Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KesKiNkAleM

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    995
  • Katılım

  • Son Ziyaret

KesKiNkAleM tarafından postalanan herşey

  1. Evet bu doğru evrende boşluk yoktur. Madde evrenin heryerinde bir haliyle mevcuttur. Ama bu neyi açıklar ki, maddenin herhangi bir güç tarafından meydana getirilemeyeceğini mi? Maddenin ve evrendeki bütün galaktik uzayın birbirini etkilediği, çektiği, ittiği, evrenin yayıldığı somut bir gerçeklik. Nasıl ki dünya gezegeninde yaşayan en gelişmiş canlı olan insanın maddeye herhangi bir etki etmeksizin o maddede kendiğinden bir oluşum gerçekleşmeyeceği gibi galaktik uzakdada hiç bir etki kendiliğinden oluşmaz. En basit mantıkla düşünebilen herkes bilir ki kontrolsüz bir oluşum mükemmel bir düzene sahip olamaz ve sürekliliği bu kadar uzun süremez. Sonsuz uzay boşluğunda bunca kendi halinde galaksi, gezegen, yıldız, göktaşı v.b. gibi dönen dolaşan cisimlerin bir tesadüf eseri var olarak milyarlarca yıl boyunca aynı düzen içerisinde çarpışmadan, yörüngesinden sapmadan ahenkle yayılmaya devam etmesi mümkün olamaz. şoförü olmayan binlerce aracın kendi kendine çalıştığını ve birbibine çarpmadan bir alanın içinde döndüğünü düşünmek ve bütün bunları olağan görmek hayalcilikten başka hiç bir şey değil.
  2. Evrim Bilimsel bir kanıt değildir, bir teoridir ortada bilimselliği kanıtlanmış bir sonuç yok. ama buna rağmen kanıtsız teorinin kabulu konusunda çok ısrarcı bilimselciler var. ve nedense evrimden ne anladıklarını tam olarak açıklamazlar. maddenin ilk halinden son haline kadar geçirdiği süreye evrim denir. ama bu evrim ne yaratılışı açıklamaktadır nede maddenin tam olarak ne kadar değişebileceğini açıklamaktadır. madde değişir bunu biliyoruz ama ne kadar değişir bu sürece etken oluşturan koşullar nelerdir? evrimin araştırılma konusu budur. Evrime inanarak yaratılışı inkar etmekte bilimsel değil, çünkü evrim başlangıcı ve sonucu açıklayan ve kanıtlayan bir buluş ortaya koymamıştır. Ben evrime inanıyorum öyle ise bir yaratıcı yoktur demek kişilerin kendi düşüncelerine göre bir tutamaçtır.
  3. Göktürklerden ve hatta Hunlardan bu yana Çinlilerin Türk Milletinin düşmanı olduğunu gizleyelim mi, görmemezlikten mi gelelim? Orhun abidelerindeki nasihatı silelim, göç destanın sebeplerini hatırlamayalım, bugüne kadar Doğu Türkistan’daki katliamları unutalım ve hatta günümüzün iktadırının yaptığı gibi Devlet Nişanıyla ödüllendirelim. Böyle daha mı iyi olur? Acemlerin asırlardır Doğu ve Batı Türklüğü arasında bir hançer gibi bulunduğunu bilmiyor muyuz? 34 milyon Azeri 3 milyon civarındaki Türkmen, Kaşgay ve Halaç Türklüğüne Türkçe eğitim veren bir tek okul açılmazken 400 000 Ermeniye 12 okul açtıracak kadar dost (!), Karabağ savaşında Aras köprüsünden Ermenistan’a her türlü yardımı yapan müslüman (!) Acemleri bağrımıza basalım onlar da Nizamü’lmülk’ten bu yana yaptıkları düşmanlıklara devam etsinler ne dersiniz? Yunanlıları “aramızda bir deniz\ kıyısında iki kardeş millet” olarak romantik duygularla görelim onlar da PKK ve diğer her türlü melaneti yapsınlar daha mı iyi olur? Bulgarların yüzbinlerce Türk’ü daha bundan 15 yıl evvel evlerinden köylerinden sürdüklerini unutalım mı? 75 000 nüfuslu Kırcaali’de bugün 25 000 kişi yaşamaktadır bunları hiç görmeyelim. Almanlar’ın Orta Asya ve Kafkaslar’daki menfaatlerine karışmayalım. İtalyanlar gemilerini edip de fora gelsinler bizim yeşil Bosfor’a İstiklâl Harbindeki gibi işgal kuvveti olarak yurdumuza girsinler ne mahsuru var! İngilizler, Fransızlar yurdumuzdan koparılcak toprakları Ermenilere ve PKK’ya peşkeş çeksinler ne olacak değil mi? Araplar 11 milyonluk Türk nüfusu zamanında 3 milyon Türk askerinin kanına girdi ne yapalım olur böyle şeyler mi diyelim? Sırplar, Hırvatlar Balkanlarda yaşayan Türkleri katletsinler ne olacak zaten bu Türklerin orada ne işi vardı, böyle mi düşünelim. Endülüs’ü unutalım Transilvanya’da yaşayan Hunların torunları Sekellere yapılan katilamları hiç bilmeyelim o zaman İspanyollarla, Portekizlilerle ve Romenlerle armız iyi olur. Ermeniler eski dostumuzdur, Karabağ, Hocali tarihte kaldı hele hele İstikâl Harbindeki hainliklerini biz çoktan unuttuk hatta onları biz soy kırımına tabii tuttuk mu diyelim? Medlerden geldiklerini bir kavim olduklarını iddia eden Kürtler’in sebep olduğu 30 000 şehidimizin daha kanları bile kurumadı biz bunlardan özür dileyelim, sizleri üzdük alın nereyi istiyorsanız diyelim her halde daha güzel olur! Çerkez ve Abazalar’ı Rusların elinden kurtardık alıp namuslarına sahip çıktık, yurt verdik ev verdik aş verdik ama onlar Büyük Adige diye yanıp tutuşuyorlar yıllardır içten içe Türk düşmanlığı yapıyorlar ne yapalım dünya halidir diye aldırış etmeyelim. Arnavutların biraz hürriyetlerine kavuştuklarında Sırpların bile dokunmadıkları Türkçe eğitim haklarını Türklerin ellerinden aldıklarını ise hiç bilmeyelim daha iyi olur! Lezgilerin, Azerbaycan’ın kuzeyinde müstakil bir devlet kurma isteklerinden dolayı Azerbaycan’da sebep oldukları karışıkları ve ihanetlerini Ruslar aldatmıştır abisi bunlar yapmaz mı diyelim? Gürcülerin sınırlarını Samsun’dan başlattıklarını hiç öğrenmeyelim. Çeçenler’in Mohaçkale’de Kumuk Türklerinin evlerini, iş yerlerini Vahabilik adına yağmaladıklarını ise dünyaya duyurmayalım. Bir Türk ata sözü şöyle der; “Yılan eğri akar büğrü akar, deliğine geldi mi dosdoğru akar” Hiç değilse yılanlar kadar milletimize ve ülkemize sahip çıkalım. Togan Yılmaztürk
  4. Bin yıllık geçmişi bulunan tarihi Ani Harabeleri, geçmişte defineciler ve köylülerin tahribatının ardından şimdi de Ermenistan sınırında bulunan taş ocaklarındaki patlamaların tehdidi altında. Türkiye ile Ermenistan sınırındaki Ani Harabeleri, uzun yıllar definecilerin tahribatları sebebiyle zarar gördü. Define arayanlar ve arattıranlar tarihi dokuya büyük zararlar verdi. Halk arasında yaygınlaşan "Buralarda define vardır" söylentileri yüzünden bir çok art niyetli kişi kazma ve küreklerle eserleri tahrip etti. Eserlere bugün uzaktan bakıldığında bile her tarafının delik deşik olduğu görülüyor. Duvarların yanı sıra, tavan aralarında ve hatta duvar diplerinde bile yapılan aramalarda bir çok parça kırıldı. Definecilerin tahribatlarına zaman zaman köylüler de eklendi. Harabelerin yanı başındaki Ocaklı (Ani) köyü ve çevre köylerden gelenler, taş alarak ev ve ahırlarında kullandı. Bugün bile bir çok köydeki ev, ahır ve bahçe duvarlarında bu taşlara rastlamak mümkün. ERMENİSTAN TAŞ OCAĞI HARABELERİ YOK EDİYOR Tüm bu olumsuz gelişmelere bir de Türkiye-Ermenistan sınırında bulunan taş ocağı eklendi. Yıllardır sınırın bitişiğinde Ermenistan tarafından kurulan taş ocağında çalışan ağır iş makineleri ve patlatılan dinamitlerin sarsıntılarıyla her gün yeniden Ani Harabeleri yıkılmaya devam etti. Sınırda 5 yıl önce sayısı 2 olan taş ocakları, bugün 1'i büyük 4'ü küçük olmak üzere toplam 5'e ulaştı. Taş ocaklarındaki çalışmalar, ağır iş makinalarının oluşturduğu sarsıntılar ile dinamit patlatılması, Ani Harabeleri'nde hergün bir çok parçanın yerinden ayrılmasına, düşmesine yolaçıyor. Kars Kültür ve Turizm İl Müdürü Kenan Bekis, köylülerin çok eskiden kendi yaptıkları evlerde, bahçe duvarlarında, ahırlarda kullanmak için taşları götürdükleri, bu nedenle de bilerek ya da bilmeyerek Ören Yeri'ne zarar verdiklerini söyledi. Kültür ve Turizm İl Müdürü Kenan Bekis, "Kars ve çevresinde bir dönem taş götürülmüş ama şimdi böyle bir şey yok. Taş ocaklarından da götürüldüğü Ani'nin içerisindeki köyde de öyle bir çok taş götürülmüş. Şu anda Ermenistan'daki o taş ocaklarında ise hem orada çalışan makinelerin ve bir patlatılan dinamitlerin buradaki eserlere ciddi zararları olmuş ve olmaya da devam ediyor. Türkiye çapında define aramakla birlikte, define aratarak bu tarihi eserlere çok ciddi manada zarar verilmiştir" dedi.
  5. doğum gününüz kutlu olsun
  6. kelebek geçmiş olsun dikkat et kendine bende aldım seni seven bir abin olarak. bu çiçeklerde Çanakkale Şehitlerine
  7. merhaba değerli arkadaşım sana saygı ve sevgilerimi gönderiyorum. seninde herşey gönlünce olsun
  8. Çanakkale Deniz Zaferi'nin 92. yıl dönümü, 12-18 Mart 2007 tarihleri arasında ''Zafer Haftası'' etkinlikleriyle kutlanacak, 18 Mart Şehitler Günü'nde şehitler anılacak. Çanakkale Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, 12 Mart Pazartesi günü Çimenlik Kalesi Askeri Müze önünde yapılacak açılış töreniyle başlayacak kutlama programı kapsamında, Ulu Önder Atatürk ve Aziz Şehitler anısına saygı duruşunda bulunulacak, İstiklal Marşı okunacak ve Türk bayrağı göndere çekilecek. Çanakkale Deniz Müzesi'nde, İzzet Çalışlar'ın fotoğraf serginin açılışı yapılacak. 18 Mart günü, Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk sunulmasıyla başlayacak tören, 18 Mart Stadı'nda yapılacak kutlamayla devam edecek. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Türk Yıldızları Akrotim Filosu Çanakkale Boğazı semalarında gösteri uçuşu sunacak. 18 Martta Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nda Çanakkale Şehitler Abidesi önünde yapılacak törenin ardından, Şehitler Abidesi temsili Türk Şehitliği ve Namazgah Tabyası ile Gelibolu Yarımadası'nda Tarihi Milli Parkı yollarının açılışı yapılacak. Çanakkale Deniz Zaferi'nin 92. yıl dönümü ve ''Zafer Haftası'' boyunca, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, 90. Yıl Kültür Merkezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Süleyman Demirel Konferans Salonu, Kordon ve Yat Limanı'nda çeşitli etkinlikler düzenlenecek, 10. Geleneksel Çanakkale-Ankara Zafer Koşusu ve Ergin İzci yürüyüşü düzenlenecek. (A.A.) Çanakkale Zaferinin 92. yıldönümünü kutluyoruz, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor ve önlerinde saygı ile eğiliyorum. Onların kanlarını dökerek kazanmış oldukları bu zafer bize bu Cumhuriyeti kurmayı ve yaşatmayı kazandırdı. Hakları asla ödenemez ve bugün yapılan olumsuz şeylere göz yumarak şehitlerimize layık olamayız. Kanla kazanılmış bu zafere rağmen masa başında toprak satarak ve buna türlü kılıf uydurarak, milli birliğin ve bütünlüğün zarara uğratılmasına sebep olanlara seyirci kalarak bize bir ayıp yüklüyor. Çanakkale Şehitlerine sonsuz saygı ve hürmetle ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!" Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ! Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil, Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam, Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak, Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi. Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek. Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar... Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber. Mehmet Akif Ersoy
  9. hangi çiftliklerin sahipleri bu tehlikeciler? tehlike yok diyen ve devlet, mafya, tarikat üçgeninde ihaleleri paylaşanların çiftliğimi? açılış yaparlarken besmele çekerek ve cumaları kıldıkları namazı bile reklam malzemesi yaparak ne kadar dindar !!! olduklarını göstermek isteyenlerin mi? milli bütünlüğe, halkın huzur ve refahına, cumhuriyetin bekasına dinamit koyanların mı? peygamberimize söven Ab'nin her dayatmasının altına imza atarak bu milleti ve doğacak her bireyini Ab'nin ve Abd'nin kölesi haline getirmek isteyenlerin mi? onlardan aldıkları emirlerle hareket ederek kendi ekonomisini çökerten, çiftçisinin ürettiğini satmasına kota koyan bizi açık pazar halinde bir sömürge devleti haline getiren ama asıl amaçları Anadolu Cumhuriyeti adı altında şeriati yönetim sistemi kurmak için mücadele verenlerin mi? % 24 oy almışlardır, daha fazla değil. onların aldıkları oyun yarısı kararsızların, bir kısmıda barajı aşamayanların oylarıdır. ancak bütün bunlara rağmen devleti yönetmek üzere ve herşeyden önce milli birlik ve devletin cumhuriyetinin bağımsızlığın mücadelesini vermesi gerekenlerin kendi idealleri uğruna vatana zarar vermelerine göz yumulamaz. cumhurbaşkanlığı seçimine gelince Atatürk'ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyetinin bütün anayasal düzenine bağlı olmak ve bağlı kalmak zorundadır o koltuğa oturacak olanlar. Aksi gözlemlenmiş olursa hiç kimseye bu hak verilmez. Herkesin o olmasın, bu olsun deme hakkı mevcuttur, mademki seçme ve seçilme hakkına sahibiz. Bu milletin büyük çoğunluğunu temsil etmeyen birinin olmamasını istemekte demokratik bir haktır. Demokrasi her eyleme göz yummak demek değildir. toplum sözleşmesi denilen şey 2002 yılında yapılan seçimle ve türlü vaadler ile değişerek geliştim diyen bir insanın iktidar olduktan sonra ne gibi eylemlerin altına imza attığını, neleri saman altı yaptığını, kendi halkına ne kadar yapancı olduğunu ve hiçte değişerek gelişmediğini gözlemlememizle bize verilen bir haktır. hala onu ve düşüncesini desteklemeye devam edenler ya gerçekleri göremeyecek kadar kördürler ya da maksatları aynıdır. gerçekleri görenlere ve göstermek isteyenlerede tepki verirler. demokrasi böyle durumlarda onlar için bir araçtır.
  10. doğru olanda yanlışını görmektir. yanlışta ısrarcı olmamaktır. söylediklerinizde çok haklısınız dostum, eğer bugün Ermeni sempatizanlığı yapmış olsaydı ve İsviçrede Ermeni soykırımı yapılmıştır demiş olsaydı Perinçek bugün ne kadar büyük bir kahraman olurdu ve aydın olurdu bütün bunları deneyimleyerek gördük değilmi sevgili dostum. Hatta işçi partisine fon bile ayırırdı Avrupa Birliği. belkide iktidar bile olurdu ne dersiniz?
  11. Atatürk'ün hedef göstermiş olduğu medeni ve aydınlık günlere Türkiye Cumhuriyetine ilelebet sahip çıkarak kavuşacağız sevgili politika, bizim rehberimiz Mustafa Kemal'dir. Başka isimlerle ve kahraman aydınlarla bir ilişkimiz olmaz. Mustafa Kemal'in öngörmediği hiç bir şey bizim için hedef olamaz. Ve hiç kimse ne bize ne bizim gibilere kendi düşüncelerini empoze edemez. Bizi köleleştiremez. saygılar sevgili politika
  12. haklısınız dostum saygılar söylediklerinize gönülden katılıyorum.
  13. Irkçılık nedir kimler ırkçıdır öğrendik öğrenmeye devam ediyoruz. Milliyetçilik nedir ve gerçek vatanseverler neyi destekler bu konu hakkında da kim ne düşünüyorsa açıkça ortaya koysun. Vatan adına mücadele nasıl verilir, hainler nasıl ayırt edilir, bu milleti kim *****lar kim onere eder nasıl anlaşılır, vatan bütünlüğü üzerinde içinde ve dışında eylemler gerçekleştirenler kimliklerinde TC vatandaşı yazıyor olsada ve hatta kendilerine vatanperver desede asıl önemli olan ne yaptıklarıdır, kimleri destekledikleridir. bütün enerjisini milli birliği bozmaya ve Türklüğü *****lamaya harcayanlar, olumlu tek bir söz söylemezken nasıl oluyorda vatandaş ve vataperver oluyor?
  14. keşke Perinçeğe kalmamış olsaydı ama şimdi kendisi bu gayreti gösteriyorken yarın bizi ***** eder bu adam demek pek yerinde bir açıklama olmuyor. bu konu üzerinde devleti yönetmekle görevli kişiler herhangi bir adım atmıyorsa Perinçek olsun sade bir vatandaş olsun elinden gelen gayreti gösteriyorsa bu taktir edilmeye değer bir davranıştır. Bu millet **** edenede kendisini onere edenede hakkını vermesini bilir.
  15. ‘‘ Millete dost görünüp de ilk fırsatta iktidar mevkiine geçtikten sonra, onun gerçek ihtiyaçlarını düşünecek yerde memleketi kendi istediği yolda götüren, laf anlamayan yetkili kimselerin uyarmalarına kulak asmayan; milleti mevcut kuvvetleri şahsına bağlamaya çalışan kahraman yüzlü insanlardan hayli zarar çekildi.’’ 14,10,1919 Amasya ‘‘ Milli maksatlardan çok şahsi menfaatler teminine dayanan siyasi teşekküllerden ve bunların kandırmalarından çatışmalarından doğmuş bir takım faydasız uğraşmalara, didinmelere milleti sevmekten büyük günah olamaz.’’ 16,01,1923 İzmit ‘‘ Karıştırıcılık yapacak insanlara müsamaha göstermek, yüksek kalblikte bulunmak terbiye eseri değil, belki bir milletin saadetine, şerefine, namusuna, göz dikmiş insanlara musamahadır ki, hiçbir vakit, hiçbir fert buna musade edemez. Hiç kimse buna musade etmek hakkına malik değildir.’’ 20,03,1923 Konya ‘‘ Siyaset sahasında karşılıklı faliyetin feyizli inkişafları ancak vatandaşlar arasında duşmanlık husulune mahal verilmemekle temin olunabilir.’’ 01,11,1930 Ankara ‘‘ Siyasi çekişmelerin çoğu beyhudedir. Ama sosyal çalışmalar her zaman için semere vericidir. Bizim aydınlar buna çalışmalı, neden Anadolu’ya geçip çalışmazlar? Neden milletle doğrudan doğruya temasta bulunmazlar? Memleketi gezmeli, milleti tanımalı, eksiği nedir, görüp gözetmeli, milleti sevmek böyle olur. Yoksa lafla sevgi fayda vermez.’’ 24/25 Ekim 1919 Amasya ‘‘ Gücümüz yetmicek işleri, oyalayıcı sözlerle yaparız demek, milleti günlük politika ile geçiştirmektir.’’ 20,04,1931
  16. ‘‘Aziz milletvekilleri, Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk Milleti ve bizde milletler tarihinin bin bir facia ve ızdırap dolu yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır. Yasaların ruhu bizim yalnız bir kısım vatandaşla ilgilenmemizi yasaklar. Biz bütün Türk Milletine hizmet veriyoruz.’’1 Kasım 1937 T.B.M.M ‘‘ Yabancı bir devletin himaye ve sahipliğini kabul etmek insanlık niteliklerinden yoksunluğu, aciz ve beceriksizliği itiraftan başka bir şey değildir.’’ Mayıs 1919 ‘ ‘ Aciz ve korkak insanlar herhangi bir felaket karşısında milletin de korkuya düşmesine ve çekingen bir hale gelmesine sebep olurlar.’’ 4 Mart 1937 Ankara ‘‘ Emniyet ve hak işleriyle alakalı usullerde ve kanunlarda, kolaylık, çabukluk, açıklık ve kesinlik esas olmalıdır.’’1 Kasım 1937 Ankara ‘‘ Terbiyedir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir sosyal toplum halinde yaşatır. Veya bir milleti esaret ve felaket terk eder. Eylül 1925 ‘‘ Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler vardır. Fakat umumiyet itibariyle şu hatamız da var ki, tetkikat ve etraflı araştırmalara yer olarak ekseriyetle kendi memleketimizi ve ihtiyaçlarımızı almalıyız, Aydınlarımız belki bütün cihanı, bütün diğer milletleri tanır, lakin kendimizi bilmeyiz.’’ 20,03,1923 Konya ‘‘Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok ve daha ziyade aydınlarımız düşen bir vazifedir. Gençlerimiz, aydınlarımız ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını evvela kendi dimağlarında iyice kararlaştırmalı ve onları halk tarafından iyice anlaşılıp kabul edilecek bir hale getirmeli ve ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.’’1923 - Doğuşumdaki tek fevkaladelik Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Bir Türk dünyaya bedeldir! - Türk öğün, çalış, güven,! - Ne mutlu Türküm diyene! - Türke müspet ve iyi bir şey veriniz. Bunu reddetmesi ihtimali yoktur. - Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. - Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. - Türk milletinin tabiat ve şiarına en mutabık olan idare Cumhuriyet idaresidir - Benim hayatta yegane övüncüm Türklükten başka şey değildir. ‘‘ Bizimle barış yapmak istediklerini söyleyenler, görüşlerinde ayak diretmeden, bu meselede Türk milletinin azim ve iradesi aleyhine yürümek kabil olmayacağını anladıklarını yakında göstermekle acele edeceklerdir.’’ 25,12,1922 Ankara ‘‘ Ey Türk Gençliği; birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini sonuna kadar muhafaza ve savunmaktır.’’ 20,10,1927 Ankara ‘‘ Her Türk kişisinin son nefesi, Türk ulusunun son nefesinin sönmeyeceğini, onun daimi olduğunu göstermelidir.’’ 01,11,1935 Ankara ‘‘ Yüksel Türk, senin için yüksekliğin sınırı yoktur.’’ 11,12,1935 Ankara ‘‘ Asla şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.’’ M. K. Atatürk ‘‘ Açık ve salim düşünmek, açık ve salim hareket etmek ve bu suretle Türk’ün yüksek siyasi müessesesi Cumhuriyeti yükseltmekle beraber bu konudaki düşüncelerini açıkça ileri sürenler asla birbirlerine karşı değildirler.’’ 10,08,1930 Yalova ‘‘ Az zamanda çok ve büyük işler yaptık bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.’’ Atatürk'çü olduğunu idda ederek onun felsefesi ve mesajını saptırmak isteyenler bu sözlerin Atatürk'e ait olduğunu bilmiyorlar mı? Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı herkes Türk Vatandaşıdır ama kendisini ne kadar bu vatana ait hissetmektedir ve bununla övünmektedir. Bununla övünmeyi bile ırkçılık addetmek isteyenler Atatürkçü olamazlar. Türklüğü aşağılayanlara şakşak tutanlar Türklüğü anlamışlarmıdır? Atatürkü anlamış olabilirlermi? Hatta Atatürkçü olabilirlermi? Sanki Atamızın ne söylediği açıkça belli değilmiş gibi Türk ve Türklük hakkında başka yorumlar getirmeye çabalayan aydınlar!!! amaç olarak neyi hedeflemektedirler.
  17. Türkiye'nin haklı mücadelesinde kim onurlu bir eylem gerçekleştirse karalanır oldu. İşçi partisi lideri Doğu Perinçek kişilik olarak pek sevilmez. Ama asıl düşünülmesi gereken onun kişiliğinin sevilip sevilmemesi olmamalı şuan yapmış olduğu eylemin ne kadar doğru ve gerekli olduğu düşünülmeli. Gerçi düşünenler ve görenler var birileri çamur atmaya kalksada Perinçek doğru bir şey yapmıştır. Demokrasi adına yüzkarası yasalar çıkartan Avrupa'nın ikiyüzlülüğünü dünyanın gözü önüne sermiştir. Onlar o kadar demokratiktirler ki, Türkiye'yi karalamak, yıpratmak isteyenler sonsuz demokratik hakka sahipken aksini söyleyenleri cezalandırırlar. Dünyada uygulanan bütün soykırımlara kılıf uyduran Avrupa ve Amerika üstelik bu kıyımların bir çoğunu kendileri gerçekleştirmiştir; olmayan bir soykırımı zorla kabul ettirmek ve Türkiye'yi dünyanın gözü önünde suçlu ve haksız ilan etmek adına her gayreti göstermekteler. Onlar bunun için çabalarken içimizdeki bazı demokratlarda onların bu çabasına destek olurlar. Türkiye'nin haklı mücadelesinde gayret edenleri ise Avrupalılar gibi cezalandırmak isterler. Manzara ortada. Ve herşey aşikar görülüyor. Kim demokrat kim değil? Kim özgürlükçü kim değil? gayet net belli oluyorlar. Onlar aksini idda etmiş olsalarda bu gerçeği değiştirmiyor.
  18. ne kadar ince düşünceli bir insansın sen sevgili yumote bende senin iyi olmanı diliyorum. o değeri fazlasıyla hakeden sensin arkadaşım. sevgi üzerinde şemsiye olsun. teşekkür ederim sevgili taurusmutis fırsat buldukça geliyorum güzel kelebek teşekkür ediyorum sana. hatırladığın için. ayrıca bende daha sık gelmek isterim ama olmuyor geldiğimde seni görmek ve yazdıklarını okumak beni çok mutlu ediyor güzel kelebek senin kalbinin kendi güzelliğinden o sendeki güzel görüş. seni mutlu ettiysem bana ne mutlu.
  19. ???
  20. bilimin bittiği yerde inanç başlar demiş dipnot bu durumda inancın bittiği yerde bilim mi başlıyor? bu soruyu sormadan edemedim, bilim inanca altarnatif olarak yansıtılıyor. oysa bunlar karşı karşıya gelmez, bilimin branşı farklıdır, inancın farklı birini seçmek zorunda olmadığımız gibi aksine inançlı ve bilimsel araştırmaları takip eden ve yararlanan insanlar olmalıyız. (inananlar için söylüyorum) bilimi ateizme mal etme gayretinde olan arkadaşlara şaşırmıyorum, ellerinde başka bir şey yok, amaç dini ve dindarı karalamak bilimi araştıracak ve anlayacaksan ateist olacaksın zorlaması bundan. bilim ilk oluşumu açıklıyor mu? canlılığın sürekliliğini neye bağlıyor? türleri neye bağlıyor? hayvanlarda bulunan içgüdüyü neye bağlıyor? özellikle dişi canlıların annelik içgüdüsünü maddesel boyutta nasıl açıklıyor? aklı nasıl açıklıyor? madde akıl yürütmeyi nasıl başardı? madde ilk oluşumunu neden maddecilerin idda ettikleri şekilde devam ettirmedi? neden canlılar çiftleşmek zorunda? neden kimisi yumurtluyor ve kimisi doğuruyor? bilim bütün bunları araştırıyor hiç birine net bir cevabı yok, olamazda. ama bilimi savunduklarını idda eden bazı arkadaşlar sanki bütün bunlara cevap bulmuş gibi hatta her şeyde kanıt ararız dedikleri halde, Yaratılışı inkar ediyor!!! neden? çünkü inanç özlerine ters ama hem kendilerini hem ikna etmek istediklerini kandırmak için kanıtlanmamışlara kesinmiş gibi inanıp, inandırıp Yaratıcı varlığı inkar etme yolunda yürüyor. bilimi savunmak için bilimsel düşünmek gerekir, bilimsel düşünemeyen kendisine gerçekçi diyemez. bilimsel düşünce ürettiğini savunan bunu ortaya koymalı ve tıpkı bilimin yaptığı gibi her olasılığı değerlendirebilmeli. kökten red bilimin kendi araştırıcı yapısına aykırıdır. bilim kanıtladığını arşivler, kanıtlayamadığını araştırmaya devam eder, sonsuza kadar sürecek olsada. bilim hiç bir şeyin altarnatifi değildir, hatta Allah'ı ve Yaratmasını anlamanın en akılcı yoludur.
  21. Petrol yasasını protesto etmek isteyen arkadaşlar eklediğim liste vekillerin e-posta adresleri onlara kimin vekaletini taşıdıklarını hatırlatmak isterseniz adreslere birer ileti postalayabilirsiniz. bu yasa milli çıkarlara ters düşen bir yasadır, milletin vekilleri farkında olmaya bilir. **********
  22. birde burdan soralım istedik umarım ayıp etmedik!!! bozan arkadaş bize göre tehlike var ve tehlikenin farkındayız.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.