Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BrainSlapper

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.691
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BrainSlapper tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili rastlantı, iyi bir konu açmışssın, ben biraz daha genişleteyim. Buna teleolojik iddia deniyor. 1. Evren/insan çok komplike, çok düzenli. 2. Bu çok düzenli evreni/insanı ancak çok akıllı, herşeye gücü yeten ve herşeyi bilen bir Tasarımcı yaratmış olmalı. 3. O herşeye yeten, herşeyi bilen "varlık" Tanrı'dır. 4. O halde Tanrı vardır. Kökeni Platon'a, Aristo'ya, Cicero'ya kadar dayanır (Yani panteistlere, sayın kralx, size hitap ediyorum, çünkü burada Tasarım ideolojisini belirgin olarak siz savunuyorsunuz) Cicero'nun bu konudaki en ünlü lafı, "saat, zamanı göstermek için, bir saatçi tarafından yapılmıştır. saatin zamanı göstermesi rastlantı değil, tasarımcının amacıdır. Hal böyleyken, evren için, tasarımcısız ve amaçsız denebilir mi" şeklinde bir sözdür. Sayın kralx'in antropic principle dediği, şey de bunun içindedir. Bu fikrin zayıf noktaları şunlardır: 1. Bu teorinin/fikrin "Tanrı'yı kanıtlamaya çalışanlar açısından zayıf noktalarından birisi, tamam canlılar yapısı komplike, atomların, evrenin yapısı düzenli, fakat Tasarımcı'nın Bir, Üç veya daha çok olduğu nerden belli? Bu fikir monoteismin Tanı'sını kanıtlamak için de kullanılabilir, panteismin "ilahlarını" kanıtlamak için de. 2. Bu fikrin diğer çıkmazlarından biri de, evrenin ezeli olacağını kabul etmez, ancak Tasarımcının ezeli olacağını kabul eder. Peki neden? Cevap yoktur. 3. Ayrıca bu fikrin diğer bir zayıf noktası da, evet herşeyin bir Tasarımcısı var ve hiçbirşey amaçsız değil diyorsan, aynı şablonu Tasarımcı içinde kullanmak gerek, yani, Tasarımcıyı kim tasarlamıştır? Bunun yanıtı da yoktur. Saygılar.
  2. Evrenin nasıl oluştuğu konusunda sana birşey yutturmaya kalkan yok. İnsanlar fikir yürütüyorlar, yapabiliyorlarsa bu fikri test ediyorlar, test edemiyorlarsa, mantık yoluyla test ediyorlar. Bir fikir yanlış ise, başka fikirler üretiyorlar. Ürettikleri herhangi fikire, kesin doğru demiyorlar. O fikre itiraz edenlerei cehenneme atmıyorlar. O fikir çürütülünce ağlamıyorlar. O fikre karşı çıkanları hakaretle suçlamıyorlar. O fikri savunanlara cennet vaadetmiyorlar. Saygılar.
  3. Aynen
  4. Anlama, idrak etme, hüküm verme nasıl ruhla ve kalple ilgili oluyor? Kalp nakli yaptıran birinin idraki ve hüküm verme yeteneği yeni kalbine göre değişiyor mu? Yapay kalp takan birisi, artık idrak edemiyor mu? Hüküm veremiyor mu? Duyguları, düşünceleri, muhakeme yeteneği değişiyor mu? Kralx, bu kadar açık bir şeye bari itiraz etme. Eski devirde, özellikle Mısır kültüründe kalp düşünme, kavrama, anlama, hissetme organı sanılıyordu. Bu yanlış bilginin ürünüdür Kuran'daki bilgiler, varsaydığın Tasarımcı'nın bilgileri değil. Yetişmek kelimesinden ne anlıyorsun? Aynı kulvarda, aynı yöründege, aynı kategoride bulunan iki şey için kullanılabilir yetişme veya geride kalma ifadesi. Burada kullanılan ifade bu kadar açık. Güneş'in ve Ay'ın dünyanın çevresinde döndüğünü, sırayla görünüp kaybolduklarını senen bir inanç var karşımızda. Ve geçmişte insanlar evreni geo-centric (dünya merkezli) düşündükleri için, bu yanlış bilgi de Kuran'a Muhammed tarafından sokulmuştur, varsaydığınız Tasarımcı tarafından değil. Yukarıda verdiğim ve bilimle çelişen şeyler duruyor ortada. İnsan ruhla düşünür, anlar, kavrar gibi, akla mugayir bir şeyi söyleyip bana mantıklı açıklaması var deme.Mantıklı açıklama diye sunduğun şey de, kalp nakli gibi bir durumla karşılaşınca fos çıkar. Kusura bakma dininiz akıl ve mantık dini değil, geçmişteki putperest inançların Yahudilerce biraraya getirilmiş bir kolleksiyonu, çeşni olarak da Arap putperestliği eklenmiş. Semitik dinlerde yüzyıllarca tezat bulan insanlar çıktı, ya engizisyonda yakıldı, ya derisi yüzüldü, ya idam edildi. Ama bugünkü kadar fazla tezat ve saçmalık bulan çıkmamıştı. Çünkü bilgiye ulaşmak, karşılaştırmak ve irdelemek bugünkü kadar kolay değildi. Saygılar.
  5. Kralx, işlemcinin ruh olduğunu nerden çıkarıyorsun? Kanıtın ne? Saygılar.
  6. Aynı soruyu kendine sor. Hangi Kanunun kaçıncı maddesine göre Tanrı peygamber gönderiyor acaba diye? "Zira varsa bir Tasarımcı, tasarımının her ayrıntısını bilir, tasarımı hakkında yanlış şeyler söylemez." mantığından giderek söylüyorum Tanrının peygamber göndermemiş olduğunu. Madem siz "tasarım" konusuna büyük önem veriyorsunuz, sizin dikkatinizi çekecek hususları sunayım, başa başlıklarda da sunmuştum. Sayın boşig yazdı, siz yazmadınız, halbuki tasarım'a siz inanıyorsunuz, sizin de yazmanız beklenirdi. 1. A'raf-179: Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. Şimdi bu ayette, hiç mecaz ifade kullanılmış falan gibi kaçış yolu bırakmayacak şekilde, ANLAMA organının KALP olduğu söyleniyor. Mecaz yok, çünkü, ayette sıralanan diğer organlar da kendi işlevleri ile anılmışlar. Şimdi söylermisin bana, eğer Tasarımcı peygamber gönderiyorsa, bu ayette, tasarladığı herşeyi bilen Tasarımcı mı yanılmış, yoksa, Tasarımcı'dan bilgi almadığı halde, Tasarımcı'dan bilgi aldığını iddia eden insan (Muhammed) mi? 2. Yâsîn-40: Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. Şimdi bu ayette, güneş ve ayı'ın birbirine yetişemedikleri söyleniyor. Yani aynı yörüngede oldukları veya birbirlerini yakalayamadıkları halde kovaladıkları iddia ediliyor. Ama bilim Güneş ve Ay'ın yörüngelerinin birbiriyşe alakalı olmadığını, yetişme gibi bir durumun olmadığını gösterdi, herhalde itirazınız yok. Şimdi söylermisin bana, eğer Tasarımcı peygamber gönderiyorsa, bu ayette, tasarladığı herşeyi bilen Tasarımcı mı yanılmış, yoksa, Tasarımcı'dan bilgi almadığı halde, Tasarımcı'dan bilgi aldığını iddia eden insan (Muhammed) mi? Sevgili kralx, Tasarım'a inanıyorsan, Tanrı'ya inanıyorsan, bence Tanrı'ya saygı duy, Tanrı ile alakası olmadığı halde kendini Tanrı'nın seçilmiş kulu diye lanse eden ve yaptığı yanlışı Tanrı'ya havale eden adama değil. Saygılar.
  7. Özlü sözler söylemeye başladınız. İnsan daha bu dünyanın sırrını çözememiş, birileri gelip ben "varoluşun sırrını çözdüm" diye ortaya fırlıyor ve bunu herkese yutturmaya çalışıyor. üstelik kendi çözümünü kabullenmeyenlere de tehditler savuruyor. Saygılar.
  8. Valla herkes bu "Deist" tasarıma inansa ve düşünceleri, fikirleri, yaşam tarzını, siyaseti O tasarımcı kimse ona atfetmese, sorun yok zaten. Saygılar.
  9. Türkçe anlayabiliyormusunuz? Kanıtlanmayan şeye ne var denebilir, ne yok. Adı üstünde, bilinmiyor. Bilim, doğru dürüst, akla mantığa uygun birşeyler bulmuş olan kime ne demiş? Red mi etmiş? Allah var, peygamber var, o nedenle peygamber doğru söylüyor demek ile Dünya var, öküz var, ee deprem de oluyor, p zaman dünya öküzün boynuzlarındadır, herkes öküze saygı duysun, tapınsın demek ile aynı şey. Kanıtlanıncaya kadar, ne öküz hikayesi insanlara empoze edilebilir ne de peygamber hikayesi. Semitik kitapları ve düşünce yapısını, tarihini inceleyen herkesin ulaşabileceği bir sonuç vardır: Tanrı varsa bile, tasarım yapmışsa bile, bu dinlerdeki Yehova/Allah o Tanrı değildir. Ayrıca Tasarımcı Tanrı peygamber göndermez. "Dünyayı boynuzunda taşıyan öküz beni temsilci" yaptı demek ile "Allah beni temsilci yaptı" demek aynı şeydir. Birincisi sana mantıksız geliyorsa, ikincisi de mantıksız gelmek zorunda. Saygılar.
  10. Bugün gidememiş olması yarın gidemeyeceğini göstermez. İnsanlar 100 yıl önce Satürn'e, Merküre'e Venüs'e de gözlem uydusu gönderemiyorlardı, denizlerin altına da inemiyorlardı. 100 yıl önce yapamadılar, bugün yaptılar, birgün aya da giderler. Sevgili kral, atestlerin, agnostistlerin, deistlerin, bilimum dinsizlerin sorunu tasarım var mı yok mu, değildir.tasarım var mı yok mu bilimsel buluşlarla bu ortaya çıkar zaten. İtiraz edilen şey. Tasarım varsa dahi, bu bu tasarımı yapan "şey" ile irtibatta olduğunu söyleyerek insanları kandıran sistemler, dinbler ve kişilerdir. Ben hiçbir yerde Tanrı vardır veya yoktur demedim, çünkü varlığına da kanıtım yok, yokluğuna da. Kanıtım olmayan şey sadece benim düşüncem olarak kalır, senin inancın olarak, bir başkasının teorisi olarak. İlk insandan beri insan varlığının ve çevresinin varlığının nedenini ve bu varlığın işleyişini anlamaya çalışır. Benim kabullenemediğim şey, birileri çıkmış ortaya "hey, uğraşmayın, ben sizin binlerce yıldır bulamadığınız şeyin cevabını buldum, Tanrı diye bişey var, ona sordum, cevapları bana söyledi." Varmı bööle birşey ya? Tanrı'dan diye pazarladığı cevap da cevap olsa, gam yemiycem... Saygılar.
  11. Hah, bak oldu şimdi... Tasarım varsa dahi, kimin yaptığı bilinemez. Kim olduğu bilinemeyen "Tasarımcı'dan vahy aldım, O'nla konuştum" denemez. Kim olduğu bilinemeyen Tasarımcı'ya "Allah" adı verilip- "şu dağları Allah yaptı" denemez. Kim olduğu bilinemeyen Tasarımcı'ya "Allah" adı verilip, "Allah şunu yaptı, bunu şaptı, şunları da yapacak" denemez. Kendisi bile bilinemeyen bir Tasarımcı'yı "konuşturan" herkes doğru söylemiyordur. Tasarımcı'ya atfedilen sözler sallamasyondur. Tasarımcı'ya inanç, insanı yapsa yapsa, Deist yapar, Tek Tanrı'cı yapar, Gök Tanrıcı yapar, Ulu Manitucu yapar, ama Müslüman/Hristıyan/Musevi yapmaz. Çünkü Semitik dinlerde bilinemeyen Tasarımcı ile irtibat iddiası, ondan emir alma iddiası, ondan kural alma iddiası vardır, bilineyen Tasarımcıya roller verme, beklentiler verme, sıfatlar iliştirme durumu vardır. Tasarım var mıdır yok mudur, varsa bu tasarımı kim yapmıştır, araştırıp öğrenmek gerekir. Zaten insanoğlu, bilim dediği şey ile bunu yapıyor. Saygılar.
  12. Şundan olabilir mi? TARAFSIZ'ı da, beni de, diğer dinsizleri de bilimin söyledikleri değil, kanıtları ilgilendiriyorsa, burada tartışmamızın sebebi, bilimin yanından bile geçmeyeni dini hurafelerin doğruluğunu iddia etmenin saçmalığını göstermek ve kanıtlanmadıkça hiçkimseyi bağlamayacağını, ebedi doğu olarak empoze edilemeyeceğini göstermek olabilir mi? Saygılar.
  13. 1. Aya gitme hikayesinin palavra olduğu, son günlerde tartışılan bir vaka değildir. Aya gidildiğinin iddia edildiği günden bu yana vardır. 2. Aya gitme hikayesi, ABD ile SSCB arasındaki ideolojik yarışta, SSCB'nin uzaya adam göndermesi üzerine moral olarak geri kalan ABD'nin "elindeki diğer gücü, Hollywood"u kullanarak yaptığı bir hamledir ve "tarihte, işe yarayan" en okkalı yalanlardan biri olup ABD & SSCB yarışında, ABD'yi "moral açısından" öne geçirmiştir. Vietnam Savaşı sırasında piyasaya sürülmüş, O savaş bittikten sonra da bir daha gündeme getirilmemiştir. 3. Altı çizili yere dikkatini çekerim. Aya gidilmediğini ispat edenler de bilim adamlarıdır. Senin tabirinle, o işi "kıçıkırık bilimsel duruşla" yapıyorlar. Eğer Aya gitmenin tartışılması tabu olsaydı, mirac'a çıkmak gibi, onun da konuşulması tabu olurdu, kabullenmekten başka alternatif kalmazdı, kabullenmeyenler de "imansız" addedilirdi. Mirac'a çıkmayı kabul etmek dışında alternatif düşünemeyen kafalarla, Aya gidildiğini kabullenmenin dışında bir alternatif düşünemeyen kafalar aynıdır. Hepsinden "*******" bilim şüphe eder ve en doğrusunu bugün bulamazsa yarın bulur. Saygılar.
  14. Valla ne sen bilebilirsin, ne ben... Ama bir gerçel var. Ölenler toprak oluyor... Üzerinde tartışmaya gerek olmayan tek şey, ölen her canlının toprak olduğu. Sadece ölüm ve yaşamın bu yönü ele alınırsa putperestler haklı idi, budizm de, semitik dinler de. Yani Topraktan geldik, toprağa gidiyoruz. Putperestlerin inancındaki Toprak Ana'ya "Tanrı" adını verirsek, semitik dinlerdeki inanç da doğru olur. Tanrı'dan (Toprak'dan) geldik, Tanrı'ya (Toprak'a) dönüyoruz. Saygılar.
  15. Evrim teorisi, adı üstünde sadece bir teoridir, kanıtlanmadıkça gerçek olarak kabul edilemez. Öte yanda, Bing Bang teorisini'ı, anthropic principle teorisini, Tasarım teorisini, teleolojik açıklama mantığı "gerçek" kabul eden herkes, Evrim teorisi de kabul etmek zorundadır. Tanrı'nın evreni yaratmak için "Bing Bang"ı ihtiyaç duyduğunu (veya vesile yaptığını) kabul edersen, yine aynı Tanrı'nın canlıları çeşitlendirmek için de "Evrim"e tabi tuttuğunu, "vesilesiz" yaratmadığını kabul etmek zorundasın. Bing Bang ve Evrim Teorileri birbirlerinin bütünleyicisidir. Saygılar.
  16. Sevgili EMPATİ bu senin söylediğin şey Su hidrojen ve Oksijenden meydana gelir (H2O), ama aslolan Oksijen'dir demek gibi birşey. Yani maalesef yanlış. Her ikiside asıldır, gereklidir, ikisinden birisi olmzsa su olmaz. Sperm veya yumurta olmazsa, döllenme ve dolayısıyla çocuk olmaz. Bak sevgili kardeşim, o yörünge lafına büyük anlamlar yüklemişsin de, sıradan okuma yazma bilmeyen sıradan bir çobana sor "Yaw şu güneşe bak, hergün Doğudan gelip, Batıya gidiyor, bu yolu hiç şaşırtmıyor" der sana, burda olağanüstü bir bilgi değildir. İkinci yazdığın ayetteki (Yasin-40) bilgiye, bilim adamlarını geç, ilkokulda fen bilgisi dersi okuyan sıradan talebeler bile güler. Ne demek şimdi "ne güneş aya" yetişebilir? Bütün astronomi bilgini kullan ve bu lafı rasyonelleştir benim için. O altını çizdiğin "yörünge" lafının, "sıradan çobanın bahsettiği şeyden başka bir anlama gelmediğini" ayetin başına bakarak görebilirsin. O ayette, güneş ve ay'ın birbirlerini kovaladıkları sanılmaktadır. Güneş ve Ay'ın Doğu'dan Batıya doğru gittikleri, Batı'da biryerde saklandıkları, sonra yine Doğu'dan çıktıkları sanılmaktadır. "Ne de gündüz geceyi" sözünü hiç eğitim almamış bir çocuk da bilir, gece ve gündüzün birbirini takip ettiğini. Bunu anlamak için HY gibi "Vay be, dünyanın yuvarlaklığını taaa ne zaman bilmiş adam" diye sallamaz. Bazı insanlar hala dünyanın düz, ve bir öküzün boynuzunda olduğuna inanır. Onlara sor, onlar da söyler sana gece ve gündüzün birbirini takip ettiğini. Sen bana "God" kelimesi İngilizce "ilah"demektir desen, ben senin bunu nereden öğrendiğini bilemem, bana hayatın hakkında biraz bilgi verirsen hmm, lisedeyken İngilizce dersinde öğrenmiş olabilir, Yok Antalya'ya gittiğinde turstlerden öğrenmiş olabilir diye sallarım. Ama God kelimesinin İngilizce olduğunu kesin söyleyebilirim. Benim orada yazdığım şeylerde ihtimaller ve kolaycılık yok. Üstünden durmak istediğim şey kelimeler, bu kelimeleri nerede öğrendiği değil. Sana kelimelerin linklerini ekledim. İslamdaki kullanılış tarzına ve Asıl anlamlarına bak. Saygılar.
  17. Sayın kralx, olabilir diyorum çünkü senin tuğladan kastın "evren", elbette sevgili TARAFSIZ'ın dediği gibi, sözkonusu olan gerçekten "tuğla" olsa, onu kesin insan yapmıştır diyebiliriz. Ama sökonusu olan evren. Tuğlayı yapan adamı gidip bulabilirz, ensesine şaplak atabiriz, ama aynı şeyleri senin deyiminle evrenin "Tasarımcı"sı hakkında yapamıyoruz, o nedenle kesin ifade kullanamıyorum. Tamam. O zaman Tasarım varsa (ilk mutabakat konumuz) bu tasarımın Allah tarafından yapıldığını iddia etmeyelim. Yani Tasarım olsa bile, tasarımı yapan belirsizdir. Bu teleolojik fikir zincirini savunanlar bile Tasarımcı'nın tek mi, çok mu olduğu konusunda mutabakata varamamışlardır yüzyıllardır (Bakınız). Onlar saat ve saatçi örneğini verirler, senin de tuğla ve tuğlacı örneğini veriyorsun. Aynı şey. Mutabıksak, söyleyeceğin şey neydi, sanki bana o tasarımcının kimliğini ispata yönelik birşey söyleyecekmişsin gibi algıladım da, yanılmış da olabilrim tabi. Saygılar.
  18. BrainSlapper

    KABE'NİN ÇAĞRISI

    Ben "Ruh diye birşeyin varlığı veya yokluğu ispatlanamamıştır" diyorum, yani "var" veya "yok" demiyorum. Eğer başarabiliyorsan, sen getir bana ruhun varlığının ispatlandığına dair bilgiyi. Çünkü ben ruhun varlığı yokluğu ispatlanamamıştır diyorum, yani var mı yok mu belli değil diyorum. Sen ise "var" diyorsun, bu kadar emin konuştuğuna göre var bir kanıtın elinde. Bunun marjinallikle alakası yok, sadece bilinemeyen birşey hakkında ************* yapmıyorum, o kadar. diyorsun ve bana "[Şeytan'ın] kafasının yarıldığı nerede kayıtlı bilmek isterim" diye mi soruyorsun? Bu bir mantık zinciri, İbrahim'in Şeytan'ı gördüğüne ve o'na taş attığına inandığın takdirde, taşı şeker niyetine atmadığını da anlaman gerekir sanırsam. Ama daha makul bir açıklaması var bütün bu olayın: İbrahim cinnet geçirip evladını kesmeye götürüken karşısında gördüğü şey "yapma , etme İbrahim, kıyma şu sabiye" diyen makul bir insan büyük bir ihtimal. Yahudiler de atatlarına "deli" mi diyecekler, elbette rasyonelleştirmişmeye ve ulvi anlamlar yüklemişler atalarının bu davranışına. Saygılar.
  19. Olsa bile, ifadesinden anladığın bu mu? Varsayımsal bir önkabul, birsonraki şeyin hatalı olduğunu göstermek için. Ama "hmm" deyip gülümsediğine göre, birşeyler söylemeye hazırlanıyorsunuz galiba. Varım düelloya Şöyle yapalım; 1. Tuğlaları biri dizmiş olabilir[/b]. Mutabıkız. (Olabilir diyorum, çünkü ne senin kanıtın var olduğuna dair, ne benim kanıtım var olmadığına dair.) 2. Tuğlaların dizili olması, dizenin kimliği hakkında bilgi vermez. Mutabıkmıyız? (Bilgi, gözlem ve tecrübenle kimin yapmamış olabileceğini bilebilirsin, örneğin bir balık yapmamıştır o tuğlaları dersin, ama kimin yaptığını bilemezsin) İki konuda da mutabıksak, devam edelim. Saygılar.
  20. Hak din diye birşey yoktur. Saygılar.
  21. Bence de... Cennet, cehennem vs.. hikaye.. Dolayısıyla cennev ve cehhenem var diyen kişiler (peygamberler) de hikaye, bunu iddia eden dinler de. Saygılar.
  22. Sen diyorsun yolda gördüğün 5 tuğlayı kesin biri koymuştur oraya diye. TARAFSIZ ile tartışmanız o tuğlaların illa ki birileri tarafından konmuş-konmamış olmasına ilşikin, ben sadece başka bir boyutuna dikkat çekiyorum. Tuğlalar illaki birileri tarafından konmuş olsa bile, tuğlaların orda bulunması koyan kişinin kimliği hakkında bilgi vermez. Sen Tanrı diyorsun, bir başkası Şeytan der. Bir başkası başka birşey der. Yani Tasarım dediğin şeyin illa ki Tanrı adını verdiğin şey tarafından yapılmış olması gerekmez. Maddi evren'in Şeytan tarafından yaratılmış olduğunun iddia edilmesi, semitik dinlerin "mantık zincirinin" daha makul olmasını sağlar.
  23. BrainSlapper

    KABE'NİN ÇAĞRISI

    Sevgili sardunyam, (rumuzunuz da hoş, bu hitaptan sonra insanın şiirsel bir mektup yazası geliyor ) Ben dinsizim, o nedenle benim için Hz. İbrahim, kendi çocuğunu kesmek isteyen şizofreni hastası bir adamdır. Şimdi, diyelim ki kalbimdeki mühür çözüldü ve iman ettim semitik dinlerden herhangi birine. Semitik din mensubu olduğumu varsayalım yani. Hz. İbrahim hikayesine geliyorum. karşımda şöyle bir diyalog var: Allah: Ey İbrahim, evladını benim için kurban et. Yapacak mısın yapmayacakmısın seni sınayacağım. Hz. İbrahim: Sen ne dersen o olur Allah'ım. (Ve Hz. İbrahim çocuğu alır, yatırır uygun bir taşın/kütüğün üstüne, bıçağı dayar boğazına.) Allah: İbrahim, sen hakkatten Allah'a verdiği sözü tutan bir adammışsın. Tamam kesme oğlunu, al şu koyunu kes. Sorular: 1. Bu nasıl Allah'tır ki, A şahsının sadakatini, B şahsının canı ile test etmeye kalkıyor? Eğer A şahsını test etmek istiyorsa, A şahsı ile ilgili bişey istesin. 2. Bu Allah nasıl bir Allah'tır ki, hem A şahsını B şahsının canı ile test etmeye kalkıyor, sonra da "yok la şaka yaptım" deyip vazgeçiyor, eğleniyor mu? 3. Hz. İbrahim "Ey Allah'ım beni şu küçücük çocuğun canı ile test etme, benim canımı al istiyorsan" dese, Allah'ın sınavından çakacakmıydı? Sevgili sardunyam, Binlerce yıl önce birilerinin (Yahudilerin), şizofreni hastası atalarını temize çıkarmak için uydurdukları hikayelere inanmak zorunda değilsin. Eğer Hz. İbrahim'in oğlunu kesmesme teşebbüsünü makul bir gerekçeye bağlıyorsan, bu linkte bulunan insanların da makul gerekçeleri var demek zorunda kalırsın. Halbuki hem Hz. İbrahimin davranışının, hem de bu linkteki insanların davranışının tek bir ortak açıklaması var: Şizofreni. Saygılar.
  24. "Sen yenisin galiba?" der ve arkadaşın bisküvisindan alır BranSlapper Hoşgeldin. Saygılar.
  25. Bunu söyledim zaten.. Semitik dinlerin "şeytan tanımı" dışına çıkamazsın diyorsan, Zerdüştlük ve Yezidilik'teki şeytan yanımını kullan. Saygılar.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.