Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

KesKiNkAleM

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

KesKiNkAleM tarafından postalanan herşey

  1. Kuruluşundan geldiği bugünlere kadar bütün evrelerinde şaibe bulunan, değişerek geliştiklerini ifade eden ancak bu değişimlerin bir gelişme değil bir aldatmaca olduğu açık ve net olan Ak parti bir siyasal islam partisidir. Adamlar dün kendi ağızları ile Kemalist düzeni yıkacaklarına dair yeminler ediyordu. Şimdi başka şeyler üzerine yeminler ediyorlar, bu yapının neresi güvenilir? Yazık ki, bu adamlar İslam dini üzerine siyaset yapıyorlarken en çok dinin kendisine zarar verdiler, saf duygularla inanan insanları yıllarca aldattılar ve bazı insanlarında dinden soğumasına sebep oldular, bunu vebali çok ağır olacak. Küresellik aldatmacası bir tuzaktır, küreselleşmenin asıl adı sömürgeleşmektir. Avrupa Birliği denilen sözde birlik bile küreselleşmemiştir, o birliğe bağlı her bir ülke kendi ekonomisini kendisi yönetmektedir. Türkiye'nin kaynakları ve insan gücü kendisine yetebilecekken bu küreselleşme yalanına alet edilerek ekonomik anlamda büyük bir ambargoya tabi tutulmaktadır. Ak parti kapitalist sisteme ayak uydurmakta zorlanmaz üstelik onlar o düzenin savunucularıdır. Ama kapitalizmin sancıları bütün dünyada binlerce insanın açlığına, adaletsizliğe, sömürgeciliğe, kaynakların ve sermayelerin yabancılaştırılmasına (özellikle bir kaç şirket tarafından) etkendir. Amerika dahi kapitalizmin dar boğazına girmiştir, ortadoğunun kaynaklarına göz dikme sebebi budur. Yalanlar üzerine kurulu bir partinin bu ülkeye vereceği hiçbir şey yok aksine bu ülkeden alacağı çok şey var. Adaletsizlik ve Kalkınamama Partisi bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaket ve onların o şovenist ağızlarının payı çok yakında verilecek. İslam dinide bu şarlatanların elinden kurtarılacak, laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye yoluna kaldığı yerden azimle devam edecek. Kemalizmin ilkeleri bu ülkenin geleceğinin tek garantisidir, bundan yüksünenlerde olacak elbette, onlar dünde vardılar ve bir asalak gibi yarında var olacaklar, ülkenin zayıf düştüğü anlarda mikroplarını yaymaya devam edecekler. Ancak Allah dün bu milleti Kurtuluş Harbinde yalnız bırakmadığı gibi, Mustafa Kemal'e ve yanındakilere güç ve azim verdiği gibi o yolda olanlarıda yalnız bırakmayacaktır. Bu millet dün sırtındaki bu din baronlarını silkinerek attığı gibi bugünde aynısını yapmaya kadirdir. Hiç kimse vicdanlara kilit vuramaz. Selametle
  2. Adı bende saklıya bu çiçek (.........) almasanda bu senin
  3. Ilımlı İslam fikrinin asıl merkezi Vatikan'dır. Malumunuz üzre Papa ve Fethullah dinler arası dilaloğun fikir babalığını birlikte yapmışlardır. Ve bu diyaloğun merkezi olarak Türkiye seçildi. Biz Müslümanlar yani dinini siyasete alet etmeyen sadece vicdanlarında yaşayan Müslümanlar zaten diğer insanlarla düşman değiliz, ne hristiyanlar ne de yahudilerle bir alıp veremediğimiz yok olmadığı için dinler arası dilaloğa ihtiyacımız da yok. Papa ve Fehhullah çok iyi birer din adamı iseler dünyada ki aç çocuklar için birşeyler yapsınlar, Irak'taki savaşı durdursunlar, geri kalmış ülkelere medeniyet götürülmesine ön ayak olsunlar. Olmazlar değil mi? Çünkü bu kapı rant kapısı ve ne din ne insanlık, ne insanlık onuru ve barış umurlarında değil. Din böylelerinin elinde güçlü bir silahtır. Bu silahla kitleleri sürükler ve onları birer askere dönüştürüler. Onlardan birer cani ve şarlatan var ederler. Fethullah tv ekranlarında ******* ağlayarak kandırdı milyonlarca insanı, beyinleri ele geçirdi ve adım gibi eminim ki müslümanlığa hiç hizmet etmedi. Türkiye'de bu oyunu bozacak insan sayısı çok kimsenin gücü Kemalizmi yok etmeye yetmeyecek. Şairin dediği gibi biz atları rüzgar kanatlılar, biz bir ölüp bin doğanlar, bir Mustafa Kemal ölür bin Mustafa Kemal doğanlarız.
  4. Bravo arkadaşım
  5. Gözlerimiz Gözlerimiz şeffaf temiz damlalardır. Her damlada demire can veren dehamızın bir küçücük zerresi vardır.. Şeffaf temiz damlalarıyla gözlerimiz bir umman içinde o kadar birleşti ki, kaynıyan suda buzu nasıl eritirsiniz, işte biz de birbirimizde öyle kaybolduk. Yükseldi gözlerimizin şaheseri demire can veren dehayı bulduk. Şeffaf temiz damlalarıyla gözlerimiz, bir umman içinde birleşmeseydi eğer, her zerre dağılsaydı başka bir yere, dinamolarla türbinleri çiftleştirerek, çelik dağları suda kof bir kelek gibi döndüremezdik.. Ve gözlerimizi yakan gecenin ateşini şamasız kibrit gibi söndüremezdik..
  6. Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum kökten dallara yürüyen sular gibi yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir dağların esmer ve yaban telaşından kurtula diye torna tezgahlarında demir. Yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri kanla dolar pazuları tarladakinin hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri. Bu şiiri çok severim Sevgili Diloş, sanki bilirmişsin gibi bana bunu armağan etmişsin, teşekkür ederim
  7. Suheda, sen kendi gözünle karar vereceksin diye %65'in güvenmediği bu adamın neyini deneyeceğiz sevgili Suheda. Üstelik denenmemiş bir adamdan söz etmiyoruz Abdullah Gül'den söz ediyoruz. Dünün RP'li, bugünün Akp'li, yani dünün milli görüşçüsü, bugünün irticacısı olan adamdan. Neyini deneyeceğiz, nesine güveneceğiz. Bu adam gökten zembille inmedi geçmişi belli, bunu bilen için onun yarınını bilmek zor değil. İrticacıya Cumhuriyet emanet ediyoruz, kurda kuzu emanet eder gibi. Kurdun neyini deneyeceğiz gözünün ne kadar aç olabileceğini mi? burada bir parti sloganı atılmıyor bu konuya Chp'liler tepki veriyorlar diye suçlanabilirmiyiz? o zaman nerede diğer partiler diye sorarım? Nerede bu ülkenin ülkücüleri, milliyetçileri, neredeler? Ben Chp'liyim, bu olaylara tepki veriyorum, Chp'li olduğum içinmi ciddiye alınmayacağım yoksa ülkesini seven ve en az senin kadar şehit cenazesi görmekten usanmış bir insan olarakmı değerlendirilmeliyim. Ne bu din birilerinin tekelindedir, nede şehitler bir kesimin şehitleridir. Bu Cumhuriyet ve bu toprakları gibi hepsi bize ve onları sevenlere aittir.
  8. Kanal 7'nin Almanya'da Deniz Feneri Derneğinden ve Yimpaştan aldığı paralar insanların saf duygularının iyi niyetlerinin kimlerin siyasi emellerine ve kanallarına aktarıldığıda ilgilendirmez o aymazları.
  9. Bundan sonra ki Nevruz'ların birlik ve beraberlikle ve bütün Türk Milletinin barış içinde geçirmesini diliyorum. Adına yakıştığı gibi bahar bayramı baharı çağrıştırsın artık, bölücülerin propaganlarını değil.
  10. Çağ değişiyor, dünya nereye koşuyor biz nelerle uğraşıyoruz? Bir hiç uğruna nelerden vazgeçiyoruz, neler kaybediyoruz?
  11. Sevgili Suheda Evet haklısın, biz sindiremiyoruz bazı şeyleri. Bizi yıllardır kandırmış bu zihniyetin hala bu kandırmacaya devam etmesini. Amerikan oyuncularının ülkemde dini dejenere etmesini, halkın onurunu ayaklar altına almasını, bizleri yok saymasını, Cumhuriyeti ve onun ilkelerini sinsice içini boşaltmalarını, bunu gördükçe bizi "dinsiz"likle suçlamalarını dini savunuyor görünüp çıkar elde etmelerini buda yetmezmiş gibi, dini oyuncak etmelerini, siyasetlerini insanların duygu ve inançları üzerinde inşa etmelerini, halkı kutuplaştırmalarını, türbanı kullanmalarını, vatan toprağını göz kırpmadan satmalarını, yağmalamalarını, gizli pazarlıklarla nice değerlerimizi alt üst etmelerini. ve daha nicelerini. SİNDİREMİYORUZ. Ülkemi tarikatler Cumhuriyetine çevirmeye çalışmaları, Atatürk'e ve onun emanetine hakaret etmelerini, sıkışınca Atatürkçü kesilmelerini, haysiyetsizliklerini, bizi AB'ye köle yapmalarını, Ab'nin sevri dayatmasına buradan maşa olmalarını, bu yollarla ve halkın inanç değerleri ile milyonlarca doları hibe etmelerini. SİNDİREMİYORUZ. Abartıyormuyuz Sevgili Suheda. Daha önce pek çok konuda hem fikirdik, bu zihniyetin biri diğerinden ayrı değil arkadaşım. RTE ne kadar sinsi ise Gül'de o kadar sinsi ve kurnaz. Benim karnım onların palavralarına tok. Adım gibi eminim Türkiye bu adamlardan çok çekecek, Türkiye bunlarla çok gerileyecek, çok şey kaybedecek, ne zaman fark edilecek. Bölündükten sonra mı? O zaman neyi geri kazanacağız, 80 yılın emeklerini çöpe atacak ve yeniden neyi kuracağız. Bu ülke bir kez daha Kurtuluş Harbi yaşamamalı. Bütün bu mücadele bunun için var. Elbette bu adamlar bugün iktidarda gerçek niyetlerini açıkça ifade etmeyecek o zaman onlara kim inanacak, ellerine dini almışlar yıllardır bununla insanları peşlerinden sürüklemekteler. Yoksa kim RTE'den ve onun gibi düşünenlerden ne bekleyebilir? Onlar bu ülkeye ne verebilir? Evet Suheda biz SİNDİREMİYORUZ.
  12. Şubatta tahmin etmiştim son anda vazgeçebilir, yerine eşinin başı türbanlı olmayan birini seçerler sanmıştım ama Abdullah Gül kadar yakın bir ikinci Akp'li vekil yok, zaten RTE'nin genel seçimlerden önce makamına vekaleten bakan Gül, Tayyip Erdoğan Siirtten seçilince (ki hala nasıl oldu bittiye getirildi anlayamadık) koltuğunu sahibine bırakmıştı, şimdi Gül yeniden vekaleten Cumhurbaşkanı olacak. Taki Tayyip bir yolunu bulup o makama yerleşmeyi planlayana kadar, ya da başkanlık yönetiminimi getirirler dersiniz bu arada? Öyle ya da böyle Tayyip'in vekili Gül yeniden vekaleten sahnede.
  13. Al RTE'yi, çarp Abdullah Gül'e çok şaşırdık doğrusu, o kadar şaşırdık ki dumura uğradık, ikisi arasında bir fark varmı? idealler aynı, söylemler aynı, duruş aynı, zihniyet aynı. ne değişti? hiç bir şey. ama birileri alkış tutuyor vay be görüyormusun adamın gözünda makam yokmuş diyenler var. makamda gözü olmayan biri hangi şartlarla başbakan oldu düşünen varmı? halka hizmet hakka hizmettir diyor, lafta, peki halka hizmet halkın içine fitne sokmakla mı oluyor?
  14. Taylan Abi Bu eklediğin yazı kaç kişinin ilgisini çeker bilmiyorum özellikle kulakları sağır ve gözleri kör bir zihniyete sahip olanlar bunlarla ilgilenmezler, birileri oğullarına milyon dolarlık ev alır, yat alır, gemi alır onunla da ilgilenmezler. Peki neyle ilgilenir bunlar mesela, sömürücülükle, kandırmacayla, al takke ver külahla, ilgilenirler, dürüstlük prim yapmıyor bu devirde, ağzın kalabalık laf yapıyormu, kabadayımısın, haklı haksız gözetmeden kendi bildiğini okuyormusun, yahu öncekilerde çalmadımı diyecekler, sanki bu zihniyetin yaptığı tek şey çalmakmış gibi, çalmak bir hakmış gibi. Haksız olduğunu bile bile sadece söyledikleri bir kaç dini espiriye kapılıp gidenler için dürüstlük, vatanpervelik önemli değil, aynası laftır kişinin, işe bakılmaz. Bir terslik var değilmi atasözünde. Aslında terslik yok çünkü olup biten bu, cehalet hat safhada ondan lafa bakıyorlar. Yazık bu dine ya, yazık bu dini kullananlara verilen itibara, yazık Atatürk Cumhuriyetinde hala bu safsatalarla uğraşarak kaybedilen zamana. Ahmet Necdet Sezer, Akp hükümetinin korkulu rüyasıydı, Çankaya'nın demir yürekli, kemalist ve aydın Cumhurbaşkanıydı, yerine önerilen kişinin geçmişi şaibeli, dünün yeşil devrimcileri, rejim muhalifleri bugünün Laik Türkiye'sinde Cumhur olmaya aday. Yazık bunca çabaya. Görün bakın bundan sonrasına bu kafalar bir zafer kazanmışcasına yola kaldıkları yerden devam edecekler. Ama o yol bir yerde bitecek, bir sıçrarsın çekirge......................
  15. Abdullah Gül bütün milleti kucaklayacakmış, R.T.E'nin gölgesinden ayrılamamış bir Cumhurbaşkanı seçiyorlar, şuan R.T.E'nin konuşmasını dinliyorum, makamda gözü yokmuş, ahh millet ayaklanmamış olsaydı o makamda nasıl gözün kalmıştı görecektik ya, geçti artık. bizim için R.T.E kimse Abdullah Gül'de o.
  16. Senin gibi bir duygu insanı için en güzel armağan bir çiçek ve bir şiir olmalı sevgili Diloş, doğumgününü tebrik ediyorum, bir yaş daha yaşandı ve bitti hayatında dilerim bundan sonraki yaşların, sana yeni umutlar getirsin. Bir Yeri Özlüyorum Tarumar duygularım dağıtırken ruhumu Ben buradan uzakta bir yeri özlüyorum Tuzundan arındırıp sahilimdeki kumu Yorgun denizlerimde suları izliyorum Bir mavi özlüyorum, hiç lekesi olmayan Bir umut istiyorum, tereddütü kalmayan Bir sevda özlüyorum, vadesi hiç dolmayan Kaderin yazısını ağıtla sözlüyorum Şu sıralar başımda sarhoşluk dolaşıyor Efsunlu bir heyecan kanıma karışıyor Fırat olmuş gözlerim, dicleyle yarışıyor Herkeslerden kaçırıp kuytuya gizliyorum Yengeç kıskaçlarında görüyorum kalbimi Kıvranıyorum heyhat, bir kurtarsam kendimi Zemberek gibi sarmış duygularim bend´imi Kaçmak istiyorum da bir imkan gözlüyorum Şahika
  17. sizde öylesiniz ne kadar güzel bir şiirdir bu, teşekkür ederim arkadaşım
  18. Ya ben utangaç biriyim mia, ne kadar hoş sözler bunlar, teşekkür ediyorum
  19. Dışını şekillendirip, beyinlerini boş bırakan kızlar çok itici geliyor.
  20. KesKiNkAleM şurada bir blog başlığı gönderdi: KesKiNkAleM's Blog
    19 Mayıs Atatürkçü Düşünce Kulübü atatürk... ölümünün üzerinden 65 yıl geçmesine rağmen fikirleri, yaptıkları ve vizyonu anlaşılmaya çalışılıyor. her fikir sahibi gibi onun da muhalifleri var. sevgi ile nefret kavramları arasındaki atatürk'ün istismar edildiği ise öteden beri konuşuluyor. ancak türkiye'deki sosyal ve siyasi şartların, atatürk üzerine değerlendirmelerin sağlıklı yapılmasını zorlaştırdığı da bir gerçek. atatürk'ün doğru ve yanlışlarıyla tartışmaya açılmasını düşünenlerin sayısı az değil. bu görüşü savunan isimlerden birisi de şair attilâ ılhan. ılhan'a göre, yeni bir atatürk değerlendirmesine acilen ihtiyaç var. atatürkçülük, kemalizm, yüceltmeler, koruma kanunu gibi konuları, atatürk üzerine yıllardır araştırma yapan attilâ ılhan ile görüştük. sonuç, atatürk hâlâ net olarak bilinmiyor. uzun yıllardır atatürk konusunda çalışma yapıyorsunuz. bu zamana kadar farklı bir bilgi ile karşılaştınız mı? farklı tespitlerim oldu. son iki seçimdir halkın bazı partileri tasfiye etmesi, bu partilerin dış politikadaki başarısızlıklarından kaynaklanıyor. milli bir politika yerine batı'nın istekleri yerine getiriliyor. bu durum mustafa kemal paşa'da farklıdır. gazi, batı ile savaşmıştır; batıcı değildir. marksizm ile atatürkçülük birbirine zıttır fakat paşa, marksizme karşı değildir. o zamanlar bolşevizm vardı ve itibar görüyordu. türkiye büyük millet meclisi'nde kurulan ilk iki parti de komünisttir; türkiye komünist fırkası ve halk ıştirak fırkası. bunlardan bir tanesinin üyesi de mustafa kemal'dir. komünist düşünce için tevfik rüştü bey'i rusya'ya gönderiyor. falih rıfkı atay, 21 mart 1931'de cumhuriyet gazetesinde bu durumu yazıyor; 'cumhuriyet halk fırkası sol bir devrim fırkasıdır. solun unsurlarını sol dışında bırakarak kendini taşlaşmak tehlikesine atamaz' diyor. bütün bunlar atatürk'ün tam bir solcu olduğunu ortaya çıkarıyor. atatürk'ün solculuğu dış politika ile mi sınırlıydı? hayır. mustafa kemal paşa bir fransız devrimcisidir. sovyet devrimcisi değildir. demokrasiyi gerçekleştirmek istiyordu. fransız devrimi olduğu zaman dünyada emperyalizm diye bir şey yoktu. fakat kemalizm hareketi başladığında dünyada emperyalizm vardı. emperyalizme karşı savaş verdiğin zaman doğal olarak ulusal bir boyuta geliyorsun. ancak buradaki mücadele daha çok kendini korumak içindi. bunun için de gazi, kuzey cenahı ruslara veriyor, sırtını ıran'a dayıyor. sadabad paktı'nı kuruyor; içinde irak, ıran, afganistan var. bir de kuzey meselesini balkan paktı ile çözmeye çalışıyor. yani osmanlı'ya bağlı kavimlerle yeniden bir birlik oluşturuyor. suriyeliler gelip 'bizi kurtarın' diyor ancak gazi, 'bizim gücümüz sadece kendimize yeter. siz kendinizi koruyunuz. sonra federasyon veya konfederasyon düşünebiliriz' diyor. ama osmanlı'nın birleştiricilik vizyonu din birliğine dayanıyordu. gazi'nin ıslamiyet’e karşı bir tavrı yoktur. suriye için 'bizim istediğimiz tam bağımsız bir müslüman suriye cumhuriyeti'dir' diyor. ancak kendisi laiktir. çünkü fransızlar o tarihlerde lübnan'ı yarı hıristiyan hale getirmişlerdi. suriye için de böyle bir çaba vardı. ıran, irak için de aynı durum geçerliydi. bir konfederasyon ortaya çıkacak, lakin ıslamiyet üzerine oturan laik bir devlet anlayışı olacaktı. başındaki güç ise türkiye. mustafa kemal paşa başından beri kurtuluşu doğuda aradı. batıyı hiç düşünmedi. ıslamiyet üzerine oturtulmuş bir laiklik anlayışı diyorsunuz. laikliğin anayasaya alınmasıyla böyle bir ihtimal ortadan kalkmıyor mu? bir çelişki var. ancak insanlar bilmedikleri için yanlış yorumluyor ve öyle tavır alıyorlar. mustafa kemal'in laiklik hareketinde ıslamiyet'e direkt olarak bir taarruz yoktur, olamaz da. laiklik türkiye'nin anayasasına 1937'de girmiştir. bu tarihe kadar parti tüzüğünde tutuluyordu. gazi'nin ölümünden bir sene önce anayasaya sokuldu. ve bunu da ısmet paşa takımı ayarlamıştır. ısmet ınönü'nün uyguladığı program daha sonra atatürkçülük olarak görülmeye başlanır. atatürkçülükle yakından uzaktan alâkası yoktur. ısmet paşa'nın yanlış tatbikleri türkiye'de yanlış bir atatürkçülüğün oluşmasını sebep oldu. mustafa kemal paşa'nın yaptıklarını, söylediklerini üç cilde sığdırmışlar. gerisini dikkate almamışlar. gazi'nin kütahya'da yaptığı konuşma 70 sayfadan fazla; ancak söylev ve demeçler'de bu 6 sayfada veriliyor. orada dine, ıslamiyet'e dair bütün düşünceleri ortaya çıkıyor. bazı gerçekler ortaya çıkınca da en çok atatürkçü olanlar sinirleniyor. çünkü, havada oldukları ortaya çıkıyor. gazi irtica kelimesini dış destekli şeyh said isyanı için kullandı. yayımlanmayan metinlerdeki bilgiler çok mu önemli? özellikle ıslami kesim için çok önemli. gazi müslümanları çok ezdi, astı-kesti deniliyor. 1950'lerde fransa'ya ilk gittiğimde, türkiye'de yeni yeni demokrasi havası esmeye başlamıştı. bu tarihlerde radyolarda, 'mevlid okutulsun mu okutulmasın mı?' diye tartışılıyordu. laik geçinen kişiler hayır bunlar kemalizme aykırı diyorlardı. fransa laik olmasına rağmen o tarihlerde bütün fransız radyolarında pazar günleri önce katolik ayini, arkasından protestan ayini, son olarak da yahudi ayini veriliyordu. bizde hâlâ bu yanlışlara düşülüyor. mustafa kemal 'irtica' lafını şeyh said'den sonra söylemeye başlıyor. ıngilizler kışkırtıyor şeyh said ve yandaşları da 'şeriat isteriz' diye bağırıyor. emperyalizm ile şeriatın iç içe geçtiğini gören ve saldırıya dönüştüren bu durum karşısında gazi mücadele etmek için irtica kelimesini kullanıyor. türkiye'de irtica kavramı çok daha geniş bir alana yayılarak kullanılıyor. dindar insanlar da aynı daire içinde ele alınıp dışlanıyor. siz gazi'nin bu kelimeyi niçin ve nerede kullandığını söylüyorsunuz. gazi'de böyle bir şey yok. ıstiklal mahkemesi isyan olursa görev alır. ısyan yoksa böyle bir şey düşünülemez. bütün bunlar ınönü'den sonra ortaya çıkan olaylar. sadece bunlar değil. bir noktaya dikkat çekeceğim ama üzerinde durmayacağım; gazi sağken masonluk yasaktı ama ınönü zamanında serbesttir. ınanç bakımından düşünceleriniz farklı olabilir, kendi seçiminizi kendiniz yapma, kendi inancınıza göre hareket etme hakkı sizindir. mustafa kemal paşa'nın başından beri savunduğu prensip budur. bugün ezan sussun diyenler var. kaynak olarak da atatürk'ü gösteriyorlar. böyle bir şey olabilir mi? ıster inan ister inanma bu bir inançtır, bin yıllık kültürdür ve saygı duymak zorunluluğu vardır. atatürkçülük ile bir doktrin olan kemalizmi nasıl bir çerçevede değerlendiriyorsunuz? kemalizm gazi'nin kendi yaptıklarıdır. ancak bütün bunlar halkın kendisinde olacak. bir doktrin olarak uygulanacak, istenilecek bir şey değildir. atatürkçülük bayrak gibi birleştirici bir simge fakat çoğu zaman iç çekişmelerin simgesi haline geliyor. ben atatürkçülüğü kabul etmiyorum. bu ınönü atatürkçülüğüdür. ben mustafa kemal paşa demek istiyorum. bir iç çekişme malzemesi yapılamaz. herkes istediği gibi atatürk'ü kullanamaz. gazi'nin demokrasiye inancı sonsuzdur. birileri onun şemsiyesi altında başkalarını ezemez, incitemez. ben böyle bir atatürkçülük istiyorum. çekişmeler istismarı doğuruyor. hatta siz bir konuşmanızda 1960 ve 1980 darbelerini bir atatürkçülük istismarı olarak değerlendiriyorsunuz. mustafa kemal paşa bunu bin defa söylüyor. ordu siyasete karışmasın diyor. gazi'yi iktidardan düşürmek için iki defa teşebbüs oluyor. gazi onlara diyor ki, ya askerliği ya da siyaseti tercih edin. demokrasilerde böyle bir şey olmaz. atatürk bir insandı, mitoloji ya da tabu değildi. onun da aşkları, zevkleri, hastalıkları ve hataları vardı diyorsunuz, hatta bu konuda bir çalışmanız oldu. neden böyle bir çaba içine girdiniz? olmayan bir adamı anlatıyorlar. öyle biri yok. böyle yüceltmeler olunca istismar doğuyor. ben hep gazi'nin insani yönlerini anlatıyorum. latife hanım'dan ayrıldığı zaman ısmet paşa'ya bir mektup yazıyor ve diyor ki; onu ankara'ya gönderiyorum, sanırım sizden ve fevzi paşa'dan aracı olmanızı isteyecek. fakat ben kesin kararlıyım. ben ona ve ailesine karşı her zaman saygılıyım. ama öteki tarafta onu hep birtakım kadınlarla dans ederken gösteriyorlar. şevket süreyya aydemir, 'tek adam' isimli kitabında 'kahraman putlaştırıldığı zaman ölür' derken, behçet kemal çağlar atatürk için mevlid yazıyor, kemalettin kamu ise şiirinde çankaya'yı kâbe'den üstün görüyor. bu gibi yüceltmeleri nereye koyuyorsunuz? bizim geleneğimizde şairler yağcıdır. bunlar da öyle abartmışlar, palavra yapmışlar. göklere çıkarıp aslan, kaplan diyorlar. bu hâlâ böyle devam ediyor. çoğu inandığı için değil meşhur olmak ya da bir yerlere ait olmak için yapıyor. bunlara hiç gerek yok. neysen o olmalısın. atatürk'ü hataları, yanlışlıklarıyla da kabul edeceksin. atatürk konusu gündeme geldiğinde tartışılan konulardan biri de 1580 sayılı koruma kanunu oluyor. örneğin toktamış ateş, 'bana bıraksalar hemen kaldırırım' diyor. sizce böyle bir kanun gerekli mi? demokraside böyle bir şey olmaz. mustafa kemal'i kanunla korumaya gerek yok. bu nasıl bir mantık anlamıyorum. bırakın insanlar konuşsun, yazsın, çizsin. herkes sevmek zorunda değil. her şey açılmalı. kurallarla yasaklarla bunlar olmaz. atatürkçü geçinenler, solcular, sağcılar, liberaller bir araya gelip yanlışlarını düzeltmeli. herkes kendisine göre yorumlayınca bir istismar ortaya çıkıyor. belgeler, arşivler sonuna kadar açılsın, kim nedir, ne değildir bilinsin. bütün bilgilerin olumlu olması da gerekmiyor. 11.10.2005 (Attila İlhan)
  21. KesKiNkAleM şurada bir blog başlığı gönderdi: KesKiNkAleM's Blog
    AN GELİR an gelir paldır küldür yıkılır bulutlar gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet o eski heyecan ölür an gelir biter muhabbet çalgılar susar heves kalmaz şatârâbân ölür şarabın gazabından kork çünkü fena kırmızıdır kan tutar / tutan ölür sokaklar kuşatılmış karakollar taranır yağmurda bir militan ölür an gelir ömrünün hırsızıdır her ölen pişman ölür hep yanlış anlaşılmıştır hayalleri yasaklanmış an gelir şimşek yalar masmavi dehşetiyle siyaset meydanını direkler çatırdar yalnızlıktan sehpada pir sultan ölür son umut kırılmıştır kaf dağı'nın ardındaki ne selam artık ne sabah kimseler bilmez nerdeler namlı masal sevdalıları evvel zaman içinde kalbur saman ölür kubbelerde uğuldar bâkî çeşmelerden akar sinan an gelir -lâ ilâhe illallah- kanunî süleyman ölür görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa / korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatli bir bombadır patlar an gelir Attila ölür BEN SANA MECBURUM Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. Attila İLHAN çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili ADIM SONBAHAR nasıl iş bu her yanına çiçek yağmış erik ağacının ışık içinde yüzüyor neresinden baksan gözlerin kamaşır oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar
  22. KesKiNkAleM şurada bir blog başlığı gönderdi: KesKiNkAleM's Blog
    İşte Attila İLHAN'dan kısa ama düşündürücü bir kaç söz : Türkiye'nin bir hain kontenjanı var, bu nüfusun yüzde 10'udur. Türk aydını dediğimiz kişi, Batı'nın manevi ajanıdır. Eğitim, savunma ve ekonomi milli olmalıdır, olmazsa Sevr gelir. Batı diye bir şey yoktur. Bu hayali bir kavramdır. Almanya Almanya'dır,Fransa Fransa'dır. Birleşik, bütünleşmiş Batı diye bir şey yoktur. Türkiye'de basın Türk değildir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.