Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KesKiNkAleM

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    995
  • Katılım

  • Son Ziyaret

KesKiNkAleM tarafından postalanan herşey

  1. Kuveyt, tamda senin söylediğin gibi Amerika'nın o bölgeyi kontrolü altında tutmak için var ettiği bir oyuncak devlet. Bana göre olası Kürdistan Devleti kurulması mümkün olursa da oda Türkiye'nin güneydoğusunu Abd'nin kontrol altında tutacağı bir oyuncak devlet olacak. Akp iktidara geldikten sonra bir kısım Arab şeyhleri Türkiye'de bolca arazi satın aldılar, mülk aldılar, kamu malı aldılar. Arab sermayesi ile faizsiz kazanç adı altında yıllar önce tanışan Türkiye nedense bu sermayeden hiç kar edememiştir. Bankalarının adı faizsiz finans çok komik, kar payıymış, sistem aynı tanımlama değişik. Yani bir nevi akbabaya kartal kostümü giydirmek. Kıbrıs'ta Talat yönetimide Arablarla yakın temasta bulunuyor, zaten Talat sadece Türkiye Cumhuriyeti ile arayı gergin tutmakta. Arablardan gelecek sermayeden bir kısım tabaka dışında hiç kimsenin kar edeceğini sanmasınlar. Göz boyamak, ben yaptım oldu demek çok kolay. Ama tabi bu yemi yemeyenlerde var.
  2. Ailelere gelmemiş aileler sorunun bir parçası arkadaşım. Hiç mi dikkatinizi çekmiyor aradaki fark. Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
  3. Ne zaman konu Ak partiye gelse siz ortaya laikliği atıyorsunuz, Ak partinin yürütmekte olduğu tehlikeli politikayı eleştirenlere karşı takındığınız tutum belli. Ama pardon siz Akp li değildiniz unutmuşum. Din ile devleti birbirinden ayıramadık ki, yetsin. Ama velakin devlet dine hangi anlamda müdahale ediyorda siz hangisinden rahatız oluyorsunuz? Din eğitimini sivillere bırakalım diyorsun yani, peki kontrolü kim sağlayacak? Yasaklar nedensiz oluşmuyor arkadaş, yasaklara neden olan etkenler çok fazla. Devlet kutsal değildir ama önemlidir çünkü devlet millet için vardır, eğer devleti yönetenler milleti düşünmüyorsa o zaman devlet başındakiler görevini yapmıyor demektir.
  4. Arkadaşım söz konusu olan din olunca ne oluyor? Dinle alay eden mi var, "Akp ile ilgili ayet mi arıyorsun" demekle dinle alaymı ediliyor? yoksa din sizin için bir tabu mu? yani inancınızı onu tabulaştırarak mı yaşıyorsunuz yoksa aklınızı kullanarak mı? Ben sizin ilk şıkka göre yaşadığınızı tahmin ediyorum. Çünkü görünen o ki sizde hayatının merkezine dini koyanlardansınız. Hayal ettiğiniz ülke dinle yönetilen bir ülke. şimdi bütün bunlara karşı geleceksiniz ama burada görünen budur. Bu ülkeyi tarikatler yönetemez, yönetemeyecek. bundan sonra ki yorumunu tahmin ediyorum, Türkiye'yi tarikatler mi yönetiyor? diyeceksin şimdi den söyleyim biz farkındayız, siz farkında mısınız?
  5. Yok yok öyle değil tam alakalı oldu, ******************************. o yüzden artık sana anlatma derdine son veriyorum, bu boşa kürek sallamak oluyor. ya bişey sorucam sen ne bekliyordun Allah kitabında Akp ile ilgili ayet mi istiyorsun? kimler ne yapıyor ne yapmıyor ortada. görmesini bilmek yeterli. Atatürk ve onun ilkeleri ile büyük çaplı sorununuz olduğu aşikar tek karşı atağı burdan yapmaya çalışıyorsunuz ama olmuyor tabi. birde Akp savunucusu olsanız ne olacak bilmem ki? bir hikaye. İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... Trene binerler ve kompartımana çekilirler. Ertesi gün, yaveri, Atatürkâün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri: "Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz", der. "Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım kalktım", der. Yaveri: "Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik", der. Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir: "Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyuması". ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ; HALA UYANAMADIK ?
  6. Kuran'ın kendisi O'nun ayetlerini kendi emelleri için kullananlara delildir. Her türlü düşünce çarpıtılabilir kullanılabilir ama din en başta. Neden mi dersin, çünkü din duyguya dayalıdır, dindarlar duyguludur, Allah'ın adını kullananlar da bunu çok iyi bilirler. Nedense tarikatler ve aşiretler hep para ile döner, ekonomik sıkıntı çekmezler. Ve din böyleleri için en kolay ve en etkili çıkar kapısıdır. Bir müslümanın yaşam şekli onun aynasıdır. Müslümanın kalbi bütün insanlığı kucaklar ve vatan millet konularında hassastır. Yalan, iftira, haram, elindeki gücü kötüye kullanma, yetim hakkı yeme, kul hakkı yeme, gizli ve açık bölücülük yapma müslümanın kitabında yazmaz. Zaten Allah'tan korkan bunları yapmaz. Eğer bu özellikleri taşıyorsa o tehlikeli bir aldatıcıdır. Farkında olanlar dışında bir kısım insan onların dilindeki salavata aldanır. Diğer söylediğiniz kollanılması müsait olan ilkelerde de yöntem aynıdır, bu fikirlerin özü bellidir kim aksini söylüyor ve uyguluyorsa o yalancıdır. Kim savunduğu ilkeye bağlılık gösteriyor ve hayatında uyguluyorsa o doğrudur. Görüntü ve uygulama arasında ki farkı ve şaibeli yaşamlarda ayrınlıları fark edebilmek erdemdir. MÂİDE SÛRESİ(42) Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever. MÂİDE SÛRESİ(41) Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla "İnandık" diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, yalan uydurmak için dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler: "Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun. O verilmezse sakının." Allah kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir.Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır. BAKARA SÛRESİ (10) Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır. ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ (167) İki topluluğun (ordunun) karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah'ın izniyledir. Bu da mü'minleri ortaya çıkarması ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi.Onlara (münafıklara), "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin" denildi de onlar, "Eğer savaşmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik" dediler. Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi bilmektedir. NİSÂ SÛRESİ(142) münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar.
  7. Sayın Politika Herşeyi adım adım ve kansız dayatıyorlar. Bir zamanlar Erdoğan'ın lideri olan Erbakan hoca ne demişti? Kanlı mı olacak kansız mı olacak? Cumhuriyet ve onun kazandırdıkları elimizden birer birer kayıyor. Söylediğiniz gibi halk seyrediyor, bugün vatandaşın birisi bana dedi ki, ya her şey ucuz bak bu zam yapmadı.(!)Türkiye'nin geleceği satılmış ama bizim kukla medyamız bundan bahsetmiyor ve vatandaşımızın bir kısmı uzun zamandır zamla yaşadığı için bu sahte ekonomik düzenle hiç bir şeyi fark etmeden, öğrenmeden, hatta umursamadan izliyor. Tecihini tam bağımsızlık ve Cumhuriyetten yana yapan şimdiki Cumhurbaşkanımızın, bugüne kadar yaptığı tüm vetolar dikkat çekici mahiyettedir. Çünkü yetkileri sınırlı olan Cumhurbaşkanlığı makamı ancak veto yöntemi ile dikkat çekebilmektedir. Eğer Tayyip Erdoğan köşke çıkarsa veto engeli ortadan kalkacak, hükümet ve köşk uyumlu çalışacak.!!! Çünkü neler imzaya sunuldu, neler geçirildi ancak yasalaştıktan sonra öğreneceğiz. Oda kesin değil tabi, hiç öğrenemeyede biliriz. Selametle
  8. İnsan, hayatı ancak onu düşünürken anlıyor. Hayat nedir? İşte bu soruyu sorabilen başlıyor onu anlama çabasına. kimimize göre bir armağan, kimimize göre ızdırap. Her türlü duygunun içinden geçtikçe, acınında, mutluluğunda hayatın birer armağanı olduğunu anlıyor insan.
  9. Yasama, yürütme ve yargı mayısta belli olacak Köşk’ün yeni patronuna kilitlendi. Yargıtay ve Danıştay’ın boş kalan üyeleri seçilmiyor. Meclis, Sezer veto eder diye kanunları geçirmiyor. Bürokratlar, atama kararnameleri imzalanmadığı için, yeni Cumhurbaşkanı’nı bekliyor Ankara’da artık bütün hesaplar, Köşk’ün yeni patronuna göre yapılıyor. Cumhurbaşkanı Sezer’in, ardı ardına kritik atamaları onaylamaması, yasaları veto etmesi; karşılığında hükümetin, yeni atamaları, vetolu yasaları ve ucu Köşk’ün onayına uzanan kararları ağırdan alması, restleşmenin son hamleleri olarak görülüyor. İlgili kurumlar da hesaplarını Cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre yapıyor. Bunun en çarpıcı örneği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin dün, Adalet Bakanı Cemil Çiçek’le karşı karşıya gelmeleri oldu. Çiçek, TBMM’de görüşülmekte olan Yargıtay Kanunu Tasarısı’nda, üye sayılarının düşürülmesinin planlandığını gerekçe göstererek üyelik seçimlerinin yapılmasına muhalefet etti. HSYK ise Çiçek’e rağmen toplanma kararı aldı. Yasanın, Cumhurbaşkanı Sezer’in önüne gelmesi durumunda veto edilebileceği hesabını yapan hükümetin bu düzenlemeyi de Köşk seçimlerinden sonraya bırakmak istediği değerlendirmeleri yapılıyordu. HSYK süreç bu noktaya gelmeden seçimlerin yapılmasını istiyor. MÜSTEŞAR DA GELMEDİ Yargıtay ve Danıştay’daki boş üyeliklere seçim yapılması konusunda Cemil Çiçek ile HSYK arasındaki restleşme, dün doruğa çıktı. HSYK’nın dünkü toplantısına hem Bakan hem de Bakanlık Müsteşarı Fahri Kasırga katılmayınca, yeterli çoğunluk sağlanamadı. Doğal üye Kasırga’nın katılmamasına tepki gösteren HSYK üyeleri, yasal işlem yapılması için durumu tutanakla tespit etti. Zehir zemberek bir açıklama yapan HSYK Başkanvekili Mahmut Acar, Çiçek’i, yargı bağımsızlığına karşı durmak, HSYK’nin faaliyetlerini engellemek ve yargıya müdahale etmekle suçladı. Bakan Çiçek’in “seçim için gündem belirlenmesinin yönetmeliğe aykırı olduğunu” ileri sürdüğünü hatırlatan Acar, “Bu, Sayın Bakan’ın kişisel düşüncesini ve tercihini yansıtan bir değerlendirme. Bundan sonra da salı ve perşembe günkü toplantılarımızı sürdüreceğiz. Öncelikli gündem maddemiz seçimdir” diye konuştu. Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın görevleri arasında, Kurul toplantılarına katılmanın da bulunduğunu söyleyen Acar, bunun “Anayasal bir görev” olduğunun altını çizdi. HSYK’nın geçen haftaki toplantısında Yargıtay’daki 23 ve Danıştay’daki 6 boş üyelik için bir sonraki toplantıda seçim yapılmasına ilişkin iki önergenin oy çokluğuyla kabul edildiğini belirten Acar, bu kararın Müsteşar Kasırga’nın karşı oyu ile alındığını anımsattı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in neye dikkat çekmek istediği ortada. Haksız işlem ve siyasal nitelikli atama. !!! Tamda Recep Tayyip Erdoğan'ın sevdiği gibi. Dilediğini dilediği koltuğa yerleştirmek ve kadrolaşmak. Acaba gözardı edilmek istenen bu mudur?
  10. Bu ülke iki farklı kutuba bölünmüştür arkadaşlar. Birtarafta Cumhuriyetçiler, diğer tarafta Şeriatçılar. Cumhuriyetçiler sağcı, solcu, sasyalist, dindar, muhafazakar, milliyetçi, alevisi, sünnisi, olsun olmasın aynı çatı altında birleşiyor. Atatürk ilkelerine bağlılıkla diğer görüşlerini ön plana çıkartmıyorlar. Ulus Millet bilincinde olanlar bunlar. Bir taraftada Şeriatçılar. Bunlar Atatürk ilke ve inkılaplarına düşmandırlar. Cumhuriyete, laikliğe, demokrasiye tahammülleri yoktur. Ancak dillerinden hiç düşürmezler. Bunlarda mezhepleri ne olursa olsun, şii olsun, sünni olsun ve hatta Kürt olsun aynı derdin peşinde. Bölücülük. Laikliği tartışırlar çünkü dertleri laik olmak değildir, demokrasiyi tartışırlar, çünkü demokrat değildirler, zihniyetleri aşiretlik, tarikatçılık, ümmetçiliktir. Bunlar aslında dindar da değildirler. Din bunlar için amaçtır. Çünkü din ile diller bağlanır, insanlar susturulur, dilediklerince düzenle oynarlar. Baskıcıdırlar, müdahalecidirler onlar gibi olmayanları başka yerlere koyarlar. Şimdi bazı arkadaşlar buraya ayetlerden örnekler vermişler. Ben onlara soruyorum. Din ideoloji midir, buna izin verir mi, din insanları bölmekten mi yanadır, birleştirmekten mi, din haram yemeye izin verir mi, din insanların duygu ve düşüncelerini sömürmeye izin verir mi? Peki dini kendi kişisel ve örgütsel çıkarlarına alet etmek isteyenler bunları yapıyorlar mı yapmıyorlar mı? Recep Tayyip ve arkadaşları servetlerine servet katıyorlar ve bu değirmenin suyu nereden geliyor? Başbakan oğluna gemi almış, alır tabi neden almasın ama nasıl almış? İmam hatipli başbakan hangi servetiyle bunu aldı? Devleti yönetenler her zaman halka hesap vermek zorundadır, halk bu yetkiye ve hakka sahiptir. Bir buğday tanesinin vebalini yüreğinde hisseden Hz. Ömer nerede bunlar nerede? Sürekli dini dillerine dolayıp dindar görünenler!!! nerede Hz. Ömer'in adaleti? Selametle
  11. ya sizi cehenneme biz göndermiyoruz ki Allah gönderiyor. bizim buna yetkimiz yok. din adına savaş vermiyoruz onu siz yapıyorsunuz dinle savaşıyorsunuz. e buda zor olsa gerek.
  12. değerli politika buradada hemfikiriz ne mutlu bana. şahsen sizin hakkınızda yanılmadığımı her alanda görüyorum. evet dostum kadının sözü ağır geliyor kendini kadından üstün görenlere. altından kalkamadıklarında hakaret geliyor. Allah'tan korkan değil bir insanı başka bir canlıyı incitmez ama gelin görün ki başkalarına yaşam hakkı tanımayanlar var. annesinden, kardeşinden, karısından başka diğerlerine her yakıştırmayı yaparlar. onlarında bir ailesi, anne babası, evladı olduğunu düşünmezler. sonra kadın erkek dost olamaz derler. kadın ve erkek dost olur ama hepsi değil. kendini bilmezsen başkasını hiç bilmezsin. Karadenizlilik bu değildir bari güzel bölgemizi temsil etmesinler. karadenizde kendini ve ahlakını geliştirmiş insanlar çarşı pazarda kendilerinden yaşlılara anne diye hitap ederler, tanımadıkları genç hanımlara bacım diye hitap ederler.
  13. örneğin sizin gibi düşünmeyenlere ve fikirlerine saygı duymayı gösterenilirsiniz bu sizin için kolay olmaz sanırım. başka ne işlerle uğraştığınız beni ilgilendirmiyor sizi buradan tanıyorum ve kişiliğiniz hakkında ancak buradan fikir sahibi olabilirim.
  14. bugün burada yazılanları görmedim ama haberini aldım benimde adım geçtiği için konuya dahilim sevgili sardunyam'ın özverisine teşekkür ediyorum bizim yüzümüzden rencide oldu kendi adıma özür dilerim. bak arkadaşım mertlik bir forumda bir hanıma hakaret etmek değildir. o hanımı nasıl zor bir duruma soktuğunu bilmen gerekir. insanların birbirini sevmesi çıkara dayanmaz. sevginin kendisi çıkarla çelişir. mertlik bu yaptığın mıdır? birbirine dost diyen insanları karalamak mıdır? ardında başka mana aramak mıdır? kişinin fikri ne ise zikri oymuş. ben 36 yaşında biriyim hayatım boyunca insana senin baktığın gibi bakmadım hele kadınlara asla. bir kısım erkekler erkekliği başka bir şey ile kanıtlanacak sanıyorlar delikanlılık böyle olmaz. mertlik arenada olur. mertlik onu gösterende bulunur. aile terbiyemiz ve aldığımız eğitim farklı olduğu için anlaşamıyoruz. sen başka yerden bakıyorsun. kendi kadının dışındaki diğer kadınları başka gözle değerlendiriyorsun. bu anlayış insanımızın bir kısmında mevcut. namus kavramları önce insanın beynindedir. önce beynini temizlemeli sonra kalbini.
  15. Yaratan ya da O'na inanan nerede küfürler yağdırmıştır.? Allah'a inananları alay konusu yapmak isteyen onların görüşleri ile alay eden kendi fikirlerini dayatan zihniyet bozguncudur. Fitnecidir. Sözde inançla ilgilenmez ama nedense inançtan başka meseleye eğilmez. Daha sonra da fikir ve yaşam özgürlüğünden dem vururlar ancak uygulamada buna tanık olmasınız. Boş sözlere karnımız tok ben icraat görmek isterim.
  16. İran asıllı araştırmacı kadın yazar Lale Bahtiyar, Nisa suresi 34. ayette erkeklere eşlerini dövme hakkı verilmediğini, ayetin yanlış tercüme edildiğini söyledi. New York Times "İslam dünyası bu ayeti tartışıyor" diyerek tartışmaya yer verdi. 2 yıllık çalışmanın ardından Nisa Suresi 34. ayete gelip bu ayette yazanları okuyunca çalışmasını noktaladığını anlattı. "ya bu ayetin farklı bir anlamı var, ya da ben bu tercümeyi daha ileri götüremem diye düşündüm" dedi. Allah'ın savaş dışında bir insana zarar verilmesine izin vermediğine inandım bu yüzden araştırmaya başladım. dedi. Bahtiyar 3 ay boyunca bu ayette bulunan "daraba" adlı kelimenin anlamları üzerinde çalıştı. Ve yaptığı araştırmalar sonucunda "daraba" kelimesinin vurun deği uzaklaştırın anlamı taşıdığı sonucuna vardı. Yaşar Nuri Öztürk'te aynı görüşte. "Bu ayette fadribu kelimesi Kuran'da kullanılan anlamlarından yalnız bir tanesiyle kayıtlanmış ve emirden hep dövmek çıkartılmıştır. Bütün tevilleri ve yorumlarını kadın aleyhine yapan yaklaşımlardan zaten başka bir şey beklenemezdi. Oysa ki kelimenin diğer anlamları, ayetin amacını ve düzenlenen konunun maksatını çok daha doyurucu biçimde önümüze koymaktadır. İşin esası şu ki, Kuran bir çok yerde sergilediği kelam mucizesini burada da sergileyerek, bir tek kelimeyle bir kaç altarnatifi birden vermiştir." Dyanet Başkanlığı da aynı görüşü savunarak "kadın dövmenin mazereti olamaz" ifadesine yer verdi. Güncel dini konular istişare toplantısı sonrası bu açıklama yapıldı. Yani Kuran'ı tercüme eden kişi hangi anlamı kullanmak istiyorsa bu insiyatifini kullanıyor. Oysa İslam'ın özü şiddete ve kasıtlı darbeye karşıdır. Dinin içeriği merhamet ve sevgidir. Üstelik bu ayeti yorumlayanlar hiç düşünmezler mi, bu darbenin şiddetini kişi kendisi mi ayarlayacak? Ya elinin ayarı kaçarsa ya istenmeyen durumlar söz konusu olursa. Medeni insanlar zaten kadına şiddet uygulamaz ama bu dine mensup cahil insanlar ayeti böyle algılayınca kendilerine böyle bir hak verildiğini düşünürler. Kuran tercüme etmek büyük özveri ve incelik istiyor her Arapça bilen Kuran'ı çeviremez. Önce Kuran'ın öz dilini ve mesajını kavramış olmalı. Bu sorumluluk çok ağır. Vebalide ağır olur. Hiç kimse hele çağımızda eğitimli kadınlara bunu anlatamaz. Allah erkeğe kadını dövme yetkisi vermiştir denilince kadının gönlü incinir. Allah merhametlidir, merhamet edenleri sever. Bu ayet Kuran'da sıkça geçer. Tıpkı bir erkeğin dört kadınla evlenmesine müsade verildiğini idda edenler gibi bu ayetide kendi emellerince kullanmak isterler. Kullananlarıda görüyoruz. Örneğin çok eşlilik Arablar için normal bir düzen sayılırken çok eski çağlardan beri Türk'ler çok eşli yaşamamışlardır. Orta Asya'dan beri kadın büyük itibar görmüştür. Kültürler arası farkı iyi görmek ve anlamak gerek. Kadınlara hanım sözcüğünün verilmesi bir Türk hanedanına dayanır. Çevresinde toplanan himayesindeki insanlara seslenen han. Onlara şunu anlatmış. Ben hepinizin han'ıyım, ama bu yanımda ki eşimde benim han'ım dır. Bu sözcük günümüze kadar gelmiştir. Hanımlar toplumların en önemli mihenk taşıdır, eğitilmesi şarttır. Eğitimli hanımlar eğitimli insanlar yetiştirirler. Cahil bırakılan kadın cahil çocuklar yetiştirir. Kadını küçük gören zihniyette böylelerinden çıkar.
  17. Din Nedir? Başlığın içeriğine dönelim yoksa bırakmayacaklar! Din Yaratıcı Kudret'in Kadir ve Hakim olan Allah'ın yarattığı insana kendi varlığını bildirmesidir. Bunu bildirir anlayacağı dille nasıl var ettiğini açıklar. Ve kurduğu sisteme uygun bir yaşamı deneyimlemesi için yol gösterir. Dinin asıl mesajı İlahi yol olmasıdır. İyiye, güzele, doğruya, sevgiye yöneltir. Bütün şiddeti bozgunculuk yapanlaradır. Fitnecilere, Allah'ın ayetlerini çarpıtanlara, insanlara kötü mesajlar verenlere, yoldan çıkaranlaradır. Şimdi kimlerdir bu yoldan çıkartanlar insanların içinde yer edinen ve kendi fikriyatlarını ve inkarlarını diğerlerine aşılamaya çalışan ve Allah'ın yolunda gidenleri o yoldan saptırmak isteyenlerdir. Bunların asıl amacı kargaşa çıkartmaktır. Şimdilik bu kadar. Selametle
  18. doğru tespit
  19. Konuya dönelim ne dersin sevgili taurusmutis, Dostum. Gerçek arkadaşlık nasıl olur? Gerçek arkadaş kimdir? Sevdiğini bırak... Geri dönerse senindir dönmezse zaten hiç senin olmamıştır... Yıllar önce duyduğum bu cümleyi defalarca tekrarlamama rağmen, derin anlamını sanki ilk kez duymuş gibi hissediyorum. Sevilen kelimesi sadece aşık olunan, eş olan kişi için geçerli değil... Pek çok sevgi çeşidini ve pek çok sevileni kapsıyor… Bunlardan biri de dostluklar... Soruyorum kendime gerçek arkadaşlık nasıl olur? Gerçek arkadaş kimdir? Peki ya ben birisine hiç gerçek bir arkadaş olabildim mi?Cevaplaması zor olan sorular... Uzun bir düşünme süreci sonunda bazı çıkartmalar elde ettim, ama doğruluğunu ancak zaman test edecek.Klasik dostluk tanımlarına girmeye kalkarsam, yanılma şansım çok yüksek... ki bunca yıldır düştüğüm yanılgıların bir nedeni de olayın, biri yüzeysel diğeri derin olmak üzere iki taraflı anlamı olması... Şimdi anlıyorum ki, Dostluk oturup saatlerce konuşabilmek, konudan konuya uçar gibi zıplamak, fikirleri tartışmak değilmiş.... Dostluk, onun ihtiyacı olduğunda sessizce onu dinleyebilmekmiş... Dostluk, O'na kendi bakış açımı göstermek ve onun farklı bir görüş kazanmasını sağlamak değilmiş... Dostluk, ne kadar ters olursa olsun, O'nun gözleri ile bakmayı başarabilmek demekmiş... Dostluk, dostun bir yanlıştan öbür yanlışa adeta sürüklenircesine giderken, O'na dur demek ve hata yapmasını engellemek değilmiş... Dostluk, O hata yaparken, acı çekerken ve sonucunda tecrübe kazanırken bu süreçleri onunla birlikte yaşayabilmek demekmiş... Dostluk, O'na neyin doğru olduğunu söylemek değilmiş... Dostluk, Onu kırmadan saygı ile dinleyebilmek ve söylediklerini eleştirmeden anlayabilmek demekmiş... Dostluk, O'nun duygularını hiçe sayarak, katı dürüstlük demek değilmiş... Dostluk, bazen O’nun duymak istediğini söylemek demekmiş… Dostluk, O'nun adına karar vermek demek değilmiş... Dostluk, O’nun ne istediğini öğrenmek için çaba sarfetmek demekmiş... Dostluk, O'nu aynı ruhun parçası gibi benimsemek değilmiş... Dostluk, O'nun tecrübesine, duygularına, düşüncelerine, kararlarına, isteklerine, hayallerine saygı gösterebilmek, farklılıklarını görebilmek demekmiş... Dostluğu tanımlayan ve yapılması gereken bir kurallar listesi yokmuş... Çünkü yapılan herşey doğal olarak kendiliğinden olurmuş...eğer olmuyorsa, o zaman dostluk zaten yokmuş...
  20. Gün ağarırken Tek başıma oturmuşsam Henüz daha gözlerimi Bir an bile yummamışsam Sen yoksan yine Bense yorgun ve yalnızsam Hele bir de, bir de canım Hasretine kapılmışsam Ve gözümde tütüyorsan buram buram İşte o an bir fırtına kopar Sanki o an yer yerinden oynar Hoyrat bir rüzgar eserken Sallanan gemi misali Sallanır durur içimde dünya Son ışıkları Sönüyorsa sokakların Yeni bir gün giriyorsa Penceremden yavaş yavaş Sen yoksan yine Bense suskun ve bitkinsem Hele bir de, bir kadehin Gölgesine sığınmışsam Ve yılların hesabını şaşırmışsam İşte o an bir fırtına kopar Sanki o an yer yerinden oynar Kül rengi bir akşam vakti Kaybolan gemi misali Kaybolur gider gözümde dünya İşte o an bir fırtına kopar Sanki o an yer yerinden oynar Bir koca çınar dalından Savrulan yaprak misali Savrulur gider güzelim dünya
  21. Kah orada kah burada geçti günler mevsimler Nerde akşam orda sabah gezdim durdum derbeder Senden önce hiçbir şeyin kıymetini bilmeden Senden önce hiç kimseyi böylesine sevmeden Birtanem söyle canım ne istersen iste benden İstersen geçsin hayat bayramlarla, seyranlarla İstersen gelsin bahar sümbüllerle, salkımlarla İstersen dönsün dünya cümbüşlerle, çalgılarla Birtanem söyle canım ne dilersen dile benden İstersen dost olalım göklerdeki turnalarla İstersen evlenelim davullarla, zurnalarla İstersen çınlatalım dört bir yanı şarkılarla Yer yüzünden, gök yüzünden, benliğimden bir haber Nerde akşam orda sabah gezdim durdum derbeder Erol Evgin
  22. İnce Cam Kırıkları Üzerindedir Kalbin Gözlerin gökyüzüne ihanet ediyorsa Hâlâ nazlı kuğular kuşatmışsa aklını Belli ki bir kelebek bekliyor avuçların Bırak bir bedestene gizlini ve saklını Bir kelebek bekliyor parmak uçlarında aşk Bahar şimdi şahmeran tozudur; savrulacak Su yüzünü sonsuz bir hicrana çevirince Umutların yeniden ve sessiz kırılacak İnce cam kırıkları üzerindedir kalbin Kan sızıyor ruhundan ömrünün taşlarına Gül kurusu ân bile kalmasın sadağından Atlasını kirleten melâl ayyaşlarına Neden kaçıyor artık bilmiyorsun ülkenden Kanatları yalnızlık burcuna yükselecek Vuslat ah ü zârını bir gün duyunca senden Belki konar göğsüne bu muazzam kelebek
  23. Kelebek uçuşup dursan da pastel renklerde hÜzÜn makamındasın aynanda ``Dante gibi ortasında`` değil bıçak sırtındasın ömrÜn sabi sÜbyan toyunda deli bal zerresidir damlayan koynuna ki ölÜ su çırpıntısında pepe aşklar yanılsamasıdır elde kalan yaşamın yanlış ucudur maviyi bilmeden aramak maviyi çÜnkÜ bir bohem aryadır bahar sus ufka bak gÜneşin sanal gölgesi bir gıdım ot mÜrekkep rıha aciz söz bitti susku konuşuyor ayın riyasız yÜzÜ özlemde şimdi uçma zamanı Mehmet Bardakçı
  24. merhaba sevgili marcus forumda bulunduğum sürece ve karşılaştığımız kadar fikre sahibim hakkında. ama bunlar seninle ortak düşüncelerimiz olduğunu bana gösterdi. meselelere yaklaşımımız çok benzer. gerçekçi ve dürüst tavrınızı takdir ediyorum zamanımızda insan buna pek rastlamıyor gördüğümüz genelde duyarsızlar ya da başka amaç güdenler. kendimizle paralel düşünceye ve inanca sahip insanlarla fikir alış verişinde bulunmak benim adıma keyif. sizi tanımaktan memnuniyet duyduğumu bilmenizi isterim. selametle arkadaşım
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.