptığım şey hakaret olsun??? Birileri "bu kola şişesini Tanrı gönderdi diyen ilk adamı" Tanrı'nın seçtiği adam sansın, ama benim "Kola şişesini Tanrı göndermemiştir, kola şişesini bulan adam da Tanrı'nın seçtiği bir adam değildir" deme hakkım olmasın, eğer dersem bu yaptığım şey hakaret olsun? Kola şişesini ilk bulan adam "Bu kola şişesini Tanrı gönderdi, bu şişeyi O'nun gönderdiğini insanlara anlatmam için beni seçti" desin, benim bu adama "halüsinasyonlarını bize gerçek diyerek yutturmaya kalkma" deme hakkım olmasınbunun adı da saygı olsun, eğer dersem bu yaptığım şey hakaret olsun? Birileri bu benim "Kola şişesini Tanrı gönderdi" iddiasına yönelik inançsızlığım karşısında "Kola şişesini Tanrı'nın gönderdiğini söuyleyen ilk adam dehdeh'e bindi Tanrı'nın yanına bile gitti, hala niye reddediyorsun" desin, benim "o adam halüsinasyon görüyor" deme hakkım olmasın, eğer dersem bu yaptığım şey hakaret olsun?? Birileri "bu kola şişesini Tanrı'nın gönderdiğine inanmayanların gözleri görmüyor, kulakları duymuyor, kafaları çalışmıyor, onlar hayvanlardan daha aşağıdır, inanmayanları Tanrı cezalandıracak" desin dursun, ama benim "o kola şişesini Tanrı vermiş olamaz, kola şişesi vermeyen bir Tanrı'nın, bu şişenin Tanrı'dan geldiğine inanmak ve inanmamak'a dayalı bir sınav ve ceza sistemi getirmiş olamaz" deme hakkım olmasın, bunun adı da saygı olsun, eğer dersem bu yaptığım şey hakaret olsun??? Kola şişiesini ilk bulan ve kendisini Tanrı'nın seçtiğini söyleyen adam kendine inananlardan birinin 9 yaşındaki kızını karı olarak alsın, ama biz bu adama yaptığının doğru olmadığını, bunun sübyancılık olduğunu söyleyemeyelim, bunun adı saygı olsun, söylersek bunun adı hakaret olsun? Sayın boşig, sen o sevdiğini söylediğin "Tanrılar çıldırmış olmalı" filmini bir daha izle. Izlerken, Kola şişesi çevresinde dönen hikaye ile herhangi bir kutsal kitap çevresinde dönen hikayeyi karşılaştır. Sayın boşig sen, kendi inancını, bu saçmalıkların bir parçasıymış gibi göstermek zorunda değilsin, bu saçmalıkları savunmak zorunda değilsin. Saygılar. Kendine iyi davran. Aklına saygı duy. -
Burda müslümanlığı savunan diğer insanıların "savundukları şeye" bu islam değildir dedim mi hiç? Sadece seninkine dedim. Nedenini de söyledim. Saygılar.
-
Ben senin "Ene-l Hakk" inancına ilişkin herhangi birşey söyledim mi şimdiye kadar? inancınla ilgili hiçbir itirazda/eleştiride bulunmadım, dikkat et. itiraz ettiğim tek nokta o inancı "islam" olarak nitelemeniz. Saygılar.
-
Aklın yolu bir ben senin yazın daha çıkmadan açmıştım sayfayı ve öyle yazmaya başlamıştım çelişkiye dikkat çekmek için Saygılar.
-
Sizi etkilemez tabi, çünkü size o şeyler "doğruluğu tartışılamayacak şeyler" olarak öğretilmiş, ezberletilmiş. Şüphe etmek bile sizi gerer. Durup duruken müşrik olmanın, sonsuza kadar cehenneme gitmenin, sonsuza kadar cehennemden mahrum olmanın mantığı var mı di mi? kafanıza yatmasa da, sonuçta elde edilecek hasılat büyük, kaybedilecek şey çok. Hiç suya sabuna dokunmamak daha iyi di mi? İlk canlı nasıl oluştu? Buna ne sen cevap verebilirsin ne senin peygamberin, ne senin kutsal kitabın, ne de ben. Insanlığın kayıt tutmaya başladığı yıllardan çoooook önce meydana gelmiş şeyler. Yeni yöntemler geliştirip teoriler üretiyoruz. O teoriler yanlış da olabilir, doğru da. Ama yanlış çıkarlarsa günaha girmeyiz, ağlamayız. Ama sen diyorsun ki ben cevabı biliyorum. Bir film vardı, Afrika'da gökten düşen kola şişesine açıklama bulamayınca, bunun tanrı tarafından gönderildiğini sanan bir adam ve kabilesiyle ilgili bir film. Senin durumun da o. Senin için tek çözüm var: Kola şişesi Tanrı tarafından gönderilmiştir. Başka açıklama olamaz. Çünkü kabilede o şişenin nerden geldiği anlayabilen kimse yoktur. Değil mi sevgili süheda? Başka açıklayıcı bir teori yoksa, senin teorin otomatik olarak doğrudur öyle mi? Saygılar. Kendine iyi davran. Aklına da saygı duy.
-
Tek bir yazı içinde bu kadar çelişkiyi barındırabilen heralde ilk kişisiniz. Dünyada "değişmeyen tek şey değişimdir" derler. Siz maşallah doğduğumdan beri neysem oyum demeyi marifet sayıyorsunuz. Bir taraftan değişmeyen doğrularım var diyorsunuz, diğer taraftan Kuran'ı her yıl okuyorum "yeni şeyler" öğreniyorum diyorsunuz. Bir taraftan değişmeyen doğrularım var diyorsunuz, diğer taraftan her türlü fikre açığım diyorsunuz. Siz Galileo'dan önce yaşasaydınız, sizin için dünya düz olacaktı ve bu değişmeyen doğrunuz olacaktı heralde. Siz 20. yüzyldan önce yaşasaydınız, uzaya, aya gidilemez diye düşünecektiniz, bu değişmeyen doğrunuz olacaktı heralde. Siz Einstein öncesinde yaşasaydınız, Newtoncu olacaktınız, ve izafiyet teorisini mantığınız kabul etmeyecekti heralde. Anlıyorum siz önyargılı değilsiniz, ama Kuran kesin doğru diye bir yargınız var, bu önyargı olmuyor o zaman. Belki de sen "kafandaki değişmez doğrular" yüzünden, sen Kuran'ı önyargısız, öndoğrusuz okuyamıyorsun ve anlamıyorsun , hiç düşündün mü? Siz her fikre açıksınız, ama Kuran konusunda kesin doğrularınız var, her görüşten her fikirden yazıları yorumları okuyup dinliyorsunuz, sonra bunları kesin/değişmeyen doğrunuza göre "mantık süzgecinden geçirip" o kesin doğrunuzu sapasağlam koruyorsunuz. (Yeri gelmişken söyleyeyim, güzel bir hususu dikkatime getirdiniz: müslümanlar bu nedenle bilim adamı olamazlar, değişmeyen doğruları vardır, ne kadar kafa patlatırlarsa patlatsınlar, döner dolaşır o doğruyu kabullenirler, aksi takdirde dinden çıkmaktan korkarlar. Ama müslümandan zanaatçı, meslek erbabı olur. Tanımlanmış bir mesleği icra edebilirler. Bir ilaç fabrikasında kimyager olabilirler örneğin, ama yeni teoriler geliştirmeyi başarabilen bir fizik profesörü olamazlar mesela.) Kuran'da "hikmetini" anlamadığınız şeyler de oluyor, yani kafanıza yatmayan şeyler, o zaman da , bu kafaya yatkın hale getirme konusunda uzmanlaşmış bir makyajcıya gidiyorsunuz, yine kesin doğrunuzu battal olmaktan kurtarıyorsunuz? Meslek erbabı bir şahıs (doktor) ile fikir yorumlama işini birbirine karıştırmayın. Dünya'nın her yerinde hastanın ateşi ne zaman yüksek kabul edilir bu bellidir, ölçülebilir, değişmez. Ama dünaynın heçbir yerinde, islam'ı aynı yorumlayan "iki alim" yoktur. Dünya'nın yarısı bir Yaratıcı olduğuna inananbilir. Çünkü tanrı'nın varlığı veya yokluğu ispatlanamaz. İspatlanamayan bir şeye inanmak veya inanmamak dışında seçenek yoktur. Tanrı'ya inanan veya inanmayan insanlara diyebileceğim hiçbirşey yok. Eleştirebileceğim hiçbirşey yok. Ben Tarı yok dersem, kanıtsız konuşmuş olabilirim, onlar Tanrı var derseler, onlar da kanıtsız konuşmuş olurlar. Bu nedenle Tanrı var mı yok mu tartışmasına girmem. Çünkü varlığı veya yokluğu ispatlanamaz. Ama ispatlanacak şeyler vardır. O varlığı veya yokluğu ispatlanamayan Yaratıcı ile bağlantı kurduğunu, özel mail aldığını, kendisinin özel insan olduğunu söyleyen insanların iddialarının mesnetsizliği ispatlanabilir. Öünkü o insanlar maddedirler, varlıkları ispatlanabilir. O insanların Allah'tan olduğunu iddia ettiklerin maillerin ***malığı ortaya konabilir.Çünkü o mailler de gerçektir, kitaplaştırılmıştır, maddedir, ortadadır. Doğrulukları veya yanlışlıkları ispatlanabilir. *** Bu arada karakter tahliline girmişsin, kafanda bir şablon yaratmışsın her dinsizi o şablona tıkıştırmaya çalışıyorsun. Ama şablon bana uymamış. Ben Türkiye'nin en büyük kentinde büyümedimse bile, ilk 5'e giren kentlerden birinde büyüdüm, okudum. O nedenle büyük kente gidince, "aaa bak bööle birşey de varmış ***" diye, yeni birşey bulmuş gibi havaya zıplayıp değiştiemedim fikirlerimi. Saygılar.
-
Sayın ertunga, zahmet edip sen okudun mu o alıntıladığın ve alıntılarken bile kime ait olduğunu söyleme zahmetine katlanmayıp, emeğine saygı duymadığın insanın yazısını? Sıkıldım o kadar uzun birşeyi okumaktan, ama okudum. O yazıda kanıt diye sunulan herşey buzdan kristal niteliğinde ifadeler, dokunuca kırılacak şeyler. Hangi kanıtı çürütmemi istiyorsan tek tek yaz, sindire sindire al cevaplarını. Saygılar.
-
Siz o mantığa yutturmaca deyince "yutturmaca" olmuyor maalesef. Devamında yazdıklarınız sizi yalanlıyor. Elbette inanmadılar Muhammed'in iddialarına. Kuran bu nedenle "belki inanaırlar, belki akıl ederler, belki düşünürler vs." gibi kelimelerle dolu. Muhammedin akla mugayir konuştuğunu ilk söyleyen ben değilim, o zamanki adamlar da söylemişler. O nedenle kuran o adamlara hakaretlerle dolu. Onun için o adamlar cehennemle tehdit ediliyor. Onun için o adamların kalpleri (akılları demek istiyor heralde) mühürlü diyor. Muhammed'in peygamberlik iddiasında bulunduğu tarihten Medine'ye göçene kadar geçen 1o yıllık zamanda kaç kişi müslüman olmuş? Medineden sonra müslüma olanların sayısı hızla artmış, Çünkü Medine'den sonra Muhammed başka bir yöntem kullanmaya başlamış: şiddet. Can ve mal derdi gelince gündeme, ister istemez insanlar müslüma olmuşlar veya müslüman olduk demişler. Peki hitabet yeteneği olan hastalarla karşılaşmadınız mı Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde? Muhammed'in, ABD'nin "Dünyanın en önemli kanun koyucuları" listesine girmesi, iyi veya kötü bir sistem kurmasından ve bu istemin bugüne kadar yaşatılmış olmasındandır. peygamberliği ile alakalı değildir. Jean d'Arc'ın hayatı tutarlıdır falan demedim. Sadece o kadın da psikolojik desteğe muhtaç biriydi, ama kitleleri ardından sürükleyebildi. İşaret etmek istediğim husus burası. Bazen zamanım kısıtlı oluyor, hızlı yazmam gerekiyor. Bu sırada bir kelime kullanıyorum, Türkçe karşılığı aklıma gelmiyor. Yoksa entel dantel havası vermek için kullanmıyorum o sözleri. Sayın boşig, Bana tekrar ettiriyorsun aynı şeyleri. Senn için bir daha tekrar edelim bari. İslamın şartı kaçtır ve vazgeçilmez olanı "olmazsa olmaz olanı" hangisidir? "Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed onun elçisidir" diye kabul etmek müslüman olmanın olmazsa olmaz şartıdır. Hallac-ı Mansur, bu sözü söyleseydi ölümden kurtulacaktı, yani CANI VARDI ORTADA, ama söylemedi. Yani kabul etmedi bu ifadenin içeriğini. Bu adam müslüman mıdır? *Müslümanlar için bu dünya bir imtahan yeridir. Yaratıcı Allah'tır. Bu konu tartışılmaz. Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok; Öyle büyük bir inci ki bu büyük sır delen yok; Herkes aklına eseni söylemiş durmuş, İşin kaynağına giden yolu bulan yok. Yukarıdaki dörtlüğün sahibi "bu Varlık denizi nereden gelmiş bilek yok" diyen kişi, "İşin kaynağına giden yolu bulan yok" diyen kişi müslüman* mıdır? Bir yazınızda şöyle yazdınız: Nesimi, Ahmet Yesevi, Mevlana ve Yunus Emre'nin dünya görüşleri de Hallac-ı Mansur ve Ömer Hayyam'ınki gibi ise, yani "şehadet kelimesi onlar için anlamını yitirmişse, varlık denizi nerden gelmiş bilen yok düşüncesinde iseler, bu adamlar müslüman mıdır? Muhammed'in Kuran'da o kadar övdüğü Eden ve Paradise cennetlerini, "bir köşk ile bir kaç huri" diye küçümseyen, onu istemeyen adam müslüman mıdır? Hacc Kabe'ye gitmek değil, insanın kendisine yönelmesidir diyen insan müslüman mıdır? Saygılar.
-
Sevgili katakuta, imam neyse cemaat de o olur. Bu yöntem muhammed'in yöntemi. Şurada gösterdik. Muhammed asıl soruya cevap vermez. Konuyu dağıtır. Muhammed: Ben peygamberim. Sıradan bir Mekkeli: Sen peygamber değilsin. Muhammed: Görmüyormusun şu dağları, ağaçları, develeri. Sıradan bir Mekkeli: Görüyorum da, ne alakası var senin peygamberlik iddianla bunların? Muhammed: Her beden ölümü tadacaktır. vs. vs. Saygılar.
-
Yukarıdaki yazımda "boşig kavrama organı kalp dedi" diye biriddia yok zaten. Kavrama, anlama organı kalp diyen Kuran. Siz sadece "kalbinizde hissedersiniz" diyerek "hissetme organının kalp olduğunu" söylediniz. Bu konuda uzlaşamadığımız için kavrama organı nedir o zaman konusuna geçtik. Zira hissetme organı ortadoğu kültürürne göre beyin, Türk kültürüne göre ciğer, bilime göre beyin idi. Biz de buna karşılık hissetme, kavrama, düşünme, hayal kurma, inanma, aşık olma, vs gibi soyut eylemlerin, sadece anlamlandırma/tanımlama yerinin değil, aynı zamanda gerçekleşme yerinin de beyin olduğunu söyledik. Sayın boşig ben senle uğraşmıyorum. Bana göre senin tanımlamaya çalıştığın "En el Hakk" inancı, Kuran'daki putperest kaynaklı inançtan daha fazla akla yatkın. Senin düşüncelerinde bana göre akla yatkın gelmeyen tek şey, En El Hakk düşüncesi gibi, daha mantıklı, daha saygıdeğer bir anlayışı, putperest kaynaklı bir inancın parçası kabul etmen. Sen Kuran'daki akla mugayir şeyleri savunmak zorunda değilsin. Senin, Hallac-ı Mansur'un, Yunus'un, Mevlana'nın, Ömer Hayyam'ın, Ahmet Yesevi'nin, Nesimi'nin inancı, Muhammed'in inancından daha mantıklı, tamamen barışçı, tamamen sevgi kaynaklı, tamamen ulvi, ve herşeyiyle saygıyı hakeden bir inanç, putperestlikle karıştırılamayacak kadar güzel bir inanç. O güzel inancına İslam etiketi yapıştırıp battal etme. Saygılar.
-
Tabi ki. Hacca bile giderim. Şeytan bile taşlarım. Hira Mağarasına girmek o taşlara yüz sürmek için diğer müslümanları bile çiğner geçerim. Ama Kutup'aa yakın olduğum için ak iplikle kara iplik ayırt edilinceye kadar oruç tutamayabilirim. Zira bazen öyle günler oluyor ki hava hiç kararmıyor. Ak iplik ve kara iplik seçiliyor. Sünnet diye sarık da sararmam, Arap elbisesi de giyemem, Muhammed kususra bakmaz umarım. Zira burası aşırı soğuk oluyor, kürk giymek gerekiyor. Kafayı kulağı iyice kürkün şapkası ile kapatmak gerekiyor. Peki sen bana ispat edemezsen, Allah'ın var olup olmadığının bilinemeyeceğini, islamiyet'in doğuşunun basit bir iktidar kavgası olduğunu, peygamber denen kişilerin Allah tarafından seçilmediklerini, sadece seçildiklerini iddia ettiklerini kabul edecekmisin? Hiçbir fark yok. Sen, sorunun sorulma "nedenine" takılmışsın. Ben de konuyu açma nedeni önemli değil, farketmez demişim. Konuya öyle bir giriş uygun görmüş lena. Amaç peygamber seçilme iddiasının ne kadar gerçekdışı bir iddia olduğunu, peygamber seçilme mekanına dikkat çekerek tartışılmasını sağlamak. Toplum içinde gezen insanlar, çarşıda pazarda gezen insanlar, yani sosyal insanlar peygamberiz diye ortaya çıkmazlar. Bu hususa dikkat çekmiş. Saygılar.
-
Var Olan Herşeyi Allah Yarattı...
BrainSlapper şurada cevap verdi: Gece Yağmuru başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bu kısımı yazının neresinden alıntıladınız slapper yazıyı birkaç kez okudum bulamadım bir zahmet gözümden kaçmış olan bu kısmı bana gösterebilirmisiniz???? Tabi ki memnuniyetle: Saygılar. -
Atmanıza gerek yol, eski inançlardan dolayı yerleşmiş, mecazi anlamlı ifadelerdir. Dilin gelişim süreci içinde yaşarlar veya kaybolurlar. Belimiz ağrıdığında belimizi işaret ederiz, çünkü ağrıyan yerimiz belimizdir, bize beyin öyle söyler. Elimiz kesildiğinde elimizle ilgileniriz, çünkü kesilen yerimiz elimizdir, bize beyin öyle söyler. Kalbimiz sıkıştığında kalbimizle ilgileniriz, çünkü sıkışan yerimiz kalbimizdir, bize beyin öyle söyler. Topal bir bacağı başka bir adama naklederseniz, o adam da topallayarak yürür. Çünkü yürüme işini ayak yapar. Parmakları olmayan bir eli başka bir adama naklederseniz, o el yeni adamda da parmaksız insanda olduğu gibi "parmak" işlevlerini yerine getiremez. Çünkü Parmakların işlevini parmak yapar. Gaddar bir adamın kalbini, merhametli bir insana naklettiğinizde ise, mermahetli adam gaddar olmaz. Çünkü hissetme işini kalp yapmaz. Hisler Kalp'te meydana gelmiş olsa idi, bu hisleri anlamlandıran organ (beyin nakledilmedi, adam eski beynini kullanıyor) aynı olduğundan, o gaddar kişinin "hislerinin" de merhametli kişiye naklolması gerekirdi. Ama öyle olmuyor. Yani kalbin işlevi "hissetmek" değildir, kan dolaşımını sağlamaktır. Türk kültürüne göre hisseden organ ciğerdir, Ortadoğu kültürne göre kalptir (Ortadoğu'da en kapsamlı yazılı kültüre sahip olan Mısır kültüründeki bu inanışa ilişkin alıntı/link vermiştim). Bilime göre hissetme organı beyindir. Hissetme organının, hangi ogan olduğu konusunda hala anlaşamıyorsak "KAVRAMA, ANLAMA, ANLAMLANDIRMA organının BEYİN olduğu konusunda anlaşacak gibi görünüyoruz. Yukarıda yazdığınıza göre, öyle umut ediyorum. Şimdi bakalım: Kuran'a göre KAVRAMA, ANLAMA, ANLAMLANDIRMA organı neymiş acaba? Bu amaçla gidip, kalp kelimesinin mecazi anlamda kullanıldığı ayetleri almıyoruz, o tür ayetlerin üstüne sizin deyiminizle "ahanda buldum" diye üstüne atlamıyoruz. Doğrudan kalp kelimesinin organ olarak kullanıldığı bir ayete bakıyoruz. (Ali Bulaç) A'raf-179: Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar ****** olanlardır. (Diyanet Vakfı) A'raf-179: Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. (Edip Yüksel) A'raf-179: İnsanlardan ve cinlerden çok sayıda kişiyi cehenneme mahkum ettik. Kalpleri var, fakat kavrayamazlar; gözleri var, fakat görmezler; kulakları var, fakat işitmezler. Onlar, çiftlik hayvanları gibidir, hatta daha da kötü... Ve onlar, olup bitenden habersizdirler. (Elmalılı) A'raf-179: Andolsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onunla gerçeği anlamazlar, gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır ama onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvan gibidirler, hatta daha şaşkındırlar. İşte o gafiller ancak bunlardır. (Süleyman Ateş) A'raf-179: Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalbleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapık... Ve işte gafiller onlardır! (Yaşar Nuri) A'raf-179: Yemin olsun ki, biz, cehennem için, cinlerden ve insanlardan, birçok kişiye vücut verdik/birçoğunu döllendirip yaydık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar. Bu ayette, organlar ve işlevler eşleştirilmiş. kavramak, anlamak, görmek, işitmek mecazi anlamda kullanılmamış, bunu yapaan organlarla birlikte anılmışlar. Kuran'a göre: Kalp kavrar, anlar. (Katılmıyoruz) Göz görür. (Katılıyoruz) Kulak işitir. (katılıyoruz) Şimdi sayın boşig, Kuran'a göre KAVRAMA, ANLAMA, ANLAMLANDIRMA organı neymiş? Saygılar.
-
Ben bugün senin olduğun noktadaydım daha önce. "Inanmayanların" İslam'a karşı önyargılı olduğunu düşünüyordum. Sonra Kuran'ı baştan sona kudum. Bir kaç kez. Daha önce duymadığım, bilmediğim ayetleri gördüm. Mantıkdışılığa anlam veremedim. "Herhalde bir hikmeti vardır" dedim. Sonra tengeriing boşig pozisyonunda buldum kendimi. Savunduğum şey islam olmaktan çıkmış, başka birşey olmuştu. Bunun farkına vardım, savunduğum şey islam olmaktan çıkmıştı, islam demekte ısrara etmeye gerek yoktu bu nedenle. "Düşünmüyorlar mı" sorusunu herkes herzaman her ortamda söyleyebilir. Özellikle doğaçlama tartışmada bol bol kullanılabilecek bir malzemedir. Saygılar.
-
BIRAKIN ARTIK MÜSLÜMANLAR İNANCINI YAŞASINLAR....
BrainSlapper şurada cevap verdi: ebu muslim başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bu başlıkta yazmıyorum ama, okudum hepsini. CYRANO tarih herkesle tartışılmaz, haklısın. Ama belki birşeyler kaparlar, devam et. Tarihi okuyan devletlerle/toplumlarla, okumayan devlet arasındaki farklar. Osmanlılar: Tarihi okumazlar, bilmezler. Okurlarsa da sadece "yükselme dönemini okurlar", ders almak için değil, "övünmek" için okurlar. Çöküşü dışarda/başkalarında ararlar. Arabesk yaparlar, mazlum edebiyatı yaparlar. . Milliyetçi akımları isyan sayarlar, başkasının kışkırtması sayarlar. Tarihi okuyamayan ülkelerin eski "eyaletleri/sömürgeleri", eski "patronlarını" nefretle anarlar, hiç iyi birşey söylemezler. Sömürgelerin hiçbirinde Osmanlıca veya Türkçe bilinmez. İngilizler: Tarihi okurlar, bilirler. Tarihle övünen İngiliz neredeyse yok gibidir. Tarih sadece analiz edilip ders alınacak birikimdir. Çöküşü, gerilemeyi başkalarında aramazlar, arabesk yapmazlar, sorumluluğu kendilerinde ararlar. Milliyetçiliğin kışkırtma ile alakası olmadığını, kültürel gelişme sürecinin bir aşaması olduğunu görürler, önlenemeyeceğini bilirler. Bu nedenle milliyetçilikle mücadele etmek yerine sömürgeleri başka bir yöntemle elde tıtmanın yolunu ararlar. Bağımsızlık talep etmeyen sömürgelere dahi bağımsızlık verirler. Amerika tecrübesini iyi analiz etmişler ve Amerika dışındaki sömürgelerden savaşarak kovulmamışlardır hiç. Eski sömürgelerin hepsini de Commonwealth adı altında tutmayı sürdürmektedirler. Eski sömürgelerde İngilizlere söven adam çok nadirdir. Herkes o dönemi minnetle anar. Sömürgelerin hepsinde İngilizce ikinci resmi dildir. Saygılar. -
Peygamberler tarihini biliyormuşmuş, herşeyi biliyormuşmuş, amacı öğrenmek değilmişmiş, peki neden bu konuyu açmışmış!!! Eeee? Sana mı sorsaydı hangi konuyu açacağını? Sen misin "konu onay makamı"? Peygamber seçilme iddiasının ne kadar akla mantığa mugayir oldduğunu göstermek için açmış, çok iyi de yapmış. Ne var bunda? Akla-mantığa aykırı şeylere dikkat çekmek için bu konuyu açmışsa, sen de akla-mantığa uygun olduğunu ispatla, başarabiliyorsan. Saygılar.
-
Hisler kalpte hissedilmez, beyinde hissedilir sayın boşig. Göz-Beyin-Görme bağlantısı vardır. Kalp-Beyin-Kan Pompalama/Toplama bağlantısı vardır. Kalp-Beyin-Hissetme bağlantısı yoktur. Kavrama, düşünme, hissetme organının "kalp" olarak düşünüldüğü kültür Mısır kültürüdür. Çevirisi: Kalp ortadoğu kültürleri için kavrama, anlama, düşünme, hissetme organı sanılmış. İslamiyet ortadoğu kaynaklı olduğu için, Ortadoğu'daki hakim inanış da Kuran'a geçmiş. (Kuran iddia edildiği gibi Mutlak Güç'ten gelmiş olsa bu sangı Kuran'a geçmezdi) Bazı kültürlerde de başka organlar aynı işi görüyor sanılmış. Mesela, Herkes "yüreğim sızladı" demez sayın boşig. Bazıları "ciğerim yandı" der. Şimdi bu duyguların hissedildiği yer "ciğer" mi oluyor? Vicdansız adama "kapsiz" demezler. "Ciğersiz" derler. Buna göre vicdan "ciğer"de mi oluyor? Cesaretsiz adama "yüreksiz" demezler. "Sende var mı o ciğer" derler. Buna göre cesaret "ciğer"de mi oluyor? Cesaret'in başka organlarda (mesela testislerde, mesela kalçada) olduğunu sanan kültürler de var. Kalp-Beyin-Hissetme arasında bağ var demek ile, Ciğer-Beyin-Hissetme arasında bağ var demek aynı şey. İkisi de yanlış. Saygılar.
-
İnsan küçük yaşlarda ticaret yapmaz, ticaret yapan büyüklerinin yanında seyahat eder. İnsan küçük yaşlarda iletişime geçmez, iletişimi oyundan öteye geçmez. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesini ziyaret edin. Ne biliim, bir araştırma yapıyorum deyin, uydurun bir gerekçe ve ziyaret edin. Ziyaret izni alamazsanız, tanıdığınız doktorlar varsa, izlenimleini sorun. Oradaki hastalardan bazılarının ne kadar güzel hitabet yeteneğine sahip olduığunu, saatlerce hiç durmadan konuşabildiklerini, aynı komuşmayı hiç bıkmadan yıllarca tekrarlayabildiklerini gözlerinizle görün. Jean d'Arc nasıl arkasından sürükleyebilmişse Fransızları, Muhammed de öyle etkilemiş insanları. Muhammed fakir olduğu için çobanlık yaptı demedim hiçbir yerde. Bence de fakir olduğu için değil, "başka bir nedenle" çobanlık yaptırılmış Hakkaten mi? Nerde tutarsızlıklara neden oluyor söylediklerim? nerde çelişkilerde boğuluyorum? Belki de bütün tutarsızlıklar ve çelişkiler Muhammed adlı birine Allah'ın vahiy gönderdiğine inanmaktan kaynaklanıyordur, değil mi? Sen zaten unique'sin sayın boşig. Diğer bütün müslümanlar yanlış düşünüyor, siz doğru düşünüyorsunuz. Halbuki bu durmunuzu açıklayan daha güzel bir yol var. Siz savunduğunuz düşüncelerin "islamiyet" olduğunu sanıyorsunuz. İslamiyet sizin sangılarınız değil. Sizin İslamiyet sandığınız, islamiyet olmayan şeylerden bakacak değilim İslam'a. İslam'ı müslümanlar nasıl anlıyorlarsa, İslam alimleri denen şahıslar nasıl anlıyorlarsa öyle bakacağım. Dinden çıktı diye öldürülen Hallac-ı Mansur ve Nesimi'nin müslüman olduklarını iddia etmeyeceğim sizin gibi. Yeterince net mi? Cevaplanmamış soruklarım var deyip boşluğa laf atmayınız lütfen. Bütün sorularınızı cevapladım. Getir alıntı yap "şunu" cevaplamadın diye. Saygılar.
-
Var Olan Herşeyi Allah Yarattı...
BrainSlapper şurada cevap verdi: Gece Yağmuru başlık Dini Konular - Din - Dinler
Einstein'a atfedilen bu hikayenin "uydurma" olabileceği benim aklıma gelmemişti. Güzel bir noktaya işaret etmişsin sevgili la_bohéme. Öte yandan, uyduran da iyi uyduramamış. Einstein'e "Allah Şeytan'ı yaratmadı, insan kafasında yarattı" dedirtmiş, böylece uyduran kişi, semitik dinlerdeki inanca karşı birşey söyletmiş Einstein'e. Öte yandan, soğuk ve sıcağın birbirini tanımladığını söyleyerek, "olmayan Şeytan" ile esasen "Tanrı"nın da "olmadığını" kanıtlamış. Şeytan'ı insan'ın kafasında yarattığını söyleyerek, bunun karşıtı olan Allah'ı da insan'ın kafasında yarattığını dolaylı olarak söyletmiş Einstein'e. Saygılar. -
Muhammed çobanlık yapmadı mı? En sosyal insanları mı çoban yapıyorlar? Emin (Davar emanet edilen, iş emanet edilen) adı çobanlıktan gelmiyor mu? (Bunu da karakter sıfatı sanıyorlar müslüman arkadaşlar, bu bir mesleki sıfattır) Kaç yıl çobanlık yaptı? Bilmiyoruz. Çobanlık yapan bir insan, uzun süre insanlardan uzak kalan bir insan, nasıl süper sosyal olabilir? Hatice dul ve zengin bir kadın. Yaşı ilerlemiş. Çocukları var. Kendisinden 15 yaş küçük Muhammed ile evlenmiş. Peki Muhahmmed neden evlenmemiş 25 yaşına kadar? Bu soruyu sordunuz mu hiç kendinize? Askerlik mi yapıyordu? Üniversite eğitimini mi bitirmeye çalışıyorsu? 25 yaşına kadar neden evlenmedi, evlenemedi? Bir gerçek var: O yaşa kadar evlenmemiş veya evlenememiş olması. Kimse evlenmemiş onunla demekki. Akrabaları, amcaları neden izin vermişler yaşlı bir kadınla evlenmesine? Zengin olduğu için mi? Hatice'nin kızını alsaydı mesela önemli olan para ise. Demek ki Muhammed'in evlilik partneri olarak yaşıtları tarafından tercih edilmemesinin "özel" bir nedeni var. Hatice de, erkeksiz olmaktansa, bu olsun bari diye evlenmiş olmalı. Herhalde sosyal olduğu için değil, kocası olduğu için göndermiştir Muhammed'i mallarının başında. Okuyabiliyormusun yazılanları? Sina Yarımadası var. Ben ne yazmışım yukarıda? Sina Dağı mıdır, Tur Dağı mıdır, nedir, orda. (Coğrafik olarak hangi dağın kastedildiği tespit edilememiştir) Hatta Allah'la konuşmuş çalının arkasından.
-
Var Olan Herşeyi Allah Yarattı...
BrainSlapper şurada cevap verdi: Gece Yağmuru başlık Dini Konular - Din - Dinler
İblis mi, Diablos mu, adı herneyse, ateşten mi, nurdan mı, ışıktan mı, elektrikten mi, tüyden mi yaratıldı beni ilgilendirmez. Benim vurguladığım, altını çizdiğim husus, Semitik dinlere göre onun Allah tarafından yaratılmış olduğu hikayesi. İlk postu yapan arkadaşımız diyor ki, hem başlıkta "Var olan Herşeyi Allah Yararttı diyor" hem de Einstein'ın "Allah Şeytanı yaratmadı" sözünü, koyduğa başlığa destek diye alıntılayıyor ve Einstein'dan daha mı iyi bileceksiniz diye soruyor, sanırım bize, dinsizlere? Biz de diyoruz ki "Einstein'den farklı birşey söylemiyoruz". O da Şeytanı Allah yaratmadı, insan yarattı kafasında diyor, biz de. Hak din diye birşey yoktur. Hak din olduğu iddia edilen dinler vardır. Hristiyanlık'ın da, İslamiyet'in de, Bahailik'in de kaynağı Musevilik'tir. Onun kökü de ortadoğudaki çeşitli putperest kültürlerdir. Saygılar. -
Musa: Sina Dağı mıdır, Tur Dağı mıdır, nedir, orda. (Coğrafik olarak hangi dağın kastedildiği tespit edilememiştir) Hatta Allah'la konuşmuş çalının arkasından. Çalıya göstermiş allah yüzünü, çalış dayanamamış yanmış, hikayeye göre. Muhammed: Hira Dağı. Esasen bize göre durumun analizi basit. Hem bu dağda ilham gelen kişiler, hem de diğer peygamber olarak adlarndırılan kişiler, sosyaleşme sorunu yaşayan, bu nedenle toplumla içiçe yaşayamayan. Kendi iç dünyalarında yaşayan, hayallerinde kurdukları dünyada yaşayan, halüsinasyon gören insanlar. Bu halüsinasyonları gerçek sanan insanlar. uzun süre yalnız yaşamak psikolojik bozukluklara da yol açıyor. Kimseyi dinlemiyorlar. Sadece konuşmaya başlıyorlar kendi kendilerine. Yani Vaaza başlıyorlar. Monologa. "Sen niye öyle ACAİP konuşuyorsun" diyenlere de cevap olarak, bu sözlerin kendilerine ait olmadığını, Allah'ın onları böyle konuşturduğunu falan söylüyorlar. Mesela İbrahim, çocuğunu kesmeye kalkıyor. Bunun mantıklı bir açıklaması yok. Allah istedi kesmemi deyip çıkıyor işin içinden. Mesela Süleyman, kendi kendine konuşuyor. "Napıyorsun?" diyenlere, kuşlarlakonuşuyorum diyor. Mesela Hızır, durup duruken bir çocuğu öldürüyor. "neden öldürdün?" diyenlere, "Bu çocuk kötü birisi olacaktı" diyor. Yani bu adamlar aynı eylemleri bugün yapsalar, bu adamlara ne deneceğini siz düşünün. Saygılar.
-
"Ene'l Hakk"a giden yol...
BrainSlapper şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Dini Konular - Din - Dinler
Hallac-ı Mansur'u iki idam etmiş, Nesimi'yi kim, hangi inanç mensupları idam etmiş? Neden, hangi gerekçeden dolayı idam etmişer? Saygılar. -
Doğru. Muhammed, giriştiği iktidar mücadelesi sırasında, her muhalife, her itiraz edene, doğaçlama yoluyla cevap vermiştir. Yusuf Suresi-1: Elif, Lâm, Râ. O apaçık, apaydınlık Kitap'ın ayetleridir bunlar. Şuara Suresi-195: Açık-seçik Arapça bir dille indirdi. Zümer Suresi-28: Bunu, eğri-büğrüsü olmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki, korunup sakınabilsinler. Meryem Suresi-97: Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla uyarasın. Dühan Suresi :58: Biz o Kur'an'ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler. Kamer Suresi-17: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?! Kamer Suresi-22: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? Kamer Suresi-32: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? Kamer Suresi-40: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? Şimdi na'apacak müslümanlar, "herkes yorumlayamaz" mı diyecekler, yoksa Kuran'a bakıp "apaçıkmış, anlaşılmayacak bişey yokmuş" mu diyecekler? Saygılar.